Araştırma: Koronavirüsün ilk çıktığı yer Vuhan ve çevresi olmayabilir
figure >
Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanan ilk Covid-19 vakasının üzerinden yaklaşık bir yıl geçmesine rağmen virüsün ilk ortaya çıktığı yer araştırmaları hâlâ devam ediyor. İtalya’da yapılan araştırmalarda virüsün 27 Ekim’de 23 İtalyan vatandaşında görüldüğü bildirilirken Çin’li makamlar ise 17 Kasım tarihinde ilk koronavirüs vakasına rastlandığını ve Vuhan’daki hayvan pazarındaki hayvanlarda koronavirüse rastlanmadığını belirtti.
2019 yılının Aralık ayında Çin’in Vuhan kentindeki bir hayvan pazarında ortaya çıktığı açıklanan ve yaklaşık 1,8 milyon kişinin hayatını kaybetmesine yol açan yeni tip koronavirüsün (SARS-CoV-2) ortaya çıkış tarihinin daha eskiye dayandığı ve Aralık ayından önce görüldüğü açıklandı.Business Insider’ın haberinde, Dünya Sağlık Örgütü'nün yeni koronavirüsün doğrulanmış ilk vakasını açıklamasının üzerinden neredeyse bir yıl geçmesinin ardından yapılan açıklamaya göre koronavirüsün, Vuhan'da tespit edilmesinden aylar önce Avrupa ve Çin'de olduğu ortaya çıktı.‘İLK VAKALAR VUHAN VE ÇEVRESİNDE OLMAYABİLİR’İtalya'da Milano Ulusal Kanser Enstitüsü'nde yapılan bir araştırma, Ekim 2019’da İtalya'da dört koronavirüs vakasının görüldüğünün tespit edildiğini açıkladı. Çin’de yapılan araştırmalarda da Vuhan’da yapılan analizlere göre virüsün yaz sonlarında Çin’de olabileceği açıklandı.Araştırmalarda virüsün hayvandan insana tam olarak ne zaman sıçradığının belirlenemeyeceği belirtilirken Sidney Üniversitesi'nden virolog Edward Holmes, "İlk türler arası bulaşma olayının Vuhan'da veya çevresinde gerçekleşmemiş olması mümkün" ifadelerini kullandı.ÇİN’DE İLK VAKA 17 KASIM 2019Vuhan’daki yetkililerin 31 Aralık’ta ‘gizemli ve yeni bir virüs’ olarak Dünya Sağlık Örgütü’ne bildirdikleri Covid-19 ile ilgili South China Morning tarafından yayınlanan araştırmada, Çin'de ilk corona virüs vakasının 17 Kasım 2019'da gerçekleştiği belirtildi.BAŞLANGIÇ YERİNİN HAYVAN PAZARI OLMADIĞI KESİNLEŞTİSCMP'ye göre Çin'li tıp uzmanları, o dönemde görülen hastalardan alınan örnekleri yeniden analiz ederek Kasım ve Aralık ayları arasında 60 koronavirüs vakası saptadı. Bu analiz ile Vuhan'ın da içerisinde olduğu Hubei eyaletinde yaşayan 55 yaşındaki bir kişinin ilk koronavirüs hastası olduğu bildirilirken Harvard Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya göre, ilk vakaların başlangıç yerinin Vuhan’daki hayvan pazarı olmadığı kesinleşti.Vuhan'da tespit edilen 41 koronavirüs vakasını inceleyen uzmanlar, aralarında 13 kişinin hayvan pazarına bir kere bile gitmediklerini belirtirken dünyanın önemli tıp dergilerinden The Lancet’te yayınlanan raporda da Mayıs ayında yapılan araştırmada hayvan pazarındaki hiçbir hayvanda koronavirüse rastlanmadığı belirtildi.2019 EKİM’DE İTALYA GÖRÜLDÜYapılan resmi açıklamalarda İtalya’da ilk kez koronavirüsün 21 Şubat’ta Lombardiya’da görüldüğü bildirilirken Roma Çevre ve Sağlık departmanının yaptığı araştırmada, koronavirüsün DSÖ tarafından ortaya çıkma tarihinden çok daha önce İtalya’da görüldüğü açıklandı. Lombardiya bölgesindeki kişilerden alınan kan örnekleriyle yapılan araştırmada, 23 İtalyan vatandaşında 27 Ekim tarihinde corona virüse rastlandığı bildirildi.Kaynak: NTV
cumhuriyet.com.tr
Araştırma: Koronavirüsün ilk çıktığı yer Vuhan ve çevresi olmayabilir
figure >
Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanan ilk Covid-19 vakasının üzerinden yaklaşık bir yıl geçmesine rağmen virüsün ilk ortaya çıktığı yer araştırmaları hâlâ devam ediyor. İtalya’da yapılan araştırmalarda virüsün 27 Ekim’de 23 İtalyan vatandaşında görüldüğü bildirilirken Çin’li makamlar ise 17 Kasım tarihinde ilk koronavirüs vakasına rastlandığını ve Vuhan’daki hayvan pazarındaki hayvanlarda koronavirüse rastlanmadığını belirtti.
2019 yılının Aralık ayında Çin’in Vuhan kentindeki bir hayvan pazarında ortaya çıktığı açıklanan ve yaklaşık 1,8 milyon kişinin hayatını kaybetmesine yol açan yeni tip koronavirüsün (SARS-CoV-2) ortaya çıkış tarihinin daha eskiye dayandığı ve Aralık ayından önce görüldüğü açıklandı.Business Insider’ın haberinde, Dünya Sağlık Örgütü'nün yeni koronavirüsün doğrulanmış ilk vakasını açıklamasının üzerinden neredeyse bir yıl geçmesinin ardından yapılan açıklamaya göre koronavirüsün, Vuhan'da tespit edilmesinden aylar önce Avrupa ve Çin'de olduğu ortaya çıktı.‘İLK VAKALAR VUHAN VE ÇEVRESİNDE OLMAYABİLİR’İtalya'da Milano Ulusal Kanser Enstitüsü'nde yapılan bir araştırma, Ekim 2019’da İtalya'da dört koronavirüs vakasının görüldüğünün tespit edildiğini açıkladı. Çin’de yapılan araştırmalarda da Vuhan’da yapılan analizlere göre virüsün yaz sonlarında Çin’de olabileceği açıklandı.Araştırmalarda virüsün hayvandan insana tam olarak ne zaman sıçradığının belirlenemeyeceği belirtilirken Sidney Üniversitesi'nden virolog Edward Holmes, "İlk türler arası bulaşma olayının Vuhan'da veya çevresinde gerçekleşmemiş olması mümkün" ifadelerini kullandı.ÇİN’DE İLK VAKA 17 KASIM 2019Vuhan’daki yetkililerin 31 Aralık’ta ‘gizemli ve yeni bir virüs’ olarak Dünya Sağlık Örgütü’ne bildirdikleri Covid-19 ile ilgili South China Morning tarafından yayınlanan araştırmada, Çin'de ilk corona virüs vakasının 17 Kasım 2019'da gerçekleştiği belirtildi.BAŞLANGIÇ YERİNİN HAYVAN PAZARI OLMADIĞI KESİNLEŞTİSCMP'ye göre Çin'li tıp uzmanları, o dönemde görülen hastalardan alınan örnekleri yeniden analiz ederek Kasım ve Aralık ayları arasında 60 koronavirüs vakası saptadı. Bu analiz ile Vuhan'ın da içerisinde olduğu Hubei eyaletinde yaşayan 55 yaşındaki bir kişinin ilk koronavirüs hastası olduğu bildirilirken Harvard Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya göre, ilk vakaların başlangıç yerinin Vuhan’daki hayvan pazarı olmadığı kesinleşti.Vuhan'da tespit edilen 41 koronavirüs vakasını inceleyen uzmanlar, aralarında 13 kişinin hayvan pazarına bir kere bile gitmediklerini belirtirken dünyanın önemli tıp dergilerinden The Lancet’te yayınlanan raporda da Mayıs ayında yapılan araştırmada hayvan pazarındaki hiçbir hayvanda koronavirüse rastlanmadığı belirtildi.2019 EKİM’DE İTALYA GÖRÜLDÜYapılan resmi açıklamalarda İtalya’da ilk kez koronavirüsün 21 Şubat’ta Lombardiya’da görüldüğü bildirilirken Roma Çevre ve Sağlık departmanının yaptığı araştırmada, koronavirüsün DSÖ tarafından ortaya çıkma tarihinden çok daha önce İtalya’da görüldüğü açıklandı. Lombardiya bölgesindeki kişilerden alınan kan örnekleriyle yapılan araştırmada, 23 İtalyan vatandaşında 27 Ekim tarihinde corona virüse rastlandığı bildirildi.Kaynak: NTV
cumhuriyet.com.tr
CHP'den Kılıçdaroğlu'nun 'vergi' çıkışıyla ilgili açıklama
figure >
CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun "Uyuşturucu ticareti yapan adamdan vergi alacaksınız. Organ ticareti yapan adamdan vergi alacaksınız" sözleriyle ilgili açıklama yaptı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada, asgari ücretten vergi alınmasını eleştirirken "Siz asıl vergiyi alınması gereken yerlerden alacaksınız. Uyuşturucu ticareti yapan adamdan vergi alacaksınız. Organ ticareti yapan adamdan vergi alacaksınız" demişti.CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Kılıçdaroğlu'nun gündem olan bu sözlerine ilişkin açıklama yaptı.Hamzaçebi, Twitter’da "Sayın Kemal Kılıçdaroğlu "uyuşturucu ve organ ticareti yapanlar ile kara para aklayanlardan vergi alacağız" dedi. Tereddüt edenler için söyleyeyim. Bir faaliyetin suç olması bu faaliyetten elde edilen kazancın vergilendirilmesine engel değildir. (Vergi Usul Kanunu Madde 9/2)" mesajını yayımladı./Archive/2020/12/23/124116576-hamzacebivergi.jpg/Archive/2020/12/23/124201138-hamzacebi1.jpg
cumhuriyet.com.tr
Diyanet’e göre ateistler Covid-19’u fırsata çeviriyor
figure >
Diyanet İşleri Başkanlığı koronavirüse ilişkin yaptığı değerlendirmede, ateistlerin pandemi sürecini ‘fırsata çevirmeye çalıştığını’ öne sürerken, "virüsün kıyamet alameti olmadığını, virüsten ölenlerin şehit kabul edilmişse de bu gruba giren şehitlerin diğer Müslüman ölüler gibi muamele göreceğini" ifade etti.
Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam’ın Salgın Hastalıkları Bakışı başlığıyla koronavirüs pandemisinin dinen nasıl ele alınacağını anlatan 13 soruluk broşür yayımladı. Diyanet koronavirüs salgının kıyamet alameti olmadığını ancak ‘ilahi bir ikaz’ olduğunu belirterek, ateistlerin pandemi sürecini ‘inançsızlıklarına gerekçe olarak kullanmaya çalıştığını’ savunarak, “Bunu fırsata çevirmeye çalışanların ve inançsızlıklarına gerekçe üretme peşinde olanların her platformda görüldüğünü” ileri sürdü. Diyanet koronavirüsten ölenlerin şehit olduğunu, ancak diğer şehitler gibi muamele görmeyeceğini ifade etti.Diyanet’in 13 sorundan bazılarına verdiği yanıtlar şöyle:‘HAVA, SU, TOPRAK KİRLETİLDİ, HELALDEN UZAKLAŞILDI’Sebepleri ve sonuçları bakımından koronavirüs vb. salgın hastalıklara karşı dini bakışımız nasıl olmalıdır?Yaşadığımız hastalık ve sıkıntılarda insanoğlunun zaaflarının, ihtiraslarının rolü¨ inkâr edilemez. Havanın, suyun ve toprağın kirletilmesi; doğanın sorumsuzca kullanılıp hoyratça tüketilmesi, fıtrata uygun, temiz ve helâl olan şeylerden uzaklaşılması, kötü ve zararlı alışkanlıkların hastalıkların yaygınlaşmasında elbette büyük etkisi vardır. Allah’ın koyduğu sınırların ihlali, yasakların çiğnenmesinin insanlığı büyük bir felâkete sürüklediği bilinen bir gerçektir. İnsanlığın başına gelen bu büyük salgın ve felaketleri, müminlerin ve tüm insanlığın ibret alması gereken Allah’ın ayetleri olarak görmek gerekir.Bununla birlikte Yüce Allah insanın bir rolü ve dahli olmadan da hastalık ve musibet verebilir. Allah Tealâ bu şekilde onları imtihan etmek, sabır ve şükür ehli kılmak, günahlardan arındırmak veya derecelerini artırmak ister. İnsan kendisine ve çevresine karşı sorumluluklarını yerine getirmede elinden gelenin en iyisini yapmakla yükümlüdür; kendi kudreti dışında kalanlarda ise Allah’a tevekkül etmeli ve her şeyin hak ve adalet sahibi bir Yaratıcının kontrolünde olduğuna iman etmelidir.‘CEMAATLE İBADET DOĞRU DEĞİL’Koronavirüs vb. salgın hastalıklar karşısında Müslümanın tutum ve davranışları nasıl olmalıdır?Bir kimsenin ilk görevi, derhal bir sağlık kuruluşuna başvurmak, teşhis, tedavi gibi maddi tedbirleri almak olmalıdır. Bununla beraber bu hastalığı veya sakatlığı bir tür imtihan vesilesi görüp bunları sabır, metanet, tevekkül ve teslimiyetle karşılamalıdır… Bu bakımdan hastalığın bulaşıcı nitelikte olması sebebiyle hem kendisi hem de toplum için zararlı olduğu kuvvetle muhtemel durumlarda Müslümanın hastalığın bulaşma riski olduğu cemaatle ibadetlere katılması da doğru değildir.Koronavirüs vb. salgın hastalıklar birer imtihan mıdır? Yoksa kendimize gelmemiz için bizlere verilmiş birer fırsat mıdır?Şer gibi görünen hadiselerden bile mümin insan, sabrederek, fehmederek ve aklederek dersler çıkartmasını bilmelidir.‘TANRILAŞAN İNSANOĞLU DENGEYİ ALT ÜST ETTİ’Koronavirüs vb. salgın hastalıklar ve musibetler insanlık için ilahî bir ikaz mıdır?Modern zamanlarda, bilhassa günümüzde elde ettiği bilimsel ve teknolojik gelişmelere güvenerek adeta kendini müstağni gören ve neredeyse tanrılaşan insanoğlu bu bilgisini maalesef yeryüzündeki dengeyi alt üst etmek için kullanmış, yorulan ve yıpranan dünyamız artık alarm vermeye başlamış, gittikçe artan ölçüde yaşanılmaz bir yer haline getirmiş, getirmeye de devam etmektedir. İşte şu günlerde tüm dünyayı saran koronavirüs salgınını, her ne kadar Allah’ın bir azabı veya kesin bir kıyamet alameti olarak sayamasak da, pekâlâ bunu dünyanın dengesini bozan beşeriyet için “ilahî bir ikaz” olarak kabul edebilir. ‘ALLAH’IN CEZASI ACELECİ YORUM OLUR’Koronavirüs vb. salgın hastalıklar, Allah’ın insanoğluna gönderdiği bir ceza veya azap sayılabilir mi? Bu tür musibetleri nasıl okumalıyız?Yaşadığımız bu koronavirüs salgını da üzerinde düşünmemiz gereken bir ibretlik durumu ifade eder. Bu süreçte bize düşen, tedbiri ve kul olarak yapmamız gerekenleri ne derece yerine getirebildiğimizin muhasebesini yapmaktır. Yoksa dünyayı bütünüyle kuşatmış olan bu salgını Allah’ın cezası olarak görmek aceleci bir yorumdur. Bu virüs salgını, belki imtihanın ve kulluk sınavının bir parçasıdır. Lakin bunu iyi bir şekilde tedebbür ederek değerlendirmek gerekir.Koronavirüs vb. salgın hastalıklar karşısında mümin olarak sorumluluğumuz nedir?Bizler koronavirüs salgınının ortaya çıkmasından veya felaket olarak tezahüründen doğrudan sorumlu değiliz. Bu konuda ortaya atılan komplo teorilerini bir tarafa bırakacak olursak, böylesi afetlerde bizim sorumluluğumuz, öncesinde bunlara karşı hazırlıklı olmak, sonrasında ise kurtarma ve zararı giderme hususunda çaba ve çalışma içinde olmaktır. Çünkü çaba ve çalışma, irademiz ve gücümüz dâhilindedir. Buradaki sorumluluk da kişinin elindeki imkânlar ve içinde bulunduğu şartlara göredir. Tabii ki bu salgın karşısında bir yönetici ile işçinin sorumluğu aynı değildir.‘İNANÇSIZLIKLARINA GEREKÇE ÜRETME PEŞİNDELER’Koronavirüs vb. salgın hastalıkların insanların inançlarına muhtemel yansımaları nelerdir?Koronavirüs olayında ise sabır ve sebat gösteren inananların yanında isyan edenler, bunu fırsata çevirmeye çalışanlar ve inançsızlıklarına gerekçe üretme peşinde olanlar her platformda görülmektedir. İnananların bir kısmı ‘Acaba bu olay kıyamet alameti mi?’ diye aşırı endişeye düşmekte ve bunu Allah’ın bir imtihanı olarak görüp ibadetini, zikrini ve fikrini artırmakta, cuma ve cemaatle namaza gidememenin üzüntüsüyle ev ortamında aile içinde cemaati yaşatmaya çalışmaktadırlar. Bu tür olayların bazı insanlar üzerinde bir umut kırılması meydana getirdiği de gözden ırak tutulmamalıdır.Koronavirüs vb. salgın hastalıklar ibadet hayatımızı nasıl etkilemektedir?İçinde bulunduğumuz koronavirüs salgınının ve karantinaların yaşandığı şu zor günlerde, hastalığın yayılma riskine karşı camiler geçici bir süreyle kapanmış, cemaatle kılınan namazlara ve cuma namazlarına ara verilmiştir. Bu süreçte bireysel ibadetlerimiz için bir engel olmadığı gibi, evlerimizde namazlarımızı ailemizle birlikte kılarak cemaatle namaz hasretimizi bir nebze dindirebiliriz… Bu süreci yoğunlaştırılmış bir ibadet hayatı haline getirebiliriz.‘ŞEHİT AMA DİĞER MÜSLÜMAN ÖLÜLER GİBİ MUAMELE GÖRÜR’Koronavirüs vb. salgın hastalıklar sonucunda ölenler hükmen şehit sayılırlar mı?Veba, kolera, sıtma gibi yaygın ve önlenmesi zor hastalıklar sebebiyle ölen kimseler sadece ahiret hükümleri bakımından şehit kabul edilmişse de bu gruba giren şehitler diğer Müslüman ölüler gibi muamele görür.
ANKA
Küresel siber soğuk savaş kapıda!
figure >
Amerikan makamları, ABD'nin ulusal güvenlik, ticaret ve savunma kurumlarına yönelik gerçekleştirilen saldırıların ardından, Rusya Federasyonu bünyesinde çalışan, 'resmi siber korsanlar'ın olduğunu söylüyor. Rusya ise bu iddiaları reddediyor. Uzmanlara göre bu duyduklarımız, 'küresel siber soğuk savaş'ın ayak sesleri...
Geçtiğimiz günlerde, üzerinde pek de durulmayan bir takım organize siber saldırı haberleri uluslararası kamuoyunun gündemine girdi. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Ullyot, söz konusu saldırılarla ilgili yaptığı açıklamada, "Amerikan hükümeti durumun farkında; sorunu tanımlamak ve çözmek için de gerekli adımları atmakta" ifadelerine yer verdi. Saldırganların ulusal güvenlik, ticaret, savunma ve diğer pek çok kritik alandaki önemli bilgi ve verilere ulaşmayı hedeflediklerine inanılıyor. Öte yandan Rus makamları, saldırılardaki rollerine yönelik iddiaları reddediyor.POMPEO: SORUMLUSU RUSYAÖnce Amerikan basını, ardından da ABD resmi makamları, Ticaret ve Savunma Bakanlıklarına yönelik saldırıların sorumlusu olarak, Rusya hesabına çalışan siber korsanları işaret etti. Onlara göre, "hükümetin ve hükümetle ilişkili isimlerin bilgilerini korumakla mükellef güvenlik araçlarını ele geçirdiği" ileri sürülen saldırıların ardında, 'APT29' isimli Rus siber saldırı grubu vardı.ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, konuya ilişkin açıklamasında, "ABD'ye karşı gerçekleştirilmiş en kötü siber casusluk faaliyeti" olarak tanımladığı saldırıların sorumlusunun Rusya olduğunu öne sürdü.Soruşturmanın devam ettiği saatlerde, İsrail'de de 40 şirkete siber saldırı düzenlendiği iddiası gündeme geldi.BİDEN'DAN 'MİSİLLEME' MESAJIWilmington'da Amerikan halkına Noel ve yeni yıl mesajı vermek için açıklamalarda bulunan ABD'nin, 20 Ocak'ta göreve başlamaya hazırlanan seçilmiş Başkanı Joe Biden, görevdeki başkan Donald Trump'ı ABD'deki federal kurumlara yönelik siber saldılar konusunda ihmalkar davranmakla eleştirdi ve görevi devralır almaz siber saldırılara karşı çeşitli adımlar atılacağını söyledi.Trump yönetimini siber saldırıları ciddiye almamakla suçlayan Biden, ''Bu saldırı Trump görevdeyken ve görmezden geldiği bir zaman gerçekleşti. Trump, saldırıyı ciddiye almasa bile, ben alacağım. Başkan Trump'ın tutumu beni hayal kırıklığına uğrattı. Bu başkan saldırılardan kimin sorumlu olduğunu bile henüz saptamadı" dedi.ABD YANIT VEREBİLİRReuters’e konuşan kaynaklar, Biden yönetiminin, Moskova'ya yönelik izleyeceği sert adımların içinde mali yaptırımların yanı sıra Rusya'nın siber altyapısına yönelik saldırıların da olabileceğini söyledi.Bugüne dek elde edilen verilere göre saldırganlar, Texas merkezli bir bilişim şirketi olan SolarWinds’in geliştirdiği yazılıma müdahale ederek, bazı kritik kurumların sistemlerine erişim sağlamayı başardı. Ancak saldırganların hangi bilgilere ulaştıkları kamuoyuna açıklanmadı. Saldırıların ise kurumlara zarar vermekten çok veri çalmak için kullanıldığı öngörülüyor. Uluslararası kamuoyu ise bu duyduklarımızın, 'küresel siber soğuk savaş'ın ayak sesleri olduğunu söylüyor...
cumhuriyet.com.tr
Messi Pele'nin rekorunu kırdı, tarihe geçti
figure >
Barcelona’nın 3-0 kazandığı maçta takımının son golünü atan Arjantinli yıldız Lionel Messi, dünyada ‘Bir kulüpte en fazla gol atan oyuncu’ unvanını Pele’den aldı.
İspanya La Liga’nın 15. haftasında Barcelona, Valladolid’e konuk oldu. Barcelona’nın 3-0 kazandığı maçta takımının son golünü atan Arjantinli yıldız Lionel Messi, dünyada ‘Bir kulüpte en fazla gol atan oyuncu’ unvanını Pele’den aldı.Barcelona ilk yarıyı 21. dakikada Lenglet ve 35. dakikada Braithwaite’ın golleriyle 2-0 önde tamamladı.İkinci yarıda 65. dakikada sahneye çıkan Messi, farkı üçe çıkaran golü ağlara bıraktı. Messi böylece Barcelona forması altında 644. golünü kaybetti. Pele’nin Santos’ta 643 golle yakaladığı ‘Bir kulüpte en fazla gol atan futbolcu’ unvanı, Arjantinli yıldıza geçmiş oldu. Pele bu rekoru 1957-1974 yılları arasında Santos’ta oynadığı dönemde elde etmişti. Rekor 46 yıl sonra el değiştirmiş oldu.
cumhuriyet.com.tr
Aydın'da kadın üreticilere sakız koyunu desteği
figure >
Aydın Büyükşehir Belediyesi tarafından 5 yıl önce başlatılan "Aile Tipi Koyunculuk Projesi" her geçen gün büyüyor. Kadınlar öncelikli olmak üzere ihtiyaç sahibi ailelere yapılan 2 dişi 1 erkek sakız koyunu hibesi devam ediyor.
Aydın Büyükşehir Belediyesi'nin Koçarlı Yeniköy'deki üretim çiftliğinde yetiştirilen sakız koyunlarının dağıtımı sürdürülüyor. Geçen 5 yıllık süreçte verimi yüksek binlerce sakız koyunu Aydınlıların koyunculuğa başlaması için Büyükşehir Belediyesi tarafından hibe edilirken, alınan sonuçlar da yüz güldürüyor.Aydın'da geçen yıllarla birlikte koyun sayısı hızla artarken, hibeden yararlanan vatandaşlar da uygulamadan oldukça memnun. Diğer taraftan hibeden yararlanmak için başvuran ve çoklu doğum oranı oldukça yüksek olan sakız koyunlarını alan vatandaşların büyük çoğunluğu kadın./Archive/2020/12/23/122358698-2.jpgBaşkanvekili Altıntaş, vatandaşların koyunculuğu bir iş haline getirmeleri için hibe edilen koyunları 4 yıl boyunca ellerinde tutmalarını şart koştuklarını hatırlatırken "Sakız ırkının en önemli özelliği çoklu doğum oranının çok yüksek olması. Dağıttığımız koyunlardan bir seferde 6 yavru alan vatandaşlarımız da var. Elde edilen kuzuları vatandaşlarımız istedikleri gibi değerlendirebiliyor. Çoğu vatandaşımız koçlarını evlerinin ihtiyaçları için satarken dişileri de sürüyü büyütmek için tutuyor. Bu da bizleri ziyadesiyle memnun ediyor. Başkanımız Özlem Çerçioğlu'nun bu projesi de böylelikle vatandaşlarımızın dertlerine derman oluyor" şeklinde konuştu.Diğer taraftan önümüzdeki günlerde de üreticilere sakız koçu desteklemesinde bulunulması planlanıyor.
cumhuriyet.com.tr
Oyuncular Müjdat Gezen ve Metin Akpınar'ın "Cumhurbaşkanına hakaret" davası başladı
figure >
Oyuncular Müjdat Gezen ve Metin Akpınar'ın 'Erdoğan'a hakaret' ettikleri iddiasıyla yargılanmalarına başlandı. 'Programda söylediğim sözler baskı altında olmadan, özgür irademle söylediğim sözlerdir' diyen Metin Akpınar 'Demokrasiden ve demokrasiye bizi götüren aşamalardan bahsettim. Doğrudan Cumhurbaşkanı'na yönelik, onu hedef alan bir söz söylemedim. Beraatime karar verilmesini talep ederim' dedi.
Oyuncular Müjdat Gezen ve Metin Akpınar'ın, konuk oldukları bir televizyon programında yaptıkları konuşmada, "Cumhurbaşkanına hakaret" suçunu işledikleri gerekçesiyle dörder yıl sekizer aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanmalarına başlandı.Anadolu 8. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, sanık Metin Akpınar ve avukatları ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı katıldı. Sağlık sorunlarını ve Kovid-19 salgınını gerekçe göstererek duruşmaya gelmeyen Müjdat Gezen'i ise avukatları temsil etti.Kimlik tespiti yapılan sanık Metin Akpınar, tiyatro sanatçısı olduğunu ve aylık 6 bin lira gelirinin bulunduğunu söyledi.Savunmasını yapan sanık Metin Akpınar, şunları kaydetti:'DEMOKRASİDEN BAHSETTİM'"Ben kimliğim, bilgi birikimim ve karakterimle Metin Akpınar olarak 80 yaşıma kadar geldim. Bunun 60 senesi de en az toplumun rahatına ayrılmıştır. Söz konusu programda bunlara dair, bilgimi, düşüncemi, kanaatlerimi söyledim. Silah altında zorla söylemedim. Orada Sayın Cumhurbaşkanımız net ismiyle bir hedef gösterilmemiştir. Programda söylediğim sözler baskı altında olmadan, özgür irademle söylediğim sözlerdir. Gençliğimden itibaren yaşamımı sanata adadım. Bu programda da sanattan bahsettim. Ayrıca demokrasiden ve demokrasiye bizi götüren aşamalardan bahsettim. Doğrudan Cumhurbaşkanı'na yönelik, onu hedef alan bir söz söylemedim. Beraatime karar verilmesini talep ederim."Davada bir ceza verilmesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını isteyip istemediği sorulan Akpınar, bunu kabul etmediğini söyledi.Akpınar'ın avukatı İsmet Atilla Hekimoğlu, müvekkilinin katıldığı programda demokrasiden bahsettiğini savunarak, "Sözlerinin hedefi doğrudan Cumhurbaşkanı değildir. Ayrıca sözlerinde hakaret suçunun unsurları da yer almamaktadır. Müvekkilimin beraatine karar verilmesini talep ediyoruz" dedi.Sanık Müjdat Gezen'in avukatı Denez Şeren, müvekkilinin sağlık sorunları olduğu için duruşmaya katılamadığını belirterek, "Müvekkilim kronik bel fıtığı sorunu yaşıyor. Yürüyemiyor. Bu nedenle duruşmaya katılamadı. Bir sonraki celse hazır edeceğiz. Mazeretinin kabulüne karar verilmesini talep ederiz" diye konuştu.Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Gökhan Arslanoğlu, "Sanıklar hakkındaki şikayetimiz devam etmektedir. Cezalandırılmalarını talep ediyoruz. Ayrıca davaya katılma talebimiz vardır." ifadelerini kullandı.Ara kararını açıklayan mahkeme, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın suçtan zarar görme ihtimaline karşı davaya katılma talebinin kabulüne karar verdi.Sanık Müjdat Gezen'in mazeretinin kabulüne karar veren mahkeme, avukatına müvekkilini hazır etmesi için bir sonraki celseye kadar süre verilmesini kararlaştırdı.Mahkeme, sanık Metin Akpınar'ın duruşmalardan vareste tutulma talebini de kabul ederek, duruşmayı erteledi.OLAYIN GEÇMİŞİİstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, Müjdat Gezen ve Metin Akpınar hakkında 21 Aralık 2018'de konuk oldukları Halk TV'de Uğur Dündar tarafından sunulan "Halk Arenası" adlı programda yaptıkları açıklamalar üzerine soruşturma başlatmıştı.Soruşturma kapsamında polis eşliğinde Anadolu Adalet Sarayı'na gelen Müjdat Gezen ve Metin Akpınar sevk edildikleri Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliğince adli kontrol tedbirleri kapsamında serbest bırakılmıştı.Gezen ve Akpınar hakkında haftada bir gün en yakın polis merkezinde imza atma ve yurt dışına çıkış yasağı şeklinde verilen adli kontrol kararı, savcılığın kararıyla kaldırılmıştı.Soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, Müjdat Gezen ile Metin Akpınar'ın "Cumhurbaşkanına alenen hakaret" suçundan birer yıl ikişer aydan, dörder yıl sekizer aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
AA
Türkçe Haberler En Son Başlıklar
TBMM Başkanvekili Bilgiç, Meclis Başkanı Mustafa Şentop’a 53 müşavir verilmiş
figure >
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun TBMM Başkanlığı’na sunduğu yazılı soru önergesine gelen yanıt, Meclis’in AKP’li Başkanı Mustafa Şentop’a danışmanlık görevi yürüten personel sayısının 53 olduğunu ortaya çıkardı.
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Şentop’un yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu yazılı soru önergesinde, “Meclis Başkanlığı’ndaki müşavir sayısı kaçtır?” diye sordu. Önergeye yanıtı TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç verdi. Bilgiç, TBMM Başkanlığı’nda eski başbakanlık personeli olup 2018’de şahsa bağlı müşavir kadrosuna atanan 32 personelin bulunduğunu kaydetti. Bilgiç ayrıca, bu kadrolar dışında şahsa bağlı Başkan başmüşaviri kadrosuna atanan iki, şahsa bağlı başkan müşaviri kadrosunda ise beş personelin bulunduğunu bildirdi. Bilgiç, ‘şahsa bağlı müşavir’ kadrosunda ise 14 personelin yer aldığını ifade etti. TBMM’de görevli 53 müşavirin ne iş yaptığını da açıklayan Bilgiç, “Müşavirler, önem ve öncelik taşıyan konularda TBMM Başkanı’na yardımcı olmak üzere istihdam edilmektedir” dedi.53 KİŞİYE NE DANIŞABİLİR?CHP’li Tanrıkulu, “Yanıttan da anlayacağımız üzere sadece Meclis’te büyük bir savurganlık bulunuyor. Kadrolardaki bu doluluk, kabul edilebilir değil” dedi.“Bir başkan, 53 kişiye ne danışabilir?” diye soran Tanrıkulu, “TBMM’de de kadrolar eşe, dosta dağıtılıyor. Bunun başka bir açıklaması olamaz. Zaten önergeyi hazırlamamızın nedeni de bunu ortaya çıkarmaktı” diye konuştu.DİL ŞARTI NEDEN KALDIRILDIMüşavir atamalarına ilişkin sorular, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na da yöneltildi. İyi Parti Milletvekili Yasin Öztürk, Çavuşoğlu’nun yanıtlaması istemiyle hazırladığı soru önergesinde, “Yurt dışındaki temsilciliklerimizde, çeşitli kurum ve kuruluşları temsilen kaç müşavir görev yapmaktadır” ve “Yurt dışında turist olarak bulunan bir kişi için bile yabancı dil bilmek bir avantaj iken Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden resmi bir görevli için bu şartın kaldırılmasının gerekçesi nedir?” sorularını yöneltti. Çavuşoğlu, 15 günlük yasal süre içerisinde önergeye yanıt vermedi. Önerge, iade edildi.
cumhuriyet.com.tr
Kartal'da otomobil sitenin bahçesine uçtu; 1 ölü, 2 yaralı
figure >
Kartal'da içinde 3 kişinin olduğu otomobil bir sitenin bahçesine uçtu.
İstinat duvarının üstünden uçarak ters dönen otomobilin sürücüsü hayatını kaybederken, 2 kişi de yaralandı.TAKLA ATAN OTOMOBİL YERE TERS ÇAKILDIKaza saat 22.45 sıralarında Hürriyet Mahallesi Kavuklu Sokak'ta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre 34 NFL 15 plakalı otomobil Kavuklu Sokak üzerinde seyir halindeyken sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile bir sitenin yoldan yaklaşık dört metre aşağıda olan bahçesine uçtu. Kaldırıma vurduktan sonra yol seviyesindeki istinat duvarından aşağı uçan otomobil takla atarak ters döndü. Büyük bir gürültü ile sokağa fırlayan site sakinleri kazayı görünce itfaiye ve sağlık ekiplerine haber verdi.Haber verilmesi üzerine olay yerine itfaiye, sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekipleri yaklaşık dört metreden uçarak takla atan ve hurdaya dönen otomobil içindeki 3 kişiyi çıkardı. Sağlık ekipleri olay yerinde yaptıkları incelemede sürücünün hayatını kaybettiğini belirledi. Yaralanan diğer 2 kişi ise Kartal Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı.Kazada hayatını kaybeden sürücünün cansız bedeni ise olay yerinde yapılan incelemelerin ardından Kartal Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı. Kazada hurdaya dönerek kullanılamaz hale gelen otomobil çekici yardımıyla otoparka çekildi.ŞOFÖRÜN YANINDAKİ ARKADAŞ İKİYE KATLANMIŞTIOtomobilin uçarak bahçesine düştüğü sitede oturan ve kazadan hemen sonra yardıma koşanlardan biri olan Akif Tekdal kazayı; “Ben dışarı çıktım, o sırada büyük bir gürültü geldi. Ben arka kapıdan koştum, dedim herhalde üst tarafta kaza oldu. Geldim bu tarafa kadar baktım arkadaş burada arabası devrilmiş zaten, demirlerden aşağı düşmüş. Üç kişi vardı arabanın içinde. Şoförün yanındaki arkadaş ikiye katlanmıştı, kafasından da çok feci bir şekilde kan geliyordu. Arkadaki arkadaş ise zaten kendi çabasıyla yarısına kadar çıkardı vücudunu. Ön taraftaki arkadaş ta kendindeydi. Polis ve itfaiye geldi, onu çıkardılar ama zaten ölmüştü" şeklinde anlattı. Kaza ile ilgili soruşturma devam ediyor.
DHA
Oyunculuk ve ses birleşti sonuç: İzninle
figure >
Oyuncu ve müzisyen Işıl Yücesoy, yeni şarkısının klibiyle sanatseverlerle buluştu.
Tiyatro ile başlayan ve 50 yıldır başarılarla süren bu hikâyesini yine bir tiyatro oyunu ile kutlamak istemişti. Ama pandemi hep bu sayfada yazdığımız gibi en çok sanatı ve sanatçıyı olumsuz etkiledi. Usta oyuncu ve ses sanatçısı Işıl Yücesoy’dan bahsediyorum. Sanatçı, Ossi Müzik etiketiyle yayımlanan “İzninle” isimli single’ını kliplendirdi. Yücesoy, “Sanatımın 50. yılı için bir tiyatro oyunu düşünüyordum. Büyük ve hummalı hazırlıklar içinde sırf oynayacağım bu oyun için sevgili Sadettin Dayıoğlu’ndan ‘İzninle’ şarkısını aldık. Tansel Doğanay düzenlemesini yaptı ve şarkıyı kaydettik. Daha sonra koşullar bu projeyi erteleme kararı aldırdı bize. Şarkının, dinleyicisi ile buluşması bu güne kısmetmiş, belki de çok daha iyi oldu. Şarkı daha geniş bir kitleye ulaştı. Ve itiraf edeyim ki aldığım tepkiler bizi çok mutlu ediyor” ifadelerini kullanıyor. Aradan bir sene geçtiğini ve bu şarkının gündeme gelmesini planladıklarını söyleyen Yücesoy, “Tiyatro için düşünülen şarkıya ritim konusunda Can Hatipoğlu bazı dokunmalar yaptı. ‘İzninle’ daha ritmik, daha canlı bir noktaya vardı. Fairmont Quasar İstanbul oteli eksik olmasınlar bütün salonlarını bize açtı. Sevgili Burak Yener fotoğrafları çekti. O sırada Hakan Eren’de de bir fikir gelişti. Ben de çok olumlu buldum. Şarkıyı hiç söylemeyecektim. Oynayacaktım sadece. Bütün kelimeleri ve duyguları oynayacaktım. Öyle spontane bir şekilde videolar çekildi. Bu çalışma bana da çok ilginç gelmişti. Öyle keyifli çalıştım ki anlatamam. Sonra iş Gökhan Özdemir’e devredildi. O görüntülerden klip yapılacaktı” diyor. Tüm çalışmalardan sonra ekip, Yücesoy’a artık gerisine karışma demiş, sonrası ise sürpriz. Yücesoy, “Ben de sizlerle seyrettim videoyu. O kadar sevdim ki. Hele ki o balerin Mimar Sinan Üniversitesi çağdaş dans öğrencisi Ezgi Yaren Karademir, klibe dansıyla öyle bir katkı sağlamış ki kendisine buradan teşekkür ediyorum. Aslında bu işte emek veren herkese teşekkür ediyorum. Sevgili Hakan Eren’e ise ayrı bir teşekkürüm var. Bana inancı için, şarkı söylemelisin dediği için ve 37 yıllık suskunluğun devam etmesine ‘izin vermediği’ için” diyor. Yücesoy’u tiyatro sahnesinde seyretmek için sabırsızlanıyorum. Yeni sezonda, bol tiyatrolu günler bizim olsun...
Öznur Oğraş Çolak