News - Haberler
'Avrupalılar'
'Avrupalılar' Tarihçi Orlando Figes belgelerden, mektuplardan ve çeşitli arşiv malzemelerinden yararlanarak, Avrupa’da bütünleşmeyi mümkün kılan para ile sanatın etkileşimini inceliyor. Kitabın odak noktasında dokunaklı bir aşk üçgeni yer alıyor: Rus yazar İvan Turgenyev; uzun ve derin bir aşk ilişkisi yaşadığı İspanyol primadonna Pauline Viardot; Pauline’in bir sanat eleştirmeni, tiyatro yöneticisi ve cumhuriyetçi militan olan kocası Louis Viardot. Canlı bir üslupla kaleme alınan Avrupalılar, kozmopolit bir mayalanmanın zamanla dünya kültürüne damga vuran sanat geleneklerini nasıl şekillendirdiğinin de göstergesi. /Archive/2021/3/5/234508776-ic2.jpg19. yüzyıl, Avrupa için benzeri görülmemiş bir sanatsal atılım dönemiydi. Aynı zamanda, kitle iletişim araçlarının ve hızlı tren yolculuğunun milliyetçilik engellerini aşarak Avrupa’yı bir araya getirdiği, sanat, müzik ve edebiyat eserleri bakımından gerçek anlamda bir Avrupa kanonunun gelişimini kolaylaştırdığı ilk kültürel küreselleşme çağıydı.Nitekim 1900’e varıldığında, kıtanın her yerinde aynı kitaplar okunmakta, aynı tablolar üretilmekte, evlerde ve konser salonlarında aynı müzik çalınıp dinlenmekte ve bütün önemli tiyatrolarda aynı operalar sahnelenmekteydi.Tarihçi Orlando Figes geniş kapsamlı belgelerden, mektuplardan ve çeşitli arşiv malzemelerinden yararlanarak, Avrupa’da bütünleşmeyi mümkün kılan para ile sanatın etkileşimini inceliyor./Archive/2021/3/5/234448401-kapakic1.jpgKitabın odak noktasında dokunaklı bir aşk üçgeni yer alıyor: Rus yazar İvan Turgenyev; uzun ve derin bir aşk ilişkisi yaşadığı İspanyol primadonna Pauline Viardot; Pauline’in bir sanat eleştirmeni, tiyatro yöneticisi ve cumhuriyetçi militan olan kocası Louis Viardot.Turgenyev ile Viardot çifti bir tür Avrupa kültür alışverişine aracılık ettiler; Delacroix, Berlioz, Chopin, Brahms, Liszt, Schumann çifti, Hugo, Flaubert, Dickens ve Dostoyevski gibi birçok dev simayla tanıştılar ya da yolları kesişti.Uygarlık tarihindeki büyük ilerlemelerin hemen hepsi kozmopolitliğin arttığı, yani insanların, fikirlerin ve sanat eserlerinin ülkeler arasında serbestçe dolaştığı dönemlerde ortaya çıkmıştır.Canlı bir üslupla kaleme alınan Avrupalılar, kozmopolit bir mayalanmanın zamanla dünya kültürüne damga vuran sanat geleneklerini nasıl şekillendirdiğinin de göstergesi.Avrupalılar-Üç Hayatın Işığında Kozmopolit Avrupa Kültürü / Orlando Figes / Çeviren: Nurettin Elhüseyni / Yapı Kredi Yayınları / 480 s. Cumhuriyet Kitap EkiPeride Celal’den‘Dar Yol’
Peride Celal’den ‘Dar Yol’ “Benimle yaşıt Dar Yol’u 1960’ların sonunda, bütün kitapların benim olmasını istediğim o coşkulu günlerde, İnkılap Kitabevi’nin yarı depomsu arka odasında bulmuştum; Atmaca’yla birlikte. Yirmilerine bir iki yıl var: Hem Dar Yol’u hem Atmaca’yı çok severek okuduğumu hatırlıyorum.” /Archive/2021/3/5/234146122-ic1.jpgDAR YOL’DAN İZDÜŞÜMLER*Behçet Necatigil Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü’nde Peride Celal’in yazarlık, özellikle romancılık çabasını iki ayrı evreye ayırır. Yazar, başlangıçta “aşk ve serüven romanları” yazmıştır. İkinci evredeyse, “gözlem, sanat ve çözümleme yatırımlarıyla, öncekilerden çok ayrı ve Türk romanının gelişim çizgisi üzerinde ağırlığı olan” yapıtlar...Necatigil ikinci evreyi 1954 tarihli Üç Kadının Romanı’yla başlatıyor. Bence asıl başlangıç Dar Yol’dur. “Aşk ve serüven romanları”nda da hep yazınsal bir düzeyi tutturmuş Peride Celal, Dar Yol’la birdenbire dümdüz olanın, dramatik abartıların en aza indirgendiği kurmacının peşine düşmüştür.Daha ilk sayfadaki “giriş” bile, benzerine az rastlanacak kadar şaşırtıcıdır, hele o dönemlerin yerli romanları göz önünde tutulursa: Yazar doğrudan doğruya sahnede: Romanını nasıl yazdığını açıklıyor: Meliha’nın romanını yazmaya koyulmuşken, bir yan kişi, Cenan öne çıkmış ve romancıyı alabildiğine etkilemeye koyulmuş.../Archive/2021/3/5/234125747-ic2.jpg‘YAPITLARININ KIYICI BİR ELEŞTİRMENİYDİ’Önsözü aşan ve kurgunun bu tuhaf, etkileyici girişi beni sonraları da etkiledi. Romanın bir iç meselesi gibi beliriyor ama, romancının özeleştirisini de yansıtıyor; aradan çekilmeden, sözü Cenan’a bırakmadan romancıya son bir konuşma, dile getirme fırsatı. Sonra, olup bitenleri, artık Cenan’ın bakış açısından okuyacağız.Peride Celal “rastlantı” deyip geçerdi. 1988’de “Dostum Selim İleri’ye” ilk basım Dar Yol’u şöyle imzalamış:“1949, İsviçre’den İstanbul’a geldiğim yıllar... İş peşine düştüğüm ve yeniden gazete kapılarını aşındırdığım... Kırk yıl sonra size imzalamak hüzün veriyor biraz.”Peride Celal eski yeni, bütün yapıtlarının kıyıcı bir eleştirmeniydi. “Gotik roman”a çok yakın Yıldıztepe’den (1945) mi söz açmışım, hemen susturur; tefrika halinde kalmış Rüyalar Evi’ni mi önemsiyorum, güler geçer... Belki bu sebeple Dar Yol’a da uzak duruyordu. Bütün ısrarlarıma rağmen bu incelikli romanının yeni basımına uzun yıllar izin vermedi.TÜYAP’ın onur yazarı seçilmeseydi, o günlerde Oğlak Yayınevi bu romanı yeniden basmakta diretmeseydi, belki yine Dar Yol’u unutuluş köşesinde bırakacaktı.Tereddütlerden sonra nihayet... Elbette diliyle, sözcükleriyle adeta boğuşarak:/Archive/2021/3/5/234217699-ic3.jpgBAHAR AKŞAMLARINDAN BİRİNDE…Otuzu aşkın yıl daha geçmiş, gelgelelim Dar Yol bence duyarlığından hiçbir şey kaybetmemiş 1940’ların Kadıköyü’nden, Fenerbahçesi’nden geriye ne kalmış: Çok tartışılabilir ama Cenan’ın hayatı algılayışı hâlâ çok genç. Tıpkı yaşlı yazar Sedad Kemal’in Cenan’a, yani gençliğe tutkusu gibi. Tıpkı Raif’in hiçliğe sürüklenişi gibi.Bir sahne, bir an var Dar Yol’da; Cenan, Meliha, yaşlı yazar Kalamış’tan Fener Burnu’na doğru yürüyorlar. Akşam oluyor. “Bahar akşamlarından biri…” Tramvay rayları cadde boyunca gümüş izler... Bu anın sonuna yetişenlerdenim; bu romanı belki bu yüzden bazen “görür” gibi oluyorum.Bir an da, Valikonağı Caddesi’ndeki evde, Peride Hanım’ın oturduğu giriş katında: Arkadaki çalışma odası, balkonundan bakımlı bahçelerin yüründüğü. Ciltli, eski Dar Yol’u orada imzalamıştı, ısrarımı kıramayarak...O akşamüstü kapaklı dolapta sakladığı dosyaları da göstermişti: tefrikalar, yarım kalmış ya da henüz bitirilmemiş öyküler, taslaklar; akıllara durgunluk verici bir yazı birikimi. Kim bilir, Dar Yol gibi nasıl örtbas edilmiş gizli defineler...Yarının, “öz” edebiyata gönül vermiş okurları, Peride Celal’in büyük yazı emeğine şaşıp kalacaklar, hayranlık duyacaklar.(*) Peride Celal'in Dar Yol romanının yeni basımı için Selim İleri'nin sunuş yazısı.Dar Yol / Peride Celal / h2O Kitap / 320 s. Selim İleri'Tiranlar: Gücün, Adaletsizliğin ve Terörün Tarihi'
'Tiranlar: Gücün, Adaletsizliğin ve Terörün Tarihi' Önceki Soğuk Savaş’ta kâğıt üzerinde kalan ve asla uygulanmayan demokrasi, bu kez teoride bile yok. İnsanlığı nasıl bir gelecek bekliyor ve tiranların ya da tiran namzetlerinin yükselişi neden önlenemiyor? Felsefeci Waller R. Newel, Tiranlar: Gücün, Adaletsizliğin ve Terörün Tarihi’nde, bu ve benzeri sorulara yanıt ararken günümüzün tartışmalarına da giriyor. Özgürlük-güvenlik-güç-şiddet bağlamında, geçmişten bugüne uzanarak tiranların ve onların etkisi altına aldığı toplumların ruh hâlini inceliyor. /Archive/2021/3/5/233748890-ic4.jpgTİRANLIK TARİHİ REHBERİBugünlerde yeni bir Soğuk Savaş’ın başladığını söyleyenler, onun ilkinden farkını da şöyle açıklıyor: Yakın geçmişteki Soğuk Savaş’ın tarafları birbirini anti-demokratik ve işgalci diye suçluyordu. Bugün Trump ve Putin ekseninde yürüyen ve onlara yetişmeye çalışırken anti-demokratiklikte birbiriyle yarışanların (Orban, Bolsonaro, Salvini, Kim Yong vb.) oluşturduğu cepheleşmeler söz konusu. Kısacası amaç, daha çok demokrasi ya da adalet değil, daha fazla nüfuz alanı ve güç elde etme çabası.Önceki Soğuk Savaş’ta kâğıt üzerinde kalan ve asla uygulanmayan demokrasi, bu kez teoride bile yok. Soru şu: Nasıl oluyor da yirmi birinci yüzyılda tiranlık tartışmaları ve tehlikesi yeniden hayatımıza girdi? Buna eklemlenen başka bir soru daha var: İnsanlığı nasıl bir gelecek bekliyor ve tiranların ya da tiran namzetlerinin yükselişi neden önlenemiyor?Felsefeci Waller R. Newel, bu ve benzeri sorulara yanıt ararken filmi önce geri sarmasının ardından günümüzün tartışmalarına giriyor Tiranlar: Gücün, Adaletsizliğin ve Terörün Tarihi’nde. Newel, özgürlük-güvenlik-güç-şiddet bağlamında, geçmişten bugüne uzanarak tiranların ve onların etkisi altına aldığı toplumların ruh hâlini inceliyor.DAHA İYİ BİR DÜNYA İDEALİ (!)Newel’ın tarih, felsefe ve psikoloji eksenli çalışması, Antik Yunan’dan yirmi ve yirmi birinci yüzyıla kadar geniş bir alanı kapsıyor. Yazarın esas meselesi ise terörle harmanladıkları hayatlarında tiranlığa soyunanların hem kişiliğini hem de eylemlerinin altındaki güdüyü çözümlemek.Soykırımlar yapan, çalışma kampları kuran, mutlak güce erişmek için pervasızlaşan, enstrüman hâline getirdiği şiddeti günlük yaşamın parçasına dönüştüren, en yakınındakinden en uzağındakine kadar herkesi gözünü kırpmadan yok etme potansiyeline sahip tiranlar, Newel’a göre tarihsel ilerleyişte insanlığın kurtulamadığı bir gerçek ve bu, bize bir şey anlatıyor:Tiranlar ve onların varlık nedeni totalitarizm, “hep tarihten yana olduğunu söyleyerek” kitle katliamlarıyla ve fetihlerle gelecekte daha iyi bir dünya kurma vaadini son âna kadar savunuyor.En önemli ve tehlikeli hastalık olan unutma, geçmişin acı deneyimlerini ötelediği için bugün benzer tartışmalar ve endişeler yine gündemde./Archive/2021/3/5/233817686-ic2.jpgNewel, gönderme yaptığı unutkanlığı kitabıyla bir parça gidermeyi amaçlıyor; Antik Yunan ve Roma’daki tiranları, Orta Çağ’ı, Kızıl Kmerleri, Hitler’i, Mussolini’yi, Franco’yu, Kaddafi’yi, Saddam Hüseyin’i, Pinochet’yi, Bin Ladin’i ve diğer örnekleri hatırlatırken dikkat çekici yorumlar yapıyor:“Hem özgürlükleri baskı altında tutan hem de uygarlıkla inşa eden tiranlığın tuhaf seyri, geçmişin kısa tarihi ve bugün yaşatıldığı yer… Tiranlık sadece kurumlarla değil, aynı zamanda şahsiyetlerle ilgili; heybetli, bazen karizmatik, bazen matrak, daima hayranlık uyandırıcı ve korkutucu şahsiyetlerle…Bugün bile, öyle ya da böyle, devletin inşasında; daha büyük istikrarın, iktidarın ve refahın temelini atmada, hatta bazen er ya da geç demokratik özyönetimin kurulmasında onların rollerini göz ardı edemeyiz.Hele şu rahatsız edici ama kaçınılmaz sorudan, uluslararası ilişkiler dünyasında tiranlığın daha iyi veya kötü çeşitleri olup olmadığı, desteklediğimiz demokratik olmayan otorite türleri arasında, örneğin Arap Baharı’ndan bu yana Müslüman dünyasında yaşanan devrimlerde daha az kötüsü bulunup bulunmadığı sorusundan hiç kaçamayız. Mübarek mi, Mursi mi? Esad mı, Müslüman Kardeşler mi?..”Şiddete övgü dilinden eksik olmayan, kitleyi yönetmek ya da iktidarını sağlamlaştırmak için öfkeyi kullanıp yönlendirmekten çekinmeden terörü olağanlaştıran, kazanması gerektiği bir savaş bulunduğuna inanan, saygınlık takıntısı olan, kendi görüşleri dışındakilere kayıtsız kalan, vakti zamanında ezildiğini düşündüğünden uğradığı haksızlığın intikamını almaya çalışan tiranları anımsatıyor Newel.Kısacası tiranlığın düşünsel, tarihsel, psikolojik ve biraz da patolojik kökenine eğilirken bazı tatsız sorulara yanıt arıyor: “Görece daha iyi ve görece daha kötü demokratik olmayan otorite türleri arasında tercih yapmamız gerekir mi? Tiranlığın kendisinin kaldırılması, halkın kendiliğinden demokrat olmasını sağlar mı, yoksa önceki zalimlerden öç almak isteyerek kendileri de zalime dönüşebilir mi?..”/Archive/2021/3/5/233839295-ic3.jpgKURTLAR VE TİRANLARDemokrasi ve ilerlemeyi diline pelesenk ederek mutlak güce ve kalıcı iktidara erişmeye çabalayan tiranlar, Newel’a göre hızla özgürlükleri ortadan kaldırmakla “reformculuk” maskesi altında halkı kitle hâline getirmekle işe koyuluyor. Bunu yaparken herhangi bir ahlaki standart gözetmeyen tiranlar, eylemlerini açıklarken kendince haklı gerekçeler sunarak iktidarını pekiştirmeye çalışıyor.Newel, tam da bu temel üzerine bir yorum daha inşa ediyor:“Machiavelli ve Hobbes, toplumların ve toplumsal sözleşmenin iyi aydınlanmış duvarlarını saran karanlık çemberin etrafında kol gezen tiran olmaya hevesli kurtlar varken kendi güvenlik ve refahlarını gözetmeleri gerektiğini bilirdi.Bütün dünyanın o aydınlık duvarlardan ibaret olduğunu veya kurtlar karınlarını doyuracağını öğrenir öğrenmez öyle olacağını düşünmeye yatkınız. Oysa kurtlar yırtıcıdır, ister aç olsunlar ister tok, can alırlar./Archive/2021/3/5/233912107-ic6.jpgMachiavelli ile Hobbes’un gerçekliğine, Aristoteles’in daha temel bir uyarısını eklememiz gerekir: Tiranlar tahakküm etme ve hürmet görmeye maddi rahatlarından daha çok değer verir. Onun deyişiyle kimse kulak arkası edilmek için tiran olmaz.”Newel, tiranlığı ve tiranlık çeşitlerini ortalığa saçıp dökerken aslında demokrasiyi ayağa kaldırıp ona işlerlik kazandırmanın koşullarının nasıl oluşturulabileceğine dair ipuçları veriyor. Dahası, içi dolu ve kötüye kullanılmayacak bir özgürlük söyleminin, ilerleme fikrinin ve erdemin geçer akçe hâline getirilmesine ilişkin bir yol haritası çıkarıyor yazar. Yani tiranların izlediği yolun tersine çevrilmesi için çaba sarf etmenin nüvelerini sunuyor.Özetle bugün ihtiyaç duyduklarımızın bir listesini, tiranların eylemleri üzerinden oluşturuyor Newel.Tiranlar: Gücün, Adaletsizliğin ve Terörün Tarihi / Waller R. Newel / Çeviren: Dilek Şendil / YKY / 300 s. Kaan EgemenJapon 'süper bilgisayar' hesapladı:Çift maske takmak sanıldığıkadar işe yaramıyor
Japon 'süper bilgisayar' hesapladı: Çift maske takmak sanıldığı kadar işe yaramıyor Japon süper bilgisayar simülasyonları, koronavirüse karşı çift maske takmanın uygun şekilde takılmış bir maskeye kıyasla virüsün yayılmasını engellemede sınırlı ölçüde fayda sağladığını ortaya çıkardı. Japonya'da Riken ve Kobe Üniversitesi uzmanları tarafından yürütülen çalışmada, çift maske takmanın koronavirüsün yayılmasını engellemede 'sanıldığı kadar etkili olmadığı' ortaya çıkarıldı.Yapılan çalışmada, araştırmacılar Fugaku süper bilgisayarını farklı türde ve kombinasyonlarda maske takan insanlardan virüs parçacıklarının akışını modellemek için kullandılar. Elde edilen sonuçlarda ise, ikinci maskenin yalnızca yüzde 4 oranında bir fark yarattığı görüldü. Araştırmada, dokumasız malzemeden üretilen tek maske kullanımının düzgün takıldığında yüzde 85 oranında koruyuculuğa sahip olduğu belirlenirken, ikinci maskenin bu oranı yalnızca yüzde 89'a yükselttiği tespit edildi. Öte yandan, iki tane maske kullanmanın hava direncini artırdığı ve kenarlarda sızmaya neden olduğu için 'kullanışsız' olduğu belirtildi. Makoto Tsubokura önderliğindeki araştırmacılar, "Çift maskeleme performansı artırmıyor" değerlendirmesinde bulundular.Araştırmacılar ayrıca, koronavirüse karşı en etkili maskenin ise N95 modeli maskeler olduğunu belirtti.Kaynak: Sputnik cumhuriyet.com.trYouTube Myanmar ordusuna ait bazıkanallarıkaldırdı
YouTube Myanmar ordusuna ait bazı kanalları kaldırdı Sosyal medya platformu YouTube, askeri darbenin yapıldığı Myanmar'da, orduya ait bazı kanalları kaldırdı. AA muhabirine sosyal medya üzerinden açıklama yapan Myanmarlı aktivistler, ülkede ordunun resmi televizyonu MRTV başta olmak üzere ordunun yayın organlarından Myawaddy Media, MWD Variety ve MWD Myanmar televizyonlarının YouTube kanallarına ulaşılamadığını belirtti.Bundan önce darbe karşıtı bilgisayar korsanlarının saldırısına uğrayan MRTV'nin internet sitesinin de erişime kapalı olduğu gözlemlendi.Myanmar ordusuna ait Facebook ve Instagram'daki hesaplar da 25 Şubat'ta kapatılmıştı.TAYLAND, MYANMAR'DAKİ VATANDAŞLARININ TAHLİYESİ İÇİN SEFER BAŞLATTIÖte yandan Tayland'ın Nepido Büyükelçiliği, ülkede bulunan ve Tayland'a dönmek isteyen vatandaşlarının dönüşünü kolaylaştırmak için uçuş seferleri başlattı.Büyükelçilikten yapılan açıklamada, ülkelerine dönmek isteyen Taylandlılar için gelecek haftadan itibaren Myanmar Ulusal Hava Yollarına ait 2 uçuş seferinin düzenleneceği belirtilerek "Evine dönmek isteyen vatandaşlarımız 12 Mart'taki uçuş için bugün, 16 Mart'taki uçuş için de en geç 11 Mart'a kadar elçilikle irtibata geçmelidir." ifadesi kullanıldı.Singapur Dışişleri Bakanlığı da dün, Myanmar'daki vatandaşlarına ülkelerine dönme uyarısında bulunmuştu.MYANMAR'DA ASKERİ DARBEMyanmar ordusu, kendine yakın siyasi grupların, 8 Kasım 2020 seçimlerinde hile yapıldığı iddialarını ortaya atması ve ülkede siyasi gerilimin yükselmesinin ardından 1 Şubat'ta yönetime el koydu.Ordu, Dışişleri Bakanı ve ülkenin fiili lideri Aung San Suu Çii başta olmak üzere pek çok yetkili ve iktidar partisi yöneticisini gözaltına aldı ve 1 yıllığına olağanüstü hal (OHAL) ilan etti.Türkiye darbeyi kınadı. Batı ülkelerinden çeşitli tepkiler ve eleştiriler geldi.Myanmarlılar, 6 Şubat'ta demokrasiye dönüş talebiyle gösterilere başladı. Güvenlik güçlerinin silahlı müdahalelerinde 56 gösterici hayatını kaybetti.Ülkede geniş katılımlı gösteriler ve gözaltındaki üst düzey hükümet yetkililerinin askeri mahkemede yargılanmaları sürüyor. cumhuriyet.com.trİlk kez bir astreoitte yaşama dair kanıt bulundu
İlk kez bir astreoitte yaşama dair kanıt bulundu Japon bilim insanları, Itokawa adlı göktaşından getirilen numeneleri inceledi. Araştırmacılar yapılan incelemelerde göktaşında su ve organik moleküller keşfetti. Japon bilim insanları, Itokawa adlı göktaşından getirilen numeneleri inceledi. Araştırmacılar yapılan incelemelerde göktaşında su ve organik moleküller keşfetti.Geçtiğimiz yıllarda önemli bir uzay görevi gerçekleştiren Japonya Uzay Araştırma Ajansı (JAXA), Hayabusa adlı uzay görevinde Itokawa adlı göktaşından örnek almak üzere uzaya bir araç fırlatmış ve toplanan örnekleri Dünya’ya geri getirmişti.Webtekno'da yer alan bilgilere göre şimdi ise bilim insanları, Itokawa’dan toplanan numuneleri laboratuvarlarda incelemek ile meşguller.Perşembe günü (dün), Scientific Reports’ta yeni bir makale makale yayınlayan Londra Üniversitesi’ne bağlı Royal Holloway’den bilim insanları, son derece önemli bir keşif gerçekleştirdiklerini açıkladılar.Yapılan açıklamaya göre bilim insanları, asteroitten getirilen numunelerde hem su hem organik moleküller tespit ettiler.S TİPİ ASTEROİTLERE DİKKAT EDİLECEKBilim insanları tarafından yapılan açıklamalara göre Itokawa, oluştuğu günden bu yana bir kez parçalanıp yeniden bir araya geldi. Çalışmanın ortak yazarı yerbilimci Queenie Chan, keşif ile ilgili yaptığı açıklamada bulguların bir asteroidin karmaşık geçmişindeki ayrıntıları sunduğunu ve yaşamı boyunca geçirdiği evrimin Dünya’nınki ile benzerliğinin heyecan verici olduğunu ifade etti.Itokawa’da yaşamın ortak bileşimleri olan su ve organik moleküller keşfedilmiş olması, bilim insanlarının Dünya dışı yaşam arayışındaki odaklarını güncellemelerine neden olabilir.Yaşamın izlerini bulmak için daha çok karbon açısından zengin C tipi asteroitlere odaklanan bilim insanları, bu keşifin ardından Itokawa gibi şu ana kadar gözardı edilen S tipi göktaşlarına daha fazla odaklanabilirler. cumhuriyet.com.trHindistan’da hamile ineğin midesinden 71 kilo atıkçıktı: Anne inek ve yavrusuöldü
Hindistan’da hamile ineğin midesinden 71 kilo atık çıktı: Anne inek ve yavrusu öldü Hindistan’da bir aracın çarpmasının ardından ameliyata alınan hamile ineğin midesinden 71 kilo atık madde çıkarken, gözlem altına alınan inek tedavi sırasında öldü. Büyümek için yeteri kadar yeri olmayan yavru inek de hayatını kaybetti. Geçen haftalarda Faridabad kentinde bir aracın çarparak yaraladığı inek ameliyata alındı. Geçirdiği ameliyat ve tedavinin ardından sağlığına kavuşan ineğin kısa bir süre sonra beklenmedik davranışlar sergilediği belirlendi. Veteriner hekim Dr. Atul Maoria karnına vuran ineğe yeniden çeşitli testler yaptı.Hamile olduğu belirlenen ineğin midesinde atık tespit edildi.What happen to our Cow Science? After found 71 KG of plastic, nails & other garbage from a pregnant cow, both the animal and her baby died. About 5 million cows roam India's cities, with many gorging on the vast amounts of plastic litter on the streets.pic.twitter.com/GoWlGwpRh1— Licypriya Kangujam (@LicypriyaK) March 5, 2021Ameliyata alınan inek 4 saatlik operasyon geçirdi. Hamile ineğin yavrusunun büyümek için yeteri kadar yeri olmadığını tespit eden veteriner hekim Maoria, ineğin midesinden 71 kilo ağırlığında plastik ve atık madde çıkardı.Ameliyatın ardından gözlem altına alınan inek, tedavi sırasında yaşamını yitirdi.Kaynak: Sputnik cumhuriyet.com.trBilgisayar başında geliştirilebilecek 7 yeni nesil kabiliyet
Bilgisayar başında geliştirilebilecek 7 yeni nesil kabiliyet Yapay zeka, makine öğrenimi, dijital pazarlama gibi konularının çokça konuşulduğu bu dönemde gelecek kaygısı yaşayan kişiler için bilgisayar başında geliştirilebilecek 7 yeni nesil kabiliyet... Dünya dijital dönüşümü bir devrim hızıyla yaşarken sizin de kendi devriminizi yapmanızın tam zamanı. İşte yakın gelecekte sizi değerli kılacak meslekler...DeveloperBütün dijital dönüşümün yapı taşı da diyebiliriz. Dünya gündemini takip etmekten bankacılık işlemlerine, günlük meditasyon alışkanlığı geliştirmekten market alışverişinizin kolayca kapınıza gelmesine kadar, hayatın her alanında mobil uygulamaların rolü hızla artarken onları geliştiren developer’ların önemi de aynı ivmeyle yükselişte. Özellikle Android veya iOS alanında kazanacağınız uygulama geliştirme becerilerinin sizi iş dünyasında yukarılara çekmemesi imkansız. Veri AnalistiAnalitik araçlarından gelen “big data”yı okuyup yorumlayan, raporlayan ve anlaşılır hale getiren kişiler bu işi yapıyor. Yani ham bilgiyi okunur bilgi haline getiren kritik bir pozisyon. Şirketler, stratejik kararlarını veri üzerinden alma kaslarını güçlendirdikçe veri analistlerinin rolü de hayati hale geliyor. Blockchain UzmanıAklınıza derhal Bitcoin geldiğini biliyoruz ama blockchain konusu çok daha kapsamlı. Küresel ödeme sistemlerinden akıllı sözleşmelere, tedarik lojistiğinden dijital kimlik oluşturmaya, mevcut ve daha yeni yeni ortaya çıkmaya başlamış bir dünya sektör, merkezi bir yapısı olmayan bu ağ sisteminden faydalanacak. Blockchain alanında geliştiricilik, tasarımcılık ve hatta hukuk uzmanlığı gibi potansiyel meslek kolları şimdiden aranan dallar olmaya başladı. UI / UX TasarımcısıOnlar dijital dönüşümün gizli kahramanları. Kullandığınız her yazılım, mobil uygulama, web sitesi, kısaca dijital her varlığın kullanıcıya dönük arayüzünü ve kullanıcı deneyimini tasarlayan kişiler. Zaten UI kullanıcı arayüzü, UX de kullanıcı deneyimi anlamına geliyor. Dijital dünya ile insanlar arasında köprü görevi gören bu meslek, iyi bir deneyim ile canınızın çok da açmak istemediği uygulamalar arasındaki farkı yaratıyor. Dijital Pazarlama UzmanıAlışveriş alışkanlıklarımız internete kaydıkça bu mesleğin görevi de daha kritik hale geliyor. Strateji yaratmaktan satış araçlarını yönetmeye, sosyal medya pazarlamasından satışların değerlendirildiği analitik süreçlere kadar satış ve pazarlamanın her dalından sorumlu bu meslek zaten çok popüler ve gittikçe daha da popülerleşecek. Robotik UzmanıRobotların üretim süreçlerine giderek daha çok dahil olduğu günümüzde robotik uzmanları, özellikle modern üretim hatları ve fabrikaların sorunsuz işleyişi adına kritik öneme sahip olacak. Üretimin güvenli, hızlı ve verimli olması bu mesleğe emanet.Yapay Zeka UzmanıBu alan da blockchain gibi, önümüzdeki yıllarda sektörü yeniden biçimlendirecek. Sürücüsüz araçların görüntü işlemesinden büyük hesapları saniyeler içinde yapan yapay sinir ağları geliştirmeye kadar, sıkıcı günlük işlerden kuantum bilgisayar seviyesindeki teknolojilere dek her sektör yapay zeka ile gelişecek. cumhuriyet.com.trÜmitÖzdağ'ın 'FETÖ'cülük' suçlamalarınaİYİParti'den 'NATO’cu milliyetçiliği' yanıtı
Ümit Özdağ'ın 'FETÖ'cülük' suçlamalarına İYİ Parti'den 'NATO’cu milliyetçiliği' yanıtı İYİ Parti'nin Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Tolga Akalın, Ümit Özdağ'ın partiyi eleştirmesinin ardından istifa etmesini değerlendirdi. Akalın, "Partimizde bir dönemdir yaşanan tartışmaların zarfı FETÖ’cülük mazrufu NATO’culuktur. İYİ Partiden ayrılan Gökalp-Atatürk çizgisinde Türk Milliyetçiliği değil İYİ parti programına NATO’yu nakşeden ülkücü görünümlü NATO’cu milliyetçiliktir" dedi. Ümit Özdağ, İYİ Parti'yi sert sözlerle eleştirdikten sonra istifa ettiğini açıkladı. Özdağ'ın, TBMM'de gerçekleştirdiği basın toplantısında İYİ Parti'ye yönelik 'FETÖ'cülük' eleştirilerine yanıt Mehmet Tolga Akalı'ndan geldi."Partimizde bir dönemdir yaşanan tartışmaların zarfı FETÖ’cülük mazrufu NATO’culuktur" diyen Akalın, şu açıklamalarda bulundu:"İYİ Partiden ayrılan Gökalp-Atatürk çizgisinde Türk Milliyetçiliği değil İYİ parti programına NATO’yu nakşeden ülkücü görünümlü NATO’cu milliyetçiliktir.İYİ partiden ayrılan mansibiyet krizi yaşayan, eksilten güvenlikçi milliyetçiliktir. İYİ partide kalan sivil demokratik halkçı milliyetçilik ve devlet yönetmeye talip Türk Milliyetçileridir.Türk Milliyetçiliğini iç tehdit ve bu sebeple Türk Milliyetçilerini alt derece güvenlik memurluğuna ehliyetli kontrol edilmesi gereken güruh kabul eden anlayışın sonuna geldik.Türk Milliyetçilerinin sırtından kurban kesme dönemi sona erdi. Biz bir Türk kadınının bir Türk anasının liderliğinde devlet yöneteceğiz." cumhuriyet.com.trFenerbahçe'den, "Yavuz hırsız ev sahibini bastırır" açıklaması
Fenerbahçe'den, "Yavuz hırsız ev sahibini bastırır" açıklaması Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi Metin Sipahioğlu, gündeme yönelik açıklamalarda bulundu. Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi Metin Sipahioğlu, gündeme yönelik açıklamalarda bulundu.TRT Spor'a konuşan Sipahioğlu şöyle konuştu: "Son günlerde yaşanan bazı gelişmeler ve söylemler üzerine Fenerbahçe Spor Kulübü olarak açıklama yapma gereği duyduk. Hepimizin bildiği üzere kulüp olarak taraftarlarımızdan zaman zaman bu konuda çok eleştirilsek bile bir çizgimiz var. Saha dışında konuşmamayı ve kirli gündemlerle meşgul etmemeye çalışıyoruz. Biz böyle yaptıkça zeytinyağı gibi üste çıkan ve algı yapan açıklamalar geliyor. Dünkü maçta 9 saniyede tek bir açıdan izlenerek penaltının yangından mal kaçırır gibi iptal edilmesi belki de dünya rekoru oldu.Ülkemizin başbakanımızın bu takımın her maçına gittiğini gördük. Son 10 seneye gelelim. 3 Temmuz 2011’de FETÖ örgütünün gerçekleştirmiş olduğu en büyük kumpası yaşadık Fenerbahçe olarak. Bundan sonra hangi takımın zirveden dibe geldiği ve hangi takımın dipten zirveye çıktığı ortada.Son 2 sezondan önce Zorlu algısı yaptılar ve Fenerbahçe’nin doğranmasını sağladılar. Şubat ayında yaşadıklarımız herkesin malumu. Bu sezonda Rıdvan Dilmen algısı yaptılar. Sanki Serdar Tatlı’yı biz göreve getirmişiz gibi. Tatlı’nın göreve gelmesi için çok uğraştım diyen Galatasaray başkanının demecini herkes gördü. 25 yıldır Türkiye’de oynanan tiyatronun tek adı var: Yavuz hırsız, ev sahibini bastırır."FENERBAHÇE 2011’DEN BERİ SADECE 1 KEZ ŞAMPİYON OLDU"Fenerbahçe 2011’den beri sadece 1 kez şampiyon oldu. Son 7 yılda hiç şampiyonluğu yoktur. Utanmadan hala adalet adalet diye geziyor çığırtkanlık yapıyorlar. Bu anlattıklarımı başka bir camia yaşamış olsa belki o kulüpler yok olurdu. Beşiktaş'ın bugün çok güzel bir açıklaması var. Takdir ederek dinledik. Ama keşke Kadıköy'deki Beşiktaş maçı öncesinde hakem için 'Fenerbahçe Başkanı'nın şirketinde çalışıyor' algısı yapılmasaydı da bu açıklamaları anlam bulsaydı.""4 DAKİKA 17 SANİYE BİZİM GOLÜMÜZ İNCELENDİ"4 dakika 17 saniye bizim golümüz incelendi. Dün akşam gri denecek pozisyonu tek açıdan değerlendiriyorlar ve 9 saniyede yangından mal kaçırır gibi iptal ediyorlar. Sonra iyi niyet bekliyorlar. Fenerbahçe nasıl iyi niyet göstersin? Böyle bir düzen var mı?. PDFK, dirsek sonucu kırmızı kart gören oyuncuya 1 maç ceza veriyorsa Türk futbolu farklı denklemlerle yönetiliyor demektir.2012 yılında play-off finalinde yapacağımız maçta rakibimizin sahaya çıkabilmesi için, stoperleri ve teknik direktörlerinin cezaları ertelendi ve sahaya çıktılar. Biz bunları gördük. Türkiye de görsün, farkında olsun."13 HAFTA ÇOK UZUN, HER MAÇA FİNAL OLARAK BAKACAĞIZ"Biz bunları dile getirirken bile mahcubiyet duyuyoruz. Düzen böyleyse son 10 ve 25 yılı hatırlatmak zorundayız. Milyonlarca taraftarı olan bir camiayı temsil ediyoruz. Bunları söylerken bizim takımımız çok iyi oynuyor sanmasın ama hakem hataları olmasa liderlik koltuğunda Fenerbahçe olurdu. 13 hafta çok uzun, her maça final olarak bakacağız. Biliyorum taraftarımız şampiyonluk için sabırsız ama bu yapıya karşı tek şansımız kenetlenerek mücadele etmek."VARSA İTİRAZI OLAN ÇIKSIN ANLATSIN"Varsa itirazı olan çıksın anlatsın. Her takıma oluyor falan denmemeli. Fenerbahçe 10 senede 1 kere şampiyon olmuş, hala Fenerbahçe Fenerbahçe… Başkanımız cevap hakkı doğmadan konuşmamızı zaten istemiyor" diyerek sözlerini tamamladı. cumhuriyet.com.trABD'ninÇinli Xiaomi'yi, kurucusuna verilenödül nedeniyle kara listeye aldığıortayaçıktı
ABD'nin Çinli Xiaomi'yi, kurucusuna verilen ödül nedeniyle kara listeye aldığı ortaya çıktı ABD Savunma Bakanlığının belgeleri, Çinli akıllı telefon üreticisi Xiaomi'nin, kurucusu ve Üst Yöneticisi Lei Jun'a Çin devletine yaptığı hizmetlerden dolayı verilen ödül nedeniyle "ordu bağlantılı şirketler" listesine alındığını ortaya koydu. The Wall Street Journal'da yer alan habere göre, Xiaomi'nin söz konusu listeye alınması üzerine ABD Savunma Bakanlığına karşı Washington Bölge Mahkemesi'nde açtığı davada sunulan belgeler, şirketin listeye eklenme gerekçelerine de ışık tuttu.Bakanlığın mahkemeye sunduğu belgelerde, Jun'a 2019'da Çin Sanayi ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı tarafından verilen ödül ile şirketin 5G ve yapay zeka gibi ileri teknolojilere yönelik yatırım planları, "ordu bağlantılı şirketler" listesine eklenmesinin nedenleri olarak gösterildi.ABD Savunma Bakanlığı, 14 Ocak'ta, aralarında Çin'in en büyük akıllı telefon üreticilerinden Xiaomi'nin de bulunduğu 9 firmayı "ordu bağlantılı şirketler" listesine eklemişti.Söz konusu tanımlama ile ABD vatandaşlarının listedeki şirketlere yatırım yapması engellenirken, Xiaomi listeden çıkarılmak için ABD Savunma Bakanlığından davacı olmuştu. cumhuriyet.com.tr