News - Haberler
Yandaşlar hedef gösterdi, rektör istifa etti
Yandaşlar hedef gösterdi, rektör istifa etti 1995 yılında, görevli olduğu Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde başörtülü öğrencileri engellediği gerekçesiyle son birkaç gündür iktidar medyası tarafından hedef tahtasına oturtulan Prof. Dr. Dr. Servet Özgür, Özel Toros Üniversitesi’ndeki görevinden istifa etti. 26 yıl önce Cumhuriyet Üniversitesi mezuniyet töreninde okul birincisi başörtülü bir öğrencinin engellendiğini gösteren bir video, 28 Şubat’ın yıldönümü dolayısıyla yeniden sosyal medyada dolaşıma sokuldu.O günlerde başörtülü öğrencileri engellemekle suçlanan Prof. Dr. Servet Özgür de bu videoyla birlikte yeniden gündeme geldi. YÖK’ün iznine tabi olarak senelerdir özel üniversitelerde görev yapan Özgür’ün, Özel Toros Üniversitesi’nde çalışması sanki gizli bir olaymış gibi yandaş basın tarafından “skandal” olarak lanse edildi. Medyadaki kampanya üzerine Prof. Dr. Servet Özgür görevinden istifa etti. Özel Toros Üniversitesi istifayı yazılı bir açıklama ile duyurdu. İSTİFAYA ZORLANDIAçıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Son günlerde Prof. Dr. Servet Özgür üzerinden yapılan haberler üzerine kamuoyunu aydınlatmak amacıyla Üniversitemiz tarafından açıklamaya gerek görülmüştür. Toros Üniversitesi eğitimde fırsat eşitliği ilkesine inanan, hiçbir öğrencinin eğitim hakkının elinden alınamayacağını savunan bir yükseköğretim kurumudur. 28 Şubat süreci bilindiği üzere; ülkemizin en kara dönemlerinden birisidir. Bu dönemde yaşanılan acıları kabul etmek ne dün ne de bugün söz konusu değildir. Üniversitemizin temel değerleri içerisinde: “Her bireyin yeteneğine ve bakış açısına saygı, insana saygı, başkalarını dışlamama, fikirlere saygı, hoşgörü ve birlikte yaşama” gibi temel değerler yer almaktadır. Kuruluş felsefesinde bu değerleri taşıyan bir kurumun 28 Şubat döneminde yaşanılan insan haklarına ve insan onuruna yakışmayan uygulamaları tasvip etmesi mümkün değildir. Prof. Dr. Servet Özgür, 03.03.2021 tarihi itibari ile Meslek Yüksekokulu’ndaki görevinden istifa etmiştir.” Abidin YağmurAKP Uşak Milletvekili:Önlemlerin yanında Uşak tarhanasının da büyük rolünün olduğunu düşünmekteyiz
AKP Uşak Milletvekili: Önlemlerin yanında Uşak tarhanasının da büyük rolünün olduğunu düşünmekteyiz AKP Uşak Milletvekili İsmail Güneş, şehrin 'düşük riskli' iller arasında yer almasına ilişkin "Çocukluğumuzdan bu yana şifa kaynağı olduğuna inandığımız Uşak tarhanasının da büyük rolünün olduğunu düşünmekteyiz" dedi. Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan koronavirüs risk değerlendirme kriterlerine göre Türkiye'nin batısında tek il olarak Uşak'ın 'düşük riskli', yani mavi renkte yer alması dikkat çekti.Batı bölgesinde kuzey komşusu Kütahya 'yüksek riskli' ve diğer komşuları 'orta riskli' grupta olan Uşak'ın düşük riskli yer alması merak konusu olurken AKP'den duruma ilginç bir yorum geldi.AKP Uşak Milletvekili İsmail Güneş, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Uşak'ta bugüne kadar 25 bin 707 vakanın görüldüğünü, 660 vatandaşın hayatını kaybettiğini anımsatıp şöyle konuştu:"Hemşehrilerimiz yaşanan kayıplar karşısında durumun vahametini anladılar ve önceden devlet için taktıkları maskeyi artık kendileri için takmaya başladılar. Şu an günlük vaka sayımız 5, yoğun bakımda yatan hasta sayımız ise 2'ye düşmüştür. Maske, mesafe ve temizlik kuralları çok önemli. Tüm bu önlemlerin yanında, koronavirüs ile mücadelede, belki bilimsel olarak ispatı zor olan ama çocukluğumuzdan bu yana şifa kaynağı olduğuna inandığımız Uşak tarhanasının da büyük rolünün olduğunu düşünmekteyiz."Güneş ayrıca basın mensuplarına tarhana çorbası ikram etti. cumhuriyet.com.trYouTube fenomeni Danla Bilic, Ekremİmamoğlu ile bir araya geldi
YouTube fenomeni Danla Bilic, Ekrem İmamoğlu ile bir araya geldi YouTube fenomeni Danla Bilic, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile bir araya geldi ve bir video çekti. /Archive/2021/3/3/174605312-bulusma.jpgDanla Bilic, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile bir araya geldi ve bir video çekti.Twitter hesabından açıklama yapan Bilic buluşmayla ilgili olarak şu pylaşımı yaptı: "8 Mart Dunya Kadinlar Gunu icin aslinda her gun icin @ekrem_imamoglu baskanima zor sordum, o cevaplarken zorlandi mi yakinda youtube'da yayinda"/Archive/2021/3/3/174553108-55.png cumhuriyet.com.trCHP’liÖztark'tan iktidara ekonomi uyarısı: Geçmişteki tecrübemle söylüyorum, sadece faizi yükselterek enflasyonu düşüremezsiniz
CHP’li Öztark'tan iktidara ekonomi uyarısı: Geçmişteki tecrübemle söylüyorum, sadece faizi yükselterek enflasyonu düşüremezsiniz CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, "Şunu görüyoruz, 'Faizi yükseltiyoruz, çünkü enflasyonu düşüreceğiz.' Bunu ben hep söylüyorum, geçmişteki tecrübemle de söylüyorum, sadece faizi yükselterek enflasyonu düşüremezsiniz. Ekonomide güveni sağlamanız lazım" dedi. CHP Ekonomi Masası üyeleri, Akyurt ilçesindeki Otonomi'de oto galerici esnafıyla bir araya geldi.Otonomi'nin Türkiye'ye örnek projelerden biri olduğunu aktaran Faik Öztrak, "Az değil 3 bin 500 çalışanı var. Tabii bu sektörün de kendine has sıkıntıları var, bu sıkıntıları dinlemek üzere buradayız. Dertlerinizi dinledikten sonra bunları elimizden geldiğince dillendirmek, Mecliste ve diğer alanlarda çözüm aramak için elimizden geleni yapacağız" dedi.Sıkıntılı günlerden geçildiğine işaret eden Öztrak, şöyle devam etti:"Sektörler bir iyi gidiyor, bir kötü gidiyor. Bunlardan bir tanesi de motorlu araç sektörü. Hala şu anda baktığım zaman birinci el satışlarının iyi gittiğini görüyorum. Yüzde 37 civarında birinci el satışlarında artış var. 50 küsur ticari araçlarda, 34 küsur binek araçlarda artış var ama ikinci ele baktığımızda burada spekülatif dalgalanmalar ortaya çıktı. Pandemi nedeniyle arzın olmaması sonucunda fiyatlar çok yukarı çıkmıştı, talep de vardı ama bir müddet sonra talep bıçak gibi kesildi, fiyatlar düşmeye başladı ve yeniden birinci el araca doğru dönüş oldu. Ama bu arada sektörün ciddi sıkıntıları ortaya çıktı. Şimdi bir de üstüne üstlük bir noter harcı söylemi var. Belki bu normal zamanda dikkate alınır, değerlendirilir ama bugün gerçekten bu boyutta sıkıntının olduğu bir ortamda bence bu harç meselesinin ciddi şekilde üzerinde düşünülmesi lazım. Biz bu konuda elimizden geleni yapacağız."Öztrak, şubat ayı enflasyon rakamlarının açıklandığını anımsatarak, enflasyonun yine yüksek çıktığını söyledi.Öztrak, 15,6 oranındaki tüketici enflasyonunun da 2019 Temmuz ayından bu yana gerçekleşen en yüksek yıllık tüketici enflasyonu olduğunun altını çizdi.Yurt içi üretici enflasyonunun da rekor seviyede olduğuna dikkati çeken Öztrak, şunları kaydetti:"Şunu görüyoruz, 'Faizi yükseltiyoruz, çünkü enflasyonu düşüreceğiz.' Bunu ben hep söylüyorum, geçmişteki tecrübemle de söylüyorum, sadece faizi yükselterek enflasyonu düşüremezsiniz. Ekonomide güveni sağlamanız lazım. Ekonomide güveni sağlamak için de ekonomideki tüm karar alıcılarının önüne derli toplu, tutarlı bir programı koymanız lazım. Sadece bu işi faizle götürmeye kalkarsanız daha biz çok faiz artırırız. 17 de yetmez, 27 de, 37 de yetmez. Bir an önce güven uyandıracak, derli toplu programı bu milletin önüne koymanız, belirsizlikleri gidermeniz lazım ki sıkıntıları aşabilelim. Bugün sizlerin karşı karşıya olduğunuz en önemli sorun belirsizliktir. Bir dönem yüksek fiyatla ikinci eli aldınız çünkü talep vardı, şimdi bakıyorum ben burası araba dolu elinizdeki araçları da muhtemelen zararına satmak zorunda kalacaksınız. Bir de bunun üstüne noter harcı gibi bir uygulama gelirse bu sizin zararınızı daha da artıracak.Genel Başkanımız da ben de hep şunu ifade ettik, bugün dünya esnafına yardım etmek için yarışıyor. Neden yarışıyor? Çünkü bu pandeminin sonunda esnafını ayakta tutabilen ve pandemi bittiği anda eski düzenden daha güçlü bir şekilde devreye girmesini sağlayacak ülkeler dünya savaşı gibi olan pandemiye karşı savaşı kazanmış olacak. Onlar bu savaşın galipleri olacak, esnafını ayakta tutamayanlar da bu savaşın mağlupları olacak. Siz burada esnafınızı ayakta tutamazsanız kim gelip yatırım yapacak? Ülkemizin gerçek meselesi esnafımızı ayakta tutmaktır, işsizimize iş bulmaktır."70 BİN MOTORLU ARAÇ SATICISI VARMotorlu Araç Satıcıları Federasyonu (MASFED) Başkanı Aydın Erkoç da Türkiye'de 70 bin motorlu araç satıcısı olduğunu, bunları ilgilendiren yan kuruluşlarıyla beraber milyonları bulduklarını söyledi.Türkiye'de otomobil ticaretinden dönen yıllık cironun 550 milyar lira olduğunu belirten Erkoç, "Ama maalesef piyasaya baktığınızda eski isminden olduğu gibi galerici dendiği zaman farklı algılar geliyor akla. Biz 2010'da federasyonumuzu kurduk. O gün bugündür zaman zaman Meclis'te, zaman da milletvekillerimizle görüşerek sektörün sorunlarını çözmek için elimizden gelen her türlü gayreti yapıyoruz." dedi.Otonomi'nin Türkiye'nin örnek projelerinden biri olduğunu aktaran Aydın Erkoç, 680 iş yeri ve 3 bin 500 çalışanı bulunduğunu aktardı."İtibarsız olan mesleği, itibarlı hale getirdiğimize inanıyoruz" diyen Erkoç, 60 ilde il başkanlıkları bulunduğunu bunu 81 ile tamamlamak istediklerini bildirdi. cumhuriyet.com.trPele aşıoldu
Pele aşı oldu Futbolun en büyük efsanelerinden Pele koronavirüs aşısı oldu. 80 yaşındaki unutulmaz oyuncu, Covid-19 aşısının ilk dozunu dün aldı.Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda "Unutulmaz bir gün" ifadesini kullanan Pele, yaklaşık 1 yıldır Sao Paulo'daki evinde karantinada kalıyor.Ölü sayısının 260 bine yaklaştığı Brezilya, koronavirüs salgınında en çok can kaybının yaşandığı ikinci ülke. cumhuriyet.com.trTürkan Elçi: Bu talep bir eşin olduğu kadar, sıradan bir vatandaşın da talebidir
Türkan Elçi: Bu talep bir eşin olduğu kadar, sıradan bir vatandaşın da talebidir Türkan Elçi: Bugün ben de bu salonda bunu içtenlikle dile getirmek isterim ki; bir insan olarak insanların ölümünden duyulan mahcubiyeti yüreğinde hisseden bir baro başkanını katledenlerin cezalandırılması yönünde mücadele etmememiz de bize kefareti ödenemez bir suçluluk yükleyecektir. Bu talep bir eşin talebi olduğu kadar, bir suçun cezasız kalmaması için sıradan bir vatandaşın insani bir talebi olarak da kabul edebilirsiniz. Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin, 2015'te tarihi Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yaptığı sırada vurularak, öldürülmesine ilişkin 3 polis memuru ve firari 1 PKK'li teröristin yargılandığı davanın ikinci duruşması, 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı.CHP'li milletvekilleri Özgür Özel ve Sezgin Tanrıkulu, HDP Milletvekili Dersim Dağ, Demokratik Bölgeler Partisi Milletvekili Salihe Aydeniz, baro başkanları, avukatlar, çeşitli sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi, duruşma salonunda yer aldı. Mahkemece celse ara kararı verilmek üzere duruşmaya yarım saat ara verildi.Mahkemede söz verilmesinin ardından konuşan Türkan Elçi şunları söyledi:"GERÇEK BİR MAĞDUR HİÇBİR ZAMAN UMUT ETMEKTEN VAZGEÇMEZ"Bilindiği üzere yüz otuz iki gün önce bu salonda uzun yılların ardından açılan bir cinayet dosyasının adalet arayışının ilk adımları atılacaktı, umutluyduk. Beş yılı aşkın bir zaman da geçmiş olsa umutluyduk.Toplumda yaşadığımız genel atmosfer düşünüldüğünde "umut" sözcüğü çoğu insan için inandırıcılığını yitirmiş olabilir, fakat gerçek bir mağdur hiçbir zaman umut etmekten vazgeçmez vazgeçemez, çünkü umut onların yaşam dayanağıdır.Çoğu kayıp yakınından dinlediğim hikayelerde gidenlerin günün birinde kapıdan içeriye gireceklerine, geri döneceklerine inandıkları gibi ben de adaletin tecelli etmesi gerektiğine hep inandım.”"SAYGI DUYDUĞUMUZ MAKAM BİZİ DIŞARIYA ATMAKLA TEHDİT ETTİ"Yüz otuz iki gün önce "adalet dağıtıcısı" olarak addedilen makamınıza saygımız var, çünkü mağdur vekili olarak yapılan haksızlıkların adaletle buluşması için hukuka inanan bir insanın ruhunun mahkeme duvarlarında izi var "şeklinde meramımızı anlatacaktık, fakat saygı duyduğumuz makam bizi dışarıya atmakla tehdit etti. Makamınıza birilerini salondan atma olanağı tanındığını bilebilecek durumdayız, fakat bir yetki vicdani ve empati gibi değerlerden uzaklaştığında ortada iletişimi koparacak ve güveni sarsacak bir güç kalır.Oysa hukuk düzeni, güven duygusu içinde bir yaşamı vadeden bulunmaz bir nimettir. Benim gibi bir mağduru dışarıya atmakla tehdit ekmek oldukça kolay bir davranıştır çünkü arkanızda bir mülkün devasa gücü var.Bizim arkamızda ne devlet gücü ne devlerin gücü ne de sırtımızı yaslayacağımız duvarlarımız var.Bizimle sürekli beraber yürüyen ölülerin sesleri var hepsi o kadar. Fakat bu da bilinmelidir ki bir mülk ancak ve ancak adaletle güçlenir,adaletle ayakta kalabilir.İnsan evladı var olalı peşine düşüp bulmaya çalıştığı en önemli ortak değerlerin başında "adaletin" geldiği de unutulmamalıdır. Albert Camus'un anlatımıyla "İnsanlar, herkeste herkesçe benimsenen ortak değere dayanamıyorlarsa, insan için insan anlaşılmaz kalıyor demektir.Adaletin gerçekleşme olanağı bu salondadır, onu gerçekleştirme yükümlülüğü de bu makama düşmektedir.Aynı zamanda bu makamın , yükümlülüğünü yerine getirirken objektif olduğu kanısını uyandırmak zorunluluğu vardır."YARGI MAKAMINDAN TARAFSIZLIK İSTEMEK BİZ VATANDAŞLARIN EN DOĞAL HAKKIDIR"İlk duruşmada usul tartışması hususunda gösterilen direnç sanıkların salonda hazır bulundurulması konusunda da gösterilmiş olsaydı, yargılamanın sıhhatle yapılmasının olanakları yaratılsaydı, taraflara objektif yaklaşıldığına, adaletin tecellisi için gayret edildiğine kanaat getirilecekti. Zımni de olsa bir yargıç, taraflara meylini hissettirdiğinde eşitlik ilkesinin varlığından söz etmek ne derece doğru olacaktır? Bir yargı makamı kendini adaletin hizmetinde değil de devletin bir memuru olarak görüyor ve sanık sandalyesinde devletin menfaati için çalıştığını iddia eden polisleri yargılama hususunda hassas davrandığını hissettiriyorsa bunun keyfi bir yaklaşım olduğu, keyfiliğin vicdanları yaraladığı da bilinmelidir.Bir yargıcın meylini hissettirme konusunda Hz. Ömer Ebu Musa'ya gönderdiği mektupta "Duruşma salonundaki yerlerinde ve duruşma anındaki bakışlarında taraflara eşit muamele et ki onlardan zengin olanlar adaletsizlik yapacağı zannını hissetmesinler, zayıf olanlar da adaletsizliğe uğrayacaklarını hatırlarına getirmesinler.Yargıcın tarafsız olması kadar tarafsız görünmesinin hissettirilmesi de önem arz eder ve bu nedenledir ki İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 10. maddesinde "Herkesin hak ve yükümlülükleri belirlenirken ve kendisine suç yüklenirken tam bir şekilde davasının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından hakça ve açık olarak görülmesini istemeye hakkı vardır. Yargı makamından tarafsız ,objektif, bağımsız ve başkalarından farklı tutulmamayı istemek de biz vatandaşların en doğal hakkıdır ve adil yargılanma hakkımızın temelini oluşturmaktadır."ÖMRÜNÜ CEZASIZLIKLA MÜCADELEYE ADAMIŞ TAHİR ELÇİ..."Bugün bizi bu salonda bir araya getiren cinayet dosyasında maktul olarak yer alan, koca bir şehrin baro başkanı, ömrünü cezasızlıkla mücadeleye adamış Tahir Elçi; toplumun kaosa sürüklendiği,sokaklarda bombaların patlatıldığı,silahların gece gündüz susmak nedir bilmediği, masum insanların zarar gördüğü bir gidişata hiç kimsenin cesaret edip dur diyemediği bir anda sadece kendi insani duygularının etkisiyle ve savaşa karşı durmak gerektiğine olan inancıyla son sözlerini dile getirdiği anda katledildi.Ölümler karşısında kendini sorumlu hissetmesi bana Karl Jaspers 'ın bu sözlerini hatırlatır: İnsanlar arasında insan olmalarından gelen bir dayanışma vardır ve bundan ötürü herkes karşı sorumludur.Bilhassa da kişinin tanıklığında işlenen yahut bilmiyor olamayacağı suçlara karşı. Bunları önlemek için elimden geleni yapmıyorsam ben de suç ortağıyım demektir. Diğer insanların öldürülmesini önlemek için hayatımı tehlikeye atmamışsam, sessiz kalmışsam kendimi hukuken, siyaseten ve ahlaken hiçbir şekilde anlaşılamayacak bir biçimde suçlu hissederim, tüm bunların ardından hala yaşıyor oluşum bana kefareti ödenemez bir suçluluk yükler.Bugün ben de bu salonda bunu içtenlikle dile getirmek isterim ki; bir insan olarak insanların ölümünden duyulan mahcubiyeti yüreğinde hisseden bir baro başkanını katledenlerin cezalandırılması yönünde mücadele etmememiz de bize kefareti ödenemez bir suçluluk yükleyecektir. Bu talep bir eşin talebi olduğu kadar,bir suçun cezasız kalmaması için sıradan bir vatandaşın insani bir talebi olarak da kabul edebilirsiniz.Yaşanan insanlık dramının karşısında kendini sorumlu hisseden birinin, kaosa mahal verecek şiddet dilini reddederek savaşa karşı olduğunu, savaşın taraflarından çekinmeden samimiyet ve cesaretle dile getirdiği esnada katledilmesi toplumda yankı bulmuş, ölümü esefle karşılanmıştır.Bugün bizi bu salonda bir araya getiren cinayetin acısını dile getirip faillerin cezalandırılmasını talep ettiğim kadar bu menfur cinayetin, toplumun üzerindeki tezahürünün de göz ardı edilmemesi gerektiği hususuna dikkat çekerek adaletin tecelli edeceği beklentisinin toplumun umudu haline geldiğini de belirtmek isterim."YARGI TOPLUMSAL YARALARI ADALETLE ONARMA İŞLEVİYLE MÜKELLEFTİR"Sonu bir mabedin ayakları altında dramla biten bir senaryonun yazarlarının bulunup cezalandırılması huzur ve güven içinde bir ülkede yaşamamız açısından elzemdir. O daracık sokakta başrolleriyle, figüranlarıyla oynanan oyunun senaristinin, yönetmeninin, kurşunu sıkanın bilinemeyeceği veya işlenen suçun taksiren olduğu inandırıcı değildir. Hukuk devleti ilkesi gereği, yaşadığımız mağduriyetin hukuksal çözümünü yargı mekanizmasına bırakmayı gerektirir. Yetkililerin yaşanan mağduriyet karşısında sessiz kalması, olanakların adaletin tecellisi için kullanılmaması, hukuka ve makamlara olan güveni zedeler. İşlenen cinayetle kanayan yaranın onarılma görevinin yargıya düştüğü, kamu düzeninde karşılaşılan her türlü haksızlığın yargı makamlarınca çözülebileceği, adaleti tesis edebilme rolüyle toplumsal barışın ve huzurun sağlanacağı unutulmamalıdır, yargı toplumsal yaraları adaletle onarma işleviyle mükelleftir. Yargı makamlarının adalet dağıtıcısı olarak tanrısallaştırılmış işlevini yerine getirmemesi, suçluların cezalandırılmaması neticesinde yargı hanesinde tarih boyunca hatırlanacak bir leke olarak yerini alacaktır. Maktul Tahir Elçi’nin eşi olarak suçtan zarar görmem ve yukarıda izah edilen sebepler ile davaya katılmama karar verilmesini saygı ile talep ederim. cumhuriyet.com.trErdoğan“herkes kendi dini bayramında izinli sayılacak”demişti: 7 yıldır Maltepe’de uygulandığıortayaçıktı
Erdoğan “herkes kendi dini bayramında izinli sayılacak” demişti: 7 yıldır Maltepe’de uygulandığı ortaya çıktı İnsan Hakları Eylem Planı'nı kamuoyuna açıklayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, her inanca mensup kişilerin kendi dini bayramlarında izinli sayılacaklarını açıkladı ancak CHP'li Maltepe Belediyesi 2014 yılında mecliste aldığı kararla bu uygulamayı 7 yıl önce başlattı. Maltepe Belediyesi bundan 7 yıl önce bir ilke imza atarak çalışanlarının, tıpkı Ramazan ve Kurban Bayramlarında olduğu gibi Noel ve Muharrem haftalarında tatil yapmasının önünü açan bir uygulamayı hayata geçirdi.Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı'nda ön plana çıkan konulardan biri de farklı inanca mensup kişilerin kendi dini bayramlarında izinli sayılması oldu. Hangi dine mensup olursa olsun, kamu ve özel sektör çalışanları ile öğrencilerin, kendi dini bayramlarında izinli sayılmalarını sağladıklarını belirten Erdoğan, gayrimüslim cemaat vakıfları yönetim kurullarının oluşturulması ve seçimine ilişkin Vakıflar Yönetmeliği'ni yeniden düzenleyeceklerini dile getirdi.MALTEPE BELEDİYESİ’NDE 7 YILDIR UYGULANIYORErdoğan’ın açıkladığı bu planın Maltepe Belediyesi’nde 7 yıldır uygulandığı ortaya çıktı.Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın göreve başladığı 2014 yılında CHP'li meclis üyeleri tarafından Belediye Meclisi'ne sunulan ve kabul edilen önerge ile isteyen belediye çalışanı mazeret izni kullanarak, Noel ve Muharrem haftasında tatil yapabiliyor. Aynı önerge ile Maltepe’de cemevleri de dini ibadethane olarak kabul edildi.“ANLAYIŞIMIZ TÜRKİYE’YE REHBER OLUYOR”Konuya ilişkin açıklama yapan Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarını izleyince mutlu oldum. Bir kez daha doğru bir yönetim anlayışı ile çalıştığımızı anladım. Belki biraz geç adım atılıyor ama Maltepe’deki yerel yönetim anlayışımızın Türkiye’ye rehber olması, ülke politikalarına yol göstermesi umut verici. Hoşgörünün kenti Maltepe’de tüm farklılıkların bir arada yaşadığı, tüm inançların özgürce hayat bulduğu, herkesin ötekinin inancına ve yaşantısına saygı duyduğu bir hayatı inşa ediyoruz. Maltepe’de hangi dine ait olursa olsun bir etkinlik gerçekleştirdiğimizde farklı inançların temsilcileriyle birlikte yapıyoruz. Bu hoşgörünün göstergesidir. 2014’te göreve geldiğimde ilk olarak meclis üyelerimizle görüşerek inanç özgürlüğünü temel alacağız dedim. Bu doğrultuda tıpkı Ramazan ve Kurban bayramlarında olduğu gibi Noel ve Muharrem haftalarında da dileyen personelimizin izinli sayılmasının önünü açtık. Sadece bu kadar değil. Daha o zaman AİHM’de Cemevlerinin ibadethane statüsü kazanması yeni yeni tartışılıyordu ki biz Türkiye’de bir ilke imza atarak belediye meclisimizden “Cemevleri İbadethanedir” kararı çıkardık. İnanç özgürlüğü adına yaptığımız bu çalışmalardan ve Maltepe halkının bu anlayışımıza sahip çıkmasından dolayı mutluyum” dedi. cumhuriyet.com.trAlmanya'da aşırısağcıparti için takip kararı
Almanya'da aşırı sağcı parti için takip kararı Almanya’da aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi’nin hem eyalet hem de federal düzeydeki tüm faaliyetlerinin Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) tarafından izleneceği belirtildi. Ülke basınındaki haberlere göre, Anayasa Koruma Teşkilatı Başkanı Thomas Haldenwang, kurumun eyalet teşkilat temsilcileriyle yaptığı toplantıda, AfD’nin tehdit unsuru olarak görüldüğü ve ülke çapında tüm yönleriyle izleneceği bilgisini paylaştı.Buna göre, Anayasayı Koruma Teşkilatı, istihbarat araçlarını kullanarak AfD’yi izleyebilecek ve parti içindeki muhbirlerden bilgiler alabilecek.PARTİDEN TEPKİ GÖSTERİLDİAfD Eş Genel Başkanı Tino Chrupalla, bu duruma tepki göstererek, "Anayasayı Koruma Teşkilatının bu yöntemi skandaldır" dedi.AfD’nin "şüpheli vaka" olduğunun duyurulmaması gerektiğini belirten Chrupalla, "BfV, AfD’nin şüpheli vaka olduğunu açıklama izni olmamasına rağmen partiler arası demokratik rekabeti, AfD’nin aleyhine etkilemek için bu bilgiyi medya üzerinden yayıyor" ifadesini kullandı.Öte yandan AfD'nin Köln İdari Mahkemesinde, partinin istihbarat servisince olası "şüpheli vaka" olarak değerlendirilmesine karşı açtığı dava devam ediyor.Anayasayı Koruma Teşkilatı daha önce AfD’nin genelini "inceleme" olarak sınıflandırmıştı. Bu sınıflandırmayla iç istihbarat servisinin sadece partinin kamuya açık faaliyetlerini değerlendirebilme ve açık kaynaklardan bilgi toplayabilme izni bulunuyordu.Öte yandan Anayasayı Koruma Teşkilatı, 2019’da AfD’nin gençlik teşkilatı "Junge Alternative" ve "Der Flügel" adlı partinin sağ kanadını "aşırılık eğilimleri" olduğuna ilişkin emarelerin bulunduğu gerekçesiyle "şüpheli" durum olarak sınıflandırmıştı. AACHP Sivas Milletvekili Karasu'dan 'maden projesini durdurun'çağrısı: "Köylerin içme suyunu, tarımınıve hayvancılığınıbitirecek"
CHP Sivas Milletvekili Karasu'dan 'maden projesini durdurun' çağrısı: "Köylerin içme suyunu, tarımını ve hayvancılığını bitirecek" Sivas’a bağlı Örencik, Güneli, Akkoç, Yağmurluseki köyleri sınırları içerisinde kalan ve bölgenin su kaynaklarının, meraların, şahıs arazilerinin bulunduğu alana asbest-talk madeni kurulmak isteniyor. Konuyu Meclis'te gündeme getiren CHP Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına seslenerek "Bakanlığı bölgenin en önemli geçim kaynaklarını yok etmemeye ve insan sağlığını tehlikeye atmamaya davet ediyorum" dedi. CHP Parti Meclisi Üyesi ve Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, Sivas’ta açılmak istenen Asbest-Talk madeninin insan sağlığını ve çevreyi tehdit ettiğine dikkat çekti.TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Karasu, Sivas’ın Örencik, Güneli, Akkoç, Yağmurluseki köyleri sınırları içerisinde açılmak istenen madenin 32 köyün içme suyunu, tarımını ve hayvancılığını bitireceğini belirtirken, "Çevreye, insan sağlığına, yer altı sularına zehir saçacak ve bilirkişi raporuyla bölgenin tarım ve su kaynaklarını etkilediği belirtilen maden için şirketlerin kâr odaklı ısrarı sürmektedir’’ ifadelerini kullandı."KANSEROJEN YAYACAK"Daha önce verilen ‘’ÇED Raporu Gerekli Değildir’’ kararının Danıştay tarafından iptal edildiğini hatırlatan Karasu, asbest-talk madeninin kanserojen madde yayılımına sebep olacağını söylerdi. Karasu, bölgedeki yeraltı sularının Kızılırmak nehrine karıştığının altını çizerken ‘’Bölgedeki su kaynaklarının, Sivas’tan başlayıp Samsun’a kadar uzanan Kızılırmak nehrine karışması ne yazık ki Asbest - Talk madeninden çıkan kanserojenlerin geniş çaplı bir bölgeye yayılacağını göstermektedir’’ şeklinde konuştu.Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na seslenen Karasu, "Buradan Çevre ve Şehircilik Bakanlığını; yöre halkının karşı olduğu bu maden projesini derhal durdurmaya, bölgenin en önemli geçim kaynaklarını yok etmemeye ve insan sağlığını tehlikeye atmamaya davet ediyorum" çağrısı yaptı. cumhuriyet.com.trOPEC+ grubunun Bakanlarİzleme Komitesi (JMMC),üretim politikasınıgörüşmeküzere yarın toplanıyor
OPEC+ grubunun Bakanlar İzleme Komitesi (JMMC), üretim politikasını görüşmek üzere yarın toplanıyor Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) dışı ülkelerden oluşan OPEC+ grubunun Bakanlar İzleme Komitesi (JMMC), ham petrol fiyatlarındaki önemli iyileşme ile petrol üretim politikasını gözden geçirmek için yarın bir toplantı gerçekleştiriyor. /Archive/2021/3/3/170612413-poec.jpgVideo konferans yoluyla yapılacak toplantıda ham petrol üretiminde günlük 500 bin varil gibi sınırlı artış beklentileri masaya yatırılacak.Geçtiğimiz ay, ham petrol fiyatları yüzde 19 artışla Ocak 2020'den bu yana en yüksek aylık artışı kaydetti. Brent fiyatları, Kasım 2019'dan bu yana ilk kez 67 dolar/varil bariyerini aştı.Goldman Sachs ve Morgan Stanley gibi Wall Street'in önde gelen yatırım bankaları, brent ham petrolün bu yılın ikinci çeyreğinin sonunda, 70 doları aşacağı yönünde tahminde bulunuyor.DESTEKLEYİCİ FAKTÖRLERHam petrol fiyatlarındaki önemli yükseliş, birkaç faktöre dayanıyor. Küresel petrol talebini artıran en önemli faktörler, dünya ekonomisinin daha hızlı toparlanacağına dair iyimser bir atmosferin olması ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşılarının dağıtımının hızlanması ve yaygınlaşması olarak kabul ediliyor.Şubat ayında ABD'yi iki haftadan uzun süredir vuran şiddetli donma dalgası, fiyatları yukarı yönde etkiledi ve günde yaklaşık 4 milyon varil Amerikan ham petrol üretimini aksattı. Bu durum uluslararası ve Amerikan hisse senetlerinin geri çekilmesine yol açtı.Körfez bölgesinde İran'ın nükleer programı ve Husilerin, dünyanın en büyük petrol ihracatçısı olan Suudi Arabistan'ın şehirlerini hedef alan saldırıları sebebiyle tırmanan gerginlik, fiyatları desteklemek için iki yeni faktör olarak ortaya çıktı.Tüm bunlardan önce, 2021'in başından bu yana günde 7,2 milyon varil seviyesinde seyreden OPEC + kesintileri yaşandı. Buna daha sonra Suudi Arabistan'ın şubat ayı başından başlayıp şu ana kadar devam eden bir milyon varil gönüllü üretim kesintisi eklendi.ÇÖKÜŞÜ YÜKSELİŞ İZLEDİGeçen yıl, Kovid-19 etkisi ve Suudi Arabistan'ın kıvılcımını ateşlediği fiyat savaşından dolayı ham petrol fiyatları daha önce görülmemiş bir şekilde son 21 yılın en düşük seviyesine düşerek, bir varil 16 dolardan satışa sunuldu. Batı Teksas ham petrolünün fiyatı tarihte ilk kez sıfırın altına düşerken, ABD ham petrol vadeli işlemleri, varil başına eksi 40 dolardan işlem gördü.2020 Nisan ayının başından itibaren, "OPEC +" ülkelerinin küresel arzın yüzde 10'unu oluşturan günlük 9,7 milyon varillik tarihi kesintiler konusunda anlaşmaya varması fiyatları yükseltti.CAZİP FİYATLARHam petrol fiyatlarının salgın öncesi seviyelere dönmesiyle, analistler, Rusya başta olmak üzere büyük üreticiler için üretimleri artırmanın cazip hale geldiğini söylüyor.Aynı şekilde, petrol zengini körfez ülkeleri de zor mali koşullarla karşı karşıya bulunuyor. Geçtiğimiz yıl ham petrol fiyatlarının düşmesinden dolayı biriken bütçe açıklarıyla savaşan körfez ülkelerinin kamu borcunda da eşi görülmemiş bir artış yaşanıyor.Körfez ülkeleri şu anda, ham petrol fiyatlarındaki iyileşmeden yararlanarak cari açıklarını azaltmaya çalışıyor.Rusya, ekonomisinin çeşitliliği nedeniyle bütçesini dengelemek için varil başına yaklaşık 43 dolarlık bir fiyata ihtiyaç duyarken, Körfez ülkelerinin ise bütçelerinde denge sağlamak için varil başına 60 ila 85 dolar arasında bir fiyata ihtiyacı var.Bir sonraki toplantıda üretimi artırma kararını olası kılan faktörün, Suudi Arabistan'ın ham petrol fiyatlarındaki büyük iyileşmeye tepkisinin yumuşaması olduğu değerlendiriliyor. AA263 madenci anıldı
263 madenci anıldı Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğünde 3 Mart 1992'de meydana gelen grizu faciasında yaşamını yitiren 263 maden işçisi törenle anıldı. Kozlu Müessese Müdürlüğü'ne bağlı Kuyu başında düzenlenen anma törenine, Zonguldak Valisi Mustafa Tutulmaz, CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan, Kozlu Belediye Başkanı Ali Bektaş, TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu, Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Hakan Yeşil ile işçiler katıldı. Yaşamını yitiren işçiler için yapılan saygı duruşuyla başlayan törende konuşan, GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil, “Burada, bundan tam 29 yıl önce büyük bir grizu faciası yaşadık. 263 arkadaşımızı kaybettik. Tüm maden şehitlerimizi bir kez daha rahmet, sevgi ve saygıyla anıyoruz. Havzada 173 yıldır kömür üretiyoruz. Yerli ve milli kaynakların hak ettiği şekilde değerlendirilmesi ithalattan ülkemizi kurtaracaktır. Türkiye'nin kömür ihtiyacı var. Kömür de burada var. TTK'nın üretimi arttırması iççin işçi açıklarının giderilmesi gerekiyor” dedi. TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu “3 Mart 1992'de ben burada 6 yıllık mühendistim. En son cenazeyi 5 yıl sonra aldığımda da işletme müdürüydüm. Bu travmayı yaşamış bir insan olarak cümleleri bir araya getirmek benim için çok zor” diye konuştu. CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz ise Soma maden kazasında yaşamını yitiren maden işçilerinin ailelerine tanınan hakların 263 maden işçisinin yakınlarına da tanınması gerektiğini ifade etti cumhuriyet.com.tr