News - Haberler
Erdoğan ile Macron uzun aradan sonra görüştüler
Erdoğan ile Macron uzun aradan sonra görüştüler Birbirlerine ağır eleştiriler yönelten Erdoğan ve Macron, video konferansla görüştü. Türkiye - Fransa dostluğuna vurgu yapan Erdoğan’ın Avrupa’dan Kafkaslar’a, Ortadoğu’ya ve Afrika’ya kadar olan coğrafyada ortak adımlar önerdiği belirtildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile video konferans görüşmesi gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre görüşmede, Türkiye-Fransa ilişkileri ve bölgesel konular ele alındı. KAVGADAN DOSTLUĞACumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede, Fransız mevkidaşı Macron ile uzun bir aranın ardından yeniden görüştüklerini ve Macron’un şahsında Fransız halkını selamladığını ifade etti. Erdoğan, bu sene Ankara Anlaşması’nın 100’üncü yılı olduğuna değinerek, Türkiye-Fransa ilişkilerinde liderler arasında tesis edilen diyaloğun her zaman büyük rolü olduğunu ifade etti. Birinci Fransuva ve Kanuni Sultan Süleyman tarafından mektup ile temelleri atılan dostluk ilişkisinin pek çok badireden başarıyla geçtiğini belirten Erdoğan, Türkiye-Fransa işbirliğinin çok ciddi bir potansiyeli olduğuna inandığını dile getirdi. Erdoğan, “İki güçlü NATO müttefiki olarak Avrupa’dan Kafkaslar’a, Ortadoğu’ya ve Afrika’ya uzanan geniş coğrafyada güvenlik, istikrar ve barış çabalarına önemli katkılar sağlayabiliriz. Ülkelerimizi, vatandaşlarımızın can ve mal emniyetini tehdit eden terör örgütleriyle mücadelede de ortaklaşa atabileceğimiz adımlar var. Tüm bu hususlarda Türkiye ve Fransa’nın dayanışma içinde hareket etmesini arzu ediyoruz” diye konuştu. cumhuriyet.com.trİktidar, 'Kanalİstanbul için' yasal değişiklik peşinde
İktidar, 'Kanal İstanbul için' yasal değişiklik peşinde TBMM’YE sunulan 12 maddelik yasa teklifiyle Kanal İstanbul ile yol bağlantısının sağlanacağı Kuzey Marmara Otoyolu kapsamındaki Nakkaş-Başakşehir kesimi ihalesine dış kredi sağlanması için Ulaştırma Bakanlığı’nın ilk kez kefil olacağı belirtildi. CHP’li Akın, “İktidara yakın şirketlere ayrıcalık sağlanacak” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, TBMM’ye sunulan 7 yasada değişiklik yapılmasını öngören 12 maddelik yasa teklifinde, iktidara yakın şirketlere yeni ayrıcalıklar tanındığına dikkat çekerek, Kanal İstanbul ile yol bağlantısının sağlanacağı Kuzey Marmara Otoyolu kapsamındaki Nakkaş-Başakşehir kesimi ihalesine dış kredi sağlanması için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın ilk kez kefil olacağını açıkladı. Akın, “İktidar yanlısı şirket dış kredi bulsun diye Ulaştırma Bakanlığı’nın kefil olması için yasal düzenleme yapılıyor. İktidar; Kanal İstanbul’a henüz tek bir çivi bile çakılmadan bağlantı yolu için özel yasa değişikliği yapmak istiyor” değerlendirmesinde bulundu.KGM'NİN KEFİL OLMASI YETERLİ BULUNMADIAkın, “Yap-işlet-devret (YİD) modeliyle yapılacak proje için Karayolları Genel Müdürlüğü’nün kefil olması yeterli bulunmadı. Hazine ve Maliye Bakanlığı da borç üstlenim anlaşmasına taraf olmak istemedi. Yurtdışından para bulunamayınca iktidar bugüne kadar uygulanmayan bir yöntemi hayata geçirmeyi amaçlıyor. İlk kez Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın kefil olması için düzenleme yapılacak. Esnafımız, salgında yeteri kadar desteklenmediği için peş peşe iflas etmeye başlarken, ekmek kapısına kilit vururken iktidar; inatla yapacağını duyurduğu Kanal İstanbul’un yol bağlantısı için dış kredi bulamayınca; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nı kefil göstermek için yasa değişikliği yapıyor” ifadelerini kullandı. Erdem Sevgi‘İthal edilen tohumlarda GDO’ya rastlandı’iddiasıdoğrulanırsa sektöre büyük darbe vurulacak
‘İthal edilen tohumlarda GDO’ya rastlandı’ iddiası doğrulanırsa sektöre büyük darbe vurulacak İktidarın hayvan yemi hammaddesi olarak kullanılmak üzere genetiği değiştirilmiş organizmalı (GDO) mısır ve soya çeşitlerine yeni izinler vermesinin ardından pamukta da GDO tehdidi ortaya çıktı. Türkiye, GDO’suz tohum kullanan ve GDO’lu pamuk ithalatının yasak olduğu üç ülkeden birisi. Bu durum dünya tekstil sektöründe Türkiye’ye önemli avantaj sağlıyor. Ancak bir süredir GDO’lu pamuk tohumu üreticisi uluslararası firmaların ithalat izni alabilmek için baskı yaptıkları iddia ediliyor. CHP Manisa Milletvekili Vehbi Bakırlıoğlu, bu iddiaları Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye sordu. Biyogüvenlik Yasası’na göre GDO veya ürünlerinin üretimi ve ithalatının yasak olduğuna dikkat çeken Bakırlıoğlu, sadece hayvan yemi amaçlı mısır ve soyaya izin verildiğini söyledi. Ancak her ne kadar yasak olsa da pamuk tohumlarında GDO’ya rastlandığı iddiaları bulunduğuna dikkat çeken Bakırlıoğlu, “Bu durumun bulaşmadan kaynaklandığına ilişkin bilgiler verilse de GDO’lu pamuk tohumlarının ülkeye nasıl girdiği veya nerelerde üretildiği bilinmemektedir. Alınan tüm tedbirlere rağmen GDO’lu pamuk tohumu ve pamuk yağı söylentileri bile ülkemizi, tohum ve pamuk üreticilerimizi uluslararası piyasada zor durumda bırakacaktır” dedi. Bakırlıoğlu, pamuğun önemli bir tekstil merkezi olan Türkiye için stratejik bir ürün olduğuna işaret etti. Bir zamanlar önemli bir üretici konumunda olan Türkiye’de yanlış politikalar sonucunda yıllar içinde pamuk ekim alanları ve üretimin neredeyse yarı yarıya düştüğünü belirten Bakırlıoğlu, şunları kaydetti:“Bu süreç içerisinde Türkiye, dünyadaki önemli ithalatçı ülke konumuna gelmiştir. Son dönemlerde destekleme ile üretim ve ekim alanları artmış olmasına rağmen geçen sene münavele uygulamasından dolayı üretim yüzde 40 azalmış, ithalat yüzde 40 artmıştır. İthalata ödenen döviz miktarı 2 milyar doları geçmiştir. Azalan üretim, ithalatın artması demektir.” Bakırlıoğlu, Türkiye’nin dünyada GDO’lu pamuk üretiminin olmadığı 3 ülkeden birisi konumunda bulunduğunu, GDO’lu pamuk üretimi ve ithalatının yasak olduğunu vurguladı. Vehbi Bakırlıoğlu, “Ülkemiz için önemli avantaj sağlayan bu uygulama Türk pamuğunun ve ‘FREE GMO’ etiketi ile ihraç edilen tekstil ürünlerinin dünyadaki prestijini ve değerini artırmıştır” dedi. Ancak 2019’da pamuk yağında ve yemde kullanılan pamuk küspesinde GDO’lu gene rastlandığına dikkat çeken Bakırlıoğlu, “Ekim sürecine yaklaştığımız şu günlerde pamuk tohumu piyasasında yüzde 35’lik pazar payına sahip bir firmaya ait 2 çeşit tohumda GDO’lu gene rastlandığı iddia edilmektedir. Bu iddialar piyasanın tüm bileşenleri tarafından dile getirilmektedir” değerlendirmesini yaptı. ‘TEKSTİL İÇİN RİSK’Gelen bilgilerin Türkiye’nin GDO’lu pamuk tohumu tehdidi altında olduğunu gösterdiğine işaret eden Bakırlıoğlu, bu iddiaların pamuk üretimi ve tekstil sektörü açısından büyük risk oluşturacağını vurguladı. Bakırlıoğlu, Bakan Pakdemirli’ye şu soruları yöneltti: “İthal edilen pamuk tohumlarında GDO’ya rastlandığı iddiaları doğru mudur? Alınan numunelerdeki GDO oranı nedir, mevzuatta belirtilen kriterlere uygun mudur? Bu durum ‘bulaştan’ mı kaynaklanmaktadır? Eğer bulaştan kaynaklı bir GDO varlığı söz konusu ise bu tohumlar hangi yolla ülkeye girmiştir?” Mustafa ÇakırÜsküdar'da CHP'li Belediye Meclisüyeleri istifa edip AKP'ye geçti
Üsküdar'da CHP'li Belediye Meclis üyeleri istifa edip AKP'ye geçti İstifa eden belediye meclis üyelerine tepki gösteren CHP Üsküdar İlçe Başkanı Suat Özçağdaş, "CHP seçmeninin iradesiyle seçildiler, belediye meclis üyeliğinden de istifa etsinler” dedi. CHP Üsküdar İlçe Başkanı Suat Özçağdaş, CHP’den istifa ederek AKP’ye geçen Üsküdar Belediyesi Meclis üyelerine tepki göstererek “Beklentilerinin karşılanmadığını belirterek gittiler. AKP’ye geçmişler. CHP seçmeninin iradesiyle seçildiler, belediye meclis üyeliğinden de istifa etsinler” dedi. 6 AY ÖNCE DE 3 ÜYE İSTİFA ETTİCHP’den geçen aylarda istifa eden Üsküdar Belediyesi Meclis üyeleri Köksal Durmuş ile Selahattin Kamışoğlu, önceki gün AKP’ye katıldı. Eski meclis üyelerinin AKP’ye geçmesine tepki gösteren CHP Üsküdar İlçe Başkanı Suat Özçağdaş ise Cumhuriyet’e yatığı açıklamada, “Belediye meclisinizde 15 CHP’li Meclis üyemiz vardı. 6 ay önce de 3 üye istifa etti. İstifa etme gerekçeleri olarak beklentilerinin karşılanmadığını söylediler. Partiden istifa ediyorlarsa, meclis üyeliğinden de istifa etmeleri gerekir. İstifanın arkasında kişisel beklentilerin olduğu ortaya çıkmıştır” diye konuştu. İlayda KayaKılıçdaroğlu'ndan Koca'ya: Erdoğan seni aldatıyor
Kılıçdaroğlu'ndan Koca'ya: Erdoğan seni aldatıyor Kemal Kılıçdaroğlu, ücretsiz aşıların 12 milyon dolara fatura edilmesi ve aracı şirkete ilişkin Bakan Koca’ya “Anlaşmayı sana gönderebilirim” diye seslendi. Kılıçdaroğlu, “Bakanlar ve Erdoğan seni aldatıyor. Rantın olduğu yerde siyasi akbabalar vardır” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’ye ücretsiz geldiği açıklanan 1 milyon doz aşının Devlet Malzeme Ofisi’ne (DMO) 12 milyon dolara fatura edildiğini belirtti. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya, “Bakanlar ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan seni aldatıyor. DMO ile Sinovac arasındaki anlaşma elimde var. Arzu edersen senin bulamadığın o anlaşmayı gönderebilirim” uyarısında bulunan Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası’nın (MB) satılan 128 milyar dolarına yönelik de Erdoğan’a 5 soru yöneltti. Kılıçdaroğlu, “Satışı hangi yöntemle, hangi tarihlerde yapıldı? Hangi kurdan ne kadar döviz satıldı? Bu ticaretin alıcıları kimlerdir? İşleminin altında kimlerin imzası var?” diye sordu. Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında özetle şunları söyledi: Sağlık Bakanı’nı yanıltıyorlar: Sağlık Bakanı Koca, “Anlaşmamızı doğrudan Sinovac ile yaptık. DMO ile Sinovac arasında aracı yok” dedi. Ben de aracı olan firmanın adını açıkladım. Keymen İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş. Size aracı yok diyen kim? Onu iyi tanı, o kişi sana doğru bilgi vermiyor. Senin bütün bakanların ve Erdoğan sana doğru bilgi vermiyor, seni aldatıyorlar. 1 milyon doz aşıyı bedava alacak, götürüp DMO’ya 12 dolara satacaksın. Ben bunu sorduğum zaman da “Ticari sırlar açıklandı.” Ne sırrı? Faturalar var, kesilmiş.1 milyon doz Filistin’e gönderilirdi: Sinovac da diyor ki: “Aşının Sinovac ve Keymen arasında imzalanan anlaşmalara uygun olarak Sağlık Bakanlığı’na Sinovac adına temin edildiğini teyit etmekteyiz.” Anlaşmayı DMO ile yaptıklarını hiç söylemiyor. Demek ki Sayın Bakan yanıltıldı. Cevap vermesi gereken Hazine ve Maliye Bakanı. Sağlık Bakanı’nın sırtına yıkıyorlar. Ayrıca 1 milyon doz aşı bedava gelseydi ve CHP iktidarda olsaydı o 1 milyon doz aşı Filistin’e gönderilirdi. MB ‘Kur politikamız yok’ diyor: 128 milyar dolar küçük bir rakam değil. Erdoğan şu cevabı veriyor: “Salgın bahanesiyle yeni bir finansal dalgalanma oluşturmak isteyenlere elimizdeki tüm araçları kullanarak fırsat vermedik” Soru şu: 128 milyar doları kime sattın? Farz edelim ki MB döviz satıyor. O zaman ilgili kurumlardan yetki almak zorundadır. MB meclisi böyle bir karar aldı mı, almadı mı? Damat ile el ele tefecilere verdiniz: Erdoğan’a tüyü bitmemiş yetim, çiftçi, emekli, esnaf adına beş soru soruyorum: Bu satış hangi yöntemle yapıldı? Bu satış hangi tarihlerde yapıldı? Hangi kurdan ne kadar döviz satıldı? Bu ticaretin alıcıları kimlerdir? Bu satış işleminin altında kimlerin imzası var? Damadı tasfiye etti çünkü bütün suçu damadın üzerine yıktı. Sen ve damadın el ele verdiniz, 128 milyar doları Londra’daki bir avuç tefeciye teslim ettiniz. 128 milyar dolarla neler yapılırdı? Asıl soru şu: 128 milyar dolarla ne yapılabilirdi? 932 milyar TL yapıyor. Eski parayla 932 katrilyon TL yapıyor. 10 milyon işsize 1 yıl boyunca 3 bin TL verebilirdi. 1 milyon 300 bin esnafın 13 milyar liralık kredi borcunu silebilirdi. Çiftçilerin takibe düşen 5 milyar kredi borcunu kapatabilirdi. Yoksulluk sınırının altında gelire sahip olup doğalgaz kullanan bir 1 milyon 600 bin hanenin Kasım 2020 ile Nisan 2021 arasında borçlarının tamamı kapatılabilirdi. 4 milyon 80 bin öğrenciye tablet verilebilirdi. Şimdi diyorlar ki “128 milyar doların önemi ne?” İşte önemi bu. Kime gitti bu para? Milletvekili her şeyi söyleyebilmeli: Yasama dokunulmazlığını kaldırırsanız siyaset alanını daraltırsınız, demokrasiden vazgeçmiş olursunuz. Dokunulmazlıkların gerçek anlamda kaldırılabilmesi ya da sağlıklı karar alınabilmesi için Türkiye’de yargı bağımsızlığının olması lazım. Yargı bağımsızlığının olmadığı bir yerde dokunulmazlık dışında milletvekilinin hiçbir güvencesi yoktur. Milletvekili her şeyi söyleyebilmeli. Fezlekeler ittifakı bozma arayışı: 6-7 yıl önce bir olay olmuş, insanlar ölmüş. “Şimdi acaba Millet İttifakı’nı nasıl bozabiliriz” diye yola çıkıyorlar. Fezlekeleri getirelim, CHP zor durumda kalsın. Siyaseti dizayn edecekler, Millet İttifakı’nı bozacaklar. Yok arkadaş, biz bildiğimiz yoldan yürürüz. Anayasadaki dokunulmazlığın ruhuna uygun hareket ederiz. Milletvekilinin dokunulmazlığı bir kişinin iradesine terk edilemez. Türkiye bir avuç tefeciye çalışıyor: TÜİK yayınlamış, 2020 yılında Türkiye bir yılda yüzde 1,8 oranında büyümüş. Çiftçi kardeşlerime, hayvan üreticilerine, esnafa, işsizlere soruyorum. Sizde bir büyüme var mı? Yok. Herkes perişan. Saray ve beslemelerinin tamamı büyüdü. Bir maaş yetmiyor, beş ayrı yerden alıyorlar. “Beşli çete” büyüdü. 128 milyar doları götürenler zaten çok iyi büyüdüler. Devlete dolarla, altınla borç verenlerin durumu çok iyi. Bunlar olurken yerli ve milli ayaklarına yatılıyor. Sayın Bahçeli’ye sormak isterim: Bu tablonun neresi yerli ve milli? Yüzde 1,8 büyümüşüz, 1 milyon 272 bin vatandaşımız işinden olmuş. Ama finans sektöründeki büyüme yüzde 21. Döviz fiyatları düştü, doğalgaza ocak, şubat, martta zam geldi. Elektrik fiyatlarına da zam geldi. Dolayısıyla Türkiye bir avuç tefeciye çalışır halde.EMİR, SAVCILIĞI GÖREVE ÇAĞIRDICHP Milletvekili Murat Emir ve 21 milletvekili “bedelsiz 1 milyon doz aşı” ile ilgili TBMM Başkanlığı’na araştırma önergesi sundu. Önerge üzerinde konuşan Emir, bedelsiz 1 milyon doz aşı için ödenen 12 milyon doların aracılık faaliyetinin karşılığı olduğunu belirterek özetle şu ifadeleri kullandı: “İlk parti ödemeden 12 milyon dolar aldıysa toplamda 50-60 milyon dolar aracılık faaliyetinden para kazanmadığını hanginiz iddia edebilirsiniz? Peki, bu 50-60 milyon doların bakanlığın koridorlarında, gizli odalarında paylaşılmadığını hanginiz söyleyebilirsiniz? Savcılığı devreye sokmamız lazım.” Konuşmaların ardından önerge kabul edilmedi. cumhuriyet.com.trDağlık Karabağ: Azerbaycan, Ermenistan'la yeni bir savaşa mıhazırlanıyor?
Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, Dağlık Karabağ'da çatışma döneminin kapandığını açıklasa da bağımsız gözlemciler bölgedeki anlaşmazlığın çözümden uzak olduğunu ve ufukta yeni çatışmaların görülebileceğini söylüyor. BBC İzleme Servisi'nin değerlendirmesi.Habere Gitmek için TıklayınCovid: Twitter, aşılarla ilgili yanlışbilgi yayan hesaplarıkalıcıolarak engelleyecek
ABD merkezli sosyal medya platformu Twitter, Covid-19 aşılarıyla ilgili sürekli olarak yanlış bilgi yaydığı belirlenen hesapları beş ihlalin ardından kalıcı olarak engelleyeceği bir sistemi hayata geçiriyor.Habere Gitmek için TıklayınUzmanlar: kontrol sağlanmadan normalleşme yanlış
Uzmanlar: kontrol sağlanmadan normalleşme yanlış Uzmanlar, "kontrollü normalleşme" sürecine geçerken uyarılarda bulundu. Hekimler ve meslek örgütleri, “Pandeminin kontrolü sağlanamamışken kontrollü normalleşmeye geçmek doğru değil” değerlendirmesini yaptı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı “kontrollü normalleşme” sürecini değerlendiren hekimler ve meslek örgütleri, “Pandeminin kontrolü sağlanamamışken kontrollü normalleşmeye geçmek doğru değil” değerlendirmesini yaptı. Vaka sayısındaki artışa dikkat çeken hekimler “Kısa bir süre önce günlük 6 bin 500 olan vaka sayıları 12 bine dayandı. Yüzde 50’nin üzerinde bir artış var. Bir diğeri mutant virüs sayısı giderek artıyor, test sayıları ve aşılanma oranları da düşükken kontrollü normalleşme kabul edilemez” ifadelerini kullandı. İl bazlı değerlendirmenin doğru ‘bir karar olduğunu’ ancak tüm verilerin şeffaflıkla ve bilimsel kriterlerle açıklanması gerektiğine dikkat çeken hekimler “Bunlar yapılmadığı sürece kontrollü normalleşme ne yazık ki üçüncü bir pike götürebilir” uyarısında bulundu.HES KODU OLMAYAN MÜŞTERİ KABUL EDİLMİYORYeme-içme yerlerine yönelik serbesti mavi, sarı ve turuncu kategorideki illeri kapsıyor. Bu illerdeki lokanta, restoran, kafeterya, pastane, tatlıcı ve çay bahçesi gibi işyerleri, açık ve kapalı alanlar için ayrı ayrı olacak şekilde yüzde 50 kapasite sınırlaması oranı uygulanarak, 07.00-19.00 saatleri arasında faaliyet gösterecek. Müşteriler, HES kodu kontrol edilmeden işyerlerine kabul edilmeyecek. Kırmızı kategorideki illerde ise bu işyerleri açılmayacak, paket servis veya gel-al hizmetine devam edecek. SAĞLIK EMEKÇİSİ KAYGILIHeybet Aslanoğlu(Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği Başkanı)Her gün 10 bine yakın yeni vaka ve onlarca insanımızı kaybettiğimiz bir tablo ortada. Pandemi bitmiş değil aksine mutant virüslerin etkisi ile vaka sayıları her gün artıyor. Tüm bunlar görmezden gelinerek adı kısmi de olsa normalleşmeye geçilmesi biz sağlık emekçilerinin bir yıldır yüzlerce meslektaşımızı şehit vererek yaptığımız özverili çalışmaların heba edilmesi demek. 1 yılın sonunda salgında en başa dönüyoruz. Mavi illerin toplam nüfusu Türkiye nüfusunun 10’da 1’i. Yani yüze 90 hâlâ çok riskli. Bu tablonun 10 gün sonra tamamen kırmızı olmasından endişeliyiz. Yeterli test ve aşı yapılmadan normalleşmeye geçmek büyük bir kumar. Başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere karar vericilerin ekonomik kaygılarla aldıkları bu kararları tekrar gözden geçirmeleri gerekiyor. ‘İKİ HAFTADIR CİDDİ ARTIŞ VAR’Prof. Osman Küçükosmanoğlu(İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri)İki haftadan bu yana gözüken rakamlar vaka sayılarında ciddi bir artış olduğunu gösteriyor. Özellikle Karadeniz’deki artıştan İstanbul’un etkilenmemesi mümkün değil, biz de zaten yüzde 20-30 bir artış olduğunu söylemiştik. Bu açılmanın bir süre daha ertelenmesinin gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle okulların açılması konusunda eğitimcilerle birlikte karar vermek gerekir. Bir de aşı konusu çok yavaşladı. Özellikle öğretmenlerin yaygın aşılanmasına başlanamadı. Kasım, aralık ayındaki tabloyu yeniden yaşamak istemiyoruz. ‘RİSK HARİTASI NEYE GÖRE RENKLENDİRİLDİ?’Prof. Dr. Kayıhan Pala(Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı)Bir süredir kısıtlamaların bu haliyle sürdürülmesinin doğru olmadığını söylüyordum. Özellikle 65 yaş üzerine ilişkin ve esnafı olumsuz etkileyen kısıtlamalardan söz ediyorum. Yeni birtakım düzenlemeler yapmak gerekiyordu ancak önceki gün yapılan düzenlemelerle ilgili bana kalırsa iki tane önemli nokta var. Birincisi Sağlık Bakanı tarafından yayımlanan renklendirilmiş risk haritasının neye göre renklendirildiği belli değil. Örneğin Bursa üç haftadır yayımlanan yeni olgu sayılarında belli bir artış gösterirken ikinci grupta yer alıyor. Alınan kararlar bu haliyle önümüzdeki haftalarda zaten yükselmeye başlayan olgu sayılarını daha da artırabilir. PANDEMİNİN KONTROLÜ SAĞLANAMAMIŞKEN!Doç. Dr. Ali İhsan Ökten(Türk Tabipleri Birliği 2. Başkanı)Pandeminin daha kontrolü sağlanmamışken kontrollü normalleşmeye geçmek çok uygun bir şey değil. Yeni vaka sayısında giderek bir artış var, kısa bir süre önce 6 bin 500’lerde olan vaka sayıları 9 bin 500’leri aştı. Yüzde 50 artış demek. İkincisi mutant virüs sayısı muhtemelen giderek artıyor ve bulaşıcılık hızı daha fazla. Bir diğeri de Karadeniz Bölgesi’nde AKP’nin il kongrelerini dolu salonlarda yapması, özellikle Karadeniz’deki artışın en büyük nedenlerinden. Bir de aşılama hızımız ve doz oranımız da henüz istenilen düzeyde değil.İl bazlı değerlendirme yapılırken de tüm verilerin şeffaflıkla ve gerçek bilimsel verilerle açıklanması gerek. Bunlar yapılmadığı sürece kontrollü normalleşme ne yazık ki bizi üçüncü bir pike götürebilir. Sibel BahçetepeDevlet Demir Yolları’nın Kırklareli Koruköy’deki taşocağı, yurttaşlarıisyan ettirdi
Devlet Demir Yolları’nın Kırklareli Koruköy’deki taş ocağı, yurttaşları isyan ettirdi Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün Kırklareli Koruköy köyünde “Kireçtaşı Mıcır Ocağı, Kırma Eleme Tesisi ve Mekanik Plent Tesisi’’ projesi için 10 binden fazla ağacın kesileceği ortaya çıktı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, projeye “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir’’ kararı verdi. Maden ocağına tepki göstererek bakanlığa çok sert bir mektup yazan köylüler ocağın faaliyetlerinin durdurulmasını istedi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın Halkalı - Kapıkule Demir Yolu Hattı Çerkezköy - Kapıkule kesiminin inşası projesi sürüyor. Projenin yüklenicisi ise Salini İmpregilo - KOLİN adi ortaklığı. Kolin şirketi devletten aldığı çok sayıda işle tartışma yaratmıştı. Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından geçen yıl Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na Kırklareli, Merkez ilçesi Koruköy’de söz konusu projeye malzeme üretmek için “Kireçtaşı (mıcır) ocağı, kırma - eleme ve mekanik plent tesisi’’ proje başvurusu yapıldı. Bakanlığa sunulan proje tanıtım dosyasında 24.49 hektarlık sahanın 22.54 hektarlık kısmının orman, 1.95 hektarlık kısmının ise tapulu şahıs arazisi olduğu belirtildi. Söz konusu proje sahası en yakın yerleşim biriminin 1.6 kilometre mesafedeki Koruköy ve kuzeydoğusunda 2.4 kilometre mesafedeki Kapaklı Köyü olduğu belirtildi. Dinamitin de kullanılacağı belirten dosyada “Patlatma sırasında ocak çevresinde gerekli önlemler alınacak, alan içerisindeki insan ve hayvanlar alandan uzaklaştırılacaktır’’ denildi. Dosyada proje kapsamında 10 bin 421 adet meşe - gürgen ağacının kesileceği, kesilecek ağaç sayısının 5 katı kadar da ağaç dikileceği ifade edildi. YURTTAŞLAR: YAŞAM HAKKIMIZ KORUNSUNTaş ocağına tepki gösteren bölge sakinleri Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’ne sert bir mektup yazdı. Mektupta projenin kapasite artışı istediği ve geçen ocak ayında bu artış talebine de “ÇED gerekli değildir” kararı verildiği belirtilerek taş ocağının köylerine yalnızca 600 metre uzaklıkta olduğuna dikkat çekildi. Mektupta özetle şöyle denildi:“Köyümüzün kuzey yönünde Devlet Demir Yolları’na ait sahada 3 aydan beri kısa adı KOLİN olan şirket tarafından taş ocağı işletilmektedir. Bu ocak su kaynağımıza 100 metre uzaktadır. Günlük 250 kamyon çalışmaktadır. Günde 3 servis yapmaktadır. Kapasite artışıyla bu durum en az üçe katlanacaktır. Bu işyerinin çevrenin tüm bileşenlerini etkilemeyeceğini söylemek mümkün müdür? Bu ocak şimdiki haliyle bile patlamalarıyla, tozuyla, gürültüsüyle, taşıt trafiğiyle, çeşmelerimizden akan suda görülen etkileriyle, yarattığı titreşimle, hayvanlar üzerindeki etkileriyle, bitki örtüsüne yaptığı etkiyle, yaban hayatındaki etkilerle, bizim belki de düşünemeyeceğimiz binlerce başka etkiyle tüm yaşamımızı derinden etkilemektedir. ÇED raporu istenmeyerek insan hayatından diğer canlıların hayatına kadar inceleme yapılmadığı görüşündeyiz. Yaşam hakkımızın korunması için bu ocağın faaliyetinin durdurulmasını, çevredeki diğer ocaklarla birlikte bölgenin sürekli denetim altında tutulmasını istiyoruz.’’ Hazal Ocak70 yıl sonra arazi satışıiçin torba yasa
70 yıl sonra arazi satışı için torba yasa AKP’nin Meclis’e sunduğu 12 maddelik “torba teklif” köylülere 70 yıl sonra mağduriyet yarattı. Rayiç bedel üzerinden satışı yapılan arazilerde yaşayan köylü, evlerini terk etmek zorunda kaldı. AKP’nin Meclis’e sunduğu 12 maddelik “torba teklif” içerisinde Seyhan Nehri’ndeki taşkınlar nedeniyle evlerini boşaltmak zorunda kalan köylüye ev yapmaları için DSİ tarafından tahsis edilen arazilerin 70 yıl sonra rayiç bedel üzerinden satışı yer aldı. Toplam 11 köy seddelerin dışına çıkarıldı. Köylü evlerini boşaltmak zorunda kaldı. Evlerin kamulaştırılması yapılırken, arsalar kamulaştırılmadı. DSİ tarafından bu köylerde ikamet edenlere yetecek kadar arazi tahsis edildi. Köylüler kendilerine verilen bu arazilere ev yaptı. Ancak bu parseller 1960’lı yıllardaki kadastro çalışmaları sırasında DSİ adına tespit ve tescil edildi. Şimdi DSİ tarafından tahsis edilen arazilerin mülkiyeti kullanıcılara verilecek. Bunun için de bu araziler mülkiyetinin rayiç bedeli üzerinden köylüye satılacak. Doğrudan satış talep eden yurttaş, 6 ay içinde valiliğe başvuracak. Valilikteki komisyon değerlendirecek. Yurttaş idare mahkemesine dava açarsa satış işlemleri dava sonucunda verilecek karara kadar durdurulacak. AKŞEHİR GÖLÜ İÇİN DÜZENLEMETeklifte yer alan bir diğer maddeyle, Akşehir Gölü’nün kıyısındaki taşınmazlara yönelik düzenleme yapıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 4 Ocak 2019’da, gölün kıyı kenar çizgisini belirledi. Akşehir ve Tuzlukçu ilçelerinde daha önce kıyı kenar çizgilerine göre kıyıda kalmış olan bazı yerler kıyının dışına çıkarıldı. Karar öncesinde kıyıda kaldığı belirlenen şahıslara ait tapu kayıtlarının iptali ve terkinine yönelik işlem yapılmıştı. Yeni belirlenen kıyı kenar çizgisine göre tapulu taşınmazların tapu kayıtları terkin edilemeyecek. Bu taşınmazlar hakkındaki tapu iptali ve tescil davaları düşecek. Kesinleşen davalarda da terkin işlemi yapılmayacak. Terkin edilen taşınmazlar ise 2 yıl içinde başvuru olması halinde iade edilecek. Ancak bunun için kişilerin açtıkları davalardan tüm yargılama giderlerini üstlenerek “kayıtsız ve şartsız olarak feragat etmeleri” gerekecek. Taşınmazlarına karşılık daha önce yer verilenlere iade yapılmayacak. Taşınmazı için bedel ya da mahkemece verilen kararlara göre tazminat ödenenler ise taşınmazları almak isterlerse aldıkları bedel ya da tazminatı yasal faiziyle birlikte geri ödeyecekler. Daha önce kadastro harici bırakılan taşınmazlar ise Hazine adına tescil edilecek ve kullanıcılarına kiralanacak. Mustafa ÇakırMimarlar Odası’ndan tepki: "Kimseye sormadan proje hazırlamışlar"
Mimarlar Odası’ndan tepki: "Kimseye sormadan proje hazırlamışlar" Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin Cumhuriyet Meydanı’nda ve Site Cami çevresinde yapmayı planladığı kentsel dönüşüm çalışmasıyla ilgili mülk sahiplerinden belediyeye itirazlar yapılmaya devam ediyor. TMMOB Mimarlar Odası Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Komisyonu, Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin Cumhuriyet Meydanı’nda ve Site Cami çevresinde yapmayı planladığı kentsel dönüşüm çalışmasıyla ilgili hazırladığı raporu tamamladı. Şube Başkanı Burak Şener, raporu kamuoyuna açıkladı. Site Cami çevresi ve Cumhuriyet Meydanı’nda iş hanlarının bulunduğu bölgenin ‘Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı’ olarak Büyükşehir Belediyesi’nce belirlendiğini belirten Şener, kentin öncelikli dönüşüme ihtiyacı olan bölgeleri varken yapılan çalışmada kamu yararı bulunmadığını söyledi. Site Cami’nin çevresi ile ilgili yapılacak düzenlemenin yapının kimliğine zarar vereceğine işaret eden Şener, dönüşüm projesi ile ilgili kimse ile görüşülmemiş olmasını da eksiklik olduğunun altını çizdi. Cemil Ciğerim