News - Haberler
İBB'den Kanalİstanbul projesine animasyonlu gönderme
İBB'den Kanal İstanbul projesine animasyonlu gönderme İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) sosyal medya hesabından gündemdeki Kanal İstanbul projesine yönelik animasyon paylaşıldı. Animasyonda, "Oyunlarda hataların geri dönüşü olur. Peki ya gerçek hayatta? Ya kanal ya İstanbul!" denildi. İBB, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'İnadına yapacağız' yönündeki açıklamalarının ardından başlayan Kanal İstanbul projesiyle ilgili bir animasyon paylaştı. Paylaşılan animasyonda, verimli ve varlıklı bir şehir olarak tasvir edilen İstanbul, mega projelerle hem yoksullaşıyor hem de doğal kaynaklarını kaybediyor.Proje aşamaları ilerledikçe animasyonda; "tarım alanları yok oluyor, işsizlik artıyor, su kaynakları yok oluyor, doğal denge bozuluyor, nüfus artıyor" gibi İstanbul'un başlıca sorunlarına yönelik uyarılar yer aldı. Oyunun kaybedilmesiyle, "Oyunlarda hataların geri dönüşü olur. Peki ya gerçek hayatta? Ya kanal ya İstanbul!" mesejıyla son buldu.İŞTE O ANİMASYON(bkz: keşke önce bir kaydetseydim denilen anlar) yaşanmasın diye...#YaKanalYaİstanbulpic.twitter.com/w94o0IJaKz— İstanbul Büyükşehir Belediyesi (@istanbulbld) February 26, 2021 cumhuriyet.com.trSergen Yalçın: Arka arkaya goller hızımızıkesti
Sergen Yalçın: Arka arkaya goller hızımızı kesti Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın, kazanmanın önemli olduğunu belirterek, "Böyle aralardan sonra dönüşler sıkıntılı olabiliyor. 11 günlük sürede oyuncularımızı dinlendirmeyi, antrenman temposunu düşürmeyi tercih ettik" dedi. /Archive%5C2021%5C2%5C26%5C205836449--besiktas-yukatel-denizlispor-3-0_5.jpgSpor Toto Süper Lig'in 27'nci haftasında Beşiktaş sahasında Yukatel Denizlispor'u 3-0 mağlup etti. Karşılaşmanın ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın, kazanmanın önemli olduğunu belirterek, "Böyle aralardan sonra dönüşler sıkıntılı olabiliyor. 11 günlük sürede oyuncularımızı dinlendirmeyi, antrenman temposunu düşürmeyi tercih ettik. Aslında bunda da maça yansır mı diye endişemiz vardı. İlk yarıda aldığımız skor temponun düşmesine, oyuncuların rahatlamasına sebep oldu. Genele baktığımız zaman, kazanmamız gereken bir maçtı. Kolay bir galibiyet oldu. İyi konsantre olmuştuk. İkinci yarıda da net pozisyonlar vardı. Biraz daha zorlasak skoru arttırabilirdik. 3 puanı almak önemliydi. Zor bir lig devam ediyor. Salı ve cumartesi 2 maç oynayacağız, kolay değil. O maçlara hazırlanmak zorundayız" şeklinde konuştu."SAKATLAR DÖNÜNCE DAHA ALTERNATİFLİ BİR KADRO OLACAK"Sakat oyuncuların dönmesiyle daha alternatifli bir kadroya sahip olacaklarını belirten Yalçın, şu ifadeleri kullandı:"Mücadele etmeden maçlar kazanılmıyor. Koşmak, doğru oyunu oynamak lazım. Belli bölümlerde bunu iyi yaptık. Sakat oyuncular var. Onlar da katılacak. Daha geniş kadro olacak. Yavaş yavaş tempoyu artıracağımızı düşünüyorum""KÖTÜ OYNARKEN DE KAZANMAK LAZIM"Bazen kötü oynarken de kazanmak gerektiğini altını çizen Yalçın, "İyi oyunu oynamak tabii ki önemli. Taraftara bir şeyler sunmak zorundayız. Şunu da söylemek lazım. Her zaman iyi oynayarak kazanamazsınız. Bazen oyunu tutmak, savunmak gerekiyor. Kötü oynarken de kazanmak lazım. Her zaman iyi futbol bekleyemeyiz. Kötü oynadığımızda da 3 puan almamız gerekiyor. Uzun ligde onlara da ihtiyacımız var. Oyunun üstüne takılıp kalmak mantıklı değil. Skoru almak çok önemli" diye konuştu.Oyuncularının iyi mücadele ettiğini belirten Sergen Yalçın, "İki yarı arasında çok fark olduğunu düşünmüyorum, iyi mücadele ettik. 3-0'dan sonra rolanti olabiliyor. Oyuncular daha rahat oluyor. Onların da işleri kolay değil. 0-0'ı ile 3-0'ı arasında konsantre aynı olmaz. Böyle değişimler olabiliyor. Bunlar normal şeyler" dedi.Bugün taraftarın tesisten takımı uğurlamsı ve statta karşılaşması sorulan Sergen Yalçın, şöyle konuştu:"Taraftarımızın yanımızda olması bizim için önemli. Biz geleli yaklaşık 1 sene oldu. Herhalde 2, 3 maç oynadık taraftarla. Bizim de teknik ekip olarak planlamamız böyle değildi. Taraftarla oynamak arzuladığımız bir şeydi. Taraftar takımı yukarı çıkartabiliyor. Ama dünyada bir pandemi ortaya çıktı. Yapacak bir şey yok. Bugün yanımızda olduklarını hissettirmeleri mutluluk verici. Taraftara kendim ve camiam adına teşekkür ediyorum." DHAKamyonet 50 metrelik uçuruma yuvarlandı: 2'si turist 5 ağır yaralı
Kamyonet 50 metrelik uçuruma yuvarlandı: 2'si turist 5 ağır yaralı Antalya’nın Alanya ilçesinde, sürücüsünün kontrolünden çıkan kamyonetin 50 metrelik uçuruma yuvarlanması sonucu 2'si turist 5 kişi ağır yaralandı. Kaza, saat 18.30 sıralarında, Alanya’nın Gümüşkavak yolunda meydana geldi. Alanya yönüne giden H.G.’nin kullandığı 07 HVL 92 plakalı kamyonet, yol kenarındaki mıcır alanda kontrolden çıkıp, yaklaşık 50 metrelik uçuruma yuvarlandı. Kazada, araçta bulunan 2’si Ukraynalı, 5 kişi yaralandı. Kazayı görenlerin ihbarıyla bölgeye çok sayıda jandarma, sağlık ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Yapılan çalışma sonucu kamyonetten çıkarılan H.G., M.T., F.Ö. ile Ukraynalı turistler Liudmyla Lavrenova ve Elena Harchenko, ambulanslarla ilçedeki hastanelere götürüldü. Hastanelerde tedaviye alınan yaralıların hayati tehlikelerinin bulunduğu bildirildi. Kazayla ilgili soruşturma sürüyor. (DHA)Edebiyat Atölyesi Dergisi’nin 3. sayısıçıkıyor
Edebiyat Atölyesi Dergisi’nin 3. sayısı çıkıyor Üç aylık Edebiyat Atölyesi Dergisi 3. sayısıyla okurlarıyla buluşuyor. 80 sayfalık derginin 30 sayfasını yeni yazarların yazılarına açıp onları yayın kurulundaki yazarlarla değerlendiren Edebiyat Atölyesi Dergisi’nin bahar sayısında dosya konusu “öykü nasıl yazılır”. Derginin Yayın Yönetmenliğini ise Barış İnce yapıyor.Öykü, roman, senaryo ve şiire dair bilgilerin yer aldığı dergide bu sayı yer alan isimler şöyle: Şükrü Erbaş, Haydar Ergülen, Ömer Türkeş, Altay Öktem, Figen Şakacı, Ahmet Büke, Fadime Uslu, Fuat Sevimay, Barış İnce, Hakan Akdoğan, Gökhan Horzum, Onur Orhan, Güray Öz, Ali Deniz Uslu, Yaşar Seyman, Mustafa K. Erdemol, Bülent Emrah Parlak, Doğuş Sarpkaya, Mehmet Özçataloğlu, Serkan Öngel, Muzaffer Kale yer aldı. cumhuriyet.com.trCovid-19 tablosu açıklandı: Günlük vaka sayısı9 bini geçti
Türkçe Haberler En Son Başlıklar Covid-19 tablosu açıklandı: Günlük vaka sayısı 9 bini geçti Sağlık Bakanlığı güncel koronavirüs verilerini açıkladı. açıklanan verilere göre Türkiye'de salgın nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı son 24 saatte 74 kişi artarak 28 bin 432'ye yükseldi. Bugün kaydedilen vaka sayısı ise 9 bin 200 oldu. /Archive/2021/2/26/194219789-ekran-goruntusu-2021-02-26-194202.jpgAYRINTILAR GELİYOR... cumhuriyet.com.trABB’den sağlıkçılarıanma için proje yarışması
ABB’den sağlıkçıları anma için proje yarışması Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından koronavirüs salgınıyla mücadele eden ve yaşamını yitiren sağlık çalışanları adına “Sağlık Çalışanlarına Şükran ve Anma Mekanı Proje Yarışması” yapılacak. Ankara Büyükşehir Belediyesi, sosyal medya hesabından sağlık çalışanlarına şükran ve anma adına bir yarışma yaptığını duyurdu. Belediyeden yapılan açıklamada, “18 yıl sonra yarışma: Ankara Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Tabiat Varlıkları Daire Başkanlığı proje yarışmasına çıkıyor. Pandemi döneminde hayatını kaybeden sağlık çalışanları için ‘Sağlık Çalışanları Şükran ve Anma Mekanı’ yarışması düzenleniyor” denildi. Konuya ilişkin konuşan Kültür ve Tabiat Varlıkları Daire Başkanı Bekir Ödemiş de “Kültür ve Tabiat Varlıkları Dairesi Başkanlığımız bünyesinde, Ankara Kent Konseyi’mizin bünyesinde kurulmuş olan mimarlık planlama grubumuzun da desteğiyle sağlık çalışanları için tasarladığımız sağlık çalışanları şükran ve anma mekanı yarışmasını önceledik. Onunla ilgili hazırlıklarımızı yaptık. Ödül töreni başkanımızın katılımıyla gerçekleştirilecek. Birinci gelen projenin belirlenmesiyle çalışmalara başlamış olacağız” dedi. cumhuriyet.com.trAkdeniz'de 4,1 büyüklüğünde deprem
Akdeniz'de 4,1 büyüklüğünde deprem AFAD'ın verilerine göre Akdeniz'de 4,1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. AFAD depremi sosyal medyadan duyurdu. Akdeniz'de 4,1 büyüklüğünde deprem oldu.Saat 18.46 sıralarında meydana gelen deprem yerin 52,30 kilometre derinliğinde gerçekleşti. cumhuriyet.com.trKaradeniz'de vaka artışlarıdevam ediyor: Bir köy Covid-19 nedeniyle karantinaya alındı
Karadeniz'de vaka artışları devam ediyor: Bir köy Covid-19 nedeniyle karantinaya alındı Artvin'de merkeze bağlı bir köyde yeni tip koronavirüs (Covid-19) tedbirleri kapsamında karantina başlatıldı. Karadeniz'de vaka artışları Türkiye gündeminde yankı uyandırmıştı. Valilikten yapılan açıklamada, Vali Yılmaz Doruk başkanlığında gerçekleştirilen İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu toplantısında alınan karar doğrultusunda, Sakalar köyünün 10 gün süreyle karantinaya alındığı belirtildi.Bugün saat 16.00'da başlayan karantina uygulaması kapsamında denetimlerin İl Jandarma Komutanlığınca gerçekleştirileceği ifade edilen açıklamada, karantinaya uymayanların tespit edilmesi durumunda cezai işlem uygulanacağı kaydedildi. AAKılıçdaroğlu, anne Rukiye Ay veçocuğu ile görüştü
Kılıçdaroğlu, anne Rukiye Ay ve çocuğu ile görüştü CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Konya’da eşinin kendisini ve kızını üzerine “Gece uykusuz kaldım, beni niye uyandırdın” diye kaynar su döktüğü Rukiye Ay ile görüştü. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Konya’da eşinin kendisini ve kızını üzerine “Gece uykusuz kaldım, beni niye uyandırdın” diye kaynar su döktüğü Rukiye Ay ile görüştü.Konya’da 18 yaşında evlenen Rukiye Ay, 9 Ocak 2021 tarihinde eşinin şiddetiyle karşılaşmıştı. Ali Ay, “Gece uykusuz kaldım, beni niye uyandırdın” diyerek, Rukiye ve çocuğunun üzerine kaynak su dökmüştü. Tepkiler üzerine Ali Ay, tutuklanmıştı.Rukiye Ay, bugün CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etti. Rukiye ve 2 yaşındaki Eylül Tuana’yı ağırlayan Kılıçdaroğlu, minik Eylül'ü sevdi.Küçük Eylül kendisine ikram edilen çikolatalırı alırken çok mutluydu, bir tane kendisine bir tane de annesine aldı. Kılıçdaroğlu, Rukiye'ye "Bütün hayat çocuklar üzerine kurulu" dedi. Nazlıaka, Ali Ay'ın yargılaması hakkında Kılıçdaroğlu'na bilgi verdi, Rukiye'nin yeni bir hayat kurduğunu söyledi. ANKABorsa haftayıdüşüşle kapattı
Borsa haftayı düşüşle kapattı Borsa, haftanın son iş gününü yüzde 1,13’lük düşüşle tamamladı. Borsa İstanbul 100 (BIST) endeksi haftanın son iş gününü yüzde 1,13’lük düşüşle tamamladı. Endeks, 16,82 puanlık azalışla 1.471,39 puanla kapanırken, toplam işlem hacmi 27,5 milyar lira oldu. Gün sonunda bankacılık endeksi yüzde 1,73, holding endeksi ise 1,93 değer kaybetti. İHAKayıhan Güven’e bir selam, bir gezinti ve bir dilek…
Kayıhan Güven’e bir selam, bir gezinti ve bir dilek… Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi, MİHA’nın efsaneleşmiş hocası, öğrencilerinin ve Cumhuriyet Ailesi’nin kadim dostu Kayıhan Güven’i, bize veda edişinin ardından çok sevdiği İstanbul’da, sık sık uğradığı rotalarda izini sürerek selamlıyoruz. Fotoğraflar: Kayıhan Güven Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni bizim için okuldan çok hayat okuluna çeviren kıymetli hocamız, yol arkadaşımız, biricik dostumuz Kayıhan Güven’in elinden tutup Cağaloğlu’ndaki Cumhuriyet Gazetesi’ne getirdiği öğrencilerinden biri de bendim. Marmara İletişim Haber Ajansı (MİHA) ile başlayan Cumhuriyet Dergi maceramız, aynı çatı altında yanılmıyorsam 20 kuşak boyunca devam etti. İlk haberlerimizin, ilk röportajlarımızın, ilk heyecanlarımızın adresiydi Cumhuriyet Dergi. Yaz kış, bayram, tatil, akşam karanlığı demeden yazılarımızı diskete kaydeder, seçtiğimiz negatifleri, Dia’ları beyaz bir A4 kâğıda yapıştırır yahut zarfa koyar Babıâli Yokuşu’nun yolunu tutardık. Kapıdaki güvenlik görevlilerinden başlardı selamlaşmalarımız; sonra sola dönüp sırasıyla Bilim Teknik ve Kitap eklerinin değerli yüzlerini, Eğitim Servisi’ndeki arkadaşlarımızı selamlamaya devam ederek derginin konuşlandığı köşeye varırdık. Spor Servisi’nin hareketliliği hemen yanı başımızda olur, onlarla da muhakkak tebessümlerimizi karşılıklı sunardık. Tüm bu selamlaşma merasimindeki tanışıklık duygusu, bize öğrenciliğimizi, acemiliğimizi, dışarıdan gelişimizi unutturur, kendimizi evimizde, bildiğimiz işi yapıyormuşuz gibi hissederdik. Bir yuvamız MİHA idiyse kuşkusuz ki ikinci yuvamız da İpek Çalışlar, Berat Günçıkan ve Aynur Çolak’ı her gördüğümüzde kucaklamak istediğimiz Cumhuriyet Dergi’ydi. Birlikte nice dersler yapıldı, mesailer bölüşüldü, yeni yıllar kutlandı, doğum günü sürprizleri hazırlandı, başarılara imza atıldı, sevinçler paylaşıldı, kaybedilen dostların yası tutuldu, bol bol hatıra fotoğrafları çekildi, dergide çıkan her röportaj arşivlerde özenle yerini aldı… O röportajlar ki bize ustalarımız Yaşar Kemal’den, Fikret Otyam’dan, Sait Faik’ten emanetti. O röportajlar ki bir zamanlar Kayıhan Hoca’mızın, dostu Necati Güngör ile Cumhuriyet sayfalarına taşıdıkları hikâyelerin hevesli birer izcisiydi… Hepsinin hatırası bizimdir. Ve şimdi, seneler sonra Kayıhan Hoca’yı burada anmak, zor olduğu kadar tüm bunlardan ötürü çok da kıymetli… Ne mutlu ki editörümüz Hilal Köse, o yıllardan da Marmara İletişim’den de bir dostumuz yine… /Archive/2021/2/26/184704962-pd-kayihanguvenportre.jpegKayıhan GüvenAnlatmak, ama nasıl? İyisi mi pandemiyi unutalım ve bir Şubat gününde, sokaklarda hocamızın peşine takıldığımızda nelerle karşılaşırdık, onları birkaç adımda hatırlayalım. Neden sokaklar peki? Çünkü onunla en kolay karşılaşabileceğimiz yerler sokaklardı. Gidişinin ardından, son bir aydır hakkında haberleştiğim pek çok kimsenin onu en son şurada, şu sokakta gördüm demelerinin sebebi de bundandır. Başka neresi olabilirdi ki zaten? Boynuna astığı fotoğraf makinesi, yüklendiği onca kitabı, gazetesiyle Kayıhan Hoca bizim için bu şehirde dolaşmaya devam edecek, biz de peşi sıra kâh sokaklarda kaybolup kâh yolumuzu bulacağız… /Archive/2021/2/26/184031903-kayihan-guven-23-copy-copy.jpgBir ada: BurgazadaBurgazada’nın Kayıhan Hoca’nın kişisel tarihinde özel bir yeri olduğu gibi her kuşaktan Mihalıları senede en az bir kez Martha Koyu’na, Kalpazankaya’ya, Hristos Tepesi’ne taşımışlığı sebebiyle bizim için de yeri ayrıdır. Hocayla yapacağımız bir gezintide adanın Rumları, balıkları ve mezeleriyle ünlü Barba Yani, Sait Faik’in kahramanları da kolumuza girer, köpekler, kediler peşimize takılır. Ergün Pastanesi’nin milföy pastalarına Hristos Manastırı’na göz kulak olan Sivaslı ailenin ikram ettiği gelincik şerbeti eşlik eder. Şubat ayında mimozaları Burgaz’da ağaçta görmek paha biçilmezdir ya her ne kadar kıyamasak da bir demetini masamıza götürmekten de alıkoyamayız kendimizi… /Archive/2021/2/26/185118475-ev.jpgBir Semt: BeyoğluHaberlerimizi arayıp bulduğumuz, okul, iş ve ev arasında soluklanıp hayata karıştığımız ve Kayıhan Hoca’yla en çok anı biriktirdiğimiz yerdir Beyoğlu… Atıf Yılmaz Caddesi’ndeki Havai Lostra Salonu’nda yahut bir arka sokağındaki Üçüncü Mevkii’de, Balık Pazarı’ndaki Reşat Balık’ta, Feridun Amca’lı Üç Yıldız’da, Aslıhan Pasajı’ndaki sahaflarda, Yapı Kredi kitapçısında ve sergi salonlarında, Pera Müzesi’nde, Osman Hamdi Bey’in tabloları karşısında, Hazzo Pulo’daki çaycı Mustafa Amca’da veya kahveci Manda Batmaz’da, kiliselerde, pasajlarda, daha burada sayamayacağım pek çok köşesinde, esnafıyla, seyyar satıcısıyla muhabbetlerde Kayıhan Hoca’dan bir iz muhakkak vardır. Bugünden bakarsak onu bazen Ağa Camii’nin önünde Pala Şair’le sohbet ederken, bazen Narmanlı Yurdu’nun mor salkımlarını fotoğraflamaya çalışırken görmek bizim için şaşırtıcı olmayacaktır. Bir başka sefer Tünel’deki Alman Kitabevi’nden çıkarken karşılaşırız hocayla ya da Şimdi Kafe’de, Helvetia’da, Sofyalı’da bir şeyler atıştırırken ona eşlik ederiz ve elbette İmroz’un Yorgo’suna, Çiçek Pasajı’nın Madam Anahit’ine selamlarını iletiriz. /Archive/2021/2/26/185129147-pd-kayihan-guven-rum-mezarligi9.jpgRum mezarlığıBir macera: Eminönü Kayıhan Hoca her an fotoğraf peşindeydi, ama bazı zamanlar kendi tabiriyle “fotoğraf avına” çıkardı. İşte bunun adresi de genellikle Eminönü olur. Burada gördüğü her şey, hayata karşı iştahını ve merakını kabartır, deklanşörüne basma anları da adımları da hızlanır. Mideyi şenlendirmek için Kozluca Han’ın önündeki ciğerci, Hallaç Abdurrahman Sokak’taki Uludağ Kebapçısı, Mısır Çarşısı’ndaki Pandeli tek geçilir; Vakıflı’dan alınanlarsa eve götürülmek üzere çantaya atılır. Rüstempaşa Camisi ve Valide Han avluları bir nefeslik mola duraklarıdır. Olmazsa olmaz iki fotoğraf durağı ise Kızılay Han’daki Kristal ve Sirkeci Hayyam Pasajı’ndaki Macro’dur. İlkine fotoğraflarını bastırmak, ikincisine ekipmanları için uğrar… İstanbul’daki, Türkiye’deki, dünyanın bir ucundaki adreslere yollayacağı güzel fotoğraflar için de istikamet Büyük Postane! O fotoğraflar bugün her birimizin evinden, bir çekmeceden, bir kitap arasından, bir hatıra kutusundan çıkarak, duvarlarımızı, masalarımızı süsleyerek bizi sürekli maceralara ve İstanbul’a davet eder… Bir çarşı: Kadıköy ÇarşısıŞimdi kıta değiştirme vakti; vapura atlayıp Kadıköyü Çarşısı’na doğru yol alalım bakalım… Kayıhan Hoca’yı şekerlemeci Cafer Erol’un kapısında rahatlıkla bulabiliriz. Çarşı boyunca dükkânlar arasında gezinerek kim bilir kaçıncı kez aynı soruyu sormuştur: Sahi, Kadıköyü Çarşısı’nın bir ruhu var mı? Hocaya göre vardır elbet ve o ruh alır hocayı ta çocukluğuna kadar götürür. Çarşı esnafı da katılır ona… Cafer Erol’da yoksa balıkçı tezgahlarından birinde mevsim balıklarını kıskançlıkla izliyor, satıcıyla tarif yarışına giriyor da olabilir. Bir imkanını bulsa kapar bir kilo hamsiyi, oracıkta kendi usulünce pişirir ve hemen mideye indirir. Neyse ki çarşı, lezzetti balığın adresleriyle dolu da bunu yapmasına gerek kalmaz. Çarşı’nın öksüz kazı Rodi’yi selamladıktan sonra Beyaz Fırın’a da bir göz atar, nasılsa orada tattığı poğaçanın tadı hep damağındadır. Eski kitaplar, dergiler, fotoğraflar hocayı sahaflara da çekecektir. Bir ihtimal daha vardır, o da balık üstü tatlı için Baylan Pastanesi… Şimdi Kup Griye ile bir başka İstanbul’a dalma vaktidir. Bir yolculuk: Boğaziçiİçinde Boğaziçi yolculuğu olmayan bir gezinti bizi İstanbul’dan da Kayıhan Hoca’dan da uzak düşürür. İster vapurla iki kıta, iki yaka arasında gidip gelerek ister belli bir rotayı otobüsle, dolmuşla, yürüyüşle tamamlayarak… Onun tercihi Beşiktaş’tan Rumeli Kavağı’na uzanmak olur kesin. Atlı tramvaylar ve borazancılarla başlar yolculuk… Kuruçeşme’de kömür iskeleleri, Arnavutköy’de mis kokulu çilekler, Rumelihisarı’nda balık – ekmek, Emirgan’da kâğıt helva derken ve arada da Çelik Gülersoy, Salâh Birsel, Hagop Mıntzuri, Serim İleri gibi yazarlarla bolca laflarken kendinizi son durakta, Rumeli Kavağı’nda bulursunuz. Hocamız, burada karşılaşacağınız o güzelim İstanbul manzarası karşısında yükseldiğinizi hissedersiniz der. Tecrübeyle sabittir. /Archive/2021/2/26/185225022-garrr.jpgBin anı: HaydarpaşaBugünlerde İstanbul’a beklenen kar yağdı ya, insan ister istemez karlı İstanbul anılarına düşüyor. O efsane kar yağışlarından biri 2008 yılında olmuştu ve Kayıhan Hoca üşenmeden şehri turlayıp sonunda da bizi şaşırtan fotoğraflarla çıka gelmişti. Bir fotoğrafta Haydarpaşa Garı karlar altındaydı, hepimiz bir süre bakakalmıştık. Anlattığına göre, yoğun kar yağışıyla görünmez olan garın ana kapısı, helikopterlerle su sıkılarak anca açılmıştı. Biz de bu haberi yutmuştuk. Hocanın muzipliğini biliyorduk bilmesine de fotoğrafın Miniatürk’ten olacağını düşünememiştik… Dediği gibi fotoğraflar da bazen yanıltır… Bir tutku: RöportajKayıhan Hoca’nın röportaj tutkusunu, dostları, meslektaşları, öğrencileri, İstanbul’un kaldırım taşları, Kakava’nın şenlik ateşi, Kars’ın iliklere kadar işleyen soğuğu, Afrodisias’ın Romalı sütunları, Troya’nın gizemli katmanları, Anavarza Kalesi’nin yılanları bile bilir. Yaşar Kemal’in izinden giderek öğrencilerini kuşaklar boyu unutulmuş bir yazı geleneğinin etrafında bir araya getiren, bir emanet misali röportajı eski kuşaklardan yenilerine aktaran hocamız, bu alanın akademideki belki de son temsilcisiydi. O da tıpkı ustamız Yaşar Kemal gibi “Türkiye demokrasisinin, memleketi adım adım dolaşarak tanıklıklarını aktaracak röportajcılar sayesinde” gelişeceğine inanıyordu. Kuşkusuz aynı şey basın sektörü için de geçerliydi... Röportaj, bugünkü basında, özgür tanıklıklarıyla kendine yer bulabilir mi bilinmez ama hocanın işinin de hayatının da hep merkezindeydi. Bu tutkudan geriye, çoğu Cumhuriyet Dergi’de yayımlanmış, yüzlerce röportaj, onlarca kitap ve sergiler kaldı. /Archive/2021/2/26/185110850-vapurr.jpgBir dilek: PaşabahçeBu yazıyı bir dilekle sonlandıralım: Kayıhan Hoca’nın çok sevdiği, adını sanını, huyunu suyunu, hikâyesini bildiği Paşabahçe vapuru, uzunca bir süre unutulmaya, çürümeye terk edilmişti. Bu süreçte hocamız, öğrencileriyle birlikte seneler boyu vapurun izini sürmüş, kurtulsun diye haberlerini yapmış, fotoğraflarını çekmiş, belki bir umut ışığı doğar diye Rahmi Koç’a, Orhan Pamuk’a mektuplar yazmış, Açık Radyo’da Ömer Madra’nın konuğu olmuş, son olarak Paşabahçe’nin feryadını duyuran bir kampanya da başlatmıştı. Vapur, İBB tarafından korumaya alındı, haberi sevinçle karşılamıştı... Paşabahçe yıl sonunda bir müze vapur olarak seferlerine başlayacak belki… Hocamızın tüm sevgisinin ve çabasının yakın tanığı İstanbullular olarak dileğimiz, Paşabahçe’de Kayıhan Güven’in bir köşesinin, hatırasının olmasıdır. Bu dilek, bu hayal, bunca genç gazeteciyle durmadan İstanbul mesaisi yapan, insanlara yerel yönetimlerin beceremediği kadar çok İstanbul sevgisi aşılayan ve bu şehirle arkadaş olmamızı sağlayan bir İstanbul aşığı için çok mudur ki? Güler Emektar