News - Haberler
Milyonlarca emekçinin kilitlendiği asgariücret için Türk-İş’ten açıklama geldi
Milyonlarca emekçinin kilitlendiği asgari ücret için Türk-İş’ten açıklama geldi figure > Milyonlarca emekçinin kilitlendiği asgari ücret için Türk-İş’ten açıklama geldi. Türk-İş Başkanı Atalay, “3 bin liranın altındaki teklif, insanları mutlu etmez” açıklaması yaptı. Bugün belirlenecek asgari ücret, işsizlik ödeneğinden engelli aylığına kadar bir dizi ödemeyi de etkileyeceği için geniş kesimler tarafından merakla bekleniyor. Bir yandan salgının ağır etkileri, diğer yandan enflasyon nedeniyle ücretleri eridiği için ayın sonunu getiremeyen milyonlarca yurttaş, bugün Asgari Ücret Tespit Komisyonu’ndan çıkacak kararı bekliyor. Karar, yaklaşık 7 milyon işçinin yanı sıra 65 yaş aylığından GSS primlerine, işsizlik maaşından engelli aylığına, kısa çalışma ödeneğinden ücretsiz izne çıkarılan milyonlarca emekçiye verilen nakdi ücret desteğine kadar birçok ödemeyi de etkileyecek. Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2021’de geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere bugün son toplantısını yapacak. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda 10.30’da başlayacak toplantıdan sonra yeni asgari ücret açıklanacak. TÜİK, son toplantıda, ağır işlerde çalışan bekâr bir işçi için asgari harcama tutarını 2 bin 792.10 TL, orta nitelikteki işlerde çalışan bekâr bir işçi için 2 bin 507.70 TL, hafif nitelikteki işlerde çalışan bekâr bir işçi için de 2 bin 339.10 TL olarak bildirdi. Hükümet şimdiye kadar ağır işler için hesaplanan tutarın üzerine hiç çıkmadı. İşçi tarafını temsil eden Türk-İş’in, bekâr bir çalışanın aylık yaşam maliyeti tutarını 3 bin 74 lira olarak belirlediği için bugün açıklanacak rakama katılması çok zor. Asgari ücret artışının etkilediği diğer ödeme ve hesaplar şöyle:65 yaş aylığı: Bu aylıktan yararlanabilmek için kişinin kendisinin ve eşinin kişi başına düşen aylık gelirinin asgari ücretin net tutarının üçte birinden az olması gerekiyor. Engelli aylığı: Bu aylığın bağlanabilmesi için de hanedeki kişi başına düşen gelirin asgari ücretin üçte birinden az olması şartı aranıyor. Evde bakım parası: Bu parayı alabilmek için hanede kişi başına düşen gelirin asgari ücretin üçte ikisinden düşük olması gerekiyor. Sosyal güvencesi olmayan ve hane içinde kişi başına düşen gelir net asgari ücretin üçte birinden az olan kişilerin sağlık hakkından yararlanabilmeleri için Genel Sağlık Sigortası pirimleri devlet tarafından karşılanıyor. İşsizlik maaşı: İşçilerin işten çıkarıldıklarında aldıkları işsizlik maaşının en alt sınırı brüt asgari ücretin yüzde 40’ı. En yüksek işsizlik maaşı ise brüt asgari ücretin yüzde 80’i. Asgari ücretteki artış işsizlik maaşı için önemli. Şu anda 1 milyona yakın işçi kısa çalışma ödeneği alıyor. Yine 2.1 milyon işçi ücretsiz izinde. Bu işçiler günlük 39 lira ile geçinmeye çalışıyor. Artışla birlikte nakdi ücret desteğinin de artması gerekiyor.TÜRK-İŞ BAŞKANI ATALAY: 3 BİN TL ÜZERİ OLMALITürk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na getirilecek 3 bin liranın altındaki teklifin çalışanları mutlu etmeyeceğini söyledi. Atalay, yazılı açıklamasında, yeni yılda geçerli olacak asgari ücret rakamına dair, “İşveren ve hükümet, 3 bin liranın altında teklif getirmemelidir. Çünkü 3 bin liranın altındaki teklif, insanları mutlu edecek bir teklif olmaz. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na 3 bin liranın üzerinde teklif getirilmeli” dedi.YILMAZ BÜYÜKERŞEN: EN DÜŞÜK 3350 OLACAKAnkara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın belediye çalışanlarının maaşlarının en düşük 3100 olacağını açıklamasının ardından Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen de belediye personellerinin maaşının en düşük 3350 TL olacağını duyurdu. Büyükerşen, Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Emek en yüce değer! Açıklanacak asgari ücret ne olursa olsun, belediye personelimizin alacağı en düşük maaş Ocak itibarıyla 3350 TL’den az olmayacak” dedi. Mustafa Çakırİktidarısorgulayan kanalların ekranlarınıkarartan RTÜK, yandaşkanallarıkorudu
İktidarı sorgulayan kanalların ekranlarını karartan RTÜK, yandaş kanalları korudu figure > RTÜK’ün karnesini çıkaran İlhan Taşcı, “Basın ve ifade özgürlüğü ortamını sağlamakla görevli RTÜK, basın özgürlüğünün önünde engele dönüştü” dedi. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi İlhan Taşcı, “tarafsızlık” eleştirilerine konu olan kurulun 2020 yılı karnesini açıkladı. Taşcı’nın hazırladığı rapora göre, 2020 yılı boyunca iktidara yakın kanallara yalnızca 400 bin TL para cezası verilirken eleştirel yayın yapan kanallara ise bu durumun tam 25 katına denk düşen 10 milyon TL’lik ceza kesildi. Hakkında 102 bin 500 şikâyet yapılan ve yılın en çok şikâyet edilen kanalı olan ATV’ye ise yalnızca bir kez idari para cezası verilmesi dikkat çekti. Taşcı’nın hazırladığı rapora göre, iktidara yakınlığıyla bilinen A Haber, Kanal 7, TV Net, TGRT Haber’le ilgili bir yıl boyunca hiçbir dosya görüşülmedi ve hiçbirine ceza verilmedi. Bir yıl boyunca 102 bin 500 şikâyetle RTÜK’e en çok şikâyet edilen kanal olan ATV hakkında ise üst kurul gündemine yalnızca 2 dosya alındı. Bu kanala bir kez “Türkçenin kaba kullanımından” uyarı yaptırımı, bir kez de “ailenin korunması”na aykırılıktan idari para cezası verdi. Kanalla ilgili bunun dışında hiçbir dosya görüşülmedi. ATV’ye verilen para cezası, beyan ettiği reklam geliri üzerinden 400 bin TL olarak hesaplandı. Aynı dönemde, RTÜK, Tele 1 hakkında 16 idari para cezası, 8 gün boyunca 2 program durdurma ve bir kez de 5 günlüğüne ekran karartma olmak üzere 19 kez ceza verildi. RTÜK, Halk TV’ye 12 kez idari para cezası, 10 gün boyunca süren 2 program durdurma, bir kez de 5 günlüğüne ekran karartma olmak üzere toplam 15 yaptırım, KRT’ye 3 kez idari para cezası, FOX TV’ye 9 kez idari para cezası verilirken, bir kez de 3 ana haber bülteni durdurma cezası verdi. İktidarı sorgulayan televizyon kanallarına kesilen idari cezaların parasal karşılığı ise kayıtlara yaklaşık 10 milyon TL olarak geçti. Habertürk de cezalardan en fazla pay alan kanallardan oldu. Kanala bir kez uyarı, 5 kez idari para cezası, bir kez de 5 günlüğüne program durdurma cezası verildi.HAKSIZ BEDELLERRapora ilişkin değerlendirmede bulunan Taşcı, “Bu kanallar arasındaki temel fark, sadece iktidarı haberlerinde övenler ile yerenler. Bu kadar açık ve net. RTÜK aracılığıyla verilen mesaj açık: Ben seni yaşatmayacağım, halkın haber alma hakkına kulak tıkayacağım, iktidarı eleştireni yaşatmayacağım; Saray’ın ve iktidarın nefesi, sesi olanları da koruyup kollayacağım, reklamlara boğacağım. 2020, RTÜK açısından iktidarı eleştirmenin, sorgulamanın ekonomik bedelinin en ağır, haksız, adaletsiz şekilde ödetildiği bir yıl oldu” dedi. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’i de eleştiren Taşcı, “Basın ve ifade özgürlüğü ortamını sağlamakla görevli RTÜK, artık basın özgürlüğünün önünde bir engele dönüşmüştür” ifadelerini kullandı. Sarp SağkalCHP’li Torun, belediye yardımlarınıaçıkladı
CHP’li Torun, belediye yardımlarını açıkladı figure > CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, CHP’li belediyelerin salgın sürecinde ihtiyaç sahibi 7.7 milyon yurttaşa ayni ve nakdi yardımda bulunduğunu bildirdi. Torun, “Belediyelerimiz halkçı projelerle halkın yanında olmaya devam edecek. Yereldeki başarılarımız bizi ilk seçimlerde iktidara taşıyacak. İşte o zaman bu adaletsiz düzene son vereceğiz” dedi. Torun, CHP’li belediyelerin 2020 yılındaki faaliyetlerini ve iktidarın yerel yönetimlere yönelik tutumunu değerlendirdi. “İktidar, işi gücü bırakmış, partimize saldırıyor. Bir yandan iktidar, bir yandan küçük ortağı, her türlü yalan ve iftiraya sığınacak kadar aciz hale geliyor” diyen Torun, iktidarın CHP’li belediyelerin hizmetlerini itibarsızlaştırmaya çalışarak, aslında yurttaşı cezalandırdığını söyledi. Torun, şöyle devam etti: “6 milyon 800 bin vatandaşımıza ayni yardımda bulunduk. 980 bin 590 vatandaşımıza nakdi yardım yaptık. Bunların içinde, kira desteği, fatura indirimi, ulaşım desteği vs. hepsi var. İhtiyaç sahiplerine 20 milyon 800 bin kap sıcak yemek dağıttık. İktidar 5 maskeyi dağıtamazken, 60 milyondan fazla maske ve dezenfektan ürününü, ücretsiz olarak vatandaşlarımıza ulaştırdık. ‘Gönül belediyeciliği’ diyenlerin aslında sadece kendi gönüllerine göre yönettikleri Sayıştay’ın sansürlenen raporlarına dahi yansıyor.” Mahmut LıcalıCHP'li Adıgüzel dünyacaünlüçikolata firmasıFerrero'ya devlet desteği verilmesine tepki gösterdi
CHP'li Adıgüzel dünyaca ünlü çikolata firması Ferrero'ya devlet desteği verilmesine tepki gösterdi figure > CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, dünyaca ünlü çikolata firması Ferrero’nun Düzce’de açacağı fındık kırma fabrikasına devlet desteği ve teşviği verilmesine "Yerli sanayiciyi bitiyorlar" diyerek tepki gösterdi. CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, Ferrero’nun Düzce’de açacağı tesise devlet desteği ve teşvik verilmesine tepki gösterdi. Ferrero’nun devlet desteği ve 667 milyon teşviki ile Düzce ilinde fındık kırma tesisi yapacağını öğrendiklerini anımsatan CHP’li Adıgüzel, “Pandemi koşullarında kendi sanayicisini, kendi esnafını ortada bırakan hükümet, rekabete aykırı bir şekilde fındığın Türkiye’sini yabancı kartele teslim ediyor. Ferrero, Düzce’de entegre tesis kurmuyor, yine fındık kırma fabrikası kuruyor. Türkiye’de zaten 170’e yakın benzer işletme var. Şimdi Ferrero tamamen robotik bir fabrika açarak istihdam sağlamadığı gibi, yüksek kapasitede tek bir işletme ile mevcut çalışan yerli kırma fabrikalarının da kapanmasına yol açarak, yerli sanayiciyi bitirecekler” dedi. Cemil CiğerimErdal Sarıkaya, Gezi’de polisin attığıgaz kapsülüyle bir gözünükaybetmişti
Erdal Sarıkaya, Gezi’de polisin attığı gaz kapsülüyle bir gözünü kaybetmişti figure > Gezi Direnişi sırasında polisin attığı biber gazı kapsülünün gözüne isabet etmesiyle bir gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya’dan, polislerin bulunması için açtığı davada karşı tarafın avukatlık masrafı için bin 362 TL vekâlet ücreti istendi. Para talebine tepki gösteren Sarıkaya, “Sonuçlanmamış mahkemenin parasının peşine düştüler. Vurulan benim, hayatı karanlığa mahkûm edilen benim, üstüne para ödeyecek olan yine benim. Bir de kara kalemle IBAN numarası yazmışlar. Alıştılar IBAN istemeye” dedi. Sarıkaya’nın bir gözünü kaybetmesine neden olan polislerin bulunması amacıyla açtığı dava sürerken, davalı tarafın avukatları için bin 362 TL vekâlet ücreti ödemesi için emniyet kanalıyla dekont gönderildi. Sarıkaya, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, “Ben bölge idare mahkemesine tazminat davası açtım ve kaybettim. Ardından istinafa başvurdum. Aylarca yanıt vermeyen istinaf jet hızıyla 2 haftada verilen kararı onadı. Biz de istinaf sonrası kararı Danıştay’a taşıdık. Orada yargı süreci devam ederken, emniyet kanalıyla avukatlık parası, mahkeme masrafı ve talep masrafı gibi gerekçelerle para istiyorlar. Yargı süreci tamamlandığında borcumu öderim. 5’li çeteye bu ülkeyi peşkeş çekenler sonuçlanmamış davanın parasının peşine düştüler. Geziye olan kin ve nefret her ortamda kendini gösteriyor” diye konuştu. Sarıkaya’nın avukatı Danış Akpolat ise, “Bu süreçte bozma kararı gelmezse Anayasa Mahkemesi ve uluslararası yargı anlamında gerekli haklarımızı ileri süreceğiz. Şu an sadece Danıştay kararını bekliyoruz” dedi. İlayda KayaDoğru Parti Genel BaşkanıRifat Serdaroğlu, Sağlık Bakanlığı’ndan istifasının perde arkasınıanlattı
Doğru Parti Genel Başkanı Rifat Serdaroğlu, Sağlık Bakanlığı’ndan istifasının perde arkasını anlattı figure > Neden Rifat Serdaroğlu? Ege Üniversitesi İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ni bitirdi. Bergama Belediye Başkanlığı, 19, 20 ve 21. dönem İzmir milletvekilliği ile sağlık bakanlığı ve devlet bakanlıkları yaptı. DYP’de yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcılığı ve teşkilatlanmadan sorumlu genel başkan yardımcılığı görevlerini üstlendi. Son olarak, Çoban Ateşi Hareketi adlı bir demokrasi platformu oluşturup Anadolu’yu dolaştı ve altı ay önce hareketi bir siyasi partiye dönüştürerek Doğru Parti’yi kurdu. Serdaroğlu’nun “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla gözaltına alınması hukukta reformun konuşulduğu şu günlere denk gelince bize de sormak kaldı. - Sayın Erdoğan’ın taktiğidir. Bekletir, bizim hareketimizin gelişmesini takip eder, tutuklanmamız mı yoksa serbest kalmamız mı ona yarar, buna göre karar verir. Türkiye’de bugün hukuk yok… - AKP’nin son zamanda il ve ilçe teşkilatlarında çalışan hukukçulardan 2 bin 200 kişiyi savcı ve yargıç yaptılar, bunlar hiç sizi dinlemiyor bile. Bir gözü dosyada bir gözü Saray’dadır bunların.- Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki: “Beni bağlamaz”… Kardeşim seni ne bağlar? Anayasa bağlamaz, yasalar bağlamaz, yargı bağlamaz, TBMM zaten bağlamaz… Ne bağlar?- Kendisinden önceki 11 cumhurbaşkanı nasıl gittiyse o da gidecek. “Ben gitmem”, yok öyle şey. Seçimi kaybettiğin an gideceksin. Biz siyasetin paralı hale gelmesinden ülkeyi kurtaracağız.- Tansu Çiller nerede, Tayyip Bey’in yanında, Süleyman Soylu da yanında. Bunlar merkez sağı patlattılar. Eğer sizin dediğiniz olsaydı AKP iktidar falan olamazdı.- İki şartımız değiştirilemez. Anayasanın ilk altı maddesine sadakat istiyoruz.. İkincisi, biz devri sabık yaratmak istiyoruz, biz hesap sormak istiyoruz. Devri sabık şimdiye kadar yaratılmadı,- Tansu Hanım’dan bir zarf geldi. Tayin kararnamesini Tansu Hanım kendi imzalamış, benim müsteşarımı alıp diğerini vermek istiyor. Korumanın önünde kâğıdı yırttım ve ona da “Çık dışarı” dedim. Adam dondu kaldı…- Yalım Erez’in bir yakını geldiği takdirde belli tarikatların Sağlık Bakanlığı’nda etkili olması mümkün olabilecekti. AKP, geldiğinden beri Sağlık Bakanlığı’nın büyük çoğunluğuna hâkimdir..- Kısa süre önce Cumhurbaşkanı’na hakaretten gözaltına alındınız, öncelikle geçmiş olsun diyelim, bildiğim kadarıyla bu ilk değildi… Her hafta iki dava geliyor, 120’yi geçti. Yetişebildiğim yerlere kendim gidiyorum, yetişemediğim yerlere avukat arkadaşlarımdan rica ediyorum. Hiç gidemediğimiz de oluyor. 2007’den beri internet ortamında yazı yazıyorum. Ne bileyim, Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesinde haftalık çıkan bir gazete o yazıyı beğeniyor, yayımlıyor. Oradaki savcı bana cumhurbaşkanına hakaretten soruşturma açıyor. Şu an benim yerel mahkemelerin verdiği 5 yıl 8 ay hapis cezam var. Üç istinaf mahkemesinde görüşülüyor bu yerel mahkemelerin kararı.- Hakkınızda 120’yi aşkın dava açıldığını söylediniz, genellikle cumhurbaşkanına hakaretten mi? Davaların açılma sebebi o, hiçbiri hakaret değil. Kendi söylediklerini tekrar etseniz bile dava açıyor avukatları. Belki de geçim kapısı yaptılar bunu, ciddi tazminatlar da ödüyoruz. Eğer mahkemelerde hâkimler orta yaşın üzerindeyse kadın-erkek fark etmiyor, beraat etme şansımız var. Ancak AKP’nin son zamanda il ve ilçe teşkilatlarında çalışan hukukçulardan 2 bin 200 kişiyi savcı ve yargıç yaptılar, bunlar hiç sizi dinlemiyor bile. Bir gözü dosyada bir gözü Saray’dadır bunların. 2007’den itibaren FETÖ’nün savcılarıyla kavga ettim, şimdi AKP’nin savcılarıyla uğraşıyorum. Bu mücadeleyi sürdüreceğim… - Türkiye’nin hukuk karnesi hiçbir zaman mükemmel olmadı. Herkes kendi zenginini yarattı, herkes kendi adaletini inşa etti. Uzun yıllardır siyasetin içindesiniz. Bugünü daha vahim yapan nedir?Geçmiş dönemdeki iktidarlar, içinde benim olduğum hükümetler, partiler dahil, bizler de hata yaptık. Zaten bizler hata yapmasaydık, Sayın Erdoğan gibi bir insanın bu mevkilere gelmesi mümkün değildi. Bizim hatamız var, çok yanlışlar yaptık. Ama hiçbir zaman bu yönetim gibi bir yönetim görmedim. Ben bunlara “utanmazlar iktidarı” diyorum. - Siyaset bugün ittifaklarla yürüyor. Siz var olan partilerden birinde siyaset yapmak yerine niye yeni bir parti kurdunuz?Türkiye’de 18 yıldır AKP iktidarda. Bir de onun en iyi destekçisi Sayın Bahçeli var. Bahçeli’den İYİ Parti, AKP’den de Deva ile Gelecek Partisi çıktı. Tabii onların niye çıktığını da bilemiyorum. 2019’a kadar başbakanlık, ekonomiden sorumlu bakanlık gibi çok önemli görevlerde bulundu ikisi de… Peki, bir özeleştiri yaptınız mı kardeşim? Neden hiçbir soygunu Türk milletine anlatmadınız? İktidar partisinin içine Perinçek’i de katmak lazım tabii, Bremen Mızıkacıları gibi oldular. Cumhuriyetin en önemli kurumlarından biri olarak CHP kaldı, onun da tek başına veya ittifak halinde AKP’yi yenebileceğine inanmıyorum. Parti kurmadan önce, Sayın Kılıçdaroğlu’nu da ziyaret ettim. 45-50 dakika görüştük, ona anlattım bu durumu. Bizim daha önce bakan-genel müdür olarak münasebetlerimiz vardı. Hakikaten kendisini çok severim ve saygı duyarım. Dedim ki: “Bu şartlarda muvaffak olamazsınız. Salı gününden salı gününe konuşmaları okuyarak AKP ile mücadele edemezsiniz. Türk milletine iyi anlatmalısınız. Bir tufan geliyor mu, o zaman partinizi Nuh’un Gemisi gibi yapın” dedim. İYİ Parti’ye bakıyoruz… Merkez sağda konumlanması gerekirdi. Ama öyle bir parti oldu ki, Koray Aydın istediği zaman Meral Hanım’ı devirebilir. Biz bunları görünce 2.5 sene Çoban Ateşi Hareketi adı altında Türkiye’yi dolaştık. 74 vilayete, çok sayıda ilçeye gittik. - Biz dediğiniz kim? Benim eski siyaset arkadaşlarım. Bugün partide yoklar. Onlardan rica ettim, yeni insanlar girsin dedim. Ben de aday olmayacağım zaten. Büyük kongreye kadar götüreceğim, sonra ülkeyi emanet edeceğim pırıl pırıl gençlere bırakacağım. Türkiye’yi dolaşırken, insanlara “Nedir derdiniz, ne yapalım, ne istiyorsunuz” diye sorduk. “Kurun bir parti” mesajını aldık insanlardan. Bizi merkez sağda siyaset yaptığımızdan beri tanıyorlar. AKP’nin oy havuzunda da en çok bizim oyumuz var. Biz o insanları aldatmadık. MERKEZ SAĞI PATLATTILAR- Tam bu noktada sormak istiyorum: Madem merkez sağı konuşuyoruz. Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar’ın hamleleri olmasaydı AKP bugün iktidar olabilir miydi? Kesinlikle olamazdı ama Tayyip Bey bu işleri çok iyi bilir. Yıkmayı çok iyi bilir. Bugün Mehmet Ağar’ın nerede olduğuna bakarsanız resmi daha net görürsünüz. Sözüm ona Türkiye’ye hizmet etmiş mafya babalarıyla pozlar veriyor ama biz bunların cemaziyelevvelini biliriz. Bizim yanımıza bile gelemezlerdi, hâlâ da gelemezler. Tansu Çiller nerede, o da Tayyip Bey’in yanında, Süleyman Soylu da yanında. Bunlar merkez sağı patlattılar. Eğer sizin dediğiniz olsaydı AKP iktidar falan olamazdı. Merkez sağ Türkiye’nin çimentosudur, esnaf teşkilatı gibi. Ben bunları çok benzetirim. Yani biz yeni parti kurduk, çünkü çaresiz kaldık. Biz bu memleketin sevdalılarıyız. 46 ilde teşkilatımız var. En kısa zamanda seçimlere girebilecek hakkı kazanacağız. İşimizin zor olduğunu biliyorum. Bizler zengin insanlar değiliz İpek Hanım. Biz siyaset yapıp zenginleşmedik. Malımızı sattık, siyaset yaptık. Biz mücadele edeceğiz. HESAP SORMAK İSTİYORUZ- Varsayalım ki Millet İttifakı size “Gel bize katıl dedi”… Bizim selam vermeyeceğimiz iki parti var, biri AKP, diğeri MHP. Bizi 40 sene aynı kazanda kaynatsalar kaynayamayız. Bizim hareketimizin çıkışı Atatürk’tür. Varacağı yer de Atatürk ilke ve devrimlerinin Türk devletine yeniden hâkim olmasıdır. İki şartımız değiştirilemez. Anayasanın ilk altı maddesine sadakat istiyoruz. Türk milleti şemsiyesi altında herkes kendi etnik kökeninde özgürlüklerini, kültürünü istediği gibi yaşayabilir ve devlet buna yardım etmek zorundadır. Bunu yaparız. İkincisi, biz devri sabık yaratmak istiyoruz; biz hesap sormak istiyoruz. Devri sabık şimdiye kadar yaratılmadı, her seferinde daha derin yaralar açtı. Hukuk içinde tabii ki… Hesap sorulmazsa, bu milletin paralarını, pullarını çalanlar, bu milletin başını eğenler hesap vermezse bu işin arkası gelmez. ‘KARDEŞİM SENİ NE BAĞLAR?’- AİHM’nin Selahattin Demirtaş kararı çok tartışılıyor… Bir parti lideri olarak sizin görüşünüz?.. Sayın Erdoğan diyor ki: “Beni bağlamaz”… Kardeşim seni ne bağlar? Anayasa bağlamaz, yasalar bağlamaz, yargı bağlamaz, TBMM zaten bağlamaz… Ne bağlar? Anayasanın 90’ıncı maddesinin son fıkrası şöyle: Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyumsuzluklarda milletlerarası anlaşma hükümleri esas alınır…” Yargıda da ekonomik kararlarda da bu böyle. O zaman sen bunlara uymak zorundasın. Peki, bu ne zaman konmuş? 7 Mayıs 2004… Kardeşim bunu sen koymuşsun buraya, nasıl uymazsın. Uymak zorundasın… - Türkiye siyasetinin en büyük problemi ne dersek? Türk siyasetinin birinci derece sorunu ekonomi ya da dış politika değil ahlaktır. Türk milletinin sorunu AKP’dir. Derhal ve derhal demokratik yolla en erken zamanda yapılacak seçimle mutlaka gönderilmelidir. Kendisinden önceki 11 cumhurbaşkanı nasıl gittiyse o da gidecek. “Ben gitmem”, yok öyle şey. Seçimi kaybettiğin an gideceksin. Biz mutlaka ve mutlaka mal varlıklarından, siyasetin paralı hale gelmesinden ülkeyi kurtaracağız. Milletimiz bize bir yetki verirse mesela biz Hazine yardımı almayacağız. “Hüda-Par Türkiye’nin en tehlikeli terör örgütlerinden biri. Rus silahlarıyla insanların ensesine tek el kurşun sıkarak öldürdükleri yüzlerce insan var. Bunları herkes biliyor. Ama Hüda-Par’ın başkanı yine Saray’daydı. CHP’ye terörist diyorsun, İYİ Parti’ye terörist diyorsun, HDP’ye terörist diyorsun. E, sen görüştün bunlarla, valilere emir verdin. Ama kimse bunları konuşmasın… Hayır kardeşim, sen şah değilsin, padişah değilsin. Halife falan hiç değilsin zaten.” TARİKATLAR KAPIYI HER ZAMAN ZORLADI BU YÜZDEN SAĞLIK BAKANLIĞI'NI BIRAKTIM - Sağlık Bakanlığı da yaptınız. İktidarın belki de en çok tartışılan bu bakanlığı Menzil tarikatının hüküm sürdüğü yerlerden biri olarak gösteriliyor. Sizin döneminizde de bakanlıklara sızma var mıydı? Ben 5.5 ay Sağlık Bakanlığı yaptım. Sağlık kökenli biri de değilim. Maliye kökenliyim. 1993 senesinde Tansu Çiller hükümetinde bize Sağlık Bakanlığı’nı uygun gördüler. Tabii benim en büyük şansım Yıldırım Aktuna’dan sonra bakan oldum. Çok güzel bir kadro bırakmıştı… Tarikatlar meselesine gelince; onlar kapıyı hep zorlardı. Tek sebep değil ama bu yüzden de bıraktım zaten. - Açar mısınız? Müsteşarımı değiştirmek istediler. Ben de “Neden değiştirmek istiyorsunuz. Ben memnunum kendisinden. Bakan değiştirmek istiyorsanız değiştirin. Partide görev yaparım” dedim. “Bir şeyini duymadık, çalışkan adam ama falanca isteniyor” dendi. “Kim istiyor” diye sordum. “Yalım Erez istiyor”… Yalım Erez’in bir yakını gelecek oraya. O geldiği takdirde Türkiye’de belli cemaat ve tarikatların Sağlık Bakanlığı’nda etkili olması mümkün olabilecekti. Bu konuda çok direndim. En son bakanlıkta otururken, Tansu Hanım’ın koruma müdürlerinden biri geldi. Bir zarf uzattı, “Sayın Başbakan size gönderdi” dedi. Aldım, açtım, tayin kararnamesini Tansu Hanım kendi imzalamış; benim müsteşarımı alıp diğerini vermek istiyor. Korumanın önünde kâğıdı yırttım ve ona da “Çık dışarı” dedim. Adam dondu kaldı… 10 dakika sonra Tansu Hanım aradı, “Gönderdiğim kararnameyi yırtmışsınız” dedi. “Siz neredesiniz, müsaitseniz geleyim” diye sordum. Konutta beklediğini söyledi.- Aranızda nasıl bir konuşma geçti?Kendisine “Yırtarım tabii. Kararname öyle tanzim edilmez. Siz başbakan da olsanız bu Türk devletinin binlerce yıllık deneyimden damıtılmış gelenekleri vardır. Kararnameyi bakan olarak ben tanzim ederim. Size arz ederim, kabul ediyorsanız, cumhurbaşkanına arz edersiniz. Cumhurbaşkanı kabul ederse Resmi Gazete’de yayımlanır ve yürürlüğe girer. Siz benim adıma kararname tanzim etmekle beni yok sayıyorsunuz” dedim. İstifamı verdim, Sağlık Bakanlığı’ndan gittim. Menzilciler, AKP geldiğinden beri Sağlık Bakanlığı’nın büyük çoğunluğuna hâkimdir. Onlardan habersiz hiçbir iş yapamazsınız. Doğru Parti’ye hiçbir tarikat ve cemaatçi giremez. Bunlar anayasaya göre yasak, suç işliyorlar. Allah aşkına bir kişi söylesin bana, şu tarikatlar Türkiye için ne üretti? Yanmaz kefen, uçan takunya satıp Mercedes’e biniyorlar. - Koronavirüs sürecinin doğru yönetildiği söylenebilir mi? Hiçbir şey yönetemedikleri gibi bunu da yönetemediler. İnsanlara yalan söylüyorlar. Bir hükümet yaşam hakkı konusunda gerçekleri saklıyorsa o hükümetin orada bir dakika bile oturmaya hakkı yoktur. Hiçbir Avrupa ülkesinde bunu yapamazsınız. Sizi tükürükle boğarlar. Biz milletimize anlatacağız. Bu senin hayatın, çocuklarının hayatı diyeceğiz. TÜRKİYE'Yİ ZOR GÜNLER BEKLİYOR- 20 Ocak’ta Biden ABD Başkanlığı’nı devralacak. 17 Şubat’ta NATO’da zirve var. Mart’ta AB liderleri Türkiye’yi konuşacak. 2021 takvimi önemli günlere işaret ediyor...2021’de çok daha kötü günler göreceğiz. Ben tabii demokrasiye inanmış bir insan olarak asla başka ülkelerin ya da emperyalist devletlerin tahakkümü altına girmeyi kabul edemem. Ne kadar kızarsam kızayım, Tayyip Bey’e hakarete varan konuşmalar yapmalarını da asla tasvip edemem. Ama şu gerçeğin de adını iyi koymalı, Türk milleti iyi düşünmeli. Sonuca değil, nedene bakmalı. Neden geldi bu ambargolar kardeşim? Tayyip Bey bugün mal varlığı sebebiyle ABD’nin derin devleti tarafından rehine pozisyonundadır. Türkiye’yi zor günler bekliyor. AİHM kararıyla ilgili olay martta etkili olur… İpek Özbey15 milyon TL harcanarak yapılan 116 dönümlük Botanik Park'taşimdi koyunlar otluyor
15 milyon TL harcanarak yapılan 116 dönümlük Botanik Park'ta şimdi koyunlar otluyor figure > Şehir hastanesi yapılacak diye sökülen 116 dönümlük Botanik Park, hastane projesinin iptal olmasıyla kaderine terk edildi. Ordu’nun Altınordu ilçesinde 2015 yılında 15 milyon TL harcanarak yapılan ve resmi törenle açılan 116 dönüm üzerine kurulu Botanik Park, şehir hastanesi yapılacak diye söküldü. Hastane projesinin de rafa kaldırılmasıyla kaderine terk edilen park alanında hayvanlar otluyor. Ordu’nun Altınordu ilçesinde, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca 15 milyon liralık harcamayla 2015 yılında 116 dönüm arazi üzerine kurulan, içinde oturma alanları, yürüyüş parkuru, kır düğünü alanı, ağaç fidanları, çeşitli bitkiler ve sosyal tesislerin olduğu tek Botanik Parkı, 2016 yılında Büyükşehir Belediyesi’ne devredildi. Ancak Sağlık Bakanlığı tarafından kente yapılması planlanan 800 yataklı şehir hastanesi için yeterli büyüklükte arazi bulunamayınca Botanik Park, 2017 yılı mayıs ayında yapılmasına karar verilen şehir hastanesi tahsisi için söküldü. Etrafında Ordu’nun ilk yerleşim yeri olması nedeniyle tarihi kalıntıların bulunması ve aynı zamanda dere yatağı sınırında olması nedeniyle hastane projesinden de vazgeçildi. Botanik Park üzerindeki ağaçlar, fidanlar ve tüm yapılanlar da adeta yağmalandı. 15 milyon TL harcanan bu alan hayvanların otlak alanına dönüştü. CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel, Botanik Park için harcanan 15 milyon TL’nin o dönemde 5.2 milyon dolar ettiğini, bugün ise bu harcamanın karşılığının 39 milyon TL olduğunu belirterek bu kamu zararının sorumlularından tahsilini ve haklarında soruşturma açılmasını istedi. Ordu Çevre Derneği Başkanı Ertuğrul Gazi Gönül de “15 milyon TL çöpe gitti. Bu, halkın parasıydı. Toprağa gömüldü” dedi. Cemil CiğerimPandemiyle zor günler geçirildi, toparlanma sinyalleri var
Pandemiyle zor günler geçirildi, toparlanma sinyalleri var figure > Taşımacılık sektörü, talep dalgalanmalarının ve tedarik zinciri bozulmalarının öne çıktığı, yolcu taşımacılığının durma noktasına geldiği zorlu bir yılı geride bıraktı. Ancak KPMG Türkiye ve İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi işbirliğiyle hesaplanan Lojistik Güven Endeksi’nin, 2021 için olumlu sinyal verdiği belirtildi. KPMG Türkiye Taşımacılık Sektör Lideri Yavuz Öner, “Üçüncü çeyrekte pozitife dönen görünüme, dönem içerisinde hafifleyen kısıtlamalar, iyileşen küresel ticaret ve yükselen e-ticaret hacmi katkı sağladı” dedi. ABD ve Çin arasında ticaret trafiğinde artış yaşandığını, ülkeler arasındaki tıbbi malzeme ticaretinin de bu trafiği desteklediğini söyleyen Öner, “E-ticaret, taşımacılık sektörü için en önemli ivme kaynakları arasında yer almaya devam ediyor. Türkiye çok ciddi bir e-ticaret potansiyeline sahip ve bu da orta vadede kargo taşımacılığına talebi canlı tutacaktır. Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre, e-ticaret hacmi 2020 yılının ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 64 artışla 91 milyar lirayı aştı” dedi.YÜZDE 20’LİK DÜŞÜŞDördüncü çeyrekle ilgili beklentilere de değinen Öner, şunları söyledi: “Alt endekslere bakıldığında, sektörün iş durumu koşullarına ilişkin endeks halen pozitif görünmesine rağmen, bir önceki çeyreğe kıyasla yaklaşık yüzde 20’lik düşüş gösteriyor. İş hacmi beklentilerine yönelik endeks de çeyrek bazındaki yaklaşık yüzde 10’luk düşüşe karşın 123.44 olarak ölçülerek, pozitif görünüme işaret ediyor. Bu hafif düşüşleri son çeyrekte ikinci dalgayla birlikte geri gelen kısıtlamalara bağlamak mümkün, ancak bir kez daha sektörde beklentilerin büyük ölçüde pozitif olduğunu belirtmekte fayda var.”HAREKETLİLİK BEKLENİYORSektörde şirket birleşmesi ve satın almalarına ilişkin beklenti endeksinin, güçlü görünümüyle dikkat çektiği vurgulandı. Birleşme ve satın alma beklentilerine yönelik endeks, yaklaşık yüzde 14’lük bir artışla 140.63’te yer alıyor. Bu durum, e-ticaretin lojistik sektörü üzerindeki yoğun etkisiyle açıklanıyor. E-ticaret sektöründeki perakende devleri kendi lojistik şirketlerini kuruyor ve kargo taşımacılığı üzerindeki yatırımlar da bir artışı beraberinde getiriyor. Böylelikle, e-ticaret altyapısına yönelik yeni kargo şirketleri ve depoculuk yatırımları gözleniyor. cumhuriyet.com.trPandemi sürecinde ikinci el satışlarıyüzde 83 azaldı
Pandemi sürecinde ikinci el satışları yüzde 83 azaldı figure > Pandemi sürecinin başladığı ilk aylarda yoğunluğun yaşandığı ikinci el araba piyasası, fahiş zamlardan dolayı uzun süredir durgunluğunu koruyor. Pandemi döneminde ikinci el otomobil satışlarında yüzde 83 azalma gözlemlenirken, oto galericiler “eskiden yüzüne bakılmayan” ağır hasarlı arabaların bu dönemde rağbet gördüğünü söyledi. Kocaeli’nde oto galerici işleten Mesut Şengül, “Geçen yıl 100 bin TL’ye satılan araç, bu sene 200 bin TL oldu. Eskiden ağır hasarlı, pert kayıtlı araçlar satılmıyordu. Şimdi yüzde 50 düşük diye insanlar onları alıyor” diye konuştu. cumhuriyet.com.trFuat Ergin:‘Haksızlığa susarak yaşanmaz’
Fuat Ergin: ‘Haksızlığa susarak yaşanmaz’ figure > Gazetemiz yazarı Barış Terkoğlu ve gazeteci Barış Pehlivan’ın “Metastaz” kitabının ikincisi “Metastaz 2: Cendere”nin yayımlanmasının ardından söz ve bestesini ünlü rapçi Fuat Ergin’in yaptığı şarkı ve klibi dijital platformlarda dinleyicileriyle buluştu. “İmtiyazlı adalet, boşa hapis yatmakTehditlerin gölgesinde hâkim ve savcılarTetikçi kalemler, troller internetteYeterli parası olan suçluysa da serbestBorsa ile açılır kapılar ardına kadarMenteşesi yerinden kopNefes alamamak, yağma, talan, istila!Hürriyet mücadelesi ile tabuları yıkmakHaksızlığa susarak yaşanmazBırakmadan bağımsızlık ülküsünü anlaAydınlık için mücadele inadına haklaCumhuriyet’e olan borcumuz ödenecek başta!”Bu sözler çok şeyi anlatıyor. Yazıldı, çizildi, sonra yine yazıldı. Duymak, anlamak istemeyenler, yine kapadı gözlerini, tıkadı kulaklarını... Haksızlık her yerde, adaleti mumla arar olduk. Şimdi de müzikle isyanı haykırma zamanı. Gazetemiz yazarı Barış Terkoğlu ve OdaTV Yayın Yönetmeni gazeteci Barış Pehlivan’ın Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıkan “Metastaz 2: Cendere”nin yayımlanmasının ardından söz ve bestesini ünlü rapçi Fuat Ergin’in yaptığı şarkı dijital platformlarda dinleyicileriyle buluştu.RAP İSYANDIRŞarkının klibi, kitap dağıtım şirketi olan Emek Kitap’ın deposunda Akın İshakoğlu yönetmenliğinde çekildi. Klibin görüntü yönetmenliğini ise Ferhat Kılıç üstlendi. Kitapları çok geniş bir okur kitlesine ulaşan Barış Terkoğlu’na müziği, daha da önemlisi rap müziği kullanma fikrinin nasıl çıktığını sorduk. Terkoğlu, “Kitabı yazdıktan sonra bu kadar konuyu ‘özce nasıl anlatabiliriz’ diye düşündük. Kuşkusuz söyleşiler, haberler bir yol. Ama sanat daha kalıcı, daha yaratıcı bir öz arayışı. Belki binlerce kelimeyi şiirde bir imgeyle tarif edebiliyorsunuz. Bir şarkı yapma ve bu şarkıyla kitabı anlatma fikri Barış Pehlivan ile birlikte aklımıza geldi. Son dönemde yeni kuşakların rap müzik dinlediğini de görüyoruz. Sözün öne çıktığı melodilerle; sorunlarını, isyanlarını dışa vuran bir nesil var. Elbette rap müzik yapanlar arasında da farklı eğilimler görülüyor. Kitabın politik meselelerini gençlerle tanıştırmak, kitabın hikayesini bir sanatçının yaratıcılığıyla birleştirmek için doğru kişiyi bulmak gerekiyordu” diyor. Rap, İngilizce sözlük anlamına da bakarsak “Ağır eleştiri”, aslında isyanın sesi. Fuat Ergin, ülkemizde rap müziğin sevilen ismi ve en çok dinlenenlerinden biri. Terkoğlu ise Ergin için “Türkiye’de rap müziğin en eski isimlerinden biri. Öte yandan müziğini politik bir ifade aracı olarak da gören, bunda da ısrar eden bir sanatçı” diyor ve ekliyor: “Çok daha eski bir geçmişi olsa da ben de Barış da onun müziğiyle Gezi direnişi döneminde tanışmıştık. Hatta TGB’ye üye olmasını haberleştirmiştik.” Terkoğlu, Ergin ile ortak dostları sayesinde daha kitap çıkmadan buluşmuş. Terkoğlu, “Biz Fuat’a bir sunum hazırladık. Kitapta neleri yazdığımızı aktardık. Kitabın ana fikrini özetledik. Anahtar kelimeler çıkardık. Öte yandan Türkiye için umutsuzluk üreten bir şarkı olmasını da beklemediğimizi söyledik. Dinleyenlere umut vermesini istiyorduk” diyor. Rap müziğe söz olan, diziler ya da filmler için örnekler var. Ama o güne kadar bir kitap için böyle şeyler yapılmamıştı. Terkoğlu Ergin’in niyetlerini çok iyi anladığını söylüyor ve şu ifadeleri kullanıyor, “Önce müziği ortaya çıkardı. Ardından sözlerini yazdı. Beğendik. Dinledikçe de dilimize dolandı. İlginçtir, kitap tanıtımları başladığında en az kitap kadar müzik de ilgi gördü. Bu da elbette Fuat’ın başarısı. Çok talep geliyordu. Müziğin tamamını da bir klip ile dinleyicilerle buluşturduk. Eminim kitabı okumayanlar da müziği severek dinleyecek. Belki kitabı da merak edecek. Kitabı okuyanlar ise müziğin vurgularını daha iyi anlayacak.”AYDINLIK İÇİN MÜCADELE...Gündem yaratacak olayları, önemli siyasal tartışmalar doğuracak operasyonları ele alan, perde arkasını aralayan ve bilinmeyenleri deşifre eden kitabın şarkısının sözleriyle ilgili ise müzisyen Ergin, şunları söylüyor; “Aydınlık için verilen mücadelenin bir parçası olmak, iki cesur yazarın sesi olmak ve düşüncelerini özetleyebilmek son derece gurur verici. Bu çalışma benim için salt bir proje değil. Bu çalışmanın duygusu, benim hip hop kültürüne girmeme ve rap’e başlamama sebep olan itici güç ile aynı paydada... Sessizliğe susarak yaşanmaz hepimizin mottosu. İki ayrı disiplin olan yazarlık ve rap müziği bu şekilde bir araya getirdiğimiz için de ayrıca çok mutluyum. Uyuyan ve uyuma taklidi yapan herkesin duyacağı bir alarm zili ürettik.” Öznur Oğraş ÇolakSanatta bu hafta
Sanatta bu hafta figure > Sanatta bu hafta 10 ESERLİK SEÇKİ FUARDABorusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan bir seçki ile bu yıl 15’incisi gerçekleştirilen Contemporary İstanbul kapsamında, teamLab’ın “Su Taneciklerinin Evreni” adlı yeni medya eseri, Sarkis’in “Karanlığın Işığı” yapıtı, Kathrin Stumreich’in “Egemenlik” yerleştirmesi, Ola Kolehmainen’ın “Ayasofya Yıl 537 III”, Frank Thiel’in “Perito Moreno #18 ve Boomoon’un “Boğaz’da Balık Oyunu No. 6” başlıklı fotoğrafları ve Choe U-Ram’ın “Una Lumino Portentum” adlı heykeli yer alırken; pentür kategorisinde Ian Davenport’un “Akan Çizgiler: Koyu Kırmızı (Akış)” ve Markus Linnenbrink’in “Şuandanitibarenişleribirazdahaciddiyealmak” isimli resimleri ile birlikte Ekrem Yalçındağ’ın Perili Köşk’ün sekizinci katında yer alan kulenin iç mekânına özgü ürettiği “Ev Gibi 2” adlı çalışması ziyaretçilere açıldı. Sanal fuar virtual.contemporaryistanbul.com adresi üzerinden ziyaret edilebiliyor.‘ATLI KÖŞK’TE CAZ KONSERİ’ TRT 2’DEKoronavirüs salgınında ön saflarda mücadele eden tüm çalışanlara teşekkür etmek için TRT 2 tarafından organize edilen “Atlı Köşk’te Caz Konseri” 28 Aralık Pazartesi saat 19.00’da TRT 2’de ekranlara gelecek. Sakıp Sabancı Müzesi’nin evsahipliğindeki konseri vokalde Çağıl Kaya, saksofonda Tamer Temel, gitarda Eylül Biçer üçlüsü verecek. Çağıl Kaya Üçlüsü caz müziğinin sevilen eserlerini ve kendi bestelerini seslendirerek yüreklere umut, çalışanlara şükran iletecek.GEDİK SANAT’TAN YENİ YIL KONSERİGedik Sanat; resmi Youtube hesabı üzerinden 30 Aralık’ta İstanbul Gedik Üniversitesi Piyano Festivali kapsamında Emre Elivar’ın yorumladığı Üç Piyano Parçası (D 946), 31 Aralık’ta ise Önder Baloğlu liderliğinde Gedik Filarmoni Orkestrası yorumuyla Keman ve Yaylı Orkestra İçin La Majör Rondo (D 438) eserlerini saat 21.00’de yayımlayacak. 31 yıllık kısa yaşamına birçok şaheser sığdırmayı başaran Schubert, Beethoven’ın müziğinden aldığı ilhamı özellikle vokal müzik sanatına lied’ler vasıtasıyla taşımış ve oldukça önemli bir literatürün gelişmesine sebep olmuştur. Haydn, Mozart ve Beethoven’ın müziğinden etkilendiği düşünülen besteci yaratılarıyla kendinden sonraki bestecilere oldukça zengin eser çeşitliliği bırakmıştır.YENİ YILIN İLK FİLMİ ‘85 YAZI’İstanbul Film Festivali Çevrimiçi Gösterim Programı kapsamında 2021’nin ilk üç ayı boyunca her hafta sonu üç farklı film gösterime girecek. İlk gösterimler yeni yılın ilk gününde saat 21.00’de başlayacak. Yılın ilk haftasının ilk filmi François Ozon’un son filmi “85 Yazı” olacak. 2 Ocak’ta Berlin Film Festivali’nde “En İyi Senaryo” ödülünü kazanan “Bad Tales”, 3 Ocak’ta da “Fotoğrafı Göster: Jim Marshall’ın Hikâyesi” adlı belgesel gösterime girecek. (filmonline.iksv.org) Öznur Oğraş Çolak