Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Friday, 11.07.2025, 01:05 PM (GMT)

News - Haberler

Fahrettin Altun'dan Twitter'a tepki: "Böylesine fütursuzca sansür asla kabul edilemez"

Fahrettin Altun'dan Twitter'a tepki: "Böylesine fütursuzca sansür asla kabul edilemez" Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Twitter'ın Bakan Soylu ve MHP lideri Bahçeli'nin paylaşımlarına kısıtlama getirmesine Twitter üzerinden tepki gösterdi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Twitter'ın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bazı paylaşımlarına kısıtlama getirmesine tepki gösterdi.Fahrettin Altun, Twitter'a yönelik yine Twitter hesabı aracılığıyla yaptığı açıklamada, "Sosyal medya platformlarının her geçen gün siyaset kurumunun ve millet temsilcilerinin sesini kısarak toplumları kuşattığına şahit oluyoruz. Demokrasinin özü olan halk iradesinin ve halk temsilcilerinin böylesine fütursuzca bir sansüre maruz kalması asla kabul edilemez" dedi."Toplumları ifsad etmek, millî ve manevi değerleri yok sayarak her türlü gayriahlaki hareketi meşru göstermek, marjinal grupların eylemlerini toplumların geneline isnat ederek dünyayı “sanal kaotiklik” illüzyonuna mahkum etmek ne yazık ki bu platformların misyonu haline gelmiştir" diyen Altun, sosyal medya platformlarının "Küresel sömürü düzeninin bir başka faaliyet kolu" olduğunu belirtip, "Bu keyfiliğin ve cüretin sonu tüm değerlerin bir bir silindiği ve zihinlerin yalanlarla tutsak edildiği bir dünyadır. Asla izin vermeyeceğiz" ifadelerini kullandı.İşte Altun'un tweet'leri:/Archive/2021/2/6/132242905-faltun1.jpg/Archive/2021/2/6/132257749-faltun2.jpg/Archive/2021/2/6/132313296-faltun3.jpg cumhuriyet.com.tr

Kılıçdaroğlu'ndan hükümeteçağrı: Zorlukçıkarmayınız

Kılıçdaroğlu'ndan hükümete çağrı: Zorluk çıkarmayınız CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çiğli Tramvayı Temel Atma Töreni'nde açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, CHP'li belediyelerin hükümet tarafından sürekli bir engelle karşılaştığını belirterek, iktidara çağrıda bulundu: "Bizim belediye başkanlarımıza zorluk çıkarmayınız. Hiçbir koşulda siz CHP'nin kendi beldesindeki yurttaşlara hizmet götürmesini engelleyemezsiniz. Engelleme gücünüz de kapasiteniz de yoktur sizin" CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Çiğli Tramvayı Temel Atma Töreni'ne katıldı. Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları şu şekilde: “Martın sonu bahar dedik, bahar oldu. Ama bütün Türkiye'ye getireceğiz martın sonunu. Bütün Türkiye'ye huzuru, birlikteliği getireceğiz. Bu konuda çok kararlıyım, azimliyim. Hiçbir güç beni inandığım yoldan döndüremeyecektir. Halkla birlikte bu ülkeye demokrasiyi getireceğiz. Kaygıyı, tasayı uzaklaştıracağız.Yeni aldığımız bütün belediyelerde göreceksiniz mali gücü yüksek, uluslarlarası saygınılğı olan belediyeleri yeniden inşa edeceğiz. İhalelerimiz her zaman olduğu gibi saydam olacak, öyle adamını getir alsın yok. Bizim belediyelerde bütün ihalaler şeffaf, halka açık. Herkes Türkiye’de şunu bilmeli CHP'li belediyeler tıkır tıkır çalışıyor. Belediyelerden başlayarak hizmeti kendi halkımıza yapacağız. Londra’daki bir avuç tefeciye dünyanın faizini ödüyorlar. Döviz faiz endeksli politikayla bir ülkeyi yönetemezsiniz. Kiminle muhatap olsanız ailesinde mutlaka bir işsiz var. On milyonu aşkın işsizimiz var. Saray'da oturanlar bunu bilmiyor. Saray'da bir maaş yetmiyor. 5 maaş alanlar var. Tuzu kuru onların. Bizim belediye başkanlarımız pandemi döneminde tarih yazdı. Esnafın sorunlarının giderilmesi için her türlü çaba, emek gösterildi. On binlerce öğrenciye tablet dağıtıldı. Binlerce çocuğun internetten yararlanması için imkanlar sağlandı.  Devletin yapamadığını 11 belediye olarak yapmaya talip olduk ve yine aynı çağrıyı hükümete İzmir’den yapıyoruz.Biz siyaseti köşeyi dönmek için değil, halk için yaparız. Siyaseti zenginleşme aracı olarak görmeyiz. Onlarla aramızda siyahla beyaz kadar fark vardır. Halk belediyelere yardım yapmak istiyordu, tahammül edemediler. Paralara el koydular vermediler. CHP'li beledyeler başarısız olsun istediler. Ben belediye başkanlarımızı uyardım; önünüze engeller çıkarılıır bundan sonra da çıkarılacak hiç bir belediye başkanının şikayet etmeye hakkı yok. Engel varsa engeli aşacaksınız dedim. Paralara el koydular ne yaptık askıda fatura dedik. On binlerce kişinin faturası ödendi, aracı belediye oldu. Demek ki hangi engel çıkarılırsa çıkaralsın aşmasını bileceğiz. Ben burdan hükümete tekrar sesleniyorum, Bizim belediye başkanlarımıza zorluk çıkarmayınız, onlar yasal olarak halka hizmet etmek için ellerinden gelen çabayı gösteriyor. Hiçbir koşulda siz CHP'nin kendi beldesindeki yurttaşlara hizmet götürmesini engelleyemezsiniz. Engelleme gücünüz de kapasiteniz de yoktur sizin.” cumhuriyet.com.tr

CHP’den Yalovaçıkarması!

CHP’den Yalova çıkarması! CHP’li Ali Mahir Başarır, ismini vermeden Yalova Milletvekili Özcan Özel’in istifasına değinerek, “Yalova’da bir milletvekilimiz gitti. Ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin Yalova’da 135 milletvekili var, bunu herkes böyle bilsin” ifadelerini kullandı. CHP Mersin Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Ali Mahir Başarır, Yalova İl Başkanı Mehmet Gürel, seçilmiş Belediye Başkanı Vefa Salman, CHP Yalova İlçe Başkanları ve yöneticileri ile birlikte 4 günlük yoğun çalışma programı gerçekleştirdi.Dört günlük yoğun programın sonunda Yalova’nın Çiftlikköy, Çınarcık ve diğer ilçelerinden çoğunluğu genç olmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi’ne 500 yeni üyenin katıldığı rozet takma töreni düzenlendi.Tören öncesinde CHP’ye katılan yeni üyelere seslenen CHP’li Başarır, “Değerli yol arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisi, otellerde, masa başlarında kurulan bir parti değildir. Kurutuluş mücadelesinin, alın terinin, Kuvayı Milliye’nin, devrimlerin partisidir. O yüzden yaklaşık 100 yıldır dimdik ayaktayız. Biz hiçbir emperyalist güçlere boyun eğmedik. Mecliste bize seçim kaybettiniz dediler. Evet, seçim kaybettik ama namusumuzu ve şerefimizi asla kaybetmedik dedik” sözlerini dile getirdi.“BİZİM SORUNUMUZ TEK ADAMLA, SARAYLA, ADALETSİZLİKLE, HAKSIZLIKLA, HUKUKSUZLUKLA…”İl ve ilçe başkanlarıyla 4 gündür Yalova’da çalıştıklarını ve daha da çalışacaklarını belirten CHP’li Başarır, “Yalova’da bir milletvekilimiz gitti. Ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin Yalova’da 135 milletvekili var, bunu herkes böyle bilsin. Bizler gelip geçiciyiz. Havadan milletvekili olarak inmedik. Bizleri Yalova halkı, Mersin Halkı seçti. Eğer istifa gibi bir irademiz olacaksa önce onlara sormalıyız. Halk bizi kapının önüne koymadıkça kendi irademizle istifa edemeyiz. Bizim birbirimizle sorunumuz yok. Bizim sorunumuz tek adamla, Sarayla, adaletsizlikle, haksızlıkla, yolsuzlukla ve yapılan hukuksuzlukladır. Biz çok güçlü ve onurlu bir aileyiz. Bizim milletvekillerimiz, genel başkanlarımız değişebilir. Bizim değişmeyen tek bir liderimiz var. O da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.Değerli arkadaşlar Demokrasi için bu partide kalmalıyız. Başkanlarımızla Pazar geziyoruz, çarşı, esnaf geziyoruz, insanlar kan ağlıyor. Sefaletle mücadele için bu partide kalmalıyız” sözlerini ifade etti.Erdoğan'a: "O yürek bende var, istifa et"Cumhurbaşkanının Boğaziçili öğrenciler için söylemlerine dikkat çeken CHP’li Başarır, “Bu ülkenin Cumhurbaşkanının açıklamalarına bakın, pırıl pırıl gençleri terörist ilan ediyor. Sürekli CHP’ye hakaret ediyor. Bugün çıkmış diyor ki ‘yürekleri olsa bana istifa et diyecekler’ diyor. O yürek bende var, istifa et” dedi."DARBEYİ FETÖ MÜ YAPTI, ABD Mİ YAPTI ONA HALK KARAR VERİR"Konuşmasında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya da değinen Ali Mahir Başarır, “Dün Soylu darbeden bahsediyor. Darbeyi FETÖ mü yaptı, ABD mi yaptı ona halk karar verir. Ama Yalova’da bir darbe yapıldı, onu sen yaptın Soylu. Eğer zerre kadar onur ve vicdanın varsa Yalova’nın seçtiği belediye başkanını yarın görevine iade et. AKP döneminde alınan bir memur yolsuzluğa başlıyor. Benim belediye başkanım bunu ortaya çıkartıyor. Belediye başkanımızı görevden alıyorsun. Sizin için haksızlık, adaletsizlik bir şeref madalyası, bizim için ise bir utanç meselesidir” dedi."DP VE DSP’NİN BİR ÖNCEKİ İL BAŞKANLARI DA CHP’YE ÜYE OLDULAR"CHP’li Ali Mahir Başarır sözlerine şöyle son verdi:“Dört gün boyunca, Yalova’da hastanedeki vatandaşlarımızı ziyaret ettik. Kapıları işaretlenen Alevi yurttaşlarımızın yanına gittik, Roman Mahallemize gittik. Termal, Çiftlikköy, Çınarcık, Armutlu, Altınova ilçelerimize; Taşköprü, Subaşı, Kaytazdere, Koru, Esenköy beldelerimize, köylerimize gittik. Bu süreçte Çiftlikköy, Çınarcık, ve diğer ilçelerimizde 500 yeni arkadaşımızı partimize üye oldular. Demokrat Parti Yalova eski İl Başkanı Sayın Muharrem Er, DSP eski İl Başkanı Cemal Bayram, YTSO Meclis Üyesi Serhat Turan da aramıza katıldılar. Kendilerine bu güzel yuvaya hoş geldiniz diyorum. Sizlerle birlikte iktidara yürümek çok daha anlamlı olacak. Bize şeref verdiniz, onur verdiniz. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, aramıza katılan bu yürekli arkadaşlarımıza, ‘Bu yuva onurlu bir yuva. Dürüst, memleket sevdalılarının olduğu bir yuva, aramıza hoş geldiniz’ diyerek selamlarını iletti.”CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır 4 günlük yoğun Yalova programında gerçekleştirdiği ziyaretlerde şu konuşmaları dile getirdi. cumhuriyet.com.tr

32 yıl süren araştırma: Kahve ve yeşilçayölüm riskini ciddi oranda azaltıyor

32 yıl süren araştırma: Kahve ve yeşil çay ölüm riskini ciddi oranda azaltıyor Japonya'da yapılan bir araştırma, yeşil çay veya kahve tüketiminin daha önce inme ya da kalp krizi geçirenlerin ölüm riskini azalttığını ortaya koydu. Kahvenin, söz konusu hastalıkları geçirmeyen kişilerde de ölüm riskini azalttığı ortaya çıktı. /Archive/2021/2/5/175222210-arseniy-kapran-p99zkwvgbra-unsplash.jpgAraştırmanın başyazarı ve Osaka Üniversitesi'nde halk sağlığı profesörü olan Hisroyasu İso, nüfusun yaşlanmasıyla birlikte kalp ve damar rahatsızlıklarında da artış görüldüğünü belirtti. İso, ortalama yaşam süresini artırmak için inme veya kalp krizi geçiren kişilerle ilgili çalışma yaptıklarını açıkladı.Independent Türkçe'de yer alan habere göre, yeşil çay ve kahveye dair önceki araştırmalar, bunların kardiyovasküler hastalık geçirmeyen ya da kanser olmayan kişilerin kalp sağlığı üzerindeki etkilerine odaklanmıştı.Fakat söz konusu araştırma, inme veya kalp krizi geçirdikten sonra söz konusu içeceklerin tüketilmesinin, tüm nedenlere bağlı ölüm oranına etkisini inceledi./Archive/2021/2/5/175248163-arfan-abdulazeez-oi0fvnhkhy8-unsplash.jpg32 YIL SÜREN ARAŞTIRMAAraştırma ekibi, 1988'le 1990 arasında bir çalışmaya katılan ve yaşları 46'la 76 arasında değişen 46 binden fazla katılımcının verilerini, 2009'da yine bu kişilerden toplanan verilerle birlikte analiz etti. Veriler katılımcıların yaşam tarzı, tıbbi geçmişi ve yeşil çayla kahve tüketimini de içeren beslenme düzenlerini içeriyordu.Medical Xpress'in aktardığına göre, ardından katılımcılar, inme geçirenler, kalp krizi geçirenler ve ikisini de geçirmeyenler şeklinde üç gruba ayrıldı.İnme geçirenlerin bulunduğu grupta, günde en az 7 fincan yeşil çay tüketen kişilerin, nadiren tüketenlere göre ölüm riskinin yaklaşık yüzde 62 oranında az olduğu ortaya çıktı.Bulgular, ikinci grupta günde bir fincan kahve içenlerin, düzenli şekilde kahve içmeyenlere kıyasla ölüm riskinin yaklaşık yüzde 22 daha düşük olduğunu gösterdi./Archive/2021/2/5/175417740-nathan-dumlao-c2y16tc3yo8-unsplash.jpgHAKEMLİ DERGİDE YAYIMLANDIHakemli bilimsel dergi Stroke'ta yayımlanan araştırmada, haftada bir veya daha fazla bardak kahve tüketen ve iki hastalığı da geçirmeyen kişilerin, kahve içmeyen kişilere göre ölüm riskinin yaklaşık yüzde 14 daha az olduğu da tespit edildi.Araştırmacılar, yeşil çay tüketiminin söz konusu hastalıkları atlatanların ileride kardiyovasküler hastalık geçirmesini önleyebileceğini söyledi. Kahveninse sağlıklı bireylerde bunu sağlayabileceğini ekledi./Archive/2021/2/5/175459053-yy.jpg'GEREKSİZ YERE ŞEKER EKLEMEYİN'Öte yandan, araştırmacılar Japonya'daki yeşil çay ve kahve tüketimindeki alışkanlıklara dikkat çekerek diğer ülkelerle arasındaki farklara dair uyarıda bulundu. Zira İso, Japonya'da yeşil çayın genellikle suyla ve şeker katılmadan hazırlandığını belirtti. Kahvenin de genellikle suyla, ara sıra süt ve şekerle yapıldığını ekledi. İso sözlerine şöyle devam etti:"Bu içecekleri en sağlıklı şekilde tüketmek için gereksiz yere şeker eklemeyin"Bununla birlikte, araştırmanın gözlemsel olduğunun altı çizildi. Bu yüzden yeşil çay ve kahvenin kalp kriziyle inme riskini azaltmasının nedeni belirlenemedi. cumhuriyet.com.tr

Elon Musk'tan itiraf: 'Çok aptallık ettik'

Elon Musk'tan itiraf: 'Çok aptallık ettik' SpaceX'in Mars aracı Starship'in SN9 prototipi, 2 Şubat'taki uçuş testinde iniş yaparken patlamıştı. Twitter'da fırlatmaya ilişkin gelen bazı soruları yanıtlayan SpaceX ve Tesla'nın CEO'su Elon Musk, uçuş testinde aptallık ettiklerini söyledi. SpaceX'in ABD'nin Teksas eyaletindeki tesisinde yapılan uçuş testinde SN9, başarılı bir kalkış gerçekleştirmiş ve planlandığı gibi 12,5 kilometre irtifaya ulaşmıştı. Ancak inişe geçtikten sonra dönüş manevrasını yapamayan SN9, infilak etmişti.Patlamanın ardından bazı incelemeler gerçekleştiren uzmanlar, SN9'daki Raptor adlı iki motordan birinin manevra sırasında çalışmadığını tespit etmişti. Bu durumun, SN9'un iniş sırasında yavaşlamamasına ve patlamasına neden olduğu anlaşılmıştı.Musk uçuş testiyle aynı günde Twitter'a ara verdiğini açıklasa da iki gün sonra sosyal medya platformuna geri döndü. SN9'un inişinde neden üç motor yerine iki motor kullanıldığını soran takipçisine "Çok aptallık ettik" dedi. Sonraki uçuş testinde farklı bir yöntem deneyeceklerini ekledi.Başka bir tweet daha atan Musk, "Üç motor çalıştırmamak ve inişte iki motora ihtiyaç duyulduğu bilindiği halde birinciyi hemen kapatmamak aptalcaydı" ifadelerini kullandı.ABD Federal Havacılık İdaresi (Federal Aviation Administration - FAA) ise kazanın ardından Daily Mail'e şu açıklamayı yaptı:FAA'in ticari uzay taşımacılığını düzenlemedeki en büyük önceliği, operasyonların anormallik yaşansa bile güvenli olmasını sağlamaktır. FAA, SpaceX'in Starship SN9 prototipinin iniş kazası soruşturmasını denetleyecek. Bu, insansız bir uçuş testi olmasına rağmen soruşturma, kazanın temel nedenini ve program geliştikçe güvenliği daha da artırmak için muhtemel fırsatları tespit edebilir.SN9'un uçuş testinde yaşanan gecikme yüzünden Musk, daha önce FAA'i eleştirmiş ve "İnsanlık bu kurallarla asla Mars'a gidemez" demişti.Kaynak: Independent Türkçe cumhuriyet.com.tr

50 yılönce Ay yüzeyine bırakılmıştı, yeniden görüldü

50 yıl önce Ay yüzeyine bırakılmıştı, yeniden görüldü Bundan 50 yıl önce Apollo 14 görevinde astronot Alan Shepard tarafından golf sopasıyla vurulan golf topları yeniden görülebilir hale geldi. Görüntü uzmanı Andy Saunders sayesinde topların aslında ne kadar mesafe kat ettikleri de gün yüzüne çıktı. Dünya'nın uzay tarihinde en önemli ve ikonik olaylarından birisi bundan 50 yıl önce Apollo 14 görevinde gerçekleştirildi. 1971 yılında gerçekleştirilen ve üçüncü insanlı Ay görevi olan Apollo 14'de astronot Alan Shepard, iki golf topu ve bir golf sopasını gizlice kendisiyle birlikte Ay'a götürmüştü.Webtekno'nun aktardığına göre, Alan Shepard'ın beraberinde götürdüğü bu eşyalar manevi bir değer taşımıyordu. Aksine, eşyalar tamamen amacına uygun kullanılacaktı. Alan Shepard, Ay yüzeyine indiği sırada golf toplarını ve sopasını çıkararak her iki topla da vuruş yaptı. Alan Shepard'ın Ay yüzeyinde atış yaptığı o toplar, geçtiğimiz gün yenilenen fotoğraflarla yeniden gözüktü.SHEPARD, TOPLARI NE KADAR UZAĞA ATABİLMİŞ?Andy Saunders isimli görüntüleme uzmanı, Alan Shepard'ın golf toplarına vurduğu anları gösteren orijinal görüntüleri yüksek kaliteli hale getirmeyi başardı. Saunders, bu sayede Shepard'ın çok uzaklara vurduğu ikinci golf topunun da görüntülenmesini sağladı. Bu top, en son Shepard vurmadan önce görülmüştü./Archive/2021/2/6/124359193-ay.pngAstronot Alan Shepard, her iki topa da vurduktan sonra bir topun kratere girdiğini, ikinci topunsa kilometrelerce uzağa uçtuğunu açıklamıştı. İşte yüksek kaliteli hale getirilen görüntülerle birlikte o topun ne kadar uzağa gittiği de gözle görülür oldu. Buna göre Alan'ın kratere giden ilk topu yaklaşık 22 metre mesafe almışken ikinci top, beklentinin çok altında olacak şekilde 36,5 metre uzaklaşmıştı. Yani top, Shepard'ın anlattığı kadar uzağa gitmemişti.Yine de görüntü uzmanı Andy Saunders, Shepard'ın topa vurabilmiş olmasının bile büyük bir başarı olduğunu ifade etti. Saunders, Shepard'ın basınçlı ve hareket kısıtlayıcı kıyafet içinde olduğunu, kasklarının vizörü nedeniyle ayaklarını bile görmekte zorlandıklarını söyledi. cumhuriyet.com.tr

DEVA Partili isimden CumhurbaşkanıErdoğan'a 'AFAD' tepkisi

DEVA Partili isimden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'AFAD' tepkisi DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen, afetzedeler için yapılan insani yardım kampanyalarını AFAD koordinasyonuna bağlayan Cumhurbaşkanlığı kararına ilişkin, “İktidar bu karar ile vatandaşlarımızın vicdanlarındaki cömertliği de siyasi bir kalıbın içine sıkıştırarak, insanlarımız arasındaki kutuplaşmayı daha da derinleştirmeye çalışmaktadır” dedi. DEVA Partisi Yerel Yönetimler ve Şehircilik Politikaları Başkanı Mehmet Emin Ekmen, 3 Şubat’ta Resmi Gazete’de yayımlanan insani yardım kampanyalarının AFAD koordinasyonunda yapılmasını içeren Cumhurbaşkanı kararına tepki gösterdi. Ekmen, alınan kararla afet yönetimi konusunda varılması gereken hedeflerden bir adım daha uzaklaşıldığına işaret etti.Ekmen'in konuyla ilgili yazılı açıklaması şöyle:“Ülkemizde uluslararası standartlarda etkin bir afet yönetim kapasitesinin oluşturulması için alınması gereken bunca karar, düzeltilmesi gereken birçok konu, yapılması gereken bir sürü faaliyet varken, afet yönetimi konusunda varmamız gereken hedeflerden bir adım daha uzaklaştığımızı görmek, geleceğe dair ümitlerimizi de zayıflatmaktadır.SİYASİ KALIPAlınan bu karar ile yerel yönetimlerin afetler konusundaki yönetim becerileri zayıflatılacaktır. İktidar bu karar ile vatandaşlarımızın vicdanlarındaki cömertliği de siyasi bir kalıbın içine sıkıştırarak, insanlarımız arasındaki kutuplaşmayı daha da derinleştirmeye çalışmaktadır.AMACI DOĞRULTUSUNDAAfetler nedeniyle yapılan yardımların kim tarafından ve nasıl toplandığı değil, toplanan bu yardımların ihtiyaç sahiplerine en etkin nasıl ulaştırılabileceği alternatifleri düşünülmelidir. Unutulmamalıdır ki, bu yardımları yapan vicdanlı ve cömert vatandaşlarımız için önemli olan tek konu bu yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasıdır. Ayrıca, toplanan bu yardımların amacı doğrultusunda harcanıp harcanmadığını merkezi yönetimler her zaman denetleyebilmektedirler." ANKA

Cumhurbaşkanlığına bağlıKatılım Finans Dairesi Başkanlığıkuruldu

Cumhurbaşkanlığına bağlı Katılım Finans Dairesi Başkanlığı kuruldu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nde, Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi bünyesinde yeni kurulan Katılım Finans Dairesi Başkanlığı'nın görev ve sorumlulukları belirlendi. Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Bazı Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi bugünkü Resmi Gazete'de yayımlandı.Buna göre, 1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 527/Ç maddesinin birinci fıkrasının "a" bendi "Finansal Stratejiler ve Analiz Dairesi Başkanlığı"nın ve "b" bendi ise "Katılım Finans Dairesi Başkanlığı"nın görev ve sorumluluklarını belirledi.Kararnamede, Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi bünyesinde kurulan Katılım Finans Dairesi Başkanlığı'nın görev ve sorumluluklarına ilişkin şunlar kaydedildi:"Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen politikalar doğrultusunda, katılım finans alanında stratejiler geliştirmek, bu stratejiler kapsamında alınan kararların ilgili kamu kurum ve kuruluşları nezdinde uygulanmasını takip etmek ve sonuçlarını Cumhurbaşkanına raporlamak. Katılım finansın geliştirilmesi amacıyla kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları arasında iş birliğini artırmak ve bu alanda koordinasyonu sağlamak.Katılım finansın geliştirilmesi ve katılım finansa yönelik farkındalığın artırılması amacıyla ulusal ve uluslararası faaliyetler gerçekleştirmek, bu tür faaliyetlerde yer almak ve bu faaliyetleri desteklemek. Katılım finans alanında Türkiye’nin uluslararası finansal piyasalardaki konumunu güçlendirmeye yönelik araştırmalar yapmak. Katılım finans alanında yeni finansal araçların sisteme kazandırılması, finansal ürün geliştirilmesi ve çeşitliliğin artırılmasına yönelik çalışmalar yapmak." AA

Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde VAR hakemi Ali Palabıyık

Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde VAR hakemi Ali Palabıyık Süper Lig'in 24'üncü haftasında bu akşam oynanacak Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde Video Yardımcı Hakem (VAR) olarak Ali Palabıyık görev yapacak. Süper Lig'in 24'üncü haftasında bu akşam oynanacak Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde Video Yardımcı Hakem (VAR) olarak Ali Palabıyık görev yapacak.Türkiye Futbol Federasyonu'nun internet sitesinden yaptığı açıklamaya göre; Ülker Stadı'nda saat 19.00'da başlayacak karşılaşmada Ali Palabıyık, VAR hakemliğini üstlenecek. Derbide Video Yardımcı Hakem Asistanlığı (AVAR) görevini ise Serkan Tokat ve Serkan Olguncan yapacak. DHA

Toksik erkeklik ve KırmızıOda

Toksik erkeklik ve Kırmızı Oda Bir süre önce gösterime giren Kırmızı Oda dizisinin uyandırdığı büyük ilginin temel nedeni şiddet konusunu basit bir sansasyon olayının dışına çıkarak ciddi bir biçimde sorgulaması. Bu sorgulama psikolojik bir yaklaşımın dar sınırları içinde kalsa da bu konuda bir farkındalık yaratması açısından çok önemli. Korona döneminde kadına karşı şiddetin yükselmesiyle birlikte toksik (zehirli)  erkeklik kavramı da iyice gündemimize girdi. Erkeklerin kendilerini kadınlardan üstün görmeleri,  yönlendirici, baskın ve otoriter olmaları, her şeyi  kendilerinin bildiklerini sanmaları, yönetimi ve kontrolü hep ellerinde tutmaları,  kısaca erkek olmayı bir ayrıcalık ve üstünlük gibi yaşamaları bugün dünyanın her bir yerinde sorgulanıyor. Kadına karşı baskıya, şiddete, cinsel tacize hayır kampanyaları günden güne yaygınlaşıyor.Bu süreçte milyonları etkileyen yerli TV dizilerinin bu konuya bilinçsizce yaklaşmaları dikkati çekiyor. Kısa bir süre önce çıkan TV Dizi Pusulası, Dizi Eleştirisinin Temelleri kitabımda erkek şiddetinin  kalıtımsal biyolojik bir özellik olarak  çok doğal kabul edildiği, şiddete karşı şiddetin onaylandığı, dahası tek çözümmüş gibi gösterildiği dizileri  örneklerle mercek altına alarak  bu konunun temellerine iniyorum. Erk, güç, iktidar,kontrol, öç alma tutkusu, yıkıcılık dizilerin olmazsa olmazını oluşturuyor. Böylece şiddeti onaylayan, dahası yücelten bir anlayış çerçevesinde fiziksel şiddetten psikolojik şiddete değin şiddetin her çeşidini görüyoruz dizilerde. /Archive/2021/2/6/120524818-kirmizi1.jpgŞİDDET TANRI YAZGISI MI?Şiddete karşı şiddetsiz bir direniş nasıl olabilir,  kadınlar kendilerini nasıl koruyabilirler, kadın dayanışması nasıl gelişebilir, şiddet mekanizmaları toplumun hangi kurumlarında nasıl ortaya çıkıyor, önüne geçmek için ne yapılabilir, şiddete karşı duran olumlu erkek davranış modelleri nasıl oluşturulabilir  gibi  sorunlar ise neredeyse hiç gündeme gelmiyor.  Öyle ki şiddet önüne hiçbir zaman geçilemeyecek olan bir Tanrı yazgısıymış gibi sunuluyor.Bir süre önce gösterime giren Kırmızı Oda dizisinin uyandırdığı büyük ilginin temel nedeni şiddet konusunu  basit bir sansasyon olayının dışına çıkarak ciddi bir biçimde sorgulaması. Bu sorgulama psikolojik bir yaklaşımın dar sınırları içinde kalsa da bu konuda  bir farkındalık yaratması açısından çok önemli. Kırmızı Oda’da gündeme gelen psikolojik öykülerin hepsinin temelinde bir şiddet öyküsü var. Şiddet uygulayanlar kadını  bir insan olarak değil de sadece cinsel bir obje olarak gören erkekler, şiddetin mağdurları ise kadınlar. Çocuk yaşta şiddete uğrayan, hırpalanan, aşağılanan, taciz yaşayan çocuklar,  tecavüze uğrayan, fuhuşa sürüklenen ya da zorla  evlendirilen küçük kızlar,  sürekli şiddet  ve işkence gören kadınlar öykülerin baş kişilerini oluşturuyorlar.  /Archive/2021/2/6/120454802-kirmizi2.jpgÇÖZÜM ÖYKÜNÜN İÇİNDEÖyküler ne kadar dayanma sınırımızı zorlarsa zorlasın psikolojik seanslar çerçevesinde sunulduğu için çözümü de içeriyor.  İzleyici mağdur olanla özdeşleşerek yaşananlar üzerinde düşünme sürecinin (kurtuluş acaba var mı, nasıl?)  içine çekiliyor. Anlatılamayacak olanı anlatabilme, konuşabilme, kısaca travmalarla yüzleşebilme  büyük iniş ve çıkışları olan  çok engebeli bir süreç bile olsa  yaşananlarla mesafe kurulmasını sağlıyor. Mağdur kadınların en büyük sorunu travmaların sorumlusu olarak kendilerini görmeleri, kendilerini suçlamaları. Bu duygudan kurtulmaları  iyileşmelerinin ilk adımını oluşturuyor.  Yüzleşme süreci içinde kimi kadının yolu yavaş yavaş açılırken, kimi de bunu başaramıyor ya da başarmakta zorlanıyor. Ancak birilerinin onları yargılamadan can kulağıyla dinlediğini bilmek, yalnız olmadıklarının farkına varmak çözüm yollarının kapısını da aralıyor. Böylece psikolojik terapinin önemi de vurgulanmış oluyor. Öykülerde zaman zaman mağdur durumda olan erkekler yer alsa da ağırlığı kadınlar oluşturuyor./Archive/2021/2/6/120454427-kirmizi3.jpgYARDIMI HAYAL DÜNYASINDA ARAMAKPsikolojik seanslarda gündeme gelen sorunların hepsi kadını bir nesne ya da köle olarak gören toksik erkekliğin ürettiği  ataerkil bir sistemin göstergeleri. Dizide  bu sistem sorgulanmasa da,  varlığını her an  her dakika hissediyoruz. Öte yandan psikolojik bakışın sorunların daha derinine inen sosyolojik bir bakışla harmanlanmadığı oranda kısıtlı  kaldığını düşünüyorum.  Buna  Hollanda’da yaşayan bir işçiyle mutsuz bir evlilik sürdüren Boncuk’un öyküsü güzel bir örnek veriyor.  Dizide Boncuk’un şiddet dolu geçmişinin, çocukken yaşadığı travmatik olayların bugünü yaşamasını engellediği gösteriliyor. Boncuk onu  seven, iyileşmesi için elinden  geleni yapan kocasından giderek uzaklaşarak  kendine tıpkı Frederico Fellini’nin Julia ve Hayaletler, Ruhların Giuletta’sı filminde  Julia’nın yarattığı hayaller gibi gibi  bir hayal dünyası kuruyor.  Kurguladığı paralel dünyada yaşamına eşlik eden üç ermişe, sonra da onun için şarkılar besteleyen sanatçı ruhlu hayali bir sevgiliye sığınıyor. Hayaller giderek öylesine ağır basıyor ki onu gerçeklerden kopararak ölüme kadar  sürüklüyor. Özellikle bu öyküde sorunların kökenini sadece geçmişte arayan psikolojik yorumun  iyice yetersiz kaldığını düşünüyorum.  Hollanda’da yaşadığı ülkenin dilini bile öğrenmeden son derecede izole ve tekdüze bir yaşam sürdüren  Boncuk’un bunalımı geçmişteki olaylar kadar bugün yaşadıklarıyla da ilgili. Sonuçta kocası ona kötü davranmasa da Hollanda’da hapis bir yaşam sürüyor. Buna benzer bir sorunu  Tevfik Başer yıllar önce  Kırkmetrekare Almanya filminde  okuma yazma bile bilmeyen bir köylü kadının hapis yaşamında göstermişti.  Boncuk dil öğrense, bir meslek edinse, kendini geliştirebilecek ve ona yaşam enerjisi katabilecek bir şeyler keşfedebilse, belki de ona hiçbir şey katmayan kocasından ayrılma cesaretini gösterebilse  çok şey değişebilir. Onu öldüren   geçmişin hayaletlerinden çok evliliğinde yaşadığı bu çıkmaz oluşturuyor. Bu çıkmaz kendine güvenmesini ve yaşama sarılmasını engelliyor. Bu nedenle de  yardımı  gerçeklerde değil de hayal dünyasında yarattığı  ermişlerde ya da  onu kurtaracak bir prenste arıyor.  Bu sorunun dizide  yeterince işlenmemesini, sözgelimi psikoloğun geleceğe yönelik alternatif olasılıklarını hiç gündeme getirememesini büyük bir eksiklik olarak gördüm.  Dizinin bundan sonraki bölümlerinde çözüm odaklı bir arayış çerçevesinde  geçmiş bugün ve yarın  arasındaki bağlantıların  çıkarılması çok anlamlı olabilirdi. Öte yandan doğrudan toksik erkekliği mercek altına alan öykülere de daha çok yer verilmesi,  eril şiddetin doğuştan gelen bir özellik değil de öğrenilmiş  bir şiddet olduğunun gösterilmesi diziye bir ağırlık kazandırabilirdi.  Bakalım Kırmızı Oda  ilerleyen bölümlerde de   diğer dizilerden farklı olma ayrıcalığını koruyabilecek mi? Zehra İpşiroğlu

AvukatÇakmak’tan SADAT’a suçduyurusu

Avukat Çakmak’tan SADAT’a suç duyurusu Avukat İsmail Sami Çakmak, resmi sitesinden suikast ve gayri nizami harp eğitimi verdiğini ve İslam ülkeleri arasında savunma işbirliği oluşturmayı hedeflediğini duyuran, eski Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Adnan Tanrıverdi’nin kurduğu özel güvenlik şirketi SADAT hakkında, “Anayasayı ortadan kaldırmaya çalışmak” “yasa dışı örgüt kurmak” ve “kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi” gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Çakmak, gazetemizin “SADAT’tan gladyo eğitimi” ve “Suikast eğitimi veren SADAT’tan yeni açıklama: Gayri nizami harp eğitimi verebiliriz” başlıklarıyla gündeme getirdiği SADAT hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusnda bulundu. Çakmak savcılığa ilettiği dilekçede, Tanrıverdi’nin kurduğu güvenlik şirketinin resmi sitesinden yaptığı duyuruda, suikast ve gayri niazami harp eğitimi verdiğini belirtti. Çakmak, şirketin amacını “İslam ülkeleri arasında savunma işbirliği ortamı oluşturmak” olarak ilan ettiğine dikkat çekti. Tanrıverdi’nin eski Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı olduğunu ve İslâm Birliği’nin Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “Mehdi gelecek. Ortamı buna göre hazırlamalıyız” dediğini anımsatan Çakmak, Tanrıverdi hakkında şikayetçi olduğunu söyledi. Buna karşılık Tanrıverdi’nin sözleri nedeniyle soruşturma açılmasına gerek görülmediği kararı alındığını belirten Çakmak, “İşlendiğini iddia ettiğimiz suçunun yaptırımsız kalmasından cesaret alan şikayetli, 2021 yılının Ocak ayında yeniden aynı suçları işleyerek kamuoyunun önüne çıkmış bulunmaktadır” dedi.  ‘Şirket değil suç örgütü’“Şikayetli amaçlarını gerçekleştirmek için kanuna karşı hilenin tüm ustalık ve inceliklerini kullanarak SADAT adı altında bir şirket kurmuştur” diyen Çakmak, “Bu şirket bir A.Ş değil, yasa dışı bir suç örgütüdür. Şirket kisvesiyle kurulmuş ve sunulmuştur” ifadelerini kullandı. Şirketin Türk Ticaret Kanunu’na aykırı olduğunu belirten Çakmak, “Kanuna göre, Anonim Şirket kanunen yasak olmayan her türlü iktisadi amaç ve konular için kurulabilir. Anonim şirketlerin unvanında, şirketin iştigal mevzu ile ilgili bir kelimenin kayıtlı olması gerekir ki böyle bir kayıt yoktur. SADAT, ‘Peygamber soyundan gelenler, şehitler’ anlamında bir kelimedir. Böyle bir şirket kurulamaz” dedi. SADAT’ın Anayasa’nın birçok hükmüne aykırı olduğunu aktaran Çakmak, güvenlik sorumluluğunun SADAT’ta değil Anayasa’ya bağlı olarak kurulan Milli Güvenlik Kurulu’na ait olduğunu belirtti. Ayrıca Anayasa’ya göre eğemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu belirten Çakmak, “Türk milleti egemenliğini Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz” ifadelerini kullandı.  'Eğitim devlet gözetiminde yapılır’Dilekçesinde hiçbir kişi ve kuruluşun kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağını belirten Çakmak, “Eğitim ve öğretim Atatürk ilke ve inklapları doğrultusunda çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetimi ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açamaz. Söz konusu örgütlenme bütün bu Anayasa hükümlerine aykırıdır” dedi. Çakmak, SADAT hakkında, “Anayasayı ortadan kaldırmaya çalışmak” “yasa dışı örgüt kurmak” ve “kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi” suçlarından işlem yapılmasını istedi.  cumhuriyet.com.tr

Uzmanlar, internetten alınan ilaçlara karşıuyardı

Uzmanlar, internetten alınan ilaçlara karşı uyardı Çanakkale Eczacılar Odası Başkanı Jale Karaata, koronavirüs döneminde internetten satışı artan bitkisel ilaç alımına yönelik vatandaşlar uyardı. Karaata "Yetkililerin bir an önce bu işe dur demeleri gerekiyor. İnsan sağlığı çok önemli. Eczacılar olarak internetten ilaç satışının bir an evvel durdurulmasını istiyoruz" dedi. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, ise, bu tip ürünleri kullanacak kişilerin eczacılara danışması gerektiğini söyledi. Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını nedeniyle uzmanların bağışıklık sistemini güçlü tutma yolundaki uyarıları, vitamin takviyelerine olan talebi artırdı. Salgın döneminde internet üzerinden vatandaşların bitkisel ilaç alımı da arttı. Uzmanlar ise, internetten alınan ilaçlarla ilgili uyarıda bulunarak, tıbbi destekleyici ürünlerin doktor gözetimine ve eczacıya danışarak alınması gerektiğini belirtiyor."ÖLÜMLE SONUÇLANAN OLAYLAR YAŞADIK"Çanakkale Eczacılar Odası Başkanı Jale Karaata, ilaçların eczacından alınması ve eczacıya danışılması gerektiğini belirtti. İnternet satışına Türkiye Eczacılar Birliği olarak karşı olduklarını ifade eden Başkan Jale Karaata, "İnternetten satılan ilaçların, dermokozmetiklerin veya bitkisel ürünlerin bir sürü yan etkileri oldu. Ölümle sonuçlanan olaylar yaşadık. Dünya genelinde hızla yayılan bu internet satışına bir an önce dur dememiz gerekiyor. İlaç eczacıdan, eczaneden alınmalıdır. Çünkü biz ilacın eğitimini aldık. Biz eczacılar olarak şunu öneriyoruz. İlaçlar veya ilaç adı altındaki tıbbi destekleyici ürünlerin hepsi doktor kontrolünde eczacı danışmanlığında kullanılmalıdır. Hasta veya vatandaş internetten araştırıyor. Gelip, eczaneden fiyat soruyor. Oradaki fiyatın daha düşük olduğunu görüyor. Ama şunu değerlendirmiyor. Oradaki satılan farma kalitesi, içindeki ilacın etken maddesi, kullanımı, miadı geçen ürünlerin kutuların üstündekilerin tekrardan kutu yapılaraktan piyasaya sürüldüğünü bilmiyor. Eczaneden, eczacıdan ilaç alınması, bitkisel ürünlerin danışılması, vatandaşın sağlığı için son derece önemlidir. Koronavirüs döneminde internetteki satışlar arttı. Güncel olaylarda Covid-19'a iyi geliyor diye aslı astarı olmayan endikasyonlarla ürün tanıtımları yapılıyor. Yetkililerin bir an önce bu işe dur demeleri gerekiyor. İnsan sağlığı çok önemli. Biz öncelikle zarar vermeden bu işi yapmak istiyoruz. Onun için eczacılar olarak internetten ilaç satışının bir an evvel durdurulmasını istiyoruz" dedi."KAŞ YAPARKEN GÖZ ÇIKARMAMAK LAZIM"Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener ise tıbbı destek ilaçların özellikle hangi şartlarda üretildiği konusunun sağlık açısında önemli olduğunu belirterek, şunları söyledi:"Aslında bitkisel ürünlere temel olarak da baktığımızda gündelik hayatımızda kullandığımız pek çok ilacın ham maddesi bitkisel kökenli. Ama burada temel problem şu, üretilmiş olan bu ürünlerin hangi şartlarda üretildiği, ayrıştırıldığı, temizlendiği ve etken madde kontrolünün yapıldığıyla ilgili çok temel ciddi hatalar olabilir. Dünya ve dünya genelinde Fitoterapi dediğimiz bitki ve bitkisel ürünlerle tedavi kapsamı içerisinde yaygın olarak kullanım alanı buluyor. Bu tip bitkisel ürünlerin tablet formuna gelmiş dahil olsa, bitkisel ekstrat dahi olsa, kişideki oluşturacağı etkiyi kontrol etmek her zaman mümkün değil. Türkiye‘de çok fazla gündeme gelmiyor ama dünyanın genelinde çok fazla ciddi anlamda toksik hepatit yani karaciğerde istenmeyen ve beklenmeyen hasar bırakma potansiyeli var bu tip ürünlerin ve ilaçların. Dolayısıyla bu işi bilen ya da bu işte sertifikasyondan geçmiş hekimler olabilir ya da ağırlıklı olarak baktığınızda kişisel olarak yandaş bir hastanız varsa; örnek veriyorum şeker hastasısınız şeker regülasyonu amacıyla kullanmak istiyorsunuz bir ürünü duydunuz onu kullanmak istiyorsunuz mutlaka alanınızla ilgili uzman sizi takip eden doktor hekimle birebir iletişime geçerek bu ürünü kullanmakta bir sakınca var mı diye sormak lazım. Çünkü kullanılan ürünlerin ciddi bir kısmı aldığınız ilaçlarla çaprazlaşma yapabilir. Yani yan etki potansiyeli artabilir. Faydadan çok zarar görebilirsiniz. Bunu çok fazla görüyoruz. Kalp yetmezliğinde uygulanan idrar söktürücüler var, idrar söktürücülerle bazı otların ciddi anlamda çaprazlaşması ve yan etkilerinin artması gibi kavramlar söz konusu. Buradaki temel kavram şu olması lazım bu tip ürünlerde tabi ki bu ürünler var insanlar bu ürünlere başvuruyor. Hekim gruplarından bu alanın eğitimini alan kişiler bu ürünleri kullanmaya yönelik sağlık hizmeti veriyorlar. Kaş yaparken göz çıkarmamak lazım.""İNSANLAR BU İŞİN UCUZ TEMİNİNE GİDİYOR"Bu tip ürünlerin aktarlar gibi rastgele alınabilecek alanlarda olmaması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Alper Şener, "Çünkü bu ürünler her halükarda yine eczane ve eczacı kontrolünde, raf ömrü takibi özellikle ve saklanma koşullarının takibi çok önemlidir. Bazen bu tip ürünler ilaçlardan daha hassas olabiliyor, raf ömrü, saklanma koşullarına nem, rutubet ve ısı dereceleri açısından. Özellikle bu tip ürünleri kullanacaksanız, eczane ve eczacılarınızla irtibata geçerek yani genel tababet bilgisi olan birisine danışarak kullanılması gerekiyor. Sonuç olarak bunlar aslında ilaç değiller. Bunlar içerisindeki stabilizasyonunu sağlayacak koruyacak maddeler minimumda tutuluyor. Etkiyi potansiyelize etmek artırmak amacıyla. Çok sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Dünyanın genelinde satış var ama genelinde bu tip satışlar var ama genelde insanlar bu işin ucuz teminine gidiyor. Daha ucuz elde etme yoluna gidiyor. Türk insanında bildiği genel bir yaklaşım var ‘ucuz etin yahnisi yavan olur’ misali dikkat etmek gerekiyor. Kaş yaparken göz çıkarmamak lazım, bu tip ürünler beklenmedik etkiye sebep olabilir" dedi. DHA




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter