Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Monday, 11.10.2025, 10:07 AM (GMT)

News - Haberler

Karadeniz’e gömülen aydınlık

Karadeniz’e gömülen aydınlık Ahmet Kardam, Mustafa Suphi, Karanlıktan Aydınlığa adlı kitabında Karadeniz Katliamı’na bugüne kadar pek açılmamış bir pencereden bakıyor. Kitap, özellikle Türk solunun en önemli figürlerinden Mustafa Suphi’nin Bolşevik Partisi ile ilişkisi, Doğu sorunu ve ulusların kaderini tayin hakkı konularında ezber bozan satırlara yer veriyor. /Archive/2021/1/31/005903987-ic1-.jpg28/29 Ocak tarihi, Türkiye Komünist Partisi (TKP) kurucu lideri Mustafa Suphi ve 15 Yoldaşının emperyalizme de karşı verilen Kurtuluş Savaşına destek vermek için Anadolu’ya dönerken Karadeniz’de katledilmelerinin yıldönümü. Kısa bir süre önce yayınlanan Mustafa Suphi - Karanlıktan Aydınlığa isimli kitabın yazarı Ahmet Kardam’ın kendisi de TKP ve sonrasında Türkiye Birleşik Komünist Partisi’nde siyaset yapmış; bu uğurda hem hapis yatmış hem de sürgün edilmiş birisi.Kitabın girişinde, “Yapabildiğimiz her yılın 28/29 Ocak’ında birtakım basmakalıp tarihsel açıklamalar eşliğinde ‘şanlı tarihimiz’ edebiyatıyla Suphi’yi ve 15 yoldaşını anmak ve bu vahşi katliamı örgütleyenleri lanetlemekten ibaret kalıyordu” diye yazan Kardam, Mustafa Suphi’nin Anadolu’ya dönerken asıl bel bağladığı Bolşevik Partisi ile Komünist Enternasyonal’in Karadeniz Katliamı karşısında “derin bir suskunluğa” gömülmüş olmasını kendi kuşağının TKP yöneticilerinin de açıklamadığını / açıklayamadığını vurguluyor.ENTERNASYONAL BELGELERİ...Kardam, kurucuları arasında yer aldığı Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı (TÜSTAV) arşivinde bulunan TKP’nin Komünist Enternasyonal’deki belgelerinden de yararlanarak o dönemin haberleri, Suphi’nin Yeni Dünya gazetesi de dahil bizzat kaleme aldığı makaleler ve raporları okuyup araştırınca, bugüne kadar gelmiş kimisi klişe bilgilerin ne kadar eksik ve bazılarının ne kadar dayanaksız olduğunu ileri sürüyor.Mustafa Suphi, Sovyet Rusya’sında 1918-1920 yıllarında özellikle Müslüman Komünistleri örgütlemek konusunda verdiği yoğun çabanın ardından Anadolu’ya geçmeye karar vermişti. Suphi Anadolu’ya dönüş kararıyla, burada sadece bağımsızlık mücadelesine katılmayı değil sosyalizme evrilme olanağı barındıran yerel meclislere (şuralara / Sovyetlere) dayalı, demokratik bir cumhuriyeti hedefliyordu.MUSTAFA KEMAL İLE İŞ BİRLİĞİ İDDİALARIKitaba göre Mustafa Suphi’nin Ankara’ya dönmeye çalışırken Mustafa Kemal ile iş birliği yaptığı ve ona güvendiği değerlendirmeleri dayanaksızdır. Suphi’nin Türkiye’ye dönüş kararı alırken bel bağladığı güvencenin Komünist Enternasyonal’in ikinci kongresinin kararları temelinde Bolşevik Partisi yönetiminden ve Sovyet Rusya’dan almayı umduğu destek olduğu anlaşılıyor. Peki, Mustafa Suphi neden yarı yolda bırakıldı? Karadeniz Katliamı karşısında neden suskunluğa gömüldüler?Kitaba göre Bolşevik Partisi, 1920’nin ikinci yarısında dışarıda Polonya yenilgisi, içeride ise iç savaşın son bulması ve Batı’dan beklenen Dünya Devrimi’nin en azından yakın gelecekte gerçekleşmeyeceğinin görülmesi karşısında, kapitalist dünyaya karşı izleye geldiği politikada stratejik bir değişikliğe gitti. Sovyet ekonomisi acilen canlandırılmayacak olursa Ekim Devrimi’nin ve Sovyet iktidarının yenilgisi kaçınılmazdı. Başka bir deyişle, bu konu bir ölüm kalım meselesiydi. İngiltere’yle imzalanan Ticaret Anlaşması ile bu anlaşmasının ayrılmaz bir parçası olan Türkiye ve İran ile imzalanan “Dostluk ve Kardeşlik” antlaşmalarının arka planında böyle stratejik bir politika değişikliği yatıyordu.İngiltere, Türkiye ve İran’da kendisi aleyhine propaganda ve örgütlenme yapılmamasını Sovyet desteğiyle garanti altına alırken, Sovyet Rusya da Türkiye ve İran’ın kendisine karşı sıçrama tahtası olarak kullanılmamasını garantiliyordu./Archive/2021/1/31/005920706-ic2-.jpgKARADENİZ KATLİAMI SUSKUNLUĞUBolşevik Partisi ve Komünist Enternasyonal, Karadeniz Katliamı karşısında suskun kaldıkları gibi Mustafa Suphi ve yoldaşlarına karşı karalama ve karartma kampanyası da yürütülür. “Türkiye’ye dönüş kararının yanlış olduğu, bu yanlış adımın Mustafa Suphi’nin maceracılığının eseri olduğu” şeklinde işlenen düşünce hem Sovyet Rusya’daki hem de Türkiye’deki TKP yönetimlerine ve kadrolarına hakim olmaya başlar.Bu arada, Mustafa Suphi ile Bolşevik Partisi arasındaki kırılma noktalarından birisi de Doğu sorunuydu. Ekim Devrimi’nden hemen sonra yayımlanan“Rusya Halklarının Hakları Bildirgesi”nde, Rusya halklarına, ayrılma ve bağımsız devlet kurma da dahil olmak üzere, kendi kaderlerini özürce tayin etme hakkına sahip olacakları vaat edilmişti. Zaman içinde Doğu’ya verilen vaatler tutulmadı.Suphi, “Yoldaş Lenin’in Doğu hakkındaki çağrısından taşan yüce ümit ve emelleri Asya’nın hudutsuz çöllerinde kaybolup gitti; çünkü [Bolşevik Partisi] Doğu’ya lâyık olan önemi vermedi…” sözleriyle sayısız eleştirisinden birisini yapıyordu.Ahmet Kardam kitabında, Mustafa Suphi için “ulusların kaderlerini tayin hakkını, ‘hür milletlerin hür ittihadı’ esasına dayalı ‘Federatif bir Cumhuriyet’ hedefi olarak tespit edip Türkiye Komünist Partisi’nin programına sokan liderdi” diyor ve O’nun bu yönünün belleklerden silinmesinin yarattığı tahribatın büyüklüğünden bahsediyor.Bolşevik Partisi’nin Doğu Sorunu ve ulusların kaderini tayini hakkındaki politika değişiminin Kafkasya, Orta Asya ve hatta Kürt bölgesinin kaderini değiştirdiğini ve sorunların katmerlenerek büyümesine yol açtığını söylemek ise yanlış olmaz./Archive/2021/1/31/005934331-ic3-.jpgKATLEDİLMESEYDİ NELER DEĞİŞİRDİ?Son olarak, Mustafa Suphi katledilmeyip Anadolu’ya dönebilseydi neler değişirdi, onun kitaptaki yanıtına yer verelim:“…Katledilmeyip Ankara’ya ulaşabilseydi ve Bolşevik Partisi’nin, Rusya’nın desteğini alabilseydi, anti-komünizm (Türkiye’de) daha baştan ‘devlet politikası’ haline gelmeyebilir, komünizm yasallığa sahip olabilir, her türlü demokrat/ilerici muhalefetin ‘komünizm’ suçlamasıyla bastırılması mümkün olmayabilirdi. Suphi’nin kaybıyla Türkiye, henüz çok dar olsa bile, Birinci Meclis’teki muhalefet yelpazesini genişletme imkânını, demokrasiyi, çoğulculuğu kaybetti…”AHMET KARDAM: 1945’te İstanbul’da doğdu. Tarsus Amerikan Koleji’nden sonra ODTÜ’de ekonomi okudu. 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerinde sürgüne gitti. Çevirmenlik, redaktörlük, yayıncılık ve Politika gazetesi genel yayın yönetmeni yardımcılığı yaptı. TKP ve ile onun yerine kurulan Türkiye Birleşik Komünist Partisi’nde Merkez Komitesi üyeliği yaptı. Kutlu ve Sargın’ın ardından 1989’da Türkiye’ye döndü, 1991’e kadar hapis yattı. Çeviri ve makaleleri dışında kaleme aldığı kitaplar: CHP Nedir Ne Değildir? (1976), Türkiye’de Siyasi Kutuplaşmalar ve Seçmen Davranışları (Sezgin Tüzün’le birlikte, 1998), Eğrisi Doğrusu (Ayşe Dicleli ile birlikte, 2005), Mevlâna: Hamdım, Piştim, Yandım (2007), Cizre-Bohtan Beyi Bedirhan: Direniş ve İsyan Yılları (2011), Cizre-Bohtan Beyi Bedirhan: Sürgün Yılları (2013).Karanlıktan Aydınlığa / Mustafa Suphi / İletişim Yayınları / 408 s. / 2020. Gül Atmaca

Sahi, ev neresi?

Sahi, ev neresi? Misafir, Saklı Bahçeler Haritası, Unutma Beni Apartmanı, Rüyalar Anlatılmaz, Dokunmadan ve Unutma Dersleri adlı romanlarıyla okurlarına keyifli olduğu kadar derin bir okuma deneyimi sunan Nermin Yıldırım’ın yeni romanı Ev, iki kelimeden oluşan şu yalın sorunun yanıtını arıyor: Ev neresi? /Archive/2021/1/31/005647301-kapakic.jpgFotoğraf: VEDAT ARIKNermin Yıldırım’ın yeni romanı Ev’de; uzun bir yolculuğa çıkarken yanına sadece temel ihtiyaçlarını alan, fakat medetsiz bir geçmişi ve hiç durmayan zihnini de beraberinde taşıyan Seher için yolun kendisinden çok, gittikçe ağırlaşan bu yükü sırtlamak zorlaşıyor.Kendisini evinde hissedemeyenlerin, evinden zorla koparılanların, sobanın başındaki minderi sürekli değişenlerin yıllar süren sorgulamasını sonlandırma arzusunu imliyor Ev.Hepimiz için “ev” olgusunun dönüşüp derinleştiği ve pandemi sürecinde daha fazla yüzleşme fırsatı yakaladığımız “yuva-aitlik-benlik” kavramlarını sorgulama zorunluluğu, Seher için oldukça erken yaşlarda başlıyor. Geçmişiyle ve kendisiyle baş etmek için EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) psikoterapisi için bir terapistten yardım alıyor.Derken Seher’in önce arkadaşı Ogo, sonrasında Şerbet’le çıktıkları yolculuk; Portekiz’in Porto şehrinden başlayıp İspanya’nın Santiago de Compostela’sına uzanırken, Camino de Santiago güzergâhı üzerinden gerçek bir hac rotası çiziyor. Dini, spiritüel, kültürel ya da sportif pek çok nedenle yürünen bu kadim yol mistik bir kimlik de taşıyor; soyu Katolik Kilisesi’nden de önceye, Şamanlara ve hatta paganlara dayanıyor.Verilmiş bir sözle başlayan bu yolculukla Seher, bedeniyle de temas etmeye başlıyor. Acıyan ayakları, ağrıyan bacakları, yanan gözleri, uykusuzluğu, yol üstü lokantaları, gece konaklanan mekânların kokusu, doğanın ritmi ve beş duyuyla edinilen izlenimler yol boyunca fiziki çileyle birleşiyor.Maddi dünya ile duygu dünyası arasındaki aktarımlar, okuru bir yandan Camino de Santiago yolunda Seher, Ogo, Şerbet ve diğer karakterlerle menzile doğru yol aldırırken; yerinde geri dönüşlerle Seher’in benliğinin merkezine seyahate de son sayfaya kadar merakla eşlik ettiriyor.Kilometreleri gösteren her tabelada, rotayı işaretleyen oklarda; yola birlikte revan olunsa ve yan yana durulsa bile, hiç kimsenin aslında aynı yolu yürümediğini, yaramızı ne kadar saklarsak saklayalım incindiğimiz yerden yürüdükçe daha çok acıyacağımızı ve bazen iyiliklerin karşılıksız yapılabileceğini işaret ediyor.Ev romanında “toplum-aile-bellek-aidiyet” ilişkisine bir kez daha derinlemesine odaklanan Nermin Yıldırım, Seher’in iç dünyası üzerinden okuruyla güvenli bir bağ kuruyor.Benliğindeki karanlığa bir hac yolculuğundaki gibi sabırla yürüyebilenlerin, o karanlıkla yüzleşip içine dalabilenlerin, alacakaranlıktaki cılız ışığa bakabilenlerin kurabileceği içten bir bağ: Bazen içten dışa, bazen dıştan içe, lakin çokça kendinden yine kendine…Roman her sayfasında şu soruyu sorduruyor: “Sahi, evim neresi?”Ev / Nermin Yıldırım / Hep Kitap / 456 s. Fatma Aktaş

Japon dilinin ilahı!

Japon dilinin ilahı! Modern Japon Edebiyatının Doğuşu ve Shiga Naoya’da, Japon edebiyatının ustalarından Naoya’nın yazarın öykülerinden bir derleme yapan Oğuz Baykara, hem yazarın yaşamı hem de onu inşa eden kültürel geçmiş ve modern Japon edebiyatının doğuşu hakkında yetkin bir çalışmaya imza atıyor. /Archive/2021/1/31/005240554-ic1.jpgKapılarını yüzyıllarca dünyaya kapalı tutan Japonya'nın ticari ilişkiler yoluyla dışa açılması toplumun genelini, kültürünü ve dilini de etkiledi.Eşzamanlı yaşanan dil devrimi ve çeviri faaliyeti sayesinde Batı edebiyatıyla tanışan Japon yazarlar farklı akımların etkilerini eserlerinde yansıttı.Bu geçiş döneminde dünyaya gelen Shiga Naoya’nın öyküleri de yaşanan değişimin birer aynası. Sade fakat eşsiz şiirsel anlatımı ve üstün gerçekçiliğiyle kısa zamanda ün kazanan Shiga, edebiyat çevrelerince “Japon dilinin ilahı” ve “Japon öykü sanatının piri” ilan edilir./Archive/2021/1/31/005302866-ic2.jpgÖyküyü yürekte biriken korku, üzüntü, kızgınlık, pişmanlık gibi yoğun duygulardan çıkış olarak gören Shiga için yazmak, ruhsal arınma anlamına gelir.Parlak yeteneğine karşın Shiga’nın amacı öyküyü bir araç olarak kullanarak ruhsal olgunluğu tamamlamak, evrensel aydınlanmaya ulaşabilmekti. Belki de bu ayrıksılığı nedeniyle “Japon edebiyatının anavatanı” olarak anılır.Modern Japon Edebiyatının Doğuşu ve Shiga Naoya’da yazarın öykülerinden bir derleme yapan Oğuz Baykara, hem yazarın yaşamı hem de onu inşa eden kültürel geçmiş ve modern Japon edebiyatının doğuşu hakkında yetkin bir çalışmaya imza atıyor.Modern Japon Edebiyatının Doğuşu ve Shiga Naoya / Oğuz Baykara / Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi / 332 s. Cumhuriyet Kitap Eki

‘Disleksi ile BaşaÇıkma Rehberi’

‘Disleksi ile Başa Çıkma Rehberi’ Disleksi, dünya nüfusunun en az onda birini etkileyen en yaygın öğrenme güçlüklerinden biri. Amerika’nın tanınmış çocuk hekimi ve disleksi uzmanı Dr. Sally Shaywitz’in Disleksi ile Başa Çıkma Rehberi, öğrencilerin ve yetişkinlerin hayatını derinden etkileyen bu okuma problemini tanımlamak, anlamak ve aşmak için uygulamalı bir yol haritası sunuyor. Okuma güçlüğünün sıkı bir çalışma ve doğru yardım ile aşılabilir bir problem olduğunu gösteriyor. Bütünüyle bilimsel araştırmalara ve vaka deneyimlerine dayanan kitap; ebeveynler, eğitimciler ve disleksiyle karşı karşıya olan herkes için teknik detaylara boğmayan, incelikli ve pratik bir kaynak. /Archive/2021/1/31/004719713-kapak-ic1.jpgDisleksi, dünya nüfusunun en az onda birini etkileyen en yaygın öğrenme güçlüklerinden biri.Albert Einstein, Agatha Christie, Thomas Edison, Wolfgang Amadeus Mozart, Leonardo Da Vinci, Wright Kardeşler, Pablo Picasso, Stephen Hawking, Dwight D. Eisenhower, Winston Churchill, Walt Disney, John Lennon, Sylvester Stallone, Tom Cruise gibi dünyaca ünlü ve başarılı pek çok ismin de dislektik olduğu biliniyor./Archive/2021/1/31/004736213-ic2.jpgAmerika’nın tanınmış çocuk hekimi ve disleksi uzmanlarından Dr. Sally Shaywitz’in yalın dille kaleme aldığı Disleksi ile Başa Çıkma Rehberi, öğrencilerin ve yetişkinlerin hayatını derinden etkileyen bu okuma problemini tanımlamak, anlamak ve aşmak için uygulamalı bir yol haritası sunuyor.Disleksi ile Başa Çıkma Rehberi, kolay okunan ve bilimsel açıdan yetkin bir kitap. Ebeveynler, eğitimciler ve disleksiyle karşı karşıya olan herkes için teknik detaylara boğmayan, incelikli ve pratik bir kaynak.Bütünüyle bilimsel araştırmalara ve vaka deneyimlerine dayanan kitap, okuma güçlüğünün sıkı bir çalışma ve doğru yardım ile aşılabilir bir problem olduğunu gösteriyor./Archive/2021/1/31/004751166-ic3-.jpgShaywitz’in öncü eserinde aşağıdaki soruların ve çok daha fazlasının yanıtını bulacaksınız:- Disleksi nedir ve niçin bazı yetenekli ve zeki insanlar okuma güçlüğü yaşar?- Disleksi tanısını okulöncesi yaşta, okul çağında, genç yetişkinlerde ve yetişkinlerde nasıl koymak gerekir?- Okul seçiminde nelere dikkat edilmelidir?- Çocuğunuzun öğretmeniyle nasıl daha verimli bir işbirliği kurabilirsiniz?- Hangi alıştırmalar beynin okumayla ilgili bölümünü geliştirir?- Çocuğunuzun okuma özgüveni kazanabilmesi için neler yapabilirsiniz?- Dislektiklerin güçlü yanları nelerdir, nasıl harekete geçirilmelidir?- Ünlü ve başarılı dislektiklerin yaşam öyküleri bize ne anlatıyor?Disleksi ile Başa Çıkma Rehberi / Sally Shaywitz / Çeviren: Özge Yılmaz / Epsilon Yayınevi / 440 s. Cumhuriyet Kitap Eki

Marmaris'te heyelan, yolu trafiğe kapattı

Marmaris'te heyelan, yolu trafiğe kapattı Muğla’nın Marmaris ilçesinde, sağanağın ardından yumuşayan zeminden kopan kaya ve toprak parçaları, karayoluna yığıldı. Marmaris-Muğla karayolunun 7. kilometresinde geliş yönünde trafiği kapatan heyelanda yaralanan olmadı. Gün boyu etkili olan sağanak, Marmaris - Muğla karayolunun 7'nci kilometresinde, Taşhan Mevkii’nde saat 22.15 sıralarında heyelana neden oldu. Yağmurun yumuşattığı toprak ve kaya parçaları karayoluna yığıldı. Şans eseri karayolundan kimsenin geçmemesi olası facianın önüne geçti. Devriye gezen Marmaris İlçe Bölge Trafik Amirliği ekipleri heyelanı fark ederek özel bir şirketin dozer ve kepçelerini bölgeye çağırdı, karayolları ekiplerine bilgi verdi. Ekipler, yolun Marmaris ilçesine geliş yönünü trafiğe kapattı. Sokağa çıkma kısıtlamasından muaf ticari araçlar 3 kilometreyi bulan uzun araç konvoyu oluşturdu. Karayolları ve bir firmaya ait iş makineleri yolu toprak ve kaya parçalarından temizledi. Bir saat süren temizleme çalışması sonrası karayolu tek şeritten kontrollü olarak trafiğe açıldı. DHA

BeşiktaşGüven Yalçın'ıkiralıyor

Beşiktaş Güven Yalçın'ı kiralıyor Ara transfer döneminde Everton'dan eski oyuncusu Cenk Tosun'u sezon sonuna kadar kiralayan Beşiktaş, diğer yandan oyuncularına gelen teklifleri de değerlendiriyor. Ara transfer döneminde Everton'dan eski oyuncusu Cenk Tosun'u sezon sonuna kadar kiralayan Beşiktaş, diğer yandan oyuncularına gelen teklifleri de değerlendiriyor.Siyah beyazlılar, genç santrfor Güven Yalçın'ı daha fazla süre alması için kiralamaya karar verdi. 22 yaşındaki oyuncuya İtalya Serie B ekiplerinden Lecce'nin resmi teklifinin olduğu öğrenildi. Kulüplerin anlaşması halinde, Güven sezonun geri kalan kısmını İtalya'da geçirecek.Güven Yalçın'a Portekiz liginden de tekliflerin olduğu belirtildi. DHA

“Arabayıbıraktığınız alan yol girişidir”notu yazan yurttaşa gözaltı

“Arabayı bıraktığınız alan yol girişidir” notu yazan yurttaşa gözaltı Yanlış yere park edilmiş olan bir aracın camına, “Arabayı bıraktığınız alan yol girişidir, bilgilerinize” şeklinde not bırakan Tekniker Süleyman Uysal isimli yurttaş gözaltına alındı. Söz konusu aracın bir yargı mensubuna ait olduğu öne sürüldü. Ordu Ünye’de yaşayan 46 yaşındaki Uysal, yanlış alana park edilen aracın  camına “Arabayı bıraktığınız alan yol girişidir, bilgilerinize”  şeklinde not bıraktı. Notu bıraktıktan sonra Uysal, evinde gözaltına alındı. Emniyete götürülme sebebinin bıkraktığı not olduğu ve Uysal'a buna ilişkin sorular sorulduğu öğrenildi.Söz konusu aracın bir yargı mensubuna ait olduğu iddia edildi. Oda TV’de yer alan iddiaya göre; aracındaki notu gören yargı mensubu, kamera kayıtlarını inceletip, Süleyman Uysal’a ulaştı.  Ünye Emniyet Müdürlüğü'nde tutulan Süleyman Uysal'ın yarın Savcılığa sevk edileceği öğrenildi. cumhuriyet.com.tr

Cenk Tosun: "Yeniden tarih yazmaya hazır mıyız?"

Cenk Tosun: "Yeniden tarih yazmaya hazır mıyız?" Beşiktaş’ın Everton’dan sezon sonuna kadar kiraladığı eski oyuncusu Cenk Tosun, sosyal medya hesabından, siyah-beyazlı kulübün bir paylaşımını alıntıladı. /Archive/2021/1/30/234129159-cenk-tosundan-besiktas-paylasimi_1.jpgBeşiktaş’ın Everton’dan sezon sonuna kadar kiraladığı eski oyuncusu Cenk Tosun, sosyal medya hesabından, siyah-beyazlı kulübün bir paylaşımını alıntılayarak, "Yeniden tarih yazmaya hazır mıyız?" diye yazdı.Beşiktaş’ın yeniden kadrosuna kattığı golcü oyuncu Cenk Tosun, sosyal medya hesabından transferle ilgili bir paylaşım yaptı. 2018 yılında siyah-beyazlı kulübün resmi hesabından paylaşılmış bir fotoğrafını alıntılayan Tosun, "Yeniden tarih yazmaya hazır mıyız?" notunu düştü. İHA

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan yaşamınıyitiren Cahit Kayra için mesaj

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan yaşamını yitiren Cahit Kayra için mesaj CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cahit Kayra'nın yaşamını yitirmesinden dolayı derin üzüntü duyduğunu belirterek, "Ömer Cahit Kayra’ya Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum" dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cahit Kayra'nın yaşamını yitirmesinden dolayı derin üzüntü duyduğunu belirterek, "Ömer Cahit Kayra’ya Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum" dedi.CHP'nin 15'inci dönem Ankara milletvekillerinden ve eski bakan Cahit Kayra'nın vefatı üzerine CHP lideri Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabı üzerinden mesaj paylaştı. Kılıçdaroğlu, mesajında Kayra'nın ailesine başsağlığı ve sabır dileklerini iletti. CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun mesajı şöyle: "Eski Bakanlarımızdan, değerli bürokrat, siyaset ve devlet adamı Ömer Cahit Kayra’nın vefatından dolayı derin üzüntü duydum. Ömer Cahit Kayra’ya Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum." cumhuriyet.com.tr

120 yıllık tarihi bina yangındaçöktü

120 yıllık tarihi bina yangında çöktü Bursa'da tarihi surların arasında bulunan 120 yıllık ahşap bina, çıkan yangında çöktü. Mahallede korku dolu anlar yaşanmasına neden olan yangına müdahale etmek isteyen itfaiye ekipleri hatalı park ve sokakların dar olması nedeniyle zorluk çekerken, tarihi binanın çevresinde bulunan 4 ahşap bina da tahliye edildi, alevler 1 saatlik müdahaleyle söndürüldü. Mahalle sakinlerinden Tevfik Püsküllü, alevlerin ahşap binayı kısa sürede sardığını belirterek, "Yangın bir anda çıktı ve bina ahşap olduğu için de her tarafı 2- 3 dakika içerisinde alev sardı" dedi. Merkez Osmangazi ilçesine bağlı Yahşibey Mahallesi, Yahşibey Caddesi üzerinde, surların arasında kalan 3 katlı, tarihi 120 yıllık ahşap binada, saat 21.00 sıralarında yangın çıktı. Henüz çıkış nedeni bilinmeyen yangında, binanın ahşap olmasının da nedeniyle alevler kısa sürede büyüdü. İhbar üzerine bölgeye itfaiye ve polis ekipleri, sevk edildi. İtfaiye ekipleri, hatalı park ve sokakların dar olması nedeniyle yangın yerine ulaşmakta güçlük çekti. Bunun üzerine itfaiyecilere polisler yardımcı oldu. Polis ekipleri, yanan tarihi binanın çevresindeki diğer ahşap binaları tahliye ederek, çevrede güvenlik önlemi aldı. Bu sırada bölgeye ulaşan itfaiye ekipleri tarihi binayı saran alevleri, yaklaşık 1 saat süren müdahale sonucu kontrol altına alıp, söndürdü. Söndürme çalışmaları sırasında binanın 2 katı çökerek itfaiye ekiplerine zor anlar yaşattı.'ÇOK ZOR ANLAR YAŞADIK'Alevleri gören mahalle sakinleri evlerini kısa sürede terk ederek sokakta toplandı. Mahalle sakinlerinden Tevfik Püskül, bölgenin Osmanlı Devleti’nin Bursa’daki ilk yerleşim yerlerinden biri olduğunu ve sit alanına girdiğini vurgulayarak, "Biz yanan binanın karşısındaki apartmanın en üst katında oturuyoruz. Evimizin içine şiddetli bir sıcaklık vuruyordu. Yangın bir anda çıktı ve bina ahşap olduğu için de her taraf alev oldu, 2- 3 dakika içerisinde bütün binayı sardı zaten. İtfaiye ekiplerine haber verdik, biz de evlerimizden takip ettik. Neyse ki kısa sürede söndürdüler. Diğer binalara sıçramadan yangın söndürülmüş oldu. Ama çok zor anlar yaşadık" dedi.Tarihi bina çökerek kullanılamaz hale gelirken, yangının çıkış nedeniyle ilgili araştırma başlatıldı. cumhuriyet.com.tr

F.Bahçeli yönetici Alper Pirşen:“Her oyuncu taciz edilmez, ablukaya alınmaz”

F.Bahçeli yönetici Alper Pirşen: “Her oyuncu taciz edilmez, ablukaya alınmaz” İrfan Can transferiyle ilgili “Fenerbahçe bir oyuncuyu isterse alır” diyen Pirşen, Galatasaray’ı göstererek “Transfer piyasasına düşme ihtimali olan ya da kontratı bitmek üzere olan her oyuncu taciz edilmez, ablukaya alınmaz” ifadelerini kullandı. /Archive/2021/1/30/234151674-alper-pirsen-her-oyuncu-taciz-edilmez-ablukaya-alinmaz_1.jpgFenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi Alper Pirşen, Çaykur Rizespor maçının ardından konuştu. İrfan Can transferiyle ilgili “Fenerbahçe bir oyuncuyu isterse alır” diyen Pirşen, Galatasaray’ı göstererek “Transfer piyasasına düşme ihtimali olan ya da kontratı bitmek üzere olan her oyuncu taciz edilmez, ablukaya alınmaz” ifadelerini kullandı.Süper Lig’in 21. haftasında Fenerbahçe, Çaykur Rizespor’u 1-0 mağlup ederken sarı-lacivertli kulübün Yönetim Kurulu Üyesi Alper Pirşen maçın ardından konuştu. Takımın çok iyi oynamadığını söyleyen Pirşen, “Sezonun en iyi futbolu değil ama şampiyonluk bu tarz maçları kazanmaktan geçiyor. Takımın mücadele konusunda eksikliği olmadı. İstenilen bir performans olmadı belki ama zor şartlar altında oynanan bir maçta mücadele iyiydi. İki takımı da kutluyorum. Buradan alınan 3 puan çok kritikti” dedi.“SUMUDİCA MİMLENMİŞ”Maçta kırmızı kart gören Çaykur Rizespor Teknik Direktörü Marius Sumudica’nın pozisyonuyla ilgili konuşan Pirşen, “Sumudica’nın diyaloğu bizi ilgilendiren bir durum değil ama hakemi devamlı taciz ettiğini gördük. Hocanın değişik bir üslubu var, zannedersem Türkiye’de mimlendi. Takdir hakları konusunda katılamayacağım. Saha içinde bizim oyuncularımızın iyi niyetli olduğu bazı pozisyonlar vardı. Kendilerini yere bıraksalar ya da oyun oynamak yerine kendilerini faule konsantre etseler, kartlar çıkabilirdi. Samatta’nın kafaya çıktığı bir pozisyon var. Bizim için biraz daha kolay bir maça dönüşebilirdi. Hakeme bağlanacak bir maç değildi, bağlanacaksa da bizim itiraz edeceğimiz noktalar olabilirdi. Oyundan ikinci sarıdan atılan oyuncunun kartı bize göre direkt kırmızı kart. Hatta ilk sarı kartı da kırmızı kartı gerektirebilecek bir pozisyonda. Ama hakem performansı genel olarak kötü. Türkiye’nin genel problemi haline gelmiş bir konu. Hakemlerimiz seyir zevkini yükseltemiyor. Hakemlere genelde pozisyonun içinde ol derler ama hakem pas arası yapacak kadar fazla içindeydi pozisyonların. İyi bir hakem seyretmedik ama sonuca etki etti demek iddialı” ifadelerini kullandı.İrfan Can Kahveci transferindeki son durumun sorulması üzerine “Kim daha yakın demeyelim. Bu transferin gündemini Başakşehir tarafından takip edelim. Çünkü konuyla ilgili en çok detayı paylaşan onlar. Bu konuda bir açıklama yapmayacağım” ifadelerini kullanan Alper Pirşen, Galatasaray’a değinerek, “Bu konu biraz benim yaram. Rakip camiayı da biraz eleştireceğim. Transfer piyasasına düşme ihtimali olan ya da kontratı bitmek üzere olan her oyuncu taciz edilmez, her oyuncu ablukaya alınmaz. Bildiğimiz o kadar çok detay var ki. Hepsiyle önceden imzalanan sözleşmeler ve beğendikleriyle sonradan kontratı gerçekleştirmeler var. Bu ligde artık bu durum bütün kulüplerin canını sıkıyor. Biz bu konuda rahatız, Fenerbahçe bir oyuncuyu isterse o oyuncuyu alır. O yüzden Galatasaray bizden önce davransın, kafasını karıştırsın fark etmez. Eğer Fenerbahçe bir oyuncuyu gerçekten ister alır. Bunun da örnekleri daha önce oldu, tek tek saymama gerek yok. Eğer bir oyuncu Fenerbahçe’yi istemezse, Fenerbahçe de onu istemez. Bu basittir. Ama oyuncunun gönlü varsa ve Fenerbahçe istiyorsa, bu filmin sonu her zaman Fenerbahçe Stadı’nda sonlanmıştır. İrfan Can konusunda aktaracağım başka bir konu yok” diyerek devam etti.“OĞULCAN ÇAĞLAYAN KONUSU BİR AN ÖNCE KARARA BAĞLANMALI”Galatasaraylı futbolcu Oğulcan Çağlayan’ın Çaykur Rizespor ile olan davası hakkında da konuşan Alper Pirşen, “Transfer konularıyla ilgili önemli bir detay var. Oğulcan Çağlayan dosyası bir ara köpürdü, sonrasında sessizliğe gömüldü. Profesyonel bir futbolcu kardeşimiz, zarar görmesini istemeyiz ama öyle ya da böyle kulübünü son 6 haftada yalnız bırakmış bir oyuncudan bahsediyoruz. Sonuçta federasyonun ilgili kurulları bir ceza öngörmüşler. Tazminat kısmına da girmiyorum. Ama dosya bir şekilde öyle bir öteleniyor ki. Benim, konum gereği bulunduğum bir yer orası. Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nda dosyanın yazılması 1 ay sürmüş. Tahkim görüşmesinde biraz oyalandı derken 2,5-3 aydır sonlanmamış bir dosya. Oyuncu ceza alacak mı almayacak mı o bilinmiyor ama daha önemlisi şu, Galatasaray transferlerini yetiştirdi. Oğulcan Çağlayan, geçtiğimiz 6 hafta oynamasaydı Galatasaray’da önemli bir rol oynuyordu. Galatasaray transferlerini yetiştirsin diye mi beklendi bu. Spor hukukunun temel prensibi hızlı olmaktır. Rahatsız edici ve karın ağrıtıcı konular bunlar. Biz hız olduğu için adli yargılamaların dışında seçiyoruz bunu. Hız olmayacaksa neden bu var. Sözleşme sadakati önemli bir konudur. Biz hakemle ilgili kötü bir laf söylesek haftasında ceza alıyoruz. Oyuncu sözleşmesini feshetmiş, üzerinden 6-8 ay geçmiş ama hala ceza alacak mı almayacak mı? Ben oyuncunun yerinde olsam rahatsız olurum bu konudan. Öyle böyle transfer dönemi bitti. Beklentimiz tahkim kurulunun bu hafta bunu sonlandırması. Umarım derbi öncesi diyerek etki altında kalıp halletmemezlik etmezler, hukuk gereği bu kararın verilmiş olması gerekiyor” açıklamasında bulundu.“28 ŞAMPİYONLUĞUMUZ ÇOK YAKINDA TESCİLLENECEK”TFF Başkanı Nihat Özdemir’in geçmiş şampiyonluklarla ilgili açıklamaları hakkında da konuşan Alper Pirşen, “Nihat Bey geçmişteki başvurulara bakacağını söyledi. Fenerbahçe’nin böyle bir başvurusu yok. Tahkim kurulunun tarafsızlıklarından şüphe edildiği için böyle bir başvuru yapılmamış. Bu sadece Fenerbahçe’nin konusu değil. Şampiyonlukları sayılmayan Göztepe, Altay gibi kulüpleri de cesaretlendiririz. Biz Türkiye’nin en büyük ve en çok şampiyon olan kulübüyüz. 28 tane helal şampiyonluğumuz var. Yerelleri saymıyorum. Bunun masa başı bazı oyunlarla, kimlerin yaptığını ve hangi camianın nasıl dominant bir lobisinin olduğunu herkes biliyor, mevzuat böyle denilerek savunulması komedi. Hangi döneme geldiğinin ismini anmak bile istemiyorum. Bunu gören zaten hukuki bir dayanağı olmadığını söyler. Bu durum Beşiktaş için esnetildi. Bizim daha çok gerekçelerimiz var ve tazminat boyutunu da değerlendiriyoruz. Taraftarlarımıza bunun müjdesini vereyim, bu sürece aşırı inanıyoruz. 28 şampiyonluğumuzu herkes kabul etmek zorunda kalacak. Yıldız bizim için önemli değil. Ama bu ülkenin en büyük futbol takımı olduğumuz çok yakında tescillenecek. Çok büyük bir şey değil ama tazminat konusunda 1 lira bile bize yapılan haksızlığın sembolü olacaktır” diyerek sözlerini tamamladı. İHA

İngiltere'de Covid-19 kaynaklıölümler 105 bin 571'e yükseldi

İngiltere'de Covid-19 kaynaklı ölümler 105 bin 571'e yükseldi İngiltere’de korona virüs nedeniyle son 24 saatte bin 200 kişinin hayatını kaybetmesiyle toplam can kaybı 105 bin 571’e yükseldi. İngiltere’de yeni tip korona virüs (Covid-19) nedeniyle can kaybı ve vaka sayıları artmaya devam ediyor. İngiltere Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, son 24 saatte bin 200 kişinin hayatını kaybettiği ülkede toplam can kaybının 105 bin 571’e yükseldiği belirtildi. Ülkede son 24 saat içinde 23 bin 275 vakanın tespit edilmesi ile toplam vaka sayısı da 3 milyon 796 bin 88’e ulaştı. İngiltere Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan aşı verilerine göre, toplamda 8.3 milyon insanın aşılandığı belirtildi."ASTRAZENECA AŞISININ AB’YE TEDARİKİNDE KESİNTİ OLMAYACAK”İngiltere Kabine Ofisi Bakanı Michael Gove, AB ile AstraZeneca arasında Covid-19 aşı tedariki konusunda çıkan anlaşmazlığın yol açtığı durum için "ilişkilerin sıfırlanmasına ihtiyacımız var" açıklamasında bulundu. Gove, AB liderlerinin, İngiltere’ye aşı tedarikini durdurmak için Brexit anlaşmasının bir maddesini kullanmaları konusunda "hata yaptıklarını" söyledi.Gove, İngiltere’nin aşı tedarikinden "emin" olduğunu ve programının planlandığı gibi devam edeceğini söyleyerek, İngiltere’nin 15 Şubat’a kadar 15 milyon aşıyı teslim etme yolunda olduğunu ifade etti. Gove, Oxford Üniversitesi ve AstraZeneca tarafından Covid-19’a karşı geliştirilen aşının AB’ye tedarikinde "kesinti olmayacağını" vurgulayarak, sorunların çözülmesi için AB ile birlikte çalışılacağını söyledi. (İHA)




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter