News - Haberler
Edebiyatta mektup türü
Edebiyatta mektup türü figure > Dünya edebiyatından okuduğum ilk mektup-romanlar Caderlos Laclos’un Tehlikeli İlişkiler’i, yanı sıra Dostoyevski’nin ilk romanı “İnsancıklar/ya da Zavallı İnsanlar”), daha sonra da Goethe’nin Genç Werther’in Acıları’dır…Bunlara dilimize benim çevirdiğim, Puşkin’in bu türde küçük bir denemesi olan Mektuplarla Roman’ını ekleyebilirim… Mektup da roman, şiir vb. gibi bir edebiyat türü sayılabilir mi? Söz konusu olan edebiyatçılar arası mektuplaşmalarsa sorunun yanıtı kuşkusuz evet olacaktır. Günün birinde bu mektupların yayınlanacağı düşünülerek özel bir özenle yazılanları da, böyle bir özen gösterilmeyenleri de. Yine edebiyatçıların, başka bir nedenle yazılmış mektuplarının da, onların yaşamları ve yapıtları üzerine kendi ellerinden çıkmış belgeler olarak yazınsal anlamda mektup türü içinde görülmeleri gerektiğini düşünürüm. Sözgelimi Balzac’ın, örneğin kiracı olarak ev sahibine ya da ev sahibi olarak kiracısına yazdığı bir mektubun neden edebi değer taşıması gerektiği düşünmeye ,tartışılmaya değer… Kendi payıma, varsa eğer, böyle bir mektubu okumak isterdim… Hem el yazısını görmek, hem sıradan bir konuda yazarkenki üslubuyla yapıtlarındaki üslubu karşılaştırabilmek için… Edebiyatçıların edebiyatçı olmayan yakınlarına, aile fertlerine mektupları da kuşkusuz hem üslup bakımından; hem yaşamlarını, sorunlarını, duygu dünyalarını daha yakından görebilmek için hiç kuşkusuz okunup irdelenmeye değer ve sonuç olarak o mektuplar da edebiyatın mektup türü içindeki ürünleri arasında sayılmalıdır. *** Dünya edebiyatında yazarlar arası mektuplaşmalar denildiğinde, benim aklıma ilk gelen, kendi edebiyatımız dışında en yakın olduğum Rus edebiyatında Anton Çehov-Maksim Gorki mektuplaşmasıdır. Bir bölümü dilimize de çevrilen bu mektuplarda unutamadığım yerlerden biri, Gorki’nin Çehov’a Lev Tolstoy’la karşılaşmasını anlatırken kullandığı (yaklaşık olarak)şu cümledir: “Tanrıya inancından söz ederken bakışlarında söylediklerle bağdaşmayan kurnaz kıvılcımlar vardı.” Bu tek cümle bence Tolstoy’u, hakkında yazılmış pek çok kitaptan çok daha özlü ve doğru anlatır… Yine herhalde büyük ölçüde Rus edebiyatıyla ilgili olması gereken bir başka mektuplar kitabı, İvan Turgenev-Gustave Flaubert mektuplaşmasıdır. Kitaplığımdaki bu çok sayfalı Fransızca kitabı henüz ne yazık ki gerektiğince gözden bile geçirmemiş olmakla birlikte; hem her iki büyük yazar, hem başta Rus ve Fransız edebiyatları konusunda olmak üzere bir yazınsal hazine olduğunda kuşku yoktur. Rainer Maria Rilke’nin “Genç Bir Şaire Mektuplar”ı, genç-yaşlı bütün şairlere ve şiir severlere yazılmış yazınsal mektuplardır ve kendi türünde bir başyapıttır. Söz buraya gelmişken, mektup türünde yazılmış romanlara da -iki satırla olsun- değinelim… Yazının konusu özel olarak bu olmadığı için, bizim edebiyatımızda bu konuda ilk ya da en çok iz bırakmış mektup-roman’ın Halide Edip Adıvar’ın Handan’ı olduğu konusundaki ansiklopedik bilgiyi söylemekle yetineyim..( Açıkçası,henüz okumuş olmadığım, Halide Edip’ten okumayı ya da yeniden okumayı planladığım öncelikli kitaplar arasında da yer almayan Handan’ı, bu satırlar yazılmaktayken, internet kaynaklı bilgilere her zaman çok da güvenmediğim için kitaplığımdan çıkarıp gözden geçirdim, girişteki birkaç mektubu okuyarak bilgiyi doğruladım ve kitabı da bütünüyle öncelikle okunacaklar arasına aldım…) Dünya edebiyatından okuduğum ilk mektup-romanlar Caderlos Laclos’un Tehlikeli İlişkiler’i, yanı sıra Dostoyevski’nin ilk romanı “İnsancıklar/ya da Zavallı İnsanlar”), daha sonra da Goethe’nin Genç Werther’in Acıları’dır…Bunlara dilimize benim çevirdiğim, Puşkin’in bu türde küçük bir denemesi olan Mektuplarla Roman’ını ekleyebilirim… *** Bizim yazarlarımız arasındaki mektuplaşmalarda sanırım pek çok okur gibi benim üzerimde de en çok etki bırakan Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Ziya’ya Mektuplar”ıdır. Çok yıllar önce okuduğum için şimdi tam olarak anımsamamakla birlikte bunlar sadece Cahit Sıtkı’nın mektupları olduğu için mektuplaşma dememek gerekir. Ziya Osman’ın Cahit Sıtkı’ya mektupları konusunda ise doğrusu bilgi sahibi değilim. İkisi de de ayrı ayrı çok sevdiğim, edebiyatımızın hiç bir zaman unutulamayacak şairleridir. Nâzım Hikmet’in ayrıca–bir gün yayınlanacakları düşünülmeksizin yazılmış- Kemal Tahir’e Mahpushaneden Mektuplar’ı, onun Piraye ve Münevver Hanımlara, başkaca yakınlarına mektuplarını bu tür içinde görmek gerekir…. *** Beni bu yazıya yönlendiren bir mektuplar kitabından,Erdal Öz-Adnan Özyalçıner-Kemal Özer imzasını taşıyan”Arkadaş Mektupları”ndan(Can Yayınları, 2019) söz etmek ise son paragrafa kaldı… Onlar kapakta adı geçen ,- ikisi yazık ki artık hayatta olmayan- üçüyle birlikte, mektuplarda adları anılan, unutulmaz Onat’ı, sevgili Ülkü’süyle, çok şükür yaşamakta ve yazmakta olan Doğan Hızlan’ı, Hilmi Yavuz’u, Konur Ertop’uyla, bizim(60 kuşağının) en yakın, en sevgili genç ustalarıdırlar… Kitabın şimdilik Özyalçıner’den Erdal Öz’e gerçekten şaşırtıcı, hayranlık uyandırıcı mektuplar bölümündeyim…… Başta genç yazar ve şairlerimiz olmak üzere herkese, bütün edebiyat severlere, bu hem bilgi verici, hem zevkle okunan mektuplar kitabını okumalarını öneririm… Ataol Behramoğlu / Okuduklarım İzlediklerim DüşündüklerimYunanistan Dışişleri Bakanı'ndan Türkiye açıklaması
Yunanistan Dışişleri Bakanı'ndan Türkiye açıklaması figure > Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımında,” Türkiye ile ilişkilerimizde kritik bir dönemdeyiz. AB liderlerinin bir karar almaları gerekecek” ifadesini kullandı. Yunan bakan Twitter üzerinden AB liderlerinin karar alması gerektiğine dikkat çekerek bölgedeki “Bölgedeki Türk eylemlerinin zarar verici olduğunu açıkça dile getirecekler" paylaşımında bulundu.Dendinas, Türkiye ile ilişkilerimizde kritik bir dönemdeyiz diyen Yunan bakan, "Avrupa, Türkiye'nin bölgede kabul edilebilir bir oyuncu gibi davrandığını iddia edemez. Avrupa, Türkiye'nin davranışının sınırlarını göstermelidir. Yunanistan bunu beklemektedir” ifadelerini kullandı.Sputnik’in Bloomberg’ten aktardığına göre Dendias, "Avrupa (Türkiye’nin) davranışının sınırlarını göstermelidir," diyerek, harekete geçilmemesinin Ankara'ya “Mevcut davranışını herhangi bir kısıtlama olmaksızın devam ettirebileceği izlenimini verebileceğini” söyledi. Aynı röportajda Dendias, Berlin'e Türkiye'ye silah satışını durdurması yönündeki çağrılarını yineledi. cumhuriyet.com.trYılmaz Vural'ın sağlık durumuna ilişkin hastaneden açıklama
Yılmaz Vural'ın sağlık durumuna ilişkin hastaneden açıklama figure > Teknik direktör Yılmaz Vural, yeni tip koronavirüs (Covid-19) sebebiyle hastaneye kaldırıldı ve yoğun bakımda tedavi altına alındı. Ailesi, Vural'ın durumunun ciddiyetini koruduğunu kaydetti. 67 yaşındaki teknik direktör Yılmaz Vural, yeni tip koronavirüs (Covid-19) nedeniyle özel bir hastanede yoğun bakıma alındı. Deneyimli çalıştırıcı tedavi prosedürleri kapsamında entübe edildi.Vural'ın durumuna dair açıklama yapan Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, ''Yılmaz Vural'ın yoğun bakım ünitesinde ventilatör altında takibi devam ediyor. Hastanın durumu ciddiyetini korumaktadır'' bilgisini verdi.AİLE, DURUMU CİDDİ DEMİŞTİVural'ın ailesi konuya dair şu açıklamayı yaptı: "Babamız Kovid-19 tanısı aldığı 19 Kasım tarihinden itibaren tedavi altındadır. Bugün, oksijen ihtiyacının artması üzerine yoğun bakım ünitesinde solunum cihazına bağlı olarak takibi devam etmektedir. Durumu ciddiyetini korumaktadır." Vural, geçen haziran ayında koronavirüse yakalanmış ve tedavi sürecinin ardından testlerinin negatife dönmesiyle sağlığına kavuşmuştu. AABeşiktaş'tan Gökhan Töre'nin sağlık durumuyla ilgili açıklama
Beşiktaş'tan Gökhan Töre'nin sağlık durumuyla ilgili açıklama figure > Beşiktaş Kulübü, Gökhan Töre'nin sağ bacağının alt adalesinde zorlanma tespit edildiğini açıkladı. Beşiktaş Kulübü, Gökhan Töre'nin sağ bacağının alt adalesinde zorlanma tespit edildiğini açıkladı./Archive/2020/11/27/182423354-gkhant.jpgSiyah-beyazlı kulüpten yapılan açıklamada, "Futbol Takımımızın 25 Kasım 2020 tarihinde gerçekleştirdiği antrenmanda, sağ alt baldırında ağrı hisseden futbolcumuz Gökhan Töre'nin Acıbadem Altunizade Hastanesi'nde yapılan MR görüntülemesinde, soleus adalesinde zorlanma (evre 1 strain) saptanmış, sporcumuzun tedavisine sağlık ekibimiz tarafından başlanmıştır." ifadeleri yer aldı. AACumhurbaşkanlığıverileri, Sağlık Bakanlığıverileri ile uyuşmadı: Toplam vaka sayısıazaltıldı!
Cumhurbaşkanlığı verileri, Sağlık Bakanlığı verileri ile uyuşmadı: Toplam vaka sayısı azaltıldı! figure > Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi'nin paylaştığı koronavirüs verileri ile Sağlık Bakanlığına ait verilerin uyuşmadığının anlaşılmasıyla birlikte Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi'nin verilerindeki toplam tanı sayısı azaltıldı. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi'nin paylaştığı koronavirüs verileri ile Sağlık Bakanlığı'na ait verilerin uyuşmadığının anlaşılmasıyla birlikte Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi'nin verilerindeki toplam tanı sayısı azaltıldı.Gerçek Gündem'de yer alan habere göre Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi'nin paylaştığı 'Koronavirüs Dünya Haritası'na göre, Türkiye'nin vaka sayısı 503.783 olarak açıklanırken, Sağlık Bakanlığı'nın dün paylaştığı tablodaki veri ise 474.606 olarak açıklandı.İki verinin birbirini tutmadığının anlaşılması üzerine apar topar değişiklik yapan Cumhurbaşkanlığı, sayıyı Sağlık Bakanlığı'nın sayılarıyla eşitledi.Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi'nin paylaştığı ilk tablo:/Archive/2020/11/27/175502324-2567391080x1264.jpgCumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi'nin düzelttiği ve Sağlık Bakanlığı verileri ile eşitlediği tablo:/Archive/2020/11/27/175648511-256740883x1024.jpg/Archive/2020/11/27/175700042-5fbfd444c9de3d1b6cdc71b9.png cumhuriyet.com.trİmamoğlu’ndan Erdoğan’a“Kanalİstanbul”yanıtı
İmamoğlu’ndan Erdoğan’a “Kanal İstanbul” yanıtı figure > Erdoğan’ın, “Kanal İstanbul projesinde sona gelindi. Uluslararası ihaleye çıkacağız” sözlerine ilişkin açıklamalarda bulunan İBB Başkanı İmamoğlu, “Çok net ifade edeyim ki; ‘son’ tanımı doğru. Kanal İstanbul’un sonu gelmiştir. Çünkü, yapılmayacaktır” dedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve İzmit Belediyesi, KİPTAŞ eliyle, ‘Afet Odaklı Sosyal Konut’ üretmek için harekete geçti. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, projenin gerçekleştirileceği Arızlı Mahallesi’nde İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet ile bir araya geldi. Önce projenin temelinin atılacağı araziyi gezen İmamoğlu ve Kaplan, daha sonra aynı noktada KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt ile birlikte kameraların karşısına geçti.“KANAL İSTANBUL YAPILMAYACAK”AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Kanal İstanbul projesinde sona gelindi. Uluslararası ihaleye çıkacağız” şeklindeki sözlerine şöyle yanıt verdi:“Çok net ifade edeyim ki; ‘son’ tanımı doğru. Kanal İstanbul’un sonu gelmiştir. Çünkü, yapılmayacaktır. Vatandaşımızın nezdinde de sonu gelmiştir, dünyanın itibarlı finans kuruluşlarının, itibarlı yapı firmalarının nezdinde de sonu gelmiş bir projedir. Biz, onun proje olarak sonunun gelmesini istiyoruz. Niçin? Çünkü; İstanbul’un sonu gelmesin diye, İstanbul’un geleceği kurtulsun diye. Bu yöndeki faaliyetlerimiz devam edecek.”“İSTANBUL, HER AÇIDAN TÜRKİYE’NİN LOKOMOTİFİ”“Başkanımızla burayı görmek hem tebrik etmek hem de ilişiklimiz nasıl yürüyor, sonrasında aşamalar neler olacak görmek istedik” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:“Önce şunu söylemek lazım: İstanbul, her açıdan Türkiye’nin lokomotifi. İstanbul’da atılacak her adım, gerçekten Türkiye’yi etkiliyor. Başka bir boyutu da İstanbul’un, özellikle Türkiye’nin yakın coğrafyasına çok sıkı bir diyalogla bir ilişki biçiminde olma zorunluluğu var. Neredeyse Bolu’dan başlayın ta Edirne’ye kadar, bir başka ucu Balıkesir-Bursa’dan, yani bir nevi Marmara Bölgesi’nin tümünü etkileyen bir kenttir İstanbul. Trafiğiyle, yaşamıyla, enerjisiyle, üretimiyle, her yönüyle… Burada da en sıkı iletişim oluşturduğu illerin başında Kocaeli geliyor.”“İZMİT DE KOCAELİ’NİN CAN DAMARI”İstanbul ve İzmit’in üretim, sanayi ve kentleşme gibi konularda benzer sorunları yaşadığını kaydeden İmamoğlu, “Su politikaları olsun, enerji politikaları olsun, ulaşım politikaları olsun hep beraber hareket edebilme kabiliyetini geliştirmeliyiz diye, böyle bir ana prensip koyduk ortaya. Burada da en hızlı iletişimi Kocaeli ile kurduk. Bu da aslında bir ihtiyaç. İzmit de Kocaeli’nin can damarı, kalbi. Aslında İzmit de bu büyük şehrin lokomotifi. Bu lokomotifin de gerçekten çok çalışkan, çok istekli ve yöresini çok seven bir belediye başkanı var. Bu da bizim için bir şans. Dolayısıyla bu sağlıklı diyalog biçimi, hızlıca bizi bu sonuca ulaştırdı” dedi.“İYİ İLETİŞİMDE OLMA ZORUNLULUĞUMUZ VAR”“Ama biz, burada kalmak istemiyoruz” diyen İmamoğlu, deprem sorununa değindi:“Deprem, hepimizin öncelikli gündemi, İstanbul’un en önemli gündemi. Bu, Kocaeli için de geçerli. Özellikle burada, deprem adına atılacak her adımda, kentsel dönüşümden bu tarz sosyal konut üretimine varıncaya kadar ve başka konularda da her zaman iyi iletişimde olmak zorunluluğumuz var. Bunu geliştireceğiz. Ve inşallah hem İzmit’i hem İstanbul’u ve yakın coğrafyayı, depremden en az etkilenecek sağlam bir yapıya büründürmenin adımlarını hep birlikte atacağız. Bu konuda bakanlıkla da diyaloglarımız sürüyor. Bu, gerçekten siyaset üstü bir mesele; milli bir mesele. Ben, hatta bağımsızlık sorunu gibi de büyütüyorum meseleyi, ki bu gerçekten de öyle. Analiz edildiğinde herkes, bunu hissedecek. Umarım, Fatma Başkanımızla, İzmit Belediyemizle çok daha güzel işlere imza atmaya devam edeceğiz.”“KAPIMIZ HER PARTİDEN BELEDİYEYE AÇIK”Kapılarının her siyasi partiye ait belediyelere açık olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Bizim kapımızı çalan her belediye ile iş geliştirmek, dayanışma içinde olmak hem İstanbul’umuza yakışan hem de bizim yol yürüyüşümüze yakışan bir anlayıştır. Bunu da altını çizelim. Hiç kimseye kapımız kilitli değil, aksine ardına kadar açıktır. Bunu da buradan duyurmuş olalım” diye konuştu.“PROJENİN ADI, ‘KİPTAŞ İZMİT ÇINAR EVLERİ’ OLACAK”İmamoğlu’nun İBB Başkanı seçildikten sonra, İzmit’e yaptığı ziyarette kendilerine destek sözü verdiği bilgisini paylaşan İzmit Belediye Başkanı Hürriyet ise, projenin adının, belediyelerinin logosundan esinlenilerek, “KİPTAŞ İzmit Çınar Evleri” olacağı bilgisini paylaştı. Pandemi sürecinde kahramanca mücadele veren sağlık çalışanlarına projede öncelik tanıyacaklarını belirten Kaplan, şöyle konuştu:“Üç ay önce bir araya geldik, İBB ekipleriyle beraber. Önce, İzmit’te neler yapabilir diye başlıklar belirledik ve o başlıkların ardından da yavaş yavaş birimlerimiz, projeler için görüşmelere başladı. Üç ay sonra, bu projelerin en önemli ayaklarından olan, ‘Afet Odaklı Sosyal Konut’ projesine, bugün burada ‘Bismillah’ diyerek başlıyoruz. Sayın Başkanı’mız bugün araziyi görmeye geldi. KİPTAŞ, çok hızlı bir şekilde yeri buldu, satın alma işlerine halletti ve projeyi çok hızlı bir biçimde hazırlamış bulunuyor. Bizim için çok önemli ve gurur verici bir iş. Bütün İzmitlilerin huzurunda, Sayın Başkan’ıma ve değerli ekibine, bize kol kanat geldikleri için, bize ağabeylik yaptıkları için teşekkür ediyorum. ‘Güzel işler başaracağız’ demiştik. Biz, buna inandık. Başkanlarımızın desteği ile beraber, İzmit’te, bu bir başlangıç. Çok daha güzel projelerin devamı gelecek.”“TEMELİ ARALIK’TA ATACAĞIZ”KİPTAŞ olarak İzmit Belediyesi ile örnek bir iş birliği gerçekleştirdiklerini belirten KİPTAŞ Genel Müdürü Kurt, bölgede yapacakları sosyal konutların butik tarzda olacağı ifade etti. Kocaeli de yaşayan ve üzerine kayıtlı ev olmayan vatandaşlara yönelik üretecekleri projenin temelini, önümüzdeki Aralık ayı içerisinde atacaklarını aktaran Kurt, “Bugün itibariyle, ilçe belediyelerimizden ruhsatlarımızı aldık. Finans süreçlerini yakın süreçte tamamlayacağız. Talep toplayarak bu süreci yöneteceğiz. Yaklaşık 143 bağımsız birimden oluşan bir proje. Projemizin tüm süreçlerini, şeffaf ve katılımcı bir şekilde yürütmeye çalışıyoruz. Bundan önceki projelerimizi de böyle yaptık. Yeni dönemdeki en büyük anlayışımız; şeffaf olmak ve katılımcı olmak. Anketimiz dün itibariyle sonuçlandı. 10 bin 300’ün üzerinde katılımcının kararlarıyla, özellikle finans kısmında belirleyici unsurlara yakında karar vereceğiz. İzmit’e hayırlı olmasını diliyorum. Bunun da umarım İzmit’in dayanıklı yapı stokunu artırmaya yönelik farkındalık yaratarak, bundan sonra yapılacak diğer sektör temsilcilerine örnek olmasını diliyorum” diye konuştu. cumhuriyet.com.tr"Palu ailesi" davasıbaşladı
"Palu ailesi" davası başladı figure > Kocaeli'de 12 yıl önce kaybolan ve öldürülerek gömüldüğü ileri sürülen Meryem Tahnal'ın kızı Melike Tahnal'ın Sakarya'da öldürülmesine ilişkin, teyzesi Emine ve eniştesi Tuncer Ustael ile anneannesi Hava ve teyzesi Ayşe Palu'nun yargılanmasına başlandı. /Archive/2020/11/27/174805078-34.jpgKocaeli'de 12 yıl önce kaybolan ve öldürüldüğü ileri sürülen Meryem Tahnal'ın kızı Melike Tahnal'ın Sakarya'da öldürülmesine ilişkin, kamuoyunda "Palu ailesi" olarak bilinen 4 sanığın yargılanmasına başlandı.Sakarya 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, Melike Tahnal'ın başka suçtan tutuklu bulunan teyzesi Emine Ustael ile anneannesi Hava ve teyzesi Ayşe Palu, cezaevindeki SEGBİS arızası nedeniyle katılamadı. Tahnal'ın eniştesi Tuncer Ustael, tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı. Duruşmada, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatları hazır bulundu.SAVUNMALARA GEÇİLDİKimlik tespiti ve Ferizli Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamenin özetinin okunmasının ardından sanık Tuncer Ustael'in savunmasının alınmasına geçildi.Sanık Ustael, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini belirterek, Melike Tahnal'ı öldürmediğini öne sürdü.Olay tarihinde Ferizli ilçesinin Kusça Mahallesi'nde yaşadıklarını, Melike'nin de kendileriyle kaldığını, annesi Meryem'in kayıp olduğunu belirten Ustael, "Melike'ye sahip çıktım, yanıma aldım. Onlara sahip çıktığım için Meryem'in eşi olan ve öldürülen Ahmet Tahnal'ın ailesi bana husumetli oldular ve çocuğumu kaçırdılar. Buna rağmen Melike'yi kollamaya devam ettim. Ahmet Tahnal'ın yakınları ben evde yokken Melike'yi almışlar. Savcılığa gittim ve kayınvalideme 'Neden çocuğu verdiniz?' diye bağırdım." ifadelerini kullandı.USTAEL BERAATİNİ İSTEDİUstael, Melike'nin ölü mü sağ mı olduğunu bilmediğini savunarak, "Ancak Kusça'dan alındığını biliyorum. Palu, Tahnal ve Şipşak ailelerinin işlediği suçları öğrendim. Bütün suçları benim üzerime yıkmaya çalışıyorlar. Cinayetlerin gerçekleştirildiğine ilişkin elimde 11 hafıza kartı vardı. Evime bomba attılar, evim kullanılamaz hale geldi. Bu sırada hafıza kartlarını kaybettim, böylece delillerim yok oldu. Melike'yi ben öldürmedim. Şu anda yaşamak da istemiyorum. Zaten ölüm grevine çıktım. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatime karar verilmesini talep ediyorum." diye konuştu.MAHKEME ÇELİŞKİYE DİKKAT ÇEKTİMahkeme başkanının, sanığa daha önceki ve mahkemedeki beyanlarının çelişkili olduğunu belirtmesi üzerine Ustael, duruşmadaki ifadesinin doğru olduğunu, yalan beyanda bulunmadığını iddia ederek, "Maktulün öldürüldüğü, Hava ve çocuklarının kefenlediği, beraber gömdüğümüze ilişkin beyanım olmadı." dedi. Söz alan Ustael'in avukatı, sanığın savunmalarına iştirak ettiğini belirterek, eksik hususların giderilmesini talep etti.Diğer sanık avukatları da müvekkillerinin savunması alındıktan sonra beyanda bulunacaklarını belirterek, eksikliklerin giderilmesini istedi.Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı da sanığın savunmalarını kabul etmediklerini, şikayetçi olduklarını belirterek, dosyaya katılmak istediklerini kaydetti.Görüşünü açıklayan cumhuriyet savcısı, dosyadaki eksik hususların tamamlanması talebinde bulundu.BİRLEŞTİRME KONUSUNDA MUVAFAKAT İSTENDİ Mahkeme heyeti, Ayşe ve Hava Palu ile Emine Ustael'in SEGBİS ile savunmalarının alınabilmesi için tutuklu bulundukları cezaevine müzakere yazılmasına, maktulün annesi Meryem Tahnal'ın ölümüne ilişkin bu dava sanıklarının Kocaeli 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde de yargılandığı ve her iki dosya arasında fiili ve hukuki irtibat bulunmasından dolayı birleştirme konusunda bu mahkemeden muvafakat istenmesine karar verdi.Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının davaya katılma talebinin kabulüne de karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 12 Mart 2021'e erteledi.İDDİANAME YER ALAN OLAY VE SUÇLARMelike Tahnal'ın öldürülmesine ilişkin hazırlanan iddianamede, Sanık Tuncer Ustael hakkında "bilinçli taksirle öldürme" suçundan 2 yıl 8 aydan 9 yıla kadar ve "usulsüz ölü gömülmesi" suçundan 6 aya kadar hapis cezası isteniyor. Emine Ustael, Hava ve Ayşe Palu'nun ise "usulsüz ölü gömülmesi" suçundan 6 aya kadar hapsi talep ediliyor.Körfez ilçesinde yaşayan Meryem Tahnal 2008'de, kızı Melike Tahnal da 2009'da kaybolmuş, polis ekipleri kayıp kişilerin bulunması için çalışma başlatmış, herhangi bir bulguya ulaşılamamıştı. Kocaeli ve Sakarya'da yapılan kazı çalışmalarında da herhangi bir bulguya rastlanılmaması üzerine çalışmalar durdurulmuştu.Kocaeli 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki yargılama sonunda, sanık Tuncer Ustael, Meryem Tahnal'a yönelik "canavarca hisle veya eziyet çektirerek ve üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "hürriyeti yoksun kılma" suçundan 4 yıl, "kredi kartının kötüye kullanılması" suçundan 3 yıl olmak üzere toplam 7 yıl hapisle cezalandırılmıştı.Emine Ustael, Hava, İsa, Ayşe Palu, "kasten öldürmeye yardım etme" suçundan 12 yıl altışar ay hapse mahkum edilmişti.Fatih Palu'ya suçun işlendiği tarihte yaşı küçük olduğu için 8 yıl 4 ay hapis cezası verilmiş, tahliye edilmişti.Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını sanıkların aynı avukat tarafından savunuldukları için yargılamada usul hatası yapıldığı gerekçesiyle bozmuş, sanıklar 24 Kasım'da Kocaeli 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde tekrar hakim karşısına çıkmıştı. AACanan Kaftancıoğlu’nun eşinin motosikletiçalındı
Canan Kaftancıoğlu’nun eşinin motosikleti çalındı figure > CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun eşi Ali Naki Kaftancıoğlu'nun motosikleti çalındı. Motosiklet, polisin çalışmalarıyla kısa sürede bulunurken, şüphelileri yakalama çalışması sürüyor. Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun eşi Ali Naki Kaftancıoğlu’na ait motosiklet, bu sabah saatlerinde Beyoğlu’ndaki evinin önünden çalındı. İşe gitmek için dışarı çıktığında yaklaşık 80 bin TL değerinde olduğu belirtilen motosikletin yerinde olmadığını gören Kaftancıoğlu, durumu polise bildirdi.Olayın ardından çalışma başlatan, Asayiş Şube Müdürlüğü Oto Hırsızlık Büro Amirliğine bağlı ekipler, motorun çalındığı yerde ve çevrede bulunan güvenlik kamerası görüntülerini tek tek inceledi. İncelemelerin ardından, iki kişi oldukları görülen hırsızların motosikleti Fatih Karagümrük’te boş bir alana bıraktıkları tespit edildi. Ekiplerce bulunan motosiklet, Gayrettepe Asayiş Şube Müdürlüğüne götürüldü.Polisin, şüphelileri yakalama çalışmaları sürüyor. İHAİran'ın nükleer programının mimarlarısuikasta uğradı
İran'ın nükleer programının mimarları suikasta uğradı figure > İran'ın nükleer programının kilit isimlerinden bilim insanı Muhsin Fahrizade'nin Tahran eyaletine bağlı Abserd ilçesinde düzenlenen terör saldırısı sonucunda ağır yaralandığı bildirildi. İran devlet televizyonu, İranlı nükleer fizikçi Fahrizade'nin öğleden sonra Abserd ilçesinde düzenlenen terör saldırısında ağır yaralanarak hastaneye kaldırıldığını duyurdu. Bazı kaynaklar Fahrizade'nin hayatını kaybettiğini iddia ederken saldırıya ilişkin resmi açıklama yapılmadı.İran nükleer programının mimarı olarak tanınan Muhsin Fahrizade'nin adı İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun Mayıs 2018'de İran nükleer programı hakkında yaptığı sunumda özellikle belirtilmişti. AACHP'liÖzkoç: 'Türkiye'nin mal varlığınıeldençıkartabilirler'
CHP'li Özkoç: 'Türkiye'nin mal varlığını elden çıkartabilirler' figure > CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Türkiye Varlık Fonu (TVF) ve Katar Yatırım Otoritesi'nin, Borsa İstanbul'un yüzde 10'luk payının QIA'ya devri için imzaladığı mutabakat anlaşmasına ilişkin, "Bu payın sahibi Avrupalı yatırımcılardı. Onlar ayrıldı, Katar bu hakkı aldı. Kaça aldığı bilinmiyor" dedi. Özkoç, Sayıştay'ın bu kurumları denetleyemediğine de dikkat çekerek, "Kamu İhale Yasası'na da tabi değil. Sadece kendi istekleri doğrultusunda buradaki Türkiye'nin mal varlığını elden çıkartabilirler" değerlendirmesinde bulundu. Özkoç, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, "ihale mafyasının" çok kar getiren işleri yaptığını ve gözünün paradan başka bir şey görmediğini söyledi. Bu kesimin, saldırgan olduğunu, ihale alacağı kişileri önceden "yemlediğini" ve fakir fukara milleti asla düşünmediğini anlatan Özkoç, ihale mafyasının, zamanla çok güçlenerek devlet yönetiminde söz sahibi olabildiğini kaydetti.‘ÇORUM'DAN KÜÇÜK BİR ÜLKE’Özkoç, "Bu son günlerde Türkiye'nin iş birliği içerisinde olduğu Katar'dan bahsediyorum. Hepsi hepsi 2 milyon nüfusa sahip, Çorum'dan küçük bir ülke. Doğal gaz ve petrol zengini. Tarım, teknoloji, üretim yok. Türkiye'nin dostu değildir. Doğu Akdeniz açıklarında yapılan doğal gaz aramasında Katar, ABD ile hareket etmiştir. Daha sonra bu 2 milyonluk Katar, orada Rumlarla ve Amerikalılar ile doğal gaz aramaya başlamıştır, KKTC ve Türkiye'nin menfaatleri karşısında. Katar kesinlikle dostumuz olmaz. Hatta böyle dost, düşman başına. Bizim olmaz ama birilerinin dostu" diye konuştu."Katar'ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a 450 milyon dolarlık uçak hediye ettiğini" söyleyen Özkoç, "Birbirlerini saraylarda ağırladılar" ifadesini kullandı.‘TÜRKİYE'NİN MAL VARLIĞINI ELDEN ÇIKARTABİLİRLER’Özkoç, iktidarın kamu şirketlerinin yüzde 80'ini denetimsiz şekilde elden çıkarttığını, Türk Telekomun buna örnek olduğunu savundu.Devletlerin, stratejik alanlardaki kuruluşları yabancılara peşkeş çekmeyeceğini ifade eden Özkoç, iktidarın TVF'yi kurarak ülkenin en önemli yatırımlarını buraya aktardığını söyledi.Özkoç, "Burasını Sayıştay denetlemiyor, Kamu İhale Yasası'na da tabi değil. Sadece kendi istekleri doğrultusunda buradaki Türkiye'nin mal varlığını elden çıkartabilirler" değerlendirmesinde bulundu.Tank Palet Fabrikası'nın Katar ordusu ve iş insanı Ethem Sancak'a peşkeş çekildiğini belirten Özkoç, "(Türkiye bir yıl içerisinde milli tank üretecek.) dediler. Aradan 2 yıl geçti, tank var mı ortada? Yok. Bunlar önceden 'Semalarda Türk milli uçağı uçacak.' demişti. Bunlar 'Yerli araba yapacağız.' demişlerdi, yaptılar mı? Hayır, yalan oldu. Milli Tank Palet Fabrikamızı, Türk subaylarının yönettiği, Türk işçisinin çalıştığı fabrikamızı Katar ordusuna bedelsiz verdiler. Burada milletimiz mi, ordumuz mu ihya oluyor? İhya olan Katar ve Ethem Sancak" sözlerine yer verdi.Özkoç, Kanal İstanbul Projesi'nin faydasız olduğunu ve ekolojik dengeleri bozduğunu kaydederek, "Oranın ihaleye açılacağı duyurulduktan sonra İstanbul'un çevresindeki arazilerin büyük bir kısmını, Katar Emiri'nin annesi kapattı" dedi."Dijitürk ihalesini" de Katar'ın kazandığını söyleyen Özkoç, "Dijitürk en çok parayı nereden kazanıyor? Mafyadan. Özür dilerim, doğru ya, futboldan kazanıyor. Futbol Federasyonunun başına 5'li çeteden, ihale zengini olan birisi geldi. Önceki Başkan, Türkiye'nin yandaş medyasının tümünün sahibi" ifadelerini kullandı.Türkiye'de yargının olmadığını, sindirme ve tehdit bulunduğunu savunan Özkoç, "Sıra, Borsaya geldi. Borsanın başına Hakan Atilla geçirildi. Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı. Bakanların önüne yattığı altın kaçakçısı Rıza Zarrab ile ilişkide. Amerika'da yargılandılar birlikte. Katar'a, İstanbul Borsasının yüzde 10'u satıldı. Bu payın sahibi Avrupalı yatırımcılardı. Onlar ayrıldı, Katar bu hakkı aldı. Kaça aldığı bilinmiyor." diye konuştu.‘KAÇACAK YERİNİZ YOK’Özkoç, teknolojisi ve üretimi olmayan Katar'ın bu ihaleleri nasıl aldığını sorarak, şöyle dedi:"Bu ihalelere başka katılmak isteyen oldu mu, onlarla görüşüldü mü, Türkiye'nin menfaatleri görüşüldü mü? Hayır. Mafya ilişkilerinde böyle şeyler yoktur. Bu ilişkilerde para, örtbas vardır. Kimseyi haberdar etmezler. Eğer devleti ele geçirdilerse, Meclis, muhalefet, millet, kaça aldıklarını, sattıklarını denetleyen kurumlar bunun dışındadır. Taraflar ve yöneticiler belli. İçi boşaltılan Türkiye Cumhuriyeti'nin yüz yıllık birikimleri. Yoksullaşan, çaresiz kalan milletimiz."Partisinin iktidarında demokrasi ve hukuk içerisinde bunların hesabının sorulacağını anlatan Özkoç, "Yönettiğinizi ve idare ettiğinizi sandığınız bu yargı, ele geçirdiğinizi sandığınız devletin kurumları tekrar güçlü laik parlamenter sistemle inşa edilerek, milletimizin varlığına ve bütünlüğüne dönüştürülecek, devletin kurumları haline getirilecek, mafyadan arındırılacak ve bunu yapanlar, gerçek Türkiye Cumhuriyeti yargısının önüne çıkartılacak. Kaçacak yeriniz yok" diye konuştu.İktidarı istifaya ve erken seçime gitmeye çağıran Özkoç, iktidara gelmeleri halinde ülke kaynaklarını ve insan gücünü tekrar inşa edeceklerini dile getirdi. AAMensah Fenerbahçe maçlarınıseviyor
Mensah Fenerbahçe maçlarını seviyor figure > Beşiktaş'ın Ganalı futbolcusu Bernard Mensah Fenerbahçe'ye karşı oynadığı 6 maçta 3 gol attı ve 2 asist üretti. Beşiktaş'ın Ganalı ortasahası Bernard Mensah Fenerbahçe maçlarını seviyor. Daha önce Süper Lig'de Kasımpaşa ve Kayserispor formalarıyla Fenerbahçe'ye karşı 6 maç oynayan Mensah bu maçlarda 3 gol atıp 2 de asist üretti. Mensah, geçen sene Altay Bayındır'a attığı frikik golüyle futbolseverlerden alkış almıştı. Bu sezon Kayserispor'dan Beşiktaş'a transfer olan 26 yaşındaki futbolcu siyah beyazlı formayla çıktığı 9 maçta 1 gol kaydetti. cumhuriyet.com.tr