News - Haberler
Aydın'ın atalık tohumlarıyeniden toprakla buluştu
Aydın'ın atalık tohumları yeniden toprakla buluştu 2014 yılından bu yana Aydın'ın yerel zenginliği olan ata tohumlarına sahip çıkan Büyükşehir Belediyesi, Aydın genelinde fide dağıtarak bu tohumları yaşatırken çiftçiye de örnek olmak için bu tohumlardan ürün elde ederek Halk Ege Et'te satışa sunuyor. Bu yıl da geçen yıl tüketiciler tarafından çok beğenilen Aydın karası patlıcan, Yenipazar tatlı biberi ve Koçarlı pembe domatesi toprakla buluşturuldu. Sera dikimi Sultanhisar'ın Güvendik Mahallesi'ndeki AYSERA'da yapılırken, yaz sezonu için de dikimler çeşit sayısı artırılarak İncirliova Hacıailobası'ndaki Aydın Çiftçi Merkezi'nde yapılacak./Archive/2020/11/13/123122251-3.jpgAta tohumlarını kendi topraklarında yetiştirmek isteyen Aydınlı çiftçilere de sebzelerin yetiştirilmesi üzerine eğitimler verdiklerini hatırlatan Başkan Çerçioğlu, pandemi döneminde yereldeki tarımsal üretimin önemine işaret etti. Başkan Çerçioğlu, "Pandemi süreci tarımsal üretimde kendi kendine yeten bir ülke olmanın önemini bir kez daha ortaya koydu. Bunun yanında yerel tarımsal değerleri koruyup bunları gelecek nesillere de aktarmak bizlerin sorumluluğu. Geçen yıl tüketicilerimiz bu özlenen lezzetleri çok beğendi. Aydınlıların ve İzmirlilerin beğenerek tükettikleri sebzelerin üretim miktarını daha da artıracağız ve şubat ayı içerisinde bunları Halk Ege Et marketlerimizde vatandaşlarımızla buluşturmayı planlıyoruz" dedi. Başkan Çerçioğlu, geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da bahar aylarıyla birlikte ata tohumlarından elde edilen fidelerin ücretsiz olarak dağıtılacağını hatırlattı./Archive/2020/11/13/123121548-2.jpg İZMİR / CumhuriyetBakan Selçuk'tan tüm sınıflara 'yüz yüze eğitim' sinyali
Bakan Selçuk'tan tüm sınıflara 'yüz yüze eğitim' sinyali Maske çağrısında bulunan Selçuk yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:"Bugün ara tatil başlıyor. Tatilden sonraki süreçte hepimiz, yani tüm kademelerdeki öğrenciler ve tüm öğretmenler, okullarımıza dönmek temennisindeyiz. Bunun için herkesin desteği gerekiyor. Öyleyse başlığı açıyorum: #maskenitakçünkü öğrencilerimizin buna ihtiyacı var."Bugün ara tatil başlıyor. Tatilden sonraki süreçte hepimiz, yani tüm kademelerdeki öğrenciler ve tüm öğretmenler, okullarımıza dönmek temennisindeyiz. Bunun için herkesin desteği gerekiyor.Öyleyse başlığı açıyorum:#maskenitakçünkü öğrencilerimizin buna ihtiyacı var.— Ziya Selçuk (@ziyaselcuk) November 13, 2020 cumhuriyet.com.trÇadır kentteçocuklar için oyun alanı
Türkçe Haberler En Son Başlıklar Çadır kentte çocuklar için oyun alanı Bornova Aşık Veysel Rekreasyon Alanı’na kurulan Çocuk Oyun Çadırı’nda, depremden en fazla etkilenen çocukların deprem sonrası streslerini aşmaları ve kendilerini güvende hissetmeleri sağlanmaya çalışılıyor. Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy’un eşi, sosyal hizmetler uzmanı Dilek Aksoy’un da destek verdiği ve çocuklarla vakit geçirdiği, oyunlar oynadığı Çocuk Oyun Çadırı’nda, çocuk gelişim uzmanları, sosyal hizmet uzmanları, psikolog ve okul öncesi öğretmenleri görev yapıyor./Archive/2020/11/12/184339026-1.jpg3-12 yaş grubu 300 civarında çocuğun katılım gösterdiği oyun çadırında gelen çocuklar, çamurdan küçük heykeller yapıyor, bulmacalar çözüyor. Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy, “Oluşturduğumuz çocuk oyun çadırı ve uzman ekiplerimizle çocuklarımızın yaralarına bir nebze de olsa merhem olmak, psikososyal olarak destek olmak istiyoruz. Çalışmalarımız devam edecek. Vatandaşlarımız da unutmasınlar ki, hiçbir zaman yalnız değiller” dedi. İZMİR / CumhuriyetBelçika Kuran yakmak isteyen Danimarkalılarısınır dışıetti
Belçika Kuran yakmak isteyen Danimarkalıları sınır dışı etti Getty ImagesDanimarkalı Stram Kurs partisi üyeleri tarafından İsveç'te Kuran yakılması Ağustos ayında protestolara yol açmıştıSığınmadan Sorumlu Devlet Bakanı Sammy Mahdi, bu beş kişinin "kamu huzuruna ciddi bir tehdit olduğunu" söyledi.Danimarkalıların Facebook sayfalarında yer alan bilgilere göre hepsi Danimarkalı aşırı sağcı siyasetçi Rasmus Paludan ile ilişkili.Paludan da Fransa'da Kuran yakma niyeti nedeniyle Çarşamba günü o ülkeden sınır dışı edilmişti.Paludan'un Stram Kurs (Sert Çizgi) adlı partisi, İslam ve göç karşıtı bir politikaya sahip.Partisinin Facebook hesabına yüklediği İslam karşıtı videolar, Paludan'ın bu yıl bir ay hapis yatmasına yol açmıştı.Bugünkü olayda Brüksel'deki aşırı sağcıları takip eden polis, Faslıların yoğunlukla yaşadığı Molenbeek-Saint-Jean ilçesinde Kuran yakmayı planladığını anladı.AFP'ye konuşan bir kaynağa göre polis tarafından sorgulanan zanlılar, savcılığa çıkarıldı.Getty ImagesRasmus PaludanKendisi de Iraklı bir sığınmacının oğlu olan Sammy Mahdi, sınır dışı kararının doğru olduğunu söyledi:"Hızla ülkeyi terk etmeleri istendi ve bunu yaptılar."Paludan 30 Ekim'de Facebook sayfasından yaptığı paylaşımda, Kopenhag'daki Fransa Konsolosluğu'na "11 Ekim'de Paris'teki Zafer Takı'nda Kuran yakacağını haber verdiğini" söylemişti.Bakan Mahdi, "Halihazırda kutuplaşmış olan toplumumuzda daha fazla nefret saçan insanlara ihtiyacımız yok" dedi.Paludan'ın İsveç'teki Malmö kentindeki destekçileri Ağustos ayında Kuran yakmış, bu eylem şiddet içeren protestolara ve polislerle çatışmalara yol açmıştı. BBC Türkçeİsviçre'deşirketlerödedikleri rüşveti vergiden düşüremeyecek
İsviçre'de şirketler ödedikleri rüşveti vergiden düşüremeyecek Getty Imagesİsviçre'de şirketlerin bireylere ödedikleri rüşvetler ve suç teşkil eden eylemlerin gerçekleştirilmesi için yaptıkları ödemeler vergiden düşürülemeyecek.Vergi cenneti namından kurtulmak isteyen İsviçre'de yeni uygulama 2022'de yürürlüğe girecek.Ülkede kamu görevlilerine ödenen rüşvetler halihazırda vergiden düşülemiyordu.İsviçre'de rüşvet 2015 yılında yasaklanmıştı.Hükümet vergi yasasını ceza yasasıyla uyumlu hale getirdiklerini söyledi.Bu uygulamanın sonlanması için yıllardır çağrılar yapılıyordu.1996'da OECD ülkelerinin yarısı, diğer ülkelerde kamu görevlilerine verilen rüşvetlerin vergiden düşürülmesine izin veriyordu.Bunlar arasında Almanya, Fransa, Avustralya, Yeni Zelanda ve İsviçre de vardı.Bu ülkelerdeki şirketler, bazı ülkelerde iş yapabilmek için rüşvet vermek zorunda kaldıklarını söylüyordu.Yıllar içinde ülkelerin rüşvet pratikleri değiştikçe OECD rüşvetçilik ve kara para aklama konusunda daha sıkı kurallar için baskı yaptı.İsviçre 2001 yılında kamu çalışanlarına yönelik rüşvetin vergiden düşülmesini engelledi.Şirketlerin bireylere rüşvet vermesi de 2015'te suç ilan edildi.Avrupa Birliği İsviçre'yi geçen yıla kadar vergi cenneti ülkeler listesinde tutuyordu. BBC Türkçe'Covid-19 pandemi değil': Bazıbilim insanlarıkoronavirüsün pandemi değil sindemi olduğunu söylüyor
'Covid-19 pandemi değil': Bazı bilim insanları koronavirüsün pandemi değil sindemi olduğunu söylüyor Getty ImagesSindemi olgusunu vurgulayan bilim insanları Covid-19 gibi pandemilerin sadece tıbbi yöntemlerle çözülemeyeceğine inanıyorSon aylarda Covid-19'a karşı dünyanın farklı köşelerinde vaka sayısındaki artışa ya da azalışa bağlı olarak alınan önlemlerin sıkılaştırıldığına ya da gevşetildiğine tanık olduk.Birçok Avrupa ülkesi vaka sayılarının yeniden artmaya başlamasıyla birlikte sosyal mesafe önlemlerini yeniden sıkılaştırırken, Yeni Zelanda gibi vaka sayısının çok azaldığı ülkelerde tedbir seviyesi düşürüldü.Ne var ki çok sayıda bilim insanı ve sağlık uzmanı koronavirüsle mücadelede bu stratejinin etkisinin çok sınırlı kaldığını düşünüyor.Tıp dergisi Lancet'in genel yayın yönetmeni Richard Horton, yakınlarda dergide yer alan yorum yazısında "Müdahalelerimizin tümü hastalığın yayılmasını kontrol edebilmek için viral bulaşma yollarını kesmeye odaklandı" diye yazdı.Horton, yazısında Covid-19'u pandemi değil sindemi olarak görmek gerektiğini savundu.UNICEFBM dünyanın en yoksul kesimlerinin pandemiden orantısız bir şekilde fazla etkilendiği uyarısında bulunduSİNDEMİ NE DEMEK?Kavram öncelikle sinerji ve pandemi kavramlarının bir araya gelmesinden oluşuyor.Covid-19 gibi salgınların içinde yayıldıkları toplumsal koşullardan bağımsız anlaşılamayacağını ifade ediyor.Sonuçta bu salgının öyküsü o kadar basit değil.Bir yanda Covid-19'a yol açan SARS-CoV-2 adı verilen yeni koronavirüs var. Diğer yanda ise bunun daha çok daha önceden diyabet, kalp, kanser gibi hastalıkları olan insanlarda daha ölümcül etki yarattığı gerçeği var.Salgının bu iki ayağı, eşitsizliklerin ve uçurumların çok derin olduğu bir toplumsal ortamda karşı karşıya geliyor.Bu yılın başlarında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Covid-19 salgınının, "en korumasız insanları, yoksulluk içinde yaşayanları, dar gelirli çalışanları, kadınları ve çocukları, engellileri ve marjinalleştirilmiş grupları orantısız etkilediğini" söylemişti.Merrill SingerSosyal bilimci Merrill Singer 'sindemi' kelimesini 1990'larda türetmişti'1+1 BAZEN 2'DEN FAZLA EDER'"Sindemi" yeni bir kavram değil.Kavram ilk kez 1990'larda Amerikalı bilim insanı Merrill Singer tarafından, iki hastalığın birbiriyle etkileşmesinin insana ikisinin toplamından çok daha büyük zarar verdiğini ifade etmek amacıyla kullanıldı.Singer'e bunu düşündüren, 1990'larda ABD'deki en yoksul kesimler içerisinde uyuşturucu kullanımı üzerinde yaptığı araştırmaydı.Singer ve arkadaşları, ağır madde bağımlıları arasında tüberküloz, cinsel ilişki yoluyla bulaşan hastalıklar gibi birçok hastalığın çok yaygın olduğunu ve bazı durumlarda bu kişilerde iki ya da daha fazla hastalığın birbiriyle etkileşmesinin, verdikleri zararı ayrı ayrı verebileceklerinden çok daha artırdığını gördüler.Tıpkı Covid-19'un hastalarda önceden var olan diyabet, kanser ve kalp hastalıkları gibi sorunlarla etkileşerek çok ağır etki yaratabilmesi gibi.EPAFakat Singer ve bir grup meslektaşı, bu hastalıkları ve dolayısıyla yol açtıkları ağır etkinin, aynı zamanda dünya çapında orantısız ölçüde, düşük gelirliler ve etnik azınlıklar arasında görüldüğünü de kayda geçirdiler.Merrill Singer BBC'ye bunu "Bu etkileşim, aynı zamanda bu hastalıkları bir araya getiren ya da belli bir kesimi bunların etkisine karşı daha korumasız bırakan toplum ve çevre koşulları tarafından mümkün kılınıyor" diye ifade etti.SOSYO-EKONOMİK KOŞULLARIN ETKİSİKanada'daki Laval Üniversitesi'nden Tiff-Annie Kenny, diyabet ya da obezite gibi Covid-19 bakımından riski artıran hastalıkların düşük gelir gruplarındaki insanlarda çok daha yaygın olduğuna dikkat çekiyor.Kenny, Kuzey Kutbu bölgesinde gıda kıtlığı, iklim değişikliği ve konut sıkıntısı çeken kesimler arasında araştırma yapıyor.Bu koşulların, sosyal mesafe ya da el yıkama gibi temel önlemleri uygulamayı güçleştirdiğini anlatıyor.Fakat bu zaten bütün hastalıklar için geçerli bir durum değil mi? Zaten bütün hastalıklar sağlık hizmetleri, iyi gıda ve temizlik koşullarına erişimi daha sınırlı olan kesimleri daha çok etkilemiyor mu?Aynı şekilde bu hastalıklar da her zaman başka hastalıklar ya da sağlık sorunlarıyla etkileşmiyor mu?Kenny, "Grip ve soğuk algınlığının sindemik olmadığı konusunda kanıtlar giderek artıyor. Yani bir kişi her ikisine de maruz kaldığında durum kötüleşmiyor, iki hastalıktan sadece biri ilerliyor, diğeri gelişmiyor" diyor.Getty ImagesKoronavirüsün başka sağlık sorunları olan kişiler üzerinde çok daha olumsuz etkileri olduğu görülüyorSTRATEJİ DEĞİŞİKLİĞİDuruma sindemi penceresinden bakarak yorumlayan Tiff-Annie Kenny, Covid-19 karşısında klasik salgın hastalıklara karşı geliştirilen klasik bulaşı riskini azaltma yaklaşımının ötesine geçerek, insanların toplumsal bağlam içinde görülmesi gerektiğini söylüyor.Birçok uzman yeni koronavirüsün yayılmasını yavaşlatmak ve etkisini azaltmak için belli grupları hastalık karşısında daha zayıf kılan sosyal koşulları göz önüne almanın hayati önem taşıdığı görüşüne katılıyor.Merrill Singer, "Eğer insanları, sağlık sistemlerini, ekonomiyi mahveden bu salgına dur demek istiyorsak sindemiyi mümkün kılan sağlık sorunları ve mevcut hastalıklara ilişkin de bir şeyler yapmamız gerektiğini görüyoruz" diyor."Yoksulların sağlık hizmetlerine erişimini ya da yeterli besine ulaşmasını zorlaştıran yapısal faktörlere de çözüm sunmamız lazım" diye sürdürüyor.Singer, insanlığın bundan sonra karşı karşıya geleceği salgınlar açısından da stratejinin değiştirilmesi büyük önem taşıyor."İnsanlık doğal yaşam ortamlarını işgal etmeyi sürdürdükçe ya da iklim değişikliği ve ormansızlaşmanın sonucu olarak bu tür salgınlar sürekli karşımıza çıkacak" diyor.Tıp dergisi Lancet'in genel yayın yönetmeni Richard Horton da bu görüşü paylaşıyor.Horton, "Bir tedavi ne kadar etkili, bir aşı ne kadar koruyucu olursa olsun, Covid-19'a saf bir biyo-medikal çözüm arama çabası başarılı olmayacaktır. Hükümetler toplumlarımızdaki derin eşitsizlikleri düzeltecek politikalar geliştirmedikçe hiçbir zaman salgınlara karşı güvende olmayacağız" diyor. BBC TürkçeAşıüretimi hız kazanırken zenginülkeler aşının yüzde 80’ini kaptı
Aşı üretimi hız kazanırken zengin ülkeler aşının yüzde 80’ini kaptı Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, yüzde 90 başarılı olduğu açıklanan BioNTech şirketi ile Pfizer’in geliştirdiği koronavirüs aşısının Türkiye’deki çalışmalarına ilişkin “1. aşılamalar bitti. 3 hafta bekliyoruz. 2. aşılamaları yapacağız. Şu ana kadar önemli bir yan etki yok” dedi. Öte yandan, aşının dünya genelindeki denemelerinde 43 bin 538 gönüllüden 94’ünün korona hastası olduğu, ara analizde aşının koronavirüse karşı yüzde 90 oranında koruyuculuğu bulunduğu tespit edildi. Aşının tek dozu için ise 19.50 dolar fiyat belirlendiği öğrenildi. Aşının ne kadar süre bağışıklık sağladığını kimsenin bilemeyeceğini söyleyen Ünal, aşının temini konusunun faz çalışmalarından bağımsız bir konu olduğunu, Sağlık Bakanlığı’nın konuyu değerlendireceğini belirtti.SAĞLIKÇILAR ÖNCELİKLİ OLURAşı için ABD Sağlık Bakanlığı’na bağlı Food and Drug Administration’a (FDA) kasım sonunda başvurulacağını belirten Ünal, “Amerika’daki FDA, sadece Amerika için bu aşıyı onaylayacak. Satın alacak ülkelerin sağlık kuruluşları, kendi değerlendirmelerini yapacak. FDA dünyada da bilinen bir kuruluş. Kasım sonu, Aralık ortaları gibi bir sonuç belirlenecek. Aşıyla ilgili tüm dosyalar teslim edilecek, bağımsız bir ekip bunu inceleyecek ve aşının uygulanıp uygulanmayacağına karar verecek” dedi. Ünal, aşılanma konusunda kimin öncelikli olması gerektiğine ilişkin, “Sağlık personeli genellikle en önde olacaktır. Ondan sonra hastalık en çok kime zarar veriyor ona bakılır. Bir salgın durumunda ülke güvenliği gibi duruma da bakılır. Bütün bunları sağlık otoriteleri inceleyecek. Ona göre her ülke bir karar verecek” diye konuştu.FİYAT 39 DOLARAşı için şimdilik belirlenen fiyat 19.50 dolar. İki doz şeklinde verilen aşı için 39 dolar ödenmesi gerekiyor. Aşının grip aşılarında olduğu gibi her yıl uygulanabileceği de belirtiliyor. Aşının -80 derecede saklanma zorunluluğu nedeniyle Asya, Afrika gibi sıcak ülkelerde dağıtım ve saklama konusunda zorluk yaratabileceği uyarısı yapılıyor.KANSERE NİYET KORONAYA KISMETProf. Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci’nin kurucusu olduğu BioNTech şirketi, aşının geliştirilmesinden önce, kanser aşıları için özgün yöntemler üzerinde araştırmalar yapmaya başladı. Çift, kanser aşılarının geliştirilmesinde ilk kez “sentetik messenger RNA” tekniğini temel alan yeni bir teknoloji geliştirmeyi başardı. Bu aşı tekniğine göre yapılan koronavirüs aşı çalışmalarında, insan denemeleri nisan ayında başladı. mRNA aşısı klinik çalışmalarına kasım ayı başına kadar 43 bin 538 gönüllü katıldı. Aşının faz 3 çalışmalarında, gönüllü bireylerin bir bölümüne dolu aşı, bir bölümüne boş aşı yapıldı. Gönüllüler, bu iki aşı seçeneğinden hangisini aldıklarından habersiz olarak çalışmaya katıldı. Çalışmanın ara analizinde, 43 bin 538 gönüllü bireyden 94’ünün korona hastası olduğu görüldü. Ara analizde mRNA aşısının koronavirüse karşı yüzde 90 oranında koruyucu olduğu tespit edildi. Aşıya bağlı yan etki ise gözlemlenmedi. Aşı yapılan bireyler 2 yıl süreyle takip edilecekler. Sarp SağkalZenginülkeler aşının yüzde 80’ini kaptı
Zengin ülkeler aşının yüzde 80’ini kaptı Birleşik Krallık merkezli Global Justice Now isimli kampanya ekibinin analizine göre aşının yüzde 80’inden fazlası şimdiden zengin ülkelere satıldı. Analiz, dünya nüfusunun yalnızca yüzde 14’ünü oluşturan zengin ülkelerin 1 milyardan fazla dozu satın aldığını gösterdi. Avrupa Birliği 300, ABD ise 600 milyon dozluk aşıyı garantiye alırken Birleşik Krallık da 40 milyon dozluk ön sipariş verdi. Aşıyı geliştiren şirket 2021 sonuna kadar 1.3 milyar doz aşı üreteceklerini açıklamıştı. Global Justice Now’ın yöneticisi Nick Dearden, “İlaç sisteminin ne denli eşitsiz olduğuna dair daha net bir örnek göremezsiniz. Bazıları milyarlarca pound kazanırken diğerleri tedaviye gücü yetmediği veya satın alacakları bir ilaç kalmadığı için ölüyor. Bu değişmeli” dedi. cumhuriyet.com.trKars Belediyesi EşbaşkanıAyhan Bilgen cezaevinden sorularımızıcevapladı
Kars Belediyesi Eşbaşkanı Ayhan Bilgen cezaevinden sorularımızı cevapladı Muhalefet içinde bazı isimler partilerinin işleyişine karşı ciddi eleştiriler getiriyor. Bu isimlerden biri Ayhan Bilgen... HDP ile ilgili eleştirilerinin zamanlaması üzerinde çok konuşuldu. Bilgen bu konuda şöyle diyor: “Zamanlama benim tercihim değil. Daha önce de bu tür tartışmaları hem parti kurullarında ilgililere ilettim hem de kamuoyu önünde yapmaya çalıştım. Şüphesiz bunların farklı niyet ve beklentilerle araçsallaştırılması benim irademin dışında ve tutukluluk koşullarından kaynaklı sağlıksız iletişim ortamından kaynaklıdır. Siyaset, netice üzerinden tartışılır. Sonuç olarak ortada bir tıkanma var. Bu düğümü çözmek ve işi akışına bırakan pozisyondan bir an önce çıkmak gerekiyor. HDP, inatçı ve kararlı bir duruş sergiliyor ama bu sorunu çözmeye yetmiyor. Elbette bu durumun tek sorumlusu HDP değil. HDP’den beklentinin yüksek olması yadırganmamalı, aksine fırsata çevirmenin yolları aranmalıdır. HDP üzerinden tüm muhalefeti dizayn etme kozu elde olduğu müddetçe hassas günler hiç bitmeyecektir. Zamanlama hatasını geç kalma olarak beyan ediyorsanız bunu anlar ve üzerime düşen sorumluluğu kabul ederim.” “Kendimi daha doğrudan ve sağlıklı ifade edebileceğim koşullarda tartışmak isterdim” diyen Bilgen’in cezaevinden yaptığı açıklamalar arasında iki bölüm öne çıkıyor. Bunlardan biri “HDP tersine Türkiyelileşme yaşıyor” sözleri... Bu konuyu biraz daha detaylı anlatmasını istiyorum: “Türkiyelileşmeyle ilgili beklenti Kürtler dışında toplumun farklı kesimleriyle de buluşarak siyasi talepleri ortaklaştıracak bir siyaset yapma formülünün geliştirilmesiydi. Bu konuda sembolik düzeyde de olsa alınan mesafe önemli. HDP temsili demokrasiyi değil, radikal demokrasiyi referans alan bir parti olduğu için farklı kesimleri siyasi süreçlere taşıma konusunu sadece temsil sorunu olarak ele alamaz. Dindar siyasetçiler ya da Alevi siyasetçilerin temsil edilmesinden öte muhafazakâr kesimler ya da Alevi toplumunun en az Kürt toplumu kadar aktif özne olarak sürecin parçası olması hedeflenmeli. Siyasette ‘marifet iltifata tabidir’.”TERSİNE TÜRKİYELİLEŞME“Toplumsal sahiplenme genişledikçe Türkiyelileşme konusunda mesafe alınacağını, bu konuda ilerleme oldukça toplumsal katılım için cesaretin büyüyeceğini” ifade eden Bilgen, “Tersine Türkiyelileşme dediğim ‘temsili demokrasinin krizlerini’ kendi bünyesine taşımaktır. Toplumun siyasete katılımının önündeki engelleri, alışkanlıkları HDP’ye de taşıyacak yaklaşımlara kapı aralamak. Bu elbette bilinçli bir tercih değil ama bir virüsün bulaşması gibidir. Genç kuşak muhafazakâr aile çocuklarının psikolojisini nasıl eski sağcı siyasetçi profili tatmin etmiyorsa, Alevi gençler de Aleviler adına siyaset yapılmasının ötesinde bir katılım iradesini yansıtıyorlar. Özetle toplumsal dinamikler adına eski yöntemlerle siyaset yapılması, farklı kimlik ve geçmişe sahip kişilerin vitrinde yan yana gözükmesinin ötesinde bir yatay demokrasi hareketinin inşa edilmesi gerekiyor. Bunu sağlayacak cesur adımlar toplumcu siyaset ahlakıyla atılmazsa, durağanlaşma içe kapanmayı ve ardından da kolay kriminalleşmeyi beraberinde getirir” diyor.KANDİL VE İMRALIBilgen’in eleştirilerinde önce çıkan bir diğer cümle; “Hem müdahaleden şikâyet edip hem Kandil ve İmralı için pozisyon belirlemeye kalkmak, kendi pozisyonunun gereğini yapamamakla ilgili bir handikaptır.” Bilgen’e, “HDP’nin, Kandil ve İmralı için pozisyon belirlediğini mi düşünüyorsunuz” diye sordum. İşte Bilgen’in cevabı: “Çağrı yapan bir siyaset tarzıyla hamle yapan bir siyaset tarzı farklıdır. Dili, muhatabı, araçları, yoğunlaşması farklı olur. Çatışma yaşayan ülkelerde sorunun parçası gibi görülen bir adres olmaktan çıkıp çözümü bezen taraflara rağmen yönetmek daha fazlasını göze almayı gerektirir. Barışı ve demokrasiyi isteyen değil, inşa eden bir sürecin yönetimi başka bir çaba ve iradeyi gerektirir. HDP, aydınların metin imzalayıp çağrı yapmasının ötesinde bir muhatap olma imkânına sahiptir.”DERDİNİ ANLATAMAMA SORUNUBilgen’e göre, Türkiye metropollerinde yaşayan Kürt nüfus, Diyarbakır, Van, Mardin gibi şehirlerde her şart altında HDP’ye oy veren sayının çok üzerinde. Önerisi ise şu: “Siyasi partiler genişleme stratejisi ile değişim ve büyüme yol haritalarını birlikte ele alabilmeli. Elbette her değişim süreci sancılı olur. Ama hiçbir sancı bugünkü acıdan daha büyük değildir. Genişlemenin önündeki engel diğer partilerden farklı olarak HDP’de geleneksel taban değildir. Bu önemli bir imkândır. Annelerin acısını bitirecek adımlardan anaların rahatsız olması düşünülebilir mi? Hâlâ bölünmeyi isteyen bir parti muamelesi görmek bence kendi derdini anlatamama sorunudur. Siyasette algı ile olgunun farklı olması durumunda bunu ‘düzeltmeyi’ başarmak tam da özne olmayı başarmaktır.” İpek ÖzbeyÖzel gündemli toplanan CHP MYK’de, partinin güçlü-zayıf yanları, risk ve fırsatlar tartışıldı
Özel gündemli toplanan CHP MYK’de, partinin güçlü-zayıf yanları, risk ve fırsatlar tartışıldı CHP’de, önümüzdeki döneme ilişkin olarak atacağı siyasi adımları belirlemek üzere yapılan analizle partinin güçlü ve zayıf yönleri tartışıldı. CHP’nin herkesle konuşabilen ittifak kapasitesi, partinin güçlü yönü olarak değerlendirilirken, seçmenle iletişim eksikliği partinin zayıf bir yönü, ittifakı dağıtmaya yönelik hamleler ise partinin önündeki risk olarak ele alındı. CHP’nin 18 Ekim ve 7 Kasım 2020 tarihlerinde düzenlenen özel gündemli Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantılarında partinin analizi yapıldı. SWOT analizi (GZFT analizi) yöntemiyle CHP’nin zayıf-güçlü yanları, önündeki riskler ve fırsatlara ilişkin değerlendirmeler masaya yatırılarak maddeler halinde tartışıldı. Partinin gelecek dönemde yapacağı siyasi söylem ve faaliyetlere yön vermek üzere çalışma başlattı.İTTİFAKIN DAĞILMA RİSKİYapılan analizde CHP’nin herkesle konuşabilen ittifak kapasitesine sahip olması partinin güçlü yanları arasında değerlendirildi. Genel Başkanın; dürüst, sakin, kararlı, farklı fikirlere açık, herkesle konuşabilen ve mantığı hırsının önünde olan birisi olması da güçler yanlar arasında yer aldı. Güçlü yanlar arasında CHP’nin yerel seçim başarısıyla iktidarın değişebilir algısının oluşması, yerel iktidardaki örnek uygulamalar ile etkin, tanınır yerel aktörlerin bulunması güçlü yanı olarak öne çıktı. Analizde; partinin önündeki fırsatlar ise yerel iktidar alanı, 100. yıl motivasyonu, toplumdaki erken seçim ve artan eşitlik talebi olarak sıralandı. Fırsatlar arasında muhtemel Cumhurbaşkanı adayının CHP’den çıkacağı algısı da yer aldı. Kriz yönetiminde ani refleks gösterecek kurumsal kapasite eksikliği, profesyonel siyasi iletişim eksikliği, dil belirleme, öne çıkarılması gereken unsurların anlatılamaması ve sorunları dile getirilen kesimlere doğru iletişim ile erişimde sıkıntılarda zayıf yönler olarak belirlendi. Ayrıca karar organlarının çalışmadığı, çok ürün ve metin üretilmesi de zayıf yanlar olarak işaretlendi. Dış politikada iktidarın milliyetçilik tarifine karşın CHP’nin alternatif bakışının kurulamadığı da kaydedildi. Partinin önündeki riskler arasında; Millet İttifakı’nı dağıtmaya yönelik hamleler, İYİ Parti’nin dağılması ya da ittifaklar arası hareketi ile HDP’nin dağılması ya da iktidarın HDP’yi kriminalize etme siyasetini derinleştirmesi olarak dile getirildi. CHP’den olası siyasi kopmaların da risk oluşturacağı ifade edildi. Mahmut LıcalıCHP heyeti farklıkesimlerle görüştü
CHP heyeti farklı kesimlerle görüştü CHP’nin Ekonomi Masası, Doğu Akdeniz mesaisine dün Mersin’den başladı. Öztrak’ın başkanlık yaptığı heyet, odalar, borsalar ve dernek temsilcileriyle bir araya geldi. Burada değerlendirmelerde bulunan Öztrak, Türkiye’de devlet krizi ve ekonomik krizin iç içe geçtiğini belirterek 2017 yılında olağanüstü şartlarda yapılan bir referandumla rejimin değiştiğini anlattı. Öztrak, “Hukukun üstünlüğü kalktı. En çarpıcı örneğini dokunulmazlığı olan bir milletvekilinin yargılanmasında gördük. Yerel mahkeme, Anayasa Mahkemesi’ne ben seni tanımıyorum, dedi. İşte devlet krizi bu” dedi. CHP’nin, krizden çıkış yolunu dört sacayağı üzerine oturttuğunu ifade eden Öztrak bunları hukuk devleti ve demokrasi, üreten ülke, güçlü sosyal devlet ve sürdürülebilirlik olarak özetledi. Abidin Yağmur