News - Haberler
HSK, Kavala’yıtutuklayan, tahliyesini reddeden tüm hakimlerin listesini istedi!
HSK, Kavala’yı tutuklayan, tahliyesini reddeden tüm hakimlerin listesini istedi! Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), İstanbul Adalet Komisyonu’na ‘acele’ kodlu bir yazı yazarak iş insanı Osman Kavala’yı tutuklayan ve AYM’nin kararına rağmen tahliye etmeyen hakimlerin listesini istedi.Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, geçen Pazar günü, yayınladığı metinle görevinden istifa ettiğini duyurdu. 24 saati aşan bir kriz ve yandaş medyanın sessizliği ardından istifa, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edildi. Bu gelişmelerin ardından ise Erdoğan, AKP Meclis Grup Toplantısı’nda yaptığı açıklamada ekonomide ‘yeni dönem’ sinyali verirken bunun hukuk alanında da desteklenmesi gerektiğini söylemişti. Dün konuşan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de, yargının kararlarını hukuka göre vermesi gerektiğini söylemiş, AYM kararlarına uyulmasını istemişti.Tüm bu gelişmeler, ABD seçimlerinin sonuçları ortaya çıktıktan hemen sonra yaşandı.Yargıya dair verilen sinyallerin ardından, Osman Kavala davasındaki tüm hukuksuzluklara rağmen adım atmayan HSK’den dikkat çekici bir hamle geldi. HSK, Kavala dosyasındaki tüm bilgileri, tutuklama kararı veren ve tahliye taleplerini reddeden tüm hâkimlerin listesini istedi.11 Kasım’da İstanbul Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığı’na yazılan yazıda, şu ifadeler kullanıldı:“Hakim ve Savcıların Derece Yükselmesi Esaslarına ilişkin 05/04/2017 tarihli 675/1 sayılı Hakimler ve Savcılar Kurulu İlke Kararı ve Birinci Sınıfa Ayrılan ve Birinci Sınıf Olan Hâkim ve Savcıların Çalışmalarının Değerlendirilmesi Esaslarına ilişkin 675/2 sayılı İlke Kararında yapılan 15/012020 tarih ve 31009 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ek düzenlemede: "Yargı bağımsızlığı ve Hâkimlik teminatı ilkeleri temelinde; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesine yapılan incelemelerde ihlal kararına sebebiyet verip vermedikleri, neden oldukları ihlalin niteliği ve ağırlığı ile ilgililerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa ile teminat altına alman hakların korunması konusundaki gayretleri, göz önünde bulundurularak yükselmeye layık olup olmadıklarına karar verilir" hükmü yer almaktadır.Yukarıda anılan ilke karan uyarınca İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2019/74 Esas sayılı dosyasında taraf olan Mehmet Osman KAVALA'nın tutuklanmasına yönelik, İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği’nin 01/11/2017 tarihli tutuklama kararı, bu tutuklama kararına karşı yapılan itirazı değerlendiren İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliği’nin 13/112017 tarihli karar, soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki başvurusunun tutukluluk halinin devamına ilişkin tüm kararlar (re'sen ya da talep üzerine değerlendirilen) ve bu kararlara karşı yapılan itirazların değerlendirilmesine ilişkin kararlar, iddianame, duruşma zabıtlarının hazırlanarak UYAP üzerinden Genel Sekreterliğimize gönderilmesi hususunda,Gereğini rica ederim.”/Archive/2020/11/13/123928980-2530961064x1600.jpgYazıyı, kişisel Twitter hesabından paylaşan Avukat Aslı Kazan, şu yorumu yaptı: “HSK’nın isim listesini istemesinin gerekçesi, 15/01/2020 tarih ve 31009 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan hâkim ve savcıların meslekte yükselmelerinde AYM ve AHİM’in ihlal kararına sebebiyet verip vermediklerinin göz önüne alınacağına ilişkin düzenleme.Osman Kavala haksız tutuklandı. HSK, tutuklayan hâkimlerin yükselmesinde bu haksız tutukluluğu göz önüne alınacak. Peki, Osman Kavala neden hala tutuklu?”NE OLMUŞTU?2017’de tutuklandığı Gezi Olayları davasından 2,5 yıllık tutukluluğun ardından 6 duruşma sonunda geçen Şubat ayında beraat eden Osman Kavala, bu kararın hemen ardından 15 Temmuz soruşturması kapsamında yeniden gözaltına alınmıştı.Oysa ki Gezi davası devam ederken Kavala hakkında 15 Temmuz soruşturmasından tahliye kararı verilmişti.Başsavcılıktan yapılan açıklamada ise Türk Ceza Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca 'Anayasal Düzeni Bozmaya Teşebbüs' suçlamasıyla Kavala hakkında yeniden gözaltı kararı verildiği belirtilmişti. Kavala, sevk edildiği İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği tarafından cezaevinden çıkmadan yeniden tutuklanmıştı.AİHM de, 18 Ekim 2017’de gözaltına alındıktan sonra 1 Kasım 2017’de tutuklanan iş insanı Osman Kavala ile ilgili 10 Aralık 2019’da hak ihlali kararı vermişti. Bu karar da yerel mahkemeler tarafından uygulanmamıştı.İktidar kanadı verilen kararın hukuk çerçevesinde olduğunu savunurken toplumsal muhalefet ise Kavala’nın hukuksuz bir kararla tutuklandığını söylemişti.Kavala hakkında son 15 Temmuz iddianamesini hazırlayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz, geçen haftalarda Adalet Bakan Yardımcısı olarak atanmıştı. cumhuriyet.com.trUzmanıanlattı:Çocuklar ara tatili nasıl geçirmeli?
Uzmanı anlattı: Çocuklar ara tatili nasıl geçirmeli? /Archive/2020/11/13/123134547-boys-56306691920.jpgBu yıl, uzaktan eğitim ve yüz yüze eğitimler alan öğrenciler ilk ara tatillerini 16-20 Kasım tarihleri arasında yapacak. Hafta sonu dahil edilerek hesaplandığında 9 günü kapsayan tatil için öğrenciler ve velilere tavsiyelerde bulunan Rehberlik ve Lise Koordinatörü Sibel İzgiman, tatilde fiziksel ve zihinsel olarak dinlenmenin önemini ifade etti.Akademik ilk çeyreğin tamamlanmasıyla öğrencilerin kazanımlarını gözden geçirmeleri gerektiğini söyleyen İzgiman, “Bu eğitim-öğretim dönemindeki konu ve kazanımlarını aileleri ile birlikte değerlendirmelerinde fayda var. Ortaokul ve lise öğrencileri öz değerlendirmelerini yapabilirler. Küçük yaş grubundaki çocukların aileleri öğretmenlerinden geri bildirim alabilirler. Akademik değerlendirmeler yapılmalı. Dinlenmenin ve eğlenmenin önüne geçmeyecek şekilde kazanımlara yönelik çalışmalar yapılmalı. Herkes her zaman ihtiyacı kadar çalışmalıdır. Planlar bireysel yapılmalıdır. Öğrenme heyecanının oluşması için fiziksel ve zihinsel dinlenmeye ihtiyaç var” diye konuştu.AÇIK HAVADA VAKİT GEÇİRMELİ/Archive/2020/11/13/123231047-boy-7224201920.jpgÖğrenme kaybının yaşanmaması için akademik kazanımları tekrar etmekte fayda olduğuna vurgu yapan İzgiman, “Bu tatilin planlanması çok önemli. Pandemiyi de göz ardı etmeden, kalabalık ortamlarda bulunmadan plan yapılmalı. Açık havada vakit geçirilebilir, parklara gidilebilir. Kalabalıktan uzak durmak, sosyal mesafeye dikkat etmek gibi kuralları tatilde de sürdürmeliler. Çocuklar bu konularda okulda çok uyumlular. Ara tatili de böyle geçirmeliler. Küçük yaş gruplarındaki çocuklarla, oyun hamuru ya da evcilik oynanabilir, boyama yapılabilir. Büyük yaş grupları, interneti daha faydalı kullanabilir; sanal turlar yapabilirler. Çocukla birlikte radyo tiyatroları dinlenebilir, kutu oyunları oynanabilir, mutfakta vakit geçirilebilir. Çocuğun zamanını iyi değerlendirmek gerekir. Çocuk başka bir aktiviteye yönlendirilirse ekran karşısından uzaklaşacaktır. Teknolojiyi ihtiyaca yönelik ve bilinçli kullanmak çok önemli” dedi.EKRAN SÜRESİNE DİKKAT EDİLMELİ/Archive/2020/11/13/122909690-children-4035821920.jpgAkademik ilk çeyreğin çoğunlukla uzaktan eğitimle geçtiğini dile getiren İzgiman, “Uzaktan eğitim sürecinde çocuklar ekran karşısında çok fazla kaldılar. Plan olmayınca yine ekrana yönelecekler. Bu sefer eğitimle değil ailelerin de farkında olmadığı içeriklerle karşı karşıya kalabilirler. Aileler bu süreci iyi planlamalı. Çalışan ebeveynlerseniz evdeki çocuğunuzun ekran karşısında olmasını kısıtlamak çok kolay değil. Etkinlik ve plan yapmak önemli” ifadelerini kullandı.RUTİNLERİN BOZULMAMASINA ÖZEN GÖSTERİNOkula giden çocuğun belli bir rutini olduğunu belirten İzgiman, sözlerini şöyle sürdürdü:“Okulda belli rutinler var ve tatil süresinde uyuma, yemek yeme gibi rutinler bozulmamalı. Rutinleri bozmak çok kolay ancak okula dönüşte öğrenciler zorlanabilirler.”OKUMA-YAZMA EŞ ZAMANLI YAPILMALI/Archive/2020/11/13/123152407-kid-26038571920.jpgOkuma yapmanın genel olarak her birey için önemine dikkat çeken İzgiman, “Okuma-yazmaya başladığımız andan itibaren okuma alışkanlığı geliştirilebilir. Okuyan bireyler hem kendini, dünyayı iyi tanır ve kendini daha iyi ifade eder. Kitap okuma olmasa da metin okumak, bir konuyla ilgili incelemeler okumak, şiir okumak da okuma yapmaktır. Öğrenciler ilgi alanlarına yönelik konularda okuma ile eş zamanlı olarak yazmayı da bırakmamalılar. Günlük tutabilirler, anılarını yazabilirler. Bunlar birbirini tamamlayıcı etkinlikler” diye konuştu. DHAABD Dışişleri BakanıMike Pompeo'nun Türkiye ziyareti neden tartışma yarattı?
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun Türkiye ziyareti neden tartışma yarattı? Getty ImagesABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun 23 Kasım'a kadar sürecek 10 gün ve 7 ülkeyi kapsayan turu bugün başlıyor. ABD'li bakanın Fransa'daki temasları sonrası İstanbul'a gitmesi öngörülüyor. Ancak Pompeo'nun sadece Fener Rum Patriği Bartholomeos ile bir araya gelerek dini meseleleri ele alacağının açıklanması ve resmi temaslara işaret edilmemesi Ankara'nın tepkisini çekti.Resmi görüşme olup olmayacağı sorusunun yarattığı tartışmalı ortama rağmen Pompeo'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmesi için tarafların çalışmaya devam ettiği kaydediliyor.Pompeo'nun yurtdışına yapacağı geziye ilişkin ABD Dışişleri Bakanlığı açıklaması, 10 Kasım Salı günü yapıldı. Açıklama, Pompeo'nun sırasıyla Fransa, Türkiye, Gürcistan, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Suudi Arabistan'ı ziyaret edeceğini ve gittiği ülkelerde hangi yetkililerle görüşeceğini ayrıntılı bir şekilde aktardı.Örneğin Paris'te Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Dışişleri Bakanı Jean Yves le Drian ve diğer üst düzey yetkililerle görüşecek olan Pompeo, Tiflis'te Gürcistan'ın hem cumhurbaşkanı, hem başbakanı hem de dışişleri bakanı ile bir araya gelecek.Dışişleri açıklaması, Amerikan diplomasisini yöneten Pompeo'nun, Türkiye haricindeki her ülkede üst düzey temaslar yapıp önemli ikili ve uluslararası konuları ele alacağını kaydederken, İstanbul'a yapacağı ziyarette sadece Fener Rum Patriği Bartholomeos ile görüşeceğini bildirdi. Aynı açıklamada, Pompeo'nun Ortodoks dünyasının ruhani lideri ile Türkiye ve bölgede dini konuları ele alarak, ABD'nin tüm dünya genelinde dini özgürlükler konusundaki güçlü duruşunu vurgulayacağı kaydedildi.ABD Dışişleri Bakanı'nın Bartholomeos ile görüşerek Washington'un Ayasofya'nın Temmuz ayında yayımlanan bir cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle camiye dönüştürülmesine dönük tepkisini bir kez daha yansıtmayı amaçladığı kaydediliyor.Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesine hem Pompeo bakan olarak hem de bakanlığı kurumsal olarak tepki göstermiş, tarihi önemdeki bu yapının müze olarak kalması çağrısında bulunmuştu.Getty ImagesPompeo, Eylül'de Girit adasını ziyaret etmişti.Dışişleri Bakanlığı'ndan tepki açıklamasıPompeo'nun ziyaretine ilişkin yapılan bu açıklamaya, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy 11 Kasım günü yazılı bir açıklamayla tepki gösterdi. Misafir yabancı devlet adamlarının ziyaret ettikleri ülkelerdeki dini cemaatlerin temsilcileriyle bir araya gelmelerinde bir sakınca olmadığını, ancak Türkiye'nin dini özgürlükler konusunda özellikle son 20 yılda ilerleme kaydettiğinin herkesin bildiğini kaydeden Aksoy, şu tepkiyi verdi:"Dolayısıyla, ABD Dışişleri Bakanı'nın ülkemizi ziyaretine ilişkin açıklamada bu hususta kullanılan ifadeler son derece yersizdir. Kaldı ki, ABD'nin önce aynaya bakması ve kendi ülkesindeki ırkçılık, İslam düşmanlığı ve nefret suçları gibi insan hakları ihlallerine gereken hassasiyeti göstermesi daha doğru olacaktır. Bu husustaki tepkimiz ABD tarafına iletilmiş ve ABD'nin öncelikli olarak bölgesel ve küresel konularda ülkelerimiz arasında işbirliğinin artırılmasına odaklanması telkin edilmiştir."'Resmi görüşme olacak mı?' tartışmasıDiplomatik kaynaklarca yerleşik teamüllere aykırı bir üslup içerdiği kaydedilen ABD Dışişleri Bakanlığı açıklaması, taraflar arasında resmi görüşme olup olmayacağı tartışmasını yaratması açısından da dikkat çekti.Türk basınına yansıyan haberlerde, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Pompeo'nun Türkiye ziyaretine Ankara'yı da ekleyerek resmi temasların başkentte gerçekleşmesi isteminde bulunduğu ancak ABD tarafının Dışişleri Bakanı'nın yoğun programını gerekçe göstererek İstanbul'da görüşmede ısrarcı olduğu yer aldı.Çavuşoğlu'nun bunun üzerine Pompeo ile görüşmeyi teyit etmediği, ABD Dışişleri'nden yapılan açıklamada da Türk yetkililerle görüşme konusunda bu nedenle bilgi verilmediği iddia edildi.Pompeo'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile resmi temaslarının netleşmesi durumunda açıklamanın yapılması öngörülüyor.Reutersİlişkilerde gerilimli konularPompeo'nun Türkiye ziyareti son dönemde iki ülke arasındaki ilişkilerde hem ikili konular hem de başta Doğu Akdeniz, Dağlık Karabağ ve Suriye süreçleri olmak bölgesel sorunlar nedeniyle gerginlik yaşandığı bir döneme denk gelmesi açısından dikkat çekiyor.İkili sorunların başında Türkiye'nin Rusya'dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemleri geliyor. Türkiye'nin Rus savunma sistemlerini Sinop'ta test etmesi ve bu süreçten geri adım atmayacağını açıklaması Washington'un rahatsızlığını artırdığı değerlendirmelerine neden oluyor.Bölgesel konuların başında ise Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile yaşadığı gerilim geliyor. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, 12 Eylül'de Kıbrıs Cumhuriyeti'ni, 27 Eylül'de Yunanistan'ı ziyaret etmiş ancak Türkiye'yi turuna eklemeyerek Ankara'nın tepkisini çekmişti. Pompeo, bu ziyaretlerinde Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin yanında durmuş, Türkiye'nin tek taraflı adımlardan uzak durması gerektiğini kaydetmişti.ABD Dışişleri Bakanı, 27 Eylül'de Ermenistan ile Azerbaycan arasında Dağlık Karabağ'da başlayan çatışmalarla ilgili yaptığı açıklamalarda, Türkiye'nin rolünü sert sözlerle eleştirmişti. Suriye konusunda ise ABD'nin YPG'ye verdiği siyasi ve askeri desteği eleştirmeye devam eden Türkiye, Washington'un geçen aylarda Suriye petrolünün çıkarılması ve satışı için bir Amerikan şirketinin YPG ile işbirliği yapmasına izin vermesine sert tepki göstermişti.İstanbul'da resmi görüşmelerin gerçekleşmesi durumunda bu konuların gündeme gelmesi bekleniyor.Pompeo 'topal ördek' konumundaGörüşülecek konuların çeşitliğine ve sorunların derinliğine karşın, Türk-Amerikan görüşmelerinden somut bir sonuç çıkması beklenmiyor. Bunun en önemli nedeni ise Pompeo'nun seçimi yitirmiş ve devir teslimi bekleyen yönetimler için kullanılan "topal ördek" konumunda olması.Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 Kasım seçimlerinin resmi sonuçları henüz ilan edilmemiş olmasına karşın 10 Kasım'da ABD'nin 65. Başkanı seçilen Joe Biden'a kutlama mesajı göndermiş, iki müttefik ülkenin bundan sonraki süreçte ilişkilerini geliştirmeleri için çalışmaya kararlı olduğunu iletmişti.Erdoğan, seçimleri kaybeden ABD Başkanı Donald Trump'a da teşekkür mesajı göndermişti. BBC Türkçe"Büyük hedeflerimiz var"
"Büyük hedeflerimiz var" Futbola babasıyla birlikte başladığını belirten Trabzonspor’un İngiliz oyuncusu Lewis Baker, bordo-mavili kulübün dergisine röportaj verdi. Kazanılacak her puan ve her top için mücadele etmeyi seven, takım arkadaşları için mücadeleden kaçmayan bir takım oyuncusu olduğunu belirten, "Kazanmayı severim. Her zaman kazanmak mümkün olmasa da kazanmaya çalışan, kazanmayı isteyen taraf olmayı tercih eden bir futbolcuyum" dedi."BÜYÜK HEDEFLERE ULAŞMAK İSTİYORUZ"Genelde futbola odaklanmaya çalışan bir oyuncu olduğunu vurgulayan Baker, futbol dışı konuları, transfer konularını çok fazla düşünmediğini belirterek, "Ancak Trabzonspor’un bana olan ilgisini duyduğumda, Trabzonspor’un sezona dair ve geleceğe dair projelerinden bana bahsedildiğinde gerçekten bu projelerin içinde olmam gerektiğini hissettim. Bana olan ilgiyi ve takımın projelerini duyduktan sonra takıma katılmam kolay olmuştu. Sürecin bu şekilde geliştiğini söyleyebilirim. Kendi açımdan da iyi bir fırsat olduğunu düşündüm. İyi bir takım var burada. Umuyorum sezon içinde maçlarımızı kazanarak hedeflediğimiz bu büyük hedeflere ulaşabiliriz" şeklinde konuştu."YETENEKLİ OYUNCULARA SAHİBİZ"Trabzonspor’a gelmeden önce şehri ve takımı araştırdığını belirten Baker, "Araştırdım, izledim fakat açıkçası geldiğimde daha net görmüş oldum duyduğum ve izlediğim şeyleri. Daha iyi anlamış oldum aslında. Geldiğim ilk günlerde hemen ilk maçımda burada ne kadar yetenekli genç oyuncular olduğunu gördüm. Bu genç ve yetenekli arkadaşlarımızın size maç kazandıracak kalitede olduklarını gördüm. Dolayısıyla bu duyduğum ve gördüğüm şeylerin karşılığını bizzat sahada geldiğim ilk günden itibaren görmüş oldum. Burada çok büyük kalite olduğunu görebiliyorum" ifadelerini kullandı."GELECEK ADINA ÇOK İYİ SİNYALLER VEREN TAKIMIZ"Gelecek adına olumlu sinyaller veren bir takım olduklarını belirten Baker, "Bir cümle ile özetlemem gerekirse; yeni oluşan ancak gelecek adına çok iyi sinyaller veren çok iyi potansiyeli olan bir takım olarak nitelendirebilirim. Ligde çok fazla maç oynadığımı söyleyemem. Tabii ki Süper Lig’e dair fikirlerim var ancak fikirlerimin tam anlamda oluşması için biraz daha maç oynamam ve tecrübe edinmem gerektiğini düşünüyorum" dedi."POZİSYONUMU 6 VE 8 NUMARA OLARAK DEĞERLENDİREBİLİRİM"Kendi pozisyonunu 6 ve 8 numara olarak değerlendirebileceğini söyleyen Baker, sözlerini şöyle sürdürdü:"Xavi, Thiago Alcantara, Paul Scholes örneklerini verebilirim. Bu oyuncular hem tarzlarını hem de bu oyundaki yeteneklerini çok beğendiğim ve takdir ettiğim oyuncular. Thiago kariyerine devam eden bir oyuncu, Xavi ve Scholes futbolu bıraktılar. Çok büyük yetenekte ve çok büyük oyuncular olduklarını düşünüyorum. Orta sahada kendi pozisyonumu 6 ve 8 numara olarak değerlendirebilirim. Çünkü 10 numara oynayabilmek için farklı yetenek ve kalitelere ihtiyacınız var. Takımımızda da bunun yeterince var olduğunu biliyoruz. Çünkü o pozisyonda oynayan oyuncunun genellikle topu aldıktan sonra dikine gidebilen, topu taşıyabilen karakterde o tarzda oyuncular olması gerektiğini düşünüyorum. Benim kendi tarzıma yakın gördüğüm pozisyonlar 6 ve 8 pozisyonları" ifadelerini kullandı."CHELSEA’NİN BANA FAYDASI YADSINAMAZ"Chelsea kulübünün kariyerinde önemli paya sahip olduğunu belirten Baker, "Chelsea kulübü 9 yaşından beri bünyesinde olduğum, çok uzun yıllar boyunca tanıma fırsatı bulduğum harika imkanlara sahip bir kulüp. Geleceğim üzerindeki etkisinin tabii ki önemli olduğunu düşünmekle birlikte farklı liglerde oynamış olmanın farklı ülkelere gitmiş olmanın, farklı insanlarla çalışmanın, hayal kırıklıkları yaşamanın belki de kazanmanın bana getirdikleriyle beraber geleceğime büyük bir fayda sağladığını düşünüyorum. Chelsea kulübünün kariyerime etkisi, bana faydası tabii ki yadsınamaz. Ancak farklı tecrübeler edinmenin de şu an bulunduğum yerde olmamda büyük fayda sağladığını düşünüyorum. Chelsea birçok oyuncusunu kiralık gönderen, aynı şekilde çok fazla yeteneğe sahip olan ve birçok oyuncusu olan büyük bir kulüp. Kiralık oyuncular üzerine bir çalışması var. Bu oyuncuları takip edecek kişileri de genelde eski profesyonel futbolculardan kurmaya çalışıyorlar. Bu oyuncular sizlerin maçlarını izlerler. Maçlardan sonra sizlerle konuşurlar. Nasıl olduğunuzu, herhangi bir konuda yardıma ihtiyacınızın olup olmadığını sorarlar. Bazı zamanlarda size geribildirim yaparak neleri doğru veya yanlış yaptığınızı size ifade ederler. Chelsea bu uygulama ile birlikte hem eski oyuncuları değerlendirerek kiralık oyuncularını iyi bir gözle izlerler hem de sürekli izlendiklerini bildiklerinden emin olurlar. Ben iyi bir stratejileri olduğunu düşünüyorum" dedi."GÖRDÜĞÜM VİDEOLARDA TARAFTARLAR BENİ ÇOK ETKİLEDİ"Trabzonspor’da henüz taraftar tecrübesi yaşamadığını belirten Baker, "Daha önce izlediğim videolar ve görüntülerden ne kadar harika bir taraftar grubuna sahip olduğumuzu biliyorum. Umarım buradaki kariyerim bitmeden, sürem daha dolmadan o tecrübeyi ben de yaşayabilirim. Çünkü gördüğüm o videolardan çok etkilenmiştim. Herkesin yavaş yavaş alışmak zorunda olduğu bir durum taraftarsız futbol. Ancak futbol taraftarla güzel. Taraftar futbolu daha da güzel bir oyun haline getiriyor. Sahaya çıktığınızda özellikle kazandıysanız eğer o mutluluğu duymak, kaybediyorsanız veya işler istediğiniz gibi gitmediğinde arkanızda o desteği hissedebilmek gerçekten harika bir duygu" ifadelerini kullandı. cumhuriyet.com.trAydın'ın atalık tohumlarıyeniden toprakla buluştu
Aydın'ın atalık tohumları yeniden toprakla buluştu 2014 yılından bu yana Aydın'ın yerel zenginliği olan ata tohumlarına sahip çıkan Büyükşehir Belediyesi, Aydın genelinde fide dağıtarak bu tohumları yaşatırken çiftçiye de örnek olmak için bu tohumlardan ürün elde ederek Halk Ege Et'te satışa sunuyor. Bu yıl da geçen yıl tüketiciler tarafından çok beğenilen Aydın karası patlıcan, Yenipazar tatlı biberi ve Koçarlı pembe domatesi toprakla buluşturuldu. Sera dikimi Sultanhisar'ın Güvendik Mahallesi'ndeki AYSERA'da yapılırken, yaz sezonu için de dikimler çeşit sayısı artırılarak İncirliova Hacıailobası'ndaki Aydın Çiftçi Merkezi'nde yapılacak./Archive/2020/11/13/123122251-3.jpgAta tohumlarını kendi topraklarında yetiştirmek isteyen Aydınlı çiftçilere de sebzelerin yetiştirilmesi üzerine eğitimler verdiklerini hatırlatan Başkan Çerçioğlu, pandemi döneminde yereldeki tarımsal üretimin önemine işaret etti. Başkan Çerçioğlu, "Pandemi süreci tarımsal üretimde kendi kendine yeten bir ülke olmanın önemini bir kez daha ortaya koydu. Bunun yanında yerel tarımsal değerleri koruyup bunları gelecek nesillere de aktarmak bizlerin sorumluluğu. Geçen yıl tüketicilerimiz bu özlenen lezzetleri çok beğendi. Aydınlıların ve İzmirlilerin beğenerek tükettikleri sebzelerin üretim miktarını daha da artıracağız ve şubat ayı içerisinde bunları Halk Ege Et marketlerimizde vatandaşlarımızla buluşturmayı planlıyoruz" dedi. Başkan Çerçioğlu, geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da bahar aylarıyla birlikte ata tohumlarından elde edilen fidelerin ücretsiz olarak dağıtılacağını hatırlattı./Archive/2020/11/13/123121548-2.jpg İZMİR / CumhuriyetBakan Selçuk'tan tüm sınıflara 'yüz yüze eğitim' sinyali
Bakan Selçuk'tan tüm sınıflara 'yüz yüze eğitim' sinyali Maske çağrısında bulunan Selçuk yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:"Bugün ara tatil başlıyor. Tatilden sonraki süreçte hepimiz, yani tüm kademelerdeki öğrenciler ve tüm öğretmenler, okullarımıza dönmek temennisindeyiz. Bunun için herkesin desteği gerekiyor. Öyleyse başlığı açıyorum: #maskenitakçünkü öğrencilerimizin buna ihtiyacı var."Bugün ara tatil başlıyor. Tatilden sonraki süreçte hepimiz, yani tüm kademelerdeki öğrenciler ve tüm öğretmenler, okullarımıza dönmek temennisindeyiz. Bunun için herkesin desteği gerekiyor.Öyleyse başlığı açıyorum:#maskenitakçünkü öğrencilerimizin buna ihtiyacı var.— Ziya Selçuk (@ziyaselcuk) November 13, 2020 cumhuriyet.com.trÇadır kentteçocuklar için oyun alanı
Türkçe Haberler En Son Başlıklar Çadır kentte çocuklar için oyun alanı Bornova Aşık Veysel Rekreasyon Alanı’na kurulan Çocuk Oyun Çadırı’nda, depremden en fazla etkilenen çocukların deprem sonrası streslerini aşmaları ve kendilerini güvende hissetmeleri sağlanmaya çalışılıyor. Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy’un eşi, sosyal hizmetler uzmanı Dilek Aksoy’un da destek verdiği ve çocuklarla vakit geçirdiği, oyunlar oynadığı Çocuk Oyun Çadırı’nda, çocuk gelişim uzmanları, sosyal hizmet uzmanları, psikolog ve okul öncesi öğretmenleri görev yapıyor./Archive/2020/11/12/184339026-1.jpg3-12 yaş grubu 300 civarında çocuğun katılım gösterdiği oyun çadırında gelen çocuklar, çamurdan küçük heykeller yapıyor, bulmacalar çözüyor. Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy, “Oluşturduğumuz çocuk oyun çadırı ve uzman ekiplerimizle çocuklarımızın yaralarına bir nebze de olsa merhem olmak, psikososyal olarak destek olmak istiyoruz. Çalışmalarımız devam edecek. Vatandaşlarımız da unutmasınlar ki, hiçbir zaman yalnız değiller” dedi. İZMİR / CumhuriyetBelçika Kuran yakmak isteyen Danimarkalılarısınır dışıetti
Belçika Kuran yakmak isteyen Danimarkalıları sınır dışı etti Getty ImagesDanimarkalı Stram Kurs partisi üyeleri tarafından İsveç'te Kuran yakılması Ağustos ayında protestolara yol açmıştıSığınmadan Sorumlu Devlet Bakanı Sammy Mahdi, bu beş kişinin "kamu huzuruna ciddi bir tehdit olduğunu" söyledi.Danimarkalıların Facebook sayfalarında yer alan bilgilere göre hepsi Danimarkalı aşırı sağcı siyasetçi Rasmus Paludan ile ilişkili.Paludan da Fransa'da Kuran yakma niyeti nedeniyle Çarşamba günü o ülkeden sınır dışı edilmişti.Paludan'un Stram Kurs (Sert Çizgi) adlı partisi, İslam ve göç karşıtı bir politikaya sahip.Partisinin Facebook hesabına yüklediği İslam karşıtı videolar, Paludan'ın bu yıl bir ay hapis yatmasına yol açmıştı.Bugünkü olayda Brüksel'deki aşırı sağcıları takip eden polis, Faslıların yoğunlukla yaşadığı Molenbeek-Saint-Jean ilçesinde Kuran yakmayı planladığını anladı.AFP'ye konuşan bir kaynağa göre polis tarafından sorgulanan zanlılar, savcılığa çıkarıldı.Getty ImagesRasmus PaludanKendisi de Iraklı bir sığınmacının oğlu olan Sammy Mahdi, sınır dışı kararının doğru olduğunu söyledi:"Hızla ülkeyi terk etmeleri istendi ve bunu yaptılar."Paludan 30 Ekim'de Facebook sayfasından yaptığı paylaşımda, Kopenhag'daki Fransa Konsolosluğu'na "11 Ekim'de Paris'teki Zafer Takı'nda Kuran yakacağını haber verdiğini" söylemişti.Bakan Mahdi, "Halihazırda kutuplaşmış olan toplumumuzda daha fazla nefret saçan insanlara ihtiyacımız yok" dedi.Paludan'ın İsveç'teki Malmö kentindeki destekçileri Ağustos ayında Kuran yakmış, bu eylem şiddet içeren protestolara ve polislerle çatışmalara yol açmıştı. BBC Türkçeİsviçre'deşirketlerödedikleri rüşveti vergiden düşüremeyecek
İsviçre'de şirketler ödedikleri rüşveti vergiden düşüremeyecek Getty Imagesİsviçre'de şirketlerin bireylere ödedikleri rüşvetler ve suç teşkil eden eylemlerin gerçekleştirilmesi için yaptıkları ödemeler vergiden düşürülemeyecek.Vergi cenneti namından kurtulmak isteyen İsviçre'de yeni uygulama 2022'de yürürlüğe girecek.Ülkede kamu görevlilerine ödenen rüşvetler halihazırda vergiden düşülemiyordu.İsviçre'de rüşvet 2015 yılında yasaklanmıştı.Hükümet vergi yasasını ceza yasasıyla uyumlu hale getirdiklerini söyledi.Bu uygulamanın sonlanması için yıllardır çağrılar yapılıyordu.1996'da OECD ülkelerinin yarısı, diğer ülkelerde kamu görevlilerine verilen rüşvetlerin vergiden düşürülmesine izin veriyordu.Bunlar arasında Almanya, Fransa, Avustralya, Yeni Zelanda ve İsviçre de vardı.Bu ülkelerdeki şirketler, bazı ülkelerde iş yapabilmek için rüşvet vermek zorunda kaldıklarını söylüyordu.Yıllar içinde ülkelerin rüşvet pratikleri değiştikçe OECD rüşvetçilik ve kara para aklama konusunda daha sıkı kurallar için baskı yaptı.İsviçre 2001 yılında kamu çalışanlarına yönelik rüşvetin vergiden düşülmesini engelledi.Şirketlerin bireylere rüşvet vermesi de 2015'te suç ilan edildi.Avrupa Birliği İsviçre'yi geçen yıla kadar vergi cenneti ülkeler listesinde tutuyordu. BBC Türkçe'Covid-19 pandemi değil': Bazıbilim insanlarıkoronavirüsün pandemi değil sindemi olduğunu söylüyor
'Covid-19 pandemi değil': Bazı bilim insanları koronavirüsün pandemi değil sindemi olduğunu söylüyor Getty ImagesSindemi olgusunu vurgulayan bilim insanları Covid-19 gibi pandemilerin sadece tıbbi yöntemlerle çözülemeyeceğine inanıyorSon aylarda Covid-19'a karşı dünyanın farklı köşelerinde vaka sayısındaki artışa ya da azalışa bağlı olarak alınan önlemlerin sıkılaştırıldığına ya da gevşetildiğine tanık olduk.Birçok Avrupa ülkesi vaka sayılarının yeniden artmaya başlamasıyla birlikte sosyal mesafe önlemlerini yeniden sıkılaştırırken, Yeni Zelanda gibi vaka sayısının çok azaldığı ülkelerde tedbir seviyesi düşürüldü.Ne var ki çok sayıda bilim insanı ve sağlık uzmanı koronavirüsle mücadelede bu stratejinin etkisinin çok sınırlı kaldığını düşünüyor.Tıp dergisi Lancet'in genel yayın yönetmeni Richard Horton, yakınlarda dergide yer alan yorum yazısında "Müdahalelerimizin tümü hastalığın yayılmasını kontrol edebilmek için viral bulaşma yollarını kesmeye odaklandı" diye yazdı.Horton, yazısında Covid-19'u pandemi değil sindemi olarak görmek gerektiğini savundu.UNICEFBM dünyanın en yoksul kesimlerinin pandemiden orantısız bir şekilde fazla etkilendiği uyarısında bulunduSİNDEMİ NE DEMEK?Kavram öncelikle sinerji ve pandemi kavramlarının bir araya gelmesinden oluşuyor.Covid-19 gibi salgınların içinde yayıldıkları toplumsal koşullardan bağımsız anlaşılamayacağını ifade ediyor.Sonuçta bu salgının öyküsü o kadar basit değil.Bir yanda Covid-19'a yol açan SARS-CoV-2 adı verilen yeni koronavirüs var. Diğer yanda ise bunun daha çok daha önceden diyabet, kalp, kanser gibi hastalıkları olan insanlarda daha ölümcül etki yarattığı gerçeği var.Salgının bu iki ayağı, eşitsizliklerin ve uçurumların çok derin olduğu bir toplumsal ortamda karşı karşıya geliyor.Bu yılın başlarında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Covid-19 salgınının, "en korumasız insanları, yoksulluk içinde yaşayanları, dar gelirli çalışanları, kadınları ve çocukları, engellileri ve marjinalleştirilmiş grupları orantısız etkilediğini" söylemişti.Merrill SingerSosyal bilimci Merrill Singer 'sindemi' kelimesini 1990'larda türetmişti'1+1 BAZEN 2'DEN FAZLA EDER'"Sindemi" yeni bir kavram değil.Kavram ilk kez 1990'larda Amerikalı bilim insanı Merrill Singer tarafından, iki hastalığın birbiriyle etkileşmesinin insana ikisinin toplamından çok daha büyük zarar verdiğini ifade etmek amacıyla kullanıldı.Singer'e bunu düşündüren, 1990'larda ABD'deki en yoksul kesimler içerisinde uyuşturucu kullanımı üzerinde yaptığı araştırmaydı.Singer ve arkadaşları, ağır madde bağımlıları arasında tüberküloz, cinsel ilişki yoluyla bulaşan hastalıklar gibi birçok hastalığın çok yaygın olduğunu ve bazı durumlarda bu kişilerde iki ya da daha fazla hastalığın birbiriyle etkileşmesinin, verdikleri zararı ayrı ayrı verebileceklerinden çok daha artırdığını gördüler.Tıpkı Covid-19'un hastalarda önceden var olan diyabet, kanser ve kalp hastalıkları gibi sorunlarla etkileşerek çok ağır etki yaratabilmesi gibi.EPAFakat Singer ve bir grup meslektaşı, bu hastalıkları ve dolayısıyla yol açtıkları ağır etkinin, aynı zamanda dünya çapında orantısız ölçüde, düşük gelirliler ve etnik azınlıklar arasında görüldüğünü de kayda geçirdiler.Merrill Singer BBC'ye bunu "Bu etkileşim, aynı zamanda bu hastalıkları bir araya getiren ya da belli bir kesimi bunların etkisine karşı daha korumasız bırakan toplum ve çevre koşulları tarafından mümkün kılınıyor" diye ifade etti.SOSYO-EKONOMİK KOŞULLARIN ETKİSİKanada'daki Laval Üniversitesi'nden Tiff-Annie Kenny, diyabet ya da obezite gibi Covid-19 bakımından riski artıran hastalıkların düşük gelir gruplarındaki insanlarda çok daha yaygın olduğuna dikkat çekiyor.Kenny, Kuzey Kutbu bölgesinde gıda kıtlığı, iklim değişikliği ve konut sıkıntısı çeken kesimler arasında araştırma yapıyor.Bu koşulların, sosyal mesafe ya da el yıkama gibi temel önlemleri uygulamayı güçleştirdiğini anlatıyor.Fakat bu zaten bütün hastalıklar için geçerli bir durum değil mi? Zaten bütün hastalıklar sağlık hizmetleri, iyi gıda ve temizlik koşullarına erişimi daha sınırlı olan kesimleri daha çok etkilemiyor mu?Aynı şekilde bu hastalıklar da her zaman başka hastalıklar ya da sağlık sorunlarıyla etkileşmiyor mu?Kenny, "Grip ve soğuk algınlığının sindemik olmadığı konusunda kanıtlar giderek artıyor. Yani bir kişi her ikisine de maruz kaldığında durum kötüleşmiyor, iki hastalıktan sadece biri ilerliyor, diğeri gelişmiyor" diyor.Getty ImagesKoronavirüsün başka sağlık sorunları olan kişiler üzerinde çok daha olumsuz etkileri olduğu görülüyorSTRATEJİ DEĞİŞİKLİĞİDuruma sindemi penceresinden bakarak yorumlayan Tiff-Annie Kenny, Covid-19 karşısında klasik salgın hastalıklara karşı geliştirilen klasik bulaşı riskini azaltma yaklaşımının ötesine geçerek, insanların toplumsal bağlam içinde görülmesi gerektiğini söylüyor.Birçok uzman yeni koronavirüsün yayılmasını yavaşlatmak ve etkisini azaltmak için belli grupları hastalık karşısında daha zayıf kılan sosyal koşulları göz önüne almanın hayati önem taşıdığı görüşüne katılıyor.Merrill Singer, "Eğer insanları, sağlık sistemlerini, ekonomiyi mahveden bu salgına dur demek istiyorsak sindemiyi mümkün kılan sağlık sorunları ve mevcut hastalıklara ilişkin de bir şeyler yapmamız gerektiğini görüyoruz" diyor."Yoksulların sağlık hizmetlerine erişimini ya da yeterli besine ulaşmasını zorlaştıran yapısal faktörlere de çözüm sunmamız lazım" diye sürdürüyor.Singer, insanlığın bundan sonra karşı karşıya geleceği salgınlar açısından da stratejinin değiştirilmesi büyük önem taşıyor."İnsanlık doğal yaşam ortamlarını işgal etmeyi sürdürdükçe ya da iklim değişikliği ve ormansızlaşmanın sonucu olarak bu tür salgınlar sürekli karşımıza çıkacak" diyor.Tıp dergisi Lancet'in genel yayın yönetmeni Richard Horton da bu görüşü paylaşıyor.Horton, "Bir tedavi ne kadar etkili, bir aşı ne kadar koruyucu olursa olsun, Covid-19'a saf bir biyo-medikal çözüm arama çabası başarılı olmayacaktır. Hükümetler toplumlarımızdaki derin eşitsizlikleri düzeltecek politikalar geliştirmedikçe hiçbir zaman salgınlara karşı güvende olmayacağız" diyor. BBC TürkçeAşıüretimi hız kazanırken zenginülkeler aşının yüzde 80’ini kaptı
Aşı üretimi hız kazanırken zengin ülkeler aşının yüzde 80’ini kaptı Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, yüzde 90 başarılı olduğu açıklanan BioNTech şirketi ile Pfizer’in geliştirdiği koronavirüs aşısının Türkiye’deki çalışmalarına ilişkin “1. aşılamalar bitti. 3 hafta bekliyoruz. 2. aşılamaları yapacağız. Şu ana kadar önemli bir yan etki yok” dedi. Öte yandan, aşının dünya genelindeki denemelerinde 43 bin 538 gönüllüden 94’ünün korona hastası olduğu, ara analizde aşının koronavirüse karşı yüzde 90 oranında koruyuculuğu bulunduğu tespit edildi. Aşının tek dozu için ise 19.50 dolar fiyat belirlendiği öğrenildi. Aşının ne kadar süre bağışıklık sağladığını kimsenin bilemeyeceğini söyleyen Ünal, aşının temini konusunun faz çalışmalarından bağımsız bir konu olduğunu, Sağlık Bakanlığı’nın konuyu değerlendireceğini belirtti.SAĞLIKÇILAR ÖNCELİKLİ OLURAşı için ABD Sağlık Bakanlığı’na bağlı Food and Drug Administration’a (FDA) kasım sonunda başvurulacağını belirten Ünal, “Amerika’daki FDA, sadece Amerika için bu aşıyı onaylayacak. Satın alacak ülkelerin sağlık kuruluşları, kendi değerlendirmelerini yapacak. FDA dünyada da bilinen bir kuruluş. Kasım sonu, Aralık ortaları gibi bir sonuç belirlenecek. Aşıyla ilgili tüm dosyalar teslim edilecek, bağımsız bir ekip bunu inceleyecek ve aşının uygulanıp uygulanmayacağına karar verecek” dedi. Ünal, aşılanma konusunda kimin öncelikli olması gerektiğine ilişkin, “Sağlık personeli genellikle en önde olacaktır. Ondan sonra hastalık en çok kime zarar veriyor ona bakılır. Bir salgın durumunda ülke güvenliği gibi duruma da bakılır. Bütün bunları sağlık otoriteleri inceleyecek. Ona göre her ülke bir karar verecek” diye konuştu.FİYAT 39 DOLARAşı için şimdilik belirlenen fiyat 19.50 dolar. İki doz şeklinde verilen aşı için 39 dolar ödenmesi gerekiyor. Aşının grip aşılarında olduğu gibi her yıl uygulanabileceği de belirtiliyor. Aşının -80 derecede saklanma zorunluluğu nedeniyle Asya, Afrika gibi sıcak ülkelerde dağıtım ve saklama konusunda zorluk yaratabileceği uyarısı yapılıyor.KANSERE NİYET KORONAYA KISMETProf. Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci’nin kurucusu olduğu BioNTech şirketi, aşının geliştirilmesinden önce, kanser aşıları için özgün yöntemler üzerinde araştırmalar yapmaya başladı. Çift, kanser aşılarının geliştirilmesinde ilk kez “sentetik messenger RNA” tekniğini temel alan yeni bir teknoloji geliştirmeyi başardı. Bu aşı tekniğine göre yapılan koronavirüs aşı çalışmalarında, insan denemeleri nisan ayında başladı. mRNA aşısı klinik çalışmalarına kasım ayı başına kadar 43 bin 538 gönüllü katıldı. Aşının faz 3 çalışmalarında, gönüllü bireylerin bir bölümüne dolu aşı, bir bölümüne boş aşı yapıldı. Gönüllüler, bu iki aşı seçeneğinden hangisini aldıklarından habersiz olarak çalışmaya katıldı. Çalışmanın ara analizinde, 43 bin 538 gönüllü bireyden 94’ünün korona hastası olduğu görüldü. Ara analizde mRNA aşısının koronavirüse karşı yüzde 90 oranında koruyucu olduğu tespit edildi. Aşıya bağlı yan etki ise gözlemlenmedi. Aşı yapılan bireyler 2 yıl süreyle takip edilecekler. Sarp Sağkal