Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Friday, 11.07.2025, 09:55 AM (GMT)

News - Haberler

Yeni bir ergen beraberliği

Yeni bir ergen beraberliği 20 yılı aşkın bir süredir “Sitcom”dan “Kumun Altında”ya, “Havuz”dan “Kadın İsterse”ye, “Evde”den “Genç ve Güzel”e, “Yeni Kız Arkadaşım”dan “Frantz”a dek yıllardır nerdeyse her filmini seyrettiğimiz, farklı cinsellik sorunlarıyla karışık sorunlu aile hallerinden, çatışmalı evlilik ve kadın hikâyelerine dek, dramdan komediye, vodvilden parodiye çeşitli türlere el atarak çektiği ve kendine özgü bir tarzı yakalayan, 1967 doğumlu, senarist-yönetmen François Ozon, kuşkusuz son dönem Fransız sinemasının önemli isimlerinden biri. Artık 50’li yaşların olgunluğuna da erişmiş Ozon’un son Cannes festivaline seçilmiş, Alexis ve David adlı iki ergenin eşcinsel beraberliğini hikâye eden ve bizde sessiz sedasız gösterime çıkmış yeni filmi “Ete ‘85 Yazı”, üslubu, anlatımı, temaları bakımından yönetmenin eski eserleriyle bağlantılar kuran ve öncelikle Ozon’un “yeni keşfi” iki genç oyuncusunun (özellikle de David rolündeki Benjamin Voisin’in) enerjik performanslarıyla dikkati çeken ama doğrusu meraklısını hiç de tatmin edemeyen bir film.BİR YAZ GECESİEdebiyat öğretmeninin hikâye yazmaya teşvik ettiği, kafasını ölüme takmış ama denizde oldukça acemi Alex’i (Felix...) küçük sörf teknesi suda ters dönmüşken Hızır gibi yetişerek kurtarıyor yakışıklı David (Benjamin Voisin) ve biraz tutuk Alex, onu evine götürüp denizci kocasını erkenden yitirmiş, müşfik annesiyle (Valeria Bruni Tedeschi) de tanıştıran David’e fena halde tutuluyor. Yaz mevsiminin sıcak tatil atmosferinde sıkı dost olan, sabah akşam beraber iki gencin yakınlığı, David’in bir gece Alex’e hiç bilmediği tatlı heyecanlar yaşatmasıyla giderek tutkulu bir cinsel birlikteliğe dönüşüyor. Ancak Alex’in Fransızcasını geliştirmek isteyen İngiliz kızı Kate’le (Philippine Velga) David’i tanıştırmasıyla David o karşı konmaz cazibesiyle Kate’i de baştan çıkarıveriyor bir başka yaz gecesinde de. Kate iki delikanlının arasına girince kıskançlıklar patlak veriyor ve sürat tutkunu David motosikletiyle hız yaparken kaza sonucu ölüyor, genç yaşta. Alex’in ilişkileri doruk yapmışken David’in ısrarlı üstelemeleriyle David’e söz verdiği gibi David’in mezarı üstünde dans etmesiyle sonuçlanan bu çalkantılı ergenlik dramının finalinde, ölüm ve cenazeye ilişkin kimi Yahudi adetlerine de yer vermiş François Ozon.OLMAMIŞ...Yönetmenin Alex’e yeni bir David buldurduğu beylik bir finale bağladığı “Ete 85”, bir kitaptan uyarlanmış klişe senaryosunu nispeten çekilir kılan oyuncu performanslarına, başarılı görselliğine, Rod Stewart klasiğinin öne çıktığı 1985’in tutmuş şarkılarından oluşturulmuş müziklerine, kimi anlatım becerilerine ve ustalıklı mizansenlerine karşın üretken Ozon’un artık kendini tekrarlamaya başladığını örnekleyen, kariyerinin sıradan ve baştan savma işlerinden biri izlenimi bıraktı bende özetle. En son seyrettiğimiz, rahiplerin istismarda bulunduğu çocukların hikâyelerini anlatan, o sert ama gerçekçi ve eleştirel filminden sonra bu film doğrusu hiç olmamış kariyeri açısından. Sungu Çapan

Balkançingeneleriyle bir saatlik mutluluk

Balkan çingeneleriyle bir saatlik mutluluk Hele sahneye çıkan NewYork Gips King All Stars grubunun bir üyesi sadece bu konser için bir günlüğüne NewYork’dan gelmişse bu çifte kavrulmuş haberdir. Ve hele sahneye çıktıklarında o bir günlüğüne NewYork’tan gelip çalan İsmail Lumanowski kırık bir Türkçeyle, “Geldiğiniz için çok teşekkür ederiz. Çünkü 7 aydır sahneye çıkmıyorduk, çok heyecanlıyız, çok mutluyuz” diyorsa haber çifte kavrulmuş kaymaklıdır! Üstelik biz salonun yarısını bile doldurmayan dinleyiciler, çok çok şanslıydık. Çünkü son dönemde 18.00 ve 20.00’de olmak üzere birer saatlik iki konser uygulaması yapılıyor ve arada salon dezenfekte ediliyor. (Ne yazık ki son önlemler çerçevesinde 65 + için düzenlenen bu 18.00 seansı da kaldırıldı) Biz ikinci grup olduğumuz için sanatçılar iyice coşmuş, sahne amirine kaçamak bakışlar atıp bis yerine iki şarkı fazladan çalmaya karar vermişse! Ama ısrarlı alkışlara dayanamayıp bir küçük bis daha yapmışlarsa, gerçekten çok şanslıydık. Şimdi diyeceksiniz ki yakalan virüse de gör şansı. Hiç bu kadar sağlıklı ortamda konser dinlemedim. HES kodlarımız alınıyor, ateşimiz ölçülüyor, sağımız solumuzda boş koltuklar, dezenfekte edilmiş bir salon, maskelerimiz takılı, mesafemiz ayarlı. Bir saat müziğimizi dinleyip itişip kakışmadan çıktıktan sonra sakınca yok. Asıl sıkıntı, yemeğe, içmeye gidip, mecburen maskeleri çıkarıp yakın oturarak konuşmakta. Müzik yazısı, pandemi yazısına dönüştü. Balkan çingene müziğinin yenilikçi ustaları diye tanımlanan grubun üyeleri İsmail Lumanowski klarnet, Tamer Pınarbaşı kanun, Burç Şensezli klavye, Panagiotis Andreou bas, Engin Günaydın davul’dan oluşuyordu ve grup bir saatte çaldıkları biribirinden hareketli, zaman zaman romantik, zaman zaman lokal müzikle, üzerimize sinen pandemi tedirginliğini, ekonomik ve siyasal krizi unutturmayı başardılar! Müzikten başka ne beklenir ki? Yazgülü Aldoğan

Çocuklar‘doğruluğun ve güvenin’izini daha iyi sürüyor

Çocuklar ‘doğruluğun ve güvenin’ izini daha iyi sürüyor Çocuk deyip geçenler dikkat. Sosyal öğrenme becerileri sanıldığından çok daha güçlü. Kendinden emin kişilerden öğrenmeyi yeğliyorlar. Üstelik bununda da yetinmeyip o kişinin kendinden emin tavrının geçmişte söylediklerinin doğruluğu ile ne denli eşleştiğinin izini de sürüyorlar. Bunu 4-5 yaşındakiler bile rahatlıkla yapıyor. Ayrıca yeni bir şeyler öğrenme konusunda, geçmişte kendilerinden aşırı düzeyde emin bir tavır sergileyen kişilerden de kaçınabiliyorlar. PLOS ONE dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, küçük çocukların insanları izleyerek ve karşılaştırmalar yaparak bir ölçümlemeye gittiklerini ortaya koyan türünün ilk örneği oldu. Araştırma kapsamında, yaşları 3 ile 12 arasında değişen 662 çocuğa üç aşamalı bir deney uygulandı. Çocuklara hem kimi oyuncuların kendinden emin olduklarının haklı ve haksız gerekçelere dayandırıldıkları video kayıtları hem de kimi oyuncuların kararsızlıklarının da haklı ve haksız gerekçelere dayandırıldığı kayıtlar izletildi. Ve çocuklardan kimlerden yeni sözcükler öğrenmeyi yeğlediklerini ve kimleri daha zeki bulduklarını belirtmelerini istediler. Deneylerin ardından araştırmacılar çocukların, bir kişinin kendinden emin olup olmadığını haklı gerekçelere dayandırma (kendi bilgi düzeyleriyle eşleştirme) konusunda daha atik davranabilecekleri, ancak bir kişinin sergilediği kararsızlığın da haklı bir gerekçesi olabileceğini öğrenme konusunda biraz daha zorlanabilecekleri sonucuna vardılar.İPUÇLARINA ODAKLIBunun nedeni son derece önemli. Çünkü çocuklarda beyin yanlış bilgilerden çok, ipuçlarına odaklanmak üzere programlanmış durumda. Bir başka deyişle, çocukların haklı olarak kararsız davranan kişilere güvenmeyi öğrenmeleri herhangi bir gerekçe olmaksızın kendilerinden emin davranan insanlara güvenmemeyi öğrenmelerinden çok daha güç olabiliyor. Araştırmayı yürüten British Columbia Üniversitesi ruhbilim doçentlerinden Susan Birch, “Artık çocukların başkalarından bir şeyler öğrenme konusunda sandığımızdan çok daha becerikli olduklarını biliyoruz” diyor. Birch, çocuklara özgü bu becerinin onların yanlış bilgiler edinme olasılığını azalttığına ve sonuçta en doğru bilgilere ulaşmalarına olanak tanıdığına dikkat çekiyor. İlginç bir biçimde, böylesine incelikli akıl yürütme becerilerine sahip olmalarına karşın, küçük çocukların yine de güven ve onun karşıtı olan kararsızlık kavramına sekiz yaşına geldiklerinde bileyetişkinlerden farklı bir anlayışla yaklaştıkları görülüyor. Birch, “Görünüşe bakılırsa çocuklar kararsızlığı, kendinden emin olmanın karşıtı olarak değil, farklı bir kavram olarak ele alıyorlar. Kararsızlığın ne demek olduğunu tam anlamıyla kavrayamadıklarından, bir kişinin kendinden emin olup olmadığını değerlendirmek amacıyla başvurdukları çıkarsamalar kararsızlık için geçerli olmuyor” diyor. Araştırmadan elde edilen bu veriler ışığında, uzmanlar ana babalara ve eğitmenlere yalnızca çocuklara aktardıkları bilgilere özen göstermekle kalmayıp, aynı zamanda bu bilgileri onlara nasıl aktardıklarına da önem vermelerini öneriyor ve bunun uzun erimde güvenilirliklerini olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebileceğine dikkat çekiyorlar.Young Children Prefer to Learn from Confident People / Science Daily Özlem Yüzak

9 bin yılönceki kalıntılarda ortayaçıktı

9 bin yıl önceki kalıntılarda ortaya çıktı Kaliforniya Üniversitesi’nden Randy Haas ve ekibi bir metreden az bir derinlikte buldukları diş ve kemiklerin karbon tarihlendirmesini yaptılar. Çalışmalar sonucunda bu insan kalıntılarının yaklaşık 8 bin 700 ile 9 bin yıl önce -aralarında mızrak uçları, kasap bıçakları ve sepi bıçaklarının olduğu- 24 parçalık av donanımıyla birlikte gömülen 17-19 yaşlarında bir genç kadına ait olduğu yönünde “somut” kanıtlar elde edildi. Kazı bölgesinde bulunan doğranmış And geyiği, deve, alpakanın yabanıl bir türü olan “vicua” ve lama kalıntıları da kadının avlandığı hayvanlar konusunda birtakım ipuçları veriyordu. Kadın avcıyı özel bir durum olarak değerlendirmek yerine, “Alaska’dan Arjantin’e” en az 8 bin yıl önce av donanımıyla birlikte gömülen insan buluntularının incelendiği başka bilimsel çalışmaları da gözden geçiren Haas, kimlikleri belirlenen 27 kişinin hemen hemen yarısının kadın olduğunu gördü. Daha önceki çalışmalarda kadın iskeletlerinin yanında beklenmedik bir biçimde av araç ve gereçlerinin de yer aldığına tanık olan araştırmacılar, genelde ya buluntuların cinsiyetini yanlış belirlemiş olabileceklerini ya da onların pişirme gereçleri olduğunu düşünmüşlerdi. Ancak bu doğru değildi. Bilim insanlarını bile böyle düşünmeye yönelten unsur toplumlarda cinsiyetlerin üstlendikleri görevler konusuna kalıplaşmış önyargılar. Elde edilen bulgular karşısında kendisinin de “dehşete düştüğünü” belirten Haas, “En ileri görüşlü ve feminist bilim insanları bile kadınların genelde avcılıkla uğraşmadıkları görüşünün doğruluğuna körü körüne inanıyorlardı” diyor. Haas’ın yeni bulguları yaklaşık 5 bin yıl önce Kaliforniya’da ve yaklaşık 1500 yıl önce Moğolistan’da savaşçı kadınların yaşadığına işaret eden son kanıtlarla da örtüşüyor. Kentucky Louisville Üniversitesi kazıbilimcilerinden Ashley Smallwood da günümüzün avcı-toplayıcı topluluklarındaki cinsiyet rollerinin eski çağlarda yaşayan bu tür topluluklar için geçerli olamayacağına dikkat çekerek, “Eski çağlarda büyük hayvanları avlayan kadınları “aykırı” ya da “sapkın” kişiler olarak değerlendirmekten vazgeçmenin zamanı çoktan geldi” diyor. Rita Urgan

Aile bozuk yolun yapılmasınıistiyor

Aile bozuk yolun yapılmasını istiyor İlkokul 3. sınıfta eğitimini sürdüren Sebahattin, her gün annesinin sırtında 300 metre mesafedeki okula gidiyor. Ailenin Sebahattin için aldıkları akülü araba da yolun kötü olması nedeniyle bozuldu. Yaklaşık 3 yıldır çocuklarını bu şekilde okula götüren aile, yetkililerden yardım istedi. Toprak ve taş olan yolun kışın çamurla kaplandığını ve durumun daha da kötüleştiğini söyleyen aile, “Bu yolun yapılmasını istiyoruz. Her gün getirip götürmesi zor oluyor. Toprak evimiz de her gün damlıyor, kışın kötü oluyor. Günlük bazen yevmiyeyle çalışıyoruz. Başka imkânımız yok. Yeni akülü araba da alamadık, bu yolun da yapılmasını istiyoruz. Oğlumuz okumayı seviyor onu hayallerinden geri bırakmayalım” dedi. Valiliğe ve kaymakamlığa başvurduklarını ancak bir sonuç alamadıklarını da kaydeden aile, “Kaymakam geldi baktı, yapacağız dedi. Ancak ondan sonra ses çıkmadı. CİMER’e de başvuru yaptık. Ancak hâlâ beklemedeyiz. Yetkililerin sesimizi duymasını istiyoruz” ifadelerini kullandı. Kayhan Ayhan

ÖyküSerter de madenciyle yürüyor, Sosyal medyada 'Madenciyle yürüyorum' etiketiyle kampanya başlatıldı

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Öykü Serter de madenciyle yürüyor, Sosyal medyada 'Madenciyle yürüyorum' etiketiyle kampanya başlatıldı Ödenmeyen ücretleri ve tazminat hakları için direnen Somalı ve Ermenkli madenciler, 16 Kasım Pazartesi gününe kadar herhangi bir gelişme olmazsa yürüyüşlerini devam ettireceklerini açıkladı. Madencilerin kararının ardından Twitter’da ‘Madenciyle yürüyorum’ etiketiyle kampanya başlatıldı.Genco Erkal, Hüsnü Arkan, Barış Atay, Erdal Güney, Orhan Alkaya, Ahmet Ümit, Taner Rumeli, Öykü Serter gibi ünlü isimlerin de destek verdiği etikette işçilerin talepleri aktarıldı.TİP milletvekili dostumuz Barış Atay @barisatay direnen madenciyle yürüyor. Sen de madenciyle yürü!#MadenciyleYürüyorum pic.twitter.com/RukIKcPIMh— Bağımsız Maden İş (@bagimsizmadenis) November 12, 2020Daha bugün Ermenek’te bir madenciden dinledim “biz arkadaşımızın cesedini çıkarmaya çalışırken patron çıkan kömürleri elekten geçirin boşa gitmesin demişti” dedi. #MadenciyleYürüyorum demek her şeyden önce ahlaki bir yükümlülüktür! pic.twitter.com/qhb6gRTaGj— Eleni Karaindrou (@KaraindrouEleni) November 12, 2020Yerin derinliklerinden geldiler, göğü fethetmeye gidiyorlar.. #MadenciyleYürüyorum pic.twitter.com/SDQo2wkv5J— Alkan Okuducu (@AlkanOkuducu) November 12, 202014 yıl bekledik. 14 saniye BEKLEMEYECEĞİZ!#MadenciyleYürüyorum pic.twitter.com/TwFL9kwXav— Bağımsız Maden İş (@bagimsizmadenis) November 12, 2020Bu sesi bu isyanı duyuralım artık. Madenciler Ankara yolunda... #MadenciyleYürüyorum Bu akşam paylaşılacak destek videoları için @bagimsizmadenis hesabını takip edebilirsiniz. https://t.co/dkYZu4Ypfj— öykü serter (@Laforizma) November 12, 2020Sanatçı dostumuz Genco Erkal direnen madenciyle yürüyor. Sen de madenciyle yürü!@DOSTLARTIYATRO#MadenciyleYürüyorum pic.twitter.com/ZQu4h359hh— Bağımsız Maden İş (@bagimsizmadenis) November 12, 2020 cumhuriyet.com.tr

Koronavirüs aşısının yüzde 80'ini 3 devlet aldı

Koronavirüs aşısının yüzde 80'ini 3 devlet aldı Kendilerini daha adil ve eşit bir dünya yaratmak için çalışan bir sosyal adalet kuruluşu olarak tanımlayan Global Justice Now, ABD ilaç devi Pfizer  ve BioNTech ortaklığıyla geliştirilen deneysel koronavirüs aşısında, Avrupa Birliği'nin 300 milyon, ABD'nin ise 600 milyon dozluk aşıyı garantiye aldığını ve Birleşik Krallık'ın da 40 milyon dozluk ön sipariş verdiğini öne sürdü. Kuruluş, aşıyı tedarik eden ülkelerin, dünya nüfusunun sadece yüzde 14'ünü oluşturduğu konusunda uyardı. Global Justice Now'un yöneticisi Nick Dearden, konuya ilişkin, "İlaç sisteminin ne denli eşitsiz olduğuna dair daha net bir örnek göremezsiniz. Bazıları milyarlarca pound kazanırken, diğerleri tedaviye gücü yetmediği veya satın alacakları bir ilaç kalmadığı için ölüyor. Bu değişmeli" dedi. Dearden, "Aşı milliyetçiliğine son verilmeli ve acil olarak adil bir şekilde herkese yeterli tedarikin sağlanması zorunludur. Bu büyük şirketlerin ilaçlarımız üzerindeki baskınlığını kırmazsak adaletsizlik devam edecek" ifadelerini kullandı. Pfizer, ilk aşamada herkese yetecek miktarda aşı bulunmayacağını, 2020 yılı içinde 50 milyon doz aşı üretmeyi beklediğini, bunun da 25 milyon kişiyi aşılamak için yeterli olduğunu belirtmişti.  ANKA

65 yaşveüstüyurttaşlardan kısıtlamaya tepki

65 yaş ve üstü yurttaşlardan kısıtlamaya tepki İçişleri Bakanlığı genelgesinin ardından Burdur İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu Burdur Valisi Ali Arslantaş başkanlığında toplanarak 65 yaş ve üzeri yurttaşların gün içerisinde saat 10.00- 16.00 saatleri arasında sokağa çıkabilmelerine, bu saatler dışında sokağa çıkmamalarına dair kısıtlamaya gidilmesi yönünde karar aldı. Kararın ardından kendilerine ayrılan saatte dışarda olan yaşlılar 65 yaş sınırlamasına getirilen kısıtlamayı haksız buldu. Mehmet Emin Yıldız isimli vatandaş, "Yaşlılar zaten sürekli evde duruyor. Yapabilirse evinde spor yapıyor“ dedi. 65 yaş üstü Turgut Yavuz ise, “Yaşlılarımız kendilerini koruyor, asıl korunmayan genç kesim bunlara da kısıtlama getirilmesi gerekir“ derken, Süleyman Cantürk isimli 65 yaş üzeri vatandaş da, "Biz yaşlılar kendimiz çok dikkatli oluyoruz. Kısıtlamanın genişletilmesinden yanayım" dedi.  (İHA)

İl Sağlık Müdürüuyardı: Salgında kritik seviyeye doğru gidiyoruz, kendinize gelin

İl Sağlık Müdürü uyardı: Salgında kritik seviyeye doğru gidiyoruz, kendinize gelin Kayseri İl Sağlık Müdürü Ali Ramazan Benli, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda vatandaşları koronavirüs salgınına karşı uyardı. Benli, "Kayseri kritik noktaya doğru gidiyor. Lütfen kendimize gelelim. Hareketliliğimizi azaltalım. Mecburiyet olmayan durumlarda evimizden ayrılmayalım. Hafta sonları evimizden dışarı çıkmayalım. Karşılaştığımız herkesi virüs taşıyormuş gibi düşünerek hareket edelim” diyerek, salgının yayılma hızına dikkat çekti. cumhuriyet.com.tr

Covid-19 kısıtlamaları“kızamık”vakalarınıarttırdı

Covid-19 kısıtlamaları “kızamık” vakalarını arttırdı Koronavirüs salgını tüm dünyada etkisini arttırırken, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) kızamık vakalarının dünya genelinde yükselişe geçtiğine dikkat çekti. DSÖ tarafından hazırlanan raporda, Covid-19 ile mücadele kapsamında uygulanan kısıtlamalar nedeni ile dünya genelinde yapılan aşılamaların kritik seviyelerin altına düştüğü ve neredeyse çeyrek yüzyılın en kötü rakamlarına gerilediğine dikkat çekildi. DSÖ, dünya çapında getirilen kısıtlamaların aşılama programlarını daha da bozması nedeniyle bu yıl milyonlarca çocuğun hastalık riski altında olduğunu belirtti. Kızamığın, Covid-19, Ebola, tüberküloz veya gripten daha fazla bulaşıcı olduğu biliniyor. DSÖ, kızamığın geçtiğimiz sene dünya genelinde 870 bin kişiyi enfekte ettiğini ve 207 binden fazla kişinin ölümüne neden olduğunu aktardı. Raporda, toplumların bulaşıcı hastalıklardan korunması için gereken yüzde 95 aşılamanın yapılamaması nedeni ile geçen yıl tüm DSÖ bölgelerinde 1996'dan bu yana kızamık vakalarının en kötü seviyelere yükseldiği belirtildi. DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus yaptığı açıklamada, "Bu veriler, dünyanın her bölgesinde çocukları kızamıktan koruyamadığımıza dair net bir mesaj veriyor" dedi. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezlerinin de (CDC) destek verdiği raporda, kızamığa bağlı can kayıplarındaki artışların ana nedeni olarak çocuklara vurulması gereken iki doz kızamık aşısının zamanında ve tam olarak vurulamadığı, bunun toplu bir başarısızlık olduğu belirtildi. Rapor, bu yıl Covid-19 nedeni ile aşılamadaki aksamaların kızamık salgınlarını durdurma çabalarını engellediği ifade edildi. CDC, bu ay itibariyle 26 ülkede aşılama kampanyalarının duraklatılması nedeniyle 94 milyondan fazla kişiye kızamık aşısının vurulmama riski olduğunu belirtti. Dünya genelinde 2010'dan 2016'ya istikrarlı bir düşüşün ardından kızamık vakaları 2017'den itibaren tekrar yükselişe geçti. Kızamığa bağlı can kayıpları dünya genelinde 2016 bu yana yaklaşık yüzde 50 arttı. DSÖ ve UNICEF geçen hafta hükümetleri kızamık, çocuk felci ve diğer bulaşıcı hastalıklar konusunda harekete geçmeye çağırdı.  (İHA)




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter