Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Sunday, 05.19.2024, 07:53 AM (GMT)

News - Haberler

Koca'dan 'aşıda aracıfirma' iddialarına yanıt

Koca'dan 'aşıda aracı firma' iddialarına yanıt figure > Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Çin'den gelecek olan koronavirüs aşılarında ‘aracı firma’ iddialarına yanıt verdi. Bakan Koca, “Aşı tedarik sürecinde tek muhatabımız üretici firmadır. Milletimiz irfan sahibidir. Hakikati görür ve ona sahip çıkar” dedi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yeni tip koronavirüs (Covid-19) aşılarının ‘aracı firma’ vasıtasıyla alındığı iddialarının doğruyu yansıtmadığını bildirdi.Bakan Koca, sosyal medya hesabı Twitter üzerinden yaptığı paylaşımda, basında yer alan haberler üzerine konuyla ilgili bilgilendirme yapma ihtiyacı doğduğunu dile getirdi.Aşı konusunda görüşmelerin doğrudan üretici firmalarla yürütüldüğünü daha önce de söylediğini aktaran Koca, ‘aracı firma’ iddiasının bir fotoğrafta yazan ilaç firmasının adı kullanılarak sürdürüldüğünü belirtti.Söz konusu iddiaları ‘iftira’ olarak niteleyen Koca, “Biontech ve Oxford aşısı dahil olmak üzere tüm aşı üreticileri ile devlet olarak bizzat aracısız görüştük. Devletimiz adına Devlet Malzeme Ofisimiz, Sinovac firması ile görüşmüş ve Türkiye'deki temsilcileri olan Keymen İlaç A.Ş. ile de lojistik süreci takip etmiştir. Sinovac firmasının Türkiye'deki tek yetkili distribütörü Keymen İlaç A.Ş. firmasıdır. Üstelik 7 yıldır bu durum böyledir” ifadelerine yer verdi.‘DİSTRİBÜTÖRÜN YETKİ VE SORUMLULUĞU TEMSİL VE LOJİSTİK İLE SINIRLIDIR’Bakan Koca, açıklamasında, Covid-19 aşısının alındığı Sinovac firmasının Türkiye'deki distribütörünün yetki ve sorumluluğuna da değindi.Koca, konuya ilişkin, “Yukarıdaki bilgilerin de açık şekilde anlaşılacağı üzere tüm görüşmeler doğrudan üretici şirketlerle yapılmaktadır. Anlaşmanın idari ve mali tüm koşulları distribütörden bağımsız olarak ana üretici ile yapılan görüşmelerde belirlenmiştir. Distribütörün yetki ve sorumluluğu Sinovac'ı temsil ve lojistik ile sınırlıdır. Bu anlaştığımız ve görüşmelerin devam ettiği tüm aşılar için böyledir” değerlendirmesini paylaştı.‘MİLLETİMİZ HAKİKATİ GÖRÜR’Koca, söz konusu açıklamadan sonra kimseden özür dilemesini ya da mahcup olmasını beklemediğini belirterek, “Salgına karşı ancak birlikte mücadele edersek başarılı olabiliriz. Somut olmayan zanlarla salgın yönetimini ve aşılama programını gölgeleyecek beyanlarda bulunulmamasını rica ederim. Milletimiz irfan sahibidir. Hakikati görür ve ona sahip çıkar” ifadelerini kullandı.ÜRETİCİ FİRMANIN MEKTUBUNDANBakan Koca'nın açıklamasında, Sinovac firmasının mektubu da yer aldı.Buna göre söz konusu mektup içeriğinde, “Keymen Türkiye ve Azerbaycan'daki tek yetkili distribütörümüzdür. Kovid-19 aşısına yönelik tüm görüşmeleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Azerbaycan Cumhuriyeti Sağlık Bakanlıkları ile Sinovac doğrudan müzakere ederek yürütmektedir. Keymen Sinovac'ı, Devlet Malzeme Ofisi de Türkiye'yi temsil etmektedir” ifadelerinin kullanıldığı aktarıldı. cumhuriyet.com.tr

Aile hekimleri:‘Aile sağlığımerkezleri bu aşıyükünükaldıramaz’

Aile hekimleri: ‘Aile sağlığı merkezleri bu aşı yükünü kaldıramaz’ figure > Aile Hekimleri Federasyonu’nun (AHEF) Covid-19 aşısı ile ilgili 1599 aile hekimiyle yaptığı araştırmaya göre, aile hekimlerinin yüzde 87’si, Aile Sağlığı Merkezleri’nin (ASM) mevcut iş yükü ile böyle büyük bir aşı yükünü üstlenmesinin mümkün olmadığını söyledi. Aile hekimlerinin yüzde 79.4’ü ise Covid-19 inaktif aşısının aşı merkezlerinde yapılmasının uygun olacağına dikkat çekti. AHEF’ten yapılan açıklamada, aile hekimlerinin yıl boyunca okul aşıları, grip aşıları ve zatürree aşıları da dahil olmak üzere 12 farklı aşıyı yapmakla yükümlü kılındığı, son olarak da Covid-19 aşılarının da ASM’lerde yapılacağı söylentisinin olduğu anımsatıldı. AHEF’nin yaptığı anket sonuçlarından öne çıkan diğer başlıklar ise şöyle:- İnaktif Covid-19 aşısının Çin’de üretilmesi nedeniyle halk arasında güvensizlik oluşturduğunu düşünenler anketin yüzde 82.5’ini oluşturuyor. - Hekimlerle hastalar arasındaki görüşmelerde Covid-19 aşıları hakkında yeterli bilgiye sahip hastaların oranının yüzde 25.4, yeterli bilgiye sahip olmadığını belirtenlerin oranının ise yüzde 49.8 olduğu sonucu çıktı. - Aşıyı kendisine ve sevdiklerine yaptırmayı düşünenlerin oranı yüzde 49.8 iken yaptırmak istemeyenlerin oranı ise yüzde 11.9 olarak ankete yansıdı. AHEF Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Güntürkün, özetle şunları söyledi: “Esnek çalışma koşullarından faydalanamayan aile hekimlerine, tüm bu iş yükü üzerine, bir de Covid-19 aşısı ve bunun takibi görevlerinin verilmesi beraberinde korkunç bir yük, yorgunluk ve tükenmişlik sendromu da getirecektir. Aile Hekimlerini ve ASM’lere gelen hastaları büyük bir risk altına sokmak olacaktır.”BUGÜN İSTANBUL’DA YARIN ANKARA’DATürkiye’nin Çin’in Sinovac firmasından aldığı koronavirüs aşıları bu sabah Türk Hava Yolları’na ait kargo uçağıyla İstanbul’a geliyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koc dün yaptığı paylaşımda “İnaktif aşılarımızın ilk bölümünü getiren uçak Türkiye saati ile 19.50’de Pekin havalimanından havalandı” dedi. 3 milyon doz aşı bugün saat 06.10’da İstanbul’da olacak. Aşıların 17 konteynırda aşılar, İstanbul Havalimanı’na geleceği, bir sonraki gün Ankara’ya gönderileceği belirtildi. cumhuriyet.com.tr

DEVA Partisi’nin ilk büyük kongresi yapıldı. Babacan, yeniden genel başkan seçildi

DEVA Partisi’nin ilk büyük kongresi yapıldı. Babacan, yeniden genel başkan seçildi figure > DEVA Partisi’nin erken seçim olasılığına karşı öne çektiği 1. Olağan Kongresi’nde Babacan yeniden genel başkan seçildi. Babacan, “Geçmişte ezilenler, ezmeye başladı” dedi. DEVA Partisi’nin 1. Olağan Kongresi, siyasi partilerden gelen mesajların okunmasıyla başladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener HDP Eş Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, Hür Dava Partisi Genel Başkanı İshak Sağlam, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Hak ve Özgürlükler Partisi Genel Başkanı Refik Karakoç ve Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş kongreye mesaj gönderdi. Mesajların ardından kürsüye gelen Babacan, özetle şunları söyledi:EZİLENLER EZMEYE BAŞLADIAsker vesayeti vardı. Mafyaların çetelerin sokaklarda cirit attığı günlerdi. Benim kız kardeşim 28 Şubat’ın ağır ikliminde ODTÜ’de okuyordu. Başındaki örtü yüzünden 3 defa uzaklaştırma cezası aldı. Üstelik düzenledikleri tutanağa “ders araç ve gereçlere zarar vermek” yazıldı. Türkiye böylesine karanlık bir dönemden geçiyordu. Benim siyasete girmem bu duruma bir isyandı. Türkiyeyi bu durumdan ve 2001 krizinden çıkartmak için mücadele ettim. Bu ülkede başörtüsü sorununu yok ettik. Bir daha kimse bu yasağa cürret edemez. Geçmişte ezilenler, başkalarını ezmeye başladı. Ezilmenin ne demek olduğunu ezilen bilir. Ezilmenin ne olduğunu bilen başkasını ezmez.ASGARİ ÜCRET TEPKİSİİnsanlar aç. Açıklanan asgari ücreti görüyor musunuz? Biz çarşı pazar enflasyonunu gerçek enflasyonu alın ve biraz refah payı ekleyin dedik. Bunların çarşı pazardan haberi yok. Şu an beka dedikleri bir kişinin bekası oldu.FAİZ ELEŞTİRİSİBunlar faiz lobisi deyip durmuyor muydu? Ne oldu? Acaba faiz lobisine boyun mu eğdiniz? Ondan mı son 3 ayda faizi 2 katından fazlaya çıkarttınız. Bu ülkenin bürokratlarını meydanlarda yuhalattınız. Onlardan bir helallik istemeyecek misiniz?KAYYIM ELEŞTİRİSİDerneklere kayyum atayan kanun çıkarttılar. Utanmasalar bir kanun daha çıkartıp siyasi partilere de kayyım atayalım şu muhalefeti bitirelim diyecekler. Kayyımlar ülkesi olduk.KİMİN YANINDAYIZHer şehirde güvenilir kadrolar oluşturduk. Tam 41 ile gittim. Arayıp bulmak isteyenlere nerede olduğumuzu söyleyelim. Biz borcumuzu ödeyemiyoruz diyen esnafın, yoksulluğa terk edilen çiftçimizin yanındayız. Her gün ölüm korkusu yaşayan kadınlarımızın yanındayız.Zulme uğrayan KHK’lilerin yanındayız. Kimlerle beraber olduğumuzu merak edenleri vatandaşlarımızın yanına davet ediyoruz. cumhuriyet.com.tr

Dükkân sahibi imam: Kirasınıödemiyordu Kiracı: Pandemi dönemi borcum var

Dükkân sahibi imam: Kirasını ödemiyordu Kiracı: Pandemi dönemi borcum var figure > Antalya Serik’te pandemi nedeniyle işleri kötüye giden esnaf Ramazan Çınar’ın mal sahibi Belek Mahallesi imamı Süleyman Yıldırım tarafından kirasını ödeyemediği için icra memurları eşliğinde dışarı atıldığı öne sürüldü Antalya Serik’te pandemi nedeniyle işleri kötüye giden, çanta satışı yapan esnaf Ramazan Çınar’ın mallarının işyerinin kirasını ödeyemediği için icra memurları eşliğinde dışarı atıldığı öne sürüldü. Çınar, “Belek Mahallesi imamı benim dükkân sahibimdi. Pandemi döneminde kiramı ödemekte zorlandım. “Sezon başına kadar idare et” dememe rağmen icra memurları ve polis eşliğinde mallarımı dışarı attı. İmam böyle yaparsa bu zor günlerde cemaat ne yapsın” dedi. İmam Süleyman Yıldırım ise, “Son bir buçuk yıldır kiramı ödemiyordu. Avukat aracılığıyla tahliye kararını aldırdık. İtiraz etmedi. Kendi isteği ile mallarını dışarı çıkardı” dedi. Serik ilçesi Belek Mahallesi’nde bulunan ve 7 yıldır çanta satışı yapan Çınar, 25 yıldır Belek’te turizme hizmet verdiğini belirtti. Çınar, “Yetkililerden yardım istiyorum. Malları koyacak depo param bile yok. Geçmişe yönelik hiç borcum yoktur. Sadece pandemi sürecine ait kira borcum var ve 6 yıldır kiramı düzenli ödedim. Pandemi öncesine ait 1 lira bile borcum yoktur” dedi. Mülk sahibi Süleyman Yıldırım ise, “Benim imam olmamdan dolayı insanlar diyanete saldırıyorlar. “Böyle imam mı olur” diye. Biz karşılıklı sözleşme yaptık? Kanuni yollara başvuru yaparak hakkımı aradım bunda illegal olan nedir. Benim kredi borçlarım var. Üniversiteye, liseye giden çocuklarım var. Şu tarihte boşaltacağım diye taahhüdütü var. 2019’un ekim ayında sözleşme yaptık, pandemi 2020’nin Mart ayında başladı. Peki bu süreçte bana niye kira ödememiş. Pandemi yoktu o zaman. Herkes Belek’te dövizle kiraya verirken ben TL üzerinden verdim” dedi. Yıldırım’ın avukatı Fatma Mecek ise “16 Kasım 2020 tarihinde tahliye takibi kesinleşmiştir. Tahliye emrine itiraz dahi etmeyen Ramazan Çınar tahliye için icra memurları ile söz konusu dükkana gidildiğinde kendi isteği ile taşınmaya hazır bir şekilde dükkânı boşaltmış, tarafımızdan hiçbir baskı ve zorlama dahi yapılmamıştır” ifadelerini kullandı. Zehra Özdilek

Darp raporu almak için firar eden asker baskılar sonrasında yeniden firar etti

Darp raporu almak için firar eden asker baskılar sonrasında yeniden firar etti figure > Tekirdağ Çerkezköy 3. Zırhlı Tugay Komutanlığı’nda askerlik hizmetini yaparkan firar eden er Hasan Düdük (23), komutanı tarafından darp edildiği iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Tekme, tokat ve yumrukla darp edildiğini savunan Düdük, itiraz edince de elinde sigara söndürüldüğünü iddia etti. Tekirdağ Çerkezköy’de bulunan 3. Zırhlı Tugay Komutanlığı’nda vatani görevini yapan Hasan Düdük, iddiaya göre 10 Kasım’da temizlik faaliyetine katılmadığı gerekçesiyle Uzman Çavuş R.K. tarafından darp edildi. Engellemelere rağmen hastaneye giderek darp raporu aldığını söyleyen Düdük, “Bölük komutanı beni darp eden komutanı haklı görüp onu koruyup kolladı. Bana ‘şikâyetçi olursan askerliğini uzatırım, burayı sana zindan ederim’ dedi ve beni tehdit etti. Ben de korktuğum için şikâyetçi olamadım” diyerek yaşadıklarını anlattı. Her gün intihar ve firar vakaları yaşanan tugayda 2 arkadaşının gözleri önünde intihar ettiğini savunan Düdük, ailevi ve yaşadığı şiddet sorunları nedeniyle askerden firar etti. Düdük, firar ettiğinde darp raporunu Çerkezköy’de bir tanıdığına saklaması için verdikten sonra birliğine tekrar teslim oldu. Teslim olduktan sonra Kovid-19 salgını nedeniyle tedbir amaçlı karantinaya alınan Düdük, karantina binasındayken kendisini darp eden komutanın arkadaşlarına “Gidin Hasan’a çok selam söyleyin o çıktıktan sonra bakın ona neler neler yapacağım” diyerek tehditler yolladığını iddia etti. Hergün küfür, hakaret, tehdit ve baskılara dayanamadığını söyleyen Düdük, tekrar 25 Kasım tarihinde tekrar firar etti. Şu an firari bir asker olduğunu belirten Düdük, “Ben vatanıma olan bağlılığım ve sadakatimden dolayı askere gittim ama orda gördüğüm şiddet ve kötü muamelelere dayanamadım kaçtım. Eğer ben kaçacak olsaydım en başından beri askerlikten kaçar veya çürük raporu alır gitmezdim. 8 yıl önce 4. kattan düştüm sağ kalça kemiğim kırıldı. Şu an sağ kalçamda 3 tane platin var. Askere gitmeden önce beni muayene eden doktor çürük raporu teklifi sundu ama ben askerlik yapmak istediğim için kabul etmedim. Askerdeyken Çerkezköy Devlet Hastanesi Sağlık Kurulu’ndan spor, egzersiz ve uzun süre ayakta duramaz raporu aldım ama raporum olduğu halde komutanlarım bana 10 saat kule nöbeti yazıyordu” ifadelerini kullandı. Düdük, avukatı aracılığıyla söz konusu kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu. Kayhan Ayhan

‘Hızlıkilo verenler, verdikleri kiloyu geri alabilir’

‘Hızlı kilo verenler, verdikleri kiloyu geri alabilir’ figure > Hızlı kilo kaybetmek, ilerleyen süreçte geri dönüşü olmayan tansiyon düşüklüğü, kusma, âdet düzensizliği, böbrektaşı oluşumu, gut hastalığı, karaciğer yağlanması, kolesterol yüksekliği, kalpte ritim bozukluğu, hatta ölüm gibi ciddi sonuçlara yol açabilir. Diyetisyen Turgay Köse, hızlı kilo kaybetmenin ilerleyen süreçte geri dönüşü olmayan saç dökülmesi, baş ağrısı, baş dönmesi, konsantrasyon bozukluğu, sinirlilik, uyuşukluk, tansiyon düşüklüğü, kusma, âdet düzensizliği, böbrektaşı oluşumu, gut hastalığı, karaciğer yağlanması, kolesterol yüksekliği, kalpte ritim bozukluğu, hatta ölüm gibi ciddi sonuçlara yol açabileceği uyarısında bulundu. Köse, “Her başarısız diyet denemesi vücudun zayıflamaya karşı direnç kazanmasına sebep olmakta ve bir sonraki diyet girişiminde başarı oranını azaltmaktadır. Sık diyet yapanlar bir yandan daha kolay kilo alırken diğer yandan daha zor kilo kaybederler” dedi.DİRENÇ KAZANIRGeçen günlerde kendisine ait sosyal medya hesabından hızlı kilo verdirme yöntemlerini sert bir dille eleştiren Köse, bunun sağlığa zararlarını gazetemize anlattı. Her başarısız diyet denemesinin vücudun zayıflamaya karşı direnç kazanmasına sebep olduğunu vurgulayan Köse, “Bir sonraki diyet girişiminde başarı oranını azaltmaktadır. Sık diyet yapanlar bir yandan daha kolay kilo alırken diğer yandan daha zor kilo kaybederler. Böylesi bir durum, hem zaman hem para hem de umut kaybına yol açmaktadır. Yanlış bir tedavi uygulanması veya uygulanan tedavinin yaşam tarzı haline getirilmemesi nedeniyle 5 sene sonunda kaybedilen ağırlığın ortalama olarak yüzde 75-121’i geri alınmaktadır” diye konuştu.SU KAYBI OLURKişinin hızlı kaybettiği kilolarını bazen fazlasıyla geri alabildiğini anlatan Köse, şöyle devam etti: “2.5 ayda 22 kg. verilemez mi? Elbette verilebilir... Peki, bu 22 kg. ağırlık nereden gider? Yağdan mı, su ve kaslardan mı? Hedefi yalnızca ağırlık kaybetmek şeklinde belirlememek gerekir. Çünkü zayıflama denilince kastedilen ağırlık kaybı değil, yağ kaybıdır! Şok diyetlerle vaat edilen veya kaybedilen vücut ağırlığının büyük çoğunluğu sudur. O nedenle bir süre sonra ağırlık kaybı durur, hatta vücut kaybettiği suyu yerine koymaya başlayınca ağırlıkta geri kazanım söz konusu olmaktadır.”HER ŞEYE İNANMAYIN“Zayıflamak isteyen biri, kitle iletişim araçlarındaki şok diyetlere bulaşmadan, protein ağırlıklı beslenmeden, vegan-vejetaryenler gibi hayvansal ürünlerden uzaklaşmadan, mucize diyetlere inanmadan, detoks yapmadan da sağlıklı bir şekilde beslenerek sonuca ulaşabilir” diyen Köse, özetle şunları kaydetti: “Önemli olan, her besin grubunu ölçülü tüketmektir. Diyet, light, kalorisiz, az yağlı, şekersiz gibi ibarelerden sıkılan ve her seferinde verdikleri kiloları fazlasıyla geri alan insanlar, zaman içerisinde beslenmelerini umursamaz hale geldi. Halbuki diyet yemek denilince aklınıza sadece salata, yoğurt ya da lezzetten uzak, tatsız, tuzsuz yiyecekler gelmemeli. Yaşam tarzına uymayan hiçbir yönteme başvurmamak gerekir. Uzun süre aç kalındığı takdirde açlıkla baş etmeyi öğrenen ve düşük enerjiyle yetinen vücut, biraz olsun fazla yemek yenildiğinde ‘yarın yine aç kalırsam enerjiye çeviririm’ düşüncesiyle alınan fazla enerjiyi yağa dönüştürmektedir. Aynı zamanda kaybedilen ağırlığın tekrar ve hızlı bir şekilde geri kazanımına neden olur. Besin öğesi eksikliğinin de zayıflamayı zorlaştırdığı hesaba alınırsa ‘aç kalmak zayıflatmaz, aksine şişmanlatır’ demek hiç de yanlış olmaz.”OMURGADA KIŞ TEHDİDİNE KARŞI 8 ÖNEMLİ UYARI!Beyin ve sinir cerrahisi uzmanı öğretim üyesi Dr. Murat Hamit Aytar, soğuk havalarda bel ve boyun sağlığımızı korumak için almamız gereken önlemleri şöyle sıraladı:- Vücut ısınızı ideal seviyede tutabilecek şekilde giyinmeye dikkat edin. Özellikle bel ile boyun bölgeniz soğuğa doğrudan maruz kalmayacak şekilde giyinin. Fazla kalın da giyinmeyin, çünkü terlemek ve ardından soğuk havaya maruz kalmak, omurga sağlığını olumsuz etkileyen en önemli sorunlardan biri. - İnce giyinerek soğuk havanın doğrudan etkisine maruz kalmak da omurgayı tehdit ediyor. Hava şartlarına uyumsuz şekilde ince giyinmekten kaçının. - Banyo yaptıktan sonra saçlarınızı iyice kurutmadan dışarı çıkmayın. - Rüzgârlı havalarda cereyanda kalmamaya dikkat edin. - Omurga sağlığınız için masa başında otururken bel boşluğunu destekleyen bir yastık kullanmaya ve dik pozisyonda olmaya özen gösterin. - Kullandığınız bilgisayarın ekran seviyesini, klavyenin bulunduğu yeri ve masa yüksekliğini vücut ölçülerinize uygun hale getirin. - Ofiste ya da evde klimanın doğrudan omurganıza gelmesini önleyin. - Soğuğun olumsuz etkilerine karşı mücadele etmenin bir başka önemli yolu da omurgayı sıcak tutmak için spor yapmak. Vücudunuzu çok yormayan yürüyüş, yüzme, uzman eşliğinde pilates ile fitness programlarını düzenli olarak yapın. Sibel Bahçetepe

Hamidiye Göleti’ne kanal yapımıiçin ihale açıldı

Hamidiye Göleti’ne kanal yapımı için ihale açıldı figure > Gazetemizin duyurduğu 6 milyon 720 bin lira harcanarak yapılan fakat kanalları olmadığı için 2018 yılından beri atıl durumda olan Gaziantep Nurdağı ilçesine bağlı Hamidiye Göleti’ne kanal yapımı için ihale açıldı. Gölete kanal yapılmadığı için toprağını sulayamayan bir yurttaş, “İki yıldır bu gölete kanalların yapılmasını bekliyoruz. Umarım bu defa eksiksiz yapılır ve rahatça arazilerimizi sularız” dedi. Gaziantep Nurdağı ilçesine bağlı Hamidiye köyüne bölgedeki tarım arazilerinin sulama ihtiyacını karşılamak için Hamidiye Göleti oluşturulmuştu. Ancak suyun tarım arazileriyle buluşmasını sağlayacak kanallar ödenek yetersizliği gerekçesiyle yapılmadığı için yaklaşık 3 bin dönümlük arazi sulanamıyordu. 2018 yılında yapımı tamamlanan gölet atıl durumdaydı. Bir yılda tamamlanması öngörülen kanalların ihalesi Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından açık ihale usulüne göre 21 Ocak 2021’de yapılacak. Zehra Özdilek

200 büyükbaşkapasiteli otelde tüm bakımlar yapılıyor

200 büyükbaş kapasiteli otelde tüm bakımlar yapılıyor figure > Yaklaşık bir yıl önce Ordu’nun Mesudiye ilçesinde açılan “Hayvan Bakım Oteli ve İnek Kiralama Merkezi” besicilerin yüzünü güldürüyor. Besicilerin kış aylarında büyükbaşlarını bıraktığı bu otelde beslenen ve sigortalanan hayvanlar, yurttaşlar tarafından istendiği zaman geri alınabilirken hayvan almak isteyen kişiler de buradan büyükbaş kiralayabiliyor. Otelde bakımları yapılan hayvanların sütünden elde edilen gilik peyniri, tulum peyniri, çökelek ve tereyağı gibi ürünler de Altınordu ilçesinde teleferik alt istasyonunda bulunan yöresel ürünler satış birimlerinde vatandaşlarla buluşturuluyor. Hayvancılığı kolay ve pratik hale getirmek için kurulan tesisin Ordu genelinde yaygınlaştırılacağına dikkat çeken Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, “Burada hayvanlarımıza bakıyoruz, besliyoruz, bahar aylarında ise sahiplerine teslim ediyoruz. Aynı zamanda büyükbaş isteyen vatandaşlarımıza da hayvan kiralayabiliyoruz” dedi. Cemil Ciğerim

Basın Konseyi‘2020 YılıBasınÖzgürlüğüÖdülü’Cumhuriyet’in

Basın Konseyi ‘2020 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü’ Cumhuriyet’in figure > Basın Konseyi’nin 2020 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü gazetemiz ve cezaevindeki gazetecilere verildi. Basın Konseyi Yüksek Kurulu ödül törenini koronavirüs pandemi koşulları nedeniyle internet üzerinden yaptı. Ödül alan gazeteciler video konferansla bağlandı. Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, ödülün, sadece gazetecilik yaptıkları için hedef alınan cezaevindeki gazeteciler ile yazar, muhabir ve editörleri davalarla yıldırılmak istenen gazetemize verildiğini anımsatarak, “Tüm baskılara karşın halkın haber alma hakkını yerine getirdikleri için ödül alan meslektaşlarıma teşekkür ederim” dedi. Törende konuşan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya, ödülü bütün Cumhuriyet emekçileri adına gururla teslim aldığını belirterek, “Bu ödül çok anlamlı bir dönemde bize verildi. Basın İlan Kurumu, belgeli haberlerimiz nedeniyle 55 günlük resmi ilan kısıtlaması uyguladı. Kapıda 55 günlük bir ceza daha var. Bu cezalar tabii ki bizi yıldırmayacak. Özel haberlerimizle, yazarlarımızla Türkiye’nin aydınlanması, daha güzel bir ülke olması için çalışmaya devam edeceğiz. Kalemimizi kıracağız ama asla satmayacağız” dedi. Gazetemiz Yayın Koordinatörü Serkan Ozan ödülün Cumhuriyet emekçilerine büyük güç verdiğini söylerken, Yazıişleri Müdürümüz İpek Özbey de “Genç ve korkusuz gazeteciler adına gurur duyuyoruz” diye konuştu. Muhabirimiz Hazal Ocak ise Cumhuriyet muhabirlerinin son dönemde haber yazmaktan çok savunma yazmak zorunda bırakıldığını belirterek Basın Konseyi’ne destekleri için teşekkür etti. cumhuriyet.com.tr

Sanığa soru sorup sözle savunma yapmak isteyen avukat salona alınmadı

Sanığa soru sorup sözle savunma yapmak isteyen avukat salona alınmadı figure > Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bir müvekkilinin duruşmasına katılan avukat Hazal Paçacı’nın sanığa soru sorması ve sözlü savunması engellendi. Paçacı’nın usul kurallarını hatırlatması üzerine duruşmaya ara veren mahkeme başkanı, polise talimat vererek avukatı duruşma salonuna almadı. Paçacı sanık avukatı olarak katıldığı duruşmada kendi müvekkiline soru sormasının engellenmesi ve salondan atılması üzerine tutanak tuttu. Tutanakta mahkeme başkanı tarafından savunmasının yazılı istendiğini belirten Paçacı sözlü olarak savunmaya devam ettiği için salondan atıldığını dile getirdi. Duruşmaya ara verildiğini ve ara bitmesinin ardından yine salona alınmadığını ifade eden Paçacı, “Beni salona almayan kolluğa talimatın kimden geldiğini sormam üzerine ‘mahkeme başkanından’ yanıtını verdiler” dedi. Tutanakta olaya tanık olan üç avukatın imzası bulunuyor. Gazetemize konuşan Paçacı karara tepki göstererek “Savunma makamının bu derece, kanunu, hukuku, okullarda öğrendiğimiz her şeyi, bildiklerimizi yok sayarak yok edilişine çok üzgünüm. Varlığımızı yalnızca bir obje olarak; mahkeme salonlarında, fikirden, kanundan, haktan, adaletten uzak durarak sürdürmemizi isteyen bu zihniyete çok üzgünüm” dedi. Paçacı HSK sürecinin İstanbul Barosu tarafından yürütüldüğünü dile getirerek “Üzgünüm ama buna ben şahsım adına, mesleğim adına, değerlerim adına izin vermeyeceğim. Ama tek başıma olmamın bir faydası yok. Belki kendi yürüttüğüm davalarda sesimi çıkarabilirim ta ki mahkeme salonundan polis eşliğiyle atılana kadar. Ama eğer birlik olursak herşey daha farklı olabilir. Belki hepimiz mahkeme salonlarından atılabiliriz ama en azından adaleti o salonda tutabiliriz” dedi.‘KORKMAYALIM’ ÇAĞRISIMeslektaşlarına seslenen ve “Siz de sesinizi çıkarın, korkmayın, en fazla mahkeme salonundan atılırız” diyen Paçacı şöyle devam etti: “Korkmayın en fazla müvekkilimiz bizi ‘hâkimle neden tartıştın sussaydın ya’ deyip azledebilir. En fazlası bunlar. Ama biz bunu yapmazsak eğer; bütün bunların zaten hiçbir anlamı kalmaz. Karşısında susabileceğimiz, sinebileceğimiz bir mahkeme bile olmayabilir. Düzene teslim olmak yerine, değiştirmeye çalışalım. Önemli olan sonuç değil, önemli olan çabamız.” Zehra Özdilek

2.5 milyondan fazla hane tükettiği elektriğiödeyecek gücüolmadığıiçin yardım alıyor

2.5 milyondan fazla hane tükettiği elektriği ödeyecek gücü olmadığı için yardım alıyor figure > EMO Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Pala: Son beş yılda 4 kişilik bir hanenin elektrik faturası aylık 94.69 TL’den 172.75 TL’ye yükseldi. 1 Ocak’ta uygulamaya girecek net kâr marjı uygulamasıyla da yeni zam da kapıda. Yurttaş yeni yıla fiyat artışlarıyla başlıyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), 2021’de abone gruplarına göre elektrik piyasasında güvence bedellerine yüzde 11 zam yaptı. Güvence bedelleri; sanayi ve ticarethane için 93.7kWh/TL’den 106.9 kWh/TL’ye, mesken için 33 kWh/TL’den 37.6 kWh/TL’ye yükseltildi. Yakın zamanda BOTAŞ’tan da gaza zam gelebilir.TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Pala, son beş yılda mesken tarifesinde elektriğin kilovat saatinin yüzde 82.4 zamlandığını, 4 kişilik bir hanenin elektrik faturasının aylık 94.69 TL’den 172.75 TL’ye yükseldiğini söyledi.Elektrik faturasının yüzde 52.3’ü enerji bedeli, yüzde 28.3’ü dağıtım bedeli, yüzde 19.4’ü vergi ve fonlardan oluştuğunu vurgulayan Pala, “Sektörün 40 milyar doların üzerinde ciddi borç batağı var. Tarifeler de bu borçtan payını alacak” dedi. Yeni zamların kapıda olduğunu vurgulayan EMO Başkanı Bülent Palaile yükselen faturaları konuştuk./Archive/2020/12/30/022152902-emo-tablo.jpgŞİRKETLERE KÂR YURTTAŞA ZAM- Elektrik dağıtım ve tedarik şirketlerinin masraflar da yurttaşa yüklenecekti ama tepkiler sonrasında vazgeçildi, ne diyeceksiniz?Elektrik dağıtım ve görevli tedarik şirketlerinin temsil, ağırlama, reklam, sponsorluk, bağış gibi harcamalarının 5 yıl daha elektrik kullanıcılarından tahsil edilmesine olanak sağlayan düzenlemeye karşı kamuoyunda oluşan tepki üzerine Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), sözkonusu tebliğ hükmünün kaldırılacağını açıkladı. EPDK’nın kararı olumlu olmakla birlikte yeterli değildir. EMO, dağıtım şirketlerinin çeşitli harcamalarını faturalara yansıtarak yeni gelir kapıları elde etmelerini sağlayan Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğe karşı 2016 yılından bu yana hem kamuoyunun bilgilendirilmesi için, hem de hukuki platformlarda etkin mücadele veriyor. Üstelik söz konusu tebliğde kamu yararı ve tüketici aleyhine olduğu için dava konusu yapılan hükümler sadece "sosyal harcama, reklam, bağış" gibi giderlerin tarifeye yansıtılmasından ibaret de değil.Net kâr marjı ile şirketlere fazladan gelir, faturalarımıza fazladan yük...Görevli tedarik şirketlerinin kar oranlarını belirleyen, özelleştirmelerin başladığı günden bu yana sürdürülen Brüt Kar Marjı Oranı yine EPDK Kurul Kararı ile 2021-2025 yıllarını kapsayacak şekilde 01.01.2021’den itibaren uygulanmak üzere içeriği değiştirilerek Net Kâr Marjı Oranı olarak yayımlandı. Değişiklik ile halen yüzde 2.38 oranında uygulanan Brüt Kar Marjı Oranı, 2021 yılı başından itibaren yine yüzde 2.38 ancak Net Kâr Marjı Oranı olarak uygulanacak.Değişiklik ile şirketlerin tüketicilere yapacağı elektrik enerjisi satışlarından elde edeceği gelir artacak, şirketlerin gelir artışı da tüketicilere yük olarak daha da açıkçası zam biçiminde yansıtılacak.20-25 MİLYAR DOLAR ATIL YATIRIM- Elektrik fiyatları, 1 Ekim’den itibaren zamlı olarak uygulamaya girdi. Dört kişilik bir ailenin aylık 230 kWh üzerinden elektrik tüketim faturası yüzde 5,75 artarak 163,35 TL’den 172,75 TL’ye çıktı. Son 5 yılda elektrik faturaları nereden nereye geldi?Türkiye elektrik kurulu gücü bugün net olarak 95 bin megavata (MW) ulaşmıştır. Şu ana kadarki en yüksek tepe tüketim değeri ise 49 bin MW olarak gerçekleşti. Yani kapasitemizin 2 katına yakın yedek gücümüz vardır. Kurulu gücün en tepe tüketim gücünden makul miktarda fazla olması gerekir ama neredeyse 2 kat yüksek olması kaynak israfı anlamına gelir. Zira Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2017 verilerine göre bin MW’lık bir enerji santralının maliyeti 1-1.5 milyar dolar arasında değişmektedir (nükleer santral hariç). Bu durum, elektrik üretim santrallarında nereden baksanız 20-25 milyar doların üzerinde atıl yatırım olduğu anlamına gelmektedir.2020 yılının geride bıraktığımız 11 aylık dönemi içerisinde elektrik tüketim miktarımızın geçen yılın aynı dönemi ile benzerlik gösterdiğini, artış olmadığını söyleyebiliriz. Elektrik üretiminde ithal kaynak kullanımının yüzde 44 gibi yüksek bir oranda devam ettiği, özel sektör üretim payının da yüzde 80’in üzerinde olduğu görülmekte.FATURA 94.69 TL’DEN 172.75 TL’YE YÜKSELDİ- Peki mesken elektrik faturası 5 yılda nereden nereye geldi?Elektrik abone sayısı en son resmi verilere göre 43 milyon 600 bini geçmiştir. Bunun yaklaşık 36 milyonu mesken aboneleridir.Son beş yılda mesken tarifesinde elektriğin kilovatsaati vergi ve fonlar dahil yüzde 82.2’lik bir artışla 41.17 kr/kWh’ten 75.11 kr/kWh’e çıktı. Buna göre ayda 230 kWh (kilovatsaat) elektrik harcayan 4 kişilik bir hanenin elektrik faturası aylık 94.69 TL’den 172.75 TL’ye yükseldi.Aynı dönemdeki TÜFE artış oranı yüzde 77.59 olarak gerçekleşirken, mesken tarifesindeki artış oranı yüzde 82.4 oldu.TÜFE ORANININ 2 KATI ARTIŞ VAR- Sadece haneler değil, Türkiye’de sanayici de çiftçi de çok pahalı elektrik kullanıyor. Sanayicinin kullandığı elektrik son yıllarda ne kadar arttı?Son beş yılda sanayi (AG, tek terimli, tek zamanlı) tarifesinde elektriğin kilovatsaati vergi ve fonlar dahil yüzde 134’lük bir artışla 35.27 kr/kWh’ten 82.59 kr/kWh’e çıkmıştır. Aynı dönemdeki TÜFE artış oranının yüzde 77.59 olarak gerçekleştiği gözönüne alınırsa; TÜFE oranının 2 katı artış sözkonusu.Son 5 yılda ticarethane (AG, tek zamanlı) tarifesinde elektriğin kilovatsaati vergi ve fonlar dahil yüzde 140’lık bir artışla 41.52 kr/kWh’ten 99.88 kr/kWh’e çıkmıştır. EPDK’nın aylık sektör raporlarını incelediğimizde; 2019 Ocak - Eylül dönemi ile 2020 Ocak - Eylül dönemi tarımsal sulamada harcanan elektrik miktarında yüzde 30 artış vardır. Bu da 2020 yılında yaşadığımız kuraklığın başka bir göstergesi olup, tarımsal maliyetlere yansıyacak.Son 5 yılda tarımsal sulama (AG, tek zamanlı) tarifesinde elektriğin kilovatsaati vergi ve fonlar dahil yüzde 140’lık bir artışla 36.59 kr/kWh’ten 88.03 kr/kWh’e çıktı.100 TL’NİN 20 TL’Sİ VERGİ VE FON- Yurttaşa gelen faturaların ne kadarı tükettiği elektrikten kaynaklanıyor. Bir elektrik faturasında, fonlar, TRT payı da dahil kaç ayrı ücret ödüyoruz?Tarife bileşenlerinin tanım, içerik ve tutarlarını şeffaf olarak takip etme olanağımız kalmamıştır. Vatandaşların kayıp-kaçak bedelleri konusunda hukuki kazanım elde etmelerinden sonra 2016 yılında faturalarımızdaki kayıp kaçak bedellerini gizlemek üzere enerji bedeli, dağıtım bedeli ile vergi ve fonlar’dan oluşan torba fatura dönemine geçilmiştir.Bu uygulamadan sonra bu defa dağıtım şirketlerinin yüksek karlar elde etmesine olanak sağlayan dağıtım bedeli konusunda Odamızın öncülüğünde yürütülen çalışmalar üzerine 2019 Temmuz ayında enerji ve dağıtım bedelleri enerji tüketim bedeli adı altında birleştirilerek gizlenmiş, böylece karartılmış fatura dönemine geçilmiştir. Ekim 2020 dönemi mesken abone grubu (AG tek zamanlı) elektrik faturasının yüzde 52.3’ü enerji bedeli, yüzde 28.3’ü dağıtım bedeli, yüzde 19.4’ü vergi ve fonlardan oluşuyor.Ödediğimiz her 100 TL’lik faturanın yaklaşık 20 TL’si vergi ve fonlardan oluşuyor. Elektrik dağıtım şebekesine verilen elektrik miktarının son 2 yıldır 250 milyar kWh civarında olduğu göz önüne alındığında, faturalarımızda 1 kuruşluk bir oynama (artma, azalma) yıllık toplam 2.5 milyar TL’lik rakama denk gelmektedir. Örneğin dağıtım bedeline yapılacak 1 kuruşluk zam, dağıtım şirketlerine 2.5 milyar TL gelir sağlayacaktır. Veya vergi ve fonlarda 1 kuruşluk artış devletin fazladan 2,5 milyar TL vergi geliri elde etmesi anlamına gelmektedir. Bu nedenle EMO olarak biz her tarife dönemi halkımızın çıkarlarını koruma adına çok sıkı incelemeler yapmaktayız.Ocak 2016’dan bu yana elektrik faturalarımızdaki dağıtım bedeli yüzde 80 arttı. Dağıtım şirketlerinin hangi gideri bu süre içerisinde yüzde 80 arttı?ÖZELLEŞTİRME BİZE KARANLIK OLARAK GERİ DÖNMÜŞTÜR- Kur artışıyla birlikte hemen her alanda zamla karşılaştık. Elektriği bu kadar yüksek fiyatlı kullanmamızı neye bağlıyorsunuz? Burada özelleştirmelerin etkisi de söz konusu mu?Elektrik enerjisi kurulu altyapımızda 20-25 milyar dolar civarında atıl yatırım var. Türkiye Bankalar Birliği 10 Eylül 2019 tarihli Doğalgaz Santrali Kredilerine İlişkin Kamuoyu Duyurusu ile sektörün toplam 47 milyar dolar borcu olduğunu, bunun 8 milyar dolarının dağıtım şirketlerine ait olduğunu bildirmiştir. Bu yıl içerisinde enerji sektörü firmalarının dış borçlarında kayda değer bir eksilme olamadı.2001 yılında çıkartılan Elektirk Piyasası Kanunu ile elektrik dağıtım sektörü tamamen özelleştirilmiş, kamunun üretim sektöründe yeni yatırım yapması engellendi. Üretildiği noktadan en ücra köşedeki tüketim noktasına kadar ulusal planlama gerektiren elektrik sektörü üretim, iletim ve dağıtım olarak üçe bölünmüştür. Üretim alanında her isteyene, istediği teknoloji ve istediği kaynakla üretim yapabilmesinin kanalları sonuna kadar açılmıştır. Elektrik talep tahminleri ETKB tarafından EMO’nun uyarılarına rağmen yıllık yüzde 7’nin üzerinde sürekli artacakmış gibi hazırlanmıştır. Elektriğin piyasa fiyatının kWh başına 7 centin üzerinde olacağının garantileri verilmiştir. Son yıllarda dolar - TL kuru arasındaki makasın açılması, talep daralması gibi etkenlerle sektör, altından kalkamayacağı borçların altına girdi.Dağıtım tarafında da gelirlerinin yüzde 80’ini dağıtım bedellerinden kazanan şirketler yeterince denetlenmemiş, kamu tekeli kaldırılmış yerine özel tekeller getirildi. Kayıp kaçak bedelinin abonelerden tahsil edilerek şirketlere aktarılmasına devam edilmiştir. Ayrıca EÜAŞ’ın toptan elektrik bedellerinde yapılan indirimler vatandaşa yansıtılmak yerine bu şirketlere doğrudan gelir olarak aktarılmış ama buna rağmen sektör borç batağına saplandı.AKP iktidarı kamuya ait olan tekel durumundaki elektrik altyapısının üretim ve dağıtım ayaklarını sudan ucuza özel şirketlere devretmiştir. Yetmemiş özelleştirme borçlarını ödesinler diye bizim mevduatlarımızı bu şirketlere bedava kredi olarak kullandırtmış, üstüne yurtdışından döviz borçlanabilmeleri için her türlü garantinin verilmesini sağlamıştır. Şirketlere üretim tarafında ayrı, dağıtım tarafında ayrı olağanüstü destekler verilmiştir. Ortada halen ödenmemiş 40 milyar doların çok üzerinde bir borç vardır. Şimdi de birtakım fonlarla bu borçlar kamuya yani bize aktarılacak, şirket bilançoları temizlenecek ve yeniden satışları sağlanacaktır. Altın kural burada işlemektedir; “ödetmezsen, ödersin!” Elektrik özelleştirmesi bize borç yükü ve karanlık olarak geri döndü.- Yakın vadede elektriğe yeni bir zam bekliyor musunuz?Bize göre elektriğe zam değil indirim yapılması gerekiyor. EMO yıllardan beri özelleştirmelere karşı mücadele verdi veriyor, bu zamana kadar uyarılarımız dikkate alınsaydı, şimdi tarifelerdeki indirimleri konuşuyor olurduk.Dağıtım şirketlerinin çok sıkı denetlenmesi, kayıp-kaçak oranlarının azaltılması, hizmet kalitelerinin artırılması, fosil yakıtlı santrallara yerlilik-millilik, enerji açığı gibi bahanelerle verilen desteklerin kesilmesi, YEK suiistimalinin önlenmesi elektrik faturalarımızda hatırı sayılır bir iyileştirme sağlayacaktır.Bunlar yapılmadan sözde maliyet bazlı faturalandırma gerekçesi ile yapılacak zamların tümü; sayıları 1700’ü bulan lisanslı elektrik üretim şirketlerinin ve 21 dağıtım bölgesini işleten, aralarında karmaşık ortaklık ilişkileri bulunan 17 şirketin fonlanması anlamı taşıyacaktır.2.5 MİLYONDAN FAZLA MESKEN ABONESİ YARDIM ALIYOR- Bu dönemde milyonlarca kişi işsiz kaldı ya da gelirinden oldu. Faturasını ödeyemeyen vatandaşların sayısı konusunda bir veri var mı, bu oran artıyor mu?Elektrik tüketim desteği uygulaması bildiğiniz üzere 1 Mart 2019 tarihinde başlamıştır. Bugün 2.5 milyondan fazla mesken abonesinin tükettiği elektriği ödeyecek gücü olmadığı için bu destekten faydalandığını biliyoruz.Ayrıca 2019 yılında 4 milyondan fazla fatura zamanında ödenemediği için kesme işlemi uygulandı. Covit-19 Pandemisi’nin sağlığın yanı sıra ekonomik açıdan da yıkıcı etkileri olduğunu biliyoruz. Elektrik borçları yüzünden tarlasını sulayamayan çifçilerin sayısı da azımsanmayacak kadar çok, ancak elimizde 2020 yılını değerlendirebileceğimiz resmi veriler henüz yok.BORÇ YÜKÜ YURTTAŞIN SIRTINDA- Şu anda sektörünüzün yaşadığı en can alıcı sorunlar nelerdir, acil atılması gereken adımları sıralar mısınız?Sektörün 40 milyar doların üzerinde ciddi bir borç batağı vardır. Bu borç yükü bizim sırtımızdadır, dolayısıyla, tarifeler de bu borçtan payını alacaktır. İthal kaynak bağımlılığı çok yüksek oranda devam etmektedir. Bunların yanı sıra önemli can alıcı sorunlar şöyle sıralanabilir:Meteorolojik kuraklığa bağlı olarak su gelirlerinin düşme tehlikesi. Elektrik dağıtım şirketlerinin toptan elektrik fiyatları, kayıp-kaçak bedelleri, kalite indikatörü vs. gibi farklı kalemlerden sürekli fonlanması. YEKDEM’in suiistimal edilmesi. Kömürlü termik santralların çevre ve insan sağlığını hiçe sayarak çevre mevzuatına aykırı çalıştırılması. Kömür ve doğalgaz santrallarının alım garantileri ya da kapasite mekanizması gibi gerekçelerle fonlanması. Öz tüketime yönelik güneş enerjisi kullanımını özendirici adımların yetersizliği. Hepsinden önemlisi de Enerji Verimliliği Kanunu’nun gereklerinin yerine getirilmemesi, sürekli ertelemeler yapılması, enerji tasarrufu ve verimlilik uygulamalarının yeterince desteklenmemesi.3 MÜHENDİSTEN BİRİ İŞSİZ- Bu dönemde üyelerinizden ne tür şikayetler alıyorsunuz?Her şeyden önce 8 bin 134’ü kadın olmak üzere, 67 bin 218 üyemizin aynı zamanda ülkemizin yurttaşları olduğu gerçeğini hatırlatmak gerek. Bu yılın Mart ayı içerisinde Odamızın 11 bine yakın üyesini tarayarak, 5 bin üye ile yaptığı anketin sonuçlarına göre her 3 mühendisten birinin işsiz olduğunu, kadın üyelerde bu oranın yüzde 42’ye yükseldiğini görüyoruz.Üyelerimizin işsizlik sorunu dışında, meslek dışı işlerde çalışma, düşük ücret, iş güvencesinin olmaması, esnek çalışma, SGK primlerinin düşük ücretler üzerinden ödenmesi, kadın üyelerimiz için cinsiyete göre ücret ve iş pozisyonu farklılığı gibi yoğun emek sömürüsü şikayetleri ilk sıralarda. Ayrıca mesleki yetersizlik sorunları, siyasi baskı ile kadro atamaları, kamuda tayin ve sürgünleri de sıralayabiliriz.Meslek alanımız ölümcül kazaların sıklıkla gerçekleştiği bir alandır. Meslek alanımızla ilgili yetkilendirmeler yapılırken kamu/toplum sağlığı ve güvenliği ile doğrudan ilgili olan bir alanda ilgili bakanlık ve kurumların EMO nun görüş ve önerilerini dikkate almaları gerekir ancak, işbirliği konusunda çoğu kez yeterince istekli davrandıklarını göremiyoruz.Elektrik ile İlgili Fen Adamlarının Yetki, Görev ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik kapsamında faaliyetlerini yürüten teknisyen, tekniker, yüksek tekniker ve teknik öğretmenlere İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği kapsamında yetkilendirmeleri yapılırken, bilime tekniğe ve mevcut mevzuata uygun düzenlenme yapılması için halen Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile görüşmelerimizi sürdürüyoruzBunlar dışında enerji alanına özel olarak; 21 dağıtım bölgesinde, şirketler arası beklenti ve bölgesel farklılıklar Serbest Müşavir Mühendislik hizmeti veren üyelerimiz için büyük sıkıntılara sebep oluyor. Örneğin trafo tesislerinin hepsinde yüksek gerilim (YG) işletme sorumlusu olma zorunluluğu, kamu yararına, can ve mal güvenliği için zorunluluk olmasına rağmen dağıtım şirketlerinin ve işletme sahiplerinin bu konuya yeterince önem verdiklerini söyleyemiyoruz.- Gelirler azalırken faturalar her geçen gün artıyor. Faturaların düşürülmesi için devlet hangi adımları atmalı?Devletin atacağı en önemli adım 2007 yılında çıkartılan 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu (EVK) kapsamında Bina Enerji Performansı Yönetmeliği’ne göre binalarda enerji ısrafının önlenmesi ve enerjinin etkin kullanılmasını sağlamaktır. Tüm binalar için Enerji Kimlik Belgesi (EKB) uygulaması 2011 yılından itibaren zorunlu hale getirilmiş, 2011 yılından önce iskan alınmış binalar için ise 2017 yılına kadar süre verilmiştir.Ülkemizde binaların çok büyük bölümü 2011 yılından önce yapılmış olduğundan ısı yalıtımlarının çok kötü durumda olduğu bilinen bir gerçektir. Maalesef bugüne kadar EVK’nın gereklerini yapmak yerine sürekli erteleme yolu seçilmiştir.En son verilere göre 2011 yılından önce iskan almış yaklaşık 9 milyon binanın sadece 309.417 adeti, yeni binaların da 879.339 adeti EKB almış durumdadır. EKB alması gereken toplam bina sayımızın 10 milyon civarında olduğu göz önüne alınırsa, bina stokumuzun enerji verimliliğini artırmak bakımından yüzde 10’luk bir ilerleme sağlanması, 13 yıldır binaların ısı yalıtımı konusunda ciddi bir adım atılmadığını göstermektedir. İktidarın enerji ithalatı, cari açık konusunda en önemli sınavı binalarımızın ısı yalıtımlarının iyileştirilmesiydi maalesef iktidar, yalıtımsız binalarda petrol, kömür, doğalgaz ithalatı ile dolarlarımızın yakılıp küllerinin havaya savurulmasını seyretmeyi tercih ediyor. Bu alanda; En kısa sürede binalarımızın enerji verimliliğini artırmak üzere; kat maliklerine ve bina yalıtım malzemeleri üretim ve montaj sanayisine gerekli desteklerin verilmesi sağlanmalı. Enerji verimliliği sağlayan tüm ürünlerin, KDV, ÖTV uygulamalarında iyileştirme yapılmalı, bu ürünleri satın almayı tercih edenler ve üreticiler desteklenmeli. Enerji tüketiminin yoğun olduğu sanayi alanları yerine katma değeri yüksek alanlara geçiş yolları ulusal bir politika olarak benimsenmeli. Kamuda saray, rezidans, külliye gibi yerleşkeler yerine işlevsel amaca dönük, ergonomik yapılaşmalar tercih edilmelidir. Şehriban Kıraç

Hükümet,‘enflasyonunüstünde artış’söylemi ile asgariücrette gerçeği gizliyor

Hükümet, ‘enflasyonun üstünde artış’ söylemi ile asgari ücrette gerçeği gizliyor figure > Türk-İş’in araştırmasına göre bekâr bir işçinin aylık yaşama maliyeti 3 bin 147 TL’ye çıktı. Olması gerekenle belirlenen asgari ücret arasında tam 322 TL fark var. Hükümet, asgari ücretteki artışla birlikte “İşçiyi enflasyona ezdirmedik” söylemini kullanıyor. Oransal olarak “resmi” enflasyonun üzerinde bir artış yapılmış olsa da bu söylem doğru mu? İşçi enflasyonun altında ezilmedi mi? Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aziz Çelik’e sorduk. Çelik, asgari ücretteki artışın enflasyonla bağlantılandırılmasının gerçekçi olmadığına dikkat çekti. Çelik, “Miktar zaten düşükse enflasyonun çok üstünde de artırsanız bir anlamı olmaz. Önemli olan yaşamak için yetip yetmeyeceği” dedi.AİLEYE GÖRE HESAPLANMALIÇelik’in gazetemize yaptığı açıklamalar şöyle:- TÜİK’in tek bir işçi için yaptığı 2 bin 792 TL hesabı üzerinden yola çıkalım. Ailede iki yetişkin, iki de çocuk olduğunu varsayalım. Rakam 3 bin 817 TL’ye çıkıyor. TÜİK’in hesabının kasım ayı üzerinden yapıldığını da unutmayalım. Aralıkta enflasyonda artış bekleniyor. 4 bine doğru tırmanan bir rakam var. Ayrıca pandemi nedeniyle istihdama katılım da düştü. Bir ailede iki kişinin çalışması azaldı. - TÜİK, ülke çapında tek bir enflasyon açıklıyor. Oysa düşük gelirlilerin harcamaları ile yüksek gelirlilerinin harcamaları farklı. Yüzde 21 olan gıda enflasyonu, yüzde 14 olan ortalama enflasyondan yüzde 50 daha fazla. Hükümet, enflasyonun üstünde artışla övünüyor ancak milli gelirdeki büyümenin asgari ücret hesabına yansıtılmaması dikkatlerden kaçırılıyor. O nedenle tek başına enflasyon ölçütü anlamlı değil, yanıltıcı. Asgari ücretin, ailenin asgari geçiminin en azından bir miktarını karşılaması gerek. - Net asgari ücretin AGİ dahil edilerek açıklanması da yanlış. 268.31 TL AGİ düşüldüğünde asgari ücret 2 bin 557.59 TL’ye iniyor. Bundan vazgeçilmeli. AGİ ücretin içerisine dahil edilerek asgari ücret olduğundan yüksek gösteriliyor. - AGİ, işverenin cebinden çıkan bir rakam değil, vergisel bir işlem. Devlet bir miktar vergiden vazgeçiyor. Bu işverenden çıkmıyor. - Asgari ücretli her ay 27 TL damga vergisi ödüyor. Bu çağda buna ne gerek var? Asgari ücret üzerindeki vergi ve kesinti yükünün giderilmesi gerek. 3 bin 577 TL brüt olarak açıklandıysa bunu net olarak ödersiniz. Vergi konusunda muafiyete gidersiniz, indirime gidersiniz vb. Vergi ve AGİ meselesi asgari ücretin üzerini örtüyor.MEMUR ‘GÜNCELLEME’ İSTİYORAsgari ücret düşük kalsa da oransal olarak yüzde 21.5 artış yapılması, dikkatleri gelecek yıl yüzde 3+3 zam alacak olan memurlara çevirdi. Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, ülkede yaşanan ekonomik tablo baz alındığında kamu çalışanlarına ve emeklilerine 2021’de yapılacak 3+3’lük zam oranının mutlaka güncellenmesi gerektiğini söyledi. Kahveci, “Mesele yapılan bu zammın alım gücüne sağlayacağı katkıdır. Buradan hareketle memurlarımızın 2021 yılına ait zam oranı olan yüzde 3+3’ün de güncellenmesi gerekmektedir” dedi.YOKSULLUK SINIRI 8 BİN 436 TLKomisyonda karara muhalif kalan Türk-İş, aralık ayı açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarını açıkladı. Asgari ücretin insan onuruna yaraşır bir geçimi yine sağlayamadığına dikkat çeken Türk-İş’in 34. yılına giren araştırmasına göre dört kişilik ailenin açlık sınırı 2 bin 590 TL, yoksulluk sınırı 8 bin 436 TL. Mutfak enflasyonu bir aylık yüzde 2.91, on iki aylık yüzde 19.75 arttı. Bekâr bir çalışanın aylık yaşam maliyeti de 3 bin 147 TL’ye yükseldi. Bu durumda olması gereken asgari ücret ile belirlenen asgari ücret arasında 322 TL fark bulunuyor. Yürürlükteki asgari ücret halen dört kişilik ailenin açlık sınırını bile karşılamaktan uzak.‘SAYIMIZ YETMEDİ’Türk-İş Başkanı Atalay, yeni asgari ücret tutarına ilişkin şu çarpıcı açıklamayı yaptı: “3 bin TL olarak belirlenmesi, kamuoyunun büyük bir bölümünü tebessüm ettirecek bir rakamdı, olmadı. Sayımız yetmedi. Biz orada 5 kişiyiz. İşveren ile hükümet bir olunca istedikleri kararları alma imkânları var. Bu ücret, başında başlangıç ücretiydi. Şimdi öyle bir noktaya geldi ki bu ücret geçim ücreti oldu.”HAK-İŞ’TEN TEKLİFÖte yandan Hakİş Genel Başkanvekili Osman Yıldız, yasal düzenleme ile işçinin eline geçecek rakamın artırılabileceğini söyledi. Yıldız, “Sigorta prim işçi payı şu anda yüzde 14, bunda 5 puanlık düşüş yaparsak, gelir vergisi şu anda yüzde 15, bunda yüzde 5 indirim yaparsak, damga vergisini kaldırırsak 335 lira daha fazla işçinin cebine para girmiş olur. 2 bin 825 TL olarak açıklanan rakam, işçinin cebine 3 bin 160 lira olarak girmiş olacaktır” dedi. Mustafa Çakır




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter