Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Sunday, 06.02.2024, 10:39 AM (GMT)

News - Haberler

ECB/ Isabel Schnabel: Pandemi etkilerine karşın enflasyonölmedi

ECB/ Isabel Schnabel: Pandemi etkilerine karşın enflasyon ölmedi Avrupa Merkez Bankası (ECB) Yürütme Kurulu Üyesi Isabel Schnabel, coronavirus pandemisinin piyasalar üzerindeki ağır etkilerine karşın, "enflasyonun ölmediğini" vurguladı. /Archive/2021/1/12/124157873-market.jpgAvrupa Merkez Bankası (ECB) Yürütme Kurulu Üyesi Isabel Schnabel, Pandemi nedeniyle enflasyonun çok düşük düzeylere inmiş olmasının, onun "artık yaşamadığı" anlamına gelmeyeceğinin altını çizdi.Avrupa Birliği (AB) İstatistik Ofisi Eurostat'ın Perşembe günü açıkladığı verilere göre, 19 üye ülkesinin oluşturduğu Euro bölgesinde yıllık enflasyon Aralık ayında yıllık "yüzde -0.3" ile değişmedi.Enflasyonun, 2021 yılında mevcut "eksi" düzeylerinden hızla yükselmesinin beklendiğini vurgulayan Schnabel, ancak çok yüksek düzeylere tırmanacağına ilişkin belirti görülmediğini de ekledi.Enflasyonun büyük ölçüde enerji fiyatları kaynaklı olacağını da vurgulayan Schnabel, Almanya'nın vergi indirimlerinin de bu konuda etkisi olacağını ekledi.Covid-19'a karşı yürütülen kitlesel aşılamaların da fiyat artışlarını tetikleyebileceğine işaret eden Schanebel, bu gelişmelerin ECB'nin ekonomiyi destekleme programları üzerinde etkili olabileceğini, ancak yine de faiz artırma konusunda "acele edilmemesi" gerektiği uyarısı yaptı. (DHA)

10 Ocakçalışan gününde Başkan Akpolat gazetecilerle bir araya geldi

10 Ocak çalışan gününde Başkan Akpolat gazetecilerle bir araya geldi Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde dijital bir platformda gazetecilerle buluştu. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü bu sene pandeminin ve sokağa çıkma kısıtlamasının gölgesinde geçti. Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, online ortamda gazetecilerle bir araya geldi.  Gazeteci Duygu Demirdağ’ın moderatörlük yaptığı buluşmaya Ali Haydar Fırat, Ayşen Şahin, Barış İnce, Canan Coşkun, Deniz Zeyrek, Doğan Ergün, Elif Ilgaz, Erdi Tütmez,  Fikret Bila, Gamze Elvan, Gökçe Çiçek Kösedağ, Hülya Kılınç, İbrahim Kahveci, İpek Özbey, İpek Yezdani, Melis Alphan, Murat Ağırel, Önder Abay, Ümit Alan, Rıfat Doğan ve Serkan Ocak katıldı. Buluşma Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın sosyal medya hesaplarından canlı olarak yayınlandı. Yaklaşık 2.5 saat süren yayını çok sayıda kişi ilgiyle takip etti.   cumhuriyet.com.tr

ABD'nin baÅŸkenti Washington DC'de 24 Ocak'a kadar "acil durum" ilan edildi

Türkçe Haberler En Son Başlıklar ABD'nin başkenti Washington DC'de 24 Ocak'a kadar "acil durum" ilan edildi ABD Başkanı Donald Trump, FBI'ın "Başkanlık devir-teslim töreninde silahlı protesto gösterileri düzenlenebileceği" uyarıları üzerine Washington DC'de 24 Ocak'a kadar geçerli olacak acil durum ilan etti. ABD Başkanı Donald Trump, koltuğu 20 Ocak Çarşamba günü Joe Biden'a devredecek.3 Kasım'da kaybettiği başkanlık seçimi sonrası asılsız şekilde sonuçların hileli olduğunu savunan Trump, Demokratların adayı Biden'ın seçim zaferinin onaylandığı 6 Ocak günü taraftarlarına Kongre'ye yürüme çağrısı yapmış; radikal sağ grupların da aralarında bulunduğu taraftarları Kongre binasını basmıştı.Bunun üzerine FBI, devir teslim töreni sırasında hem Başkent Washington DC'de hem de 50 eyalette silahlı gösteriler düzenlenebileceği uyarısında bulundu.Bunun üzerine Trump, 24 Ocak'a kadar geçerli olacak acil durum ilan etti. Bu kapsamda Ulusal Muhafızlar'dan 15 bin asker daha bölgeye gönderilecek. Washington'daki bazı turistik yerler ziyarete kapatılacak.Temsilciler Meclisi'nin Demokratik üyelerinden Tim Ryan'ın verdiği bilgiye göre, 6 ocak'taki olaylarla ilgili Kongre'de görevli iki polis geçici olarak görevden uzaklaştırılırken 10 ile 15 arasında polis de soruşturma kapsamına alındı.Görevi devralacak olan seçilmiş başkan Joe Biden, geçiş sürecini yürüttüğü Delaware'de gazetecilere, yemin törenlerde gelenekselleştiği şekilde "Dışarıda yemin etmekten korkmuyorum" dedi:"Ancak kamu malına zarar veren, insanların hayatını tehdit eden ve isyana teşvik ederek büyük bir zarara yol açan herkesin hesap vermesi kritik önemde."CUMHURİYETÇİLER DE 'KINAMA' YAYIMLAMAK İÇİN HAREKETE GEÇTİTemsilciler Meclisi'nin Demokrat üyeleri, Çarşamba günü oylamak üzere, "isyancıları kışkırttığı" gerekçesiyle Trump'ın 20 Ocak'tan önce görevden azledilmesi için Meclis'e teklif sundu.Demokratların çoğunlukta olduğu Meclis'ten onay çıksa da, başkanın görevden azli için Senato'dan üçte iki çoğunlukla geçmesi gerekiyor. Bunun için de 17 Cumhuriyetçi senatörün de onayı gerekiyor. Bu sebeple azil pek mümkün görünmüyor.Buna karşılık Temsilciler Meclisi'ndeki Cumhuriyetçiler de Başkan Trump'ın "resmen kınanması" için teklif hazırladı.New York Times gazetesine bir görüş yazısı yazan Cumhuriyetçi Meclis üyesi Tom Reed, "Trump'ın gelecekte herhangi bir kamu görevinde bulunmaması için Kongre'de ne tür adımlar atılmalı gerektiğine bakacağım" ifadelerini kullandı ve 6 Ocak'taki olayların hesabının geç olmadan verilmesi gerektiğini savundu."PENCE İLE TRUMP GÖRÜŞTÜ"Temsilciler Meclisi'nin Demokrat Başkanı Nancy Pelosi, Anayasa'ın 25. Maddesi'ni yürürlüğe sokması ve Kabine'de çoğunluğun desteğini alarak Başkan Trump'ı görevden alması için Başkan Yardımcısı Mike Pence ile telefon görüşmesi yaptığını açıklamıştı.Ancak Pence, bu adımı atmaktan kaçındı. Bir yandan da ABD basını, 6 Ocak'taki olaylardan bu yana Trump'a mesafeli duran Pence'in Başkan ile konuşmadığını yazıyordu.Pazartesi günü Beyaz Saray'dan üst düzey bir yetkili, ABD basınına, Trump ve Pence'in Beyaz Saray'da bir araya geldiği ve "İyi bir sohbet gerçekleştirdiği" bilgisini verdi.Getty ImagesİÇ GÜVENLİK BAKAN VEKİLİ WOLF İSTİFA ETTİ6 Ocak'taki olayların ardından bazı Cumhuriyetçi siyasetçiler de Trump'a tepki göstermiş, iki bakan da istifa etmişti.Bu isimlere İç Güvenlik Bakanlığı görevini vekaleten yürüten Chad Wolf da katıldı. Wolf, pazartesi gecesi yerel saatle 23.59'da koltuğunu bırakacağını açıkladı. Wolf'un yerine görevi Federal Acil Durum Yönetim Teşkilatı Başkanı Pete Gaynor devralacak.Trump'ın seçim sonuçları karşısında aldığı tavra itiraz eden Wolf'un bakanlık görevine adaylığı, Trump tarafından geçen hafta geri çekilmişti. BBC Türkçe

Bayrampaşa'da bir anne çocuğunun gözüönünde boğularaköldürüldü

Bayrampaşa'da bir anne çocuğunun gözü önünde boğularak öldürüldü Bayrampaşa'da bir otelde çocuğuyla birlikte kalan Ferdane Kurt(43) adlı kadın otelde kalan bir kişi tarafından çocuğunun gözü önünde iple boğularak öldürüldü. Küçük çocuğun ağlama sesi üzerine odaya giren otel görevlileri durumu polise ekiplerine haber verdi. Polis olay sonrası kaçan şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı. Olay Bayrampaşa Muratpaşa Mahallesi'nde saat 04.00 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre 3 katlı bir otelde bir süredir 3 yaşındaki çocuğu ile kalan Ferdane Kurt, aynı otelde kalan başka biri tarafından henüz bilinmeyen bir sebeple çocuğunun gözü önünde iple boğularak öldürüldü. Küçük çocuğun ağlama sesi üzerine odaya giren otel görevlileri hareketsiz yatan kadını görünce durumu polis ve ekiplerine haber verdi. İhbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekiplerinin yaptığı incelemede Kurt'un hayatını kaybettiğini belirledi.Polis ekipleri de kadının öldürüldüğü odada ve otelde detaylı inceleme yaptı. Otel görevlilerinden de bilgi alan polis ekipleri olay sonrası kaçan katil zanlısını yakalamak için çalışma başlattı. Kurt'un cenazesi ise Yenibosna Adli Tıp Kurumu morguna kaldırılırken 3 yaşındaki çocuğu ise Çocuk Şube Müdürlüğü ekiplerince koruma altına alındı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.  DHA

Gaziantepİslam Bilim ve TeknolojiÜniversitesi’nde kişiyeözel ilanşüphesi

Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde kişiye özel ilan şüphesi KPSS’den en düşük puan alan kişinin işe alındığının ortaya çıkmasının ardından adrese teslim kadro şüphesi üzerine verilen ilan iptal edildi. AKP’ye yakınlığıyla bilinen Prof. Nihat Hatipoğlu’nun rektör olduğu Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde açılan bir kadroya KPSS’den en düşük puan alan kişinin alındığının ortaya çıkmasının ardından üniversite, profesör ve öğretim görevlisi alımı için verdiği 2 kadro ilanını iptal etti. Kadroların akademik şartların “kişiye özel” hazırlandığı için iptal edildiği öne sürüldü. İlan iptal edilmeseydi, sağlık hizmetlerine beden eğitimi mezunu alınacaktı. Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde Cumhuriyet gazetesinin ortaya çıkardığı skandal atamanın ardından 2 kadro iptal edildi. Üniversite, 30 Aralık 2020 tarihinde, öğretim ve araştırma görevlisi kadrosu için toplam 43 ilan duyuruldu. Alınacak akademisyen şartlarının çoğunda tezli yüksek lisans ve doktora yapmış olmanın yeterli olacağı kaydedildi. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu’nda öğretim görevlisi olarak çalışacak kişide aranan şartlar arasında “Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği mezunu olmak”, “Beden Eğitimi ve Spor alanında tezli yüksek lisans yapmış olmak”, “Alanında 10 yıl deneyimi olmak” dikkat çekti. Tıp fakültesinde profesör olarak görev yapacak kişide ise “Endokrinoloji yan dal uzmanı olup ilgili alanda doçentliğini almış olmak” şartları adrese teslim kadro şüphesini uyandırdı. Diğer akademisyen ilanlarının şartlarında ise yapılacak görevle ilgili belirgin fark görülmemesi bu şüpheleri güçlendirdi. Üniversite, önceki gün Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu’nda ders verecek öğretim görevlisi ve tıp fakültesinde ders verecek profesör ilanını iptal ettiğini duyurdu. Son başvuru tarihi 13 Ocak olan ilanların neden iptal edildiği merak konusu oldu.EN DÜŞÜK PUANCumhuriyet, 7 Ocak’ta Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde “adrese teslim” kadro iddiasını gündeme getirmişti. 13 kişinin başvurduğu üniversitenin basın bürosunda çalışacak eleman kadrosuna KPSS’den en düşük puan alan M.K. alınmıştı. Üniversiteden konuya ilişkin yapılan açıklamada, “Basında yer alan iddialara yönelik gerekli inceleme başlatılmıştır” denilmişti. Çağatan Akyol

CHP Genel BaşkanıKılıçdaroğlu, 1 milyon TL tutarındaki tazminat davasına gülerek cevap verdi

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 1 milyon TL tutarındaki tazminat davasına gülerek cevap verdi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisi için açtığı 1 milyon TL tutarındaki tazminat davasına gülerek karşıladı. CHP’nin dünkü merkez yönetim kurulu toplantısında “sözde Cumhurbaşkanı” ifadesi nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında açtığı 1 milyon TL tutarındaki tazminat davası da gündeme geldi. Edinilen bilgiye göre MYK toplantısı sürerken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açtığı tazminat davasıyla ilgili haberin iletilmesinin ardından Kılıçdaroğlu’nun bu durumu gülerek karşıladığı öğrenildi. CHP liderinin “İstediklerini yapsınlar. Gerçek bir hâkimin karşısına çıktıklarında kazandıkları her tazminatı, her kuruşu geri alırız” diye konuştuğu öğrenildi. Tazminat davasının Anayasa Mahemesi ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden döneceğini söyleyen Kılıçdaroğlu’nun, “Ben konuşmamda ‘Hayatımda bu kadar çok yalan söyleyen bir adam görmedim’ dedim. Buna alınmıyor da gidiyor ‘sözde Cumhurbaşkanı’ dememe alınıyor. Aşı yok; ekonomik kriz büyüyor, işsizlik artıyor. Dikkati başka yere çekmek, gündem değiştirmek için bu kadar büyük tutarlı bir dava açıyorlar” diye konuştuğu öğrenildi. Mahmut Lıcalı

Suikast eğitimi verenşirkete ilişkinönergeler yanıtsız, savcılar suskun

Suikast eğitimi veren şirkete ilişkin önergeler yanıtsız, savcılar suskun Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu SADAT’ın üzerindeki şüpheleri dile getiren siyasiler yasal zemini olmayan devlet dışı silahlı oluşuma dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eski başdanışmanı, emekli general Adnan Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu SADAT hakkında verilen soru önergelerinin yanıtsız kaldığı ortaya çıktı. Cumhuriyet, Erdoğan’ın eski başdanışmanı, Adnan Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu ve dönemin AKP hükümetinde yer alan yetkililerin isteği üzerine kurduğunu açıkladığı Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret Şirketi’nin (SADAT) “suikast tekniği” ve “gayri nizami harp” hizmetleri verdiğini ve başında cumhurbaşkanı bulunan İslama dayalı konfederasyon kurulması öngörülen konferans düzenlediğini duyurmuştu. SADAT’ın bu “hizmet ve kararlarına” yönelik açıklama yapılmazken, SADAT’a ilişkin geçmişte verilen soru önergelerinin de yanıtsız kaldığı ortaya çıktı.‘PARAMİLİTER ŞİRKET’2012’de dönemin Milli Savunma Bakanı’na soru önergesi veren ve “SADAT’ın kimden izin aldığı ile yürürlükteki yasalara göre böyle bir şirketin kuruluşunun mümkün olup olmadığı” sorularını yönelten eski CHP milletvekili Osman Korutürk, Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, “Yasalara göre Türk Silahlı Kuvvetleri’nden başka bir teşkilatın silah kullanması ve silahlı eğitim vermesi yasaktı. Buna kısaca ‘MSB’den izin alınmamıştır’ diye cevap verilip yasal duruma hiç değinilmeyince, bu defa dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’a soru önergesi verdim. Ondan hiçbir şey çıkmadı. Bir yanıt alamadım” dedi. SADAT’ın, ABD’nin Irak’ta kullandığı Blackwater tarzı paramiliter bir şirket olduğunu vurgulayan Korutürk, “Yasalara göre izin verilmeyen bir faaliyeti yapmak üzere şirket şeklinde bir örgüt kurulmuş, ilan veriyor. İlanda İslam coğrafyası diye bir kavramdan bahsediyor. ‘Hükümetin görüşü nedir’ diye sordum. Hükümet buna görüş bildiremedi. Şirket de faaliyetlerine devam etti. Daha da ilerledi” dedi. Soruların bugün de bir yanıtının olmadığını düşündüğünü aktaran Korutürk, “suikast teknikleri hizmeti”nin normalde suç olması gerektiğini belirtti. Korutürk, “Kime eğitim veriyor? Yasal ortamlara mı terör örgütlerine mi yoksa terör faaliyetinde bulunacak kimselere mi? Bunlar çok vahim şeyler. Her önüne gelenin, istediği şekilde Türkiye’nin anayasal yapısını değiştirmeye kalkışması, ‘konfederasyon yapılsın’, ‘İslam devleti kurulsun’ diye ortaya çıkması yasalarımıza uygun mu değil mi savcılarımızın bakması gerekir” diye konuştu.‘KUŞKULU TUTUM’SADAT’ı ve faaliyetlerini 2016’da Meclis gündemine taşıyan İYİ Partili Aytun Çıray ise Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, soru önergesinin yanıtsız kalmasına tepki göstererek, “Bu tür şirketlerle ilgili vergi veren insanlar bilgi sahibi olmak isterler. O günden bugüne SADAT’la ilgili cevap verilmemiş olması, bu konuda kuşkuları besleyen bir tutum” dedi. Amerika ve Rusya’da, SADAT benzeri özel harp şirketleri bulunduğunu, bu şirketlerin, devletlerin karışmak istemediği işlerde “dış dünyada devlet politikalarının uygulanmasına katkıda bulunmaya çalıştıklarını” söyleyen Çıray, “SADAT, Türkiye’deki rejimi yönlendirecek tarzda açıklamalar ve faaliyetlerde bulunuyor, uluslararası örgütler kurmaya çalışıyor, siyasi islamcı faaliyetlerde bulunuyorlar. Esas problem burada” dedi. SADAT’ın, “özel güvenlik şirketi gibi davranmaktan ziyade devlet içerisinde özerk bir silahlı kuvvet gibi davrandığını ve siyaset üretmeye çalıştığını” vurgulayan Çıray, “FETÖ’cüler, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde, paralel devlet kurmaya çalışmışlardı. Bunlar da paralel ordu milis kuvvetleri gibi bir tutum içerisindeler” ifadelerini kullandı. SADAT’a ilişkin 2016’da önerge veren ve soru önergesine yanıt alamayan eski CHP milletvekili Hüsnü Bozkurt; SADAT, İslam konfederasyonu ve Tanrıverdi’nin “sözde anayasa” girişimlerinde yalnız olmadığını belirterek “Benzeri girişimlerin, vahim bir emperyal planın uzantısı ve laik Cumhuriyetin referansı din olan bir teokratik dönüştürülme projesinin altyapı çalışmaları olduğu mutlaka görülmeli” ifadelerini kullandı.‘İKTİDAR SESSİZ KALAMAZ’CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ise Tanrıverdi’nin, “İslam Birliği olacak mı? Olacak. Nasıl olacak? Mehdi geldiği zaman” sözlerinin ardından Cumhurbaşkanlığı’ndaki görevlerinden istifa ettiğini anımsattı. Tanrıverdi’nin, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı’ndan istifa etmesine neden olan görüşlerinde ısrarcı olduğunun altını çizen Özel, şunları kaydetti: “Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir ve aynı zamanda üniter bir devlettir. Burada görüşleri de merakla beklenen kişiler Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel başkanı ve parti kurmaylarıdır. Bir eski Cumhurbaşkanı Başdanışmanı’nın bazı akademisyenler ve bazı rektörlerin de katılımıyla gerçekleştirdiği bir toplantının sonuç bildirisine nasıl baktıklarını kamuoyuyla paylaşmaları gerekmektedir. Bu toplantıya ilişkin iktidar partisi daha fazla sessiz kalamaz.” cumhuriyet.com.tr

İYİParti’li Erdem Cumhuriyet’e konuştu: "Hesaplar oy için"

İYİ Parti’li Erdem Cumhuriyet’e konuştu: "Hesaplar oy için" İYİ Parti Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Bahadır Erdem, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “HDP kapatılsın” yönündeki çağrısına ilişkin, “Bütün iktidar organları HDP teröristtir diyor. Madem öyle elinizi kim tutuyor?” dedi. Kadına yönelik şiddetin engellenmesinin AKP zihniyeti ile gerçekleştirilemeyeceğini savunan Erdem, “Türkiye 18 yıldan beri, cinsiyet eşitliğine inanmayan bir yönetim kadrosu ile yönetiliyor. İktidarın dili ve eylemlerindeki cinsiyet eşitsizliği bitmedikçe, kadını ikinci sınıf gören dini dernek, cemaat ve vakıflara verilen destekler sürdükçe ve yasal düzenlemeler yapılmadıkça kadın cinayetleri ve çocuk istismarı bitmez” diye konuştu. Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Bahadır Erdem şunları söyledi;- İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ adıyla yürüttüğünüz çalışmaların detaylarını anlatır mısınız?18 yıldan beri iktidar olan AKP, Türkiye’yi tek adam rejimine mahkum etti. Türk tipi Başkanlık sistemi olarak adlandırılan bu yeni rejim ile yasama, yürütme ve yargı, tek bir kişinin, aynı zamanda Erdoğan’ın etkisi altına alındı. Anayasal demokrasinin en önemli ilkesi olan kuvvetler ayrılığı yerle bir edildi. İYİ Parti bu işin böyle gitmesinin mümkün olmadığını gördüğü için yeniden Parlamenter Sisteme dönülmesi gerektiğinin, ancak Parlamenter Sistemin de siyaset tarafından geçmişte kötüye kullanılabilen açıklarının ortadan kaldırılarak, Anayasanın yeniden düzenlenmesi gerektiğinin öncülüğünü yaptı. Bu rejimin en önemli ilkelerinden birisi ise hiç şüphesiz tarafsız, partiler üstü, devleti ve milleti temsil eden, siyasetin tıkandığı noktalarda devletin en üst makamı olarak arabuluculuk ve uzlaştırıcılık yapma gücüne haiz bir cumhurbaşkanı. Biz İYİ Parti olarak, Anayasal Demokratik Rejim için gerekli olan, ileride yeni bir Anayasa yapılırken, bu Anayasanın lafzında ve ruhunda olması gereken ilkelerin çalışmasını yapıyoruz. Partimiz bu konuda zaten çalışmaktaydı. Ben göreve geldikten sonra da Genel Sekreterimiz sayın Uğur Poyraz ile koordine ederek partimizin çalışmalarına devam ediyoruz. Unutulmasın ki şu anda ne partimizin ne başka bir partinin, hatta iki parti yan yana bile gelse Anayasayı değiştirme gücü yok. Dolayısıyla ileride ortak mutabakat ile birlikte yapılması gereken Anayasanın hükümlerinin ayrıntısına girmenin ve açıklamanın bir anlamı yok. Bu nedenle İYİ Parti olarak, İyileştirilmiş-Güçlendirilmiş Parlamenter demokrasi, İYİ Devlet Sistemini kurarken uyulması gereken, hukuki ilkeleri ortaya koymanın çok daha gerçekçi olduğunu düşünüyoruz.  - AKP’li Milletvekili Şahin Tin’in “kuru ekmek yiyorlarsa aç değiller” sözleri tepkiye neden oldu. Ekonominin gidişatı ve iktidarın bu tavrı için neler söylersiniz? Milletimiz çok gururludur. Öyle kolayına bu millet açım demez. Aile içi yardımlar ile bir şekilde idare etmeye çalışır. Ama 18 yılın sonunda ülkenin ve milletin ekonomik durumu o kadar vahim hale geldi ki kimsenin birbirine el uzatacak hali kalmadı. Cumhurbaşkanı, evine ekmek götüremeyen yurttaşa ‘sen de biraz abartıyorsun al keyif çayı iç’ diyerek çay fırlatırsa, partisinin milletvekili de ‘kuru ekmek yiyorlarsa aç değiller demek ki’ diyebilir. Bunu millet unutmayacak. Bu söylemler AKP’nin kendi yarattığı yandaş zenginlerin milyarlık vergi borçlarını silip, fakirin halinden anlamaz hale geldiğini gösteriyor. Genel Başkanımız Meral Akşener, yurdu geziyor. Esnaf, vergi borçlarından, kiralardan, kredi borcunun faizini dahi ödeyememekten, yanında çalışanın sigorta primini ödeyememekten bitap halde. Esnaf günlerce siftah yapamıyor. Devletin valisi geziyor, ‘maskeni niye takmıyorsun’ diye soruyor, aldığı cevap ‘gebereyim de kurtulayım’ oluyor. Akşener’den sonra diğer muhalefet parti liderleri de esnaf ziyaretine başladılar. Bir tek Erdoğan ile Bahçeli gezemiyor. Zira esnafın halini soracak yüzleri yok.- MHP lideri Bahçeli ‘HDP kapatılsın’ çağrısında bulundu. İYİ Parti bu konuda nasıl konumlanıyor?Hukuki olarak hiçbir siyasi partinin kapatılması demokrasiye hizmet etmez. Ancak eğer bir siyasi partinin terör ile ilişkisi olduğu ispatlanırsa bu siyasi partinin mahkeme kararıyla kapatılmasına ‘Venedik Kriterleri’ dahi izin vermektedir. Yıllardan beri en küçüğünden en büyüğüne bütün iktidar organları HDP teröristtir diyor. Madem öyle elinizi kim tutuyor? Kanuna göre parti olarak HDP’nin kapatılmasını talep etmeye hakları var. Cumhuriyetin savcıları nerede? Neden harekete geçmiyor? İki ihtimal var: Ya devlet makamlarının sözleri gerçek değil, zira gerçek olsa savcılar harekete geçer. Ya da gerçek olduğu halde savcılar görevlerini yerine getirmeyip suç işliyor. Var mı bu durumu izah edebilen üçüncü bir ihtimal? Evet var, o da işin siyasi boyutu. HDP kapatılmasın ki AKP ve MHP ona, her gün terörist diyebilsin. Bir de yanında CHP ve İYİ Parti’ye de ‘siz de onunla ittifak yapıyorsunuz, hepiniz teröristsiniz, zilletsiniz, bir tek biz iyiyiz, bir tek biz yerli ve milliyiz’ desin. Şimdi sorarım HDP kazara kapatılsa kime diyecekler bunları? Elbet yeni bir parti de kurulacak. O zaman ne olacak? Yeni Partiye, sen de teröristsin’ demek için en azından bir süre lazım. Ama o zamana kadar da seçim zamanı gelir. Yani demem o ki bu haliyle HDP, iktidar ve ortağı için ağızlarına her gün sakız yaptıkları çok kullanışlı bir eleman. Bütün hesaplar oy için. Başka hiçbir dertleri yok. - Kurultaydan sonra partiniz içerisinde çeşitli tartışmalar meydana geldi. Sizin sosyal medya hesabınızdan Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala gibi isimler için yaptığınız paylaşımlar Ümit Özdağ tarafından gündeme getirildi. Bunlar için neler söyleyeceksiniz?İYİ Parti’ye girdiğim anda bazı trollerin eline verilen 8 ve 5 yıl önceki arka arkaya 10 saniye farkla attığım Tweet’lerin içinden birisi seçilerek, Tweet’teki düşüncenin ve fikrin tam tersini iddia eden, siyasete de insanlığa da yakışmayan, akılsızca bazı saldırılar yapıldı. Malum yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Bütün bu haksız ve yalana dayanan saldırılar, bu tip her olayda olduğu gibi sadece saldırı sahiplerini küçülttü. FETÖ ile bu ülkeye yerleşen ve AKP ile ortağı MHP’nin ve diğer küçük ortaklarının en az FETÖ kadar benimsedikleri, insanlara iftira atarak siyaset yapma alışkanlığını bu ülkeden kaldırmak ve bu pis alışkanlığı kim yaparsa yapsın onların suratlarına çarpmayı büyük bir zevkle her önüme çıktıklarında yapacağımı buradan da bildirmek isterim. Ben ülkücü bir geçmişten gelmiyorum ama kendi vatan ve millet sevgimi, milliyetçiliğimi kimseye tartıştırmam. Kimsenin haddi değil. Bu ülke zaten 18 yıldan beri, sadece ben bilirim, benim dediğim doğru, ben kıymetliyim, yerli ve milliyim, benim dışımdaki terörist diyenlerden çekmiyor mu? ‘AKP, cinsiyet eşitliğine inanmıyor’- Son yıllarda artan kadın cinayetleri konusunda bir hukukçu olarak düşünceleriniz nedir. Nasıl önlem alınır?Sivil toplum kuruluşlarında siyasete girene kadar çok aktif çalışmalar yaptım. Kadın ve çocuk haklarının korunması hukuk devletinin olmazsa olmazıdır. Çocuğunu kadınını koruyamayan, çocuklarımızın istismara uğradığı bir ülkeden hayır gelir mi? Kadın cinayetleri, aile içinde ya da çocuk yurtlarında istismara uğrayan çocuklar bu ülkenin en büyük ayıbıdır. Siyaset gerçekten samimi olarak engellemek isterse, kadına şiddeti engelleyebilir. Ancak Türkiye 18 yıldan beri, cinsiyet eşitliğine inanmayan bir yönetim kadrosu ile yönetiliyor. AKP, cinsiyet eşitliğine inanmıyor. Kadını sadece anne kimliğine sıkıştırmak isteyen, eğitimden başlamak üzere eve kapatan, kadının sokakta bulunacağı saatten, giydiğine, çıkardığına, attığı kahkahaya varana kadar zaptu rapta almak isteyen bakış açısı var. Kadını ikinci sınıf gören adeta erkeğe köle yapmak isteyen ne kadar dini vakıf, dernek ve cemaat var ise yıllardan beri onlara gerek maddi gerek siyasi en güçlü desteği veriyor. Yıllardan beri söylüyoruz, iktidarın derhal Türk Ceza Kanunu’nda, ‘kadın cinayeti’ suçunu düzenlemesi gerekiyor. Kanundaki indirim hallerinin, Kadına Karşı İşlenen Suçlar ile Çocuğa Karşı İşlenen Suçlara uygulanmayacağının hüküm altına alınması gerekiyor. İktidarın dili ve eylemlerindeki cinsiyet eşitsizliği bitmedikçe, kadını ikinci sınıf gören dini dernek, cemaat ve vakıflara verilen destekler sürdükçe, kanunlardaki önerdiğimiz bu düzenlemeler yapılmadıkça Türkiye’de kadın cinayetleri, çocuk istismarları bitmez. Leyla Kılıç

Bağırsaklardaki dengenin bozulmasıpekçok hastalığa yol açıyor

Bağırsaklardaki dengenin bozulması pek çok hastalığa yol açıyor Doç. Dr. Hakan Demirci: Hareketsiz hayat, yeme içme alışkanlıklarının bozulması, organik ve doğal gıdalardan uzaklaşma, daha çok fast food, kızartma, yoğun baharatlı gibi sağlığa faydası daha az olan beslenme alışkanlıklarının artması ile beraber, alkol, sigara gibi alışkanlıkların devreye girmesi ile birlikte bağırsaklarımızın sağlığı daha çok bozulur hale geldi, daha çok hastalanır olduk. İkinci beyin bağırsaklarımıza iyi bakmalıyız. Bağırsaklarımız vücudun aynı zamanda ikinci beyni olarak da biliniyor. Bağırsaktaki ufak bir sorun depresyondan obeziteye, iltihaplı bağırsak hastalığından kansere dek pek çok soruna da davetiye çıkarabiliyor. Son dönemde hareketsiz yaşam, beslenme alışkanlıklarının bozulması, fast food beslenme tarzı, alkol-sigara kullanımının yaygınlaşması ile birlikte bağırsak sağlığı daha çok bozulur hale geldi. Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Demirci, bağırsaklarda 100 ila 150 trilyon kadar bakterinin bulunduğunu anımsatarak “Bağırsaklarımızda yaşayan bakteriler gerçekten vücudun aslında bir orkestra şefi gibi hareket ediyorlar. Bu bakteriler bir kısmı iyi bakteri, bir kısmı kötü bakterilerdir. Bu bakterilerden bir tarafın ağır basması, iyi bakterilerin azalması, kötü bakterilerin artması da birtakım hastalıkları beraberinde getiriyor” dedi. Doç. Demirci ile bağırsak sağlığı hakkında merak edilenleri konuştuk.- Bağırsaklarda yer alan bakteri çeşitliliğinin önemi nedir?Çağımızda insanların daha hareketsiz hayatları, yeme içme alışkanlıkları bozulması, organik ve doğal gıdalardan uzaklaşılması, fast food beslenme gibi faktörlerle birlikte daha çok hastalanır olduk. Bağırsaklarımız kişiden kişiye değişmekle beraber ortalama 100 ila 150 trilyon kadar bakteri mevcut. Bunların sayısı da bağırsaklarımızdaki mikrobiyota dediğimiz kavramı oluşturuyor. Bu bakterilerin bir kısmı iyi; bir kısmı kötü bakteriler. Bunlar da birer dengenin unsunları.EN BÜYÜK FAKTÖR BESLENME- Bu dengenin bozulması nelere yol açar?Özellikle kötü bakterilerdeki artış veya iyi bakterilerdeki azalma ülseratif kolit, crohn (iltihaplı bağırsak hastalıkları) veya irritabl bağırsak sendromu (IBS) gibi, kronik gaz, şişkinlik, bazen kabız, bazen ishal ile giden hastalıklar bazen SIBO dediğimiz incebağırsaklarda bakteri çoğalması hastalık gibi birçok hastalığın tetikleyicisi olabilir. İkinci beyin bağırsak kavramından kaynaklanan bu terim depresyondan, anksiyeteye kadar psikolojik olarak kişilerin durumunu etkileyebilir. Ayrıca kişinin metabolizmasını yani kilo alıp vermesi gibi birçok faktörü de etkiler. Bağırsak florası aslında kolay bozulan bir denge değildir. Daha anne karnında bağırsak florası yani mikrobiyotası oluşmaya başlar. Bebek anne karnında steril bir ortamda büyür ve ilk florasını doğum sırasında alır, anne sütü ile mikrobiyota gelişmeye başlar. Anne sütü almış, özellikle normal doğum ile dünyaya gemiş, büyüme aşamalarını antibiyotik kullanmamış bebeklerin ileriki yaşlarda çok daha sağlıklı floralarının olduğu çalışmalarda ortaya konulmuştur.PARMAK İZİ GİBİ- Bağırsak florasının bozulması durumunda bu denge yeniden nasıl düzeltilir?Herkesin mikrobiyotasının parmak izi gibi düşünürüz, herkesin mikrobiyotası birbirinden farklılık gösterir. Dolayısıyla herkesin yakalandığı hastalıklar da birbirinden farklı olabilir. Burada öncelikle kişinin hayat ilgili yapılması gereken şeyleri yapması gerekiyor; yani dengeli beslenme, bol prebiyotik ve probiyotikli gıdaları tüketmesi, egzersiz yapması gibi... Eğer bunları sağlamasına rağmen düzelme olmuyorsa işte burada hekimlere iş düşüyor. Bakterilerin sağlanabilmesi için prebiyotik ve probiyotik bazı bazı destek ürünleri kullanılabilir. Kötü bakterilerin dengesini bozup onların sayısını azaltabilmek için bazı antibiyotikleri bu durumlarda kullanıyoruz veya mikrobiyota temelli bazı son dönemde geliştirilmiş olan bazı özellikli tedaviler söz konusu. Bunların içinde en başta olan da gaita nakli (fekal mikrobiyota tranplantasyonu) gelmekte.‘MUCİZE DEĞİL, UMUT VAAT EDEN TEDAVİ’- Gaita nakli kimlere yapılır? Kesin sonuç veriyor mu?Gaita nakli dünyada dünyada özellikle son 10-15 yıldır çok daha yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Ülkemizin de yaklaşık 7-8 yıldır aktif olarak kullanılan bir tedavi. Gaita normalde içindeki trilyonlarca bakterinin yanında posa ve dışkı kısmını oluşturan komponentleri içeriyor. Gaita nakli dediğimiz zaman, bütün mikrobiyolojik fizyolojik testleri yapılmış oldukça sağlıklı olan, herhangi bir problemi olmayan, herhangi bir ilaç ve alkol kullanmayan, kilo problemi olmayan, ailesinde genetik bir hastalığı olmayan tamamıyla sağlıklı olarak değerlendirebileceğimiz, kan ve dışkı testleri tamamen yapılmış bir donörden alınan dışkının, çeşitli işlemlerden geçirilerek, hasta olan bireyin bağırsak temizliği yapıldıktan sonra kolonoskopi yöntemi ile hazırlanan transplantasyon materyalinin kişinin bağırsağına konulması işlemidir. Bu oraya yerleşir, o bölgede tutulabilirse ve bir nevi bağırsaklardaki mikrobiyotayı resetler ve tamamen sıfırlarsa yeniden bir üretim, enerji mekanizması oluşturur, hastalıklı yapıyı tamir eder. En önemli nokta güvenilir ve sağlıklı bir donör bulunması, hastanın da gerçekten iyi seçilmesi. Üç hastanın birinde ciddi anlamda rahatlama, birinde klinik olarak rahatlama, birinde ise klinik cevapsızlık bir işe yaramadığını görüyoruz. Mucizevi tedaviden ziyade hemen hemen bütün tedavileri denemiş, artık ameliyata gitmesi planlanan veya ciddi anlamda şikâyetleri olan bireylerde denenebilecek bir tedavi olarak düşünmek lazım. Bir mucize her şey çözen bir tedavi yerine gelecek vaat eden ümit vaat eden olarak düşünülebilir. Sibel Bahçetepe

Hukukçu Eminağaoğlu’ndan‘Unutulma Hakkı’yla getirilen erişim engellerine tepki

Hukukçu Eminağaoğlu’ndan ‘Unutulma Hakkı’yla getirilen erişim engellerine tepki TBMM’de kabul edilen yeni sosyal medya düzenlemesi kapsamında yer alan “unutulma hakkı” ile haberlere erişim yasakları getirilirken “unutulma hakkı”nın kapsamına yönelik tartışmalar sürüyor. Cumhuriyet’in, “Damat İşi Biliyor”, “Boğaz’da Kaçak Var” ve “Sahte Diplomayla Sistemi Tuş Etmiş” gibi haberlerine erişim yasakları getirildi. Bazı haberlere erişim yasağı “unutulma hakkı” kapsamında uygulandı. Ancak yeni ortaya çıkarılan haberlere, üzerinden zaman geçmeden “unutulma hakkı” kapsamında erişim yasağı getirilmesi tepki çekiyor. Eski Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, unutulma hakkının “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yıllarca sosyal medyada yer alan konularda” kabul ettiği ve uyguladığı hak olduğuna işaret ederken, bu hakkın sınırının “e-arşivde yer alan, güncelliğini kaybetmiş haberler” olduğunu kaydetti.Eminağaoğlu şunları söyledi: “Bu hak, sadece dijital ortamda, arşivde yer alan bilgi ve haberler ile sınırlı bir hak. Daha dijital ortama arşive girilmiş konuları bile yeni ortaya çıkarılmışken unutulma hakkı kapsamında kullanırsanız bu ‘unutturma hakkı’, hukukun dolanılması oluyor. Unutulma hakkı, ‘unutturma hakkı’ gibi bugünün bile irdelenmemesine, araştırılmamasına yönelik kullanılıyor. Hiçbir şeyin araştırılmamasına ve olayların gün yüzüne çıkmasına engel olacak biçimde kullanırsanız toplum hiçbir şekilde gerçekleri öğrenemez. Basının ana işlevi olan halka gerçekleri sunma hakkını, basın özgürlüğünü yok edersiniz” diye konuştu. Sefa Uyar

Prof. Dr. Cem Say, WhatsApp sözleşmesi tartışmasınıCumhuriyet’e değerlendirdi

Prof. Dr. Cem Say, WhatsApp sözleşmesi tartışmasını Cumhuriyet’e değerlendirdi Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Bilişsel Bilim Lisansüstü Programı’nın kurucularından Prof. Dr. Cem Say, WhatsApp’ın Facebook ile veri paylaşımını nasıl yaptığını açıklayan yeni kullanıcı sözleşmesi için “Çağımızın ‘şeytanla anlaşması’ gibi bir şey” dedi. Mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın Facebook ile veri paylaşımını nasıl yaptığını açıklayan yeni kullanıcı sözleşmesi, tartışmaları beraberinde getirdi. Veri paylaşımı konusunda çekinceleri olan milyonlarca kullanıcı WhatsApp’ın sözleşmenin onayı için 8 Şubat’a süre tanımasıyla yeni arayışlara girdi. WhatsApp ile yol ayrımında olan kullanıcıların yöneldiği Telegram, Signal ve BiP gibi alternatif uygulamalar indirilme sayılarında rekor kırdı.Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Bilişsel Bilim Lisansüstü Programı’nın kurucularından Prof. Dr. Cem Say, WhatsApp’ın tartışma yaratan sözleşmesini ve dijital güvenlik konusundaki soru işaretlerini Cumhuriyet’e değerlendirdi. Prof. Dr. Say, dijital ortamdaki veri paylaşımını, “Çağımızın ‘şeytanla anlaşması’ gibi bir şey” ifadeleriyle değerlendiriyor.- WhatsApp sözleşmesi neleri getiriyor? Kabul edersek ne olur?WhatsApp kullanarak ne gibi veriler üretiyoruz? Kiminle yazıştığımız kiminle ne zaman arkadaş olduğumuz, yolladığımız konumlar... En çok bu bağlantı bilgilerini biliyor olsa gerek. Bu anlamda kimlerin öbekler oluşturduğunu biliyor hale gelir. Zaten biliyor da, Facebook kendi ortaklarına bu bilgileri verir hale gelir.‘ÇOK KATI YASALAR VAR’- Bu anlaşma Avrupa Birliği (AB) ülkelerini kapsamıyor. Bize neden dayatılıyor?Yüzde 100 emin değilim ama AB’de veri güvenliğini korumak için çok katı yasalar var. Amerika’nın tam tersi “siz benim verilerimi kullanamazsınız” demediğiniz sürece WhatsApp, Facebook gibi şirketler bilgileri dilediği gibi kullanıyorlar. Avrupa’da ise tam tersi “ben verimi kullandırtmak istiyorum buyrun kullanın” derseniz ancak oluyor o iş. Veri güvenliği olmayan ülkelere yönelik böyle bir sözleşme hazırlamışlardır diye düşünüyorum.- Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi de açıklama yaparak “yerli ve milli yazılımlar korunmalı” dedi. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?Bunu yazılım bazında değerlendirmek lazım. Bilginin nerede tutulduğuna bakmak lazım. Mesela veriler tamamen Türkiye’de tutuluyorsa o zaman işte ABD polisi ona istediğinde ulaşamaz. Öte yandan Türkiye’deki resmi makamlar usulüne göre verilere bu şekilde ulaşabilir. Tam tersi de olabilir, öbür ülkede tutulursa bunlar da ulaşamaz. Bu gibi detayları düşünmek lazım. Bir de yerli milli deyince tam neresi, eskiden “ben yerliyim” diyen bir yazılımın tamamen başka bir yabancı yazılımın üzerine katman eklenmiş hali durumlar ortaya çıkmıştı. Orada da dikkat etmek lazım, yerli gibi görünen ama verilerimizi yurtdışında tutan yazılımlar olabilir. Bu gibi detaylar halkla paylaşılırsa konuyu daha iyi anlayabilirler.- Son günlerde Telegram, Signal gibi uygulamalara geçiş var, ne önerirsiniz?Çok zor bir soru. Çünkü önerdiğimin de günün birinde böyle sakıncaları olmayacağından yüzde 100 emin olamam. Sizden hiç para almadan servis veren bir şirket üzerinden çok özel, çok şahsi bilgilerinizi geçiriyorsunuz. “Bu babasının hayrına mı servis veriyor” diye düşünmek lazım. Çağımızın şeytanla anlaşması gibi bir şey bu. Eskiden böyle bir olanak yoktu “acaba kimse benim dediğimi dinleyecek mi” endişelenmiyorduk. Şimdi böyle olanaklar var, hayatımıza kolaylıklar katıyor ama böyle endişeler duyuyoruz. Zehra Özdilek




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter