Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Monday, 06.10.2024, 09:25 AM (GMT)

News - Haberler

Ençok kira artışıyaşanan iller belli oldu

En çok kira artışı yaşanan iller belli oldu Kiralık konutlarda fiyat artışı yüzde 68,42 ile en çok Muğla’da yaşandı. Muğla’yı yüzde 37,50 ile Denizli, yüzde 35,71 ile İzmir ve yüzde 28,57 ile Hatay takip etti. /Archive/2021/1/19/124114835-a7b39e9e-5131-4560-bff8-6edc956808e0-w.pngEmlak platformu Hürriyet Emlak, pandemi sürecinden dolayı zorlu geçen 2020 yılında gayrimenkul tarafında yaşanan değişimleri ve kiralık konut kategorilerinde yükselişe geçen il ve ilçeleri değerlendirdi. Buna göre, kiralık konutlarda fiyat artışı yüzde 68,42 ile en çok Muğla’da yaşandı. Muğla’yı yüzde 37,50 ile Denizli, yüzde 35,71 ile İzmir ve yüzde 28,57 ile Hatay takip etti. Muğla'da metrekare birim fiyatı 19 TL’den 32 TL’ye çıktı ve yüzde 68,42 oranında artış gerçekleşti. İkinci sırada kiralık ev fiyatlarının metrekare ortalamasının 8 TL’den 11 TL’ye yükseldiği Denizli var. Denizli'de artış yüzde 37,50 oranında. Üçüncü sırada 14 TL’den 19 TL’ye artan fiyatla yüzde 35,71’lik değişimin görüldüğü İzmir yer alıyor. Son sırada yer alan Hatay’da ise metrekare birim fiyatı 7 TL’den 9 TL’ye yükselerek yüzde 28,57’lik bir artış gerçekleşti.MUĞLA’DA EN ÇOK ARTIŞ BODRUM’DAMuğla'nın ilçelerini incelediğimizde en yüksek artışın Bodrum'da olduğunu görüyoruz. Bodrum'da kiralık konutların ortalama fiyatı yüzde 206,89 oranında arttı ve 29 TL’den 89 TL’ye kadar çıktı. İkinci sırada yüzde 80 artışla Milas, üçüncü sırada yüzde 53,33 artışla Fethiye yer alıyor. Dördüncü sırada yer alan Menteşe’de son bir yıl içerisinde yüzde 33,33’lük artış gerçekleşirken Marmaris yüzde 22,72’lik değişimle listenin sonunda yer alıyor. Son 1 yıl içerisinde kiralık konutların ortalama metrekare fiyatları 5 büyük ilde değerlendirildiğinde yüzde 35’lik artış ile İzmir ilk sırada geliyor. İzmir’i yüzde 15 artış ile İstanbul ve yüzde 9 artış ile Ankara takip ediyor. Antalya’da genel bir değişim gözlenmezken Bursa’da yüzde 9 oranında bir düşüşün olduğu görülüyor. İstanbul’da son bir yılda kiralık konut fiyatlarında Bağcılar ilçesi yüzde 115,38’lik artışla ilk sırada yer aldı. Gaziosmanpaşa yüzde 66,66 ile ikinci sırada yer alırken, Esenyurt yüzde 61,53 ile üçüncü sırada, Ataşehir yüzde 61,11 ile dördüncü sırada ve Başakşehir yüzde 43,75 ile beşinci sırada yer aldı.ANKARA’DA ZİRVE YİNE ÇANKAYAAnkara’da son bir yılda kiralık konut fiyatlarında yüzde 30,76’lık artışla Çankaya ilk sırada yer aldı. Yüzde 16,66 ile ikinci ve üçüncü sırada Pursaklar ve Sincan yer alırken, yüzde 14,28 ile Mamak dördüncü sırada, yüzde 12,50 ile Altındağ ilçesi beşinci sırada yer aldı. İzmir’de son bir yılda kiralık konut fiyatlarında yüzde 63,15’lik artışla Güzelbahçe ilk sırada yer aldı. Yüzde 62,50 ile ikinci sırada Urla yer alırken, yüzde 44,44 ile Menemen üçüncü, yüzde 43,75 ile Narlıdere dördüncü ve yüzde 27,27 ile Menderes ilçesi beşinci sırada yer aldı. Bursa’da son bir yılda kiralık konut fiyatlarında yüzde 18,18’lik bir artış gösteren Nilüfer listenin en başında yer aldı. Nilüfer’i yüzde 11,11 ile Yıldırım ve yüzde 10,00 ile Osmangazi ilçesi takip etti.“PANDEMİ ŞEHİRLERDE GÖÇ BAŞLATTI”Hürriyet Emlak Eş Genel Müdürü Zeynep Tandoğan, kiralık konutlarda son bir yılda gözlemlenen değişimi şu şekilde yorumladı:“2020 yılında Türkiye geneline baktığımızda kiralık konutların ortalama metrekare fiyat artışında Muğla’nın birinci sırada yer aldığını görüyoruz. Pandemiden dolayı özellikle Fethiye, Ortaca, Dalaman ve Köyceğiz’e olan taleplerde önemli artışlar gözlemledik. Bölgeye büyük şehirlerden çok fazla göç oldu. Özellikle İstanbul’da yaşayanlar, evlerini satarak ya da kiraya vererek Muğla ilçelerinde evler kiraladı. Bodrum’daki yoğunluğun büyük bir çoğunluğunu da yine İstanbul’dan gelenler oluşturuyor. Genellikle emekli olan ya da pandemi döneminde uzaktan çalışma imkânı olanlar bu bölgelere göç etti. Çocukları için organik hayatı tercih ederek Muğla ilçelerine yerleşenler de oldu. Listede ikinci sırada yer alan Denizli’de ise şehrin dışına doğru yapılanma arttı, piyasa epey hareketlendi. İzmir’de ise yaşanılan deprem felaketi sonrasında kiralık evlere olan talep artınca; özellikle yeni binalarda kira artışı kaçınılmaz oldu. Listenin beşinci sırasında yer alan Hatay’da ise uzun süredir imar sorunları nedeniyle hareketsiz olan sektör faiz indiriminin ardından hareketlendi. Özellikle İskenderun ve Antakya’daki konut stokları hızlıca eridi. Satılık evlere olan yüksek talep dolayısıyla kiralık ev fiyatlarını da yükseltti. Bu ilimizde de yeni projelerin başlamasının ve arz-talep dengesinin yeniden kurulmasının ardından fiyat artışı daha stabil seyredecektir.” ANKA

Gediz Deltası'nda kışkuşlarıkayıt altına alınıyor

Gediz Deltası'nda kış kuşları kayıt altına alınıyor Kuş gözlemcileri, nesli tehlike altında olan canlıların da aralarında bulunduğu yüzlerce türe ev sahipliği yapan UNESCO adayı Gediz Deltası'nda, kışın barınan kuşları saydı. Kuş gözlemcileri, zengin yaşam kaynaklarıyla yaklaşık 300 kuş türüne ev sahipliği yapan Gediz Deltası'nda yeni türlerin izini sürdü.Gediz Nehri'nin on binlerce yılda taşıdığı alüvyonların İzmir Körfezi'nde birikmesiyle oluşan Gediz Deltası, 40 bin hektarlık yüzölçümü ile Doğu Akdeniz'in en büyük deltalarından biri olma özelliğini taşıyor.Ramsar Alanı, Yaban Hayatı Koruma Sahası ve Doğal Sit Alanları Koruma statülerini taşıyan ve UNESCO Dünya Doğa Mirası ilan edilmesi için başvuru yapılan Gediz Deltası, halen yaklaşık 300 kuş türüne ev sahipliği yapıyor.Türkiye'de allı turna olarak da bilinen flamingoların iki üreme sahasından biri olan bölge, her mevsim çok sayıda su kuşuna yuva oluyor.Her yıl birçok ülkede gerçekleştirilen 2020 yılı Kış Ortası Su Kuşu Sayımı (KOSKS) kapsamında Doğa Koruma ve Milli Parklar Şu Müdürlüğü koordinasyonunda sivil toplum kuruluşu üyeleri ve gönüllü kuş gözlemcilerinin de katılımıyla Gediz Deltası'nda da çalışma yapıldı.Belirlenen noktalarda teleskop ve dürbünle görüş alanlardaki kuşları tek tek veya gruplar halinde sayan uzmanlar, buradaki değerlendirmelerin ardından bir sonraki noktaya hareket ediyor.Ekipler, bölgede nadir olarak rastlanılan türlerden Hazar martısını tek birey olarak gözlemledi.Doğa Koruma ve Milli Parklar 4. Bölge Müdürlüğü sorumluluk sahasındaki 24 sulak alanda yürütülen ve 1 ay sürecek kış ortası su kuşu sayımında tespit edilecek kuş sayıları daha sonra ilgililerle paylaşılacak./Archive/2021/1/19/122809182-1.jpgSAYIM AYNI GÜN YAPILMAK ZORUNDAİzmir Kuş Cenneti Saha Sorumlu Mühendisi Celal Murat Aslanapa, AA muhabirine, kışlayan su kuşları türleri hakkında popülasyon büyüklüğü ve değişimi ile alanlarının tehdit unsurlarını belirlemek, elde edilen bilgilerin paylaşılarak alanları ve türleri korumak amacıyla Kış Ortası Su Kuşu sayımlarının yapıldığını aktardı.Her yıl 15 Ocak-15 Şubat'ta Avrupa ülkeleriyle aynı zamanda yapılan bu çalışmanın, biyoçeşitliliğin izlenmesi için önemli bir araç olarak tüm dünyada kabul gördüğünü ifade eden Aslanapa, Türkiye'de ilk su kuşu sayımlarının 1967 yılında gerçekleştirildiğini, 2004'ten sonra ise her yıl yapılmaya başlandığını anlattı.Gediz Deltası'nın kuş türleri açısından çok önemli bir yere sahip olduğunu ve bu kapsamda titizlikle çalışma yürüttüklerini vurgulayan Celal Murat Aslanapa, şunları kaydetti:"Sayımlar koordinemizde su kuşu tanımlama konusunda uzman olan kuş gözlem toplulukları ve gönüllü sayım ekipleri tarafından yapılmakta, sonuçları ülke genelinde toplanmaktadır. Sayım sonuçları dünya ölçeğinde Uluslararası Sulak Alanlar Kurumu ve Dünya Kuşları Koruma Kurumu ile paylaşılmaktadır. Her sayım ekibinde uzman kuş gözlemcisi ve ona yardımcı yazıcı ile gözlemci bulunmaktadır. Her sayım ekibinin, sabahtan başlayarak akşama kadar bitirmek zorunda olduğu sayım noktaları vardır. Her sayım noktasına gelindiğinde teleskop ve dürbünle görüş alanındaki tüm su kuşları tek tek veya gruplar halinde sayılır ve bir sonraki noktaya hareket edilir. Kuşlar, grupların yoğunluğuna ve grup içerisindeki tür çeşitliliğine göre tek tek sayılabilir. Büyük grupların sayılması için bir başka yöntemse 5'er, 10'ar, 20'şer bireylik gruplar halinde sayımın yapılmasıdır. Bir sulak alandaki sayım, en çok bir günde tamamlanır. Kuşların gece hareketleri, sayımı farklı günlerde yapmayı geçersiz kılmaktadır. Amaç alandaki sayımları detaylı ama en hızlı şekilde bitirmek.""SAYILARI ORTALAMA 70-80 BİN ARASINDA"Doğa Koruma ve Milli Parklar İzmir Şube Müdürü Hakan Özdur da Gediz Deltası'nın 1998 yılında, nesli tehlike altında olan su kuşlarına yaşama ve üreme alanları sağlayan habitat çeşitliliği ile alanda yaşayan su kuşu sayısının yüksek olması nedeniyle Uluslararası Ramsar Sözleşmesi kapsamına dahil edildiğini belirtti.Buradaki Homa Dalyanı'nın 1982 yılından itibaren Yaban Hayatı Koruma Sahası statüsünde olduğunu ve deltanın aynı zamanda Arkeolojik Sit Alanı ilan edildiğini hatırlatan Özdur, bu anlamda Gediz Deltası'nın çok önemli bir yer olduğunu aktardı.Hakan Özdur, bu yıl ki kuş sayımını da titizlikle yürüttüklerini ifade ederek, şöyle konuştu:"Alanda bu zamana kadar 300 farklı kuş türü gözlemlendi. Bu kuşlardan tepeli pelikan, bozkır delicesi, Sibirya kazı ve boz kiraz kuşu türleri nesli dünya ölçeğinde tehlike altında olan türlerdir. Kış aylarında ördek türleri de dahil olmak üzere alanda kışlayan su kuşlarının sayısı ortalama 70-80 bin arasında. Deltada 2020 yılı KOSK sayımlarında 60 tür ve 64 bin 325 birey kuş sayılmıştı. Bu yıl da aynı şekilde çalışmamızı yaptık." cumhuriyet.com.tr

Akıllıtelefonüreticisi Tecno, Türkiye'ye 25 milyon dolardan fazla yatırım yapacak

Akıllı telefon üreticisi Tecno, Türkiye'ye 25 milyon dolardan fazla yatırım yapacak Akıllı telefon üreticisi Tecno, Türkiye'de yerli üretim için 25 milyon dolardan fazla yatırım yapacak. /Archive/2021/1/19/122544246-akilli-telefon.jpgŞirketten yapılan açıklamaya göre, Tecno üretim planlaması için gerekli adımlar atıldı. İlk yerli Tecno, mart ayı içerisinde üretilmiş olacak.Dünyada tanınan, Manchester City gibi birçok dünya markasının global sponsoru olan Tecno, aralık ayında Türk pazarı ile 3 modeli sayesinde tanışmıştı. Hemen ardından Türkiye'deki yerli ortağı ile birlikte üretim sürecini hemen başlatarak Türk tüketicisinin yakından tanıdığı, tercih ettiği, yerli bir marka olmayı hedefliyor.İstanbul Pendik'te olacak fabrika, öncelikli olarak Türk tüketicisinin hem fiyat hem kalite beklentilerine hizmet vermek ve aynı zamanda Avrupa pazarına dağıtım sağlayacak bir üretim üssü olmak için kuruluyor AA

SON DAKİKA |Sağlıkçalışanlarına getirilen izin kısıtlamasıkaldırıldı

SON DAKİKA |Sağlık çalışanlarına getirilen izin kısıtlaması kaldırıldı Sağlık Bakanlığı tarafından koronavirüs tedbirleri kapsamında sağlık çalışanlarına yönelik getirilen izin, emeklilik işlemleri gibi kısıtlamalar kaldırıldı. Sağlık Bakanlığı tarafından koronavirüs pandemisi dolayısıyla sağlık çalışanlarına yönelik olarak, izin ve emeklilik işlemleri kısıtlaması getirilmişti. Sağlık çalışanlarına yönelik, yıllık izin, ücretsiz izin, şua izni ve emeklilik işlemleri yasağını kaldıran yazı, personel işlemleri başlığıyla Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlandı.AYRINTILAR GELİYOR... cumhuriyet.com.tr

Edirne'de tarihi müftülük binasıyandı

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Edirne'de tarihi müftülük binası yandı Edirn'de tarihi Selimiye Cami arkasında bulunan Edirne İl Müftülük binası henüz belirlenemeyen nedenle çıkan yangında yandı. Alev alev yanan tarihi bina kullanılmaz hale geldi. Edirne'de Meydan Mahallesi'nde, Mimar Sinan'ın ustalık eseri olan tarihi Selimiye Cami arkasında bulunan Edirne İl Müftülük binasında sabaha karşı henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Alevler kısa sürede iki katlı tarihi ahşap binayı sararken, ihbar üzerine bölgeye polis ve itfaiye ekipleri sevk edildi.  İtfaiye ekiplerinin 2 saat süren çalışmasında alev alev yanan tarihi bina kullanılmaz hale geldi. Edirne'de tarihi 'Böcek Mektebi' olarak da adlandırılan tarihi binada çıkan yangınla ilgili kapsamlı soruşturma başlatıldı./Archive%5C2021%5C1%5C19%5C072852001-edirnede-tarihi-muftuluk-binasi-yandi_9.jpg  DHA

İstanbul merkezli 5 ilde uyuşturucu operasyonu:Çok sayıda gözaltı

İstanbul merkezli 5 ilde uyuşturucu operasyonu: Çok sayıda gözaltı İstanbul merkezli 5 ilde 35 ayrı adrese 38 şüphelinin yakalanmasına yönelik uyuşturucu operasyonunda çok sayıda şüpheli gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne bağlı ekipler tarafından İstanbul merkezli 5 ilde 35 ayrı adrese eş zamanlı olarak uyuşturucu operasyonu düzenlendi. Narkotik ve Özel Harekat polisleriyle birlikte polis helikopteri de havadan operasyona destek verdi.Şişli Mahmut Şevket Paşa Mahallesi'nde bulunan 5 katlı bir binanın 1. katına giren polis ekipleri içeride bir süre arama yaptı. Adreste bir şüpheli ise gözaltına alındı. Baskın yapılan adreslerden biri de Beyoğlu Bostan Sokak'taki 4 katlı binanın 2 katıydı. Polis ekipleri adreste arama yaptı. DHA

İbrahimovic attı, Milan galibiyetlerine bir yenisini ekledi

İbrahimovic attı, Milan galibiyetlerine bir yenisini ekledi Serie A'da lider Milan, Cagliari'yi deplasmanda 2-0 yendi İtalya Birinci Futbol Ligi'nin (Serie A) 18. haftasında Milan, Cagliari'yi deplasmanda 2-0 yenerek liderliğini sürdürdü.Sardinya Arena'da oynanan müsabakada, lig lideri Milan, küme düşme hattından uzaklaşmaya çalışan Cagliari'ye konuk oldu.Maçın 5. dakikasında ceza sahası içinde Cagliarili Lykogiannis'in, Milan'ın İsveçli golcüsü Zlatan İbrahimovic'e yaptığı faule, hakem Rosario Abisso penaltı kararı verdi. İbrahimovic, 7. dakikada penaltı atışını gole çevirerek Milan’ı 1-0 öne geçirdi.Mücadelenin ilk yarısı, konuk ekibin üstünlüğüyle tamamlandı.İkinci yarının 52. dakikasında Milan’da İbrahimovic, bir kez daha fileleri havalandırarak maçta farkı 2’ye çıkardı: 2-0.Milan’da oyuna 66. dakikada dahil olan Alexis Saelemaekers, 68 ve 74. dakikalarda gördüğü çift sarı karttan kırmızı kartla oyundan atıldı.Konuk kırmızı-siyahlı takım, 10 kişi tamamladığı maçtan 2-0 galip ayrılmasını bildi.Bu sonuçla, Milan puanını 43'e yükseltti. Kırmızı-siyahlılar, ligde en yakın takipçisi ezeli rakibi Inter'in 3 puan önünde liderliğini sürdürdü. Milan, bu galibiyetle son 6 maçta 5. kez sahadan zaferle ayrıldı.Haftayı puansız kapatan Cagliari ise bu sezonki 10. yenilgisini Milan karşısında aldı. Cagliari, 14 puanla 17. sırada yer buldu.Bu arada, karşılaşma öncesi yapılan Covid-19 testleri pozitif çıkan milli futbolcu Hakan Çalhanoğlu ile Fransız oyuncu Theo Hernandez bu maçın kadrosunda yer almadı. AA

İzmir’de zincirleme trafik kazaları: 14 araçhasar gördü

İzmir’de zincirleme trafik kazaları: 14 araç hasar gördü İzmir'in Çiğli ilçesinde, alkollü olduğu iddia edilen bir sürücü otomobili ile park halindeki 4 araca çarptı. Öte Yandan, bir TIR ise trafik ışığında bekleyen 8 otomobile çarparak hasar verdi. Meydana gelen 2 kazada, toplamda 14 araçta hasar gördüğü öğrenildi. Kaza, 04.00 sıralarında Nazım Hikmet Ran Caddesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, sürücüsü öğrenilemeyen bir sürücü cipi ile seyir halinde olduğu sırada, sürücüsü direksiyon hakimiyetini kaybederek orta refüje çıktı. Kontrolden çıkan cip daha sonra park halinde bulunan 4 araca çarparak hasar verdi. Kaza sonrası, cipte bulunan 3 kişi görgü tanıklarının ifadesine göre olay yerinden koşarak kaçtı. Çevredekilerin durumu bildirmesi üzerine polis ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen polis ekipleri, kazayla ilgili soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında, cip sürücüsünün yakalanması için çevredeki güvenlik kameraları incelemeye alındı. TIR IŞIKTA BEKLEYEN 8 ARACA HASAR VERDİ Öte yandan, Bornova ilçesinde dün saat 17.30 sıralarında Kemalpaşa Caddesi’nde, seyir halinde olan Şaban Ç. idaresindeki 35 AL 9086 plakalı TIR, iddiaya göre freni tutmayınca ışıkta bekleyen 8 araca çarparak hasar verdi. Meydana gelen kazada, 5 kişinin yaralandığı öğrenildi. Kazayla ilgili soruşturma başlatılırken, TIR sürücünün ehliyetinin olmadığı ortaya çıktı. Polis ekiplerinin kazayla ilgili başlattığı soruşturma sürüyor. /Archive%5C2021%5C1%5C19%5C070218834-izmirde-zincirleme-trafik-kazalari-14-arac-hasar-gordu-_6.jpg DHA

Hrant Dink cinayeti: 14 yıl sonra dava hangi aşamada?

Hrant Dink cinayeti: 14 yıl sonra dava hangi aşamada? Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink 14 yıl önce 17 yaşındaki Ogün Samast tarafından vurularak öldürüldü. Dink'in ölümünde ihmali ve sorumluluğu olmakla suçlanan yedisi tutuklu, 13'ü firari 76 kamu güvenlik görevlisinin yargılandığı dava hala devam ediyor. Davanın 122'nci duruşması geçen hafta boyunca Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde, 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Esas hakkındaki mütalaanın verilmesinden sonra, Trabzon'daki eski istihbarat görevlilerinden Veysel Şahin, Volkan Şahin ve Okan Şimşek de, cinayetten önceden haberdar olduklarına ilişkin deliller bulunduğu gerekçesiyle tutuklandılar.Duruşmada ifade veren sanıklardan bazıları birbirini suçladı, bir kısmı ise savunmalarında özellikle Fethullah Gülen Yapılanması'yla ilgileri olmadığını vurguladı.Davaya 20 Ocak'taki 123'üncü duruşmada kalan sanıkların savunmalarının alınması ile devam edilecek.'TÜRKİYE BU CİNAYETTEN DERS ÇIKARAMADI'Hrant Dink. öldürüldüğü 19 Ocak 2007'den bu yana her yıl aynı gün, Agos gazetesinin eski binası önünde anılıyordu. Bu yıl Hrant Dink Vakfı'nın düzenlediği anma kapsamında, binaya projeksiyonla Hrant Dink'in fotoğrafı ve çok yankı uyandıran "Güvencin tedirginliği" yazısına atfen güvercin görüntüleri yansıtılıyor.Hukuki süreçleri başından bu yana izleyen Hrant'ın Arkadaşları grubundan Bülent Aydın gelinen noktada "Hrant için Adalet" sloganının 14 yıl sonra hala güncelliğini koruduğunu söyledi.Duvar gazetesinde, sona yaklaşan davayı değerlendiren Aydın "Bu dava bu haliyle sona erdiğinde de önemli eksiklikler içeriyor olacak. Çünkü cinayete giden süreç bu davada yok. Bir bütünlük sağlanması için müdahil tarafın soruşturmanın bu yönde genişletilmesi talepleri karşılık bulmadı. Dink ailesi avukatlarının soruşturulmasını istediği bazı kişilerin mahkemeye çıkarılması mümkün olmadı. Hatta bazı tanıklar bile, örneğin Hrant Dink'i İstanbul Valiliği'ne çağırıp tehdit eden MİT görevlilerinin dinlenilmesi dahi mümkün olmadı. Mahkeme bu konuda kararlar almasına rağmen MİT'ten bir yanıt gelmedi ve mahkeme de kararını geri aldı" diye konuştu.Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan da yine Duvar gazetesine, Hrant Dink cinayetinden ders çıkarılmadığını söyleyerek, "Türkiye'de herkes her şekilde hedef gösterilirken 'böyle bir şey bir daha yaşanmaz' demek çok zor, Türkiye bundan ders çıkaramadı çünkü" dedi.Hrant Dink cinayetiyle ilgili 14 yıldır devam eden yargı sürecinde neler yaşandığını 5 başlık altında inceledik:CİNAYETTEN SONRA NELER YAŞANDI?Hrant Dink'in İstanbul'un Şişli ilçesinde bulunan Agos gazetesi yakınlarında, ana cadde üzerinde suikasta uğramasından kısa süre sonra, güvenlik kamerası kayıtlarından cinayet şüphelisi tespit edildi.Şüpheli Ogün Samast'ın görüntüleri basın aracılığıyla kamuoyuyla paylaşıldı.O tarihte 17 yaşında olan Samast, suikasttan 36 saat sonra babasının ihbarı üzerine Trabzon'a gitmek üzereyken Samsun Otogarı'nda gözaltına alındı. Samast ile birlikte cinayette kullanılan silah da ele geçirildi.İstanbul Emniyet Müdürlüğü, cinayetten kısa bir süre sonra zanlının görüntülerini basınla paylaştı.Anadolu Ajansı (AA), Samast'ın sorgusunda cinayeti kabul ettiğini ancak pişman olmadığını söylediğini bildirdi. Haberlere göre, Samast, suikastı Yasin Hayal'in talimatı üzerine işlediğini de ifade etti.Yasin Hayal'in adı daha önce 2004 yılında Trabzon'da bir fast-food restoranında altı kişinin yaralandığı bombalama olayına karışmıştı. Samast'ın ifadelerinin ardından Hayal de gözaltına alındı.Hayal de ifadesinde cinayeti Erhan Tuncel ile birlikte planladığını söyledi. Bu ifade üzerine o dönem Karadeniz Teknik Üniversitesi öğrencisi olan Tuncel de yakalandı. Tuncel'in bir dönem Trabzon Emniyet Müdürlüğü için muhbirlik yaptığı ortaya çıktı.Basında, Tuncel ve Hayal'den Samast'ın "ağabeyleri" olarak bahsedilmişti.Samast'ın Samsun'da yakalandıktan birkaç gün sonra bazı polis memurlarıyla birlikte Türkiye bayrağı önünde çekilmiş görüntüleri bir televizyon kanalında yayımlandı.Bu olay, bir yandan büyük tepki yaratırken, cinayette kamu görevlilerinin rolü olup olmadığına dair soruların gündeme gelmesine neden oldu.Hrant Dink'in eşi Rakel Dink de cenaze töreninde yaptığı konuşmada, "Yaşı kaç olursa olsun; 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim" diye konuşmuştu.DAVA SÜRECİNDE NELER YAŞANDI?Dink suikastıyla ilgili yargı süreci Nisan 2007'de başladı ve ilk duruşma 2 Temmuz 2007 tarihinde, o sırada İstanbul'un Beşiktaş ilçesinde bulunan 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.İlk etapta 12'si tutuklu 18 kişinin yargılanmasına başlandı. 2008 ve 2009 yıllarında hazırlanan ek iddianamelerle sanık sayısı 20'ye yükseldi.Bu dava, Ocak 2012'de hükme bağlandı.Sanıklardan Yasin Hayal, "tasarlayarak öldürmeye azmettirmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Erhan Tuncel de 10 yıl 6 ay hapis cezası aldı ve cezaevinde cezasını doldurduğuna hükmedilerek tahliyesine karar verildi.Yasin Hayal, yargı süreci boyunca, kamuoyu tarafından yakından bilinen bazı başka kişileri de tehdit etmişti.Ogün Samast ise suç işlediği sırada 17 yaşında olduğu için çocuk mahkemesinde yargılandı.Samast, Temmuz 2011'de çıkan kararda, "tasarlayarak adam öldürmek" ve "ruhsatsız silah bulundurmak" suçlarından 22 yıl 10 hapis cezası aldı.Ancak ana davada sanıkların tamamı "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan beraat etti.Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin, karar duruşmasının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, "Cinayetin üzerinden beş yıl geçti. Hrant Dink ne derdi bu karar için: 'Bizimle dalga geçiyorlar.' Dalganın en büyüğünü meğer en sona saklamışlar. Meğer Hrant Dink bütün planlı eylemlerden değil, 3-5 kendini bilmez tarafından öldürülmüş. Burada örgüt yokmuş. Bu kadarını beklemiyorduk" dedi.Getty Imagesİstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı, Yargıtay'a taşındı.Mayıs 2013'te davayla ilgili kararını veren Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi, "örgüt" yönünden verilen beraat kararını bozarak, sanıkların "silahlı erör örgütü" değil, "suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt" üyesi oldukları gerekçesiyle yeniden yargılanmalarına hükmetti.Bu hükmün ardından davanın görülmesine yeniden başlandı.İstanbul'da devam eden ana davaya ek olarak, Samsun ve Trabzon'da da emniyet ve jandarma görevlileri hakkında çeşitli soruşturmalar ve dava süreçleri yürütüldü.Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Hrant Dink Cinayetini Araştırma Komisyonu da yaptığı inceleme sonucunda, Trabzon ve İstanbul emniyet birimlerinin ihmali olduğu yönünde görüş bildirdi.SON YARGI SÜRECİNE NASIL GELİNDİ?Cinayetten hemen sonra, suikast öncesinde Dink'in öldürüleceğine dair bazı istihbaratın güvenlik güçleriyle paylaşıldığı yönünde iddialar ortaya atıldı.Cinayet davasının sanıklarından Erhan Tuncel'in Şubat 2006'da, Yasin Hayal'in Dink'i öldürmeyi planladığı yönündeki bilgiyi Trabzon Emniyet Müdürlüğü'ne ilettiği ve bunun da Emniyet Genel Müdürlüğü ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü ile paylaşıldığı öne sürüldü.Bu gelişmeler üzerine, İçişleri Bakanlığı, Dink ailesinin şikâyeti ve basında çıkan haberler üzerine soruşturma başlattı.Ancak üst düzey emniyet ve jandarma yetkilileri hakkında soruşturma başlatma izinleri uzun bir süre çıkarılmadı.Ayrıca davada aralarında dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın da bulunduğu İstanbul'daki görevlilerin tanık olarak dinlenmesi talepleri de kabul edilmedi.Dink ailesi, yargılama süreci devam ederken, konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) götürdü.AİHM, bu başvuruda "iç hukuk yollarının tüketilmiş olması" şartı konusunda bir istisna yaparak, davayı ele aldı.Şubat 2010'da verilen kararda, cinayette kamu görevlilerinin rolüne dair "etkin bir soruşturma" yürütülmediğine hükmedildi.Nisan 2013'te yapılan, yargı sistemine yönelik değişiklikler kapsamında, AİHM'nin "etkin bir soruşturma yürütülmediğine" hükmettiği davalarla ilgili soruşturma açılmasına izin verildi.Tekrar soruşturma açıldı, ancak savcılığın ve savunma makamının karşılıklı itirazlarıyla süreçte uzamalar görüldü.Sonunda da Adalet Bakanlığı'nın 2014 yılı ortalarında aldığı kararla emniyet ve jandarma istihbarat yetkilileri için de yargı yolu açıldı.2015 yılında da farklı illerde yürütülen ve kamu görevlileri hakkında açılanların da olduğu farklı soruşturma dosyaları İstanbul'da birleştirildi.HAYAL, TUNCER VE SAMAST'IN İKİNCİ DAVASINDA NELER OLDU?Bu süreçte "İddianamelerin bütünlüğünün bozulmaması, usul ekonomisi ve açılan davaların tekâmül etmesi" gerekçeleriyle, dokuz sanıkla ilgili dosyanın kamu görevlilerinin yargılanacağı ana dosyadan ayrıldığı ifade edildi.Erhan Tuncel, Yasin Hayal ve Ogün Samast'ın da aralarında bulunduğu dokuz sanık hakkındaki karar Ağustos 2019'da açıklandı.İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi bu davada Erhan Tuncel'e 99 yıl 6 ay, Yasin Hayal'e 7 yıl 6 ay, Ogün Samast'a ise 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Erhan Tuncel hükümle birlikte tutuklanarak cezaevine gönderildi. İki kişi hakkında beraat kararı verilen davada diğer 4 sanık da çeşitli hapis cezalarına çarptırıldılar.Gerekçeli kararda, davada 24 Ekim 2004'te Trabzon McDonalds'a yönelik bombalı saldırı, 19 Ocak 2007'de Hrant Dink'in öldürülmesi ve 24 Ocak 2007'de mağdur Orhan Pamuk'un tehdit edilmesi eylemlerinin incelendiği belirtildi.Kararda, "Yasin Hayal'in siyasi saiklerle suç işlemek için oluşturduğu teşekkülün, zaman içerisinde diğer sanıkların da katılımıyla, belirsiz tür ve sayıda suçları işlemek üzere, süreklilik gösteren, hiyerarşik düzen içerisinde çalışan ve iş bölümüne dayalı örgütsel bir yapıya dönüştüğü anlaşılmıştır" denildi.Sanıklardan Erhan Tuncel de "Tasarlayarak ve bomba kullanarak kasten öldürmeye teşebbüs, mala zarar vermek, silahlı suç örgütüne üye olmak ve kasten öldürmeye yardım" suçlarından toplam 99 yıl 6 ay hapisle cezalandırıldı.Sanıklardan Ogün Samast'ın da örgüt lideri sanık Yasin Hayal'in oluşturduğu suç örgütüne dahil olarak örgüt menfaatine faaliyetlerde bulunduğu belirtildi.KAMU GÖREVLİLERİ İLE İLGİLİ İDDİALAR NELER?Cinayeti izleyen yıllarda kamu görevlilerinin Dink'e yönelik tehditler karşısında ihmalleri olduğu ve hatta cinayete göz yumdukları konusunda çeşitli iddialar ortaya atıldı ve bunlarla ilgili farklı soruşturmalar yürütüldü.Hrant Dink, öldürüldüğü gün çıkan Agos Gazetesi'nde yayımlanan son yazısında, Türk Ceza Kanunu'nun "Türklüğü aşağılamak" suçunu içeren tartışmalı 301'inci maddesi uyarınca ceza almasından sonra kendisine çeşitli tehditler geldiğini yazmış ve ruh halini de "güvercin tedirginliği" olarak tanımlamıştı.Dink, öldürüldüğü günlerde, 301'inci maddeden aldığı ve ertelenen 6 aylık hapis cezasıyla ilgili kararı AİHM'e götürmeye hazırlanıyordu.Hrant Dink, yine öldürülmeden kısa bir süre önce, 2004 yılında Türkiye'nin ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen'in Ermeni asıllı olduğu yönünde Agos'ta yayımlanan haberle ilgili olarak, dönemin İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör'ün kendisini elindeki belgelerle birlikte makamına çağırdığını belirtmişti.Dink, o dönemde odada biri kadın, üç kişinin daha olduğunu belirterek, "Belgeleri isteyip istemediklerini onlara ben anımsattım ve verdim. Zaten de konuşmaların içeriğinden, beni hangi amaçla oraya çağırdıkları belliydi. Haddimi bilmeliydim... Dikkatli olmalıydım... Yoksa iyi olmazdı!" diye yazmıştı.Eski Vali Güngör daha sonra 2014 yılında savcılıkta verdiği ifadede, Dink'in bu görüşmede tehdit edilmediğini, "toplumsal infial konusunda uyarıldığını" söyledi.Daha sonra tekrar görülmeye başlayan davada, Şubat 2017'de eski Vali Güngör ve o görüşmede olduğu anlaşılan Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) görevlilerinin tanık olarak dinlenmesi talebi ise reddedildi.Kamu görevlilerinin rolüyle ilgili en ciddi iddiaların bazıları cinayetten hemen sonra ortaya atılmıştı.Bir televizyon kanalı, Samast'ın yakalandıktan sonra bazı polis memurlarıyla Türkiye bayrağı önünde gülümseyerek fotoğraf çektirdiği görüntüleri yayımladı.Bu polis memurları, şu anda ana davanın sanıkları arasında.Ayrıca davanın önemli isimlerinden Erhan Tuncel'in, Dink'in Yasin Hayal tarafından öldürüleceğini Şubat 2006'da polise bildirdiği ve Trabzon Emniyet Müdürlüğü'nün de durumu Emniyet Genel Müdürlüğü ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne ilettiği tespit edilmişti.Yargılama sürecinde cinayetin azmettiricisi olarak yargılanan Yasin Hayal'in eniştesi olan, ve daha sonra jandarma istihbarat elemanı olduğu anlaşılan Coşkun İğci de Temmuz 2006'da Dink'i öldürme planlarını jandarma istihbarat personellerine aktardığını öne sürdü.Dink ailesinin avukatları sürecin başından bu yana soruşturmanın üst düzey kamu görevlilerini de içine alacak şekilde genişletilmesi gerektiğini savunuyordu ancak dava ancak 2015 yılında açılabildi ve sona yaklaşmış gibi görünmesine karşın 6 yıl sonra halen devam ediyor. BBC Türkçe

Meclis Başkanı‘taraflıcumhurbaşkanı’eleştirilerini kabul etti

Meclis Başkanı ‘taraflı cumhurbaşkanı’ eleştirilerini kabul etti TBMM Başkanı Şentop, Kılıçdaroğlu’nun “sözde Cumhurbaşkanı” ifadeleri ile başlayan “tarafsızlık” tartışmalarına ilişkin “Yeni sistemde cumhurbaşkanı taraflıdır, siyasi parti üyesidir” dedi. TBMM Başkanı Mustafa Şentop, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “sözde Cumhurbaşkanı” ifadeleri ile başlayan “tarafsızlık” tartışmalarına ilişkin Türkiye’de şu an uygulanan sistemin “Başkanlık Sistemi” olduğunu ve sistemde tarafsız cumhurbaşkanı olmadığını belirterek “Cumhurbaşkanı taraflıdır, siyasi parti üyesidir. Bir siyasi parti üyesiyse, bir siyasi partinin genel başkanıysa, yetkilisiyse şüphesiz taraflı birisidir” dedi. Şentop, katıldığı bir televizyon programında, Boğaziçi Üniversitesi’ne Prof. Dr. Melih Bulu’nun rektör olarak atanması ile başlayan üniversitelerin özerkliği tartışmasına, “üniversitelerin finansmanı” ile yanıt verdi. ABD’de rektör atamalarına ilişkin farklı yöntemler bulunduğunu ancak üniversitelerin finansmanın da farklılık gösterdiğini söyleyen Şentop, “Kamu üniversiteleri tamamen Hazine’den, devlet tarafından, vatandaşların vergisiyle finanse edilen üniversitelerdir. Finansmanını bütünüyle devletin yaptığı kurumların, kendi kendilerini tam olarak yönetmesi düşünülemez” dedi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini “Başkanlık Sistemi” olarak nitelendiren ve muhalefete tepki gösteren Şentop, sistemin “Başkanlık Sistemi” olduğunu itiraf etti. Cumhurbaşkanı yeminindeki “tarafsızlık” vurgusuna işaret eden Şentop, “O yeminde bir tarafsızlık ifadesi geçiyor. Bu ifadeye dayanarak tamamen paradigması bambaşka bir sistemi, sadece yemindeki bir kelimeye dayanarak kurgulamaya çalışmak, diğer bütün anayasa maddelerini, hükümlerini görmezlikten gelmektir” dedi. Sistemde “tarafsız cumhurbaşkanı olmadığını” kaydeden Şentop, “Cumhurbaşkanı taraflıdır, siyasi parti üyesidir. Siyasi parti genel başkanı olabilir, olmayabilir, bir mecburiyet yok ama bir siyasi parti üyesiyse, bir siyasi partinin genel başkanıysa, yetkilisiyse şüphesiz taraflı birisidir. Anayasa buna engel değil. Oradaki tarafsızlıkla ilgili yemin, hukuki işlem anlamında bir tarafsızlıktır” ifadelerini kullandı.AKP’Lİ ÜNAL KEMALİZMİ HEDEF ALDIAKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, önceki akşam katıldığı bir televizyon programında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “sözde cumhurbaşkanı” ifadeleri ile başlayan “Cumhurbaşkanlığının tarafsızlığı” tartışmalarına ilişkin konuştu. Kemalizmin vesayet rejimi, CHP’nin vesayet partisi, devletin de vesayetçi devlet olduğunu savunan Ünal, “Vesayetçi rejimin değerlerine uygun davranmayan cumhurbaşkanı, onlara göre sözde cumhurbaşkanıdır. Millet tarafından seçilmiş olmasının bir kıymeti yoktur. Kemal Kılıçdaroğlu bunu geçen gün açıkladı, dedi ki ‘Cumhurbaşkanı olmak için seçilmiş olmak yeterli değil’” ifadelerini kullandı.‘HATIRLAMAK LAZIM’Ünal, MHP’nin, HDP’nin kapatılmasına yönelik açıklamalarına ilişkin ise “AKP’nin parti kapatmaları kaldırmaya yönelik çağrılarını” anımsatarak “Onları da bir hatırlamak lazım. Bu konuda AK Parti önümüzdeki süreçte siyasi gelişmelere, sürece bakarak kendi pozisyonunu açıklayacaktır” dedi. cumhuriyet.com.tr

Genel Başkan YardımcısıToprak’tan dışgündem raporu

Genel Başkan Yardımcısı Toprak’tan dış gündem raporu CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, hazırladığı haftalık raporunda, 25 Ocak’ta Türkiye ile Yunanistan arasında gerçekleştirilmesi planlanan ön görüşmelerdeki ısrarına ilişkin “İktidar, Joe Biden yönetimine sorun çıkaran taraf olmadığı mesajını vermek istiyor. O zaman da sahada ve masada olmak uğruna Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Ege’deki tezlerinden, Lozan Anlaşması’ndan vaz mı geçilecek?” dedi. Lübnan’da hükümeti kurmakla görevlendirilen Saad Hariri’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesine değinen Toprak, “Türkiye-Fransa ilişkilerinin normalleşmesi girişiminde Hariri’nin devreye girmesinin istemesi olduğu söylenebilir” ifadelerini kullandı. İktidarın dış politikaya yönelik “hem sahada hem masada” söylemlerinin başarılı olmadığını, Türkiye’nin, Dağlık Karabağ sorunu için Moskova’da kurulan masada yer almadığını, 41. Körfez Zirvesi’ne de davet edilmediğini vurgulayan Toprak, zirvede Katar’a yönelik “Türk askeri üssünün kapatılması talebinde bulunulduğunu” Katar’ın da kabul edip etmediğini açıklanmadığını belirtti. Toprak, “Katar’ın Türkiye’den üssü kapatmasını istemesi gündeme gelebilir” öngörüsünde bulundu. Toprak, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ön görüşmenin (istikşafi) 25 Ocak’ta yapılacağının açıklandığını ancak Yunanistan’ın sorunları Türkiye-AB sorunu boyutuna taşıdığını anımsatarak iktidarın, görüşmelerin başlatılması ve bu sayede AB zirvesinden Türkiye’ye yönelik yaptırımların gündeme alınmaması peşinde olduğunu kaydetti. İktidarın, AB ile “yeni bir sayfa açma” söylemlerine yönelmesini de “zorunlu U dönüşü” olarak nitelendiren Toprak, bu açıklamaların AB zirvesi öncesi “olası yaptırımlara karşı önlem” olduğunu kaydetti. Toprak, “İnandırıcı görünmüyor. AB, reform adımlarını bekliyor” dedi. Sefa Uyar

Bütçeden‘örtülüödeneğe’, görev zararlarına ve kiralara milyarlarca lira gitti

Bütçeden ‘örtülü ödeneğe’, görev zararlarına ve kiralara milyarlarca lira gitti Adı açıklanmayan ülkelere 603.1 milyon TL yardım yapıldı, “örtülü ödenekten” 2 milyar 6 milyon TL harcama yapılırken verdiği kredilerle gündeme gelen Ziraat Bankası’na toplam 4.4 milyar TL aktarıldı. Yurttaş 3 kuruşun hesabını yaparken, iktidar harcamada salgın dinlemedi. Geçen yıl “örtülü ödenek”, görev zararları, hizmet alımları, kiralar için bütçeden milyarlarca lira çıktı. Salgın nedeniyle birçok etkinlik iptal edilmesine karşın temsil, tanıtma, ağırlama giderleri için bile 111 milyon TL’nin üzerinde harcama yapıldı. Sürekli açık veren SGK’nin 90 milyar TL’nin üzerinde görev zararı oluştu. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın verilerine göre, 2020 yılında bütçeden yapılan harcamalardan bazı detaylar şöyle:‘BİLİNMEYEN’ ÜLKELERE YARDIM- Mal ve hizmet alımları için bütçe başlangıç ödeneği 68.1 TL’ydi. Toplam harcama 83.9 milyar TL’ye ulaştı. Bu alımların büyük bir bölümünü de tüketime yönelik mal ve malzeme alımları oluşturdu. Tüketime yönelik alımlar için 32.6 milyar TL olan başlangıç ödeneği aşılarak 43.7 milyar TL harcama yapıldı. - Yolluklar için 1.6 milyar TL’lik başlangıç ödeneğine karşın 2.1 milyar TL harcama gerçekleştirildi. - Görev giderlerinde 2.1 milyar TL’lik başlangıç ödeneği aşılarak 5.7 milyar TL harcama yapıldı. - Cari transferler için 489.1 milyar TL başlangıç ödeneği vardı. Bütçeden 538.4 milyar TL çıktı. Bunun 101.7 milyar TL’sini de görev zararları oluşturdu. Kamu teşebbüslerinin toplam görev zararları 2.1 milyar TL oldu. TMO’ya görev zararları kapsamında 650 milyon TL, Türkiye Taşkömürü Kurumu’na 29.6 milyon TL, Tarım ve Kredi Kooperatifleri’ne 11.2 milyon TL, TKİ’ye 1.2 milyar TL, Et ve Süt Kurumu’na 200 milyon TL aktarıldı. - Kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yapılan transferlerde 2.9 milyar TL olan başlangıç ödeneği aşılarak 3.8 milyar TL aktarma yapıldı. Dernek, birlik, kurum, kuruluş, sandık vb. kuruluşlara toplam 953.3 milyon TL verildi. - Hanehalkına yapılan transferlerde 63.3 milyarlık başlangıç ödeğine karşın bütçeden 65.5 milyar TL çıktı. “Diğer” kaleminden yapılan sosyal amaçlı transferlerin toplamı da 22.9 milyar TL oldu.BANKALARA TRANSFER- Dış ülkelere yapılan transferler kapsamında adları belirtilmeyen “diğer ülkelere” 603.1 milyon TL yardım yapıldı. - Cumhurbaşkanlığı’nın kullanımında bulunan ve nereye harcandığı açıklanmayan, bütçe giderleri içerisinde de “gizli hizmet giderleri” olarak gösterilen “örtülü ödenekten” geçen yıl toplam 2 milyar 6 milyon TL harcama yapıldı. “Örtülü ödenekten” 2019 yılında da toplam 2.1 milyar TL harcama gerçekleştirilmişti. - Bütçeden “hizmet alımları” için geçen yıl 29.8 milyar TL çıktı. Müteahhitlik hizmetleri için 30.3 milyon TL ödendi. - Devlet geçen yıl 1.5 milyar TL kira ödedi. Verilen sözlere karşın taşıt kiralamalarının önüne geçilemedi. Geçen yıl kiralanan taşıtlara 422.5 milyon TL ödendi. - Ankara’da Eskişehir yolu üzerine taşınan bakanlık binalarının birçoğuna kira ödendiği biliniyor. Bütçeden geçen yıl hizmet binası kiralama giderlerine 438.4 milyon TL ödendi. - Milletvekili tedavi ve sağlık malzemesi giderleri için bütçeden 18.9 milyon TL harcama yapıldı. - Toplam 101.7 milyar TL olan kamunun “görev zararları” içerisinde en büyük pay SGK’ye ait. Kurumun geçen yılki görev zararı toplamı 91.8 milyar TL’ye ulaştı. Toplam 238.6 milyar TL olan Hazine yardımları içerisinde de en büyük pay yine SGK’ye ait. SGK’ye geçen yıl toplam 154.1 milyar TL Hazine yardımı yapıldı. - Mali kurumlara “görev zararı” kapsamında bütçeden aktarılan toplam kaynak 7.7 milyar TL oldu. Bu kapsamda Ziraat Bankası’na toplam 4.4 milyar TL, Halk Bankası’na da yaklaşık 3.1 milyar TL aktarma yapıldı. Mustafa Çakır




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter