Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Sunday, 06.02.2024, 11:47 AM (GMT)

News - Haberler

Bireysel emeklilik sistemi, 2020 yılını12.6 milyon kişiyi aşarak kapattı

Bireysel emeklilik sistemi, 2020 yılını 12.6 milyon kişiyi aşarak kapattı Geçen yıl gönüllü BES’teki katılımcı sayısı net 29 bin 433 kişi, otomatik BES’teki çalışan sayısı ise net 369 bin 839 kişi arttı. Emeklilik Gözetim Merkezi’nin (EGM) verilerine göre 31 Aralık 2020 itibarıyla gönüllü BES’teki katılımcı sayısı 6 milyon 900 bin 565 kişiye ulaştı. Giriş ve çıkışlar hesaplandığında, 2019’un aynı dönemine göre katılımcı sayısında 2020 yılında net artış 29 bin 433 kişide kaldı. Yıl içinde en yüksek değere ise 6 milyon 908 bin 824 kişiyle 20 Mart’ta ulaşıldı. Ancak gönüllü BES’teki katılımcı sayısı 7 Eylül 2018’de 6 milyon 968 bin 208 kişiye kadar çıkmıştı. Katılımcıların fon tutarı ise yüzde 34.6 artarak 137.1 milyar TL olurken, gönüllü BES’e devlet katkısı 17.3 milyar liradan 21.2 milyar liraya yükseldi.12 ŞİRKETTE AZALDIVerilere şirket bazında bakıldığında, portföy devirleri ve kamudaki birleşme operasyonu sonrası gönüllü BES’te 2020 sonu itibarıyla 15 şirket bulunuyor. Katılımcı açısından geçen yıl bu şirketlerin 12’sinde net azalış olurken, üçünde net artış görüldü. Kamu şirketlerinin birleştirilmesiyle oluşan Türkiye Hayat ve Emeklilik 1.9 milyonu aşan katılımcı sayısı ve bu alanda yüzde 28 pazar payıyla gönüllü BES’in lideri durumda. Yine geçen yıl, otomatik BES tarafı daha hareketli geçti. Otomatik BES’teki çalışan sayısı 2019 sonuna göre 2020 sonunda 369 bin 839 net artışla 5 milyon 724 bin 81 kişiye ulaştı. Çalışan fon tutarı yüzde 37.8 artışla 11.3 milyar liraya çıktı. Hesaplarda 14 Ağustos 2020’den itibaren görünmeye başlayan devlet katkısı toplamı ise 483 milyon lira oldu. Otomatik BES’e şirket bazında bakıldığında 13 şirkette çalışan sayısı net artış gösterdi. İki şirket ise bu alanda hizmet vermiyor.CAYMA YÜZDE 49.2Öte yandan otomatik BES başladıktan bu yana sisteme 25.6 milyon serfika (19.2 milyon kişi) kaydedildi. Bu kapsamda cayma hakkını kullanılmış sertifika sayısı 12.6 milyon adet oldu. Buna göre de cayma oranı 2020 sonu itibarıyla yüzde 49.2. Cayma hariç sonlanan sertifika ise 5.7 milyon adet.‘VALE’ HASARLARI İÇİN SİGORTA ZORUNLU HALE GELDİResmi Gazete’de yayımlanan yönetmelikle vale hizmeti veren işletme ve işyerlerinde aranacak şartlar arasına “Vale/ garaj sigorta poliçesi ve üçüncü şahıs mali mesuliyet sigorta poliçesi yaptırılır” maddesi eklendi. Buna göre bu tür yerler, hizmet süresi içinde ortaya çıkan araç hasarı, trafik cezası ile araç çekme bedellerini tazmin edecek ve gerekli sigorta poliçelerini yaptırıp bunları hizmet verdileri işletmeyle yaptıkları resmi hizmet sözleşmesi ekinde sunmak zorunda olacaklar. Yönetmelik 1 Temmuz’da yürürlüğe girecek.‘KADIN GÖZÜYLE HAYATTAN KARELER’ 15. YILINDAAnadolu Hayat Emeklilik tarafından bu yıl 15’incisi düzenlenen ve Türkiye’nin kadınlara özel tek fotoğraf yarışması “Kadın Gözüyle Hayattan Kareler” için başvurular başladı. 10 Mart’a kadar başvuruya açık olan yarışmanın teması “Hayata Dair.” Bu yarışmaya ayrıca bugüne kadar 21 bini aşkın kişi 83 binin üzerinde fotoğrafla katıldı. Öte yandan Anadolu Hayat Emeklilik, PSM Ödülleri kapsamında, FonMatik ROBO ile “En İyi Tutundurma, Pazarlama Başarısı” kategorisinde altın PSM ödülüne layık görüldü.SAĞLIK İÇİN YENİ DİJİTAL PLATFORM KURACAKLARBelirsizliklerle sona eren 2020 yılını güçlü bir büyümeyle tamamladıklarını belirten ve sağlıkta hızlandıklarını vurgulayan NN Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Anna Grzelonska, yeni yıldaki çalışmalarıyla ilgili şu bilgiyi verdi: “Müşteri deneyimini dijitalleştiriyoruz. Özellikle sağlık alanındaki hizmetlerimize dijital kanal üzerinden ulaşılabilecek bir platform üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca daha fazla müşteriye ulaşabilmek için dağıtım ağımızı genişleterek diğer dijital platformlarla işbirliği yapmayı planlıyoruz. Buna paralel olarak, veri analitiğine odaklanarak müşteriye değer yaratacak kişiselleştirilmiş çözümler sağlamayı hedefliyoruz.” Şirketin BES fon büyüklüğü 5.8 milyar TL’ye yükseldi.‘BEKLENTİ VE İHTİYACA HIZLI CEVAPLAR VERDİK’Generali Sigorta Genel Müdürü Sylvain Ducros, salgından en çok etkilenen sektörlerden birinin sigortacılık olduğunu vurgulayarak “Sektör, pandeminin ilk ve yeni normalleşme dönemlerinde hızlı şekilde beklenti ve ihtiyaçlara cevap sundu. Genel perspektifte bakıldığında sektörün bu kriz süreci iyi yönettiğini, hizmet kalite ve hızında aksama yaşatmadığını söyleyebiliriz” dedi. Yeni yılla ilgili olarak teknolojinin önemine atıf yapan Ducros, bunun müşteriye doğrudan dokunan süreçlerde; acente için dijital ortamda ve doğru müşteriye ulaşmada, risk kabul ve ön ekspertizi uzaktan yapabilmede, hasar yönetiminde, uzaktan hasar ekspertiz hizmetinde, hızlı hasar ödeme vb. her alanda yerini alacağını vurguladı. Serhat Aligil

2020 ciroları2019’un yüzde 60’ınıyakalayabildi

2020 ciroları 2019’un yüzde 60’ını yakalayabildi Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, cirolardaki büyük kayba rağmen kiralar, genel giderler ve diğer maliyetlerdeki artış nedeniyle perakende sektörünün bağışıklık sisteminin çökmek üzere olduğunu vurguladı. Öncel, “Eğer önerilerimize kulak verilmez ve acil ‘ekonomik aşı’ yapılmaz ise yakın gelecekte birçok markamızı maalesef kaybedebiliriz” dedi. Türkiye’de market, elektronik ve mobilya gibi sınırlı birkaç kategori dışında perakende ciroları ortalamada 2019’un yüzde 60’ına ancak ulaşabildi. Bazı kategoriler için “yılın kurtarıcısı” olarak görülen aralık ayında dahi sektör, ortalamada yüzde 50 ciroyu zor yakaladı.ZAMLI FATURALAR ZORLUYORAlmanya’da yüksek yargının kira indirimini tartıştığını hatırlatan Öncel, Türkiye’de ise özellikle caddelerde bazı mülk sahiplerinin indirim bir yana 2021 ile beraber zamlı kira faturaları gönderdiklerini bildirdi. Öncel, perakende için acil olarak uygulanmasını istedikleri ve “ekonomik aşı” olarak adlandırdığı önerilerini şöyle sıraladı:- Salgın koşulları devam ettiği dönem boyunca mülk sahiplerine önümüzdeki yıllarda kayıplarını telafi edici vergi muafiyetleri sağlanarak, mağaza kiralarında yüzde 50 indirim yapılmalı. - Ticaret Bakanlığı’nın gündeminde bulunan Genel Gider Yönetmeliği bir an önce çıkarılmalı. - Zarar eden mağazadan bir ay önceden bildirimde bulunmak şartı ile tazminatsız çıkış hakkı verilmeli. - Kiralamalarda KDV ve stopaj oranları sıfırlanmalı. cumhuriyet.com.tr

TÜİK’e göre işsizlik oranıyüzde 12.7. DİSK-AR ise geniştanımlıveriyi hatırlattı

TÜİK’e göre işsizlik oranı yüzde 12.7. DİSK-AR ise geniş tanımlı veriyi hatırlattı Ekim 2020’de geçen yılın aynı ayına kıyasla dar tanımlı işsiz sayısı 4.4 milyondan 4 milyona düşerken, geniş tanımlı işsiz sayısı ise 7.3 milyondan 9.7 milyon kişiye çıktı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Covid-19 salgını sonrası gündeme gelen işten çıkarma yasağı sonrası daha çok tartışma konusu olan işsizlik verilerini, bu kez Ekim 2020 dönemi için açıkladı. Dün açıklanan “İşgücü İstatistikleri, Ekim 2020” raporuna göre, Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2020 Ekim döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 391 bin kişi azalarak 4 milyon 5 bin kişi oldu. “Dar tanımlı” olarak kabul edilen işsizlik oranı da 0.7 puanlık azalışla yüzde 12.7 oldu. Tarım dışı işsizlik oranı da 0.9 puanlık azalışla yüzde 14.8 oldu.COVİD-19 DA ETKİLİBuna karşın DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR) tarafından hazırlanan ve dar tanımlı işsizliğe ilave olarak “ümitsiz işsiz, çalışmaya hazır olan, mevsimlik işlerde çalışan ve zamana bağlı eksik istihdam”ı kapsayan geniş tanımlı işsizlik oranının yüzde 20.9’dan yüzde 27, işsiz sayısı da 7 milyon 302 binden 9 milyon 681 bin kişiye yükseldiğini açıkladı. DİSKAR ayrıca salgın başladığında bu yana Uluslararası Çalışma Örgütü’nün yöntemiyle Covid-19’un çalışma hayatına etkilerini de hesaplıyor. Buna göre “revize edilmiş geniş tanımlı işsizlik ve iş kaybı sayısı” Ekim 2020’de 10 milyon 681 bine ulaştı. Oran da yüzde 29.8’e yükseldi. Türkiye’deki çalışma hayatında özellikle 2018’in ikinci yarısından bu yana, inişler ve çıkışlar olsa da hem işgücü hem istihdamda önemli azalışlar görülüyor. Bu Ekim 2020’de de sürdü. TÜİK’in verilerine göre istihdam edilenlerin sayısı Ekim 2020’de, bir önceki yılın aynı dönemine göre 896 bin kişi azalarak 27 milyon 447 bin kişi, istihdam oranı ise 2.3 puanlık azalışla yüzde 43.6 oldu. İşgücü ise 1 milyon 288 bin kişi azalarak 31 milyon 452 bin kişi, işgücüne katılma oranı 3 puanlık azalışla yüzde 50 oldu. Bu durum Türkiye ekonomisinin yeni iş alanı açmak için yatırımlarda ve istihdam yaratmada çok yetersiz kaldığını ortaya koyuyor.1.5 MİLYON ÜMİTSİZYine TÜİK verilerine göre, Ekim 2019’dan Ekim 2020’ye işgücüne dahil olmayan kişiler arasında yer alan “iş aramayıp çalışmalar hazır olanlar”ın sayısı 2 milyon 175 bin kişiden 4 milyon 348 bini kişiye çıkarken, bunlar arasında özellikle öne çıkan “iş bulma ümidi olmayanlar”ın sayısı 668 bin kişiden 1 milyon 511 bin kişiye yükseldi. İşgücüne dahil olmayan toplam kişi sayısı da 29 milyondan 31.5 milyona çıktı.GENÇLERDE YÜZDE 24.9TÜİK’in verilerine göre, gençler (15-24 yaş) arasındaki işsizlik oranı Ekim 2020’de yüzde 24.9 oldu. Bu oran Ekim 2019’da yüzde 25.3’tü. Oran erkeklerde yüzde 21.6’dan yüzde 21.8’e çıkarken, kadınlarda yüzde 31.8’den yüzde 30.7’ye geriledi. TÜİK verileri üzerinden farklı bir hesaplama yapan Genç İşsizlik Platformu ise şu noktaya dikkat çekti: “15- 34 yaş arası genç işsiz sayısı 2 milyon 426 bin kişi. Finansal istikrarsızlıkla başlayan ve Nisan 2018’den itibaren etkisi belirginleşen ekonomik kriz sürecinden itibaren genç çalışan sayısı 1 milyon 73 bin kişi azaldı.” cumhuriyet.com.tr

Borçlananların oranıbir ayda yaklaşık 3 puan arttı

Borçlananların oranı bir ayda yaklaşık 3 puan arttı Halktan, gündemi meşgul eden darbe ve türban tartışmalarına tokat gibi “gündem yoksulluk” yanıtı geldi. İstanbul Barometresi’ne göre borç altında ezilen yurttaş geçinecek parayı kazanamıyor. Pandeminin derinleştirdiği ekonomik kriz, yurttaşı yoksullaştırmaya devam ediyor. İBB İstanbul İstatistik Ofisi’nin hazırladığı “İstanbul Barometresi Aralık 2020 Raporu”, kentte yaşayanların artan borçlar altında ezildiğini; kredi kartı borcunun ancak asgarisini ödeyebildiklerini; geçinecek kazancı dahi sağlayamadıklarını ve işsizlik korkusu içinde olduklarını ortaya koydu. Halihazırda işsiz olanlar ise iş bulma konusunda oldukça umutsuz. 827 vatandaş ile telefon üzerinden görüşerek hazırlanan ve şehir halkının ev içi gündemi, ekonomik şatları ve duygu durumu gibi konulara odaklanan araştırmanın üçüncüsünde, şu sonuçlar dikkat çekti:BORÇLANANLAR ARTTI- Yurttaşın yüzde 56.5’i geçinecek kazancı sağlayamadığını söyledi. - Çalışanların yüzde 27.3’ü işten çıkarılma korkusu yaşarken, iş arayanların yüzde 69.1’i ise yakın bir zamanda iş bulamayacağına inanıyor. - Kendi ekonomisinin yakın dönemde kötüleşeceğini düşünenlerin oranı yüzde 50. - Katılımcıların sadece yüzde 3.8’i, bu ay birikim yapabildiğini ifade etti. - Raporda, kasım ayına göre aralıkta borç alma ve verme oranın da arttığı gözlemlendi. Sadece bir ay içinde borçlananların oranı neredeyse 3 puan arttı. Buna göre, ekim ayında borç alma oranı yüzde 44 iken, aralıkta yüzde 46.6’ya yükseldi. Borç verenler ise yüzde 3.2’den yüzde 5.5’e çıktı. - Katılımcıların yüzde 31.3’ü kredi kartı borcunun tamamını ödeyemediğini, yüzde 42’si ise asgari tutarı ödediğini belirtti. - Yüzde 71’i, 1000 TL tutarında; yüzde 85.3’ü de 5 bin TL tutarında beklenmedik acil bir harcamayı kendi imkânları ile karşılayamayacağını belirtti.- Çalışanların üçte biri çıkarılma korkusu yaşıyor. İş arayanların yüzde 70’i bulacağına inanmıyor. - Halkın yalnız yüzde 3’ü birikim yapacak kadar kazanıyor. Ve onu da evde tutuyor. - Kayseri’de 5 liradan 1.25’e düşen karnabahar için yurttaşlar uzun kuyruk oluşturdu. cumhuriyet.com.tr

Kasım ayındaödemeler dengesi 4 milyar 63 milyon dolar açık verdi

Kasım ayında ödemeler dengesi 4 milyar 63 milyon dolar açık verdi Türkiye’nin üretimdeki dışa (ithalat) bağımlılığı, ekonomideki kötü yönetimin uluslararası yatırımcıyı kaçırması ve özellikle küresel koronavirüs salgınının turizm gelirlerine vurduğu büyük darbe, Merkez Bankası’nın açıkladığı ödemeler dengesi bilançosunu sarsmaya devam ediyor. Bu bilançoya göre 2019 yılı kasım ayında 15 milyon dolar olan cari açık Kasım 2020’de 4 milyar 63 milyon dolara çıktı. Geçen yılın ilk 11 ayında 9 milyar 602 milyon dolar fazla veren cari denge ise 2020’nin aynı döneminde 35 milyar 249 milyon dolar açığa ulaştı. Böylece Kasım 2020 sonu itibarıyla son bir yıllık cari açık da 37 milyar 974 milyon dolara ulaştı. Bu rakam Ekim 2020 sonunda 33 milyar 926 milyon dolardı. Bu sonuçlara göre, son açıklanan yeni ekonomi programındaki (YEP) 24.4 milyar dolarlık 2020 sonu cari açık gerçekleşme tahmini de tümüyle yalan oldu. Öte yandan yine Merkez Bankası verilerine göre kaynağı belirsiz para giriş çıkışını gösteren net hata ve noksan hesabı geçen yılın ilk 11 ayında 2.9 milyar lira açık verdi. Bu açık geçen yılın aynı döneminde 7.6 milyar dolardı. Kasım 2020’de ise 3 milyar dolar fazla oluştu. cumhuriyet.com.tr

İhracatçıve ithalatçı, fiyatlarda istikrar talep ediyor

İhracatçı ve ithalatçı, fiyatlarda istikrar talep ediyor TOBB Başkan Yardımcısı ve İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkanı Tamer Kıran, pandemi sürecinde ihracatçı ve ithalatçıların konteynır fiyatlarındaki istikrarsızlık ve yüksek bedellerden şikâyetçi olduklarını söyledi. Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) her hafta sonu görüntülü platformda düzenlediği “Türkiye Ekonomiyi Konuşuyor” etkinliğine katılan Kıran, “Bundan sonra bu alanda daha istikrarlı bir fiyat beklentisi olacak” diye konuştu.‘GÖÇ BAKANLIĞI KURULMALI’Diğer yandan, hem Türkiye’de hem dünyada denizcilik sektörünün iyi bir sınav verdiğini kaydeden Kıran, şöyle devam etti: “Bu sektör gemi taşımacılığından sigortaya, limancılıktan kruvazör turizmine kadar 10’un üzerinde alt sektörden oluşuyor. Pandemiyle konteynır taşımacılığında hareketlilik yaşanırken, kruvazör turizminde tüm işler durdu. Sektörün geneline böyle bakmak lazım” dedi. Etkinliğe, Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin de katıldı. Sınırda 10 yıldır süren çatışmaların şehri nasıl geride bıraktığına değinen Çinçin, şunları söyledi: “2010’da havaalanına kavuşmuş, sınırında Suriye’ye vizesiz geçişlerin yaşandığı bir Hatay vardı. Herkes Arap-İsrail barışını konuşuyordu. Biz de Hatay’dan Tel Aviv’e otobanla ulaşacağımız, ticaretimizi bu çerçevede geliştireceğimiz bir hayale kapılmıştık. Ancak çatışmaların başlamasıyla Türkiye çok kısa sürede 4 milyon sığınmacıya kucak açmak zorunda kaldı. Bu sığınmacıların 400 bini Hatay’a yerleşti. Bir anda aldığımız göç, altyapımızı ve sosyoekonomik durumumuzu altüst etti. Türkiye’nin en kısa sürede Göç ve Entegrasyon Bakanlığı kurması ve tek elden otoriteyle bu yöndeki sorunların çözümünde hızlı hareket etmesini gerekiyor.” cumhuriyet.com.tr

Adalet Bakanlığı’ndan takipsizlik kararıverilen dosyalarla ilgili dikkatçeken talep

Adalet Bakanlığı’ndan takipsizlik kararı verilen dosyalarla ilgili dikkat çeken talep Adalet Bakanlığı’nın mahkemelerden ayrıntılı bilgi talebine tepki gösteren CHP Genel Başkan Yardımcısı Erkek, “Bu yazıyı alan hâkim nasıl bağımsız karar verebilir? Yargı, ağır bir sivil vesayet altında.” dedi. Adalet Bakanlığı, mahkemelerden bugüne kadar pek çok muhalif hakkında işlem yapılan Cumhurbaşkanına hakaret ve devletin kurumlarını aşağılama suçu kapsamındaki dosyalarla ilgili ayrıntılı bilgi talep etti. Yazıda, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verilmiş ise de karara karşı itiraz olup olmadığı ve itirazın kesinleşip kesinleşmemesiyle ilgili de bilgiler talep edildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, “Normal bir işlem gibi görülse de bu yazıyı alan hâkim elindeki derdest dosyada ya da gelecekte bakacağı dosyalarda nasıl baskı altında kalmaz? Nasıl bağımsız karar verebilir?” diye konuştu.AYRINTILI BİLGİ İSTENDİAdalet Bakanlığı tarafından Cumhuriyet başsavcılıklarına gönderilen yazıda Cumhurbaşkanına hakaret ve Türk milleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve devletin kurumlarını aşağılama suçu kapsamındaki dosyalarla ilgili ayrıntılı bilgi talep edildi. Söz konusu yazı Cumhuriyet başsavcılıkları aracılığıyla da ilgili mahkemelere gönderildi. Yazıda; bugüne kadar pek çok muhalif hakkında işlem yapılan Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasını düzenleyen 299. madde ile Türk milleti, Türkiye devleti ve organlarını aşağılama suçunu düzenleyen 301. madde kapsamında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verilmiş ise de karara karşı itiraz olup olmadığı ve itirazın kesinleşip kesinleşmediğiyle ilgili bilgilerin de her bir dosya için ayrı ayrı bildirilmesi istendi.‘YARGI VESAYET ALTINDA’Hukuktan sorumlu CHP’li Erkek, iktidarın ülkeyi yönetemedikçe daha çok baskı kurmaya başladığını ancak baskılar arttıkça da ülkenin iyice yönetilemez hale geldiğini belirtti. İktidarın “baskı iklimini ancak adaletle bahara” çevirebileceğini söyleyen Erkek, “İktidarın tarafsız ve bağımsız yargı inşa etme amacı varsa ona göre davranmak zorunda. Çünkü adalet söylemden daha çok eylem meselesidir. Yargı, ağır bir sivil vesayet altında. Bu zihniyet reform yapamaz” dedi.Hukuktan sorumlu CHP’li Erkek, iktidarın ülkeyi yönetemedikçe daha çok baskı kurmaya başladığını ancak baskılar arttıkça da ülkenin iyice yönetilemez hale geldiğini belirtti. İktidarın “baskı iklimini ancak adaletle bahara” çevirebileceğini söyleyen Erkek, “İktidarın tarafsız ve bağımsız yargı inşa etme amacı varsa ona göre davranmak zorunda. Çünkü adalet söylemden daha çok eylem meselesidir. Yargı, ağır bir sivil vesayet altında. Bu zihniyet reform yapamaz” dedi. Mahmut Lıcalı

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası’nın düzenlediği“Tarım Haftası2021”kapsamında BasınÖdülümuhabirimiz Sefa Uyar'ın oldu

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası’nın düzenlediği “Tarım Haftası 2021” kapsamında Basın Ödülü muhabirimiz Sefa Uyar'ın oldu Muhabirimiz Sefa Uyar, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası’nın Türkiye’de tarım öğreniminin 175. yılı nedeniyle düzenlediği “Tarım Haftası 2021” kapsamında Basın Ödülü’ne değer görüldü. Ödül töreni, Covid-19 salgını nedeniyle çevrimiçi olarak düzenlendi. Türkiye’de modern anlamda ilk defa tarım eğitim ve öğretiminin 10 Ocak 1846’da İstanbul Yeşilköy’deki Ayamama Çiftliği’nde açılan Ziraat Mektebi’nde başlaması nedeniyle her yıl 10 Ocak’ı kapsayan haftada çeşitli etkinlikler düzenleniyor. ZMO da bu kapsamda, bu tarihi “Tarım Haftası” etkinlikleri ile kutluyor. Ancak, bu yıl etkinliker Covid-19 salgını nedeniyle çevrimiçi ortama taşındı. ZMO, YouTube üzerinden de canlı yayımlanan “Tarım Haftası 2021” etkinliği ile tarım alanındaki öğrencilerin, akademisyenlerin, ziraat mühendislerinin sorunlarına yönelik panel düzenledi. Açılış konuşmalarını TMMOB Başkanı Emin Koramaz, ZMO Başkanı Baki Remzi Ruiçmez ile Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Hüseyin Atar’ın yaptığı etkinlikte, meslekteki 35. ve 50. yılını dolduran ziraat mühendislerine ödül verildi. Etkinlik kapsamında, basın ödülleri de dağıtıldı. Muhabirimiz Sefa Uyar, tarım alanındaki haberleri nedeniyle Basın Ödülü’ne değer görüldü. cumhuriyet.com.tr

AkSanat’ın yılbaşıhediyesi Büyük Kadın Sanatçılar kitabının tartışmalarısürüyor

AkSanat’ın yılbaşı hediyesi Büyük Kadın Sanatçılar kitabının tartışmaları sürüyor Bu tartışma bir yılbaşı armağanı ile başladı. AkSanat’ın İngiliz editörler tarafından hazırlanmış “Büyük Kadın Sanatçılar” başlıklı bir kitabı telif ödeyerek alıp, yurtdışında bastırıp yayımlayarak hatırlı kişilere yollaması, kitabı görme olanağı olan kadın sanatçılarda eleştiriye neden oldu. Kitapta yer alan seçilmiş kadın sanatçıların çoğunun Avrupa ve ABD’li olmasının yanında Zeid dışında hiç Türk kadın sanatçı olmaması da bu eleştirilerden biriydi. Kitabın tanıtım yazısını hazırlarken Hasan Bülent Kahraman’a da AkSanat aracılığıyla sorular yönelttik ama söylediğine göre kendisine iletilmediği için yanıtları da gelmedi. Ama bu çerçevede, çağdaş sanatta kadının yeri, sanata ayrılan kaynakla hazırlanan yayınların niteliği, kurumların sanata bakışı gibi değişik konular sanatçılar tarafından tartışıldı, değişik görüşler dile getirildi. Kahraman’dan pazar akşamı aldığım e-postadan bu tartışmaya dahil olmak isteyen yazısı çıktı. Bir tür savunmadan çok, keşke olmasaydı, tartışanları çok da zarif olmayan biçimde “popülist yaklaşımla linç yapmakla” suçlayan bir yazı. Ayrıca başka kitaplarının da savunusu yapılıyor. Cumhuriyet gazetesi, fikir özgürlüğüne saygılıdır. Anlaşılıyor ki Türk sanatçıların çağdaş sanatın neresinde olduğu, kadın sanatçıların konumu, sanat kurumlarının kimler tarafından nasıl yönetildiği ve aslında nasıl yönetilmesi gerektiği, sanata ve sanatçılara yakışan bir düzeyde ve bilimsellikte tartışılmaya muhtaç. Bu bağlamda bu yazı da yayımlanacak, bu tartışmalar da sürmeli ve sanatçılar sürdürecek. Yazgülü Aldoğan

Hasan Bülent Kahraman:‘Eleştirenler ne söylediklerini ayağa kalkıp kendileri yanıtlasın!’

Hasan Bülent Kahraman: ‘Eleştirenler ne söylediklerini ayağa kalkıp kendileri yanıtlasın!’ Cumhuriyet gazetesinin Büyük Kadın Sanatçılar kitabına gösterdiği ilgi önemli ama değerlendirmeler keşke kitap okunarak yapılsaydı. Popülizmi yani bilginin ve gerçeğin yok sayılıp, hayatın sanılarla biçimlendirilmesini politikacı tavrı olduğunda kınıyoruz. Oysa bilmenin biçimi herkesi etkiliyor: körleşme kitap adı değildir, gerçektir. Entelektüel sorumluluğum gereğince bazı noktalara değineceğim. Bazıları “kadın sanatçı yoktur, sanatçı vardır” diyor. Bu iddiayı andığım kitap bağlamında öne sürüyorlar. Maalesef optik körlüğünün ta kendisi. Çünkü kitabın iddiası tam da o “kadın sanatçı” yoktur, “büyük sanatçı” vardır. Kitabın kompozisyonu bile bu doğrultuda hazırlanmış. “Kadın” sözcüğünün üstü çizilmiş. Kadın kelimesini çıkın, geriye “büyük sanatçılar” deyimi veya tanımlaması kalıyor. Yani, kadın sanatçı değil, büyük sanatçı vurgusu var o görsellikte. Ama bazıları kapak ve sırttaki görsel düzenlemede “kadın” sözcüğünün üstü neden çizili diye bir “engizisyon sorusu” çıkarıyor ortaya. Vah vah! Yayıncıların kadın sözcüğünün üstünü kadın kimliği bağlamında çizdiğini düşünmek delirmekle eşanlamlı ama literatür, popülizmle “delirium” (Can Yücel’in muhteşem deyişiyle “deliriyorum”) halinin iç içe geçtiğini saptadı.NEDENİ BELLİKitap kadını “yoksama” tarihinin ne kadar zorlu olduğunu gösteriyor. Ama sanki dünyanın en büyük suçu işlenmiş gibi kitap günlerce sürdürülen bir kampanyanın öznesi. Nedeni belli: Popülist kültürün beslediği patolojik linç anlayışı. Geçmiş olsun. Hepimize. Bir de iş yapalım ama işgüzar olmayalım, çok şey bilelim ama bilgiç olmayalım değil mi? Fakat bir “kadın sanatçı” realitesi var. Bu kavram ikincilleştirme, ayrımcılık kastıyla kullanılıyorsa reddedilir. Kimlik, beden, kamusallık dediğimiz alanların paydasında norm kurucu ve bozucu bir etken olarak, evet, kadın kimliği mevcuttur. O zaman gene bazılarına literatürde bin yıldır yeri belli yanıtı da verelim: Hayır, kadın sanatçı olmak mutlaka feminist olmayı gerektirmiyor. Yapısalcılık sonrası anlayışın bilince getirdiği tanımla söyleyelim: Kadının bizatihi varlığı bir muhalefetin, bir sökümün göstergesidir. Kadınların yaptığı sanatın iç dinamikleri onları öncü konumuna yükseltir. Tartışılan kitap tam da bunu söylüyor. Eleştirenler ne söylediklerini ayağa kalkıp kendileri yanıtlasın. Üstelik “kültür” dünyamızda şimdi yeni bir kavram olarak ele aldığımız bu olgu 1990’larda yerli yerine oturtuldu. “Sanat tarihi” kavramı madunların, eril ve beyaz adamın mitolojisi dışında kalanların, dışlanmışların “tarihleri” olarak yeniden yazıldı. Bugün “sanat tarihleri” var. Kadınlar sadece bu planın oluşmasında değil, bilinç durumlarının, zihniyet yapılarının, yerleşik tüm kategorilerin sökülmesinde, “bakış” kavramından başlayarak temsil politikalarına kadar kurucu rolü oynadılar. Dil ve bilinç bunlardan biri. Ama ne yazık ki bazen kadın konusuna taraf olurken hâlâ terk edilen bazı “söylemler” ayrımsanmadan içselleştirilmiş olarak kullanılıyor. “Söylem” kavramının zorlu yanı bu. Herkes bu iç bükülmeden payına düşeni alıyor. Mevcut eleştiriler tam da burada duruyor. Biraz yazık biraz ayıp.ŞOVEN BİR YAKLAŞIMAnlaşılan elimize aldığımız kitaplara içinde Türkiye’den ne var diye bakıyoruz. Yoksa ne yapalım, her çevirdiğimiz kitap için yayınevlerine, “bir Türkiye bölümü ekler misiniz” diye soralım mı? Aklın alacağı şey değil. Oysa bunu istiyor eleştiri kervanı. Epey şoven bir yaklaşım. Ürkütücü. Peki, o durumda kimler alınacaktı kitaba? Türkiye’den kitapta daha çok kadın sanatçı olmamalı mıydı? Niçin olmasın? Türkiye’de Çağdaş Sanat: 1980-2000 isimli kitapta kurduğum bir iddia var ve ilk kez sanırım orada dile getirildi: Güncel/çağdaş sanatı Türkiye’de kadın sanatçılar hazırladı. İddia bugün de daha ileri çalışmaları bekliyor. Adını sayacağım onlarca kadın sanatçımız evrenseldir, dünya çapındadır. Ama dünya edebiyatı kitabında sadece Orhan Pamuk yer alıyor. Yaşar Kemal? Melih Cevdet? Fazıl Hüsnü? Orhan Kemal? Ve daha kimler kimler. Tamam, yayınevlerine yeni bölüm eklemelerini söyleyeceğiz. Zeid’in kitapta yer almasının nedeni besbelli: Tate retrospektifi. Tekrarlayayım: Türkiye’de güncel sanatın en önemli eksiği evrensel yayınevlerinin bastığı sanatçı monografilerinin olmamasıdır. Ama Zeid’in “Türklüğü” konusu bana bir dönem bazılarının Nâzım Hikmet’in “Türklüğünü” tartışmasını anımsatıyor. Ürpertici değil mi?CEVAP VERECEK ÖNEMDE BULMUYORUMKitabın odağını yitirmiş eleştirilerine getireceğim açıklamalar bunlar. Hakkımda söylenenleri ise cevap verecek önem ve değerde bulmuyorum. Küratörlük etkinliğini 2010 sonrasında gösterenler 2010’da biten bir kitapta niye yer almadıklarını soruyorsa ve bunu hemen başka ayıplı ithamlarla açıklıyorlarsa bilsinler ki 2010 sonrasını yazdığımda onlara zevkle yer vereceğim. Üstelik onlarla eğitim kurumlarında sanat kurumlarında beraber çalışmışlığım var, hem de uzun süre. Türkiye’de Çağdaş Sanat isimli kitabı hiç görmeden, “arkadaşları haber verdiği için” duyanlar ve onu (ah, ne kadar hazin bir durum) “küratörlük/küratörler hakkında” bir kitap sananlar gene bilsin ki değindiğim kitapta bana küfretmiş olanlar da kişisel ilişkimin en uzak olduğu isimler de edimlerinin gerektirdiği övgüyle anlatılıyor. Bu da benim övüncüm olsun. Son: Dünyanın en derin noktasını da en yüksek noktasını da metreyle ölçtük. Çağdaş sanattaki derinliği veya çapı ölçecek metrik henüz elimizde yok. Bulununca bildiririm. Şimdilik sezinlediğim, derinliğin mesela hiç kuramsal yazı yazmamış olmakla ilgili olduğu. İdareciliğim ise besbelli zayıf ki bu iddiaları öne sürenleri idare edememişim. Ama onların iyi idareciler olduğu anlaşılıyor. İşte böyle... Hasan Bülent Kahraman

Türk Eğitim Gönüllüleri VakfıGenel MüdürüSait Tosyalı: 25 yılda 3 milyonçocuğa eğitim desteği verdik

Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı Genel Müdürü Sait Tosyalı: 25 yılda 3 milyon çocuğa eğitim desteği verdik TEGV’in uyguladığı eğitim modeli yalnızca okul derslerine katkıda bulunmak değil, aynı zamanda çocukların kendilerini, yeteneklerini ve en önemlisi hayallerini özgürce keşfetmelerini sağlayan bir model. Eğlenerek öğrenmeyi ilke edinen TEGV çocukları, geleceğe de umutla bakmayı öğreniyor. 2020’de 25. yılını kutlayan Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), geçen 25 yılda, 3 milyona yakın çocuğa eğitim desteği verdi. TEGV’in desteklediği bu çocuklar arasında bugün öğretmenler, hukukçular, sağlık çalışanları, mühendisler gibi değişik mesleklerden mezunlar var. TEGV’in eğitim hayatına destek olduğu isimlerden biri de TEGV Genel Müdürü Sait Tosyalı. Tarsus Amerikan Koleji ve Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’nden mezun olan, ardından Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nde yüksek lisansını tamamlayan Tosyalı, Koç Holding AŞ’de Stratejik Planlama Koordinatörlüğü ve topluluğun tüketim, inşaat ve enerji grubu şirketlerinde genel müdürlük yaptı. Son olarak Alman Linde Gaz AŞ Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Murahhas Azası olan Tosyalı, aynı zamanda Sağlık ve Eğitim Vakfı Mütevelli Heyeti üyesi.‘GURUR DUYUYORUM’- TEGV’den destek alıp aranıza katılanlar var mı?25 yılda, 3 milyona yakın çocuk etkinlik noktalarımızda eğitim desteği aldı. Bu çocuklarımız arasında bugün öğretmenler, hukukçular, sağlık çalışanları, mühendisler gibi değişik mesleklerden mezunlarımız bulunuyor. Tüm çocuklarımız adına sembol olabilecek bir ismi sizinle paylaşabilirim. Son dönemde kurumsal risk değerlendirme çalışmalarımız için bize gönüllü destek vermekte olan firma yöneticilerinden Elif Dilmen bir TEGV çocuğu. 2020 Olağan Genel Kurulumuzda da yeni üye olarak yönetim kurulumuza girdi. Eski bir çocuğumuzun şimdi yönetim kurulumuzda yer alıyor olması tüm TEGV için ayrı gurur kaynağı.TASARIM ATÖLYELERİ- TEGV’in şu an öne çıkan projeleri nelerdir?Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi, uzun zamandır hazırlıklarını yaptığımız dijital dönüşümümüzün hızlanarak hayata geçmesine ortam sağladı. Google fonu ve INCO Education Accelator Group danışmanlığı ile tüm eğitim içeriklerimizi dijital platforma taşıdık. Yaz aylarındaki pilot uygulamamızın olumlu sonuçları ile ekim sonunda yaygın bir şekilde uzaktan eğitimlerimize başladık. Bunun yanı sıra bugünlerde Çorum’da Lila Grup sponsorluğu ile inşaat çalışmaları son aşamaya gelen yeni öğrenim birimimizin açılışını planlamanın heyecanı içerisindeyiz. Van Eğitim Parkımızı modern eğitim teknolojilerini içerecek şekilde, değerli bağışçımız Nirun Şahingiray adına yeniden inşa edeceğiz; mimari projemizi belirledik; yakında inşaat çalışmalarına başlamayı planlıyoruz. Saha çalışmalarımızın başlaması ile Bursa, Gaziantep, Kartal gibi noktalarımızda tasarım ve beceri atölyelerimizin kurulum çalışmalarını yapmak da hedeflerimiz arasında.EĞLENEREK ÖĞRENME- Türkiye genelinde ne tip çalışmalarınız var?Türkiye genelinde 8 eğitim parkı, 30 öğrenim birimi ve 20 ateşböceğimiz ile ihtiyaç sahibi çocuklarımızı nitelikli eğitimle buluşturuyoruz. Eğitim parklarımızın her birinden yaklaşık 5 bin; öğrenim birimlerimizden 2-3 bin ve ateşböceklerimizden de yaklaşık 2 bin olmak üzere yılda 150 binden fazla çocuğumuz etkinliklerimizden ücretsiz yararlanıyor. Matematik, fen, okuma, sanat, İngilizce ve bilişim etkinliklerimize katılır, eğlenerek öğrenirler. Sayıları 9-10 bini bulan özel eğitim almış gönüllülerimiz çocuklarımızın bu etkinlikleri almalarına yardımcı olur. Standart ateşböceklerimiz kodlama etkinliğimizi Türkiye’nin en uç noktalarına taşırken bilim, sanat, trafik ve tasarım ve beceri atölyeleri donanımlı ateşböceklerimiz, sabit noktalarımızın bulunmadığı bölgelerde çocuklarımızı nitelikli eğitimle buluştururlar- Pandemi döneminde okullara tablet yardımı yaptınız sanırım?Bugüne kadar toplanan bağışlarla yaklaşık 2 bin çocuğumuzu tabletleri ile buluşturabiliyoruz. Beykoz, Van, Siirt Kurtalan, Şanlıurfa ve Şırnak Cizre’ye bağlı köy okullarındaki çocuklarımıza tabletlerini teslim ettik. Diğer il ve okullardaki dağıtımlarımıza kampanyamıza gelecek bağışlarla 2021 yılında da devam etmeyi planlıyoruz.‘O SICAK YERE BİR KERE GİRİN’Bir TEGV çocuğu olan Elif Dilmen, yönetim kuruluna yeni girdi. Dilmen’in iletişim ve sosyal temelli çalışmalara katkısı büyük: “Kendinizi rahat ve güvende hissettiğiniz, diğer çocuklar ile iletişim ve dostluk kurmanızda da büyük katkısı olan bir ortama sahip. Benim için ise özellikle iletişim ve sosyal olma temelli çalışmalar yürütmemde kesinlikle katkısı çok büyük. En önemli tavsiyem ise dışarıdan baktığınız, içini merak ettiğiniz o sıcak yere yalnızca bir kere girin, zaten bir daha çıkmak istemeyeceksiniz. TEGV sıralarında oturduğum dönemde tam anlamıyla fark edemediğim, çocuklarımızın eğitimi için canla başla çalışan bir eğitim dostu ordusunun olduğunu anladım. Yönetim kadrolarından çalışanlara, destekçilerden gönüllülere kadar bu amaç için çabalayan bu güzel yüreklerin bir araya geldiğinde neler başarabileceğini yakından deneyimle fırsatım oldu. Bu deneyimim geleceğe umutla bakmamı sağladı demek doğru olur.”‘DUYARSIZ KALAMAM’Toplumsal olarak duyarsız kalmamayı öğrendiğini belirten E-bursum Sosyal Girişim Platformu kurucusu Mesut Keskin şunları anlatıyor: “Çocukken gittiğim TEGV’de sağlıktan sanata birçok konuda eğitimler aldım ve bunlar bugünkü beni ben yapan unsurlar. Toplumsal olaylara duyarsız kalmamayı, çözüm üretmeyi ve empati kurabilmeyi öğretti bana TEGV. TEGV’in öğrettiği sorgulama, analitik düşünme, empati kurabilme gibi unsurlar olmasaydı bugün yaptığım işi yapamayabilirdim. Küçük yaşlarca bu konuların hiyerarşik bir yapı olmadan çocuklara öğretilmesi, ilerisi için yapılan en iyi yatırımlardan biri. TEGV’in bana yaptığı yatırımın da karşılığını almaya başladığıma inanıyorum. TEGV benim ailem, dolayısıyla sonradan değil başından beri her alanda destekçi oluyorsunuz. Gittiğim her yerde, her fırsatta TEGV ve yarattığı etkiyi anlatıyorum. Tabi özellikle yardımseverlik koşusunda TEGV için koşanlara ayrı bir destek veriyorum.” Füsun Saka

Yeşilırmak’ta balıklar kıyıya vurdu

Yeşilırmak’ta balıklar kıyıya vurdu Amasya'daki Yeşilırmak Nehri'nde ölen onlarca balık kıyıya vurdu. Son ölümlerle birlikte Yeşilırmak Nehri'nde bu yıl üçüncü kez toplu balık ölümleri yaşandı. Amasya kent merkezinden geçen Yeşilırmak’ta toplu balık ölümleri yaşanıyor. Yurttaşların tepkisine neden olan balık ölümlerinin şeker fabrikasının atıklarından kaynaklandığı öne sürülürken Amasya Valisi Mustafa Masatlı, balık ölümlerinin yağışların yetersiz olmasına bağlı oksijen yetersizliğinden olduğunu savundu. CHP Amasya Merkez İlçe Başkanı Arif Ferah-oğlu, “Amasya hiç bu kadar sahipsiz kalmamıştı, doğamız da insanımız da ırmağımız da sahipsiz” dedi. Mehmet Menekşe




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter