Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Wednesday, 05.14.2025, 12:12 PM (GMT)

News - Haberler

‘GölgesindeÇınar’çevrimiçi

‘Gölgesinde Çınar’ çevrimiçi Samsun Sanat Tiyatrosu Erkal Umut’un yönettiği Yaşar Gündem’in oynadığı Türk edebiyatının önemli şairlerinden Hasan Hüseyin Korkmazgil’in “Ağlasun Ayşafağı” adlı kitabından uyarlanan “Gölgesinde Çınarın” adlı oyun.19, 20, 21 Mart tarihlerinde Seyretiz’te gösterimde olacak. Samsun Sanat Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Yaşar Gündem, tek kişilik oynadığı Gölgesinde Çınar’ın adlı oyun ile ilgili şu açıklamayı yaptı:“Hasan Hüseyin Korkmazgil gibi bir değerimize bir vefa diyelim öncelikle; neden bu oyunu sahnelediğimize dair konuşurken.Sanat yapıtlarının; popülerliğe, reytinglere, gişe hasılatlarına, ucuz komikliklere göre ‘değer’ gördüğü, sanatın ve bilimin ‘demode’ olduğu bu toz duman günlerde; Ozanımızı -belki de haklı olarak- tanımayanlar, bilmeyenler için de sahneliyoruz bu oyunu.Kuşkusuz karanlık günler yaşıyoruz. Ümitlerimiz örselense de içimiz acıyarak soluk alıyorsak da barut ve kan kokulu bugünlerde, biliyoruz ki dünden bugüne karanlığa inat, ışık tutanların dizeleri de var bizi ayakta tutacak olan.Anadolu’nun kıyım ve acı günlerinden ses ediyor Hasan Hüseyin oyunumuzda, bir Çınar’ın gölgesinden. Çınar ki yüzyıllardır tanığı Anadolu halklarının yaşamına, gölgesinden gelip geçenlerin acılarını yüklenmiş yorgun dallarına.Tarihten 1970’li yıllara, bu coğrafyanın insan ve toplum suretlerini, emekten adaletten yana durarak eşit ve özgür bir yaşamı muştulayarak yüreğimizi Çınar’ın serin gölgesine bırakıyor Hasan Hüseyin.Samsun Sanat Tiyatrosu, bu Çınar’ın gölgesinden sesleniyor bu sezon da izleyicilerine.” Cemil Ciğerim

‘Bir kadınıen iyi kim anlar...’

‘Bir kadını en iyi kim anlar...’ “Betûl Mardin Geleceği Şekillendiren Liderler Ödülü” Dr. Nazan Ölçer’e sunuldu. Türkiye’deki halkla ilişkiler uzmanlarını bir çatı altında toplayarak meslek içi dayanışma, mesleğin tanınması, gelişmesi için 1972 yılında kurulan meslek örgütü Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD), başarılı çalışmaları ödüllendirmek ve teşvik etmek amacıyla verdiği “19. Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri”ni 11 Mart Perşembe günü Covid-19 önlemleri kapsamında Conrad Otel’de verdi.Altın Pusula’ ya kamu ve özel sektör kurumları, genç iletişimciler 21 ana ve 27 alt kategoride 300 yakın proje ile başvurdu. Törende Büyük Ödül ile TÜHİD Kurucu Başkanı Alâeddin Asna adına konan “Kurumsal Sorumlulukta Tutarlılık ve Süreklilik Ödülü”nü Opet Petrolcülük’ün “Opet Arkeo-Köy Tevfikiye Projesi” kazandı. Onursal Başkan Betûl Mardin adına verilen “Geleceği Şekillendiren Liderler Ödülü” ise Dr. Nazan Ölçer’e sunuldu. Kuruluşlar ve iletişim ajanslarının başvuruda bulunabilecekleri bir kategori olmayan bu ödül ‘Vizyoner Türk İş Kadını Olarak Dünya Çapında Başarılı Temsiliyeti’ nedeniyle TÜHİD Yönetim Kurulu ve Betûl Mardin ile değerlendirilerek belirlenen kişiye takdim ediliyor.BETÛL MARDİN’İN İFTİHAR ETTİĞİ KADIN  Pandemi koşullarında törene video ile bağlanan Betûl Mardin, “Bir kadını en iyi kim anlar, bir başka kadın anlar, değil mi? Yani bugün çok şanslıyım, Nazan Hanım’a vereceğim ödülü. Biliyorum ben o kızın neler çektiğini, nelerden geçerekten buralara geldiğini, apaçık biliyorum. Ona dolayısıyla çok büyük bir sevgim ve saygım var. Nazancığım seni çok öpüyorum. Seninle iftihar ediyorum. Bu iftihardan dolayı da sana şu ödülü vermek istiyorum” diyerek canlı yayında Altın Pusula’yı Nazan Ölçer’e uzattı.Biz de 1989 yılından beri Fransa Kültür Bakanlığı, Fransa, Federal Almanya, Polonya ve İtalyan cumhurbaşkanlıkları tarafından nişanlar, yurtiçi ve dışından ödüller, İsviçre Bern Üniversitesi’nin, kültürler arası diyaloğa yaptığı olağanüstü hizmetlerden ötürü, şeref doktoru (dr.h.c.) unvanına değer görülmüş olan Nazan Ölçer’e Dünya Kadınlar Günü haftasına da denk gelen bu ödülün anlamını sorduk.Ölçer: “Törende de dile getirdiğim gibi ödüle layık görülmem beni hem şaşırttı hem de sevindirdi. Tabii ki uzun yıllar önceye, Betûl Mardin’i tanıdığım 70’li yıllara götürdü. Ne yazık ki artık aramızda olmayan dostumuz Alaeddin Asna ile kurduğu şirket A&B ve onunla yaptığımız heyecanlı 83 sergisindeki, nefes kesen çalışmalara... Hep o zarif hali, güzel topuzu, roman kahramanı gibi zarafet ile tuttuğu bastonu ve devamlı her şeyin detayını düşünen gözleriyle tanıdım onu. Uzun yıllardır hayatımızda, uzaktan da olsa düşünceleri, tenkitleriyle yanımızda olan Betûl Mardin’e çok teşekkür ediyorum ve iletişim camiasına da tüm bu zor dönemdeki gayretleri, çalışmaları için teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.”- TÜHİD’in sürdürülebilirliği esas aldığı için mi ödülü Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü’ne değil, şahsınıza verdi?Evet, bu şahsa verilen bir ödül. “Kendinle yarışmak” diye bir şey vardır ya işte ben galiba en çok kendimle yarışıyorum. Daha iyi nasıl yaparsın, daha iyi nasıl insanlara ulaşırsın, anlatırsın hep bu. Ama ben bu ödülü müzelerde çalışmamın semeresi olarak da görüyorum. Çünkü ben bir anlamda müzelerle var oldum. İlk önce devlette uzun yıllar süren, ardından neredeyse yirmi seneye yaklaşan bu müzede devam eden çalışmam var. Herkes beni bir uzman, bir yönetici, daha önce yapılmamış işleri yapan insan olarak tanıdı. O yüzden kendimi müzelerin dışında bir şahsiyet olarak düşünmem. Ne kadar geriye gidersem gideyim hep hayatımda müzeler, sergiler, kitaplar, araştırmalar ve insanlara bir şey öğretmek vardı. O yüzden ödül, bu uzun yılların çalışmalarının hepsini kapsıyor.- Galiba sanat çevresi içinde büyüdünüz? Feyhaman Duran (1986-1970) sergisinde babanız Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu’nun portresi de vardı.Bazıları böyle bir akademik dünyaya doğar, bütün o sanatçıları, bilim insanlarını küçük yaşta tanımış olur. Bazıları bunları sonradan, kendi çabalarıyla öğrenir. Bu açığı kapatır. Ben daha bir şanslı doğdum sanki. Feyhaman Duran’ın atölyesini ailemle birlikte çocukken ziyaret etmiş, annemin portresi yapılırken nasıl çalıştığını gözlemleyebilmiştim. Bütün üniversite hocalarının portrelerini yaptığı bir süreçte babamın da portresini yapmıştı. Bu portre ailede değil. Feyhaman Duran’ın bütün eserlerini emanet ettiği İstanbul Üniversitesi’nde duruyor. O sergiyi hazırlarken babamı da yanımda hissetmiştim. - Bu törende Sabancı Vakfı da iki ödüle değer görüldü. Bu halkla ilişkilerinin başarısıdır, denebilir mi?“Marifet iltifata tabidir.” Diye bir atasözümüz vardır. Bir iş yapılmalı ki takdir görsün. Sabancı ailesinin kurduğu, çok değerli işler yapan Sabancı Vakfı 19. Altın Pusula’da 2009 yılından bu yana desteklediği “Türkiye Gençlik ve Filarmoni Orkestrası” ile Sponsorluk İletişimi Kültür-Sanat kategorisinde ve “11. Sabancı Vakfı Filantropi Semineri” ile Hedefler için İş Dünyası Platformu - B4G Jüri Özel Ödülü’ne değer görüldü. Vakfın, kadın hakları, kız çocuklarının eğitimi gibi başka çalışmaları da var. Bütün bunlar çok değerli çalışmalar. Biz, vakıfla özellikle Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi ve Dilek Sabancı Sanat Galerisi’nin sanat ve eğitim programlarını Mardin ve civarındaki geniş çevreye sevdirmek için birlikte çalışıyoruz.Aslında Sabancı Üniversitesi’ne bağlı olan müzelerimiz de ailenin topluma dönük hizmetlerinin bir sonucu, Sakıp Sabancı evi olan Atlı Köşk’ten ceketini alıp çıkıyor. Ve müze yaptığı evini kamuyla, hiç tanımadığı insanlarla paylaşıyor. Hâlâ halktan aldığını halka veren felsefesiyle yaptığı hizmetleriyle yâd ediliyor. Onun için Türkiye’nin köklü ailelerinin böyle işlere önem vermesi gerekiyor. Gülçin Gülan

Sağlık BakanıKoca: "Bu ay 4.5 milyon doz daha alıyoruz. Sırasıgelene BioNTech" açıklamasınıyaptı

Sağlık Bakanı Koca: "Bu ay 4.5 milyon doz daha alıyoruz. Sırası gelene BioNTech" açıklamasını yaptı Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Uygulanmak üzere bu ay 4.5 milyon doz daha gelecek. Bu sırada aşının testleri tamamlanmış olacak. Bu aşı da aşı sırası gelenlere yapılacak” bilgisini paylaştı. Bilim Kurulu toplantısında, şu ana kadar koronavirüse karşı uygulanan Sinovac aşısının etkinliğinin gündeme geldiği ve sahadaki verilerin aşının yurttaşları pozitifliğe ve hastaneye yatışlara karşı korumada başarılı olarak değerlendirildiği öğrenildi. Kademeli normalleşme döneminde iki haftada bir açıklanacağı belirtilen risk haritasının, vaka artışlarının hastanelere yansımaması nedeniyle güncellenmediği belirtildi. Türkiye’ye gelen 5 bin 800 doz Alman BioNTech aşısının da Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nda 15 gün sürecek testlerinden sonra, aşı sırası gelecek yurttaşlara yapılacağı kaydedildi. 60-65 YAŞ BAŞLIYORSağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Uygulanmak üzere bu ay 4.5 milyon doz daha gelecek. Bu sırada aşının testleri tamamlanmış olacak. Bu aşı da aşı sırası gelenlere yapılacak” bilgisini paylaştı. Koca ayrıca, “Gelecek haftadan itibaren bir alt grubun, yani 60-65 yaş grubunun aşılarına başlanacak. Yaşınız 60-65 arasındaysa lütfen telefon mesajlarınızı dikkatle takip edin” dedi.Bilim Kurulu’nun normalleşme sürecinin 15 günlük yansımalarını ve aşı konusundaki gelişmeleri değerlendirdiğini belirten Koca, “Son 15 günde, maalesef çoğu ilimizde, vaka artışı görüldü. Sonuçlar henüz hastanelere yansımaya başlamadı. Renklere göre sınıflandırdığımız illerimizdeki vaka artış seyri bir süre daha takip edilecek. İlk 15 gündeki performansımız, istenilen düzeyde olmasa da meseleye artan bir irade ile sahip çıkacağınıza inanıyoruz. Haftada bir yayımladığımız insidans haritası (100 bin kişide vaka haritası) ise salgınla mücadelede başarı karnemizdir. Bu haritaları dikkatle takip etmelisiniz” dedi.KOCA’DAN EK ÖDEME İTİRAFIKoca, video konferans yöntemiyle Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Sağlık-Sen) toplantısına katıldı. Koca, “Sağlık çalışanlarımızın özlük haklarının gönlümüzden geçen karşılığını veremediğimizi burada tekrar ifade etmek isterim. Ancak ülkemizin mevcut mali imkânları dahilinde en iyiyi vermeye gayret ediyoruz. Ayrıca personelin aldığı ek ücretlerde hakkaniyet eksikliğinin de farkındayız. Daha adaletli bir ek ödeme sisteminin getirilmesi adına köklü bir revizyon çalışması gündemimizde. Nöbet ücretlerinin düşüklüğü ve farklı yorumlanabilen mevzuat nedeniyle yapılan farklı ödemeler konusunun da farkındayız. Bu hususta yapılacak düzenlemelerde tarafların desteğine de ihtiyacımız var” diye konuştu. Sarp Sağkal

İcra gelince intihar etti

İcra gelince intihar etti Çorum'da bir yurttaş yaşadığı ekonomik durum sebebiyle intihar etti. Çorum’da Bahçelievler Mahallesi’nde Erman Ö. isimli bir kişi, emekli polis olan babasının beylik silahıyla intihar etti. Silah sesini duyan apartman sakinlerinin ihbarı üzerine olay yerine gelen ekipler, Erman Ö’nün hayatını kaybettiğini belirledi. Erman Ö’nün ölmeden önce bıraktığı mektupta, borçları nedeniyle icralık olduğunu ve ölümünden kimsenin sorumlu olmadığını yazdığı öğrenildi. Seyfettin Mete

‘Poyrazköy’,‘Amirallere Suikast’,‘Kafes Eylem Planı’ve‘ÇEV/ÇYDD’fezlekesini hazırlamışlardı

‘Poyrazköy’, ‘Amirallere Suikast’, ‘Kafes Eylem Planı’ ve ‘ÇEV/ÇYDD’ fezlekesini hazırlamışlardı Avukat Ersöz, soruşturmayı “umut verici” olarak niteledi. Poyrazköy kumpası mağdurlarından emekli Albay Özyurt, “Yapılan operasyon ne kadar gerçek bilmiyoruz” dedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ soruşturmaları kapsamında, “Poyrazköy 1-2”, “Amirallere Suikast 1-2”, “Kafes Eylem Planı” ve “ÇEV/ÇYDD” kumpas soruşturmalarında fezlekelerin hazırlanmasında yer alan farklı rütbelerdeki 75 Emniyet personeli için gözaltı kararı verdi. 67’si ihraç, biri emekli ve yedisi aktif görevdeki 75 şüpheliye yönelik 16 ilde düzenlenen eşzamanlı operasyonda çok sayıda şüphelinin gözaltına alındığı duyuruldu. Kumpas mağdurlarının avukatı Hüseyin Ersöz, soruşturmayı “umut verici” olarak değerlendirirken, Poyrazköy kumpas davası sanıklarından emekli Albay İbrahim Koray Özyurt, “Yapılan operasyon ne kadar gerçek bilmiyoruz. İsimler yok. Acaba doğru kolluk görevlileri mi gözaltına alındı, yoksa sadece evrak götürüp getirenler mi? Şüphe ile yaklaşılması lazım” dedi. TATAR, İNTİHARA SÜRÜKLENDİKumpas operasyonlarında yer alan kolluk görevlileri hakkında 2013 yılında ilgili makamlara şikâyetlerini yaptıklarını anımsatan Koray Özyurt, “Bizler yaptığımız başvurular ile soruşturmanın hızlandırılmasını istedik. Ama hiçbir adım atılmadı” dedi. Avukat Hüseyin Ersöz ise kumpas yargılamalarında eşine rastlanılmayacak ölçüde hukuka aykırı karar ve işlemlerin gerçekleştirildiğini belirterek “Bu komplo dava neticesinde, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın komuta kademesi değişikliğe uğramıştır.Yargılama süresince Yarbay Ali Tatar ‘onur intiharında’ bulundu. Prof. Dr. Türkan Saylan ve bu dava sebebiyle erken emekli olarak Somali’de çalışmak zorunda kalan Sadettin Doğan burada görev yaparken hayatlarını kaybettiler” dedi. Yaptıkları suç duyuruları üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturmanın faillerin cezalandırılmasına yönelik “umut verici” olduğunu aktaran Ersöz, “Sorumluların tespiti ile yargı önüne çıkarılması ülkenin geçmişte yaşadığı bu hukuksuzluklarla yüzleşmesi açısından da önemlidir” ifadelerini kullandı.BİNLERCE MAĞDURFETÖ’nün gerçekleştirdiği kumpas soruşturmalarında 1022 asker olmak üzere üç bine yakın kişi mağdur edilerek yargılandı. 200 binden fazla telefon takip edildi. Çok sayıda kişinin hayatı ise bu soruşturmalar nedeniyle karardı. Kuddusi Okkır Silivri Cezaevi’nde yakalandığı kanserden vefat etti. MİT yöneticisi Kaşif Kozinoğlu, Silivri Cezaevi’nde geçirdiği kalp krizi sonucu mahkemeye çıkamadan yaşamını yitirdi. Yarbay Ali Tatar intihara sürüklendi. FETÖ’cü polislerce evi basılan ÇYDD Başkanı Türkân Saylan, davası açılmadan yaşamını yitirdi. Seyhan Avşar

Kömürde kiracının kiracısıdevri

Kömürde kiracının kiracısı devri İktidar, maden sahalarını doğrudan devletin işletmesi yerine rödövans sözleşmeleriyle özel sektöre işlettiriyor. Ancak bu yol uygulamada çeşitli sorunlara neden oluyor. CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) Rödövans Yönetmeliği’nde, “Kurum tarafından işletilmesi uygun olmayan sahalar rödövansa verilir” denildiğine işaret etti. Ancak şu anda işletilmesi uygun ve kârlılığı olan sahaların da rödövans yöntemiyle özel sektöre verildiğini belirten Girgin, konuyu TBMM KİT Komisyonu’nda gündeme getirdi. Girgin, şu bilgiyi paylaştı:TON BAŞINA 300 TL“Seyitömer’de bor sahası içindeki kömür sahası için rödövans mevzuatına aykırı biçimde üç aşamalı bir rödövans oluşturuldu. Bu saha önce rödövansa, TKİ’ye, TKİ KİAŞ’a yani Kömür İşletmeleri Anonim Şirketi’ne, o da sahayı bir başka şahsa verdi. Yaptığımız araştırmalara göre üretimi yapan şahıs çıkardığı ton başına ortalama 300 TL kazanıyor; KİAŞ’a 18 TL ödüyor, KİAŞ TKİ’ye 8 lira veriyor, TKİ Eti Maden’e 4 TL veriyor. Bu rakamlar doğru mudur? Doğruysa bu fahiş kazanç kamu kaynaklarının yanlış değerlendirildiğini ve TKİ Rödövans Yönetmeliği’ne aykırı davranıldığını göstermiyor mu?” diye sordu. Ancak Girgin’in soruları yanıtsız kaldı. Komisyonda konuyu gündeme getirdiklerini ancak yanıt alamadıklarını kaydeden Girgin, “Bize yazılı yanıt verileceği söylendi. Peşini bırakmayacağız. Böyle bir uygulama mevzuata da aykırıdır” dedi. Mustafa Çakır

Emekli Tümamiral Gürdeniz, "Andımız ve Atatürk kabartmasıkararlarıintihardır"

Emekli Tümamiral Gürdeniz, "Andımız ve Atatürk kabartması kararları intihardır" Emekli Tümamiral Gürdeniz, ‘Andımız ve Atatürk kabartması’ kararlarını Cumhuriyet’e değerlendirdi. Danıştay’ın Öğrenci Andı ve devlet madalyalarındaki Atatürk kabartmasına ilişkin kararı büyük tepki çekti. Yurttaşlar, siyasal partiler, demokratik kitle örgütleri seslerini yükseltti. Konunun siyasal, tarihsel, toplumsal, kültürel boyutu yanında, dış politikaya ilişkin boyutu da var. Nitekim emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, konunun diğer yönleriyle birlikte, bu yönüne de dikkat çekerek “Danıştay’ın son kararları bugünün konjonktüründe jeopolitik bir intihardır” dedi. Gürdeniz’le, Danıştay’ın kararlarının olası sonuçlarını konuştuk. - Türk ve Atatürk karşıtlığını nasıl açıklıyorsunuz?  Türklük ve Atatürk, Cumhuriyet için hava ve sudur. İkisi olmadan Anadolu’da hayatta kalamayız. 2004 Nisanı’nda Kıbrıs’ta Türklere Annan Planı’nın kabulü, yani güneyden kuşatılmamız için “Yes Be Annem” dedirten akıl, bugün Danıştay üzerinden Türklük ve Atatürk’e saldırıyor. Her ikisi de ne kavramdır ne tanımlamadır. Varoluşumuzun nedenleridir. Can damarlarımızdır. Tarihte, Cumhuriyetin 100. yılını kutlamaya hazırlanırken, can damarlarını kesen devletler nadir görülür. “Türküm” ifadesinden hareketle Andımız’ı reddetmek, Atatürk milliyetçiliğinin temelini oluşturan “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” sözünü terk etmek, bölücülüğün, etnik ayrışmanın sinsi kapısını ardına kadar açmakla eşdeğerdir.    - Türklüğü reddedenler neyi amaçlıyor?  Türklük, bin yıldır devlet kurduğumuz yarımadamızın kurumsal ve toplumsal sahipliğinin adıdır. Irk ve kafatası temelli bir sahiplik değildir. Anadolu, Asya’nın içlerinden denizlere doğru binlerce yıl süren yürüyüşün son durağıdır. Bu yürüyüş, Türk birleştiriciliği altında başarılmıştır. Türlüğü reddetmek, bin yıllık Doğu’dan Batı’ya yürüyüşü reddetmektir. Türk dünyasını, Anadolu’nun ev sahipliği yaptığı Türk devletlerini, Selçukluyu, Osmanlıyı reddetmektir. Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyeti reddetmektir. Karadeniz, Ege ve Akdeniz kıyılarıyla, yani mavi vatanla buluşan Türk dünyasının tek yarımada devleti olan Türkiye’nin tapusunu reddetmektir.  - Atatürk’ü yok sayan bir Türklük mümkün mü?  Atatürk kabartmasını devlet madalyalarında kullanmaktan vazgeçmek, devletin aklından ve ruhundan vazgeçmesidir. Anafartalar’dan, Çanakkale’den, Sakarya’dan, Dumlupınar’dan, İzmir’den, İstanbul’dan, Hatay’dan, özgürlükten, vatandan, bağımsızlıktan, Cumhuriyetten, Türk boğazlarından, Türk aydınlanmasından, laiklikten, çağdaşlıktan, kalkınmadan, kısacası kendine güvenmekten vazgeçmesidir.    ‘FETÖ ÜZERİNDEN ALTIN VURUŞ’- Türklüğe ve Atatürk’e karşıtlık, emperyalist merkezlerin de programı değil mi?Güney Çin Denizi’nden Arktik Okyanusu’na, Uzak Asya’dan Batı Asya’ya hegemonya çökerken, küresel yeni düzen kurulurken, güneyden ve Batı’dan, son 100 yıldır örneği görülmemiş biçimde kuşatılıyoruz. Türkiye büyük bir mücadele dönemine giriyor. Türklük ve Atatürk, içerden ve dışardan devletimizi devlet yapan temel unsurların tümüne saldırıların yoğunlaştığı bugünlerde, devleti ayakta tutacak harcın iki vazgeçilmezidir. Devletin can simitleridir. Emperyalizm, 1947 tarihli Truman Doktrini’yle başlayan dönemde, etnik ayrıştırma, dincilik ve Atatürk düşmanlığı üzerinden içerdeki işbirlikçileri, satın aldığı hainleri kullanarak ulusal harcı zayıflatmak, can simitlerini parçalamak için her yolu denedi. 15 Temmuz 2016 gecesi ordusuz, vatansız kalmamız için FETÖ üzerinden altın vuruşunu yaptı. Atatürk ve Türklük düşmanı dinci bir örgüt, devlete kastetti. Hedefleri iç savaş çıkarmaktı. Başaramadılar... Hatırlatalım; devlet gemisi su almaya, batmaya başladığında, can simidine koşanların karşısına iki dolap çıkar. Birinin kapağında Türklük, diğerinin kapağında Atatürk yazar. Bu kaderden kaçış yoktur.   Barış Doster

MHP’de yeniden genel başkan seçilen Bahçeli, ilk kez sistemle ilgili ifadesini değiştirdi

MHP’de yeniden genel başkan seçilen Bahçeli, ilk kez sistemle ilgili ifadesini değiştirdi Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), 2023 seçimlerine taşıyacak kadrosunu belirleyeceği 13. Olağan Büyük Kurultayı’nı dün Ankara Spor Salonu’nda gerçekleştirdi. Partinin kurucu genel başkanı Alparslan Türkeş’in ölümünün ardından 1997’deki olağanüstü kurultay ile genel başkanlık koltuğuna geçen Devlet Bahçeli, kurultaya tek aday olarak girdi. Delegelerden 10. kez vize isteyen ve 1277 delegenin oyunu alarak yeniden genel başkan seçilen Bahçeli, kurultayda yaptığı konuşmada özetle şunları kaydetti: - Adamlık değil: Üniter milli devletimizi hançerlemek için ittifak kurmak, bölücü milletvekillerinin TBMM’ye gelen fezlekelerinin önüne arkasına bakalım demek siyaset değildir, adamlık değildir. Fezlekelerin, önünde hukuk, arkasında adalet vardır.  - CHP 5. kol faaliyeti: HDP, Türk demokrasisinin çevresini sarmış mayın tarlasıdır. CHP, Türk siyasetine tutunmuş beşinci kol faaliyetidir. İYİ Parti, Türkiye’nin kötülüğüne hizmetkârlık yapan, siparişle kurulan, uzaktan kumandayla kontrol edilen melanet bir projedir. Tarafımız bellidir, o da Cumhur İttifakı’dır. 2023’te cumhurbaşkanı adayımız bellidir, Sayın Erdoğan’dır.  - Türk tipi başkanlık sistemi! (Bahçeli ilk kez sistemle ilgili başkanlık ifadesini kullandı) MHP olarak, stratejik hedeflerimizin ilki, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine, daha yerinde bir ifadeyle, Türk tipi başkanlık modeline sahip çıkmaktır. Artık parlamenter sisteme dönüş yoktur. Reform zincirini destekliyoruz. Bu sürecin herkesi kapsayan bir anayasa ile tahkim ve takviye edilmesi ikinci hedefimizdir.- Dokunulmazlık yeni baştan: Siyasi Partiler Kanunu değiştirilmeli, Siyasi Etik Kanunu çıkarılmalı. TBMM İç Tüzüğü yeni sistemle uyumlu ve Meclis çalışmalarıyla ahenkli hale getirilmelidir. Milletvekilliği dokunulmazlığı baştan ele alınmalıdır. Kamu kurumu niteliğindeki mesleki kuruluşların yasal ve hukuki yapısı gözden geçirilmelidir. Kamuoyu araştırmaları ve sonuçlarının yayımlanması hakkında geniş değişiklikler yapılmalı ve tedbirler alınmalıdır. Bu anket şirketleri demokrasi kundakçısı, milli irade dolandırıcısıdır. - Külahıma anlatsınlar: İsveç merkezli bir enstitünün “2021 Demokrasi Raporu”na göre, ülkemiz Polonya ve Macaristan’dan sonra en fazla otoriterleşen ülke olmuş. Bu çürük iddiaların üç hedefi vardır. Yabancı yatırımları caydırmak, uluslararası camiada saygınlığımızı lekelemek ve milli çıkarlarımızdan egemenlik haklarımızdan taviz beklentisidir. Türkiye’de demokrasi yok diyenler, gelsinler külahıma anlatsınlar. - HDP ayranımızı kabartmasın:  Terörist sevk ve hazırlık merkezi olan HDP, ayranımızı kabartmasın.HDP, PKK’dır, cinayettir. HDP’yle ittifak kurmak, terörist Demirtaş ile kahvaltı planları yapmak hıyanete ortak edecektir. CHP seçimini yapmalıdır; sözde Kürdistan projesinin yanında mıdır? İYİ Parti kararını netleştirmelidir; FETÖ ve PKK’yla kol kola yürümeye devam mı edecektir? HDP, siyasi kisveye bürünmüş suç örgütüdür, açılmamak üzere kapatılması namus görevidir. - Andımız size yakışmaz: Ey CHP yönetimi, sizin nereniz Türk ki, Andımız’a sahip çıkacaksınız. Sizin nereniz doğru ki, Andımız’ı söylemek size yakışacaktır.‘KANSA KAN DÖKECEĞİZ’Devlet Bahçeli, kurultayda yaptığı teşekkür konuşmasında sözlerini sertleştirdi. Bahçeli “Bu devleti yıktırmayacağız, bu vatanı parçalatmayacağız, bu milleti böldürmeyeceğiz. Cansa can vereceğiz, kansa kan dökeceğiz, Türklüğün bekasını lekeletmeyeceğiz. FETÖ’nün, PKK’nin, küresel emperyalizmin komplolarına göz yummayacağız. Üstlendiğim tarihi ve zor görevi onurla, gururla, heyecanla ve inançla yerine getirmeye devam edeceğim” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da yeniden seçilen Bahçeli’yi arayarak tebrik etti.MYK’DE 38 İSMİN ÜSTÜ ÇİZİLDİMHP lideri Bahçeli, partisini 2023 seçimlerine taşıyacak kadrosunda önemli değişikliklere gitti. 75 kişilik yeni listede eski MYK’den 38 üye yer almadı.  Genel Başkan Yardımcıları Emin Haluk Ayhan, Hidayet Vahaphoğlu ile Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy, Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan başta olmak üzere Bahadır Alperen, Adem Yurdigül, Ahmet Yılmazer, Akın Üstün, Ali Güler, Bulduk Özdemir, Erdem Karakoç, Fevzi Zırhlıoğlu, Gülay Özcan, Gülbeyhan Saylağ, Hakan Doğru, Hakan Er, Hüseyin Korkmaz, Hüseyin Hüsnü Uğur, İbrahim Özyavuz, Kadir Çitil, Mehmet Parsak, Mehmet Varol, Merve Menekşe, Muhammet Koçak, Mustafa Ertekin, Nevzat Aytek, Oğuz Turhan, Recep Bakırcı, Ruhsar Demirel, Sefer Aycan, Selami Şişman, Serap Şule Kalın, Seyit Ahmet Göçer, Süleyman Korkmaz, Latif Yunusoğlu, Umut Ertürk, Yakup Özkılıç, Yusuf Turan ve Zühal Topçu yeni listede yer almayan isimler oldu.ÇEKİRDEK KADROBahçeli’nin yakın çalışma ekibi Semih Yalçın, İsmet Büyükataman, Feti Yıldız, İzzet Ulvi Yönter, İsmail Faruk Aksu, Mustafa Kalaycı, Mevlüt Karakaya, Sadir Durmaz, Yaşar Yıldırım, Kamil Aydın, Fatih Çetinkaya ve Kadir Şekerci listenin ilk sıralarında yer alan isimler oldu. MDK’DE 4 DEĞİŞİKLİK 9 kişilik Merkez Disiplin Kurulu’nda (MDK) da Hami Korkmazlı, Gencer Özdemir, Mehmet Azar ve Fevzi Fırat Gözüyeşil yeni listede yer almadı. Taner Gökçek, Cemil Yavuz Aksu, Emin Alper Öztürk, Fazıl Çağrı Kuş ise MDK’nın yeni üyeleri oldu. MDK Başkanı Halil Öztürk, Niyazi Paksoy, Muhammet Tekin, Kürşat Türker Ercan ve Duygu Kurban Gözüoğlu ise yerlerini korudular.KURULTAYDAN NOTLAR BİRLİK VURGUSU- MHP tarihi boyunca ilk defa bu dönemde 81 il başkanlığı il kongresini tamamladı ve bütün iller üst kurulda temsil edildi. - Teşkilatlardan sorumlu başkan yardımcısı Semih Yalçın üst üste üç defa divan başkanılığı yaparak ilke imza attı.- Salonda “Cumhur İttifakı’nda Birlik, Türkiye’de Dirlik”, “Birlikte Başardık, 1923, Birlikte Başaracağız 2023”, “Türk Devletinin İstiklali, Türk Gençliğinin İstikbali”, “Safımız Belli, Tarafımız Belirgin, Sevdamız Millettir”, “Türk Gençliği Tek Yürek, Büyük Türkiye Kutlu Dilek”, “Terörle Mücadele Andımız, Milli Beka Ahdımız” afişleri asıldı. Kurultayın ana sloganı ise “İstiklal İçin Birlik, İstikbal İçin Dirlik” oldu.- MHP kongresi, salgın koşullarına uygun olarak seyircisiz yapıldı. Kongre salonuna üst kurul delegeleri, il ve ilçe başkanları, belediye başkanları, milletvekilleri, parti yöneticileri ve sınırlı sayıda danışmanla, parti görevlisi dışında kimse alınmadı. CHP, İYİ Parti, HDP, DEVA ve Gelecek Partisi’ne davetiye gönderilmeyen kurultayda, AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir, Mehmet Özhaseki ve Jülide Sarıeroğlu ile katıldı. Büyük Birlik Partisi, Anavatan Partisi, Refah Partisi, Demokrat Parti, Demokratik Sol Parti de kurultaya katılan diğer partilerdi. Selda Güneysu

AKP ve MHP'de kongre süreçleri devam ediyor

AKP ve MHP'de kongre süreçleri devam ediyor Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP kongresini dün tamamladı. AKP ise haftaya kongresini gerçekleştirecek. Bu kongreler önümüzdeki dönemde yapılacak seçimler için de son çıkış olacak. Ankara Arena’nın çevresi geçen hafta boyunca tamamen AKP flamalarıyla kaplıydı. Gençlik Kolları Kongresi yapılmıştı. Önümüzdeki çarşamba günü AKP kongresi olacağı için çevre düzenlemesi bozulmamıştı. Ancak araya MHP kongresi girdi. İki partinin bayrak ve flamaları, ortaklığı simgeler gibi yan yana duruyordu.GELİNCEYE KADAR...MHP Kongresi’nde Bahçeli’nin konuşmasını dinledik. Partisinin tüm duyarlılıklarını dile getirdi. Kızılelma, Turan, Türklerin tarihi... Konuşmalarında sık başvurduğu yöntemleri yine kullandı. Şair ve yazarlarımızın bazılarından alıntılar yaptı. CHP’yi sert eleştirdi, HDP’ye öfkeliydi. Meral Akşener’e yaptığı “Evine dön” çağrısı geçerliliğini koruyor mu bilemeyiz ancak İYİ Parti’yi “kurgulanmış” olarak gördüğünü yineledi... Biz kongre öncesini biraz irdeleyelim... Bahçeli’nin, ne kadar deneyimli bir politikacı olduğunu son haftada bir kere daha gördük. Nasıl mı, şöyle: Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun aldığı “Andımız” kararı MHP için çok önemliydi. Bunu kongre salonunda da gözlemledik. Bahçeli’nin sözü “Andımız”a geldiğinde salon ayağa kalkarak alkışladı. Kongre salonuna gelinceye kadar Cumhur İttifakı’nın iki ortağı arasında bir ince işçiliğin çalışıldığını anlamak zor değil. Beklentiler yoğunlaşınca Bahçeli, “Andımız” kararıyla ilgili “karşılık gelmeyecek yere”, Danıştay’a atış yaptı. Ortağına söz söylemedi, tavrını kamuoyuna gösterdi. Burada gösterdiği esneklik Cumhur İttifakının sürmesini sağlayan noktalardandı...Yalnız MHP tabanını ve kadrolarını “rahatlatan haberler” de kongreye saatler kala geldi. HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliği düşürüldü. HDP’ye kapatma davası açıldı. Geldiğimiz noktada Cumhur’un ortakları arasında uyum sürüyor. Ancak dikkatler bir yandan da değiştirilmesi gündemde olan Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasası çalışmalarında. İki partinin o konularda da farklı düşündüğü noktalar var.‘DURUN, SİZ KARDEŞSİNİZ...’“Andımız” konusu, partilerin "bazı gerçeklerini" de ortaya çıkardı. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının “Türküm, doğruyum, çalışkanım...” diye haykırması, motive edilmesi, yurttaşlık bilincine ısındırılmalarına olmadık tepkiler geldi. Bu arada bir şey dikkatimizi çekti. En genel anlamda “Milli Görüş” tabanından doğan; başta SP olmak üzere, AKP, Gelecek Partisi, Deva Partisi aynı noktada birleşti. Hepsi “Andımız”a karşı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Milli andımız olan İstiklal Marşımız bize niçin birlik olmamız, vatanımıza sahip çıkmamız, devletimizi güçlendirmemiz gerektiğini anlatıyor” vurgusu, durduğu yeri de belli etti.Anlaşılan, ittifaklar farklı ancak “Andımız” noktasında fikirler aynı... AKP’den ayrılanların eski partilerine yönelttikleri sert eleştirileri de anımsayınca Yeşilçam filmlerinin bilinen diyaloğu aklımıza geldi: “Durun, siz kardeşsiniz.''Benzer durum diğer üç parti için de geçerli. CHP, MHP, İYİ Parti... “Andımız” konusunda yakın düşünüyor, farklı ittifak yapılarında bulunuyorlar. “Siyasetin ısınma noktaları” şimdilik böyle. Haftaya da AKP kongresi var...  Sertaç Eş

Medeni hukuk ve laikliği hedef alan hekim göreve başladı

Medeni hukuk ve laikliği hedef alan hekim göreve başladı Medeni hukuk ve lakliği hedef alan açıklamaları nedeniyle açığa alınan GATA’nın eski başhekim yardımcısı Ali Edizer’in Güdül Devlet Hastanesi’nde göreve başladığı ortaya çıktı. Ali Edizer, eski adıyla GATA, yeni adıyla Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başhekim yardımcısı olarak görev yaparken sosyal medya mesajlarında “erkeklere ‘ikinci eşi’ de alın” çağrısı yaptı.  “Sorsan ‘kadına özgürlük ve uygarlık’ kazandırıldı. Resmiyette tekeşlilik, fiiliyatta zina ve fuhuş serbestliğidir” mesajını da paylaşan Edizer, 5 Ekim 2020’de görevden alınmıştı. Edizer, tepkiler üzerine 8 Ekim’de de tabiplik mesleğinden uzaklaştırıldı. 9 Mart 2021’de Edizer’in Ankara Güdül Devlet Hastanesi’nde yeniden göreve başladığı ortaya çıktı. ‘GÖREVE NASIL BAŞLADI’CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, “Sağlık Bakanlığı, laikliği ve medeni hukuku hedef alan Edizer hakkında soruşturma açmıştı. GATA’nın meczubu olan bu kişi görevine nasıl döner? Demek ki bu soruşturma da göstermelik açılmış” dedi. Edizer hakkında açılan soruşturmanın sonucuna ilişkin kamuoyuna herhangi bir bilgi verilmediğini kaydeden Emir, konuyu soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı. Erdem Sevgi

ABD Rusya arasındaki gerilim

ABD Rusya arasındaki gerilim ABD Başkanı Biden’ın doğrudan Rusya Devlet Başkanı Putin’i hedef alan çıkışı hiç kuşkusuz Ankara’nın yanı sıra tüm Batı müttefik cephesinde yankı buldu. Biden’ın Çin gibi Rusya’yı da rekabet/mücadele stratejik hedefi üzerinden baskılama politikası izleyeceği sır değil. Ancak doğrudan Putin’i “katil” diyerek hedefe koymasının diplomasideki yansımasının ne olduğu belirsiz.Tabii daha önce Obama döneminde başkan yardımcılığı yapan Biden’ın zaman zaman gaflarıyla tanındığını da hatırlatmak gerek. Yani bu kelime bilinçli bir tercih mi yoksa ağzından o an dökülen bir ifade mi, o da ayrı bir tartışma. Ama bir ABD başkanının, Soğuk Savaş söylemini de aşacak şekilde kamuoyu önünde Rusya Devlet Başkanı için bu ağır suçlamayı yapması, ABD seçimlerine müdahalesi iddiasına atıfla “bedel ödeyecek” çıkışı hayli önemli.Biden’ın, Trump döneminde parçalı bulutlu hale dönüşen Batı ittifakını “ABD liderliğinde yeniden rayına sokma” arayışında olduğu yorumları malum. Münih Konferansı’nda yaptığı gibi demokrasi vurgusuyla “ABD geri döndü” diyerek hasar onarma peşinde. Ancak Avrupa’da son dönemde köprülerin altından çok su aktığını da görmek gerek. II. Dünya Savaşı sonrasında ABD yardımıyla ayağa kalkan, Moskova hattına karşı olabildiğince tek bir ses olarak görünen bir Avrupa’dan bahsetmek zor. Avrupa’nın ABD’den gelen “tümüyle düşmanlaştırma” yönündeki bir Soğuk Savaş söylemine/dönemine dönmek isteyeceği de çok olası değil... AB’nin lokomotif ülkesi Almanya ile Rusya arasında, tutuklu muhalif lider Navalny üzerinden Kremlin’e baskı temelli yüksek gerilim sürse de diğer yandan Berlin’in işbirliği kanalını açık tuttuğunu, özellikle Kuzey Akım 2 boru hattı projesinden Washington cephesinin muhalefetine karşın vazgeçmediğini hatırlamak gerek. AB Yüksek Temsilcisi Borrell’in geçen ay Navalny gündem başlığıyla yaptığı Rusya ziyareti, taraflar arasındaki gerilimi bir kez daha göstermişti. Ancak AB içinde Rusya’yla diyaloğa kapı kapatılmasından ziyade, “etkinlik alanını sınırlandırma” siyasetinin izlenmesi gerektiği görüşleri de var. Kimi üye, hele ki Covid-19’la birlikte yaşanan derin kriz düşünüldüğünde kıtada istikrarı daha da bozabilecek yeni gerilimlere karşı diken üstünde, özellikle ekonomik açıdan farklı işbirliği modellerine açık.TÜRKİYE’YE BASKIBazı AB ülkelerinin bu daha temkinli tutumu iş Ankara’ya gelince nasıl bir yol izler, o da ayrı. Biden’ın Rusya çıkışı, NATO müttefiki ABD-Türkiye ilişkileri kritik süreçteyken ve AB ile de çetrefilli Doğu Akdeniz gerilimi varken gelmiş durumda. Washington, Rus S-400 füze savunma sistemi alımı nedeniyle Türkiye’ye yönelik baskıyı artırma politikasında kararlı görünüyor. Doğu Akdeniz, Suriye, terör örgütü YPG, İran’a yaptırımlarla ilgili ABD’de görülen Halkbank davası, FETÖ konularında tansiyonun yüksek olduğu dönemde Ankara, geçen ocakta işbaşı yapan Biden’dan gelecek telefonu bekliyor. Gerek Dışişleri’nden gerekse Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Washington’a işbirliği mesajları veriliyor. Özellikle Suriye konusunda yıllardır hem Rusya hem de ABD ile yol almayı deneyen Ankara için Biden’ın Putin çıkışı kritik “taraf seç” baskısının yeniden masaya taşınacağını gösteriyor. Özellikle S-400 konusu öne çıkıyor. Bu gelişmeler olurken dün AB’nin bu ay sonu yapılacak zirve öncesinde Türkiye’ye bazı yaptırımları dondurabileceği yönünde haberler gündeme yansıyor. Türkiye’de HDP krizi başta olmak üzere iç siyaset yangın yeriyken ABD, AB cephesi Ankara’ya “havuç-sopa” taktiği politikasını yine yeniden çıkarmış görünüyor. Mine Esen

ABD’nin Ortadoğu hesapları

ABD’nin Ortadoğu hesapları ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından RAND Corporation, Biden döneminde ABD için Ortadoğu’da askeri güç yerine ekonomik yatırımlar ve diplomasiyi ön plana çıkartan yeni bir strateji öneren rapor yayımladı. ABD’nin geçmişte izlediği Ortadoğu politikasının daha fazla bölgesel çatışma ve aşırıcılık doğurduğu belirtilen raporda, “Şimdi bu döngüyü kırma ve bölge için gelecek odaklı pozitif vizyon uygulama zamanı” denildi.ABD’de Dışişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı ile istihbarat kuruluşlarına da raporlar hazırlayan RAND Corporation, ABD’de son dönemde göreve gelen yönetimlerin izlediği Ortadoğu politikalarının, bölgede Amerikan çıkarları açısından olumlu sonuçlar üretmediği görüşünü aktardı. Raporda, ABD için Ortadoğu’da tehdide dayalı politika yerine diplomasiye ve ekonomik yatırımlara ağırlık veren bir politika önerildi. Diğer yandan ABD’nin bölgedeki etkinliğinin sürmesi gerektiği de savunuldu. Raporda, “ABD, bölgesel ve küresel ortaklarıyla hatta zaman zaman küresel rakipleriyle de çok taraflı olarak çalışabilir. Bu bağlamda Körfez monarşileriyle İran arasında gerilimi düşürücü görüşmeler; Ortadoğu için bölgesel bir güvenlik forumu oluşturulması için diplomatik çabalar; IŞİD’le mücadele için küresel koalisyonun, aşırıcılıkla mücadeleye odaklanarak devamının sağlanması birer örnek olabilir” denildi. YPG DESTEĞİ, DİĞER YANDAN İDLİB VURGUSURaporda, insani yardımların ulaştırılması ve olası sığınmacı akınının durdurulması için ABD’nin İdlib konusunda Türkiye’yle daha yakın çalışmalar yapabileceği belirtilirken “kuzeydoğu Suriye’de istikrarın sürdürülmesi için” terör örgütü PKK’nin Suriye kolu YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu SDG’ye ABD’nin verdiği desteğin artırılması da önerildi.RAND Corporation raporunu Cumhuriyet’e değerlendiren emekli Tuğgeneral Nejat Eslen “RAND’ın önerdiği yeni strateji, askeri güç yerine ekonomik yatırımları ve diplomasiyi önceliyor. RAND, ABD’ye bir anlamda Çin’in Kuşak-Yol inisiyatifinde uyguladığı şekilde bir yaklaşım öneriyor diyebiliriz. ABD, bugüne kadar askeri gücüne dayanırken Çin, ekonomik yatırımlarına öncelik vererek kendi etki alanını genişletti. RAND’ın önerdiği yeni strateji, aynı zamanda Çin’in bölgede artan nüfuzunu kısıtlamayı da amaçlıyor” dedi.RAND’ın önerdiği stratejinin, ABD için çok radikal bir değişiklik öngördüğünü ve bunun uzun vadede uygulanabileceğini söyledi. Eslen, “Bugün dünyada esas mücadele alanı ABD ile Çin arasında Pasifik’tedir. Bu da silahlı mücadeleden çok ekonomik bir mücadele. Bu stratejilerinin bu meselelere çare olması da zor görünüyor” ifadelerini kullandı. RAND raporunda ABD’nin Suriye politikasında bir değişiklik önerilmediğine dikkat çeken Eslen, ABD’nin YPG’ye desteğinin de sürdüğüne dikkat çekerek “Nasıl ABD’nin yeni bir Ortadoğu stratejisine ihtiyacı varsa Türkiye’nin de yeni bir güvenlik stratejisine ihtiyacı var” diye konuştu. Hüseyin Hayatsever




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter