Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Tuesday, 05.28.2024, 03:42 PM (GMT)

Search by date: 3/30/2021

EmreÇolak'tanşampiyonluk açıklaması

Emre Çolak'tan şampiyonluk açıklaması Karagümrük forması giyen Emre Çolak, ligdeki şampiyonluk mücadelesiyle ilgili, "Beşiktaş bir tık önde görünüyor ama gönlüm Galatasaray'dan yana." dedi. Deportivo ile yollarını ayırdıktan sonra sezonun ilk yarısını kulüpsüz geçiren ve devre arasında Karagümrük ile anlaşan Emre Çolak A Spor’da açıklamalarda bulunurken Galatasaray’a dönme ihtimali ile ilgili şunları söyledi, “Hocamla hep görüşüyorum. Galatasaray’daki ağabeylerimle de konuşuyorum ama resmi teklif olmadı.” ifadelerini kullandı. “ARDA TURAN’IN ROLÜ HAYATIMDA ÇOK BÜYÜK” Emre Çolak Arda Turan ile ilgili ise şunları söyledi, “Arda Turan'ın benim hayatımdaki rolü çok büyük. Galatasaray altyapısındayken bana 'babalık' yaptı. Galatasaray'a dönmesine herkesten çok sevindim. Ayağa kalkması için çok önemli. Oradakilere ağabeylik yapıyor. Galatasaray ruhunu en iyi bilenlerden bir tanesi. Hayatımız boyunca arabamız olmamıştı. Ailemize ilk arabayı Arda Turan aldı. Arda Ağabey yeni sezonda takımda kalmayı başarabilirsem bana araba sözü verdi. Yeni sezon takımda olacağımı öğrenince de Arda Ağabeyi aradım ilk arabamızı aldı.” cumhuriyet.com.tr

AKP'de devir teslim

AKP'de devir teslim AKP 7. Olağan Kongresi'nin ardından Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanlığına getirilen Genel Başkan Yardımcısı Özlem Zengin, görevi Sosyal Politikalar Başkanı Jülide Sarıeroğlu'ndan devraldı. AKP Genel Merkezi'ndeki devir teslim töreninde konuşan Sarıeroğlu, Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanlığı ile Sosyal Politikalar Başkanlığının, "gönül seferberliği" kapsamında, tüm Türkiye'de çalışmalarını sahada etkin şekilde yapan birimler olduğunu söyledi.Bu anlamda sorumluluklarının bulunduğunu belirten Sarıeroğlu, partideki yeni görevi nedeniyle Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür ederek, Zengin'e de devraldığı görevinde başarılar diledi."Yeni bir öğrenme süreci olarak telakki ediyorum"Zengin, teşkilatı çok önemsediklerini ve partideki kadınların çok uzun teşkilat geçmişlerinin bulunduğunu vurgulayarak, partide aldığı görevleri hatırlattı.Teşkilatın, yaptıkları işlerin temelini ve mayasını oluşturduğunu dile getiren Zengin, "Doğrusu hem heyecanlıyım hem de bu yeni görevi yeni bir dönem, yeni bir öğrenme süreci olarak telakki ediyorum." dedi.AKP'yi bir okul olarak kabul ettiklerini ve hayatlarının bir parçası olarak gördüklerini kaydeden Zengin, "Bizim için 2023'e giden yol çok önemli. Bu manada kendi hayallerimizi, Türkiye'nin hayalleriyle birleştirerek hayata geçirmek için hep beraber bir ekip çalışmasıyla, özveriyle iyi işler yapacağımızı ümit ediyoruz." diye konuştu.Konuşmaların ardından Zengin ile Sarıeroğlu, birbirlerine çiçek ve hediye takdim ederek, yeni görevlendirmelerin hayırlı olmasını diledi. AA

Uzmanlar yorumladı: Erdoğan'ın atama kararıABD'ye mesaj mı?

Uzmanlar yorumladı: Erdoğan'ın atama kararı ABD'ye mesaj mı? AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Murat Çetinkaya’yı görevden alıp, yerine Morgan Stanley Türkiye Direktörü Mustafa Doğan’ı ataması piyasalara sert yansıdı. Atama sonrası aniden tırmanan dolar, gün içerisinde 8.4443'e kadar yükseldi. Ekonomi gazetecileri, piyasalardaki hareketliliği ve Merkez Bankası’ndaki gelişmeleri Cumhuriyet’e değerlendirdi. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Başkan Yardımcısı Murat Çetinkaya, bir gece yarısı kararıyla AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla görevden alındı. Çetinkaya’nın yerine 2011’den bu yana Morgan Stanley Menkul Değerler AŞ Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü olarak görev yapan Mustafa Duman atandı. Son olarak Merkez Bankası başkanı değişikliği sonrası hareketlenen piyasalar, Resmi Gazete’de yayımlanan son atama kararı sonrası yeniden alevlendi. Dün 8.20'ye kadar yükselen dolar/TL bu sabah 08.50'de 8.2775'ten işlem gördü. Dolar, gün içerisinde 8.4443'e kadar yükseldi. TL, TCMB başkan değişimine ilk tepki olarak 22 Mart'ta 8.4850'ye kadar yükselmişti.SAĞLAM: “KURUMLARIN İTİBARI KALMADI”TCMB Başkan Yardımcısı Murat Çetinkaya’nın yerine Morgan Stanley’in temsilcisi olan Mustafa Duman’ın atanmasını değerlendiren ekonomi gazetecisi Erdal Sağlam, “Artık gelen kişinin kim olduğu, gidenin kim olduğuna bakılmadığını düşünüyorum. Kişilerden bağımsız olarak kurumların itibarı kalmadı. Cumhurbaşkanı’nın sürekli değişim yapması, hangi değişikliğin ne amaçla yapıldığının belli olmaması piyasaların sinirlerini iyice bozmuş durumda. Genel olarak yönetime olan bir güvensizlikten söz ediyoruz. Bunun adı güven sorunu. İş çivisinden çıktı bir kere; çok kırılgan bir ekonomi yaratıldı, dünyada ya da Türkiye’de yaşanacak en küçük bir olay bile, bu atamada olduğu gibi, piyasaların moralini bozmaya yetiyor. Gelen kişi belli ki yabancı yatırımcılarla diyalogun geliştirilmesi, onların ikna edilmesi için seçilmiş. Ancak elinden gelen fazla bir şey olabileceğini tahmin etmiyorum” dedi.“GÜVEN SAĞLANAMADIKTAN SONRA KURDAKİ ARTIŞ KAÇINILMAZ”Yeni atamanın döviz kurunu şimdiden sarstığına değinen Sağlam, “Salı günü piyasalardaki olumsuz seyirde ve bunun sonucu kurların artışında, ABD 10 yıllık devlet tahvili faizlerinin artması nedeniyle azalan risk iştahının, salgının yeniden canlanması ve kısmi kapatmaların yeniden başlamasının da etkisi var. Ancak TL, diğer gelişmekte olan ülke para birimlerine göre olumsuz ayrıştı, çok daha fazla değer kaybetti. Bu değer kaybı tüm dünyada Türkiye ekonomisinin yönetimine olan güvensizliğin bir sonucu. Bu güven sağlanamadıktan sonra kurlardaki artışın devam etmesinin kaçınılmaz olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.“MERKEZ BANKASI’NIN İTİBARINI YENİDEN KAZANMASI ÇOK ZOR”Yeni atamalar ve değişiklikler doğrultusunda Merkez Bankasının geleceğini değerlendiren Sağlam, “Merkez Bankası Naci Ağbal ile birlikte, olması gerektiği gibi, son 4 ayda ekonomideki en itibarlı kurum haline yeniden gelmişti. Ancak Cumhurbaşkanı’nın neden olduğu tam anlaşılamayan bir nedenle, yıllardır birlikte çalıştığı Ağbal’ı görevden alması, oluşturulmaya çalışılan itibarı yerle bir etti. Merkez Bankası sürekli yönetimi değiştirilebilecek bir kurum olmamalı. Gelen kişiden bağımsız olarak, sürekliliği olan bir kurum haline yeniden getirilmeli. Merkez bankası yönetiminin belirli süre değiştirilemeyeceği, katı biçimde şarta bağlanır, kağıt üstünde değil pratikte araç bağımsızlığı sağlanırsa belki yeniden itibar için bir adım atılmış olur. Yeni gelen başkanın kaç ay dayanacağı belli olmayan bir Merkez Bankası’nın itibarını yeniden kazanması artık çok daha zor” dedi.“ARTAN KURLAR BANKACILIK SİSTEMİNİ ZOR SOKACAK, BATIK ŞİRKETLER ARTACAK”Merkez Bankası’ndaki değişikliklerin ve dövizdeki hareketliliğin yurttaşın cebine yansımasını değerlendiren Sağlam, “Enflasyonu halkın cebinden çalınan para olarak görebiliriz. Kurlardaki yükseliş aşamalı olarak neredeyse tümüyle fiyatlara yani enflasyona da yansıyor. Enflasyonun özellikle dar ve sabit gelirlilerin durumunu ağırlaştırdığı, toplumda gelir dağılımını bozan en önemli unsurlardan biri olduğu hiç hatırdan çıkarılmamalı” diye konuştu.Sağlam, ayrıca, “TL’nin değer kaybı demek, sabit ücretinizle her gün daha az ihtiyacınızı karşılayacak bir duruma gelmeniz demektir. Bunun dışında artan kurlarla döviz borcu yüksek işletmelerin iyice zora gireceği, batık şirket sayısının artacağını, bunun bankacılık sistemini zora sokacağını, doğrudan işsizliği artıran bir unsur olduğunu da sayabiliriz. Bunlar ilk akla gelen unsurlar; sürekli artan kurlar ve yüksek enflasyon başta dar ve sabit gelirli geniş kesim olmak üzere, tüm toplumu etkileyen, moral değerleri bile erozyona uğratan çok önemli bir sorun. Türkiye’yi yönetenler hatalarından hiç ders almayarak, sürekli olarak aynı hatayı tekrarlayarak, ekonomiyi ve halkı zora sokmaya devam ediyorlar” ifadelerini kullandı.ÖZGENTÜRK: “BU DEĞİŞİKLİĞİN HANGİ KRİTERLERE GÖRE YAPILDIĞINI ÇÖZMEK İMKANSIZ”Merkez Bankası’ndaki son gelişmeleri değerlendiren Cumhuriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Jale Özgentürk, “Türkiye gibi ekonomisi kriz üreten bir ülkede Merkez Bankası gibi ekonomik politikaların temelini, yönünü belirleyen bir kurumda başkan ve yönetim değişikliği ciddi önem taşır. Piyasa oyuncuları daha üçüncü kez başkan değişikliğini sindirmeye çalışırken üzerine bir de başkan yardımcısı değişikliği ile karşılaştılar. AKP'nin böylesine hassas bir kurumda, başkanı istediği gibi değiştirdiği ortamda, başkan yardımcısını hangi kriterlere göre değiştirdiğini çözebilmek imkansız” dedi.YENİ ATAMA KARARI ABD'YE MESAJ MI?Yeni başkan yardımcısı Mustafa Duman'ın Morgan Stanley Türkiye Direktörü olmasının bazı yorumların yapılmasına neden olduğunu belirten Özgentürk, “Morgan Stanley ABD'nin küresel bir yatırım bankası. New York merkezli bankadan bir yönetici atanmasının ABD'le bir mesaj olduğu kulislerde söylenenler arasında” diye konuştu.“ATAMANIN ETKİSİYLE DÖVİZ KURU YÜZDE 2’DEN FAZLA DEĞER KAYBETTİ”Son atamanın döviz kuruna etkisini yorumlayan Özgentürk, “Yaratılan belirsizlik nedeniyle döviz kuru zaten sakinleşemedi. Bir yandan dünyada da sıkıntılı günler yaşanıyor. Bu atamanın da etkisi ile döviz kuru yüzde 2'den fazla değer kaybetti. Dolar 8.47'yi gördü. Ancak bu atama da güvensizliği arttıran adımlardan biri oluyor” dedi.“FAİZ KARŞITI BİR İSMİN BAŞKANLIĞA GETİRİLMESİ GÜVENİ SARSTI”Merkez Bankası politikalarının ekonomiye güvenin ve istikrarın temelini oluşturduğunu söyleyen Özgentürk, “Başkan değişikliği ile hem yöntem olarak hem de faiz karşıtı bir ismin seçilmesi sonucu güven sarsıldı. Başkan Şahap Kavcıoğlu sık sık faiz indirmeyeceğini açıklasa da algı bozuldu. Merkez Bankası'nın güven kazanması biraz zor olacak. Bu da yabancı yatırımcıların Türkiye'yi terk etmesinin devam etmesine, risk algısının içerde de sürmesine neden olacak” sözlerini kullandı.“TÜSİAD, TÜRKİYE’NİN KENDİ KENDİNE KRİZLER YARATMASINDAN MEMNUN DEĞİL”Son olarak TÜSİAD’ın ekonominin gidişatına yönelik sert eleştiriler içeren açıklamasına değinen Özgentürk, “TÜSİAD zaten bir ekonomik kriz yaşayan ve yapısal sorunları bulunan Türkiye'nin kendi kendine krizler yaratmasından memnun değil. TÜSİAD üyeleri Türkiye'nin en büyük şirketlerini bir araya getiriyor ve dünyayı yakından izliyorlar. Dünya artık yeni bir döneme girdi. Dijital devrim yapay zeka dönemindeyiz. Bildiğimiz birçok meslek yok oluyor, yerini yenileri alıyor. Türkiye'nin dünya ekonomisinde varlığını sürdürmesi ancak bu dönemi yakından takip etmesine bağlı. Oysa Türkiye, dış kaynağa ihtiyacı olan ve tasarruf sorunu yaşayan bir ülke. Bu döneme uyum için yatırım gerekiyor. Yatırım için ise dış kaynağa ihtiyaç var. TÜSİAD eski dönemlere nazaran daha mutedil bir dille, hükümetten belirsizlik politikalarına son vermesini istikrar ve güvene önem vermesini istedi” ifadelerini kullandı. Miray Özbilek

MHP Türkeş'i anma toplantılarınıiptal etti

MHP Türkeş'i anma toplantılarını iptal etti MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın yaptığı açıklamada, "Söz konusunu yeni tedbirler dolayısıyla, MHP'nin Kurucu Genel Başkanı Başbuğ Alparslan Türkeş'i anmak üzere her yıl 4 Nisan günü MHP il ve ilçe teşkilatları tarafından düzenlenen açık veya kapalı anma toplantıları bu defa gerçekleştirilmeyecektir" dedi. MHP'li Semih Yalçın, Alparslan Türkeş için düzenlenecek açık veya kapalı anma toplantılarının bu yıl yapılmayacağını aktardı. Yalçın, Twitter adresinden yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Bilindiği üzere, Covid-19 salgınında son günlerde yaşanan ciddi artış dolayısıyla hükümetçe alınan yeni tedbirler Cumhurbaşkanı sayın Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuna duyurulmuştur. Covid-19 ile mücadele kapsamında alınan yeni tedbirlere, siyaset dahil, gündelik hayatımızın her alanında uyulması önem arz etmektedir. Söz konusunu yeni tedbirler dolayısıyla, MHP'nin Kurucu Genel Başkanı Başbuğ Alparslan Türkeş'i anmak üzere her yıl 4 Nisan günü MHP il ve ilçe teşkilatları tarafından düzenlenen açık veya kapalı anma toplantıları bu defa gerçekleştirilmeyecektir. MHP ve milliyetçi-Ülkücü Hareket olarak Başbuğ'a duyduğumuz minnet ve vefa, çeşitli medya ve sosyal medya vasıtaları kullanılarak kamuoyu ile paylaşılacaktır. Başbuğumuzun aziz hatırası ihtiram ve muhabbetle yad edilecek, camiamızın belleğinde bıraktığı derin ve kalıcı izler heyecan ve coşkuyla tazelenecektir. Kutlu ülkü kervanının, Alparslan Türkeş'in gösterdiği yolda her geçen gün büyüyerek ilerlediği, onun manevi huzurunda dualarla anılacaktır." cumhuriyet.com.tr

Ronaldo 19 yıl sonraözür diledi

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Ronaldo 19 yıl sonra özür diledi Brezilya'nın efsane forveti Ronaldo Nazario 2002 Dünya Kupası'nda popüler hale getirdiği saç kesimi için özür diledi. 2002 Dünya Kupası'nda Türkiye ile de hem grupta, hem de yarı finalde karşılaşan ve kupaya uzanan Brezilya'da Ronaldo'nun saçı çok konuşulmuştu.Milli Takım forması giyen Ümit Davala ile beraber turnuvanın en ilginç sat stillerinden birine sahip olan Ronaldo'nun bu kesimi, dünyada birçok kişi tarafından da taklit edilmişti.Sports Illustrated'a konuyla ilgili bir röportajında değinen Ronaldo, "2002 Dünya Kupası'ndaki saçım korkunçtu. Saçlarını o şekilde kestiren çocuklarını gören annelerden özür diliyorum" dedi.Ronaldo, 2018'de verdiği bir röportajda ise, "Herkes diz sakatlığımı ve sahalara dönüşümü konuşuyordu. Saçımı bu şekilde traş ederek bu konuşmaları sona erdirdim" demişti. cumhuriyet.com.tr

Fenerbahçe'ye Pelkas'tan iyi haber

Fenerbahçe'ye Pelkas'tan iyi haber Yunanistan milli takımı antrenmanında sakatlanan Fenerbahçe'nin yıldızı Pelkas'tan iyi haber geldi. Nea Kriti'de yer alan habere göre; Honduras ve İspanya maçlarında sakatlığı nedeniyle oynayamayan Dimitrios Pelkas, Gürcistan ile çarşamba günü 21.45'te oynanacak 2022 Dünya Kupası Avrupa eleme maçında sahada olacak.Yunanistan Milli Takım Teknik Direktörü John van't Schip'in ilk 11'de oynatmayı düşündüğü Pelkas, takımla yapılan son antrenmanın tamamında yer aldı. Pelkas'ın sakatlığın izlerini tamamen attığı bilgisi verildi.Yunanistan Milli Takım formasını giyen 18 kez giyen 27 yaşındaki Dimitrios Pelkas, sezon başında 1.6 milyon euro karşılığı PAOK'tan Fenerbahçe'ye transfer olmuştu. cumhuriyet.com.tr

Meteoroloji'denİstanbul'a uyarı

Meteoroloji'den İstanbul'a uyarı Meteoroloji'den İstanbul için bir uyarı geldi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü, yarın sabah saatlerinde kentte kuvvetli poyrazın hakim olacağını duyurdu, yurttaşları uyardı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü İstanbul'da yarın sabah saatleri için kuvvetli poyraz uyarısında bulundu.Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, "Kuzey ve Kuzeydoğu yönlerinden fırtına ve kuvvetli fırtına (40-80 km/saat) beklendiğinden meydana gelebilecek çatı uçması, ağaç ve direk devrilmesi ve ulaşımda aksamalar gibi olumsuzluklara karşı dikkatli olunmalıdır" uyarısı yapıldı. DHA

'Parçalanan gezegen, Dünya'nın kalbinde yaşıyor'

'Parçalanan gezegen, Dünya'nın kalbinde yaşıyor' Yeni bir araştırma, Dünya'nın merkezinde gizlenen kayaların, eski gezegen Theia'nın kalan son parçaları olabileceğini ortaya koydu. Bilim insanları milyarlarca yıl önce Theia adlı Mars büyüklüğünde bir gezegenin Dünya'yla çarpıştığını ve Ay'ın bu şiddetli çarpışmadan doğduğunu düşünüyor.Dünyanın derinliklerinde, "LLSVP" adı verilen bir dizi yoğun kaya bloğu bulunuyor. ABD'deki Arizona Eyalet Üniversitesi'nden bir ekip, bu devasa blokların Theia'nın parçaları olabileceğine inanıyor.Bu kaya bloklarından biri Afrika'nın altında, bir diğeri de Pasifik Okyanusu'nun derinliklerinde gömülü. Uzmanlar bu iki büyük bloğun Dünya'nın manyetik alanının zayıflamasına sebebiyet verdiğini ifade ediyor.Yeni araştırmanın başyazarı Qian Yuan, Dünya'nın çekirdeğini saran bu blokların çevredeki diğer kayalardan kimyasal açıdan farklı ve daha yoğun olduğunu öne sürdü.Yuan, Theia'nın mantosunun Dünya'nınkinden daha yoğun olduğunu ve bu nedenle çarpışma sırasında bazı parçalarının Dünya'nın mantosunun derinliklerine battığını söyledi.Dünyanın çekirdeği ve dış kabuğu arasında yer alan mantonun kalınlığı, yaklaşık 2 bin 860 kilometreye ulaşıyor. Bu katman, Dünya'nın toplam hacminin yüzde 84'ünü oluşturuyor.Yuan ve ekibinin oluşturduğu model, Theia'ya atfedilen kayaların Dünya'nın mantosunda bulunanlardan yüzde 3,5 oranında daha yoğun olduğunu ve bu sayede mantonun derinlerine batmış olabileceğini ortaya çıkardı.Bulgularını 15 ve 19 Mart arasında sanal ortamda düzenlenen 52. Ay ve Gezegen Bilimi Konferansı'nda (Lunar and Planetary Science Conference) sunan Yuan, "Theia'nın örtüsünün Dünya'nınkinden daha yoğun olabileceğini gösterdik" dedi.Yuan'a göre bu kayalar zamanla çekirdeğin yakınlarına ilerledi ve bugün bilim insanlarının sismik faaliyetlerle gözlemleyebildiği LLSVP'lerin bulunduğu konuma ulaştı. Yuan bunu şöyle açıkladı:Theia mantosundan gelen malzemeler, Dünya mantosunun en alt kısımlarına battı. Ve burada birikerek sismik faaliyetlerde gözlemlenen LLSVP'leri ortaya çıkaran termokimyasal yığınları oluşturdu.Araştırmanın ardındaki ekibe göre "Büyük Çarpışma" teorisi, Dünya-Ay sisteminin fiziksel özellikleriyle uyumlu. Ancak şimdiye dek Theia'nın varlığını kanıtlayan herhangi bir keşif yapılmadı.Bu çarpışmanın yaklaşık 4,5 milyar yıl önce, Güneş Sistemi'nin oluşmaya başlamasından 20 ila 100 milyon yıl sonra meydana geldiği tahmin ediliyor.Teoriyi destekleyen uzmanlar bu çarpışmayla iki gezegenin çekirdeğinin kaynaştığını ve muhtemelen yaşamın ortaya çıkışı için gerekli kimyasalları serbest bıraktığını öne sürüyor.Kaynak: Independent Türkçe cumhuriyet.com.tr

Teknik direktör istikrarsızlığında Süper Lig’in rakibi yok

Teknik direktör istikrarsızlığında Süper Lig’in rakibi yok Süper Lig’de 29, Avrupa'nın 5 büyük liginde toplam 33 kez teknik heyet değişti, 4 büyükler son 20 sezonda 73 antrenörle vedalaştı. /Archive/2021/3/30/123336656-super-lig.jpegSüper Lig’de teknik direktör değişiklikleri bitmek bilmiyor.Kulüpler sezonun daha ilk haftalarında antrenör değişimine giderken haftalar ilerledikçe yolların ayrıldığı teknik adam sayısı da giderek artış gösterdi.Ligde bu sezon bitime 11 hafta kala 29 kez teknik adam değişikliği yaşandı.Alanyaspor, Beşiktaş, Galatasaray, Hatayspor ve Sivasspor sezon başından beri aynı teknik heyetle yoluna devam ederken diğer 16 kulüpte antrenörler kalıcı olmadı.Büyükşehir Belediye Erzurumspor, 4 hoca değişikliğiyle en fazla teknik adam değiştiren kulüp konumunda.Kasımpaşa, Gençlerbirliği ve Kayserispor'da da 3’er kez teknik adam değişikliği yapıldı.Çaykur Rizespor, Denizlispor, MKE Ankaragücü ve Konyaspor'da 2’şer defa antrenör değişikliğine gidildi.Fenerbahçe, Fatih Karagümrük, Yeni Malatyaspor, Başakşehir, Gaziantep, Trabzonspor, Antalyaspor ve Göztepe de sezon başında yola çıktıkları teknik direktörlerle yollarını ayırdı.5 BÜYÜK LİGDE TOPLAM 33 KEZ TEKNİK HEYET DEĞİŞTİSüper Lig’de yapılan 29 teknik adam değişikliğine karşın Avrupa’nın 5 büyük ligi olan İngiltere (Premier Lig), İspanya (La Liga), İtalya (Serie A), Almanya (Bundesliga) ve Fransa’da (Ligue 1) toplam 33 kez teknik direktör değişikliği yapıldı.İngiltere’de sadece 3 takımda teknik ekip değişikliği yaşanırken, İspanya’da 5, İtalya’da 6 ekip sezon içinde hoca değişikliğine başvurdu.Almanya’da 6 takım toplamda 9 kez antrenörleriyle vedalaştı.Fransa’da ise 8 kulüpte toplam 10 kez teknik direktör değişti.AVRUPA’NIN İLK 20 ÜLKESİ ARASINDA SÜPER LİG İLK SIRADAUEFA ülke puanı klasmanındaki ilk 20 ülke içinde teknik direktör değiştirme sayısında Süper Lig’i geçen ülke bulunmuyor.Sırbistan, 22 değişiklikle Süper Lig’in en yakın takipçisi konumunda.Üçüncü sırada ise 16 değişiklikle Kıbrıs Rum Kesimi yer alıyor.İlk 20 içindeki 12 ülkede teknik adam değişiklik sayısı tek haneli sayılarda seyrediyor.UEFA ülke puanı klasmanına göre ilk 20 ülkedeki teknik direktör değişiklik sayıları şöyle:TEKNİK DİREKTÖR DEĞİŞİKLİKLERİÜLKELERTAKIM SAYISITEKNİK ADAM SAYISITürkiye1629Sırbistan1522Kıbrıs Rum Kesimi1016Portekiz912Yunanistan911Belçika1011Hırvatistan810Fransa810Almanya69Çekya77Hollanda77İskoçya66Rusya66İtalya66İspanya55Danimarka44Avusturya44Ukrayna33İngiltere33İsviçre224 BÜYÜKLER SON 20 SEZONDA 73 ANTRENÖRLE VEDALAŞTITür futbolunun lokomotifleri olarak nitelenen Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor’da da çok sık şekilde antrenör değişikliklerinin yaşandığı dikkati çekiyor.Son 20 sezonda 4 büyükler toplam 73 kez antrenör değiştirirken, neredeyse her sezona bir hoca düşüyor.Söz konusu dönemde geçici teknik direktörler hariç Trabzonspor 24, Galatasaray 17, Beşiktaş ve Fenerbahçe ise 16 kez antrenörleriyle vedalaştı.SADRİ ŞENER: "EN KOLAY YOL HOCAYI GÖNDERMEK"Trabzonspor’un eski başkanlarından Sadri Şener, takımlarda sıkça yaşanan antrenör değişikliğini, "Kulüp yöneticileri mesuliyetten kaçıyor." şeklinde yorumladı.Şener, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bir antrenörün takıma katkısının en fazla yüzde 15 olduğunu öne sürerek, "Mesela Şenol Güneş ya da Fatih Terim gibi büyük hocalar şu an ligin en alt sıralarındaki takımlara gitseler, o takımları kurtarabilirler mi? Bence kurtaramazlar. Çünkü elindeki oyuncularının iyi olması lazım. Elbette teknik direktörün de kalite bakımından daha iyisi ve kötüsü vardır ama eldeki malzeme acaba yeterli mi önce ona bakacaksın. Kadronda iyi topçular yoksa ne yapabilirsin ki? Kulüpte bunları organize edecek kişi de başkan ve yöneticilerdir." diye konuştu.Kulüp yönetimlerinin bu organizeyi yapamaması durumunda teknik adam değişikliğinin en basit seçenek olduğunu belirten Şener, "Ben de zamanında çok olmasa da hoca değişikliğine gittim. Tabii ki bu yanlış bir yol ama mesuliyetten kaçan başkan ve yöneticiler için en kolay yol hocayı göndermek." ifadesini kullandıŞener, taraftar ve basının tutumlarına değinerek, "Maalesef Türkiye’de basının, hocayı ön plana çıkarma merakı var. Yenilgi halinde hocalar hemen suçlu gösteriliyor. Diğer tarafta da seyirci tepki göstermeye başlıyor. Sen hocayı gönderince bunların hepsi kesiliyor. Taraftarın tepkisi diniyor ve yeni hocayla tekrar heyecan yapıyor. Olmasa iyi ama maalesef durum bu." şeklinde görüş belirtti.BEDİR: "YÖNETİCİLERİN KOLTUK SEVDASI YÜZÜNDEN ANTRENÖR DEĞİŞTİRİLİYOR"Kayserispor eski başkanlarından Erol Bedir, teknik adamların sürekli değiştirilmesiyle ilgili, "Yöneticilerin koltuk sevdası yüzünden bolca antrenör değiştiriliyor." dedi.Türkiye’de sadece antrenör değişikliği sayısının yüksek olmadığını, futbolcu transferinde de çok yüksek sayıların görüldüğünü belirten Bedir, "Her takım yılda minimum 25 oyuncu değiştiriyor. Ne kadar çok oyuncu alırsak başarılı olacağımızı düşünüyoruz. İşin ekonomik boyutu da adeta facia. Ne kadar çok gelir olursa olsun, gelirin en az üç katı da borçlanıyoruz. Mesela Benfica’da 250 bin avroya oynayan topçu bizde 2,5 milyon avro alıyor. Ben de dahil hepimiz de gidip bunları alıyoruz." şeklinde konuştu.Millet olarak çok sabırsız olduğumuzu, taraftar baskısıyla hemen başarıya odaklanıldığını savunan Bedir, "Altyapılara bakmıyoruz maalesef. Git tonlarca para ver ve oyuncu al. Hoca değişikliği de gömleğin son düğmesi diyebiliriz. İlk düğmeyi, yanlış iliklediğimizden diğer tüm düğmeler de yanlış ilikleniyor maalesef." ifadelerini kullandı.Bedir, kulüp başkan ve yöneticilerinin eylem planını şöyle özetledi:"Sezonun başlarında başarısız sonuçlar gelince taraftar tepki gösterir. Buna karşı yapılacak ilk iş 'Devre arasında gerekli takviyeler yapılacak' denir. Devre arası gelince 5-6 topçu alınır. Akabinde gelecek ilk yenilgide taraftar yine tepkisini koyar ve bu kez hemen hoca değiştirirsin. Bir iki hafta sonra baktın olmadı, bir hoca daha alırsın, ne de olsa sınır yok. O olmadı yeni bir hoca daha al. Borcum 100 liraysa olur 150 ama sorun değil. Aslında sıra kendilerindedir ama gitmezler. Yöneticilerin koltuk sevdası yüzünden bolca antrenör değiştiriliyor. Hesapsız kitapsız işler. ”MUSTAFA KAPLAN: "AYAKKABI DEĞİŞTİRİR GİBİ HOCA DEĞİŞTİRİYORLAR"Özellikle Başkent ekiplerinde görev yapan teknik direktör Mustafa Kaplan’a göre de teknik adam değişiklerinin bu denli fazla olmasının sebebi kulüplerin iç yapısındaki işleyiş.Teknik adamlara sezonluk 2 takım çalıştırma izni verildiğini vurgulayan Kaplan, "Bu güzel bir uygulama ama aynısını kulüplere de getirmek gerekiyor. Kulüplere bu konuda sınır yok istedikleri anda ayakkabı değiştirir gibi hoca değiştiriyorlar. Bu çok yanlış. Tıpkı bizde olduğu gibi kulüpler de bir sezonda en fazla iki hocayla çalışmalı." dedi.Yabancı oyuncu sayısının çok fazla olduğunu ve bunun da farklı sorunları beraberinde getirdiğini savunan Kaplan, "Kulüplerimizin çoğu ille de yabancı oyuncu almak istiyor ve bu konuda sınırı zorluyor. Dört büyük kulüp için bir şey demiyorum ama bu durum hem kulüpler hem de ülke futbolu için çok tehlikeli." şeklinde konuştu.Kaplan, futbolcu ile menajer ilişkisinin de teknik adam değiştirmelerde önemli bir etken olduğunu ileri sürerek, şunları söyledi:“Menajerler bir dünya yabancı oyuncuyu aldırıyorlar ve bunların çoğu vasat bile değil. Ben dünyayı gezip oyuncu bakıyorum ve 2-3 oyuncu alabilmek için yönetime rapor sunuyorum ama falanca menajer çıkıyor ‘Hayır! O futbolcuları değil, benim dediğim 7 oyuncuyu alacaksın’ diyor. Yönetim de menajerin dediğini yapıyor. Sonrasında sıkıntı kaçınılmaz oluyor tabii ki. Bu oyuncuları oynatsan bir dert oynatmasan iki dert. Oynatsan sportif başarı gelmiyor, oynatmazsan kulübün menajeriyle karşı karşıya kalıyorsun. Menajer sana cephe aldığında bu kez futbolcuları devreye sokuyor. O futbolcu ya da futbolcular sahaya çıkınca başarısız olmak için elinden geleni yapıyor. Sahaya çıkmazsa bu kez de takım içinde gruplaşmalarla huzursuzluğa sebebiyet veriyor. Olası bir iki yenilgide de hocayla yollar ayrılıyor. Diğer bir deyişle futbolcu isterse başındaki hocayı çok rahatlıkla yiyebiliyor maalesef."DİLBER: "YÖNETİCİLERDE UZUN  BİR PLAN YOK, GÜNLÜK HAREKET EDİYORLAR"Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği Başkanı İsmail Dilber de yaşanan teknik adam değişikliği enflasyonunun gerekçesi olarak kulüp yöneticilerini hedef gösterdi.Yöneticilerin ne gibi bir planlarının olduğunu çoğu zaman kavrayamadıklarını belirten Dilber, "Sezon başlamış ama sen daha kadronu kuramamışsın. Oysa ki sezonun çok öncesinden hoca tercihini yapman lazım. O hocayla birlikte 'Biz bu sene takımdan ne istiyoruz?' sorusuna makul bir cevap bulman gerekir ve ona göre eylem planı belirlenir. Yapılacak transferlerden tutun da malzemeciye verilecek ücretin hangi zaman aralıklarında verileceği gibi tüm işlerin planı tez elden yapılır ve bu plana sadık kalınır. Bunlar olması gerekenler ama bizde bunlar olmuyor maalesef. İki yenilgi aldın mı hemen gönder hocayı. Yeni gelen de olmazsa hemen çağır başkasını. Yöneticilerde uzun soluklu bir plan yok, günlük hareket ediyorlar. Ayrıca yöneticilerin bu süreçlerde dışarıdaki kimi kişilerin olur olmaz laflarıyla da hareket ettiğini gözlemliyoruz ve ne yazık ki bu kısır döngü devam ediyor." şeklinde konuştu.Spor yazarı Sadık Söztutan ise futbol paydaşları içinde hakemler ve teknik direktörlerin sahipsiz olduğunu öne sürerek, antrenörlerin kendi içlerinde dahi birlik olamadığını ve değişikliklerin kaçınılmaz olduğunu savundu.Söztutan, şunları kaydetti: "Hakem, bir büyük takıma penaltı çalmadı veya kırmızı kart gösterdi diye mesleği bitiyor bu ülkede. Bu kadar basit. Antrenör kıyımının da iki sebebi var: Birincisi, meslek üyeleri birbirlerini sevmiyor. Birbirlerine rakipler ve birinin gözü diğerinin koltuğunda… Öyle bir meslek düşünün iki, mensupları bırakın dayanışmayı, birbirinin kuyusunu kazıyor. Bir de tabii teşkilatsızlık. Bugünkü Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği'nin başkanının adını çoğu antrenör bilmez ama adam tam 27 yıldır orada oturuyor! Fazla söze ne hacet?" ifadelerini kullandı.Derleyen: Eyüp Karakuş AA

Son dakika gelişmesi... Yeşilçam'ın usta ismi Nilüfer Aydan'a 'Cumhurbaşkanı'na hakaretten' hapis cezası

Son dakika gelişmesi... Yeşilçam'ın usta ismi Nilüfer Aydan'a 'Cumhurbaşkanı'na hakaretten' hapis cezası Sosyal medya hesabından Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan Yeşilçam oyuncusu Nilüfer Aydan (Aydan Canbula) "Cumhurbaşkanı’na alenen hakaret" suçundan 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Cezada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi. Anadolu 37. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuksuz sanık Nilüfer Aydan (80) ve avukatı Yiğithan Yüksel katıldı. Duruşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Gökhan Arslanoğlu da hazır bulundu.  Avukat Arslanoğlu "Sanığın cezalandırılmasını istiyoruz" dedi.  Sanık avukatı Yüksel de müvekkilinin paylaşımının siyasi bir eleştiri olduğunu öne sürerek, sanığın beraat etmesini talep etti. Son sözü sorulan sanık Aydan "Takdir mahkemenindir, beraatimi istiyorum" ifadelerini kullandı. HÜKMÜN AÇIKLANMASI GERİ BIRAKILDIDavayı karara bağlayan mahkeme, sanık Nilüfer Aydan’ı "Cumhurbaşkanı’na alenen hakaret" suçundan 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırdı. Suçun işlenişindeki özelliklerini, sanığın dosyaya yansıyan kişiliğini ve suç işleme hususundaki eğilimini dikkate alan mahkeme, olumlu kanaat oluşturduğunu belirterek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi. İDDİANAME İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, şüpheli Nilüfer Aydan'ın 2016, 2017 ve 2018 yıllarında sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımlarda Cumhurbaşkanı'na hakaret suçu işlediği iddia ediliyordu.İddianamede, şüphelinin ifadesinde bazen parkta oturduğu sırada telefonunu gençlere vererek bir şeyler yazdırdığını, suça konu paylaşımları yapıp yapmadığını hatırlamadığını, suça konu paylaşımları telefonunu verdiği gençlerin yazmış olabileceğini söylediği belirtiliyordu.İddianamede şüphelinin, "Zincirleme şekilde Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçundan 1 yıl 5 aydan 8 yıl 2 aya kadar hapis cezası istemiyle cezalandırılması talep ediliyordu. DHA

‘Türkiye’de 10 kişiden altısısalgın döneminde ortalama 6.6 kilo aldı’

‘Türkiye’de 10 kişiden altısı salgın döneminde ortalama 6.6 kilo aldı’ Türkiye’de toplumun yüzde 60’ının salgın başladığından bu yana ortalama 6.6 kilo aldığı tespit edildi. Bu dönemde ortalama kilo 3.26 arttı. Ipsos, ‘Koronavirüs Salgını ve Toplum’ araştırmasının 49. dönem verilerini paylaştı.Şubat sonunda düzenlenen araştırmada bireylere salgın öncesi ve şu anki kilolarını soruldu.Buna göre, kilo verenlerin oranı çok sınırlı kalırken (yüzde 12), kilosunda değişiklik olmayanların oranı yüzde 28 kaydedildi.Kadınlar arasında kilo alanların oranı (yüzde 65) erkeklere kıyasla (yüzde 54) daha yüksek.SPOR ALIŞKANLIKLARISalgın döneminde beslenme alışkanlıklarının yanı sıra spor alışkanlıkları da değişti.Evden spor, egzersiz yapanların oranı artarken, kısıtlamalar nedeniyle spor salonlarına gidenlerin oranı ciddi derecede azaldı.Son bir hafta içerisinde dışarıda spor yapanların oranı ise yüzde 24 düzeyinde.Her ne kadar toplumda daha sağlıklı beslenme eğilimi artmış olsa da pandemide bireylerin daha az spor yaptığı gerçeği ile karşı karşıya kalındığı tespit edildi.Diken'in aktardığına göre, önümüzdeki dönemde, sadece virüse yakalanan bireylerin değil, pandemi döneminde hareketsiz bir yaşam süren bireylerin de fiziksel sağlıkları üzerindeki araştırmalara daha çok ihtiyaç duyulacağı veriler ışığında ortaya çıktı.BESLENMEEvde daha sık yemek yeme, atıştırmalık tüketme veya daha hareketsiz bir hayat sürmenin etkisi bireylere kilo olarak geri döndü.Vatandaşların yarısından fazlası (yüzde 56) salgın öncesine kıyasla daha sağlıklı beslendiğini ifade ediyor. Daha sağlıksız beslenenlerin ise küçük bir kitleyi oluşturduğunu görüyoruz (yüzde 10). Virüse karşı vücut direncini arttırmak için takviye kullanımı da oldukça yaygın. Bu oran salgın başında yüzde 29 iken, son dönemde yüzde 43’e yükseldi.Araştırmanın online görüşmeler ile 18 yaş üstü İBBS 1 düzeyinde Türkiye temsili 800 birey ile düzenlendiği belirtildi. 19- 24 Mart saha tarihlerini kapsayan araştırmanın istatistiki hata payının yüzde 95 güven aralığında olduğu kaydedildi. cumhuriyet.com.tr

TÜSİAD YİK BaşkanıÖzilhan, ekonomi yönetimini eleştirdi

TÜSİAD YİK Başkanı Özilhan, ekonomi yönetimini eleştirdi TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan, Türk ekonomisinin son günlerdeki durumu ile ilgili açıklamada bulundu. Türk Lirası'nın döviz karşısındaki şiddetli düşüşünün endişe verici seviyede olduğuna dikakt çeken Özilhan, Merkez Bankası Başkanlığındaki ani değişimleri eleştirdi. Özilhan, "Kurumsal yapılarda öngörülebilirlik olmadan plan yapılamaz" dedi. Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Olağan Genel Kurulu, Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı ve Divanı, Yönetim Kurulu, Denetleme Kurulu ve Haysiyet Divanı asil ve yedek üyelerinin seçimini gerçekleştirmek üzere bugün toplandı. Toplantının açılış konuşmasını yapan TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan, Türk ekonomisinin son günlerdeki durumu ile ilgili açıklamada bulundu. Türk Lirası'nın döviz karşısındaki şiddetli düşüşünün endişe verici seviyede olduğuna dikakt çeken Özilhan, Merkez Bankası Başkanlığındaki ani değişimleri eleştirdi. Özilhan, "Kurumsal yapılarda öngörülebilirlik olmadan plan yapılamaz" dedi.  Genel Kurul'da yapılan seçimde  yeniden TÜSİAD YİK Başkanı seçilen Özilhan, "Ortalığın toz duman olduğu, yetki ve sorumlulukların sınırlarının bulanıklaştığı durumlarda karar nasıl alınır? Nereye gittiğimiz konusunda kafamızda bir cevap yoksa plan nasıl yapılır" diye konuştu. Özilhan'ın konuşmasında öne çıkanlar şöyle: Ortalığın toz duman olduğu, yetki ve sorumlulukların sınırlarının bulanıklaştığı durumlarda karar nasıl alınır? Nereye gittiğimiz konusunda kafamızda bir cevap yoksa plan nasıl yapılır? Kurumsal yapıların öngörüldüğü gibi çalışacağı varsayımı olmadan yarın ne olacağı nasıl bilinir? İlan edilmiş olan kurallar yarın değişebilirse, yarına ilişkin kararlar nasıl alınır?" EKONOMİ YÖNETİMİNİ ELEŞTİRDİ "Bildiğiniz gibi 2021, TÜSİAD’ın ellinci kuruluş yıldönümü. 1970’ler, yine bugünlerde olduğu gibi dünyanın ve ülkemizin karmaşık günlerden geçtiği bir dönemdi. 1970 yılında, ülkemizde dış ticaret açığı büyüyüp açığı finanse edecek finansman bulunamayınca IMF’yle bir stand-by anlaşması yapılmış ve TL %67 devalüe olmuştu.  Dünyada üçüncü sanayi devrimi olarak bilinen bilgisayar teknolojilerindeki devrim başlamıştı. Soğuk Savaş ABD ve SSCB arasındaki yarışı hızlandırmıştı. 1971’in Şubat ayında Apollo 14 aya üçüncü kez insanlı iniş yapmış ve ay yüzeyinde bilimsel araştırmalar için çalışmaya başlamıştı. Bundan bir ay sonra Türkiye’de anarşi gerekçesiyle 12 Mart muhtırasıyla demokrasimiz bir darbe daha almıştı. Nisan ayında ise derneğimizin kurucuları Atatürk ilkelerine uygun olarak, Türkiye’nin demokratik ve planlı yollarla kalkınmasına ve Batı uygarlık seviyesine çıkarılmasına yardımcı olmak amacıyla TÜSİAD’ı kurmuştu. TÜSİAD kurulduktan kısa bir süre sonra İkinci Dünya Savaşı’nın ardından inşa edilen küresel finansal mimarideki sorunlar ağırlaşmış ve yaz aylarında Bretton Woods sistemi çökmüştü. Türkiye’nin kişi başına geliri yüksek gelirli ülkelerin beşte biri kadardı.  Elli yılın ardından dönüp bugüne bakalım.  Bugün de küresel ekonomide ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bretton Woods sisteminin çökmesinin ardından kurulan ve kalıcı olacağı düşünülen neo-liberal düzen, 2008 krizinde almış olduğu yaraları sarmaya uğraşıyor. İnsanoğlu şimdi de Mars’a gidiyor. Artık dördüncü sanayi devrimini konuşuyoruz.  Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Soğuk Savaş dönemi kapandı ama adeta yeni bir Soğuk Savaş, bu defa da ABD ve Çin arasında yaşanıyor. 70’lerdekilerden farklı olsa da iç ve dış mihrak söylemleri bugün de gündemde.  Cari açık ve finansman sorunumuz aynen devam ediyor. Daha geçen hafta TL yüzde 10 civarında değer kaybetti. Türkiye’nin kişi başına geliri yüksek gelirli ülkelerin hala beşte biri civarında. Bu özetin de gösterdiği gibi, bugün ile 1970’ler arasında ciddi paralellikler var. Bundan elli sene öncesi gibi bugün de ekonomik ve toplumsal dinamikler bir dönüşümün eşiğinde olduğumuzu düşündürecek biçimde hız kazanmış durumda." "HUKUK DEVLETİ VURGUSU" "Hepimizin bildiği gibi 1970’li yıllar, Türkiye’nin dünya düzenindeki değişimi anlayamadığı, bu değişime ayak uyduramadığı yıllar oldu. Gelişmiş ülke hedefine ulaşmakta zaman kaybedildi. Demokratik hukuk devletine ulaşmak bir yana, bir askeri darbeyle daha karşılaşıldı. Siyaset karşı karşıya kalınan sorunları konuşarak ve uzlaşarak aşma iradesini gösteremedi. Ve en kötüsü de, ülke binlerce canını, özellikle de pırıl pırıl gencini yitirdi.   Sorunların parlamento içinde uzlaşı sağlanarak çözülmesi gereği ve bu konuda sivil topluma da büyük bir görev düştüğü tespiti bugün de bir o kadar doğru. Bu nedenle geçmiş 50 yılda olduğu gibi gelecek 50 yılda da TÜSİAD olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz. 50 yıldan beri savunduğumuz demokratik hukuk devleti, laiklik ve piyasa ekonomisi ilkeleri temelinde yaptığımız tespitleri ve önerileri ülkemizin yöneticileri ve kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz." REFORM PAKETLERİNİ DEĞERLENDİRDİ "Türkiye ekonomisinin kök sorunları neredeyse Cumhuriyetin kuruluşundan beri hep aynı: tasarruf açığı, TL’nin değerinin istikrarı, fiyat istikrarı, yeteri kadar nitelikli istihdam yaratamama, üretim yapısının dönüşümü, kamu harcamalarının ekonomik verimliliği artıracak biçimde kullanılmaması. Bunun için zaman zaman çeşitli reform paketleri açıklanıyor. Sonuncu pakette de gördüğümüz gibi ele alınan reformların hepsi iyi; hepsi yerinde. Ama reformlar uzun ve meşakkatli süreçlerdir. Israrlı uygulama ve sürekli takip gerektirir. Bu yüzden reform süreçleri siyaset ve bürokrasideki değişikliklere karşı hassastır. Reform hevesi zaman içinde azalır ve efor yeniden semptomların tedavisine kayar. Bu nedenle sık sık reform paketleri açıklanır, ama bu paketlerin yapısal sorunları çözmedeki etkisi pek sınırlı olur.   Yüksek faiz oranları tasarruf açığının sonucudur. Tasarrufları artırmazsak, TL’ye güveni tesis edip uzun vadeli dış kaynak çekmezsek, hiçbir faiz indirimi kalıcı olmaz. Nitekim hep böyle oluyor. Faizler, bir tansiyon hastasının tansiyon ilacına verdiği tepki gibi hızla iniyor, ilaç kesilince yeniden çıkıyor. Bu iniş çıkışlar bünyeyi daha da zayıflatıyor. Yatırımcı güveni tesis edilemeyince uzun dönemli yatırım kararları da alınamıyor. Yatırımcı güven ister. Sık sık değişmeyen kurallar ister. Uzun vadeli yatırımın sırrı istikrar ve güvendir. Tasarruf açığının bir cephesi de mali disiplindir. Türkiye kamu kaynaklarını çok iyi kullanmalı ve daha verimli alanlara harcamalı. Lüzumsuz harcamalar yerine her kuruşunu üretime, sanayiye, tarıma, eğitime, bilimsel ve insani gelişmeye ayırmalı. Kamu kaynaklarını harcarken rekabetçi piyasa ilkelerine uygun davranmalı.  Sokaktaki vatandaştan iş insanlarına kadar herkesi ilgilendiren kronik problemimiz TL’nin değerindeki yüksek oynaklıktır. TL’deki değer kaybının bir nedeni döviz geliri üretme kapasitesinin düşüklüğü ise bir diğer nedeni de geleceğe ilişkin belirsizlik ve güvensizliktir. Sorun şiddetlenince rezervlerden döviz satarak TL’nin değerini korumaya çalışmak, ancak kısa süre için işe yarar. Aynı sorunun hep tekrarlamaması için ekonomik yapının dönüşüp döviz gelirlerinin artırılması ve ekonomi yönetiminin güven sağlaması gerekir. Fiyat artışları ile mücadele etmek için fiyat kontrollerinin yetmediğini tecrübeyle biliyoruz.  Kalıcı çözüm üretim kapasitesini artırmak. Şimdi önümüzde kaçırmamamız gereken bir fırsat var. Pandemi ertesinde ticaret zincirlerinde değişim bekleniyor.  Avrupalı şirketlerin tedarik kaynaklarını çeşitlendirmek ve daha yakın coğrafyaya taşımak istemeleri Türkiye’nin önemini daha da artıracak. Bu fırsattan yararlanmak için Türkiye sorunlarını geride bırakıp sanayi ve tarımsal üretim kapasitesiyle hazır hale gelmeli.  Onca reform programlarına, verilen tüm teşviklere rağmen bir türlü halledilemeyen bir başka sorun da yüksek işsizlik. Bir yandan işsizlik çok yüksek; diğer yandan da yeni teknolojiler açısından uygun becerilere sahip çalışan yeterince bulunamıyor. Gençlerimizi donanımlı bir şekilde yetiştiremeyince geriye bir gelecek vadetmeyen kaba ve rutin işler kalıyor. Bunları da gençler doğal olarak beğenmiyor. Kaldı ki bu işler otomasyon ve yapay zeka uygulamaları yüzünden bugün değilse yarın zaten ortadan kalkacak olan işler. Bugünün işsizlik semptomuyla mücadele ederken, yarının işsizliğini önlemek için eğitimin niteliğini uluslararası standartlara yükseltmekten başka çare yok. Bunu yapmazsak kaynaklarımızı niteliksiz işgücünü verimsiz işlerde çalıştırmak için kullanmak durumunda kalacağız. Oysa biz zaten kaynak sıkıntısı çeken bir ülkeyiz. Kıt kaynaklarımızı verimsiz alanlarda çarçur etmemeliyiz.  Yine şimdiye kadar uygulanan tüm teşvik programlarına rağmen bir türlü gerçekleştirilemeyen bir hedef de üretim yapısındaki dönüşüm. Yukarıdaki tüm sorunların arkasındaki ortak sorun ekonomik yapının verimsizliği, döviz kazandıramaması, istihdam yaratamaması, yüksek teknolojili ürün üretememesi." cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter