Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Monday, 11.24.2025, 11:24 AM (GMT)

Search by date: 4/1/2021

Yönetmen Ferit Karahan, "Bizim gerçeğimiz onlar için distopya"

Yönetmen Ferit Karahan, "Bizim gerçeğimiz onlar için distopya" Berlin Film Festivali’nde FIPRESCI Ödülü alan “Okul Tıraşı” adlı filmin yönetmeni Ferit Karahan ile filmin yapım sürecini ve festival macerasını konuştuk. Bu yıl pandemi koşullarıyla uyum halinde düzenlenen Berlin Film Festivali’nde Panorama seçkisinde yarışan “Okul Tıraşı” uluslararası basının beğenisini kazandı ve eleştirmenlerin verdiği FIPRESCI Ödülü’nü aldı. Doğu Anadolu’daki bir yatılı okulda geçen film, hasta bir öğrencinin başına gelenler üzerinden kurguladığı hikâyesini bürokrasi, otorite ve hiyerarşi gibi kavramların damgaladığı toplumsal ilişkilere yönelik eleştirel bir bakışa dönüştürüyor. Filmin yönetmeni Ferit Karahan ile mail üzerinden bir söyleşi yaptık.BENDEN KÜÇÜK PARÇALAR VAR- Okul Tıraşı’nın hikâyesiyle başlayalım mı? Kişisel tarihinizde nasıl bir yeri var bu filmin? Burada anlatılan çocukluğu yaşadınız mı siz de?1993-2000 arası ben de yatılı okulda okudum. O zaman sınav kazanmanız gerekiyordu. Sınavı kazandığımda, biraz da karate filmlerinin etkisinde kalarak karşılaşacağım okulun daha çok bir tapınağa, öğretmenlerin de kung-fu hocalarına benzeyeceğini düşünüyordum. Sizin de gördüğünüz gibi maalesef okul bir tapınağa benzemiyor. Büyük hayal kırıklığına uğramıştım. Sonrasında iki ayrı yatılı okulda altı yıl geçirdim. Yatılı okul bildiğim bir alan ve oraya dair bir film yapmak istemem 2009’a dayanıyor. Küçük parçalar olsa da bu film tamamen kurmaca. İNSANIN SİSTEMLERİ KUSURLU- Filmde hasta olan çocuğun (Memo) başına neler geldiğini bir bilmeceyi çözer gibi çözüyorsunuz. Hatta en sonda jenerikte de bir yapboz mantığını kullanmışsınız. Bir yandan da ortada bir suç ya da kabahat varsa bile onu aslında sistemin içindeki herkese mal ediyorsunuz. Bu anlamda sistemin düzgün işlemesi mümkün mü? İnsanın oluşturduğu bütün sistemler kusurludur. Fakat bu kusuru olabildiğince küçültüp katlanılabilir bir hale getirmek bizim elimizde. Eğer ortada bir kabahat varsa, küçük de olsa, bunda hepimizin sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Jeneriği de öyle tasarladım. Fakat filme konu olan sorunlar biraz da bizim kültürümüzde ve bize ait olan temel sorunlar. Bir eğitim kurumunda bu tür sorunlarla karşılaşıyorsak eğer yaşamın diğer alanlarında daha büyük ve yıkıcı sorunlarla karşılaşırız. Bizim, toplum olarak halletmemiz gereken problem budur. /Archive/2021/4/1/032501904-ferit2-y15-ark.jpgKarahan: Çekim için kar yağmasını beklemek çok sabır istiyor. Aylar sonra bile kâbuslarıma girdi.İTAAT ETMEK VE ETMEMEK- Filmin merkezindeki karakter Yusuf nasıl bir süreçten geçiyor, bu yaşadıklarından çıkardığı hikâye ne onun? Nasıl bir gelecek bekliyor onu?Kısa vadede annesinin dediğini, yani arkadaşlarını boş verip kafasını daha ciddi şeylere verebileceğini ama biraz zaman geçtiğinde onda iz bırakan bir deneyime dönüşeceğini düşünüyorum. Fakat yeterince “itaat” ederse eğer - ki bu deneyim ona fazlasıyla öğretti - bir yerlere de gelebileceğini, etmezse köyünde çoban ya da çiftçi olacağını öngörüyorum. - Filminiz Berlin’de FIPRESCI ödülü aldı. Onun ötesinde size gelen tepkiler nasıldı?İyi tepkiler alıyoruz ve bu beni biraz şaşırtıyor. Filmdeki bize özgü olan bütün olguları anlamaları beklemediğim bir durumdu. Sanırım öykünün yalınlığının bunda etkisi var. Bazıları ise filmin ilk yarım saatini distopya niyetine seyrediyor. Bizim gerçeğimiz onlar için distopya...İZLETEBİLMEK DAHA ZOR- Sizin de dahil olduğunuz Festivaller İstanbul’da programı, sinemacılar açısından nasıl bir işlev görüyor? En büyük zorluğumuz film yapmak değil, onu insanlara izletebilmek. Festivallere de binlerce film başvuru yapılıyor. Onlar bile filmin ilk beş dakikasını izleyip bırakıyor. En büyük sorunumuz uluslararası iletişim. “Okul Tıraşı”nda Festivaller İstanbul’da ile çalıştık. Filmi önce Venedik ve San Sebastian film festivallerine izlettiler. İkisinde de kısa listeye kalınca Berlinale’ye izlettiler. Sonrasında Berlinale’de olalım istedik, çünkü marketi daha büyük. Bu yüzden Festivaller İstanbul’da çok büyük katkı sağladı.  Emrah Kolukısa

Olcay Büyüktaş’aÇocuğunİnsan HaklarıÖdülü

Olcay Büyüktaş’a Çocuğun İnsan Hakları Ödülü Cumhuriyet’in Sorumlu Yazıişleri Müdürü Olcay Büyüktaş, Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Vakfı’nın “Çocuğun İnsan Hakları Ödülü”ne değer görüldü. Büyüktaş, ödüle, koronavirüs pandemisinin çocuk işçiliğinde artışa yol açtığını anlattığı “Okula Değil İşe” ve “Yalnız Gençler Değil Gelecek de Risk Altında” başlıklı haberleri ile değer görüldü. Evrensel gazetesinden Halil Sancar da “Binlerce Çocuğun Hayatı Çalınıyor” başlıklı haberi ile aynı ödülü aldı. Ödül töreni, pandemi koşullarına uygun olarak Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde düzenlendi. Tören, vakfın kurucusu Prof. Dr. Gürhan Fişek’in anısına doğum gününde yapıldı. Törende vakfın çocuk işçiliğine karşı düzenlediği öykü yarışmasının kazananları da ödüllerini aldı. Yarışmaya başvuran 425 öykü ile hazırlanan bir seçkinin 12 Haziran Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü’nde bir kitap olarak yayımlanacağı açıklandı.  cumhuriyet.com.tr

Avrupa Ligi’nde Anadolu Efes ve F.Bahçe Beko ilk sekize girip gurur kaynağımız oldu

Avrupa Ligi’nde Anadolu Efes ve F.Bahçe Beko ilk sekize girip gurur kaynağımız oldu Euroleague’deki temsilcilerimiz Anadolu Efes ve Fenerbahçe Beko ilk sekize girerek gurur kaynağımız oldular. Şimdi sırada Final-Four var. 100 gün kadar önce dibe vuran iki takımımızın, bugün geldiği nokta tek kelimeyle rüya diyebiliriz. Anadolu Efes’in evinde AX Armani Milano’ya kaybettiği, Fenerbahçe Beko’nun Zalgiris Kaunas deplasmanında 37 sayı farkla mağlup olduğu 17 Aralık akşamı, karalar bağladığımız bir geceydi. O gece sonunda Anadolu Efes 7 galibiyet, 8 yenilgi ve -16 averajla 10, Fenerbahçe Beko ise 5 galibiyet, 10 yenilgi ve -120 averajla 15. sıradaydı. Bugün Anadolu Efes, 14 galibiyet, 3 mağlubiyet ve +257 averajla 3, Fenerbahçe ise 15 galibiyet, 2 yenilgi ve +17 averajla 5. sırada. Zoru başaran, olmazı gerçekleştiren iki takımı candan kutluyorum.  ÖNEMLİ HAMLEFenerbahçe Beko, Sırp koç Obradovic’le alışkanlık haline getirdiği Play-Off’ları bu kez Kokoskov’la geleneğe dönüştürmek için önemli bir hamle yaptı. Kokoskov’u çok eleştirmiştim başlarda. Koçun, takımın geri dönüşünde bir o kadar emeği olduğunu söyleyelim. Sarı-Lacivertliler AX Armani Milano ile kalan iki haftada 4. sıra için amansız bir mücadele verecek. Eğer Fenerbahçe Beko, Barcelona ve Real Madrid’le oynayacağı iki maçı da kazanırsa bu hedefe ulaşabilir. Tabii Armani’nin son hafta evinde Anadolu Efes’le oynayacağı maç da bu açıdan büyük önem taşıyor.EFES DAHA AVANTAJLI Anadolu Efes, Real Madrid deplasmanında 25 sayı farkla kazanırken, sezonu ilk 4 sıra içinde bitirmek adına avantaj elde etti. Efes dörtlü final için Fenerbahçe’ye göre daha şanslı durumda. Kadroları üst seviyede. Fenerbahçe’de bir iki oyuncu yeri geliyor 40 dakikaya yakın oynuyor. Gönlüm iki takımın Final-Four’a kalmasından yana. Yalnız iki takımımızın Play-Off’ta eşleşme ihtimali var. Umarım birbirleriyle eşleşmezler. Dörtlü final Almanya’nın Köln kentinde oynanacak. Minimum seyirci olabilir. Böyle olması halinde vatandaşlarımız maçlara ilgi göstereceklerdir. Efesimiz ve Fenerbahçemiz burada final yaparsa tadına doyum olmaz. Hilmi Türkay

G.Saray, F.Bahçe’nin 1959öncesişampiyonluklar talebine, TFF’ye sunduğu bu dilekçeyle itiraz etti

G.Saray, F.Bahçe’nin 1959 öncesi şampiyonluklar talebine, TFF’ye sunduğu bu dilekçeyle itiraz etti Fenerbahçe’nin 1959 yılı öncesindeki şampiyonlukların geçerli sayılması için Türkiye Futbol Federasyonu’na (TFF) yaptığı başvuruya itiraz eden Galatasaray Kulubü’nün sunduğu dilekçede çarpıcı detaylar yer alıyor. Başkan Mustafa Cengiz ve yönetici Yusuf Günay imzalı 7 sayfalık belgede, Sarı-Kırmızılı kulüp, “62 yıldır uygulanmakta olan Milli Lig sistemini kişisel hesaplar için yetki, şekil, usul, sebep, konu ve amaç bakımından hukuka aykırı bir şekilde değiştirilmesi talebinde bulunmak, sadece evrensel hukuk kurallarına değil, aynı zamanda Türk sporunun gelişmesine de engel olmaya yönelik nafile bir çabadır” ifadelerine yer verdi. ‘BİR SEZONDA İKİ ŞAMPİYON OLMAZ’ Galatasaray’ın TFF’ye sunduğu itiraz dilekçesinde, Türkiye Futbol Birinciliği ile Milli Küme organizasyonlarının 7 sezon boyunca, (1940, 1941, 1944, 1945, 1946, 1947, 1950) aynı anda düzenlendiğini; Fenerbahçe’nin bahsedilen sezonlarda aynı takvim yılı içinde düzenlenen iki farklı turnuva için iki farklı şampiyon talebinde bulunduğuna vurgu yapılıp “Söz konusu 7 sezonda 14 şampiyon ilan edilmesi gibi akıl ve izandan uzak bir talepte bulunulmuştur” ifadesi kullanıldı. ‘TAHKİM GEÇMİŞTE REDDETTİ’ - Sarı-Kırmızılıların itiraz dilekçesinde öne çıkan görüşleri şöyle: - TFF bu konuya ilişkin daha önce de bir incelemede bulunmuş, Fenerbahçe’nin aynı konulu ve aynı talepli başvurusu hakkında ret kararı vermiştir. Daha önce verilmiş olan Tahkim Kurulu kararı kesindir. - Gençlik ve Spor Bakanlığı, 2014 yılında, Milli Küme ve Türkiye Futbol Birinciliği şampiyonlarının Türkiye şampiyonu olarak kabul edilemeyeceğini açıklamıştır. ‘ULUSAL DEĞİL LOKAL TURNUVA’ Milli Küme kesinlikle ulusal bir organizasyon değildir; bir sezon dışında yalnızca 3 şehirden (İstanbul, Ankara, İzmir) bazı takımların katılabildiği lokal turnuvadır. Lokal turnuvayı kazanarak “Türkiye Ligi Şampiyonu” unvanının elde edilmesi talimat ve yönetmeliklere aykırılık oluşturacaktır. ‘TÜRKİYE KUPASI GİBİ’ Türkiye Futbol Birinciliği, lig usulüne tabi olmayıp, eleme sistemi ile oynanan, bugünkü Türkiye Kupası’na tekabül eden bir organizasyondur. Bugün Süper Lig’e denk gösterilmesi mümkün değildir. Türkiye Futbol Birinciliği şampiyonluklarının yıldız sistemine dahil edilmesi, aynı eleme sistemiyle oynanan Türkiye Kupası şampiyonluklarının da yıldız sistemine dahil edilmesi taleplerini doğuracaktır.GÜNAY VE ŞABANOĞLU KONUŞACAK Galatasaray Başkan Yardımcısı Yusuf Günay ile tarihçi Melih Şabanoğlu, bugün saat 15.00’te GS TV’de 1959 öncesi şampiyonluklarla ilgili açıklamalar yapacak.  ELMAS’IN EKİBİNİN ‘TARİHİ’ DESTEĞİ Başkan adayı Burak Elmas’ın yönetim listesinde olan ve konuyla ilgili tarihi bilgi ile belgeleri ortaya koyan Mehmet Şenol, yapılacak çalışma için Galatasaray’a katkıya hazır olduğunu, Mustafa Cengiz’e mektupla bildirdi. Cumhur Önder Arslan

Ramazan’da sadece‘paket servis’vermeşartı, yeme-içme sektöründe büyük kaygıyarattı

Ramazan’da sadece ‘paket servis’ verme şartı, yeme-içme sektöründe büyük kaygı yarattı Büyük gelir kaybı beklediklerini dile getiren TÜRES Başkanı Ramazan Bingöl, “Ramazan ayı bizim yıllık kazancımızın büyük bir bölümünü oluşturuyordu” dedi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, salgın kapsamında yüksek riskli illerde hafta sonu sokağa çıkma yasaklarına cumartesi gününün yeniden eklendiğini ve Ramazan ayı boyunca yeme-içme sektöründeki bütün mekânların yalnızca paket servis hizmeti verebileceğini açıklaması bu kesimin temsilcilerinin tepkilerine neden oldu. Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Bingöl, Ramazan ayında uygulanacak yasakların sektöre tahmini maliyetinin 20 milyar TL’yi bulacağını vurgulayarak “Ramazan ayı bizim yıllık kazancımızın büyük bir bölümünü oluşturuyor. Bütün yıl kötü geçse bile Ramazan ayında büyük bir toparlanma yaşanırdı ancak şimdi yaşanamayacak” dedi.Hatırlanacağı gibi sektör, salgın kapsamındaki 7 ay süren ilk kapanma döneminde 33 milyar TL kayba uğramıştı. Yaşadıkları sorunların çözümü için faizsiz kredi taleplerinin olduğunu hatırlatan Bingöl, kısa çalışma ödeneğinin de sona ermesi ile birlikte istihdam kayıplarının önüne geçilebilmesi için sektöre özel yeni destekler verilmesinin şart olduğunu belirtti ve şöyle devam etti: “SSK primlerinin alınmaması ve KDV’nin düşürülmesi de bizim taleplerimiz arasındaydı. Bu taleplerimizin dikkate alınmış olması bizi sevindirdi, şimdi faizsiz kredi desteğinin de çalışmalarını yürütüyoruz.” Beyoğlu Esnaf Dayanışması adına konuşan Zorbey Çelik ise yasaklar dönem dönem gevşetilse de bar, taverna, diskotek ruhsatları olan mekânların bir yıldır hiç açılmadığını belirtti ve kira desteği de dahil birçok desteğin alkollü mekân sahiplerine verilmediğini dile getirdi.‘BİZE AMBARGO VAR’Kira desteğinin koşulları arasında Esnaf ve Zanaatkarlar Odası’na kayıtlı olma şartı olduğuna atıf yapan Çelik, İstanbul Ticaret Odası’na kayıtlı olan birçok esnafın kira desteğinden faydalanamadığını dile getirdi ve şu noktalara dikkati çekti: “Kira desteği alsak da bir işe yaramazdı zaten ama onu bile alamadık. Bunun yanında her yıl ödediğimiz alkol ruhsatı vergisini, bu yıl hiç kullanmamamıza rağmen, yine ödemek zorundayız. Üstelik de zamlı olarak ödeyeceğiz. Geçen yıl 1800 TL’ye aldığımız TAPDK ruhsatını bir yıl boyunca hiç kullanamadığımız halde bu yıl 2400 TL’ye yenilemek zorundayız. Ayrıca esnafımız konuşmaya bile korkuyor, gazetelere röportaj veren insanların ruhsatlarını iptal ediyorlar, mekânlarını taciz ediyorlar. Burada adı koyulmamış bir ambargo var.”İFLASA SÜRÜKLENDİTürkiye’deki KOBİ’lerin durumu İngiliz Financial Times gazetesinde de tartışılıyor. Bu gazetede yer alan habere göre, Türkiye’de sayıları 3.2 milyona ulaşan KOBİ’lerin toplamda 107 milyar dolar borcu var ve bu işletmelerin birçoğu borçlarını ödeyemeyerek iflasa sürüklendi. Gazete ayrıca, resmi kayıtlara göre 2020’de 120 bin esnafın iflas başvurusunda bulunduğunu, çok daha fazlasının ödeme gücü olmadığı için hukuki süreci başlatamasa da dükkânını kapattığını aktardı. Ali Can Polat

Bakırköy Belediyesiİşçileri, anayasal haklarıolan toplusözleşme için mücadele ediyor

Bakırköy Belediyesi İşçileri, anayasal hakları olan toplusözleşme için mücadele ediyor DİSK Genel-İş Avrupa Yakası 2 No’lu Şube üyesi Bakırköy Belediyesi işçileri, yetki tespitine itiraz eden belediye yönetiminin toplusözleşme yapmamak için süreci uzatmasına tepki gösterdi. Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda eylem yapan işçiler anayasal hakları olan toplusözleşmelerinin yapılmasını ve keyfi olarak işten atılan işçilerin geri alınmasını istedi."2018'DEN BU YANA YETKİ BELGESİ İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ"Eylem yapan işçiler adına konuşan Şube Mali Sekreteri Süreyya Doğan, “Bakırköy Belediyesi yönetimi 2018 nisan ayından bu yana, sırasıyla BYUAŞ, MAKRİKÖY ve BAK-PER şeklinde şirket değişikliğine gitmiş ve bu yapılan şirket değişikliğine karşı sendikamız Çalışma Bakanlığı’ndan yetki tespiti almıştır. Alınan yetki tespitlerine itiraz eden belediye yönetimi, toplusözleşme yapmamak için süreci uzatmaktadır. 24 Mart 2021 Çarşamba günü gerçekleşen mahkemede belediye yönetimi tekrar itiraz ederek davayı uzatmıştır” dedi. cumhuriyet.com.tr

Emekçiye ek zam yok!

Emekçiye ek zam yok! Kamu Personeli Danışma Kurulu (KPDK) toplantısında bütün memur konfederasyonları ek zam isterken iktidarın talebi görmezden geldiği öğrenildi. Sağlık çalışanları için Covid -19’un illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı olarak kabul edilmesi taleplerine ise Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un, “Evde hastalananlar var, nasıl meslek hastalığı kabul edelim” karşılığını verdiği belirtildi.  Toplantıda önce çıkan noktalar şöyle:- Bütün konfederasyonlar geçen yıl için yüzde 4+4, bu yıl için de yüzde 3+3 olan zam oranlarının enflasyon karşısında eridiğine dikkat çekerek seyyanan zam talep etti. Ancak Selçuk konfederasyonların ek zam talebi konusunda herhangi bir şey söylemedi. - KESK Mali Sekreteri Elif Çuhadar, Covid -19’un sağlık emekçileri için illiyet bağı aranmadan meslek hastalığı olarak kabul edilmesini istedi. Selçuk ise “illiyet bağı” kurulan her talebin kabul edildiğini, yasada da bu yönde bir düzenleme olduğunu söyledi.- 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Yasası’nda değişiklik yapılması, grevli toplusözleşme hakkı tanınması konusunda da talepler dile getirildi. Ancak bu konuda da iktidardan bir yanıt alınamadı.- Bütün konfederasyonlar objektif olmadığı ve torpile kapı açtığı gerekçesiyle mülakat sistemine karşı çıktı. Mülakatın kaldırılmasını istedi. Selçuk ise mülakatın gerekli olduğunu, daha nesnel ve objetif olması konusunda çalışma yapılabileceğini dile getirdi. Mustafa Çakır

Yurtiçi Kargo’da sendika düşmanlığımahkemeyle tescillendi

Yurtiçi Kargo’da sendika düşmanlığı mahkemeyle tescillendi Sendikal haklarını kullanan işçilere yönelik tehditlerle istifa kâğıtları imzalatmaktan, onlarca sendika üyesini işten çıkarmaktan ve anayasal haklarını çiğnemekten geri durmayan Yurtiçi Kargo işvereninin sendika karşıtı tutumu, mahkeme kararıyla tescillendi. Tümtis’ten yapılan açıklamaya göre sendikanın örgütlenme çalışması yaptığı Yurtiçi Kargo’da 60’tan fazla üye işten çıkarıldı. İşten çıkarılanlar için işe iade davaları açıldı.Yurtiçi Kargo işçisi olmasına rağmen muvazaalı olarak alt işveren Turan Kargo’da sigortalı gösterilirken işten çıkarılan Veysel Dönmez hakkında, İstanbul 28. İş Mahkemesi’nde işe iade davası açıldı.İstanbul 28. İş Mahkemesi’nde 30 Mart’ta görülen duruşmada mahkeme, Dönmez’in “sendikal nedenle” işten çıkarıldığına, asıl işveren olan Yurtiçi Kargo’da işe iadesine, işe başlatması ya da başlatmaması şartına bağlı olmaksızın bir yıllık brüt ücreti tutarında sendikal tazminata ve 4 aya kadar boşta geçen süre ücretinin ödenmesine hükmetti.KURAL İSTEMİYORLARKararı değerlendiren Tümtis Başkanı Kenan Öztürk, “Yurtiçi Kargo’da işverenin baskı ve tehditlerine rağmen işçiler sendikamıza üye olmaya devam etmektedirler. Yurtiçi Kargo’da baskı, hak ihlali ve hukuksuz uygulamalar mahkemenin bu kararıyla birlikte bir kez daha belgelenmiş oldu” dedi.Yurtiçi Kargo’da işçilerin fazla mesai ücreti almadan günde 12-14 saat çalıştığını belirten Öztürk, “Yurtiçi Kargo, kuralsız, esnek çalışma ile işçileri sendikal haklardan mahrum bırakarak sömürü koşulları altında çalıştırmak istiyor. Bu uygulamaları ile işçileri yalnızlaştırıp tek başına, işverenin karşısında güçsüz, güvencesiz ve örgütsüz bırakmak istiyor. Yurtiçi Kargo, haksız ve hukuksuz yöntemlerden, işçilere baskı yapmaktan, işçilerin haklarını çiğnemekten vazgeçmeli; onlara emeklerinin karşılığını vermeli, en temel ve demokratik hakkı olan sendikalaşma hakkına saygı göstermelidir” diye konuştu. cumhuriyet.com.tr

CHP Genel Başkan YardımcısıAhmet Akın, "EPDK,şirketlere elektrik kıyağıyaptı"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, "EPDK, şirketlere elektrik kıyağı yaptı" Enerji Piyasası Denetleme Kurulu (EPDK) 1 Nisan 2021 tarihi itibarıyla uygulanacak kararına göre meskenlerde birim kilovatsaat bedeli binde 23 oranında azalırken birim kilovatsaat başına ödenen dağıtım bedeli binde 40 arttı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, EPDK’nin yeni tarifesinden özel şirketlere çifte kıyak çıktığını, vatandaşın ise unutulduğunu dile getirerek, “Birim fiyatında yapılan indirimin neredeyse iki katı tutarında dağıtım bedeli arttı. Vatandaşın ödeyeceği fatura değişmeyecek ancak faturadan özel dağıtım şirketlerine ayrılan pay artacak. Halka indirim yok, şirketlere kıyak var” dedi. EPDK’nin söz konusu kararında EÜAŞ’nin aktif enerji toptan satış tarifesinde yapılan düzenlemeyi eleştiren Akın, “Elektrik dağıtım şirketleri ile görevli tedarik şirketlerine satılacak elektriğin fiyatı yüzde 17.48 oranında indirildi. Buna göre şirketler devletten daha ucuza elektrik alarak bunu vatandaşa dağıtacak. İktidar, vatandaşı değil şirketleri kolluyor. Düzenlemeyle hem şirketlerin kasasına giren dağıtım bedelini artırdılar hem de şirketlere satılan elektriğin birim fiyatını düşürdüler. Şirketlere çifte kıyak yaptılar” dedi. Erdem Sevgi

Tapu tahsis belgesini iptal edip yaşlıkadının evini satan Fatih Belediyesi, mahkeme kararınıtanımadı

Tapu tahsis belgesini iptal edip yaşlı kadının evini satan Fatih Belediyesi, mahkeme kararını tanımadı Fatih Belediyesi’nin 75 yaşındaki kadın ve ailesinin oturduğu eve “taşınmazın sit alanında kalması nedeniyle tapu tahsis belgesinin geçersiz olduğu” iddiasıyla el koydu. Tapu tahsis belgesini iptal eden belediye, evi Fatih’te pastaneleri olan H.B.A’ya sattı. Mahkeme, tapu tahsis belgesinin geçersiz olduğuna dair işlemin iptali için açılan davayı reddederken taşınmazın satış işlemini usule aykırı bularak iptal etti. Belediyenin yargı kararlarını tanımadığını söyleyen ailenin avukatı Deniz Özen, “Belediye mahkeme kararına rağmen taşınmazı müvekkillere teslim etmedi” dedi. Erbay Balcı, 1968 yılında İstanbul Fatih’e gelerek bir ev inşa etti. Aile 1984 yılında çıkan imar affı ile ön tapu belgesi anlamına gelen, tapu tahsis belgesi aldı. Belge verildikten 11 yıl sonra, 1995’te taşınmazın da bulunduğu alan sit alanı ilan edilse de aile 34 yıl boyunca sorunsuz şekilde yaşamaya devam etti. Hatta 2018 yılında çıkarılan imar affı ile yapı kayıt belgesi de alındı.Ancak 2019’un nisan ayında AKP’li Fatih Belediyesi aileye “taşınmazın SİT alanında kalması nedeniyle tapu tahsis belgesinin geçersiz olduğu”nu bildirdi. Tapu tahsis belgesini iptal eden belediye, taşınmazı başka birine sattı. Yine aynı yıl farklı bir tebligat ile de, “taşınmazın yan parsel sahibine satılmış olması nedeni ile on beş gün içinde tahliye edilmesi gerektiği” tebliğ edildi. Eve yağan tebligatlardan yılan aile, evi terk ederek kiraya çıkmak zorunda kaldı.MAHKEME İPTAL ETTİVârislerden Tuğba Balcı satış işlemine ilişkin, “Biz yapı kayıt belgesi alır almaz hemen satış işlemini gerçekleştirdiler. Satış yapılan kişiye önceden söz verildiği anlaşılıyor. Fatih’te pastaneleri bulunan H.B.A isimli kişi bağlantılarını kullanarak yasal olmayan şekilde evimizi aldı” iddialarında bulundu.Erbay Balcı’nın ölümünün ardından 75 yaşındaki eşi Hatice Balcı ve çocukları konuyu yargıya taşıdı. Mahkeme, tapu tahsis belgesinin geçersiz olduğuna dair işlemin iptali için açılan davayı reddederken, taşınmazın satış işlemini usule aykırı bularak iptal etti. Satış işleminin iptal edilmiş olması nedeniyle tahliye işleminin de iptal edilmesine karar verildi.MAHKEMENİN KARARINA RAĞMEN İADE EDİLMEDİBelediyenin mahkeme kararlarını tanımadığını söyleyen ailenin avukatı Deniz Özen, “Taşınmazın mülkiyeti, satışı yapılan bitişik parsel sahibinden çıkıp tekrar belediyeye dönmüş ve tahliye işlemi hukuka aykırı hale gelmiş oldu. Biz de imar barışı kapsamında alınmış olan bir yapı kayıt belgesi bulunduğundan ve geçerliliğini koruduğundan, belediyeye taşınmazın tarafımıza teslim edilmesi için yazılı başvuru yaptık. Buna rağmen taşınmaz müvekkillere teslim edilmedi. Teslim edilmemenin de ötesinde, şu anda binaya birkaç işçi yerleştirildiği ve önünde dozer beklediği duyumunu aldık” şeklinde konuştu. BELEDİYEDEN AÇIKLAMASatışı doğrulayan Fatih Belediyesi, taşınmazın nüfuzlu bir kişiye satıldığı iddialarını reddederek hukuka aykırı bir işlem olmadığını öne sürdü. Belediyenin basın danışmanlığından gazetemize yapılan açıklamada, “tevhit şartı” nedeniyle satışın bu kişiye yapıldığı belirtilerek, “Satışın iptaliyle alakalı mahkeme kararına itiraz edilmiş olup hukuki süreç devam etmektedir” denildi. Tuğba Özer

Yasakların ramazanıbeklemesini eleştiren TTB: Yoğun bakım yüzde 80’i aştı

Yasakların ramazanı beklemesini eleştiren TTB: Yoğun bakım yüzde 80’i aştı Türkiye’de koronavirüs risk haritasının kırmızıya dönmesiyle günlük vakalar 40 bine yaklaştı. Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, iktidarın açıkladığı yeni tedbirleri Cumhuriyet’e değerlendirdi. Hükümetin koronavirüs tedbirleri için ramazan ayını beklemesine ve teravih namazının toplu halde kılınmasına izin verilmesine ilişkin “Bir yasak başlayacaksa bunun için ramazanı beklemeye gerek yok. Tedbirin şimdiden alınması lazım. Kongrelerde ve diğer uygulamalarda gördüğümüz gibi dini de kendi lehlerine uygulamak için kullanıyorlar. Sadece ramazanda yapılacaksa bu, ülkemizin laiklik ilkesine de aykırı bir durum. Burada başka niyetler var. Kendi öngördükleri yaşamı topluma dayatma çabası var. Bu pandemiyle mücadele değil” dedi.YATAKLAR DOLUYORAnkara Tabip Odası da şehirdeki bazı ASM’lerde iki gündür aşı tedariki sorunu yaşandığını aktardı. Aile hekimlerinin “aşıla” programına giremediği, aşılar bittiği için de yurttaşların duruma tepki gösterdiği belirtildi. Ayrıca Ankara Şehir Hastanesi’nde yoğun bakım doluluk oranının yüzde 80’i aştığı kaydedildi.Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın AKP kongrelerine ilişkin “Bu konuyu gündemde tutmanın kimseye faydasının olmadığı kanaatindeyim” demesini eleştiren Ökten, “Bu kongreler sonucu ülke kıpkırmızı oldu. Bu gündemde tutulması gereken bir konu. Siz bunları yaptıkça ülke pandemiden kurtulamayacak. İktidar yanlış yapmıştır, bu yanlışı kabul etmelidir” dedi. Bilim Kurulu’na da seslenen Ökten, “Bilim Kurulu da mutlaka önerilerde bulunuyordur ama sözleri dinlenmiyorsa kendi konumlarını gözden geçirmeleri gerek. Yoksa yaptıkları her şeyde ‘Bilim Kurulu tavsiyesiydi’ diyecekler. Ortada ciddi anlamda bir yönetememe durumu var” ifadelerini kullandı. l ANKARA Sarp Sağkal / Sefa Uyar

Hukukçular, AYM’nin HDP iddianamesini iade kararınıdeğerlendirdi

Hukukçular, AYM’nin HDP iddianamesini iade kararını değerlendirdi Anayasa Mahkemesi (AYM) raportörü, Halkların Demokratik Partisi'ne (HDP) açılan kapatma davasının iddianamesinin iadesine karar verdi. Türk Ceza Hukuku Derneği Başkan Yardımcısı Kazım Yiğit Akalın, Anayasa Mahkemesi’nin, HDP’nin kapatılması için hazırlanan iddianameyi oybirliği ile reddetmesiyle “iddianamenin aceleye geldiğinin anlaşıldığını” söyledi. Hukukçu Bülent Yücetürk ise incelemede, bir iddianamede olması gereken niteliklere bakıldığını ve buna göre karar verildiğini vurgulayarak, iade kararının, iddianameyi eleştirenlerin haklı olduklarını gösterdiğini belirtti.AYM, usul eksiklikleri nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin tarafından hazırlanan iddianameyi, oybirliği ile iade etti. Cumhuriyet’e konuşan Akalın, “Aceleye geldiğinin kesin olduğu anlaşılıyor. Raportörün ‘iade edilsin’ görüşünden bir gün sonra iade edildi. Bu kadar kısa incelemeyle bile eksikliklerin ortaya çıkabildiği anlaşılıyor. Derin bir incelemeye ihtiyaç duyulmamış” dedi. İddianamede, eski HDP’li Ahmet Şık’a yönelik beraatla sonuçlanan Odatv kumpas davasının, yaşamını yitirenlere ilişkin soruşturmaların da yer aldığını belirten Akalın, AYM üyeleri arasında, farklı dönemlerde atandıkları için 8’e 7’lik bir ayrılık olduğu yönünde görüşlerin basında yer aldığını anımsattı. Akalın, buna karşın bu kararın oybirliği ile çıkmasına ilişkin “İhlal bakımından verilmiş birçok kararda oyçokluğu görebiliyoruz. Bu husus üzerinde oybirliği çıkması ise iddianamenin ne kadar özensiz olduğunu başka bir tescili” diye konuştu. Gara operasyonu dışında, iddianamenin konusunu oluşturan hususların çoğunun yıllar öncesinin eylemleri olduğunu aktaran Akalın, “Bugüne kadar durup bir kesimin ‘kapatılsın, siyasi yasak gelsin’ demesinden sonra, çok kısa bir zaman içerisinde bir iddianame çıkarsa, AYM de böyle tokat gibi çarpabiliyor. Yerel mahkemeler düzeyinde de iade edilen iddianameler, savcılar için üzüntü vericidir. Bu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olunca ayrı bir dikkat çekiyor” dedi.‘SAVCI BECEREMEDİ’Hukukçu Bülent Yücetürk de “HDP’nin kapatılmasını isteyen MHP’nin tavrından sonra alelacele bir iddianame hazırlandı. AYM’nin değerlendirmesine göre bir iddianame vasfında bir belge değilmiş. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bu noktada bir iddianame düzenlemesini bile becerememiştir” ifadelerini kullandı. Bu konunun, siyasi mesaj verme amaçlı “danışıklı dövüş olabileceğini” de söyleyen Yücetürk, “İktidar kanadı, HDP’nin kapatılmasından sonra istenilen sonuçları göremediği için bundan vazgeçerek mesaj vermiş olabilir. Bu bir ihtimal” ifadelerini kullandı. Sefa Uyar




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter