Pandemide nüks etti; 70’inde ilk kez antidepresan kullananlar var
Duygularını bastırarak stres ve öfkesini belli etmeyen kişilerde görülen örtülü, bir diğer adıyla ‘maskeli depresyonun’ kansere davetiye çıkardığını belirten Pskiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişi gerektiğinde hayır demeli. Bunları bastırdıkça karşımıza iç hastalıkları şeklinde çıkıyor†dedi. Prof. Dr. Tarhan, koronavirüs nedeniyle birçok psikolojik hastalığın nüks ettiğini söyleyerek, 70 yaşında hayatında ilk kez antidepresan kullanmak zorunda kalan kişilerin olduğunu belirtti.
Örtülü yani maskeli depresyon diye bir hastalığın olduÄŸunu anlatan Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu rahatsızlığın kanser hücrelerini harekete geçirdiÄŸini belirtti. Klinik tanıda atipik depresyon olarak da geçen hastalık hakkında bilgi veren Pskiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Burada kiÅŸi depresyonda olduÄŸunu bilmiyor ama depresyonun bütün belirtilerini yaşıyor. Özellikle depresyonu bedensel olarak yaşıyor. Bu kiÅŸiler sorsanız ‘benim bir sorunum yok, hayatta zevk alıyorum’ diyecek. Bu kiÅŸiler duygularını bastırdığı için stres ve öfkelerini hiç belli etmiyorlar. Bu kiÅŸi kızıyor mu, kızmıyor mu bilmiyorsunuz. Ama içinden müthiÅŸ kızıyor, beyni savaşı gibi çalışıyor ama bu durumu hiç dışarıya belli etmiyor. KiÅŸinin yüzü gülüyor. Ama dışarıya karşı neÅŸeli rolü oynuyor. Arka planda ise beyninde müthiÅŸ stres var†diye konuÅŸtu."BAÄžIÅžIKLIK Ä°YÄ° ÇALIÅžMAYINCA VÃœCUDA GELEN DÜŞMANLARI GÖRMÃœYOR"Bu kiÅŸilerde beynin stres hormonu salgıladığı anda omuz, boyun, bel ve sırt kaslarının kasıldığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, hastalığa giden yolun oluÅŸumunu şöyle anlattı:“Beyin savaÅŸ ve kaç tepkisi içine giriyor. Damar direnci artıyor, o an tansiyon yükseliyor. KiÅŸi ben rahatım bir ÅŸeyi yok dese de tansiyonu yüksek çıkabiliyor. Ä°ÅŸte bu kiÅŸinin örtülü stresi var. EÄŸer bu durum uzun sürüyorsa vücuttaki tüm enerji kaynakları kana pompalanıyor. Kan ÅŸekeri ve kan yaÄŸları yükseliyor. Stres devamlı devam ettiÄŸinde bağışıklık sistemini bastırıyor. Bağışıklık iyi çalışmayınca vücuda gelen düşmanları görmüyor. Hatta bazı durumlarda vücuda hatalı protein üretiyor, beyni yabancı doku gibi görmeye baÅŸlıyor. Bağışıklık sistemi antikor geliÅŸtirdiÄŸinden çeÅŸitli hastalıklar bu ÅŸekilde ortaya çıkıyor. Bağışıklık sistemi çok fazla baskılandığında vücutta uyuyan kanser hücreleri harekete geçiyor. Bunlar tümörü oluÅŸturup 3 milimetrelik büyüklüğe geldiÄŸinde ise bu tümör kiÅŸide artık ölçülebilir hale geliyor.â€/Archive%5C2021%5C2%5C7%5C114317840-pandemide-nuks-etti-70inde-ilk-kez-antidepresan-kullananlar-var_2.jpg"70 YAÅžINDA Ä°LK KEZ ANTÄ°DEPRESAN KULLANAN HASTAMIZ VAR"Koronavirüs salgını nedeniyle insanların evlerine kapandığını bazı hastalıkların bu dönemde nüks ettiÄŸini anlatan Prof. Dr. Tarhan, “70 yaşında olup hayatında ilk kez antidepresan kullanmak zorunda olan hastalarımız oldu. Uzun süredir kendini dengede tutan bazı psikolojik hastalıklar koronavirüs nedeniyle nüks etti. Koronavirüs ÅŸu anda yaÅŸamsal travma olarak hastalıkları baÅŸlatan olay. Kontrol edilemeyen stres insana zarar veriyor. Kontrol edilebilen stres insana zarar vermez. KiÅŸiyi uyanık tutar ve çalıştırır. O nedenle kontrol edilebilen stresten korkmamak gerekir. Öfkeyi ne bastırmak ne dışa vurmak, öfkeyi öğütmek gerekiyor. Öfkeye bir itfaiyeci tavrıyla yaklaÅŸmak gerekiyor. Ä°tfaiyeci ne yapar? Önce yangını söndürür, sonra soÄŸutur ardından ise bu yangının sebebini araÅŸtırır. KiÅŸi bu yaklaşımla kendisini neyin öfkelendirdiÄŸini sorgulamalı. SakinleÅŸtikten sonra kendisini öfkelendiren bu konuya çözüm üretmeli. KiÅŸi gerektiÄŸinde “hayır†demeli. Bizler hayır deme becerisini çalışıyoruz. Bunları bastırdıkça karşımıza iç hastalıkları ÅŸeklinde çıkıyor. O nedenle kiÅŸi hayır deme becerisini öğrenmeli†uyarısında bulundu.
DHA
Dünyayı koronavirüse karşı uyarmaya çalışan Çinli Doktor Li Wenliang'ın ölüm yıldönümü
Salgının ilk günlerinde, koronavirüs konusunda alarm zillerini çalmaya çalıştığı için kahraman olarak anılan Çinli doktor Li Wenliang'ın Covid-19'dan ölümünün üzerinden tam bir yıl geçti.
/Archive/2021/2/7/121641888-dunyayi-koronaviruse-karsi-uyarmaya-calisan-cinli-doktor-li-wenliangin-olum-yildonumu_1.jpgSalgının ilk günlerinde, koronavirüs konusunda alarm zillerini çalmaya çalıştığı için kahraman olarak anılan Çinli doktor Li Wenliang'ın Covid-19'dan ölümünün üzerinden tam bir yıl geçti.Geçen yıl ocak ayında, Wuhan kentinde çalıştığı ve tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybettiği doğrulanmıştı.34 yaşındaki Dr. Li Aralık 2019'un sonlarında, çalışma arkadaşlarına bir mesaj göndermeye çalışmıştı. Üç gün sonra polis kendisini ziyaret edip, durmasını istedi. Daha sonra bir hastadan virüs kaptığına inanılan hastanedeki işine geri döndü. Ölümünden önce en az üç hafta hastanede yattı.Geçen yılın ocak ayında Dr. Li hastane yatağından sosyal paylaşım sitesi Weibo'da hikayesini anlattı. Mesaj "Herkese Merhaba, ben Li Wenligang, Wulan Merkez Hastanesi'nde bir göz uzmanıyım" diye başlıyordu. Salgının ilk haftalarında Wuhan'daki yerel makamların tavrını gösteren bir paylaşımdı.Dr. Li Aralık ayında, 2003'de küresel bir salgına yol açan Sars'a benzediğini düşündüğü yedi vakayla karşılaştığında, koronavirüs salgınının merkez üssünde çalışıyordu. Vakaların Wuhan'daki Huanan Deniz Ürünleri Pazarı'ndan geldiği düşünülüyordu ve hastalar çalıştığı hastanede karantinadaydı.30 Aralık 2019'da bir sohbet grubundaki doktor arkadaşlarına mesaj yollayıp, salgın konusunda uyardı ve enfeksiyondan kaçınmaları için koruyucu kıyafetler giymelerini söyledi.Dr. Li'nin o zaman bilmediğiyse, keşfedilenin dünyanın geri kalanını yıkıp geçecek tamamen yeni bir koronvirüs olduğuydu.Dört gün sonra Kamu Güvenliği Bürosu'na çağrıldı ve bir mektup imzalaması söylendi. Mektupta "sosyal düzeni ciddi şekilde bozan yanlış ifadelerde bulunmakla" suçlanıyordu."Seni kati olarak uyarıyoruz: Böyle bir küstahlıkla inatlaşırsan ve bu yasadışı faaliyete devam edersen adaletin önüne çıkartılacaksın, anlaşıldı mı?" yazıyordu. Altında da Dr. Li'nin el yazısıyla "Evet, anlıyorum" yazılmıştı.Dr. Li polisin "dedikodu yaymakla" suçladığı sekiz kişiden biriydi.Ocak 2019'un sonunda, Dr. Li mektubun bir kopyasını Weibo'da paylaştı ve neler olduğunu anlattı. Bu arada yerel makamlar kendisinden özür dilemişti ama bu çok geç gelen bir özürdü.Ocak ayının ilk birkaç haftasında Wuhan'daki yetkililer, sadece enfekte olmuş hayvanlarla temas edenlerin virüsü kapabileceği ve insandan insana bulaşma olmadığında ısrarlıydı. Şimdiyse bunun çok yanlış olduğunu biliyoruz. Sonuç olarak, doktorları enfeksiyondan korumak için herhangi bir şey yapılmadı.Ama polisin gelmesinden sadece birkaç hafta sonra glakom hastası bir kadını tedavi ediyordu. Kadının yeni koronavirüsü taşıdığını bilmiyordu.Dr. Li Weibo'da yaptığı paylaşımda 10 Ocak'ta öksürmeye başladığını, ertesi günse ateşinin çıktığını, iki gün sonra da hastaneye yatırıldığını anlatıyordu. Anne ve babası da hasta olmuş, hastaneye kaldırılmışlardı.10 gün sonra, 20 Ocak'ta Çin salgını bir acil durum ilan etti, Dünya Sağlık Örgütü ise iki ay sonra pandemi ilanı yaptı.O zamanlar testler de pek güvenilir değildi. Dr. Li birkaç kez testlerinin negatif çıktığını söylüyordu.30 Haziran'da yaptığı paylaşımdaysa "Bugün nükleik asit testi pozitif çıktı. Nihayet teşhis konuldu" demişti. Paylaşımı çok da şaşırtıcı olmayan bir şekilde binlerce yorum ve destek almıştı.Bir kullanıcı "Dr. Li Wenliang bir kahraman" diyordu ve hikayesinin ülkesinin geleceği için kaygı yarattığını söylüyordu."Gelecekte doktorlar bulaşıcı bir hastalık bulduklarında, erken uyarıda bulunmaktan daha da korkacaklar. Daha güvenli bir kamu güvenliği ortamı için on milyonlarca Li Wenliang gerek."Ama Dr. Li 7 Şubat'ta hayatını kaybetti. 34 yaşındaydı.Dr. Li'nin ölümünün ardından Weibo'da bir öfke ve yas dalgası vardı.Bir yorumda "Şu anda ne hissettiğinizi unutmayın. Bu öfkeyi unutmayın. Bunun yeniden olmasına izin vermemeliyiz" deniliyordu.Çin makamları tepkilerle başa çıkmaya çalışırken, bu yorumların bir çoğu sansürlendi. Ancak ilerleyen haftalar ve aylarda, Çin'in doktorun yasını tutması gerekliliğini kabul etmiş gibi göründüler. Bir yıl sonra, Dr. Li'nin ilk paylaşımının altında, bir milyondan fazla yorum var.Ve milyonlarca kişi, Dr. Li'yi biraz olsun tanıyabilmek için sosyal medya hesabını ziyaret etti. Bir çocuk babası Dr. Li'nin ikinci çocuğu yoldaydı. Kızarmış tavuk ve pembe dizileri seviyordu.İnsanlar şimdi, doktorun sayfasını, günaydın demek, hava durumu hakkında bilgi vermek ya da isim vermeden kişisel yaşamlarındaki gelişmeleri anlatmak için ziyaret ediyor.Bir yorumcu "Günaydın Dr. Li. Yarın İngilizce sınavım var. Umarım iyi not alırım" diyor. Bir diğeri kendisini içinde bulduğu aşk üçgeninden ya da depresyonla mücadelelerinden bahsediyor.Bir yıl sonra Çin virüsü kontrol altına almayı başarırken, sayfasındaki yorumlar daha iyimser.Wuhan'da yaşam normale yakın bir düzeye geldi. Ama dünyanın geri kalanını ne kadar değiştireceğini hiç tahmin edemezdi.Katkıda bulunan: Yvette Tan.
BBC Türkçe
Kuyumcular, hafta sonu kısıtlamasına denk gelen Sevgililer Günü'ne özel izin bekliyor
İstanbul Kuyumcular Odası (İKO) Başkanı Mustafa Atayık, tüketici alışveriş eğilimlerinin, halkın özel günlerdeki hediye alışverişini genelde son günlerde, hatta son saatlerde yaptığını gösterdiğini belirterek, "Bu kapsamda kuyumcular gibi hediye alışverişinde öne çıkan sektörler için 13 Şubat Cumartesi günü ve 14 Şubat Pazar günü için Ankara'dan gelebilecek son dakika izin kararı meslektaşlarımızı fazlasıyla sevindirecektir." dedi.
/Archive/2021/2/7/112945397-kuyumcu.jpgAtayık, yaptığı açıklamada, Sevgililer Günü başta olmak üzere özel günler ve zaman dilimlerinin, kuyumculuk sektörünün yıllık ticaret hacminin yüzde 25-30'unu kapsadığını bildirdi.Özellikle Sevgililer Günü nedeniyle 1 hafta-10 gün öncesinde piyasada alışveriş hareketliliğinin başladığını ifade eden Atayık, bu nedenle 14 Şubat tarihinin, kuyumcular için çok büyük önem taşıdığını vurguladı.Üreticilerin ve perakende mağazaların, bu yıl da Sevgililer Günü için aylar öncesinden "salgın yokmuş gibi" en yeni, güncel ve her bütçeye uygun takıları vitrine dizmek için yoğun bir çalışma içerisine girdiğini aktaran Atayık, şunları kaydetti:"Özellikle bu zor günlerde sevdiklerimizi, değerini nesiller boyu koruyan hediyelerle mutlu etmek daha önemli hale geldi. Kuyumcu markalarımız da her özel gün öncesinde olduğu gibi reklam kampanyalarıyla talep oluşturmak için çaba harcıyor. Yılbaşı alışverişinin beklentilerin çok altında kalması Sevgililer Günü'nü kuyumcularımız için daha önemli hale getirdi. Salgın nedeniyle tarihinin en kötü yılını geçiren ve yılbaşı alışverişinde de istediği ticari hacmini yakalamayan sektörümüz için 14 Şubat Sevgililer Günü, piyasaların hareketlenmesi için önemli bir fırsat sunuyor. Kuyumcular, bu nedenle dört gözle 14 Şubat tarihinden ticari anlamda çok büyük beklentiler içerisine girdi. Altın fiyatlarında kasım ayından beri süren düşüş trendi, Sevgililer Günü alışverişiyle ilgili olumlu beklentileri destekliyor.""12 ŞUBAT'TA HAREKETLİLİĞİN ZİRVE NOKTASINA ULAŞMASINI ÖNGÖRÜYORUZ"Mustafa Atayık, kuyumcuları düşündüren tek konunun, bu yıl 14 Şubat Sevgililer Günü'nün hafta sonu kısıtlamalarının olduğu pazar gününe denk gelmesi olduğunu belirterek, "Tüketici alışveriş eğilimleri de gösteriyor ki halkımız, özel günlerdeki hediye alışverişini genelde son günlerde, hatta son saatlerde yapıyor. Bu kapsamda kuyumcular gibi hediye alışverişinde öne çıkan sektörler için 13 Şubat Cumartesi günü ve 14 Şubat Pazar günü için Ankara'dan gelebilecek son dakika izin kararı meslektaşlarımızı fazlasıyla sevindirecektir. Böyle bir karar, salgının etkisini gösterdiği 2020 yılında iç ve dış piyasadaki kısıtlamalar ve fuarların yapılmaması nedeniyle ellerinde 5 milyar doları aşkın stok bulunduran kuyumcu meslektaşlarımız için nefes alma imkanı verecektir." diye konuştu. Kısıtlamaların olduğu hafta sonlarında marketler ve fırınların açık olduğunu anımsatan Atayık, "Özel izinle vatandaşlarımız da yürüyüş mesafesindeki mahalle kuyumcusuna giderek hem alışverişe katkı sağlayabilir hem de sevdiklerini mutlu edebilir." dedi. Atayık, bu yıl kuyumcu mağazalarında kısıtlamalar nedeniyle alışveriş trafiğinin 13-14 Şubat yerine 11-12 Şubat'ta yoğunlaşmasını beklediklerini ifade ederek, "Özellikle 12 Şubat Cuma günü altın takı ve mücevher alışverişinde hareketliliğin zirve noktasına ulaşmasını öngörüyoruz. Kuyumcular olarak sevgililer için alışveriş bayramını 12 Şubat Cuma günü kutlayacağız." değerlendirmesinde bulundu. "FİYATI 700 İLA 3 BİN TL ARASINDAKİ ALTIN ÜRÜNLERİ TERCİH EDİYOR"İKO Başkanı Atayık, kuyumcuların, her bütçeye uygun zengin takı seçenekleriyle müşterilerini beklediğini belirterek, Sevgililer Günü'nde verilebilecek en doğru hediyenin, bütçesi ve boyutu ne olursa olsun, asla eskimediği ve nesilden nesile geçtiği için bir mücevher olduğunu savundu.Sevgililer Günü dolayısıyla altın takı, pırlantalı mücevher, incili takı, gümüş takı ve gümüş eşya kategorilerinde en çok ilgi çeken ürün konseptleri ve modellere ilişkin Atayık, şunları kaydetti:"Altın takı grubunda, piyasada hafif ve çıtır tabir edilen hayalet kolyeler, yüzük, küpe, bileklik, zincirli kolyeler, altın toplu kolyeler talep görüyor. Bu kategoride hediyelik takılar, 700 ila 3 bin TL fiyatları arasında değişiyor. Pırlantalı ürün kategorisinde tektaş ve beştaş yüzükler, tüm özel günlerin yanı sıra Sevgililer Günü'nde de en çok talep edilen konsept olmayı sürdürüyor. 2020'de olduğu gibi bu yıl da fantezi kesim pırlanta taşlı baget yüzük, küpe ve kolye mücevherler çok popüler. Pırlantalı ürün grubunda müşteriler, daha çok 1.000 ila 4 bin TL fiyat aralığındaki takıları tercih ediyor. Bütçesine göre daha ekonomik, ancak zarif takılar isteyen müşterilerin tercihlerinden biri de gümüş takılar. 150 ila 1.000 TL fiyat aralığında ağırlıklı olarak zirkon taşlı kolye uçları ve küpe modelleri ilgi çekiyor."Atayık, inci kategorisinde ise daha çok küçük incilerin kullanıldığı, hafif, modern, zarif ürünlerin, sıra incilerin dizildiği gerdanlıkların, inci zincirli kolyeler ve incili yüzüklerin tercih edildiğini, 1.000 ila 2 bin 500 TL aralığında bir bütçeyle bu incili takıları satın almanın mümkün olduğunu bildirdi. Sevgililer Günü'nde biraz klasiğin dışına çıkmak isteyenlere Kapalıçarşı'nın tarihi hanları olan Büyük Yeni Han, Kalcılar Han ve Pastırmacı Han'daki gümüş eşya modellerini öneren Atayık, "Bu tarihi hanlarda yüzyıllardır geleneksel yöntemleri kullanarak gümüşü sanata çeviren ustaların elinden çıkan gümüş eşya modellerinden seçerek sevdiklerine yıllarca saklayabileceği bu benzersiz eserlerle sürpriz yapabilirler. 40 ila 700 TL fiyat aralığında küçük, büyük boy aynalar, ayna-tarak fırça seti, gül ve kartvizitlik gibi ürünlerden alabilirler." diye konuştu. "SEVGİLİLER GÜNÜ'NDEN TİCARİ HAREKETLİLİK ANLAMINDA ÇOK UMUTLUYUZ"Mustafa Atayık, altın fiyatlarındaki düşüş eğiliminin satışlara yüzde 5-10 oranında olumlu yansıyacağına inandıklarını, bunun ilk pozitif etkisinin de Sevgililer Günü alışverişinde görülebileceğini ifade etti.Kuyumcular olarak bu yıl Sevgililer Günü'nden ticari hareketlilik anlamında çok umutlu olduklarını dile getiren Atayık, Sevgililer Günü öncesinde tüketicilere şu tavsiyelerde bulundu: "Satın aldıkları mücevherin kalitesini ve tüm özelliklerini doğru şekilde analiz ettirip çok makul fiyatlarla uluslararası geçerli laboratuvar sertifikasına sahip olmak isteyen vatandaşlarımızı Odamız bünyesinde bulunan GLT Laboratuvarı'mıza bekliyoruz. 2016 yılında Kalkınma Bakanlığı ve İstanbul Kalkınma Ajansı desteğiyle İKO bünyesinde hayata geçirdiğimiz Türkiye Gemoloji Laboratuvarı (GLT), yerli ve milli bir kurum olarak pırlanta, renkli taşlar ve mücevher alanında artan uluslararası geçerlilikte sertifikasyon ihtiyacını karşılamak üzere hizmet veriyor."
AA
İzmir Tabip Odası Başkanı Çamlı: "Aşılama bu hızla en az 3 yıl sürer"
Türkiye'de 14 Ocak'ta başlayan aşılama süreciyle ilgili İzmir Tabip Odası Başkanı Lüfti Çamlı'dan dikkat çeken bir çıkış geldi. Sağlık Bakanlığı verilerine göre şimdiye kadar 2 milyon 599 bin kişi aşılanırken, Çamlı, "Orantılarsak bir ay içerisinde en iyi ihtimalle 4 milyon kişi aşılanacak. Bunun ikinci dozları var. Toplumsal bağışıklık için 65 milyon kişinin aşılanması gerek. Bu aşılama hızıyla toplumsal bağışıklığın sağlanması en az 3 yıl sürer" dedi.
İzmir Tabip Odası Başkanı Çamlı, "Aşı pandemiyle mücadelenin en önemli silahlarından biri. Aşılama süreci sayın bakanımızın ilk açıklamasına göre 11 Aralık'ta başlayacaktı. Ancak aşılama 14 Ocak'ta başlanabildi. Yaklaşık 20 günde 2 milyon 500 bin kişi aşılandı. Orantıladığımız zaman bir ay içerisinde en iyi ihtimalle 4 milyon kişi aşılanacak. Bunun ikinci dozları var. Toplumsal bağışıklık için en az 120-130 milyon doza ihtiyaç var. Yani nüfusun 65 milyonunu aşılarsak, iki doz ihtiyaç olacağından 130 milyon gerek. Siz ayda 4 milyon yaparsanız yılda 48 milyon doz yapar. 130 milyona ulaşmak 3 yıl falan sürer. Dolayısıyla bu hızla erken dönemde toplumsal bağışıklık sağlamak mümkün değil" dedi."AŞILAR YETERİNCE HIZLI GELMİYOR"Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın ilk dönemlerde günde 1 buçuk milyon aşılamadan bahsettiğini söyleyen Çamlı, "Biz 20 günde 2 buçuk milyon doz aşıladık ki bunun da yaklaşık bir milyona yakını sağlık çalışanı. Sağlık çalışanları bulundukları kurumlarda çok hızlı aşılandılar. Vatandaş aşılanmasına geçince hız daha da düştü. Bu 2 buçuk milyonun 1 milyonu 4-5 günde yapıldı. Sonrası çok daha ağır ilerledi. İlçe sağlık müdürlüklerinden aile sağlık merkezlerine aşı ulaşımında sıkıntı var. Aşılar yeterince hızlı gelmiyor" diye konuştu."VATANDAŞTA AŞI OLAMAYACAĞIM KAYGISI VAR"Çamlı şöyle devam etti:"Toplumsal bağışıklık için gerekli 130 milyon dozun 50 milyonunun Çin'den sipariş edildiğini biliyoruz. Kalan 70-80 milyonun ne zaman, nasıl temin edileceği belli değil. Bununla ilgili detayların şeffaf bir şekilde paylaşılmasını istiyoruz. Görüşmeler de durumda varsa anlaşmalar. Tüm bunların şeffaf şekilde paylaşılmasını istiyoruz. Vatandaşta bir tedirginlik var. Aşı olamayacağım kaygısı var. Şu ana kadar sipariş edildiği söylenen 50 milyon doz 25 milyon vatandaşa karşılık gelecek. Geri kalanlar için ne yapılacak. Bu sorunun cevaplanması gerek."
ANKA
Quentin Tarantino 'Joker' filmindeki Talk Show sahnesini analiz etti
Quentin Tarantino, Todd Phillips’in "Joker" filmindeki talk-show sahnesini analiz etti. Tarantino, sahnenin izleyicilerin beklentisini alt üst edici olduğunu söyledi.
Yönetmen Edgar Wright, Empire Magazine’in podcast programında Quentin Tarantino ile üç saatlik bir sohbet gerçekleştirdi. İki yönetmen filmler, kendi filmleri ve sinemaya gitme deneyimleri gibi birçok konudan bahsetti./Archive/2021/2/7/114256122-joker.jpgTarantino podcast'te Todd Phillips‘in 2019 yapımı Joker filminden bahsederek filmin climax sahnesi ile ilgili görüşlerini paylaştıFilmloverss'ın aktardığına göre, Tarantino, Joaquin Phoenix‘in En İyi Erkek Oyuncu Oscarı ödülünü aldığı 2019 yapımı "Joker" filmi hakkında övgüyle bahsederken sinemanın beklentileri alt üst edişine değindi. Mevzu bahis ise sinemada insanların şiddetli, üzüntü verici ve tedirgin sahnelere gülüyor oluşu. Beklentilerin tersine bir etki uyandırma konusunda Tarantino, "Joker" filminde sevdiği noktaları paylaştı. Tarantino, "Joker"in finalindeki talk-show sahnesinin bu alanda bir etki uyandırdığını söyledi./Archive/2021/2/7/114438043-jj2.jpg'YÖNETMEN, BEKLENTİYİ ALT ÜST EDİYOR'Söz konusu sahnede Arthur, Robert De Niro‘nun canlandırdığı Murray Franklin’in programına konuk oluyordu. Konuşmaların sonunda iğneleyici sözleri ile giderek niyetini belli eden Arthur, silahını çekerek konukları ve programcıları şok eden hamlesini yapıyordu. Tarantino "Bu merakla beklemenin ötesinde bir şey. İzleyiciler hayran kalmış bir şekilde odaklanmışlardır. Eğer bunu bir uçakta izleseydiniz, yayın platformunda ya da DVD’de izleseydiniz, filmi izlememiş olurdunuz" diyerek sahneyi sinemada izlemenin yarattığı etkiyi vurguluyor.Tarantino "Yönetmen, izleyicilerin beklentisini alt üst ediyor çünkü Joker tam bir deli. Robert De Niro’nun talk-show karakteri filmin kötü kahramanı değil. Aşağılık herifin teki gibi görünüyor. Ama David Letterman’dan daha aşağılık değil. Yalnızca aşağılık komedyenin biri."Tarantino, Murray Franklin’in ölmeyi hak etmediğini ancak izleyicilerin Joker’den onu öldürmek istediğini söyledi."Eğer Joker onu öldürmeseydi, sinirlenebilirdiniz. İşte bu beklentiyi alt üst etmenin en büyük hâli. Seyirciyi bir deli gibi düşünmeye ve normalde asla istemeyecekleri bir şey istemeye teşvik ettiler. Öldürmesini istemediklerini söylediklerinde yalan söylüyorlar, çünkü istediler!†ifadelerini kullanan Tarantino, Todd Phillips’in climax sahnesi ile izleyicinin duygu ve düşüncelerini başarılı bir şekilde kontrol ettiğini vurgulamış oldu.
cumhuriyet.com.tr
Toprak’a müjde bu kez Toscana’dan!
“Toprak†filminin ABD’de başlayan ödül kazanma yolculuğu İtalya’dan gelen bir haberle devam etti.
Toscana bölgesinde 7’ncisi düzenlenen Montelupo Fiorentino Uluslararası Film Festivali kapsamında “Toprakâ€Ä±n yönetmeni Sevgi, tam otuz ikinci ödülünü kazandı. Çok büyük bir baÅŸarı, ama biraz da buruk, pandemi nedeniyle Sevgi, orada olamadı, ödülünü ÅŸimdilik kucaklayamadı. Canlı canlı deÄŸil, sanal gerçeklik dünyasında duydu alkışları. Festivalde “Toprak†filminin gösterimi 28 Ocak’ta yapılmıştı. Sonuçlar da 3 Åžubat’ta açıklandı ve “Toprak†filminin yapımcı, yönetmen ve senaristi Sevgi Hirschhöuser’in bağımsız film festivali kapsamında en iyi film ödülünü kazandığı belirtildi. EÅŸi görüntü yönetmeni Chris Hirschhöuser ile Almanya’da çalışmalarını sürdüren Sevgi Hirschhöuser’le yaptığımız görüşmede, yeni filminin hazırlıkları içinde olduÄŸunu öğrendik. Sevgi, uzun metraj çekeceÄŸi yeni filmi için yine memleketi Antalya’yı düşündüğünü ama mekân arayışı içinde olduÄŸunu ifade etti. Yönetmen Sevgi Hirschhöuser, pandemi nedeniyle gecikmeli ve açıklandıkça gelen ödüllerden mutluluk duyduÄŸunu ancak artık yeni filmine odaklandığını da vurguladı. Genç yönetmen, yeni filminin senaryosunu da yine kendisi yazdığını ve bu hazırlıkların heyecanı içinde olduÄŸunu da paylaÅŸtı.
Emel Seçen
Mustafa Yazıcıoğlu, Türkiye’de de bir stüdyo kurmaya hazırlanıyor
ABD’de iki stüdyosu bulunan film müziği bestecisi Mustafa Yazıcıoğlu, Türkiye’de de bir stüdyo kurmaya hazırlanıyor. Sanatçı, stüdyo için “diğer sanatçıların ve eğitim almak isteyen öğrencilerin de katılım gösterip ayrıcalıklı hissedebileceği bir yapı olacak†diyor.
ABD’de, Hollywood’da 15 yıldır film ve dizilere müzik besteleyen Mustafa YazıcıoÄŸlu, bu deneyimini artık Türkiye’ye de taşıyarak kariyerine devam etme kararı aldı. Film müziÄŸi çalışmalarına Amerika’da baÅŸlayan ve kariyerini Los Angeles’ta sürdüren YazıcıoÄŸlu, ilk deneyimini 2005 yılında yönetmenliÄŸini “Yüzüklerin Efendisi†üçlemesinin yönetmeni Peter Jackson’un yaptığı “King Kong†filmindeki asistanlığı ile yaÅŸadı. Türkiye’deki ilk uzun metraj film çalışmasını ise 2010 yılında yönetmenliÄŸini Ahmet Faik Akıncı’nın “Kubilay†filmi ile yaptı. KonuÅŸtuÄŸumuz YazıcıoÄŸlu, müzik eÄŸitimine 6 yaşında piyano dersleriyle baÅŸladığını dile getirerek etkileyici eÄŸitim dönemini ÅŸu sözlerle anlattı: “15 yaşıma kadar klasik piyano repertuvarı çaldım. Daha sonra bestelenmiÅŸ müzikleri çalmanın beni tatmin etmediÄŸine karar verdim. 15 yaşımda Prof. Dr. Elsner Barteleo ile bestecilik, kompozisyon ve orkestrasyon çalışmaya baÅŸladım. Ä°lk bestelerimi solo piyano için bestelemeye baÅŸladım. Lise dönemimde Feyza Sönmezöz ile piyano çalışmaya devam ederken Prof. Dr. Server Acim ile kompozisyon, armoni ve orkestrasyon çalışmaya devam ettim. Prof. Dr. Server Acim ile çalışırken kendisinin ilk tiyatro müziÄŸi çalışmalarına da tanıklık ettim.†Sonrasında ise bir “film müziÄŸi bestecisi†olmaya karar veriÅŸini “Görüntü ve müziÄŸin büyülü dünyası beni içine almıştı†sözleriyle ifade eden sanatçı, “ÇocukluÄŸumun kült filmi ‘GeleceÄŸe Dönüş’ üçlemesindeki Alan Sylvestri imzalı film müziklerini dinledikten sonra film müziÄŸi besteleme isteÄŸimin asıl oluÅŸmaya baÅŸladığı ve tutkuya dönüştüğü dönemdir†dedi. YazıcıoÄŸlu’nun aklını çelen film müziÄŸi besteleme düşüncesi üniversite boyunca peÅŸini bırakmamış. Kısa süren Ä°stanbul Teknik Ãœniversitesi eÄŸitiminden sonra Yıldız Teknik Ãœniversitesi’ne geçmiÅŸ. Bu sırada Türkiye’de devamlı film müziÄŸi besteciliÄŸiyle ilgili eÄŸitim programlarını araÅŸtırmış ancak istediÄŸi sonucu alamamış. Sektörden tanınmış film müziÄŸi bestecilerinin çevrimiçi seminerlerine katıldıktan sonra ise hayatının asıl serüveninin baÅŸladığını dile getiren YazıcıoÄŸlu, Berklee Collage Of Music Film Scoring bölümüne kabul edilmiÅŸ.‘MUTANT’ DÄ°ZÄ°SÄ°YLE TANINDISonrasında ise kariyer basamaklarını tırmanma sırası geliyor. “2014 yılında Mutant dizi müziklerini yaptığım dönem, yaptığım ürünün en rahat ve fazla duyulduÄŸu dönemdi†diyen YazıcıoÄŸlu şöyle anlatıyor: “Dizi kadar dizinin müzikleri de fenomen oldu. Günümüzde bile YouTube ve diÄŸer dijital platformlarda en fazla dinlenen müziklerim arasında zirvede yer alıyor. Bence asıl mesele duyurabilmek. Bu güne kadar çok ilgilenmedim bu konuyla ama 10 yıl önce yaptığım ve kimsenin duymadığı bir çalışmam bile tesadüfen de olsa duyulduÄŸunda çok olumlu tepkiler alıyor. Bunu bir artı olarak görüyorum.â€RAP’ÇİLERE ALTYAPI...Kendisini “Film MüziÄŸi Bestecisi†olarak tanımlayan YazıcıoÄŸlu, diÄŸer aktif bir ÅŸekilde çalıştığı alanları, “Bir film, dizi, belgesel vb. projelere müzik yazma dışında bir sanatçıya ÅŸarkı besteleyip vermek, sanatçının kendi ÅŸarkısına aranje yapmak da diÄŸer faaliyet alanlarım. En büyük tutkularımdan biri de özellikle Amerika’daki West Coast Rap ve Hiphop sektöründe yer alan sanatçılara beat denilen altyapıları çok yaptım ve hâlâ en büyük tutkumdur beat yapmak. Yeni dönemde baÅŸta piyano olmak üzere çaldığım diÄŸer enstrümanlarla da performans videoları çekip bunları hem albüm hem de video konser konsepti ile yayımlamayı düşünüyoruz†sözleriyle dile getiriyor. Sanatçı, projelerden bağımsız olarak albüm ve ÅŸarkı çalışmalarına da imza attığını belirtiyor.‘AMACIM ROL MODEL OLMAK’Mustafa YazıcıoÄŸlu’nun “Film MüziÄŸi Teknikleri†isimli bir de kitabı var. Bu alanı daha bilinir ve ulaşılabilir bir hale getirmek için çabaladığını söyleyen sanatçı, “Bireysel amacım genç kuÅŸak için rol model olmak ve sektörde bir ilk olmasıydı, bunu gerçekleÅŸtirdim. Åžu an ise hedefim bunu olabildiÄŸi kadar çok insana ulaÅŸtırmak. Şöyle bir gerçek var ki artık herkes bir iÅŸ yapmanın yanında o iÅŸin nasıl bir hayatın kapısını açacağını merak etmeye baÅŸladı. En kaba tabirle güzel yaÅŸam gördükleri zaman geri planında ne olduÄŸunu pek sorgulamadan ben de yaparsam böyle yaÅŸarım fikri ağır basıyor. Tamam kabul hadi öyle yapalım. Ama arka planını çok dolu tutarak. Bireysel yaÅŸantımı göz önünde tutmaktan hiç hoÅŸlanmam normalde. Ama bu baÅŸkalarının yanlışa düşmesine mani olacaksa bir miktar fedakârlık yapabilirim. Bunu mu yaÅŸamak istiyorsun? YaÅŸarsın tabii. Ama önce benim geçtiÄŸim yollardan geç, gel yanıma yaÅŸayalım demeyi daha doÄŸru bulmaya baÅŸladım†diyor.
Orhun Atmış
Salgın, ABD-Çin eşitlenmesini iki yıl öne çekecek
Euler Hermes ekonomistleri, dünyanın ekonomik ağırlık merkezini (DEAM) hesapladı ve Covid-19 salgının etkilerine dikkati çekti.
Buna göre, DEAM’ın doğuya doğru kayması 2020-2024 arasında, Covid-19 krizinden önce aynı dönem için öngörülen uzun vadeli büyüme ortalamalarına kıyasla 1.4 kat hızlanacak. Hatırlanacağı gibi, gelişmiş ekonomiler 2000’de küresel GSYH’nin yüzde 80’ini temsil ederken, bu oran 2019’da yüzde 60’a geriledi. 20 puanlık düşüşün 8’ini Asya-Pasifik kaptı. Yine rapora göre Çin, salgın sürecinde dünyada göreceli olarak kazanan durumunda. Çin’in GSYH’si, gelişmiş ekonomilere göre ve kriz öncesi izlediği uzun vadeli büyüme eğrisine kıyasla iki yıl önde gidiyor. Çin ve ABD’nin GSYH’lerinin 2030 yılında eşitlenmesi bekleniyor. Covid-19 krizinden önce bu eşitlenmenin 2032’de gerçekleşeceği öngörülüyordu.‘PAYDAŞ KAPİTALİZMİ’ UZUN VADELİMcKinsey’in “Paydaş Kapitalizmi†raporuna göre, liderlerin, yalnızca hissedarlara değil aynı zamanda müşterilerine, tedarikçilerine, çalışanlarına ve topluma hizmeti misyon edinmesi gerekiyor. Bunun uygulanması da iki nedenden dolayı şart.Birincisi; şirketlerin bu konudaki taahhütleri, kamuoyu tarafından takip edilip ölçülebiliyor. Sözlerin yerine getirilmemesi, olumsuzluklara yol açabiliyor. İkincisi paydaş kapitalizmini uygulayan şirketlerin uzun vadede daha iyi performans gösterdiğine dair her geçen gün sayıları artan kanıtlar bulunuyor.
cumhuriyet.com.tr
Hazine’nin net borçlanması ile bütçe açığı arasında 69 milyar TL fark var
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nden Prof. Dr. Aziz Konukman, 2020 yılı “Kamu Borç Yönetimi Raporu†ile bütçe sonuçları arasındaki çelişkilere dikkati çekti.
Bu rapora göre, net borçlanmanın 241.8 milyar TL olduÄŸunu, bunun sonradan yükseltilen 309 milyar TL’lik limitin altında kaldığını belirten Konukman, “241.8 milyar liralık net borçlanma, 172.7 milyar liralık 2020 fiili bütçe açığını 69.1 milyar TL aşıyor. Oysa bütçe açığının finansmanı dışında borçlanma yapılmaması gerekiyor. 2018 dışında 2017’den bu yana her seferinde bütçe açığının üzerinde net borçlanma yapılmış. O zaman aradaki fark nasıl finanse edilmiÅŸ? Ä°ÅŸin içinde bir katakulli var ama nasıl†diye sordu.MUHALEFET SORMALIBütçe açığının finansmanı dışında net borçlanmaya gidilmesinin yasal olarak mümkün olmadığını belirten Konukman, ÅŸunları söyledi: “Benzer durum 2017 ve 2019 yılları için de söz konusu oldu. 2017’de açığı aÅŸan net borçlanma 5.7 milyar TL idi. Bu rakam 2019’da ise 32.4 milyardı. 2018’de ise net borçlanma tutarı bütçe açığının 12.6 milyar altında kaldı. O zaman bütçe açığı net borçlanmanın dışında hangi araçla finanse edildi? Muhalefet bu ciddi sorunu Meclis’e taşıyarak meclis araÅŸtırması için çaba sarf etmelidir.â€Â 69.1 milyar TL’nin “2020 net borçlanma-fiili bütçe açığı farkı†olduÄŸuna dikkati çeken ve Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın revize edilen rakama atıfla “2020 bütçe açığımız, hedeflenen 239.2 milyar liranın altında 172.7 milyar lira olarak gerçekleÅŸti ve 66.5 milyar lira tasarruf saÄŸladık†iddiasını hatırlatan Konukman, bu konuda da ÅŸu deÄŸerlendirmeyi yaptı:KÄ°MLERE AKTARILDI?“2020’de 66.5 milyar TL tasarruf yapıldığıyla övünülürken, gerçekleÅŸen açığın üzerinde 69.1 milyarlık bir net borçlanmaya niye gidildi? Bu sorunun yanıtı mutlaka verilmelidir. Bu 69.1 milyar TL kimlere aktarıldı sorusuna mutlaka yanıt verilmelidir. Madem tasarruf yapıldı, o zaman ihtiyaç yok iken niye ekstra net borçlanmaya gidildi? 2020 bütçe açığı gerçekleÅŸme tahmini 239.2 milyar iken borçlanma limitinin 309 milyara çıkartılması ayrıca düşündürücü.â€
Mustafa Çakır
Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi’nin içerisinde ayrı bir başkanlık oluşturuldu
Faiz yerine kâr payı esasına dayalı katılım finansın geliştirilmesi için kararname ile kurulan başkanlık yeni finansal araçları sisteme kazandıracak.
CumhurbaÅŸkanlığı, faiz yerine kâr payı esasına dayalı “katılım finansın†geliÅŸtirilmesi için CumhurbaÅŸkanlığı Finans Ofisi içerisinde ayrı bir baÅŸkanlık kurdu. BaÅŸkanlık, katılım finans alanında yeni finansal araçların sisteme kazandırılması için çalışma yapacak. Kararname deÄŸiÅŸikliÄŸi ile ayrıca inÅŸaatı devam eden Ä°stanbul Finans Merkezi, cumhurbaÅŸkanının belirlediÄŸi hedefler doÄŸrultusunda geliÅŸtirilecek. CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan faize karşı olduÄŸunu birçok kez dile getirdi. ErdoÄŸan, Merkez Bankası tarafından yapılan faiz artışlarına da karşı çıkıyor. Resmi Gazete’de dün yayımlanan CumhurbaÅŸkanlığı kararnamesi ile daha önce yayımlanmış olan kararnamede dikkat çeken deÄŸiÅŸiklikler yapıldı. CumhurbaÅŸkanlığı Finans Ofisi’nin hizmet birimleri ve görevleri yeniden düzenlendi.STRATEJÄ° BELÄ°RLEYECEKOfis içerisindeki, “Finansal Strateji ve Koordinasyon Dairesi BaÅŸkanlığıâ€, “Katılım Finans Dairesi BaÅŸkanlığı†olarak deÄŸiÅŸtirildi. Bu baÅŸkanlık cumhurbaÅŸkanı tarafından belirlenen politikalar doÄŸrultusunda, katılım finans alanında stratejiler geliÅŸtirecek, bu stratejiler kapsamında alınan kararların ilgili kamu kurum ve kuruluÅŸları nezdinde uygulanmasını izleyecek ve sonuçlarını cumhurbaÅŸkanına raporlayacak. Katılım finansın geliÅŸtirilmesi amacıyla kamu kurum ve kuruluÅŸları, özel sektör, üniversiteler ve sivil toplum örgütleri arasında iÅŸbirliÄŸini artıracak, koordinasyonu saÄŸlayacak. Katılım finansın geliÅŸtirilmesi ve katılım finansa yönelik farkındalığın artırılması amacıyla ulusal ve uluslararası faaliyetler gerçekleÅŸtirecek. Katılım finans alanında yeni finansal araçların sisteme kazandırılması, finansal ürün geliÅŸtirilmesi ve çeÅŸitliliÄŸin artırılmasına yönelik çalışma yapacak.FÄ°NANS MERKEZÄ° İÇİN GÖREVKararname ile Ä°stanbul Finans Merkezi Dairesi BaÅŸkanlığı’nın görevleri de yeniden düzenlendi. BaÅŸkanlık, Ä°stanbul’un küresel bir finans merkezi olmasını saÄŸlayacak strateji ve politikalar geliÅŸtirmenin yanı sıra bu kapsamla ilgili kamu kurum ve kuruluÅŸlarını koordine ederek strateji ve politikaların uygulanmasını da saÄŸlayacak.
Mustafa Çakır
Cumhuriyet düşmanını anan devlet erkânının başındaki Çiftçi, İskilipli’nin izinde
TBB Başkan Yardımcısı Özbek, ADD Başkanı Altınışık ve Memleket Hareketi lideri İnce, işgalcilerin işbirlikçisi İskilipli Atıf Hoca’yı anan Çorum Valisi ve yanındakilere “Bu, koltuklarını borçlu oldukları Cumhuriyet’e meydan okumadır†tepkisini gösterdi. Anmayı savunan Vali Çiftçi, İskilipli’nin “ilim ve dava adamı†olduğunu belirtti.
Milli Mücadele döneminde İngilizlerin desteği ile gerici isyanlara destek veren ve Kuvayi Milliye’ye düşman Teali İslam Cemiyeti’nin yöneticisi İskilipli Atıf’ın ölümünün 95. yılında düzenlenen anma törenine, devlet erkânının katılması tepki çekti.Cumhuriyet’e açıklamalarda bulunan Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Hüseyin Özbek, “Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu görevlilerinin, bulundukları koltukları borçlu oldukları Milli Mücadele’ye karşı çıkan, milli bir devlet kuruluşuna itirazı olan ve bu tavrı çok somut delillerle sabit olan bir kişi için anma töreni düzenlemeleri son derece düşündürücüdür. Cumhuriyet sayesinde elde ettikleri makamların hakkını vermeyen bu kişilerin tavırlarının sorgulanması gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden kamu görevlilerinin cumhuriyetin kuruluş felsefesine uygun bir davranış içinde olmaları zorunludur. Bu makam sahiplerinin; Atatürk, Milli Mücadele ve cumhuriyet konusundaki gerçek düşüncelerini bilmek vatandaşlarımızın hakkıdır. Milli Mücadelede TBMM ve Atatürk mü haklıydı yoksa Damat Ferit ve Vahdettin mi haklıydı sorusuna cevap vermek, İskilipli Atıf’ta ne bulduklarını da açıklamak durumundadırlar†diye konuştu.‘YAPILANIN FARKINDAYIZ’Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Hüseyin Altınışık da “İskilipli Atıf ile ilgili anma programı gelinen nokta açısından oldukça düşündürücüdür. Tarihi gerçekleri tarihi belgeleri yok sayarak bir yeni tarih oluşturma çabasına tanıklık etmekteyiz. Yeni tarih yazma çabaları, milli kurtuluş savaşının bile yapılmadığı noktasına kadar uzanmaktadır. Milli devlet olarak yaşamak istiyorsak, başta ülkeyi yönetenler ve yetkili makamlarda yer alanlar, milli tarihi objektif olarak bilmek zorundadır. Bu program da Sayın Alev Coşkun’un deyişiyle tam anlamıyla bir meydan okuma söz konusudur. Milli Mücadele’ye ve cumhuriyet devrimine karşıtlık vardır. Tarihi, siyasete alet etmemek zorunludur. Bizler, yapılmak istenenlerin farkındayız†ifadelerini kullandı. Memleket Hareketi lideri Muharrem İnce, Twitter hesabından açıklama yaparak “Çorum Valisi derhal görevinden alınmalıdır. Burası Türkiye Cumhuriyeti, herkes haddini bilecek†dedi.VALİ İSKİLİPLİ’NİN İZİNDEÇorum Valisi Mustafa Çiftçi, “İlim, aksiyon ve dava adamı†olarak nitelediği İskilipli Atıf Hoca’yı anmalarını savundu. Çiftçi “Düşünce dünyamızın yıldızlarından merhum Nurettin Topçu’nun ifadesiyle, M. Atıf Efendi gibi Esad Erbili ve Müftü Ali Rıza Efendi de millete gözdağı vermek ve sindirmek için zulmen idam edilmişlerdir. Bu manada İskilipli Atıf Efendi yine merhum Necip Fazıl Kısakürek üstadımızın ifadesiyle “son devrin din mazlumlarından†biridir ve bu sıfatla rahmetle anılmayı hak etmektedir. Ben İskilip’te yaptığımız anmanın doğru olduğunu, haklı olduğunu, yapılması gerektiğini düşünüyor, maşeri vicdanda makes bulacağına canı gönülden inanıyorum†açıklamasını yaptı.
Ä°layda Kaya