Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Thursday, 05.23.2024, 05:35 PM (GMT)

Search by date: 12/29/2020

BTSO Başkanıİbrahim Burkay iyimser: artık fırsatlara odaklanacağız

BTSO Başkanı İbrahim Burkay iyimser: artık fırsatlara odaklanacağız figure > Türk sanayisinin en önemli merkezlerinden biri olan Bursa, salgını en sert yaşayan kentlerden biri oldu. Bursa Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı İbrahim Burkay, imalat sanayisi ve ihracatta dalgalı bir seyir yaşandığını ancak turizm başta olmak üzere hizmetler sektörünün küçüldüğünü açıkladı. Burkay’a göre 2021 pandemiden çıkışta fırsatlara odaklanılacak bir yıl olacak. Burkay, “2021 yılında tedarik zincirlerinden daha fazla pay almayı hedefliyoruz” diyor.Ekonomide 2020’de yaşananlar ve 2021 beklentilerini değerlendiren İbrahim Burkay, 2020’ye iyimser başladıklarını hatırlattı. Ancak Çin’de başlayan, ardından tüm dünyaya hızla yayılan koronavirüs salgını ile dengelerin bozulduğunu söyleyen Burkay, tüm dünya ekonomisinin son yüzyılın en sert daralması ile karşı karşıya kaldığını belirtti. Burkay, Bursa’da da 2020’de kısıtlamalar ile ekonomide sert bir daralma yaşandığını belirtti. Üçüncü çeyrekte ise yurtiçi ve yurtdışında iktisadi faaliyetlere hızlı dönüş yaşandığını belirten Burkay, “BTSO olarak virüsün etkisini gösterdiği ilk günden itibaren 46 bin üyemizi ve çalışanlarımızı pandeminin etkilerinden korumak amacıyla harekete geçen öncü kurumlar arasında yer aldık” dedi. cumhuriyet.com.tr

İSO BaşkanıErdal Bahçıvan bahardan sonra rahatlama bekliyor

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan bahardan sonra rahatlama bekliyor figure > Türkiye’nin kaynak sorunu olmadığını belirten Bahçıvan, 2021’de kaynakların doğru kullanıldığı bir büyüme modeli önerdi. Finansmana rahat ulaşılması halinde bahardan sonra moral verecek bir seneye girilebileceğini söyledi. İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, 2021’de pandeminin bir süre daha etkisini koruyacağını belirterek “Aşılarla pandeminin hayatımızdan adım adım çıkmasıyla beraber 2021’in ilk dönemleri olmasa dahi bahar sonrasındaki dönemlerinde ben tekrar umut ışığının yanabileceği düşüncesindeyim” dedi. “Ama ölçülü bir iyimserliği korumamız gerekiyor. Gerçeklerin farkında olacağız, iyimserliğin ölçüsünü de kaçırmayacağız” diyen Bahçıvan’ın 2021 için değerlendirmeleri şöyle:- 2021’in en önemli sorusu pandeminin süreci. Yani şimdi bizi umutlandıran bir aşı gelişmesi var. Kuvvetle muhtemel, 2021 aşıyla tanışacağımız bir yıl olacak. Ama tabii kabul etmek lazım ki bu aşıların dağıtımı yine bir zaman alacak. - Dünyadaki gelişmeler de aynı paralelde geçecek. Avrupa bir kapanıp bir açılırken, ABD de tekrar bir kapanma dönemine girecek gibi. O yüzden de belli bir süre daha ekonomik aktiviteleri pandemiden ayırmamız çok kolay değil. - Ükemiz için yeni bir ekonomik yönetim başladı. Merkez Bankamızın başında deneyimli bir bakanımız, eski bir bürokratımız var. Yine ekonomi konusundaki en önemli bakanlıklardan biri, Maliye Bakanlığımızda da yine birikimleri olan eski bir bakanımız geldi. - Pandeminin hayatımızdan adım adım çıkmasıyla beraber bahar sonrasındaki dönemlerde, finansa daha rahat ulaşabileceğimiz bir döneme yılın ikinci yarısına doğru ulaşabilirsek herhalde yılın ikinci çeyreğinden sonra daha pozitif, 2020’yi tam unutturmasa bile bize moral verecek olan bir sene hayatımıza girer.YENİ BÜYÜME MODELİ- Ama bunun için de tekrar söylüyorum, ölçülü bir iyimserliği korumamız gerekiyor. Gerçeklerin farkında olacağız, iyimserliğin ölçüsünü de kaçırmayacağız. Türkiye’nin yeni bir büyüme modeli konusunda, pandeminin bitimiyle beraber çok daha güçlü ve stratejik bir karar vermesi gerektiğini de ekleyen Bahçıvan, “Çünkü büyümenin oranından öteye bizim yıllardan beri söylediğimiz bir gerçek var: büyümenin kalitesi. Dar kesitli büyüme oranları üzerinden konuşmak yerine 2021 sonrasında kaynakları doğru kullanarak bir büyüme modeli üzerinde durmalıyız. Hep söylediğim bir hususu tekrarlayayım: Türkiye’nin kaynak problemi yoktur, Türkiye’nin kaynakları doğru kullanma problemi vardır” dedi.SANAYİNİN GÜNDEMİNDE FİNANSMAN VAR Bahçıvan 2021’de sanayinin gündemine ilişkin ise şu görüşleri sıraladı:- EN ÖNEMLİ SORUN FİNANSMAN: Türk sanayisinin en önemli gündem konusu yine finansman olacak. Şu anda maalesef finansal istikrarın son aylarda bozulduğunu gördük. 2021’in önemli bir döneminde yüksek finansman maliyetlerinin ve daralan finans kaynaklarının, Türk sanayicisinin elindeki en önemli stres kaynaklarından birisi olacağını düşünüyorum. - KDV REFORMU İLK İŞ OLMALI: Eğer bir reform yapacaksak KDV reformu ile başlamamız lazım. Uzun yıllardan beri hayatımızda olan ama giderek bir üretim vergisine dönüşen KDV’nin de artık mevcut bu olumsuzluk teşkil eden halinden dönüştürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda zaten bir rapor hazırlığı içindeyiz. - SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ÖNE GEÇECEK: Pandemi dönemi sürdürülebilirlik konusunu daha da güçlendirecek ve hareketlendirecek. Finans kaynakları da başta olmak üzere birçok yeni modellemenin, birçok yeni projelendirmenin sürdürülebilirlik esaslı bir yapıyla değerlendirileceğini tahmin ediyorum. cumhuriyet.com.tr

TİM’e göre 2021, ihracatta yıldız sene olabilir

TİM’e göre 2021, ihracatta yıldız sene olabilir figure > Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, 2020 yılında pandemiye rağmen ihracatçılar olarak rekorlar kırdıklarını belirterek “İnanıyoruz ki 2021, pandeminin gücünün kırılmasıyla ihracatta yıldız senemiz olacak” dedi. İhracatta 2020 yılında yaşananları ve 2021 yılı beklentilerini açıklayan TİM Başkanı İsmail Gülle, yılın ilk iki ayında ihracatta rekor kırıldığını ancak mart ayının ortasından itibaren salgınla birlikte sıkıntılı bir sürece girildiğini belirtti. Ancak ihracatta düşüş yaşansa da haziran ayıyla başlayan yeni normal döneminde ihracatın hızla eski temposuna kavuştuğunu belirten Gülle, “Hatta tarım ve gıda sektörlerimiz olumsuz etkilenmek şöyle dursun; kapıların kapalı olduğu dönemde dahi ihracatlarını artırdı” dedi. İhracatçının şoklara dayanıklı olmasının katkısıyla pandemi öncesindeki ihracat rakamlarına ulaşıldığını da ekleyen Gülle, “Ülkemizdeki 100 bin ihracatçının çatı kuruluşu olarak elimizi taşın altına koyduk. İşlerimizi dijital platformlara taşıdık. İlk Sanal Fuar, ilk Sanal Ticaret Heyeti, ilk Sanal Yarışma ve ilk Sanal Ödül Törenini hayata geçirdik” dedi. Gülle 2021 öngörüsünü ise şöyle açıkladı: “2020 yılını yeni ekonomi programı (YEP) hedefimiz olan 165.9 milyar doların üzerinde kapatacağız. Yeni ekonomi programında 2021 yılı toplam ihracat hedefi, 184 milyar dolar olarak belirlendi. İnanıyoruz ki pandeminin hızını kesmesi ve aşılamanın etkisiyle kısıtlamaların yıl içinde tamamen kalkmasıyla bu hedefe ulaşacağız. Elbette, belirsizlikler her zaman mevcut, fakat pandeminin etkilerini hissetmeye devam ettiğimiz ekim ayında 17 milyar 333 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren ihracat ailesi, bu performansını sürdürdüğü takdirde çok daha yüksek hedeflere de kısa sürede ulaşacaktır. Karşımıza çıkan tüm belirsizlikleri ihracatla aşıyoruz.” cumhuriyet.com.tr

DEÄ°K: Toparlanma hazirandan sonra

DEİK: Toparlanma hazirandan sonra figure > Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, 2020 yılını pandemiye rağmen olumlu sonuçlarla kapatacaklarını, 2021’de ise hazirandan itibaren toparlanma ve iyi bir sıçrama beklediklerini belirtti. Olpak, “En büyük tehlike belirsizlik” dedi. Pandemi öncesinde Türkiye ekonomisinin 2020’ye iyi bir başlangıç yaptığını ve ilk çeyrekte yüzde 4.5’lik büyüme kaydettiğini hatırlatan Nail Olpak, salgının başlaması ile ekonomik aktivitenin durma noktasına geldiğini ve sarsıcı bir dönemin ilk şokunun yaşandığını kaydetti. İş dünyası olarak ilk başlarda endişe, belirsizlik ve ümitsizliğin oluşturduğu bir tablo gördüklerini aktaran Olpak, “Sürece çok hızlı adapte olduk, kötümserlik kısa sürede ortadan kalktı ve yeni şartlarda işimize odaklandık. Devletimizin ve ekonomi yönetimimizin verdiği destekler, süreci en az hasarla atlatmamızda kilit rol oynadı. 3. çeyrekte kısıtlamaların azalmasıyla ekonomik aktivitede canlılığı yeniden yakalamayı başardık” diye konuştu. Olpak 2021 için ise şunları söyledi: “2020’yi yaklaşık yüzde 1 pozitif büyümeyle kapatacağımıza inanıyorum. Gelecek yıl açısından ise ekonomide ertelenen tüketici ve yatırım taleplerinin devreye girmesi ve düşük baz etkisi nedeniyle 2021’de ülkemiz ekonomisinin iyi bir sıçrama yapması beklenmektedir. Bu çerçevede yüzde 5 seviyesinde büyüme bekliyoruz. Bu yılın son ayında aşıyla ilgili umutların artması, 2021’e daha olumlu bakmamızı sağlıyor. Bu kapsamda, ekonomik aktivitenin 2021’in ikinci çeyreğinden itibaren toparlanmasını bekliyoruz.” Nail Olpak, iş dünyası açısından en tehlikeli durumun ise belirsizlik olduğuna vurgu yaparak “TL’deki değer kaybı ve buna bağlı enflasyonla uyumlu değişkenlik çerçevesinde oluşan yüksek faiz, elbette arzu etmediğimiz konular ancak iş dünyası olarak belirsizlik dışında mücadele edebiliriz. Yeter ki belirsizlikleri minimize edelim” dedi. cumhuriyet.com.tr

‘Yeni dönem’açıklamalarısüreci etkiledi

‘Yeni dönem’ açıklamaları süreci etkiledi figure > Türkiye ekonomisi zorlu bir yılı geride bırakıyor. 2018 yılının ikinci yarısından itibaren yaşanan sorunlara ve politika hatalarına Mart 2020 ile beraber eklenen küresel Covid-19 salgını imalat sanayiinden turizme, taşımacılıktan tarıma her sektörde önemli etkiler yaptı. Mali piyasalara ise özellikle TL’deki dikkat çekici erime, Merkez Bankası rezervlerindeki büyük azalma, portföy piyasalarından yabancı çıkışı damgasını vurdu. Bütün bunların etkisiyle işsizlikte artış, istihdam ve işgücünde gerileme yaşandı. Ücretiyle geçinen geniş kesimlerde dikkat çekici bir gelir kaybı oldu. Türkiye şimdi yeni bir yıla hazırlanıyor. Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal’ın görevden alınması ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifası sonrası gündemi gelen “ekonomi yeni dönem” söylemlerinin nasıl sonuçlar vereceği yoğun şekilde tartışılıyor. Politika faizinin kısa sürede yüzde 17’ye yükseltilmesi ve yeni ekonomi yönetimi tarafından yapılan açıklamalar özellikle iş dünyasında bir umut havası oluşturdu. Ancak ekonomiyle ilgili şu birkaç örnek, özellikle 2021 yılının ilk yarısında önemli zorluklar olacağına işaret ediyor:- Türkiye’nin en büyük gelir kalemlerinden olan ve cari açığın düşürülmesine destek veren turizm gelirleri, 2020 yılının ilk 11 ayında yüzde 72 azalarak 12 milyon kişiye indi. Aşılarla ilgili gelişmelere rağmen salgın sürecindeki belirsizlikler bu açıdan Türkiye’yi çok zorlayacak. - Kasım ayı itibarıyla yıllık enflasyon yüzde 14’ü aştı. Son dönemde gerileme görülse de dövizdeki yükselişin gecikmeli etkileri, enflasyonunun önümüzdeki aylarda daha da artmasına neden olacak. - İşten çıkarma yasağı ile işgücündeki düşüş nedeniyle TÜİK’e göre işsizlik oranı yüzde 12.7 olarak açıklansa da iş bulma umudu olmayanları da içeren geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 26.4’e çıktı. cumhuriyet.com.tr

İşBankasıGenel MüdürüAdnan Bali: 'Türkiye’de kaygılarıyok edecek bir hukuk ortamıoluşturulmalı'

İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali: 'Türkiye’de kaygıları yok edecek bir hukuk ortamı oluşturulmalı' figure > İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, aşı umutları ve ekonomi yönetimindeki diyaloğun iyimserliği artırdığını söyledi ve “Samimi bir anlayışla karşı karşıyayız” dedi. İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, doğal kaynağı, tasarruf fazlası olmayan Türkiye’nin dış kaynak bulmak için tek sermayesinin güven olduğunu belirterek “Güven sarsıldığında problem çıkar. Güvenin de karşılığı basittir aslında; Hukuk ve serbest piyasa” dedi. Pandemi sürecinde Türkiye’nin yaşadığı sorunları ve 2021 yılına ilişkin öngörülerini anlatan genel müdür Adnan Bali, Türkiye’de 2019’dan itibaren izlenmiş olan ekonomi politikaları nedeniyle serbest piyasa kültürünün zarar gördüğünü belirtti.Serbest piyasa dinamikleriyle örtüşmeyen işlerin yeni ekonomi yönetiminin açıklamaları ve yaptıklarıyla birlikte düzelme imkânının doğduğunu dile getiren Bali, şunları söyledi: “Hayatın hiçbir alanında olabilecekten daha fazlası elde edilemez. Bu, bilime aykırı. Kısa vadede olur gibi zannedildi. Onun için de yöntemler denendi. Merkez Bankası rezervleri eridi, enflasyon yükseldi, işsizlik yükseldi. Bunun dolar ve faizler üzerindeki etkileriyle de reel sektöre, oradan bankacılık bilançosuna her yere etkisi oldu. Şu anda yapılanlar da bunların ayıklanması, temizlenmesi sürecine işaret ediyor. Neler yapılıyor? Geleneksel olmayan, kredibilite kaybına neden olan bütün unsurlar teker teker gideriliyor.” “Merkez Bankası Başkanımızın ‘Enflasyonda kalıcı düşüşe ikna olmadığımız sürece parasal sıkılaştırma devam edecektir. Şartlar gerektirdiğinde ilave parasal sıkılaşmaya da gidilebilecektir’ demesi kıymetli bir şey” diyen Adnan Bali, piyasanın da şu anda bunu olumlu ama iskontolu olumlu aldığını söyledi. Türkiye’de hanehalkından başlayarak hem başarılı iş insanlarının, bilim insanlarının hem yabancı yatırımcıların kaygı duymadığı bir hukuk düzeni ve öngörülebilir bir ortam oluşturulması gerektiğini anlatan Bali, “Bu yönde çalışmalarla ve pandemi sürecinin de aşı bağlantılı olarak izin verdiği imkânlarla, önümüzdeki 6 ila 9 aylık süreçte ekonominin daha iyimser bir noktaya evrildiğini bütün üçüncü taraflar görebilirlerse güven tesis edilecektir. Benim gördüğüm, Merkez Bankası Başkanımız, Hazine ve Maliye Bakanımız, piyasa mekanizmasının esas alınacağı konusunda net bir yaklaşım ortaya koyuyor” diye konuştu.SAMİMİ BİR ANLAYIŞBu yaklaşımın, zamanlama itibarıyla da çok iyi bir başlangıç olduğunu ifade eden Bali, “Ben şu anda olağanüstü bir diyalog ve koordinasyon ortamı görüyorum. Usulden diye’ de değil, karşılıklı etkileşimle, doğrudan politikaları konu edinen bir yaklaşımla... Samimi bir anlayışla karşı karşıyayız” dedi. Ekonomi yönetiminin şu anda ortaya koyduğu bu tabloyu sürdürebilmesi ve bunun kesintiye uğramaması için bazı küçük, hızlı başarılara ihtiyaç olduğunu vurgulayan Bali, “İşler iyiye gitmeli ki bu politikalar sürdürülebilir olsun. Bunun da kilidini ters dolarizasyonda görüyorum. Bir şekilde ters dolarizasyon oluşmalıdır” dedi.YERİNDE ÜRETİM ÖNEMLİ HALE GELDİAdnan Bali, Türkiye’nin, salgın sonrası toparlanma fırsatlarına odaklanması gerektiğini de belirtti. Bu konuda şunları söyledi: “Bu musibet insanlığa şunu gösterdi: Yakın üretim, yerinde üretim önemli hale geldi. ‘En büyük ölçekle Çin’de ürettiririm, sonra istediğim yere naklederim.’ Artık bu o kadar geçerli değil. Yerinde üretim, yakın üretim önemli hale geldi. Yakın ticaret, her talep edildiğinde karşılanabilen siparişlerle çalışan bir ekonomi kritik hale geldi. Türkiye, etrafındaki iki-üç saatlik zaman dilimi farklarıyla stok taşınmaksızın, kısa terminlerle ihtiyaç duyulduğunda, talebin kendi seyrine göre arz sürekliliği sağlayabilecek esnek bir ekonomiye sahip. Ülkemiz, esnek ve dinamik üretim yapısı ile öne çıkabilir.” cumhuriyet.com.tr

Tozkoparan Mahallesi isyanda: 'Kentsel dönüşüm değil, rantsal dönüşüm'

Tozkoparan Mahallesi isyanda: 'Kentsel dönüşüm değil, rantsal dönüşüm' figure > İstanbul’da Güngören Belediyesi’ne bağlı Tozkoparan Mahallesi riskli alan ilan edilerek mahalleliye evleri terk edin denildi. Mahalle sakinleri ise bu duruma kentsel dönüşüm değil, rantsal dönüşüm diyerek tepki gösterdi. İstanbul’da Güngören Belediyesi’ne bağlı Tozkoparan Mahallesi’nin riskli alan ilan edilmesinin ardından mahallede yaşayanlara, “30 gün içerisinde evleri terk edin” denildi. Tepki gösteren mahalleli, Barış Parkı’nda eylem yaptı. Mahalleli, “Planlanan kentsel dönüşüm değil, rantsal dönüşüm” dedi. Tozkoparan Mahallesi’nde riskli alan ilan edilen bölgedeki 900 haneye tahliye tebligatlarının gönderilmesi mahallelinin tepkisine neden oldu. “1 ay içinde nereye gideriz” diyen mahalleli dün Barış Parkı’nda eylem yaptı. Mahalleli sık sık “Tozkopan bizimdir bizim kalacak” “Evimiz hakkımız söke söke alırız” sloganları attı. Mahalleli Havva Kara, karşılarında muhatap olmadığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Bize ‘bir ay içinde terk edeceksiniz, terk etmezseniz altyapıyı keseriz, kolluk güçleriyle sizi atarız’ dediler. Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşıyoruz. Neden gidelim, kim tapulu evini bırakır gider? Bizi tatmin edecek hiçbir açıklama yapmıyorlar. Karşımıza çıkıp muhatap almıyorlar bizi. Tehditle bir şey olmaz” dedi. Ali Sürer ise şunları söyledi: “Biz yıkıma karşı değiliz, gelmişler kapılara bildirileri yapıştırmışlar. Muhatap yok. Başımıza ne gelecek açıklasınlar? Biz de gönül rahatlığı ile imzalayalım çıkalım. Bize garanti versinler. Ben evimi teslim edeceğim bana bir kolaylık sunmuyor. Bu kış günü ne yapacağız?” Başka bir mahalleli ise “Herhangi bir sözleşme ortaya konulmadan, insanları kış günü tahliye etmeye çalışmak ne demek? Kentsel dönüşüm değil, talan zihniyeti” dedi. Güngören Belediye Başkanı’nın kendilerini muhatapa almadığına aktaran Yasemin Ataç ise “Bize ‘malınızı mülkünüzü bırakıp gidin’ diyorlar. Kim bırakır gider? Yapılmak istenen rantsal dönüşüm” tepkisini gösterdi. Zehra Özdilek

İnsan HaklarıTazminat Komisyonu Başkanlığıemsal niteliğinde karar aldı

İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı emsal niteliğinde karar aldı figure > İnsan Hakları Tazminat Komisyonu, eski ismi Kombassan olan Bera Holding mağduru M.Y’ye 12 bin 500 TL tazminat ödenmesine karar verdi. Avukat Papakçı, yeşil sermayenin yasayla korunduğunu anımsatarak “Milyarlarca Avro tazminat devletin üstüne kalacak” dedi. Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı, M.Y’nin eski ismi Kombassan olan Bera Holding hakkında 2006 yılında açtığı davanın 14 yıl boyunca sonuçlanmaması üzerine “hak ihlali” gerekçesiyle başvurucuya 12 bin 500 TL tazminat ödenmesine karar verdi. M.Y’nin avukatı Acun Papakçı. “Karar Kombassan, Yimpaş gibi şirketlerce yürütülen faaliyetlerin insan hakları açısından incelendiği ve mağdurların davalarına yönelik yakınmalarında haklı bulunduğu ilk karardır” dedi. Papakçı, devletin milyarlık tazminatlar ödemek zorunda kalacağına dikkat çekti. Yurtdışında yaşayan Türklerden kâr payı ortaklığı vaadiyle en çok para toplayan holdinglerin başında gelen eski ismi Kombassan olan Bera Holding’in binlerce mağdurundan sadece birisi olan M.Y’nin 2006 yılında açtığı dava 14 yıl boyunca sonuçlanmadı. Dosya sürekli ilk derece mahkemesi ile Yargıtay arasında mekik dokudu. “Hak ihlalinin tespiti ve tazmin edilmesi” talebiyle 2016 yılında M.Y., Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. AYM ise topu İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı’na attı. İnsan Hakları Tazminat Komisyonu ise 10 Aralık 2020 tarihli kararı ile “makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini” tespit etti ve başvurucuya 12 bin 500 TL tazminat ödenmesine karar verdi.‘GÖRÜLMEMİŞ KANUN’M.Y’nin avukatı Acun Papakçı mağdurlar adına 2000’li yılların başında açılan davaların aynı şekilde Konya Mahkemeleri ve Yargıtay arasında gidip geldiğini belirterek “Davalar Yargıtay’ın emsal kararları uyarınca kabul edilmeye ve alacaklar 2018 yılından itibaren tahsil edilmeye başlandığında eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve 2016 yılında Kombassan’ın yönetim kurulu başkanlığına getirilen Ali Rıza Alaboyun’un girişimleri ile Kombassan’a dava açılamayacağı, süren davalarda da karar verilemeyeceği yönünde, bugüne kadar hiçbir devlete eşi benzeri olmayan bir düzenleme kanunlaştırılmıştır. Yargıtay’ın emsal kararları ile kazanılan davalara ve ödenen tazminatlara son verilmek istenmiştir. Her ne kadar TBMM’de grubu bulunan bazı partiler tarafından AYM’ye kanunun iptali için başvurmuş olsa da bugüne kadar bu başvuru görüşülmemiş ve AYM karar vermemiştir” dedi. İnsan Hakları Tazminat Komisyonu’nun müvekkili hakkında verilen kararın dikkat çekici olduğunu dile getiren Papakçı, “Türkiye yakın gelecekte ekonomik anlamda en fazla sıkıntıya sokacak olan, Kombassan’ı korumak için çıkarılan kanundur. Anılan kanun ile Kombassan korunmaya çalışılırken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, haksız fiil ile para toplayan Kombassan’ın yerine mağdurların muhatabı haline getirilmiştir. Sayıları yüzbinleri bulan mağdurların döviz bazındaki yatırımlarının 20 yıla yakın faizi ile birlikte milyarlarca Avro tutacak tazminatını Türkiye Cumhuriyeti Devleti ödemek zorunda kalacaktır” dedi. Zehra Özdilek

Üniversitelerin‘özelşartlar’içeren kadro ilanlarında yalnızca isim yok

Üniversitelerin ‘özel şartlar’ içeren kadro ilanlarında yalnızca isim yok figure > YÖK’ün “kişiyi tanımlayacak ek koşul” uyarısına karşın üniversiteler özel koşuldan vazgeçmiyor. Üniversiteler, boş kadrolarının iade edilmemesi için akademik personel alımlarını hızlandırdı. Bu kapsamda bazı üniversitelerin, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi alanı için “İngiltere’nin Balkan politikalarını çalışmış olmak”, lojistik alanı için “mesleki tükenmişlik ve girişimcilik üzerine çalışmış olmak” ve Fars dili ve edebiyatı alanı için “Hasan-ı Zarifi’nin Mesnevi Şerhi ile ilgili çalışma yapmış olmak” gibi “özel şartlar” aranması “adrese teslim kadro mu” sorusunu akıllara getirdi. Üniversitelerin, akademik personel alımlarında bazı bölümler için aradığı özel şartlar, sık sık “adrese teslim kadro” tartışmasını gündeme getiriyor. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ise üniversitelere gönderdiği yazılar ve yayımladığı bilgi notları ile “üniversitelerin belirlediği ek koşulların kişiyi tanımlamaya yönelik olarak akademik rekabeti engelleyecek nitelikte olmasının anayasanın eşitlik ilkesine ve Yükseköğretim Yasası’na aykırılık oluşturduğunu” vurguluyor. Buna karşın, üniversiteler bu tarz ilanlara çıkmaya devam ediyor. Resmi Gazete’de dün çok sayıda üniversite ilan yayımladı. Bazı ilanlarda, kadrolar için aranan özel şartlar ise “adrese teslim/kişiye özel kadro” tartışmalarını gündeme getirdi.İLGİSİZ ‘ÖZEL ŞARTLAR’Bu ilanlardan ve üniversitelerden bazıları şöyle:- Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde, “Türkiye Cumhuriyeti Tarihi” alanında çıkılan doktor öğretim üyesi ilanı için “İngiltere’nin Balkan politikalarını ve Bulgaristan’daki Türklere yönelik asimilasyon politikalarını çalışmış olmak” şartı yer aldı. “Hemşirelik’ alanında çıkılan doktor öğretim üyesi ilanı için aranan şartlar arasında ise Obez Kadınlarda Alt Üriner Sistem Şikâyetleri ve Yaşam Kalitesi üzerine çalışmak” şartları bulunuyor. - Necmettin Erbakan Üniversitesi, “Gıda Bilimleri” alanında çıkılan profesör ilanı için “zeytinyağı ekstraksiyonu teknolojisi alanında yayınlar yapmış olmak” şartı bulunuyor. - Selçuk Üniversitesi Doğanhisar Meslek Yüksekokulu Yönetim ve Organizasyon Bölümü’nde, “Lojistik” alanı için çıkılan doktor öğretim üyesi ilanı için belirlenen şartlar arasında “mesleki tükenmişlik ve girişimcilik üzerine çalışmaları olma” şartları yer aldı. Edebiyat Fakültesi Fars Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde, “Fars Dili ve Edebiyatı” alanı için çıkılan profesör kadrosu için aranan özel şart ise “Hasan-ı Zarîfî’nin Mesnevî Şerhi ile ilgili çalışma yapmış olmak” olarak belirlendi.YÖK Ulusal Tez Merkezi’ne göre, aranan özel şartlarda çalışma yapan kişilerin oldukça sınırlı olması da dikkat çekti. Sefa Uyar

İstanbul Tabip OdasıGenel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu geciken aşıyorumu

İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu geciken aşı yorumu figure > İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu, gümrükte beklemede olan aşılar için "Bugün yarın aşılar gelecekse büyük bir gecikme olmaz" dedi. Çin’in başkenti Pekin’de koronavirüs vaka sayılarındaki artış ve bir kişinin Covid-19 olması nedeniyle gümrük faaliyetlerinin durması, Türkiye’ye gelecek koronavirüs aşılarının geliş tarihini erteledi. Türkiye’ye gelecek aşıların gümrükte beklediği belirtildi. Cumhuriyet’e konuşan Sağlık Bakanlığı yetkilileri, söz konusu gecikmelerin aşılama sürecini aksatmayacağını ve aşıların birkaç gün içinde Türkiye’de olacağını belirtti. Ertelemeleri değerlendiren İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu, “Aşı gelse bile 15 gün test edilecek deniyor. Bugün yarın aşılar gelecekse büyük bir gecikme olmaz. Ancak görünen durumdan aşılamanın başlayamayacağını anlıyoruz. Samimiyete de inanamıyoruz. Çünkü verilen tarih birkaç defa ileri atıldı. Tarih ne kadar ertelenecek bilemiyoruz” dedi. Sarp Sağkal

Prof.Şenol: Aşılar gümrükte uygun koşullarda beklemezse etkinliğini yitirebilir

Prof. Şenol: Aşılar gümrükte uygun koşullarda beklemezse etkinliğini yitirebilir figure > Çin'den gelen aşıların gümrükte bekletilirken, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol'dan, aşıların uygun koşullarda saklanmaması durumunda tıbbı atık olabileceği uyarısı geldi. Çin’in başkenti Pekin’den Türkiye’ye gelmesi beklenen koronavirüs aşılarının gümrük faaliyetlerinin durması nedeniyle birkaç günlüğüne ertelenmesi ve aşıların gümrükte bekletilmesi “Aşılar uygun koşullarda bekliyor mu” sorusunu da gündeme getirdi. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, aşıların uygun koşullarda gümrükte bekletilmesinin önemli olduğunu belirterek “İnaktif aşılar 2 ila 8 derece arasında saklanmalı. Aksi halde tıbbi atık olur. Bu aşıların da 2 ila 8 derece arasında korunuyor olduğunu umuyoruz, aksi takdirde etkisi kaybolacaktır” dedi. Prof. Şenol, “aşı takip sistemi” denilen bir sistem ile güvenli ısı aralıklarında kalmalarının sağlandığını belirterek “Günlük iniş çıkışlar takip edilir o ısıda, uzun sürede kaldıkları tespit edilirse aşı tıbbi atık olarak kabul edilir ve atılır” diye konuştu. Sibel Bahçetepe

HSK kararnamesi Resmi Gazete'de yayımlandı

HSK kararnamesi Resmi Gazete'de yayımlandı figure > Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSK), 324 adli yargı ile 61 idari yargı hakim ve savcılarının görev değişikliğine dair kararnamesi Resmi Gazete'de yayımlandı. HSK'nın 24 Aralık 2020'deki kararnamesi, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.Kararnamede, 324 adli yargı ile 61 idari yargı hakim ve savcılarının HSK tarafından yapılan görev değişiklikleri yer aldı.HSK Birinci Dairesi'nin, 24 Aralık'taki adli ve idari yargıdaki hakim ve savcıları kapsayan mazeret kararnamesi sonucu Yargıtay üyeliğine seçilen İrfan Fidan'ın yerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına Adalet Bakan Yardımcısı Şaban Yılmaz, Yargıtay üyeliğine seçilen Yüksel Kocaman'dan boşalan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Akça, Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığına ise Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Gökhan Karaköse getirilmişti.Kararnameyle Mersin, Şanlıurfa, Gaziantep, Karabük, Niğde, Rize ve Muş'a da yeni başsavcılar görevlendirilmişti. AA




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter