Mersin Åžehir Tiyatrosu'nun yeni oyun: 'Halktan Biri'
Mersin Şehir Tiyatrosu’nun iki genç oyuncusunun sahnelediği 'Halktan Biri' oyunu izleyicilerle buluştu.
“Halktan Biri†oyunu, dünyanın neresinde oynanırsa o ülke için yazılmış izlenimi doğuran, herkese tanıdık gelen bir taşlama. Mersin Şehir Tiyatrosu’nun iki genç oyuncusunun sahnedeki başarısı da görülmeye değerdi. Murat Atak yönetimindeki Mersin Şehir Tiyatrosu koronavirüs günlerinde boş durmadı ve bir oyun daha çıkardı, oyunu az sayıda davetli için küçük bir salonda, büyük bir özenle sergiledi. Toplantı salonundan küçük bir tiyatro sahnesine dönüştürülen mekânda sesten ışığa, oyunculuktan dekora kadar her şey sanki oyunu yüzlerce kişi izleyecekmiş gibi özenle hazırlanmıştı. Murat Atak’ın yönettiği “Halktan Biri†oyunu, Amerikalı yazar Sam Bobrick’in metninden Ekin Tunçay Turan tarafından Türkçeye çevrilmiş. Murat Atak, oyunu yerelleştirmek için bir çabaya girmediklerini, orijinal metindeki olay örgüsü ve ana mesaja bağlı kaldıklarını söylüyor. Sadece oyunun cinayet gibi keskin bir sonla bitmesine müdahale edilmiş ve oyun herhangi bir ölme, öldürme olmadan, ucu açık şekilde, seyirciye sorular sorarak bitirilmiş. Amerika Birleşik Devletleri’nin ekonomik ve siyasal sistemine Amerikan işçisinin gözünden bakan bir oyun olmasına rağmen “Halktan Biri†oyunu, dünyanın neresinde oynanırsa o ülke için yazılmış izlenimi doğuran, herkese tanıdık gelen bir taşlama.  Hikâye sanki bizden Oyunda canlandırılan karakterler Amerikalı, sözü edilen kurumlar Amerikan kurumları, sözü edilen başkan Amerikalı, sözü edilen eyaletler, şehirler Amerika’da ama hikâye bizden sanki, çok tanıdık. İşsiz kalan, işsizliğin sorumlusu olarak mültecileri gören, sürekli geriye gidişe isyan eden, açlık çeken, sosyal güvencesi olmadığı için ilaç alamayan bir vatandaş. Şirketleri zenginleştiren, seçimleri şaibeli hale getiren, kendine suikast düzenletip oyunu artıran, sonra kendini kral ilan eden, saraya yerleşen bir devlet başkanı. Ve tüm bu süreçte “halktan biri†olan Travis Pine’ı, gerçeği haykıran mektupları yazmasın diye ikna etmeye çalışan, Travis Pine’a devlette önemli görevler verip bir anlamda suça ortak eden, en sonunda onu ortadan kaldırmaya çalışan FBI ajanı Tom Walker... Mersin Şehir Tiyatrosu’nun sergilediği “Halktan Biri†oyunu, Anadolu’daki şehir tiyatrolarında uzun zamandır görmediğimiz politik taşlamanın başarılı bir örneği olarak tiyatro repertuvarında yerini alacak gibi. Ülkesindeki kötü gidişi gören ama bir türlü durduramayan Travis Pine’ın “Birilerinin artık bu adama dur demesi gerek†şeklindeki repliği ise oyunu da dönemi de özetliyordu.
Abidin YaÄŸmur
Türkçe Haberler En Son Başlıklar
Yeliz lakaplı Ahmet Hamdi Çamlı'dan vefat eden Rasim Öztekin için tepki çeken paylaşımı
Yeliz lakaplı Ahmet Hamdi Çamlı'nın, Rasim Öztekin’in vefatının ardından sosyal medya hesabında paylaştığı tweet gündem oldu.
İşte o paylaşımlar;/Archive/2021/3/9/012554185-ekran-goruntusu-2021-03-09-012315.jpg/Archive/2021/3/9/012605154-ekran-goruntusu-2021-03-09-012357.jpg
cumhuriyet.com.tr
İllere göre haftalık Covid-19 vaka oranları açıklandı
Sağlık Bakanlığı, illere göre vaka yoğunluğuyla ilgili verileri açıkladı. 27 Şubat-5 Mart tarihleri arasını kapsayan bilgilere göre, vaka yoğunluğunun en fazla olduğu il Samsun, en az olduğu il ise Hakkari.
Sağlık Bakanlığı, illere göre 7 günlük her 100 bin kişide görülen koronavirüs (Covid-19) güncel vaka sayılarını açıkladı.Geçen haftaya göre birçok ilde vaka yoğunluklarında artış meydana geldi.Vaka yoğunluğunun en fazla olduğu il 100 bin kişide 348 ile Samsun oldu. Samsun'u yüz binde 314 ile Sinop, yüz binde 282 ile Giresun, yüz binde 280 ile Ordu ve yüz binde 228 ile Tokat takip etti. İstanbul'da her yüz bin kişiden 111'inde virüs tespit edilirken, Ankara'da her yüz bin kişinin 54'ünde, İzmir'de ise her yüz bin kişiden 66'sında virüs görüldü.
cumhuriyet.com.tr
Meghan Markle ve Prens Harry'nin röportajında öğrendiğimiz 12 konu
İngiltere Kraliçesi 2'nci Elizabeth'in torunu Prens Harry ve eşi Sussex Düşesi Meghan Markle, ünlü televizyon sunucusu Oprah Winfrey'e verdikleri röpörtajda Kraliyet Ailesi'ndeki yaşamlarını anlattı.
İngiltere Kraliçesi 2'nci Elizabeth'in torunu Prens Harry ve eşi Sussex Düşesi Meghan Markle, ünlü televizyon sunucusu Oprah Winfrey'e verdikleri röpörtajda Kraliyet Ailesi'ndeki yaşamlarını anlattı.Çift, CBS Televizyonu'nda dün akşam yayımlanan röportajda, diğer kraliyet mensuplarıyla ilişkileri, ırkçılık ve yaşadıklarının akıl sağlıklarına etkileriyle ilgili açıklamalarda bulundu.Tüm dünyada merakla beklenen röportajın büyük bölümünde Meghan Markle konuştu. Daha sonra söyleşiye Prens Harry de katıldı.Röportaj bu akşam da İngiltere'de yayımlanacak.1. Meghan'ın bebeğinin teni ne kadar koyu olacak' Röportajın en çarpıcı bölümlerden biri, çiftin bebeğinin teninin ne kadar "koyu" olacağına ilişkin kraliyet ailesi üyeleri arasında yapıldığı söylenen yorumlarla ilgiliydi.Meghan, "Hamileliğim sırasında oğlum doğduğunda teninin ne kadar koyu olacağına ilişkin kaygılar ve konuşmalar vardı" dedi.Düşes Meghan, bu konuşmaların Prens Harry'yle yapıldığını, eşinin de bunları kendisine aktardığını söyledi. Çift, bu kişinin hangi kraliyet ailesi ailesi üyesi olduğunu söylemedi.Harry, "Bu konuşmaları kimseyle paylaşmayacağım. O dönem bu konuşmalar tuhaftı ve şoke olmuştum" dedi.Harry ayrıca, kraliyet ailesinin çiftle ilgili haber ve manşetlerdeki "sömürgecilik tonuna" tepki göstermemesinin kendisini üzdüğünü söyledi.Getty ImagesMeghan Markle, "Basın iyi kahramana karşı kötü kadın senaryosu istedi" diyor.2. 'Meghan'ı Kate değil, Kate Meghan'ı ağlattı'Birkaç yıl önce gazetelerde Meghan'ın düğün öncesinde bir çiçekli elbise yüzünden yaşadıkları gerginlik nedeniyle Cambridge Düşesi Kate'i (Harry'nin ağabeyi Prens William'ın eşi) ağlattığı iddia edilmişti.Meghan röportajda gerçeğin tam tersi olduğunu belirterek "Düğünden birkaç gün önce o (Kate) beni ağlattı" dedi. Merhan daha sonra Kate'in özür dilediğini, kendisine çiçek ve bir not göndererek izahatta bulunduğunu söyledi.Meghan, Kate'in kendisi hakkındaki "küçümseyici" tavrını anlatmayacağını belirterek "Kate'in iyi bir insan olduğunu' ve yanlış aktarılan hikayenin düzeltilmesini isteyeceğini umduğunu söyledi.ReutersSussex Dükü Harry ve Düşesi Megan3. 'İntiharın eşiğine geldim, yardım almamı istemediler' Meghan, Kraliyet Ailesi'ne katıldıktan sonra kendini yalnız ve özgürlüğünü kaybetmiş hissettiğini söyledi, "Aileye katıldıktan sonra buraya gelinceye kadar pasaportumu, ehliyetimi, anahtarlarımı hiç görmedim. Bunları sonra bana iade ettiler" dedi.Susex Düşesi, akıl sağlığının kötüleştiğini ve "artık yaşamak istemediğini" belirterek "Kuruma (saray idaresi) gittim ve yardım için başka bir yere gitmem gerektiğini söyledim. 'Daha önce hiç böyle hissetmedim ve bir yerlere gitmem gerekiyor' dedim. Bana gidemeyeceğimi, bunun kraliyet ailesi için iyi olmayacağını söylediler" diye konuştu.Meghan, önce Kraliyet Ailesi'nin en üst düzey üyelerinden birine sonra da sarayın insan kaynakları departmanına gittiğini ama hiçbir şey yapılmadığını anlattı.4. Meghan Diana'nın arkadaşlarından biriyle konuştu Meghan, "Kime gideceğimi bilmiyordum. Açıldığım kişilerden biri hala dostumuz ve sırdaşımız olan, kocamın annesinin (Prenses Diana) en yakın dostlarından biriydi. İçeride gerçekten neler yaşandığını başka kim anlayabilirdi" dedi.Getty ImagesPrens Harry babası Prens Charles için "Düş kırıklığına uğradım çünkü o da benzer şeyler yaşamıştı. Bunun acısının nasıl olduğunu biliyor" dedi.5. Harry: Babam beni hayal kırıklığına uğrattı Röportajda Oprah Winfrey, Prens Harry'ye ailesi; özellikle de babası Prens Charles ve ağabeyi Prens William'la ilişkilerinin nasıl olduğunu sordu.Prens Harry, kraliyet ailesindeki resmi görevlerinden çekildikten sonra babasının, telefonlarına yanıt vermemeye başladığını söyledi.Harry "Düş kırıklığına uğradım çünkü o da benzer şeyler yaşamıştı. Bunun acısının nasıl olduğunu biliyor. Ayrıca Archie, onun torunu. Ama tabii onu sevmeye devam edeceğim. Çok fazla acı yaşandı. Bu ilişkiyi düzeltmek için çaba harcamayı önceliklerimden biri yapmaya devam edeceğim" dedi.Harry, Prens William için de "Onu çok sevdim. Birlikte büyük acılar yaşadık. Ama farklı yollardaydık" diye konuştu.6. Çiftin Kraliçe'yle ilişkisi 'iyi' Prens Harry, büyükannesiyle (Kraliçe) ilişkisinin 'gerçekten iyi olduğunu", geçen yıl Kraliçe ile yıllardır hiç olmadığı kadar çok konuştuğunu - Archie'yle görüntülü konuşmalar dahil- söyledi. O benim "komutanım. Her zaman öyle olmaya da devam edecek" dedi.Meghan da Kraliçe'nin kendisine hep iyi davrandığını, nişanda kendisine takılar hediye ettiğini söyledi.7. 'Mali kaynaklarımı kestiler' Prens Harry, 2020'nin ilk çeyreğinde ailesinin mali kaynaklarını kestiğini belirterek "Meghan'ın Netflix ve Spotify ile anlaşmalar yapması planın bir parçası değildi. Ama güvenlik masraflarımızı karşılamak zorundaydım. Fakat annemin bana bıraktıkları vardı. Onlar olmasaydı, bunları yapamazdım" dedi.Çift, ailesinin mali kaynaklarını kestikten sonra Amerikalı milyarder ve medya patronu Tyler Perry'nin geçen yıl Kanada'dan California'ya yerleştiklerinde kendilerine ev verdiğini ve güvenliklerini sağladığını anlattı.8. Fotoğrafın arkasındaki gerçek Meghan, Harry'ye intiharın eşiğinde olduğunu söyledikten sonraki akşam Royal Albert Hall'da resmi bir etkinliğe katıldıklarını ve orada çekilen bir fotoğrafın kendisine hep kötü şeyler anımsattığını söyledi.Meghan Markle, bir dostlarının ne kadar "harika göründüğünü" söylediğini belirterek "Ama o fotoğrafa yakından bakarsanız, Harry'nin ellerini benim ellerime ne kadar sıkı kenetlediğini görüyorum. Gülümsüyoruz ve görevimizi yapıyoruz. Ama birbirimize tutunmaya çalışıyoruz. Kraliyet locasında ışıklar söndükten sonra ağlamaya başlamıştım" dedi.9. Kraliyet ailesiyle ilgili araştırma yapmadım' Meghan röportajda Kraliçe'yle ilk tanıştığında reverans yapmanın normal bir şey olduğunu bilmediğini, saraya gelmeden önce Kraliyet Ailesi'yle ilgili bir araştırma yapmadığını, Harry'le görüşmeye başladıklarında internette kocasını araştırmadığını anlattı.Getty ImagesPrens Harry, Susex düşesi Meghan Markle ve oğulları Archie10. 'Düğünden 3 gün önce evlendik' Harry ve Markle'ın Windsor Sarayı'nda 2018'de yapılan düğününü milyonlarca kişi izlemişti. Ancak çift, düğünden üç gün önce Canterbury Başpiskoposunun sadece bir törenle nikahları kıydığını açıkladı.Meghan, "Başpiskoposu aradık. Bakın, bu tören dünya için. Biz nikahın aramızda olmasını istiyoruz. Arka bahçede sadece ikimiz' dedik" diye konuştu.11. Archie'nin en sevdiği cümle Prens Harry oğlu Archie'nin oğluyla çıktığı bisiklet gezintilerinden büyük keyif aldığını, oğullarının son haftalarda kendilerine evden çıkarken hep "su için" ve dikkatli sürün" dediğini aktardı.12. 'İkinci bebek kız olacak'Çift röportajda bu yaz bir kız bebek beklediklerini doğruladı. "Başka ne isteyebilirsiniz ki" diyen Harry ikinci bebekleri doğduktan sonra başka çocuk yapmayacaklarını söyledi.Röportajın sonlarında Winfrey, Meghan'a Harry'yle "muradına erip" ermediğini sordu.Meghan bu soruya "Okuduğunuz tüm masallardakinden daha harika" diye yanıt verdi.
BBC Türkçe
Kadın savaşçılar...
Köleliğe karşı çıkan bu zorlu kadın savaşçıların sömürgecilik tarihindeki yerlerine ve vahşi kadın arketipine dair mit ve öyküler; Ayrıntı Yayınları’ndan kadın savaşçılara dair şu üç yetkin incelemede okurlara sunuluyor: Assata: Bir Otobiyografi (Assata Shakur), Afrikalı Amazonlar - Dahomey'in Kadın Savaşçıları (Stanley B. Alpern) ve Kurtlarla Koşan Kadınlar - Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler (Clarissa Pinkola Estes)…
/Archive/2021/3/8/205853321-ic2.jpgAssata: Bir Otobiyografi / Assata Shakur / Çeviren: Ece Kıvılcım Karabacak / Ayrıntı Yayınları / 384 s.“Siyah erkek kardeÅŸlerim, siyah kız kardeÅŸlerim: Adım Assata Shakur, köle ismim JoAnne Chesimard. Ben bir siyah devrimciyim. Bu da ÅŸu demek: Ben kadınlarımıza tecavüz eden, erkeklerimizi hadım eden, bebeklerimizin karnını aç bırakan bütün güçlere savaÅŸ açtım. Varlıklarını yoksulluÄŸumuzla büyüten zenginlere, yüzlerimize gülerek bize yalan söyleyen siyasetçilere, onları ve mülkiyetlerini koruyan tüm kalpsiz robotlara karşı savaÅŸ açtım. Ben siyah bir devrimciyim ve bu yüzden de Amerika’nın gücünün yetebildiÄŸi bütün öfkenin, nefretin ve iftiranın kurbanıyım. Amerika, diÄŸer tüm siyah devrimcilere yaptığı gibi beni de linç etmeye çalışıyor.â€Assata Shakur kendisini bir 21. yüzyıl kölesi olarak tanımlıyor. Bağımsızlık arzusuna ket vurulamayan bu özgür ruh, Amerikan adalet sisteminin önüne çıkardığı tüm engelleri büyük bir güçle aşıyor. Aktif mücadelesini 60’lı ve 70’li yıllarda vermiÅŸ olmasına karşın, 2013 yılında FBI’ın En Çok Aranan Teröristler listesine girerek tarihte bu listede adı geçen ilk kadın olan Assata, hayat hikâyesinde de tarihte durduÄŸu yerin ve savunduÄŸu temellerin zamansız olduÄŸunu gösteriyor:“... New Jersey tarihinde gözaltında ya da tutuklu hiçbir kadın, devamlı bir ÅŸekilde erkekler cezaevine konulmamış, en mahrem anları dahil yirmi dört saat gözetlenmemiÅŸ; hiçbir kadın, tutuklu kaldığı yıllar boyu entelektüel destekten, uygun tıbbi yardımdan, fiziksel egzersizden ve diÄŸer kadınların refakatinden böylesine bilfiil mahrum bırakılmamıştır. Åžahsına özel barbarca muameleyle ilgili dava üzerine dava açtık. Fakat baÅŸarı oranımız düşüktü. Hikâyesini okudukça lütfen söz konusu koÅŸulların bu onurlu ve duyarlı kadının üzerinde yaratacağı etkiyi hayal etmeye çalışın. ...â€Ä°nsanlık deÄŸerlerini böylesine içselleÅŸtirebilmiÅŸ bir kadının, dünyanın en büyük ülkelerinden birinde azılı bir terörist olarak aranmasındaki çeliÅŸki, alışageldiÄŸimiz gerçeklere ve algı biçimlerimize tekrar dönüp bakmaya zorluyor bizleri.Devletin ve medyanın bir “ibret vakası†haline getirmeye çalıştığı Assata, onurlu duruÅŸuyla, 37 yıldır siyasi mülteci olarak yaÅŸadığı Küba’dan hâlâ bize seslenmeye devam ediyor./Archive/2021/3/8/205914243-ic3.jpgAfrikalı Amazonlar - Dahomey'in Kadın Savaşçıları / Stanley B. Alpern / Çeviren: Ä°pek Yardımcı / Ayrıntı Yayınları / 320 s.Antik çaÄŸların fantezileÅŸtirilmiÅŸ amazonları ile Dahomey'in gerçek amazonlarının ortak özellikleri oldukça fazlaydı. Her ikisinde de kız çocukları küçük yaÅŸlardan itibaren savaÅŸmayı, silah tutmayı, güçlü, hızlı ve dayanıklı olmayı ve acıyla baÅŸ etmeyi öğreniyorlardı.Avcılık, dans ve enstrümantal müzik bu kız çocuklarının yeteneklerinden sadece bazılarıydı. Hayattaki asıl amaçları savaÅŸmaktı. SavaÅŸmayı arzuluyor, kan dondurucu çığlıklarla savaÅŸa koÅŸuyor, savaÅŸtan zevk alıyor, öfke ve yüreklilikle savaşıyorlardı.Korkuya bağışıklık kazandıkları aÅŸikârdı. Zafer kazanınca ise acımasız oluyorlardı. KomÅŸularına korku salıyorlardı. Erkekler onları, saygın ve amansız düşmanları olarak görüyorlardı.Stanley B. Alpern araÅŸtırmasında, köleliÄŸe karşı çıkan bu zorlu kadın savaşçıların sömürgecilik tarihindeki yerlerine ışık tutuyor. Bir mitten öteye geçemeyen Amazonlar'ın vücut bulmuÅŸ hali olan Dahomey'in kadın savaşçıları, erkek egemen dünyanın kıtalarından biri olan Afrika'da ataerkil geleneÄŸin ezberini bozuyor.Bu kapsamlı çalışmada devletin kökenlerinden 1892 yılındaki Fransa yenilgisine kadar Dahomey Amazonları'nın tarihi gözler önüne seriliyor: Kadınların ne yedikleri, nasıl iÅŸe alındıkları, nasıl eÄŸitildikleri ve savaşın olmadığı dönemlerde neler yaptıkları hakkında görsel ve yazınsal belgeler sunuluyor. Erkek egemen tarih yazımına alternatif çarpıcı bir tarih kitabı./Archive/2021/3/8/205919758-ic4.jpgKurtlarla KoÅŸan Kadınlar - VahÅŸi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler / Clarissa Pinkola Estes / Çeviren: Hakan Atalay / Ayrıntı Yayınları / 390 s.Clarissa P. Estes, Kurtlarla KoÅŸan Kadınlar'da kadınlar için yalın, uygulanabilir ve doÄŸal çözümler öneriyor. XIX. yüzyılla birlikte insanlığın doÄŸadan kopuÅŸu ve duygulara yer vermeyen kapitalist bir endüstri çarkının içinde kayboluÅŸundan yola çıkarak, kadınların yapması gereken ilk ÅŸeyin içindeki doÄŸal sesi keÅŸfetmek olduÄŸunu söylüyor ve kadınların içlerinde yatan sınırsız güç ve yaratıcılığın, kurtların doÄŸal yabanıllığında yattığı savını ileri sürüyor.Kadınların çoÄŸu zaman farkında olmadan içselleÅŸtirmek zorunda bırakıldıkları eziklik ve yetersizlik duygusuna, bastırılmış cinsel güdülerine çok deÄŸiÅŸik bir malzemeden yaklaşıyor: Masallar!Ä°nsanlığın ortak bilinçaltının aynaları olduÄŸunu düşündüğü masallar aracılığı ile kadın psiÅŸesinin derinliklerine iniyor ve birçok açmazdan kurtulmalarına yardımcı olacak masal tadında terapiler uyguluyor.Estes'e göre, kurtlarla kadınlar arasında, vahÅŸilikleri, zerafetleri ve içinde yaÅŸadıkları topluluÄŸun üyelerine duydukları baÄŸ açısından psiÅŸik bir benzerlik vardır. Kurtlar ve kadınlar arasındaki bu benzerlik, VahÅŸi Kadın arketipinde ortaya çıkar.Estes'in ilginç örneklerle betimlediÄŸi bu arketip, doÄŸayla bağını kopartmamış ve seçimlerini yaparken duygularını temel alan kadınları içeriyor.Kitaptaki farklı kültürlerden derlenen masallar, kadınların iliÅŸkileri, kiÅŸisel imgeleri ve hatta bağımlılık gibi temalar çevresinde geliÅŸiyor.ÖrneÄŸin Afrika kökenli bir öykü, kadının ikili doÄŸasını yansıtıyor. OrtadoÄŸu'ya ait bir masal, sıradan bir kilim gibi görünen büyülü bir halının toplumun önyargılarını ve görünüşe ne kadar kolay aldandığını ortaya koyuyor.Yayımlandığında büyük övgüler almış bu sıra dışı kitap, kadınları vahÅŸi derinliklerine doÄŸru heyecanlı bir yolculuÄŸa çağırırken, kadın psiÅŸesinin bugüne dek hazırlanmış en büyük sözlüğü olarak da okunabilir.
Cumhuriyet Kitap Eki
Suyun ve toprağın isyanı; ‘Fontamara’
Ignazio Silone’nin Fontamara köylülerinin acılı ve umutsuz yaşamlarını anlattığı yapıtı Fontamara’nın yeniden basımında; Sabahattin Ali’nin 1943’te AKBA Kitabevi tarafından yayınlanan çevirisinde yer almayan kısımları da Tonguç Ok’un İtalyanca aslıyla karşılaştırarak metne eklendi.
/Archive/2021/3/8/205318276-ic1.jpgIgnazio Silone’nin Fontamara köylülerinin acılı ve umutsuz yaÅŸamlarını anlattığı yapıtı Fontamara’nın yeniden basımında; Sabahattin Ali’nin 1943’te AKBA Kitabevi tarafından yayınlanan çevirisinde yer almayan kısımları da Tonguç Ok’un Ä°talyanca aslıyla karşılaÅŸtırarak metne eklendi.Kitabın üçüncü baskısına “sunu†yazan Can Yücel, Fontamara ve Sabahattin Ali için yazmış:“FaÅŸizmi bizlere sergilemek için Sabahattin Bey’in cıvıl cıvıl gözleriyle, sekmez sezgisiyle seçtiÄŸi bu kitap, zaten mütegallibe sultası altında inleyen bir köylülüğün faÅŸizmden de nasibini alınca nasıl direnç bilincini devÅŸirdiÄŸini anlatır. Sabahattin Bey örnek bir çeviri çıkarmıştır ortaya, her yapıtında olduÄŸu gibi Fontamara’da da tam bir usta vardır önümüzde. Ey sevgili usta, toprağın memleket topraklarınca bol olsun…â€/Archive/2021/3/8/205333729-kapakic2.jpgFontamara köylülerinin acılı ve umutsuz yaÅŸamları anlatılır Fontamara’da. Kanun, korku ve koku’nun anlatıldığı kısımlar çok çarpıcı:“Roma artık dayanılmaz bir hale geldi. Her gün baÅŸka, her gün yeni bir kanun çıkıyor her yeni hükümet elbette yeni kanunlar yapmıştır, fakat ÅŸimdiki hükümet her gün bir yenisini çıkarıyor…â€Bir baÅŸka özlü ifadeyle YOK KANUN, YAP KANUN!Devam ediyor: “Kanunlar ne kadar çoÄŸalırsa sefalet de o kadar artıyor. Sefalet ne kadar çoÄŸalırsa kanunlar da o kadar artıyor. Roma sahiden dayanılmaz bir hale geldi.â€Roma’da nedeni belirsiz koku yayılmakta: “Havası zehirlendi. Ro¬ma’nın havası pis kokuyor… Bazıları bu kokunun farelerden geldiÄŸini söylediler. Beledi¬ye meclisi farelere harp açtı, bunları yok etmek için zehir da¬ğıttı, binlerce, on binlerce fare yok edildi. Fakat pis koku kaldı…â€Pis koku sineklerden geliyor olabilir mi?“Bunun üzerine belediye meclisi sineklere harp açtı, bütün Roma halkına, bunları yok etmek için tozlar, zehirli ÅŸerbetler dağıttı, bu sineklerin bilmem artık kaç milyonu yok edildi. Ama pis koku kaldı…â€Ä°htiyar Peygamber, Peppino Goriano (?) mu cevaplıyor:“Roma’daki bu pis kokunun membaını, hiç kimse bulup çıkaramadı. Halk mahallelerinde… o kadar kuvvetli deÄŸil… Buna karşılık ÅŸehrin orta yerinde, nazırlıklarla Sen Piyer civarında, kıran kokusu gibi korkunç bir hal alıyor…â€/Archive/2021/3/8/205350932-ic4.jpgRoma’da pis koku önlenemiyor. Korku da… Korku’dan korkuluyor. Neden korkudan korkuyorlar sorusuna ihtiyar cevap veriyor: Neden olduÄŸunu kimse bilmiyor... ÅŸu faÅŸist dedikleri adamlar çok daha fazla korkuyorlar. Onlar da bu iÅŸin böyle sürüp gidemeyeceÄŸini hem biliyorlar hem söylüyorlar, ama bundan korkuyorlar... Cinayetleri arttıkça korkuları da artıyor... Korkuları arttıkça da cinayetleri artıyor…Peygambere soruluyor, ne mi soruluyor, kitapta var ve okunmalı, cevabı “Korkusu çok kuvvetli†diye cevap veriyor. Papa korkuya ne diyor ve yapıyor.Cevap hazır: “Papa da korkuyor... Papa yeni hükümetten iki milyar liret aldı, otomobiller tedarik etti, bir radyo istasyonu kurdur¬du, hiçbir zaman seyahat etmediÄŸi halde, kendine mahsus bir tren istasyonu yaptırdı, daha baÅŸka lüks iÅŸlere kalkıştı; ÅŸimdi bunlar onu korkutmaya baÅŸlıyor... Roma’daki kiliselerle manastırlara bir yazı göndermiÅŸ, daha fazla fukara çorbası dağı¬tılmasını istiyor. Bu, korku çorbasıdır… son zamanlarda… çorbaya birer parça domuz yağı pastırması atıyor. Bu da korku yağıdır. Ama iki milyarı unutturmak için çok çorbalar, çok yaÄŸlar lâzım!..â€Sonra!.../Archive/2021/3/8/205401229-ic5.jpgFontamara okunmalı. “Bu kitapçığı ya rejime düşman olan biri alay olsun diye yazmış yahut da tımarhanede yazılmış…â€, Musa’nın on emrinden biri ÅŸudur: “Hırsızlık etmeyeceksin†“Bugün Musa’nın hükmü yürümüyor, Mussolini’nin hükmü yürüyor.â€, “Her gün efendiler lehine yeni yeni kanunlar çıkıyor; ama eski kanunlardan yalnız köylülerin lehine olanları kaldırılıyordu.†cümleleri neden yazılmış, anlamak için tekrar tekrar okumalı!FaÅŸistlerin kullanılmış mendil gibi attıkları ihtiyar’ın yanıtları ilginç ve düşündürücü. Üçüncü kez okuduÄŸumda kanunun, kokunun, korkunun vb. ayırdına vardım.Fontamara / Ignazio Silone / Çeviren: Sabahattin Ali / Kor Kitap / 192 s.
Hamdi Yaver Aktan
Halkın şöleni
Didier Daeninckx, Açların Şöleni’ninde Komün günlerini romanın başkahramanı olan Yahudi sürgünü Portekizli bir gazetecinin gözünden anlatıyor.
/Archive/2021/3/8/205150949-ic1.jpg“Artık daha fazla imtiyaz ve baskı istemiyoruz, aklen ve bedenen baÅŸkalarından daha zayıf olanların da aynı ÅŸekilde var olma haklarının olduÄŸu bir toplum oluÅŸturacağız.â€Maxime Lisbonne (1839-1905) hayatının büyük bir kısmını sürgünde geçirmiÅŸ, karşılaÅŸtığı zorlukların üstesinden gelmiÅŸ, bulunduÄŸu bölgelerdeki politik dönüşümleri, sosyo-ekonomik dalgalanmaları iyi gözlemlemiÅŸ biri.Sürekli idam cezasına çarptırılan ama idam mangasının önünde de dimdik durabilmeyi baÅŸaran, devrime gönül vermiÅŸ, ilk kez ordudayken tiyatro eÄŸiliminin olduÄŸunu keÅŸfetmiÅŸ bir asker.Beni en çok heyecanlandıran yer iÅŸte tam da burası. Tiyatro, Komün sahnesinde önemli bir yerde duruyor. Lisbonne’un tiyatroya gönül vermiÅŸ biri olması onun hayalperest kiÅŸiliÄŸiyle ve dönemin içindeki atmosferi nasıl daha yaÅŸanılır kılma isteÄŸiyle da yakından ilgili.Tiyatroya yer verilmesi romana ayrı bir hava katmış. Bu romanı bilindik kuru bir tarihi anlatım olmaktan kurtarmış./Archive/2021/3/8/205128637-kapakic2.jpgLisbonne, yaÅŸadığı tüm serüvenleri kendi hayatını bir tiyatro sahnesine çevirerek yaÅŸayan biri. Hastaneye kaldırıldığında, mahkemeye çıkarıldığında, disiplin cezasına çarptırıldığında, iÅŸkence gördüğünde…“Her ÅŸeyi kabul ediyorum, hayatım boyunca üstlendiÄŸim bütün rolleri. La Belle Poule’un kapkara güvertesinde Çaylak Miço, Sivastopol KuÅŸatması sırasında sahneye konan oyunda Zouave askeri oyuncusu, Cezayir’de kepaze olmuÅŸ bir asker, bir komedyen ve hatta bir soytarı, imparatorluÄŸun mezar kazıcısı, Komün’ün albayı, kostümsüz tiyatronun yaratıcısı, yayınlarına son verilen bir yığın gazetenin kurucusu, hatip, diÅŸleri dökülmüş aslan terbiyecisi...â€Lisbonne, tarihin rastlantılardan ibaret olduÄŸunu düşündüğü için kaderine boyun eÄŸen biridir aslında. Onu Fransız halkına baÄŸlayan ÅŸey kafasındaki sonsuz özgürlük hayalidir. Bu yüzden savaÅŸmaktan bir an olsun vazgeçmez.Bu onun için tıpkı bir oyunda kendini seyirciye sunan bir oyuncunun görsel töreni gibidir. ÖrneÄŸin Orleansville Hastanesinde çıkan bir yangında gösterdiÄŸi fadakârlık, onun affedilmesini saÄŸlar ve Fransa’ya döner. 1870’e kadar des Follies-Saint-Antoine Tiyatrosu’nu yönetir. Fakat maddi imkânlarının elveriÅŸsiz olması, onun eline tekrardan silah almasına neden olur. Yaralanıp esir alınır ve sonra da idama mahkûm edilir. Cezası sonradan zorla çalıştırılmaya çevrilir ve af çıkınca da Fransa’ya geri döner./Archive/2021/3/8/205205105-kapakic3.jpgMEKTUP-ROMAN-TÄ°YATROLisbonne, varoluÅŸunu dışa vurduÄŸu mektupları okyanusları aÅŸtığı uzun yolculuklarda yazmıştır. Romanın yoÄŸun bir ÅŸekilde tiyatro eserlerinden bahsedildiÄŸi bölümleri, bir geminin güvertesinin aniden, yüzen bir tiyatroya dönüştüğü sahnede görebiliriz.Lisbonne, Fransa’ya geri döndükten sonra adına bir dayanışma gecesi düzenlenir Tüm oyuncu, ÅŸair, müzisyenler yeteneklerini onun için sergilerler. Toplanan bağışlar, Lisbonne’a verilir.Tiyatro yöneticiliÄŸi yapmaya baÅŸlar. “Kapıcılar Casino’su†ve “Devrimci Patates Kızartmaları†gibi kabare giriÅŸimleri olur. Oyunlar oynanır fakat kasa hep boÅŸtur.Lisbonne, her ne kadar neÅŸesini yüzünden eksik etmese de maddi sıkıntılardan dolayı artık daha fazla devam edemez ve köşesine çekilir. 66 yaşında Ferre Alais’de ölür.Açların Şöleni, Maxime Lisbonne gibi tiyatro sevdalısı, devrime gönül vermiÅŸ bir askerin hayatını ve mücadelesini, komün barikatlarından tiyatro sahnelerine taşır mı bilmiyorum. Bu kitap ile belki tiyatro sahnelerine yeniden konu olur Paris Komünü. Kim bilir!Açların Şöleni / Didier Daeninckx / Çeviren: Emrullah Ataseven / Dipnot Yay / 230 s.
Esma Özlen
'Yıkılmış Kadın'
Simone de Beauvoir, Yıkılmış Kadın’da bir yandan modern dünyanın burjuva kadınlarına eleştiri getirirken bir yandan da kadınların varoluşsal sorgulamalar yaparken ihtiyaç duyacakları gücü ve umudu kendi içlerinde bulacağını söylüyor.
/Archive/2021/3/8/204725575-ic-.jpgÜç kadın, üç hikâye ve üç sorgulayan ses: Bir anne ve bir eş olarak bu hayatta başarılı olabildim mi?Seçtikleri hayatın mağduru bu üç kadın kendi hikâyelerini anlatıyor. Her şeyin son derece yolunda olduğunu zannederken altüst olan yaşamlarını, sevdiklerinin sonsuza kadar yanlarında olacağını düşünürken birdenbire yapayalnız kalışlarını ve uğruna büyük fedakârlıklar yaptıkları çocuklarının kendi kaderlerini çizmek için onları hiçe saymalarını…Simone de Beauvoir, Yıkılmış Kadın’da bir yandan modern dünyanın burjuva kadınlarına eleştiri getirirken bir yandan da kadınların varoluşsal sorgulamalar yaparken ihtiyaç duyacakları gücü ve umudu kendi içlerinde bulacağını söylüyor.Yıkılmış Kadın / Simone de Beauvoir / Çeviren: Gizem Şakar / Alfa Yayıncılık / 240 s.
Cumhuriyet Kitap Eki