Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Sunday, 10.26.2025, 07:42 PM (GMT)

Search by date: 12/23/2020

İki güçlükadının hikâyesi

İki güçlü kadının hikâyesi figure > İrem Uzunhasanoğlu’nun üçüncü romanı Evvel Bahar, yatakhane arkadaşlığından doğan ölümsüz hatıraların anlatıldığı; geçmiş ve gelecek arasında bir köprü kuran ve ânımızda yaşananların döngüsel bir şekilde eski acılara ve travmalara bağlandığını anlatan bir kitap. /Archive/2020/12/23/000723031-ic1.jpg‘EVVEL BAHAR’İrem Uzunhasanoğlu’nun yeni romanı Evvel Bahar, Firuze ve Öykü isimli iki kadının yatakhanede başlayan dostluğunu ve yıllar sonra karşılaştıklarında neler yaşadıklarından habersiz geçmişe geri dönüşlerini konu ediyor. İki güçlü kadının arzularını, hayal kırıklıklarını, travmalarını ve yolları her ne kadar ayrılsa da değişmeyen dostluklarını akıcı bir dille anlatıyor.Aile ilişkilerimiz, yalnız bırakılışlarımız, kutsanan ebeveynlerimizle hesaplaşmalarımız döngüsel olarak geri dönüyor. Bizleri yaralıyor. Kime aşık olacağımızı dahi belirleyebiliyor. Genellikle sevgisizlikle hesaplaşma fırsatımız bile olmuyor. Halbuki elimizde avucumuzda kalmasını istediğimiz tek duygu sevgiydi. Anlaşılmak, yalnız bırakılmamaktı.CESUR FİRUZE...Firuze genç yaşında babası Yavuz tarafından dışlanmış, terk edilmiş bir çocuk. O vazgeçilmiş çocuk dimdik durarak ve hatta aşık olduğu adam Adar’ın uğruna isyan bayrağını en tepeye dikebilecek kadar cesur bir karaktere dönüşüyor. Bu da Firuze’yi benim gözümde Türk edebiyatında okuduğum en güçlü kadın karakterlerden birisi yapıyor.Terk edilmesinin ardından kıta değiştirip, Amerika’ya giden Firuze orada ayakta kalabilmek için her işi yapıyor. Onun için önemli olan babasıyla arasındaki paternalist ilişkiyi kırabilmek.Türkiye’de sık sık tanık olunan bir hikâye. Kendi iktidarını kızına dayatan ve eğer onun istediklerini yapmazsa arkasında durmayan bir baba figürü Yavuz. Sevgisini de parasını da kızına pazarlık sonucunda veren bencil bir karakter.Firuze ise kendi ayakları üzerinde duran bir kadın olmasının yanında yaptığı birçok hareket babasına karşı oluşmuş savunma mekanizmalarının bir parçası.İnsan küçüklüğündeki yoksunluklara göre mi şekillendirir yalnızca hayatını? Bundan emin değilim. Çünkü birçok insan isyan etmek ya da adaletsizliklere direnmektense uyumlu olmayı, boyun eğmeyi kabulleniyor. Ebeveynlerini kutsallaştırarak onların işledikleri suçlara bahaneler üretiyor, hataların farkında olmalarına rağmen onlara toz konduramıyor, kötü de olsalar ebeveynlerinden sevgi dileniyorlar. Özgürlüklerini, benliklerini, ruhlarını satıyorlar. İşte dünyadaki bütün kötülüklerin ana nedeni bu belki de./Archive/2020/12/23/000738109-ic2.jpgİDEALİST ÖYKÜ!Öykü ise daha idealist bir karakter, daha da önemlisi doksanlarda suikasta kurban gitmiş bir gazetecinin kızı. Üzerinde çok büyük bir sorumluluk var ve yegane amacı babasının değerlerini sürdürebilmek ve en az onun kadar cesur bir insan olabilmek.Başkalarıyla yaşadığı ilişkilerde ürkek davranıyor çünkü her an terk edilebileceğinden ya da başına kötü bir şey gelebileceğinden korkuyor. Onun ki iyi bir baba figürü fakat onun da annesi hiçbir zaman arkasında durmuyor.En nihayetinde her iki kadın da tek başına yola devam etmek zorunda kalıyor. Psikanalizin son aşamasında olan kimseden medet ummadan birey olabilme gücü ikisinin de ruhunda fazlasıyla mevcut. Fakat insan ötekilerle var olan bir karakter. Ölüm döşeğine gelseler bile hesaplaşma arzuları dinmiyor. Firuze ve Öykü yirmi yıl sonra yeniden birbirlerine tutunabilecekler mi? Anne babalarla hesaplaşmanın bir son kullanma tarihi var mı?Evvel Bahar’ın hem konusu hem de motifleri Uzunhasanoğlu’nun diğer romanlarından çok farklı. Bu roman her birimize bir yönüyle dokunabilir. Ailelerimizi kıramadığımız için yüzleşemediğimiz yalnızlıklarımızı, derin ve dalgalı bir şekilde harikulâde ifade ediyor. Geçmişini çözümlemeyenlerin, terk edilmelerine rağmen güçlü kalabilmeyi başarabilenlerin, dostluk duygusunu iliklerine kadar yaşamış inşaların romanı.Uzunhasanoğlu, bizlere bu kitabıyla ebeveynlerin yanlışlarına rağmen doğruları savunabilen kadınların yaşadığını ve başka bir dünyanın mümkün olduğunu gösteriyor.Evvel Bahar / İrem Uzunhasanoğlu / Doğan Kitap / 248 s. / 2020. Ömer Çeşit

20. yüzyılın dev yapıtlarından; Canto General

20. yüzyılın dev yapıtlarından; Canto General figure > Cemal Süreya haklı olarak kitaptan “evrensel şarkı” diye söz eder çünkü yapıt en güneyden en kuzeye Amerika kıtasının yanı sıra bütün dünyayı kucaklar. /Archive/2020/12/23/000324564-kapakic1.jpgEVRENSEL ŞARKIÜlkemizde bu zamana değin Pablo Neruda’dan birçok şiir/kitap çevirisi yapılmıştır. Bunlar arasında özellikle şairin en temel yapıtlarından biri olan Canto General’dan E. Gökçe, C. Süreya, E. Alkan gibi şair çevirmenlerin yaptıkları çeviriler bu uludeniz yapıttan birkaç damla olarak kalmıştır. Onun için Türkiye’deki okurun Neruda’nın şiirlerini tam anlamıyla tanımadığını, bunun bir eksiklik olduğunu düşünüyordum. Artık yapıtın bütünlüklü bir çevirisinin yayımlanmasıyla sözünü ettiğim eksiklik giderilecek.Neruda 1938’te babasının ölüm döşeğinin başında “Şili’nin Şarkısı” adlı bir şiire başlar. Baba oğlunun doktor, mühendis, avukat olmak yerine şair olmasına hep şiddetle karşı çıkmış, bu yüzden onun da şiirlerini yayımlayabilmek için takma ad kullanmasına neden olmuştu.Şair bu tarihten başlayarak şiirde halkının ve kendisinin kaynağını, köklerini aramaya çıkar. Bu şiir 12 yıl sonra, 1950’de kendi ülkesinde değil, Meksika’da yayımlanan Canto General (Canto=Şarkı, General=Genel) adlı dev bir yapıta dönüşecektir.Cemal Süreya, Enver Gökçe’nin Neruda’dan “Seçme Şiirler” başlığıyla yayımladığı kitaba yazdığı önsözde haklı olarak kitaptan “Evrensel Şarkı” diye söz eder çünkü yapıt en güneyden en kuzeye Amerika kıtasının yanısıra bütün dünyayı kucaklar./Archive/2020/12/23/000338580-ic2.jpgACININ TARİHİBu yapıtın şairin yapıtları içinde ayrı bir yeri vardır. Olgunluk dönemi ürünlerinin başlangıcını oluşturur. Epik, lirik, tarihsel ve çok kişisel unsurların güzel bir karışımıdır. Artık dizginsiz coşkular, duygulanımlar şaire değil, şair onlara egemendir, onları denetimi altında tutarak, bir kendiliğindelik içinde dile getirerek yazmaktadır.Okur bir yandan Şili’nin tarihine, dolayısıyla Latin Amerika, hatta tüm Amerika tarihine tanık olur, çünkü Şili’nin tarihi sömürgeciliğin getirdiği savaşların ve acıların tarihidir; öte yandan şairin birçok yaşamını, kişiliğini keşfederken onun insan ve ülke sevgisini, kişisel dramını başka bir cepheden görür.Neruda, 1945’te senatör seçilmesinden ve Komünist partisine kaydolmasından sonra siyasal etkinliklerini ve daha önce yazmaya başladığı “Canto General”ın yazımını birlikte sürdürmeye başlar.1948’in başında hakkında verilen tutuklanma kararı üzerine gizlenmek, hatta yurt dışına kaçmak zorunda kalır.Neruda kitabını gizlilik içindeyken daha yoğun bir biçimde yazmayı sürdürür. Şaire göre İspanyol istilacı, baskıcı, işkenceci, kan dökücü, yıkıcı babadır. Babayla İspanyol’un bu özdeşleştirilmesine yer yer rastlarız bu kitaptaki şiirlerde. Dolayısıyla babasının soyadını, İspanyollar arasında yaygın olmasından dolayı soyadları anılan istilacılar arasında görmek şaşırtıcı değildir.Çelişkili, ama anlaşılır bir biçimde aynı adı öldürülen halktan kişiler arasında görmek de olası. Babası İspanyoldur, ama sade bir demiryolu işçisidir, halktan bir kişidir./Archive/2020/12/23/000404189-ic3.jpgCanto General, Neruda’nın dolaştığı bütün Güney Amerika kıtasında, Pasifik karşısında, And Dağları’nda, gizlilik içinde kaldığı halktan insanların evlerinde, gecekondu evlerde ya da lüks otellerde, Arjantin’de, Peru’da, Meksika’da, Macchu Picchu Dorukları’nda, balta girmez ormanlarda yazılmıştır.Her gittiği yerde gördüğü, halkının güzelliklerini, kadınlarının büyüsünü, dostlarının çalışmasını ve vatandaşlarının zekâsını güçlü bir biçimde duyumsatır. İnka, Aztek, Maya gibi büyük yerli uygarlıklarının beşiği olan Amerika’nın büyüklüğünü keşfettirir.Neruda’ya göre Amerika halklarının yaşadıkları, en karanlıktaki olaylar gün ışığına çıkarılmalıdır. Amerika’nın ağaçları, çiçekleri, volkanları, ırmakları şiire dökülmelidir. Tarih ve toplum bilinci bunu gerektirmektedir./Archive/2020/12/23/000422829-ic4.jpgEPİK VE LİRİK İÇ İÇENe ki kitabı yalnızca Şili’ye ve Latin Amerika’ya, daha da ileri giderek dünyaya tarihsel bakışın bir ürünü olarak görmek yanlış olur. Aynı zamanda şairin anılarından, imgesel bakışından, şiirsel deneyimlerinden süzülüp gelen, önceliğin hep şiirde olduğu bir kitaptır.Buradaki şiirler, kazıdıkça imgesel mücevherlerin bulunduğu büyük bir maden damarının ürünleri gibi serilir önümüze.Sayfalar boyunca ilerledikçe coğrafyaya, tarihe yaklaşımdaki, siyasal suçlamalardaki epik söylemle kişisel yaşamöyküsünün sunumundaki, uzaktaki dostlara mektuplardaki lirik söylem iç içe geçer.Kimi yerde siyasal söylem ağırlık kazansa da şair, Uyansın Oduncu başlıklı IX. bölümün sonunda, “Hiçbir şey çözmeye gelmedim. / Şarkı söylemeye geldim buraya, / sen de benimle söyleyesin diye” siyasal kimliğinin ötesine geçerek şair kimliğini öne çıkarır.Özel olarak Şili’nin, genel olarak Amerika’nın yazgısı aynı zamanda şairin de yazgısıdır. Dolayısıyla Şili’nin ve öteki Amerika ülkelerinin sömürgeci İspanyollarca istilasından, yakın zamanlardaki maden işçilerinin grevlerine dek geçen yüzyılları kucaklayan dizelerde Amerika’nın; onu teriyle, kanıyla kuran, köklerini derinliğine daldıran halkın tarihsel ve siyasal konumuna tanıklık edilir, yorumu yapılır.Sonra adlar, adlar ve adlar... Yerli kabile reisleri, istilacı kaptanlar, hainler, diktatörler, işkenceciler, sendikacılar, şairler, değerli önderler, halkın dostları ve düşmanları, sade insanlar... Şili engin bir kitap gibi açılır önümüze.Zaten Neruda da 1962’de, Şili Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmada şöyle diyecektir: “Ne var ki en önemli, en engin kitabım, Şili adını verdiğimiz şey olmuştur. Vatanı durmadan okudum, gözümü üstünden hiç ayırmadım.”Canto General, Amerika kıtasında sanatın ve edebiyatın kötümserlik içinde bulunduğunu ve halktan uzaklaştığını düşünen şairin bu duvarı yıkmak için giriştiği çabanın da ürünüdür. Ona göre, acılarımızı aşmamız ve yıkımın üzerine çıkmamız gerekmektedir.Gerçekten de bu kitap üzerine yapılacak derinlikli bir inceleme, şairin imgelerinde özelde Şili halkına, genelde dünyadaki bütün halklara ilişkin göndermelerdeki çeşitliliği, zenginliği ortaya çıkartacaktır.Neruda yine bu kitabıyla Amerika’yı, Amerika halklarını şiirsel bir bakışla keşfetmiş, onu yeniden kurarak saygınlığına kavuşturmak istemiştir. Onun dizelerindeki halk artık siyasal söylemdeki soyut, yoksul halk değil, gerçek ve somut halktır.Evrensel Şarkı (Canto General) / Pablo Neruda / Çeviren: Adnan Özer / Can Yayınları / 552 s. / 2020. Aytekin Karaçoban




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter