Erol Bulut'tan 5-1 açılımı!
figure >
Fenerbahçe Teknik Direktörü Erol Bulut, 5-1’lik Gençlerbirliği galibiyeti sonrası yaptığı açıklamada, "Performansımız en üst seviyede olmasa da yakaladığımız gol pozisyonlarını çok iyi değerlendirdik" dedi.
Fenerbahçe Teknik Direktörü Erol Bulut, 5-1’lik Gençlerbirliği galibiyeti sonrası yaptığı açıklamada, "Performansımız en üst seviyede olmasa da yakaladığımız gol pozisyonlarını çok iyi değerlendirdik. Futbolcularımı tebrik ediyorum" dedi.Süper Lig’in 9’uncu haftasında Fenerbahçe, deplasmanda Gençlerbirliği’ni 5-1 mağlup etti. Karşılaşma sonrası düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Fenerbahçe Teknik Direktörü Erol Bulut, "Bugün güzel bir galibiyet aldık 5-1 gibi bir skorla. Milli maçlardan sonra oyuncu performansını sahaya tam olarak yansıtamıyor ama bugün maça baktığımızda, performansımız en üst seviyede olmasa da yakaladığımız gol pozisyonlarını çok iyi değerlendirdik. Futbolcularımı tebrik ediyorum. Ellerinden geleni yaptılar, ilk 11’de oynayanlar olsun, sonradan oyuna girenler olsun. Maçın skoru 5’den fazla da olabilirdi. Rakibimize de verdiğimiz pozisyonlar oldu. Karşılamada genel anlamda sıkıntı yaşamadık ama daha agresif olabilirdik. Bunun üzerinde önümüzdeki haftalarda biraz daha duracağız" diye konuştu."HERKESİN HER ZAMAN HAZIR OLMASI GEREKİYOR"Erol Bulut, ligin uzun bir maraton olduğuna vurgu yaparak, "Biz futbolcularımızla sezon başından beri aynı şeyleri söylüyoruz. 25 kaliteli oyuncumuz var ve herkesin her zaman hazır olması gerekiyor. Sakatlıklar oluyor, bugün bakıldığında 7 futbolcumuz bizimle değildi. Diğer arkadaşları en iyi şekilde değerlendirmeye çalıştık. Oynayanlar da sonradan girenler de iyi performans gösterdiler. Bu şekilde lig devam edecek. Lig çok uzun bir maraton, kupa maçları var, sarı kart cezalıları olacak, sakatlıklar olacak. O yüzden tüm futbolcular hazır olacak. Fikstür konusunda açıklamam olmuştu. Farklı açıklamalar olmamalı, tek bir ağızdan ses çıkmalı" açıklamasında bulundu.
DHA
Bilim Kurulu Üyesi Kayıpmaz'dan koronavirüs ile ilgili korkutan açıklama: Hızı arttı
figure >
Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, koronavirüsün bulaşma hızındaki değişikliği açıkladı.
Haber Global'e konuşan Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Mert Kayıpmaz koronavirüsün bulaşma hızının arttığını söyledi.Kayıpmaz şunları aktardı:"Almış olunan tedbirlere bireysel olarak destek vermemiz gerekir. İnsanlar işe gidip gelme durumunda olabilir ama bireysel önlemlere uymak gerekir. Temizlik kurallarına dikkat etmek gerekir. Evlerde toplanmamak gerekir. İki üç aile evlerde toplandıktan sonra yasakların hiçbir anlamı kalmaz. Alınan yasaklara uyduktan sonra da virüs kontrol altına alınamazsa yeni daha sert önlemler alınabilir. Rakamlar gittikçe artıyor. Bu sayıların artması da sağlık sektörü ve çalışanlarımızdaki baskıyı arttırıyor. Durum çok ciddi. Hastalık artık kapımızda, evimizin içinde. Virüsün bulaşma hızı arttı. Eskiden 15 dakikada bulaşma söz konusuyken, şimdi belki 3-5 dakikalara inmiş durumda. Maskesiz, mesafesiz olmanız durumunda virüsü çok çabuk kapabiliyorsunuz.
cumhuriyet.com.tr
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan G20 zirvesinde yerli aşı açıklaması
figure >
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, sanal ortamda düzenlenen G20 zirvesinde, “Türkiye'nin üreteceği aşıyı inşallah tüm insanlığın hizmetine sunacağız” dedi.
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi'ne katıldı. Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını nedeniyle zirve bu yıl sanal ortamda düzenlendi."Salgın sürecinde dayanışma ve yardımlaşma konusunda dünya, gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, maalesef iyi bir imtihan veremedi” diyen Erdoğan, G20’ye koronavirüs aşısının herkese hakkaniyetli şekilde sunulması için çağrı yaptı.Erdoğan öte yandan, “Türkiye'nin üreteceği aşıyı inşallah tüm insanlığın hizmetine sunacağız” ifadelerini kullandı.AKP’li Cumhurbaşkanı’nın konuşmasının satır başları şu şekilde:‘İÇE KAPANMA EĞİLİMİ ARTTI’"G-20 platformu aşıya herkesin kolay ve hakkaniyetle ulaşmasını sağlamalıdır. Türkiye olarak biz de ayın 1'inde başladığımız insan deneyleriyle birlikte 16 aşı çalışmamıza bu anlayışla yaklaşıyoruz. Türkiye'nin üreteceği aşıyı tüm insanlığın hizmetine sunacağız.Salgın, sağlık alanı yanında küresel ekonomik mimaride de etkisini hissettiriyor. Korumacılığın arttığını, gümrük duvarlarının yeniden yükseldiğini, içe kapanma eğiliminin güçlendiğini görüyoruz.Salgın, iş gücü piyasasını da olumsuz etkiliyor. Özellikle kayıt dışı ekonomide çalışanlar ile kadın, genç, engelliler başta olmak üzere salgının etkisini daha fazla yaşıyor."
cumhuriyet.com.tr
Gaziantep deplasmanda güldü
figure >
Yukatel Denizlispor - Gazintep Futbol Kulübü: 0-1
STAT: Denizli AtatürkHAKEMLER: Atilla Karaoğlan (xx), Erkan Akbulut (xx), Sezgin Çınar (xx)YUKATEL DENİZLİSPOR: Pantilimon (x)- Lopes (xx), Oğuz Yılmaz (xx), Leismann (x), Bergdich (x), Sacko (xx), (Dk. 88 Özer x), Murawski (xx) Bakalorz (x), Sagal (x) (Dk. 68 Mesanovic x), Aissati (x) (Dk. 67 Recep x), Rodallega (x)GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ: Günay (xx)- Oğuz Ceylan (xx), Djilobodji (xx), Kana Bıyık (x), (Dk. 45 Kubilay x), Toşca (xx), Kenan (xxx) (Dk. 90 Enver Cenk x), Olkowski (xx), Vetrih (xx), Maxim (xxx) (Dk. 77 Furkan x), Mirallas (xx) (Dk. 90 Jefferson x), Muhammet (xxx) (Dk. 77 Andre Souza x)GOL: Dk. 25 Kenan (Gaziantep FK)SARI KARTLAR: Bergdich, Murawski (Yukatel Denizlispor) Kana Bıyık, Toşca, Furkan (Gaziantep FK)SÜPER Lig’in 9’uncu haftasında Yukatel Denizlispor, sahasında Gaziantep FK’yı ağırladı. Konuk ekip Gaziantep FK. Kenan’ın 25’inci dakikada kaydettiği golle karşılaşmadan 1-0 galip ayrıldı. 18’inci dakikada Sacko sağ kanattan etkili ortaladı. Ceza sahası içinde iyi yükselen Lopes’in kafa vuruşunda top yandan auta çıktı. 22’nci dakikada gelişen Gaziantep FK atağında, Kenan yaklaşık 20 metreden şutunu çekti. Kaleci Pantilimon iki hamlede topu kontrol etti.24’üncü dakikada Sagal sol kanattan çizgiye inip ortaya yaptı. Bergdich’in kayarak yaptığı vuruş direk dibinden dışarı çıktı. 25’inci dakikada Muhammet’in pasında topla buluşan Kenan ceza sahasına yaptığı vuruşta meşin yuvarlak ağlarla buluştu: 0-136’ncı dakikada Sagal’ın sağ kanattan kullandığı köşe vuruşunda, Oğuz ceza sahasında yükselerek kafayı vurdu. Top kaleci Günay’ın kucağında kaldı. 42’nci dakikada Aissati’nin ceza yayı gerisinden yaptığı vuruşta top yandan dışarı gitti. 45’inci dakikada Sagal’ın sol kenardan kullandığı köşe vuruşunda Rodallega ceza sahası içinde kafayı vurdu. Meşin yuvarlak üstten auta çıktı. 47’nci dakikada Sacko’nun pasında topla buluşan Lopes’in sağ çaprazdan yaptığı yerden ve sert vuruş yandan auta çıktı. /Archive%5C2020%5C11%5C21%5C180146101-yukatel-denizlispor-gaziantep-futbol-kulubu-fotograflar_6.jpg48’inci dakikada Aissati’nin sağ kanattan ortasına Rodallega’nın yaptığı kafa vuruşu üstten dışarı gitti. 59’uncu dakikada Murawski’nin ortasında Sacko ceza sahası içinde kafayı vurdu. Top üstten auta çıktı. 61’inci dakikada Maxim’in sağ kanattan etkili ortaladı. Ceza sahasında Oğuz’un yaptığı kafa vuruşu, kalecide kaldı. 66’ncı dakikada Maxim’in pasında topla buluşan Mirallas’ın ceza yayı üzerinden yaptığı yerden sert şut, kalecide kaldı. 70’inci dakikada Bergdich sol kanattan ortayı yaptı. Savunmaya çarpan topu önünde bulan Mesanovic kaleciyi geçtikten sonra dar açıdan şutunu çekti. Top yan ağlarda kaldı. 87’nci dakikada Murawski’nin pasında ceza topla buluşan Bakalorz’un ceza yayı üzerinden sert şutu üstten auta çıktı. Maç 0-1 Gaziantep FK’nın üstünlüğüyle sona erdi. 90+2’nci dakikada gelişen Gaziantep FK atağında, Jefferson’un ceza sahası içi sağ çaprazından çektiği sert vuruş kaleci Pantilimon’dan döndü. Savunma topu uzaklaştırdı. Gazintep FK 3 puanı hanesine yazdıran taraf oldu.
DHA
Bursaspor penaltıyla
figure >
TFF 1. Lig'in önemli maçında Bursaspor Adanaspor'u 1-0 yendi.
TFF 1. Lig'in önemli maçında Bursaspor Adanaspor'u 1-0 yendi.Maçın tek golü 90. dakikada Recep Aydın'ın penaltısı ile geldi. Pozisyonda Ali Akman düşürüldü./Archive%5C2020%5C11%5C21%5C180817972-bursaspor-adanaspor-ek-fotograflar_10.jpg
DHA
100'de 100 Erol Bulut
figure >
Fenerbahçe Teknik Direktörü Erol Bulut, teknik adamlık kariyerindeki 100. maçından galibiyetle ayrıldı.
Fenerbahçe, Süper Lig'in 9. haftasında Gençlerbirliği'ni deplasmanda 5-1 yenerek dış sahadaki yenilmezliğini sürdürdü.Eryaman Stadı'nda oynanan karşılaşmada sarı-lacivertliler, rakibini Mert Hakan Yandaş, Diego Perotti (2), Jose Sosa ve Ozan Tufan'ın golleriyle 5-1 yendi. Gençlerbirliği'nin tek golü ise Diego'dan geldi.Fenerbahçe, bu galibiyetle puanını 20'ye çıkardı ve iki maç fazlasıyla liderlik koltuğuna oturdu.Yeni teknik direktörü Mustafa Kaplan'la ilk maçından yenilgiyle ayrılan Gençlerbirliği ise oynadığı 8. maçında 5. yenilgisini aldı ve 5 puanda kaldı.Fenerbahçe, bu sezon deplasmandaki başarılı sonuçlarına Gençlerbirliği karşısında da devam etti.Dış sahada 5. maçına çıkan sarı-lacivertliler, 4. galibiyetini elde etti. Fenerbahçe, deplasmanda bu sezon tek puan kaybını Galatasaray'la 0-0 berabere kalarak yaşadı.BULUT'UN "100"Ü GÜLDÜFenerbahçe Teknik Direktörü Erol Bulut, teknik adamlık kariyerindeki 100. maçından galibiyetle ayrıldı.Kariyerinde Yeni Malatyaspor ve Aytemiz Alanyaspor'dan sonra Fenerbahçe'yi çalıştıran Bulut, "dalya" dediği Gençlerbirliği maçında takımının 3 puan kazanmasının sevincini yaşadı.PEROTTİ PERFORMANSIYLA ÖN PLANA ÇIKTIFenerbahçe'nin Arjantinli yıldızı Diego Perotti, Gençlerbirliği karşısında gösterdiği etkili performansla dikkati çekti.Takımının ikinci golü öncesi penaltıyı kazandıran Perotti, beyaz noktadan topu filelere gönderdi. İkinci yarıda takımının 4. golünü atan Arjantinli futbolcu, sarı-lacivertli formayla gol sayısını da 3'e çıkardı.MERT HAKAN'DAN İLK GOLMert Hakan Yandaş, Fenerbahçe formasıyla ilk golünü attı.Sarı-lacivertli takımı 14. dakikada öne geçiren golü atan Mert Hakan, ilk kez 11'de forma giydiği maçta şansını iyi kullandı.Fenerbahçe, ligde en son 5 gol attığı takım olan Gençlerbirliği karşısında yine aynı skoru buldu.Geçen sezon 14. haftada İstanbul'da oynanan maçta Gençlerbirliği'ni 5-2 yenen sarı-lacivertliler, daha sonra ligde oynadığı 28 maçta 5 gol birden atamamıştı.Sarı-lacivertliler, taraftarına uzun bir aradan sonra 5 gollü galibiyet hediye etti.
AA
Ahmet Davutoğlu: Berat Albayrak af talep etmiyor, meydan okuyor
figure >
Damat Berat Albayrak'ın Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan istifa etmesini değerlendiren Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, "Af falan da talep etmiyor aslında, hesap soruyor. Sitem ediyor. Berat Albayrak'ın bu mektubunda üstü kapalı bir meydan okuma var" dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Kanal 42' de yayınlanan Sümen Altı programında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Hazine ve Maliye eski Bakanı damat Berat Albayrak'la ilgili çarpıcı ifadeler kullanan Davutoğlu, şunları söyledi:"Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Eğitimde ve kültürde yol alamadık’ diyor. Nasıl alabilirler bu halde? Ekonomiye getirdiğiniz bakanın daha Türkçe kullanabilme yeteneği yok.""BİR MEYDAN OKUMA VAR""İstifa makama yapılır. Af talep edildiği söyleniyor. Af falan da talep etmiyor aslında Berat Albayrak, hesap soruyor. Sitem ediyor. Sonumuz hayrolsun diyerek, bir felaket bıraktığını dile getiriyor. ‘Bakalım siz ne yapacaksınız’ demek istiyor. Berat Albayrak'ın bu mektubunda üstü kapalı bir meydan okuma var. Türkiye, Berat Albayrak'ın sesinden bir istifa ve af talebi duymadı. Sayın bakan, şu an meçhulde. Berat Bey, çıkıp bu istifayı ben yapmadım dese, aksini kimse iddia edemez.""OLAYI BU NOKTAYA GETİREN KİM?""Bir bakan istifa sunarak ‘Aman bizi bırakma kampanyası ile’ başarıya ulaşırsa, ulaşıldı da ikinci bakan da aynı yolu denemeye kalkar, kalktı da. Cumhurbaşkanlığı makamı, istiskal edilecek bir makam değildir. Ayrıca özensiz de konuşulmaz. ‘At izi it izine karıştı’ demiş Berat Bey. Ne demek bu? ‘Allah, sonumuzu hayreylesin’ de demiş Berat Bey. Olayı bu noktaya getiren kim? Berat Bey'in cahilliği değil mi? Peki kabahat kimde? Berat Bey'i o göreve getiren Erdoğan'da""AKP VE MHP ARASINDA GİZEMLİ BİR İTTİFAK VAR""Bahçeli’ye koalisyon görüşmeleri için gittiğimde saatini 17.25'e ayarlamıştı. MHP seçmeninin Bahçeli’ye ‘17-25, hükümete mi yoksa yolsuzluklara karşı mı yapılmış bir operasyondu’ diye sorması lazım. Cevap yolsuzluk ise Sayın Bahçeli’nin o günkü ve bugünkü yolsuzlukların hesabını bir yerde sorması gerekir. Görünmeyen, hangi anlaşmaların yapıldığını bilmediğimiz bir iktidar ile karşı karşıyayız. 17-25 Aralık dosyalarının açılmasını isteyen Bahçeli şimdi susuyor. Çünkü AK Parti ve MHP arasında gerçekten çok gizemli bir ittifak var. Kendisi nerede? Devlet itibarını korumak bu mudur? Bahçeli, 17/25 Aralık’ı yolsuzluğa karşı operasyon olarak görüyordu."
cumhuriyet.com.tr
Türkiye Covid-19'a karşı aşı yarışında geride mi kaldı?
figure >
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Perşembe günü yaptığı açıklamada, faz çalışması Türkiye'de süren Çin menşeli Sinovac aşısı için Aralık ayında 10 milyon doz almak üzere yapılacak sözleşmelerin "bir-iki gün" içerisinde imzalanacağını söyledi.
dhaSağlık Bakanı Fahrettin Koca Perşembe günü yaptığı açıklamada, faz çalışması Türkiye'de süren Çin menşeli Sinovac aşısı için Aralık ayında 10 milyon doz almak üzere yapılacak sözleşmelerin "bir-iki gün" içerisinde imzalanacağını söyledi.Yerli aşıların ise Nisan ayında devreye gireceğini belirten Koca, Pfizer ve Biontech'in Aralık ayında ruhsat alabilmesi durumunda şirketten 1 milyon doz aşı alınacağını, bu sayının 2021 yılı içerisinde 25 milyon doza çıkabileceğini kaydetti.Bu aşıların öncelikli olarak hangi kişilerde uygulanacağı, aşıların ücretli mi ya da ücretsiz mi olacağı ve nasıl bir lojistik planlama ile Türkiye'ye dağıtılacağı konusu ise belirsizliğini koruyor.BBC Türkçe'ye konuşan halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, Covid-19'a karşı aşı ile toplum bağışıklığının oluşabilmesi için nüfusun en az yüzde 67'sinin aşılanması gerektiğini ve bu hesapla Türkiye'de yaklaşık 40-50 milyon kişinin aşı olması gerektiğini aktarıyor.Pala'ya göre, iki doz kullanılması gerektiği açıklanan Covid-19 aşıları için Türkiye'nin 80 ila 100 milyon doz aşı alımını yapması gerekecek.Türkiye'de kaç kişinin Covid-19 geçirerek bağışıklık oluşturduğunun bilinmediğini söyleyen Pala, bu hesapların bu tahmini olduğunu hatırlatıyor.Peki, Türkiye'nin bu seviyede bir aşı ihtiyacını karşılayabilmek için ne kadar para ödemesi gerekecek?Temmuz ayında ABD hükümeti, Pfizer ve Biontech'in geliştirdiği aşıdan 100 milyon doz satın almak için, doz başına 19,5 dolar ödemeye onay verdi.Dün Reuters'a konuşan bir AB yetkilisi ise Pfizer ve BioNTech tarafından geliştirilen aşıdan 'yüz milyonlarca doz' almak için en az 10 milyar dolar ödeyebileceğini ve doz başına 15,50 euro ödemeyi kabul ettiklerini açıkladı.EKONOMİK BOYUT VE KÜRESEL REKABET"Türkiye'nin ihtiyacı olan 80-100 milyon doz aşıyı 20 dolardan hesaplayacak olursak, Türkiye'nin böyle bir kaynağı buraya aktarıp aktaramayacağı ciddi bir soru işaretidir" diyen Pala, Türkiye'nin hali hazırda grip aşısını bile sağlamakta zorlandığını söylüyor:"Sayın Sağlık Bakanı yakın zamanda Meclis'te yaptığı açıklamada bu yıl ancak 600 bin kişinin gribe karşı aşılanabildiğini söyledi. Oysa Türkiye'de risk grubunda bulunan en az 29 milyon kişinin aşılanması gerekiyordu."Covid-19 aşısının ekonomik olarak elde edilebilirliğinin yanında bu aşıların saklanma ve dağıtma koşulları gibi sorunlar da eklendiğinde Türkiye'nin bunun altından kalkıp kalmayacağı tartışma konusudur."Pala'ya göre Türkiye açısından sorun sadece Covid-19 aşılarının ekonomik boyutu değil.Pfizer ve BioNTech ilk aşamada ABD'ye 100 milyon, Birleşik Krallık'a 30 milyon, Japonya'ya 120 milyon, Kanada'ya 20 milyon, Yeni Zelanda'ya 1,5 milyon ve Avrupa Birliği'ne 200 milyon doz aşı satışı için sözleşme imzaladı.Getty ImagesŞirket daha sonraki aşamalarda ABD'ye 500 milyon ve AB'ye 100 milyon doz daha aşı tedarik etmeyi kabul ettiğini açıkladı.Uluslararası Af Örgütü şirketin tahmini olarak 2020'de 50 milyon, 2021'de ise 1,3 milyar doz aşırı üretebileceği göz önünde bulundurulduğunda, bu anlaşmalar dışında kalan diğer ülkelere çok sınırlı miktarda aşı kaldığını ifade ediyor.Pala ise Türkiye'de 2021 yılının ilk 6 ayı içinde, ihtiyacı olan seviyede aşıyı temin edemeyeceğini öngörüyor:"Buna ekonomik bir kaynak aktarsanız, dağıtımını yapabilecek alt yapıyı da sağlasanız bile Türkiye bu 100 milyon doz aşıyı ne kadar zamanda sağlayabilir? Çünkü her iki şirket de şu ana kadar yaptıkları açıklamalarda ön siparişlerle bu aşıların yüzde 80-90'ını şimdiden bazı ülkelere sattıklarını açıkladı."Af Örgütü Sağlık Hakkı Araştırmacısı Tamaryn Nelson da, "Pfizer ve Biontech'in varlıklı ülkelerle bir milyardan fazla doz aşı için halihazırda anlaşma imzalamış olması ve dünyanın geri kalanına planlanan tedarik miktarının çeyreğinden azını ayırmış olması kaygı vericidir" diyor.Dünya Sağlık Örgütü, ilaç şirketlerinin Covid-19 aşılarıyla ilgili gönüllü olarak bilgi paylaşımları için Mayıs ayında Covid-19 Teknoloji Erişimi Havuzu'nu kurdu ama henüz hiçbir şirket bu erişim havuzuna kaydolmadı.TÜRKİYE COVAX'A ÜYE OLMADIDünya Sağlık Örgütü ayrıca "2021 yılı sonuna dek 2 milyar doz aşının eşit bir şekilde üretilmesini ve dağıtılmasını sağlamak" amacıyla Covid-19 Aşıları Küresel Erişim Programı (COVAX) kurdu.Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 17 Eylül'de yaptığı açıklamada, "Hem aşının güvenilirliği hem de adil dağıtımı konusunda DSÖ'ye çok önemli görevler düşmektedir. Dünyanın güçlü bir DSÖ'ye ihtiyaç duyduğunu ve bunun savunucusu olduğumuzu her platformda vurguladık" dedi.COVAX'a şimdiye dek 172 ülke kaydoldu ancak Türkiye, bu ülkelerden biri değil.Pala "bu koşullarda" Türkiye'nin COVAX'a dahil olmasının avantajlı olabileceğini söyleyerek, Türkiye'nin neden COVAX'ta yer almadığına dair bir açıklama yapılmadığını hatırlatıyor.Önümüzdeki 7-8 ay içerisinde yeterli miktarda aşının Türkiye'ye gelemeyeceğini aktaran Pala, salgınla mücadele stratejisini hem bireysel hem de ulusal ölçekte 'sanki aşı olmayacakmış' gibi yürütmek gerektiğini savunuyor:"Aşının toplumda hangi gruplara öncelikli olarak yapılacağının duyurulması ve aşının bedelinin nasıl karşılanacağının da şimdiden açıklanması gerekiyor. Bu aşı ücretsiz mi olacak yoksa yurttaşın para ödemesi gerekecek mi? Amerika'ya 20 dolardan satıldığı gibi Türkiye'ye de benzer bir bedelle gelecekse, yurttaşların kişi başına 40 dolar bedel ödenmesi mi gerekecek?"Türkiye 1920'li yıllarda yalnızca kendi aşı ihtiyacını karşılayan değil, yurt dışına da aşı satan bir ülke konumunda olduğunu belirten Pala, 2011 yılında kapatılan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü yeniden açılması gerektiğini söylüyor.TÜRKİYE'DE SÜREN AŞI ÇALIŞMALARI HANGİ AŞAMADA?Türkiye'de hali hazırda 15 yerli aşı projesi pre-klinik aşamadaki çalışmalarına devam ediyor.Kayseri'de süren bir aşı çalışması ise diğerlerinden farklı olarak faz bir aşamasında gönüllü kişiler üzerinde uygulanmaya başlandı.Bu aşıda Pfizer ve Biontech'in kullandığı mRNA teknolojisi değil, Çin menşeli Sinovac aşısındaki gibi inaktive aşı tekniği kullanılıyor.Ayrıca faz bir aşamasına yaklaşan iki farklı yerli aşı adayı bulunuyor. Pre-klinik aşamasını tamamlayıp faz bir aşamasına geçtiklerinde, Kayseri'deki gibi insan üzerinde aşılama yapmaya başlayabilecekler.Bunların yanı sıra Pfizer ve Biontech şirketlerinin ve Çin menşeli Sinovac şirketinin geliştirdiği iki ayrı aşının faz üç çalışmaları Türkiye'de gerçekleşiyor.Getty ImagesTürkiye'de 22 Ekim'den bu yana faz üç çalışmaları devam eden Pfizer ve Biontech aşısında şu ana dek yaklaşık 500 kişinin aşılandı ve beklenmeyen bir yan etkinin saptanmadığı açıklandı.15 Eylül'den bu yana faz üç çalışmaları süren Çin menşeli Sinovac aşısı ise dün itibariyle sağlık çalışanlarından sonra gönüllü vatandaşlar üzerinde de uygulanmaya başlandı.Sağlık Bakanlığı, Sinovac aşısının bugüne kadar 726 gönüllü sağlık çalışanı üzerinde uygulandığını ve güvenlilik verileri olumlu değerlendirildiği için aşı denemelerinin vatandaşlara açıldığını duyurdu.Aşının toplamda 12 bin 450 gönüllü üzerinde uygulanması planlanıyor."2021'İN SONUNDAN ÖNCE RAHATLAMA GÖZÜKMÜYOR"Şirketlerin faz çalışmalarını Türkiye'de sürdürüyor olması, Türkiye'nin bu aşılarını satın alıp almayacağı ya da ne kadar doz satın alabileceği konusunda belirleyici değil.Bunun için öncelikle şirketler ve ülkeler arasında mali sözleşmelerin yapılması gerekiyor.Şu ana dek bilinen hiçbir sözleşmede Türkiye'nin adı geçmemişti ancak Fahrettin Koca 19 Kasım'da yaptığı açıklamada, Çin menşeli Sinovac aşısı için sözleşmelerin "bir-iki gün" içerisinde imzalanacağını söyledi.Türkiye'de gerçekleştirilen faz çalışmalarından sorumlu Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, aşı satın alma yetkisinin ulusal bir karar olduğunu ve ancak Sağlık Bakanlığı yetkililerince önerebileceğini söylüyor:"Kısa sürede daha çok kişiye ulaşmak ve aşının farklı ırklardan kişilerdeki etkisini görmek için faz çalışmaları ne kadar çok ülkede yapılırsa o kadar iyidir. Ancak Biontech ve Sinovac aşılarının faz çalışmaları Türkiye'de yapılması, Türkiye'nin bu aşıların satın alınacağı anlamına gelmez, bu karar Sağlık Bakanlığı yetkililerince önerilir. Örneğin Japonya, Biontech aşısını alacağını açıkladı ama Japonya'da aşının faz çalışması yapılmamıştı."Hacettepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Murat Akova ise, "Baştan istediğiniz kadar parasını vermiş olun, başlangıçtaki aşıların hepsi ne Amerika'ya ne Avrupa'ya yeter" diyor:"Türkiye'de aşı satın alım aşamasında ne olup bitiyor, bilmiyoruz. Ancak Sinovac'ın Türkiye'deki çalışması Sağlık Bakanlığı'nın yan kuruluşu olan Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) tarafından destekleniyor ve kısmi bir bütçe sağlandı."Aşıların farklı fiyatları, farklı üretim şekilleri olacak. Dolayısıyla her ülke ona göre bir strateji belirleyecek. Öncelikli gruplar belirlenecek, mevcut stoklar kullanılacak. Ondan sonra diğer kişiler aşılanmaya başlayacak. Neresinden bakarsanız bakın, 2021'in sonundan önce pek rahatlama gözükmüyor."AŞININ PARASINI ÖDEYEMEYECEK ÜLKELERMRNA teknolojisiyle üretilen bu aşıların -70 derecede saklanması ve çözüldükten sonra kısa bir süre içerisinde tüketilmesi gerekeceğini aktaran Akova, ülkelerin aşıları dağıtımında başlangıçta lojistik sorunlar yaşayabileceğini düşünüyor:"Bu aşılar muhtemelen ucuz aşılar olmayacak. Dünya Sağlık Örgütü de aşının tamamını zengin ülkeler almasın, mümkün olduğunda adil dağıtılsın diye COVAX'ı kurdu, burada üye ülkelerle birlikte bir miktar bütçe oluşturdu ve bu bütçeyi artırmaya çalışıyorlar çünkü dünyada bu aşının parasını ödeyemeyecek bir sürü ülke var."Herkese yetecek kadar aşının büyük olasılıkla 2021 sonuna dek üretilemeyeceğini düşünen Akova, mRNA teknolojisiyle geliştirilen aşıların umut verici olduğunu şöyle anlatıyor:"mRNA aşıları üretim açısından nispeten kolay üretilebilen aşılar olduğu için Pfizer 2021 içerisinde 1,3 milyar doz üretebileceğini söylüyor. Bu aslında dünyanın neredeyse 6' da 1' ine yetecek kadar aşı demek."Aynı teknolojiye sahip bir o kadar da Moderna üretse, diğer aşılarla da birlikte dünyada 2021'ın ilk yarısında 2-3 milyar doz aşı olabilecek. Bu da rasyonel bir kullanımla pandeminin hızını azaltabilir."2021 sonuna doğru virüs tam olarak ortadan kalkmasa bile ciddi şekilde kontrol altına alınabilir."Prof. Dr. Serhat Ünal ise Türkiye'nin kendi aşısını geliştirmesinin önemini şöyle anlatıyor:"Dünyada faz üç (ruhsat öncesi) aşamada bulunan 4-5 aşı var. Bunların dünyanın tamamının ihtiyacını karşılayabilme imkânı yok. O yüzden geliştirilecek her türlü güvenli ve etkili aşıya ihtiyacımız var. Dolayısıyla Türkiye'deki değişik gruplar da çalışmaya devam ediyor."Ünal, Türkiye'de faz çalışmalarına başlamak üzere başka ülkelerin de müracaatta bulunduğunu, Türkiye'de süren faz çalışmalarına yeni aşıların da eklenebileceğini söylüyor.
BBC Türkçe
Korkusuz yazarından flaş iddia: Süleyman Soylu istifa mı edecek?
figure >
Korkusuz yazarı Ahmet Takan bugünkü yazısında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile ilgili flaş bir iddiada bulundu. Takan, ""İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da istifa haberini alırsam ben şaşırmam" ifadelerini kullandı.
Korkusuz yazarı Ahmet Takan, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Üyesi AKP'li Bülent Arınç'ın, Selahattin Demirtaş'ın tahliye edilmesi gerektiğine yönelik açıklamalarını ele aldığı yazısında dikkat çeken ifadeler kullandı.AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın haberi olmadan Bülent Arınç'ın, Selahattin Demirtaş çıkışını yapamayacağını yazan Ahmet Takan, "Bülent Arınç, son günlerdeki çıkışlarının hepsini Tayyip Erdoğan’ın bilgisi ve onayıyla yapıyor" dedi."SOYLU İSTİFA EDERSE ŞAŞIRMAM"Öte yandan MHP cephesinin yaşanan süreçten memnun olmadığını yazan Takan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya ilişkin çarpıcı sözler sarf ederek, "Yakın bir zaman içinde herhangi bir sosyal medya hesabı üzerinden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da istifa haberini alırsam ben şaşırmam. Siz de şaşırmayın!.." değerlendirmesinde bulundu.Ahmet Takan'ın bugünkü yazısının ilgili kısmı şu şekilde;"Bülent Arınç, son günlerdeki çıkışlarının hepsini Tayyip Erdoğan’ın bilgisi ve onayıyla yapıyor. O bombaları, “Bülent Arınç yine vitesten atmış” diye yorumlamayın. Yanılırsınız.Sadece Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın salıverilmesi değil söz konusu olan. Yakın zamanda hem de Anayasa Mahkemesi üzerinden daha geniş bir af kararı duyarsanız da şaşırmayın.,İktidarın küçük ortağı MHP koridorlarında bugünlerde aşırı bir tedirginlik ve telaş hakim. Her odada “ acaba ne oluyor” sorusuna yanıt aranıyor. “Tayyip Erdoğan vaz geçer”, “vaz geçmez” diye papatya falına bakılıyor. “Vazgeçecek olsa Devlet Bahçeli ile pikniğe mi gidilirdi?”.. O kadarını bilemem ama değerli okurların elinde bir parametre olsun diye ifade edeyim;Yakın bir zaman içinde herhangi bir sosyal medya hesabı üzerinden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da istifa haberini alırsam ben şaşırmam. Siz de şaşırmayın!..Ha o zaman, “Bu iş herhalde oluyor” diyecek kıvama geliriz. Ufukta görünen güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş için biraz daha fazla umutlanabiliriz."
cumhuriyet.com.tr
AKP’li eski başkan icradan evini satın alan yurttaşı vurdu!
figure >
Balıkesir’in Kızıksa beldesinin son Belediye Başkanı Yüksel Zeki iddiaya göre icraya çıkarılan evini satın alan Y.N.’yi av tüfeğiyle vurdu.
Balıkesir’e bağlı Kızıksa beldesinin son belediye başkanı olan AKP'li Yüksel Zeki’nin icradan satışa çıkarılan evini satın alan Y.N.’yi av tüfeğiyle vurdu.TELE1'de yer alan habere gör sağ bacağından vurulan Y. N.’nin Bandırma Devlet Hastanesine sevk edildiği, hayati tehlikesinin bulunmadığı açıklanırken, Zeki’nin ise jandarma tarafından gözaltına alındığı açıklandı.YÜKSEL ZEKİ KİMDİR?2009 yılındaki yerel seçimlerden Demokrat Parti’den Kızıksa Belde Başkan adayı olan Zeki, seçimleri kazanmasının ardından partisinden istifa ederek AKP’ye geçmişti. Zeki, Balıkesir’in büyükşehir olmasının ardından belde özelliğini kaybeden Kızıksa’nın son belediye başkanı olmuştu.
cumhuriyet.com.tr
Doğu Demirkol: Baktım zaman geçiyor hayatımı dizi yapayım dedim
figure >
Doğu Demirkol. Gözlerinden zeka pırıltıları saçan özel insanlardan. Ama aynı zamanda da sevecen, içten, samimi. Öyle çok konuştuk ki, hiç uzatmayayım, sahneyi Doğu’ya bırakıyorum.
Ortaokuldayken patladıİlk başta her şey bir gaz ve toz bulutundan ibaretti. Bütün fikirler, şakalar, gelişigüzel laf cambazlıkları, her şey... Sonra big bang dediğimiz dönüm noktası geldi çattı ve iç dünyamda depreşip duran şaka deveranını zapturapt altına alma hususundaki beceriksizliğin verdiği hayata karşı oluşan lakayıtımsı yaklaşım ve bu şakaların gün yüzüne çıkıp kendini gösterme açlığı, iki dev karadelik misali çarpışınca olan oldu ve o çocuk "arkadaş ben komedyen olmazsam ne faydam var insanoğluna" noktasına geldi. Bu tam olarak ortaokul yaşlarıma denk gelen bir karardı. O zamanlar daha ziyade bir hayal, bir umut misali bir garip hülya formundayken zaman içerisinde işler değişti. Kendi kendime yazıp duvarlara anlattığım şakalar kitlelere ulaştı.Söylersem deli sanırsınızBir zamanlar bir yerde şöyle bir şey duymuştum. Sınavdan önce ne kadar karnın ağrırsa sınavda o kadar az ağrır. Benim için gösteri öncesi ciddi bir süreç. Uzun zamandır gösteriye çıkmadıysam önce setime ne kadarına hakim olduğumu anlamak için eski oyunları seyretmeden önce kendi kendime bi’ aklımdan geçiririm baştan sona oyunu. Unuttuğum yerleri kendim asla eskilerden kopya çekmemeye özen göstererek hatırlamaya gayret ederim çünkü hatırlayamadığım yerlerde yeni yaklaşımlar ve hatta belki yeni şakalar çıkabilir. Sonra bu hatırladığım kadarını kağıda döker, anımsatıcı kelimelerden oluşan oyun akışını baştan sona kağıda dökerim. Oyuna çıktığımda kendi sesimi dinlemez de akışına bırakmayı başarırsam unuttuğum yerler de eski bir şarkıyı hatırlarmışım gibi ağzımdan dökülüverir. Bu bahsettiğim süreç uzun zaman sahnelerden uzak kaldıktan sonra yaşadığım anımsama süreci. Bir de her sahne öncesi yaptığım totemimsi garip şeyler de var ama söylersem beni deli sanabilirsiniz. Şakaları önce bi denerimŞovu aslında uzunca bir süre değiştirmeden sabit bir metne bağlı kalarak oynamam gerekiyor. Sinemadaki bir film gibi, ya da bir tiyatro oyunu gibi ne kadar sabit bir akış üzerinde kalabilirsem o kadar uzmanlaşır ve konunun derinlerine inme fırsatı bulabilirim. Televizyonda yayınlanan malzemeler artık kamuya mal olduğu için onları tamamıyla setten çıkardım ama sahnede anlattığım metnin sinema veya online bir platformda yayınlanana kadar oyundan oyuna değişiklik göstermemesine özen gösteriyorum. Ama yine de aklıma gelen yeni şakaları ilk çıktığım oyunda araya sıkıştırıp denerim, o şakaların akıbeti hakkında kanıya varırım. Bu oyunların yüzde onluk bir bölümüne tekabül eder yaklaşık olarak. Havalara girdim, şımardımŞöhret beni şımarttı. Havalara girdim açıkçası. Kırk yıllık arkadaşlarımı sokakta görsem tanımam, tanıyamam, tanırsam şerefsizim. Çünkü neticede onlar sıradan hayatlar yaşayan basit insanlar. Oysa ki ben onlar gibi miyim? Alakam yok. Ben bambaşka, biricik, eşine benzerine rastlanması mümkünsüz bir harikuladeyim. Annemle babamla bile iletişimimi azalttım. Çünkü onlar da basit ünsüz insanlar. Bazen düşünüyorum da keşke annem Janet Jackson olsaydı. Ona ne kadar saygı duyar, en sevdiği çekirdeksiz üzümü bulup alana kadar pazarları arşınlarken asla söylenmezdim. Ama benim sıradan alelade annem için hiç kendimi yoramam işin doğrusu. Şöhret işte böyle bir şey. Bence her ne kadar şakasını yapsam da insanı içten içe sömürüp ilgi maymunu yapma potansiyeli olan bir zehir şöhret. İnsanların ilgisini, sevgisini, övgüsünü tevazuyla kabul edip kerameti kendimizde bilmeden, bu güzel enerjiler için gereken merciiye teşekkürümüzü ihmal etmeden devam edebilirsek çıldırmamayı başarabiliriz gibi geliyor. Yoksa şöhret ciddi bir depresyona dönüşebilir. Işınlanana kadar mecburAraba sevgisi bizde genetik. Babam tam bir klasik İngiliz tutkunudur. Royce ve Benty benim çocukluğumun vazgeçilmezleridir diyebilirim. Ama yalan olur. Babam arabayı sadece taşıt olarak görür ve en masrafsız, en ucuz seçenek neyse ona yönelir. Ben o konuda biraz seçiciyim ve bu işin de eğlence kısmına odaklanmış durumdayım. Neticede ışınlanmayı bulana kadar mecburen yollarda geçecek olan hayatımızı bir nebze çekilir hale getirmekle mükellefiz. Benim de sabah akşam arabamla sağdan sola gitmemi gerektiren bir işim olmadığı için az yakan ve sorun çıkarmayan yepyeni gıcır bir araba alıp huzur içinde binmek gibi bir derdim olmadı hiç. Bu nedenle nispeten eski ve büyük motorlu ve az bulunan araçlar tercih etmiş bulundum bugüne kadar. Tercihlerimin de sonuna kadar arkasındayım. Bu arada Doğan Kabak'a danışmadan araba almam. Kral ne derse o…HAYATIM TÜRKİYE MOZAİĞİ GİBİ- Ahlat Ağacı senin ilk filmin. Nasıl böylesi bir filmde başrol oynadın?Ben aslında filmleri izlerken “ben bunu yaparım” diyordum. Oyuncunun yerinde olsam öyle yapmazdım diye düşünürdüm. Kendimi bildim bileli komedyen olmayı, stand-up yapmayı hayal ederdim. Kendi kendime ortaokulda yazdığım metinler falan var. Sınıfın komik çocuğuyum yani.- İnsanları güldürmeyi, biraz ilgiyi mi seviyorsun?Evet. İnsanları güldürmek gerçekten çok güzel birşey. Tabii ortaokulda yazdığım şakaların hepsi çok komik değil. Şakaların bazıları yaş gereği cinselliğe kaymış falan. - Ama oyunculuğu hep düşünürdün yani.Hep. Ben Sopranos’u altı kere baştan sona izlemişimdir. Orada bir sahnede, at yarışı sahnesinde öyle incelikli birşey vardır ki. Çok küçük bir oyunla Tony’nin öteki paradan da pay istediğini bize veriyor yönetmen. Bizde dizilerde da da da da olan şey, burada kısacık bir anda oluyor.- Nasıl?Tony’nin gözü paraya kayıp geri geliyor. Hepsi bu. O minicik şeyden herşeyi anlıyoruz. - Ama oyuncuların oralarda çok çalışacak vakitleri de var.Adamlar gerçek karakter yaratıyorlar. Mafya, çok güçlü, ama bir bölümde ishal oluyor mesela. Bizdeki gibi mafyalığıyla gurur duymuyor, tam tersi utanıyor, buruk yani. Çocuğuna “okuyacaksın, adam olacaksın” diye ısrar ediyor. - İkilem karakteri daha mı gerçek kılıyor?Evet, bunu görüyoruz. Bu çelişki çok gerçek. - Senin annen baban ne yapar Doğu?Babam genel cerrah, annem avukat. Ben de İstanbul Üniversitesi’nde Bilgisayar Mühendisliği okudum. - Süpermiş. Matematiksel bir zekan var herhalde. Herhalde sahnede ve oyunculukta zamanlama ayarında çok işe yarıyordur.Bilmiyorum. Şakanın matematiğinde daha çok uygulama önemli. Ben çocukluğumdan beri şakalarımı insanlar üzerinde deniyorum. Ankara’da okudum liseyi. O zaman ailem de Amasya’daydı, kız arkadaşım da oradaydı. Her hafta sonu giderdim, otobüsle tabii. Yanımda oturanın üzerinde denerdim bütün şakalarımı. /Archive/2020/11/21/174248846-cmt-do1-en25.jpg- Kaç yaşındasın?32 yaşındayım. - Ne yapacaksın bundan sonra?Hep böyle cool bir çizgim olsun istedim. Stand-up çok cool birşey, karizmatik. Şimdi artık baktım ki zaman geçiyor. Kendi dizimi yazıyorum şu anda.- Aaa süpermiş. Ne yazıyorsun?Benim hayatım çok değişik. Annem ekstra dindar, babam sosyalist. Evde muhabbet yok pek. Aslında Türkiye mozaiği gibi. Yazdığım dizide ailemin bu garip halleri de önemli yer teşkil ediyor. - Çok ilginçmiş gerçekten de.Çok. Bir de kız kardeşim var. Şimdi evlendi, onu çok sevdiğimi anladım. Onlar daha farklılar ama. Ben daha samimi, daha halkla iç içeyim. Böyle olmayı seviyorum. Kardeşim Galatasaray ve Sorbonne’da sosyoloji okudu. Şimdi ABD’de doktora yapıyor. Bunlar böyle entel insanlar yani! Ama ben o modu sevmiyorum.- Dizi senin hayatın mı olacak?Benim hayatım. Böyle renkli bir ailede yetişen, mühendislik okuyan bir çocuğun kendi çizgisini bulması. Bundan yedi, sekiz yıl önce komedyen olmak da doğru bir istek değil. İnsanlar “Cem Yılmaz var ya” diyorlar...- O kota dolduruldu yani!Evet. Hani Türkiye’de bir komedyen gerekli, o da bulundu gibi. Bunu yıllarca yaşadım ben. Sanatçı diyorum, ama çok zor diyorlar.- Annen ve baban da mı algılayamadı?Ahlat Ağacı’ndan sonra daha bir kabullenir oldular. Gösteriler de yıllardır kapalı gişe. Babam arkadaşlarından duyunca falan biraz daha anlıyor. Ama hiçbir gösterime gelmediler henüz.Yok canım!Tabii. Babam sinemada Ahlat Ağacı’nı izlemedi. Annem de “Aman canım, karman çorman birşey” dedi. Dayım “oturmaktan popom ağrıdı” dedi mesela! Dizinin bir kısmı da dayım olacak. Türkiye’nin en pahalı arabalarıyla dolaşıyor. Öğrenciyken uğradığımda beni o arabalarda metrobüse bırakıyor falan. - Adı belli mi?Muhtemelen Doğu olacak. Yazdığım bir de film var, pandemiden sonra çekilir artık.- Senin öbür filmler de çok güzel. Ölümlü Dünya’da da Bayii Toplantısı’nda da kalabalık bir kadrodasın. Ahlat Ağacı’nda başrol oynadıktan biraz tereddüt etmedin mi?Ölümlü Dünya geldiğinde Ahlat Ağacı daha çıkmamıştı. Ama Ali Altay’dan teklif gelince, “Abi sen nasıl uygun görüyorsan öyle olsun” dedim. Çok da iyi iş çıktı.- Sen bu aksanı mahsus yapıyorsun, değil mi? Komik olsun diye?Hayır ya. Ben Amasya’da büyüdüm abi. Düzgün konuşabilirim, ama akışına gidince öyle çıkıyor. Babam Amasya’daki tek cerrahtı. Evin önünde kasalarca sebzeler, meyveler... Babam sosyalist ya, para da almıyor. Orada çok bilinen bir insan oluyor. Ben de doktor çocuğu gibi olmamak için uğraştım herhalde. Hatta evdekileri de bozdum. Babam da “N’apıyong lan” falan demeye başladı.- Hep böyle misin? Sahne insanlarında genelde iki ayrı kişilik vardır ya.Hep böyleyim. Persona oluşturmadım yani. Manik depresif bir durumum yok. - Nereden besleniyorsun?Gerçekten bir tek yerden beslenmeye çalışmıyorum. Komedi genelde tezatlardan çıkıyor. Gıcık kapıp, sinirlenip, içimizde ukde olarak kalan, o an ağzımızı açıp söyleyemediğimiz şeylerden. “Keeşke orada şunu diyeydim” diye o kadar çok, gece gündüz düşünüyorum ki... Sonunda şaka olarak çıkıyor. Biz Türk toplumu da Doğu ve Batı'nın arasında, kendimizi Müslüman olarak tanımlarız, şapkasını ters takan rapçi “Selam-ın Aleyküm” der ya.- Tabii. Bunlar hepimizin ağzındadır hep. Allah’a emanet ol, inşallah, maşallah. Çok da severiz aslında.Bir arkadaşımın annesinin cenazesindeydim. Harley Davidson’larla geldiler. Deriler, dövmeler falan. Herkes “Başın sağolsun” dedi. Helva yendi. Bir ikilemdeyiz ya.- Aslında ikilem değil, bu biziz.Biz buyuz, evet. Dünyadaki kabul görmüş algılara baktığımızda burada bir kültür kombini var ya, işte mizahın tam da çıkacağı topraklardayız. Amerikan dizilerinde oradaki müslümanları işliyorlar, ama oradaki çelişki kör gözüme parmak kalıyor. - Buradaki çelişki?Şimdi benim de inancım var. Seviyorum da bunu. Sahneye çıkarken abdest alırım, böyle rahat ederim. Burada, neredeyse herkesin Müslüman olduğu bir toplumda yadırganıyor olmak, daha derin bir çelişki. Ama hiç yadırgamayan bir kesim de var. Senin abdest almanın da yadırganacak bir tarafını göremiyorum.İnançlı biri de gelse “Niye abdest alıyorsun” diyebilir. “Sahneye çıkacaksın, namaz kılmayacaksın ki” der! Bu benim totemim belki de, böyle rahat ediyorum. İnsanın davranış biçimini sorgulamak, yargılamak kimsenin hakkı değil tabii. - Kız arkadaşın var mı?Bu ara yok. Ciddiyete dönecek bir durum olmadı. Müdahaleler gelince ben uzaklaşıyorum. Sahneye çıkıyorum, bin kişinin karşısındayım. Tat kaçıran birşey olmasın istiyorum. - Düşüyorsun, değil mi?Evet yaa. Gerek yok. Benim empatim yüksek. Ben de onunla bazen lüzumsuz şeylere kahroluyorum. Ortak, değecek şeylere birlikte üzülelim, orası ayrı.- Olgunluk zor elde ediliyor, öyle değil mi?Aradığım olgunluk da değil, sadece mantık. İnsan bazen çocuksu da olabiliyor, ama mantıklı olsun. Şu anda ilişki durumum yok yani.
Fatih Türkmenoğlu