Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Monday, 10.13.2025, 08:22 PM (GMT)

119 yıllık tarihi pencere

119 yıllık tarihi pencere Ayşe Övür, Botter Apartmanı’nda, kaçamadığımız kendimize ve geçmişimize bakarak bugüne dair neler öğrenebileceğimizi ve kendimizi bir şekilde iyileştirmemiz gerektiğine ikna ediyor. /Archive/2021/3/30/130740137-kapakic1.jpgBotter Apartmanı İstanbul’daki Art Nouveau Mimarisinin ilk eseri. 1900 yılında İstiklal Caddesi’nde inşa edilmiş. İstiklal Caddesi’nin sonlarında Türk-Alman Kitabevi’nin hemen yanında bulunan bina.Mimar Raimondo D’Aronco tarafından II. Abdülhamid’in saray terzisi Jean Botter’in ailesiyle birlikte yaşayacağı konut olarak inşa edilmiş.Haftada bir kaç kez önünden geçtiğim binaya dair daha önce böyle bilgiler bilmiyordum elbette. Ta ki Ayşe Övür’ün yazdığı ve Remzi Kitap tarafından yayınlanan ikinci romanı Botter Apartmanı’nı okuyana kadar.2010 YILININ İSTANBUL’UAyşe Övür İstanbul Üniversitesi’nde Klasik Arkeoloji eğitimi almış, yüksek lisansını aynı üniversitede Eskiçağ Tarihi Bölümü’nde tamamlamış. Ve daha önce Sahra 1911 adında bir romanı yayınlanmış. Botter Apartmanı 2010 yılının İstanbul’undan bahsediyor ve insanın her halini sorguluyor. Kurduğu dil ve sakinliği ile dramatik olayları anlatışıyla okuru etkiliyor.Okura ayna tutan romanlardan biri Botter Aparmanı bir psikiyatrist olan Dr. Kaan M. Yamaner’in odasında başlıyor roman. Danışanlarından Zehra aklının içindeki sesleri susturamadığından şikayet ediyor.Dr. Kaan’ın muayenehanesi Botter Apartmanı’nda. Bugün 119 yıllık olan binanın içinde geçmişle bugüne dair pek çok şey canlanıyor. İlişkiler, bağımlılıklar, aile ve birey olma kavramları, kadın ve erkek olma meseleleri temel olarak insanı insan yapan pek çok şeye dair çeşitli sorgulamamalar anlatılıyor Ayşe Övür’ün romanında./Archive/2021/3/30/130823090-ic3.jpgGEÇMİŞLE BUGÜN ARASINDAKİ BAĞYazar gördüğü eğitimi romanın da kullanmış. Botter Apartmanı hikayesinde çeşitli tarihsel dönemleri de ele alıyor. Osmanlı tarihi, o dönemin sosyete hayatı, diğer yandan taşra, dönem dönem ise çeşitli coğrafyalar yer alıyor.Bir apartmanın boşlukları arasından çeşitli sesler duyuluyor ve hikâyeler birbirine giriyor. Bu geçmişle kurulan ilişki son zamanlarda psikoloji alanında adı çokça duyulan aile dizimi ve bununla ilgili terapileri hatırlatıyor.Geçmişten bugüne taşıdığımız travmaları iyileştiremediğimiz müddetçe gelecek yaşantımızı onların ele almaları elbette muhtemel ve Botter Apartmanı karakterleri geçmişle bugün arasında örtüşüyorlar.Ailelerin çoğu zaman kırılmasınlar, üzülmesinler diye düşünüp anlatmadıkları sırları ortaya seriliyor ve herkes aslında oradan süre gelen acıların bir şekilde ortağı olduğunu biliyor.Mimar, çamaşırcının kızı Nazlı, Matilda, Matilda’nın oğlu geçmişten gelen Botter Apartmanı kahramanları. Dr. Kaan’ın hikâyesi bugünden geçmişe mimarın torunu Esta’nın İstanbul’a gelmesiyle kesişiyor.Danışanı Zehra’nın geçmişiyle kurduğu hastalıklı bağları çözmeye çalışırken Dr. Kaan kendi geçmişine kendi aile bağlarına kişisel tarihine yöneliyor./Archive/2021/3/30/130812012-ic2.jpgFELAKETLERİN TEKRARI ÜZERİNE KURULU DÜNYA!Mimarın kızı Esta’ya âşık olan Kaan kendi terapisini ise Galata Mevlevihane’sinde buluyor. Kendi arayışını Mevlevi’nin sözüyle anlamlandırıyor “Dünya felaketlerin tekrarı üzerine kuruludur.”Aslında bu cümle dünyanın düzenini tanımlıyor. İnsan aynası bir başkasının gözünün içindedir diyor roman. Özellikle Kapıcı Hamza vurgusu ve Hamza’ya romanın içinde verdiği yer ile hiçbir suçun gizlenemediğini yeryüzünde yaptığımız her şeyin bir izi bize olmasa bile bizden sonrakilere bir dönüşü olduğunu gösteriyor.Bu romanı okuduktan sonra gidip o binanın karşısında bir süre durmak ve seyretmek istiyorsunuz. Tarih ve psikolojinin iç içe girdiği bu roman yer yer kurgusuyla polisiyeye de sıçrıyor. Ayşe Övür kaçamadığımız kendimize ve geçmişimize bakarak bugüne dair neler öğrenebileceğimizi ve kendimizi bir şekilde iyileştirmemiz gerektiğine ikna ediyor.Botter Apartmanı / Ayşe Övür / Remzi Kitap / 208 s. Adalet Çavdar

İmamoğlu, Erdoğan ile görüşmesini anlattı

İmamoğlu, Erdoğan ile görüşmesini anlattı İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesini anlattı. İmamoğlu, KRT TV'de Salı akşamları ekrana gelen 'Şimdiki Zaman'da gündeme dair çarpıcı açıklamalar yaptı."Erdoğan, Mansur Yavaş'a randevu veriyor ama size vermiyor. Acaba Cumhurbaşkanı ile aranızda bir inatlaşma mı var?" sorusun üzerine İmamoğlu "Beni çok sevdiğini düşünüyorum" dedi. Konukların şaşırması üzerine açıklama yapan İmamoğlu "Beni uzaktan sevdiğini düşünüyorum. İstanbul'da yaşayan bir insan, ben de İstanbul'u yönetiyorum. İstanbul aşkı olan bir cumhurbaşkanından bahsediyorsunuz. Kendi partisi ülkeyi yönetiyor ama çok başarılı bir iş yapan Cumhuriyet Halk Partili de bir Ekrem İmamoğlu var. Sevgi ve saygı var ama iki arada bir derede kalmış bir durum da var" ifadelerini kullandı.TOPBAŞ'IN CENAZESİNDE KONUŞTUKİstanbul Büyükşehir eski Başkanı Kadir Topbaş'ın cenazesinde konuştuklarını aktaran İmamoğlu, "Orada her şeyi söyledim, tüm duygularımı söyledim. Neden benim otobüs borçlanmamı imzalamadınız dedim. Sizinkiler 8-9 sene otobüs almamış filo eskimiş, 2 milyon kilometreyi geçmiş otobüslerimiz var dedim. Neden imzalamazsınız 5-6 aydır bekliyor diye aktardım" dedi.Erdoğan'ın cevabının sorulması üzerine "İmzalarız dedi" diyen İmamoğlu, kimseye sınır koymadığını ve bir kapıdan çıksa diğerinden gireceğini ifade etti. "Kendim için değil bu halk için gidiyorum" diyen İmamoğlu, Erdoğan'dan 4-5 defa randevu istemesine rağmen alamadığını ifade etti."BANA RANDEVU VERMEMEK DOĞRU DEĞİL""Bana randevu vermemek doğru bir tavır değil, ben size gelip ne anlatacağım, İstanbul'u anlatacağım" dediğini aktaran İmamoğlu, Erdoğan'ın her söylediğini olumlu karşıladığını, bu konuşmadan 4-5 gün sonra Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu'nun kendisini arayarak yazılı olarak randevu talep edin dediğini de sözlerine ekledi.EMİNE ERDOĞAN EŞİME MEKTUP YAZDIİmamoğlu "Sayın Emine Erdoğan'ı da eşimle beraber davet ettik. Davet ettiğimiz birçok isim var, çok kıymetli Selvi Kılıçdaroğlu'nu da davet ettik. Siyasi görevi olan kişilerin eşlerini de davet ettik. Sayın Emine Erdoğan da çok kıymetli ve çok özel bir mektup yazdı eşime." dedi.Program konuklarının mektubun içeriğini merak etmesi üzerine "Çok özel bir davet olduğunu, çok teşekkür ettiğini, işi olduğunu ancak kadınla ilgili mücadelemizin her zaman ortak mücadelemiz olduğunu anlatan uzun bir mektup yazdı" dedi. Bir oranda tepki beklediğini söyleyen İmamoğlu "Bunun üzerinde tepinmeyi doğru bulmuyorum, bunun üzerinden koparılan kıyameti düşünebiliyor musunuz?" diyerek sözlerini noktaladı. cumhuriyet.com.tr

'AltınÇağ’ın 21’inci yüzyılı!

'Altın Çağ’ın 21’inci yüzyılı! Gencoy Sümer, Aile Sırrı romanıyla günümüzde Altın Çağ polisiyesinden esinlenerek yazan az sayıdaki yazardan biri. Akıcı dili ve okurun gözünün önünde canlanan karlı Londra atmosferiyle yazar, oldukça sinematografik bir anlatım tarzı yakalıyor. /Archive/2021/3/30/130606654-kapakic1.jpgGünümüzde kapalı oda cinayetlerini konu alan çok az yazar var. Ancak bunun nedeni, Altın Çağ’a özgü bu anlatım tarzının eskimesi değil. Agatha Christie uyarlaması olan filmler ve diziler hâlâ oldukça popüler. Ancak bu alanın ustaları türlü türlü “Katil Kim?” kombinasyonunu geçen yüzyılda kullandığı için kapalı oda cinayeti kurgulamak göz korkutuyor.Buna rağmen değerli örnekler hala veriliyor. Bunlardan biri de Gencoy Sümer’in Aile Sırrı romanı.Adından da anlaşılacağı üzere roman, Altın Çağ’ın sık işlenen temasını yeniden kurguluyor: Odasında ölü bulunan varlıklı bir adam ve ailesinin cinayet soruşturmasıyla ortaya dökülen karanlık ilişkileri.Londra’da geçen romanda, ünlü bir ilaç şirketinde çalışan bilim insanı Broderick Conway, çalışma odasında ölü bulunuyor. Kendisini defalarca aldatan güzel eşi Jane, son dönem araları bozulan ortağı Dr. Deval, kızkardeşi Myrna ve evin hizmetçileriyle bir kuru temizlemeci baş şüpheliler olarak karşımıza çıkıyor.Tabii hepsinin ötesinde Dedektif Percule Hoirot var (Hayır, Hercule Poirot değil). Agatha Christie’nin ünlü dedektifinden esinlenen Hoirot karakteri, Poirot’la sıkı benzerliklere sahip. Ve tabii bu durum, hikâyenin kalanına ve cinayetin ardındaki sır perdesine de yansıyor. Bu nedenle romanı, “Altın Çağ’ın 21. yüzyıldaki bir uzantısı” olarak değerlendirmeyi uygun görüyorum./Archive/2021/3/30/130624732-ic2.jpgALTIN ÇAĞ’IN ADİL OYUNUErol Üyepazarcı 221B derginin “Agatha!” sayısındaki yazısında geleneksel “Katil Kim?” romanının ilkesinin “okuru şaşırtmak ama aldatmamak” olduğunu söyler. İngilizce’de “fair play” diye adlandırılan bu adil oyunda, okurun dedektifle eşit fırsatlara sahip olması gerekir. Buna göre katil en başından beri hikâyede yer almalı, tüm ipuçları okura verilmeli ve olay örgüsünde “doğa üstü” noktalar bulunmamalıdır.Bu açıdan, Aile Sırrı’nın büyük ölçüde adil oynadığını, ancak eleştirilmesi gereken birkaç nokta olduğunu belirtmeliyim.BURJUVANIN İŞÇİYE BAKIŞIAltın Çağ romanlarının baş kahramanları özel dedektifler, memurların beceriksizliğiyle sert biçimde alay eder. Aslında bu varlıklı, entelektüel ve zeki karakterler, burjuva sınıfının işçilere (polis memurları dahil) bakışının güçlü bir yansımasıdır. Bu nedenle bu romanlardaki polisler, zor cinayetleri çözmek için çok yetersizdir. Bu da özel dedektifleri devreye sokar.Öte yandan, Aile Sırrı’nın polis ve özel dedektif arasındaki bu ilişkiyi biraz abartılı biçimde yansıttığını söylemek mümkün. Öyle ki katilin gerçek kimliğini reddettiği romanın sonunda Hoirot, polisten zanlının parmak izini almasını istiyor. Böylece biz de polisin şüphelinin parmak izini almadığını öğreniyoruz.Kısacası polis parmak izi almış olsaydı, romana gerek kalmayacak, katilin gerçek kimliği baştan ortaya çıkacaktı. İşte bu durum “adil oyun” anlaşmasını da zedeleyen önemli bir faktör oldu.Toparlamak gerekirse Gencoy Sümer, Aile Sırrı romanıyla günümüzde Altın Çağ polisiyesinden esinlenelerek yazan az sayıdaki yazardan biri. Akıcı dili ve okurun gözünün önünde canlanan karlı Londra atmosferiyle yazar, oldukça sinematografik bir anlatım tarzı yakalıyor.Adil oyuna dair birkaç önemli eleştiriyle beraber, Aile Sırrı’nın bir polisiye okurunun kitaplığında bulunması gereken güzel bir Altın Çağ örneği olduğunu söyleyebilirim.Aile Sırrı / Gencoy Sümer / Herdem Kitap / 146 s. Çağla Üren

‘Yarın’ların‘umut’luşarkıları

‘Yarın’ların ‘umut’lu şarkıları 70’li Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük - “Görecek günler var daha” adlı kitabında, 70’lerin müziğine toplumsal değişimin ve siyasetin aynasından bakıyor Derya Bengi. Devamında ise “A’den Z’ye, Abba’dan Zülfü’ye” uzanarak koca on yılın birikimini anılarla, öykülerle, plaklarla dile getiriyor. /Archive/2021/3/30/130257780-kapakic1.jpg Derya Bengi’nin 50’li yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük - “Şimdiki Zaman beledir” ve 60’lı Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük adlı kitapları epey ilgi çekmişti. Giderek bir piyasa hâlini alan “nostalji dünyası”nın neredeyse ilk ve özgün bir fikirle derlenip toplanmış, kapsayıcı bir hâliydi çünkü Bengi’nin kitabı.Bir yandan dönemin toplumsal meseleleri akıp giderken sayfalar arasında diğer yandan bu toplumsal olayların üstünde dönen bir dünyanın şarkılı türkülü resmini çiziyordu Bengi. 1950’ler, 1960’lar Türkiyesi’nin toplumsal ritmi üzerine müziğin o kendine has dünyasının ritmini yediriyordu. Bir anlamda 1950’ler ve 1960’lar Türkiyesi’ni müzikle okuyordu.Siyasal ve kültürel boyutlarıyla, bu rengârenk dönemin perde önünden ve perde arkasından anılar da çıkıyordu elbette gün yüzüne ve bu anılar gazete sayfaları arasından kendini gösteriyordu okura. Belki kimsenin bir daha dönüp yüzüne bakmayacağı tozlanmış gazete ve dergi sayfaları, bugünün okuru için de anlam kazanıyordu böylelikle./Archive/2021/3/30/130309295-ic2.jpgDÜNYAYI DEĞİŞTİRMEK İSTEYEN GENÇLERİN TEMPOSUO günlerin bakışına, mizacına, lisanına, sesine sadık kalmaya çalışıyordu ayrıca yazar. Dahası; dünyayı değiştirmek isteyen gençlerin, yeni bir tempo tutmaya başlamış hayatın heyecanına ortak olmaya çalışıyordu.Tam da bu nedenle Bengi’nin ortaya çıkardığı kitaplar, müzikle yazılmış bir toplumsal tarih çalışmasıydı. Bu toplumsal tarihin akışı ise gündelik hayatın tarihiyle veriliyordu.Kitaplara verilen sözlük formu ise meseleleri derli toplu bir hâle getirmenin ötesinde; kitabın, o günleri açıklayabilmede önemli bir rehber olacağı ironisini daha en baştan hissettiriyordu.Yazının hemen başında da bahsedildiği gibi içerik ve bu içeriği ele alış şekli böylesine özgün olunca kitaplar da okurun radarına hemen takıldı…İki askerî darbenin arasına sıkışmış ve bir tanesine giden yolun tozunu atmış, toplumsal anlamda bu çok değerli zamanı okuma girişiminden sonra bu bir adım ötesinin resmiyle geliyor okur karşısına Bengi: 70’li Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük - “Görecek günler var daha”.Derya Bengi bu kitabında da ilk ikisinde izlediği haritanın izinden gidiyor. Kitabın ‘Sunuş’ yazısında Bengi, “Bu sazlı cazlı sözlük, 70’lerin müziğine toplumsal değişimin ve siyasetin aynasından bakıyor” diyerek, çalışma boyunca ne yapmaya uğraşacağını açıklıkla dile getiriyor.Devamında ise kitabın, “A’den Z’ye, Abba’dan Zülfü’ye” uzanarak koca on yılın birikimini anılarla, öykülerle, plaklarla dile getirdiğini söylüyor.UMUDUN ON YILI!Derya Bengi, 1950’lerin ve 1960’ların sazlı cazlı söküğünü yaparken, dönemleri özetleyecek şarkılar olarak “Şimdiki zaman beledir” ve “Dünya durmadan dönüyor”u seçmişti; kitapların alt başlığı, şarkıların sözlerinden alınmıştı. Belirlediği on yılların hızlı değişimini anlatabilmek için iki şarkı da dönemlerinin özeti gibiydi âdeta.1970’leri ise “umut”un on yılı olarak anlatıyor Bengi. 68 Kuşağı’nın taşıdığı “yarın” beklentisi ve “güzel günler” temennisi, 1970’lerin adını “umut” koymamızda bize yardım ediyor.Yine Derya Bengi’nin ‘Sunuş’ yazısından devam edersek…Yılmaz Güney’in sinemada “Umut” dediğini söylüyor Bengi. Pınar Kür’ün “Yarın… Yarın…” romanı devrin, güzel günler temennisini yarınlarda aradığının edebiyat cephesinden bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor âdeta.Meselenin müzik cephesine gelindiğindeyse Orhan Gencebay sahne alıyor bu kez; “Biz görmesek de görecekler var o mutlu yarınları” derken Gencebay, bir kitlenin, büyük bir kitlenin hislerine tercüman oluyordu.Aynı şekilde Ali Rıza Binboğa ise bugün bile herkesin yüzünde tebessüm uyandıran şarkısında “Yarınlar benim, yarınlar senin, yarınlar onun, yarınlar bizim” diyordu. Devamını herkes biliyor: “Yarınlarda, yarınlarda mutlu günler var…”/Archive/2021/3/30/130324764-ic3.jpgUZAKLAŞAN HÜRRİYET!Dönemin “yarınlar umudu”nu şöyle okuyor yazar: “60’lı yıllarda toplum ‘hürriyetin elle tutulacak kadar yakınında’ olduğu inancıyla bugüne sarılıyor, ’70’li yıllarda [aslında] ne kadar uzak olduğunu’ yavaş yavaş sezerek yarına sığınıyordu sanki…”Tam da bu nedenle 1970’leri anlatan şarkı olarak “Görecek günler var daha”yı seçmiş Bengi. Sabahattin Ali’nin şiirinden alınarak dönemin bir başka kült ismi Edip Akbayram tarafından bestelenerek seslendirilen şarkı, Bengi’nin çizdiği çerçeveyle dönemin özeti niteliğinde karşımıza çıkıyor.Öte yandan 1980’e uzanan dönemin tüm gerilimini üzerinde taşıyan bir zaman dilimi 1970’ler. Sayfalar arasında dolaşırken bunun izlerini görmek de mümkün ancak Bengi daha çok 1970’lerin içinde kalmak istemiş. 1980’e uzanan o gerilimli damarı belirginleştirmeye çalışmamış.Görülen o ki “Sazlı Cazlı Sözlük” çalışamasının devamı gelecek. 1980 süreci, diğer on yıllık süreçte daha net ortaya çıkacaktır.Şarkıları, icracılarını, filmleri, gazeteleri, dergileri, edebiyatçıları ve dönemi birbiriyle konuşturma uğraşı aslında Bengi’nin yaptığı “Sazlı Cazlı Sözlük”leriyle.Bu hâlâ konuştuğumuz ve aslına bugünlere nasıl geldiğimizi özetleyen dönemlere kim “dün” diyebilir? Yakın tarihin gündelik akışıyla birlikte bir popüler kültür okuması aynı zamanda Derya Bengi ile ortak olduğumuz bu sözlük serüveni. Bu serüvende sıra 1970’lerin şimdi…70’li Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük / Derya Bengi / Yapı Kredi Yayınları / 398 s. Baran Çağsu

Hollanda elemelerde gol oldu yağdı!

Hollanda elemelerde gol oldu yağdı! Elemelerde üçüncü haftanın ilk gününde, 4 grupta 10 maç yapıldı, Türkiye, G Grubu'nda 7 puanla liderliğini sürdürdü. Hollanda fark attı. 2022 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri'nde Portekiz, Cristiano Ronaldo'nun gol attığı maçta deplasmanda Lüksemburg'u 3-1 yendi. Katar'da düzenlenecek 22. Dünya Kupası'na Avrupa kıtasından katılacak 13 takımın belirleneceği elemelerin üçüncü haftasının ilk gününde, A, E, G ve H gruplarında 10 karşılaşma oynandı. A Milli Takım'ın konuk ettiği Letonya ile 3-3 berabere kaldığı G Grubu'nun diğer maçlarında Hollanda, konuk olduğu Cebelitarık'ı 7-0, Norveç ise deplasmanda Karadağ'ı 1-0 yendi. Hollanda'nın gollerini 42. dakikada Berghuis, 55. dakikada Luuk de Jong, 61. ve 88 dakikalarda Depay, 62. dakikada Wijnaldum, 64. dakikada Malen ve 85. dakikada Van de Beek kaydetti. Norveç ise 35. dakikada eski Trabzonsporlu Alexander Sörloth'un ağları sarsmasıyla Karadağ karşısında 3 puana uzandı. Grupta 7 puanlı Türkiye liderliğini sürdürürken, 6 puana sahip takımlardan sırasıyla Hollanda, Karadağ ve Norveç, averaj farkıyla ilk 4 içinde yer aldı. Öne çıkan maçlarda, A Grubu'nda Portekiz, geriye düştüğü mücadelede konuk olduğu Lüksemburg'u 45+2. dakikada Diogo Jota, 51. dakikada Ronaldo ve 80 dakikada Joao Palhinha'nın golleriyle 3-1 mağlup etti. 87. dakikada Chanot'un ikinci sarıdan kırmızı kart gördüğü Lüksemburg'un tek golü, 30. dakikada Rodrigues'ten geldi. E Grubu'nda ise Belçika, ağırladığı Belarus'u 8-0 yendi. Üçüncü hafta maçlarının ilk gününde alınan sonuçlar şöyle:  A Grubu: Azerbaycan-Sırbistan: 1-2 Lüksemburg-Portekiz: 1-3 E Grubu: Belçika-Belarus: 8-0 Galler-Çekya: 1-0 G Grubu: Cebelitarık-Hollanda: 0-7 Karadağ-Norveç: 0-1 Türkiye-Letonya: 3-3 H Grubu: Kıbrıs Rum Kesimi-Slovenya: 1-0 Slovakya-Rusya: 2-1 Hırvatistan-Malta: 3-0   AA

Milliler, 2022 FIFA Dünya KupasıElemeleri'ndeki ilk puan kaybınıLetonya karşısında yaşadı

Milliler, 2022 FIFA Dünya Kupası Elemeleri'ndeki ilk puan kaybını Letonya karşısında yaşadı Türkiye, G Grubu üçüncü maçında ağırladığı Letonya ile 3-3 berabere kaldı. Grupta oynadığı üçüncü maçta ilk puan kaybını yaşayan milli takım 7 puanla liderliğini sürdürdü. A Milli Futbol Takımı, Letonya ile 3-3 berabere kaldı ve 2022 FIFA Dünya Kupası Elemeleri'ndeki ilk puan kaybını yaşadı. İlk maçında Hollanda'yı, ikinci maçında Norveç'i yenen ay-yıldızlı ekip Letonya ile berabere kalarak puanını 7'ye yükseltti ve liderliğini sürdürdü. Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynanan G Grubu üçüncü maçında Türkiye'nin golleri 2. dakikada Kenan Karaman, 33. dakikada Hakan Çalhanoğlu ve 52. dakikada penaltıdan Burak Yılmaz attı. Letonya'nın golleri ise 35. dakikada Savalnieks, 58. dakikada Uldrikis ve 79'da Ikaunieks'ten geldi. Milli takımın 33. dakikada Caner Erkin ile bir topu da direkten döndü. Türkiye, gruptaki dördüncü karşılaşmasını 1 Eylül'de sahasında Karadağ ile oynayacak. LETONYA YİNE TERS GELDİ Türkiye'nin, Letonya karşısındaki galibiyet özlemi 6. maça yükseldi. Letonya ile tarihindeki 7. maçı oynayan ay-yıldızlı ekip, rakibine karşı ikinci yenilgisini alırken, 4 maç ise berabere bitti. Milli takım, Letonya karşısındaki ilk ve tek galibiyetini ise 1924 yılında oynanan özel maçta 3-1'lik sonuçla elde etti. KENAN KARAMAN 5. GOLÜNÜ ATTI A Milli Takımı, Letonya karşısında 1-0 öne geçiren golü karşılaşmanın 2. dakikasında Kenan Karaman attı. 2022 FIFA Dünya Kupası Elemeleri'nde ilk golünü atan Kenan, ay-yıldızlı forma ile çıktığı 19. maçta 5. kez gol sevinci yaşadı. BURAK YILMAZ ELEMELERDEKİ GOL SAYISINI 4'E YÜKSELTTİ A Milli Takımın Kaptanı Burak Yılmaz, 2022 FIFA Dünya Kupası Elemeleri'ndeki 3. maçında 4. golünü attı. Hollanda karşısında hat-trick yapan Burak, Letonya karşılaşmasında da ay-yıldızlı ekibin 3. golünü 52. dakikada penaltıdan attı. Kaptan Burak, Mert Müldür'ün düşürülmesiyle 51. dakikada kazanılan penaltıda, topu kaleci Steinbors'un sağından ağlara gönderdi.               AA

Akşener,İstanbul Sözleşmesi'nin feshi kararının iptali için Danıştay'a başvurdu

Akşener, İstanbul Sözleşmesi'nin feshi kararının iptali için Danıştay'a başvurdu İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul Sözleşmesinin feshi kararını Danıştay'a taşıdı. Akşener, yetki tartışmasına yol açan 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasını da istedi. Akşener, İstanbul Sözleşmesi’nin iptalinde kamu yararı bulunmadığına dikkat çekerek, “Sözleşmenin iptal edilmesinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kadınlarının mağduriyetine sebep olacağı gözetilmelidir” dedi. Akşener, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay'a başvurdu. Akşener, iptal dilekçesinde Cumhurbaşkanlığı Kararı’nın Anayasa’nın  90’ıncı maddesine aykırı olduğunu belirterek, “….kanun hükmünde’ olduğu açık olan uluslararası sözleşmelere ilişkin tasarruf yetkisi kural olarak yasama organına aittir. Sadece ilgili maddelere bakıldığında da açıkça görüleceği gibi  Anayasa’ ya aykırılık iddiasıyla itiraz yoluna başvurulması talebimize konu bu düzenleme; yasama organına ait olan uluslararası sözleşmelerle ilgili bu tasarruf yetkisini, Anayasa’nın 6. maddesi hilafına Cumhurbaşkanı tarafından kullanılmasına cevaz vermektedir. Nitekim dava konusu 3718 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı da anılan düzenlemeye dayalı olarak tesis edilmiştir” dedi.“TELAFİSİ GÜÇ ZARARLAR DOĞURUR”Akşener, İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin, “telafisi imkansız zararlar doğuracağının” altını çizerek, “Anayasaya aykırı olarak tesis edilen idari işlemin uygulanması halinde Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi) kapsamında hakları korunan vatandaşların, telafisi güç veya imkansız zararlara uğrayacağı açıktır” diye vurguladı.“KAMU YARARI YOK”Akşener, İstanbul Sözleşmesi’nin feshinde kamu yararı bulunmadığını kaydederek, şu değerlendirmede bulundu:“Zira, davaya konu idari işlem tesis edilirken herhangi bir gerekçe yahut amaç bildirilmediği de göz önünde bulundurulmalıdır. İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesinde herhangi bir kamu yararı bulunmadığı, aksine sözleşmenin iptal edilmesinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kadınlarının mağduriyetine sebep olacağı gözetilmelidir.”Akşener, sözleşmeyi feshetme yetkisinin TBMM’de olduğunu da anlatarak, bu sözleşmenin feshini gerektirecek bir durum olmadığını da vurguladı. Akşener, bu kararın gerekçesinin açılanmasını da talep ederek, “Somut olay özelinde yetki yönünden hukuka aykırılık içeren işlemde, bununla bağlantılı olarak herhangi bir takdir yetkisinin varlığından da söz edilemeyecek olmakla birlikte; bir an için aksi varsayıldığında burada; idareyi, sözleşmeyi feshetmek yönünde işlem yapmaya sevk eden maksadın açıklanması zarureti karşımıza çıkmaktadır” dedi.KARARNAMENİN DE İPTALİNİ İSTEDİAkşener, ayrıca 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3. Maddesi’ndeki “bunların hükümlerinin uygulanmasını durdurma ve bunları sona erdirme” hükmünün de Anayasa’ya aykırı olduğunu belirtti. Akşener, milletlerarası anlaşma “hükümlerini uygulanmasını durdurma ve bunları sona erdirme” yetkisini Cumhurbaşkanı’na veren hükmün Anayasa’nın 6, 87, 90 ve 104. maddelerine aykırı olduğunu kaydederek, hükmün iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasını istedi. ANKA

Rıza Akpolat iki yılınıanlattı: Yeni bir yönetim modelini yaşama geçirdik

Rıza Akpolat iki yılını anlattı: Yeni bir yönetim modelini yaşama geçirdik Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat yönetimde olduğu iki yılını anlattı. Çözüm sahada Seçimlerden bugüne iki yıl geçti. Bu sürede neler yaptınız? Göreve gelir gelmez, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi YSK tarafından iptal edildi. Haziran sonuna kadar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nun seçim çalışmalarına katıldım. 23 Haziran’da kazandığımız seçime Beşiktaş halkı yüzde 84 ile rekor bir destek verdi. İkinci yılımda, tarihte eşine az rastlanan bir pandemi ile yüz yüze geldik. Tüm enerjimizle pandemiyle mücadele ettik. Bu esnada hizmetlerimizi aksatmadık ve verdiğimiz sözleri tutmaya koyulduk.  Demokrasinin büyük yara aldığı bir dönemde ilk yılımızda her mahallemizde düzenlediğimiz açık mikrofon etkinlikleri ve halk buluşmalarını ikinci yılımızda saha çözüm hareketi izledi. Pandemi başlar başlamaz kurduğumuz halk sağlığı dijital yönetim merkezimiz ve online tıbbi danışma hizmetimiz ile “Dayanışma Askısı, Eşitlik Evde Başlar, İstanbul Sözleşmesi’ni Okudun mu?, Stresle Topyekûn Mücadele” gibi kampanyalarımız uluslararası çapta dikkat çekti; 2021’de Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi tarafından verilen Avrupa Yerel Demokrasi Haftası Partneri Ödülü’nü aldık. İlçemize kazandırdığımız Beşiktaş Akademi aracılığıyla pandemide online kurslarla öğrencilerimizi sınavlara hazırlamayı sürdürdük. 50 bin kitapla Oruç Aruoba Kütüphanemizi açtık. Her ay ihtiyaç sahibi öğrencilerimize burs veriyoruz. Girişimcilik ve kariyer merkezimizi hayata geçirdik. TURYİD ile işbirliği yaparak, Beşiktaş’taki kimi restoranların öğrencilerle yemek paylaşımı yaptığı “ÖğrenciYe” projemizi hayata geçirdik.  Dünya Sağlık Örgütü tarafından “Yaşlı Dostu Kentler” ağına üye olmaya hak kazandık. 2019 yılındaki kurumsal karbon ayak izimizi, ISO14064-1 standardına göre doğrulatarak nötrledik. İBB iştiraki İSTAÇ AŞ ile 4 bin 164 ton eşdeğer karbonun sıfırlanması için işbirliği yaptık. Veteriner İşleri Müdürlüğü ekibimizi genişlettik ve çalışma saatlerini artırdık. “MOBİVET Sokak Hayvanları Ambulansımız” ile kedi ve köpekleri besliyor, anında tedavilerini gerçekleştiriyoruz. Kadına yönelik şiddete karşı kadın ve aile hizmetleri müdürlüğümüzü kurduk. Bizzat kadınlar tarafından geliştirilen kadın dayanışma ve yaşam merkezimizi Beşiktaş’a kazandırdık. Kadınların üretime katılması ve aile ekonomilerine katkıda bulunması için organik ve doğal ürünler pazarı kurduk. Beşiktaş’ta göreve geldiğimizden beri hizmetlerimizin niteliğini artırıp çeşitlendiriyoruz. Bunlar arasında benim en çok önem verdiklerimden biri saha çözüm hareketi oldu. “Beşiktaş’ta Birlikte Varız” diyerek ilçemizdeki tüm hanelere ulaştırmak üzere paketler hazırladık. Alanında uzman, genç arkadaşlarımızdan oluşan saha çözüm ekibimiz ile her gün Beşiktaş’ı mahalle mahalle, sokak sokak, kapı kapı dolaştık. Hijyen malzemeleri, 18 aylık icraatlarımızı ve gelecek projelerimizi içeren kitapçığın yanı sıra üç aylık kent kültürü dergimizin yer aldığı paketleri Beşiktaş’taki her eve bıraktık. Ekibimiz, vatandaşlarımızı can kulağı ile dinledi, belediyemizin hizmetlerini aktardı, şikâyet ve önerilerini not etti. Vatandaşlarımızdan gelen taleplerin yüzde 89’unu çözüme kavuşturduk; kalan talepleri de bir an önce yanıtlamak üzere önceliklendirdik. Bir yandan da bu hareketle ilçemizin sosyal verilerini güncelledik. Daha önce kamu kurumları, Beşiktaş’ta 118 ailenin ihtiyaç sahibi olduğunu belirtmişti. Ancak saha çalışmamız sonrası bu sayının 1226 olduğunu tespit ettik ve bu komşularımızın ihtiyaçlarını giderdik. Şimdi de halk market, halk mağaza ve aşevimizi Beşiktaşımıza kazandırıyoruz. Halk kart uygulamamız ile ihtiyaç sahibi vatandaşlarımız halk markette sağlıklı gıdaya, halk mağazada ise tekstil ürünlerine, mobilyaya ve elektronik eşyaya ulaşabilecek.  Projeleriniz neler? Ortaköy Yaşam Vadisi ile 20 hektarlık alanda Beşiktaş nefes alacak. 25 bin m2’lik Konaklar Kent Parkı’nı da Beşiktaş’a kazandıracağız. BELTAŞ Sosyal Tesislerimiz hizmete girecek. Beşiktaşlılar sahilde uygun fiyata hizmet veren bir kafe istiyordu. Yeni Kitap Kafe projemizle bu talebe yanıt vereceğiz. İBB ile işbirliği içerisinde önemli cadde ve bulvarlardaki kaldırımları yenileyeceğiz. Çırağan, Ahmet Adnan Saygun ve Nisbetiye caddelerini düzenleyeceğiz. Beşiktaş ve Ortaköy meydanlarının çehresini geliştirmeye devam ediyoruz. İBB ile birlikte Beşiktaş Meydanı’ndaki üstgeçidi kaldırıp meydanla denizi buluşturan bir meydan düzenlemesi yapıyoruz. Bebek Parkı’nı düzenlemeye ve Levazım’da zemin altı otoparkın inşaatına devam edeceğiz. Kapalı spor salonu inşaatımızı da İBB ile birlikte tamamlayacağız. Sportif ve kültürel faaliyetler için neler yaptınız? Beşiktaş’ı kültür ve sanatın başkenti yapacağımıza söz vermiştik. 2019’da pek çok festivale ev sahipliği yaptık. Pandemiye rağmen Beşiktaşlıları sanatla buluşturmayı sürdürdük. Yaz boyunca “Beşiktaş İyileşiyor” etkinlikleri kapsamında sosyal mesafeli konserler, buluşmalar, tiyatro gösterileri düzenledik. Bu yıl açmayı planladığımız müze ve tiyatro salonlarımız var. Ülkemizin hayvan temalı ilk müzesine, Kedi Müzesi’ne ev sahipliği yapacağız. Ortaköy Kültür Merkezimizdeki Afife Jale Sahnesi’ni güçlendirerek geri getiriyoruz. Demokrasi ve aydınlanma tarihimizin hafızası olacak Cumhuriyet Müzesi’nde ise Cumhuriyet tarihimizi Zülfü Livaneli’nin edebiyat, müzik ve sinema alanındaki eserleriyle ziyaretçilere sunacağız. İlçemizde faaliyet gösteren çok sayıda amatör spor kulübüne malzeme desteği veriyoruz. Belediyeniz pandemide halka ne tür yardımlarda bulundu? Online tıbbi danışma hizmeti kapsamında, komşularımız internet üzerinden doktorlarımıza ulaştı. 75 yaş üstü vatandaşlarımızın maske ve dezenfektan gibi ihtiyaçlarını karşıladık. Vatandaşlarımıza 3 milyona yakın maskeyle birlikte 12 bin 492 adet hijyen kiti dağıttık. İhtiyaç sahibi komşularımıza 13 bin 215 dayanışma kolisi ulaştırdık. 186 bin 376 haneye 405 bin 360 adet sıcak yemek ulaştırdık. 1000 aileye düzenli yardım gerçekleştiriyoruz. Askıda Cihaz kampanyası başlatarak öğrencilerimize TV, tablet ve PC desteğinde bulunduk. Dezavantajlı komşularımıza “Evde Temizlik - Hijyen Desteği”, “Evde Kuaför” ve “Pratik Ev Düzenlemeleri” hizmetleri sunduk. Halk Sağlığı Dijital Yönetim Merkezimiz yaz boyunca, karantina sonrası oluşan stresle mücadele etmeye yoğunlaştı. Öğrenci yurtlarımızı sağlık çalışanlarımızın hizmetine açtık. Belediyemizin kiracısı esnaftan kira almayarak onlarla dayanışma içinde olduk. Şimdi de esnafın dijitalleşmesi ve iş hacmini büyütebilmesi için ücretsiz eğitim hizmeti sunacağız.  Ulaşım, altyapı, peyzaj ve su konularında neler yaptınız? 50 yıldır çözülmeyen altyapı sorunlarına İBB ile işbirliği içerisinde el attık. Caddeleri yeniledik, su taşkınlarını önlemek için yağmur suyu altyapısını oluşturduk. Bu yolda İBB Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun hassasiyeti ve desteği bizim için yaşamsal değerdedir. Beşiktaş halkı adına kendisine teşekkür ediyorum.  Deprem ile ilgili çalışmalarınız nelerdir? Personelimize Afet Yönetim Merkezi tarafından eğitim verildi. Deprem Haftası’nda ekiplerimiz deprem, yangın, arama-kurtarma ve tahliye tatbikatları gerçekleştirdi. Beşiktaş’taki yapı stokunun yüde 78’i, 1999 depreminden önce yapılmış binalar ve yenilenmesi gerekiyor. Kontrol çalışmaları tamamlandığında 4 bine yakın binanın acil dönüştürülmesi gerekecek. Kentsel dönüşüm müdürlüğümüzü kurduk. Hak kayıplarının önüne geçmek için dönüşüm süreçlerinde aktif olarak rol oynayacağız. /Archive/2021/3/31/002054653-kapakfoto.jpg Başkan Akpolat, “Cumhuriyetimizin ikinci yu¨zyılına girerken herkesin u¨zerine tarihi bir sorumluluk du¨şu¨yor. Bu¨yu¨k Atatu¨rk’u¨n izinde ilçelerimizi, illerimizi eşitlik, özgu¨rlu¨k, dayanışma, kalkınma ve hep birlikte medeni du¨nyanın bir parçası olma çabasında ortaklaşmalıyız. Biz halkımıza en iyi hizmeti sunmaya devam ederken, Beşiktaş’ı insanımızın yaşadığını hissettiği kent haline getirmek için yılmadan yorulmadan çalışacağız” diyor. cumhuriyet.com.tr

İzmir depreminde yıkılan Rıza Bey Apartmanı'nın fenni mesulütutuklandı

İzmir depreminde yıkılan Rıza Bey Apartmanı'nın fenni mesulü tutuklandı İzmir'de 30 Ekim 2020’de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremde yıkılan ve 37 kişinin yaşamını yitirdiği Rızabey Apartmanı ile ilgili yürütülen soruşturma kapsamında binanın mimari proje müellifi ve fenni mesulü olduğu anlaşılan A.S.B. tutuklandı. Soruşturmayla ilgili tutuklu sayısı 2’ye yükseldi. Merkez üssü İzmir'in Seferihisar ilçesi açıkları olan 30 Ekim'deki depremde yıkılan binalarla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan Rıza Bey Apartmanı'nın mimari proje müellifi ve fenni mesulü A.S.B. tutuklandı.İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında Rıza Bey Apartmanı mimari proje müellifi ve fenni mesulü A.S.B'nin İstanbul'da olduğu belirlendi. Çatalca ilçesinde yakalanan, ifadesi SEGBİS ile alınan A.S.B, cezaevine gönderildi.İzmir'in Seferihisar ilçesinde 30 Ekim'de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremde 117 kişi hayatını kaybetmiş, Bayraklı ilçesinde yıkılan binalarla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında 7 kişi tutuklanmıştı. cumhuriyet.com.tr

Anadolu Efes, Euroleague’de Play-Off’lara katılmayıgarantiledi

Anadolu Efes, Euroleague’de Play-Off’lara katılmayı garantiledi Madrid önünde maçı 108-83 kazanan Anadolu Efes, 21'inci galibiyetini alırken Play-Off'lara katılmayı garantiledi. THY Euroleague'in 32'nci haftasında Anadolu Efes, Real Madrid'i İspanya'da 108-83 mağlup etti.İspanya'nın başkenti Madrid'deki Wizink Center'da oynanan karşılaşmanın ilk periyotu 20-20 eşitlikle sona ererken, mücadelenin ilk yarısını ev sahibi ekip 42-41 üstün tamamlandı. Çekişmeli geçen maçı 108-83 kazanan Anadolu Efes, 21'inci galibiyetini alırken Play-Off'lara katılmayı garantiledi.   DHA

Bursa'da tavukçiftliğinde yangınçıktı

Bursa'da tavuk çiftliğinde yangın çıktı Bursa'nın Yenişehir ilçesinde bir tavuk çiftliğinde yangın çıktı. Yaklaşık 3 bin tavuğun bulunduğu çiftlikteki yangın devam ediyor. Bursa'nın Yenişehir ilçesinde bir tavuk çiftliğinde yangın çıktı. Yaklaşık 3 bin tavuğun bulunduğu çiftlikteki yangın devam ediyor.Yangın, Bursa'nın Yenişehir ilçesi Derbent mevkisinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, bünyesinde yaklaşık 3 bin tavuk bulunan çiftlikte bilinmeyen bir sebepten dolayı yangın çıktı. Kısa sürede büyüyen alevler kümeslerin olduğu bölgeye sıçradı. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. 8 itfaiye aracının yangına müdahalesi devam ediyor. İHA

Ünlüoyuncu Hazal Kaya koronavirüse yakalandı

Ünlü oyuncu Hazal Kaya koronavirüse yakalandı Ünlü oyuncu Hazal Kaya koronavirüse yakalandı. Kaya'nın hastalığı hafif geçirdiği belirtildi. Pera Palas adlı dijital dizide başrol oynayan Hazal Kaya koronavirüse yakalandı. Kaya'nın PCR testinin pozitif çıkması üzerine dizi çekimlerine 5 gün ara verildiği öğrenildi. Karantinada olan Kaya'nın hastalığı hafif geçirdiği belirtildi.   DHA




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter