Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Thursday, 06.26.2025, 04:43 PM (GMT)

News - Haberler

İçişleri BakanıSüleyman Soylu 'yeşilışık' yakmıştı

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 'yeşil ışık' yakmıştı Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) astsubay olmak için aldıkları eğitimi tamamladıktan sonra FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ataması yapılmayan kursiyerler atama bekliyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun atamaların yapılmasına “yeşil ışık yaktığı” kursiyerler için CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, 960 kişinin “sehven Kanun Hükmünde Kararname (KHK) mağduru” olduğuna dikkat çekti.FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından 900 astsubay ve 60 uzman çavuş olmak üzere Kara Kuvvetleri Komutanlığı Astsubay Temel Askerlik ve Astsubaylık Anlayışı Kazandırma (ASTTASAK) kursiyerinin ataması yapılmadı. ASTTASAK kursiyeri, 30 Ağustos 2016’da astsubaylığa başlaması gerekirken nasıpları yapılmayarak izne gönderildi. Kursiyerlere, 29 Ekim 2016’da yayımlanan KHK ile soruşturmadan dolayı sigortayla ilişkileri kesilerek işlemlerinin iptal edildiği bildirildi. Mağdurların başvurduğu Danıştay, uyuşmazlığın doğrudan KHK’den değil, Milli Savunma Bakanlığı işleminden kaynaklandığı ve bu işlemin idari yargı denetimine tabi olduğu kararını verdi.CHP’li Özkoç, TBMM’de yaptığı konuşmada, 960 kişinin “sehven KHK mağduru olduğunu” belirterek, “Haklarında güvenlik soruşturmaları açıldı. Adlarına açılmış herhangi bir dava da yok. Eğer içlerinde varsa kuruyu yaştan ayıklamak da devletin görevidir. Artık atamalar yapılmalıdır” dedi. ‘CİDDİ ZORLUK YAŞIYORLAR’Mağdurların avukatı Prof. Dr. Ersan Şen, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, adayların eğitimlerini başarıyla tamamladığını anımsatarak birçok idari girişimde bulunmalarına karşın sorunlarının çözülmeyerek mağduriyetlerine sebep olduğunu söyledi. Şen, “Konu ile ilgili açılan davalardan birisinin esastan reddedilmesi ve kararın kesinleşmesi üzerine Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılmış olup neticesi beklenmektedir. Mağduriyete sebep olarak gösterilen 675 sayılı KHK hükümlerinin astsubay kursiyerlerini kapsamadığı ve kendilerini kapsama alan başka yasal bir düzenleme bulunmadığı açıkça ortadadır. Bu kişiler, 2016 yılından bu tarafa hak ettiği parasal haklarını alamadığı gibi sigorta iptal kayıtlarında 675 sayılı KHK’ye yer verilmesi sebebiyle başka iş bulma imkânları kısıtlanmış olup hayatlarını asgari ölçüde bile devam ettirmede ciddi zorluk yaşamaktadır” dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ekim 2019’da katıldığı bir televizyon programında mağdur kursiyerlere, “Az daha sabretsinler. Güvenlik soruşturması yapacağız” diyerek kursiyerlerin atamalarına yeşil ışık yakmıştı. Çağatan Akyol

Samsunlu eğitimciler: 'Eğitim camiasının başıdöndü'

Samsunlu eğitimciler: 'Eğitim camiasının başı döndü' Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) okulların açılmasıyla ilgili aldığı kararlara tepki gösteren Eğitim-İş Samsun Şube Başkanı Onur Gündüz, “Açıyoruz, açmıyoruz. Eğitim camiasının başı döndü. Okulların açılışının net bir takvime bağlanmaması okul yönetimlerini, öğretmenleri, velileri, öğrencileri zor durumda bırakıyor” dedi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) okulların açılmasıyla ilgili aldığı kararlara tepki gösteren Eğitim-İş Samsun Şube Başkanı Onur Gündüz, “Açıyoruz, açmıyoruz. Eğitim camiasının başı döndü. Okulların açılışının net bir takvime bağlanmaması okul yönetimlerini, öğretmenleri, velileri, öğrencileri zor durumda bırakıyor” dedi. 'TALEBİMİZ NET'Eğitim-Sen Samsun Şube Başkanı Arzu Topaloğlu da “Eğitim ile ilgili kararların yerellere bırakılması ilerde daha sıkıntılı sonuçlar doğuracaktır. Talebimiz nettir; aşılama sürecinde gerekli 40 günlük süre dolmadan okulların açılması salgının seyrinde 3. dalganın yaşanmasına yol açacaktır. Bizler öğrencilerimizle sağlıklı ortamlarda buluşmanın gayreti içerisindeyiz ve bu çabamız devam edecektir” dedi. Cemil Ciğerim

İşçi,ücretsiz izinden ağır vergi yüküne kadar büyük sorunlarla karşıkarşıya

İşçi, ücretsiz izinden ağır vergi yüküne kadar büyük sorunlarla karşı karşıya Uzun yıllardır büyük hak gasplarıyla karşı karşıya olan milyonlarca işçi, şimdi de aylardır ya eksik ya da açlık sınırının çok altında ücretlerle geçinmeye çalışıyor. Uzun yıllardır düşük ücret, sigortasızlık, uzun çalışma saatleri gibi sorunlarla boğuşan işçilerin sorunları pandemi ile içinden çıkılmaz hale geldi. Ücretsiz izinden yasağa karşın işten çıkarmaya, ağır vergi yükünden tutulmayan kadro sözlerine, ücretlerdeki farklılıktan geçici işçiliğe kadar pek çok sorunla karşı karşıya kalan emekçi, yıldan yıla büyüyen sorunlara karşı adım atılmasını bekliyor.  Artan enflasyon ve döviz kurlarıyla patlayan pahalılık nedeniyle ücretleri tamamen yetersiz hale gelen işçinin çözüm beklediği temel sorunları şöyle: - Halen 1.3 milyon işçi kısa çalışma ödeneği alıyor. 2.4 milyon işçi de ücretsiz izne çıkarıldı. Milyonlarca işçi aylardır ya eksik ya da açlık sınırının çok altında ücretlerle geçinmeye çalışıyor. Kısa çalışma ve ücretsiz izindeki işçinin emeklilik primleri de yatırılmıyor. - İşten çıkarma yasağına karşın işveren istisna kapsamındaki “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller” iddiasıyla işçiyi işten atmaya devam ediyor. Davalar yıllarca sürüyor. Bu gerekçeyle işten atılan işçi uzun süre iş bulamıyor. - Emekçi ağır vergi yükü altında eziliyor. İşçiler üzerindeki vergi yükü, ücretliler lehine olan ayrım ilkesinden vazgeçilerek vergi tarifesinin teke indirilmesi ve çalışanların üçüncü dilimdeki gelir vergisi tarifesine uygulanan vergi oranının yüzde 25’ten yüzde 27’ye yükseltilmesi nedeniyle arttı. İşçi, patronu ile aynı oranda vergilendiriliyor. - Gelir vergisi tarifesindeki artışın enflasyonun altında belirlenmesi de mağduriyet yarattı. AKP’nin iktidara geldiği 2002’de gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi brüt asgari ücretin 17.1 katı iken, bugün 6.7 katına denk geliyor. Emekçi yılbaşında aldığı ücreti yılın sonunda alamıyor.  - Asgari ücretliler yıl sonunda yüzde 15’lik vergi diliminden yüzde 20’lik dilime geçiyor. İktidar, asgari ücret vergi dışı bırakıldı dese de mevcut düzenlemede, sadece bekâr işçinin vergiden doğan kaybı karşılanıyor. - Kamuda 6 aydan fazla çalışan geçici işçiler daimi işçi kadrolarına alındı. Ancak daha az çalışan işçiler kapsam dışında bırakıldı. Bu şekilde 20-25 yıl çalışan işçiler var. Kamuda geçici statüde çalışan yaklaşık 20 bin işçi bulunuyor. Bu işçiler daha az çalıştırılırken taşeron işçisi istihdam ediliyor. - 2017’de kamudaki taşeron işçiye kadro hakkı tanındı. Ancak KİT’ler ile bazı kurumlarda çalışan yaklaşık 50 bin işçi kapsam dışında bırakıldı. Madenler, demiryolları ve enerji başta olmak üzere birçok kurumda işçiler yıllardır kadro bekliyor. Verilen sözler tutulmadı. Kadro uygulamaya geçirilmedi. Mustafa Çakır

Patates depodaçürüyecek

Patates depoda çürüyecek Patates ve soğanda her yıl klasik haline gelen süreç yine yaşanıyor. Maliyeti 1 lira olan patatesin 50 kuruşa satıldığını belirten üreticiler, ürünün tarlada kalmaması için Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) devreye girmesini istiyor. Niğde’de patates üreticilerini ziyaret ederek sorunları dinleyen CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yazlık ve kışlık olarak iki kez ekilen patatesin depolarda saklanan kısmı için riskli bir sürecin başladığını belirtti. TMO’nun en geç 15 gün içinde patates alımı yapması gerektiğini belirten Gürer, “Ürün bir ay içinde satılmazsa çürüyecek” dedi. Yakın zamanda patates üreticilerinin “terörist” ilan edilerek depolarının basıldığını anımsatan Gürer, üreticinin “O zaman depo basan Ticaret Bakanlığı bugün nerede” diye sorduğunu söyledi.‘RİSKLİ SÜREÇ BAŞLADI’Covid-19 nedeniyle kapalı olan otel ve lokanta gibi işletmelerin alım yapmaması nedeniyle patateslerin depoda kaldığını belirten Gürer, “Depolarda 500 bin tona yakın patates var” dedi. Gürer, ziyaret ettiği üreticilerin patateslerinin çimlenmeye başladığını gördüğünü de söyleyerek “Üretici ürününü maliyetin altında 50-60 kuruşa satarken, ürünleri depoda çürürken, patates marketlerde 3 liraya kadar fiyatla satılıyor”  diye konuştu. Gürer, “Oysa TMO ve Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri ürünü 1 liradan alıp, 1 lira 25 kuruşa satışını sağlayabilir. Hem tüketici hem üretici korunur hem de ekim alanlarında yeniden patates ekimi sağlanabilir” diye konuştu. Gürer, “Çiftçilerin borçları mutlaka ertelenmeli, faizleri silinmeli, destek verilmeli” diye konuştu. Sefa Uyar

‘Dönüm noktasıolsun’

‘Dönüm noktası olsun’ Trabzonspor galibiyetinden sonra açıklamalarda bulunan Ali Koç, “Bizim açımızdan her anlamda zor bir haftaydı." Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Trabzonspor galibiyetinden ve takımın mücadelesinden memnun olduğunu belirterek “Bizim açımızdan her anlamda zor bir haftaydı. Şubat ayı iki senedir bize hiç hayırlı gelmiyor. Bu sene de gereksiz puanlar verdik. Hakem hataları da oldu. Fenerbahçe’de başkan, hoca, futbolcu olmak çok zor. İki günde her şey değişebiliyor. Bu oynadığımız futbolla Trabzonspor’a puan kaybetseydik bile ben buradan memnun ayrılırdım. Futbolcularımız F.Bahçe arması için nasıl savaşılacağını gösterdi. Gurur duydum” dedi.‘EROL HOCA DESTEKLENMELİ’Koç, “Sosyal medyaya göre hareket etmiş olsaydık çok değişiklik yapmamız gerekirdi. Erol Hoca ile ekibini başta sportif direktörümüz olmak üzere desteklemeli ve başarı ortamını sağlamalıyız. Hocamız her zaman elinden geleni yapıyor. İnşallah bu maç dönüm noktası olur” şeklinde konuştu. Hayri Güner

Bilim kadınımız Dr. HandeÖzdinler’den ALS tedavisindeönemli keşif

Bilim kadınımız Dr. Hande Özdinler’den ALS tedavisinde önemli keşif Dr. Hande Özdinler ve ekibi, Lyrica ilacının mucidi Dr. Richard Silverman ile birlikte, beyinde ölen motor nöronları iyileştiren ilk kimyasal maddeyi keşfetti. NU-9 isimli bu madde ölen motor nöronlarını, 60 günlük bir tedavi sonrası sağlıklı nöronlar seviyesine getirdi. Ekip, bu umut vaat eden madde üzerinde klinik deneylerin başlaması için ileri araştırmalara hazırlanıyor. Üst motor nöron hasarları ALS’den başka kalıtımsal spastik parapleji (HSP) ve primer laretal skleroz (PLS) gibi diğer motor nöron hastalıklarına da yol açıyor. Dolayısıyla onların iyileştirilmesi birçok hastalık için çok önemli. ALS’de beyinde hareketi başlatan sinir hücreleri (üst motor nöronları) ve omurilikte kasları kontrol eden sinir hücreleri (alt motor nöronları) dejenere olur. Bu hastalık hızlı ilerler ve ölüme yol açar. Bugüne dek HSP ve PLS hastaları için herhangi bir ilaç ve tedavi söz konusu değildi ve ALS için bulunan ilaçlar da hastalığı tam olarak iyileştirmiyordu. TEDAVİSİ YOKTU“Üst motor nöronları hareketleri başlatmaktan ve iletmekten sorumludur. Ve bunların hasar görmesi ALS’nin ilk evrelerinde ortaya çıkar. Şimdilik bu hastaların durumlarını düzeltecek herhangi bir tedavi seçeneği yok” diye konuşan Özdinler, “Bizler sağlığını yitiren bu üst motor nöron hasarlanmasını giderecek ilk kimyasal maddeyi bulduk” diye konuşuyor.Çalışma 23 Şubat tarihinde Clinical and Translational Medicine dergisinde yayımlandı. Özdinler, bu çalışmasında, makalenin yazarlarından Northwestern Üniversitesi kimya profesörü Richard B. Silverman ile işbirliği yaptı. Çalışma, Silverman’ın laboratuvarında NU-9 bileşiğini geliştirmesiyle başladı. NU-9, üst motor nöronlarının ALS hastalığında dejenere olmasına yol açan faktörlerin ikisinde etkili. Araştırma ekibi NU-9’un hatalı protein kıvrımlarının yarattığı üst motor nöron dejenerasyonunu onarıp onarmayacağını anlamak istedi. Farelerde sonuç pozitifti. Bilim insanları bir sonraki etapta hastalıklı üst motor nöronlarının nasıl iyileştiğini araştırdı.Çalışmalarda NU-9 verildiği zaman hem mitokondriya (hücrenin enerji santralı) hem de endoplasmik retikulum (RE-hücrenin protein üreticisi) sağlığına kavuşmaya başladı ve böylece nöronlarda iyileşme görüldü. Üst motor nöronlarında hücre gövdesi genişledi ve dentritlerdeki (sinir hücrelerinin uzantısı) delikler kaybolmaya başladı. Öyle ki 60 günlük bir NU-9 tedavisinden sonra hastalıklı nöronlar sağlıklı kontrol nöronlarına benzemeye başladı.HAREKETLERİN BAŞKOMUTANI Özdinler, “Üst motor nöronlarının sağlıklı hale getirmek, ALS ve diğer motor nöron hastalıkları için çok önemli” diyor.Üst motor nöronları beynin hareketleri yöneten bir başkomutanıdır. İstemli hareketler için beynin emrini omurilikteki hedeflere taşırlar. Bu nöronların dejenerasyonu beyin ile omurilik arasındaki bağlantıyı bozarak hastayı felç eder.Alt motor nöronları ile kaslar arasında doğrudan bağlantı vardır; hareketin uygulanması için kasları kasıp gevşetir. Böylece alt motor nöron faaliyetleri kısmen üst motor nöronları tarafından kontrol edilir.Özdinler ve ekibi şimdi, faz I klinik denemelerinden önce detaylı toksikoloji ve dosaj ve hedef belirten farmakokinetik çalışmaları tamamlamayacak. Çalışmanın Northwestern Üniversitesi’nden diğer yazarları arasında Özdinlerin yanı sıra 3 genç Türk bilim insanı daha var: Barış Genç, Öge Gözüyok ve  Nuran Koçak. Özdinler 2015 yılında da uluslarası bilim alanından en çok takip edilen “International Innovation” dergisi tarafından “Dünyanın En İyi Buluş Yapan 10 Bilim Akademisyeni”nden biri olarak gösterilmişti. https://news.feinberg.northwestern.edu/2020/11/les-turner-symposium-celebrates-scientific-discovery-in-als/https://onlinelibrary.wiley.com/doi/epdf/10.1002/ctm2.336BOĞAZİÇİ’NDEN ABD’YEDr. Hande Özdinler yıllardır ALS hastalığının tedavisine yönelik çığır açıcı araştırmalara imza atan bir bilim kadını. Boğaziçi Üniversite’sinde Moleküler Biyoloji Bölümü’nü bitirdikten sonra yine Boğaziçi’nde Genetik Biyoteknoloji üzerine yüksek lisans (master) yaptı. ABD Northwestern Üniversitesi ALS Araştırma Laboratuvarı kurucu başkanı. Özdinler ve ekibi geçen günlerde beyindeki motor nöronlarını sağlıklı tutan ve dejenerasyonu durduran ilk kimyasal maddeyi keşfetti. Reyhan Oksay / Cumhuriyet

Bay Sinema, ekranda değil kitapta

Bay Sinema, ekranda değil kitapta Tam da bir zamanlar Yeşilçam’ın merkezi İstiklal Caddesi’nde, Pera’da Sinema Müzesi ve Atlas Sineması restore edilip açılmışken Yeşilçam’a damgasını vurmuş, Türkiye’nin ilk sinema müzesi TÜRVAK’ı kurmuş bir prodüktör, Türker İnanoğlu’nun sinema serüvenini anlattığı kitabı çıktı. Türker İnanoğlu’nun senaryo tadındaki anıları geçmişe özlem dolu. Konuk yazar: Emel SeçenEn güzel köy olarak yorumladığı Kanlıca’nın da  Beyoğlu’nun da özünü bilen ve vefasını ödeyenlerden  Türker İnanoğlu. 1957 yılında Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu ikinci sınıf öğrencisi iken tesadüfen sinemaya geçişi, her soluğunda sinema ve sanat ile dolu yaşamından “Bay Sinema’nın, Serpil Akıllıoğlu tarafından yazılan son kitabı, “Sinemaya Adanmış Bir Ömür, Türker İnanoğlu Acısıyla Tatlısıyla Sinema Anıları” üzerine Kavacık’taki TÜRVAK Türker İnanoğlu Vakfı’nda buluştuk. Kendisinin çetin hastalık sorunlarına rağmen, özenle karşıladı bizi, baba dostu. - Büyüdüğünüz yer Kanlıca’da, bir tarafınızdaki yalıda Ordinaryüs Profesör Feridun Ahıska, diğer tarafta Osmanlı sadrazamlarından Saffet Paşa’nın yalısında ise Fransız terbiyesi ile büyümüş, İngiliz Shell Company’nin Türkiye İşletmesi Yönetim Kurulu Üyesi Kadri Cenani Bey oturmakta ve kendisi muhteşem yalıyı ücret almadan filmcilere tahsis ediyor, tek bir şartla: senaryoyu inceleyecek ve beğenecek. Sizi, siz yapan serüven iki yalı arasında doğuyor:Evet, Kadri Cenani Bey’in, 24 odalı, içinde hamamı olan, 3 salonlu tarifi zor yalısı ve kendisi para almadığı gibi 40 kişilik ekibin neredeyse yemek ücretlerini de karşılaması! Bir gün beni aradı ve “Bir ricam olacak, bugün toplantım uzadı ama filmcilerle randevum var, bizim uşağın Türkçesi yetersiz beceremez, ister sonra gelsinler, ister bekleyip Kanlıca yoğurdumu yesinler, sen ilgilenir misin?” “Merak etmeyin dedim”, Kerime Nadir’in Funda romanı çekilecek ve Ozon filmin sahibi Necil Ozon ve Yönetmen Nişan Hançer, sanat yönetmeni Zaven var. Yalıda ağırladım. Bir yandan denizden motorlar geçiyor, kızlar el sallıyor, teklif ettim, tekneyle de dolaştılar. Aradan bir süre geçti, Halk Film’in sahibi Fuat Rutkay ile Nişan Bey “Yosmanın Kızı” filmini çekecek, asistanı askere gidecekmiş, sen olur musun?, diye sorduklarında  ilk cevabım “Asistan ne iş yapar?” oldu. “Yönetmene yardımcı olur, başarılı olursa yönetmen olur” dediklerinde Amerikan filmlerine hayrandım zaten, Türk filmlerinden beni en çok etkileyenler Mahmut Karakurt’un Gülistan Güzey’in oynadığı “Allahaısmarladık” ve Ayhan Işık’ın oynadığı “Kanun Namına”ydı. - Hayatınız tesadüf mü? O film için yalı kullanılmamış ve siz biraz zor ikna olmuşsunuz sanırım.Tabii, biraz kayıtsız olduğumu gördüklerinde bana “Sizin okuldan Lütfi Akad, Atıf Yılmaz, Çolpan İlhan var” deyince bir deneyeyim istedim. O yalı evet, kullanılmadı çünkü yalıyı çok beğenmelerine rağmen Kerime Nadir, eserini deniz kıyısında düşünmediğini söyleyince Erenköy’de tren yolunun arkasında bir köşk tercih ettiler. - Sanırım sizin asistanlığınız böylece hep devam etti. Hep imkânsız görünenleri başardınız, Tarlabaşı’nda bir sokağı Napoli’ye çevirdiniz. Tesadüflere sonra döneceğim ama yetmişli yıllara damga vuran Aşk Gemisi filmi, bir bölümü Yunanistan’da çekilince Türkiye’de de çekilmesine karar veriliyor, gelişmeler ne şekilde oldu?Evet, yürütücü prodüktörlüklerim var, Alman NDR televizyonunun işlerini de yapıyordum. Truva ve Schlieman/Priamus Hazinesi adlı filmin Türkiye bölümlerinin prodüksiyonluğunu yapıyordum, filmin yönetmeni Yahudi asıllı bir Almandı ve filmde yardımcı roller için sunduklarım arasından oyuncuları bulmuş, fakat şişman orta yaşlı Osmanlı subayını bulamamıştı. Bana göre aradıkları Almanca bildiği için Osman Ağabeydi (Osman Seden). Osman Ağabey, espri olsun diye girdiği mekânda “Heil Hitler” diye şaka yapardı. Yönetmenle görüşmeye geldi ama girdiği anda odadan kıyamet sesleri yükseldi ve yönetmen Almanca olarak bağırarak “Alın bu adamı, çıkarın buradan!” diye bağırıyor! Meğer Osman Seden’in sempati olsun diye yaptığı hareket, yönetmenin Auschwitz Yahudi toplama kampındaki anılarını canlandırınca kıyamet koptu. “Aşk Gemisi” filmi için bizim Dışişleri harekete geçti, Yunanistan’da çekim olunca Türkiye’de olsun diye. Çekimler, İstanbul, Efes ve Kuşadası’nda olacaktı. İstanbul çekimlerini hiç unutmam, Beyazıt Meydanı’nı bir gecede sabaha kadar yıkattık, seyyar satıcılara camlı vitrin yaptık, bembeyaz formalar ve eldivenler hazırlattım. Balık Pazarı’nın üzeri bir gecede tenteyle kapatıldı, Karaköy’e demir atan Aşk Gemisi’ni formalı hamallar karşıladı, amacım “Modern Türkiye” sunabilmekti ki Amerika’dan Milliyet gazetesinin sahibi Ercüment Karacan arayıp “Tebrik ederim, çok değişik ve modern bir İstanbul sundunuz” dedi.- Elia Kazan da mı tesadüf?Aslen Türk asıllı, Kayserili ünlü yönetmen Elia Kazan, İpek Film’in sahibi İhsan Bey’in davetlisi olarak geldi, kendisinin İhtiras Tramvayı, Viva Zapata, Rıhtımlar Üzerinde gibi çok sevilen filmleri vardı. Biz Sirkeci’de çekimde iken bizim nasıl film çektiğimizi merak edip, gelmiş. Setçiler yolu yağlayıp sonra su döküyorlar, parlaması için sonra lastik yakıp onu beyaza çeviren ilaç kullanıp beyaz sis ortamı yaratılıyor, Sohban Ağabey’in işleri... Bir vantilatör yapraklar atılıyor önüne rüzgâr niyetine, adam hayretle izliyor, bunların yapacağı filmden ne hayır gelecek diye? Nişantaş’ındaki İpek Film Stüdyosu’nda montajdayken geldi, kurguyu görünce sahneyi anımsadı ve hayretle “Bu” dedi sonra O gün çektiğiniz sahne, bu kadar güzel çıkabileceğini hiç tahmin etmemiştim, ekip arkadaşlarına da söyle, onları da tebrik ederim” ve ilettim hepsine, o da tesadüf tabii.- Türk sinema, dizi dünyası Ortadoğu’ya hatta Avrupa’ya yeni açıldığını düşünüp, bazı dizi isimleri ile atıfta bulunuyorlar, aslında siz yıllar önce İran, İtalya ve Yunanistan’da Türkiye adını duyurmuşsunuz.“İki esir” filmi Cüneyt Arkın, Filiz Akın, Kuzey Vargın, çok büyük ilgi uyandırdı ve İstanbul İran Başkonsolosu aradı, yemeğe davet etti, amacı Pars Film’in sahibi Dr. koushan ile tanıştırmaktı. Düşünün Tahran’daki film stüdyoları, İngilizler tarafından kurulmuş ve Avrupa’nın en modern sinemaları ile boy ölçüşebilirdi. O zamanlarda biz Türkiye’de sahneleri, alışkanlık, tekrarsız ya da tekrarla çekmeye gayret ediyorduk. Dört film, Tahran Macerası ve Hırsız Kız bizim, onların çekeceği Yusuf ile Züleyha ve Melikşah. 1969 yılında, Türkiye’de yılda 250-300 film çekilirken, İran’da 10 ile 15 arasıydı, çalışma tempoları düşüktü. Ama orada da sabah erken çekimleri başlatmayı, başardık.Mesleki anlamda hep büyük oynamayı seçtim, tam bir Avrupalı ve profesyonel film yapımcısı oldum. Küçük Şahit, filmi için yönetmeni de teknik ekibimi de İtalya’dan getirdim. Küçük Kovboy, için de ekibimi oraya götürdüm ki Cinecitta Stüdyoları bizim için efsane demekti. Yumurcak serisinin, Veda’sını, İtalyan yapımcı Kunkera çok beğendi, İtalya gösterim hakkını aldı ve büyük ilgi gördü. Bunların dışında, Kunkera co prodüksiyon teklifinde bulundu ve Üçkağıtçılar, Baş Belası ve Babamın Evlatları, doğdu. Üçkâğıtçılar, filmi sarayda Şah ve ailesine gösterildi.Cosmos Film, Yunanistan’ın en büyük Amerikan filmleri dağıtımcısıydı, Zaranis ile ilk olarak “Yumurcak” için anlaştık. Gala dahil ilgi çok büyüktü, Yunan televizyonu ETA’da Filiz ve İlker ile söyleşiler yapıldı.‘EN İYİ YÖNETMEN MEMDUH ÜN’- Muammer Karaca’nın evi plato olarak kullanılıyor sanırım.Eski dostum, evet evini kullanırdık, çok keyifli bir şahsiyetti. O zamanı düşündüğümüzde, yokluklar ülkesinde onun evinde yok, yoktu. Şeker, yağ yok ama onda var. Bir gün hasta iken telefon açtı: Dışarı çıkamıyorum, gel de film çek, gözüm gönlüm açılsın, diye gittik çektik.- Sizin için Türk sinemasına damga vurmuş diyebileceğiniz en iyi film ve en iyi yönetmen, diye sorsam?Var ama ben Üç Arkadaş ve Memduh Ün derim.- Siz tesadüf diyorsunuz, ama Türkan Şoray, “Türker İnanoğlu olmasa ben belki de Fatih’te, üç-dört çoçuklu evli bir kadındım, hatta anneanneydim” diyor. Fatih, Sur içinde, Sultan mahallesinden Yeşilçam’a uzanan hikâye nasıl?“Köyde bir kız sevdim” filmi için Zeki Çan aradı, param az, yönetmen yok, dedi. Filmi için oyuncular belli olmuştu, bazıları Panter Emel (hayvan dostu) olarak tanır, Emel Yıldız ve Baki Tamer başroldeydi, yönetmen olarak kabul ettim ama içime sinmeyen bir şeyler vardı, yaşı biraz olgun geliyordu rol için, üstelik oyunculuk konusunda da tatmin olmamıştım. Biz üç gün çalıştık ve dördüncü gün, Emel yanında çok güzel genç bir kızla geldi. Zeki’ye o kızı anlattım, tam filme uygun diye ama kabul etmedi çünkü çalışmaya başlanmıştı, önce Zeki’yi ikna ettim sonra yapım sorumlusu Suat’ı kızın evine gönderdik, meğer kız, Emel’in kiracısı. İş zorlaşmıştı, annesi ile ofise çağırıp anlattık, çok sevindiler, çekimlere başlandığında kamera acemiliği vardı ama oyuncu acemiliği yoktu. Evet, Sultan Mahallesin’de ilk ve son filmim Türkan Soray’ladır. Sonra Emel Yıldız’la da birkaç çalışmam oldu, aslında hepsi tesadüf.Usta sohbeti bitirirken şöyle diyor:Teşekkür ederim, babamın gazetesi CUMHURİYET! cumhuriyet.com.tr

Sanatta bu hafta

Sanatta bu hafta Konser, sergi, sinema... Kültür ve sanatta bu hafta neler var? CRR’DE MODİRİ ENSEMBLE KONSERİCemal Reşit Rey Konser Salonu mart ayı konserleri tenor Laçin Modiri ve arkadaşları Özgecan Günöz (1.Keman), Hakan Güven (1.Keman), Aslı Beste Benian (Viyola), Çağlayan Çetin (Çello), Deniz Yurdakul (Kontrbas) Batuğhan Uzgören’den (Piyano)’dan oluşan Modiri Ensemble konseriyle başlıyor.Modiri Ensemble Oda Müziği topluluğu bugün 20.00’de CRR YouTube kanalında yayına girecek konserlerinde Türkiye’de daha önce yapılmadığını belirttikleri bir programı seslendirecekler.Konser, mezzo soprano ve yaylı dörtlü için yazılmış ancak orkestra ve farklı seslerle de seslendirilmiş olan İtalyan besteci Ottorino Respighi’nin (1879-1936)’nin Il Tramonto (gün batımı) eseriyle başlayacak. Ardından, İngiliz besteci Edward Elgar’ın (1857-1934) nişanlısı Caroline Alice Roberts’e armağan ettiği “Salut d’amour” çalınacak./Archive/2021/3/1/012909431-kul-cocuk-rnk.jpgÇOCUKLAR İÇİN DE ÜCRETSİZ ÇEVRİMİÇİ SERGİİstanbul Modern çocukları ücretsiz çevrimiçi sergi turlarıyla buluşturmayı sürdürüyor. Her persembe ve cuma günleri 11.00- 16.00 saatlerinde Çocuklar “Selma Gürbüz: Dünya Diye Bir Yer” sergisinin çevrimiçi turunda sanatçının insanlığa, doğaya, yaşama dair semboller ve hikâyelerle dolu sanat dünyasıyla tanışıyor. Çevrimiçi sergi turunun ardından İstanbul Modern Eğitim Bölümü’nün hazırladığı etkinlik kartını boyayan çocuklar, “Selma Gürbüz: Dünya Diye Bir Yer” sergisinden ilhamla resimler yapıp programı tamamlıyor./Archive/2021/3/1/012910196-kul-tablo-rnk.jpg10 MİLYON DOLARLIK PİCASSO TABLOSUPablo Picasso’nun 1937’de resmettiği ve “Femme au Béret Mauve” adlı işi 13 Mayıs’ta Bonhams’ta müzayedeye çıkıyor. Sanatçının sevgilisi Marie-Thérèse Walter’ı betimlediği eserin 10-15 milyon dolar aralığında alıcı bulacağı tahmin ediliyor.MARTTA SİNEMAİKSV tarafından düzenlenen İstanbul Film Festivali yeni seçkisini 5-28 Mart tarihlerinde çevrimiçi olarak sinemaseverlerin karşısına çıkaracak. Prömiyerlerini Venedik, Berlin, Kudüs, Tribeca, Cannes film festivallerinde yapmış olan ve sinema tarihinden klasiklere yer veren Mart Seçkisi 12 filme yer verecek. Program kapsamında mart ayı boyunca her hafta sonu üç farklı film gösterime açılacak.Mart programında başrollerini Margaret Qualley ile Sigorney Weaver’ın paylaştığı “My Salinger Year” (Salinger Yılım), sosyal medya ile fitness’ın nasıl kesiştiğini bir internet fenomeninin gözünden anlatan “Sweat” (Ter); Dolly Wells’in bağımsız komedisi “Good Posture” (Güzel Poz); Altın Lale’li Tsai Ming-liang’ın 2020 Berlin Teddy Jüri Ödülü kazanan son filmi “Rizi” ( Days / Günler) ve başrolünde Nicolas Cage’in yer aldığı “Color Out of Space” (Uzaydan Gelen Renk) dikkat çekiyor. Öznur Oğraş Çolak

‘CömertÜnlüler’yeni sezonuyla ekranda

‘Cömert Ünlüler’ yeni sezonuyla ekranda Cömert Ünlüler yeni sezonu ile bugün 21.30’da TLC’de ekrana gelecek. Hollywood yıldızları, Emlakçı Kardeşler Drew ve Jonathan Scott ile güçlerini birleştirerek hayatlarına dokunan yakınlarının evlerini baştan aşağıya renove ediyor. Cömert Ünlüler’in yeni sezonunda; Zooey Deschanel, Justin Hartley, Allison Janney ve Rainn Wilson gibi Hollywood’un ünlü isimleri yer alacak. İlk bölümün konuğu, Aşkın 500 Günü filminin ve New Girl dizisinin yıldızı Zooey Deschanel. Emlakçı Kardeşler’den Jonathan Scott ile bir yılı aşkın süredir beraber olan Zooey, en yakın arkadaşı Sarah’ın evini renove edecek. Öznur Oğraş Çolak

İzmir Kınık'ta yaşlıkadın yanarak hayatınıkaybetti

Türkçe Haberler En Son Başlıklar İzmir Kınık'ta yaşlı kadın yanarak hayatını kaybetti İzmir'in Kınık ilçesinde, Fatma Çiçek (88) evde yemek yaptığı ocaktaki ateşin elbisesini tutuşturması sonucu çıkan yangında hayatını kaybetti. Olay, dün saat 19.00 sıralarında Kocaömer Mahallesi Geven Sokak üzerinde bulunan bir evde meydana geldi. İddiaya göre, ağıldan eve dönen Hasan Çiçek (88) duman kokusunu fark etti. İçereye girdiğinde eşi Fatma Çiçek'i yerde haraketsiz gören Hasan Çiçek komşularından yardım istedi. /Archive/2021/3/1/004036100-kinikta-yasli-kadin-yanarak-hayatini-kaybetti_1.jpgEve gelen komşuları durumu sağlık ve jandarma ekiplerine bildirdi. Sağlık ekipleri, Fatma Çiçek'in vücunda yanıklar olduğu ve hayatını kaybettiğini belirledi./Archive%5C2021%5C3%5C1%5C004036537-kinikta-yasli-kadin-yanarak-hayatini-kaybetti_2.jpgJandarma ekipleri evde inceleme yaparken Fatma Çiçek'in yemek yaptığı sırada ocaktaki ateşin elbisesini tutuşturduğu ve alevlerin arasında kaldığı iddia edildi./Archive%5C2021%5C3%5C1%5C004036771-kinikta-yasli-kadin-yanarak-hayatini-kaybetti_3.jpgSavcının incelemesinin ardından Fatma Çiçek'in cesedi  kesin ölüm nedenin belirlenmesi için İzmir Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Jandarmanın olayla ilgili başlattığı soruşturması sürüyor.  DHA

Doğal gaza zam!

Doğal gaza zam! Doğal gazda mart ayında geçerli olacak fiyat tarifelerinde konut, ticarethane, sanayi ve elektrik üretim santralleri abone gruplarında yüzde 1 zam yapıldı. Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ'nin (BOTAŞ) internet sitesinde, mart ayına ilişkin tarife tablosu yayımlandı.Buna göre, BOTAŞ'ın konut tüketicileri için gaz dağıtım şirketlerine uyguladığı satış fiyatı, şubatta geçerli olan tarifeye göre yüzde 1 artışla bin metreküp doğal gaz için bin 289 lira, ticarethane, sanayi ve elektrik üretim santralleri için ise bin 442 lira olarak belirlendi.AYLIK OLARAK HESAPLANIYORGeçtiğimiz iki ayda da doğal gaza zam yapılmıştı. Doğal gazda fiyat tarifeleri aylık olarak hesaplanıyor. AA




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter