News - Haberler
GESTAŞ, deniz taşımacılığında‘örnek olma’iddiasıyla kuruldu, bütçesi yurtdışıgezilerine harcandı
GESTAŞ, deniz taşımacılığında ‘örnek olma’ iddiasıyla kuruldu, bütçesi yurtdışı gezilerine harcandı figure > Deniz taşımacılığında “örnek bir şirket olma” amacıyla kurulan GESTAŞ’ın bütçesi, Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu heyetinin yurtdışı gezileri için kullanıldı. Sayıştay’ın, Çanakkale İl Özel İdaresi GESTAŞ 2019 raporuna göre, 2006’da “Türkiye’de ve dünyada deniz taşımacılığı yapan kuruluşlar arasında örnek bir şirket olma” vizyonuyla kurulan kurumun bütçesi, resmi gün ve bayramlarda yapılacak etkinliklerin masraflarının karşılanması ve Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu heyetinin katıldığı yurtdışı fuarlarda ulaşım ile konaklama gibi giderlerin karşılanması için kullanıldı. Sayıştay’ın istediği mali tablo, defter ve bilgileri vermeyen kurum, işçilerinin yıllık ücretli izinlerini de eksik kullandırdı. Sayıştay’ın Çanakkale İl Özel İdaresi GESTAŞ 2019 raporuna göre şirketin bütçesi, yönetim kurulu kararıyla amacı dışında kullanıldı. Raporlara göre bütçe, “resmi gün ve bayramlarda yapılacak etkinliklerin masraflarının karşılanması ile Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu heyetinin İngiltere, ABD, Almanya ve Fransa’da yapılan fuarlara gönderilmesi sonucu pasaport, vize, ulaşım, konaklama gibi giderlerinin karşılanması” amacıyla harcandı. Sayıştay, “GESTAŞ A.Ş’nin, ana faaliyet konusu olan deniz yoluyla her türlü deniz araçları ile toplu ulaşım, yolcu ve yük taşımacılığı hizmetlerine ağırlık vererek, ticari hayatını devam ettirmesi gerektiği düşünülmektedir” uyarısında bulundu.BELGELERİNİ GÖNDERMEMİŞRaporda yer alan bir diğer bulguya göre GESTAŞ, Sayıştay Başkanlığı’na göndermesi gereken “defter, mali tablo, belge ve bilgileri” de göndermedi. Konu hakkında şirkete uyarıda bulunan Sayıştay, raporunda kurumun, işçilere yıllık izinlerini düzenli bir şekilde kullandırmadığını, işçilerin geçmiş yıllardan devreden izinleri olduğunu ve bazı işçilerin 161 güne ulaşan kullanılmayan ücretli yıllık izninin bulunduğunu tespit etti. Konuya ilişkin, “Kamu idaresi tarafından; işçilerin anayasal olan dinlenme ve yıllık ücretli izin haklarının düzenli bir şekilde kullanmasının sağlanması ve böylece kamu idaresinin kullanılmayan yıllık ücretli izinler nedeniyle borç yükü altına girmesinin önüne geçilmelidir” denildi. Sarp SağkalAKP’li belediyeden‘böl, ihaleden kaçır, doğrudan temin et’taktiği
AKP’li belediyeden ‘böl, ihaleden kaçır, doğrudan temin et’ taktiği figure > AKP’li Manisa Yunusemre Belediyesi’nin ihale yapmadan, doğrudan teminle belirlenen 90 bin 358 liralık sınıra takılmamak için klima, spor malzemesi ve mobilya alımları ile araç bakım onarım işleri ve iş makinesi kiralama işlerini 2 ile 17 arasında değişen kısımlara ayırdığı ve böylece aynı nitelikteki işleri aynı yükleniciden doğrudan temin ettiği ortaya çıktı. Kısımlara bölünen işlerin toplam maliyeti ise KDV hariç 2 milyon 79 bin 696 lira olarak hesaplandı. Sayıştay’ın 2019 yılı denetim raporunda büyükşehir sınırlarındaki belediyelerin, 2019’da, 90 bin 358 lira altındaki ihtiyaçlar için doğrudan temin yapabileceği ancak bu tutarın üzerindeki ihtiyaçlar için ihale yapması gerektiği vurgulanarak, AKP’li Yunusemre Belediyesi’nin, klima, spor malzemesi ve mobilya alımları ile araç bakım onarım ve iş makinesi kiralama işlerinin, belirlenen sınırın altında kalınması amacıyla kısımlara bölündüğünün tespit edildiği aktarıldı. Buna göre, klima alım işi KDV hariç 71 bin 500 lira ve 86 bin lira olmak üzere 2; mobil alım işi KDV hariç 84 bin 592 lira ve 60 bin 666 lira olmak üzere 2; spor malzemesi alım işi KDV hariç 50 bin 500 lira ile 89 bin 500 lira arasında değişen 4; araç bakım onarım işleri KDV hariç 41 bin 50 lira ile 83 bin 540 lira arasında değişen 9 ve iş makinesi kiralama işi ise KDV hariç 26 bin 880 lira ile 86 bin lira arasında değişen toplam 17 kısıma bölünürken, “kısımlara bölünen aynı nitelikleri işler, aynı yükleniciden doğrudan temin suretiyle gerçekleştirildi.” Rapordaki diğer bulgular ise özetle şöyle:- Milli Emlak Müdürlüğü tarafından belediyeye tahsis edilen 21 taşınmaz, muhasebe kayıtlarında yer almadı. - Gecekondu fonu hesabında bulunan 100 bin lira, belediyenin genel hesaplarına alınarak, yasada belirlenen amaçlar dışında kullanıldı. - Otopark bedelleri, büyükşehir belediyesine aktarılmadı. - Büfe, çay bahçesi ve fırın gibi belediyenin mülkiyetinde bulunan 17 taşınmaz, 10 yıldır ihale yapılmadan aynı kişilere kiralanıyor. Sefa UyarDünyanın altıncıbüyük ekonomisi salgın, brexit ve ekonomik sorunlarla boğuşuyor
Dünyanın altıncı büyük ekonomisi salgın, brexit ve ekonomik sorunlarla boğuşuyor figure > Bir başbakanın herhalde kolay kolay karşılaşmadığı sorunlarla boğuşuyor Boris Johnson. Ancak bu sorunlar muhaliflerinin değil daha önce hiçbir başbakanda rastlanmamış olan öngörüsüzlüğü nedeniyle kendi yarattığı sorunlar. Ülke daha UNICEF’in, hem de 70 yıl sonra yeniden İngiliz çocuklarına gıda yardımı yapacağı haberinin şokunu atlatmış değil. Yardım yapılacak bölge Londra’nın Sothwark bölgesi. İroni şurada, bölge parlamentonun tam burnunun dibinde. Dünyanın altıncı büyük ekonomisinin düştüğü durum bu. İngiliz ulusal gururuna pek büyük bir darbe doğrusu. Noel iptali işin tuzu biberi oldu. Kızgınlık iptale değil; son ana kadar Noel’le ilgili herhangi bir kısıtlama yapmayacağını ısrarla söyleyen hatta iptal etmesi konusunda kendisine aylardır baskı yapan İşçi Partisi lideri Keir Kramer’e “iptal çılgınlıktır” diyerek karşı koyan Johnson’un iptal kararını son anda almasına. “Almış sonunda işte. Ne var bunda?” denebilir; önemi şu: Noel ülkenin -dini olmaktan çok kültürel olarak- en büyük sosyal faaliyeti. Günler önceden hazırlıklar yapılır Noel için. Uzaktaki yakınlarını görmeye gitmek isteyenler uçak, tren, otobüs ne varsa biletlerini alır, yerlerini önceden ayırtır. Şimdi iptalle tüm ulaşım sektörü ciddi bir krize girdi. Ödenen paraları geri vermek zorundalar çünkü. Lokanta, otel iptalleri de var elbette. Asıl önemlisi, tüm yılı yalnız geçirip de yakınlarının, dostlarının Noel’de yanlarına geleceğini bekleyen milyonlarca kişi şimdi evlerinde yalnız kalacaklar. Çünkü yakın akrabaların da bir araya gelmeleri yasaklanmış oldu iptalle birlikte. Aile bağlarının sıkı olduğu bizim gibi ülke bireylerinin anlamakta zorlanacağı bir durumdur bu.‘AĞIR İHMAL’Johnson’ın ne yaptığını sorarsanız en hafif yanıt bu: “Ağır ihmal”. Ağır yanıtları söylemeyeyim; aptallığından, bencilliğinden, geri zekâlılığından söz eden çok zira. Onca uyarıya, felakete doğru bir gidiş olduğunu söyleyen onca ilgili kurumun raporlarına aldırmayıp gevşek davranan Johnson kabinesinin Noel ekonomisinden yararlanma çabasını lanet virüsün yeni versiyonu durdurdu. Hemen belirtelim VU12020/12/01 olarak adlandırılan mutasyona uğrayan virüs eskisinden daha öldürücü değil, sadece yayılma hızı öncekine oranla yüzde 70 daha hızlı. Bu hız, zaten dolu olan hastanelerin kapasitesini zorlayacak demektir. Sağlık Bakanı Matt Hancock, bilim insanlarının geçen cuma günü uyarılarından sonra “çok hızlı” hareket ettiğini söylemekle daha da kızdırdı kamuoyunu. Çünkü aynı bilim insanları haftalardır dile getiriyordu tehlikeyi. Bakanın “hız”dan anladığıyla kamunun anladığı aynı değil belli ki. Johnson’u iptal kararını açıklarken ettiği laf da gerçekten tuhaftı. “Bilimsel kanıtlar bana başka seçenek bırakmadı” cümlesi “bilimsel kanıtları” Noel’e bir haftadan az bir zaman kala anlamasından ötürü zekâsına yönelik eleştirilerin dozunu artırdı. Ulaşım sektöründe faaliyet gösterenler başta olmak üzere ülkedeki tüm sendikalar ayakta. Olası bir seçimde çoktan düşmüştü diyenler de var. Noel, Johnson için pek de iyi geçmeyecek. Noel Baba herkese hediyeyle gelmiyor anlayacağınız. Mustafa K ErdemolÇorum HititÜniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nin eski dekanıProf. Yamaner 1800 kişiye dava açtı
Çorum Hitit Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nin eski dekanı Prof. Yamaner 1800 kişiye dava açtı figure > Çorum Hitit Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nin eski dekanı Prof. Yamaner’in Doç. Esin Güllü’ye hakaret ettiği videosu sosyal medyada tepki çekti. Yüzlerce yorum yapıldı. Yamaner, bu kez de yorum yapan 1800 kişiyi dava etti. Eski Çorum Hitit Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Faruk Yamaner’in, sosyal medyada dolaşan ve bölüm başkanlarından Doç. Dr. Esin Güllü’ye hakaret ettiği videosuna yorum yapan yaklaşık 1800 kişiye dava açtığı belirtildi. Facebook’ta bu kişilerin kurduğu “Profzadeler..” isimli grup katılımcılarına göre yaklaşık 1800 kişi hakkında dava açıldı. Dava açılanlardan biri olan Ali Aktaş’ın, Yamaner hakkında yazdıkları nedeniyle ifadesi alındı. Hakaret suçlamasını kabul etmeyen Aktaş ile Yamaner, mahkeme tarafından uzlaşmaya gönderildi. Yamaner’in uzlaşmayı kabul etmemesi sonucu Aktaş hakkında dava açıldı. Aktaş, sosyal medyada dolanan paylaşıma yorum yapan 1800 kişi hakkında dava açıldığını belirterek “Video hâlâ duruyor. Sosyal medyada dolanıyor. Dolandıkça küfür eden, ağır eleştiri yapan herkese dava açıyor. Bu planlı bir tezgâh. Bu kadar kişiden avukat parası alsa dünyanın parası ediyor. Bunun bilinçli şekilde yapıldığını düşünüyorum” dedi. Kayhan AyhanSuriyeli mağdur kadına değil, taciz ettiği ileri sürülen zanlıya koruma
Suriyeli mağdur kadına değil, taciz ettiği ileri sürülen zanlıya koruma figure > Suriye’deki savaştan kaçarak kocası ve çocuklarıyla Türkiye’ye gelen ve eşinin patronu R. N. tarafından taciz edildiği iddia edilen E.B’nin suç duyurusu üzerine yürütülen soruşturmaya takipsizlik verildi. Mağdur kadın için değil R. N. için koruma kararı alındı. Suriye’deki savaştan kaçarak kocası ve çocuklarıyla beraber Türkiye’ye gelen ve eşinin patronu R.N. tarafından taciz edildiği ileri sürülen E.B’nin suç duyurusu üzerine yürütülen soruşturmaya takipsizlik verilmesinin ardından itiraz talepleri de reddedildi. Ardından R.N., sosyal medya ve basın yoluyla şiddete uğradığını gerekçe göstererek avukat, tacize uğradığını iddia eden müvekkili E.B. ve eşi hakkında koruma kararı aldırdı. Takipsizlik kararının R.N’nin bir kaç ay önceye kadar Güvenlik Şube Müdürü olan kardeşinin etkisi ile verildiği ileri sürülmüştü.‘EMNİYET’TE KARDEŞİM VAR’Diyarbakır’da eşinin patronu tarafından taciz edildiğini iddia eden E.B’nin şikâyeti üzerine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca R.N. hakkında soruşturma başlatılmıştı. Soruşturma kapsamında ifade veren müşteki E.B., eşinin evde olmadığı zamanlarda R.N’nin evine gelerek kendini taciz ettiğini belirtmişti. E.B., “Eğer evimden çıkmazsa kendisini rezil edeceğini söyledim ama ‘Emniyet’te kardeşim var seni Suriye’ye göndeririz, eşini de öldürürüz’ diye tehdit ediyordu” ifadelerini kullanmıştı. Soruşturma kapsamında ifade veren ve aynı zamanda gazetemize konnuşan R.N. ise iddiaları yalanlamıştı. Ardından soyut beyanlardan başka bir kanıt olmadığı gerekçesiyle soruşturmaya takipsizlik verilmişti.İHLALE 30 GÜN HAPİSTakipsizlik kararına itiraz eden avukat Zeynep Şeşeoğulları’nın talebini Diyarbakır 3. Sulh Ceza Hâkimliği “yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemediği” gerekçesiyle reddetti. Takipsizlik kararının ardından R.N. sosyal medya ve basın yoluyla şiddete uğradığını gerekçe göstererek avukat Şeşeoğulları, tacize uğradığını iddia eden müvekkili E.B. ve eşi hakkında koruma kararı aldırdı. Diyarbakır 1. Aile Mahkemesi tarafından verilen karara göre R.N.’yi küçük düşürmeyi içeren sözler kullanılması halinde Şeşeoğulları, müvekkili E.B. ve eşine 30 güne kadar hapis cezası uygulanacak. Zehra ÖzdilekAhır Dağıyurtlarınıbırakıp başka kentlere göçmekte olan Maraşlıların ardından ağlıyor
Ahır Dağı yurtlarını bırakıp başka kentlere göçmekte olan Maraşlıların ardından ağlıyor figure > 26 Aralık sabahı, kömür kokusuna kan, barut ve ölüm kokusu da karışmıştı artık Maraş’ta. O güneşsiz, soğuk kış sabahında insanlığın en vahşet dolu görüntülerine tanıklık etmiş olan Ahır Dağı, yurtlarını, yuvalarını, geçmişlerini bırakıp başka kentlere göçmekte olan Maraşlıların ardından sessizce ağlamaktaydı. Ailece geçirdikleri tedirgin gecenin ardından, 23 Aralık 1978 sabahı iç sıkıntısıyla uyandı Birgül. Hızlıca üstünü değiştirip ekmek ve çizgili kâğıt almak için erkenden dışarı çıktı. Kömür kokan, soğuk ve kasvetli bir cumartesi sabahıydı. Omuzlarını boynuna yaklaştırarak kabanına sıkıca sarındı. Bakkala doğru yürürken gergin geçen haftayı düşünüyordu. Dört gün önce Çiçek Sineması’na atılan ses bombasından bu yana Maraş’ta sular bir türlü durulmamıştı. (1) Gösterildiği her yerde ülkücülerin ilgiyle seyrettiği “Güneş Ne Zaman Doğacak” isimli filme ara verildiği sırada patlayan ve tahrip gücü olmayan bomba, Alevi ve solculara yönelik saldırıları artırmıştı. Patlamanın hemen sonrasında çok sayıda ülkücü “Komünistler Moskova’ya” ve “Müslüman Türkiye” sloganlarıyla Alevilere ve solculara ait birçok işyerini tahrip etmiş, CHP il binasına saldırmıştı. Ertesi gün, bu kez çoğunlukla Alevilerin gittiği “Akın Kıraathanesi”ne bomba atılmıştı. Bu saldırıda da iki kişi yaralanmıştı. Kentte bombaların yol açtığı gerginlik devam ederken perşembe günü Maraş, acı bir haberle sarsılmıştı. Öğrencilerin ve velilerin çok sevdiği, endüstri meslek lisesinin sol görüşlü gencecik iki öğretmeni okul çıkışı evlerine giderken öldürülmüştü. (2) Cuma günü yapılan cenaze töreninde olaylar çıkmış, bu nedenle babası Süleyman Bey eve çok geç gelmişti. Annesi çok endişelenip ağlamıştı. Çünkü cenaze törenine katılıp dönenlerden Ulu Camii civarında toplanan gericilerin “Komünistlerin, Alevilerin cenaze namazı kılınmaz”, “Kanımız aksa da zafer İslamın” diye slogan attıklarını, ellerindeki taş, sopa, kiremit ve patlayıcı maddelerle cenaze kortejine saldırdıklarını duymuş ve Süleyman Bey’den bir türlü haber alamamıştı. Gece 23.00 civarı eve geldiğinde oldukça tedirgindi babası. Ülkücülerin ve diğer sağcı çevrelerin cenaze töreni öncesinde hem kent merkezinde hem de Sünni köylerde “Cenaze töreninde Alevilerin Sünnilere karşı baskın hazırlığında oldukları, camileri yakacakları, Müslümanları katledecekleri” gibi gerçek olmayan söylentileri yayarak yandaş topladıklarını anlatmıştı. Cuma namazı vaazında Bağlarbaşı Camisi imamı “Bir Alevi öldüren, beş defa hacca gitmiş gibi sevap kazanır. Çevremizde bulunan Alevileri, CHP’lileri ve imansız Sünnileri temizleyeceğiz” demişti. Bu grupların kışkırtmasıyla saat 15.00 civarında Ulu Camii civarında başlamış olan olaylar gece yarısına kadar devam etmiş, sayıları binleri bulan gerici güruh, ellerinde silah, balta ve sopalarla Alevilere ve solculara yönelik ölüm sloganları atarak sokaklarda korku salmıştı. Bu nedenle Maraş’taki Alevi ve solcuların gözüne uyku girmemişti gece. Evin erkekleri kapılarda, pencerelerde endişeyle beklemişlerdi. YSE Müdürü ve Milli Eğitim Müdürü gece evlerine gelmiş, onları ve üst katta oturan ev sahipleri Suna ailesini kentin dışına çıkarmayı teklif etmiş ancak Musa Suna ve babası, Antep ve Kayseri’den askeri birliklerin gelip müdahale edebileceğini, korkulacak bir şey olmadığını söylemişlerdi. “Benim kimseye bir zararım olmadı. Hep dost edindim. Ben kendime korkak dedirtmem” demişti babası.EKMEĞE İHTİYACINIZ OLMAYACAKBakkala varmıştı Birgül. Hep aynı yerden alışveriş yapıyorlardı. Aslında karşısında her şeyin bulunduğu daha büyük ve temiz bir başka bakkal daha vardı ama babası ısrarla bakkal Cuma’dan alışveriş yapmalarını isterdi. Ne siyasi olarak onların görüşündeydi bu bakkal ne de onların inancındandı ama babası “Diğer bakkal zaten yeteri kadar kazanıyor. Onun müşterisi yeter de artar. Toplumun eşit ve refah yaşaması için bizim de bir şeyler yapmamız gerekir” diyordu. Fakirden, ezilenden yanaydı Köy Enstitüsü mezunu ilköğretim müfettişi Süleyman Metin. Birgül, alışverişini yapıp bakkaldan çıkıyordu ki bakkal Cuma yüzüne bakıp “Ekmeği ne yapacaksınız? Senin birazdan olacaklardan haberin var mı?” dedi sırıtarak. Dışarıda toplanmış bir grup da yüksek sesle gülünce Birgül’ün siniri iyice bozuldu. Yürüyerek geldiği yolu koşarak döndü. Eve gelince heyecanla olanları babasına anlattı. Kızının bakışlarından ve titreyen sesinden onun çok tedirgin olduğunu anlayan Süleyman Bey, Birgül’ün saçını okşayarak “Endişelenecek bir şey yok kızım, seni korkutmaya çalışmışlar” dedi.CELLAT, ELİNDE KURAN’LA GELDİCumartesi banyo günleriydi. Kahvaltıdan sonra annesi banyoya girmelerini istedi. Önce Birgül ve ablası Nursel girdi. Birgül, ablasına bakkalda olanları anlatıyordu ki banyonun penceresinden büyük bir taş şiddetli bir şangırtı sonrası ikisinin arasına düştü. Tam o sırada annesinin “Hemen çıkın banyodan, üzerinizi giyinin, evin etrafını kuşatmışlar” diyen sesini duydular ve apar topar kurulanmadan, ne buldularsa giyip çıktılar. Öylesine yoğun taş atılıyordu ki evin sallandığını düşündü Birgül. Perdenin arasından baktıklarında ellerinde satır, silah, meşale, taş ve sopa olan büyük bir kalabalık gördüler. Bir yandan da “Maraş, Alevilere ve komünistlere mezar olacak. Kızılbaşlara ölüm” diyerek slogan atıyorlardı. Pencerelerin camları tamamen kırılmış, evin içi taş dolmuştu. Perde bir içeri bir dışarı sallanırken kalabalık arasında biraz önce ekmek aldığı, babasının “Yazıktır, fakiri kalkındıralım” dediği bakkal Cuma’yı gördü Birgül. Bir elinde satır, diğerinde Kuran ile onları kesmek için çırpınıyordu. Orhan Kemal’in romanlarından alınmış bir sahneydi sanki o anda gördükleri. Bir yanda ırk, din, mezhep gözetmeksizin insanlara ve olaylara sınıf bilinciyle bakan öğretmen Süleyman Metin, diğer yanda sadece Alevi olduğu için din adına onu öldürmeye can atan bakkal Cuma... Saat 11.30 olmuştu. Dışarıdan atılan meşalelerle perde, divan, kilim ne varsa yanmaya başlamıştı. Ortalık dumandan görülmüyordu. Birgül annesi ve kardeşleriyle birlikte içeride odunluk olarak kullanılan penceresiz odada iken babası geldi ve hepsine sarılıp öptükten sonra tekrar salona dönerek dışarıya doğru “Teslim oluyorum. Çocuklarıma, eşime dokunmayın, namusuma dokunmayın. Ben size kendi canımı vermeye hazırım” dedi. Babasının Birgül’ü kahreden bu son sözlerinden sonra evin içi bir anda gözü dönmüş saldırganlarla doldu. Bunun üzerine dört kız kardeş ve anne Gülnaz Hanım da bulundukları yerden çıkarak salona geldiler. Saldırganlar sopalarla babasının sırtına, kafasına vuruyorlardı. O sırada iki el silah sesi duyuldu. Süleyman Metin kalbinden aldığı yara ile çocuklarının ve eşinin gözü önünde kanlar içinde yere yığıldı. Annesi, “Süleyman! Süleyman!” diye bağırarak babasının üzerine kendisini atmıştı ama babası hiç tepki vermiyordu. İyi bir insanı, deneyimli ve idealist bir öğretmeni öldürmüştü yobazlar. Bu arada yangın her yeri sardı. Büyük bir gürültüyle mutfaktaki tüp patladı. Saldırganların “Bırakın yansın, o Kızılbaşı toprak bile kabul etmez” bağırtıları arasında annesi ve kardeşleriyle birlikte babasını çeke çeke dışarı çıkardılar. Henüz yedi yaşına bile basmamış olan evin en küçüğü Hürriyet, dizleri üzerine çökmüş, elleriyle babasının saçlarını düzeltiyor, onunla konuşuyor, ağlıyordu. Saldırganlardan birisi Hürriyet’i kollarından tutarak havaya kaldırdı ve “Ne dersiniz bunu da babasının yanına yollayalım mı” diye sordu. Meydanda toplananlar kahkaha ile gülerek “Yolla, yolla” diye bağırıyordu.ÖRGÜTLÜ BİR KATLİAMDI23 Aralık 1978 Cumartesi günü Alevilerin yaşadığı hemen her mahallede, her evde benzer olaylar yaşanıyordu. Gözü dönmüş güruh, tekbir getirerek insanları çocuk, kadın, hamile, yaşlı demeden silahlarla, keserlerle, satırlarla hunharca katlediyor, evleri yakıyor, taş üstünde taş bırakmıyordu. Tam bir vahşet yaşanıyordu. Saldırganlardan bazıları bir yandan elindeki Kuran’ı sallayarak “Müslüman Türkiye” diye bağırırken bir yandan da evlerdeki eşyaları yağmalayıp bileziklerini almak için kadınların kollarını kesiyordu. O korkunç gün, silah sesleri sabaha kadar devam etmiş, yanan evlerden yükselen alevler gökyüzünü kızıllaştırmıştı. İki gün daha sokaklarda kol gezen kıyıma güvenlik güçleri hiçbir müdahalede bulunmamıştı. Yaşanan ne Alevi-Sünni çatışması, ne de sağ-sol çatışmasıydı. Yaşanan örgütlü ve planlı bir katliamdı. Alevi, solcu yüzlerce masum insan göz göre göre vahşice katledilmiş, yüzlerce insan yaralanmıştı. Bir de görünmez yaralılar bırakmıştı bu katliam geride. Gözleri önünde babası linç edilen ilkokul birinci sınıf öğrencisi Hürriyet, “Mahmut bunlar bizi sağ komazlar, çocuklarıma yapacakları kötülükleri görmektense beni sen öldür yalvarırım” diye haykırdıktan kısa süre sonra oğlunun kurşuna dizilmesini gören, kendisi de aldığı kurşunlarla felç olan Ümmühan Duman, kesilmiş kolları ve bacakları ile birlikte kazanda kaynatılmış olan oğlu Ali’yi dört gün sonra elleriyle kazandan çıkaran anne Döne Tıraş ve yüreği hâlâ kanayan, yaşamı boyunca acısının etrafında dönüp duran daha nice ana, baba, kardeş, evlat... 26 Aralık sabahı, kömür kokusuna kan, barut ve ölüm kokusu da karışmıştı artık Maraş’ta. O güneşsiz, soğuk kış sabahında insanlığın en vahşet dolu görüntülerine tanıklık etmiş olan Ahır Dağı, yurtlarını, yuvalarını, geçmişlerini bırakıp başka kentlere göçmekte olan Maraşlıların ardından sessizce ağlamaktaydı.KAYNAKÇA:(1) 19 Aralık 1978 akşamı Çiçek Sineması’na bombayı koyanların ülkücüler olduğu sonradan ortaya çıkmıştır.a. Orhan Tüleylioğlu Kahramanmaraş Katliamı. um:ag Vakfı Yayınları 2013;33 ve 166.b. https://www.youtube.com/watch?v=JZ7b9JQ5jM&t=4414s (Bu videonun 25.40 – 26.20 dakikaları arasında ETKO sanığı İsmet Çalışır’ın itirafı yer almaktadır).(2) Öğretmenler 21 Aralık 1978 tarihinde öldürüldüler. Cenaze töreninin Cuma günü yapılması için katledilmeleri özellikle Perşembe gününe denk getirilmişti.a. https://www.youtube.com/watch?v=JZ7b9JQ5jM&t=4414s (Bu videonun 27.00 – 27.54 dakikaları arası). Okan Toygar‘3 bin liraüstü’hasar kaskoda yüzde 67.8, trafikte yüzde 44’eçıktı
‘3 bin lira üstü’ hasar kaskoda yüzde 67.8, trafikte yüzde 44’e çıktı figure > İlk 10 ayda, eksper raporlarına konu hasar dosyası kaskoda yüzde 24.8 azalarak 394 bin 722, zorunlu trafikte yüzde 16.2 azalarak 417 bin 348 adet oldu. Bu yıl hem kasko hem zorunlu trafikte eksper raporlarına konu hasar dosyaları azaldı. Bunda özellikle salgın önlemleri kapsamındaki sokağa çıkma kısıtlamaları, yüksek trafik cezaları etki yaptı. Ayrıca kasko poliçelerindeki azalma da dikkati çekti. Hasar maliyetleri ise özellikle dolar ve enflasyon kaynaklı olarak yükseldi. Bütün bunlar Sigorta Bilgi Merkezi verilerinden Allianz Sigorta’nın hazırladığı rapora şöyle yansıdı:- Yılın ilk 10 ayında 2019’un aynı dönemine kıyasla kaskodaki eksper raporlarına konu hasar dosyası sayısı yüzde 24.8 azalarak 394 bin 722 adet oldu. Zorunlu trafik sigortasındaki hasar dosyası da yüzde 16.2 azalarak 417 bin 348 adede düştü.KASKODA YÜZDE 1.6- Raporlara “hasar tutar aralığı”ndan bakınca, hem kasko hem zorunlu trafikte “3001 lira ve üstü” hasarların payındaki artış dikkat çekiyor. Bu tür maliyetli hasarların payı kaskoda yüzde 61.7’den yüzde 67.8, zorunlu trafikte yüzde 37.8’den yüzde 44’a yükseldi. - Kaskoda “0-500 TL” maliyetli hasarların payı yüzde 2.1’den yüzde 1.6’ya, “501-1000 TL”nin payı yüzde 7’den yüzde 5.3’e, 1001- 1500 TL”nin payı yüzde 8.3’ten yüzde 6.8, “1501-2000 TL’nin payı yüzde 8’den yüzde 6.7’ye ve “2001-3000 TL”nin payı yüzde 13.1’den yüzde 11.8’e düştü, - Trafikte ise “0-500 TL” maliyetli hasarların payı yüzde 5’ten yüzde 3.3’e, “501-1000 TL”nin payı yüzde 14.6’dan yüzde 11.1’e, “1001-1500 TL”nin payı yüzde 14.8’den yüzde 13.1, “1501-2000 TL’nin payı yüzde 11.8’den yüzde 11.5’e düşerken, “2001-3000 TL”nin payı yüzde 16’dan yüzde 17.1’e yükseldi.BUBA, SİGORTA CİNİ’Nİ SATIN ALDIBUBA Ventures ve NN Group, Sigorta Cini’nin satışıyla ilgili anlaşmaya vardı. Türkiye’de 18 ilde 36 mağazada 200’e yakın çalışanıyla faaliyetlerini sürdüren Sigorta Cini, kullanıcılarına danışmanlık ve satış hizmeti veriyor. Satın almayla ilgili bilgi veren BUBA Ventures Başkanı Timuçin Bilgör, “Teknolojik yatırımlar adeta DNA’mızı oluşturuyor. Kuruluşumuzdan itibaren teknoloji odaklı şirketleri çok yakından takip ettik ve etmeye devam edeceğiz. Türkiye’nin sigorta potansiyeline inanıyoruz” dedi.KARBON AYAK İZİNİ BU YIL DA SIFIRLADILARSürdürülebilir enerji kaynaklarına yaptığı katkıyla 2016 yılından bu yana her yıl karbon ayak izini sıfırlayan Anadolu Hayat Emeklilik’in bu yıl da “karbon nötr” şirket olduğu açıklandı. Konuyla ilgili değerlendirme yapan Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Yılmaz Ertürk, “Sürdürülebilirlik yaklaşımımızın bir sonucu olarak, 30. yılımızı kutladığımız 2020 yılında önemli bir başarıya daha imza attık ve BİST Sürdürülebilirlik Endeksi’ne sigorta ve emeklilik sektöründen kabul edilen ilk şirket olduk” dedi.‘DİJİTAL KREDİ’Yİ TEMİNAT ALTINA ALIYORLARTURK Finansman, dijital kredi olarak geliştirdiği “ParamKredi” için Aegon Emeklilik ve Hayat ile işbirliğine gitti. Buna göre tüketiciler, içinde birçok teminatı barındıran “Kredi Hayat Sigortası” ürünü ile bu kredilerini ödeyememe riskine karşılık güvence altına alabilecek. Turk Finansman Genel Müdürü Gökhan Ertürk, krediye ilginin her geçen gün arttığını belirtirken Aegon Emeklilik Genel Müdürü Uğur Tozşekerli, “Yenilik arayan, gelişime açık, dinamik ve çevik bir kurum vizyonuyla hareket ediyoruz” dedi.TÜRK REASÜRANS’TAN ULUSLARARASI ORTAKLIKTürk Reasürans, DLT (Distributed Ledger Technology) girişimi B3i’ın yeni hissedarı oldu. Açıklamaya göre 21 sigorta ve reasürans şirketinin hissedarı olduğu girişim, kurduğu platform üzerinde ortakları ve sigortacılığa değer kazandırmak isteyen üçüncü tarafların uygulamalarını buluşturan ekosistem yarattı. Bu platform zaman kaybına neden olan ve artık gerek duyulmayan yönetim süreçlerini ortadan kaldıran protokollerin karşılıklı uyumlamasını yapıyor. Türk Reasürans Genel Müdürü Selva Eren, “Bu ortaklık, global değer yaratma vizyonumuzun en somut adımlarından biri. Sektörün en önemli aktörleriyle aynı platformda yer alarak sigortanın geleceğini daha iyiye doğru şekillendireceğimiz için mutluyuz” dedi.KATILIMDA ‘PENCERE’ 2022’DE KAPANIYORSigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (SEDDK), yeni Katılım Esasları Çerçevesinde Sigortacılık ve Bireysel Emeklilik Faaliyetlerine İlişkin Yönetmeliği, 19 Aralık’ta Resmi Gazete’de yayımlandı. Bu kapsamdaki geçici bir maddeye göre “pencere usulü”yle katılım sigortacılığı faaliyeti gösteren mevcut sigorta şirketlerinin bu hizmetle ilgili izni 31 Aralık 2021’de sona erecek. Bu tarihten itibaren, sahip olunan portföy, sigortalıların onayı dahilinde katılım sigortacılığı faaliyetinde bulunan diğer sigorta şirketlerine, SEDDK iznine tabi olarak devredilecek. Öte yandan SEDDK, önceki yönetmelikteki iki yıllık uzatma yetkisi bir yıl olarak kullanmış oldu. Serhat Aligil7 milyona yakınçalışanıilgilendiren zam pazarlığıbugün başlıyor
7 milyona yakın çalışanı ilgilendiren zam pazarlığı bugün başlıyor figure > Doğrudan 7 milyona yakın çalışanı, dolaylı olarak ise tüm yurttaşları ilgilendiren yeni asgari ücreti belirleme çalışmalarında sona yaklaşılıyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2021’de geçerli olacak asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamında bugün üçüncü toplantısını yapacak. Covid-19 tedbirleri kapsamında çevrimiçi düzenlenecek toplantıda, işçi kesimini temsil eden Türkİş heyeti görüşlerini sunacak. Toplantıda, TÜİK temsilcilerinin de zam pazarlığında dikkate alınan hususlardan olan bir işçinin asgari geçim tutarını paylaşması bekleniyor.İŞÇİYE 2 TLTÜİK’in tutarı paylaşılmasının ardından görüşmelerde ilk rakamların da konuşulmaya başlanması bekleniyor. TÜİK, geçen yıl bir işçinin asgari geçim tutarını ağır işlerde 2 bin 331 TL, orta işlerde 2 bin 86 TL, hafif işlerde ise 1940 TL olarak açıklamıştı. İlk toplantısını 4 Aralık’ta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un başkanlığında yapan komisyon, ikinci toplantısını 15 Aralık’ta Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) ev sahipliğinde gerçekleştirmişti. Asgari ücretteki artış devletin gelirlerini de doğrudan etkiliyor. Habertürk’ten Ahmet Kıvanç’ın haberine göre asgari ücrete yapılan 100 liralık artışın 67 TL’si işçiye, 33 TL’si de devlete gidiyor. Başka bir ifadeyle asgari ücrete yapılacak zam dolayısıyla işverenin cebinden çıkacak ilave her 3 TL’nin 2 TL’si işçiye, 1 TL’si devlete gidecek. cumhuriyet.com.tr65 yaşüstünün kullandığıelektrik, borcundanötürükesilemeyecek
65 yaş üstünün kullandığı elektrik, borcundan ötürü kesilemeyecek figure > Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz, 65 yaş üstü tüketicilerin, engelli tüketiciler ile şehit ailelerinin ve muharip/malul gazilerin elektriğinin, borcundan ötürü 3 ay boyunca kesilemeyeceğini duyurdu. Mağduriyet oluşmaması için cuma günleri, resmi ve dini bayramlarda ve bu bayramların bir önceki gününde elektrik kesme işlemi yapılamayacağını belirten Yılmaz, “Bir inşaat bittiğinde, elektrik altyapısını hazır hale getirmeyen dağıtım şirketine ceza verilecek” dedi. Öte yandan, ekim ayında sanayi, ticarethane ve meskenlerde kullanılan elektriğin fiyatına yüzde 5.6 ile yüzde 5.7 arasında zam gelmişti. Elektriğe 2019 Temmuz’da 14.98, eylülün sonunda ise 14.9 oranında zam yapılmıştı. cumhuriyet.com.trCHP’li Erdoğan Toprak,çarpıcıtespitlerde bulundu
CHP’li Erdoğan Toprak, çarpıcı tespitlerde bulundu figure > CHP’li Toprak, 9 rakamlı adres kodu uygulamasına geçiş planının seçmen kütüğü kontrolünü olanaksız hale getireceğini belirterek ölü seçmen yazımının kolaylaşağını söyledi. CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, iktirarın 9 rakamlı adres kodu uygulamasına geçiş planının seçmen kütükü kontrolünün olanaksız hale geleceği uyarısında bulunarak, “Bugünden kaybedecekleri malum bir seçim öncesi hile ve sahtekârlık hazırlığıdır” değerlendirmesinde bulundu. Ölü seçmen yazımının kolaylaşacağını vurgulayan Toprak, söz konusu düzenlemenin yasayla yapılması gerektiğini belirtti. CHP’Lİ Toprak, partisinin merkez yönetim kuruluna sunduğu haftalık değerlendirme raporunda, 9 rakamlı adres kodu uygulamasıyla çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. AKP’nin iktidara geldikten sonra adrese dayalı nüfus kayıt sistemini (ADNKS) yaşama geçirdiğini ardından TC kimlik numarası ile ADNKS’nin entegre edildiğini anımsatan Toprak, Yüksek Seçim Kurulu’nunda (YSK) seçmen kütüklerini elektronik ortamda hazırlanmasıyla ilgili entegrasyonu gerçekleştirdiğini belirtti. Toprak, “Seçmen kütükleriyle oynandığı, defalarca ölülerin seçmen yazıldığı, o adreste oturmayan onlarca kişinin tek adrese seçmen kaydedildiği defalarca ortaya çıktı. Mezarlıkların adres gösterildiği seçimler yaşadık. Şimdi bu sistem 9 rakamlı bir kodla tanımlanacak. Daha önce bir seçmen apartmanındaki diğer dairelerde kayıtlı kişileri isimlerini görerek, kütüğe itiraz edebilirken 9 kodlu sistem sonrası artık herkes sadece kendi 9 haneli adres kodunu bilebilecek. Sokağındaki, mahallesindeki, apartmanındaki kişilerin rakam kodlarını bilemeyeceği için adresin, apartmanın, seçmen kütüğünün kontrolü olanaksız hale gelecek” dedi. Seçimlerde sahte seçmen, ölü seçmen, adreste yaşamayan seçmen yazımının kolaylaşacağını ve bu durumun da denetlenemeyeceğini ifade eden Toprak, iktirarın ayrıca 9 rakamlı adres kodlarını izleyerek her adresteki yurttaşın özel yaşamını, gelen postasını, kargosunu, gönderisini, ziyaretçisini, kredi kartı harcamasını, e-alışverişini izleyebileceğini anlattı. Son yıllarda sosyal medya platformlarının kullanıcılara ait bu verileri reklam ve iletişim şirketlerine pazarladığının ortaya çıktığını anımsatan Toprak, “Bu verilerin art niyetli kullanılmayacağının garantisi nedir? Atanmış bir bakan ve onun atadığı bir daire başkanı mı? diye sordu. Mahmut LıcalıTarihin kara lekelerinden MaraşKatliamı’nda yiten canlar anıldı
Tarihin kara lekelerinden Maraş Katliamı’nda yiten canlar anıldı figure > Maraş Katliamı’nda yaşamını yitirenler kentte düzenlenen etkinlikle anıldı. “Katliamlara seyirci kalanları unutmadık” diyen Alevi sivil toplum örgütü temsilcileri, katliamlarla yüzleşme çağrısı yaptı. Kahramanmaraş’ta çoğu Alevi yurttaşlardan oluşan 111 kişinin öldürüldüğü 19-24 Aralık 1978 katliamının 42’incı yıldönümünü dolayısı kentte anma etkinlikleri düzenlendi. İlk anka etkinliği sabah saatlerinde katliamda yaşamını yitiren muhtar Mehmet Mengücek’in Pazarcık Yolboyu köyünde bulunan mezarı başında gerçekleştirildi. Törene Alevi dernek temsilcilerinin yanı sıra CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, HDP milletvekili Tülay Hatimoğulları katıldı. CHP’li Sarıbal, “Maraş’ın hesabı sorulsaydı ondan sonraki katliamlar olmayacaktı” derken, HDP’li Hatimoğulları ise, “Aklımızda kalan en önemli şey, 100’ü aşkın Alevinin yaşamını yitirdiği bu katliamda sadece 4 kişinin mezarının olması” diyerek mezara karanfil bıraktı.ORTAK YAŞAM VURGUSUMezar anmasının ardından 100’ü aşkın insanın hayatını kaybettiği Yörükselim Mahallesi’nde bulunan Erenler Cemevi’nde bir anma daha gerçekleştirildi. Katliamda yaşamını yitiren 111 kişinin anısına cemevi önüne karanfiller bırakıldı. Açıklama yapan Erenler Kültür ve Dayanışma Dernek Başkanı Müslüm İbili, Maraş katliamının faillerinin ne hukuk ne de vicdanlarda yeterince yargılandığı için Çorum ve ardından Sivas be Gazi olayların yaşandığını belirterek “Laik demokratik özgür bir ülkede eşit haklarla eşit koşullarda barış içerisinde birlikte bir ortak yaşam inadından vazgeçmeyen bizler bu coğrafyada katliamlarla yüzleşilmesinin şart olduğunu biliyoruz” dedi.SAMSUN’DA ANMASamsun’da da Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Cemevi önünde anma etkinliği düzenlendi. PSAKD Samsun Şube Başkanı Cem Sultan Ermiş, “Bu katliam, kontrgerilla ve faşist çetelerce hesaplanmış, katliamdı. Devlet hiçbir müdahalede bulunmadı, katliama seyirci kaldı” dedi. Tunceli’de Emek ve Demokrasi Platformu Maraş Katliamı’nın 42. yılında Sanat Sokağı’nda basın açıklaması yaptı. Sermet Çuhadar / Cemil Ciğerim