Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Wednesday, 11.05.2025, 07:56 AM (GMT)

News - Haberler

Tüm Yurtİşverenleri Sendikası’naüye 500’üaşkın yurdun yarısıkapandı. Yatırımlarçöp oluyor

Tüm Yurt İşverenleri Sendikası’na üye 500’ü aşkın yurdun yarısı kapandı. Yatırımlar çöp oluyor TÜYİSEN Yönetim Kurulu Üyesi Funda Gökgöl, “Elimiz kolumuz bağlı kurbanlık koyun gibi bekliyoruz. Birçok yurda mülk sahipleri kiralar ödenmediği için içindeki eşyayla birlikte el koyuyor. Kapısı dahi açılmayan binaya elektrik su, doğalgaz faturası geliyor. Bir yıldır üniversitelerde eğitim uzaktan yapılıyor. Üniversite öğrencilerine hizmet veren 4 bin 500’ü aşkın yurtta alarm zilleri çalıyor.Tüm Yurt İşverenleri Sendikası’na (TÜYİSEN) üye 500’ü aşkın yurdun yarısı kapandı. Ayakta kalmaya çalışan yurtların bir bölümüne kiralar ödenmediği için mülk sahipleri içindeki eşyayla el koyarken, çoğu elektrik, su ve doğalgaz faturalarını dahi ödeyemiyor. Sadece yılbaşından bu yana sahibinden.com sitesi üzerinden satılığa çıkarılan yurt sayısı ise 60. Satışta olan yurtlar arasında İstanbul Fatih’te 200 kişilik erkek öğrenci yurdu da var, Çapa’da 26 milyon liraya devredilmeyi bekleyen yurt da. Yurtların kapanması ise binlerce kişinin işsiz kalması ve milyarlarca liralık yatırımın atıl olması anlamına geliyor.FATURALARI ÖDEYEMİYORUZTüm Yurt İşverenleri Sendikası (TÜYİSEN) Yönetim Kurulu Üyesi ve Basın Sözcüsü, Antalya Ticaret Odası Konaklama Grubu Komite Üyesi ile Özel Alya Kız Öğrenci Yurdu Kurucusu Funda Gökgöl, “Elimiz kolumuz bağlı kurbanlık koyun gibi bekliyoruz. Kapısı dahi açılmayan binaya elektrik su, doğalgaz faturası geliyor. Bunlar da ciddi sıkıntı, ödeyemiyoruz. Tüm işletme sahipleri artık yurtları tamamen kapatmayı düşünüyor” dedi. Yurtların bu yıl da kapalı kalacağını, pandeminin gidişatına göre gelecek eylülde de açılmama riski olduğunu vurgulayan Funda Gökgöl’ün konuşmasının satır başları şöyle:- Sadece TÜYİSEN’e üye 500 yurt var, bunların yaklaşık 250 tanesi kapandı. Antalya’da 38 yurt var, yüzde 50’si kapandı. Kare Kız yurdu, Doğa Kent Kız Yurdu, Akademi Kız Yurdu kapananlar arasında. Ciddi anlamda kapanmalar sürüyor.- El konulan yurtlar var. Kirasını ödeyemediği için mal sahipleri içindeki eşyayla birlikte el koyuyor. 12 aydır kapalıyım. Bu hafife alınacak bir durum değil. Kapısı dahi açılmayan binaya elektrik su, doğalgaz faturası geliyor. Bunlar da ciddi sıkıntı.YATIRIMLAR ÇÖP OLUYOR- En küçük yurt 60-70 yataklıdır. Bunun için en az 1.5 milyon TL yatırım gerekiyor. 3 bin kişilik yurtlar var, bunlar için en az 80-100 milyon TL yatırım demek. Bu yurtlar batıyor gerçekten batıyor. Bu yatırımlar çöp oluyor.- Yurt işletmecilerinin en az yüzde 70’i kiracı statüsünde. Kiralar ödenemiyor.- Yurt işletmecileri birinci, ikinci, üçüncü krediyi çekti. Artık bankalar da kredi vermiyor. Borcu ödemek için ne yapacak mecburen satıyor ya da yurdu boşaltıyor.- En küçük yurtta bile 10 kişi istihdam edilir. Şimdi bunların işi de tehlikede. İşletme kazanmıyor, çalışan kazanmıyor, bize öl diyorlar.- Sendika aracılığıyla kira desteği ve yardım ödeneği çıktı. 1000 TL kira desteği ve 750 lira hibe desteği. Bu destek sadece esnaf kefalet kaydı olanlar ve normal işletmecilere çıktı. Ama bizler ağırlıklı olarak ticaret odalarına bağlı limitet şirketiz ve faydalanamadık. Bugün İstanbul’da çok şubesi olan yurtlardan birinin kirası 90 bin TL, 1000 TL kurtarmaz.- Cumhurbaşkanı, tek seferde ödenmek üzere 2 bin liradan az ve 40 bin liradan fazla olmamak kaydıyla ciro desteği verileceğini açıkladı. Belki büyük bir rakam değil ama alabilirsek en azından faturalar ödenir.EYLÜLDE DE AÇILMAMA RİSKİ VAR- Benim yurtta şu anda 2 milyon liranın üzerinde ciro kaybı var. Küçük işletmelerdeki bu zararı gördüğümüzde sorunun büyüğü de ortaya çıkacak.KGF kredilerinin geri ödemeleri bizim sektörde ertelenmedi. Kambur üzerine kambur ekleniyor.- Artık ne yardım ne hibe. En kısa ve en hızlı şekilde okulların açılması gerekiyor. Su bahar dönemini gözden çıkardık ama, eylülde de açılmama riski var. Bu kabusla yatıp bu kabusla kalkıyoruz.SON KULLANMA TARİHLERİ GEÇİYOR- Aşılamalara üniversitelerden, okullardan başlanılmalı. Bu virüs iş yerlerinde, uçakta, toplu taşıma araçlarında bulaşmıyor da sadece üniversitede mi bulaşıyor. Eğitim kalitemiz sıfıra düşüyor. 2 yıllık tıbbi laborantlık bölümünü okuyan çocuk okul yüzü görmeden iğne vurmayı bile öğrenmeden mezun oluyor.- Pandemi başladığı dönemde yurtlardaki hijyen kurallarını sağlamak için işletmeler ciddi yatırım da yaptı. Hijyen ürünleri, temizlik makinaları aldı. Şimdi bunların da son kullanma tarihleri geçiyor. Bu da bizim için büyük zarar.- Aşıyı düzgün yapamayıp turizm sezonunu iyi yönetemezsek okullar açılmaz. 4 bin 500 yurdu kaybederiz.  Şehriban Kıraç

Kırmızıet son bir ayda yüzde 5, son bir yılda en az yüzde 16 zamlandı

Kırmızı et son bir ayda yüzde 5, son bir yılda en az yüzde 16 zamlandı Tarımsal girdilerdeki dışa bağımlılık yüksek döviz kuruyla birleşince zam üstüne zam geliyor. Kırmızı et fiyatları son bir ayda yüzde 5 zamlandı. Kırmızı et aylık bazda 3 ila 5 TL arasında gelen zam, kasaplar tarafından normal karşılandı. Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanvekili Osman Yardımcı, “1 yıldır dünyada her şeye zam gelirken ete gelmemişti. Ete 1 yıl sonunda 3 TL geldi, bu zam yüzde 5 bile etmiyor. Kıyma 57 liraydı, 60 lira oldu. 1 kilo kuşbaşı et de 62 lirayken 65 liraya çıktı” dedi. Ancak Et ve Süt Kurumu’nun (ESK) güncel verilerine bakıldığında 2021 Ocak’ta yıllık bazdaki zamların yüzde 16’yı bulduğu görülüyor.KIYMA 60 TLTürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2019 Aralık’ta 46.2 TL olan dana etinin kilosu, 2020 Aralık’a kadar yüzde 10.3 zamlanarak 51 TL’ye çıktı. Son bir ayda ise yüzde 3 artışla 52.5 TL’ye yükseldi. Et ve Süt Kurumu (ESK) verilerine göre de perakende kıyma fiyatları İstanbul’da 2021 Şubat’ta yıllık bazda yüzde 15.5 zamlanarak 49.1 TL’ye çıktı. Ancak İstanbul’da kasap ya da marketlerde satılan kıyma fiyatları 60-65 TL’ye kadar yükseliyor.Bunu tetikleyen girdi maliyetlerinde artış ise şöyle seyretti: ESK verilerine göre yine 2021 Şubat’ta yıllık bazda besi yemi fiyatları yüzde 40, süt yemi yüzde 43.7 zamlandı. Yüksek döviz kuruna bağlı olarak değişen bu girdi maliyetleri, en çok çiftçinin sırtında yük olmayı sürdürüyor. Üretiminden satış noktalarına kadar tüm maliyetler arttıkça tüketici de zamma boğuluyor.Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanvekili Osman Yardımcı da girdilerdeki bu artıştan dolayı “etin pahalı olmadığını” savunuyor. “Zam bizim için her zaman zarardır. Bence gelen 3 TL zam çok normal” diyen Yardımcı, şöyle devam etti: “3-5 lira arası iyi, ondan fazlasının gelmesini istemiyoruz. Çünkü vatandaşın alım gücü olmalı. Biz sadece kendimizi değil, tüketiciyi de düşünüyoruz. Geçen gün 4 tane erik, 60 TL idi. Bir kilo kıyma da 60 TL. Et yine ucuz.” cumhuriyet.com.tr

Erkençiçek açan meyve ağaçları, dökülme tehlikesiyle karşıkarşıya

Erken çiçek açan meyve ağaçları, dökülme tehlikesiyle karşı karşıya İklim değişikliğinin etkisiyle badem ve erik ağaçları erken çiçek açtı. Özellikle yaz aylarında meyvede büyük sıkıntılar yaşanabilir. Mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklığı nedeniyle erken çiçek açan badem ve erik gibi meyve ağaçlarının, havaların tekrar soğumasıyla üşüyüp dökülmeye başlaması, bu yıl meyvede zarara yol açabilirAmasya’nın Taşova ilçesinde mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklığı nedeniyle badem ve erik gibi meyve ağaçları çiçek açtı. Ziraat sektöründeki temsilciler, iklim değişikliğinin etkisiyle yaşanan bu olayın, çiftçiye özellikle yaz aylarında büyük sıkıntılar yaşatabileceğine dikkat çekiyor.KOTA SEVİNCİÖte yandan Rusya’nın Türkiye’ye uyguladığı yıllık 200 bin ton domates kotası 2 ay önce dolunca, iki ülkenin karşılıklı görüşmelerinin ardından kota 50 bin ton daha artırıldı. 10 gün içinde Türkiye’den Rusya’ya domates sevkıyatı yeniden başlayacak.Antalya milletvekilleri ile yaptığı görüşmelerin ardından kotanın artırıldığı haberini aldığını belirten Antalya Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp, “Antalya olarak hem Türkiye’yi hem de dünyayı doyuracak güce sahibiz. Heyetler arası anlaşmalar ile 10 güne kadar yeniden domates göndermeye başlayacağız” dedi.Şu anda domatesin fiyatının toptancı halinde 2.80 TL olduğunu kaydeden Alp, ihracatın önünün açılmasıyla çiftçinin yeniden toparlanacağını ve para kazanmaya başlayacağını dile getirdi. cumhuriyet.com.tr

Muğla Büyükşehir Belediye BaşkanıOsman Gürün, iktidarın körfeze yönelik imar hamlesini değerlendirdi

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, iktidarın körfeze yönelik imar hamlesini değerlendirdi Gürün, Akyaka’nın özel proje alanları adı altında betonlaştırılacağını belirterek “İktidarın İstanbul için söylediği ‘Biz bu şehre ihanet ettik’ pişmanlığını kendilerine tekrar yaşatmayacağız” dedi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Gökova Körfezi’nde sit değişikliği yaparak turizm cennetini imara açmak ve betonlaştırmak istemesine Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün sert çıktı.Körfezin yapılaşmaya açılmasına karış dava açtıklarını ve direneceklerini söyleyen Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, “Bu plan bu haliyle Akyaka’yı bırakın korumayı, denize sıfır bir şekilde özel proje alanları ile betonlaştıracak gibi gözüküyor. İktidarın İstanbul için söylediği ‘Biz bu şehre ihanet ettik’ pişmanlığını kendilerine tekrar yaşatmayacağız” dedi.Osman Gürün, iktidarın Akyaka’ya yönelik imar hamlesine ilişkin Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı:- Gökova ile ilgili imar değişikliği ile ne yapılmak isteniyor?Ülkemizin sahip olduğu bu eşsiz güzelliklere Ankara’da alınan bazı kararlarla dokunulmak isteniyor. Gökova Körfezimizde yapılmak istenen sit değişikliklerine karşı davamızı açtık, mücadelemiz sürüyor. Bakanlık bizlerden bazı konularda görüş istiyor ama görüşlerimizin tam karşıtı kararlar alınarak uygulanmaya çalışılıyor. Muğlamızı koruyan değil, ranta açan kararların karşısındayız. Yapılan planlama ile özel proje alanları, yat limanı, 154 hektar alanın yeniden planlanması gibi ucu açık ama kesin hükümleri kapsamayan bir planlama yapılmış. Yat limanı denilerek hangi büyüklükte bir limanın düşünüldüğü, bu yatların bağlandığı alanın güzeller güzeli Azmak’a vereceği zararın hesaba katılmadığını görmekteyiz. Ayrıca harita üzerinde özel proje alanı 1-2 diye belirtilen sanki sipariş bir bölgeye neyin yapılacağı plan içerisine gizlenmiş. Belirsiz, güvensiz, kıyı kanuna aykırı düzenlemelerin olduğu, yerel yönetimlerin elini kolunu bağlayan, alt ve üstyapılarını bizim yaptığımız, yapacağımız alanlar için neyin düşünüldüğünü bilmediğimiz bir koruma planı.- Türkiye’nin en büyük Yerel Tohum Merkezi’ni kurmuştunuz...2020 yılında sadece ilimizde değil 81 ile yerel tohum desteklemesi ücretsiz olarak yapıldı. 2021 yılı şubat ayı itibarıyla da yerel tohum dağıtımı için talepler toplandı ve dağıtıma başladık. Tarımsal laboratuvarlar kuruyoruz. Tarımsal amaçlı toprak, yaprak ve su analizleri yapılıyor hem üreticimiz toprağını tanıyor hem de proje kapsamında ilimizin toprak haritası oluşturuluyor. Zeytinyağı analizleri ve duyusal tadımları yapılıyor. Ata tohumlarımız test ediliyor ve gelecek nesillere bırakabilmek için laboratuvarda donduruluyor. Mehmet İnmez

15Şubat DünyaÇocuk Kanseri Farkındalık Günü’neözel Ali Ekrem Eker anısına kısa filmçekildi

15 Şubat Dünya Çocuk Kanseri Farkındalık Günü’ne özel Ali Ekrem Eker anısına kısa film çekildi Dünya’da her üç dakikada bir çocuğa kanser tanısı konuyor. Ülkemizde yılda 3 bin 500 çocuk kanser tanısı alıyor. Erken tanı diğer kanserlerde olduğu gibi çok önemli ve erken tanıyla hastalıktan kurtulma oranı yüzde 70’i buluyor. Tüm bunları anlatan bir farkındalık projesi kapsamında kısa film çekildi. Proje liderliğini Dr. Nur Topcu, sanat danışmanlığını Zibzi Art’ın yaptığı ve “Bitmeden Fark Et” sloganıyla yürütülen farkındalık projesine söz, müzik ve senaryosu İstanbul Devlet Operası sanatçısı Özlem Abacı’ya ait bir de şarkı hazırlandı. Topcu, “Uluslararası Lions Kulüpleri Birliği’nin belirlediği global hizmetler arasında çocuk kanseri ile mücadele önemli bir yer oluşturuyor. Lions üyesi olarak bir buçuk yıl önce Çocuk Kanseri ile Mücadele koordinatörü olarak görevlendirildim bu yılda hedef lideri olarak görevime devam ediyorum. Projeyi farkındalık ve hizmet ayağı olarak planladık. Projenin bir şarkısı olmalıydı. Daha önce Kanser Olma Aşı Ol projesinde birlikte çalıştığım İstanbul Devlet Operası sanatçısı Özlem Abacı söz ve besteyi oluşturdu” diye anlatıyor. Şarkıda vurgulanmak istenen bir çocuğun ağzından değişimlerin fark edilmesi ve yaşamı bitmeden yaşama sarılması. Bu şarkıdan esinlenerek projenin adı “Bitmeden Fark Et” olarak belirlenmiş. Topcu, yani hayaller bitmeden, sevgi bitmeden en önemlisi yaşam bitmeden vurgusuyla “Geçen yıl farkındalık ve hizmet olarak proje dahilinde etkinlikler düzenlediklerini de belirten Topcu, “Bu yılda çocuk kanseri farkındalığını, erken tanının önemini hatırlatmak, bu konuda toplumsal bilinci arttırmak amacıyla devam ettik ve şarkıdan esinlenerek bir kısa film çektik. Filmi sık sık nedensiz ateşlenen eklem ağrıları olan ve ciddiyeti fark edilmeyen ve daha sonra karın ağrılarına da neden bulunamayan ve sonunda nöroblastom (yani çocuklarda görülen böbrek üstü bezinden kaynak alan kanser) tanısı alarak altı ay içinde beş yaşında kaybedilen Ali Ekrem Eker anısına çekildi. Öyleki şarkının sözleri sanki Ali Ekrem için yazılmıştı. Böylelikle Ali Ekrem’in hikayesi Bitmeden Fark Et’ diyerek birçok çocuğun hayatını kurtarabilecek” diyor. Projenin sanat sponsorluğunu Zibzi Art yaptı. Senaryoyu söz ve müziği yazan İstanbul Devlet Operası sanatçısı Özlem Abacı yazdı. Film Projemed Yapım tarafından çekildi. TOÇEV ve Çocuk Eğitim Derneği projeye destek verdi. Filmde anne, baba, üç ve dokuz yaşındaki çocuklarından oluşan bir aile gönüllü olarak oynadı. Filmde anlatılmak istenen ise şarkının ışığında tıpkı Ali Ekrem gibi basit şikâyetlerin kanser habercisi olabileceği ve ailelerin çocuklarındaki normal olmayan değişiklikleri fark edebilmesi gerekliliği! Topcu, “Kanser çocuklarda dördüncü ölüm nedeni. Her üç dakikada bir çocuğa kanser tanısın konması ise gerçekten tüyler ürpertici. Erken tanı ise çok önemli ve erken tanı sayesinde kurtulma oranı çok yüksek. Bu nedenle aileler çocuklarını düzenli kontrole götürmeliler. Bunun yanında çocuklarda sık görülen bacak ağrıları, ateş, karın ağrısı, lenf bezlerinde şişme, öksürük, çabuk yorulma gibi tekrarlayan şikâyetlerini fark etmeleri gerekiyor” diyor. Öznur Oğraş Çolak

Sanatta bu hafta

Sanatta bu hafta Sanatta bu hafta ‘İKİMİZ’ OSCAR’IN YABANCILARI SEÇKİSİNDE...İstanbul Modern Sinema, dokuzuncu kez düzenlediği Oscar’ın Yabancıları seçkisini 16 Şubat - 8 Mart tarihlerinde sinemaseverlerle buluşturuyor. Bu hafta, yarın ve 18 Şubat’ta saat 12.00’de “İkimiz” adlı film gösterilecek. Filmin yönetmenliğini Filippo Meneghetti üstleniyor. Filmde, Barbara Sukowa, Martine Chevallier, Léa Drucker rol alıyor. Emekli iki kadın olan Nina ve Madeline 20 yıl boyunca sürdürdükleri tutkulu aşklarını herkesten saklamışlardır. Madeleine’in çocukları Nina’yı karşı komşu olarak bilir. Aslında özgür ruhlu Alman bir tur rehberidir. Evlerini satıp Roma’ya taşınmanın hayali kuran bu çiftin karşı apartmanlar arası gidip gelen ilişkileri beklenmedik bir olayla sarsılır ve aşkları teste tabii tutulur. Fransa’nın adayı bir ilk film ve samimi yaklaşımıyla, Sukowa ile Chevallier’nin güçlü oyunculuklarıyla aşkın gücüne inanıyor, inandırıyor.TARİHİ PARFÜM ŞİŞELERİ SERGİLENİYORMilattan önce 5 ve 6’ncı yüzyıllardan ve sanatçıların resimleriyle süslediği parfüm şişeleri, İzmir Arkeoloji Müzesi‘nde ilk kez sanatseverlerin karşısına çıkacak. “Göremediklerinizi Göreceksiniz” projesi kapsamında, depolarda korunan değerli eserleri birer ay süreyle ziyaretçilerle buluşturan İzmir Arkeoloji Müzesi‘nin bu ayki konuğu, “Attika Kırmızı Figürlü Bodur Lekythoslar” olarak tanımlanan kaplar oldu. Tarih boyunca uzak diyarlardan getirilen parfüm ve parfüm şişelerine olan ilgiyi gözler önüne seren eserler, bu ay sonuna kadar müzede ziyaretçiler tarafından görülebilecek. Öznur Oğraş Çolak

Vitrindeki albümler

Vitrindeki albümler Vitrindeki albümler TÜLAY GERMAN “62 – 87 BURÇAK TARLASI” (KALAN MÜZİK)Adındaki iki tarih arasındaki kayıtları içeren “62 - 87 Burçak Tarlası” albümü 2001 yılında Kalan Müzik tarafından kaset ve CD formatında piyasaya sürüldüğünde, Tülay German aktif müzik hayatına çoktan veda ermişti. Uzun yıllardır Fransa’da yaşıyordu, bu tarihten iki yıl önce de Adam Sanat Dergisi’nde deneme yazılarına başlamıştı. Türküyü ve caz şarkılarını eşit derecede iyi söyleyebilen, iki dünyanın müziğini hakkaniyet tahtında bir araya getirebilen; ikisinin de hakkını vererek yorumlayan nadir seslerdendi. German “Burçak Tarlası” parçası ile 1964 yılında müzik tarihimizde bir sayfayı kapayıp, yenisini açmıştı. Kalan Müzik bundan önce ve sonra birer adet olmak üzere (“Yunus’tan N^zım’a” ve “Sound of Love”) toplam üç Tülay German çalışması yayınlamıştı. Bunlar arasında, farklı dillerde 21 parçadan oluşan “62-87 Burçak Tarlası”, şimdi ilk kez plak formatında basıldı; ancak tek plak olarak. Plakta “Summertime” dışında tamamı Türkçe 13 parça var. Bunlardan üçü Odeon tarafından basılmış ama piyasaya çıkmamış tek yüzlü deneme plağından alınmış. Milenyum başında bir önceki kuşaklara Tülay German’ı tanıtan “62-87 Burçak Tarlası” albümü şimdi aynı görevi plak baskısıyla yeni kuşaklar için yerine getirecek.SEMİRAMİS “SEMİRAMİS” (KERVAN PLAK / ESEN ELEKTRONİK) Unkapanı’nda çalıştığım yıllarda yapımcılar ve firma sahiplerinin sohbetleri arasında sıklıkla duyduğum bir yorum vardı: “Semiramis Pekkan şayet müziğe devam etseydi, ablasını gölgede bırakırdı.” Bırakır mıydı, bırakmaz mıydı bilinmez, ama gerçek olan bir şey vardı ki, Semiramis müziği zamanından önce bırakmıştı. Topu topu altı yıl sürmüştü Semiramis’in müzik kariyeri. Bu zaman zarfının içine hepsi ticari olarak başarıya ulaşmış üç albüm epey de 45’lik plak koymuştu. O nedenle vedası herkes için hayal kırıklığı olmuştu. Semiramis aynı zamanda güzel yüzü ve sempatik görüntüsü ile iyi de bir sinema oyuncusuydu Acımasız zaman ve değişen kuşaklar Semiramis’i de unutulanlar listesine dahil etmişken, Issız Adam filminde kullanılan “Bana Yalan Söylediler” şarkısı ile hem yeniden gündeme gelmesine hem de yeni kuşaklara tarafından tanınmasına vesile olmuştu. Şimdi Semiramis’i hatırlamak ve dinlemek için yeni bir neden var. 1975 yılında çıkan 10 şarkılık üçüncü Semiramis albümü plak formatında yeniden basıldı. Dönemin mühim söz yazarları ve düzenlemecileri tarafından yapılmış aranjmanlardan oluşan “Semiramis” albümü yeni baskısıyla ateşli koleksiyoncuları apartman fiyatına dönem baskısı plak almaktan kurtarıyor. Murat Beşer

Anne veçocuğun beyin aktiviteleri babalarıyla olandan farklı

Anne ve çocuğun beyin aktiviteleri babalarıyla olandan farklı Pandemi nedeniyle tüm dünyada insanların büyük bir çoğunluğu birtakım kurallara uymak ve evlerine kapanmak zorundalar. Bu da, birçok ana babanın çocuklarıyla daha çok zaman geçirdikleri anlamına geliyor. Peki, bu süre daha derinlikli ve anlamlı bir ilişkiye nasıl dönüştürülebilir? Synced brains: how to bond with your kids-according to neuroscience The ConversationAna-babalarla çocukların beyin etkinliklerinin eşzamanlı olarak ölçüldüğü yeni bir araştırma bu konuda birtakım ipuçları sunuyor. Başkalarıyla etkili bir biçimde etkileşime girmek için, duygusal bir bağ kurmanın yanı sıra, tarafların birbirlerinin hedef ve niyetleri konusunda net ve hızlı bir çıkarsamada bulunmaları da gerekir. Araştırmalar, davranışlarla bedensel tepkiler arasında bir eşgüdüm sağlanmasının önemine işaret ediyor. Aslında biz insanların başkalarına uyum sağlamaya doğuştan yatkınlığımız var. Örneğin, anında birbirimize benzemeye çalışıyoruz, başkaları gülerken ve esnerken onlara öykünüyor, bakış ya da dokunuş gibi eşgüdümlü karmaşık örüntülerle ilgileniyoruz. Dahası, sözgelimi, kalp atışı ile (kortizol ve oksitosin gibi) hormon salımlarının düzenlenmesiyle fizyolojimizi de toplumsal açıdan eşzamanlı kılabiliriz. Başkalarıyla bir bağ kurduğumuzda, tüm bedenimiz “toplumsal bir dansın” içinde gibidir sanki.ROMANTİK İLİŞKİLERBaşkalarıyla ilişkide olmak -ya da bu toplumsal dansın içinde olmak- onların duygu ve düşüncelerini daha kolay içselleştirmemize olanak tanır. “Biyo-davranışsal eşzamanlılık” adı verilen bu süreç insanların birbirleriyle daha güçlü bağlar kurmalarına yardımcı olur. Çocukluk döneminde başkalarıyla eşzamanlı olmak toplumsal, duygusal ve bilişsel gelişim açısından da can alıcı bir önem taşır. Bilim insanları, iki kişinin bu türde bir etkileşime girdikleri sırada beyinlerinde olup bitenleri incelediler. IfNIRS adlı “hipertarama” yöntemiyle, üzerine optik algılayıcılar yerleştirilmiş bir başlığı takan kişilerin birtakım görevleri yaptıkları sıradaki beyin etkinliği ölçüldü. Bu işlem her bir katılımcıya uygulandıktan sonra, beyin etkinlikleri karşılaştırıldı. Eşzamanlılık, beynin aynı bölgesinde aynı zamanda sıralı artış ve azalışlar olduğunda ortaya çıkıyor. Erişkinlerle yapılan araştırmalar beyin etkinliğinin de etkileşimler sırasında eşgüdümlü olma eğilimi gösterdiğine işaret ediyor. Ayrıca beyinden beyne eşzamanlılığın, dostlar ya da yabancılara kıyasla, romantik ilişkilerde en üst düzeyine ulaştığı da görülüyor.SOHBET BİLE YETİYORYeni bir araştırma anababaların çocuklarıyla etkileşime girdiklerinde, özellikle de onlarla oyunlar oynayıp sorunlar çözdüklerinde de beyinden beyne eşzamanlılığın arttığını ortaya koyuyor. Beyinden beyine eşzamanlılık ne denli güçlüyse anababalarla çocuklarının çözdükleri sorunlar da o denli çok oluyor. Araştırmada, annelerle çocuklar birbirleriyle konuştuklarında da beyinden beyne eşzamanlılığın arttığı görülüyor. Ana-babaların çocuklarıyla birtakım etkinliklere katılmaları, onlarla oyunlar oynayıp bulmacalar çözmeleri, ya da yalnızca sohbet etmelerinin iki taraf arasındaki bağın güçlenmesine ve çocuklarda yaşamsal önem taşıyan toplumsal, duygusal ve bilişsel becerilerin gelişmesine olanak tanıdığı zaten biliniyor. Çocuklar, tanımadıkları bir yetişkin yerine, ana-babalarıyla etkileşime girdiklerinde beyinden beyne eşzamanlılığın daha güçlü olduğu görülüyor. Ana babalarla çocukları arasındaki beyinden beyine eşzamanlılığın etkileşim ve ilişkinin niteliğiyle ne denli bağlantılı olduğu konusu daha yakından araştırıldığında ise annelerle babalar arasında birtakım farklılıklar olduğu anlaşıldı.ANNE İLE DAHA GÜÇLÜAraştırmacılar sorun çözme ve sohbet sırasında annelerle çocuklar arasında beyinden beyne eşzamanlılığın daha güçlü olduğunu gördüler. Aynı şey çocukların annelerinin öncülük etmediği ve bu nedenle kendilerine daha çok özerkliğin tanınıp göreve daha canla başla katıldıkları durumlar için de söz konusuydu. Öte yandan, bulmaca çözerken anneler gerildiklerini belirttiklerinde eşzamanlılığın azaldığı görüldü. Bu gibi durumlarda kısa bir ara vermek ve kişisel bakımla ilgilenmek hem anne hem de çocuklara iyi gelebilir. Gelgelelim, baba-çocuk ikilisinde beyinden beyne eşzamanlılık ile “çocuğa özerklik verme, ya da gerginlik arasında” herhangi bir bağlantıya tanık olunmadı. Buna karşılık, çocuğun bakımıyla ilgilenmenin onun gelişimi açısından önemli olduğunu ve kendilerini ödüllendirdiğini belirten babalardan oluşan baba-çocuk ilişkilerinde eşzamanlılığın daha yüksek olduğu görüldü. Görünüşe bakılırsa, anneler ve babalarla çocukları arasında beyinden beyne eşzamanlılık farklı yollarla sağlanabiliyor. Bu durum, anne-çocuk etkileşimlerinin daha uyumlu ve yoğun, oysa baba-çocuk etkileşimlerinin bir bakıma daha düzensiz ve hareketli olmasıyla açıklanabilir. Bu tür farklı deneyimler çocukların kendileriyle farklı biçimlerde ilgilenen kişilerle başarılı ve eşzamanlı bir biçimde etkileşime girmelerine ve çeşitli toplumsal, duygusal ve bilişsel becerilerini yaşama geçirmelerine olanak tanıyor. Ne var ki babaların babalık konusundaki tutumları gibi, toplumsal rollerin de önemli bir etkisi olabileceğini asla unutmamak gerekiyor. Yakın zamanda yapılan araştırmalar babaların çocuklarının bakımını üstlenen “bağlanma figürleri” olarak tanınmaları gerektiğini vurguluyor. Bu nedenle, babaların çocuk gelişimindeki rolünü desteklemeyi sürdürmek ve onların çocuklarıyla daha çok zaman geçirip bunun tadını çıkarmalarına olanak tanımak gerekiyor. Rita Urgan

Cumhuriyet Gazetesi dayanışmasıbüyüyor. 15Şubat 2021 tarihli okur dayanışmasıilanları

Cumhuriyet Gazetesi dayanışması büyüyor. 15 Şubat 2021 tarihli okur dayanışması ilanları Basın İlan Kurumu'nun gazetemize yönelik ilan cezalarına karşı okurlarımızın 'dayanışması' büyüyerek sürüyor. Cumhuriyet'e 'dayanışma ilanları'yla büyük güç veren gazetemizin gerçek sahibi okurlarımızın sayfalarımızda yayımlanan ilanlarına dijital dünyadaki sesimiz www.cumhuriyet.com.tr'de de yer vereceğiz. BASKI SÜRÜYOR, DAYANIŞMA BÜYÜYOR, OKURLARI CUMHURİYET'İ YALNIZ BIRAKMIYOR! BASIN İLAN KURUMU'NUN CUMHURİYET'E YÖNELİK İLAN KESME CEZALARINA KARŞI OKURLARIMIZ DAYANIŞMA İLANLARI VERİYOR, BAĞIMSIZ VE GÜÇLÜ CUMHURİYET'E DESTEK OLUYOR. DAYANIŞMA İLANLARI HAKKINDA BİLGİ İÇİN AŞAĞIDAKİ İLETİŞİM BİLGİLERİNİ KULLANABİLİRSİNİZ./Archive/2021/2/15/035431598-ana.png/Archive/2021/2/15/035441879-1.png cumhuriyet.com.tr

Yeni Zelanda'daüçvaka görüldü: Koronavirüs kısıtlamalarıgeri getirildi

Yeni Zelanda'da üç vaka görüldü: Koronavirüs kısıtlamaları geri getirildi Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, ülkenin en büyük kenti Auckland'da üç yeni koronavirüs vakasının görülmesinin ardından sokağa çıkma kısıtlamalarını geri getirdi. Yeni Zelanda'da üç gün sürecek kısıtlamalar boyunca herkesin evde kalması gerektiğini açıklayan Başbakan Jacinda Ardern, vakaların tespit edilmesinin ardından bu zor kararı almak zorunda kaldıklarını söyledi.BBC Türkçe'nin haberine göre, bir ada ülkesi olmanın avantajlarını da kullanan Yeni Zelanda'da aylar boyunca ülke içinde bulaşım gerçekleşmemiş, ülkenin koronavirüs ile mücadelesi takdir toplamıştı. Beş milyon nüfuslu ülkede yalnızca 2 bin 300 vaka ve 25 ölüm tespit edildi.Auckland kentine özgü üç günlük önlemler kapsamında insanlar yalnızca temel alışverişler veya işe gitmek için evden çıkabilecek, dükkanlar ve okullar kapanacak.Ardern bu önlemler sayesinde üç gün boyunca bu üç vakanın bulaşma ihtimaline odaklanacaklarını ve daha fazla test yapacaklarını söyledi.Tespit edilen üç vaka, ülkenin diğer kentlerinde de koronavirüs tehdit seviyesinin artırılmasına yol açtı.Diğer kentlerde mağazalar ve okullar açık olsa da hükümet insanlara mümkünse alternatif çalışma yöntemlerine geçme tavsiyesi verdi.Auckland'daki üç vaka, bir kız ve ebeveynlerinde görüldü.Haber sitesi stuff.co.nz'ye göre Yeni Zelanda Sağlık Direktörü Dr. Ashley Bloomfield "Bunun yeni varyantlardan biri olduğu varsayımına göre hareket ediyoruz" dedi. cumhuriyet.com.tr

D vitamini koronavirüsölümlerini yüzde 60’a kadar azaltabilir

D vitamini koronavirüs ölümlerini yüzde 60’a kadar azaltabilir İspanya’da yapılan bir araştırma D vitaminin koronavirüs (Kovid-19) ölümlerini yüzde 60’a azaltabileceğini ortaya koydu. Barselona’daki bir hastanede yapılan araştırma, koronavirüs ölümlerinin D vitamini sayesinde yüzde 60’a kadar azaltabileceğini gösterdi.İngiltere’de Muhafazakâr Parti milletvekili David Davis, D vitamini tedavisinin savunmasız gruplara sunulabileceğini ve araştırmanın bulgularının kuvvetli olduğunu belirtti. Davis, tedavinin her hastaya uygulanması konusunda ‘acele edilmesi’ gerektiğini de belirtti. cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter