Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Thursday, 11.06.2025, 01:14 AM (GMT)

News - Haberler

Türkiye'de vatandaşlar sonunda dolar satmaya başladımı?

Türkiye'de vatandaşlar sonunda dolar satmaya başladı mı? TCMB verilerine göre geçen hafta yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatları 2,1 milyar dolar azaldı. Bu son 10 aydır görülen en keskin düşüş. Bu durum, Türkiye'de dolarizasyonun tersine çevrilmesi açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Ancak kimi ekonomistler ters dolarizasyonun başladığını söylemek için erken olduğunu vurguluyor. Getty ImagesTürkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre 5 Şubat haftası itibarıyla yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatları 2,1 milyar dolar azaldı.Döviz mevduatlarında son 10 ayda görülen en sert düşüşün kaydedilmesi Türkiye'de dolarizasyonun tersine çevrilmesi açısından olumlu olarak değerlendirildi.Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın verilerine göre 5 Şubat haftası itibarıyla yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatları 232,9 milyar dolara geriledi.Böylelikle döviz mevduatlarında Nisan 2020'den bu yana görülen en sert düşüş kaydedildi.Bloomberg HT'nin haberine göre 29 Ocak haftası da dikkate alındığında son iki haftada döviz mevduatlarının 3,2 milyar dolar azaldığı görüldü.Mevduatların dağılımına bakıldığında gerçek kişilerin döviz mevduatları 1,4 milyar düşüşle 148,1 milyar dolara geriledi.Tüzel kişilerin döviz mevduatları ise 751 milyon dolar gerileyerek 84,8 milyar dolar oldu.Ancak kimi ekonomistler halen yurt içi yerleşiklerin elinde 232 milyar dolar olduğunu hatırlatarak dolarizasyonun tersine döndüğünü söylemek için henüz erken olduğunu vurguladı."Bunu söylemek için henüz erken"Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası Finans Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakkı Öztürk, Twitter'dan yaptığı açıklamada, "Ters dolarizasyon olması için enflasyon ve risk primlerinin kalıcı olarak düşmesi gerekir" tespitinde bulundu.DEVA partisi kurucusu Ömer Rıfat Gencal da bu durumda altın fiyatlarındaki düşüşün de etkisi olduğunu vurgulayarak ters dolarizasyonun başladığını söylemek için erken olduğunu aktardı.Altın fiyatlarındaki düşüşün etkisiGeçen hafta altının ons fiyatı 1800 doların da altına gerilemişti.Dünya gazetesinin haberine göre bu durum yurt içi yerleşiklerin kıymetli maden depo hesaplarının dolar karşılığının gerilemesine neden oldu.Böylece döviz mevduatlarındaki azalmanın 1 milyar 15 milyon doları kıymetli maden depo hesaplarındaki azalmadan ötürü meydana geldi.Yalova Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden Doç. Dr. Baki Demirel de Twitter'dan, "Gerçek kişilerin hesaplarında belirgin bir değişme yok. Ters dolarizasyon başlıyor tam tamı çalanlar ya yanılıyor ya da yanıltıyor" dedi.TCMB'nin rezerv birikimi için şartı ters dolarizasyonReuters'ın haberine göre piyasalar, TCMB'nin döviz alım ihalelerine başlama zamanlaması için ters dolarizasyonu şart koşması açısından bu verileri yakından takip ediyor.Piyasada bundan sonra sürecin kalıcılığı izlenecek.Türkiye'de yaşayanlar geçen yıl TL'nin dolar karşısında değer kaybetmesi ve uygulanan düşük faiz politikası nedeniyle dolar alımına yönelmişti.Kasım ayında yapılan ekonomi yönetimindeki değişikliğin ardından ise TL, dolar ve euro karşısında yaklaşık yüzde 20 değer kazandı.Piyasaların ters dolarizasyonu yakından izlemesinin bir nedeni de TCMB'nin bu durumu rezerv birikiminine başlama şartlarından biri olarak görmesi.TCMB Başkanı Naci Ağbal Reuters ile gerçekleştirdiği söyleşide, "Son dönemde yurt içi yerleşiklerin TL cinsi varlıklara yönelme eğilimi gözlemliyoruz" demişti.Ağbal bu durumun ters dolarizasyon sürecinde önemli bir sinyal olduğunu ancak döviz alım ihalelerine ilişkin "bu yönelimin sürekliliğe dönüşmesi ve güçlü olması karar vermek bakımından önemli bir gösterge olcaktır" demişti."TL'ye ilgi görüyoruz"Reuters'a konuşan bir bankanın hazine masası yetkilisi, "Yabancı tarafında TL'ye oldukça yoğun bir ilgi görüyoruz. Bireysel tarafta da dövize ilginin zayıfladığını görüyoruz. TCMB'nin söylemleri yereller tarafında son dönemde görülen döviz mevduat artışlarının bir bölümünün yastık altındakilerin sisteme kazandırılması olduğunu gösteriyor" dedi.Aynı yetkili, "Biz de lokallerin döviz yöneliminin neredeyse kalmadığını hatta haftalık fiyat değişimlerinden arındırılmış milyar dolar seviyesinde TL'ye geçiş de görüyoruz" dedi.Dolar neden düşüyor, değer kaybı sürecek mi? BBC Türkçe

ABD, 200 milyon doz ilave Covid-19 aşısısiparişetti

ABD, 200 milyon doz ilave Covid-19 aşısı sipariş etti ABD Başkanı Biden, 100 milyonu Pfizer'dan, 100 milyonu da Moderna'dan olmak üzere toplam 200 milyon doz ilave yeni tip koronavirüs aşı siparişi verdiklerini açıkladı. ABD Başkanı Joe Biden, Ulusal Sağlık Enstitüsü'nü ziyaret ederek yeni tip koronavirüse (Covid-19) mücadelede aşı çalışmalarına ilişkin yetkililerden bilgi aldı.Biden, incelemelerinin ardından yaptığı konuşmada, "Moderna'dan 100 milyon, Pfizer'dan da 100 milyon ilave aşı almak üzere bugün anlaşma imzaladık" dedi.ABD Başkanı söz konusu ilave aşıların temmuz ayı sonuna kadar kendilerine teslim edilmiş olacağını belirtti."Bunun anlamı, insanların hayatlarını kurtarıyoruz. 3 hafta önce görevi devraldığımda bu ülkenin bir aşılama planı yoktu" ifadelerini kullanan Biden, Beyaz Saray'da işbaşına geldikten sonra ülke genelindeki haftalık aşılama oranını yüzde 30 artırdıklarını da sözlerine ekledi.Biden ayrıca, her iki firmanın da daha önce haziran sonunda teslim edeceklerini açıkladıkları 100'er milyon dozluk aşıların yeni anlaşmayla mayıs ayı sonunda teslim edileceği bilgisini verdi.ABD yönetimi son anlaşmalarla toplamda 600 milyon doz Covid-19 aşısı almayı garanti altına almış oldu. Böylece yaklaşık 300 milyonluk nüfusun ikişer doz Covid-19 aşısı vurulmasına yetecek kadar aşının ülkeye tedarik edileceği kaydedildi.486 binden fazla Covid-19 kaynaklı ölü ve 28 milyona yakın vaka ile dünyada salgından en fazla etkilenen ülke konumundaki ABD'de 46 milyon kişiye Covid-19 aşısı vurulmuş durumda. cumhuriyet.com.tr

Öğrencisine cinsel istismarda bulunan müdür yardımcısıgöreve iade edildi

Öğrencisine cinsel istismarda bulunan müdür yardımcısı göreve iade edildi 13 yaşındaki öğrencisine cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla görevden alınan müdür yardımcısının soruşturma bitmeden görevine iade edildiği bildirildi. Hatay’da, 2018 yılında 13 yaşındaki öğrencisini birçok kez cinsel istismara maruz bıraktığı için bir süre görevden uzaklaştırılan müdür yardımcısının aynı okulda görevine iade edildi.Ailenin avukatı Yusuf Uyar, müfettişlerin olayın gerçekleştiğine dair bir rapor hazırladığını, Milli Eğitim Bakanlığı'nın ‘bu eylem gerçekleşti’ diye kabul edip sanığa verilebilecek en hafif cezayı verdiğini söyleyerek, “Sanığın görevden uzaklaştırılmasını ve tutuklanmasını talep ediyoruz" dedi.Olay 2018 yılında Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde yaşandı. İlçede bir ortaokulda beden eğitim öğretmenliği ve aynı zamanda müdür yardımcılığı yapan A.Ö. isimli erkek, 8. sınıftaki 13 yaşındaki öğrencisine birçok kez cinsel istismarda bulundu. Olayı öğrenen aile, durumu yargıya taşıdı. Başlatılan soruşturma kapsamında olaya ismi karışan öğretmen görevden uzaklaştırıldı ancak soruşturma tamamlanmadan aynı okulda göreve iade edildi.Ailenin avukatı Yusuf Uyar'ın açıklamasına göre, A.Ö., öğrencisine farklı yerlerde birçok kez istismarda bulundu. Sözlü istismar yerini bir süre sonra fiziksel istismara bıraktı.Yaşananları “Sanık ilk olarak müvekkilimize okulun soyunma odasını temizlemesini söylemiştir. Odaya inen ve temizlik yapan müvekkilimizin yanına sanık gelmiştir. Müvekkilimize sarılmak öpmek suretiyle istismarda bulunmuştur. Olayların birinde müdür yardımcısı olan öğretmen, mağdureyi kendisine ait olan odaya götürmüş ve kapıyı kilitledikten sonra istismar etmiştir. Başka bir olayda da sanık, mağdureyi okulun hemen karşısındaki amcasının evine ders çalışma bahanesiyle götürmüştür. Sanık evde daha ileri giderek istismarı daha ileriye taşımaya çalışmıştır” sözleriyle anlatan Avukat Uyar, ailenin şikayetiyle beraber soruşturma başlatıldığını ancak iki sene geçmesine rağmen sadece bir duruşma gerçekleştirildiğini ve öğretmenin göreve iade edildiğini söyledi.'MÜFETTİŞLER OLAYIN GERÇEKLEŞTİĞİNE DAİR RAPOR DÜZENLEDİ'Uyar, açıklamasının devamında şunları söyledi:"Mahkeme, 6284 sayılı yasada belirlenen tedbir kurallarını uygulamamıştır. Olaydaki kişi; hem bir kadın hem de bir çocuktur. Mahkeme tarafından bu nedenle 6284 sayılı yasayı uygulamalıdır. Ayrıca sanık CMK madde 100 ve devamında sayılan cinsel istismar eylemini gerçekleştirdiği için derhal tutuklanmalıdır. Zira kanunlar çok açıktır. CMK madde 100 ve devamında cinsel istismarın gerçekleşmesi tek başına bir tutuklama sebebi olarak sayılmaktadır. Ancak mahkeme heyeti şu zamana kadar sanığı tutuklamamış ve tutuksuz olarak yargılamaya devam etmektedir. Konuyla ilgili Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen bir idari tahkikat bulunmaktadır. Tahkikatta müfettişler olayın gerçekleştiğine dair bir kanaat oluşturmuşlardır ve sanığın kamu görevinden alınması yönünde bir rapor düzenlemişlerdir. Ancak İl Yüksek Disiplin Kurulu, sanığın kamu görevinden alınması yerine sadece meslekte bir yıl kademe ilerleme cezasına hükmolunmuştur. Özetle bakanlık ‘Bu eylem gerçekleşti' demiştir ancak sanığa verilebilecek en hafif ceza verilmiştir.”'GÖREVDEN ALINMASINI VE TUTUKLANMASINI İSTİYORUZ'"Yargılamanın geldiği aşama ve sanığın hala tutuksuz olması, bakanlık tarafından aynı okula iade edilmesi neticesinde ailenin üzüntüsü bir kat daha fazla artmıştır. Soruşturmanın ilk aşamalarında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sanık görevden uzaklaştırılmıştır ancak devamında sanık göreve iade edilmiştir. Ne yazık ki aynı okula görev yapmaktadır. Bu da sanığın bu eylemi başka öğrencilere karşı gerçekleştirmesini kuvvetle muhtemel kılar. En azından soruşturma tamamlanana kadar sanığın görevden uzaklaştırılması gerekiyor. Aile, sanığın tutuklanması ve görevden uzaklaştırılması yönündedir.” cumhuriyet.com.tr

İzmir'de dere taştı, evleri su bastı

İzmir'de dere taştı, evleri su bastı İzmir'in Karşıyaka ilçesinde sağanak yağmur nedeniyle dere taştı, onlarca evi su bastı. Mahalle sakinleri, hemen her yağmurda evlerini su bastığını belirtip, tepki gösterdi. İzmir'de saat 21.30'dan itibaren kent genelinde etkili olan sağanak yağmur, birçok olumsuzluğu da beraberinde getirdi. Şehrin birçok noktasında su birikintileri meydana gelirken, çok sayıda ev ve işyerini de su bastı. Örnekköy Mahallesi'nde bulunan İZSU'ya ait derenin debisi de yağış sebebiyle yükseldi. Suların yükselmesinin ardından 7554 Sokak sel sularının taşıdığı balçığa bulandı. Mahalle sakinleri evlerine dolan suları tahliye ederken, hemen her yağışta aynı manzara ile karşılaştıklarını belirterek, önlem alınmamasına tepki gösterdi.'TANIDIKLARIM 'BU GECE YAĞMUR VAR' DİYE UYARIYOR'Evini su basan Fadime Çalışkan, her yağmurda tedirgin olduğunu söyledi. Çalışkan, "Her yağmurda bu dere taşıyor ve evlerimiz su doluyor. Ne kadar önlem alsak da başarılı olamıyoruz. Buraya taşındım taşınalı 5'inci kez evimi su basıyor. Bundan önce de yılbaşında evimi su basmıştı. Sürekli korku içindeyiz. Sürekli tanıdıklar 'Bu gece yağmur var' diye arıyor. Gece yine yağmurun etkisini arttıracağı söyleniyor. Uyumak yok. Yağmur korkusundan halılarımı seremiyorum. Tek çare bu dereye çözüm bulmak" dedi.İMECE USULÜ SU BOŞALTILIYOREvini su basan komşusuna yardıma gelen Nermin Can da "Uykumuzdan uyandık ve komşumuza yardımcı olmaya geldik. Evini sürekli su basıyor. Yağmur haberi aldığımızda hemen komşularımızı uyarıyoruz. Kendi kendimize yardımcı olmaya çalışıyoruz. Biz alıştık artık. Eşyaları kurumadan bir kez daha ıslanıyor. Önce kapının önündeki suları temizledik. Şimdi de evin içindekileri tahliye etmeye çalışıyoruz. Bu dereye artık çözüm bulunsun" diye konuştu.'HER YAĞMURDA SABAHA KADAR BEKLİYORUZ'Dereye çözüm bulunması gerektiğini söyleyen Zehra Özcan ise "Her yağmurda sabaha kadar bekçiyiz. Dere taşıyor ve çamurlu sular evlerimizin içine doluyor. Bıktık artık. Buna artık bir çözüm bulunsun. Bu dereye ne yapılıyorsa yapılsın. Her yağmurda sabaha kadar beklemekten sıkıldık" dedi. DHA

Türkiye'de vatandaşlar sonunda dolar satmaya başladımı?

TCMB verilerine göre geçen hafta yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatları 2,1 milyar dolar azaldı. Bu son 10 aydır görülen en keskin düşüş. Bu durum, Türkiye'de dolarizasyonun tersine çevrilmesi açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Ancak kimi ekonomistler ters dolarizasyonun başladığını söylemek için erken olduğunu vurguluyor.Habere Gitmek için Tıklayın

Bursa'da vinceçarpan TIR devrildi; 1ölü

Bursa'da vince çarpan TIR devrildi; 1 ölü Bursa’da aşırı hız nedeniyle sürücüsünün kontrolünden çıkan TIR, aynı istikamette seyreden vince çarptı. Çarpışmanın etkisiyle yaklaşık 20 metre savrulan TIR bariyerlere çarparak devrildi. İtfaiye ekipleri hurdaya dönen TIR’da sıkışan sürücü Celil Candan’ın cansız bedenini yaklaşık 2 saatlik çalışmanın ardından çıkardı. Olay, saat 23.30 sıralarında Gürsu ilçesi, Bursa Çevre Yolu’nda meydana geldi. Bursa’dan Eskişehir istikametine seyir halinde olan Celil Candan idaresindeki 16 YZ 974 plakalı kum yüklü TIR, iddiaya göre aşırı hız nedeniyle kontrolden çıktı. Sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği TIR aynı istikamette seyreden İbrahim Halil Karar yönetimindeki 14 EV 741 plakalı trafo yüklü vince çarptı. Çarpışmanın etkisiyle yaklaşık 20 metre savrulan TIR bariyerlere çarparak yan yatarken, kontrolden çıkan vinç ise refüje çarparak karşı yola geçti. Sürücü Celil Candan, kazanın ardından yan yatarak hurdaya dönen TIR’da sıkıştı. TIR'ın dorsesindeki kumun yola saçılması nedeniyle karayolu kısmen ulaşıma kapandı.İhbar üzerine olay yerine çok sayıda itfaiye, sağlık, polis ve jandarma ekibi sevk edildi. İtfaiye ekipleri hurdaya dönen TIR’da sıkışan Celal Candan’a ulaşmak için yoğun çaba sarf ederken, polis ve jandarma ekipleri olası başka bir kaza ihtimaline karşı çevrede geniş güvenlik önlemi aldı. Kaza nedeniyle Bursa Çevre Yolu, Ankara istikametinde trafik tek şeritten kontrollü şekilde sağlandı. İtfaiye ekiplerinin 2 saat süren çalışmasının ardından ulaşılan Celil Candan’ın hayatını kaybettiği tesit edildi.Kaza nedeniyle bir süre ulaşıma kapanan Bursa Çevre Yolu, TIR'ın çekilmesi ve yolun temizlenmesinin ardından trafik akışı normale döndü. Jandarma kazayla ilgili soruşturma başlattı. DHA

Çeşme'deki hortum Türkiye için ne kadar yeni

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Çeşme'deki hortum Türkiye için ne kadar yeni Çeşme'de bu akşam saatlerinde gerçekleşen hortum felaketi çok sayıda yurttaşın yaralanmasına ve hasara sebep oldu. Peki hortumlar Türkiye için ne kadar yeni? Türkiye'de daha önce hortum olayları oldu mu? Deprem, sel, heyelan, çığ gibi doğal afetlere alışkın olan Türkiye'de, seyrek de olsa tropikal iklim kuşağı atmosferinin etkisinden dolayı hortumlar görülebiliyor. Son olarak bu akşam saatlerinde Çeşme'de hortum oldu. Daha önce de Konya, Alanya, Diyarbakır, Adana, Balıkesir ve Şile'de hortum görüldü.Meteoroloji uzmanları, hortumların (tornado) önceden kestirilemediğini belirtiyor.Hortum olaylarının Türkiye'de artmasını uzmanlar iklim değşikliğine bağlıyorlar. Uzmanlara göre iklim değişikliği bu hızla devam ederse ve önlemler alınmazsa can ve mal kayıplı hortumlar yaşabiliriz.TÜRKİYE'DE İLK GÖZLEMLENEN HORTUM OLAYI YİNE ÇEŞME'DE YAŞANMIŞAnadolu Haber Ajansına konuşan Newcastle Üniversitesi araştırmacısı, atmosfer bilimci Dr. Abdullah Kahraman, farkına varılamayan çok sayıda hortum hadisesi olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:"Yerel basın ve tarihi kayıtlara baktığımızda hortumların bir kısmına rastlıyoruz. Ne olursa olsun elimizdeki gözlem kayıtları eksik. 2009 yılında doktoraya başladıktan sonra sistematik olarak Türkiye'de gerçekleşmiş olan bütün hortumları kayıt altına alıyorum. Türkiye'de bugüne kadar gerçekleşmiş 700 küsür hortumu tespit ederek kayıt altına aldık. Bunların ilki de 1818 yılında Çeşme'deki hortuma kadar gidiyor. Biliyorsunuz ki eski kayıtlar çok fazla değil. Nüfusun az olması ve hortuma tanık edebilecek insan sayısı o dönemlerde az. İkincisi Türkiye'de 20 yıl öncesine kadar hortumlar 'Burada olmaz.' denilen cinsten hadiseler. Ancak hortum bizim yabancı olduğumuz bir hadise değil. Ayrıca bazı hortumlar da fırtına, kasırga şeklinde kayıtlara geçmiş. Ama sonuç itibarıyla hortum sadece Türkiye'de değil, orta enlemlerde nadir de olsa görülen bir olay."TEKONOLOJİK GELİŞMELER KAYITLARIN TUTULMASINI KOLAYLAŞTIRDIHortumların Avrupa'nın da kaderi olduğunu anlatan Kahraman, Avrupalıların hortumu bir dönem "ABD'deki olaylar" olarak gördüğünü ifade etti.Abdullah Kahraman, son yıllarda internetin ve akıllı telefonların artmasıyla birlikte çok daha fazla veriye ulaşılabildiğini aktararak, şu bilgileri verdi:"Şimdi anında İstanbul'daki hortumu görebiliyoruz. Bu daha önce hiç mümkün değildi. Ancak bir gazete kupürü, eski bir dergiden görülebiliyordu bu tür hadiseler. Biz bunların hepsini bir araya getirip güvenirlik derecesine göre sınıflandırıp istatistiğini çıkartıyoruz. Son 5 yılda İstanbul ve Kocaeli sınırları içerisinde 13 hortum kaydımız var. Bu hortumlar birden fazla mekanizmayla oluşuyor. Türkiye tarihinde en ölümlü hortum kaydı 1930 yılında Edirne'de kaydedildi. O hortumda 20 kişi hayatını kaybetti. Hortumlar Marmara ve Karadeniz'de yaz ve sonbaharda, Ege ve Akdeniz kıyılarında daha çok kış aylarında, iç ve doğu kesimlerde ise mayıs ile haziran dönemlerinde görülüyor." cumhuriyet.com.tr

Ekonomik nedenler yüzünden 1,5 yaşındakiçocuğunu komşuya bırakıp intihar edençiftin ardından AKP'ye tepki yağdı

Ekonomik nedenler yüzünden 1,5 yaşındaki çocuğunu komşuya bırakıp intihar eden çiftin ardından AKP'ye tepki yağdı İstanbul Zeytinburnu'nda henüz 1,5 yaşlarında bir çocukları bulunan genç anne ve babanın çocuklarını komşuya bırakarak intihar ettiği bildirildi. İntiharın ekonomik sebepler olduğu öğrenilirken iktidara tepki yağdı. İstanbul Zeytinburnu'nda henüz 1,5 yaşlarında bir çocukları bulunan genç anne ve babanın çocuklarını komşuya bırakarak intihar ettiği bildirildi. İntiharın ekonomik sebepler olduğu öğrenilirken iktidara tepki yağdı. Çocuğa komşuları sahip çıkarken anne ve baba toprağa verilmek üzere memleketleri Batman'a uğurlandı. Zeytinburnu'nda oturan Elvan Demir, dün akşam saatlerinde ablasına uğrayarak, eşi Enver Demir'in rahatsız olduğunu, bu nedenle hastaneye gideceklerini söyleyerek 1,5 yaşındaki kızını emanet etti. Ancak gecenin ilerleyen saatlerine rağmen kız kardeşinden haber alamayan ve telefonlarına cevap alamayan ablası, ağlamaya başlayan çocuğu da yanına alarak kardeşinin evine gitti. Ancak kapı açılmadı. Çocuğu komşulara bırakarak arayışını sürdüren aile, ev sahibinden aldıkları anahtarla eve girdiklerinde çifti ölü halde buldu. Türkiye’deki sarsıcı gerçekleri ortaya koyan acı olayın basında yer bulmasının ardından siyasilerden ve yurttaşlardan iktidara tepki yağdı.İşte tepkilerden bazıları:/Archive/2021/2/12/012541232-faik.png/Archive/2021/2/12/012540950-alpay.png/Archive/2021/2/12/012542185-screenshot2.png/Archive/2021/2/12/012542700-cano.png/Archive/2021/2/12/012543216-gamze.png cumhuriyet.com.tr

Sergen Yalçın'dan 'Beşiktaşşanssız' açıklaması

Sergen Yalçın'dan 'Beşiktaş şanssız' açıklaması Takım üzerinde bir şansızlık olduğunu ifade eden Sergen Yalçın, ''Bir şanssızlık var. Her oynadığımız maçta bir tür şanssızlıklar yaşıyoruz. Ya 10 kişi kalıyoruz ya inanılmaz pozisyonlar harcıyoruz" dedi. Ziraat Türkiye Kupası çeyrek final karşılaşmasında Beşiktaş, deplasmanda İttifak Holding Konyaspor'u, normal süresi ve uzatma dakikaları 1-1 biten maçın sonunda penaltı atışlarıyla toplamda 4-3 mağlup ederek yarı finale yükseldi.  Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın, çeyrek finale yakışan bir maç olduğunu belirterek, şunları söyledi: "120 dakikalık, çeyrek finale yakışacak zorlu bir mücadele oldu. İki taraf oyuncularını da tebrik ediyorum. Çok mücadele ettiler, çok koştular. Böyle bir maç trafiğinde, bu kadar arka arkaya maçların oynandığı bir trafikte yine sahadaki bütün oyuncular çok iyi mücadele ettiler. Tamamen 120 dakikalık bölümde bizim kontrolümüzde geçen birçok gol pozisyonuna girip atamadığımız, ürettiğimiz ama sonuçlandıramadığımız bir müsabaka oldu bizim için. Çok daha erken bitirmemiz gerekirdi. Çünkü çok net pozisyonlar vardı. Ama bazen sonuçlandıramıyorsunuz. Bunu daha önce bir iki maçta daha yaşadık.''Takım üzerinde bir şansızlık olduğunu ifade eden Sergen Yalçın, ''Bir şanssızlık var. Her oynadığımız maçta bir tür şanssızlıklar yaşıyoruz. Ya 10 kişi kalıyoruz ya inanılmaz pozisyonlar harcıyoruz. Bunu bir an evvel sonlandırmamız lazım. Çünkü çok zor bir periyot bizi bekliyor. Ligin devamında 17 lig maçı var. 1 tane de kupa dersek, 18 maç oynayacağız. Nisan ayında, mayıs ayında, 1,5 ayda 15'e yakın maç var. Tekrar böyle bir periyot devam edecek o bölümde. İnşallah o bölüme sakatsız, tam kadro bir şekilde gireriz. Şu an da tek temennim bu'' diye konuştu. DHA

Vitrindekiler...

Vitrindekiler... Cumhuriyet Kitap'tan, çeşitli alanlardan yayımlanmış kitaplara ilişkin yetkin bir seçki... /Archive/2021/2/12/003509730-ic1.jpgAh Tutku Beni Öldürür müsün / Cahide Tutku / Kafka Kitap / 336 s.Köklü ve zengin bir aile olan Mabeyinoğulları'nın Ortaköy'deki apartmanı bir süredir esrarlı olayların merkezidir: Dedenin ölümü ve aile fertlerinin geçirdiği gizemli bir kazadan sonra apartmandaki kiracılar bu tekinsiz binayı terk edip gitmiştir. Yine de Mabeyinoğulları'nın bahçe katındaki dairesine farklı amaçlar için girip çıkanlar kendilerini ailenin etrafını saran gizemden kurtaramazlar. Dedikoduların, maddi hırslarının ve tutkularının peşine düşen iki genç adam, "perili" evin davetli ya da davetsiz misafiri olarak kendilerini tuhaf, ürpertici olayların ortasında bulurlar. Cahide Birgül romanında insan ruhunun en karanlık köşelerine iniyor./Archive/2021/2/12/003523652-ic2.jpgKaçış Rampası / Halil Yörükoğlu / Sel Yay. / 79 s.Başkalarının fotoğraflarında kendi öyküsünü arayan yaşlı adam, yıllarca eliyle tuttuğu balıkların âhına uğrayan balıkçı, yaşarken ölüm ilanını veren yaslı baba. Garsonlar, berberler, taksi şoförleri, plazalarda ya da derme çatma batakhanelerde ömür tüketenler... Halil Yörükoğlu farklı dünyalardan seçtiği karakterleri bir tüy hafifliğinde ağırlıyor öykülerinde. Günlük yaşamın görünmez parmaklıkları arasına sıkışmış olan insanı, sesini hiç yükseltmeden, bir o kadar da incelikli ve dokunaklı resmediyor. Çünkü yazarın dediği gibi, ecel çayı akıp giderken zaman geçiyor ve kâinat boşluk kaldırmıyor./Archive/2021/2/12/003536668-ic3.jpgDefne Ağacını Budamak / Metin Savaş / Çolpan Kitap / 156 s.Metin Savaş, Defne Ağacını Budamak’ta, sanatın vazgeçilmez kaynaklarından mitolojiye yoğunlaşarak edebiyat eserlerinde mitosların farklı biçimlerde belirişini bir romancı dikkatiyle değerlendiriyor. Tarih öncesi akıldan başlayarak göstergelere, arketiplere, edebiyat ve zaman ilişkisine, millî roman ve evrensel roman sorununa, sanatın psikolojik ve sosyolojik zeminine bakıyor ve edebiyatın alt metinleri arasında teolojinin ve ideolojinin izlerini sürüyor. Mitik anlatılardan senaryoya kadar sanatın bütüncüllüğünü vurguluyor./Archive/2021/2/12/003559449-ic4.jpgOrtadoğu Çıkmazında Türkiye / Derlene: Şenol Çarık / Halk Kitabevi / 264 s.Tarih boyu özellikle de Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana çatışmaların, paylaşım kavgalarının, emperyalist müdahalelerin yaşandığı Ortadoğu coğrafyasında bugün neler oluyor? Bölgedeki gelişmeler Türkiye’yi nasıl etkiliyor? Ortadoğu istikrara kavuşur mu? Türkiye dış politikada ve Ortadoğu’daki ilişkilerde neler yapmalı? Alanlarında uzman diplomatlar, bilim insanları, yazarlar, gazeteciler, araştırmacıların katkı sunduğu; Ortadoğu’yu dünü, bugünü ve yarınıyla anlamak için yazılan kitap, bu ve benzeri birçok soruya yanıt arıyor. Makalelerde, Türkiye’nin Suriye, Irak, İran, Libya, Mısır başta olmak üzere bölgedeki politikaları, İranlı General Süleymani Suikastı gibi güncel gelişmeler yansıtılırken, tarihsel arka plan da ortaya konuluyor./Archive/2021/2/12/003612167-ic5.jpgAugustus / John Williams / Çev.: Özlem Yüksel / Yapı Kredi Yay. / 296 s.John Williams, son romanı Augustus’ta; Roma İmparatorluğu’nun kurucusu Octavius Sezar, namı diğer Augustus’un gençlikten yaşlılığa uzanan hikâyesini mektuplar ve başka belgeler aracılığıyla anlatıyor. Karakter çeşitliliği ve gündelik yaşam ilişkin ayrıntılarıyla Antik Dünya’nın ayrıntılı bir portresini çiziyor. Augustus sadece dünya imparatorunun değil, Roma’yı Roma yapan herkesin, sürgün devlet adamlarının ve komplocuların, askerlerin ve şairlerin, kölelerin ve kadınların da hikâyesi./Archive/2021/2/12/003626761-ic6.jpgİnsanlık Deneyi / Erbuğ Kaya / Doğan Kitap / 160 s.Ayrıcalıklı site hayatından kaçıp hurdalıkta bir otobüste benzersiz dostluklar kuran beş çocuk geleceği tamamıyla değiştireceklerinden habersizdi… Üniversitede yolları ayrılan dostlardan Bekir ile Cengiz dünyada duyguları olan ilk yapay zekâyı, Havva’yı geliştirecekler, yaratma coşkusunun ardından yaşananlar hem beş arkadaşı hem dünyayı bambaşka bir yere sürükleyecekti… Erbuğ Kaya heyecanlı bir gelecek kurgusu içinde, dostluğu, aşkı, yaratıcılığı, insan olmanın anlamını sorguluyor./Archive/2021/2/12/003641308-ic7.jpgBüyük Selçuklu İmparatorluğu / A.C.S. Peacock / Çev.: Özkan Akpınar / İletişim Yay. / 383 s.Peacock, Ortadoğu ve Orta Asya’da, 11. ve 12. yüzyıllarda hüküm süren Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun demografik yapısını, veraset sistemini, Selçukluların yalnızca İslâm’la değil, diğer dinlerle de olan ilişkisini ve tebaasındaki gayrimüslimlere yaklaşımını, izlediği toplumsal ve politik yolu ve benimsediği bozkır geleneğini ortaya koyuyor. Kendileri de göçebe olan Selçukluların, bir “devlet” olarak göçebelere yönelik politikasını, onlarla karşılıklı ilişkilerini, imparatorluğun komşu devletleri nasıl etkilediğini ve devlet yönetiminde sultanlarla halifeler, vezirler, fıkıh bilginleri arasındaki rekabeti ve çekişmeyi aktarıyor./Archive/2021/2/12/003701807-ic8.jpgKorku ve Titreme / Gulam Hüseyin Sâedi / Çev.: Siyaveş Azeri / Everest Yay. / 160 s.Korku ve Titreme, geçimini denizle ve balık avlayarak sağlayan köylülerin, yoksullukla ve açlıkla sınandığında her türlü kötülüğü, gaddarlığı yapabilecek, değerlerini kolayca unutabilecek insanların panoramasını çiziyor. Sâedi’nin parça parça kurduğu bileşik öykülerden oluşturduğu belgesel atmosferli bir roman. Yabancılaşmanın o soğuk ateşi ve hurafelerin katlanılması güç yaptırımları yer yer tüyler ürpertirken karakterlerin basit ve gündelik kaygıları da bir o kadar tebessüm ettiriyor./Archive/2021/2/12/003715807-ic9.jpgİstasyon / Birgül Oğuz / Metis Yay. / 112 s.Birgül Oğuz’dan yalnızlık, güven ve arkadaşlık üzerine uzun bir hikâye. “Şimdi ormanda bir patikada dalgın yürürken aniden ağaçların, boyumu aşan yabani otların arasına dalıp koşmaya başlamışım gibi hissediyordum. Tren hızlandıkça bir sevinç dalgası yükseliyordu içimde. Ama her an daha da kararan bir ormanda dikenli bitkilerin, böceklerin, gececillerin arasına fütursuz dalışımın ödeyemeyeceğim bir bedeli olduğu duygusuna da kapılıyordum. Davranışımın kaynağına belirsiz bir gelecekte varacağımı seziyordum.”/Archive/2021/2/12/003729620-ic10.jpgUygarlığın Ayak İzleri - Krallar ve Tanrılar / Celil Sadık / Epsilon Yay. / 240 s.Celil Sadık, serinin ikinci kitabında tarihi birkaç bin yıl geriye sararak mitler ve masallardan yapılma bir labirenti adımlıyor. Mısır’ın altın kumları arasına gizlenen ölümsüz krallardan, Antik Yunan tanrılarının şaşırtıcı öykülerinden ve asırlardır ayakta duran bir kilisenin gizeminden söz ederken uygarlık tarihinin en görkemli yapıtlarını da gözler önüne seriyor. Cumhuriyet Kitap Eki

‘Deli Tarla’... Adnan Binyazar'ın yazısı...

‘Deli Tarla’... Adnan Binyazar'ın yazısı... Şiir, roman, öykü, deneme türlerinde konu-biçim-üslup bileşkesi birbirinin içinde gelişir. Yazıyı beğeni düzeyine erdiren, yazarın dil becerisidir. Jean-Paul Sartre, yazılanı değil, onun nasıl yazıldığını önemser. Yazar, dilinin anlam alanını genişleten kendi buluşu sözcüklerle sağlar nasıllığı. /Archive/2021/2/12/002947515-ic1.jpg KURGUŞermin Yaşar, 1982’de Berlin’de doğmuş, sonra Türkiye’ye dönmüş. Üniversite’de Türk Dili ve Edebiyatı öğrenimi görmüş, bu alanda lisanslı. Reklam sektöründe çalışmış, yazmaya çocuk kitaplarıyla başlamış. Onu Deli Tarla¹ adlı öykü kitabıyla tanıdım.Son iki yıldır, Koronavirüs yayılımından dolayı yurt dışında bulunduğumdan, Yaşar’ın Tarihi Hoşça Kal Lokantası, Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu, Gelirken Ekmek Al kitaplarını okuyamadımsa da adlarından, onların da yaşadıklarından izlenimlerle beslendiğini az çok kestirebiliyorum. Yaşar’ın öykü dünyasına yönelmem şimdilik Deli Tarla’yla sınırlı kalacak.Bu veriler Deli Tarla’yı özünden kavramaya yetmezse de yazarı yaratıcı duyumsama, derin algılama, kullandığı her sözcüğü üslubunun bir parçası kılan anlatımıyla tanımamda ipucu olacağını sanıyorum./Archive/2021/2/12/003038405-ic2.jpgDUYUMSAMALARAşağıdaki şu iki alıntı, bir köşeye çekilip çevresini gözlemlerle algılayan, gördüklerinin ayrıntılarını anlık duyumsamalarla anlatıma dönüştüren Şermin Yaşar’ın yazınsal dünyasını yansıtıyor:“Bir röportajda okumuştum. Kanser hastası bir anne, ölümünü beklerken, kendi eşarp, şal ve kıyafetlerini kesip birleştirerek bir battaniye dikmişti çocuklarına. Böyleydi sanırım. Ya aklımda bu kadarı kalmış ya okuduklarım kalbimi böyle dağlamış. Daha fazlasını anımsamıyorum.Battaniyeyi görmedim, ama zihnimde böyle rengârenk, küçük küçük karelerden oluşan yamalı, çok da muntazam olmayan, her dikişi ağlayan bir battaniye canlandı.Düşününce gözümün önüne hep o görüntü geliyor. Lise yıllarımda ezberlediğim bir Abbas Sayar şiiri okuyorum o görüntünün üzerine:‘İç acılarıyla ördüğüm hırkanın söküldü kolları ve üç satırlık hikâyem kaldı.’ (...)Çocukların sözlerinden hayali bir battaniye hazırlayın kendinize. İster küçük küçük karelerden ister çiçekli motiflerden. Her bir anının, her küçük güzelliğin, her tatlı sözün en güzel yerlerini birbirine tutturun.Benimki uzun olsun istiyorum, kocaman olsun, gün gelip sarınmak istediğimde bütün özlemlerimi örtsün istiyorum.” (30 Eylül 2017)“Çocuklar yatmaya hazırlanırken ‘Yer yatağı yapayım mı salona, beraber uyuyun,’ dedim. O nasıl bir zıplamak, nasıl sevinmektir... Taşıdık yatağı, serdik... (...) Dışarıda yağmur yağıyor. Çok yağıyor. Çay koydum. Oturdum, izliyorum. Bunun dünyanın en güzel, en eşsiz, en değerli tablosu olduğuna yemin edebilirim. Ve eminim ki bütün çocuklu evlerde bu tablonun röprodüksiyonu var. Ne şanslıyız, şu anları al; duvara as, ömrünce aynı hazla bak...” (28 Kasım 2018)Şermin Yaşar’ı kendi dünyasında dolaşıma yönelttiği bu iç izlenimler, Albert Camus’nün şu değerlendirmesini çağrıştırıyor: “Bir insanın yapıtları, çoğu kez, onun özlediği, heveslendiği şeylerin öyküsüdür. Oysa hiçbir insan, hiçbir zaman, kendini olduğu gibi anlatamaz."Camus birbiriyle çelişir gibi görünen bir gerçeğe parmak basıyor. Şermin Yaşar’ın öyküleri gerek kurgusu gerek devingen anlatımıyla Camus’yü doğruluyor./Archive/2021/2/12/003126014-ic3.jpgÖYKÜSEL OLUŞUMŞermin Yaşar’ın öykülerinde kurguya gerçek birbiriyle iç içe gelişiyor. Onun anlatı dünyasında üslup sürekli, akışkan, canlıdır. Yalnızca dışsal değil, içsel oluşumuyla da gerçeklere dayanan “Deli Tarla” öyküsünün ana konusu insan ilişkilerini irdeleme yolunda gelişiyor.Öyküleme, hemen her evin sorunu olan ölüm sonrası mal mülk bölüşümü çevresinde döneniyor. Bölüşenler birbirlerine çok saygılı görünmeyi de biliyorlar, iç hesaplarını gizlemeyi de. Görünüşte, büyüğünden küçüğüne en adil bir paylaşımı gerçekleştiriyorlar.Öykünün temeline oturan deli tarlayı üstlenmeyi kimse canı gönülden istemiyor. İsteme bir yana, dışa vurmadıkları tutumlarıyla, belli etmeden yan bile çiziyorlar. Sonunda öykü anlatıcısına kalan deli tarlanın sır gibi görünen gerçeğinde düğümleniyor konu.Şiir, roman, öykü, deneme türlerinde konu-biçim-üslup bileşkesi, birbirinin içinde gelişir. Yazıyı beğeni düzeyine erdiren, yazarın dil becerisidir. Jean-Paul Sartre, yazılanı değil, onun nasıl yazıldığını önemser. Yazar, dilinin anlam alanını genişleten kendi buluşu sözcükler sağlar nasıllığı.Şiir, roman, öykü, yazınsal türlerde anlatı yoğunluğunu dilin anlam alanlarını sınırın dışına taşıranlar başarmıştır. Bu bağlamda, okuyanı birden iç dünyasıyla yüzleştiriveren yalın bir dil düzeyini tutturan yazar azdır.Deli Tarla’nın yazınsal değeri, kitabın kapağına yerleştirilen bestseller türü kitaplarda yuvarlak içine alınan İlk baskı 50.000 adet reklamından değil; Şermin Yaşar’ın, cümlelerindeki yalın betimlemelerine yansıyan yaratım ürünü dilsel beğenisinden geliyor:“Ben mahsulünden, bereketinden değil, güzelliğinden ötürü istedim dere boyundaki tarlayı. Çocukken tepsi gibi ayçiçekleri olurdu tarlada. Sapsarı... O çekirdekleri çiçeklerin üzerindeyken yemeyi çok severdim. Hâlâ da severim. Her gece papağan gibi bir poşet çekirdek yiyorum, göbek aldı başını gitti. ““O, hayvanların peşinde genç kız gibi koşan kadın gitti, yerine bir nine geldi. Sonra bir gece uyudu, uyanamayıverdi.”Deli Tarla öyküleri, yazacağı iyi romanların yolunu açıyor Şermin Yaşar’a.¹ Deli Tarla / Şermin Yaşar / Doğan Egmont Yayınları / 190 s. / 2020. Adnan Binyazar / Cumhuriyet Kitap Eki




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter