Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Sunday, 11.09.2025, 02:29 PM (GMT)

News - Haberler

Instagram’a silinen fotoğraflarıkurtarmaözelliği geldi

Instagram’a silinen fotoğrafları kurtarma özelliği geldi Sosyal medya platformu Instagram'a çeşitli nedenlerle silinmiş gönderilerinizi 30 gün süreyle kurtarmanızı sağlayan yeni bir özellik geldi. Facebook'un sahibi olduğu en çok kullanılan sosyal medya platformlarından biri olan Instagram, yeni bir özelliğini kullanıma sundu. Geçtiğimiz günlerde web sürümü için yeni bir tasarım yayınlayan platform, şimdi de "Yakın zaman önce silinenler" isimli bir özellik getirdi. Platforma gelen bu yeni özellikle birlikte, uygulamada 30 gün öncesine kadar silinen post, hikaye gibi paylaşımlar kurtarılabilecek. Bu özelliğin getirilmesinin ardındaki en büyük nedenin hack saldırıları olduğunu açıklayan Instagram, siz silseniz dahi tüm paylaşımlarını 30 gün boyunca sunucularında tutmaya devam edecek. Kullanıcılar eğer gönderilerini kalıcı olarak silmek isterlerse kısa mesaj veya e-posta ile hesap sahibi olduklarını onaylamak durumunda kalacaklar.HİKAYELER 24 SAAT KALACAKSilinen öğeler klasörde 30 gün kalacak ancak normalde de 24 saat boyunca görünür olan Hikaye paylaşımları, silindikten sonra kalıcı olarak gitmeden önce 30 gün yerine 24 saat boyunca klasörde kalacak.Son güncellemeyle gelen özelliğe, Ayarlar > Hesap > Son Silinmiş’e tıklayarak ulaşılabilecek. cumhuriyet.com.tr

Angelina Jolie, Winston Churchill'in tablosunu satışaçıkardı

Angelina Jolie, Winston Churchill'in tablosunu satışa çıkardı Amerikalı oyuncu Angelina Jolie, Winston Churchill'in yaptığı "Tower of the Koutoubia Mosque" adlı tabloyu satışa çıkardı. /Archive/2021/2/3/122440920-aj.jpgAngelina Jolie, dün eski İngiltere Başbakanı Winston Churchill’in İkinci Dünya Savaşı sırasında yaptığı ve kendi koleksiyonunda bulunan tek tablosunu satışa sunduğunu açıkladı.NTV'nin aktardığı habere göre, Tower of the Koutoubia Mosque isimli tablo, İngiltere’deki Christie’s Müzayede Evi’nin 1 Mart tarihinde gerçekleşecek akşam satışında açık artırmaya çıkacak.POLITICAL AND HOLLYWOOD HISTORY: Angelina Jolie is auctioning off a painting by Winston Churchill, that he gave to Franklin D. Roosevelt as a gift.Full story by @JillLawless: https://t.co/oxKOTyQMqB pic.twitter.com/DlWRpXZFlo— AP Entertainment (@APEntertainment) February 1, 2021Müzayede evi yetkililerine göre Churchill, 1943 yılında Kazablanka Konferansı sonrasında bu tabloyu yapmış ve ABD eski başkanı Franklin D. Roosevelt’e hediye etmiş.Eski başkanın ölümünün ardından ise tablo, oğlu Elliot Roosevelt’e, 2011’de New Orleans’taki satıştan sonra da Angelina Jolie’ye geçti.Müzayede evi yetkilileri, tablonun 1.5 milyon ile 2.5 milyon sterlin arasında alıcı bulacağını tahmin ediyor. cumhuriyet.com.tr

MHP'den Boğaziçi açıklaması: CHP'yi hedef aldı

MHP'den Boğaziçi açıklaması: CHP'yi hedef aldı MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki eylemler üzerinden CHP ve HDP'yi hedef aldı. Yalçın, "CHP'nin başı Kılıçdaroğlu'nun "Demokratik yollardan iktidar olamayacağını gören CHP, kurguladığı zillet ittifakının HDP kolunu koz olarak eylem sahasına sürdü. 2 Eylül 1980 öncesine özenen dangalak eylemciler arasında, bırakın Boğaziçilileri, üniversite öğrencisi bile yok!" dedi. AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü'ne AKP'li Melih Bulu'yu atamasına yönelik tepkiler sürüyor. Boğaziçi Üniversitesi'nde akademisyenlere ve öğrencilere destek amacıyla İstanbul'da, Ankara'da ve İzmir'de destek amacıyla eylemler yapıldı, eylemciler polisin sert müdahaleleriyle gözaltına alındı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki eylemler üzerinden CHP'yi hedef aldı. Yalçın, Twitter üzerinden yaptığı paylaşımla Boğaziçi'ne destek eylemlerinin 'CHP destekli marksist terör' eylemi olduğunu öne sürerek şunları söyledi: "Sokaklardaki CHP destekli Marksist terör, bir kez daha çirkin yüzünü gösterdi. Demokratik yollardan iktidar olamayacağını gören CHP, kurguladığı zillet ittifakının HDP kolunu koz olarak eylem sahasına sürdü.CHP'nin başı Kılıçdaroğlu'nun "Evlatlarım!" dediği PKK militanları, Boğaziçi Üniversitesini ve İstanbul sokaklarını terörize etme yarışına girdi. 12 Eylül 1980 öncesine özenen dangalak eylemciler arasında, bırakın Boğaziçilileri, üniversite öğrencisi bile yok!Kılıçdaroğlu'nun "militan" evlatlarının sahadaki destekçileri de fedakâr Türk polisine el kaldıran elleri kırılası HDP/PKK milletvekilleri. Polisimize uzanan mülevves kolları milletimiz tereddüt etmeden koparır!"/Archive/2021/2/3/115341295-screenshot1.jpg cumhuriyet.com.tr

WHO heyeti, komplo teorilerinin odağındaki Wuhan Viroloji Laboratuvarı'nda

WHO heyeti, komplo teorilerinin odağındaki Wuhan Viroloji Laboratuvarı'nda Dünya genelinde iki milyondan fazla insanın ölümüne neden olan koronavirüs salgınının nasıl başladığına dair ipuçları bulmak için Çin'e giden Dünya Sağlık Örgütü (WHO) uzmanları, bugün komplo teorilerinin odağındaki Wuhan Viroloji Enstitüsü'ne gitti. Heyet üyelerinden Peter Daszak, "Çok yapıcı bir gün gün olmasını bekliyorum. Anahtar konumdaki kişilerle konuşacağız, sorulması gereken önemli sorunları soracağız" dedi.Eski ABD Başkanı Donald Trump ve eski Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, virüsün 2019'un sonlarında bu laboratuvardan sızdığını öne sürmüştü.Birçok bilim insanı bu tezi reddediyor. Ancak bazı uzmanlar, hayvanlardan alınan ve insanlara geçme olasılığı incelenen bir virüsün laboratuvar çalışanlarından birine bulaşmış olabileceğini ve hastalığın bu şekilde yayılmış olabileceğini söylüyor.Bazı bilim insanları Çin'den, laboratuvarda üzerinde çalışılan tüm koronavirüs örnekleriyle ilgili verileri açıklamasını istemişti. Çin'den şimdiye kadar bu çağrıya yanıt gelmedi.Yarasa araştırmaları2003'te 700 kişinin ölümüne neden SARS hastalığını bulan ve bu hastalığın kaynağı olabileceği söylenen yarasalar üzerinde çalışmalar yapan Wuhan Viroloji Labarotuvarı'nın Başkan Yardımcısı Prof. Şi Zhengli, daha önce yeni koronavirüsün yüksek güvenlikli bu laboratuvardan yayıldığı iddialarını reddetmişti.Enstitü yıllardır laboratuvardan 1.600 kilometre uzaklıktaki bir mağarada yaşayan yarasaları inceliyor.2012'de bir bakır madeninde yer alan bu mağaralardaki yarasa dışkılarını temizleyen altı madenci, zatürree benzeri bir solunum yolları hastalığına yakalanmış ve üçü hayatını kaybetmişti.Bu olaydan sonraki üç yıl içinde mağaradan dışkı örnekleri toplandı. Ancak ekip bir bilgilendirme dışında mağaralardan toplanan virüslerle ilgili hiçbir makale yayımlamadı.Prof. Şi Zhengli, Haziran'da bir Amerikan bilim dergisine yaptığı açıklamada başlangıçta virüsün laboratuvarlarından yayılmış olabileceği konusunda çok endişe ettiğini ve günlerce uykusuz kaldığını söylemişti.Şi daha sonraki araştırmalarında laboratuvarlarındaki hiçbir gen dizilimin koronavirüsün gen dizilimiyle eşleşmediğini açıklamış, "Koronavirüsün bizimle ilgisi olmadığına bahse girerim" demişti. BBC Türkçe

Göz tansiyonu ilacına tavan fiyat belirlendi, 120 lira eködemeçıktı

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Göz tansiyonu ilacına tavan fiyat belirlendi, 120 lira ek ödeme çıktı SGK Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu aldığı kararla, göz tansiyonu hastalığı için kullanılan bir ilaçta tavan fiyat belirledi. Geri ödeme listesinde olmasına karşın ilaç için yurttaşın cebinden ek 120 TL para çıkacak. Konuyu Meclis gündemine taşıyan CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk'un yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, kararla yurttaşın cebinden yapacağı ödemenin arttığını belirterek “Üç ayda altı kutu kullanması gereken hastaların cebinden bu karar nedeniyle tüm ödeme kalemlerine ek olarak 120 lira daha çıkacak” dedi.CHP’li Taşcıer, “2014'ten beri ilaç fiyatları belirlenen referans ülkeler arasından ortalama alınarak hesaplanıyor ve kamu fiyatı belirleniyordu. Ancak Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğ ile bu uygulamanın dikkate alınmaması ifade edilmiş, hiçbir gerekçe ve açıklama getirilmeden bu ilaç için SGK’nin ödeyeceği tavan fiyat belirlenmiş durumda. Bu karar ile kurumun ödeyeceği fiyat, daha önceden belirlenen kamu fiyatının altında kaldı. Ancak ilacın fiyatı değişmiyor. Aradaki farkı da vatandaş ödeyecek! Yani SGK yoksul vatandaşı kör edecek. Yurttaşlar zam yağmurunda hayatta kalmaya çalışırken bir de ilaç ödemesi çıktı karşılarına” dedi.BAKANA SORDUTaşcıer, Selçuk’a şu soruları yöneltti: “Tanımı olmayan bir usul yaratılarak yeni bir uygulamaya gidilmesinin gerekçesi nedir? SGK’nin ilaç geri ödemelerinde zorluk yaşadığı ve geri ödemeleri karşılamasının mümkün olmadığı mı anlaşılmalıdır? Diğer ilaçlar için de tavan fiyat uygulamasına geçilecek midir? Söz konusu ilaç için tebliğde belirtilen fiyat hangi kriterlere göre belirlenmiştir?” Erdem Sevgi

Kabine toplantısında "Aşıtedarikinin sürdürülebilirliğişüphelidir" ifadesi

Kabine toplantısında "Aşı tedarikinin sürdürülebilirliği şüphelidir" ifadesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, geçen hafta koronavirüs aşısına ilişkin açıklamalarına rağmen kabine toplantısında “Dışarıdan aşı tedarikinin sürdürülebilirliği şüphelidir” ifadeleri kullanıldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, geçen hafta koronavirüs aşısına ilişkin “Gelişmiş ülkeler aşı sıkıntısı yaşarken biz aşılarımızı almaya başladık” derken, önceki gün yapılan kabine toplantısının ardından “Dışarıdan aşı tedarikinin sürdürülebilirliği şüphelidir” ifadelerini kullandı.Açıklamaların çelişkili olduğunu belirten İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu, “Şu an elimizdeki aşılar bile yetersiz. Yapılan anlaşmaların da 1 firmayla imzanlandığı görülüyor. Yerli aşı veya Rus aşısının Türkiye’de üretimi gibi şeyler konuşuluyor ama bunların ne zaman hayata geçeceği havada konular. Hıfzısıhha gibi kurumların açılması gündeme gelecek gibi değil” dedi. Yerli aşı çalışmalarına değinen Küçükosmanoğlu, “Erciyes Üniversitesi’nin çalışması var. Ancak yerli aşıların önünde aylar süren bir faz çalışması süreci bulunuyor” dedi. Sarp Sağkal

Cumhurİttifakı‘kırmızıçizgi’olarak sunacağımaddelerle muhalefete‘Tarafınıseç’diyecek

Cumhur İttifakı ‘kırmızı çizgi’ olarak sunacağı maddelerle muhalefete ‘Tarafını seç’ diyecek İktidarını korumak ve güçlendirmek üzere gündeme getirdiği “yeni anayasa” tartışmasının perde arkasında Erdoğan’ın, “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini güçlendirme hamlesi” yatıyor. “Güçlendirilmiş parlamenter sistem” söyleminden “rahatsızlık duyan” iktidar bloku, sahaya anayasanın ilk dört maddesi kozuyla çıkmayı planlıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “ittifak ortağı MHP ile birlikte gerekirse yeni anayasa çalışmalarını başlatacağına” yönelik sözlerinin perde arkasında, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini güçlendirme hamlesi” yatıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki gün yaptığı anayasa değişikliği çıkışı, kulisleri de hareketlendirdi. Cumhuriyet’in edindiği bilgiye göre muhalefetin çeşitli görüşmelerle hızlandırdığı “güçlendirilmiş parlamenter sistem” üzerine çalışmaları, Cumhur İttifakı’nı harekete geçirdi. Erdoğan, yeni anayasa hamlesi ile muhalefetin önüne “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” kozunu koydu. Buna göre Cumhur İttifakı’nın hazırlamayı öngördüğü ve hazırlandıktan sonra muhalefet partilerine de sunulması beklenen yeni anayasa taslağındaki kırmızı çizgi ise anayasanın değiştirilemeyen ilk 4 maddesi olacak. Parlamentodaki anayasa değişikliği çalışmaları sırasında, o dönem HDP’nin “ilk 4 maddeyi tartışmaya açtığına” dikkat çekilirken AKP’nin bu kez MHP ile birlikte parlamentoda grubu bulunan diğer partileri de “anayasanın vazgeçilmez ilk 4 maddesi karşısında kendi yanına çekmek istediği” ifade ediliyor.‘MUHALEFET ARAFTA’Böylece Cumhur İttifakı, başta CHP ve İYİ Parti olmak üzere, parlamentoda bulunan diğer partilere de “Tarafınızı seçin” hamlesi yapmış olacak. Erdoğan, bir süre önce Cumhur İttifakı’nın çatısını genişletmek için parti liderleriyle bir araya gelmişti. Bu kapsamda ilk olarak DSP Genel Başkanı Önder Aksakal ile görüşen Erdoğan, ardından Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü de ziyaret etmişti. Erdoğan’ın “yeni anayasa” çıkışından hemen önce bu ziyaretleri yapmasının perde arkasında da “yeni anayasa için muhalefetin desteğini yanına çekme hamlesinin bulunduğu” ifade ediliyor. Bunun en önemli nedeni ise AKP ve MHP’nin parlamentodaki milletvekili sayısının anayasa değişikliği için yetmemesi. Anayasa değişikliğini referanduma götürmek için Meclis’te en az 360 milletvekilinin oyu gerekiyor. Meclis’te anayasa değişikliği için gereken milletvekili sayısı ise 400. Bu nedenle Cumhur İttifakı, olası bir anayasa değişikliği için “muhalefet partileriyle de uzlaşma zemini” arayacak. Böylece muhalefete “HDP mi, biz mi?” kılıcını da çekmiş olacak. Burada belirleyici partinin CHP ve İYİ Parti olacağına da dikkat çekiliyor. CHP’nin “ittifakın anayasa değişikliğine hayır demesi” karşısında ise iktidar bloku, “Bunun sonucunu 2023’te seçmene açıklamak zorunda kalırlar” sözleriyle değerlendiriyor. “Hayır” çıkışının “muhalefeti seçmen karşısında arafta bırakacağına” da işaret ediliyor. Anasaya değişikliği çalışmalarında ayrıca Bahçeli’nin “HDP’nin kapatılması” çağrısıyla birlikte gündeme gelen “Hazine yardımları ve parti kapatmaları” gibi maddelerin de yer alabileceği savunuluyor. Erdoğan’ın yeni anayasa çıkışının ardında 2023’e giden süreçte “ittifakları yeniden şekillendirme isteğinin de bulunduğu” savunuluyor. Buna göre Cumhur İttifakı, “yeni anayasa çalışmaları için başta İYİ Parti olmak üzere DP, SP, DEVA, Gelecek partilerini ikna edebilirse CHP, ittifaklar dışına itilmiş olacak.” Böylece de Erdoğan’ın daha önce yaptığı “yerli ve milli muhalefet bloku da yeni anayasa hamlesiyle birlikte oluşmuş olacak.”AKP VE MHP’NİN VEKİL SAYISI YETMİYORAKP ve MHP’nin parlamentodaki milletvekili sayısı anayasa değişikliği için yeterli değil. Anayasa değişikliği için Meclis’te en az 360 milletvekilinin oyu gerekiyor. AKP ve MHP’nin şu anda Meclis’teki milletvekili sayısı ise 337. 360 sayısı ise tek başına anayasa değişikliği için yeterli değil. Bu sayı sadece değişikliğin referanduma götürülmesinin yolunu açıyor. Meclis’te anayasa değişikliği için gereken milletvekili sayısı ise 400. Bu nedenle Cumhur İttifakı, olası bir anayasa değişikliği için “muhalefet partileriyle de uzlaşma zemini” arayacak. Bununla birlikte muhalefet partilerinin milletvekili sayıları da anayasa değişikliği için yeterli değil. Bu ise muhalefetin de değişiklik için iktidar cephesiyle “uzlaşması gerektiği” sonucunu doğuruyor. Selda Güneysu

Prof.İbrahim Kaboğlu,‘yeni anayasa’diyen Erdoğan’a‘samimiyet’çağrısında bulundu

Prof. İbrahim Kaboğlu, ‘yeni anayasa’ diyen Erdoğan’a ‘samimiyet’ çağrısında bulundu Anayasa hukukçusu Prof. Kaboğlu, Erdoğan’ın yeni anayasa konusunda içtenliğini göstermesinin önkoşulunun parti liderliğinden çekilmesi olduğunu söyledi. Kaboğlu, “Devlet ve hükümet yetkilerini elde toplayan kişinin; kural koyma yetkisiyle de donatılması, anayasa ve hukuk devleti ile bağdaşmıyor” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, önceki gün düzenlediği basın toplantısında dile getirdiği ‘yeni bir anayasa’ Türkiye’nin yeni gündem konusu oldu. Mevcut anayasanın uygulanmadığı, Anayasa Mahkemesi kararlarının yerel mahkeme tarafından tanınmadığı bir süreçte Erdoğan’ın bu çıkışı dikkat çekti. CHP Milletvekili Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Erdoğan’ın yeni anayasa konusunda içten olduğunu göstermesinin önkoşulunun parti başkanlığından çekilmesi olduğuna vurgu yaptı. Gelecek Partisi İnsan Hakları Başkanı, Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Serap Yazıcı da derhal parlementer sisteme geçilerek hukuk mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiğini belirtti. Anayasanın demokratik hukuk devleti ile bağdaşmayan maddelerinin, 2017 düzenlemeleri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kaboğlu, devlet ve hükümet yetkilerini elde eden ya da toplayan kişinin; sorumluluk ve hesap vermekten bağışık kılınmasının, kural koyma yetkisi ile de donatılmasının, yargı üzerinde geniş yetkilere sahip kılınmasının anayasa ve demokratik hukuk devleti ile bağdaşmadığını aktardı. Parti başkanlığı sisteminin de, anayasaya aykırı olduğuna dikkat çeken Kaboğlu, “Devlet başkanlığını, diğer partilere göre bir üstünlük ve bütün yurttaşların vergilerini bir nüfuz aracı olarak kullanmakta. Öte yandan, Varlık Fonu başkanlığı ile kamu tüzelkişisi olan Türkiye Cumhuriyeti’ni şirketleştirirken, bir özel hukuk tüzel kişisi olan siyasal partiyi devletleştirdi. Mali kaynakların denetimini eline alarak, bir kişi-parti devleti kurdu” diye konuştu. “Cumhurbaşkanı’nın, anayasaya aykırı biçimde parti genel başkanı olarak kaldığı sürece anayasanın üstünlüğünü sağlama olanağı kesinlikle yoktur” diyen Kaboğlu, “Bu nedenle eğer ‘yeni anayasa’ konusunda Cumhurbaşkanı içten ise önkoşul olarak parti başkanlığından çekilmelidir” dedi.‘SAYDAMLIK’ VURGUSU2017 anayasa değişikliği için 10 Aralık 2016 günü TBMM Başkanlığı’na sunulan 21 maddelik değişiklik metninin, “kapalı kapılar ardında” yapılan çalışmaların ürünü olduğunu aktaran Kaboğlu, “Nerede yapıldı ve kimler katıldı? Tutanakları nerede? Hiçbir resmi bilgi ve belge yok. Bu nedenle, Cumhurbaşkanı’nın saydamlık vurgusu eğer bir özeleştiri ise bu bir ilerleme olarak kabul edilebilir. İçerikle ilgili olarak ise demokratik hukuk devletine dönüş iradesinin varlığı ölçüsünde anayasa çıkışı ciddiye alınabilir” diye konuştu.PROF. YAZICI: SORUNLARIN NEDENİ YENİ SİSTEMTürkiye’nin, uzun bir süreden beri iktisadi, siyasi, hukuki, sosyal ve kültürel alanlarda birbiri üzerine eklemlenerek büyüyen ve derinleşen sorunlarla karşı karşıya kaldığını vurgulayan Prof. Dr. Serap Yazıcı, “Bu çok boyutlu sorunların çözülememesindeki en önemli faktör, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemidir. Çünkü bu sistem, yasama, yürütme ve yargı alanlarında Cumhurbaşkanı’na fevkalade geniş yetkiler sunmuştur. Anayasacılık tarihi, devlet fonksiyonlarının farklı organlara sunulması gerektiğini; böylece devlet organlarının birbirlerini frenlenmesi ve dengelemesi gerektiğini göstermektedir. Özellikle yargının siyasal nitelik taşıyan yasama ve yürütme karşısında bağımsız kılınması zorunludur” dedi. Bugün Türkiye’de kuvvetler ayrılığının değil, kuvvetler birliği sisteminin mevcut olduğuna dikkat çeken Yazıcı, “Bu sistem içinde yargı, bağımsızlığını çok büyük ölçüde kaybetmiştir. Bütün bu gerekçelerle Türkiye’nin biriken sorunlarını çözebilmek için kuvvetler birliği esasına dayanan Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini terk etmesi ve parlamenter sisteme geçerek demokratik kurumlarını ve hukuk devleti mekanizmalarını güçlendirmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı. Erdoğan’ın çıkışına da değinen Yazıcı, “Hukukun yerini hukuksuzluğun aldığı; adalet duygularının yok edildiği; nüfusun çok büyük bölümünün açlıkla, işsizlikle ve pandemi tehdidiyle karşı karşıya kaldığı bir ortamda bu sözler, vatandaş yönünden bir umut yaratır mı? Pek emin değilim” dedi. Seyhan Avşar

Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği sanal devriyeden Erdoğan’a hakaretçıktı

Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği sanal devriyeden Erdoğan’a hakaret çıktı 1 Şubat 2018’de kabul edilen ve 8 Mart 2018’de yürürlüğe giren ancak Anayasa Mahkemesi'nin anayasaya aykırı olduğuna karar verdiği, polisin sanal ortamda takip etme yetkisi yani sanal devriye, AYM'nin kararına rağmen uygulandı ve Z.A isimli yurttaşa sanal devriye ile dava açıldı. TBMM’de 1 Şubat 2018’de kabul edilen ve 8 Mart 2018’de yürürlüğe giren yasa değişikliği ile polise sanal ortamda takip etme yetkisi verilmişti. CHP, polise sanal devriye yetkisi de veren bazı yasa maddelerini AYM’ye taşımıştı. AYM, Şubat 2020’de, polisin sanal ortamda işlenen suçlarda internet abonelerine ait kimlik bilgilerine ulaşma ve sanal ortamda araştırma yapma yetkisinin anayasaya aykırı olduğuna karar vermişti. Ancak, bu süreçte yürütülen sanal devriye uygulaması ile Z.A’nın Facebook ve Twitter hesapları incelendi ve 2013-2018 yılları arasındaki paylaşımları derlenerek İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Paylaşımlar nedeniyle yürütülen soruşturma kapsamında Z.A. hakkında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakan olduğu döneme ilişkin paylaşımları nedeniyle “kamu görevlisine hakaret”, cumhurbaşkanlığı dönemine ilişkin paylaşımları nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret suçlaması ile iki ayrı iddianame hazırlandı ve İzmir’de dava açıldı.Dava sonucu Z.A., 1 yıl 7 ay 13 gün hapis cezasına çarptırılırken, hükmün açıklanması geri bırakıldı. Davada mütalaasını sunan savcının ise “Unutmayın. Türk ordusuna, Türk aydınlarına kumpas kurulurken, PKK tanık TSK sanık yapılırken FETÖ’nün ortağı AKP ve Erdoğan’dı” sözlerine ilişkin “Cumhurbaşkanını rencide edici” dediği öğrenildi.‘CMK’YE DE AYKIRI’Ankara Barosu Toplumsal Dava ve Hukuk Araştırmaları Merkezi (TODAM) üyesi Avukat Ebru Beşe, AYM kararlarına mahkemelerin uyması gerektiğini ancak “AYM ve AİHM kararlarının uyulmasına gerek olmadığı ve bunların ikincil kararlar olduğuna” yönelik değerlendirmelerin olduğunu söyledi. Bu nedenle, mahkemelerin, bu kararlara uymak zorunda değillermiş gibi uygulama yollarına gittiğini söyleyen Beşe, “AYM’nin aksi yöndeki kararına rağmen bu yolla elde edilen bir delilin kullanılması, Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası’na (CMK) da aykırı. Kolluk, yasak yolla delil elde etmiş oluyor. Mahkeme de yasak yolla elde edilmiş olmasına rağmen delil kabul ederek bu yönde karar ihdas etmiş oluyor. Normalde dava açılmaması ya da reddedilmesi gerekiyor” dedi.Ankara Barosu Toplumsal Dava ve Hukuk Araştırmaları Merkezi (TODAM) üyesi Avukat Ebru Beşe, AYM kararlarına mahkemelerin uyması gerektiğini ancak “AYM ve AİHM kararlarının uyulmasına gerek olmadığı ve bunların ikincil kararlar olduğuna” yönelik değerlendirmelerin olduğunu söyledi. Bu nedenle, mahkemelerin, bu kararlara uymak zorunda değillermiş gibi uygulama yollarına gittiğini söyleyen Beşe, “AYM’nin aksi yöndeki kararına rağmen bu yolla elde edilen bir delilin kullanılması, Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası’na (CMK) da aykırı. Kolluk, yasak yolla delil elde etmiş oluyor. Mahkeme de yasak yolla elde edilmiş olmasına rağmen delil kabul ederek bu yönde karar ihdas etmiş oluyor. Normalde dava açılmaması ya da reddedilmesi gerekiyor” dedi.Sanal devriye AYM’nin iptal kararından önce yapılmış olsa da AYM’nin kararının göz önüne alınması gerektiğini söyleyen Beşe, bu nedenle “AYM’yi tanımadığı” yorumunun yapılabileceğini kaydederek, “Mahkemelerin, AYM’nin kararını göz ardı ederek ceza ihdas etmeleri normal şartlarda mümkün olmamalı. Yargılamanın devam etmesi, mahkemenin halihazırda hukuka uygun davranmadığı anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.MİZAHİ PAYLAŞIMKamu görevlisine hakaret suçlaması ile hazırlanan iddianamede; Z.A’nın, Erdoğan’ın fotoğrafı ile 1994’te katıldığı bir programda söylediği “Hırsızlık babadan evlada geçer” sözünün “Hırsızlık babadan oğula geçer” şeklinde yer aldığı görseli sosyal medyadan paylaşması, Erdoğan’a hakaret olarak değerlendirildi. “Facebook’u kapatmak zorundayım çünkü Bilal Candy Crash’da bir türlü 2. seviyeyi geçemiyor! İyice rezil olduk” paylaşımı da hakaret olarak değerlendirilen paylaşımlar arasında yer aldı. Kabul edilen iddianameye ilişkin davanın ilk duruşması görüldü ve ertelendi. Cumhurbaşkanına hakaret suçlaması ile hazırlanan iddianamede ise Z.A’nın “Erdoğan’dan her şey olur ‘Yerli ve milli’ olmaz. Bir kez daha anlamış olduk. Teşekkürler reis bizi hiç yanıltmadın” ve “Menderes’in RTE’yi mumla aratacak bir diktatör olduğunu anlamış olduk” paylaşımları ile 24 Haziran 2018’deki Cumhurbaşkanlığı seçim sürecindeki “Unutmayın. Türk ordusuna, Türk aydınlarına kumpas kurulurken, PKK tanık TSK sanık yapılırken FETÖ’nün ortağı AKP ve Erdoğan’dı” paylaşımı, Cumhurbaşkanına hakaret olarak değerlendirildi. İddianamede, ayrıca, “Ben yıllardır okulu bitirip mühendis olmaya çalışıyorum, okuma yazma bilmeyen Binali mühendis olmuş, üstüne bakan olmuş, üstüne bir de başbakan olmuş. Bence sadece RTE değil, tüm AKPgiller familyasının diplomaları incelenmeli” ve “Başkomutan dediğin 4G ile halkı meydanlara çağırmaz. Ordusunun başında 6 ayda geçilemez denilen hattı 6 saatte geçer. Büyük Başkomutan Atatürk” paylaşımlarının da “suç teşkil eden” paylaşımlar olduğu savunuldu. Sefa Uyar

Memur-Sen, toplusözleşmeöncesinde yeniden harekete geçti

Memur-Sen, toplusözleşme öncesinde yeniden harekete geçti Memur-Sen, ağustosta gerçekleştirilecek olan memur toplusözleşme görüşmeleri öncesinde yasada değişiklik istedi. Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın başkanlığındaki heyet, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’u ziyaret etti. Ertelenen Kamu Personeli Danışma Kurulu (KPDK) toplantısının bir an önce yapılmasını isteyen Memur-Sen, ağustosta gerçekleştirilecek olan toplusözleşme görüşmeleri öncesinde yasada da değişiklik talep etti.Görüşmede yazılı metin de sunan Memur-Sen, toplusözleşme masasında sadece “yetkili konfederasyon ile yetkili sendikaların” bulunmasını istiyor. Bu da masada sadece Memur-Sen’in olması, Türkiye Kamu-Sen ile KESK’in görüşmelere katılamaması anlamına geliyor.Yine Memur-Sen’in talepleri içerisinde toplusözleşme ikramiyesinin yetkili sendika üyelerine bir kat artırımlı verilmesi de bulunuyor. Bunun dışında Memur-Sen, toplusözleşmeden yararlanmak isteyen sendika üyesi olmayan memurların “dayanışma aidatı” ödemelerini de talep ediyor. Görüşmede Selçuk, martta yapılacak olan KPDK toplantısının öne çekilebileceğini bildirdi. Yasa gereği toplusözleşme masasında en fazla üyeye sahip 3 memur konfederasyonu ile yetkili sendikalar yer alıyor. Son istatistiklere göre bunlar Memur-Sen, Türkiye Kamu-Sen ile KESK. Halen yetkili konfederasyon ise Memur-Sen.KILIK-KIYAFETTE DEĞİŞİKLİK TALEBİMemur-Sen, toplusözleşme dışında memurların görevdeki kılık ve kıyafetlerini düzenleyen yönetmeliğin de değiştirilmesini istedi. Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik’in 1. maddesinde düzenlemenin amacı şöyle açıklanıyor: “Bu yönetmelik, kamu personelinin Atatürk devrim ve ilkelerine uygun, uygar, aşırılığa kaçmayacak şekilde sade bir kılık ve kıyafette olmalarını, kılık ve kıyafette birlik ve bütünlük içinde bulunmalarını sağlamayı amaçlamaktadır.” Memur-Sen, bu konuda uzun süredir “sivil itaatsizlik eylemi” yapıyor. Saç, sakal, kravat, giysi konusundaki düzenlemelerin kaldırılmasını istiyor. Mustafa Çakır

Ankara Mamak Belediye toplantısında taciz iddialarıtartışmaçıkardı

Ankara Mamak Belediye toplantısında taciz iddiaları tartışma çıkardı Ankara Mamak’ta, bir belediye görevlisinin, AKP’li bir kadın meclis üyesine sözlü ve fiili tacizde bulunduğu iddia edildi. İddiaları Mamak Belediye Meclisi toplantısında gündeme getiren Mamak Belediyesi CHP Grup Başkanvekili Ferat Tokmak, Başkan Murat Köse’nin de olaydan haberi olduğunu söyleyerek, “Tacize uğrayan meclis üyesi arkadaşımıza ‘Abartmaya gerek yok, siz de biraz giyiminize, kuşamınıza dikkat edin’ dediniz mi?” sorusunu yöneltti.Tokmak, “Belediye çalışanı R.D. adlı çalışanın, Köse’nin Özel Kalem Müdürü Mehmet Duran’ın talimatı ile bir AKP’li kadın meclis üyesine sözlü ve fiili tacizde bulunduğunu” iddia etti. Tokmak, “Bir kadın başı açıksa ve giyimi kuşamı güzelse tacizi hak ediyordur size göre. Üstünüze düşeni derhal yapın. Sorumluları adalete teslim edin” dedi. Tokmak, AKP Genel Merkezi’nin de “Bu olayı kapatın” tutumuna girdiğini iddia etti. Araya giren Köse, olaya ilişkin değil, Tokmak’ın “üslubuna” yönelik açıklama yaparak “Böyle hassas bir konuyu ulu orta dile getirmek çok anlamsız. Kendinize yazık edersiniz” dedi.Toplantının ardından meclis salonunun dışında çıkan sözlü tartışma nedeniyle üyeler arasında itişmeler yaşandı.Tokmak’ın, Köse’nin “Kendinize yazık edersiniz” sözlerini yargıya taşıyacağı öğrenildi. Köse, toplantının ardından yaptığı yazılı açıklamada ise Tokmak’ın iftira attığını belirtti. Sefa Uyar

TCDD'deki tasfiye kararlarının objektif olmadığısaptandı

TCDD'deki tasfiye kararlarının objektif olmadığı saptandı Sayıştay, TCDD'deki tasfiye kararlarının objektif olmadığını ve gerekçelendirilmediğini belirledi. AKP döneminde ihalelerde yaşanan keyfi uygulamalar; tasfiyeye ilişkin yasal düzenlemenin hayata geçirilmesiyle birlikte bu alanda da kendini gösterdi. Sayıştay; TCDD’nin 2019’da tasfiyeye ilişkin yapılan başvurularda objektif olmayan ve gerekçelendirilmeyen kararların alındığını belirledi. Sayıştay; Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın olumsuz görüşüne karşın bazı taleplerin kabul edildiğini, bazı taleplerin ise kabul edilmediğini ortaya koydu.TCDD; tasfiye talebinde bulunan 39 yatırımın 26’sını uygun buldu. Ancak 26 yatırım içinde yer alan 5 yatırım hakkında Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın olumsuz görüş bildirmesi dikkat çekti. Sayıştay; tasfiye kararlarında herhangi bir açıklama ya da gerekçeye yer verilmediğine işaret ederek; “İdarenin takdir yetkisi sınırsız olmayıp anayasa ve yasalarda belirlenen temel ilkelere uygun olarak kullanılmalı” görüşünü vurguladı. Sayıştay; tasfiye kararlarının objektif ve ölçülebilir kriterlere göre ve kararların da bu kriterler doğrultusunda gerekçelendirilerek alınması gerektiğini önerdi.DÜZENLEME YAPILDI2018 yılından bu yana ekonomik krizin de etkisiyle kur artışı gibi girdi maliyetlerinde yaşanan olağanüstü artışlar nedeniyle bazı kamu yatırımları tamamlanamamış ve yarım kalmıştı. Bu kapsamda Ocak 2019 tarihinde TBMM’de hayata geçirilen tasfiye uygulamasıyla yarım kalan kamu yatırımlarına ilişkin ihalelerin tasfiye edilmesi ve yatırımların çürümemesi amaçlanmıştı.Söz konusu mevzuata göre; kur krizinin yaşandığı 31 Ağustos 2018 tarihinden önce gerçekleşen ihalelerde imalat girdilerinin fiyatlarında yaşanan beklenmedik artışlar nedeniyle yarım kalan yatırımların üçüncü bir kişiye devredilmesi ya da tasfiye edilmesi ve bu konuyla ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan görüş alınması düzenlendi.CHP’Lİ AKIN’DAN TEPKİCHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın “Bu iktidarın her yerini yandaşlar sarmış durumda. Yandaşlar kendilerini şimdi de ihalelerden sonra, tasfiyelerde de gösterir oldu. İktidar da ihalelerde uyguladığı keyfiliği bir adım öteye taşıyıp tasfiyelerde de gösteriyor. Yarım kalan kamu yatırımlarının çürümemesi için uygulanan düzenlemede tasfiye kararının hangi kriterlere göre verildiği belli değil. Artık ihale almak için gereken yandaş olma kriteri, ihalenin tasfiye edilmesinde de geçerlidir. Ve bu da Sayıştay raporuyla tescillenmiştir” dedi. Erdem Sevgi




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter