Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Sunday, 11.09.2025, 05:26 PM (GMT)

News - Haberler

Devrini aşan yapıt!

Devrini aşan yapıt! Amerikan edebiyatının başyapıtlarından, Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek’in unutulmaz karakteri Jean-Louise “Scout” Finch, yirmi yıl sonra New York’tan çocukluğunun geçtiği kasabaya, babası Atticus Finch'in yanına, yuvaya dönüyor. Babası Atticus’un hayal kırıklığı yaratan değişimi, artık 26 yaşında genç bir kadın olan Scout’u derinden etkiliyor. Usta yazar Harper Lee, yarım asır sonra yeniden okurlarıyla buluştuğu Tespih Ağacının Gölgesinde’de, kendi kurduğu dünyayı, yarattığı algıyı tümden yıkıyor. Tarihsel bir dönemi güçlü ve gerçekçi çağrışımlarla aktarıyor. /Archive/2021/2/3/001356658-1-.jpg“Destenin en tepesindeki kart beyaz adama, en dibindeki kartsa siyah adama...”Harper Lee’nin ilk romanı Bülbülü Öldürmek, 1960’da ilk kez yayımlandığında ülkesi ABD’de büyük bir ses getirmiş, ardından Pulitzer Ödülü’nü almış, ünü tüm dünyaya yayılmıştı. O günden sonra Dünya tam altmış kez kendi etrafında döndü ve geldiğimiz noktada aslında çok az şey değişti. 2020 yalnızca tüm dünyayı etkisi altına alan, yaşamı durduran, düzeni alt üst eden bir salgın hastalık nedeniyle değil, aynı zamanda “Black Lives Matter” hareketiyle, ABD’de Afro-Amerikan kökenli halka karşı uygulanan sistematik şiddet ve ırkçılıkla da anılacak.Aradan yarım asırdan fazla geçmesine rağmen adalet kavramının içi bir türlü doldurulamıyor, tek yapabildiği patlak bir teker gibi oradan oraya savrulmak. Bu sebeple, Lee’yi elli yıl sonra yeniden okurlarıyla buluşturan ikinci kitabı Tespih Ağacının Gölgesinde onun ne kadar büyük bir toplum gözlemcisi olduğunu kanıtlar nitelikte./Archive/2021/2/3/001421892-5-.jpgBÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEKŞimdi zamanı geri saralım ve Lee’ye tek kitabıyla müthiş bir şöhret kazandıran, filmi çekilen ve hatta filmin başrolünü Oscar ile buluşturan Bülbülü Öldürmek kitabına bakalım. Yer: Maycomb, Alabama. Amerika’nın güneyindeki bir taşra kasabası. Konumuz, bir türlü kurtulamadığımız şu ırkçılık ve eşitsizlik. Kahramanımız böylesine ağır bir meselenin içinde olması beklenmeyecek biri, bir çocuk: Scout Finch.Kasabadaki siyahilerden biri haksız yere suçlanır ve Scout’ın babası avukat Atticus Finch, herkesi karşısına alarak onu savunur. Scout bir yandan büyürken bir yandan da zihnindeki eşitlik, özgürlük, adalet, ırkçılık, ayrımcılık, ön yargı, sınıf çatışması kavramları da bu olay çerçevesinde ve Atticus ölçeğinde gelişir.Lee tüm bunları bizlere bir çocuğundan gözünden öyle bir doğallıkla anlatır ki, sayfalar ilerledikçe Scout ile birlikte biz de büyürüz, biz de aynı saflık ve hayranlıkla babamızı izleriz adeta. Ön yargılardan kurtulmayı, ırkçılığa karşı savaşmayı öğreniriz. Dışlanırız, hedef gösteriliriz, toplumun içinde yapayalnız kalırız.Derken Harper Lee’nin kendi devrini aşan yapıtının üzerinden yarım asır kadar geçmişken hikâyenin devamı çıkagelir: Tespih Ağacının Gölgesinde, ilk kez yayımlandığı 2015’te, dünya edebiyat sahnesini yerinden oynatır ve son yılların en büyük edebiyat olayı olarak anılmaya başlar. Bunda sadece Lee’in yıllar sonra yeni bir kitabının çıkması etken değil elbette. Kitap bu kez bambaşka bir Maycomb manzarası taşıyordur ve işte bu, birçok şeyi sarsmaya yeter.Yazar bu kez tam yirmi yıl sonrasına gidiyor, kahramanımız yine aynı kişi, ancak bu kez bir çocuk değil, o artık hayatının Scout aşamasını tamamlamış yirmi altı yaşında bir genç kadın: Jean Louis Finch.Jean Louis, çok uzun yıllar önce New York’a taşınmıştır ve ailesini ziyaret etmek üzere Maycomb, Alabama’ya dönecektir. Geri dönüşü bir nostalji turundan çok tam anlamıyla bir düş kırıklığına dönüşür, kasaba kesinlikle geride bıraktığı gibi değildir. Vaktiyle ezbere bildiğini düşündüğü insanları tanıyamaz hâldedir, benliğini üzerine inşa ettiği tüm değerler alt üst olur./Archive/2021/2/3/001458361-6-.jpgIRKÇI VE DÖNEK BABA!Babası Atticus artık epey yaşlıdır. Tek başına yaşayamadığı için halası ona eşlik eder. Jean Louis’in bir türlü yaranamadığı, aralarındaki gerilimin asla dinmek bilmediği, içinde yaşadıkları toplumun tam anlamıyla bir yansıması olan halası Alexandra’yla didişmeye devam eder. Ancak onu asıl şaşırtan elbette halası değildir, o zaten en başından beri ön yargılı ve de ırkçı bir tutum sergilemiştir. Jean Louis’i yerle bir eden asıl mesele, Atticus Finch’in akıl almaz dönüşümüdür.O masum siyahiye karşı açılan davayı almasaydı çocuklarının gözüne nasıl bakacağını sorgulayan, adeta insan üstü bir varlık gibi adalet dağıtan, güçlü, kuvvetli ve de mağrur adam gitmiş, yerine toplumun olanca basitliğine, cehaletine, eşitsizliğine ayak uyduran bir ihtiyar gelmiştir. Karşısındaki hiç tanımadığı bu baba, ırkçıdır, savunduğu davaya sırt çevirmiştir.Jean Louise kendisini aldatılmış hisseder, yıllar önce geride bıraktığı bu kasaba, çocukluğuyla birlikte yok olup gitmiştir sanki. Karakterini şekillendiren tüm değerler domino taşları gibi tek tek düşerken genç kadın anılarına tutunmaya çalışır./Archive/2021/2/3/001519173-2-.jpgADALET İLE ‘ADALET’ ARASINDAKİ FARKTozlu raflardan anıları çeker, artık hayatta olmayan abisi Jem’i, çocukluk arkadaşları Dill’i ve şimdi onunla evlenmek için yanıp tutuşan, babasının Jem’in yerine koyduğu Henry’yi. Jean Louise iki çapraz ateşin içinde paramparça olur. Kasabada geçen çocukluğu ve kentte serpilen yetişkinliğinde tanımakta güçlük çektiği babasıyla mücadele halindedir.“Bana neden adaletle adalet arasındaki, doğruyla doğru arasındaki farkı öğretmedin? Neden yapmadın bunu?.. Neden gözümü açmadın, bana tarih ya da senin için bir anlam taşıdığına inandığım şeyleri okurken dikkatli davranmadın ve her şeyin etrafında Sadece Beyazlara yazılı bir çit bulunduğunu söylemedin?”Bu gerçek, adaletle adalet arasında fark olduğu, adaletin de birilerinin kuralına göre yazıldığı gerçeği Jean Louise’in karşısına acımasız bir hayalet gibi dikilir. Bu, Bülbülü Öldürmek’te kalmış Atticus’un hayaletidir.Harper Lee, öyle muhteşem bir yazar ve öyle titiz bir gözlemci ki, kendi kurduğu dünyayı, yarattığı algıyı tümden yıkıyor. Tek seferde, elinin tersiyle. Anlattıklarının hepsi öyle gerçek, öyle insana özgü ki, tek bir satırı bile abartılı ya da olanaksız bulamıyorsunuz. Bunca değişim ve dönüşümün ne denli mümkün olabileceği, toplumların ve insanların hayli değişken halleri, acımasızlıkları tam da oldukları gibi, herhangi bir ekleme ya da çıkarma yapılmadan, belki de her satırın arasında tekrar tekrar aktarılıyor.Tespih Ağacının Gölgesinde / Harper Lee / Çeviren: Püren Özgören / Epsilon Yayınevi / 256 s. / Eylül 2020. Olcay Mağden Ünal

Yazınsal deneme

Yazınsal deneme Eline kalem alan, çağının yazarlarını bilmekle yetinmemeli; değişimlerin toplumsal, bireysel boyutlarını yansıtan klasikleri de tanımalıdır. Bu bağlamda insan gerçeğinin kavranıp anlatıya dönüştürülmesinin ana kaynağı olan yazınsal denemenin bir toplumun düşünsel düzeyinin göstergesi olduğu da unutulmamalı... /Archive/2021/2/3/001035504-kapakic.jpgDENEMEDeneme dümdüz bir anlatı sanılır. Oysa deneme, kimi durumda öykü damlacıklarından, romanın geniş soluğundan, eleştirinin gerçekçi bakış açısından beslenen bir anlatıya dönüşür. Hevesli bir lise öğrencisinden, en yetişkinine, hatta adlı sanlı yazarına herkes deneme yazabilir. Ama yazınsal türde deneme yazan azdır.İlk akla gelen Ahmet Haşim, Nurullah Ataç, Sabahattin Eyüboğlu, Salah Birsel, Nermi Uygur’dur.Batı yazınında şairinden romancısına deneme yazmayan yazar yok gibidir. Denemeyi anlatı dünyasına kazandıranlar ise Montaigne ile Francis Bacon’dır. Başta André Gide, Albert Camus olmak üzere yüzlerce yazar adı da sıralanabilir.Deneme, okullarda duygu, düşünce ve görüşlerin kesin yargılara varmadan, içtenlikli bir üslupla dile getirildiği bir yazın türü olarak öğretiliyor. Öğrenciye ipucu veren bu tanım yeterli sayılsa da, yazınsal denemenin dışında kalır.Denemeyi yazın dünyasına armağan eden Montaigne, üç ciltten oluşan Denemeler adlı kitabının önsözünde bu bağlamda aydınlatıcı bir açıklama yapıyor: “Eğer mümkün olsaydı karşınıza anadan doğma çıkardım. Kitapta size asla bir şey kanıtlama iddiam yoktur. Elimden geldiğince size beni anlattım. Bana hak vermenizi ya da yargılarınızı istemiyorum.”MONTAIGNEMontaigne, insan yaşamında akla gelecek her türlü tutum ve davranışları kendi ürettiği düşüncelerle İlk Çağ yazarlarına göndermeler yaparak daha da geliştirmiştir. Montaigne, düşüncesini özgürce söylerken kimsenin ona hak vermesini, yargılamaya kalkmasını istemiyor, insana özgürce düşünmenin yolunu açıyor.Denemenin amacı bilgi vermek değil, düşünceyi açımlayan konuları, insan hayatının içine girerek yerine oturtmaktır. Montaigne, “Her insanda insanlığın bütün halleri” vardır ana düşüncesi bağlamında genellikle şu konuları işlemiştir denemelerinde: Kendini tanımak, anlamak, yüreğin aynası, bilgi, ruh ve beden, korku, korumak...Montaigne’den korku üzerine beş aforizmadan birkaç örnek:“Beni korkutan ölüm değil, ölüyor olmak.”, “Neden sürekli hayattan şikâyet ediyorsunuz? Sürekli acı içinde yaşıyorsanız, bu sizin korkaklığınız yüzündendir.”, “En korktuğum şey korkunun kendisidir, bir kez sardı mı vücudu diğer duyguların önüne geçer.”, “Korkunun bana yaptırdığı şeyleri korkmadan da yapabilirsem gerçekten güçlü olurum.”, “Korktuğumuz insanlardan gördüğümüz saygı, gerçek saygı değildir.”Bu konuların işlenişinde bilgi kaynaklarının yanında geniş bir felsefe bilinci de var.FRANCIS BACONBacon ise ölüm, öç, mutsuzluk, iki yüzlülük, ana-baba-çocuklar, sevgi, iyilik, huy güzelliği, soyluluk, toplumsal kargaşa, boş inanç, ülke yönetimi, kurnazlık, çıkarcılık, bilge görünmek, dostluk, para, krallık, sağlığın korunması, kuşku, sömürgeler, insan yaratılışı, eğitim ve insan ilişkileri üzerinde yoğunlaştırır düşüncelerini.İşlenen konular karşılaştırıldığında, denemenin bu iki büyük ustasının, üsluplarının yanında konu seçimi yönünden de farklı yönleri var. Bu da, denemenin neredeyse kalıplaşmış bir tanımla, şiir, roman, öykü gibi “çağının aynası” olduğunu gösteriyor.Ayrıca, Montaigne’in konu alanlarına düşünsellik egemenken, Bacon, yaşadığı çağın gereği olan insan ilişkileri üzerinde durmuştur. Onları birleştiren bir yan ise, dil düzeylerindeki kendilerine özgü değişkenliktir.Sözcüklerin Vicdanı, İnsan Yüreğine Yolculuk, O İyi Kitaplar Olmasaydı, Anadilin Toprağında adlı deneme kitaplarının yazarı Emin Özdemir, bir yazısında deneme yazarlarının dilsel özelliklerine değiniyor:“Deneme, düzyazının sorgulayan gücü, kendine özgü söylemi olan yazınsal bir türdür. Kimileri, yazınsal bir tür olmanın ötesinde bir söylem biçimi olduğunu savunurlar. Oysa denemesel söylem ise, dille içli dışlı olmayı, sözcüklerin iç evrenine uzanmayı, bu evrenin katlarında dolaşarak onlara yeni boyutlar kazandırmayı gerektirir.”Öyle olmasaydı, döneminin ünlü deneme yazarı Ahmet Haşim, bir başparmağı ele alarak aklın, insanın gelişim evrelerini böylesine yalın, mantık ürünü kanıtlarla doğruladığı bir deneme yazabilir miydi?“Başparmak, insan medeniyetinin yarısını vücuda getirdikten sonradır ki, dimağ, kemik mahfazasında tabii uykusundan silkinerek konuşmaya başlamış ve belki insan işlerine karışması faydadan ziyade zarar vermiştir. Aklın başparmağa nazaran esaret veya galibiyetine göre medeniyet ilerlemiş veya gerilemiştir. Bütün taş ve demir sanayisi başparmağın, felsefe ve edebiyat gibi boş hünerler de zekânın eseridir. Orta Çağı aklı, bugünkü Amerika’yı ise başparmak yapmıştır. Bizde de başparmağın akla ve ukalalığa üstün gelmesini temenni etmek hepimizin kutsal bir vazifesi olmalı.”DİLSEL BİLİNÇJean-Paul Sartre, sözü yazarın dili iyi kullanmasına bağlayarak “Önemli olan konu değil, onun nasıl işlendiğidir.” der. Sartre’ın sözü, yalnızca deneme için değil yazınsal olan her anlatı için de geçerlidir.Aziz Nesin, “Üç insanımızdan biri şairdir.” demişti bir yazısında. Son zamanlarda bu gerçek daha da belirginleşmiştir. Yazınsallığı kavramadan, belli başlı şairleri, anlatıcıları okumadan şiir, roman yazarları türedi. Oysa eline kalem alan, çağının yazarlarını bilmekle yetinmemeli; değişimlerin toplumsal, bireysel boyutlarını yansıtan klasikleri de tanımalıdır. Bu bağlamda insan gerçeğinin kavranıp anlatıya dönüştürülmesinin ana kaynağı olan yazınsal denemenin bir toplumun düşünsel düzeyinin göstergesi olduğu da unutulmamalı... Adnan Binyazar / Cumhuriyet Kitap Eki

Sâdık Hidâyet'ten dev bir hesaplaşma; Kör Baykuş

Sâdık Hidâyet'ten dev bir hesaplaşma; Kör Baykuş İran edebiyatını uluslararası edebiyatın bir parçası haline getiren ve “Doğu’nun Kafka’sı” olarak kabul edilen Sâdık Hidâyet’in romanı Kör Baykuş, zihni yavaş yavaş parçalanan, benliğini kaybeden kahramanıyla; hayatla, çocuklukla, anılarla, aşkla, cinsellikle, varoluşla, Tanrı’yla ve ölümle büyük bir hesaplaşmanın romanı. /Archive/2021/2/3/000747334-ic1.jpg“Başyapıt diye bir şey varsa budur!”André Breton“Sâdık Hidâyet’in yarattığı karakterin kalbinde iki itici güç yatıyor: Yaratma arzusu ile unutulmak ve ölüm arzusuyla kabuğuna çekilme.”Deırdre Lashgarİran edebiyatını uluslararası edebiyatın bir parçası haline getiren ve “Doğu’nun Kafka’sı” olarak kabul edilen Sâdık Hidâyet’in Kör Baykuş’u; hayalle gerçeğin, aydınlıkla karanlığın, umutla umutsuzluğun iç içe geçtiği yetkin bir edebi yolculuk.Zihni yavaş yavaş parçalanan, benliğini kaybeden kahramanıyla; neyin gerçek, neyin hayal olduğunun anlaşılamamasıyla; geçmişin ve şimdinin iç içe geçmesiyle; afyon dumanları arasında değişen, dönüşen atmosferiyle; melankolik, kötümser, karanlık ruh haliyle; huzursuz ediciliğiyle benzersiz bir metin./Archive/2021/2/3/000809693-ic2.jpg1951’de Paris’te intihar eden Sadık Hidayet, Kör Baykuş’ta modern anlatım teknikleriyle doğunun masalsı atmosferini kusursuzca buluşturuyor.“Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar” cümlesiyle başlayan roman, dış dünyaya alışılmadık yorumlar getiriyor.Okuru adeta sürrealist bir tablonun karşısındaymış gibi hissettiren Kör Baykuş hayatla, çocuklukla, anılarla, aşkla, cinsellikle, varoluşla, Tanrı’yla ve ölümle büyük bir hesaplaşmanın romanı.Kitaptan bir bölüm okumak için: https://www.iletisim.com.tr/Images/UserFiles/Documents/Gallery/kor-baykus.pdfKör Baykuş / Sâdık Hidâyet / Çeviren: Ali Fuat Bilkan / İletişim Yayınları / 111 s. Cumhuriyet Kitap Eki

Kılıçdaroğlu'ndan Boğaziçi açıklaması: Türkiye'nin evlatlarınıserbest bırakın

Kılıçdaroğlu'ndan Boğaziçi açıklaması: Türkiye'nin evlatlarını serbest bırakın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin AKP'li rektör Melih Bulu'ya yönelik protesto eylemlerine ilişkin, "Buradan siyasi iktidara açık bir çağrıda bulunuyorum. Türkiye'nin evlatlarını serbest bırakın ve yarattığınız gerginliğe son verin" diyerek çağrıda bulundu. CHP lideri Kılıçdaroğlu, Boğaziçi Üniversitesi eylemlerine ilişkin bir video mesaj paylaştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi'ne atanan AKP'li Melih Bulu'yu 'kayyum' olarak nitelendiren Kılıçdaroğlu, "Hiç kimse istemiyor. Öğrenciler, öğretim üyeleri, eski mezunlar istemiyor. Zaten çalışacak kişi de bulamadı. Ama gerginlik artıyor. Çocuklarımıza şiddet uygulanıyor" dedi. Öğrencilerin ailelerine seslenen Kılıçdaroğlu, "Karşımızda kontrolünü kaybetmiş bir siyasi iktidar var. Gerginlikten besleniyor. Bizler aklıselim sahibi olmak zorundayız. Sağduyulu hareket etmek zorundayız. İktidarın değirmenine su taşımamak zorundayız. Buradan siyasi iktidara açık bir çağrıda bulunuyorum. Türkiye'nin evlatlarını serbest bırakın ve yarttığınız gerginliğe son verin" çağrısında bulundu. CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun mesajının tamamı şöyle:  ''Boğaziçi Üniversitesi'ne bir kayyum rektör atandı. Hiç kimse istemiyor. Öğrenciler, öğretim üyeleri, eski mezunlar istemiyor. Zaten çalışacak kişi de bulamadı. Ama gerginlik artıyor. Çocuklarımıza şiddet uygulanıyor. Ben bu akşam sevgili öğrencilerimize değil onların anne ve babalarına seslenmek istiyorum. Karşımızda kontrolünü kaybetmiş bir siyasi iktidar var. Gerginlikten besleniyor. Bizler aklıselim sahibi olmak zorundayız. Sağduyulu hareket etmek zorundayız. İktidarın değirmenine su taşımamak zorundayız. Buradan siyasi iktidara açık bir çağrıda bulunuyorum. Türkiye'nin evlatlarını serbest bırakın ve yarttığınız gerginliğe son verin.'' cumhuriyet.com.tr

YARIN, günlerden Cumhuriyet Kitap!

YARIN, günlerden Cumhuriyet Kitap! 1616’ıncı sayımızın kapağında; milliyetçi rapçisinden muhafazakâr baristasına, dilencisinden yaşam koçuna, sabah programları starından sözlük yazarlarına kadar farklı insanların birbirine bağlanan maceralarını usta bir kurgu, edebi bir dille bileştirdiği ve uçlarda yaşanan duygu durumlarıyla yüzleştirdiği romanı Her Zerre Kara ile Özen Yula yer alıyor. Gamze Akdemir’in söyleşisi… Kitap Dergi, YARIN gazeteniz Cumhuriyet’le birlikte… /Archive/2021/2/2/235226484-ic.jpg- Cumhuriyet Kitap Dergi’nin YARIN yayınlanacak 1615’inci sayısının kapağında; yeni bir memlekete ve kuşağa on iki yıldan sonra yazdığı yeni romanı; Her Zerre Kara ile Özen Yula yer alıyor. Yula, milliyetçi rapçisinden muhafazakâr baristasına, dilencisinden yaşam koçuna, sabah programları starından sözlük yazarlarına kadar farklı insanların birbirine bağlanan maceralarını usta bir kurguda ve edebi bir dille bileştiriyor. Hırsları, açgözlülükleri, tamahkârlıkları ve bastırılmış hınçları eşliğinde memleketimden insan manzaraları ve uçlarda yaşanan duygu durumlarıyla yüzleştiriyor. Gamze Akdemir’in söyleşisi…- Üçüncü sayfamızda; Okuma Penceresi köşesinde, anlatıcının deneyimleriyle ulaşacağı ses arayışını işlediği, bir anlatı formu/biçimine ulaşmada başka yazarların yadsınamaz esinleyiciliğini de imlediği, ‘Ben Bir Başkasıdır’ başlıklı yazısıyla Feridun Andaç yer alıyor.- M. Sadık Aslankara; Kitaplar Adası köşesinde, Mucize Özünal’ın Semender Söylencesi, D.H.Lawrence’ın Tilki ve Murat Çelik’in Eve Dönmeyen Hayvan kitaplarını inceliyor.- Gönül Pultar; usta Halkbilimci İlhan Başgöz etrafında Prof. Serpil Aygün Cengiz’in kaleme aldığı iki yayını değerlendiriyor.- Y. Bekir Yurdakul, Kulaktan Kulağa köşesinde, Vladimir Tumanov’un Asılı Dağ’ın Kâhini’ni inceliyor.- Emek Yurdakul, Güncel köşesinde dört yetkin çocuk kitabını tanıtıyor.- Arife Kalender; Çağdaş Şiirimizde Sık Kullanılan İmgeler’ başlıklı dizisinin ikinci bölümünde, şiirin özünden bir hareket olarak aşk imgesini merceğe alıyor.- Bahar Öztürk; Gültekin Karakuş’un Devir Saati’ni inceliyor.- Cihan Erken; Merve Erbilgiç ile resimlediği, Esra Ercan Bilgiç’in kaleme aldığı, Ekin adında küçük bir kızın gökyüzünün rengini değiştirme çabasıyla, bazı kuşların uçma hikâyesini anlatan Bazı Kuşlar Uçtu’yu konuşuyor.- Nurduran Duman; bir gün salt insan olarak varlığı kutlamayı vaat eden bir şair olarak imlediği, Hintli Rati Saxena’nın; çocukluk, kadınlık, şairlik, doğa, felsefe, çırılçıplak gerçeklikle, Hindistan’la ve dünyanın ortak kederi sevinciyle yüklü şiirlerinden oluşan Değişiyor Zaman’ını tanıtıyor.- Alihan Irmakkesen; Haydar Ergülen’in eş zamanlı yayımlanan ve bir şairin denemelerinden bir denemecinin denemelerine yol alışı niteliğindeki iki kitabı; Nişanlılar için Şarkılı Alfabe ve Çerçöp - Öteberi Denemeleri’ni değerlendiriyor.- Damla Karakuş; Sadık Usta ile bilim insanı ve şair Hayyam’ın biyografisine derin bir bakış sunduğu Şair ve Matematikçi Ömer Hayyam kitabını ve yüzyıllar öncesinden günümüze kadar süren etkisini konuşuyor.- Mehmet Tomanbay’ın; iktisat tarihiyle iktisadi düşünceler tarihini bir araya getirmesinin ötesinde bu alanlarla siyasal düşünceler tarihi arasında da bağ kuran öncü bir çalışma niteliğindeki kitabı İktisat Okulları ve Ünlü İktisatçılar da sayfalarımızda.- Songül Sallan Gül, Saniye Dedeoğlu, Özlem Kahya Nizam’ın yayına hazırladıkları inceleme Türkiye’de Mültecilik, Zorunlu Göç ve Toplumsal Uyum - Geri Dönüş mü Birlikte Yaşam mı? da tanıttığımız yetkin kitaplar arasında.- Z. Doğan Koreli; Türker Ayyıldız’ın, on iki öyküden oluşan ve sıradan insanın, kenar mahallelerin kırgınlıklarını, çilelerini, yüklerini anlattığı kitabı Vapurlara Küsmek’i tanıtıyor.- Vitrindekiler köşemiz yetkin bir okuma rehberi sunmayı sürdürüyor.- Mustafa Başaran’ın hazırladığı Bulmaca köşemizde yeni bir düşün trafiği daha sizleri bekliyor.İyi okumalar…Unutmayın her gün Cumhuriyet, her Perşembe Cumhuriyet Kitap okunur!Kitap Dergi, YARIN gazeteniz Cumhuriyet’le birlikte… Cumhuriyet Kitap Eki

Rusya’dan Avrupaülkelerine "İçişlerimize karışmayın"çağrısı

Rusya’dan Avrupa ülkelerine "İç işlerimize karışmayın" çağrısı Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova, Avrupa ülkelerinin muhalif lider Aleksey Navalni’nin serbest bırakılması talebi üzerine yaptığı açıklamada, “Egemen bir devletin iç işlerine karışmaya gerek yok” dedi. Rusya’da muhalif lider Aleksey Navalni’nin hapis cezasına çarptırılmasının ardından Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Navalni’nin serbest bırakılması talebinde bulundu. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova, söz konusu talebe cevap verdi. Zakharova, “Birkaç haftadır bu tür saldırı ve açıklamalara yönelik yorum ve yanıt vermekteyiz. Egemen bir devletin iç işlerine karışmaya gerek yok. Herkese kendi sorunlarını çözmelerini öneriyoruz. İnanın bana ve bence bunu biliyorsunuz. Kendi ülkelerinizde yeterince probleminiz var, başa çıkmanız gereken pek çok sorun var” dedi. DHA

Avrasya Araştırma BaşkanıKemalÖzkiraz'dan flaşSüleyman Soylu iddiası: Bilerek yapıyor

Avrasya Araştırma Başkanı Kemal Özkiraz'dan flaş Süleyman Soylu iddiası: Bilerek yapıyor İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun tweetlerinin kısıtlanmasının ardından Avrasya Araştırma Başkanı Kemal Özkiraz'dan flaş bir iddia ortaya atıldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Boğaziçi Üniversitesi’nde Kabe-i Muazzama’ya yapılan saygısızlığı gerçekleştiren 4 LGBT sapkını gözaltına alındı!” ifadelerini kullanmıştı.Soylu, benzeri bir tweeti bir kez daha attı. Tweetine "Tuzağa düşmeyin" diye yazan Soylu, tweetine eklediği açıklamasında iki kez "LGBT sapkını" ifadelerini tekrar etti. Aynı ifadelerin tekrarlanması ardından Twitter Soylu'nun 2 tweetine de kısıtlama uyguladı.Tarafsız, doğru ve ilkeli gazeteciliğin adresi Cumhuriyet artık Telegram'da. Gündem yoğunluğundan gözünüzden kaçan haberleri görmek, son dakika gelişmelerini takip etmek ve Telegram'a özel içerikleri kaçırmamanız için kanalımıza abone olun. https://t.co/xqK2PpSgV0 pic.twitter.com/WtL8OuEV1K— Cumhuriyet (@cumhuriyetgzt) January 19, 2021Avrasya Araştırma Başkanı Kemal Özkiraz, Soylu'nun tweetleri bilerek attığını ve kendi tweetlerini kısıtlattırmaya çalıştığını iddia etti.Kiraz'ın ifadeleri şu şekilde:"Süleyman Soylu tam bir şovmen. Trump engellendiğinden bu yana bilerek nefret söylemi içeren twitler atıyor. Cünkü twiter onu engellesin istiyordu. Başardı. Şovunu büyütecektir. Kendi ismini Erdoğan'dan büyük hale getiriyor ve bunda çok başarılı..."/Archive/2021/2/2/231523559-oz.png cumhuriyet.com.tr

YÖK BaşkanıSaraç'tan 'yüz yüze eğitim' açıklaması

YÖK Başkanı Saraç'tan 'yüz yüze eğitim' açıklaması Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Sağlık Bakanlığının üniversitelerde bahar döneminde yüz yüze öğretime geçilmesine ilişkin tedbir maksatlı yönlendirmelerinin, öğrenciler ve akademisyenlerin sağlığı açısından büyük önem taşıdığını belirtti. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından Sağlık Bakanlığı’na bir yazı gönderilerek, üniversitelerde 2020-2021 bahar döneminde yüz yüze öğretime geçilmesine ilişkin görüşlerinin acil olarak bildirilmesi istendi.YÖK tarafından iletilen yazıda, koronavirüs (Covid-19) küresel salgını ile mücadele kapsamında başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere Sağlık Bakanlığı ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca alınması gereken tedbirlere ilişkin çeşitli düzenlemeler yapılarak uygulamaya konulduğu belirtildi.Saraç, Twitter'dan yaptığı açıklamada, "Yükseköğretim kurumlarımızda 2020-2021 bahar döneminde 'yüz yüze öğretime geçilmesine ilişkin görüşlerini almak üzere' Sağlık Bakanlığımıza bir yazı gönderdik. Sağlık Bakanlığının tedbir maksatlı yönlendirmeleri siz değerli öğrencilerimizin ve hocalarımızın sağlığı için büyük önem taşıyor" ifadesini kullandı. cumhuriyet.com.tr

İBB'den Boğaziçi açıklaması

İBB'den Boğaziçi açıklaması Boğaziçi Üniversitesi'ne AKP'li Melih Bulu'nun kayyım olarak atanmasının protestoları devam ederken İBB Sözcüsü Murat Ongun, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun öğrencilerle görüştüğünü ve süreci yakından takip ettiklerini duyurdu. Boğaziçi Üniversitesi'ne AKP'li Melih Bulu'nun kayyım olarak atanmasının ardından protestolar devam ediyor. Polis öğrencilere müdahalesini sertleştirdi. Gözaltı sayısının 332'yi bulduğu eylemlerde eylemcilere uygulanan sert müdahale tepki çekiyor.Tarafsız, doğru ve ilkeli gazeteciliğin adresi Cumhuriyet artık Telegram'da. Gündem yoğunluğundan gözünüzden kaçan haberleri görmek, son dakika gelişmelerini takip etmek ve Telegram'a özel içerikleri kaçırmamanız için kanalımıza abone olun. https://t.co/xqK2PpSgV0 pic.twitter.com/WtL8OuEV1K— Cumhuriyet (@cumhuriyetgzt) January 19, 2021Ekrem İmamoğlu dün Boğaziçili öğrenciler ile görüşeceğini ve üstüne düşen sorumluluğu yerine getireceğini şu sözlerle açıklamıştı:"Gençlerle dialog kanalları asla kapatılmamalı. Şu ana kadar kapatılmış kanalları açmak tüm yöneticilerin sorumluluğu. Yarın Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini Saraçhane'de misafir edip dinleyeceğim ve bu şehrin belediye başkanı olarak üzerime düşen sorumluluğu yerine getireceğim""GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDİYOR"İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sözcüsü Murat Ongun, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun öğrencilerle görüştüğünü açıkladı. Ongun,"İBB Başkanımız Ekrem İmamoğlu bugün Boğaziçi Üniversitesi ile ilgili gelişmeleri yakından takip etmiş, öğrenci arkadaşlarımızla bir görüşme gerçekleştirmiştir" dedi./Archive/2021/2/2/230441973-murat.png cumhuriyet.com.tr

Medipol Başakşehir galibiyeti unuttu

Medipol Başakşehir galibiyeti unuttu Medipol Başakşehir, yeni teknik direktörü Aykut Kocaman yönetimindeki ilk maçında Galatasaray'a 3-0 yenildi. Süper Lig'in 23. haftasında Galatasaray'a konuk olan turuncu-lacivertli ekip, ilk yarısını da 1-0 geride kapattığı maçtan üç farklı mağlup ayrıldı. Bu sezon 10. yenilgisini yaşayan Medipol Başakşehir 24 puanda kalırken, Galatasaray puanını 45'e yükseltti. Galatasaray'a 3-0 yenilen Medipol Başakşehir'in Süper Lig'deki galibiyet özlemi 5 maça yükseldi. Ligdeki son galibiyetini 10 Ocak'ta deplasmanda MKE Ankaragücü'nü 2-1 yenerek elde eden turuncu-lacivertli ekip, o karşılaşmadan sonra oynadığı 5 maçta 2 beraberlik, 3 yenilgi yaşadı. TFF Süper Kupa'da da Trabzonspor'a kaybeden Medipol Başakşehir, son 6 resmi maçını kazanamadı. YENİ TRANSFERLER İLK MAÇINA ÇIKTIMedipol Başakşehir'in ara transfer döneminin son gününde kadrosuna kattığı Tolga Ciğerci ve Youssuf Ndayishimiye, turuncu-lacivertli formayı ilk kez Galatasaray'a karşı giydi. Galatasaray maçının kadrosunda yer alan iki oyuncudan Tolga, eski takımına karşı mücadelenin 69. dakikasında Mahmut Tekdemir'in yerine oyuna dahil oldu. Ndayishimiye ise 88. dakikada Azubuike'nin yerine oyuna girdi. DENİZ TÜRÜÇ CEZALI DURUMA DÜŞTÜMedipol Başakşehir'de bu sezon ligdeki dördüncü sarı kartını Galatasaray karşılaşmasında gören Deniz Türüç, cezalı duruma düştü. Deniz, takımının 24. haftada sahasında Fatih Karagümrük ile oynayacağı maçta forma giyemeyecek.  cumhuriyet.com.tr

Ali Koç'tan Galatasaray'a gönderme: Biz transferi bitiriyoruz, sonra konuşuyoruz

Ali Koç'tan Galatasaray'a gönderme: Biz transferi bitiriyoruz, sonra konuşuyoruz Fenerbahçe başkanı Ali Koç, Sarı lacivertli ekibin Hatay'da 2-1 kazandığı karşılaşma sonrasında açıklamalarda bulundu. Süper Lig’in 23. haftasında Atakaş Hatayspor ile Fenerbahçe, Antakya Atatürk Stadında karşılaştı. Mesut Özil Fenerbahçe formasıyla ilk kez sahaya çıkarken, kaleci Altay Bayındır'ın kalesinde devleştiği maçı Fenerbahçe 2-1 kazandı.Karşılaşmanın ardından konuşan Fenerbahçe başkanı Ali Koç, "Nispeten iyi oynamadığımız maçta 3 puanı almak güzel oldu. Altay'ı tebrik ediyorum. Müthiş bir oyun çıkardı. Hatay'a gelmek her zaman güzel. Buranın insanı, doğası, tarihi ve güzellikleri burayı iple çektiğimiz bir deplasman yapıyor. Zor olacağını biliyorduk ama öyle ya da böyle üç puanla ayrıldık. Şampiyonluk yolunda nispeten iyi oynamadan kazanmak önemliydi. Burada bizi çok iyi karşılayan ve moral veren bütün Fenerbahçeli taraftarlara teşekkür ediyorum. Buraya diğer takımlar da geliyor ama Fenerbahçe gelince daha farklı bir hava oluşuyormuş" dedi.Gustavo'nun sakatlığı ile ilgili de konuşan Koç, "İnşallah Gustavo'da büyük bir sıkıntı yoktur. Ciddi bir şey olmasa maçı terk edecek biri değil. O yüzden endişeliyiz" ifadelerini kullandı.İrfan Can Kahveci transferi ile ilgili sorulan soruyu yanıtlayan Ali Koç, "Başakşehir son derece profesyonel davrandı. İki tarafa da mümkün olduğu kadar maksimum derecede şeffaflıkla teklifleri aldılar. Kulüplerinin çıkarı doğrultusunda ne uygun gördülerse o şekilde hareket ettiler. İrfan Can transferi için çok söylenecek şeyler var, hiç söylenmeyecek şeyler var... Bizim nasıl hareket ettiğimizi görüyorsunuz. Biz fazla konuşmadan, odaklandığımız oyuncuları alıp, imzadan sonra konuşuyoruz. Biz genelde çok konuşmuyoruz. Gidip işi bitiriyoruz ve işi bitirdikten sonra konuşuyoruz. Bu da bizim tarzımız" dedi. cumhuriyet.com.tr

Kadıköy'de CHPİlçe Başkanıpolis tarafından gözaltına alınmak istendi

Kadıköy'de CHP İlçe Başkanı polis tarafından gözaltına alınmak istendi AKP'li Melih Bulu'nun Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının ardından yaşanan protestolar sürüyor. Kadıköy'de bir araya gelen İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri'ne polis tarafından plastik mermi ve biber gazıyla müdahale edildi. CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin, biber gazı sıkılmasına engel olmak isterken polis tarafından gözaltına alınmak istendi. Boğaziçi Üniversitesi’nde dün yaşanan gözaltıların ardından, Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından bugün akşam saatlerinde Kadıköy Rıhtım'da yapılması planlanan eyleme, polis sert müdahalede bulundu.Biber gazı ve plastik merminin kullanıldığı müdahalenin ardından 104 kişi gözaltına alındı. Öğrencilere ve yurttaşlara gaz sıkılmasını engel olmaya çalışan CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin, polis tarafından gözaltına alınmak istendi.İşte o görüntüler:  cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter