Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Tuesday, 07.15.2025, 08:26 PM (GMT)

News - Haberler

Bilimsel araştırma: Covid-19 enfeksiyonuna gerçekten neler faydalı?

Bilimsel araştırma: Covid-19 enfeksiyonuna gerçekten neler faydalı? figure > Mikro besinlerin Sars-Cov-2 enfeksiyonu üzerindeki etkisini inceleyen araştırmalar artıyor. D vitamini, koronavirüsün (Covid -19) seyrini hafifletmek için umut verici bir aday gibi görünüyor. Peki, bu ne kadar doğru? Güçlü bir bağışıklık sistemi için vitaminler ve mineraller gibi mikro besin kaynaklarının yeterince tüketilmesinin gerekli olduğu su götürmez bir gerçek.Hal böyle olunca da dünyanın dört bir yanındaki birçok araştırmacı, mikro besinlerin bilinçli bir şekilde kullanıldığında, Covid-19 enfeksiyonunun seyrini hafifletip hafifletemeyeceğini, ciddi sonuçları ve hatta hastaların ölümünü önleyip önleyemeyeceğini yoğun şekilde araştırıyor.D vitamini, en popüler araştırma konularından biri. Yayınlanan araştırmaların bazıları çok umut verici görünüyor. Örneğin İspanyol göğüs hastalıkları uzmanı Marta Castillo'nun çalışması.DW Türkçe'nin haberine göre, Lübeck'teki Schleswig-Holstein Üniversitesi Tıp Merkezi Beslenme Tıbbı Enstitüsü'nde farmakolog ve profesör olan Martin Smollich, "Bu, D vitamininin etkinliğini kanıtlamak için sık sık tekrarlanan çalışmalardan biri" diyor.Smollich, mikro besinler ve gıda takviyeleri üzerine araştırma yapıyor. Vitamin ve minerallerin etkisinin ideolojik ve ekonomik nedenlerle abartıldığı veya küçümsendiği günümzsde Smollich, farklı bir tablo oluşturmaya çalışıyor.BİLİMSEL KANITLARA DAYALIİlk bakışta Castillo’nun aratırmasının sonucu hayli iyimser: D vitamini verilen 50 korona hastasından sadece biri yoğun bakım ünitesine alındı. D vitamini verilmeyen deneklerin ise yüzde 50'sinin yoğun bakıma ihtiyacı vardı.Prof. Smollich, "Bu tür çalışmalarda ilk adım, bu iki grubun nasıl oluştuğuna bakmaktır" diyor. D vitamininin etkinliği hakkındaki soruyu gerçekten cevaplayabilmek için, grupların olabildiğince özdeş bir şekilde oluşturulması gerekiyor.METODİK OLARAK TUTARLI MI?İşte sorun tam da burada yatıyor: Araştırma, bazı risk faktörlerini listeliyor ve önceden var olan belirli rahatsızlıklardan (örneğin tip 2 diyabet) kaç hastanın muzdarip olduğu hakkında bilgi veriyor.Smollich, "D vitamini alan gruptaki deneklerin yalnızca yüzde altısı şeker hastasıydı. Oysa plasebo verilen diğer gruptaki hastaların yüzde 19'u diyabetten muzdaripti" diyor.Yüksek tansiyon hastalarındaki fark daha da büyük: D vitamini verilmeyen katılımcıların yüzde 57'si yüksek tansiyon hastasıydı. Diğer grupta, deneklerin sadece yüzde 24'ünde yüksek tansiyon vardı.Farmakolog, "Bu, hastaların D vitamini almayan grupta olduğu anlamına geliyor" diye özetliyor. Yani bu şekilde heterojen gruplar, araştırma sonucunu da ciddi şekilde çarpıtıyor.Ancak dikkate değer olan tek şey bu değil: "Covid-19 söz konusu olduğunda, hem diyabetin hem de yüksek tansiyonun şiddetli bir seyri destekleyen risk faktörleri olduğunu biliyoruz," diyor Smollich. "Bu nedenle, D vitamini almayan gruptaki hastaların yoğun bakım ünitesine daha sık gitmeleri şaşırtıcı değil."Metodik olarak bu kadar tutarsız şekilde yapılan bir araştırma, kontrol grubundaki deneklerin D vitamini eksikliğinden mi yoksa önceden ciddi hastalıkları olduğu için mi daha sık yoğun bakıma alınmak zorunda kaldıkları sorusunu yanıtlamıyor.BESLENME KAYNAKLI HASTALIKLAR VE COVİD-19 ARASINDAKİ İLİŞKİBugüne kadar yapılan çok sayıda başka araştırma ve inceleme, D vitamininin Covid-19 enfeksiyonunun seyri üzerinde önemli bir etkisi olmadığı sonucuna varmıştı.Tip 2 diyabet, obezite veya yüksek tansiyonun birkaç ortak noktası var: Bunlar yalnızca ciddi korona enfeksiyonları için risk faktörleri değil. Hepsi aynı zamanda beslenme kaynaklı hastalıklar.Yani perhiz ve beslenme alışkanlıklarının, korona salgınıyla mücadelede hiç bir rolü olmadığına inananlar yanılıyor. Durum tam tersi.Gießen Üniversitesi Beslenme ve Bağışıklık Sistemi Profesörü Anika Wagner, "Besinler, bağışıklık sisteminin çeşitli seviyeleri için önemlidir" diyor ve ekliyor: "Besin eksikliği, bağışıklık sisteminin çeşitli savunma mekanizmalarını zayıflatır ve patojenlerin hasara uğramasını çok daha kolay hale getirir."/Archive/2020/11/30/123802530-covid-19.jpgGIDA TAKVİYELERİ NE KADAR GEREKLİ?Mikro besinlerin hastalıklardan korunmada ne kadar önemli olduğu sorusuna ek olarak, bağışıklık sistemimiz için sağlıklı gıda tüketiminin tek başına yeterli olup olmadığı  veya bağışıklık sisteminin kusursuz işlemesi için gıda takviyesine ihtiyaç duyulup duyulmadığı konusu da sürekli tartışılıyor.Cevap: Duruma göre değişir. Prof. Wagner, "Prensip olarak, beslenme ihtiyaçlarınızı günlük doğal gıdalarla karşılamanızı tavsiye ederim" diyor. Bu kesinlikle mümkün.Bununla birlikte, aşırı kilolu insanların oranının giderek artması, sağlıklı bir beslenmenin -mümkün olduğu halde- pratikte çoğu kez başarıyla uygulanamadığını gösteriyor.Wagner, "Obez insanlar genellikle yüksek enerji yoğunluğuna sahip olan, ancak yalnızca birkaç mikro besin içeren gıdaları tüketiyor" diyor. Örneğin şekerli içecekler, hazır yemekler ve tatlılar."Bir süre sonra obez kişide şeker hastalığı ve yüksek tansiyon gibi hastalıklar da oluşabilir." Yetersiz ve dengesiz beslenme bağışıklık sistemini zayıflatırken, obezite, diyabet ve yüksek tansiyon gibi faktörler, şiddetli bir Covid seyrinin de yolunu açabilir.İşte bu noktada D vitamini yeniden devreye giriyor. Martin Smollich, "Beslenme Tıbbı" adlı ihtisas blogunda şunları yazıyor: "D vitamini eksikliği, Covid -19 riskini artıran hastalıklarda ve yaşam koşullarında yoğun şekilde ortaya çıkar; yani yaşlılarda, obezlerde veya tip 2 diyabet hastalarında."Bu, herkesin malumu olan çok eski bir kısır döngü. Alman Diyabet Derneği (DDG), Mayıs ayında yaptığı basın açıklamasında, "Önceden var olan korona ilintili birçok hastalık, koruyucu tedbirlerle önlenebilirdi" görüşünü savundu.Smollich, "Buna rağmen Almanya'da beslenme alışkanlıkları ve hastalıklar arasındaki bağlantı genelde tümüyle göz ardı ediliyor. Bunu çok dramatik buluyorum, çünkü bu değiştirilebilecek bir şey" diyor ve ekliyor: "Nihayetinde korona salgını, yanlış ve dengesiz beslenme kaynaklı hastalıkların neredeyse olağan hale geldiği bir toplumu vurdu."YAŞLILAR VE KRONİK HASTALARIN BESİN İHTİYACI DAHA FAZLADaha sağlıklı yaşam için dengeli beslenmeye önem verilmesi, özellikle yaşlılar ve kronik hastalar gibi bazı risk gruplarının menfaatine olabilir. Prof. Anika Wagner, "Bağışıklık sisteminin özellikle yaşlılıkta çok iyi çalışmadığını ve D vitamini sentezinin de azaldığını biliyoruz" diyor. Burada belki gıda ve vitamin takviyeleri üzerinde düşünmek gerekebilir.Federal Risk Değerlendirme Enstitüsü (BfR) de aynı sonuca vararak, yaşlı ve kronik hastalığı olan insanlar için -özellikle de bu insanlar bakıma muhtaçsa- D vitamini takviyesi öneriyor.Farmakolog Smollich blogunda, temelde optimize edilmiş bir beslenmeye odaklanmanın, çeşitli hastalıkları önleyebilmek için bireysel mikro besinlerin alımından daha önemli olduğunu yazıyor. "Korona salgınıyla mücadalede, doğru beslenme ve sağlık politikası odaklı önlemler, her zamankinden daha öncelikli olmalıdır." cumhuriyet.com.tr

Bakan Dönmez, attığıtemeli unuttu!

Bakan Dönmez, attığı temeli unuttu! figure > CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, ‘süper teşvik’ alan, 2019 yılında Niğde’nin Bor ilçesinde Enerji Bakanı Fatih Dönmez tarafından temeli atılan ve 6 ay içinde faaliyete geçeceği açıklanan ancak temel olarak kalan tesisin akıbetini soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, soru önergesinde, Niğde Bor Karma Organize Sanayi Bölgesi’nde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in de katıldığı törenle temeli atılan tesisin hangi aşamadı olduğunu sordu.Gürer, Türkiye genelinde 19 firmanın yer aldığı 'Süper Teşvik’ten faydalandığı açıklanan firmaya ait güneş enerjisi panel üretim tesisinin 6 ay içinde faaliyete geçeceği ve ilk etapta 1500, yıllar içinde de 5 bin kişiye istihdam sağlayacağı şeklinde yapılan resmi açıklamaları da hatırlatarak, “Altı ay içinde faaliyete geçeceği açıklanan ve 2 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen sadece temeli atılan tesisin faaliyete geçmeme nedeni nedir? Süper teşvik alacağı belirtilen 19 firma arasında yer alan bu firmaya teşvik ödemesi yapılmış mıdır? Tesis yapımının başlama tarihi ne zamandır? Bakanın temelini attığı bir inşaatın iki yıldır temeli atılmış durumda olmasının nedeni nedir? Bakanlığın temel attığı ve günümüzde inşaatı başlamayan başka yatırımları var mıdır?” şeklindeki sorularına yanıt verilmesini istedi. "TOPU BAŞKA BAKANLIĞA ATMASI DÜŞÜNDÜRÜCÜ"CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in önergesini yanıtlayan Bakan Fatih Dönmez ise soruya çarpıtarak yanıt verdi. Attığı temele değinmeyen Bakan, Bakanlıklarınca temeli atılan ve inşaatı başlamayan bir tesisin bulunmadığını belirtti. Dönmez, soru önergesindeki soruların Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca yanıtlanması gerektiğini ifade etti. Önerge sahibi CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer ise temel atma törenine bizzat Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in de katıldığını anımsattı. Gürer, Törende yapılan konuşmalarda, Türkiye genelinde yüzlerce milyon dolarlık ‘Süper Teşvik’ alacak 19 firmanın bulunduğu, bu firmalar arasında da temeli atılan tesisinde olduğunu hatırlattı. Gürer, “Eko Temiz Enerji A.Ş. (EkoRE), ingot, wafer, hücre ve modül üretim süreçlerinin oluşturduğu Türkiye’nin ilk entegre güneş paneli üretim tesisini 620 dönüm arazi üzerine Niğde Bor’da kurulacağı açıklandı. Yüzde 100 yerli olarak, yıllık 1 GW güneş panel üretimi yapacak olan entegre üretim tesisinin temel atma töreni Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in katılımıyla Niğde Bor Karma Organize Sanayi Bölgesi’nde gerçekleştirildi. Tesisin 6 ay içinde faaliyete geçeceği açıklanmasına rağmen tesis atılan temeliyle kaldı. Resmi törenle temeli atılan tesise daha sonra çivi bile çakılmadı. Temel atma törenine bizzat katılan Sayın Bakan Dönmez'in, soru önergemizdeki soruları geçiştirip, topu başka bir bakanlığa atması da düşündürücüdür. Bakan ya bilerek ya da çarpıtarak attığı temeli unutmuş. Seçim öncesi gelip, törenle temel atan Bakan, temel için tek kelime etmiyor. Bakanlığının temelini attığı yatırımları sormuyorum ki Bakana attığınız temel ne oldu diye soruyorum. Tam bir AKP klasiği, sorunun cevabını vermek yerine çarpıtarak yanıt veriliyor” dedi. cumhuriyet.com.tr

CANAN’dan 'Falname' serisineözel performans

CANAN’dan 'Falname' serisine özel performans figure > "Minyatür 2.0: Güncel Sanatta Minyatür" sergisi için "Falname" adlı yeni bir minyatür serisi hazırlayan CANAN, ziyaretçilerle buluşuyor. /Archive/2020/11/30/123016411-1606722702canantarot11.11013.jpgSuna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, "Minyatür 2.0: Güncel Sanatta Minyatür" sergisi kapsamında özel bir etkinliği daha ziyaretçilerle buluşturuyor.Sergide 1 Mayıs, Ademler ve Havvalar, Güzel ve Çirkin (Aslan ve Ceylan), İbretnüma ve Falname başlıklı işleriyle yer alan CANAN'ın yüzyıllar önce Osmanlı nakkaşları tarafından hazırlanan Falnamelerden ve İslam mitolojisindeki karakterlerden etkilenerek hazırladığı 71 minyatürden oluşan "Falname" serisi, performansında kullandığı tarot destesine dönüşüyor./Archive/2020/11/30/123053301-1606722847artshoptarotmaske036.jpgMinyatürü ilk olarak 1998 yılında keşfettiğini ve içerdiği imgelerin zenginliğini fark ettikçe bu forma daha aşık olduğunu söyleyen CANAN, fal ritüeli ile minyatür arasındaki ilişkiyi şöyle ifade ediyor: "Minyatürlerdeki olağanüstü güçler ve efsanevi yaratıklar aslında bilinçaltımızdaki korkuları simgeliyor. Bu imgelerle karşı karşıya gelmek, korkuların su yüzüne çıkmasına ve kişinin kendine dair bazı şeyleri öğrenmesine yol açıyor. Eğer orada sizi çeken bir şey varsa kendiniz adına bulacağınız bir şey de var demektir."SANAT YAPITINDAN KEHANET İMGESİNE/Archive/2020/11/30/123116754-1606722812mnytrsln039.jpgYarı hayvan yarı insan bedenli sembolik kahramanlar, mitolojik hikâyeler, kuşlar ve çiçekler gibi imgelerin yer aldığı "Falname" serisinde daha önce üretilmiş minyatürlerden ve tarot falından esinlendiğini dile getiren sanatçı, buradan yola çıkarak gerçekleştirdiği performansa dair ise şu bilgileri paylaşyor:"İster tarot ister kahve ya da papatya falı olsun tüm fallar imgeye bakarak yorum yapmakla ilgili. Bir falcı olarak bütün o sembollerden sonsuz anlamlar çıkartabilirsiniz. Dolayısıyla falcının mahareti de bence orada… Fal bakma ritüeline sadık kalarak dilediği zamanda kartları farklı açılımlara göre dağıtan falcı, gördüğü resimlerden danışan kişiye bir yorum/fal kehaneti çıkarabilir. Sanat yapıtını okumak, hissetmek, analiz etmek aslına bakılırsa aynı fal bakmak gibi şekillerden, renklerden anlam çıkartarak umut duymayı beraberinde getirir. Zihnimiz, geçmişin deneyimleri ve geleceğin hayalleri ile şimdiyi oluşturur. Geçmişin negatif deneyimlerinde boğulmadan, geleceğin kaygılarına takılmadan pozitif baktığımızda hayallerimizi gerçekleştirmek mümkündür."/Archive/2020/11/30/123218143-cananic.jpgFalname performanslarına, 13 Ocak 2021 tarihine kadar salı ve çarşamba günleri 13.00 - 17.30 saatleri arasında, Pera Müzesi web sitesindeki rezervasyon formunu doldurarak katılım sağlanabiliyor. cumhuriyet.com.tr

Denizlispor'da ibre Kenan Atik'e döndü

Denizlispor'da ibre Kenan Atik'e döndü figure > Süper Lig ekiplerinden Yukatel Denizlispor'da, teknik direktör Robert Prosinecki'nin görevinden ayrılmasının ardından takımın başında çıktığı ilk karşılaşmada son şampiyon Medipol Başakşehir ile deplasmanda 3-3 berabere kalan Antrenör Kenan Atik ile yola devam edilebileceği belirtildi. Sezona istediği başlangıcı yapamayıp ilk 9 haftada 1 galibiyet alabilen 6 puanla 19'uncu sıradaki Yukatel Denizlispor, Prosinecki ile yolların ayrılmasının ardından yeni teknik direktör için arayışlarını sürdürüyor. Mehmet Altıparmak, Tamer Tuna, Bayram Bektaş ve Ünal Karaman gibi deneyimli teknik direktörleri listesine alan Ege ekibinde yeni teknik direktörün kısa sürede açıklanması bekleniyor.Bu isimlerin yanı sıra Başakşehir sınavına takımın başında çıkan Kenan Atik, en güçlü aday olarak ön plana çıktı. Son şampiyon ile deplasmanda 3-3 berabere kalan ve 3 maçlık mağlubiyet serisine son veren takımda Kenan Atik'in camiaya güven verdiği ve görevi bir süre daha sürdürebileceği ifade edildi. Son gelişmelerin de ele alındığı yönetim kurulu toplantısında bazı kurmayların Kenan Atik'in takım üzerindeki olumsuz havayı ortadan kaldırdığı ve teknik direktör olarak göreve devam etmesi yönünde görüş bildirdiği belirtildi. Denizlispor'un eski futbolcularından olup kulüpte yıllardır antrenörlük görevini yürüten Kenan Atik, farklı dönemlerde teknik direktörlerin ayrılmasıyla TFF 1'inci Lig'de teknik adam olarak da takımı yönetmişti. cumhuriyet.com.tr

Erdoğan ve Koca hakkında suçduyurusu

Erdoğan ve Koca hakkında suç duyurusu figure > Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile 81 ilin valisi hakkında, pandemi sürecinde "vaka sayılarını saklayarak ve gerekli önlemleri almayarak ölümleri artırdıkları" gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuldu. Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) Genel Sekreter Yardımcısı Av. Tacettin Çolak ve Avukat Fettah Ayhan Erkan'ın Çağlayan Adileyi'ne yaptıkları suç duyurusunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sağlık Bakanı Koca ve 81 ilin valisinin '1593 Sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'na aykırı hakaret ederek görevi kötüye kullanma' suçunu işledikleri iddia edildi./Archive/2020/11/30/122055450-gggdddd.jpg“SALGIN KONTROLDEN ÇIKMIŞTIR”HKP avukatları tarafından Başsavcılığa verilen dilekçede, “Covid-19 salgını nedeniyle ülkemizde ilk vaka görüldüğü günden bugüne vaka sayısı, vaka sayılarındaki artışa oranla vefat sayısı da hızla artmaktadır.Gelinen süreçte ise salgının artık kontrolden çıktığı, vaka ve vefat sayısının resmi açıklamalardan çok daha fazla olduğu namuslu bilim insanları ve sağlık çalışanlarımız tarafından dillendirilmekte, hatta bizzat tarafımızca görülmektedir” ifadelerine yer verildi.“VAKA VE ÖLÜM SAYILARINDA GERÇEKLER SÖYLENMEMEKTEDİR”Dilekçenin devamında, “Yapılan son açıklamalar, başta AKP Genel Başkanı olmak üzere, Sağlık Bakanı ve diğer yetkililerin gerek vaka sayılarında gerekse ölüm sayılarında gerçekleri söylemediklerinin, kamuoyuna doğru bilgi vermediklerinin de itirafıdır” denildi.“ÖNLEMLERİ ALMADIKLARININ İTİRAFI…”/Archive/2020/11/30/122134981-ssaaa.jpgDilekçede, Sağlık Bakanı Koca’nın 26 Kasım tarihinde yapmış olduğu konuşma hatırlatılarak, “Namuslu bilim insanlarımızın, sağlık çalışanlarımızın ve partimizin aylardır dillendirdiği üzere, yetkili ve sorumlu konumunda bulunanların hem vaka sayıları, hem ölüm sayıları noktasında doğruları söylemediklerinin, Covid-19 pandemisi ile ilgili bilimin emrettiği önlemleri almadıklarının da itirafı niteliğindedir” ifadelerine yer verildi.“AKP KONGRELERİYLE VİRÜS YAYILMIŞTIR…”Ulusal bayramlara ve baroların kongrelerine yasak getirildiği hatırlatılan dilekçede, şu değerlendirmeler yapıldı:"23 Nisanlara, 19 Mayıslara, 30 Ağustoslara, 29 Ekimlere, 10 Kasımlara, baroların kongrelerine yasak koyan şüpheliler, AKP kongrelerine yasak getirmeyerek virüsün yayılmasına hizmet etmişlerdir. Ve tüm bunlar yetmezmiş gibi Kurban Bayramı öncesinde; 'Bu salgından kurtuluyoruz inşallah, iki bayramı birlikte yapacağız', diyerek insanlarımıza bu salgın bitiyor artık, tehlike geçmiş durumda diye düşündürterek, insanlarımızın salgını hafife almalarına neden olmuşlardır.Şüpheliler, 1 Mayıs’tan itibaren de ekonomik alandaki eksik gedik kısıtlamaları da kaldırarak artık her şeyin normale döndüğü mesajı vermişler, halkımızın bu açıklama ve uygulamalardan etkilenerek virüsün etkisinin geçtiği algısını uyandırmışlar, dolayısıyla virüsün rüzgâr hızıyla yayılmasına neden olmuşlardır.” Dilekçede Hıfzıssıhha Kanunu’nun 83, 76 maddeleri hatırlatarak, “İşte bu madde Devletin sosyal devlet olma özelliğinin bir sonucudur. Ancak AKP iktidarı, Cumhuriyetin olmazsa olmaz birçok temel ilkelerinde olduğu gibi sosyal devlet ilkesini de ortadan kaldırmış, halk yararına olan temel hükümler yok sayılmıştır ve 276 madde sağlıklı istatistik verilerin kamuoyu ile paylaşılması gereğini, gerekçeleriyle birlikte sorumlularını da açıklamıştır. Ancak yukarıda da sunduğumuz gibi bu maddelere de tüm şüphelilerin aykırı hareket ettiği aşikârdır” denildi.“GÖREVİ İHMAL SUÇU…”AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fahrettin Koca ve 81 İl Valisinin Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesine göre görevi ihmal suçu işlediklerini ifade eden HKP avukatları dilekçede, “Bu maddeye aykırı hareket ederek binlerce insanımızın hastalanmasına, vefat etmesine, açlık ve yoklukla başbaşa kalmalarına sebep olan şüpheliler hakkında soruşturma başlatılmasını talep etmek zorunlu olmuştur” ifadelerine yer verildi.“İNSANLAR BİLEREK ÖLÜME GÖNDERİLMİŞLERDİR"Suç duyurusunun ardından HKP Genel Sekreter Yardımcısı Av. Tacettin Çolak, Çağlayan Adliyesi'nin önünde açıklama yaptı. Çolak şunları söyledi:“Bugün ülkemizi ve dünyayı kasıp kavuran Covid-19 salgını nedeniyle halkımızın ölümlerden ölüm beğendiği ortamlarda siyasi iktidarın, merkezi yönetimi elinde tutan AKP’giller’in gerekli önlemleri almayarak insanlarımızın ölümlerini artırması karşısında, görev suçu işlediklerinden dolayı Çağlayan Adliyesi'nde suç duyurusunda bulunduk.Esasen Halkın Kurtuluş Partisi olarak biz 14 Eylül tarihinde de benzer bir suç duyurusunda bulunmuştuk. Ancak ülkemizdeki Covid-19 süreci tamamen insan sağlığını hiçe sayan, bilimin öngördüğü önlemleri hiçe sayan uygulamalarla geçiştirilmek isteniyor. Zamanında bilim insanları çok ciddi uyarılar yaptılar bu konuda, kitlesel ölümlerin gündeme gelebileceği şeklinde. Ama Tayyip Erdoğan başta olmak üzere AKP’gillerin tamamı bu salgını ciddiye almadan hatta kendileri işi inşallahla, maşallahla geçiştirdiler. Hiçbir bilimsel değeri olmayan ve gelecekte, geçmişte bugünleri yaşayacağımız öngörülmesine rağmen insanlarımız maalesef bilerek ve ihmal suretiyle ölüme gönderilmiş durumlar. Şu anda Bilim İnsanlarının öngördüğü şekliyle ülkemizde 200.000 civarında insanın Covid-19 salgını nedeniyle yaşamını kaybedeceği söyleniyor.Oysa sadece maske, mesafe, temizlik diyerek bütün suçu halka yıkanlar gerçek anlamda bu salgına karşı tam bir kapanma sağlayıp, işçi sınıfının, emekçi halkın geçimini sağlayacak desteği; esnafımızın hatta sanayicilerimizin de geçici süredeki geçimini sağlayacağı desteği vermesi gereken hükümet, bunları yapmadan tam tersine bir avuç para babasına birtakım vergi indirimleri yaparak onların borçlarını silerek, onlara teşvikler vererek ama işçileri de bu salgın ortamında çalışmaya zorlayarak Covid-19’la mücadele ettiğini sanıyor...Bu tamamen kandırmacadan ibarettir. Halka yapılan bir ihanettir.Halkımıza yapılan tüm ihanetlerin hesabını sormaya, sorumluların yargı önünde ve gerçek anlamda bağımsız, tarafsız mahkemeler önünde hesap vermesi için mücadele etmeye devam ediyoruz. Bugün de Çağlayan Adliyesi'nde Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve 81 il valisi hakkında suç duyurusunda bulunduk. Bu suç duyurusunu takip edecek Cumhuriyetin Savcılarının olup olmadığını önümüzdeki günlerde göreceğiz.”“BU BİLİNÇİ BİR KATLİAMDIR”Çolak’ın ardından HKP avukatı Fettah Ayhan Erkan açıklama yaptı. Erkan, “Salgının yaz aylarına geçerkenki normale dönüş süresinde o zaman biz teşhisi koyduk. Bunlar sürü bağışıklığına gidiyorlar dedik. Sürü bağışıklığı demek bilerek, kasten insan katletmek demektir. Bunun sonunda yüz binlerce Türk insanı katledilmiş olacak. Bu bilinçli bir katliamdır” dedi. ANKA

ÇYDD'den Bülent Ersoy'a yanıt: 'Değerlerimiz adına bu bağışın kabul edilmesi söz konusu değildir'

ÇYDD'den Bülent Ersoy'a yanıt: 'Değerlerimiz adına bu bağışın kabul edilmesi söz konusu değildir' figure > Bülent Ersoy, geçtiğimiz çarşamba günü Nişantaşı’ndaki bir mağazadan her biri 40 bin lira değerinde iki adet kar tilkisi kürkü satın almıştı. “Kürklerimin hepsini Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı’na vereceğim” açıklamasını yapan Ersoy'a Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nden yanıt geldi. Açıklamada "Bu bağışın kabul edilmesi söz konusu değildir" denildi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Bülent Ersoy'un kürklerini bağışlamak istemesine yanıt verdi. ÇYDD bağışların kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirtti.Geçtiğimiz hafta, kendisine iki adet kürk yaptırmasıyla tepki çeken sanatçı Bülent Ersoy, gazetecilerin "Hayvanseverler size yine sosyal medyada sitem edecekler" sözleri üzerine "Ben alıştım artık" yanıtını vermişti.Ardından kürklerini Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ne bağışlayacağını belirten Ersoy, "Kürklerimin hepsini Türkan Saylan Hanım'ın derneğine vereceğim. Bir gece düzenleteceğim, ben de gideceğim oraya. Açık artırmayla satsınlar. Epeyce yüklü bir miktar toplanır" ifadelerini kullanmıştı.Ersoy'un sözlerinin ardından, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Twitter üzerinden açıklama yaparak, söz konusu bağışın kabul edilemeyeceği belirtti.KAMUOYUNUN DİKKATİNE!Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Atatürk ilke ve devrimleri ışığında çağdaş eğitim yoluyla çağdaş toplumlar seviyesine ulaşmayı hedefleyen öncü ve örnek bir sivil toplum örgütüdür. + pic.twitter.com/3wHZcUTEgN— ÇYDD-Çağdaş Yaşam (@CagdasYasamDD) November 29, 2020Açıklamada şu ifadelere yer verildi:"Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Atatürk ilke ve devrimleri ışığında çağdaş eğitim yoluyla çağdaş toplumlar seviyesine ulaşmayı hedefleyen öncü ve örnek bir sivil toplum örgütüdür. ÇYDD, tüzüğü gereği doğa, çevre ve canlı haklarına saygılı olmayı ilke edinmiştir, efsane Genel Başkanımız Prof. Dr. Türkan SAYLAN'ın “Hayvanlar ve Çocuklar” adlı kitabı ile can dostları olan köpeği ve kedilerine duyduğu sevgi derneğimizin hayvan haklarına verdiği önemin önemli sembollerindendir. Bu nedenlerle, basına yansıdığı üzere, derneğimize hayvanların yaşam hakları ihlal edilerek ekonomik değere dönüştürülmesiyle elde edilen ayni ürünler ve bunların bedelleri üzerinden yapılacak bir bağışı tüzük çalışma ilkelerimiz ve kurumsal değerlerimiz adına kabul etmemiz söz konusu değildir. Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız." cumhuriyet.com.tr

Aşıgönüllüsüprofesörden gönüllülere uyarı

Aşı gönüllüsü profesörden gönüllülere uyarı figure > Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Anestezi ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmettin Ünal, aşı çalışmaları için kendisi gibi gönüllü olan vatandaşları uyararak, "Maske, mesafe, hijyen ve toplu aktivitelere katılmama kuralını ihlal etmememiz gerekiyor. Çünkü aşının ne kadar süre etkili olacağıyla ilgili elimizde bir veri yok" dedi. Ankara Üniversitesi'nde Alman aşısının gönüllü uygulamalarına katılan 56 gönüllü arasında, öğretim üyesi Prof. Dr. Necmettin Ünal da yer aldı. Faz 3 çalışmaları kapsamında ilk doz uygulaması 27 Ekim'de yapılan Prof. Dr. Ünal'a, ikinci doz uygulama 17 Kasım’da yapıldı. Prof. Dr. Ünal, aşının ikinci doz uygulanmasının ardından da bir yan etki hissetmediğini belirterek, "Herhangi bir belirtim yok. Son derece rahatım. Belki tıp dışından birisi, bu işlerin içinde bu kadar olmayan birisi çok daha heyecan duyabilirdi. Ama ben olağan akşam yemek yer gibi gittim aşımı oldum. Sadece her gün bir rapor yollamam gerekiyor. Umut ediyorum ki her şey yolunda gider ve umut ediyorum ki plasebo grubunda değil, aşı grubundayımdır. Aşı grubunda mıyım değil miyim merak ediyorum; ama bunun peşine düşmüş değilim" dedi."KORUNMA KURALLARINA HARFİYEN UYUYORUM"Prof. Dr. Ünal, bundan sonra aşı araştırmasını düzenleyen otoritelerin belli aralıklarla kendilerinden örnekler alacaklarını ve bu tetkikler sonucunda aşı grubunda olup olmadıklarını deklare edeceklerini kaydetti. Prof. Dr. Ünal, "Ben eğer sonuçları görüp de aşı grubunda olduğumu anlarsam belki de sıkı kurallara uyma alışkanlığımı biraz azaltabilirim diye düşünüyorum. Onun için hiç merak etmiyorum ve korunma kurallarına harfiyen uyarak hayatımı devam ettiriyorum. Ne zaman ki araştırmayı düzenleyenler 'sen aşı grubundasın, bağışıklığın sağlandı' derse o zaman rahatlayabilirim; ama yine de bu maske, mesafe, hijyen ve toplu aktivitelere katılmama kuralını ihlal etmememiz gerekiyor. Çünkü aşının ne kadar süre etkili olacağıyla ilgili elimizde bir veri yok. En az 6 ay olacağı konusunda öngörüler var. Hatta 1 sene olacağı şeklinde de öngörüler var; ama bununla ilgili elimizde kanıt yok, önceden konuşmanın anlamı yok. Bununla ilgili veriler net çıkıncaya kadar korunma tedbirlerini maksimum olarak devam ettirmemiz gerekiyor" diye konuştu.AŞI OLANLARI UYARDITürkiye'de temin edilecek aşıyla toplumun tamamının bağışık hale getirilmesi ve salgının önlenme şansının olmayacağını düşündüğünü söyleyen Ünal, şöyle konuştu:"Çünkü temin edilebilen aşı salgını önlemeye yetecek dozda bir aşı değil. Dolayısıyla, az aşı vurulan ülkelerde bu salgın hızı azaltılarak ve sağlık sisteminin, ekonomik sistemin yükü azaltılarak devam edecek; ama devam edecek. Bu süreçte aşının etkisinin ne zaman bittiğini bilmediğimiz için daha epeyce konvansiyonel korunma tedbirlerini harfiyen uygulamakta yükümlü olduğumuzu düşünüyorum ve aşı olan herkese bunu öneriyorum. Ne zamana kadar? Bu toplumun tamamı bağışık hale gelip virüs yok olancaya kadar. Bu her aşı için geçerli. Çin aşısı, Rus aşısı, Alman aşısı fark etmez. Hiçbirinin etkisinin ne kadar süreceğiyle ilgili elimizde kanıt yok. Hepsinin öyle ya da böyle bir etki oluşturacağı kesin. Yüzde 50 mi olur 90 mı olur onu araştırma sonuçları gösterecek. Ama sonuçta bütün aşılarda öyle ya da böyle bir bağışıklık oluşacağı bunun oranının farklı olabileceği yan etkiler konusunda da farklı sonuçlar çıkabileceği kanaatindeyim. Ama faz 3 çalışmalarının sonuçları bunların hangisinin uygulanabilir hangisinin uygulanamaz olduğu ortaya çıkacak." DHA

Meclis'e ziyaretçi yasağıgeldi

Meclis'e ziyaretçi yasağı geldi figure > Koronavirüs salgını riski nedeniyle Meclis'in ziyaretçilere kapatılması kararı verildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) koronavirüs önlemleri kapsamında genel kurul çalışmaları sırasında ziyaretçi kabul edilmeyecek.Yapılan açıklamada şöyle denildi:"Türkiye Büyük Millet Meclisi yerleşkesi ve eklentilerine korona virüs (Covid-19) ile ilgili alınan tedbirler doğrultusunda 01-31Aralık 2020 tarihleri arasında, genel kurul çalışmalarının yapıldığı günler ziyaretçi kabul edilmeyecektir." cumhuriyet.com.tr

Her 10 aile hekiminden ikisininçalıştıracak hemşiresi bile yok

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Her 10 aile hekiminden ikisinin çalıştıracak hemşiresi bile yok figure > Milyonlarca yurttaşın bağlı olduğu aile hekimlerinin çalışan açığı büyüyor. Hekimlerin aylarca hemşiresiz çalıştığını anlatan Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu 2. Başkanı Eryazğan hakkında, bu soruna dikkat çektiği için soruşturma açıldı. Aile hekimliğinin kronik sorunlarından biri olan aile sağlığı çalışanı açığı gün geçtikçe artıyor. Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) 2. Başkanı Dr. Yusuf Eryazğan, “Türkiye genelinde her 10 aile hekiminden ikisinin aile sağlığı çalışanı bulunmuyor. Aile sağlığı çalışanı eksikliği var” dedi. Eryazğan, bu eksikliklere dikkat çektiği için Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğü tarafından hakkında soruşturma başlatıldığını anımsatarak “Susturmak ve örtbas etmek yerine sorunun çözümüne kafa yorun. Doğruları söylemeye devam edeceğiz” diye konuştu. Eryazğan, 2010 yılından bugüne aile hekimliğinden ayrılan aile sağlığı çalışanlarının yerine yenilerinin dahil edilemediğini belirterek “Aile hekimliğinde bir hemşire ya da ebenin aile sağlığı çalışanı olması için devlet hastanelerinden aile hekimliğine geçişte getirilen katı kuralların azaltılması (muvafakatname) veya dışarıdan alınacak hemşireler için ise maliyenin verdiği bütçeyi Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün yerinde kullanması gerekmektedir. Ancak bu sistem 10 yıldır uygulanmadığı için aile hekimliğinden ayrılan her hemşire ebenin yerine yeni bir aile sağlığı çalışanı geçmesini zorlaştırdı” değerlendirmesini yaptı. Şu an Türkiye genelinde her 10 aile hekiminden ikisinin aile sağlığı çalışanı bulunmadığına dikkat çeken Eryazğan, kimi birimlerde 18 ay gibi uzun dönemlerde hemşiresiz çalışan aile hekimleri olduğunu kaydetti. Eryazğan “Bu durum ülkemizde 16 milyon vatandaşın bağlı olduğu aile hekimliği sisteminde aile sağlığı çalışanı olmadığını ve hizmet alımında büyük sorunlar yaşandığını gösteriyor” diye konuştu.100 BİRİMDE YOKŞanlıurfa’da aile hekimi olduğunu ve ilinde bu sorunun çok büyük olduğunu vurgulayan Eryazğan, Yunanistan’ın doğum oranı kadar doğum gerçekleşen, bebek ve çocuk nüfusunun yoğunlukta olduğu ilde 1 ay önce Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğü’nün dış alım kadrosundan 9 kadro için ilana çıktığını il müdürlüğünün resmi sitesinden yayımladığını kaydetti ve şöyle devam etti: “Oysaki ilimizde aile sağlığı çalışanı olmayan aile hekimliği birim sayısı 100. Sayın Bakanlık yetkilileri sayın il valiliği ve il müdürlüğü 100 hemşirenin açığını bir kenara bırakıp soruşturma açacağına 10 yıldır artarak devam eden bu sorunun çözümüne kafa yormaları gerekmektedir.” Sibel Bahçetepe

CHP’liİlgezdi’den, TopkapıSarayı’nda‘Sokak hayvanlarınıbeslemeyin’talimatıverildi iddiası

CHP’li İlgezdi’den, Topkapı Sarayı’nda ‘Sokak hayvanlarını beslemeyin’ talimatı verildi iddiası figure > Cumhurbaşkanlığı’na devredildikten sonra 1. derece SİT alanındaki ağaçların katledildiği Topkapı Sarayı’nda şimdi de sokak hayvanlarının aç bırakıldığı iddia edildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi; Kültür ve Turizm Bakanlığı’dan devir işleminden sonra Cumhurbaşkanlığı personeline yerleşke içerisindeki hayvanları beslemelerinin yasaklandığını belirterek, “Yasağa bir an önce son verin” çağrısında bulundu. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan alınarak Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar Başkanlığı’na bağlanan Topkapı Sarayı’nın 1. derece SİT alanında yer alan ağaçların kesildiği ve saray içerisinde kalan askeri okul binasının da yıkıldığı ortaya çıkmıştı. Hayvan hakları yasası konusunda tüm siyasi partilerin olumlu mesajlar vermesine karşın yıllardır bir türlü bu konuda adım atılamaması kamuoyunda tepki çekerken, CHP’li İlgezdi, devir işleminin ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı çalışanlarını Topkapı Sarayı’na almayan Cumhurbaşkanlığı yetkililerinin kendi personeline saraydaki sokak hayvanlarını beslemeyi yasakladığını kaydetti. Gönüllülerin yardımıyla sağlanan mamaların sokak hayvanlarına bir süredir verilmediğini kaydeden İlgezdi, “Anne ve yavru köpeklerin, kedilerin olduğu sokak hayvanları açlıkla karşı karşıya. Buradan Cumhurbaşkanlığı yetkililerine sesleniyorum: Yasağa bir an önce son verin ve yerleşke içerisinde yaşayan sarayın sessiz sahiplerinin barınma ve beslenme ihtiyaçlarını derhal karşılayın” diye konuştu. Cumhurbaşkanlığı yetkililerinin hayvanları beslemeyi yasaklamasının sözün bittiği yer olduğunu kaydeden İlgezdi, “Bu hayvanların başka yere götürülmeleri de ölmeleri anlamına gelecek. Bir an önce bu yanlıştan dönün” dedi. Mahmut Lıcalı

Muğlaİl Milli Eğitim MüdürüTöre için soruşturma izni verildi, ancak hâlâgörevden uzaklaştırılmadı

Muğla İl Milli Eğitim Müdürü Töre için soruşturma izni verildi, ancak hâlâ görevden uzaklaştırılmadı figure > Yaşamını yitiren Muğla Olgunlaşma Enstitüsü Müdür Vekili Hüdayi Baş'a psikolojik baskı uyguladığı iddia edilen ve “taksirle ölüme sebebiyet vermek” gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulan Muğla İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre hakkında soruşturma izni verildi. Fakat Töre hala görevinin başında durmaya devam ediyor. Okul müdürlerine baskı uyguladığı iddiaları ile gündeme gelen ve Muğla Olgunlaşma Enstitüsü Müdür Vekili Hüdayi Baş’ın yaşamını yitirmesi nedeniyle hakkında “taksirle ölüme sebebiyet vermek” gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulan Muğla İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre hakkında soruşturma izni verildi. Töre’nin soruşturma izni kararına itiraz ettiği öğrenilirken, Baş ailesinin avukatı Yaşar Güzeller, Töre’nin iddialara ve incelemelere karşın tedbiren görevden alınmamasına tepki gösterdi. Yaşar, “İdari soruşturma açısından görevden alınmaması adalet anlayışı ve hakkaniyete aykırıdır” dedi. Muğla Olgunlaşma Enstitüsü Müdür Vekili Baş, 8 Eylül’de geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirmişti. Baş’ın kalp krizi geçirmesinin arkasında, İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre tarafından, enstitüye sınavla alınacak kişilerin listesinde usulsüzlük yapmadığı için “istifa et” baskısına maruz kalmasının olduğu belirtilmişti. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından söz konusu sınava ilişkin inceleme başlatılırken, Töre hakkında “taksirle ölüme sebebiyet vermek” gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulmuştu. Muğla Valiliği, MEB Maarif Müfettişleri tarafından düzenlenen ön inceleme raporunun ardından Töre ile birlikte Baş’a baskı uyguladığı belirtilen Menteşe İlçe Milli Eğitim Müdürü Soner Kaya ve İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Muhammer Cihan hakkında soruşturma izni verdi. Ancak Töre, Kaya ve Cihan, soruşturma izni verilmesine itiraz etti. Karar İzmir Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi Başkanlığı’na gönderildi. Cumhuriyet’e konuşan Baş ailesinin avukatı Güzeller, soruşturma iznine itiraz edilmesinin, süreci uzatma ya da gündemin soğutulması amacıyla olabileceğine dikkat çekti. Töre’nin, soruşturma ile suç duyurusuna karşın tedbiren de olsa görevden alınmamasına tepki gösteren Güzeller, “15 Temmuz sonrası haklarında en ufak şüphe olanlar görevden uzaklaştırıldı. Töre, hakkındaki FETÖ soruşturmasına rağmen hâlâ alınmadı” dedi.LAİKLİK BOYKOTU YAPMIŞLARDI!Kaya ve Cihan, laikliğin boykot edilmesi çağrısı ile de gündeme gelmişti. Müdürlüğün resmi sosyal medya hesabından, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Fransız mallarını boykot çağrısının ardından Fransız olduğu iddia edilen markaların adları paylaşılmış, söz konusu markalar arasına laiklik de eklenmişti. Sefa Uyar

‘Borsaİstanbul’un yüzde 10’u kaça satıldı?’diye soran Kuşoğlu, bütçe uyarısında bulundu

‘Borsa İstanbul’un yüzde 10’u kaça satıldı?’ diye soran Kuşoğlu, bütçe uyarısında bulundu figure > CHP’li Kuşoğlu, Varlık Fonu’ndaki kuruluşlara Bütçe Yasası ile ödenek aktarılacağına dikkat çekerek, bunun anayasaya aykırı olduğunu vurguladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, Borsa İstanbul’un yüzde 10’unun Katarlılara satılmasıyla gündeme gelen Varlık Fonu ile “ikinci bir Hazine” yaratıldığına dikkat çekti. Mevcut Hazine sisteminin dışına çıkarılan fondaki kuruluşlara Meclis’te görüşmeleri devam eden Bütçe Yasası ile ödenek aktarılacağına işaret eden Kuşoğlu, bunun anayasaya aykırı olduğunu vurguladı. CHP’nin Plan ve Bütçe Komisyonu Sözcüsü, Ankara Milletvekili Kuşoğlu, 7 Aralık’ta TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanacak olan 2021 Bütçesi’nin ödeneklerin kullanımına ve harcamalara ilişkin esasları düzenleyen “E Cetveli”ne dikkat çekti. Kuşoğlu, bu cetvel ile yeni fonlar oluşturulduğunu söyledi. Hukuki olmayan bu düzenlemelerin bütçe birliği ilkesine, anayasaya aykırı olduğunu belirten Kuşoğlu, “Varlık Fonu’na aktarılan kuruluşlara kamu adına yapılacak sermaye mahiyetindeki ödemeler Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinde yer alan tertiplerden karşılanabilir, deniliyor. Varlık Fonu, bütçenin dışına çıkarılmış vaziyette, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na da tabi değil. Farklı bir usulle yani ikinci bir hazine yaratılmış” dedi.‘BİRLİK İLKESİNE AYKIRI’E Cetveli ile Varlık Fonu’na aktarılan kuruluşlara kamu adına yapılacak sermaye ödemelerinin Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinden karşılanabilmesinin öngörüldüğünü kaydeden Kuşoğlu, “Bunun doğrudan bütçeyle ilgili bir husus olmaması lazım, bunun için ayrı bir kanun çıkmalı” uyarısını yaptı. Kuşoğlu, Varlık Fonu’nda bulunan Borsa İstanbul’un yüzde 10 hissesinin Katarlılara satıldığını anımsatarak, şunları söyledi: “Kaça satıldı, nasıl satıldı, nasıl bir ödeme söz konusu olacak? Bunlarla ilgili hiçbir bilgimiz yok.” Mustafa Çakır




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter