Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Wednesday, 07.16.2025, 12:44 PM (GMT)

News - Haberler

Gökçeada’da hastanede yeterli ekipman olmadığıileri sürüldü

Gökçeada’da hastanede yeterli ekipman olmadığı ileri sürüldü figure > CHP, eski Gökçeada ilçe başkanı İsmail Bulmuş'un oğlu Okan Bulmuş, babasının ölüm sebebini hastanedeki yetersizliklerden kaynaklı olduğunu iddia etti. CHP, eski Gökçeada ilçe başkanı İsmail Bulmuş, 9 Kasımda oğlu Okan Bulmuş tarafından Gökçeada Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Kalp krizi geçirdiği belirlenen Bulmuş, daha sonra sevk edildiği Eceabat Devlet Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. Babasının ihmaller zinciri sonucu yaşamını yitirdiğini savunan Bulmuş’un oğlu avukat Okan Bulmuş, “Hastanede yeterli ekipman yok. Elle kalp masajı yaptılar. Hastanede şok cihazı olmadığı için kullanamadılar. Hava ambulansı çağrılmadı. Başhekim hakkında suç duyurusunda bulunacağım” dedi. Avukat Bulmuş, “İhmaller zincirinden dolayı babam yaşamını yitirdi. Başka insanların da benim yaşadıklarımı yaşamaması için Gökçeada’daki sağlık sorununu çözmeye çalışacağım. Hava ambulansının Çanakkale yerine Gökçeada’da kalması gerekiyor” dedi. İddiaların doğru olmadığını belirten Gökçeada Devlet Hastanesi Başhekimi Uzman Dr. Özlem Çırpan, “Hastanemizde 4 şok cihazı mevcuttur. Hastanın tamamen kalbi durmadığı için şok cihazı kullanılmadı. Dizilerde kalp krizi geçiren hastaya hemen şok cihazı uygulandığını yurttaşlar görüyor. Ancak bu durum böyle değil. Neden bizler hastayı kurtarmak için elimizden geleni yapmayalım? Hava ambulansı istendi ancak hava muhalefeti nedeniyle gelemedi” ifadelerini kullandı. Çırpan, “Hasta acile 16.05’te giriş yapmış. Sonrasında da 16.25’te de hava ambulansı istenmiş. Hava şartlarının kötü olması nedeniyle hava ambulansı gelemedi. Askeri ambulans ise hastaneye bir buçuk saatte geliyor. Bu hastanın bir an önce anjiyo olması için bizler onu botla başka bir hastaneye gönderdik. Bana ve hastaneye yöneltilen iddialar doğru değildir” diye konuştu.‘BİNA YAPMAK YETMEZ’CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan da İsmail Bulmuş’un adada şok cihazı bulunmaması, gece uçuşu yapabilen helikopterin kaldırılamaması nedeniyle yaşamını yitirdiğini kaydederek “Adalıların söylediğine göre kalp krizi nedeniyle ölen 8. kişiymiş. Devlet bir tek bina yaparak sağlık sorununu çözemez. Devletin bir an önce bu sorunu çözüp hastanelerdeki eksik ekipmanları temin etmesi gerekiyor” diyerek yetkilileri göreve çağırdı. Kübra Köklü

Karikatürükelimelerleçizmek

Karikatürü kelimelerle çizmek figure > İzel Rozental her pazartesi Açık Radyo, Açık Gazete’de Haftanın Karikatürü’nü anlatıyor. Bu ay, 25 yılı geride bırakan Açık Radyo’nun sevilen programı Açık Gazete, ünlü şiarı, “Kâinatın tüm seslerine, renklerine, titreşimlerine ve şimdi de çizimlerine” diyerek, karikatürist İzel Rozental’ı “karikatür anlatmak” için davet edeli 2.5 yıl oldu. Rozental, her pazartesi, seçtiği editöryal karikatürleri anlatarak ya da kelimelerle çizerek dünya da bir ilki gerçekleştirmeye devam ediyor. Bugün Ömer Madra, Özdeş Özbay, Feryal Kabil ve Robılınd Tayar’ın hazırladığı Açık Gazete, her ne kadar bir radyo programı olsa da sonuçta bir gazete de olması gereken her köşeye sahip. “Haftanın Karikatürü” köşesi, Rozental’ın yorumsuz, usta anlatımıyla karikatüre görebildiğimizden daha derin bir anlam katıyor. Kendisiyle karikatürü, karikatür anlatmayı konuştuk.- 30 Nisan 2018’de başladığınız o ilk programda, önce karikatürün çok tehlikeli bir iş olduğunu ve karikatür anlatmanın daha da tehlikeli olduğunu söylüyorsunuz. Öncelikle karikatür neden tehlikeli?Onu bana değil de doğrusu bilmiyorum da kime sormak lazım. Ama bugün değil, yaklaşık bir on yıldır tehlikeli bir iş oldu. Cumhuriyet gazetesine bakacak olursak, bugün yazılı basında en çok karikatür yayımlayan gazete. 17 Kasım’daki programda Murat Sayın’ın çizimini haftanın karikatürü seçtik. Gazetenin birinci sayfasında gayet de görünür bir şekilde, sayfanın ortasında, haberin içinde kullanılması, beni çok eskilere götürdü. Eskiden yazılı basında, büyük gazeteler karikatürsüz olmazdı.SOSYAL MEDYA, HIZLI İLETİŞİM- Evet, o yayında “Editoryal ve siyasi karikatürün, evrensel medyadan da silindiği bu dönemde, bu boyda bir karikatür görmek, umut verici” diyorsunuz. Ve “Karikatür gazetelerin vazgeçilmez bir unsuruydu, giderek yok oldu” diye de ekliyorsunuz, sizce, tehlikeli olmasından dolayı mı gazetelerin ilk sayfalarından silinmeye başladı?Tesadüf az önce telefonda, Fransız Le Monde Gazetesi’nden karikatürist Plantu ile konuşuyorduk. Hal hatırdan sonra, “Ne oluyor” dedik. Şimdi şöyle bir şey var değişen, sosyal medya ve hızlı iletişim. Eskiden mesela bir karikatürden hoşlanmayan bir okur, üşenmezse mektup yazardı. O mektubun gelmesi, editöre ulaşması, gazetenin sorumlu müdürüne ulaşması zaman alırdı. Gelene kadarda konu soğurdu. Şimdi öyle değil. Bugün artık birisi tetiklemeye kalkmasın, editör, binlerce, abartmıyorum binlerce tepki mesajıyla karşı karşıya kalıyor. Ürküyorlar, korkuyorlar o zaman en kolay yolu seçiyor, nedir o? Karikatür olmayı versin.- Ve buna rağmen siz bir de anlatmayı seçtiğiniz?Anlatmak gerçekten, çok tehlikeli. Karikatürü görmeyenlere anlatmaya çalışıyorum. Çok soğukda olabilirdi. Bu dünya da ilk yapılmış bir şey. Her hafta beş altı karikatürü al, önüne koy ve bunu görmeyen radyodaki dinleyiciye anlat. Bana en büyük ödül müzisyen Muammer Ketencoğlu’ndan geldi. Kendisi çocukluğundan beri görmüyor ve “Ben bugüne kadar her şeyi okuyabiliyordum fakat karikatürü görmüyordum. Senin sayende onu da görmeye başladım” dedi. Bu bana hakikatten muazzam bir şevk ve güç verdi.- Herkes yapamaz sanırım. Siz bir karikatürist olarak bunu başarıyor olabilir misiniz?Onu bilemiyorum. Ama bir şey itiraf edeyim ben kendi karikatürümü anlatamıyorum. Çünkü şunu yapmaya çalışıyorum, bir fıkra gibi espriyi en sona saklıyorum. İşin hani mizah yönü neresiyse, vurucu yeri neresiyle onu sona saklıyorum. Yorum yapmıyorum. Yorum yapmamaya çalışıyorum. Zaten bana programda yardımcı olanlar Ömer Madra, Özdeş Özbay olsun daha önce Can Tonbil olsun hiçbiri yorum katmıyorlardı birlikte anlatıyoruz karikatürü, yorum varsa o haberler ilgili, gündemle ilgili yorumlar oluyor.DÜNYA GÜNDEMİ- Programda sadece Türkiye’den değil hatta daha çok dünyadan seçki yapıyorsunuz...Özellikle yapıyorum.- Bu kadar seçkiyi, nasıl oluşturuyorsunuz?Bir kere meraklıyım. Hafta içinde sosyal ağları takip ediyorum. Dünyada yayımlanan ne var, bakıyorum. Birde yurtdışında ‘Cartooning For Peace’ in üyesiyim. Yayımlanmış olan özellikle evrensel ve gündemi meşgul eden konularda birçok karikatüre bakıyorum. Aslında radyonun çizgisiyle de örtüşüyor bu. Açık Gazete’de dünya olaylarına yer veriliyor ve dünya gündemi çok yer alıyor. Dolayısıyla ben de bunla ilgiliyim ve hafta içi 30-40 karikatür topluyorum. Sonra bunların içinden bir ayıklama yapıyorum. Bazı karikatürlerin anlatılması gerçekten çok güç. Anlata bileceğimi düşündüklerimi ayırıyorum. Çünkü bir görseli anlatıyorum ve bu çok güç. Kelimelerle anlatabileceklerimi buluyorum. Tamamen görsele dayalı olanı anlatamam. Mesela bu hafta Oğuz Demir’in karikatürü öyleydi. Bakmadan anlatamayacağım bir karikatürdü. Önceden böyle bir denedim. Aklımda kalanları anlatayım dedim ama öyle hiç olmuyor.- Dünyada olan olaylara bizim karikatüristlerimiz çok yer vermiyor mu?Sık sık dile getirdiğim bir görüşümdür bu! Bizde çok yetenekli, dünya çapında yetenekli karikatüristler var. Hakikatten çok iyi karikatüristler. Fakat o kadar içimize gömülmüşüz ki ve bu yeni bir şey değil, çok eskilerden başlarım, Türk karikatürünün babası sayılan Cemil Cem’den, Ramiz Gökçe’ye, Cemal Nadir Güler’e yani bunlardan sonra 50 kuşağı gelir. Hep kendi içimize gömüldük, iç politika! Yurtdışına dünyaya gözlerimizi yumduk. Oysa dünyaya biraz bakabilsek, başka bir gözle bakabilsek, neler oluyor, nedir? İnanın bizim karikatürcülerimiz dünya çapında ünlü olur. Ama sadece yarışmalarda kendilerini gösteriyorlar.ÇİZGİLERLE ANLATMAK- Sizin için ne ifade ediyor?Güldürürken düşündüren, düşündürürken güldüren veya çizgilerle anlatmak, çizgiyle başyazı yazmak bunlar hep klişe tanımlar tabii... Aslında karikatür çok güçlü bir iletişim aracı. Çok güçlü çünkü gazeteyi elinize aldığınızda ilk bakılan karikatür oluyor, artık anlasa da anlamasa da kendine göre bir yorum çıkarıyor. Her zaman için güçlü. Şu an yazılı basından elini ayağını, zorunlu olarak çektiği için sosyal medyada, portallarda var, haber portallarında var. Karikatürsüz yapılamıyor. Çünkü gerçekten çok vurgulayıcı bir sanat. Muhammet Şengöz’ün “Deprem” karikatürü, çok etkileyici...- İnsanın içine işliyor değil mi?Bir çizer olarak, daha iyi mi görüyorsunuz ve sizin anlatımınızla daha mı etkileyici oluyor. Ben çizer olarak, karikatüre baktığım zaman çizer gözüyle bakıp beğeniyorum. Çok beğendiklerim oluyor hatta kıskandıklarım oluyor. “Vay nasıl yakalamış bunu” diye düşünüyorum, onları daha büyük bir şevkle anlatıyorum o zaman.- Sizi dinlerken fark ettim ki ben bu kadar derin görmüyormuşum. Plantu’nun liberté - égalité - fraternité, çizimi örneğin, öyle ayrıntıları yakalayıp söylüyorsunuz ki şaşırıyorum.Bu ayrıntıları görme, artık mesleki deformasyon diyebiliriz. Eşim bile söylüyor “Ben daha önce bunu görmemiştim” diye ve birçok tanıdığım, programdan sonra da aldığım geri dönüşlerde “Biz bu karikatüre o gözle” bakmamıştık diyorlar. Program için seçtiklerimi kendi sosyal medya hesabımdan paylaşıyorum bir gün önce ve dinleyiciler, takipçilerim yorumluyorlar ve ben anlattıktan sonra böyle daha iyi oldu diyorlar. Ve programda bizim en iyi karikatürü seçme gibi bir düşüncemiz yok. Hepsi çok iyi karikatürler. Örneğin Türkiye’den en çok Tan Oral’a ve Zafer Temoçin’e yer vermişim. Bu tamamen gündeme uygun olduğu için seçtiğim eserler. Bugün cesur bir karikatür bulmak çok zor. Elif Çoruh

Bağımsız Kültür Sanat Sen BaşkanıKafa:‘Pandemi sonrasınıkitaplara dökmeliyiz’

Bağımsız Kültür Sanat Sen Başkanı Kafa: ‘Pandemi sonrasını kitaplara dökmeliyiz’ figure > Bağımsız Kültür Sanat Sen Genel Başkanı Alper Kafa, koronavirüs salgınında sanat alanı için yapılabilecekleri belirlerken, dünya örneklerini incelemek gerektiğini söyledi. Kafa, “Mesela İngiltere, pandeminin başında bütün tiyatroları kapattı ve ‘Geçen yıl ne ciro yaptıysanız aynı rakamın yüzde 70’ini ödeyeceğiz’ dedi. Royal Academy, 2 yıl boyunca kapalı olacağını açıkladı. Bunlar tabii ki ekonomiyle doğru orantılı çalışmalardır. Ancak biz ne yapacağımızı açıklamadık. Sanatı bir kapattık bir açtık” dedi. Salgın sonrası için de çağrı yapan Kafa, “Pandemi sonrasında yaşadığımız bu dönemi sahneye koymamız, kitaplara dökmemiz lazım” ifadelerini kullandı. Bağımsız Kültür Sanat Sen Başkanı Kafa, koronavirüs salgını sırasında sanat alanında yapılabilecek çalışmaları anlattı. Türkiye’nin sanat için belirleyeceği planını hazırlarken dünya örneklerine bakması gerektiğini söyleyen Kafa, “Mesela İngiltere, pandeminin başında bütün tiyatroları kapattı. Sonra tüm onlara ‘Geçen yıl ne ciro yaptıysanız aynı rakamın yüzde 70’ini ödeyeceğiz’ dedi. Royal Academy tiyatrosu, Nisan ayında 2 yıl boyunca perdelerini kapattığını duyurdu. ‘Ancak 2 yıl boyunca edebi kurul yapacağız’ dedi. Bu kurulda pandemi sonrası eserlerin oluşturulması için çalışma yapacaklarını söylediler. Kurulda STK’lar, yönetmenler, yazarlar olacağı belirtildi. Yani zor şartları olumlu hale çevirecek bir uygulama yapıldı” ifadelerini kullandı. Benzeri çalışmaların Türkiye’ye uyarlanabileceğini belirten Kafa, “Bunlar tabii ki ekonomiyle doğru orantılı çalışmalardır. Ancak biz ne yapacağımızı açıklamadık. Sanatı bir kapattık bir açtık” dedi.SANATÇILAR, VARSA CEPTEN YİYECEKTiyatrolar için açıklanan 12 milyonluk yardımın yetersiz olduğunu belirten Kafa, “İyi niyetliyiz ama salgını iyi yönetemiyoruz. Tiyatrolar için verilen bu paranın sahne emekçilerine gitmeyeceği açık. Bunların çoğu sahne için ödenen kiralara gidecek. Hükümet de bu rakamlarla özel tiyatroların bir eser koyamayacağını biliyor. Sadece parmağa bal çalmak ve eleştirileri kesmek için bu yardımları yapıyorlar” diye konuştu. Sanatçıların yaklaşan kış döneminde sorun yaşayabileceğine işaret eden Kafa, “Sanatçılar kışı varsa kendi ceplerinden, ailelerinden geçirecekler ya da esas işleri dışında bir iş yapmak zorunda kalacaklar. Sanata bir yardım yapılması lazım ama bu yardımı yaparken dekorcuları da, ışıkçıları da, bale öğretmenlerini de, oyuncuları da düşünmek lazım” dedi.‘DEVLET SERGİLERE GİTMELİ’Sanatçıların ve bağımsız kuruluşların pandemi döneminde kendi başına bir çaba içinde olduğunu söyleyen Kafa, “Şu anda dijital sergiler deneniyor, sosyal medya üzerinden çalışmalar deneniyor. İstanbul Şişli’deki Mongeri Binası’nda, pandemi hikayesiyle uyumlu sergiler açılıyor. Bunların devlet kademesinde de ilgi görmesi, devlet insanlarınca ziyaret edilmesi, desteklenmesi lazım” çağrısı yaptı. Pandemi sonrası için sanatçılara da seslenen Kafa, “Şu an sanatçılar için, edebiyatçılar için zaman bol. Şu yaşadıklarımızı kaydetmemiz gerekiyor. Bu pandemi sonrasında yaşadığımız dönemi sahneye koymamız, kitaplara dökmemiz lazım. Veba gibi kolera gibi hastalıklar nasıl filmlere, oyunlara konu olduysa bu salgın da olabilir” dedi. Sarp Sağkal

Sanatta bu hafta

Sanatta bu hafta figure > Sanatta bu hafta PERA FİLM’DEN ‘BURADAYIM!’Pera Film, 1 Aralık Dünya AIDS Günü kapsamında gösterime sunduğu “Buradayım!” adlı film, programının dördüncü yılında, Visual AIDS’in Yayılımlar seçkisiyle devam ediyor. Dünyanın farklı bölgelerinde HIV ile yaşayan insanların gerçek hikâyelerine odaklanan videolar, AIDS ve COVID-19 salgınlarının ortak noktaları, farklılıkları ve sergiledikleri eşitsiz dağılım üzerine düşünme olanağı da sağlıyor. Program, 1-22 Aralık tarihleri arasında Pera Müzesi web sitesi üzerinden çevrimiçi olarak izlenebilir.GÖSTERİM PROGRAMIBuradayım! Yayılımlar 1 – 22 Aralık 2020- Sağlık Bakanlığı (6’58) , Ministry of Health - Bu Doğru; Zak, Yaşamı ve Sonrası (6’58), This is Right; Zak, Life and After - Kendime Dikkat Ediyorum (6’20), Me Cuido - Kadınlardaki Görünmezlik Sendromu (7’38), Female Disappearance Syndrome - Adına Aşk Dediler Ama Gerçekten Aşk mıydı? (8’35), They Called it Love, But Was it Love? - Amaç Bulmak (8’), Finding Purpose.SEDAT GİRGİN ‘ABARTILAR DİYARI’ SERGİSİ GALERİ 77’DEGaleri 77’de üçüncü kişisel sergisini açan Sedat Girgin, “Abartılar Diyarı” isimli tümü 2020 yılında üretilmiş resimlerden oluşan yeni serisiyle gösteri toplumu eleştirisine odaklanırken özellikle pandemi sürecinde daha da önem kazanan sosyal medya üzerindeki yapmacık kimlikleri ve sahte algıları sorguluyor. 19 Kasım’da başlayan sergi 19 Aralık’a kadar görülebilir. Günümüzün dijital-görsel kültürüne şekil veren Instagram ve Facebook gibi mecralarda oluşturulan basmakalıp profiller meselesinden yola çıkan Girgin, sosyal medyadaki yapmacıklığı dolaylı biçimde ele alırken, konformizm ve özentiliğin yarattığı kişisel ve toplumsal değer çatışmalarının insan psikolojisinde yarattığı tahribatı gözler önüne seriyor. Sergi, Galeri 77’de pazartesi ve cumartesileri 10.00-18.00 saatleri arasında görülebilir. Öznur Oğraş Çolak

Hayvanlardan insanlara sıçramadanönce virüslerin izini sürmekşart

Hayvanlardan insanlara sıçramadan önce virüslerin izini sürmek şart figure > Bir koronavirüsün nasıl hızla yayılarak tüm insanlığı neredeyse esir aldığını, ekonomileri çökme noktasına getirdiğini biliyoruz. Evet aşı çalışmaları sona yaklaştı, bir noktada Covid-19’un dehşet saçması durdurulacak. Peki ya bir sonraki pandemiye yol açacak virüsler? Yine böyle durup bekleyecek miyiz? Virüslerin izini hayvanlardan insanlara sıçramadan önce sürebilir miyiz? Yürütülen programlar var ve belli bir başarıya da ulaşıldı.Virüsler her yerde: Havada, suda, toprakta ve diğer her canlı varlığın içinde... Çok küçük ve sayıca çok üstünler.. O kadar küçükler ki, 100 milyondan fazlası toplu iğne başına sığabilir. 2020 yılı, topluma diz çöktürmek için bunlardan sadece bir tanesinin yeterli olduğunu gösterdi hepimize. Peki ya pandemiye neden olan bir sonraki virüsü yayılmaya başlamadan önce avlayabilirsek? Hayvanlarda gelişen virüslerin gözetimi, olası pandemi adaylarını belirleyebiliyorsa, o zaman en sorunlu virüsleri taşıyan hayvan türlerinin belirlenmesi ile bunların yayılmasını önlemek için önlemler alınabilir. Şunu unutmayalım: İnsanların, vahşi yaşamın ve ekosistemlerin sağlığı birbirleri ile yakından bağlantılı. Nüfusumuz arttıkça, daha fazla insan vahşi ve evcil hayvanlarla temas halinde yaşıyor ve bu nedenle "zoonotik" patojenlerin bize bulaşma ihtimali artıyor. Bizi viral tehditten koruyan doğal engeller aşınıyor. Ayrıca uluslararası hava yolculuğu sayesinde bir virüs bir günden daha kısa sürede dünyayı dolaşabiliyor. Davis California Üniversitesi'nde viral gözetim uzmanı Tracey Goldstein, "Hayvanlarda hangi virüslerin dolaştığını kesinlikle anlamamız gerekiyor" diyor. İnsanların karşılaşabileceği tüm vahşi ve evcil hayvanlarda yaşayan virüslerin genomlarını örnekleyecek ve sıralayacak bir gözetim şeması çıkarılması bilim insanları tarafından yıllar önce önerilmişti. Tabii hiç kolay değil: Çok fazla hayvan ve daha da fazla sayıda virüs. İnsana geçebileceği düşünülen muhtemelen 500 bin virüs. Mağaralarda, ormanlarda türlerin aranması; onların idrar, tükürük ve pisliklerinden örnekler alınıp incelenmesi gerekiyor. Uzun soluklu ve nereden bakarsanız bakın birkaç milyar dolara mal olacak bir proje.KÜRESEL VİROME PROJESİAslında böyle bir plan 2016'da önerilmişti: Küresel Virome Projesi. Hatta “pandemi çağının sonunu getirecek proje” olarak pazarlandı. Ancak hâlâ yaşama geçirilebilmesi için gerekli fonları toplanabilmiş değil. Üstelik tek de değil.PREDICT PROGRAMIABD hükümeti tarafından finanse edilen PREDICT adlı uluslararası bir program. 2005 kuş gribi salgınının neden olduğu pandemilere karşı erken uyarı sağlamak için 2009 yılında başlatıldı. 60 ülkede 207 milyon dolar harcandı ve yaban hayatı, çiftlik hayvanları ve insanlardan 164 bin örnek alınarak 949 yeni virüs keşfedildi. Başka bir deyişle, PREDICT yalnızca vahşi memelilerde tahmini olarak 10 bin potansiyel zoonotik virüsü taradı. İnsanlarda ölümlerle bağlantılı olması muhtemel sadece bir tane buldu - Bas-Kongo virüsü - Covid-19'a neden olan koronavirüsü ise tespit edemedi. PREDICT, bu yılın başlarında Trump yönetimi tarafından iptal edildi ne yazık ki. PREDICT'in de liderlerinden biri olan Goldstein, “Üzerlerine bulaşabilecek en fazla virüsü taşıma potansiyeline sahip olduğunu düşündüğümüz hayvanları hedefledik” diyor. “Bu tamamen kapsamlı değil ama bir yerden başlamalısın. Ve öncelikle RNA virüslerini hedef aldık. Çünkü bunlar geçmişte pandemilerin çoğuna neden olan virüsler...” Örneğin PREDICT ekibi, 2017 yılında Uganda'da bir yarasada, develerde bulunan ve insanları enfekte edebilen MERS virüsüne genetik olarak benzeyen bir koronavirüs buldu. Ancak, virüslerin olası konakçı hücrelere nüfuz etmek için kullandıkları spike proteininde farklılıklar vardı. Laboratuvar testleri, bunun insanlara zararsız hale getirdiğini doğruladı. Ekip 2013 yılında SARS'a neden olana benzer bir koronavirüs tespit etti. İnsan hücrelerine bulaşabilirdi, ancak aslında insanlara bulaştığına dair hiçbir kanıt yoktu. 2018'de PREDİCT ekibi bu kez Sierra Leone'de bir yarasada yeni bir virüs tespit etti. Bombali virüsü olarak adlandırılan bu virüs, Ebola ile aynı aileden. Laboratuvar deneyleri, insan hücrelerini enfekte edebileceğini doğruladı, ancak yine de insandan insana yayılabileceğine dair bir kanıt ortaya çıkmadı.VIZIONS PROJESİYeni ortaya çıkan viral tehditleri tespit etmek için bir başka program Vietnam'da gerçekleştirildi. Zoonotik patojen transferi için yüksek risk altındaki hayvanlarla yakın yaşayan ve onlarla yakın çalışan insanlara odaklandı. 2013-2016 yılları arasında VIZIONS adı verilen proje kapsamında, yaklaşık 600 çiftçi, hayvan sağlığı çalışanını ve hayvan kesimiyle uğraşan veya yarasa, fare eti satan insanları takip etti. İçlerinden biri öksürük, boğaz ağrısı veya ateş bildirdiğinde, yerel doktorlar örnek almak ve hayvanlara maruz kalma durumlarıyla ilgili ayrıntıları kaydetmek için 48 saat içinde ziyaret ediyorlardı. Çalışanların yaklaşık üçte ikisi, 3 yıllık süre içinde bir solunum yolu enfeksiyonu geliştirdi. Örneklerin analizi ağırlıklı olarak influenza A virüsünü işaret etse de bazı yeni virüsler de bulundu. Bunların nereden geldiği veya klinik bir risk oluşturup oluşturmayacağı net değil, ancak VIZIONS bu tür taramanın yeni ortaya çıkan zoonotik enfeksiyonları yakalamak için etkili bir yol olduğunu kanıtladığını söylüyor. Zoonotik virüslerin yayılması ekoloji ile de yakından alakalı. Örneğin Avustalya’nın kuzeydoğusunda 1994 yılından beri rapor edilen düzinelerce salgınlar. Nedeni genellikle yarasalarda bulunan ancak atlara ve onlardan insanlara geçerek ateşe, öksürüğe ve bazen menenjit ve komaya neden olan Hendra virüsü. Montana Eyalet Üniversitesi'nden bulaşıcı hastalık ekolojisti Raina Ploughright, Hendra salgınlarının yoğun yağış dönemleriyle bağlantılı olduğunu söylüyor. Islak koşullarda, okaliptüs gibi ağaçlar, enfekte yarasaların yemesi için daha az çiçek üretir. Sonuç olarak, atlarla temas edebilecekleri çiftliklerde yiyecek arama olasılıkları daha yüksektir. Aç yarasalar da stres altındadır ve bu nedenle daha yüksek miktarda virüs yayma eğilimindedir.KARŞI ÇIKANLAR DA VARBu tür virüs izini sürme projelerine karşı çıkanlar da var. Zira uzun emek ve uzun yıllar gerektiren çok yüksek maliyetli programlar. Bunun yerine insanlarda enfeksiyonun erken belirtilerini tespit etmek ve ülkelerin sağlık kapasitesini artırmak için para harcanması gerektiğini savunanların da sayısı az değil. Ancak PREDICT programında hastalık ekolojisti Jonathan Epstein, viral gözetlemenin yayılma olaylarının riskini her zaman durduramasa bile azaltmanın bir yolunu sunduğunda ısrarcı. “Yayılmayı teşvik eden ana faaliyetlerin neler olduğunu anlayabilir ve oradaki riski azaltmaya çalışabilirsiniz” diyor. Örneğin canlı hayvan pazarlarında daha sıkı kontroller gibi yöntemler... İnsanları zoonotik virüs kaynaklarından uzak tutmak için insan davranışını değiştirmek asıl anahtar. Özlem Yüzak

Nijerya'da Boko Haram tarafından düzenlenen saldırıda 43çiftçiöldürüldü

Nijerya'da Boko Haram tarafından düzenlenen saldırıda 43 çiftçi öldürüldü figure > Nijerya'nın kuzeydoğusunda düzenlenen ve ülkenin devlet başkanının 'akıl almaz' diye tanımladığı saldırıda 43 kişi öldürüldü. Bölgeden gelen haberlere göre saldırıda, Borno eyaletinin başkenti Maiduguri yakınlarındaki pirinç tarlalarında çalışan tarım işçileri bağlanıp, boğazları kesilerek katledildi. Nijerya'nın kuzeydoğusunda düzenlenen ve ülkenin devlet başkanının 'akıl almaz' diye tanımladığı saldırıda 43 kişi öldürüldü.Bölgeden gelen haberlere göre saldırıda, Borno eyaletinin başkenti Maiduguri yakınlarındaki pirinç tarlalarında çalışan tarım işçileri bağlanıp, boğazları kesilerek katledildi.Olayın Boko Haram ve IŞİD'in Batı Afrika kolunun aktif olduğu bölgede, son aylarda düzenlenen en kanlı saldırı olduğu belirtildi. Saldırının sorumluluğunu henüz üstlenen olmadı.Nijerya Devlet Başkanı Muhammadu Buhari "Çalışkan çiftçilerimizin Borno eyaletinde teröristler tarafından öldürülmesini kınıyorum. Tüm ülke bu anlamsız cinayetlerden sarsıldı. Düşüncelerim yas tutan ailelerle" dedi.Sözcüsü Garba Shehu'ya göre Buhari ayrıca, "teröristlerin cinayetleri akıl almaz" diye konuştu.Saldırıdan kurtulanlara yardımcı olan bir milis, AFP Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada "43 ceset bulduk, hepsi katledilmişti, altı kişi de ağır yaralıydı" dedi.Daha sonra başka cesetlerin de bulunduğu bildirilirken, kurbanların sayısı tam olarak bilinmiyor.15 kadının da kaçırıldığı gelen haberler arasında.Bir başka milis de AFP'ye yaptığı açıklamada, kurbanların ülkenin güneybatısındaki Sokoto eyaletinden gelen, iş bulmak için bin kilometre yol kat edip, Nijerya'nın kuzeydoğusuna giden tarım işçileri olduğunu söyledi.Kurbanlar için düzenlenen cenaze törenine Borno eyaletinin valisi Babagana Zulum da katıldı.Vali, federal hükümete bölgedeki çiftçileri korumak için daha çok sayıda asker gönderilmesi çağrısı yaptı.Zulum "Halkımız çok zor koşullar altında. Bir tarafta evlerinde kalırlarsa, açlıktan ölecekler, diğer yandan tarlalarda çalışırlarsa isyancılar tarafından öldürülme riskine girecekler. Bu çok üzücü" dedi.Eyalet parlamentosu üyesi Ahmed Satomi ise, Premium Times gazetesine yaptığı açıklamada, çiftçilerin Cuma günü kendilerine işkence yapan bir Boko Haram militanının silahını alıp, tutuklamaları nedeniyle öldürüldüklerini söyledi.Çiftçilerin daha önce de, kendileri hakkında orduya bilgi verdiklerinden şüphelenen Boko Haram militanlarının hedefi oldukları belirtiliyor.Geçen ay Boko Haram militanları, iki farklı saldırıda 22 çiftçiyi öldürmüştü.Boko Haram'ın saldırılarına engel olmak için girişilen çabalara karşın, örgüt son aylarda saldırılarını artırdı. BBC Türkçe

Biden Beyaz Saray iletişim ekibini açıkladı: Ekibin tamamıkadınlardan oluşuyor

Biden Beyaz Saray iletişim ekibini açıkladı: Ekibin tamamı kadınlardan oluşuyor figure > ABD başkanlığına seçilen Joe Biden, tamamı kadınlardan oluşan Beyaz Saray iletişim ekibini duyurdu. Joe Biden, yaptığı açıklamada, yönetiminin ABD tarihinde ilk defa tamamen kadınlardan oluşan Beyaz Saray iletişim ekibine sahip olacağını belirterek, ekibi, 'çeşitli, deneyimli ve yetenekli' olarak nitelendirdi.Biden, "Amerikan halkıyla doğrudan ve doğru şekilde iletişim kurmak, başkanın en önemli görevlerinden biridir ve bu ekibe, Amerikan halkını Beyaz Saray'a bağlamak gibi muazzam bir sorumluluk emanet edilecektir" dedi.Biden ve seçilmiş Başkan Yardımcısı Kamala Harris, şu anda geçiş ekibinin onaylarını denetleyen Jen Psaki'yi Beyaz Saray Sözcüsü olarak atadığını bildirdi.Psaki, Obama yönetimi döneminde de Beyaz Saray'da iletişim direktörlüğü, iletişim müdür yardımcılığı ve sözcü yardımcılığı görevlerinde bulunmuştu.Biden'ın seçim çalışmasında kampanya müdür yardımcısı ve iletişim direktörü olarak görev yapan Kate Bedinfield ise Beyaz Saray'ın iletişim direktörlüğünü yürütecek.Beyaz Saray'ın iletişim ekibine atanan diğer isimler arasında basın sekreteri yardımcılığına atanan Karine Jean-Pierre, iletişim müdür yardımcılığına atanan Pili Tobar, Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in iletişim direktörü olarak çalışacak Ashley Etienne ve yine Harris'in kıdemli danışmanı olarak görev yapacak Symone Sanders yer alıyor.Ayrıca, Biden'ın eşi Jill Biden'a iletişim direktörlüğü yapacak isim olarak Elizabeth Alexander'ın ismi de listede yer aldı. cumhuriyet.com.tr

Fatih Altaylı’dan‘Mars'a gittiniz mi ki hayat var diyorsunuz’diyen izleyiciye yanıt: 'A be beyinsiz'

Fatih Altaylı’dan ‘Mars'a gittiniz mi ki hayat var diyorsunuz’ diyen izleyiciye yanıt: 'A be beyinsiz' figure > Fatih Altaylı’dan ‘Mars'a gittiniz mi ki hayat var diyorsunuz’ diyen izleyiciye: “A be beyinsiz! Bunları konuşmadığın için elinde avucunda ne varsa Katarlılar’a satıyorsun. Aşı Çin'den mi gelir, Amerika'dan mı diyorsun. Beni seyretmeyin asabımı bozmayın" yanıtını verdi. Habertürk'te yayınlanan Teke Tek programında Fatih Altaylı  "Mars'ta enerji kaynakları var mı?" konusunu konuşurken izleyiciden gelen bir soruya sinirlendi.İzleyicinin "Dünya pandemiyi, ekonomiyi konuşurken sen kimden emir alıyorsun da milletin kafasını bulandırıyorsun, Mars'a hanginiz gittiniz de bunları anlatıyorsunuz?" sorusuna öfkelenen Altaylı, şu yanıtı verdi:"A be beyinsiz! Fazla hakaret etmeyeyim bu beyinsiz bile sana iltifat olacak, yaşam formusun aslında. Bunları konuşmadığın için bugün elinde avucunda ne varsa Katarlılara falan satıyorsun, bunları konuşmadığın için pandemiyle ilgili acaba Çin'den mi aşı gelir, Amerika'dan mı, Almanya'dan mı gelir diye konuşuyorsun.Bunları konuşmadığın için böyle bir mesaj çeken ahmaklar sürüsüyle muhatap olmak zorunda kalıyoruz. Bunları konuşacağız kardeşim. Pandemi konuştuğumuz zaman diyorsunuz ki "vay pandemi konuşmak için hangi mihraklardan emir aldınız?"Size kalırsa hiç konuşmamak lazım. Allah'tan sizi takmıyoruz biz. Çünkü adam olmadığınızı düşünüyoruz. O yüzden bizi seyretmeyin kardeşim gidin pandemi, ekonomi seyredin. Survivor falan seyredin, magazin programı seyredin.Beni seyretmeyin asabımı bozmayın. Gerçekten sinirleniyorum. Sizlerle aynı havayı solumaktan dolayı mutsuz oluyorum. Çünkü gerçekten dünyanın kısıtlı kaynaklarını sizin gibilerin tüketmesine üzülüyorum.Bunları konuşacağız biz çünkü belki sizin çocuklarınız insan gibi yaşarlar. Sizin çocuklarınız belki başka uluslarının sermayelerinin yanında çalışmak zorunda kalmazlar. Sizin için değil çocuklarınız için konuşuyoruz tamam mı aptallar?" cumhuriyet.com.tr

Nijerya: En az 43 tarım işçisi, boğazlarıkesilereköldürüldü

Nijerya'nın kuzeydoğusunda düzenlenen ve ülkenin devlet başkanının 'akıl almaz' diye tanımladığı saldırıda 43 kişi öldürüldü. Bölgeden gelen haberlere göre saldırıda, Borno eyaletinin başkenti Maiduguri yakınlarındaki pirinç tarlalarında çalışan tarım işçileri bağlanıp, boğazları kesilerek katledildi.Habere Gitmek için Tıklayın

Tartıştığıkız arkadaşınısokak ortasında bacağından bıçakladı

Tartıştığı kız arkadaşını sokak ortasında bacağından bıçakladı figure > Aydın'ın Nazilli ilçesinde, Ümit D. (25), tartıştığı kız arkadaşı Rüya Yılmaz'ı (23) sokak ortasında bacağından bıçaklayarak yaraladı. Polis ekiplerince gözaltına alınan Ümit D.'nin sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda, "Ben gururluyum, yapmayın etmeyin memleketten gidin dedim bıçakladım" ifadelerine yer verdiği görüldü. Olay, saat 15.30 sıralarında İstasyon Meydanı'nda meydana geldi. İddiaya göre, İstasyon Meydanı'nda karşılaşan Ümit D. ve kız arkadaşı olduğu öğrenilen Rüya Yılmaz arasında bilinmeyen nedenle tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine Ümit D. bulunan bıçakla Yılmaz’ı sağ bacağından yaraladı. Kanlar içinde kalan Yılmaz’a ilk müdahaleyi çevredekiler yaptı. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri tarafından ilk müdahalesi olay yerinde yapılan Rüya Yılmaz Nazilli Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedaviye alınırken, şüpheli Ümit D. ise polis ekiplerince yakalanarak gözaltına alındı.SOSYAL MEDYADAN PAYLAŞTIRüya Yılmaz'ı bıçakla yaralayan Ümit D.'nin önceki gün sosyal medya hesabından canlı yayın yaparak talihsiz kadına tehditler savurduğu öğrenildi. Ümit D.'nin bugün ise sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Ben gururluyum, yapmayın etmeyin memleketten gidin dedim bıçakladım" ifadelerine yer verdiği görüldü. DHA

Tanilli’nin kaleminden‘Voltaire ve Aydınlanma’

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Tanilli’nin kaleminden ‘Voltaire ve Aydınlanma’ figure > Paul Valery, ondan söz ederken, “Voltaire yaşıyor, Voltaire devam ediyor, alabildiğine günceldir o” diyordu bir yarım yüzyıl önce. Günümüzde daha da geçerli bu eşsiz değerlendirme. Voltaire ve Aydınlanma, Server Tanilli’nin kaleminden, yıllar sonra yeni baskısıyla ve Cumhuriyet Kitapları ayrıcalığıyla sizlerle... Okuyun, göreceksiniz. Çünkü “alçak”, daha da pervasız günümüzde... /Archive/2020/11/30/002029324-ic.jpgVoltaire’i duymamış olamazsınız. Candide’den başlayarak, onun kimi eserlerini okumuşsunuzdur da belki. Hele ki şu sözlerini mutlaka hatırlayacaksınız: “Söylediklerinizin hiçbirinde sizinle aynı düşüncede değilim; ancak onları söyleme hakkını ölünceye değin savunacağım.”Voltaire’in, bir çağa adını veren, XVIII. Yüzyılın bu büyük Fransız düşünür ve yazarının, o çok boyutlu eserinden günümüze kalan mesaj ne?Şu: Başta inanç ve fikir özgürlüğü olmak üzere, özgürlükler için mücadele; akıl, adalet, insan hakları ve hoşgörü için mücadele; karanlıkçılığa, bağnazlığa ve yobazlığa karşı mücadele! Bu sonuncular için “Alçağı eziniz!” diye haykırıyordu.Bugün de süren bu kavgaya, kalemini kahkahayla da silahlandırarak ilk keskin ivmesini kazandıran odur. Bir “davaya bağlı” aydın tipinin ilk örneği de o! Zola’ların, Françe’ların, Sartra’ların öncüsü…Voltaine’i unutursak, özgürlüklerimize layık olamayız.Paul Valery, ondan söz ederken, “Voltaire yaşıyor, Voltaire devam ediyor, alabildiğine günceldir o” diyordu bir yarım yüzyıl önce. Günümüzde daha da geçerli bu eşsiz değerlendirme. Voltaire ve Aydınlanma, Server Tanilli’nin kaleminden, yıllar sonra yeni baskısıyla ve Cumhuriyet Kitapları ayrıcalığıyla sizlerle... Okuyun, göreceksiniz. Çünkü “alçak”, daha da pervasız günümüzde...Voltaire ve Aydınlanma / Server Tanilli / Cumhuriyet Kitapları / 251 s. Cumhuriyet Kitap Eki




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter