Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Wednesday, 11.12.2025, 07:43 AM (GMT)

News - Haberler

Microsof, hayatınıkaybeden kişileri chat robotu yapmak için patent aldı

Microsof, hayatını kaybeden kişileri chat robotu yapmak için patent aldı Microsoft'a ölen kişilerin kişisel bilgilerini kullanarak sohbet robotu yapmaya olanak tanıyan bir patent verildi. /Archive/2021/1/21/130158472-technology-47502761920.jpgPatent, "görüntülere, ses verilerine, sosyal medya gönderilerine, elektronik mesajlara" ve diğer kişisel bilgilere dayalı bir robot tanımlıyor.Metin, "Sohbet robotunun temsil ettiği kişi bir arkadaş, akraba, tanıdık, ünlü, kurgusal karakter, tarihi figür veya rastgele birisi gibi geçmiş ya da şimdiki zamana ait bir kişiye (veya bu kişinin bir versiyonuna) karşılık gelebilir" diyerek devam ediyor.Microsoft ayrıca, "Kişiler kendileriyle de karşı karşıya gelebilir (örneğin, kullanıcı sohbet robotunu yaratabilir ya da eğitebilir)" diye belirterek hayattaki kullanıcıların öldükleri zaman için dijital bir yedek eğitebileceğini ima ediyor.Microsoft, görüntü ve derinlik bilgileri ya da video verileri aracılığıyla belirli kişilerin iki veya üç boyutlu modellerinin oluşturulabileceğini de patente dahil etti.Hayatını kaybetmiş birinin simülasyonuyla gelecekte konuşulabileceği fikri yeni değil. Black Mirror'ın "Be Right Back" bölümünün konusu olmasıyla da biliniyor. Bölümde genç bir kadın bir uygulamayı kullanıp ölen partnerinin verilerini toplayarak sohbet robotu ve nihayetinde de bir robot oluşturuyor./Archive/2021/1/21/130938139-mm.jpgBlack Mirror - "Be Right Back"Independent Türkçe'nin haberine göre, ekim 2020'de Kanye West, Kim Kardashian West'in 40. yaş gününü kutlamak için merhum babası Robert Kardashian'ın hologramını satın alarak ölülerin yaşayanlarla daha otantik bir iletişim kuracağı dijital temsil fikrini daha da güçlendirmişti.Hologram yaklaşık üç dakika konuşarak doğrudan Kardashian'a hitap etmiş ve avukat olarak "babasının mirasını sürdürme" kararına değinmişti.Microsoft dışında diğer teknoloji şirketleri de vefat eden sevdikleri yeniden yaratmak için dijital verileri kullanmaya çalıştı.Teknoloji şirketi Luka'nın kurucu ortağı Eugenia Kuyda, trafik kazasında hayatını kaybeden arkadaşı Roman Mazurenko'yla kendi arasındaki 8 bin satırlık kısa mesajları kullanarak Mazurenko'nun konuşma tarzını taklit eden bir sohbet robotu oluşturmaya çalışmıştı.Kuyda o günlerde, "Hâlâ bir insanın gölgesi kadar ama bu sadece bir yıl önce mümkün değildi ve çok yakın gelecekte çok daha fazlasını yapabileceğiz" diye yazmıştı ama ailenin diğer üyeleri sohbet robotuyla bağlantı kurmakta zorlanmıştı.Mazurenko'nun babası, "Evet, Roman'ın tüm ifadeleri, yazışmaları var. Ama şimdilik zor, nasıl desem, bir programdan gelen yanıtı okumak zor. Bazen yanlış cevap veriyor" demişti. cumhuriyet.com.tr

Rus Büyükelçi’den Biden’a: Suriye’de temasın sürmesini istiyoruz

Rus Büyükelçi’den Biden’a: Suriye’de temasın sürmesini istiyoruz Rusya’nın Washington Büyükelçisi Anatoliy Antonov, Joe Biden’ın başkanlığa gelmesiyle beraber ABD ile Rusya’nın Suriye’deki temaslarının sürdürülmesini umduklarını dile getirdi. Rus Büyükelçi Biden’ın yeni yönetimiyle beraber Suriye’de ABD ve Rusya’nın, kazaların önlenmesi amacıyla iki ülkenin askerleri arasındaki düzenli temasların sürmesini umduklarını söyledi.“SURİYE’NİN EGEMENLİĞİNE SAYGI KOŞULUYLA...”Antonov, "Bununla birlikte Rusya ile ABD’nin işbirliği yapabileceği alanları belirlemenin faydalı olacağını belirterek şu ifadeleri kullandı:“Sözgelimi insani yardım, kriz sonrası yeniden inşa süreci, mayın temizleme, göçmenlerin ve yer değiştiren insanların dönmesi, terörle mücadele gibi alanlarda… Bu tür bir iş birliğine Suriye’nin egemenliğine saygı duyulması koşuluyla hazırız."Kaynak: Sputnik cumhuriyet.com.tr

Merdiven altıekspertiz noktalarıiçin kritik uyarı!

Merdiven altı ekspertiz noktaları için kritik uyarı! Pilot Garage, ikinci el araç pazarındaki yüksek talep ve sirkülasyon sebebiyle ortaya çıkan yetkisiz ekspertiz noktalarıyla ilgili olarak önemli uyarılarda bulundu. /Archive/2021/1/21/123025869-servis.jpgDolandırıcılık olaylarının sıklıkla görüldüğünün altını çizen Pilot Garage Genel Koordinatörü Cihan Emre "Merdiven altı diye tabir edilen ekspertiz noktalarının önemli bir bölümü, araç satıcılarıyla veya galerilerle ekspertiz işlemi öncesinde anlaşarak kaza yapmış araçların kusurlarını yok sayarak ekspertiz yapıyor. Aynı şekilde yeterli eğitimi almamış personelleri; patlamış hava yastığı, düşürülen kilometre, kaynak ve iki aracın birbirine eklenmesi gibi hayati hataları gözden kaçırarak araç alacakların mağduriyet yaşamasına sebep oluyorlar. Kazası ve kusuru gizlenmiş, şasi numarası başka bir araçla değiştirilmiş bu tür araçları satın alanlar, ilerleyen dönemde araçlarını sattıkları zaman mağduriyetleri bir kat daha artıyor ve sattıkları kişi kendilerine yüz binlerce TL'lik tazminat davası açabiliyor. Vatandaşımız iki kez mağduriyet yaşamamak için satın almayı düşündüğü otomobile şüpheyle yaklaşmasını, kesinlikle kurumsal bir yapıya sahip, tarafsızlığı kanıtlanmış bir ekspertiz firmasında ekspertiz yaptırmasını tavsiye ediyoruz. Satıcının önerdiği değil, kendi seçtikleri ekspertiz firmasında ısrarcı olmalılar" dedi.EKSPERTİZ FİRMALARININ YÜZDE 75'İNİN YETKİ BELGESİ YOKOto ekspertiz sektöründe kurumsallaşmanın halen çok zayıf olduğuna  dikkat çeken Emre, halen ekspertiz firmalarının yüzde 75'inin yetki belgesine sahip olmadığını belirtti. Araç alım satımında kurumsal markaların alıcı ve satıcı arasında tarafsız ve bağımsız bir şekilde hizmet vermesi gerektiğini söyleyen Emre, oto ekspertiz firmalarının hakem görevi üstlendiğinin altını çizerken "Her geçen gün yeni bir dolandırıcılık vakası basına yansıyor.  Merdiven altı diye tabir edilen ekspertiz noktalarının önemli bir kısmı yetki belgesine sahip değil ve eğitimsiz personel çalıştırıyor. Yeterli eğitim alınmadığı için kaza geçmişi olan araçlarda patlamış hava yastığı, düşürülen kilometre, kaynak ve iki aracın birbirine eklenmesi gibi büyük tehlike arz eden hatalar gözden kaçırılarak tüketicinin mağdur olmasına sebep veriyorlar. Yatırım bedelleri yüksek olduğu için standart dışı ölçüm cihazları kullanıyorlar.  Kusurlu araç satın alanlar, herhangi bir kazada bu firmalar yüzünden hem kendilerinin hem de sevdiklerinin hayatını riske atıyor"  dedi. "KENDİ SEÇTİĞİNİZ EKSPERTİZ FİRMASINDA ISRARCI OLUN"İkinci el otoda yaşanan güven probleminin tamamının yetkisiz ekspertiz noktaları sebebiyle yaşandığını ifade eden Emre "Bu gibi yetkisiz ekspertiz firmaları, araç satıcılarıyla veya galerilerle ekspertiz işlemi öncesinde anlaşıyor ve kaza yapmış araçların kusurlarını yok sayarak ekspertiz yapıyor.  Hasar dosyası kapanmamış araçların hasar kayıtları TRAMER'e işlenmemiş olabilir ve hasar kaydını göremeyebilirsiniz. Hatta şasi numarası çalıntı araçlarla değiştirilebilir. Kazası ve kusuru gizlenmiş, şasi numarası başka bir araçla değiştirilmiş bu tür araçları satın alan vatandaşlarımız, ilerleyen dönemde araçlarını sattıkları zaman mağduriyetleri bir kat daha artıyor ve sattıkları kişi kendilerine yüz binlerce TL'lik tazminat davası açabiliyor. Tüketicilerin iki kez mağduriyet yaşamamak için sıfır ya da ikinci el fark etmeksizin satın almayı düşündüğü her otomobile şüpheyle yaklaşmasını, kesinlikle kurumsal bir yapıya sahip, tarafsızlığı kanıtlanmış, rüştünü ispatlamış bir ekspertiz firmasında ekspertiz yaptırmasını tavsiye ediyoruz. Satıcının önerdiği değil, kendi seçtikleri ekspertiz firmasında ısrarcı olmalılar" uyarısında bulundu.  cumhuriyet.com.tr

AYM'den Berberoğlu hakkında ikinci ihlal kararı

AYM'den Berberoğlu hakkında ikinci ihlal kararı AYM, Enis Berberoğlu hakkında daha önce verilen ihlal kararının uygulanmadığı gerekçesiyle yapılan ikinci başvuruda yeniden ihlal kararı verdi. Anayasa Mahkemesi (AYM), Enis Berberoğlu'nun bireysel başvurusu için oybirliğiyle ihlal kararı verdi. AYM, Enis Berberoğlu'nun bireysel başvurusu için Anayasa'nın 67'nci ve 19'uncu maddelerinin ihlal edildiği yönünde karar verdi.AYRINTILAR GELİOR... cumhuriyet.com.tr

AYM'den siyasetçiye hakarete 'ifadeözgürlüğü' kararı

AYM'den siyasetçiye hakarete 'ifade özgürlüğü' kararı Anayasa Mahkemesi (AYM), bir sosyal medya kullanıcısının, eski Kemer Belediye Başkanı ve aktif siyaset yapan M.G. hakkındaki "imar rant hırsızı" sözlerine yönelik verilen para cezasını haksız buldu. AYM, kullanıcıya verilen cezayı "İfade özgürlüğü ihlali" olarak değerlendirip, 6 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi. AYM'nin karara bağladığı dava dosyasına göre, sosyal medyada U.C.A isimli kişi, aktif siyaset yapan eski Kemer Belediye Başkanı M.G. için "imar rant hırsızı" suçlamasında bulundu.M.G. kendisine yönelik yazılan ifadelere ilişkin U.C.A. hakkında 2017'de "hakaret suçundan" cezalandırılması istemiyle şikayette bulundu. Kemer Cumhuriyet Başsavcılığı, başvurucunun cezalandırılmasını talep etti.Yargılamayı yapan Kemer 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 2018'de başvurucuya 7.080 TL para cezası ile cezalandırılmasına karar verdi."KAMU GÖREVLİSİ, AĞIR ELEŞTİRİLERE KATLANMALI"U.C.A'nın karara itirazı üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, "imar rant hırsızı" sözlerini "ağır eleştiri" sayarak, M.G.'nin kamu görevlisi olarak "ağır eleştirilere katlanma yükümlülüğü olduğuna, suçun oluşmadığına, beraat kararı verilmesi gerektiği" gerekçesiyle hükmün onanmasına karar verdi. Kararda, U.C.A'nın sosyal medya paylaşımını yaptığı dönemde, "M.G.'nin rüşvet alma ve icbar suretiyle irtikap suçlarından gözaltına alınıp serbest bırakılması, iki ayrı mahkemede yargılamaların devam ediyor olması ve hakkında FETÖ veya Paralel Devlet Yapılanması (PYD) üyeliği suçundan Cumhuriyet Savcısı tarafından fezleke düzenlenmesi iddiaları kamuoyunu meşgul etmiştir. Yargılama sonucunda irtikap suçundan delil yetersizliği nedeniyle beraat etmiş, FETÖ/PDY üyeliği suçunda da delil yetersizliği nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir" ifadelerine yer verildi. "HAKARET İÇEREN HİÇBİR İFADE YOK"U.C.A. isimli kişi, kararı öğrenince AYM'ye bireysel başvuruda bulundu. U.C.A, "Paylaşımda hakaret içerikli hiçbir ifadenin bulunmadığını, 'imar rant hırsızı' ifadeleri ile M.G. hakkında rüşvet ve irtikap suçlarından devam eden davalarla ortaya çıkan somut olguları dile getirmeye çalıştığını" söyledi.AYM, sosyal medya kullanıcısı U.C.A.'nın iddialarının, "bir bütün olarak ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiğini" değerlendirdi. AYM, U.C.A'nın başvurusunda, "İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, Anayasa ile güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine, başvurucuya 6 bin TL manevi tazminat ödenmesine" oybirliğiyle karar verdi.  ANKA

Günler sonra bulunan doktorunölüm nedeni belli oldu

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Günler sonra bulunan doktorun ölüm nedeni belli oldu Kocaeli'nin Kartepe ilçesinde kaybolduktan 5 gün sonra menfeze düşen aracında ölü bulunan Doktor Uğur Tolun'un kazada boynunun kırılması sonucu öldüğü belirlendi. Başiskele ilçesinde özel bir hastanede görev yapan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Uğur Tolun, 13 Ocak günü Kartepe'de bulunan evinden çıktı.Uğur Tolun'dan haber alamayan yakınlarının ihbarı üzerine arama çalışması başlatıldı. Uğur Tolun'un kamyoneti ile Kartepe bölgesine gittiği düşünülerek bu bölgede arama yapıldı.BOYUN TRAVMASI SONUCU ÖLDÜÖnceki gün dağda aramalar devam ederken, Uğur Tolun'un evinin yakınlarına da bakıldı. Ekipler, Uğur Tolun'un evine yaklaşık 300 metre uzaklıkta demir yolunun altından geçen menfeze düşen kamyonetini buldu.Ters dönen araçta bulunan Uğur Tolun'un öldüğü belirlendi.Yapılan ön otopside Uğur Tolun'un trafik kazasına bağlı boyun travması sonucu öldüğü belirlendi.NÖBET GEÇİRMİŞ OLABİLİRDoktor Uğur Tolun'un geçen yıl beyin kanaması geçirmesi nedeniyle ameliyat olduğu, tedavisi nedeniyle özel hastanede görevine başlamadığı ve aracı kullanırken nöbet geçirmiş olabileceği ihtimali üzerinde de duruldu. (DHA)

Joe Biden döneminde Türkiye-ABD ilişkilerindeki zorlu konular neler olacak?

Joe Biden döneminde Türkiye-ABD ilişkilerindeki zorlu konular neler olacak? ABD Başkanı Joe Biden'ın resmen göreve başlamasıyla Türkiye-ABD ilişkileri de yeni bir döneme girdi. Eski Başkan Donald Trump döneminde Pastör Brunson olayı ve S-400 alımı nedeniyle yaptırıma maruz kalan Türkiye, Biden yönetimiyle daha kurumsal ve öngörülebilir bir ilişki kurmak istiyor. İlişkilerin yönünü ve geleceğini, tarafların YPG ve S-400 sorunlarının da yer aldığı beş başlıkta izleyecekleri politikalar ve anlayışlar belirleyecek. Taraflardan yapılan açıklamalar, ABD açısından S-400 konusunun, Türkiye açısından ise ABD'nin Suriye'de YPG'yi desteklemesinin öncelikli sorun olarak görüldüğünü ortaya koyuyor.Biden yönetiminder ABD-Türkiye arasındaki ilişkilerinde beş önemli başlık öne çıkıyor:1. DEMOKRASİ SORUNU VE BİDEN'IN ERDOĞAN'I 'OTOKRATİK' OLARAK TANIMLAMASI Eski Başkan Barack Obama yönetiminde sekiz yıl boyunca ABD Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Biden, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Obama arasındaki diyalogun 2013'ten itibaren seyrelmesinin ardından Türkiye ile ilgili dosyalarla doğrudan muhatap olmuştu.Ocak 2016'da Türkiye'ye yaptığı resmi ziyaret sırasında muhalif gazeteci, akademisyen ve sivil toplum aktivistleri ile görüşerek Ankara'nın tepkisini çeken Biden, ifade özgürlüğü başta olmak insan hakları ve demokrasi konusunda net mesajlar vermişti.ReutersBiden, Ocak 2020'de New York Times editörleri ile yaptığı bir görüşme sırasında Erdoğan'ı "otokratik" bir lider olarak suçlayarak, demokratik yollarla görevden uzaklaşması için Türk muhalefetini destekleyebileceklerini ifade etmişti. Erdoğan ve diğer yetkililer, Biden'ı Türkiye'nin iç işlerine müdahale etmekle suçlayıp sert bir dille eleştirmişlerdi.ABD'nin yeni yönetiminin Trump'tan farklı olarak demokrasi konusunu küresel bir sorun olarak görüp, dış politikanın önemli bir parçası haline getirmeyi planladığı biliniyor. Biden'ın ileriki dönemlerde küresel çapta bir "Demokrasi Zirvesi" gerçekleştirmek istediği, böylece popülist liderlerin dünyada giderek artan şekilde demokrasiyi zayıflatma girişimlerine set çekmeyi amaçladığı kaydediliyor.Bu kapsamda, demokrasi konusunun özellikle gerileyen ifade ve basın özgürlüğü, muhalif gazeteci ve siyasetçilerin tutuklanması gibi uygulamalar üzerinden Ankara-Washington diyaloğunun önemli bir unsuru olacağı öngörülüyor.Ankara, Biden'ın Erdoğan ile ilgili ifadelerini seçim kampanyası sırasında yapılmış bir siyasi değerlendirme olarak görüyor ve ön plana çıkartmamaya çalışıyor. Ancak Washington'un Türkiye'de yaşanacak olası insan hakları ihlallerine tepki vermeye devam edeceği, bunun da taraflar arasında önemli sorunlar yaratabileceği öngörülüyor.2. ABD İÇİN EN ÖNEMLİ SORUN S-400'LERTrump yönetiminde olduğu gibi Joe Biden ve ekibi de Türkiye ilişkilerde en önemli sorun olarak Rusya Federasyonu'ndan alınan S-400 hava savunma sistemlerini görüyor.Biden'ın Dışişleri Bakanlığına aday gösterdiği Anthony Blinken'ın Kongre'de Türkiye ile ilişkiler hakkında yaptığı değerlendirmeler bunu somut bir şekilde ortaya koydu.ReutersBlinken'ın Türkiye'den "sözde stratejik ortak" olarak bahsetmesi, bir müttefik gibi davranmamakla ve hatta Rusya ile aynı çizgide olmakla suçlaması, Ankara'ya dönük olumsuz bakış açısının S-400'leri topraklarında konuşlandırmasının da ötesinde bir çerçeveye dayandığını gösterdi.Blinken, Trump yönetiminin Aralık ayında açıkladığı S-400 yaptırımlarının yaratacağı etkiye göre daha fazlasına gerek olup olmadığına karar vereceklerini belirterek, yaptırım kartının Biden yönetiminin de masasında kalmaya devam edeceğini ortaya koymuş oldu.Erdoğan'ın geçen hafta S-400 konusunda ikinci batarya için Rusya ile görüşmelerin devam edeceğini açıklaması ise Ankara'nın Washington'un bu konudaki yaklaşımını çok önemsemediği ve geri adım atmayacağı değerlendirmelerine yol açtı. Taraflardan yapılan açıklamalar, S-400 konusunun Biden yönetimi sırasında da Türkiye-ABD ilişkilerinin en zorlu başlıklarından biri olacağını gösteriyor.3. ANKARA, ABD'NİN YPG İLE ORTAKLIĞINA DİKKAT ÇEKİYORTürkiye açısından ABD ile ilişkilerdeki en temel sorun, Washington'un IŞİD ile mücadelede YPG'yi sahadaki silahlı ortağı olarak kullanmaya devam etmesi ve askeri-siyasi desteğini sürdürmesi.Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, bir demecinde, taraflar arasındaki en önemli sorunun YPG olduğunu kaydetmiş ve sorunun çözülmemesi durumunda ilişkilerdeki güven bunalımının devam edeceği mesajını vermişti.ReutersDışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da IŞİD'e karşı YPG'nin desteklenmesi politikasının Biden'ın da içinde yer aldığı Obama döneminde oluşturulduğunu anımsatıp, Ankara'nın beklentisinin "Biden yönetiminin bu hatadan dönmesi" olduğunu kayda geçirmişti.Ancak ABD yönetiminin mevcut politikayı değiştirmesi beklenmiyor. IŞİD'in hala bir terör ağına sahip olduğunu, saldırı yeteneğinin tamamen yok edilmediğini kaydeden ABD'ye göre, özellikle doğu Suriye'de yerel Kürt yönetimlerini desteklenmesi IŞİD ve benzeri radikal örgütlerinin yeniden güç toplamasını engellemek için büyük önem taşıyor.ABD Savunma Bakanı olarak atanması beklenen Lloyd Austin'in de ABD Merkez Kuvvetler Komutanı (CENTCOM) olduğu sürede YPG'nin yerel ortak olarak desteklenmesi politikasının mimarlarından olması dikkat çekiyor. Aynı şekilde IŞİD ile mücadeleden sorumlu temsilci olarak görev yaptığı sırada Ankara'nın tepkisine neden Brett McGurk'ün de yeni yönetimde görev yapacak olması Washington'un politikasında büyük değişiklik olmayacağı olarak değerlendiriliyor.4. LİBYA, DOĞU AKDENİZ, DAĞLIK-KARABAĞ GİBİ BÖLGESEL SORUNLAR ÖNE ÇIKACAK Yeni dönemde Türk ve ABD diplomasilerini meşgul edecek önemli konuların başında bölgesel sorunlar geliyor. Trump yönetiminin aksine Biden ekibinin, başta NATO müttefikleri olmak üzere, bu sorunları çok taraflı ortamlarda ele alması öngörülüyor.Getty ImagesBakan Çavuşoğlu, yeni ABD yönetiminden Türkiye giderek artan jeopolitik önem ve rolünü görmesini beklediklerini, bu kapsamda bölgesel sorunları konusunda işbirliği yapmaya hazır olduklarını kaydetmişti.Suriye'de YPG konusu dışında benzer politikalara sahip olan Türkiye ve ABD, Libya bunalımından da önemli ölçüde örtüşüyorlar. Son dönemde gerilim azalsa da ABD'nin Doğu Akdeniz bunalımında Türkiye'yi daha fazla sorumlu tutuyor olması ileriki süreçte Türk-Yunan yumuşamasının bozulması durumunda Washington'u daha net pozisyon almaya itebilir değerlendirmeleri yapılıyor.Washington açısından bir diğer önemli süreç ise Kıbrıs sorunu. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs'ın iki devletli bir çözüme yönelmesi ve kapalı Maraş'ın statüsünün değiştirilmesi gibi adımların ABD'de rahatsızlık yaratacağı değerlendiriliyor. Türkiye'nin Azerbaycan-Ermenistan çatışması sırasında Bakü yönetiminin yanından yer alması, askeri ve siyasi destek vermesi de Washington tarafından olumsuz bir adım olarak not edildi.Ancak bu sorunların da ötesinde Türkiye'nin tüm bölgesel sorunlarda süreçleri Rusya ile kurduğu işbirliği çerçevesinde yürütüyor olması, Ankara-Moskova arasında savunma sanayini de kapsayacak şekilde bağların güçlenmesi ABD'nin tepkisini çekecek bir olgu olarak öne çıkıyor.Blinken'ın Kongre onayı sürecinde Türkiye'nin Rusya çizgisinde olduğunu, bir müttefik gibi davranmadığını kayda geçirmesi bu noktada verilmiş önemli bir mesaj olarak okunuyor.5. HALKBANK DAVASI VE GÜLEN'İN DURUMUTrump yönetiminin görevden ayrılmasının ikili ilişkilerdeki en somut yansıması Halkbank davası kapsamında olabilir. Trump, Erdoğan'ın talebi üzerinde İran yaptırımlarını delmekle suçlanan Halkbank'a karşı izlenen idari ve adli süreçleri yavaşlatmaya çalışmakla suçlanmıştı.Yeni yönetimin ise bu süreçte siyasi etkisini kullanmayacağı ve karar alıcıların daha rahat süreci sonlandıracağı yapılan değerlendirmeler arasında. 2021 bahar aylarında sonlanması beklenen mahkeme sürecinde Halkbank'ın suçlu bulunması ve buna bağlı olarak önemli bir para cezasına çarptırılması Ankara-Washington diyalogunu olumsuz etkileyebilecek bir gelişme olarak görülüyor.Yeni dönemde önemli bir ilerleme beklenmeyen konuların başında Fethullah Gülen'in iadesi geliyor. Türkiye, Gülen'in iadesiyle ilgili girişimlerini 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Biden'ın da içinde olduğu Obama yönetimine yapmış ama yanıt alamamıştı. Joe Biden yönetiminin Gülen konusunda pozisyon değiştireceği öngörülmüyor. BBC Türkçe

Akkuyu Nükleer Santralıinşaatındaki patlamalar büyük korku yarattı

Akkuyu Nükleer Santralı inşaatındaki patlamalar büyük korku yarattı Deprem bölgesinde yapımı süren ve tabanında çatlaklar oluştuğu ileri sürülen Akkuyu Nükleer Santralı inşaatında önceki akşam yaşanan iki patlama bölgedeki yurttaşları tedirgin etti. Gülnar’ın Büyükeceli kasabasında iki kişi yaralandı, evler zarar gördü. Valilik ve şirket “kontrollü dinamit patlamaları” olduğunu açıklarken “kazaya ilişkin inceleme başlatıldığını” duyurdu. Patlamaların olduğu saatlerde yaşanan 7 sarsıntı Kandilli Rasathanesi’nin veri kayıtlarına girdi. Akkuyu Nükleer Santralı inşaatının sürdüğü Gülnar’ın Büyükeceli kasabasında meydana gelen dinamit patlaması çevrede paniğe neden oldu. Patlama nedeniyle bazı evlerin kapıları, pencereleri kırıldı. Patlama alanını kilometrelerce öteden görüntüleyen bir vatandaş yaşadığı şoku “Yine Büyükeceli’de dinamit patlatması. Bu defa çok büyüktü. İnanılmaz büyüktü. Kapılar, pencereler, ev oynadı. Keşke burada olsaydınız da görseydiniz. Hem de bu saatte. 17.00’den sonra. Herkes evdeyken” diye anlattı.İlk görüntüleri sosyal medya hesabından paylaşan CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, “Evler, binalar hasar almış durumda. Yöre halkı panik altında. Biz artık nükleer santralla ilgili bu tehlikeleri yaşamak istemiyoruz. Kaymakam, Jandarma bilgi vermiyor. Olay yerindeler. İnsanların evlerinin camları, kapıları, duvarları çatlamış, kırılmış durumda. Mersinliler olarak topraklarımızda bu tehlikeyle yaşamak istemiyoruz. Her hafta bir vukuat oluyor burada. Nükleer yapacaksanız gidin deprem riski olmayan, Mersin dışında daha tehlikesiz bir coğrafyada yapın. Mersin, Mersinli, nükleer santralı Akkuyu’da istemiyor.”CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen ise dinamit patlamaları esnasında 86 evin hasar gördüğünü ileri sürerek “Bazı vatandaşlar yorganları siper ederek yaralanmaktan kurtulduklarını söyledi” dedi.VALİLİK: KONTROLLÜYDÜKonuyla ilgili olarak Mersin Valiliği’nden yapılan açıklamada planlı patlama sonucu meydana gelen zararların tespit komisyonu tarafından belirleneceği ve zararların tazmin edileceği belirtildi. Akkuyu Nükleer AŞ’den konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapıldı. “Planlı delme ve patlatma’’ çalışmaları yapıldığı belirtilen açıklamada, “Bu çalışmalar sırasında Büyükeceli Mahallesi’nde bulunan bazı konutların camları hasar görmüş, iki kişi cam kırıkları nedeniyle hafif şekilde yaralanmıştır. Mahallede yerel yetkililer tarafından yürütülen hasar tespit çalışmaları devam etmektedir. Çalışmaların ardından zarar tazmini gerçekleştirilecektir. Soruşturmanın ardından ileride bu tür kazaların önüne geçilmesi için gerekli önlemler alınacaktır” denildi.AKKUYU KANDİLLİ DEPREM KAYITLARINDA/Archive/2021/1/21/001633618-akkuyu-deprem-hareketleri.pngAkkuyu’daki patlamaların şiddetini yöre halkının beyanlarının yanı sıra Kandilli Rasathanesi’nin kayıtları doğruluyor. Patlamalar nedeniyle Gülnar’da 4 günde 7 deprem kaydı oluştu. Kandilli Rasathanesi kayıtlarına göre, 11 Ocak günü 12.30’da Büyükeceli’de 1.5 büyüklüğünde, 14 Ocak günü 13.40’ta Büyükeceli’de 1.4 büyüklüğünde, 14.10’da yine Büyükeceli’de 1 büyüklüğünde, 18 Ocak günü saat 15.00’te Büyükeceli’de 1.3 büyüklüğünde, 15.01’de Yanışlı’da 1.4 büyüklüğünde, 19 Ocak günü saat 16.25’te Yanaşlı’da 1.2 büyüklüğünde, 18.02’ de Büyükeceli’de 1.2 büyüklüğünde deprem kaydı oluştu. Deprem kayıtlarının oluştuğu saatler, Akkuyu Nükleer Santral inşaatı sahasında kontrollü patlamanın gerçekleştirildiği saatler.‘UYKULARIMIZ KAÇIYOR’Patlamaları Meclis gündemine taşıyan CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Santralın yapım sürecinin bir ciddiyetsizlikle yürütüldüğünü söyleyen Başarır, “Daha temel aşamasında beton zeminde çatlaklar oluşuyor, yapılan patlatmaların şiddeti hesaplanmıyor. Bölgede yaşayan halkımızın sağlığı hiçe sayılıyor” dedi. Mersin Valisi’nin patlatmaların planlı olduğunu söylediğini anımsatan Başarır, “Plansız bir patlatma olsaydı bölge ve bölgede yaşayan halk ne durumda olurdu, merak konusudur” ifadelerini kullandı. Başarır, Dönmez’e, “Patlatmaların sorumluları kim ya da kimlerdir?” diye sordu.‘AKIL TUTULMASI’CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın ise Türkiye’nin enerji verimliliği potansiyelinin çok yüksek olmasına ve tüm dünyanın yeşil enerjiye geçmesine karşın, iktidarın nükleerde ısrar etmesinin akıl tutulması olduğunu söyledi. Akın, “Henüz inşaat halindeyken yol açma çalışmaları sırasında meydana geldiği belirtilen söz konusu kazanın; santralın faaliyette olduğu bir durumda yaşanması ihtimalini düşünmek bile uykularımızı kaçırmaktadır” dedi. Türkiye’nin kullanabileceği farklı kaynaklar olduğunu belirten Akın, “Akkuyu’da üretilecek elektriğin yarısı için devletin 15 yıl boyunca garanti ettiği alım fiyatının 12,35 dolar olması ise kaza riskinin yanı sıra nükleer santralın ekonomik olarak da kara deliğe dönüşeceğini göstermektedir. Türkiye’nin yüzde 30 oranında enerji verimliliği potansiyeli ortadayken, nükleer santral gibi her zaman bir risk oluşturacak politikanın belirlenmesi mantıklı değildir” ifadelerini kullandı. Abidin Yağmur

CHP’li Muharrem Erkek, iktidarın seçim yasalarında değişiklik hamlesini değerlendirdi

CHP’li Muharrem Erkek, iktidarın seçim yasalarında değişiklik hamlesini değerlendirdi CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, seçim yasalarındaki değişiklikle yeni partilerin seçime girmesini zorlaştırma planını “demokrasiye kumpas” olarak niteledi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, iktidarın yeni kurulan siyasi partilerin seçime katılmasını zorlaştırma planlarını “demokrasiye kumpas girişimi” olarak nitelendirdi. “Çok iyi biliyoruz ki tek amaçları iktidarda kalmayı sağlamak üzerine bir çalışma inşa etmek. Bunu da sanki Türkiye’ye reform gibi sunacaklar” diyen Erkek “Biz demokrasiye kurulan tüm kumpasları çok rahatlıkla aşabilecek güçteyiz” diye konuştu. AKP’nin MHP ile birlikte “muhalefeti kıskaca alacak” yasal düzenlemeler üzerinde çalıştığını gazetemiz dün duyurmuş, özellikle İktidarın, yeni kurulan siyasi partilerin seçimlere katılmasını zorlaştıracak bir formül üzerinde çalıştığı belirtilmişti. İktidarın seçimlere dönük yasal düzenleme planlarını Cumhuriyet’e değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, “Geçmişteki kumpas davalarını çok iyi hatırlıyoruz, Ergenekon, Balyoz, Oda TV gibi kumpas davalarında masum insanlara kumpas kuruyorlardı. Devam eden kumpas davaları da var, Kavala dosyasından tutun İstanbul İl Başkanımız hakkındaki davalar var, Cumhuriyet gazetesi davası, Sözcü gazetesi davası, birçok dava var. Şimdi de demokrasiye kumpas kuruyorlar” dedi. İktidarın “demokrasiden koptuğunu” söyleyen Erkek, “İktidar demokratik hukuk devleti zaten istemiyor, bunu biliyoruz. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen sistem, cumhurbaşkanlığı örtüsü altına saklanarak otoriter, keyfi bir sistem inşa etmek üzerine kurulu. Tamamen kendilerinin geleceği için çalışmalar içindeler. Milletin geleceğini düşünmüyorlar, işçiyi, esnafı, çiftçiyi, emekliyi düşünmüyorlar. İşsizler zaten perişan durumda. Şimdi tek amaçları; iktidarda nasıl kalabiliriz. ‘Ekonomide, hukukta reform yapacağız’ söylemleri, tamamen yalanlar üzerine inşa edilmiş Saray iktidarının söylemleri” diye konuştu.‘DERTLERİ REFORM DEĞİL’İktidarın son dönemde dillendirdiği ‘reform’ söyleminin inandırıcı olmadığını belirten Erkek, seçimlerle ilgili yasaların katılımcı yöntemle yapılması gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu: “Siyasi Partiler Yasası ve seçim yasalarında yapacakları değişiklikleri katılımcılıkla yapmaları gerekir fakat kapalı kapılar arkasında hazırlayıp son şeklini verip usulen Meclis’e getiriyorlar. Ortada somut bir şey yok, açıkladıkları herhangi bir şey de yok henüz. Fakat şunu çok iyi biliyoruz ki tek amaçları iktidarda kalmayı sağlamak üzerine bir çalışma inşa etmek. Bunu da sanki Türkiye’ye reform gibi sunacaklar. Bu, bir reform değil; bu, kendilerini kurtarma çabalarıdır. Ortaya somut bir metin çıkınca daha detaylı tartışacağız.”‘MİLLET İTTİFAKI ÇOK GÜÇLÜ’“Biz demokrasiye kurulan tüm kumpasları çok rahatlıkla aşabilecek güçteyiz” diyen Erkek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Millet İttifakı çok güçlü. Yeni kurulan siyasi partiler de ülke genelinde teşkilatlanmalarına devam ediyorlar. Onlar da seçime katılmalılar, demokrasi ve temsilde adalet açısından bu çok önemli. Meclis’te her düşünce temsil edilmelidir. Bu, toplumdaki ayrışma ve kutuplaşmayı da ortadan kaldırır. Bu iktidardan zaten demokrasi ve hukukun üstünlüğünü beklemek mümkün değil. Anayasa, demokrasi, hak ve özgürlükler rafa kaldırıldı. Onun için biz şunu diyoruz: Demokratik hukuk devletini biz inşa edeceğiz, ilk seçimde iktidar olacağız. Toplumsal uzlaşmayla güçlendirilmiş parlamenter sistemi getireceğiz. Bağımsız ve tarafsız yargıyı tesis edeceğiz. Hak ve özgürlükler alanında, basın ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere gerekli reformları yapacağız.” Hüseyin Hayatsever

AKP'li KahramanmaraşBüyükşehir Belediye Meclisi“Kemal Kılıçdaroğlu”isimli bulvarın ismi değiştirdi

AKP'li Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Meclisi “Kemal Kılıçdaroğlu” isimli bulvarın ismi değiştirdi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında “sözde cumhurbaşkanı” demesinin ardından Elbistan ilçesindeki “Kemal Kılıçdaroğlu” isimli bulvarın ismi değiştirildi. AKP'li Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Meclisi’nin dünkü toplantısında oyçokluğu ile Elbistan’da bulunan “Kemal Kılıçdaroğlu” isimli bulvarın ismi değiştirilerek, “milli irade bulvarı” olmasına karar verildi. Gazetemize açıklamada bulunan CHP Nurhak Belediye Başkanı İlhami Bozan, “Çevre, hayvan barınağı, arıtma sistemi gibi birçok konu meclis gündemine taşınmazken, bulvarın ismi değiştirildi. Termik santral şehrin havasını zehirlemeye devam ediyor. Ancak nedense meclis gündemine taşınmıyor. Bir gün dahi etraflıca tartışılmadan bulvarın ismi değiştirildi. Meclisin aldığı bu kararı halkımızın takdirine bırakıyoruz” dedi. Kübra Köklü

İYİParti“güçlendirilmişparlamenter sistem”çalışma taslağıGenelİdare Kurulu’na sundu

İYİ Parti “güçlendirilmiş parlamenter sistem” çalışma taslağı Genel İdare Kurulu’na sundu İYİ Parti’nin, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, derneklerin de görüşünü alarak hazırladığı “güçlendirilmiş parlamenter sistem” çalışma taslağı, dün, partinin en yetkili karar organı olan Genel İdare Kurulu’na (GİK) sunuldu. Son şekli verildikten sonra bu ay kamuoyuna açıklanacak çalışmada, “güçlendirilmiş parlamenter sistem”de parlamentonun daha etkin çalışması” hedefleniyor. Yasama, yürütme ve yargı erklerinin “kendi alanlarında faaliyet göstermesi, HSK üyelerinin atamayla değil, seçimle göreve getirilmesinin gerekliliği” vurgulandı. Başta Siyasi Partiler Yasası olmak üzere seçim yasalarında da gerekli düzenlemenin yapılarak, siyasi partilerin önündeki tüm yasal engellerin kaldırılması” da gündeme geldi. Çalışmada, “Türkiye’nin yeniden başbakanlık makamının oluşturulması gerekliliği” vurgulandı. Yeni sistemin “yargı bağımsızlığı, iktidar ve tüm kurumların şeffaf çalışması, demokrasinin tam ve kamil olarak uygulanması” gibi başlıkları öngördüğü belirtilirken, milletin “kayıtsız şartsız hâkimiyete sahip olduğu, 21. yüzyıl Türkiyesi’ne yakışır bir sistemle buluşturulmasının” hedeflendiği kaydedildi. Toplantıda, mahkeme kararıyla partiye dönen Ümit Özdağ’ın yeniden disiplin kuruluna sevk edilmesinin “yetkili kurullarca alınması gerektiği” tartışıldı. Selda Güneysu

Diyanetİşleri Başkanlığı’nın geçen yılki toplam harcaması10.9 milyar TL oldu

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın geçen yılki toplam harcaması 10.9 milyar TL oldu Diyanet İşleri Başkanlığı 2020 yılında 10.9 milyar liralık harcaması ile altı bakanlığı geride bıraktı. Diyanet’in bu yılki bütçesi de 12.9 milyar lira olarak belirlendi. Diyanet geçen yıl Dışişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Kültür ve Turizm, Sanayi ve Teknoloji, Çevre ve Şehircilik ile Ticaret bakanlıklarından fazla harcama yaptı. Milyarlarca liralık bütçesi ile birçok idareyi geride bırakan Diyanet İşleri Başkanlığı, 2020’deki toplam harcaması ile de birçok bakanlığı geçti. Diyanet’in yıllık gideri, aralarında Kültür ve Turizm, Sanayi ve Teknoloji ile Çevre ve Şehircilik bakanlıklarının da bulunduğu 6 bakanlıktan daha fazla oldu. Diyanet, yıllık gideri ile genel bütçeli toplam 40 idarenin büyük bir bölümünü de geride bıraktı. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 2020 bütçe gider tablosuna göre, Diyanet İşleri Başkanlığı geçen yıl toplam 10.9 milyar TL harcama yaptı. Diyanet’in bütçe başlangıç ödeneği 11.5 milyar TL’ydi. Başlangıç ödenekleri karşılaştırıldığında Diyanet, 16 bakanlıktan 7’sini geride bırakıyordu. Diyanet’in 2020’deki bütçe başlangıç ödeneği, İçişleri, Dışişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Kültür ve Turizm, Sanayi ve Teknoloji, Çevre ve Şehircilik ile Ticaret bakanlıklarından daha fazlaydı. Diyanet, 2020’deki 10.9 milyar TL’lik gideri ile de yine birçok bakanlığı geride bıraktı. 6 bakanlıktan daha fazla harcama yaptı. Diyanet’in toplam bütçe giderinde geride bıraktığı bu bakanlıklar şöyle: Dışişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Kültür ve Turizm, Sanayi ve Teknoloji, Çevre ve Şehircilik, Ticaret.27 İDAREYİ AŞTIYine bakanlığın tablosunda, genel bütçeli toplam 40 kamu idaresinin yıllık giderleri de yer aldı. Bu idareler içinde 16 bakanlık, Cumhurbaşkanlığı, yüksek yargı organları ve TBMM de bulunuyor. Diyanet’in 2020 gideri bu 40 genel bütçeli idarenin 27’sinden daha fazla oldu. Diyanet’in bu yılki bütçesi ise 12.9 milyar TL olarak belirlendi. Bu bütçe ile Diyanet, 7 bakanlığı geride bırakıyor. Bu bakanlıklar şöyle: İçişleri, Dışişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Kültür ve Turizm, Sanayi ve Teknoloji, Çevre ve Şehircilik, Ticaret. Mustafa Çakır




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter