News - Haberler
Bağırsaklardaki dengenin bozulmasıpekçok hastalığa yol açıyor
Bağırsaklardaki dengenin bozulması pek çok hastalığa yol açıyor Doç. Dr. Hakan Demirci: Hareketsiz hayat, yeme içme alışkanlıklarının bozulması, organik ve doğal gıdalardan uzaklaşma, daha çok fast food, kızartma, yoğun baharatlı gibi sağlığa faydası daha az olan beslenme alışkanlıklarının artması ile beraber, alkol, sigara gibi alışkanlıkların devreye girmesi ile birlikte bağırsaklarımızın sağlığı daha çok bozulur hale geldi, daha çok hastalanır olduk. İkinci beyin bağırsaklarımıza iyi bakmalıyız. Bağırsaklarımız vücudun aynı zamanda ikinci beyni olarak da biliniyor. Bağırsaktaki ufak bir sorun depresyondan obeziteye, iltihaplı bağırsak hastalığından kansere dek pek çok soruna da davetiye çıkarabiliyor. Son dönemde hareketsiz yaşam, beslenme alışkanlıklarının bozulması, fast food beslenme tarzı, alkol-sigara kullanımının yaygınlaşması ile birlikte bağırsak sağlığı daha çok bozulur hale geldi. Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Demirci, bağırsaklarda 100 ila 150 trilyon kadar bakterinin bulunduğunu anımsatarak “Bağırsaklarımızda yaşayan bakteriler gerçekten vücudun aslında bir orkestra şefi gibi hareket ediyorlar. Bu bakteriler bir kısmı iyi bakteri, bir kısmı kötü bakterilerdir. Bu bakterilerden bir tarafın ağır basması, iyi bakterilerin azalması, kötü bakterilerin artması da birtakım hastalıkları beraberinde getiriyor” dedi. Doç. Demirci ile bağırsak sağlığı hakkında merak edilenleri konuştuk.- Bağırsaklarda yer alan bakteri çeşitliliğinin önemi nedir?Çağımızda insanların daha hareketsiz hayatları, yeme içme alışkanlıkları bozulması, organik ve doğal gıdalardan uzaklaşılması, fast food beslenme gibi faktörlerle birlikte daha çok hastalanır olduk. Bağırsaklarımız kişiden kişiye değişmekle beraber ortalama 100 ila 150 trilyon kadar bakteri mevcut. Bunların sayısı da bağırsaklarımızdaki mikrobiyota dediğimiz kavramı oluşturuyor. Bu bakterilerin bir kısmı iyi; bir kısmı kötü bakteriler. Bunlar da birer dengenin unsunları.EN BÜYÜK FAKTÖR BESLENME- Bu dengenin bozulması nelere yol açar?Özellikle kötü bakterilerdeki artış veya iyi bakterilerdeki azalma ülseratif kolit, crohn (iltihaplı bağırsak hastalıkları) veya irritabl bağırsak sendromu (IBS) gibi, kronik gaz, şişkinlik, bazen kabız, bazen ishal ile giden hastalıklar bazen SIBO dediğimiz incebağırsaklarda bakteri çoğalması hastalık gibi birçok hastalığın tetikleyicisi olabilir. İkinci beyin bağırsak kavramından kaynaklanan bu terim depresyondan, anksiyeteye kadar psikolojik olarak kişilerin durumunu etkileyebilir. Ayrıca kişinin metabolizmasını yani kilo alıp vermesi gibi birçok faktörü de etkiler. Bağırsak florası aslında kolay bozulan bir denge değildir. Daha anne karnında bağırsak florası yani mikrobiyotası oluşmaya başlar. Bebek anne karnında steril bir ortamda büyür ve ilk florasını doğum sırasında alır, anne sütü ile mikrobiyota gelişmeye başlar. Anne sütü almış, özellikle normal doğum ile dünyaya gemiş, büyüme aşamalarını antibiyotik kullanmamış bebeklerin ileriki yaşlarda çok daha sağlıklı floralarının olduğu çalışmalarda ortaya konulmuştur.PARMAK İZİ GİBİ- Bağırsak florasının bozulması durumunda bu denge yeniden nasıl düzeltilir?Herkesin mikrobiyotasının parmak izi gibi düşünürüz, herkesin mikrobiyotası birbirinden farklılık gösterir. Dolayısıyla herkesin yakalandığı hastalıklar da birbirinden farklı olabilir. Burada öncelikle kişinin hayat ilgili yapılması gereken şeyleri yapması gerekiyor; yani dengeli beslenme, bol prebiyotik ve probiyotikli gıdaları tüketmesi, egzersiz yapması gibi... Eğer bunları sağlamasına rağmen düzelme olmuyorsa işte burada hekimlere iş düşüyor. Bakterilerin sağlanabilmesi için prebiyotik ve probiyotik bazı bazı destek ürünleri kullanılabilir. Kötü bakterilerin dengesini bozup onların sayısını azaltabilmek için bazı antibiyotikleri bu durumlarda kullanıyoruz veya mikrobiyota temelli bazı son dönemde geliştirilmiş olan bazı özellikli tedaviler söz konusu. Bunların içinde en başta olan da gaita nakli (fekal mikrobiyota tranplantasyonu) gelmekte.‘MUCİZE DEĞİL, UMUT VAAT EDEN TEDAVİ’- Gaita nakli kimlere yapılır? Kesin sonuç veriyor mu?Gaita nakli dünyada dünyada özellikle son 10-15 yıldır çok daha yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Ülkemizin de yaklaşık 7-8 yıldır aktif olarak kullanılan bir tedavi. Gaita normalde içindeki trilyonlarca bakterinin yanında posa ve dışkı kısmını oluşturan komponentleri içeriyor. Gaita nakli dediğimiz zaman, bütün mikrobiyolojik fizyolojik testleri yapılmış oldukça sağlıklı olan, herhangi bir problemi olmayan, herhangi bir ilaç ve alkol kullanmayan, kilo problemi olmayan, ailesinde genetik bir hastalığı olmayan tamamıyla sağlıklı olarak değerlendirebileceğimiz, kan ve dışkı testleri tamamen yapılmış bir donörden alınan dışkının, çeşitli işlemlerden geçirilerek, hasta olan bireyin bağırsak temizliği yapıldıktan sonra kolonoskopi yöntemi ile hazırlanan transplantasyon materyalinin kişinin bağırsağına konulması işlemidir. Bu oraya yerleşir, o bölgede tutulabilirse ve bir nevi bağırsaklardaki mikrobiyotayı resetler ve tamamen sıfırlarsa yeniden bir üretim, enerji mekanizması oluşturur, hastalıklı yapıyı tamir eder. En önemli nokta güvenilir ve sağlıklı bir donör bulunması, hastanın da gerçekten iyi seçilmesi. Üç hastanın birinde ciddi anlamda rahatlama, birinde klinik olarak rahatlama, birinde ise klinik cevapsızlık bir işe yaramadığını görüyoruz. Mucizevi tedaviden ziyade hemen hemen bütün tedavileri denemiş, artık ameliyata gitmesi planlanan veya ciddi anlamda şikâyetleri olan bireylerde denenebilecek bir tedavi olarak düşünmek lazım. Bir mucize her şey çözen bir tedavi yerine gelecek vaat eden ümit vaat eden olarak düşünülebilir. Sibel BahçetepeHukukçu Eminağaoğlu’ndan‘Unutulma Hakkı’yla getirilen erişim engellerine tepki
Hukukçu Eminağaoğlu’ndan ‘Unutulma Hakkı’yla getirilen erişim engellerine tepki TBMM’de kabul edilen yeni sosyal medya düzenlemesi kapsamında yer alan “unutulma hakkı” ile haberlere erişim yasakları getirilirken “unutulma hakkı”nın kapsamına yönelik tartışmalar sürüyor. Cumhuriyet’in, “Damat İşi Biliyor”, “Boğaz’da Kaçak Var” ve “Sahte Diplomayla Sistemi Tuş Etmiş” gibi haberlerine erişim yasakları getirildi. Bazı haberlere erişim yasağı “unutulma hakkı” kapsamında uygulandı. Ancak yeni ortaya çıkarılan haberlere, üzerinden zaman geçmeden “unutulma hakkı” kapsamında erişim yasağı getirilmesi tepki çekiyor. Eski Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, unutulma hakkının “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yıllarca sosyal medyada yer alan konularda” kabul ettiği ve uyguladığı hak olduğuna işaret ederken, bu hakkın sınırının “e-arşivde yer alan, güncelliğini kaybetmiş haberler” olduğunu kaydetti.Eminağaoğlu şunları söyledi: “Bu hak, sadece dijital ortamda, arşivde yer alan bilgi ve haberler ile sınırlı bir hak. Daha dijital ortama arşive girilmiş konuları bile yeni ortaya çıkarılmışken unutulma hakkı kapsamında kullanırsanız bu ‘unutturma hakkı’, hukukun dolanılması oluyor. Unutulma hakkı, ‘unutturma hakkı’ gibi bugünün bile irdelenmemesine, araştırılmamasına yönelik kullanılıyor. Hiçbir şeyin araştırılmamasına ve olayların gün yüzüne çıkmasına engel olacak biçimde kullanırsanız toplum hiçbir şekilde gerçekleri öğrenemez. Basının ana işlevi olan halka gerçekleri sunma hakkını, basın özgürlüğünü yok edersiniz” diye konuştu. Sefa UyarProf. Dr. Cem Say, WhatsApp sözleşmesi tartışmasınıCumhuriyet’e değerlendirdi
Prof. Dr. Cem Say, WhatsApp sözleşmesi tartışmasını Cumhuriyet’e değerlendirdi Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Bilişsel Bilim Lisansüstü Programı’nın kurucularından Prof. Dr. Cem Say, WhatsApp’ın Facebook ile veri paylaşımını nasıl yaptığını açıklayan yeni kullanıcı sözleşmesi için “Çağımızın ‘şeytanla anlaşması’ gibi bir şey” dedi. Mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın Facebook ile veri paylaşımını nasıl yaptığını açıklayan yeni kullanıcı sözleşmesi, tartışmaları beraberinde getirdi. Veri paylaşımı konusunda çekinceleri olan milyonlarca kullanıcı WhatsApp’ın sözleşmenin onayı için 8 Şubat’a süre tanımasıyla yeni arayışlara girdi. WhatsApp ile yol ayrımında olan kullanıcıların yöneldiği Telegram, Signal ve BiP gibi alternatif uygulamalar indirilme sayılarında rekor kırdı.Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Bilişsel Bilim Lisansüstü Programı’nın kurucularından Prof. Dr. Cem Say, WhatsApp’ın tartışma yaratan sözleşmesini ve dijital güvenlik konusundaki soru işaretlerini Cumhuriyet’e değerlendirdi. Prof. Dr. Say, dijital ortamdaki veri paylaşımını, “Çağımızın ‘şeytanla anlaşması’ gibi bir şey” ifadeleriyle değerlendiriyor.- WhatsApp sözleşmesi neleri getiriyor? Kabul edersek ne olur?WhatsApp kullanarak ne gibi veriler üretiyoruz? Kiminle yazıştığımız kiminle ne zaman arkadaş olduğumuz, yolladığımız konumlar... En çok bu bağlantı bilgilerini biliyor olsa gerek. Bu anlamda kimlerin öbekler oluşturduğunu biliyor hale gelir. Zaten biliyor da, Facebook kendi ortaklarına bu bilgileri verir hale gelir.‘ÇOK KATI YASALAR VAR’- Bu anlaşma Avrupa Birliği (AB) ülkelerini kapsamıyor. Bize neden dayatılıyor?Yüzde 100 emin değilim ama AB’de veri güvenliğini korumak için çok katı yasalar var. Amerika’nın tam tersi “siz benim verilerimi kullanamazsınız” demediğiniz sürece WhatsApp, Facebook gibi şirketler bilgileri dilediği gibi kullanıyorlar. Avrupa’da ise tam tersi “ben verimi kullandırtmak istiyorum buyrun kullanın” derseniz ancak oluyor o iş. Veri güvenliği olmayan ülkelere yönelik böyle bir sözleşme hazırlamışlardır diye düşünüyorum.- Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi de açıklama yaparak “yerli ve milli yazılımlar korunmalı” dedi. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?Bunu yazılım bazında değerlendirmek lazım. Bilginin nerede tutulduğuna bakmak lazım. Mesela veriler tamamen Türkiye’de tutuluyorsa o zaman işte ABD polisi ona istediğinde ulaşamaz. Öte yandan Türkiye’deki resmi makamlar usulüne göre verilere bu şekilde ulaşabilir. Tam tersi de olabilir, öbür ülkede tutulursa bunlar da ulaşamaz. Bu gibi detayları düşünmek lazım. Bir de yerli milli deyince tam neresi, eskiden “ben yerliyim” diyen bir yazılımın tamamen başka bir yabancı yazılımın üzerine katman eklenmiş hali durumlar ortaya çıkmıştı. Orada da dikkat etmek lazım, yerli gibi görünen ama verilerimizi yurtdışında tutan yazılımlar olabilir. Bu gibi detaylar halkla paylaşılırsa konuyu daha iyi anlayabilirler.- Son günlerde Telegram, Signal gibi uygulamalara geçiş var, ne önerirsiniz?Çok zor bir soru. Çünkü önerdiğimin de günün birinde böyle sakıncaları olmayacağından yüzde 100 emin olamam. Sizden hiç para almadan servis veren bir şirket üzerinden çok özel, çok şahsi bilgilerinizi geçiriyorsunuz. “Bu babasının hayrına mı servis veriyor” diye düşünmek lazım. Çağımızın şeytanla anlaşması gibi bir şey bu. Eskiden böyle bir olanak yoktu “acaba kimse benim dediğimi dinleyecek mi” endişelenmiyorduk. Şimdi böyle olanaklar var, hayatımıza kolaylıklar katıyor ama böyle endişeler duyuyoruz. Zehra ÖzdilekBireysel emeklilik sistemi, 2020 yılını12.6 milyon kişiyi aşarak kapattı
Bireysel emeklilik sistemi, 2020 yılını 12.6 milyon kişiyi aşarak kapattı Geçen yıl gönüllü BES’teki katılımcı sayısı net 29 bin 433 kişi, otomatik BES’teki çalışan sayısı ise net 369 bin 839 kişi arttı. Emeklilik Gözetim Merkezi’nin (EGM) verilerine göre 31 Aralık 2020 itibarıyla gönüllü BES’teki katılımcı sayısı 6 milyon 900 bin 565 kişiye ulaştı. Giriş ve çıkışlar hesaplandığında, 2019’un aynı dönemine göre katılımcı sayısında 2020 yılında net artış 29 bin 433 kişide kaldı. Yıl içinde en yüksek değere ise 6 milyon 908 bin 824 kişiyle 20 Mart’ta ulaşıldı. Ancak gönüllü BES’teki katılımcı sayısı 7 Eylül 2018’de 6 milyon 968 bin 208 kişiye kadar çıkmıştı. Katılımcıların fon tutarı ise yüzde 34.6 artarak 137.1 milyar TL olurken, gönüllü BES’e devlet katkısı 17.3 milyar liradan 21.2 milyar liraya yükseldi.12 ŞİRKETTE AZALDIVerilere şirket bazında bakıldığında, portföy devirleri ve kamudaki birleşme operasyonu sonrası gönüllü BES’te 2020 sonu itibarıyla 15 şirket bulunuyor. Katılımcı açısından geçen yıl bu şirketlerin 12’sinde net azalış olurken, üçünde net artış görüldü. Kamu şirketlerinin birleştirilmesiyle oluşan Türkiye Hayat ve Emeklilik 1.9 milyonu aşan katılımcı sayısı ve bu alanda yüzde 28 pazar payıyla gönüllü BES’in lideri durumda. Yine geçen yıl, otomatik BES tarafı daha hareketli geçti. Otomatik BES’teki çalışan sayısı 2019 sonuna göre 2020 sonunda 369 bin 839 net artışla 5 milyon 724 bin 81 kişiye ulaştı. Çalışan fon tutarı yüzde 37.8 artışla 11.3 milyar liraya çıktı. Hesaplarda 14 Ağustos 2020’den itibaren görünmeye başlayan devlet katkısı toplamı ise 483 milyon lira oldu. Otomatik BES’e şirket bazında bakıldığında 13 şirkette çalışan sayısı net artış gösterdi. İki şirket ise bu alanda hizmet vermiyor.CAYMA YÜZDE 49.2Öte yandan otomatik BES başladıktan bu yana sisteme 25.6 milyon serfika (19.2 milyon kişi) kaydedildi. Bu kapsamda cayma hakkını kullanılmış sertifika sayısı 12.6 milyon adet oldu. Buna göre de cayma oranı 2020 sonu itibarıyla yüzde 49.2. Cayma hariç sonlanan sertifika ise 5.7 milyon adet.‘VALE’ HASARLARI İÇİN SİGORTA ZORUNLU HALE GELDİResmi Gazete’de yayımlanan yönetmelikle vale hizmeti veren işletme ve işyerlerinde aranacak şartlar arasına “Vale/ garaj sigorta poliçesi ve üçüncü şahıs mali mesuliyet sigorta poliçesi yaptırılır” maddesi eklendi. Buna göre bu tür yerler, hizmet süresi içinde ortaya çıkan araç hasarı, trafik cezası ile araç çekme bedellerini tazmin edecek ve gerekli sigorta poliçelerini yaptırıp bunları hizmet verdileri işletmeyle yaptıkları resmi hizmet sözleşmesi ekinde sunmak zorunda olacaklar. Yönetmelik 1 Temmuz’da yürürlüğe girecek.‘KADIN GÖZÜYLE HAYATTAN KARELER’ 15. YILINDAAnadolu Hayat Emeklilik tarafından bu yıl 15’incisi düzenlenen ve Türkiye’nin kadınlara özel tek fotoğraf yarışması “Kadın Gözüyle Hayattan Kareler” için başvurular başladı. 10 Mart’a kadar başvuruya açık olan yarışmanın teması “Hayata Dair.” Bu yarışmaya ayrıca bugüne kadar 21 bini aşkın kişi 83 binin üzerinde fotoğrafla katıldı. Öte yandan Anadolu Hayat Emeklilik, PSM Ödülleri kapsamında, FonMatik ROBO ile “En İyi Tutundurma, Pazarlama Başarısı” kategorisinde altın PSM ödülüne layık görüldü.SAĞLIK İÇİN YENİ DİJİTAL PLATFORM KURACAKLARBelirsizliklerle sona eren 2020 yılını güçlü bir büyümeyle tamamladıklarını belirten ve sağlıkta hızlandıklarını vurgulayan NN Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Anna Grzelonska, yeni yıldaki çalışmalarıyla ilgili şu bilgiyi verdi: “Müşteri deneyimini dijitalleştiriyoruz. Özellikle sağlık alanındaki hizmetlerimize dijital kanal üzerinden ulaşılabilecek bir platform üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca daha fazla müşteriye ulaşabilmek için dağıtım ağımızı genişleterek diğer dijital platformlarla işbirliği yapmayı planlıyoruz. Buna paralel olarak, veri analitiğine odaklanarak müşteriye değer yaratacak kişiselleştirilmiş çözümler sağlamayı hedefliyoruz.” Şirketin BES fon büyüklüğü 5.8 milyar TL’ye yükseldi.‘BEKLENTİ VE İHTİYACA HIZLI CEVAPLAR VERDİK’Generali Sigorta Genel Müdürü Sylvain Ducros, salgından en çok etkilenen sektörlerden birinin sigortacılık olduğunu vurgulayarak “Sektör, pandeminin ilk ve yeni normalleşme dönemlerinde hızlı şekilde beklenti ve ihtiyaçlara cevap sundu. Genel perspektifte bakıldığında sektörün bu kriz süreci iyi yönettiğini, hizmet kalite ve hızında aksama yaşatmadığını söyleyebiliriz” dedi. Yeni yılla ilgili olarak teknolojinin önemine atıf yapan Ducros, bunun müşteriye doğrudan dokunan süreçlerde; acente için dijital ortamda ve doğru müşteriye ulaşmada, risk kabul ve ön ekspertizi uzaktan yapabilmede, hasar yönetiminde, uzaktan hasar ekspertiz hizmetinde, hızlı hasar ödeme vb. her alanda yerini alacağını vurguladı. Serhat Aligil2020 ciroları2019’un yüzde 60’ınıyakalayabildi
2020 ciroları 2019’un yüzde 60’ını yakalayabildi Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, cirolardaki büyük kayba rağmen kiralar, genel giderler ve diğer maliyetlerdeki artış nedeniyle perakende sektörünün bağışıklık sisteminin çökmek üzere olduğunu vurguladı. Öncel, “Eğer önerilerimize kulak verilmez ve acil ‘ekonomik aşı’ yapılmaz ise yakın gelecekte birçok markamızı maalesef kaybedebiliriz” dedi. Türkiye’de market, elektronik ve mobilya gibi sınırlı birkaç kategori dışında perakende ciroları ortalamada 2019’un yüzde 60’ına ancak ulaşabildi. Bazı kategoriler için “yılın kurtarıcısı” olarak görülen aralık ayında dahi sektör, ortalamada yüzde 50 ciroyu zor yakaladı.ZAMLI FATURALAR ZORLUYORAlmanya’da yüksek yargının kira indirimini tartıştığını hatırlatan Öncel, Türkiye’de ise özellikle caddelerde bazı mülk sahiplerinin indirim bir yana 2021 ile beraber zamlı kira faturaları gönderdiklerini bildirdi. Öncel, perakende için acil olarak uygulanmasını istedikleri ve “ekonomik aşı” olarak adlandırdığı önerilerini şöyle sıraladı:- Salgın koşulları devam ettiği dönem boyunca mülk sahiplerine önümüzdeki yıllarda kayıplarını telafi edici vergi muafiyetleri sağlanarak, mağaza kiralarında yüzde 50 indirim yapılmalı. - Ticaret Bakanlığı’nın gündeminde bulunan Genel Gider Yönetmeliği bir an önce çıkarılmalı. - Zarar eden mağazadan bir ay önceden bildirimde bulunmak şartı ile tazminatsız çıkış hakkı verilmeli. - Kiralamalarda KDV ve stopaj oranları sıfırlanmalı. cumhuriyet.com.trTÜİK’e göre işsizlik oranıyüzde 12.7. DİSK-AR ise geniştanımlıveriyi hatırlattı
TÜİK’e göre işsizlik oranı yüzde 12.7. DİSK-AR ise geniş tanımlı veriyi hatırlattı Ekim 2020’de geçen yılın aynı ayına kıyasla dar tanımlı işsiz sayısı 4.4 milyondan 4 milyona düşerken, geniş tanımlı işsiz sayısı ise 7.3 milyondan 9.7 milyon kişiye çıktı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Covid-19 salgını sonrası gündeme gelen işten çıkarma yasağı sonrası daha çok tartışma konusu olan işsizlik verilerini, bu kez Ekim 2020 dönemi için açıkladı. Dün açıklanan “İşgücü İstatistikleri, Ekim 2020” raporuna göre, Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2020 Ekim döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 391 bin kişi azalarak 4 milyon 5 bin kişi oldu. “Dar tanımlı” olarak kabul edilen işsizlik oranı da 0.7 puanlık azalışla yüzde 12.7 oldu. Tarım dışı işsizlik oranı da 0.9 puanlık azalışla yüzde 14.8 oldu.COVİD-19 DA ETKİLİBuna karşın DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR) tarafından hazırlanan ve dar tanımlı işsizliğe ilave olarak “ümitsiz işsiz, çalışmaya hazır olan, mevsimlik işlerde çalışan ve zamana bağlı eksik istihdam”ı kapsayan geniş tanımlı işsizlik oranının yüzde 20.9’dan yüzde 27, işsiz sayısı da 7 milyon 302 binden 9 milyon 681 bin kişiye yükseldiğini açıkladı. DİSKAR ayrıca salgın başladığında bu yana Uluslararası Çalışma Örgütü’nün yöntemiyle Covid-19’un çalışma hayatına etkilerini de hesaplıyor. Buna göre “revize edilmiş geniş tanımlı işsizlik ve iş kaybı sayısı” Ekim 2020’de 10 milyon 681 bine ulaştı. Oran da yüzde 29.8’e yükseldi. Türkiye’deki çalışma hayatında özellikle 2018’in ikinci yarısından bu yana, inişler ve çıkışlar olsa da hem işgücü hem istihdamda önemli azalışlar görülüyor. Bu Ekim 2020’de de sürdü. TÜİK’in verilerine göre istihdam edilenlerin sayısı Ekim 2020’de, bir önceki yılın aynı dönemine göre 896 bin kişi azalarak 27 milyon 447 bin kişi, istihdam oranı ise 2.3 puanlık azalışla yüzde 43.6 oldu. İşgücü ise 1 milyon 288 bin kişi azalarak 31 milyon 452 bin kişi, işgücüne katılma oranı 3 puanlık azalışla yüzde 50 oldu. Bu durum Türkiye ekonomisinin yeni iş alanı açmak için yatırımlarda ve istihdam yaratmada çok yetersiz kaldığını ortaya koyuyor.1.5 MİLYON ÜMİTSİZYine TÜİK verilerine göre, Ekim 2019’dan Ekim 2020’ye işgücüne dahil olmayan kişiler arasında yer alan “iş aramayıp çalışmalar hazır olanlar”ın sayısı 2 milyon 175 bin kişiden 4 milyon 348 bini kişiye çıkarken, bunlar arasında özellikle öne çıkan “iş bulma ümidi olmayanlar”ın sayısı 668 bin kişiden 1 milyon 511 bin kişiye yükseldi. İşgücüne dahil olmayan toplam kişi sayısı da 29 milyondan 31.5 milyona çıktı.GENÇLERDE YÜZDE 24.9TÜİK’in verilerine göre, gençler (15-24 yaş) arasındaki işsizlik oranı Ekim 2020’de yüzde 24.9 oldu. Bu oran Ekim 2019’da yüzde 25.3’tü. Oran erkeklerde yüzde 21.6’dan yüzde 21.8’e çıkarken, kadınlarda yüzde 31.8’den yüzde 30.7’ye geriledi. TÜİK verileri üzerinden farklı bir hesaplama yapan Genç İşsizlik Platformu ise şu noktaya dikkat çekti: “15- 34 yaş arası genç işsiz sayısı 2 milyon 426 bin kişi. Finansal istikrarsızlıkla başlayan ve Nisan 2018’den itibaren etkisi belirginleşen ekonomik kriz sürecinden itibaren genç çalışan sayısı 1 milyon 73 bin kişi azaldı.” cumhuriyet.com.trBorçlananların oranıbir ayda yaklaşık 3 puan arttı
Borçlananların oranı bir ayda yaklaşık 3 puan arttı Halktan, gündemi meşgul eden darbe ve türban tartışmalarına tokat gibi “gündem yoksulluk” yanıtı geldi. İstanbul Barometresi’ne göre borç altında ezilen yurttaş geçinecek parayı kazanamıyor. Pandeminin derinleştirdiği ekonomik kriz, yurttaşı yoksullaştırmaya devam ediyor. İBB İstanbul İstatistik Ofisi’nin hazırladığı “İstanbul Barometresi Aralık 2020 Raporu”, kentte yaşayanların artan borçlar altında ezildiğini; kredi kartı borcunun ancak asgarisini ödeyebildiklerini; geçinecek kazancı dahi sağlayamadıklarını ve işsizlik korkusu içinde olduklarını ortaya koydu. Halihazırda işsiz olanlar ise iş bulma konusunda oldukça umutsuz. 827 vatandaş ile telefon üzerinden görüşerek hazırlanan ve şehir halkının ev içi gündemi, ekonomik şatları ve duygu durumu gibi konulara odaklanan araştırmanın üçüncüsünde, şu sonuçlar dikkat çekti:BORÇLANANLAR ARTTI- Yurttaşın yüzde 56.5’i geçinecek kazancı sağlayamadığını söyledi. - Çalışanların yüzde 27.3’ü işten çıkarılma korkusu yaşarken, iş arayanların yüzde 69.1’i ise yakın bir zamanda iş bulamayacağına inanıyor. - Kendi ekonomisinin yakın dönemde kötüleşeceğini düşünenlerin oranı yüzde 50. - Katılımcıların sadece yüzde 3.8’i, bu ay birikim yapabildiğini ifade etti. - Raporda, kasım ayına göre aralıkta borç alma ve verme oranın da arttığı gözlemlendi. Sadece bir ay içinde borçlananların oranı neredeyse 3 puan arttı. Buna göre, ekim ayında borç alma oranı yüzde 44 iken, aralıkta yüzde 46.6’ya yükseldi. Borç verenler ise yüzde 3.2’den yüzde 5.5’e çıktı. - Katılımcıların yüzde 31.3’ü kredi kartı borcunun tamamını ödeyemediğini, yüzde 42’si ise asgari tutarı ödediğini belirtti. - Yüzde 71’i, 1000 TL tutarında; yüzde 85.3’ü de 5 bin TL tutarında beklenmedik acil bir harcamayı kendi imkânları ile karşılayamayacağını belirtti.- Çalışanların üçte biri çıkarılma korkusu yaşıyor. İş arayanların yüzde 70’i bulacağına inanmıyor. - Halkın yalnız yüzde 3’ü birikim yapacak kadar kazanıyor. Ve onu da evde tutuyor. - Kayseri’de 5 liradan 1.25’e düşen karnabahar için yurttaşlar uzun kuyruk oluşturdu. cumhuriyet.com.trKasım ayındaödemeler dengesi 4 milyar 63 milyon dolar açık verdi
Kasım ayında ödemeler dengesi 4 milyar 63 milyon dolar açık verdi Türkiye’nin üretimdeki dışa (ithalat) bağımlılığı, ekonomideki kötü yönetimin uluslararası yatırımcıyı kaçırması ve özellikle küresel koronavirüs salgınının turizm gelirlerine vurduğu büyük darbe, Merkez Bankası’nın açıkladığı ödemeler dengesi bilançosunu sarsmaya devam ediyor. Bu bilançoya göre 2019 yılı kasım ayında 15 milyon dolar olan cari açık Kasım 2020’de 4 milyar 63 milyon dolara çıktı. Geçen yılın ilk 11 ayında 9 milyar 602 milyon dolar fazla veren cari denge ise 2020’nin aynı döneminde 35 milyar 249 milyon dolar açığa ulaştı. Böylece Kasım 2020 sonu itibarıyla son bir yıllık cari açık da 37 milyar 974 milyon dolara ulaştı. Bu rakam Ekim 2020 sonunda 33 milyar 926 milyon dolardı. Bu sonuçlara göre, son açıklanan yeni ekonomi programındaki (YEP) 24.4 milyar dolarlık 2020 sonu cari açık gerçekleşme tahmini de tümüyle yalan oldu. Öte yandan yine Merkez Bankası verilerine göre kaynağı belirsiz para giriş çıkışını gösteren net hata ve noksan hesabı geçen yılın ilk 11 ayında 2.9 milyar lira açık verdi. Bu açık geçen yılın aynı döneminde 7.6 milyar dolardı. Kasım 2020’de ise 3 milyar dolar fazla oluştu. cumhuriyet.com.trİhracatçıve ithalatçı, fiyatlarda istikrar talep ediyor
İhracatçı ve ithalatçı, fiyatlarda istikrar talep ediyor TOBB Başkan Yardımcısı ve İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkanı Tamer Kıran, pandemi sürecinde ihracatçı ve ithalatçıların konteynır fiyatlarındaki istikrarsızlık ve yüksek bedellerden şikâyetçi olduklarını söyledi. Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) her hafta sonu görüntülü platformda düzenlediği “Türkiye Ekonomiyi Konuşuyor” etkinliğine katılan Kıran, “Bundan sonra bu alanda daha istikrarlı bir fiyat beklentisi olacak” diye konuştu.‘GÖÇ BAKANLIĞI KURULMALI’Diğer yandan, hem Türkiye’de hem dünyada denizcilik sektörünün iyi bir sınav verdiğini kaydeden Kıran, şöyle devam etti: “Bu sektör gemi taşımacılığından sigortaya, limancılıktan kruvazör turizmine kadar 10’un üzerinde alt sektörden oluşuyor. Pandemiyle konteynır taşımacılığında hareketlilik yaşanırken, kruvazör turizminde tüm işler durdu. Sektörün geneline böyle bakmak lazım” dedi. Etkinliğe, Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin de katıldı. Sınırda 10 yıldır süren çatışmaların şehri nasıl geride bıraktığına değinen Çinçin, şunları söyledi: “2010’da havaalanına kavuşmuş, sınırında Suriye’ye vizesiz geçişlerin yaşandığı bir Hatay vardı. Herkes Arap-İsrail barışını konuşuyordu. Biz de Hatay’dan Tel Aviv’e otobanla ulaşacağımız, ticaretimizi bu çerçevede geliştireceğimiz bir hayale kapılmıştık. Ancak çatışmaların başlamasıyla Türkiye çok kısa sürede 4 milyon sığınmacıya kucak açmak zorunda kaldı. Bu sığınmacıların 400 bini Hatay’a yerleşti. Bir anda aldığımız göç, altyapımızı ve sosyoekonomik durumumuzu altüst etti. Türkiye’nin en kısa sürede Göç ve Entegrasyon Bakanlığı kurması ve tek elden otoriteyle bu yöndeki sorunların çözümünde hızlı hareket etmesini gerekiyor.” cumhuriyet.com.trAdalet Bakanlığı’ndan takipsizlik kararıverilen dosyalarla ilgili dikkatçeken talep
Adalet Bakanlığı’ndan takipsizlik kararı verilen dosyalarla ilgili dikkat çeken talep Adalet Bakanlığı’nın mahkemelerden ayrıntılı bilgi talebine tepki gösteren CHP Genel Başkan Yardımcısı Erkek, “Bu yazıyı alan hâkim nasıl bağımsız karar verebilir? Yargı, ağır bir sivil vesayet altında.” dedi. Adalet Bakanlığı, mahkemelerden bugüne kadar pek çok muhalif hakkında işlem yapılan Cumhurbaşkanına hakaret ve devletin kurumlarını aşağılama suçu kapsamındaki dosyalarla ilgili ayrıntılı bilgi talep etti. Yazıda, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verilmiş ise de karara karşı itiraz olup olmadığı ve itirazın kesinleşip kesinleşmemesiyle ilgili de bilgiler talep edildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, “Normal bir işlem gibi görülse de bu yazıyı alan hâkim elindeki derdest dosyada ya da gelecekte bakacağı dosyalarda nasıl baskı altında kalmaz? Nasıl bağımsız karar verebilir?” diye konuştu.AYRINTILI BİLGİ İSTENDİAdalet Bakanlığı tarafından Cumhuriyet başsavcılıklarına gönderilen yazıda Cumhurbaşkanına hakaret ve Türk milleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve devletin kurumlarını aşağılama suçu kapsamındaki dosyalarla ilgili ayrıntılı bilgi talep edildi. Söz konusu yazı Cumhuriyet başsavcılıkları aracılığıyla da ilgili mahkemelere gönderildi. Yazıda; bugüne kadar pek çok muhalif hakkında işlem yapılan Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasını düzenleyen 299. madde ile Türk milleti, Türkiye devleti ve organlarını aşağılama suçunu düzenleyen 301. madde kapsamında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verilmiş ise de karara karşı itiraz olup olmadığı ve itirazın kesinleşip kesinleşmediğiyle ilgili bilgilerin de her bir dosya için ayrı ayrı bildirilmesi istendi.‘YARGI VESAYET ALTINDA’Hukuktan sorumlu CHP’li Erkek, iktidarın ülkeyi yönetemedikçe daha çok baskı kurmaya başladığını ancak baskılar arttıkça da ülkenin iyice yönetilemez hale geldiğini belirtti. İktidarın “baskı iklimini ancak adaletle bahara” çevirebileceğini söyleyen Erkek, “İktidarın tarafsız ve bağımsız yargı inşa etme amacı varsa ona göre davranmak zorunda. Çünkü adalet söylemden daha çok eylem meselesidir. Yargı, ağır bir sivil vesayet altında. Bu zihniyet reform yapamaz” dedi.Hukuktan sorumlu CHP’li Erkek, iktidarın ülkeyi yönetemedikçe daha çok baskı kurmaya başladığını ancak baskılar arttıkça da ülkenin iyice yönetilemez hale geldiğini belirtti. İktidarın “baskı iklimini ancak adaletle bahara” çevirebileceğini söyleyen Erkek, “İktidarın tarafsız ve bağımsız yargı inşa etme amacı varsa ona göre davranmak zorunda. Çünkü adalet söylemden daha çok eylem meselesidir. Yargı, ağır bir sivil vesayet altında. Bu zihniyet reform yapamaz” dedi. Mahmut LıcalıTMMOB Ziraat Mühendisleri Odası’nın düzenlediği“Tarım Haftası2021”kapsamında BasınÖdülümuhabirimiz Sefa Uyar'ın oldu
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası’nın düzenlediği “Tarım Haftası 2021” kapsamında Basın Ödülü muhabirimiz Sefa Uyar'ın oldu Muhabirimiz Sefa Uyar, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası’nın Türkiye’de tarım öğreniminin 175. yılı nedeniyle düzenlediği “Tarım Haftası 2021” kapsamında Basın Ödülü’ne değer görüldü. Ödül töreni, Covid-19 salgını nedeniyle çevrimiçi olarak düzenlendi. Türkiye’de modern anlamda ilk defa tarım eğitim ve öğretiminin 10 Ocak 1846’da İstanbul Yeşilköy’deki Ayamama Çiftliği’nde açılan Ziraat Mektebi’nde başlaması nedeniyle her yıl 10 Ocak’ı kapsayan haftada çeşitli etkinlikler düzenleniyor. ZMO da bu kapsamda, bu tarihi “Tarım Haftası” etkinlikleri ile kutluyor. Ancak, bu yıl etkinliker Covid-19 salgını nedeniyle çevrimiçi ortama taşındı. ZMO, YouTube üzerinden de canlı yayımlanan “Tarım Haftası 2021” etkinliği ile tarım alanındaki öğrencilerin, akademisyenlerin, ziraat mühendislerinin sorunlarına yönelik panel düzenledi. Açılış konuşmalarını TMMOB Başkanı Emin Koramaz, ZMO Başkanı Baki Remzi Ruiçmez ile Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Hüseyin Atar’ın yaptığı etkinlikte, meslekteki 35. ve 50. yılını dolduran ziraat mühendislerine ödül verildi. Etkinlik kapsamında, basın ödülleri de dağıtıldı. Muhabirimiz Sefa Uyar, tarım alanındaki haberleri nedeniyle Basın Ödülü’ne değer görüldü. cumhuriyet.com.tr