News - Haberler
Diego Armando Maradona: Tanrı’nın Sol eli
Diego Armando Maradona: Tanrı’nın Sol eli figure > Amerika’nın yoksulu orduya, Latin Amerika’nın yoksulu futbola yazılır. Diego Armando Maradona’nın kaderi de öyle oldu. Doğuştan yetenekli olduğu futbolla 9 yaşında, “ikinci babam gibi olmuştu” dediği Castro ile tanıştığında 26 yaşındaydı. Onunla aynı gün öldü. Üç gün yas ilan edildi. O da biliyordu gerçeği. Saklamadı zaten; İngiltere’yi kupadan eleyen o maçta golü eliyle attığını “o tanrının eliydi” diyerek kabullenmişti. Tek farkla: O “Tanrı” kendisiydi. Sonrası, yaşadığı coğrafyanın dini iklimine çok uygun gelişti. Katolik Papalık karşıtı, “Hıristiyan Sosyalizmi”nin kuramı “kurtuluş teolojisi”nin vücut bulduğu o coğrafyada, yoksul düşmanı papalıkla alay edercesine adına Tanrı’nın Eli Kilisesi kuruldu. /Archive/2020/11/27/043830260-diego-03-max-rnk-arka.jpg10 maddelik emri olan, 3 ritüelli, binlerce “cemaati” olan bir kilise. “Tanrı” yani Maradona, Papa’nın bir konuşmasını dinledikten sonra yanındakilere “Vatikan’daydım; tüm o altın tavanları gördüm, ardından Papa’nın Kilise’nin fakir çocukların refahı konusunda endişelendiğini söylediğini duydum. Tavanını sat o zaman amigo, bir şeyler yap!” dedi. Tanrı’nın “dili” de “eli” kadar hızlıydı. Maradona’yı o nedenle çok sevdi Arjantinliler, Brezilyalılar, Bolivyalılar, Kolombiyalılar. İnsan aklının yarattığı hiçbir tanrı, yoksullara onun dokunduğu gibi dokunamamıştır. Ölen tek “tanrı” odur, ardından üç gün yas tutulan tek “tanrı” da./Archive/2020/11/27/043901651-diego-09-max-rnk-arka.jpgPERONİST, YOKSUL, HAMAL BİR BABAMaradonalar, Corrientes eyaletindeki Esquina adlı bir kasabadan geliyordu. Maradona’nın kendisiyle aynı adı taşıyan babası burada mavnalara sandıklar, balyalar yükleyen bir hamaldı. Tota lakaplı annesi Dalma Salvadora Franco -ki İtalyan asıllıdır- kocası ile kilden, gübreden yapılmış bir kulübede yaşıyordu. Ama anne ile baba, “yoksulların generali” Juan Peron destekçisidirler. /Archive/2020/11/27/043817026-diego-05-max-rnk-arka.jpgPeron, aslında yoksulların başkaldırısını bastırmak için olsa da başta spor kulüpleri olmak üzere kimi kurumlara para akıtan bir devlet adamıdır. Esquina’dan kopup geldikleri başkent Buenos Aires’in gecekondu semti Villa Fiorito’da hurda metallerden, kartonlardan yapılmış evde doğar küçük Diego.BAŞINI DİK TUT DİEGODoğduğu hastanenin adı da Eva Peron’un adını taşır: Polyclinicó Evita de Lanus. Annesi onu doğurduğunda, “goool” diye bağırdı derler. Bu, bir yakıştırmadır muhtemelen ama o kadar inanılmıştır ki doğruluğuna, benimsenmiştir sevenlerince. /Archive/2020/11/27/043810010-diego-06-max-rnk-arka.jpgEvin “banyosu” açık bir lağım çukurudur. Mahallenin bir tarafı, selüloz fabrikalarından gelen akıştan zehirlenen kokuşmuş kahverengi bir kanal olan Riachuelo ile çevrilidir. Bir gün fosseptik kuyusuna düşer Diego. Kurtarmaya gelen dayısının yetişip, “başını bokun üstünde dik tut Diego” deyişi yüreğine öyle yerleşmiştir ki, ünlü bir futbolcu olduğunda başı hep yukarıda olmuştur, kafasındaki topun iradesi dışında düşmesine asla izin vermeyişi o zamandan kalma bir alışkanlıktır. /Archive/2020/11/27/043804042-diego-07-max-rnk-arka.jpgEkonomisi büyük Amerika’nın yoksulu orduya, toprağı büyük Latin Amerika’nın yoksulu futbola yazılır. Maradona’nın kaderi de öyle oldu. Futbol 9 yaşından beri hayatındadır. Uyurken topuna sarılarak uyurdu. Zorlukla alınan ayakkabısı yıprandığında babasından çok dayak yemiştir.SESSİZLERİN SESİYİMFutbola yoğunlaşmak için okulu bıraktı. 1976’da 15 yaşındayken Argentinos Juniors turnuvasında ilk kez sahneye çıktı. Lig tarihinin en genç oyuncusuydu. Arjantinliler için ne ifade ettiği merak ediliyorsa, milli takımdan arkadaşı Jorge Valdano’nun sözleri belki yardımcı olur: “Maradona Arjantinlilere kolektif hayal kırıklıklarından kurtulmanın bir yolunu sundu”. İdol oluşunun nedeni budur. Ama böyle olmanın acısını da çekti Maradona. /Archive/2020/11/27/043756886-diego-13-max-rnk-arka.png1970’lerde Las Vegas’ta tatil yaptığı, bir yüzme havuzunda fotoğraf çektirdiği için sevenleri ona uzun süre küstü. Sağcıları, faşistleri hiç sevmedi. Daha sonra gittiği İspanya’da oynadığı bir maçta rakip taraftar tribünlerinden bir portakal attılar ona. Ayağında dakikalarca top sektirir gibi oynadı onunla. Saha yıkıldı alkıştan. Zidane’ı hiç sevmeyen Fransız futbol adamı eski futbolcu Platini, “Zidane’ın topla yaptığını Maradona portakalla yapar” deyişi bu yüzdendir. Kim ne derse desin, politik bir figürdü. /Archive/2020/11/27/043736901-diego-10-dek-arka.jpgFidel’in, Chavez’in sadece hayranı değil, onların “yoldaşı”ydı da. “Chávez’e inanıyorum, ben Chávista’yım. Fidel’in yaptığı her şey, Chavez’in yaptığı her şey benim için en iyisidir.” derken inandığı için söyledi bunu. Kollarında hem Fidel’in hem de Che Guevara’nın dövmeleri vardı. En meşhur cümlesi “ben halkın temsilcisi, sessizlerin sesiyim. Ben El Diego’yum”dur.HOŞ BİR YALAN“Yalancıydı”. Ama durun, bildiğiniz anlamda değil. O coğrafyada Viveza dedikleri bir kavram vardır. Kurallara güvenemediğinizde, her kurum sizi aldatmak, sizi mahvetmek için var olduğunda, kazanmanın tek yolu onları alt etmektir. Önce onları aldatmak için başvurulur “yalan”a. Hayatta kalmanın bir yoludur Viveza. İngiltere’ye elle attığı golü “Tanrı’nın eli” diye açıklaması da hoş bir “yalan”dı. Başka güzel “yalanları” da vardı. Asla karşılaşmadığı “halkın generali” Juan Peron’la birlikte göründüğü sahte bir fotoğrafı nereye giderse gitsin yanında taşırdı. /Archive/2020/11/27/043704730-diego-04-max-rnk-arka.jpgArjantin gururu için kimse onun kadar çabalamadı. Yurtseverdi. ABD Başkanı George W. Bush’un Arjantin’i ziyaret etme ihtimali bile delirtmişti onu: “O bir katil. Arjantin toprağına ayak basarsa ona karşı yürüyenlerin arasında olacağım” cümlesini duymayan kalmadı. Ülkesinde solcu Kirchner’in ateşli bir destekçisi oldu. O coğrafyaya özgü, “kurumlaşmış Hıristiyanlık karşıtı” bir Hıristiyandı. “Tanrı benim iyi oynamamı sağlıyor. Bu yüzden sahaya çıktığımda hep haç işareti yapıyorum. Yapmazsam O’na ihanet edeceğimi hissediyorum” deyişi bundandır. Uyuşturucu içti, alkolik oldu, bedenini hırpaladı. Kendi kendinin mağdurudur. Ama başını yine de hep “dik” tuttu. Ona “futbolun tanrısı” denmesi hoş bir yakıştırmadır ama inandığı tanrının “sol eli” olduğu kesindir.ÜÇ GÜNLÜK ULUSAL YASMaradona’nın hayatını kaybettiği ev ile doğduğu ve gençliğini geçirdiği evlerin çevresi, Arjantin’deki birçok stadyum ve Buenos Aires’in merkezi hem gözyaşı döken hem de Maradona için sloganlar atan halk ile doldu. Arjantin’de hükümet, 3 gün ulusal yas ilan etti. Devlet Başkanı Alberto Fernandez, Maradona’nın naaşının Devlet Başkanlığı binası Casa Rosada’ya getirileceğini ve cenaze merasiminin halka açık olarak yapılacağını açıklamasının ardından milyonlar bölgeye akın etti. Yerel saatle 06.00’da kapılarını ziyaretçilere açan Casa Rosada’da futbolseverler, efsane oyuncuya son kez veda etmek için uzun kuyruklar oluşturdu. Maradona’nın naaşı 3 gün boyunca defnedilmeyecek ve tüm dünyadan gelecek ziyaretçilere açık olacak./Archive/2020/11/27/043700246-diego-08-max-rnk-arka.jpg10 NUMARA ÖNERİSİMaradona’nın vefat haberi, 8 yıl boyunca top koşturduğu İtalya’da da büyük üzüntüyle karşılandı. Napoli kulübü, “Dünya bizim sözlerimizi bekliyor ama acımızı tarif edecek kelime yok. Şimdi yas tutma zamanı” mesajını paylaştı. Kentteki “San Paolo Stadı’nın adının Diego Armando Maradona olarak değiştirilmesi önerisine kulüp de sıcak yaklaştı. Ünlü futbol adamı Andre Villas-Boas, tüm takımların 10 numarayı emekli etmesini önerdi./Archive/2020/11/27/043803620-diego-14-max-rnk-arka.jpgFİDEL’LE AYNI GÜNKüba Dışişleri Bakanlığı da Arjantinli efsane için bir paylaşım yaptı. Küba’nın simge liderlerinden Fidel Castro’nun yakın arkadaşı olan Maradona’nın, Castro gibi 25 Kasım’da hayatını kaybetmesi hatırlatılarak “Tarih aynı gün gitmelerini istedi” ifadeleri kullanıldı. Mustafa K ErdemolDepremzedelere fayüstünde konut
Depremzedelere fay üstünde konut figure > Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın İzmir depreminde yıkılan binaların yerine yeni binalar yapacağı Bayraklı rezerv alanından fay hattı geçtiği ortaya çıktı. Rezerv alan olarak belirlenen bölgede, 2012 yılında Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından inceleme yapıldığı, burada tespit edilen Bornova fay zonunun, Türkiye Diri Fay Haritası’nda aktif olarak gösterildiği öğrenildi. Konuyla ilgili Cumhuriyet’e konuşan TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Alim Murathan, fay zonlarının geçtiği alanlarda jeolojik araştırmalar yapılması gerektiğinin altını çizerek, araştırma yapmadan bina yapılmasının risk oluşturacağını vurguladı.SİVRİCE’Yİ HATIRLATTI24 Ocak’ta Elazığ’ın Sivrice ilçesinde meydana gelen depremin merkez üssü Çevirimtaş köyünden Doğu Anadolu fay zonunun geçtiğini hatırlatan Murathan, “Bayraklı’da, Çevrimtaş köyünde olduğu gibi bir yanlışlığa düşülmemeli. Gelecekte Bornova fay zonu üzerinde meydana gelebilecek bir depremde yıkım ve can kaybı riskini en aza indirgemek için bölgenin ayrıntılı jeoteknik araştırmaları yapılmalı. Fay zonunun geçtiği güzergâhın belirlenmesi zorunludur. Bakanlık bu araştırmaları yapmadan projeye başlamamalı” dedi. Fay sakınım bandı üstüne bina yapılmasının yasaklanması gerektiğini ifade eden Murathan, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hangi bilimsel yöntemlere göre tespit ettiği bilinmeyen rezerv alanını fay zonları üzerinde seçmesi, sürekli aynı yanlışların tekrar ediliyor olması kabul edilemez. Ülkemizde fay yasası acilen çıkarılmalı, aktif fay zonlarının geçtiği alanlarda özel jeolojik araştırmalar yapılarak bu alanlardaki mevcut yapılar acilen kentsel dönüşüm kapsamına alınmalı. Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği sağlanmalı” diye konuştu. Muhammed ÖzmenCovid-19: Oxford/AstraZeneca koronavirüs aşısının etki oranıneden sorgulanıyor?
Covid-19: Oxford/AstraZeneca koronavirüs aşısının etki oranı neden sorgulanıyor? figure > İngiltere'de Oxford Üniversitesi ile AstraZeneca'nın geliştirdiği koronavirüs aşısının denemelerinden ortalama yüzde 70 başarılı sonuç alındığı açıklamasının ardından denemelerle ilgili veriler sorgulanmaya devam ediyor. Getty Imagesİngiltere'de Oxford Üniversitesi ile AstraZeneca'nın geliştirdiği koronavirüs aşısının denemelerinden ortalama yüzde 70 başarılı sonuç alındığı açıklamasının ardından denemelerle ilgili veriler sorgulanmaya devam ediyor.Pfizer/BioNTech ve Moderna'nın ürettiği ve yüzde 95 etkili oldukları açıklanan mRNA tarzı aşılara kıyasla Oxford aşısının daha ucuz olacağı ve aşırı soğuk depolama ihtiyacı olmadığı için dağıtımının daha kolay olacağına dair umutlar dile getirilmişti.Ancak İngiltere ve ABD merkezli birçok medya kuruluşu, Oxford aşısının verileriyle ilgili sorunlar olduğunu ifade etti.Dile getirilen sorunlar aşının güvenli oluşuyla ilgili değil, ne kadar etkili olduğuyla ilgili.Oxford aşısının etkisiyle ilgili üç farklı oran, genel etki oranı yüzde 70'in yanı sıra yüzde 62 ve yüzde 90 oranları ifade edildi.Bunun nedeni ise denemelerde yanlışlıkla farklı dozların kullanılmasıydı.İngiltere'de 3000'e yakın gönüllü deneklere yanlışlıkla olması gerekenin yarısı düzeyinde dozlar uygulandı. Ancak bu "yanlış" uygulamanın yüzde 90 ile daha etkili sonuç verdiği görüldü.Brezilya ve İngiltere'deki çoğu denemede ise etki oranı yüzde 62 oldu.AstraZeneca Ar-Ge sorumlusu Mene Pangalos, düşük dozlu denemeye katılanların tümünün 55 yaş altında olduğunu açıkladı. Bu nedenle aşının düşük dozdaki daha yüksek etki oranının katılımcıların daha genç olmasından kaynaklanabileceği ifade ediliyor.AstraZeneca, perşembe günü yaptığı açıklamada düşük dozlu denemelerin yeniden yapılacağını kaydetti. Bunun İngiltere ve Avrupa'da aşının onaylanması ve dağıtımı sürecini etkilemeyeceği ifade edildi.Bu gelişmeler AstraZeneca hisselerinin düşmesine neden oldu.HATA NASIL OLDU?Aşının bazı dozları planlanandan daha düşüktü ve bağışıklık sağlayacak daha az madde içeriyordu.İki doz halinde uygulanan aşının ikinci dozu ilkinden bir ay sonra uygulanıyor.Deneklerin çoğuna doğru dozda aşı uygulanırken bazılarına ilk dozda düşük içerikli aşı uygulandı.Aşı denemelerini denetleyen kuruluşlar bu hata konusunda daha önce uyarılmış ve denemelerin devam etmesi kararı alınmıştı.SONUÇ NE OLDU?Yaklaşık 3.000 deneğe ilk aşamada yarım doz, ikincide tam doz verildi ve bunun yüzde 90 ile daha etkili olduğu görüldü.9.000 gönüllünün olduğu ikinci gruba ise bir ay arayla iki tam doz uygulandı ve burada da etki oranının yüzde 62 olduğu kaydedildi.AstraZeneca bu oranları yayınladı ve aşının ortalama etki oranının yüzde 70 olduğunu açıkladı. Bu sonuç bazı uzmanlarda kafa karışıklığı yarattı.Bağışıklık uzmanı ve Chatham House düşünce kuruluşunun küresel sağlık programı sorumlusu Prof. David Salisbury bu durumu, "İki faklı dozun kullanıldığı iki araştırmadan bir ortalama çıkarıyorsunuz ve bu iki grubu da temsil etmiyor. Birçok kişi bunu sorunlu buluyor" sözleriyle açıkladı.AstraZeneca, verilerin tam ve nihai veriler olmadığını kaydetti. Pfizer/BioNTech ve Moderna aşıları için de aynı durum söz konusu.Tüm deneme sonuçlarının tıp dergilerinde kapsamlı olarak yayımlanması ve uzmanların değerlendirmesine açık hale gelmesi gerekiyor.Aşıları onaylayan kurumların bu verileri değerlendirerek acil kullanım izni için onay vermesi gerekiyor. Bu aşamadan sonra ülkelerde aşılama çalışmaları başlayabilecek. BBC TürkçeMerkez Bankası'ndan zorunlu karşılık kararı
Merkez Bankası'ndan zorunlu karşılık kararı figure > Merkez Bankası, bankaların tabi olduğu zorunlu karşılık uygulamasında değişiklik yaptı. Merkez Bankası, bankaların tabi olduğu zorunlu karşılık uygulamasında degişiklik yaptı.Türk lirası zorunlu karşılık oranı, vadesiz, 1 ay ve 3 aya kadar vadeli hesaplar için yüzde 4'ten yüzde 6'ya çıkarıldı.Yabancı para zorunlu karşılık oranı, vadesiz, 1 yıla kadar vadeli hesaplarda yüzde 17'den yüzde 19'a çıkarıldı. cumhuriyet.com.trKatar'ın Borsaİstanbul'a ortak olmasıne anlama geliyor?
Katar'ın Borsa İstanbul'a ortak olması ne anlama geliyor? figure > Katar, perşembe günü imzalanan anlaşmayla Borsa İstanbul'un yüzde 10'luk payını satın alarak ortaklarından biri oldu. Peki bu satın alma ne anlama geliyor? Borsa İstanbul'un yapısı nasıl değişti? Dünyadaki diğer borsaların sahipleri kim? Getty ImagesKatar'ın Borsa İstanbul'a ortak olması ne anlama geliyor?Katar, artık Borsa İstanbul'un ortaklarından biri.Katar, perşembe günü imzalanan anlaşmayla Borsa İstanbul'un yüzde 10'luk payını satın aldı.Katar devletinin yatırım fonu olan Katar Yatırım Otoritesi'nin (QIA) ortaklık için ne kadar ödediği açıklanmadı.Böylece Türkiye Varlık Fonu'nun Borsa İstanbul'daki payı yüzde 80,6'a düştü.Katar ile anlaşma imzalanmadan önce Türkiye Varlık Fonu'nun (TVF) Borsa İstanbul'daki payı yüzde 90,6'ydı.Borsa İstanbul'un diğer ortakları ise şöyle: Yüzde 1,30'una Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB), yüzde 2,30'una Borsa İstanbul A.Ş., yüzde 5,80'ine aracı kurumlar, bankalar, kıymetli maden, döviz şirketleri ile diğer şirketler sahip.Bu anlaşma, Katar ve Türkiye arasındaki ilişkilerin daha da güçlenmesi olarak değerlendiriliyor.Son yıllarda iki ülke arasında yapılan ticari anlaşmaların sayısının artması, Türkiye'nin Katar'ı Batılı ortaklarının yerine mi koymaya çalıştığı sorusunun ortaya çıkmasına neden olmuştu.Diğer yandan Avrupa Birliği halen Türkiye'nin en büyük ticaret ortaklarından biri.AVRUPA, BORSA İSTANBUL'DAN ÇEKİLMİŞTİ2015 yılında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ile Borsa İstanbul arasında strateijik ortaklık anlaşması imzalanmış, böylece Borsa İstanbul'un yüzde 10'luk payına EBRD sahip olmuştu.Ancak 2019 yılında Halkbank'ın eski yöneticisi Hakan Atilla'nın Borsa İstanbul Genel Müdürü olarak atanmasının ardından EBRD payını TVF'ye geri sattı.BLOOMBERG: İLİŞKİLER 2016'DAN BERİ GÜÇLÜ SEYREDİYORBloomberg, Katar'ın Borsa İstanbul'dan pay satın almasına ilişkin haberinde iki ülke arasındaki ilişkilerin 2016'daki darbe girişiminden beri güçlendiğine vurgu yaptı.Suudi Arabistan öncülüğündeki Körfez ülkelerinin uyguladığı boykot sırasında Türkiye'nin Katar'a destek verdiği belirtilirken Türkiye'nin 2017'den beri Katar'daki üste askerlerinin bulunduğu aktarıldı.2018'deki kur krizi sırasında Katar, Türkiye'ye 15 milyar dolar yatırım yapmış ve kredi hattının açtığını belirtmişti.Bu yıl da iki ülkenin merkez bankaları aralarındaki swap anlaşmasının limiti 15 milyar dolara yükseltildi.FİNANCİAL TİMES: KATAR YİNE ZOR ZAMANDA YETİŞTİİngiliz Financial Times gazetesi ise Katar'ın yine Türkiye ekonomisinin zor bir döneminde çeşitli anlaşmalarla yetiştiğini aktardı.Gazete yapılan bu anlaşmaların, miktarları düşük bile olsa Türkiye'nin doğrudan yabancı yatırıma ihtiyaç duyduğu bir dönemde önemli olduğunu vurguladı.Türkiye'ye yapılan doğrudan yabancı yatırım geçen yıl 5,6 milyar dolara düşmüştü, bu da son 15 yılın en düşük verisi olmuştu.Türkiye'yi perşembe günü ziyaret eden Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad el Sani ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, toplamda 10 anlaşmaya imza attı.Borsa İstanbul'a dair yapılan anlaşma ise borsaların yapısının nasıl olduğu ve diğer ülkelerde borsaların nasıl yönetildiğine dair soru işaretlerinin de ortaya çıkmasına neden oldu.BORSALAR NASIL İŞLİYOR VE PARA KAZANIYOR?Borsaların nasıl yönetildiği düşünülürse herhangi bir finansal kurumdan farklı olmadıkları görülebilir.Ancak bir borsanın performansı, o ülkenin ekonomisinin gücüne ve yabancı yatırımcının duyduğu ilgiye işaret ettiği için bulunduğu ülke açısından önem taşır.Borsalar, bir yatırım aracı olan tahvil, bono ve hisse senedi gibi menkul kıymetlerin alınıp satıldığı pazar yerleri olarak tanımlanabilir.Tarih içinde borsaların kurulmasına ihtiyaç duyulmasının önemli bir sebebi şirketlerin hisselerini satacakları bir pazara ihtiyaç duymaları ve bu pazarın bir otorite tarafından düzenlenmesi gerekliliği oldu.Borsalar, işlem yapılan şirketlerden ve menkul kıymetleri alıp satan taraflardan aldıkları işlem ücretleriyle gelir elde eder.DİĞER ÜLKELERDE BORSALARIN SAHİBİ KİM?Borsaların nasıl yönetildiği ve şirket yapıları ise her ülkede değişiyor.Örnek vermek gerekirse NYSE Euronext adlı çok uluslu şirket, bünyesinde birden fazla borsayı bulunduruyor.New York Menkul Kıymetler Borsası, Euronext ve NYSE Arca gibi birçok menkul kıymet borsası işleten NYSE Euronext, piyasa değeri açısından dünyanın en büyüğü.Almanya'da borsa işleten bir şirket olan Deutsche Borse, halka açık bir şirket olan NYSE Euronext ile birleşmek istemişti; ancak bu birleşme hiçbir zaman gerçekleşemedi.ABD'deki Nasdaq borsası da halka açık bir şirket.Japonya'daki Tokyo Menkul Kıymetler Borsası ise bankalar ve yatırım şirketlerinin sahipleri arasında bulunduğu bir anonim şirket.İşlem kapasitesi açısından dünyanın en büyük dördüncü borsası olan Londra Borsası ise halka açık bir şirket olan London Stock Exchange Group tarafından işletiliyor.BORSA İSTANBUL NE ZAMAN KURULDU?Türkiye'de Borsa İstanbul (BIST) ilk olarak İstanbul Menkul Kıymetler Borsası adıyla 1985 yılında kuruldu.Türkiye'deki borsaları tek çatı altında toplayan Borsa İstanbul'un da tarihinde başka ülkelerin borsalarında pay sahibi olduğu görüldü.Borsaları işleten farklı şirketlerin birbirini satın aldığı ya da ortaklık kurduğu sık rastlanan bir durum.2015'ten beri halka arz erteleniyorDiğer ülkelerdeki borsaları işleten çoğu şirket gibi halka arz olmak Borsa İstanbul'un da 2015 yılından beri gündeminde.Ancak bu adım sürekli erteleniyor.Borsa İstanbul Genel Müdürü Hakan Atilla, şubat ayında Borsa İstanbul'un bu yılın sonunda halka arza arz edilmeye hazır olacağını söylemişti. BBC TürkçeTrump, Beyaz Saray'ıterk edeceğinin sinyalini ilk defa verdi
ABD Başkanı Donald Trump, perşembe günü ilk defa Seçici Kurul'un Joe Biden'ı seçilmiş başkan olarak teyit etmesi halinde Beyaz Saray'ı terk edeceğini söyledi.Habere Gitmek için TıklayınTrump: Seçim sistemi altyapısındaüçüncüdünyaülkesi gibiyiz
Trump: Seçim sistemi altyapısında üçüncü dünya ülkesi gibiyiz figure > ABD Başkanı Trump, Seçiciler Kurulu'nun Joe Biden'ın başkanlığını kesinleştirmesi durumunda bunun yanlış bir adım olacağını ancak yine de Beyaz Saray'ı bırakacağını söyledi. Trump, "Seçim sistemi altyapısında üçüncü dünya ülkesi gibiyiz" dedi. ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'da Şükran Günü dolayısıyla ülke dışında görev yapan Amerikan askerleri ile gerçekleştirdiği video konferans sonrası gazetecilere açıklamalarda bulundu.Georgia'da ikinci tura kalan ve Senato'nun kontrolünün Cumhuriyetçilerde mi yoksa Demokratlarda mı olacağını belirleyecek seçimlere değinen Trump, Cumhuriyetçi senatör adayları için büyük ihtimalle cumartesi günü Georgia'da miting yapacağını duyurdu.Trump, Demokratların seçimlere hile karıştırdığı ve asıl kazananın kendileri olduğu iddialarını da yineleyerek, "Bildiğim bir şey var ki o da Joe Biden'ın gerçekte 80 milyon oy almadığı. Ayrıca Biden, Barack Obama'nın siyahlardan alınan oy rekorunu da kıramadı" diye konuştu.'SEÇİM SİSTEMİ ALTYAPISINDA ÜÇÜNCÜ DÜNYA ÜLKESİ GİBİYİZ'Ülkede seçim sonuçlarını belirleyen Seçiciler Kurulu'nun, kazananın Biden olmasını onaylaması durumunda görevi bırakıp, bırakmayacağının sorulması üzerine Trump, "Seçim sonuçlarını kabullenmek zor çünkü ortada büyük çaplı bir usulsüzlük var. Seçiciler Kurulu, Biden'ın başkanlığını onaylarsa yanlış yapar ancak tabii ki Beyaz Saray'ı bırakırım, bunu biliyorsunuz" ifadelerini kullandı.Trump, seçimlerde Demokratların usulsüzlük yaptığı konusunda ısrarını sürdürerek, "Seçim sistemi altyapısında üçüncü dünya ülkesi gibiyiz" yorumunda bulundu.Joe Biden'ın başkanlığının kesinleşmesi durumunda 20 Ocak'taki göreve başlama törenine katılıp katılmayacağı sorusuna ise Trump, "Bunun cevabını biliyorum ama şimdi bir şey söylemeyeceğim" yanıtını verdi. cumhuriyet.com.trİstanbul merkezli 17 ilde FETÖoperasyonu: 54 gözaltı
İstanbul merkezli 17 ilde FETÖ operasyonu: 54 gözaltı figure > İstanbul merkezli 17 ilde, Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) yönelik eş zamanlı 'ankesör' operasyonu düzenlendi. Operasyonlarda, 13'ü İstanbul'da olmak üzere 17 kentte toplam 54 şüpheli gözaltına alındı. FETÖ'ye yönelik, İstanbul merkezli 17 ilde eş zamanlı olarak 'ankesör' isimli operasyon düzenlendi. Operasyonlarda 13'ü İstanbul'da olmak üzere toplam 54 kişi gözaltına alındı. Operasyonun, FETÖ'nün mahrem yapılanmasına ve aralarında ihraç edilen askerler ile askeri öğrencilere yönelik olduğu öğrenildi.İstanbul'da düzenlenen operasyonda da, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne bağlı ekipler, Pendik'te önceden belirlenen bir adrese operasyon yaptı. Operasyonda bir kişi gözaltına alındı. Gözalrına alınan şüpheliler sağlık kontrolünden geçirildikten sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. DHACovid-19: Oxford/AstraZeneca koronavirüs aşısının etki oranıneden sorgulanıyor?
İngiltere'de Oxford Üniversitesi ile AstraZeneca'nın geliştirdiği koronavirüs aşısının denemelerinden ortalama yüzde 70 başarılı sonuç alındığı açıklamasının ardından denemelerle ilgili veriler sorgulanmaya devam ediyor.Habere Gitmek için TıklayınKatar'ın Borsaİstanbul'a ortak olmasıne anlama geliyor?
Katar, perşembe günü imzalanan anlaşmayla Borsa İstanbul'un yüzde 10'luk payını satın alarak ortaklarından biri oldu. Peki bu satın alma ne anlama geliyor? Borsa İstanbul'un yapısı nasıl değişti? Dünyadaki diğer borsaların sahipleri kim?Habere Gitmek için TıklayınYaşa göre D vitamini alımınasıl olmalı?
Türkçe Haberler En Son Başlıklar Yaşa göre D vitamini alımı nasıl olmalı? figure > Tüm dünyayı etkileyen koronavirüs salgınının başlangıcından bu yana, virüsün yayılmasını önlemek amacıyla uzmanlar tarafından birçok öneri ve tedbir dile getiriliyor. Bu önerilerden biri de güçlü bağışıklık sistemi için vitamin ve özellikle D vitamini kullanımı. Peki D vitamini yaşa göre kullanımı nasıl olmalı? Pandemiden bağımsız olarak, D vitamini kullanımının çok önemli olduğunu belirten Altınbaş Üniversitesi Klinik Eczacılık Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Nilay Aksoy, “Genel olarak, serum D vitamini konsantrasyonunun 30-40 ng/mL arasında olması önerilmektedir, bu düzeyi sağlamak için 70 yaşına kadar günlük 600 IU, 71 yaşından itibaren ise günlük 800 IU D vitamini alımı önerilmektedir. Günlük gereksinim, yağlı balık ve yumurta gibi gıda kaynakları veya güneş ışığındaki UV ışınlarına maruziyet gibi doğal kaynaklardan sağlanabileceği gibi, D vitamini içeren takviyelerden de sağlanabilir. Ancak alınması gereken D vitamini takviyesinin dozu ve süresi, eksikliğin ciddiyeti ve hastanın yaşına göre değişmekte olup, takviyeler tıbbi gözetim altında kullanılmalıdır” dedi.“YÜKSEK MİKTARDA D VİTAMİNİ KULLANIMI SAĞLIK AÇISINDAN ZARARLI OLABİLİR”Yüksek miktarda D vitamini kullanımı sağlık açısından riskli olabileceğini söyleyen Dr.Aksoy, “Pandeminin yarattığı panik hali nedeniyle, D vitamininin uygun olmayan şekillerde kullanmaya başlandığı görülüyor. Ancak unutulmamalı ki, yüksek miktarda D vitamini almanın faydasından çok zararları olabilir. D vitamininin uygunsuz kullanımı, kalsiyum miktarında artışa neden olarak, kafa karışıklığı, sık idrara çıkma, aşırı susama, anoreksi, kusma ve kas güçsüzlüğüne, uzun süreli uygunsuz kullanımı ise kemiklerde mineral kaybına ve ağrıya neden olabilir” diye konuştu.“BAZI KANITLAR DESTEKLİYOR ANCAK YETERLİ DEĞIL”D vitamininin aktif formu olan D3’ün, kalsiyum ve fosfat metabolizmasının düzenlenmesinde ve sağlıklı bir kemik yapısının sağlanmasında önemli bir rol oynadığını belirten Dr. Aksoy, “D vitamininin COVID-19’un önlenmesinde veya tedavisindeki rolü halen tartışmalıdır, bazı kanıtlar riski azaltmadaki rolünü desteklerken, diğer çalışmalar ise herhangi bir etkisinin olmadığını belirtmektedir” ifadelerini kullandı. DHA