Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Sunday, 09.21.2025, 09:30 PM (GMT)

News - Haberler

CHP'li Taşçıer: 'Grip aşısıkaosu sürüyor, aşılar depolarda mahsur kaldı'

CHP'li Taşçıer: 'Grip aşısı kaosu sürüyor, aşılar depolarda mahsur kaldı' figure > CHP Ankara Milletvekili Eczacı Gamze Taşcıer "Aradan 8 gün geçti grip aşısı hala depolarda bekletiliyor. Çünkü ne yapılacağına dair bir belirsizlik vardı, kararını da alamadılar. TİTCK daha bugün süreci anlatan çok kısa bir açıklama yayınladı. Bu kadar basiretsiz ve beceriksiz bir sağlık yönetimi tarihte görülmemiştir” ifadelerini kullandı. /Archive/2020/12/29/123851263-gamze-tascier-5.jpegCumhuriyet Halk Partisi Ankara Milletvekili Eczacı Gamze Taşcıer yaptığı açıklamada, “Grip aşısı dağıtım sistemi 8 gün önce değiştiğinde süreci yapboza çevirdiniz demiştim. Aradan geçen 8 günde sistem hala oturmuş değil. Ekim ayında bitmesi gereken süreçte yeni yıla giriyoruz ama grip aşısı kaosu sürüyor. Bakanlık korkunç bir organize beceriksizlik içerisinde. Elleri ayaklarına dolanmış, ne yapacaklarını bilemez durumdalar.” dedi."GRİP AŞISI SEKİZ GÜN OLDU HALA DEPOLARDA BEKLETİLİYOR"“Yıllardır düzenli şekilde verilen, dağıtımında ve vatandaşa ulaşımında hiçbir sorun olmayan grip aşısında bile kriz ve kaos yaratmayı başardılar.” diyen Taşcıer, “Aile hekimi reçete yazacak, eczaneden verilecek dendi, süreç bir şekilde ilerlerken tekrar sistem değişti. Sonra bu karar kaosu derinleştirince vazgeçtiler ve sekiz gün önce sistemi eskisine döndürdüler. Ama aradan 8 gün geçti grip aşısı hala depolarda bekletiliyor. Çünkü ne yapılacağına dair bir belirsizlik vardı, kararını da alamadılar. TİTCK daha bugün süreci anlatan çok kısa bir açıklama yayınladı. Bu kadar basiretsiz ve beceriksiz bir sağlık yönetimi tarihte görülmemiştir.” ifadelerini kullandı."EKİM’DE BİTMESİ GEREKEN SÜREÇ YENİ YILA SARKTI"Sistemin belirsiz bırakıldığı ve bu nedenle de vatandaşların aşıya ulaşamadığını belirten Taşcıer, “Eczaneler depodan aşıları çekemiyor, çünkü depolar çıkış yapamıyor. TİTCK yazı yayınladı ama zaten yılbaşıyla birlikte 3 günlük sokağa çıkma yasağı başlayacak. Yani Ekim ayında bitmesi gereken grip aşısı sürecinde yeni yıla giriyoruz hala milyonlarca insan aşılanamadı ve süreç de giderek uzuyor.” dedi.“ORGANİZE BECERİKSİZLİĞİN CEREMESİNİ HALK CANIYLA ÖDÜYOR”Bakanlığın grip aşısının temininden, dağıtımına kadar süreci yönetemediğini belirten Taşcıer, “Sağlık Bakanlığı’nın bu organize beceriksizlik halini gördükçe, endişelerimiz artıyor. Yıllardır sorunsuz olan grip aşısı sistemini bile eline yüzüne bulaştırıp kaos yaratan bir yönetim, COVID-19 aşısında ne yapacak merak ediyoruz. COVID-19 aşısı da ha geldi, ha geliyor dene dene haftalar geçti. Grip aşısında da daha yaz aylarındayken bakanlığa sormuştum, sistem belli mi diye. Tabi cevap alamamıştık. COVID-19 aşısıyla ilgili de sorduk, yine yanıtsız kaldı. Aşılar uygulanmaya başladığında umarım AK Parti iktidarı eliyle yaratılmış bir başka kaosla karşı karşıya kalmayız. Çünkü her geçen saat, her geçen gün insanlarımız hayatlarını kaybediyor. Yani organize beceriksizliğin ceremesini halk canıyla ödüyor.” ifadelerini kullandı. cumhuriyet.com.tr

Türk-İş, aralık ayıaçlık ve yoksulluk sınırıaraştırmasınıaçıkladı

Türk-İş, aralık ayı açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasını açıkladı figure > Türk-İş'in araştırmasına göre, aralık ayında dört kişilik ailenin açlık sınırı 2 bin 590, yoksulluk sınırı 8 bin 436 lira oldu. ./Archive/2020/12/29/122556230-102456027-altinordu.jpgTürk-İş'in çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla her ay yaptığı "Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması"nın aralık ayı sonuçları açıklandı.Araştırmaya göre, bu ay dört kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden "açlık sınırı" 2 bin 590 lira olarak belirlendi.Gıda ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarına denk gelen "yoksulluk sınırı" ise 8 bin 436 lira oldu. Bekar bir çalışanın "yaşama maliyeti" ise aylık 3 bin 146 lira 98 kuruş olarak hesaplandı.Ankara'da yaşayan dört kişilik ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 2,91 artış gösterdi.Yılın tamamı itibarıyla fiyatlardaki artış yüzde 19,75'i bulurken, gıda enflasyonunda 12 aylık artış oranı da yine yüzde 19,75 hesaplandı. Yıllık ortalama artış oranı ise yüzde 16,16 oldu.YUMURTANIN TANESİ 1,16 LİRA OLDUSüt, yoğurt, peynir grubunda önemli bir fiyat değişikliği görülmedi. Kıyma ve kuşbaşı ile tavuk ve sakatat (ciğer, yürek, böbrek) ürünleri fiyatı bu ay aynı kaldı. Balık fiyatları, geçen aya göre değişmedi. Yumurtanın tanesi yüksek fiyat artışıyla bu ay 1,16 lira oldu. Bakliyat ürünleri fiyatlarında geçen ay fiyat artışı görülen yeşil mercimek, nohut ve barbunyada fiyatlar aynı kalırken, bu ay yine kuru fasulye fiyatı ile kırmızı mercimek fiyatı artış gösterdi.Sebze-meyve fiyatları bu ay yine en fazla değişiklik gösteren harcama grubu oldu ve geçen aya göre hepsinde artış gerçekleşti. Yaş sebze-meyve ortalama kilogram fiyatı bu ay 7,19 lira (geçen ay 6,71 lira) olarak hesaplandı. Geçen aya göre yaşanan artış büyük ölçüde meyve fiyatlarından kaynaklandı. Kasımda 6,77 lira olarak hesaplanan ortalama meyve fiyatı bu ay 7,60 lirayı buldu. Geçen ay 6,68 lira hesaplanan sebze ortalama kilogram fiyatı bu ay 6,97 lira oldu.ZEYTİNYAĞI FİYATI AYNI KALDI, AYÇİÇEĞİ YAĞI FİYATI ARTTITam buğday, ekşi mayalı vb. çeşitlemelerle bazı ekmek çeşitlerinde artış gerçekleşti. Bu ay pirinç ve bulgur fiyatı değişmezken, makarna, un ve irmik fiyatı arttı. Tereyağ, margarin ile zeytinyağı fiyatı aynı kalırken, fakat ayçiçeği yağı fiyatı ise yeniden arttı.Hesaplamada dikkate alınan siyah ve yeşil zeytin ortalama fiyatı bu ay da değişmedi. Çay ve ıhlamurun yanı sıra bal, reçel, pekmez, şeker ve tuz fiyatı ile salça fiyatı da bu ay yine fiyatı aynı kalan ürünler arasında yer aldı.  cumhuriyet.com.tr

Aydın'daçileküreticisine sıvıgübre desteği

Aydın'da çilek üreticisine sıvı gübre desteği figure > Aydın Büyükşehir Belediyesi, çilek üreticilerine sıvı gübre desteğinde bulundu. Türkiye'de çilek üretiminde ilk sırada gelen Sultanhisar'da başlanan desteklemeyle üreticilerin daha fazla verim elde etmesi hedefleniyor. Aydın Büyükşehir Belediyesi, çilek üreticisinin gübre ihtiyacınıkarşılamak için kök yapısını güçlendirdiği, bitkinin gelişimini ve verimini artırdığı belirtilen azot ile zenginleştirilmiş fosfor içeren sıvı gübre desteğinde bulundu. Çiftçilere tarım yaptıkları arazilerinin genişliğine göre belirlenen destekle kış mevsiminde de rekoltenin artması hedefleniyor.Çilek üreticiliği yapan çiftçilerden Süleyman Uludağ, “Bu gübreleri kullanacağız ve inşallah daha fazla verim alacağız. Üretimi arttırabilirsek ne mutlu bize. Özlem Başkan'a pandemi döneminde gübre desteklerinden dolayı çok teşekkür ediyoruz. Bizim gibi çiftçileri unutmuyor, destek veriyor. Sağ olsun, var olsun” dedi.Çiftçi Nuri Şener de verilen destekten dolayı Başkan Özlem Çerçioğlu’na teşekkür ederek “Bunu denediğimiz zaman daha iyi sonuçlar alırız inşallah. Çiftçi olarak maliyetlerimiz ağır, çiftçinin umudu yarınları” şeklinde konuştu./Archive/2020/12/29/122327607-1.jpgSultanhisar Belediye Başkanı Osman Yıldırımkaya, çiftçilerin fuarları ve güncel üretim tekniklerini takip ederek kendilerini geliştirdiklerini belirterek “100 bin ton çilek üretiyoruz, bunun yüzde 80’i ihracata gidiyor. İlçemizin ciddi anlamda bir geliri var. Aydın’ın ürününün değerlenmesi ve çiftçimizin gelişmesi adına Büyükşehir Belediyemiz elinden geleni yapıyor. Üretilmiş ürünün değil, üretilmekte olan ürünlerde katkıları olduğunu ifade ederek Özlem Başkan'a çok teşekkür ediyorum” dedi.Aydın Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Barış Altıntaş birçok alanda üreticiyi desteklediklerini ifade ederek “Çiftçilerimize yaptığımız desteklerden biri de gübre desteği. Pandemi döneminde zor şartlarda işlerini yapmaya çalışan çiftçimiz ve esnafımıza her türlü desteği Büyükşehir Belediyesi olarak veriyoruz. Bundan sonra da kimin neye ihtiyacı varsa aynı şekilde desteklerimize devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. İZMİR / Cumhuriyet

Avrupa Birliği’den Rusya’ya“aşıda dezenformasyon”suçlaması

Avrupa Birliği’den Rusya’ya “aşıda dezenformasyon” suçlaması figure > Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrell, Rusya'nın kendi aşısını satabilmek için geliştirilen diğer aşılar hakkında dezenformasyona başvurduğu suçlamasında bulundu. Josep Borrell, yayımladığı internette dezenformasyonla mücadelenin önemine işaret ettiği blog yazısında, Rusya’yı suçladı.  Bazı dış aktörlerin, yanlış veya yanıltıcı bilgiler yayarak dezenformasyon kampanyalarına bile giriştiğine işaret eden Borrell, şu değerlendirmelerde bulundu:"Örneğin, Batılı aşı geliştiricileri Rusya'nın devlet kontrolü altındaki medyası tarafından alay konusu ediliyor. Bu durum bazen insanların maymuna dönüşeceği gibi saçma iddialara kadar varıyor. Görünüşe göre bu tür söylemler Rusya'nın kendi aşısı Sputnik V'yi satmak istediği ülkelere yönlenmiş durumda. Salgında bu tür temelsiz şüpheleri teşvik edecek her girişim halk sağlığını tehdit etmektedir. DEAŞ gibi terör örgütleri de kendi propagandalarını yaymak için koronavirüs salgınındaki kafa karışıklıklarını kullanmaktadır."“ALTINI OYMAYA ÇALIŞIYORLAR”Devlet veya devlet dışı aktörlerin zaman zaman kamu diplomasisinde meşru zeminin dışına çıktığına dikkati çeken Borrell, bazılarının kendi gittikleri yolu tek etkili yolmuş gibi sunduklarını ve diğerlerinin itibarını sarsmaya çalıştıklarını vurguladı.Dezenformasyon yönteminin yeni olmadığını ancak internet sayesinde artık çok daha hızlı yayılabildiğini belirten Borrell, "Rusya ve Çin gibi bazı devletler aktif şekilde bu tür faaliyetler yürütüyor ve özgürlük, çoğulculuk, kuvvetler ayrılığı gibi değerler üzerine oturmuş demokratik sistemlerimizin altını oymaya çalışıyorlar" ifadesini kullandı. AA

Edebiyatı,‘sevinç’olarak yaşayan Nezim

Edebiyatı, ‘sevinç’ olarak yaşayan Nezim figure > Seval Şahin tarafından derlenerek edebiyat dünyamıza kazandırılan Kimse Hikâyeyle Aramda Geçenleri Anlamıyordu, Nezihe Meriç’in daha geniş kitlelere tanıtılması açısından çok değerli bir kaynak. /Archive/2020/12/29/121123380-ic1.jpg1953 yılından, yaşamının son yıllarına uzanan bir süreçte yapılan söyleşileri okurken Nezim’le karşılıklı konuşuyormuşum duygusunu yaşadım. Onun öykülerinin oluşum sürecini, günlük yaşam içindeki devinimlerini, “İnsan”a yaklaşımını belli bir zaman aralığında hayranlıkla izlemiş biri olarak yeniden o günlere gittim.Cumhuriyet’in ilk kadın yazarlarından Nezihe Meriç, Doğan Hızlan’ın kendisiyle yaptığı söyleşisinde, modern öyküye adım atmak konusunda ilk cesaret ışığını Sait Faik’ten aldığını belirtiyor. Topal Koşma’da yer alan “Susuz” adlı öyküleri ilk okuduğumda beni çarpmış, yirmili yaşlarda yazmış olduğu bu modern öyküleri hayrete düşürmüştü.Nezihe Meriç, yarattığı öykülerde, geleneksel öykünün dışına çıkıp asi, özgün, sıra dışı, estetik ve yalın diliyle kendi sesini, rengini bulmuş genç bir yazarken modern öykünün öncülerinden biri olarak Türk edebiyatına adını yazdırmıştır.Çocuk yaşta ailesiyle birlikte Anadolu’yu dolaşıp Anadolu insanını, geleneklerimizi, coğrafyasını tanımış; ressam, müzisyen olan babasının kütüphanesinden o yaşlarda yararlanmış şanslı bir çocuk. Dokuz yaşından itibaren klasikleri okumuş, yazdığı kompozisyonlar, yakın çevresinde, eğitim gördüğü okullarda dikkat çekmiş. Kendisinde “edebiyatçı kumaşı” olduğu fark edilmiş ve destek görmüş.Bu birikimleri ışığında, Anadolu kadını ve erkeğinin büyük kentlerde yaşadığı değişim ve gelişimini duru bir dille sıkça işlemiş. Kadının toplumsal yaşamdaki devinimlerini, ezilmişliğini, sorgulamış. Çocukluğundan itibaren müzik ve edebiyatla iç içe büyümesi, zengin dünyası, dile hakimiyeti ve yeteneği, yazdıklarında yenilikler yaratmasına olanak sağlamış.Özgün deyimler, imler, sözcükler yaratarak edebiyat dünyamızda özel bir yer edinmiş. Ürettiği metinler, yeni sevinçler, coşkular olarak dönmüş Nezihe Meriç’e de, okurlarına da…/Archive/2020/12/29/121136490-ic2.jpgOZANLARI KISKANDIRACAK ÖYKÜCÜMübeccel İzmirlinin kendisiyle yaptığı söyleşisinde, Topal Koşma kitabından, seçtiği tanımlamalar ozanları kıskandıracak nitelikte bana göre…“Bir çılgınlık anında muhteşem bir çığlık halinde dünyadan atladığınızı ve boşlukta tükeninceye kadar parçalandığınızı düşünün, aşk budur,” diyor, örneğin. Kahramanlarını öylesine abartısız, edebiyat yapmak kaygısından uzak, duru bir dille betimliyor ki, sahiciliği, sıcacık yorumuyla okuru sarmalayıp kendine bağlıyor. Edebiyat budur!“Kahverengi bir adam o. İçine altın tozu serpilmiş, kahverengi bir adam,” diyor, ya da;“Kadın maral gibiydi. Uzak diyarları sis basmış dağ yollarının yalnız kayaları, yüreğine düşüyordu insanın,” diyor, örneğin…EDEBİ LEZZET VE BİRİCİKLİKNezim’in yapıtlarındaki edebi lezzet ve biriciklik, onun sıkça tekrarladığı, sanatçıda var olan ‘X’ olgusunu getiriyor usuma.İmge Öyküler’in 6.sayısında, Melike Koçak, Sezer Ateş Ayvaz, Leyla Ruhan Okyay, tarafından yapılan söyleşide, Nezihe Meriç’in o sıralarda yayımlanan Yandırma adlı kitabındaki “Ünlemleri Kökertmek” öyküsünü incelemiş üzerinde konuşmuştuk. Unutulması güç, keyifli anlar yaşadığımız zaman diliminin sonunda hepimiz “düş gibi yaşanan günün”, anılarımızda çok özel ve önemli bir yeri olacağının ayrımındaydık. Nezim de bu söyleşinin onu çok mutlu ettiğini belirtmişti.Tek bir öyküsü üzerine yaptığımız bu analiz çalışması, Nezihe Meriç öykücülüğünün daha iyi algılanması konusunda doyurucu bir çalışmaydı ona göre. Çok zor beğenen Nezim’in bu övgüleri hepimizi havalara uçurmuştu. Üstelik Nezim’le gün boyunca ‘öykü’ üzerinde konuşmuş, yeni öyküler yazabilmek umudu ve heyecanıyla ayrılmıştık, yanından.Nezihe Meriç, özgün, yaratıcı ürünler veren sanatçılar konusunda şöyle bir saptama yapmıştı, bu söyleşide; “O zaman öykücü, romancı, neyse işte, sanatçı; yazarken nasıl yazdığını düşünürken, şöyle düşünmek lazım. Gizemli olan, ‘X’ diye bir şey var. Türkçeyi bilmek, imla kurallarını bilmek, güzel yazı yazmak, güzel mektup yazmak herkeste var. Ama sanatçıda ‘X’ bir etki var. Bir ‘X’… O ‘X’, nedir? Çözülemeyen bir ‘X’, benim için anlamaya çalıştığım, örnekler vermeye çalıştığım. Öyle bir ‘X’ var.” Nezihe Meriç’te olan bir ‘X’ bence, belki yaratıcılık denen şey, bir anlamda ya da tanımlanamayan başka bir şey ve daha ötesi?/Archive/2020/12/29/121154208-kapakic3.jpgSÖYLEŞİLERİBu kitapta, yitirdiğimiz yazarlarımızın, Nezihe Meriç’le yaptığı söyleşiler de beni çok etkiledi… Hepsini özlem ve saygıyla anıyorum.Tomris Uyar’la yaptığı söyleşideki muzip, sıcak konuşmalarını, yanlarındaymışım gibi dinlemek çok güzel geldi. Nezihe Meriç’in, öykülerini okurken “Aferin”lerle kendisini yüreklendirmesini paylaşması, çok hoştu…Sennur Sezer’e, “Ben edebiyatı bir sevinç olarak yaşıyorum, Marx’ın dediği gibi, sanat insanın kendine verebileceği en büyük sevinçtir,” diyor.Enver Ercan, Nezim’i; “Modern Masalcı”, diye tanımlıyor.Melisa Gürpınar, Nezihe Meriç’in Yandırma kitabıyla ilgili incelikleri lirik bir biçimde aktarıyor.“Bilinen bir gerçektir, iyi romanın içinde binlerce öykü tomurcuğu vardır. Okurun, roman ağacının dallarını kendine doğru eğercesine, konulardaki yan gelişmelere de aklının takılması. Ama öyküye roman açılımı verebilmek, gene biliyoruz ki, ancak usta yazarların harcı.Okuru, bir roman okumuş kadar hazdan ve elemden uçuran, bir gizem var, sizin öykülerinizde. Sanki öykülerin tümü de zamana açılıyor. O kapıdan bir anda çıkıp kendini uçsuz bucaksız bir ufkun karşısında buluyor insan. Öyküde böylesine bir derinliği ve bakışımı yakalamanın yöntemi olmalı; öyle değil mi?” diye soruyor, Nezihe Meriç’e…ÇOCUK YAZININezihe Meriç’in, bir de çocuk yazınına verdiği önemden söz etmek istiyorum. Özlem Melek Kaya’nın, yaptığı söyleşide; “Ben çocuk seven biriyim,” diye başlıyor, Nezihe Meriç.“Bu sıradan sevginin dışında çok fazla sevgi! Çocuklarla konuşmayı, onlarla oynamayı her zaman çok sevdim. Onları yakından izleyip –bu kendiliğinden oluyor, çok ilgimi çekiyor onların yaşama katılışlarını izlemek-çok eğlenerek, çok-çocuk dünyası çok eğlencelidir, sevenler bilir-gülerek yazıyorum,” diyor.Ben de… Çocuk kitaplarını okurken, yazarken çok eğleniyorum, Nezim’ciğim…Yetişkinlerin de çocuk edebiyatına zaman ayırmaları, yüreklerini ferahlatır, eğlendirir inancındayım. Özellikle son yıllarda yaşanan şu zor zamanlarda… Çocuk edebiyatında öylesine nitelikli kitaplar var ki! Denemeye değer.Bu kitap, sadece Nezihe Meriç’in yapıtlarını değil, onun iç dünyasını, yazma serüvenini, aydın olarak dik duruşunu, olağanüstü bir insanı da tanıma olanağı sağlıyor.Kimse Hikâyeyle Aramda Geçenleri Anlamıyordu / Seval Şahin / Yapı Kredi Yay. / 304 s. / Ağustos 2020. Leyla Ruhan Okyay

Gurbetçilerçok ağır vergi ve hapis cezalarıyla karşıkarşıya

Gurbetçiler çok ağır vergi ve hapis cezalarıyla karşı karşıya figure > Yurt dışında yaşayan Türkler'in banka ve diğer finansal bilgilerinin yaşadıkları ülkeyle paylaşılmasında artık son üç gün. Kişinin adı, adresi ve diğer bilgileriyle birlikte, her türlü mevduat ve yatırım hesapları yaşadığı ülkeye gönderilecek. Hesapların yıl sonu bakiyesi ile bildirimden bir önceki takvim yılının, o yıl içerisinde o hesaplara yatan faiz/gelir ödemeleri raporlanacak. /Archive/2020/12/29/121907829-dolar3.jpgTEK UMUT ERTELEMETürkiye, 2019 bilgilerini 31 Aralık günü 54 ülkeyle paylaşıyor. Bunlar arasında Türkler’in yaşadığı Avustralya, Danimarka, Finlandiya, İngiltere, İsveç, Norveç var. Türkler’in çok yoğun olduğu ve yaklaşık 6 milyon gurbetçinin yaşadığı Almanya, Fransa, Belçika, İsviçre, Hollanda, Avusturya’ya ise bilgiler 2021’de gidecek. Tek umut, erteleme. Aksi halde gurbetçiler çok ağır vergi ve hapis cezalarıyla karşı karşıya.Sözcü'den Ali Gülen'in haberi şöyle: Yurt dışında yaşayan Türkler'in banka ve diğer finansal bilgilerinin yaşadıkları ülkeyle paylaşılmasında artık son üç gün. 31 Aralık 2020 tarihi itibarıyla 2019'a ait hesap bilgileri paylaşılacak. 54 ülkede yaşayan Türkler'in hesapları gönderilecek.Bunların arasında Danimarka, Finlandiya, İngiltere, İsveç, İtalya, Avustralya, Norveç, Lüksemburg gibi Avrupa ülkeleri var.Türkler'in çok yoğun olduğu Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya, Fransa, İsviçre 2019 yılı hesap bildirimine dahil değil. 2019 yılı hesap bildiriminin yıl sonuna sarkmasının nedeni pandemi. Normalde şartlar altında bildirimlerin en geç eylül ayı sonuna kadar yapılması gerekiyordu.GURBETÇİ HESABA KATILMADAN İMZALANDI Türkiye‘nin, gurbetçiyi hesaba katmadan imza ettiği, ‘finansal bilgilerin otomatik paylaşımı’nda asıl sorun, 2020 bilgilerinin verilmesinde.  2020 bilgileri, 2021 yıl eylül sonuna dek bildirilecek. 6.5 milyona yakın gurbetçinin, Türkiye'deki her türlü banka hesabı, başka finansal geliri, ortaklık geliri, kira geliri, emeklilik geliri veya başka gelirlerinden oluşan hesabı yaşadığı ülke maliyesine bildirilecek.Onlar da takibata başlayacak, gurbetçilere ağır vergi cezaları ve vergi kaçırma cezaları yağacak. SÖZCÜ'nün “Yurt dışındaki Türkler'i koruyun. Yasadaki erteleme hakkını kullanın” yayınları üzerine Almanya, Fransa, İsviçre, Avusturya, Hollanda gibi Türkler'in yoğunlukta olduğu ülkeler için bir yıl erteleme çalışmaları yapılıyor. Aksi takdirde bu ülkelere bilgiler, önümüzdeki sene verilmek zorunda.,HANGİ BİLGİLER PAYLAŞILACAK?Kişinin adı, adresi ve diğer bilgileriyle birlikte, her türlü mevduat ve yatırım hesapları yaşadığı ülkeye gönderilecek. Hesapların yıl sonu bakiyesi ile bildirimden bir önceki takvim yılının, o yıl içerisinde o hesaplara yatan faiz/gelir ödemeleri raporlanacak.Hesap hareketleri raporlanmayacak. Hesaptaki paranın kaynağı otomatikman bildirilmeyecek. Ancak bunu yaşadığınız ülke maliyesi büyük ihtimalle soracak. Raporlama döneminde kapatılan hesabın bakiyesi de bildirilecek. Ortak hesapların, ortaklığa düşen bölümü değil tamamı bildirilecek.Genel kural olarak, Türkiye'de kurulmuş bir şirketin, üretim ya da mal alım-satımı gibi aktif bir ticari faaliyetle uğraşması halinde, ortağı yurt dışında yerleşik de olsa, kurum hesabı otomatik bilgi değişimi kapsamına girmiyor.Diğer taraftan, hesap sahibi şirketin gelirlerinin ağırlıklı olarak aktif ticaretten ziyade faiz, kar payı gibi pasif gelirlerden oluşması durumunda bu şirketin hesap bilgileri otomatik bilgi değişimi kapsamına girecek.KİMLERİN HESABI BİLDİRİLECEK?Yurt dışında yaşayanlar, Türkiye'de yaşadığını kanıtlayamayanlar. Nerede yaşadığı konusunda çekince varsa, banka bilgilerinde yurt dışı ile ilgili belgelere rastlananlar. Paralarını yurt dışına havale ettirenler. Türkiye'de üç aydan eski ikametgahı olmayanlar. Türkiye'de yaşasa bile faaliyeti yurt dışında yerleşik kişilerce kontrol edilen şirketler ve yöneticiler. cumhuriyet.com.tr

Bayraktar:Şimdi partinizin başındasınız, ateşinüstündeki kazan gibi

Bayraktar: Şimdi partinizin başındasınız, ateşin üstündeki kazan gibi figure > Eski Şehircilik ve Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar, sosyal medya hesabından dikkat çeken bir paylaşım yaptı. Eski Şehircilik ve Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar, sosyal medya hesabından oldukça dikkat çekecek bir paylaşımda bulundu.AKP’den “mancınıkla atıldığını" belirten Bayraktar, isim vermeden "Siz ise; zekanız, eğitiminiz ve Babanız sayesinde Bizlere horozluk yaptınız" diye yazdı.Bayraktar, mesajının devamında "Şimdi ise “Parti” nizin başındasınız. Tıpkı ateşin üstündeki kazan gibi. Hadi bakalım, Hadi!”  ifadelerini kullandı.İşte Bayraktar'In paylaşımı:/Archive/2020/12/29/120817539-erdoganbayraktar.jpg cumhuriyet.com.tr

MillîMücadele ve Atatürk hakkında yazılan kitaplar

Millî Mücadele ve Atatürk hakkında yazılan kitaplar figure > Atatürk’ün önderliğinde başlatılan Millî Mücadele 100. yılına ve Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet 97. yıl dönümüne ulaştı. Türk Millî Mücadelesi, bağımsızlık savaşı ve Atatürk hakkında tüm dünyada yüzlerce kitap ve belki de binlerce makale yayınlandı. Bu yazımızda, Atatürk hakkında yazılmış kitaplar üzerinde duracağız. Kuşkusuz Türkçe’de bu konuda yüzlerce kitap sayabiliriz. Ancak, klasik olmuş kaynak niteliğindeki eserleri ele alacağız. Atatürk bibliyografyası gün geçtikçe büyümekte ve gelişmektedir. İslam coğrafyasında, mazlum milletler dünyasında bir devrim ve onun önderi Atatürk ve Millî Mücadele üzerine kitaplar yazılmaya devam edecektir. /Archive/2020/12/29/120752523-kapakic1.jpgAtatürk, emperyalist, sömürgeci devletlere karşı verilen ilk örgütlü bağımsızlık savaşının önderiydi. Başarı ile yürütülen ve zafere ulaşan bu bağımsızlık savaşı tüm mazlum milletlere örnek olmuştur. Bu bağımsızlık savaşı verilirken, İngilizlerin en çok korktuğu, Kuvayı Millîye ve bağımsızlık düşüncesinin, kendilerinin yönettiği sömürgelere sıçrayacağı, yayılacağı ve oralarda filizlenip büyüyeceği idi. Nitekim Türk bağımsızlık savaşı, bütün mazlum milletlere, Hindistan’ın bağımsızlık kazanmasına, Cezayir bağımsızlık savaşçılarına örnek oldu.Atatürk’ün önderliğinde başlatılan Millî Mücadele 100. yılına ve Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet 97. yıl dönümüne ulaştı. Türk Millî Mücadelesi, bağımsızlık savaşı ve Atatürk hakkında tüm dünyada yüzlerce kitap ve belki de binlerce makale yayınlandı. Bu yazımızda, Atatürk hakkında yazılmış kitaplar üzerinde duracağız. Kuşkusuz Türkçe’de bu konuda yüzlerce kitap sayabiliriz. Ancak, klasik olmuş kaynak niteliğindeki eserleri ele alacağız./Archive/2020/12/29/120822351-ic2.jpgNUTUKAtatürk tarafından yazılıp, CHP’nin 1927 yılındaki kurultayında bizzat kendisi tarafından okunan Nutuk, en önemli kaynaktır. Nutuk, üç cilt olup üçüncü cilt belgelere ayrılmıştır. Bugünkü Türkçe’ye uyarlanmış Nutuk, ilk kez Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu tarafından basıma hazırlanmış, 3 cilt olarak Söylev adıyla 1981 yılında birinci baskısı yapılmıştı. Tam 40 yıldır, Söylev, Cumhuriyet yayınlarınca basılıp dağıtılmaktadır.Nutuk, ayrıca Prof.Dr. Zeynep Korkmaz tarafından bugünkü dile uyarlanarak 2004 yılında Başbakanlık Araştırma Kurulu tarafından yayınlandı.(Atatürk Araştırma Merkezi, 2004)ATATÜRK’ÜN ANILARINutku okumadan önce Atatürk, Falih Rıfkı Atay’a 1926 yılında, 1919’dan önceki yaşamı ile ilgili olarak bir söyleşi vermişti. Bu söyleşide 1914 yılından başlayarak, Samsun’a hareket etmeden önceki döneme kadar, yaşamındaki önemli noktaları anlatmıştı.Bu söyleşi 1920 yılının Mart ayında Hakimiyet-i Millîye, Millîyet ve Cumhuriyet gazetelerinde dizi yazı halinde yayınlandı. Bu söyleşi daha sonra Atatürk’ün Bana Anlattıkları başlığı ile Cumhuriyet Kitapları’ndan yayınlanmıştır. Bu kitap daha sonra değişik başlıklarla başka yayınevleri tarafından da yayınlanmıştır. Mevcudu tükenen bu kitap Cumhuriyet Kitapları’ndan yeniden yayınlanacaktır./Archive/2020/12/29/120926647-ic3-1.jpgANILARMillî mücadeleye gerek asker gerekse sivil olarak katılan kimi Kuvayı Millîyeciler anılarını yayınladılar. Bunları kısaca verelim:Rauf Orbay’ın Hatıralar, Yakın Tarihimiz adlı kitabı çeşitli yayınevleri tarafından yayınlandı. Örgün Yayınları kitabı, Siyasi Hatıralar adıyla 2003’te yayınlamıştır.Millî Mücadele’de Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir, anılarını İstiklâl Harbimiz başlığı ile yayınlamıştır. (En son baskıları, İstiklâl Harbimiz, 2 Cilt, YKY, 2008)Millî Mücadele’nin başlarında Batı Cephesi Komutanı daha sonra Moskova Büyükelçisi Ali Fuat Cebesoy’un iki kitabı, Sınıf Arkadaşım Atatürk ve Millî Mücadele Hatıraları (Temel Yayınları, 2000) yayınlanmıştır.Millî Mücadele’nin ilk Genelkurmay Başkanı ve Batı Cephesi Komutanı, Lozan Başdelegesi, sonra da Atatürk’ün Başbakanı ve daha sonra Cumhurbaşkanı İsmet İnönü. Hatıralar (Bilgi Yayınevi, 1985) önemli bir kaynaktır.Yine Milî Mücadele’de Batı Cephesi Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevini yürüten Orgeneral Asım Gündüz’ün, Hatıralarım (Kervan Yayınları, 1973) kitabı yayınlanmıştır.Millî Mücadele’de Süvari Kolordu Komutanı Fahrettin Altay’ın 10 yıl Savaş (1912-1922) ve Sonrası (İnsel Yayınları, 1970) kitabı ve ayrıca, Atatürk’le birlikte Samsun’a çıkan karargâh subayı Binbaşı Hüsrev Gerede’nin Anılar kitabı (Hazırlayan: Sami Önal, Literatür, 2002) önemlidir.MİLLÎ MÜCADELE’YE KATILAN SİVİLLERİN ANILARIHalide Edip Adıvar, Millî Mücadele’yi Türk’ün Ateşle İmtihanı (Can Yayınları, 2008) kitabında anlattı. Millî Mücadele’de Erzurum Kongresi’nden itibaren daima Atatürk’ün yanında yer alan Mazhar Müfit Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber (2 Cilt, TTK, 1960) adlı kitabında Millî Mücadeleyi aşama aşama anlatmıştır./Archive/2020/12/29/120939647-ic3-2.jpgBAŞKA KAYNAKLARBirinci Meclis’ten itibaren olaylara görgü tanıklığı yapan, Devrimci Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un Anadolu İhtilâli, 1940’larda basıldı. Günümüzde Kaynak Kitapları’ndan yayınlanıyor.Millî Mücadele sonrası milletvekilliği ve Hakimiyet-i Millîye gazetesi başyazarlığı yapan Falih Rıfkı Atay’ın Çankaya eseri önemli bir kaynaktır. (Çankaya, Pozitif Yayınları, 2012)Atatürk’ün zamanında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği görevinde bulunan Yusuf Hikmet Bayur, Atatürk, Hayatı ve Eseri (TTK, 1963) adını taşıyan kitabı belgelidir.Kendisi de bir subay olan ve daha sonra yazarlık kariyerinde yürüyen Sabahattin Selek’in Anadolu İhtilâli (2 Cilt, En son yayın Kastaş Yayınları) önemlidir.Şevket Süreyya Aydemir’in 3 ciltlik Tek Adam eseri, bugünlerde 39. baskısına ulaşmıştır. Klasik ve önemli bir kaynak kitap niteliğindedir.Tarih bilimi öğretim üyesi Prof.Dr. Şerafettin Turan’ın 6 ciltlik, Türk Devrim Tarihi (Bilgi Yayınevi) belgelere dayalıdır ve 718 sayfalık Mustafa Kemal Atatürk, Kendine Özgü Bir Yaşam ve Kişilik (Bilgi Yayınevi, 2004) kitabı kaynak eser niteliğindedir.Prof. Dr. Sina Akşin’in İstanbul Hükümetleri ve Millî Mücadele (3 cilt, 1998) ve İç Savaş ve Sevr’de Ölüm (İş Bankası Yayınları, 2010) belgelere dayalı bilimsel bir kaynak kitaptır.Mahmut Goloğlu, Millet Meclisi Başkan Vekilliği’ne kadar yükseldi. Politikayı bıraktıktan sonra Millî Mücadele Tarih Dizini çerçevesinde Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi, Üçüncü Meşrutiyet, Cumhuriyet’e Doğru, Türkiye Cumhuriyeti (İş Bankası Yayınları) kitaplarını yazdı.Turgut Özakman’ın Şu Çılgın Türkler (Bilgi Yayınevi) ve Cumhuriyet Mucizesi (Bilgi Yayınevi) kitapları belgesel roman türündedir. Belgelere dayandığı için önemlidir. Erol Mütercimler, Fikrimizin Rehberi de (Alfa Yayınları, 2008) kapsamlı bir çalışmadır. Turgut Özakman’ın Vahdettin, M. Kemal ve Millî Mücadele Yalanlar, Yanlışlar, Yutturmalar (Bilgi Yayınevi, 1997) kitabı, Atatürk hakkındaki yalanlara çok önemli yanıttır.Bülent Tanör’ün Kurtuluş ve Kuruluş-On Konferans (Cumhuriyet Kitapları, 1998) kitabı Millî Mücadelenin hukuksal boyutu ve sol düşünce yönünden ciddi bir yorumudur.Son yıllarda Millî Mücadele tarihi üzerinde önemli eserler veren araştırmacı yazar Osman Selim Kocahanoğlu’nun aşağıdaki kitapları kaynak kitap niteliğindedir.Atatürk-Rauf Orbay Kavgası, Atatürk-Vahdettin Kavgası, Atatürk-Karabekir Kavgası üçlemesinden sonra Atatürk’e Kurulan Pusu, Menemen ve Kubilay, Yeni Türkiye’nin Doğuşu (Temel Yayınevi) kitaplarını belirtmeliyiz.Son yıllarda yazdığı kitaplarla Atatürk ve Millî Mücadeleye sahip çıkan, yalan ve saptırmalara belgelere dayalı yanıtlar veren Sinan Meydan’ın 1923 Kuruluş Ayarlarına Dönmek (İnkılap Kitabevi, 2017) kitabı değerlidir.Atatürk’ün Samsun’a gitmeden önce, mütareke günlerindeki çalışmaları için Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkan Samsun’dan Önce Bilinmeyen 6 Ay (Cumhuriyet Kitapları, 25. Baskı) kitabıma bakılabilir./Archive/2020/12/29/120949006-ic4.jpgBELGELER VE GÜNCELERKaynak Yayınları çok önemli bir görev üstlendi ve yıllarca süren çalışmalar sonunda 30 ciltlik Atatürk’ün Bütün Eserleri (2005)’ni yayınladı. Bu ciltler, Atatürk’ün bütün konuşma, makale ve söyleşilerini toplayan çok önemli bir kaynaktır.Zeki Sarıhan’ın dört ciltlik Kurtuluş Savaşı Günlüğü, TTK tarafından yayınladı. 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkesi ile başlayan günlük, 20 Kasım 1922’ye kadar sürüyor. Gün gün olayları veren önemli bir kaynaktır.Gotthard Jaeschke’nin Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi ve Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri (TTK) kitabı önemlidir. Aynı şekilde Turgut Özakman’ın Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Kronolojisi (Bilgi Yayınevi, 1999) sayılmaktadır.Diplomat ve yazar Bilal Şimşir’in İngiliz Belgelerinde Atatürk (4 Cilt), TTK tarafından basıldı. Yine Prof. Dr. Salahi R. Sonyel’in Türk Kurtuluş Savaşı Günlerinde İngiliz İstihbarat Servisi’nin Türkiye’deki Eylemleri, Gizli Belgelerde Mustafa Kemal, Vahdettin ve Kurtuluş Savaşı,Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika adını taşıyan kitaplarının tamamı TTK yayınıdır. Bu kitaplar, İngiliz Gizli Belgeleri’nin incelenmesine dayanmaktadır. Kuşkusuz çok önemlidir.Aynı şekilde Erol Ulubelen, İngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye(1920); Taner Baytok, İngiliz Kaynaklarında Türk Kurtuluş Savaşı(1970) çalışmaları da vardır.BİYOGRAFİLERSon yıllarda yayınlanan İlber Ortaylı, Mustafa Kemal Atatürk (Kronik Kitap, 2018, 475 sayfa); İpek Çalışlar, Mustafa Kemal Atatürk, Mücadelesi ve Özel Hayatı (YKY, 2018, 559 sayfa); Hikmet Özdemir, Savaşta ve Barışta Kemal Atatürk (Doğan Kitap, 2019, 688 sayfa) ve Prof. Dr. Zafer Toprak, Atatürk, Kurucu Felsefenin Evrimi (İş Bankası Yayınları, 2020) biyografilerİ zikredilmelidir.YABANCILARIN YAZDIKLARIAtatürk’le ilgili olarak özellikle Fransızca, Almanca ve İngilizce’de kitaplar yayınlandı. Yabancıların yazdıkları ve Türkçe’ye kazandırılan Atatürk’le ilgili kitaplar tarih sırasına göre şöyle sıralanabilir:S. Aralov, Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Hatıraları (Cumhuriyet Kitapları, 1999); H. C. Armstrong, Bozkurt (Arba Yayınları, 1947-1996); Grace Ellison, Ankara’da Bir İngiliz Kadını (Bilgi Yayınevi, 1999); Paul Gentizon, Mustafa Kemal ve Uyanan Doğu (Çev.: Fehmi Ülkü), (Kültür Bakanlığı, 1983); Willy Sperco, Mustafa Kemal Atatürk (2001); Kurt Steinhaus, Türk Devrimi (2002); 1932-1933 yıllarında ABD’nin Büyükelçisi General Charles H. Shreill’in kitabı Gazi Mustafa Kemal (Cumhuriyet Kitapları).Lord Kinros, Atatürk: Bir Milletin Yeniden Doğuşu (Altın Kitaplar, 1994); Andrew Mango, Atatürk: Modern Türkiye’nin Kurucusu (Remzi Kitabevi, 1999); Alexandre Jevakhoff, Kemal Atatürk: Batının Yolu (İnkılap Kitabevi, 1998); Dietrich Grunau, Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet’in Doğuşu (Altın Kitaplar, 1994) ve Bernard Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu (Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1993) da önemli eserlerdir.Bu liste ne derece titiz davranılırsa davranılsın eksik olacaktır. Burada kuşkusuz, Genelkurmay Başkanlığı (ATASE), Türk İstiklâl serisi belgelere dayandığı ve savaş haritalarını verdiği için önemlidir.Bu kitap araştırması bir ön çalışma niteliğindedir ve kuşkusuz eksiktir. Atatürk bibliyografyası gün geçtikçe büyümekte ve gelişmektedir. İslam coğrafyasında, mazlum milletler dünyasında bir devrim ve onun önderi Atatürk ve Millî Mücadele üzerine kitaplar yazılmaya devam edecektir. Alev Coşkun

On iki Caesar!

On iki Caesar! figure > Gaius Suetonius Tranquillus, On İki Caesar adlı yapıtında; Iulius Caesar’dan Domitianus’un ölümüne dek (MÖ 100 - MS 96) Roma tarihine yön veren imparatorların yaşamlarını anlatırken, Roma devletinin yapısı, işleyiş biçimi, toplumun durumu, olaylar ve çeşitli konular hakkında ayrıntılı bilgi veriyor. /Archive/2020/12/29/120508103-ic-.jpgGaius Suetonius Tranquillus’in yapıtı; Iulius Caesar’dan Domitianus’un ölümüne dek (MÖ 100 - MS 96) Roma tarihine yön veren imparatorların yaşamlarını anlatırken, Roma devletinin yapısı, işleyiş biçimi, toplumun durumu, olaylar ve çeşitli konular hakkında ayrıntılı bilgi veriyor.Tarihyazımının biçimlenmesinde etkili olmuş Suetonius, biyografik yapıtına, Roma devlet yönetiminde Senatus’un etkinliğinin azaldığı bir dönemde yönetimde önemli rol oynayan Gaius Iulius Caesar’ın yaşam öyküsüyle başlıyor.Suetonius, Caesar’ın ve ardılı princepslerin (birinci yurttaşlar) yaşamlarını, dış görünüşlerini, doğumları ve ölümleri ile ilgili kehanetleri, ailelerini, biyografi yazım türünün geleneğine uyarak belli bir düzen içinde anlatıyor.Suetonius’un, kamu görevlerinden ötürü doğrudan bilgilerine dayandırdığı biyografik yapıtı, Roma’daki yönetim değişikliğinin nasıl başladığı ve halkın sosyal yaşamının bundan nasıl etkilendiğini de ortaya koyuyor.On İki Caesar'ın Yaşamı / Gaius Suetonius Tranquillus / Çevirenler: Gül Özaktürk, Ü. Fafo Telatar / Doğu Batı Yayınları / 494 s. Cumhuriyet Kitap Eki

Çeviri sanatı, Pablo Neruda, EvrenselŞarkı

Çeviri sanatı, Pablo Neruda, Evrensel Şarkı figure > İkinci Yeni zamanında bazı önemli şairlerin adları istifleme sıralanmıştı ama bunların hiçbiri dilimize çevrilmemişti. Malumatfuruşluk edilmişti. İçerik ve biçim olarak devrimci niteliğe sahip iki ozan Ezra Pound ² ve Pablo Neruda’nın başyapıtları ancak bu yıl (2020) yayınlandı. İkinci Yeni şairleri Pound’un adını hemen her yazıda anmışlar ama Neruda neredeyse hiç anılmamıştı. /Archive/2020/12/29/115900821-ic2.jpgÇAĞDAŞ ŞİİRİN MİMARLARIBizim kuşak 1950’li yıllarda şiire başladığımız zaman önümüzde 1900 ve 1910 doğumlu şairlerin antolojisi vardı, yerli ürün olarak. Şiirimiz dünya şiirine kapalı idi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayınladığı Tercüme dergisi dünyaya açılan küçük bir pencere idi. Türkçe poetika kitabı yoktu. Yabancı dilde kitaplara erişim yolları kapalı idi. Rimbaud bilinirdi ama sadece Sarhoş Gemi gibi klasik formda şiiriyle.İkinci Yeni zamanında bazı önemli şairlerin adları istifleme sıralanmıştı ama bunların hiçbiri dilimize çevrilmemişti. Malumatfuruşluk edilmişti. İçerik ve biçim olarak devrimci niteliğe sahip iki ozan Ezra Pound ² ve Pablo Neruda’nın başyapıtları ancak bu yıl (2020) yayınlandı. İkinci Yeni şairleri Pound’un adını hemen her yazıda anmışlar ama Neruda neredeyse hiç anılmamıştı.İKİ DAHİ ŞAİR: LAUTRéAMNONT İLE RIMBAUDÇağdaş şiirin üç mimarını (Aloysius Bertrand, Comte de Lautréamnont ve Arthur Rimbaud) 1980-1990 yıllarında ben çevirdim, kitap olarak yayınladım.“Nasıl çağdaş şair olunur?” sorusunun cevabı olarak, Konstantinos Kavafis, Yorgo Seferis, Yannis Ritsos, (Üçü de Herkül Millas ve İoanna Kuçuradi ile) René Char, Nicolas Guillen, Alain Bosquet gibi şairleri dilimize çevirip kitaplarını yayınladım.Başta Cevat Çapan, Sait Maden, Yüksel Pazarkaya olmak üzere başka arkadaşlar da Alman, İngiliz, Amerikalı, İtalyan, İspanyol şairleri çevirdiler: T. S. Eliot, e. e. Cummings, Rilke gibi…Poetika alanı nerdeyse çöl gibiydi. Akademisyenlerin yapması gereken işi yaptım: 1985-2000 yılları arasında Şiir ve Gerçeklik, Tabula Rasa, Yazınsal Söylem Üzerine ve Şiirde Devrim adlı dört temel kitap yayımladım.Başkaları da elinden geleni yaptı. Şimdi, genç ya da yaşlı, bütün şairlerin önünde yüklü bir antoloji var.İkinci Yeni zamanında “anlamsız şiiri” savunan şairler vardı. Çünkü yeterli ölçüde yabancı dil bilmedikleri için e.e. Cummings’in, Ezra Pound’un, Dylan Thomas’ın, Mallarmé ve Antonin Artaud’nun anlamsız şiir yazdıklarını sanıyorlardı. O dönemde İlhan Berk’in yazı ve sözleri, konuşmaları çok zararlı oldu.Bütün şiir tarihinde dünyaya iki dahi şair geldi: Comte de Lautréamont ile Arthur Rimbaud. İkisinin dışında bütün şairler hamal gibi çalıştılar./Archive/2020/12/29/115928852-kapakic3.jpg‘ŞİİR ÇEVİRİSİ ÇOK DAHA ÖNEMLİ’Şairlerin rakibi kendi yaşdaşları değildir; Homeros’tan bu yana bütün zirve şairleridir. Gerisi hikayedir!Çeviri çok önemlidir, ama şiir çevirisi çok daha önemli. Pablo Neruda’ını kitabını ben yayınlasaydım kitabın kapağını şöyle yaptırırdım: “Pablo Neruda / Adnan Özer, “Evrensel Şarkı”.Çevirinin önemini iki sosyolojik kavramla açıklamak istiyorum:Endogami (içten evlenme): Bireyin üyesi olduğu klanın içinden biriyle evlemesidir.Tarım toplumlarında toprağın bölünmemesi için yapılır. Sonunda soyun kalitesi bozulur. Sadece kendi dilinin şiirini okumak endogamiye benzer. Şiir yozlaşır. Ayrıca her kuşak kendi şiirini okursa iş ensente benzer.Egzogami (dıştan evlenme): Bireyin üyesi olduğu klanın dışından biriyle evlenmesidir. Bu evlenme biçimiyle farklı toplumlar etkileşim içine girerler. Çeviri yoluyla başka şiirlerle ilişki şairi zenginleştirir. Güzelleştirir.İKİ ELEŞTİRİŞair Adnan Özer, Evrensel Şarkı’yı çevirerek müthiş bir iş yaptı. Keşke elli yıl önce dilimize çevrilmiş olsaydı İkinci Yeni’den sonraki şiirimiz zenginleşebilirdi. Daha önce yapılan çeviriler ciddi ölçüde bir işe yaradı mı? Yaramadı ama genç şairlerin önünde ve elinde Türk Şiir Antolojisi’nin yanında çok zengin bir çeviri şiir derlemeleri var. Birkaç genç şair bunları değerlendirse yeter. Zaten bir kuşaktan ancak birkaç iyi şair çıkar.Şair Adnan Özer çok önemli ve çok değerli bir iş yaptı. Şiirlerden örnekler verip “Bakın çevirmen ne güzel çevirmiş” demek, bence gereksiz. Söylenmesi gereken şu: Adnan Özer’in Türkçeye dönüştürdüğü Neruda metinleri şiir mi? Şiir hem de çok iyi şiir. Bu bakımdan Adnan Özer’i kutlarım.Ancak iki eleştirim var, hem Adnan Özer’e, hem editöre: Böyle bir çalışmaya (yapıt/eser) esaslı bir önsöz gerekmez mi? Gerekir!İkincisi: Başta Konkitatorlar (Güney Amerika’yı sömürgeleştiren fatihler) ve Kurtarıcılar bölümleri için mutlaka bir özel isimler dizini gerekirdi. Örneğin “Kurtarıcılar” dan Bartalemeo de las Casas’ın (1484-1566) Güney Amerika’da “Kurtuluş Teolojisi”ni başlatan rahip ve yerli halkları savunan fikirleriyle uluslararası hukukun ve insan haklarının ilk savunucusu olduğunu öğrenmek iyi olmaz mıydı?¹ Pablo Neruda / Evrensel Şarkı / Çev: Adnan Özer / Can Yayınları² Ezra Pound / Kantolar / Çev: Efe Murad / YKY Özdemir İnce

Çalıştığıinşaatta fecişekilde can verdi

Çalıştığı inşaatta feci şekilde can verdi figure > Şanlıurfa'nın Harran ilçesinde çalıştığı inşaatta elektrik akımına kapılan Kasım Demir (40), hayatını kaybetti. /Archive/2020/12/29/120518306-harranda-insaatta-elektrik-akimina-kapilan-isci-oldu_1.jpgOlay, Harran'ın Kaymaklı Mahallesinde meydana geldi. Kalıp ustası Kasım Demir, inşaatta çalışırken, yakınındaki elektrik kablosuna temas edince akıma kapıldı. Diğer işçilerin ihbarı üzerine inşaata sağlık ekibi sevk edildi. Sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde Kasım Demir’in öldüğü belirlendi.Yapılan incelemesinin ardından Kasım Demir’in cenazesi otopsi için Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. DHA

Türk bilim insanları, 4 yeni parazit türükeşfetti

Türk bilim insanları, 4 yeni parazit türü keşfetti figure > Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde 5 öğretim üyesinin 3 yıl süren araştırmaları sonucunda dünyada ilk kez dört yeni parazit türü keşfedildi. Sazangiller familyasından olan 'sıraz' balığında görülen parazit türü keşfi bilimsel bir dergide yayımlanarak bilim dünyasına duyuruldu. /Archive%5C2020%5C12%5C29%5C120617556-turk-bilim-insanlari-4-yeni-parazit-turu-kesfetti_2.jpgSamsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Veteriner Fakültesi ile Fen- Edebiyat Fakültesi’nde görevli 5 öğretim üyesi 3 yıl önce iç sularda araştırma çalışması başlattı. Çalışmanın yürütücülüğünü Doç. Dr. Gökmen Zafer Pekmezci, araştırmacılığını ise Doç. Dr. Banu Yardımcı ve Doç. Dr. Cenk Soner Bölükbaş ile Prof. Dr. Savaş Yılmaz ve Prof. Dr. Nazmi Polat yaptı.Öğretim üyelerinin kentteki 26 akarsu, göl ve gölette yaptıkları araştırmalar sonucunda sazangiller familyasından sıraz balığında görülen 4 yeni parazit türü keşfedildi. Parazit türlerine 'Myxobolus Samsunensis', 'Myxobolus Karaeri', 'Myxobolus Cakmaki' ve 'Myxobolus Ekingeni' isimleri verildi. Keşif ile ilgili hazırlanan bilimsel makale 21 Aralık'ta 'Diseases of Aquatic Organism' isimli dergide yayınlanarak bilim dünyasına duyuruldu.'KİMSENİN BİLMEDİĞİ DÖRT YENİ CANLI'/Archive%5C2020%5C12%5C29%5C120618477-turk-bilim-insanlari-4-yeni-parazit-turu-kesfetti_3.jpgOMÜ Fen- Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nazmi Polat, buldukları 4 yeni türün adlandırılarak dünya literatürüne geçirilmiş olduğunu söyleyerek "Dünyada yaşayan canlı türlerinin sayısı her geçen gün yeni keşiflerle artıyor. Biz bu zincirde Türk bilim insanlarının katkısının artırılmasını çok önemsiyoruz. Çünkü biyolojik çeşitliliğimizin ürünlerinin Türk bilim insanları tarafından isimlendirilerek dünyaya tanıtılmasının hem bilim dünyası açısından hem Türk bilim insanları açısından hem de üniversitemiz açısından çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Özellikle Samsun'un iç sularında yaygın olan sazan balıklarının içerisinde parazit olarak yaşayan ve daha önce hiç kimsenin bulmadığı, bilmediği, isim vermediği 4 yeni canlının varlığını bilim dünyasına ilan etmiş oluyoruz. Bir bilim insanının haz duyabileceği zirveyi biz arkadaşlarımızla birlikte yaşıyoruz. Canlıların keşfedilmesi, yeni türlerin ortaya çıkarılması böyle sıradan yapılan işler değil. Çok uzun zaman, emek ve disiplinler arası bir çalışmanın ürünü" dedi.'SAMSUN'UN VE 3 BİLİM İNSANININ İSMİ VERİLDİ'/Archive%5C2020%5C12%5C29%5C120618634-turk-bilim-insanlari-4-yeni-parazit-turu-kesfetti_4.jpgOMÜ Veteriner Fakültesi Su Ürünleri Hastalıkları Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Gökmen Zafer Pekmezci, dünyada ilk kez 4 yeni parazit türü keşfettikleri söyleyerek, "Keşfettiğimiz bu yeni parazit türleri çok önemli bir bilimsel dergide de yayınlandı. Bilim dünyası ile paylaşıldı. Yaşadığımız Samsun'un adını onurlandırmak istedik ve kentimizin ismini verdik. Bir türün adını bunun için 'Myxobolus Samsunensis' olarak belirledik. Diğer 3 türe ise isim olarak ekibimizdeki öğretim üyelerimizin hocalarının ismini vererek bir ahde vefa örneği göstermek istedik. Emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Zafer Karaer, öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Çakmak ve emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Gürken Ekingen hocalarımızın isimlerini onurlandırmak için bulduğumuz diğer 3 türe de 'Myxobolus Karaeri', 'Myxobolus Cakmaki' ve 'Myxobolus Ekingeni' isimlerini verdik. Biz böyle bir keşif yapmaktan çok mutluluk duyuyoruz" diye konuştu. DHA




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter