News - Haberler
'Sarıkod'lu uyarıvermişlerdi: Meteoroloji'den yeni açıklama
'Sarı kod'lu uyarı vermişlerdi: Meteoroloji'den yeni açıklama figure > Meteoroloji Genel Müdürlüğü, bugünden itibaren hava sıcaklıklarının hissedilir derecede artacağını ve batı kesimleri dışında yağış beklenmediğini açıkladı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü Analiz ve Tahmin Merkezi, mevsim normalleri civarı ve yer yer altında seyreden hava sıcaklıklarının bugünden itibaren artamaya başlayacağını ve hafta sonu kuzey ve iç kesimlerde mevsim normallerinin 7 ila 10, diğer bölgelerde 3 ila 6 derece üzerine çıkması beklendiğini duyurdu. Meteoroloji, mevsim normallerinin üzerindeki sıcaklıkların önümüzdeki hafta boyunca devam edeceğini, batı kesimleri dışında ülkemizde önemli bir yağış görülmeyeceğinin tahmin edildiğini açıkladı. Meteoroloji, hafta sonu bazı illerimizde beklenen en yüksek hava sıcaklıklarının Ankara’da 13, İstanbul ve İzmir’de 17, Antalya ve Adana’da 19, Samsun’da 20, Trabzon’da 19, Erzurum’da 2, Diyarbakır’da 10 derece civarında olacağını bildirdi. Meteoroloji, kuzey iç ve batı bölgelerde rüzgarın güney yönlerden orta kuvvette, kuzeybatı kesimlerde kuvvetli ve yer yer kısa süreli fırtına şeklinde esmesi beklendiğinden soba ve doğalgaz kaynaklı zehirlenmelere ve ulaşımda aksamalara karşı dikkatli ve tedbirli olunması uyarısında bulundu. (DHA)Türk Halk Müziği SanatçısıEngin Nurşani yaşamınıyitirdi
Türk Halk Müziği Sanatçısı Engin Nurşani yaşamını yitirdi figure > Bir süredir gırtlak kanseri tedavisi gören Türk Halk Müziği Sanatçısı Engin Nurşani yaşamını yitirdi. Engin Nurşani, bir süredir gırtlak kanseri nedeniyle tedavi görüyordu.Nurşani'nin ölümüyle ilgili hastaneden yapılan açıklamada, "Yaklaşık 1,5 yıl önce yakalandığı nazofarenks (gırtlak) kanseriyle mücadele eden Engin Nurşani'nin tedavisine yatan hasta servisimizde devam ediliyordu. Maalesef ki bugün saat 07.00'de hayatını kaybetti" denildi. ENGİN NURŞANİ KİMDİR?Engin Nurşani, 9 Ocak 1984'de Krefeld şehrinde doğmuştur. Gaziantep'ten Batı Almanya'ya göçmüş Türk babası ozan Aşık Ali Nurşani (doğum Ali Ayhan, 2 Şubat 1959) ve Alman annesi Angelika Ayhan'nın iki çocuğunun küçüğü olarak dünyaya geldi. Küçük yaşlarından beri babasından müzik eğitimi almış, yanında konserlerine katılmıştır. Müziği çok seven Nurşani, babası gibi halk ozanı olmak istemiş, ancak babası oğlunun daha iyi bir meslek seçmesini istemiş, bu kararına karşı çıkmıştır.2003'ün başlarında Engin, babasından habersiz, ilk albümü olacak olan Adına Bir Çizik Çektim albümünü çıkartmak üzere İstanbul'a gelmesi ile profesyonel müzik kariyerine başladı. Babası oğlunun müziğe olan sevgisini görmesi ile başarılı olacağını anlayarak destek olmaya başlamıştır. Ali Nurşani verdiği bir röportajında, karşı çıkma sebebinin 'müzik dünyasında gördüğü vefasızlığın Engin'nin de başına gelmesini istemeyişi' olduğunu söylemişti. DHANaci Ağbal: TCMB enflasyon hedeflemesini kararlıbirşekilde uygulayacak
Naci Ağbal: TCMB enflasyon hedeflemesini kararlı bir şekilde uygulayacak figure > Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda para politikasıyla ilgili yaptığı sunumunda fiyat istikrarını önceleyen politikanın kararlılıkla uygulanacağını belirtti. /Archive/2020/12/25/114839260-11.jpgTürkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, fiyat istikrarı odaklı politikaya ilişkin mesajlarına devam ediyor.Ağbal TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptığı sunumda, "Fiyat istikrarı ile istikrarlı ve hızlı büyüme arasındaki pozitif ilişki, ekonomideki öngörülebilirliğin sağlanmasıyla iş ve yatırım ortamının iyileşmesinden kaynaklanmaktadır. Fiyat istikrarı ekonomik istikrarın uzun vadeli refahın temel ölçütlerinden en önemlisini oluşturmaktadır. Merkez bankaları, toplumsal refah artışına en büyük katkıyı fiyat istikrarını sağlayarak yapar. TCMB enflasyon hedeflemesi rejimini kararlı bir şekilde uygulayacak. Para politikası kararları fiyat istikrarı önceliği korunarak alınacak. Ekonomimiz son çeyrekte, 3. çeyrekte oluşan güçlü momentumu, ivmeyi sürdürmektedir. Üretim, tüketim ve yatırımda güçlü ivme devam etmektedir." dedi. cumhuriyet.com.trCovid:İngiltere'de enfeksiyon seviyesinde keskin bir yükselişyaşanıyor
Türkçe Haberler En Son Başlıklar Covid: İngiltere'de enfeksiyon seviyesinde keskin bir yükseliş yaşanıyor figure > İngiltere'de koronavirüs salgınında enfeksiyon seviyesi artmaya devam ediyor. Ulusal İstatistik Bürosu'nun (ONS) verilerine göre, ülke çapında 85 kişiden birisi enfekte olmuş durumda. Open Üniversitesi'nden Prof. Kevin McConway, salgındaki bu seviyenin "endişe verici derecede yüksek" olduğunu söyledi. Galler'de enfeksiyon seviyesi keskin bir artışla her 60 kişiden birisi koronavirüse yakalanmış durumda. Enfeksiyon seviyesi Kuzey İrlanda'da da yükselişte. İskoçya'da ise seviye düşerek 140 kişide bir koronavirüs vakası görülüyor.PA Media'NOEL'İ UNUTALIM'İstatistik Bürosu verilerine göre İngiltere'de pozitif test seviyesindeki artış, başkent Londra ile ülkenin Güney Doğu ve Doğu bölgelerinde yaşanıyor. Bu bölgelerde koronavirüsün mutasyona uğramış yeni türün tespit edilmişti.ONS, buralarda yaşayan ve testi pozitif çıkan insanların üçte ikisinin yeni varyantı taşıdığını tahmin ediyor.Vaka oranı da Londra'da bir hafta içinde ikiye katlanmış durumda. İngiltere Halk Sağlığı Merkezi'nin son verilerine göre 100 bin kişide 602 kişi koronavirüse yakalandı.Halk Sağlığı Merkezi Direktörü Dr. Yvonne Doyle, mevcut tablo ile herkesin Noel'i unutması gerektiğini söyledi.Doyle, "Temas ettiğiniz kişileri azaltırsanız Covid-19'un yayılımını da azaltmış olursunuz. Unutmamak gerek ki her üç kişiden birisi hiçbir semptom göstermeden ve farkında olmadan virüsü başkalarına bulaştırabiliyor" diye konuştu.BİLİM İNSANLARINDAN HASTANE DOLULUK ORANLARI İÇİN UYARIŞu anda iki yeni tip koronavirüs varyantı mevcut. Bunlardan ilki İngiltere'nin Kent şehrinde tespit edilmiş olanı. Bu varyant İngiltere'nin güney ve doğu bölgelerinde de ciddi bir artışa sebep oldu. Artış hastanelerde doluluğu da beraberinde getirdi.Bilim insanları hükümeti Britanya'nın geri kalanı için de hastanelerdeki doluluk oranlarının artabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor.Yeni varyantın daha ciddi hastalıklara sebep olduğu konusunda bir kanıt olmasa da, yayılım hızı eskisine oranla çok daha fazla.ReutersYetkililer, yeni mutasyonun daha çok ölüme yol açtığı ya da aşılar ve tedavilere farklı yanıt verdiğine dair bir kanıt bulunmadığını vurguladı.500 BİNDEN FAZLA KİŞİ AŞILANDIGüney Afrika'da ortaya çıkan ve ülkedeki vakalarda artışa neden olan ikinci varyant ise Salı günü İngiltere'de iki kişide tespit edildi. İngiltere bu sebeple Güney Afrika'ya sınırlarını kapattı.Virüs bulaştırma katsayısı ya da kısa adıyla "R0" olarak bilinen sayı İngiltere'de şu anda 1.1 ile 1.3 arasında. Bu da salgının hızla büyüdüğü anlamına geliyor.Öte yandan adanın kuzeyinde de vaka sayısı düşmeye devam ediyor.İngiltere'de 2 hafta içerisinde toplamda 521 bin 594 kişiye koronavirüs aşısı yapıldı.Koronavirüs aşısı olan insan sayısı İskoçya'da 56 bin 576; Galler'de 22 bin 595 ve Kuzey İrlanda'da ise 16 bin 68 kişi. BBC Türkçe2021'de teknoloji sektöründe neler bekleniyor?
2021'de teknoloji sektöründe neler bekleniyor? figure > Önümüzdeki yıl teknoloji devleri için yetkililerin daha çok kural getirmesiyle zor geçebilir. Avrupa ve ABD'de yetkililer Facebook, Amazon, Apple ve Google'ın sahibi olduğu Alphabet şirketlerinin güçlerini rekabet ve denetim mekanizmalarıyla kısmak için devreye girmiş durumda. Diğer yandan evinizde çalışırken teknolojinin nimetlerinden yararlanmak daha kolay olacak. 2020 yılının son haftalarında Google, Facebook, Amazon ve Apple gibi şirketlerin üzerinde kara bulutlar dolanmaya başlamıştı.Bu ayın başında ABD'deki federal yetkililer ve 45 eyalet savcısı, Facebook'u rakiplerini satın almak ve rekabeti engellemek için yasa dışı eylemlerde bulunmakla suçladı.Aralık ayında ise Avrupa Komisyonu büyük teknoloji şirketlerinin nasıl düzenleneceğine dair yeni yasa tasarısını sundu.İngiltere'de ise rekabeti ve piyasaları düzenleyen kurum, bu şirketlere yaptırım uygulamayı gerektirecek mekanizmayı devreye soktu.Diğer yandan bu şirketler ABD'nin yeni başkanı Joe Biden'ın nasıl bir tavır içine gireceğini merakla bekliyor.Biden daha önce Facebook başta olmak üzere büyük teknoloji şirketlerini eleştirdiğini söylemişti.Bir yandan bu şirketlerin tekel kurmasına karşı çıkan çok sayıda kişi de var.ELEKTRİK ÇAĞIHavacılık ve uzay endüstrisi için bu yıl koronavirüs pandemisi yüzünden çok zor geçti.Diğer yandan iki sektör de araştırma ve geliştirmeye halen kendilerini adadıklarını belirtiyor.Eylül ayında Airbus hidrojenle çalışan üç yeni tasarımı tanıttı.Önümüzdeki yıl Airbus, Almanya, Fransa, İspanya ve İtalya ile beraber yeni bir insansız hava aracı geliştirecekleri bir anlaşmaya imza atacak.2021'de Rolls-Royce ise elektrikli bir hava aracı tanıtacak; şirket bu uçağın hız rekoru kıracak ilk uçan elektrikli hava aracı olmasını amaçlıyor.Rolls-RoyceRolls-Royce'un geliştirdiği elektrikli uçakPERAKENDE DEVRİMİÇok sayıda perakende şirketi için de çok zor bir yıl geride kalıyor.İnsanların online alışverişe yöneldiği bu dönemde perakende sektöründe de 2021 yılında çok sayıda değişim yaşanacak gibi görünüyor.Amazon'un kasasız mağaza sayısını önümüzdeki yıl artırması bekleniyor.ABD'de şu an için 20 mağaza devrede, 2021 yılında İngiltere'de de bu mağazalardan açılmasının planladığına yönelik haberler var.Akıllı kameralar ve yapay zeka ile insanların neler aldığı takip edildikten sonra fatura evlerine gönderiliyor.EVDEN ÇALIŞMA TEKNOLOJİSİÖnümüzdeki yılda çoğu şirketin evden çalışmaya devam edeceği düşünülüyor.Dropbox ve Twitter, bütün çalışanlarının bundan sonra evden çalışacağını açıkladı.Microsoft ve Facebook da çok sayıda çalışanının evde kalmaya devam edeceğini belirtti.Bu da teknoloji şirketleri için kazanç sağlayabilecekleri yeni bir alan demek.Özellikle güvenlik alanında çalışan şirketler için bu bir kazanç anlamına gelebilir, çünkü evden çalışılmasına izin veren şirketler için inernet bağlantısından verilerin saklanmasına kadar güvenlik önemli bir rol oynayacak.Aynı zamanda çalışanlar arasında işbirliği yapılmasını sağlayan yazılımlara da talep artıyor.Miro ve Mural gibi yazılımlara talep son dönemde arttı; Mural bu yıl bir milyondan fazla aktif kullanıcı edindi.Bu yazılımlar sayesinde iş arkadaşları ortak bir proje üzerinde beraber çalışabiliyor.MuralMural yazılımı sayesinde iş arkadaşları bir beyaz tahta üzerinde projelerini geliştirebiliyorOTONOM ARAÇLARWaymo adlı şirketin ABD'nin Phoenix şehrinde sürücüsüz hareket eden 300 kadar arabası var.Alphabet şirketinin verdiği destek ile otonom araba sektöründe hızla büyüyen Waymo, hizmetini Phoenix ve ötesine de genişletmeyi planlıyor.Ekim ayında açılan Waymo One adlı servis dünyada bir ilk durumunda.Waymo'nun rakibi olan ve General Motors'a bağlı olan Cruise da sürücüsüz araçlarını San Francisco'da deniyor.Ekim ayında deneme iznini alan Cruise da Waymo gibi halka açık bir hizmet vermeyi amaçlıyor; ancak bunun ne zaman olacağı henüz bilinmiyor.Lyft de denemelerini San Francisco'da yapıyor.Diğer yandan Uber ise sürücüsüz araç geliştirme planlarından vazgeçti.Şirket sürücüsüz araç birimini Amazon tarafından desteklenen Aurora Technologies'e sattı.Bu şirket de yönünü daha çok taksi ve yemek teslimatı hizmetlerine çevirmiş vaziyette.Çin'de AutoX adlı şirket ise Shenzhen'de sürücüsüz ya da uzaktan kontrol edilen 25 arabayı denemeye aldı. BBC TürkçeResmi Gazete'de yayımlanan yönetmelikle vale hizmetlerine düzenleme getirildi
Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmelikle vale hizmetlerine düzenleme getirildi figure > İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un ortak imzasıyla 'İşletmeler ve İşyerlerinin Araç Park Hizmetlerinin (Vale) Yürütülmesine İlişkin Yönetmelik' Resmi Gazete'de yayımlandı. Düzenleme, 1 Temmuz 2021 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek. Yayımlanan yönetmeliğe göre, vale hizmeti vermek isteyen işyerleri, vale hizmetini ruhsatına tali faaliyet olarak işletecek. Ruhsatına vale hizmetini işletmeyen işyerleri, vale hizmeti sunamayacak. Sunulan vale hizmetiyse en fazla 3 kilometre yarıçapı içerisinde karşılanacak. Hizmet bedeli, işletmecinin esnaf veya tacir sıfatına bağlı olarak mevzuatı çerçevesinde ilgili oda tarafından belirlenen fiyat tarifesini geçemeyecek.MÜŞTERİLER, VALE HİZMETİ ALMAYA ZORLANMAYACAKVale hizmeti sunan işyerleri, bu hizmeti veren işletmeye kendi mülkiyeti içinde veya kiralayacağı otopark alanında yer göstermek zorunda olacak. Müşteri vale hizmeti almaya zorlanamayacak. Vale noktalarında; vale hizmeti almanın zorunlu olmadığını belirten levha bulundurmak zorunlu olacak. Kendi parseli içerisinde otoparkı olan işletmeler, ücretsiz otopark alanlarına sürücüyü yönlendirmek için yönlendirme işaretleri kullanacak. Vale hizmeti kapsamında kullanılan otopark alanlarında, güvenlik kamerası zorunlu olacak. Ücretsiz otopark alanları içerisinde, karayollarında ve halkın kullanımına açık alanlarda vale hizmeti için özel alan ayrılamayacak.ARAÇ HASARLARINI VE CEZALARI KARŞILAYACAKResmi Gazete'de yayımlanan yönetmeliğe göre, vale hizmeti veren işletme ile iş yeri arasında sözleşme yapılması zorunlu olacak. Vale işletmelerinin; 'Vale/Garaj Sigorta Poliçesi' ve 'Üçüncü Şahıs Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi' yaptırması zorunlu olacak. Vale hizmeti veren işletme ve işyerleri, araç teslimini fiş ile yapacak. Hizmet süresi içinde ortaya çıkan araç hasarlarını, trafik cezalarını ve araç çekme bedellerini karşılayacak.VALE GÖREVLİSİ İÇİN İSTENİLEN VASIFLARVale görevlisi, mesleki yeterlilik belgesine ve kullanılacak araç cinsine uygun sınıf sürücü belgesine sahip olacak. Devletin güvenliğine ve anayasal düzene karşı işlenen suçlar, hırsızlık, uyuşturucu ve cinsel saldırı suçlarından mahkûm olanlar ile bu suçlardan hakkında kovuşturma bulunanlar, vale görevlisi olamayacak. Yine son 5 yıl içerisinde; bilinçli-taksirli olarak ölümlü trafik kazasına karışan, uyuşturucu veya uyarıcı madde alarak ya da alkollü şekilde araç kullanan ve hız kurallarını ihlal ettiği için sürücü belgesi birden fazla geri alınan veya daimî olarak iptal edilen kişiler, vale görevlisi olamayacak.BELİRLİ ARALIKLARLA DENETİME TABİ TUTULACAK1 Temmuz'da yürürlüğe girecek yönetmeliğe göre, valilik veya kaymakamlıklarca yetkili idare, emniyet, jandarma, şoförler odası ve vale hizmeti alanında faaliyet gösteren STK temsilcilerinden oluşturulan bir komisyon marifetiyle vale işletmeleri belirli aralıklarla denetlenecek. Yönetmeliğe aykırı hareket eden vale işletmelerine Karayolları Trafik Kanununun ilgili hükümleri, Kabahatler Kanununun 22 ve 32'inci maddeleri, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin ek 3'üncü maddesi ve Belediye Zabıta Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde işlem tesis edilecek. DHASMA hastalarının ilaçlarıdevletin geriödeme kapsamında değil
SMA hastalarının ilaçları devletin geri ödeme kapsamında değil figure > TBMM’de görüşülen teklif yasalaşırsa internet üzerinden yapılacak yardım kampanyalarına kısıtlama gelecek. Bu da en çok SMA hastası çocukları etkileyecek. CHP’li Bulut, “Devlet, ilacı geri ödeme kapsamına almalı” dedi. CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, TBMM Genel Kurulu’nda ele alınmaya başlanan düzenlemeyle genetik bir kas hastalığı olan SMA tedavisi için internet üzerinden başlatılan yardım kampanyalarının engelleneceğine işaret ederek “SMA hastası bebeklerin ailelerinin çığlıkları Türkiye’nin ayıbıdır. Devlet bu ayıba bir son vermeli ve SMA hastalığında kullanılan ilacı geri ödeme kapsamına almalıdır” dedi. TBMM Genel Kurulu’nda ele alınmaya başlanan Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Yasa teklifinde pek çok madde kamuoyunda tartışılırken; SMA hastalarına yardım kampanyasını yasaklanmasına neden olabilecek bir düzenleme de yer aldı. Yeni yasa teklifi ile internet üzerinden yapılacak olan kampanyalara da kısıtlama geleceğini belirten Bulut, SMA hastalarının ailelerinin son dönemde en çok başvurduğu ve çocuklarının hayatlarını adeta bağladıkları kampanyaları yakın bir tarihte yapmalarının daha da zor olacağını belirtti. Bulut, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya yönelttiği soru önergesinde de SMA hastalarının ihtiyaç duyduğu ilaçların geri ödeme kapsamına alınması konusunda herhangi bir çalışma yapılıp yapılmadığını sordu. cumhuriyet.com.trEski AİHM YargıcıRıza Türmen, AİHM’nin Demirtaşkararınıdeğerlendirdi
Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen, AİHM’nin Demirtaş kararını değerlendirdi figure > Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi'nin Selahattin Demirtaş kararı üzerine Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı'nın açıklamaları tartışılıyor. Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen ile bundan sonra sürecin nasıl işleyeceğini, Batasuna ve Demirtaş davası arasındaki farkları konuştuk. - AİHM’nin “Selahattin Demirtaş tahliye edilmeli” kararı sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tahliye istemeleri ikiyüzlülük. AİHM bizim iç mahkemelerimiz yerine karar veremez” dedi. AİHM’de yıllarca görev yaptınız, AİHM kararları bizim için ne kadar bağlayıcı?"Bizim iç mahkemelerimiz yerine karar veremez" deniyor ama AİHM böyle bir şey yapmıyor zaten. Selahattin Demirtaş’ın tahliye edilmesine karar verecek olan tabii ki Türk mahkemesi. AİHM şunu yapıyor: Ortada Türkiye’nin taraf olduğu bir sözleşme var. Bu sözleşmenin ihlal edilip edilmediğine bakıyor ve “İhlal edilmiştir” diyor. O zaman Türkiye’nin yükümlülüğü, bu ihlali ortadan kaldıracak tedbirler almak. AİHM, kararında, bunun nasıl yapılacağını da söylüyor...ANAYASADA VAR- Selahattin Demirtaş’ı serbest bırakarak...Evet. Yapılması gereken budur diyor. Türkiye’nin bu sözleşmeye taraf olduğu için bir yükümlülüğü var. Bir taahhüt altına girmiş. Bununla da yetinmemiş, anayasasının 90’ıncı maddesine bir paragraf eklemiş. Burada da demiş ki, “AİHM kararlarıyla Türkiye’deki yasalar çelişirse AİHM kararlarına öncelik verilir...” Yani AİHM Türk hukukunun bir parçası. Yabancı bir mahkeme değil... Sözleşmenin 46. maddesi çok açık: “Taraflar, bu sözleşme gereğince AİHM kararlarına uymakla ve bu kararları uygulamakla yükümlüdür.” Şimdi başka bir şey var.- Dün İçişleri Bakanı Soylu “AİHM’nin aldığı kararın hiçbir anlamı yoktur” dedi...Bu söz, Türkiye’nin sözleşmeye attığı imzanın hiçbir anlamı yoktur gibi bir kapıya çıkar. Attığı imzaya değer vermeyen, kendi imzanızı küçülten bir söylem bu.- Biz “AİHM kararına uymayacağız” deme hakkı var mı?Hayır, yok... Çünkü sözleşmenin hükmü çok açıktır.- Derse ne olur?AİHM’nin emrinde kararları uygulatacak bir polis gücü yok. Onun yerine Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi var. AİHM, kararlarında ihlali tespit eder ve orada bırakır. Kararın nasıl uygulanacağı Bakanlar Komitesi’ne aittir. Bazı çok önemli kararlarda AİHM kararı uygulamada ne yapılacağını da söyler ki bu kararda bunu yapmış, ‘serbest bırakılmalı' demiş. Bunu söylemesi önemli, çünkü Bakanlar Komitesi siyasi bir organ. Oradaki siyasi tartışmaları keser.- Ne yapar?Kararı kabul eder, arkasından gerekirse AİHM’ye üçte iki çoğunlukla yeniden gönderir. Bakanlar Komitesi yılda dört kez toplanıyor. Bu dört kez de dosyayı açık tutar, her seferinde büyükelçiye ‘Ne yaptınız’ diye sorar. Türkiye bu kararı nasıl uygulayacağını gösteren bir plan vermek zorundadır. Yapılacak bir tek şey derhal serbest bırakılması...- İktidarın açıklamalarını nasıl okuyorsunuz?Hukuk devletiyle ilgili bir sorun var olarak okuyorum. Eğer hukuku rafa kaldırdıysanız mahkeme kararlarını da uygulamazsınız.REFORMU HATIRLATMASI- Cumhurbaşkanı “Kendimizi başka yerlerde değil, Avrupa’da görüyor, geleceğimizi Avrupa ile birlikte kurmayı düşünüyoruz” demişti. AİHM kararlarının uygulanması Avrupa ile ilişkilerde ne kadar önemli bir yer tutar?Avrupa bir değerler bütünüdür. Bu değerler bütününün içinde hukuk devleti de var. AİHM , Avrupa’da çok önemli bir organ. Avrupa Birliği tarafından da çok saygıdeğer. AİHM kararını uygulamayan bir Türkiye’de hukuk reformundan söz ediliyor. Hiç inandırıcı olmuyor.- Erdoğan'ın şu sözleri önemli: “Demirtaş ile ilgili hüküm, aynı mahkemenin mesela İspanya’daki Batasuna Partisi kararındaki gerekçelerle açıkça çelişmektedir. Mahkeme, Batasuna davası kararında, bırakınız şiddet eylemlerini açıkça kınamamanın dahi cezaya konu suç sayılabileceğine hükmetmiştir. Terör örgütünün şiddet eylemini kınamamayı teröre destek olarak kabul eden bir mahkemenin, 6-8 Ekim 2014’te 39 vatandaşımızın hunharca katledilmesiyle sonuçlanan bir eylemin baş sorumlusunun tahliyesini istemiş olması, ikiyüzlülüktür.”Batasuna’yla bu davayı karıştırmamak lazım. Batasuna, bir parti kapatma davası. Buradaysa bir siyasetçinin tutuklanması söz konusu. Tamamen farklı konular. Batasuna davasında bir dizi olaya bakarak partinin kapatılmasına karar veriliyor. Çünkü o bir dizi olay gösteriyor ki, Batasuna şiddeti teşvik eden, şiddet kullanan bir partidir ve demokrasiyle bağdaşmamaktadır. Burada Türkiye’nin ikinci büyük muhalefet partisinin genel başkanından söz ediyoruz. O nedenle Meclis’te daha fazla korunmaya ihtiyacı var deniyor kararda. İpek ÖzbeyGençlik ve Spor Bakanlığısınavıtartışma yarattı, personel itiraza hazırlanıyor
Gençlik ve Spor Bakanlığı sınavı tartışma yarattı, personel itiraza hazırlanıyor figure > Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın görevde yükselme ve unvan değişikliği yazılı ve sözlü sınavlarını kazanan kişilere ait tüm listeyi ayrıntılı olarak yayımlamaması tartışma yarattı. Yazılıda yüksek puan aldığı halde mülakatta elenen personel itiraza hazırlanıyor. Bakanlığın 25 Temmuz’da yaptığı görevde yükselme ve unvan değişikliği yazılı sınavında başarılı olanlar için sözlü sınav yapıldı. Sınav sonuçları 21 Aralık’ta açıklandı. Türkiye KamuSen’e bağlı Türk Büro-Sen, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na gönderdiği yazıda, sınav sonuçları açıklanmış olsa da mülakat sonucuna göre kazananların listesinin yayımlanmadığına dikkat çekti. Sendika, “Mülakat puanlarının hakkaniyete aykırı olarak verildiği yönünde kanaat oluşturmuştur” dedi. Sendika, sınavın objektifliği konusunda personelin şüpheye düşmemesi için yazılı ve sözlü sınav sonuçlarının ayrıntılı yer aldığı listenin yayımlanmasının şeffaflık açısından büyük önem taşıdığını vurguladı. Türk Büro-Sen’den alınan bilgiye göre mülakata toplam1341 kişi girdi. Sınavın ardından sendikaya üyelerinden çok sayıda başvuru geldi. Örneğin yazılıda 90-95 alan bazı personele, sözlüde 60 verildiği, yazılıda 60 alan bazı personelin de sözlüde 95 aldığı iddiaları dile getirildi. Bu nedenle de yazılıda yüksek puan aldığı halde sözlüde daha düşük alan bazı personelin elendiği iddialar arasında yer aldı. Mustafa ÇakırYurtdışında eğitim görmüşkişilerin cami rehberi olabilecek
Yurtdışında eğitim görmüş kişilerin cami rehberi olabilecek figure > Diyanet İşleri Başkanlığı, başka ülkelerde eğitim görmüş kişelere cami rehberi olma yolunu açtı. Diyanet atama ve yer değiştirme yönetmeliğinde dikkat çeken bir değişiklik yaptı. Cami rehberi olarak atanabilmek için, “En az ortaöğrenim düzeyinde dini öğrenim görmüş olmak. Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı’ndan yeterli puanı almış olmak veya buna denk kabul edilen belgeye sahip olmak. Sınavda başarılı olmak” şartları aranıyordu. Değişiklikle Diyanet’in belirleyeceği dillerin resmi olarak konuşulduğu ülkelerde en az ortaöğretimini tamamladığını belgelendirenler de cami rehberi olarak atanabilecek. Mustafa Çakır12 Mart’ın 4 yıllık sürecinde suçüstüler olsa da insandan yana gelişmeyeçelmeler takılıyor
12 Mart’ın 4 yıllık sürecinde suçüstüler olsa da insandan yana gelişmeye çelmeler takılıyor figure > 12 Mart’ın, işkenceler üzerinden ifadelere dayandırılarak sıkıyönetim mahkemelerinde sürdürülmekte olan davalarında, ağır darbe suçları yüklenmiş bol idam, ağır cezalar istenmiş iddianamelerin dehşet içeren senaryoları işe yaramıyor. İdamlar, operasyonlar içinde bol bol öldürülenler dışında kalan sağlar için, sonuçta tahliye, beraat geliyor. Madanoğlu davasında, İlhan Selçuk’un “işkence altında” olduğunun belgelerini dava dosyasına sunması, oyunun bozulmasında simge oluyor.. Amerika’nın daha kurulmadan hedef tahtasına aldığı, petrol şirketleri, ambargo kararlarıyla çökertmeye çalıştığı Ecevit hükümeti, kısacık iktidarına bir de Kıbrıs çıkarmasını sığdırıyor. Kıbrıs çıkarması, Amerikan darbesi ile iktidara gelmiş Yunanistan’daki darbe iktidarının sonunu getirmeye yararken, Makarios’un da gidişini getiriyor. Ecevit hükümetinin yıkılmasına yönelik ambargolar, yokluk operasyonları, yeterli görülmeyerek, yenileri gündeme giriyor. İlhan Selçuk, 12 Mart darbecilerinin, operasyonlarında kullanılmasında en çok heves edilmiş uzatmalı 4 yıl sürdürülen Madanoğlu davasında, oyunların bozulmasında öncül işlevi olan, işkence gördüğünü belirleyen kendi el yazısı ile oluşturduğu “işkence altındayım”ın kanıtlarını mahkemeye veriyor.12 Mart’ın karakteristiği sol gösterip sağ vurmada, askeri kanadın öncelik almasına dönük vazgeçilemeyen Madanoğlu davasının ite kaka 4 yıla yayılması gerçeğini atlayamayacağımıza göre, Faik Türün’ün üzerine sorumluluk almasıyla gündeme gelen 17 Ekim 1972 tarihinden başlayan Necdet Düvencioğlu, Hıfzı Kaçar, Cengiz Ballıkaya ile 4 Ekim-17 Ekim 1972 tarihleri arasında Doğan Avcıoğlu, İlhami Soysal, İlhan Selçuk tutuklamalarının özel yeri ve anlamını atlamak olanaksız. Hepsi birden 30 Aralık 1972 tarihinde serbest bırakılacaklardır. Davanın simge, darbenin sürdürülebildiği dönemlerinin bütününü kapsayan süreli uzatılmasında onlara yapılacak özel işkencelere umut bağlanmıştır. Aslında dönemin davalarına damgasını vuran, ağır işkencelere dayalı imzalatılmış ifadelerle, birbirinden ağır darbe senaryolarının yazılması 12 Mart darbesinin karakteristik yöntemidir. Sorun, ağır işkencelere dayalı yazılı itiraf metinlerine yazdırılmış hayali, gerçekdışı, abartılı senaryolarda, sonuçta dişe dokunacak anlamlı kanıtların bulunamamasıdır. Daha önce ayrıntılı yer verdiğimiz, Cumhuriyet’in 50. yılı için öngörülmüş büyük af kapsamı tartışmalarında, sağdan darbe güçleri 141-142 suçlarını atlama tuzağını kurmuş olsalar da Anayasa Mahkemesi kararı ile durum düzeltildiğinde pisi pisine hem işkence görmüş, hem de çok uzun zorlu cezaevleri koşulları içinde yaşatılmış sol siyasi partiler, gençlik, meslek örgütlenmeleri tutukluları, öğretmenlerin tümü aftan yararlanabilmişlerdir. İlhan Selçuk’un, işkence gördüğünü belirleyen kanıtları mahkemeye verebilmesi, Madanoğlu davası özelinden; çok farklı, çok anlamlı ve çok özel bir örnek olarak 12 Mart’ın tarihine ilişkin kanıtlar arasındaki özel yerini alacaktır.KANITLAR MAHKEMEDEUzatmadan 13 Şubat 1974 tarihi Cumhuriyet’in 1. sayfasında yer alan, “İlhan Selçuk, işkence gördüğünü belirleyen kanıtları mahkemeye verdi” başlıklı habere geçelim. Haber, İlhan Selçuk’un İstanbul 2 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi’nde görülmekte olan Madanoğlu davasında mahkemeye sunduğu, işkence olaylarına dair verdiği iki kanıtı açıklayan dilekçesinden söz ediyor. Bu belgelere göre, 19 Ekim 1972 tarihinde gözaltına alınan İlhan Selçuk’un bilinmeyen bir yere götürüldüğü, Sıkıyönetim Adli Müşavirliği’nden verilen bir resmi yazıda ortaya çıkmaktadır. Ayrıca dava dosyasında bulunan sorgu tutanağında İlhan Selçuk’un sorgu sırasında işkence altında bulunduğunu açıklayan kanıtlar bulunmaktadır. Sorgu metninde bulunan bir bölümün her cümlesinin belirli bir kelimesinin baş harfleri yan yana getirildiği zaman “İşkence altındayım” ibaresi ortaya çıkmaktadır./Archive/2020/12/25/015713575-sukran-1.pngİlhan Selçuk dilekçesinde 13.7.1971 tarihinde tutuklanarak 28.12.1971 tarihinde tahliye edildiğini, aradan uzun bir süre geçtikten sonra 19.10.1972’de yeniden Sıkıyönetim Komutanlığı’nın emriyle gözaltına alındığını ve gözleri bağlı, elleri kelepçeli olarak meçhul bir yere götürüldüğünü anlatmakta. Kendisinden haber çıkmayınca eşi Handan Selçuk’un Sıkıyönetim Adli Müşavirliği’ne başvurması üzerine Adli Müşavirlik’ten 23.10.1972 tarihli cevapta, “Tahkikatın seyri icabı şimdilik (İlhan Selçuk’un) bulunduğu yerin açıklanması sakıncalı görülmektedir” dendiği bildirilmektedir./Archive/2020/12/25/015714591-sukran-2.pngİlhan Selçuk, olayları anlatırken; “Götürüldüğüm semt-i meçhulde soyuldum, saçlarım kesildi, ellerim ve ayaklarım zincirlendi. Sorguya çekildim. MİT ajanının raporlarıyla uyumlu ifadeler vermem isteniyordu.. Kurtulmak için bir yol düşündüm. Görmediğim işkencecilerin istemlerine uygun biçimde kâğıtları dolduracak, sorulara uygun cevaplar verecektim. Ancak bu ifadelerin işkence altında verildiğini de yazının içine yerleştirecektim. Geceler boyu düşünerek ve çalışarak başardım. Adına kontrgerilla denilen meçhulde, el yazımla doldurduğum yirmiyi aşkın sayfada aynı zamanda orada yaşadığım işkencenin koşulları da anlatılmaktadır. Şöyle ki: Birbirini izleyen her cümlenin sondan ikinci kelimesinin baş harfleri yukarıdan aşağıya dizildiğinde ortaya bir başka cümle çıkmaktadır.” İlhan Selçuk, devamla el yazısıyla doldurduğu bu kâğıtlardaki metinlerin dava dosyasında bulunan sorgu tutanağına aynen geçmediğinin altını çiziyor. Tutanağın yazılış yönteminde gözleri bağlı, elleri ve ayakları zincirli olarak tutulduğunu, görmediği sorgucunun önünde bulunan çeşiti dokümanlardan derleme yaparak bir son teze varıyor ve tutanağı istediği biçimde düzenliyordu. Bu derleme sırasında el yazısıyla doldurduğu sayfalardan da birkaç paragraf olduğu gibi tutanağa geçiyordu.. Cumhuriyet’in haberinin devamında ayrıntılı olarak ifadelerin istenen içerikleri, yazı konusu metinler ve “İşkence altındayım” cümlesinin ifade metninde nasıl yer alabildiğinin tüm ayrıntıları paylaşılıyor. Sonuç olarak “İşkence altındayım” ifadesinin tutanağın metninde bulunması gerçeğini kanıtlıyor. “Tutanağın metninde bulunan bu ifade, benim gerçek ifademdir. Bu ifade aynı zamanda Emniyet Müdürlüğü’nde alındığı söylenen ama bir semt-i meçhulde düzenlenen sorgu zaptının işkence yöntemleriyle saptandığını da ispatlamaktadır. Sayın yargıçlar, bilinmeyen bir yerde işkenceyle tutanak düzenleyen ve bu tutanağı resmi bir delil gibi dava dosyasına yerleştirenler, kuşkulu ses bantlarını istedikleri gibi tertiplemekte, değiştirmekte, ithamların mesnedi yapmak için kullanmakta teredüt mü edeceklerdir? Hiç kuşkusuz zaten delil saymadığımız ve delil sayılmayan ses bantlarının malul olduğu da ortadadır. Bu tür bir davanın savcısı olmaktansa sanığı olmayı tercih ettiğimi, yüksek mahkemeye saygılarımla arz ederim” cümleleriyle mahkemeye verdiği belgelere ilişkin sözlerini noktalıyor.FİKRET OTYAM’IN BAŞKENT NOTLARINA DİKKATBir gün sonra, Fikret Otyam’ın köşesinden yayımladığı aynı “İşkence Altındayım” başlıklı yazısının bütününün anlamlılığını bir yana bırakarak Cüneyt Arcayürek üzerinden aldığı bilgilerle işkenceler, Faik Türün Paşa’nın rolleri üzerinden bölümleri paylaşmayı yeğleyeceğim.. İlhan Selçuk’un kendi el yazısı ile işkence gördüğünü belgeleyebilmesini, Otyam değerlendirirken, “Türlü çeşitli işkencelerin reva görüldüğü yerde yazmış, bir güzel yutturmuş ‘EBU’culara... Nedir bu ‘EBU’? Ben ilk kez, eski İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Faik Türün Paşa’nın Cüneyt Arcayürek’e verdiği cevaptan öğrenmiştim bir ay kadar önce... ‘Esas bilgi uzmanı’ demekmiş. Türün Paşa’nın sözlerinden, pek keyifli bir durumda olmadığı anlaşılıyor. Eh kolay mı sade bir vatandaş haline getirilip bir köşeye bırakılıvermek... kolay olmasa gerek. Hakkı huzuru bilmem kaç bin liralık İdare Meclisi üyeliğine getirilmiş olsa bile... Bay Türün, işkence konularında (sayın komutanları) Bay Gürler ve Bay Tağmaç’ın bilgileri olduğunu mu ne ima ediyor Arcayürek’e bizzat el yazısıyla hazırlayıp getirdiği son mektubunda. Evet, Bay Türün yargılanmaya hazırım diyor. Peki, bu zamanın güçlü kişileri Bay Gürler, Bay Tağmaç hiç mi konuşmayacaklar bu konuda? Bay Türün, zamanı gelince konuşurlar diyor.. Ne zaman gelecek o konuşma zamanı?.. Hemen gelmeli, artık konuşmalılar... Durmadan belgelerle suçlanıyorlar.. ...12 Mart kara bir buluttu bu ülke için. Acıları hâlâ devam ediyor... Nice kişi, aydın kişi, işçi, memur, asker, sivil insanlık dışı, yasadışı işleme uğratıldı. Hiç mi yararı olmadı derseniz, batsın yararı, ama ne oldu bilir misiniz? Düşün ve sanat alanı yeni yazarlar, yeni kitaplar kazandı.. Okuyor musunuz Can Yücel’in şiirlerini.. Erdal Öz’ün ‘Kanayan’ adlı kitabını.. Okumadınızsa patlayacak son yapıtı ‘Yaralısın’ı.. ” Otyam bu havada örneklerle “İşkence altındayım” yerine sevgili adının yazılabileceği günler diliyor. Yazısını yine karamsar Orhan Kemal’in “Alnımıza bu yazıyı yazanlar utansın” cümlesi ile noktalıyor. Fikret Otyam’ın yazısıyla aynı gün ve aynı başlık üzerinden yazmış Melih Cevdet Anday’ın “Akrostiş ve izafiyet” yazısını atlamak olmuyor. Okuması felsefe bilgeliği üzerinden ne kadar zevkli ise özetlemesi o kadar olanaksız. Çok meraklılarına yazının kendisine ulaşmalarını ancak önerebilirim. Madanoğlu davasının seyrini hızlandırmak zorunluluk. Ne de olsa sanıkları tutuklu olmadığından bizler bile düzenli izlemez olmuştuk.. Savcının MİT brifingi ile ilgili bant bölümünün dosyadan çıkarılmasını istemesi 19 Şubat tarihli haber ile ilginç bir hamle. Davanın sanıklarının, Erim, Tağmaç, Doğu ve Askeri Savcı Takkeci hakkında dava açılması istekleri de 23 Şubat tarihli haberimizin içinde yer aldığı üzere bir başka ilginç gelişme. Savcının yine davayı uzatmaya yönelik yeni bilirkişi kuruluna başvurulması isteğini mahkeme 28 Şubat tarihli haberimize göre reddediyor. Madanoğlu davasının mimarı sayılabilecek MİT’in üst düzey ajanı Mahir Kaynak’ı tedavi ettiği bildirilen doktorun tanık olarak dinlenmek istenmesi 11 Mayıs tarihli haberimizde bir başka ilginç gelişme. 21 Mayıs tarihli haberimizde tanıklık yapan 14’lerden Numan Esin’in “Gizli bir ittifaktan haberim yoktu” açıklaması bir yeni ilginç boyut. Mahkemenin oybirliği ile dinlenmesini istediği Dr. Gençay Gürsoy 19 Haziran günlü gazetemizde yayımlanan habere göre, Kaynak’ın tedavisini yaptığı hastalığı üzerinden gereken bilgileri veriyor. Geçirdiği nöbetler ve konsantrasyonunun bozuk olması nedeniyle, ikili hayat tarzına ilişkin davranışlarında bağların kopmasının doğal olduğundan örnekler aktarıyor. 24 Eylül tarihinde yayımlanan emekli General Madanoğlu’nun savunmasında ise “Anayasa yaralı olsa da kurtuldu” değerlendirmesi başlığa çıkıyor. Madanoğlu savunmasının bütünü içinde “Savcı iddia makamında yalnız değildir. Bu davada tarihsel faşist cephe kendisini açığa vurmaktadır” diyor. Avukat Doğan Tanyer, 25 Eylül tarihli haberimize göre davada görev almaması için baskı yapıldığını açıkıyor. Askeri savcının suç işlediğini söylüyor.TÜM SANIKLAR İÇİN OYBİRLİĞİ İLE BERAAT KARARI GELİYORVe 3 Ekim 1974 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yer alan habere göre Madanoğlu davasında sıkıyönetim mahkemesi tüm sanıklar için oybirliği ile beraat kararı veriyor. Kararın gerekçesinde, gelişmeler hakkında ayrıntıları ile bilgi verilirken 12 Mart Muhtırası’nın ardından 1971’in haziran ayından başlayan operasyonlarla yürütülmüş davanın aşamalı gelişmeleri açıklandıktan sonra, 52 celsede üç mahkeme başkanının değiştiğinin de altı çiziliyor. Beraat kararında “Sanıkların müsnet suç işlemedikleri hususunda mahkemede tam bir vicdani ve hukuki kanaate ulaşıldığından oybirliğiyle beraatlarına karar verilmiştir” deniliyor.KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI’NI CUMHURİYET’İN BİRİNCİ SAYFALARINDAN PAYLAŞMAKEcevit hükümetinin topu topu 10 aylık iktidarının içine sığdırdığı Kıbrıs Barış Harekâtı’nı, sonuçlarını sadece Cumhuriyet’in birinci sayfaları ile paylaşmaya kalkışmak bir kaçış değil. Kimi gerçekleri en çarpıcı haberleri ile gözünüzün önünde canlandırmak. Elbette harekâtı içinden izlemiş çok sayıda gazeteciden başlayarak, siyaset, toplumun her kesimi örgütlerinden gelmiş tanıkların çok sayıda yazılmış kitabının varlığına da saygı duymak. Evden, gazeteden uzaktan seyredenlerden olarak kendime söz hakkı tanıyamam../Archive/2020/12/25/015716200-sukran-3.jpg/Archive/2020/12/25/015717138-sukran-4.png/Archive/2020/12/25/015714653-sukran-5.png/Archive/2020/12/25/015715778-sukran-6.pngVe beni ilgilendiren, tanıklık ettiğim bir küçük eklenti.. 6 Ağustos tarihli Cumhuriyet’in 5. sayfasından haber kupürünün görüntüsünden de göreceğiniz üzere grevlerin ertelenmemiş olması, fotoğraflı haber olacak değerde. Öncelikle bugünün okurunun aksine hiç tanık olamadığı için bilemediği üzere, bizim yasaklı yasalarımızda grev hakkına konulmuş, adı grev ertelemesi olan aslında grevleri yasaklamak anlamına gelen bir düzenlemeyi, ağır sözleşme yapma hak ihlalini anımsatmam gerekiyor. Çoğunluk iktidarlar hele sağdan olanlar ve de bugünküler için toplusözleşme hakkı içinde var olan grev hakkını yasaklama yolu, hep bu madde hükmü ile gerçekleştirilir. Ecevit’in dönem iktidarı, Kıbrıs Harekâtı gibi önemli bir olayın ardından bile bu yasak hakkını kullanmıyor. Sonuç olarak söz konusu işyerlerinde yasal grev hakları kullanılıyor olarak toplusözleşme düzeni işletiliyor. Gazetemiz için de görüldüğü üzere haber değeri taşıyor.. Şükran Soner