News - Haberler
CHP'nin‘meslek hastalığı’önergesi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi
CHP'nin ‘meslek hastalığı’ önergesi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi figure > CHP’nin Covid-19’un sağlık emekçileri için “meslek hastalığı” olarak kabul edilmesine ilişkin araştırma önergesi, TBMM Genel Kurulu’nda reddedildi. CHP grubu adına konuşan Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, “Binlerce sağlık emekçimiz fedakârlık yaparak hastalığa yakalandılar ama daha dinlenmeden, daha vücutları toparlanmadan yeniden âdeta cepheye sürüldüler ve mücadele ettiler. 278 sağlık emekçimizi yitirdik. Bu halkın sağlık çalışanlarına karşı bir minnet duygusu var ve bu parlamento bu minnet duygusunu somutlaştırmak zorunda” dedi. Türkiye’de ilk COVİD-19 vakasının açıklandığı 11 Mart’tan bu yana on binlerce sağlık çalışanı virüse yakalanırken, 101’i hekim toplamda 278 sağlık çalışanı Covid-19 sebebiyle hayatını kaybetti. Dünyada 130’un üzerinde ülkede, Covid-19’un sağlık çalışanları için “meslek hastalığı” olarak ilan edilmesine karşın Türkiye’de bu konuda bir yasa hazırlanmamış olması tepkilere neden oldu. Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve binlerce sağlık emekçisinin çağrısının ardından harekete geçen CHP, "Virüse maruz kalan sağlık çalışanlarının meslek hastalığı kapsamına alınabilmeleri amacıyla" verdikleri Meclis Araştırması Önergesi'nin Genel Kurul'un bugünkü gündemine alınması için Grup Önerisi sundu. ‘HALKIN MİNNETİ SOMUTLAŞTIRILMALI’CHP grubu adına konuşan Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, “Bu bir savaş, dünya topla, tüfekle değil; bilimle, akılla ve doğru yönlendirmeyle bu savaşı kazanmaya çalışıyor. Ama dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de bu savaşın öncü güçleri sağlık emekçileri. Sağlık emekçileri en kritik ortamda, büyük bir risk alarak çalışıyor. Binlerce sağlık emekçimiz o savaşta öncü güçtü, fedakârlık yaparak hastalığa yakalandılar ama daha dinlenmeden, daha vücutları toparlanmadan yeniden âdeta cepheye sürüldüler ve mücadele ettiler. Bu halkın sağlık çalışanlarına karşı bir minnet duygusu var ve bu Parlamento bu minnet duygusunu somutlaştırmak zorunda” dedi.‘SÜREÇ SULANDIRILIYOR’TBMM’de Covid-19’un “meslek hastalığı” olarak kabul edilmesi için 10’un üzerinde teklifin bekletildiğini anımsatan Bingöl, “Sağlık Komisyonu Başkanı mutabakatın olduğunu ve olumlu bir görüş beyan etti. Cumhurbaşkanı da bu konuda düşüncesini açıkladı ama gelin görün ki birkaç gün geçti, bir genelge yayınlandı Sağlık Bakanlığı tarafından. Akıllara zarar bir genelge. Genelgenin içeriğinde hastalıkla illiyet bağı aranıyor; vazife malulü sayılmak isteniyor. Bu iktidarın bir tavrı var, bu tür olaylarda iki yaklaşım gösteriyor: Ya zamana yayıp çürütüyor ya da ipe un serip sulandırıyor. Şimdi işte meslek hastalığıyla ilgili yapılmak istenen de bu; sulandırılıyor” diye konuştu. SAĞLIK EMEKÇİLERİ NASIL İSPAT EDECEK?Sağlık Bakanlığı’nın genelgesindeki ayrımcı tutuma tepki gösteren Bingöl şöyle konuştu:“Şimdi illiyet bağı aranıyor da ya, böyle bir anlayış olabilir mi? ‘Hasta olan sağlık emekçisi, hastalığını yani o virüsü çalıştığı ortamda kaptığını ispat edecekmiş.’ Sağlık Bakanlığı böyle bir şeyi tespit edecek bir yöntem mi buldu, bizim haberimiz yok. Nasıl böyle bir şey olabilir? O sağlık emekçileri sadece ev ile hastane arasında mekik dokuyor. Sinemaya, tiyatroya mı gidiyorlar; seyahate mi çıkıyorlar? Nedir bu anlayış? Nedir bu aymazlık? Burada yapılması gereken, eğip bükmeden, sağa sola yönlendirmeden, bu, meslek hastalığıyla ilgili kanunun acilen yerine getirilmesi gerekiyor ve hatta geriye dönük işletilerek. Kahraman ilan ettiğiniz, balkonlarda alkışladığınız sağlık emekçileri bunu hak etmiyor. Sağlık emekçilerine yapabileceğimiz, mütevazi bir anlamda, sadece ve sadece, bunu meslek hastalığı saymak. Bunun yok sayılmasının ya da illiyet bağıyla açıklanmasının hiçbir şekilde izahı yoktur. Yapmamız gereken bir tek şey var, bir tek şey: Süratle komisyonda görüşüp Genel Kurul’a indirip bunu sonlandırmak."‘İKTİDAR KASAYI PATLATMIŞ ONUN İÇİN BÖYLE KAÇAK OYNUYOR’Bingöl, iktidarın sağlık emekçilerine yönelik tutumuna tepki göstererek “Bakın ‘devlet büyüktür’ diyoruz, 'devlet öder’ diyoruz ama eğer devlet bunun ilacını, aşısını, testini ödeyemiyorsa o zaman bir şey var; bu iktidar bu ülkenin kasasını patlatmış ve ülkenin bütün hazinesini yok etmiş, ödeyecek parası yok. Ülkeyi iflas ettirmiş, onun için böyle kaçak oynuyor” dedi.CHP'nin grup önerisi iktidar bloğunun oyları ile reddedildi. ANKA11 CHP’li büyükşehir belediye başkanından aşıimzası
11 CHP’li büyükşehir belediye başkanından aşı imzası figure > CHP’li 11 Büyükşehir Belediye Başkanı, 109 günlük Kovid-19 mücadelesini kazanan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in de katılımıyla “tam kadro” toplandı. Çevrimiçi gerçekleştirilen toplantıda bir araya gelen başkanlar, aşı için lojistik destek vermeye hazır olduklarını açıkladı. Başkanlar, "Tüm sağlık kuruluşlarına, aşı sürecinde, görev alanlarımız dâhilindeki her türlü destek ve hizmeti vermeyi de sürdüreceğiz" dedi. CHP’li 11 Büyükşehir Belediye Başkanının yaptığı yılın son toplantısında, Covid-19, kuraklık ve Yerel Yönetimler Reformu kaynaklı sorunları masaya yatırdı. Covid-19’la, 64 günü yoğun bakımda olmak üzere, toplam 109 gün mücadele eden ve zorlu süreçten zaferle çıkan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek de toplantıda yer aldı. Toplantıya katılan Büyükşehir Belediye Başkanları; Ekrem İmamoğlu (İstanbul), Mansur Yavaş (Ankara), Tunç Soyer (İzmir), Zeydan Karalar (Adana), Yılmaz Büyükerşen (Eskişehir), Özlem Çerçioğlu (Aydın), Osman Gürün (Muğla), Vahap Seçer (Mersin), Kadir Albayrak (Tekirdağ) ve Lütfü Savaş (Hatay), Böcek’e geçmiş olsun dileklerinde bulunarak, kendisine her konuda desteklerinin tam olduğunu vurguladı.“AŞI İÇİN LOJİSTİK DESTEK VERMEYE HAZIRIZ”11 Büyükşehir Belediye Başkanı, yaklaşık 2 saat süren toplantının ardından şu ortak açıklamayı yaptı.“Bizler, Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 50’sini barındıran şehirlerin yöneticileri olarak, görevlerimizi; sosyal demokrat anlayışımız, insani, vicdani, manevi ve ahlaki değerlere bağlılığımızla sürdürüyoruz. Tüm dünya ile birlikte; ülkemizde ve şehirlerimizde yaşanan Kovid-19 sürecine de yukarıda saydığımız görev bilinciyle yaklaştık. Bu sayede geliştirdiğimiz çalışma modelleri ve sosyal yardımlaşma uygulamalarımızla milyonlarca vatandaşımıza dokunduk ve onların yanında olduk. Dünya, aklın ve bilimin ışığında ‘virüs belasıyla’ mücadelede önemli bir noktaya geldi. Dünyanın farklı ülkelerinde üretilen aşılar, insanlığa, bu zor günlerinde umut ışığı oldu. Bu kapsamda, kamunun asli kurumlarının başında gelen belediyeler olarak, tüm imkânlarımızla devletimizin yanında olduğumuzun bilinmesini istiyoruz. İnsanlarımızı virüs belasından kurtaracak aşılamalar için kurulacak noktalar konusunda, devletimize her türlü lojistik desteği vermeye hazırız. Tüm sağlık kuruluşlarına, aşı sürecinde, görev alanlarımız dâhilindeki her türlü destek ve hizmeti vermeyi de sürdüreceğiz. KURAKLIKLA ORTAK MÜCADELEDünyanın virüs kadar, hatta ondan daha acil bir konusu da küresel ısınmadan kaynaklı iklim değişikliğidir. Tüm dünya ve ülkemizin, kuraklık tehlikesi altında olduğu gerçeği, ‘küresel bir tehdit’ olarak önümüzde durmaktadır. Bu anlamda, ‘küresel ve topyekun seferberlik’ anlayışıyla hareket edilmesi, tüm dünyanın ortak geleceğini kurtarmak adına mecburidir. Seferberlik anlayışının yerelden başlatılmasına katkı sunmak amacıyla; 11 Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, kurumlarımız bünyesindeki su idarelerini, ‘iklim değişikliği ve kuraklık’ konularında ortaklaştıracağımızı kamuoyuna duyurmak istiyoruz. Su idarelerimiz, ‘acil eylem planı’ hazırlayacak ve halkımızı, su tasarrufu konusunda bilgilendirecek. Bu kapsamda; özellikle sanayi ve tarım sektörlerindeki ‘vahşi sulamanın’ önüne geçecek çalışmalara destek verilecek, kuraklıkla ortak mücadele etmenin önemine dikkat çekilecek. Unutulmaması gereken en önemli gerçek şudur: Su yoksa hayat da yoktur.“OLDU-BİTTİLERLE SÜREÇ YÖNETMEYE ÇALIŞIYORLAR”Virüs ve kuraklık tehlikesi, küresel anlamda dünyanın gündemini oluştururken, bir yandan siyasi yaşam da devam ediyor. Dünya ölçeğinde yerel yönetimlerin gündelik yaşamdaki ağırlıkları artarken, Türkiye’de tersi bir süreç yaşanıyor ve merkezi idareyi güçlendirecek adımlar atılıyor. Ülkenin yıllardır beklediği ‘Yerel Yönetimler Reformu’ da yerel yönetimleri de değil, merkezi idareyi ‘özne’ olarak alıyor. 11 Eylül 2019’da Türkiye Belediyeler Birliği üyesi belediyeler olarak, Sayın Cumhurbaşkanı’nın davetine icabet edilmişti. Buradan çıkan karar; Yerel Yönetimler Reformu’na, ortak masalar kurularak hep birlikte çalışılmasıydı. Ancak, aradan 1 yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen, bu konuda hiçbir ciddi adım atılmadığını görmekteyiz. Hatta ne yazık ki, ‘Türkiye Çevre Ajansı’nın Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ adıyla TBMM Genel Kurulu’na getirilen ve kabul edilen torba yasadan çıkan, ‘İlçe belediyelerinin otoparkla ilgili olarak elde ettikleri gelirlerin büyükşehir belediyesine aktarılması uygulamasına son verilmesi’ gibi ‘oldu-bitti’lerle süreç yönetildiğine şahit oluyoruz. Hiç tartışılmaya açılmadan, ortak akıl devreye sokulmadan alınan kararları hem toplum vicdanına havale ediyor hem de kanuni haklarımızın sonuna kadar takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz."2021 YARALARI SARMA VE ATILIM YILI OLACAK"Zor bir 2020’yi geride bırakıyoruz. Yıl içinde hep beraber yaşadıklarımızı yazmak istesek, gazete sayfalarına, TV ekranlarına sığmaz. 11 Büyükşehir Belediyesi olarak bu zor ve sancılı süreçte hep vatandaşlarımızın yanında olduk. İktidar kanadından gelen her türlü engellemeye rağmen, geliştirdiğimiz sosyal projelerle sizlerin yanında olmayı başardık. Bunu başarırken, gücümüzü sizden aldık. Şimdi bu gücümüzü 2021’e taşıma zamanı geldi. 2021 de aynen 2020 gibi, ‘dayanışma yılı’ olacak. Bu kez dayanışmanın yanına, ‘yaraları sarma ve ekonomik atılım yapma’yı da koyacağız. Kimse, yeni yılın geçen yıllardan çok daha iyi olacağından kuşku duymasın. Bilinsin ki, 2021 yeni umutları büyütecek; mutluluğu hep birlikte tadacağız. Bu inancımızla tüm halkımıza mutlu ve huzurlu bir yıl diliyoruz.” cumhuriyet.com.trİYİParti’den 2021 yılıiçin ekonomi uyarısı
İYİ Parti’den 2021 yılı için ekonomi uyarısı figure > İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Ümit Özlale, Merkez Bankası’nın politika faizini artırmasını eleştirerek, “3-4 ay içerisinde belki enflasyon düşecek fakat maliyeti işsizlik ve çok yüksek üretim kayıpları olacaktır. 2021’e daralan bir ekonomi ve daha da artan bir istihdam problemiyle gireceğiz” dedi. Özlale, İYİ Parti Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısına, “sizlere evimizden İYİ Parti Genel Merkezi’nden sesleniyoruz” diyerek başladı. Özlale, özetle şunları söyledi:"MERKEZ BANKASI TAŞINDI MI TAŞINMADI MI?”Bir de sorumuz var, o da Merkez Bankası organizasyonu ile ilgili. Çok basit bir soru Merkez Bankası taşındı mı taşınmadı mı? Gördüğümüz kadarıyla Merkez Bankası’nın çok kritik birimlerinde çalışan uzmanlarımız İstanbul Ümraniye’de kiralanmış bir binada çalışıyorlar. Başkan ve Genel Müdürler Ankara’dalar fakat sık sık Ankara İstanbul arası mekik dokumak zorundalar. Bizim sorumuz şu; Merkez Bankası gibi Türkiye’nin ekonomi politikasına yön veren bir kurumun hem Ankara’da hem İstanbul’da ofisinin bulunması, buradaki kritik uzmanların Ankara İstanbul arasında seyahat etmesi organizasyon açısından doğru mudur değil midir Sayın Ağbal’dan bu soruyu cevaplamasını bekliyoruz.“İSTİKRAR ODAKLI EKONOMİ MODELİ”Biz gerçekten enflasyonla mücadele etmek istiyorsak verimlilik odaklı, istikrar odaklı bir ekonomi modeline geçmeliyiz. Merkez Bankası’nın bu kararları üretim maliyetlerini de düşürmüyor. Biliyoruz ki, enflasyonla mücadelede kalıcı olarak başarı sağlamak istiyorsanız üretim maliyetlerini de düşürmeniz gerekiyor.“2021’E DARALAN BİR EKONOMİ İLE GİRECEĞİZ”Ekonomi reformunda gördüğümüz tek şey Merkez Bankası’nın faiz artımı. Bunun adına sıkı para politikası denir bunun sonuçları da olumsuz olabilir. 3-4 ay içerisinde belki enflasyon düşecek fakat maliyeti işsizlik ve çok yüksek üretim kayıpları olacaktır. 2021’e daralan bir ekonomi ve daha da artan bir istihdam problemiyle gireceğiz. “BİZİM ANLADIĞIMIZ EKONOMİ REFORMU”İktidar partisinin enflasyonu düşürmekten anladığı sadece sıkı para politikasıyken, bizim anladığımız verimlilik artışlarını sağlayacak bir büyüme modelidir, üretim maliyetlerini aşağı çekecek, tarım reformunu gerçekleştirecek bir büyüme modelidir. Bizim ekonomi reformundan anladığımız yatarım ikliminin iyileştirilmesidir. Merkez Bankası’nın gerçekten bağımsız olmasıdır. Enflasyonu düşürürken toplumsal mutabakat çerçevesinde gerekli bütün politika araçlarını aynı anda kullanabilecek çeviklikte bir anlayıştır.” ANKA15 yıl sahte kimlikle gezmiş: 3 cinayetten aranan firari, koronavirüstenöldü
15 yıl sahte kimlikle gezmiş: 3 cinayetten aranan firari, koronavirüsten öldü figure > Diyarbakır’da koronavirüs kaynaklı olarak hayatını kaybeden bir kişinin, 15 yıldır 3 cinayetten sorumlu olarak aranan şahıs olduğu iddia edildi. Şahsın bu süre zarfında sahte kimlikle dolaştığı öğrenildi. Diyarbakır’da iddiaya göre 15 yıl önce 3 kişinin ölümünden sorumlu olan firarı Ahmet Ç., geçtiğimiz günlerde koronavirüse yakalandı.15 yıldır sahte kimlikle yaşamını sürdüren şahıs, Memorial Dicle Hastanede tedavisi sürerken durumu ağırlaşması sonucu yoğun bakım servisine kaldırıldı. Ahmet Ç., bugün sabah saatlerinde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Cenazeyi almaya gelen aile bireyleri ölen kişinin, 3 kişinin ölümünden sorumlu tutulan ve 15 yıldır firari olan Ahmet Ç. olduğunu öne sürdü. Ahmet Ç.’nin bu süreçte sahte kimlikle dolaştığı öğrenildi. Polis, ölen kişinin kimlik tespiti için çalışma başlattı. İHAİstanbul'da kısıtlamaöncesi toplu ulaşım yoğunluğu
İstanbul'da kısıtlama öncesi toplu ulaşım yoğunluğu figure > Koronavirüs nedeniyle hafta sonları uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması öncesinde Fatih Aksaray'da trafik ve toplu taşımada yoğunluğu yaşandı. Saat 16.00'dan itibaren başlayan yoğunluk nedeniyle tramvay ve otobüs duraklarında sosyal mesafe kuralı hiçe sayıldı. /Archive/2020/12/25/172822889-ggg.jpgİçişleri Bakanlı tarafından yayımlanan genelge ile hafta sonları uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasının dördüncü haftası bugün saat 21.00 itibarıyla başlıyor. İstanbul'da hafta içi uygulanan yasak öncesi oluşan trafik yoğunluğu, erken saatlerde başladı. Saat 16.00'dan itibaren hem trafikte, hem de toplu taşıma araçlarında yoğunluk yaşandı. Aksaray tramvay durağında ise sosyal mesafe hiçe sayıldı. cumhuriyet.com.trTCMB BaşkanıNaci Ağbal enflasyon hedefini açıkladı: "Bizim ne eksiğimiz var?"
TCMB Başkanı Naci Ağbal enflasyon hedefini açıkladı: "Bizim ne eksiğimiz var?" figure > TCMB Başkan Naci Ağbal'den 'yüzde 5 enflasyon' vurgusu yaptı. Ağbal açıklamasında, "Başka ülkeler yüzde 1-2'de tutuyor da Türkiye neden tutamasın, ne eksiğimiz var?" dedi. /Archive/2020/12/25/172056237-veriler.jpgMerkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, enflasyon hedefiyle ilgili, "Ben yüzde 5'e inanıyorum. Başka ülkeler enflasyonu yüzde 1-2'de tutuyor da Türkiye Cumhuriyeti neden tutamasın? Bizim ne eksiğimiz var?" dedi.SORULARI YANITLADITCMB Başkanı Ağbal, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na yaptığı sunumun ardından soruları yanıtladı.Ağbal, enflasyon hedefine ilişkin, "Ben yüzde 5'e inanıyorum. Başka ülkeler enflasyonu yüzde 1-2'de tutuyor da Türkiye Cumhuriyeti neden tutamasın? Bizim ne eksiğimiz var? Yapabiliriz. Esas olan uzun vadeli faizlerin aşağı getirilmesidir" dedi.Ağbal,"Merkez Bankası'nın sorumlu olduğu asıl unsur fiyat istikrarıdır. Merkez Bankası yıl içinde bütün araçlarını kullanacak. Kripto paralarla ilgili 2021 yılı ikinci yarısında pilot testlere başlamaya hazırlanıyoruz" ifadelerini kullandı.Ağbal, "Merkez Bankası altın rezervi 42 milyar dolar, döviz rezervi 49,8 milyar dolar olmak üzere toplam 91,8 milyar dolar" dedi. cumhuriyet.com.trCHP'den Bahçeli'nin Akşener'e 'evine dön'çağrısına ilk yorum
CHP'den Bahçeli'nin Akşener'e 'evine dön' çağrısına ilk yorum figure > CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yaptığı “evine dön” çağrısı hakkında, “Akşener, bu çağrıya büyük bir zarafetle yanıt verdi. Bunun üzerine bizim söz söylememiz doğru olmaz” yanıtını verdi. /Archive/2020/12/25/172108971-faik-oztrak.jpgCHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Öztrak’ın konuşmasından öne çıkan satır başları şöyle:UCUBE REJİM, SARAY DIŞINA HAYIR GETİRMİYORÜlkemiz, 2 buçuk yıldır dünyada tek bir örneği olmayan, ‘ucube saray rejimi’ tarafından yönetiliyor. Bu 2 buçuk yılda şunu açıkça gördük; bu ucube rejim, küçük bir saray sosyetesi dışında hiç kimseye hayır getirmiyor. Yaşadığımız haksızlıklardan, hukuksuzluklardan, milletin yağmalanan kaynaklarından, kokusu arşa çıkan yolsuzluklardan, devlette yok olan liyakatten, yapılan ikiyüzlülüklerden, aldatılmışlıktan, terk edilmişlikten, yaşadığımız krizlerden ve içine girdiğimiz buhrandan, bu ucube rejimin ne olduğunu artık biliyoruz.UCUBE SARAY REJİMİ, 39 LİRAYA TALİM ETTİREN DÜZENDİRUcube saray rejimi; on binlerce mekân ve iş yeri kapalıyken, müzisyenlerimiz ‘açım’ diyerek canına kıyarken, kahraman sağlık çalışanlarımız, ailelerinden uzak, uykusuz, kumanya peşinde koşarken, saray sosyetesine çalgılı, şarkılı, türkülü kuş sütü eksik sofraları kurduran düzenin adıdır. Ucube saray rejimi, milletimizin çift diplomalı evlatları tek bir iş bulamazken, sahte diplomalı saray beslemelerinin, dört ayrı yerden maaş aldıkları düzenin adıdır. Ucube saray rejimi, beş yandaşa, milletin geçmediği yol, tünel, köprü, uçmadığı havaalanı için avroyla, dolarla milyarları öderken, bunların milyarlarca liralık vergi borcunu silen, milyonlarca emekçimizi, günde 39 liraya talim ettiren düzenin adıdır.UCUBE SARAY REJİMİ SEBEP, İŞSİZLİK NETİCEDİRAsgari ücretin ortalama ücret olduğu bir ülkede, TÜİK’in hesapladığı bu rakam zulümdür. Bu zulmün sebebi ise ucube Saray rejimidir. Asgari ücret en az 3 bin 100 TL olmalıdır. Marketlerde, bebek mamalarına, tıraş bıçaklarına, 5 litre ayçiçek yağına bile alarm takılır hale geldi. Takılan bu alarmlar, yaşanan derin ekonomik krizin alarmıdır. Ucube saray rejimi sebep, milleti çaresizliğe düşüren ekonomik kriz sonuçtur. Ucube saray rejimi sebep, işsizlik neticedir. Bu ucube rejimle, Ülkemizdeki toplam işsiz sayısı 12 milyonu aştı. İşsizlerimizin sayısı, 118 ülkenin nüfusunu geçti. Bıraktık işsizler ordusunu, işsizler ülkesi olduk. Ucube saray rejimi sebep, yandaş kayırma neticedir.YANDAŞA BALLI BÖREK, MİLLETE KURU EKMEKBugün tüm dünyanın en büyük 10 şirketi içinde Türk şirketleri var mı? Yok! Dünyada en çok teknoloji üreten 10 şirket arasında bir tane Türk şirketi var mı? Yok! Dünyada en hızlı büyüyen 10 şirket arasında Türk şirketleri var mı? Yok! Ama dünyada devletten en çok ihale alan 10 şirket arasında, Türkiye’den beş müteahhit birden var. Bu müteahhitlerin hangileri olduğu ise hepimizin malumu… Yine bunların yaptığı ama milletin geçmediği köprüler, yollar için milletin cebinden, önümüzdeki üç yılda 109 milyar lira çıkacak. Bu ucube rejimde prensip belli; yandaşlara ballı börek, millete ise kuru ekmek.SARAY REJİMİ SEBEP, YÜKSEK FAİZ SONUÇTURBugün, gençlerimizin yüzde 64’ü’ karın tokluğuna, yol parasına çalışmaya razı. Ülkenin umudu gençlerimiz için Ülkemiz umut olmaktan çıktı. İşte bu nedenle; ucube saray rejimi sebep, ümidini kaybetmiş gençlerimiz sonuçtur. Saray’ın kibirlisi; ‘faiz sebep, enflasyon sonuçtur’ diye, damadıyla beraber, milletin 128 milyar dolar döviz rezervini har vurup harman savurdu. Elde, avuçta döviz kalmayınca da sıcak paracılara teslim bayrağını çektiler. Demediğini bırakmadığı faiz lobilerine ‘aman biz ettik, sen etme’ demeye başladılar. Önce damadın kellesini verdi. Sonra TCMB faizini 475 baz puan artırdı. Yetmedi, pandemi nedeniyle artırılan taksit sayıları azaltıldı, krediler daraltıldı. Yine kesmedi, dün de TCMB faizleri tekrar 200 baz puan artırdı. Anlaşıldı ki ucube Saray rejimi sebep, yüksek faiz sonuçtur.BU MU YERLİLİK, MİLLİLİKYeni Merkez Bankası Başkanı’nın koltuğuna oturduğu gün, Londra’daki bir faiz baronu, bir sıcak paracı, Türkiye’ye 1 milyon dolar getirip parasını devlet tahviline yatırdıysa, bu para bugün 1 milyon 119 bin dolara çıktı. Aynı parayı borsaya yatırdıysa, bugün bu para 1 milyon 300 bin dolar oldu. 46 günde dolar cinsiden; tahvilden elde ettiği kazanç yüzde 12. Borsadan elde ettiği kazanç yüzde 30. Uluslararası tefeciler, sıcak paracılar, böyle bir vurgunu başka hiçbir ülkede yapamaz. Bu mudur yerlilik? Bu mudur millilik? Bugün, ‘benim alanım ekonomi’ diyen Saray’ın kibirlisi dilini yuttu. Faizle ilgili ağzından tek söz çıkmaz oldu. Sayın Erdoğan, Siz ne zaman, yüksek faizci neo-liberallerin safına katıldınız? ‘Faiz kudurunca dükkânı yer’ derler… Sıcak paracılara bol bol verilen bu faizlerin, bu kazançların faturası, dönecek dolaşacak, millete çıkacak. KANALİZASYON BORUSU DÖŞEDİLERİngiliz’in faiz baronu malı götürürken, olan işçi Ali’nin, çiftçi Veli’nin ekmeğine olacak. Bunu nerden mi biliyoruz? 18 yıllık AK Parti iktidarlarının uygulamalarından. Milletin cebinden, faiz lobilerinin kasasına hortum döşediler. Ufak ortağının bir zamanlar dediği gibi, ‘Ne hortumu… Kanalizasyon borusu döşediler.’ Türkiye’nin son 18 yılda; sadece dış borçlar için ödediği faiz 181 milyar dolar. Aynı dönemde devletin hem içeriye hem dışarıya yaptığı, faiz ödemeleri ise 493,2 milyar dolar. Eloğluna ödenen bu paralar, milletin ekmeği, rızkı, alın teri...ANAYASA RAFA KALKTIUcube saray rejimi sebep, adaletin çökmesi sonuçtur. Ucube saray rejiminin düğmesine basıldığı 2014’ten bu yana, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 48 sıra geriledik. 128 ülke içerisinde 107. sıraya düştük. Burada aynı ligde olduğumuz ülkeler, Mali, Nijerya, İran, Angola, Gine… Artık ortada uygulanan bir Anayasa kalmadı. Daha önce üç defa ayrı ayrı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuran Saray’ın kibirlisi, Bugün AİHM kararını tanımadığını söylüyor. Bu, Anayasa’yı rafa kaldırmaktır. Anayasayı tağyir, tebdil ve ilga etmektir. 1954’ten bu yana akıp, giden bir ırmağın yönünü değiştirmektir. Türkiye, 1954’te Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalayarak, taraf oldu mu? Oldu. 1987’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuruyu kabul etti mi? Etti. Artık bir karar verin Sayın Erdoğan… Bir taraftan hukuk reformu, diğer taraftan ‘Yüzünü Avrupa’ya dönme’ laflarını ederken, AİHM kararını tanımadığınızı söylerseniz, size kargalar bile gülmez. Hukukun ve Anayasa’nın askıda olduğu ülkede, güven olmaz, yatırım olmaz, iş olmaz. Hukukun askıda olduğu ülkede, ekmek de askıda olur.BIONTECH İLE NEDEN SÖZLEŞME İMZALANMIYORHani Çin aşıları 11 Aralık’ta gelecekti ve bugünlerde millete aşı yapılmaya başlanacaktı. Dün anlaşıldı ki aşıların yapılmaya başlanması Ocak ortasını bulacak. Ama İngiltere, ABD, Kanada, Rusya, Suudi Arabistan, Bahreyn, İsrail, Kuveyt, Katar, Sırbistan, İsviçre gibi ülkeler vatandaşlarını aşılamaya başladı. Çin aşısı neden gecikti? Makul bir açıklama yok. Şimdi aşının rötarlı geleceği söyleniyor. Türk bilim insanları Almanya’da aşıyı buldu. Milletimizin gururu oldu. Türk bilim insanı, ‘Türkiye için yeterli doz depoladık, görüşmeler halen sürüyor, umarız kısa sürede anlaşma imzalayabiliriz’ diyor. Neden bu sözleşme bir türlü imzalanamıyor? Yoksa çarkların dönmeye başlaması için yağlanmasına mı ihtiyaç var?ÖRGÜTLENMEYE TRUVA ATIŞu anda Meclis’te görüşülen, Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesi Yasa teklifi var. Bu teklif, derneklerimizi ve sivil toplum örgütlerini, hizaya getirmeyi amaçlayan hükümler içeriyor. Çok açık söylüyorum. Bu teklifin bazı maddeleri, demokrasimize yöneltilmiş “kitle imha silahıdır”. İçişleri Bakanı’nın bir kararıyla, beğenilmeyen, makbul görülmeyen derneklerin, mal varlıklarına kayyum atanmasının yolu açılmaktadır. Yine avukat-müvekkil ilişkilerinin gizliliği ihlal edilmekte, avukatlar muhbirliğe zorlanmaktadır. Tekrar ediyorum. Bu düzenleme, demokrasimize karşı bir “kitle imha silahıdır”. Örgütlenme hürriyetinin içine sokulan, bir Truva atıdır.Öztrak, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı:KÜRT MESELESİNDE ÇÖZÜM YERİ MECLİS’TİRÖztrak, “Çözüm sürecine ihtimal veriyor musunuz” sorusuna, “Bundan öncekilerde de söyledik. Gizli görüşmelerin milletimizin derdine derman olması mümkün değildir. Eğer Kürt meselesinde çözüm aranıyorsa bunun yeri Meclis’tir. İktidarın, muhalefetin tüm partilerin belirli uzlaşması ile gelecektir” yanıtı verdi.ARŞİVLER YALAN SÖYLEMEZBahçeli’nin “Millet İttifakı’na bağlıyız” demesine rağmen Genel Merkezi’nde müze sergide 17/25 Aralık ile ilgili kitapların olması hakkında Öztrak, “Arşivler önemlidir. Özellikle siyasi partilerin arşivleri değerlidir. Söz uçar, yazı kalır. Arşivler, kimin arşivi ise o kurumun nereden nereye geldiğini gayet güzel ortaya koyar. Arşivler yalan söylemez” diye yanıtladı.SİNEKLE GÜREŞEMEYECEK DURUMDACumhurbaşkanı Başdanışmanı Hamza Yerlikaya’nın sahte diploması hakkındaki sessizliğe ilişkin Öztrak, “İnönü’nün çok güzel lafı var. ‘Önemli olan iktidarda değil, itibarda kalmak.’ Önemli olan milletin gönlünden ve gözünden düşmemektir. Yerlikaya, bir şampiyon pehlivandı, milletin gözünde yer etmişti. Keşke sarayın gözüne girmek yerine, milletin gönlünde kalmaya devam etseydi. Bu ucube saray rejimi koskoca cihan pehlivanını, bir sinekle güreşemeyecek durumuna getirmiştir” dedi.“CHP milletvekiline şantaj yapıldığı iddiaları doğru mudur” sorusuna Öztrak, şu yanıtı verdi:“Arkadaşımız gerekli suç duyurularında bulunmuştur. Soruşturmanın gizliliği esastır. Bu çerçevede yürümektedir. Gözaltına alınanlar vardır. Yurtdışı bağlantıları vardır. Bu konuyu ihbar eden, suç duyurusunda bulunan da bizim milletvekili arkadaşımızdır. Milletvekillerimizin bu tür senaryolara kurban edilmesi kabul edilebilir değildir.” ANKAMaduro sözünütuttu: Venezuela'da 10 milyon oyuncak dağıtıldı
Maduro sözünü tuttu: Venezuela'da 10 milyon oyuncak dağıtıldı figure > Ekonomik sıkıntıların yanında siyasi krizin de yaşandığı Venezuela’da Noel geleneği yerine getirildi. Maduro da çocuklara 10 milyon oyuncak dağıtma sözünü yerine getirdi. Venezuela’da Noel geleneği olan ihtiyacı olanlara yardım etmek, oyuncak, yiyecek ve kıyafet bağışlama Nicolas Maduro tarafından yerine getirildi. TeleSUR'da yer alan habere göre, 22 Aralık’ta Tedarik ve Üretim Mahalli Komiteleri aracılığıyla söz konusu oyuncakların dağıtımına başlandı."ONLAR ÜLKENİN UMUDU"Venezuela hükümetine ait bir Twitter hesabı, 23 Aralık’ta yaptığı paylaşımlarda ülkenin başkenti Karakas’ta Başkan Yardımcısı Delcy Rodriguez’in çocuklara oyuncakları dağıttığı fotoğrafları paylaştı. Burada bir açıklama yapan Rodriguez, çocuklarda mutluluğu ve Noel neşesini artırmayı istediklerini ve onların ülkenin umudu olduğunu ifade etti.MADURO SÖZ VERMİŞTİNicolas Maduro Noel geleneğine uyup ekimde yoksul çocuklara 10 milyon oyuncak dağıtma sözü vermişti. Bu sözü yerine getirebilme adına, ülkedeki oyuncak üretimini ve sayısını artırmayı sağlamak için devletin satın alma garantisi sunması ve oyuncak ithalatını artırmak için bazı girişimlerde bulunma gibi özel önlemler almıştı.Kaynak: Independent Türkçe cumhuriyet.com.trÜmitcan Uygun hakkında 'tehdit' soruşturması
Ümitcan Uygun hakkında 'tehdit' soruşturması figure > Ankara’da Aleyna Çakır'ın (21) evde ölü bulunmasının ardından gözaltına alınıp serbest bırakılan, ardından annesi şüpheli şekilde ölen Ümitcan Uygun hakkında, 'Tiktok' fenomeni Abdullah S.'yi tehdit ettiği gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Uygun, savcıya ifade verdikten sonra adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakıldı. Aleyna Çakır, 3 Haziran'da Keçiören ilçesindeki evde ölü bulundu. Sevgilisi olduğu iddia edilen Ümitcan Uygun'un, daha önce Çakır'a şiddet uyguladığı anlara ait görüntüler ise ölümünden kısa süre sonra sosyal medyada yer aldı. Bunun üzerine Ümitcan Uygun, polis ekiplerince gözaltına alınıp, ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Günlerce televizyon programına katılan Aleyna Çakır'ın ailesi, kızlarının ölümünden Ümitcan Uygun'u sorumlu tutarken, Uygun'un annesi Gülay Uygun, 17 Eylül akşamı, Ankara Keçiören'de bir akrabasının evine yakın dağlık alanda başından silahla vurulmuş halde ölü bulundu. Çakır ve Uygun'un ölümüne ilişkin soruşturmalar sürüyor.TEHDİT SORUŞTURMASIÜmitcan Uygun, önceki gün sosyal medya platformu 'Tiktok' fenomoni Abdullah S.'nin yayınına bağlandı. Uygun'un, Abdullah S.'ye, Aleyna Çakır'ın ölümüyle ilgili 'adalet yerini bulacak' yönündeki sözleri üzerine hakaret ve tehditte bulunduğu "Seni öldüreceğim" dediği iddia edildi. Şikayet Ümitcan Uygun hakkında 'tehdit' suçundan soruşturma başlatıldı. Uygun, soruşturma kapsamında Ankara Adliyesi'nde savcıya ifade verdi. İfadesinin ardından, Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilen Uygun, adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakıldı. (DHA)23 barodan ortak açıklama: AİHM kararıderhal yerine getirilmeli, Selahattin Demirtaştahliye edilmelidir
23 barodan ortak açıklama: AİHM kararı derhal yerine getirilmeli, Selahattin Demirtaş tahliye edilmelidir figure > Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Selahattin Demirtaş hakkında verdiği “derhal tahliye” kararının ardından 23 kentin baroları ortak bir açıklama yaptı. Açıklamada, kararın bağlayıcı olduğuna dikkat çekilerek gereğinin yerine getirilmesi çağrısı yapıldı. Aralarında İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Diyarbakır, Şanlıurfa barolarının bulunduğu 23 kentin barolarından yapılan ortak yazılı açıklamada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi'nin kararıyla birlikte Selahattin Demirtaş'ın durumu ele alındı.AİHM Büyük Dairesi'nin 22 Aralık'ta aldığı karara dikkat çekilen açıklamada, ”Önceki dönem HDP Eş genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kasım 2016'da tutuklanmış olup o tarihten bu yana Edirne Cezaevi’nde tutulmaktadır. Bu tutukluluk sebebiyle AİHM'e yapılan başvuru üzerine Mahkeme 20 Kasım 2018 tarihinde açıklanan kararında, Sözleşme’nin 5. maddesinin 3. fıkrasının (Makul Süre İçinde Yargılanma ve Tutuksuz Yargılanma Hakkı), Sözleşme’nin 18. maddesinin (Sözleşme’de Belirtilen Hak ve Özgürlüklere, bu Sözleşme Hükümleri ile İzin Verilen Kısıtlamaların, Öngörüldükleri Amaç Dışında Uygulanamaması) ve Sözleşme’ye Ek 1 Nolu Protokol'ün 3. maddesinin (Seçme ve Seçilme Hakkı) ihlal edildiğine karar vermiştir. Ülkemiz açısından AİHS'in 18. maddesinin ihlal edildiğine ilişkin bu ilk kararda, Demirtaş'ın tahliye edilmesi gerektiği de belirtilmiş ancak bu karara rağmen Demirtaş tahliye edilmemiştir.” denildi.“İKİNCİ KEZ TUTUKLANMASINDAN 15 AY GEÇMESİNE RAĞMEN DAVA AÇILMAMIŞTIR”HDP eski Eş Genel Başkanın tahliye edilmesine rağmen başka bir dosyadan açılan kesinleşen 4 yıl 8 ay hapis cezasından dolayı serbest bırakılmadığını kaydeden ortak açıklama şöyle devam etti:“Selahattin Demirtaş 18 Eylül 2019 tarihinde AİHM Büyük Daire’de yapılacak duruşma öncesi, tutuklu olarak yargılandığı Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasından 2 Eylül 2019 tarihinde tahliye edilmesine rağmen, başka bir dosyadan kesinleşen 4 yıl 8 aylık hapis cezası onanmış ve bu gerekçeyle tahliye edilmemiştir. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 Eylül 2019 tarihinde zaten Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi davasında suçlama olarak ileri sürülen 31 fezlekeden birini teşkil eden 6-8 Ekim 2014 olaylarını gerekçe göstererek, Demirtaş hakkında yeniden soruşturma başlatmış ve bu dosyadan da tutuklama kararı verilmiştir.Demirtaş'ın ikinci kez tutuklanmasının üzerinden 15 ay geçmesine rağmen hala bu iddia ile ilgili dava açılmamıştır. Hem hükümet, hem de Demirtaş'ın avukatları tarafından Büyük Daire'ye taşınan Daire Kararı hakkında Büyük Daire, incelemesini tamamlayarak 22 Aralık 2020'de kararını açıklamıştır. Büyük Daire kararında özetle 'Demirtaş'ın siyasi amaçlarla Sözleşme’ye aykırı bir şekilde tutuklandığı, meclis içinde ve dışında yaptığı konuşmaların yargılamaya konu edilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ve serbest seçim hakkının ihlal edildiği, 20 Eylül 2019 tarihli ikinci tutuklamanın da ilk tutukluluğun devamı niteliğinde ve Sözleşme’ye aykırı olduğu ve derhal serbest bırakılması gerektiği' belirtilmiştir.”“AİHM KARARI DERHAL YERİNE GETİRİLMELİDİR”Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin çekince koymaksızın imzaladığı 46. maddesine göre, Mahkeme’nin kararlarının tüm üye devletler için bağlayıcı olduğuna vurgu yapılan açıklamada, "Yine Anayasa’nın 90.maddesine göre ulusal norm hiyerarşisinde Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmelerde yer alan hükümlere üstünlük tanınmaktadır.AİHM kararlarının uygulanmamasının Konsey’den çıkarılmaya kadar giden sonuçlarının olduğu da unutulmamalıdır. Bu nedenle; Türkiye'nin uluslararası yükümlülükleri de dikkate alındığında, Anayasamızın 2. Maddesinde belirtilen bir hukuk devleti olmanın gereği olarak AİHM kararı derhal yerine getirilerek Selahattin Demirtaş, tahliye edilmelidir" çağrısı yapıldı.İMZACI BAROLARAçıklamaya imza atan barolar şöyle:Adana Barosu BaşkanlığıAdıyaman Barosu BaşkanlığıAğrı Barosu BaşkanlığıAnkara Barosu BaşkanlığıBatman Barosu BaşkanlığıBingöl Barosu BaşkanlığıBitlis Barosu BaşkanlığıBursa Barosu BaşkanlığıDiyarbakır Barosu BaşkanlığıGaziantep Barosu BaşkanlığıHakkari Barosu BaşkanlığıHatay Barosu Başkanlığıİstanbul Barosu Başkanlığıİzmir Barosu BaşkanlığıKars Barosu BaşkanlığıMardin Barosu BaşkanlığıMuş Barosu BaşkanlığıSiirt Barosu BaşkanlığıŞırnak Barosu BaşkanlığıTunceli Barosu BaşkanlığıUrfa Barosu BaşkanlığıVan Barosu Başkanlığı cumhuriyet.com.trAşıya acil onay verilmesine tepki: 'En küçük hatayıkabul etmek mümkün değil'
Aşıya acil onay verilmesine tepki: 'En küçük hatayı kabul etmek mümkün değil' figure > Gelecek Partisi, Covid-19 aşılarına etkililik, güvenlilik ve kalite ile ilgili kapsamlı veriler sağlanmadan Acil Kullanım Onayı (AKO) verilmesine tepki gösterdi: "Yaygın olarak çok sayıda insanımıza uygulanacak olması sebebiyle pandemi ile mücadelede hayati önemi olan aşıların uygulanma sürecinde en küçük bir hata ve muğlaklığı kabul etmek mümkün değildir" Çin'den getirilmesi planlanan Covid-19 aşılarının güvenilirliği ile ilgili tartışmalar sürerken, Resmi Gazete'de 'Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik' ile aşılara 'Acil Kullanım Onayı' verildi.Düzenleme ile aşı için etkililik, güvenlilik ve kalite verilerinin tamamlanmış olması koşulu olmadan yurttaşlara uygulanabilecek. Gelecek Partisi, düzenlemeyi eleştirerek, "Türkiye’de COVID-19 aşılarının uygulanmasına ilişkin mevzuat eksikliğini gidermek üzere yapıldığı ve birçok ülkede de bu tür düzenlemelerin olduğu belirtilmektedir. ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği ülkelerinde AKO kararı; acil kullanıma aday olan aşının, ilacın etkililik, güvenlilik ve kalite verilerinin tamamlanmış olması koşulu ile alınmıştır" açıklaması yapıldı. /Archive/2020/12/25/164732788-screenshot2.jpgİYİ Parti'de Ayşe Güney'in başkanlığını yaptığı Sağlık Politikaları İzleme Kurulu tarafından yapılan açıklama şöyle: MEVZUAT EKSİKLİĞİ: Avrupa, ABD, Çin’de geliştirilen COVID-19 aşıları ile ilgili olarak pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de Acil Kullanım Onayı (AKO) alınarak yaygın aşılama için çalışmalar yapılmaktadır. İçinde bulunduğumuz olağandışı durum bu uygulamayı zorunlu kılmaktadır.Ancak; Resmî Gazete’de, 18 Aralık 2020 tarihinde yayımlanan 'Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik', 'Acil Kullanım Onayı'nı düzenlemekte olup madde 10/A, etkililik, güvenlilik ve kalite ile ilgili kapsamlı verilerin henüz sağlanamadığı aşılar için bu veriler sağlanıncaya kadar AKO verilmesine ilişkindir.Bu düzenlemenin, Türkiye’de COVID-19 aşılarının uygulanmasına ilişkin mevzuat eksikliğini gidermek üzere yapıldığı ve birçok ülkede de bu tür düzenlemelerin olduğu belirtilmektedir. ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği ülkelerinde AKO kararı; acil kullanıma aday olan aşının, ilacın etkililik, güvenlilik ve kalite verilerinin tamamlanmış olması koşulu ile alınmıştır.EN KÜÇÜK HATAYI KABUL ETMEK MÜMKÜN DEĞİL: Hiç bir aşı, ilaç ve tıbbi uygulama yan etkisiz değildir. Ortaya çıkabilecek riskleri öngörmek ve en aza indirmek için bugüne kadar uygulanmakta olan aşılar, ilaçlar için yapılan tüm olağan incelemelerin hızlandırılmış olsa da basamak atlamadan yapılmış olması önemlidir. Yaygın olarak çok sayıda insanımıza uygulanacak olması sebebiyle pandemi ile mücadelede hayati önemi olan aşıların uygulanma sürecinde en küçük bir hata ve muğlaklığı kabul etmek mümkün değildir. ANKA