Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Thursday, 11.06.2025, 10:41 AM (GMT)

News - Haberler

Transferi konuşulan Messi'den Barcelona'yıüzecek açıklama

Transferi konuşulan Messi'den Barcelona'yı üzecek açıklama figure > Arjantinli oyuncu röportajda Barcelona’dan ayrılabileceğini belirtti. Lionel Messi, kariyerinin sonunda Amerika’da oynamak istediğini ve diğer ligleri şimdilik düşünmediğini söyledi.Barcelona’nın yıldız oyuncusu Lionel Messi İspanyol televizyon kanalı La Sexta’ya röportaj verdi. Sezon sonunda sözleşmesi bitecek olan Messi’nin ne yapacağını henüz netlik kazanmazken Arjantinli oyuncu röportajda Barcelona’dan ayrılabileceğini belirtti. Messi, takımdaki geleceği ile ilgili, ‘’ Amerika’da oynamak, orada yaşamak ve MLS deneyimini yaşamak istiyorum. Şu anda Barcelona’yı düşünmek zorundayım ancak sezon bittiğinde bunları düşüneceğim. ‘’ dedi.DEĞİŞİM GEREKİYORDUGeçtiğimiz yaz yaşanan ayrılık sürecine ilişkin ise Messi şunları söyledi, ‘’ Barcelona’yı ve bu kulübü seviyorum ama geçen yaz bunu yapmak zorundaydım. Kulübe her şeyimi verdiğimi ve daha fazlasını yapamayacağımı düşündüm. Değişim gerekiyordu, buradaki misyonumu tamamlamıştım. Bartomeu ile ilgili birçok şey söylendi ancak detaylara çok fazla girmek istemiyorum. Bana çok fazla yalan söyledi. Serbest kalma maddesi sorununu yaşadığımızda da mahkemeye gittiğimiz takdirde kazanacağımızı biliyordum ama Barcelona ile bu şekilde ayrılmak istemedim. ‘’HAZİRAN’DA KARAR VERECEĞİMSözleşmesi bitene kadar herhangi bir takımla görüşmeyeceğini söyleyen Messi başkanlık seçimi ve olası yeni teknik direktör ile ilgili, ‘’ Başkanlık seçimi ile ilgili bir taraf belirtmem doğru değil. Sadece gelecek kişinin takımı tekrar rekabetçi yapmasını istiyorum. Xavi gelirse kalır mıyım? Bilmiyorum. Haziranda neler olacağını göreceğiz. Bu dönemde artık yıldız isimleri takıma kazandırmak kolay değil. Yeni gelecek başkanın Barcelona’nın durumunu biliyor olması lazım. Neymar’ı tekrar takıma kazandıramazsınız. Çok pahalı.Kulübün içinde bulunduğu ekonomik durumu herkes biliyor. Seçilecek kişinin farklı şeyler yapması gerekiyor. ‘’ ifadelerini kullandı. cumhuriyet.com.tr

Trajik hissiyat,ütopik siyaset!

Trajik hissiyat, ütopik siyaset! figure > Fatma ve Koray Tütüncü’nün birlikte kaleme aldıkları Trajik Hissiyat Ütopik Siyaset - Jean-Jacques Rousseau’nun Edebi ve Siyasi Tahayyülü, bizi, Batı kanonuna yön veren, temel metinleriyle tarihin akışını da değiştirmiş bu önemli filozof hakkında yeniden düşünmeye yönelten bir kitap. /Archive/2020/12/28/110350369-ic2.jpgRousseau, Batı kanonuna yön veren, temel metinleriyle tarihin akışını da değiştirmiş olan bir filozoftur. Fransız Devrimi’nin esin kaynakları arasındadır. Ancak hangi konuyu/problemi ele alırsa alsın, Rousseau’da “trajik hissiyat” ve “ütopik siyaset” birlikte karşımıza çıkar.Bu konuda Tütüncü’ler şunları söyler: “Rousseau’nun külliyatı benliği ve insanlığı bilmeye adanmıştır; kırılgan, ıstıraplı, hassas bir arayıştır bu.(…) Benliğin ve insanlığın bitmek bilmeyen arzularını, hayal kırıklıklarını, yanlış yollara sapışlarını yüreğinde hisseder: Trajik bir hissiyattır bu. Ama aynı zamanda kendini bilmenin yüceliğini, iyimserliğini ve imkânlarını tanır; insan özgürlüğe yazgılıdır, insanı köleleştiren zincirleri yine insanın kıracağının farkındadır. Bu da ütopik siyasetin yoludur.” (s. 14)Akıl-duygu karşıtlığı, felsefe tarihinde sıkça rastladığımız bir durumdur. Rousseau gibi kimi filozoflar ise akıl kadar duyguya da felsefelerinde yer verebilmişlerdir. Bu konuda Tütüncü’ler şöyle demekte:“Akıl ve duygunun dur durak bilmeyen çatışmasında Rousseau hem aklın hem de duygunun yanında yer alabilmiştir: zira benliğinin böyle kurulmuş olduğuna inanır.” (s. 82)/Archive/2020/12/28/110402212-kapakic1.jpgUYGARLIK ELEŞTİRİSİYaşadığı çağda akla, bilime ve ilerlemeye büyük bir güven beslenmesine ve övgüyle bakılmasına karşın Rousseau’nun ortaya koyduğu uygarlık eleştirisi önemlidir. Bu noktada o da çağına aykırı düşünme tarzı ve duruşuyla dikkat çeker. “Rousseau’nun külliyatının çekirdeğini oluşturan insanı özgürlükle özdeşleştiren anlayış, uygar topluma yönelik eleştirisinin de odağını oluşturur.” (s. 163)Onun özellikle bilimler ve sanatlardaki ilerlemelere şüpheyle bakmasının nedeni, söz konusu ilerlemelerin insanın erdemlerini zayıflatması, insana insanlığını unutturmasıdır. Bu bağlamda Rousseau için, insanlığın geliştirdiği bilgilerin en faydalısı ve en az ilerlemiş olanı, insanın kendisine ilişkin bilgidir. (s. 137)/Archive/2020/12/28/110417744-ic1.jpgKÜLTÜR FİLOZOFUKendisinden sonraki düşünce tarihini özellikle kültür/uygarlık düşüncesi bakımından etkilemesiyle de Rousseau bir kültür filozofudur, kültür felsefesinin kurucularından biridir. Bir filozofun yazdıkları kadar onun nasıl okunduğu ve yorumlandığı da önemlidir. Bu bağlamda felsefe tarihinde yer alan birçok filozofun yanlış anlaşılması ve çarpıtılması durumuyla karşılaşırız.Tütüncü’ler Rousseau’yu bütüncül bir yaklaşımla ele almakta, eserleriyle kendi çağı ve çağımız arasındaki ilişkileri ve etkileşimleri belirgin kılmakta, filozofla ilgili indirgemeci ve dar yaklaşımları değerlendirmekte ve onun felsefesinin kurucu kavram ve problemlerini çözümleyerek; yalnızca bugüne değil belki geleceğe de seslenen bir filozof portresi çizmektedirler.Rousseau’yu yeniden düşünmek, insanlık durumunu da yeniden düşünmek demektir. Yaşanan gelişmeler ve karşılaştığımız küresel sorunlar, Rousseau felsefesinin tüm yönleriyle yeniden gündeme gelmesi gerektiğini göstermiyor mu?Özellikle de trajik hissiyatın derinden hissedildiği böyle bir zamanda, yaşanan dönemi bir distopya olarak algılayan/anlayan kişilerin hiç de az olmadığını düşünürsek, siyaset başta olmak üzere yaşamın ve kültürün her alanında ütopik bakışlara ihtiyacımız yok mu?Trajik Hissiyat Ütopik Siyaset - Jean-Jacques Rousseau’nun Edebi ve Siyasi Tahayyülü / Fatma Tütüncü, Koray Tütüncü / Metis Yayınları / 287 s. Mustafa Günay

Kanser atlatan ve testi pozitifçıkan yoğun bakım hemşiresi dinlenirkenöldü

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Kanser atlatan ve testi pozitif çıkan yoğun bakım hemşiresi dinlenirken öldü figure > Kanser atlatan ve testi pozitif çıkan yoğun bakım hemşiresi Kadir Salduz dinlenme odasında hayatını kaybetti. Tarsus Devlet Hastanesi’nde görev yapan hemşire Kadir Salduz’un (38), Covid-19 yoğun bakım ünitesindeki nöbetinin ardından dinlenme odasında hayatını kaybetmesi, sağlık camiasını yasa boğdu. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Mersin Şube Başkanı Dr. Sinan Doğan, Salduz’un ölümünün, sağlık çalışanlarının uzun süreli çalışma koşulları nedeniyle risk altında olduğunu açıkça gösterdiğini belirterek “Otopsiden kalp krizi sonucu çıksa da bu bizim için sadece kalp krizi değildir. Covid-19’a bağlı kalp krizidir, yani iş kazasıdır” dedi. Geçmişte lenfoma tedavisi gören ve kanseri atlatan Salduz’un son mesaisine gelmeden önce Covid-19 belirtileri hissettiği ve PCR testinin pozitif çıktığı belirtildi. Mesaisini tamamlayan Salduz, kendini yorgun hissettiğini belirterek hemşire dinlenme odasına çekildi. Salduz burada fenalaştı ve hayatını kaybetti. Dr. Doğan, Salduz’un geçmişte lenfoma kanseri tedavisi gördüğünü anımsatarak “Kanser uyumaya geçmiş. Bu durumdaki insanlar normal çalışma yaşamına devam edebilirler. Ama kanser öyküsü olan birini Covid-19 yoğun bakımda çalıştırmak akıl kârı değil” dedi. Abidin Yağmur

Libya’ya giden Milli Savunma BakanıAkar’dan Hafter’in tehdit açıklamasına sert yanıt

Libya’ya giden Milli Savunma Bakanı Akar’dan Hafter’in tehdit açıklamasına sert yanıt figure > Milli Savunma Bakanı Akar, Libya ziyaretinin ardından “Türk unsurlarına yapılacak bir saldırı girişiminde katil Hafter unsurları her yerde meşru hedef olur” dedi. Türkiye’yi bölgede istemeyen Mısır’dan bir heyet, altı yıl sonra Trablus’a giderek UUH İçişleri Bakanı Başağa ile görüştü. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Libya’nın doğusunu kontrolünde bulunduran Tobruk cephesinin müttefiki Halife Hafter’in Türkiye’ye yönelik tehdit açıklamasına sert yanıt verdi. Akar, sürpriz Libya ziyaretinde, “Bu savaş suçlusu, cani yani katil Hafter ve destekçileri bilmelidirler ki Türk unsurlarına yapılacak herhangi bir saldırı girişiminde katil Hafter unsurları her yerde meşru hedef olarak görülecektir. Bunu akıllarına soksunlar” açıklamasını yaptı. Akar ve TSK komuta kademesi, önceki gün Libya’ya sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi. Akar’ın ziyareti, Libya’nın bağımsızlık gününde Hafter’in Türkiye’ye yönelik tehditvari konuşmasının hemen ardından geldi. Trablus’ta TSK Libya Görev Grubu Komutanlığı’nı ziyaret eden Akar, Türkiye’nin BM tarafından tanınan Libya Ulusal Uzlaşı Hükümeti’ne (UUH) verdiği desteğin süreceğini belirtti. Akar, Hafter’in söyleminin Libya’daki siyasi sürece zarar vermeyi amaçladığını dile getirerek “Böyle bir hareketi yaptıktan sonra kaçacak yer bulamazlar. Dolayısıyla herkes aklını başına toplasın. Ateşkes sağlanmış, siyasi görüşmeler yapılıyor. Bunun dışında her türlü hareket yanlıştır. Libya’nın birliği, bütünlüğü ve Libya’nın Libyalılara ait olduğu esastır. Tarihi şan ve şerefle dolu TSK’nin gücünü bugüne kadar anlamadıysa bir başka yol ve yöntemle de anlatmasını biliriz” dedi. Konuşmasında, Türkiye-Yunanistan ilişkilerine de değinen Akar, “Yunan halkının maaşını, ücretini kesmek pahasına çılgınca bir silahlanma modası başladı. İstediğiniz kadar, gemi, uçak, denizaltı alın yetmez. Olan sevgili Yunan halkına olacak. Maalesef yanlış politika peşinde koşuyor komşumuz” dedi.MISIR-TRABLUS YAKINLAŞMASIÖte yandan Mısır’dan üst düzey bir heyet dün Trablus’a giderek UUH İçişleri Bakanı Fethi Başağa ile görüştü. İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre ortak güvenlik sorunları ve güvenlik işbirliğini geliştirme konularının ele alındığı görüşmede Libya İstihbarat Başkanı Imad et-Trablusi de hazır bulundu. AA’nın yerel basından aktardığına göre Mısır Genel İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Eymen Bedi’nin başkanlık ettiği heyette, Dışişleri Bakan Yardımcısı ve İstihbarat Başkan Yardımcısı da bulunuyor. Bunun resmi bir Mısır heyetinin ülkenin başkentine 2014’ten beri ilk ziyareti olduğu belirtildi. Mısır’daki Abdülfettah Sisi yönetimi, Hafter cephesine verdiği destekle biliniyor. cumhuriyet.com.tr

CHP’li Akın, pazarlık usulüihaleyle yandaşşirketlere kaynak aktarıldığınısöyledi

CHP’li Akın, pazarlık usulü ihaleyle yandaş şirketlere kaynak aktarıldığını söyledi figure > Açıklanmayan ihalelerin toplam tutarı yaklaşık 40.5 milyar TL. Açıklanan ihale tutarı 1 milyar 446 milyon TL, bunun 1.37 milyar TL’lık bölümünü Cengiz Holding aldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı 2020 yılı içerisinde hızlı tren, metro, tramvay yapım ve inşaat işlerinden oluşan projelerle ilgili ihalelerin neredeyse tamamının kapalı olarak, istisna kabul edilen pazarlık usulüyle yapıldığını açıkladı. Tutarının 42 milyar TL’yi bulduğunun tahmin edildiğini söyleyen CHP’li Akın, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bünyesindeki Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü (AYGM) tarafından 2020 yılı içerisinde ilansız ve belli firmaların davet edilmesi yöntemiyle gerçekleştirdiği ihalelerle ilgili bir derleme hazırladı. Akın’ın gerçekleştirdiği çalışmada, şu tespitler yer aldı: 12 ihale yapıldı: AYGM tarafından yapım ve inşaat işlerini kapsayan pazarlık usulüyle 12 ihale pazarlık usulüyle gerçekleştirdi. İhaleler ilansız ve belli firmaların davet edilmesiyle düzenlendi. 12 ihaleden yalnızca 4’ü kamuoyuyla paylaşıldı. Başka bir deyişle pazarlık usulüyle gerçekleştirilen ihalelerin yüzde 76’sı kamuoyundan gizlendi. Pazarlık usulüyle yapılan ihalelerin toplam tutarının yaklaşık 42 milyar TL olduğu tahmin ediliyor. Söz konusu tutarın neredeyse tamamının kamuoyuna sonucu açıklanmayan ihalelerden oluşması dikkat çekti. Cengiz Holding aldı: Mevzuata göre sonuçları kamuoyuna açıklanan pazarlık usulüyle yapılan 4 ihalenin toplam tutarı 1 milyar 446 milyon TL olurken, burada en büyük payı iktidara yakınlığıyla bilinen 5’li çete olarak tanımlanan firmalardan biri aldı. Cengiz Holding, açıklanan pazarlık usulü ihalelerde 1,37 milyar TL ile en büyük paya sahip oldu. Sır ihaleler: Sonuçları açıklanmayan pazarlık usulüyle yapılan ihalenin toplam tutarının ise yaklaşık 40.5 milyar TL olduğu tahmin ediliyor. Söz konusu 8 ihalede aslan payını iktidara yakınlığıyla bilinen firmalar aldı. Buna göre Kolin, Kalyon, Cengiz firmalarına toplamda 4 farklı projeyle 11 milyar 770 milyon TL büyüklüğünde ihale verildi.‘YANDAŞA VERİYORLAR’CHP Genel Başkan Yardımcısı Akın, “AK Parti iktidarı kamu ihale mevzuatını hiç sevmedi ve bu mevzuatı kendilerine göre değiştirdi. İhaleleri keyfine göre dağıtmak için çok çaba gösterdiler. 2003’ten bu yana 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu defalarca değiştirildi. Kanuna uymak yerine kendilerine kanunu uydurdular. Böylece adrese teslim ihaleler devreye sokuldu. Bunu yapabilmek için de AK Parti, Kamu İhale Kanunu’nun istisnai hükümlerini istismar ederek, istisnayı usul haline getirmeye başladı. Pazarlık usulü ile verilen ihaleler de bunun sonucudur. Halkın parasını bu usulle yandaşlara veriyorlar” dedi. Mahmut Lıcalı

Milyonlarca emekçinin kilitlendiği asgariücret için Türk-İş’ten açıklama geldi

Milyonlarca emekçinin kilitlendiği asgari ücret için Türk-İş’ten açıklama geldi figure > Milyonlarca emekçinin kilitlendiği asgari ücret için Türk-İş’ten açıklama geldi. Türk-İş Başkanı Atalay, “3 bin liranın altındaki teklif, insanları mutlu etmez” açıklaması yaptı. Bugün belirlenecek asgari ücret, işsizlik ödeneğinden engelli aylığına kadar bir dizi ödemeyi de etkileyeceği için geniş kesimler tarafından merakla bekleniyor. Bir yandan salgının ağır etkileri, diğer yandan enflasyon nedeniyle ücretleri eridiği için ayın sonunu getiremeyen milyonlarca yurttaş, bugün Asgari Ücret Tespit Komisyonu’ndan çıkacak kararı bekliyor. Karar, yaklaşık 7 milyon işçinin yanı sıra 65 yaş aylığından GSS primlerine, işsizlik maaşından engelli aylığına, kısa çalışma ödeneğinden ücretsiz izne çıkarılan milyonlarca emekçiye verilen nakdi ücret desteğine kadar birçok ödemeyi de etkileyecek. Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2021’de geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere bugün son toplantısını yapacak. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda 10.30’da başlayacak toplantıdan sonra yeni asgari ücret açıklanacak. TÜİK, son toplantıda, ağır işlerde çalışan bekâr bir işçi için asgari harcama tutarını 2 bin 792.10 TL, orta nitelikteki işlerde çalışan bekâr bir işçi için 2 bin 507.70 TL, hafif nitelikteki işlerde çalışan bekâr bir işçi için de 2 bin 339.10 TL olarak bildirdi. Hükümet şimdiye kadar ağır işler için hesaplanan tutarın üzerine hiç çıkmadı. İşçi tarafını temsil eden Türk-İş’in, bekâr bir çalışanın aylık yaşam maliyeti tutarını 3 bin 74 lira olarak belirlediği için bugün açıklanacak rakama katılması çok zor. Asgari ücret artışının etkilediği diğer ödeme ve hesaplar şöyle:65 yaş aylığı: Bu aylıktan yararlanabilmek için kişinin kendisinin ve eşinin kişi başına düşen aylık gelirinin asgari ücretin net tutarının üçte birinden az olması gerekiyor. Engelli aylığı: Bu aylığın bağlanabilmesi için de hanedeki kişi başına düşen gelirin asgari ücretin üçte birinden az olması şartı aranıyor. Evde bakım parası: Bu parayı alabilmek için hanede kişi başına düşen gelirin asgari ücretin üçte ikisinden düşük olması gerekiyor. Sosyal güvencesi olmayan ve hane içinde kişi başına düşen gelir net asgari ücretin üçte birinden az olan kişilerin sağlık hakkından yararlanabilmeleri için Genel Sağlık Sigortası pirimleri devlet tarafından karşılanıyor. İşsizlik maaşı: İşçilerin işten çıkarıldıklarında aldıkları işsizlik maaşının en alt sınırı brüt asgari ücretin yüzde 40’ı. En yüksek işsizlik maaşı ise brüt asgari ücretin yüzde 80’i. Asgari ücretteki artış işsizlik maaşı için önemli. Şu anda 1 milyona yakın işçi kısa çalışma ödeneği alıyor. Yine 2.1 milyon işçi ücretsiz izinde. Bu işçiler günlük 39 lira ile geçinmeye çalışıyor. Artışla birlikte nakdi ücret desteğinin de artması gerekiyor.TÜRK-İŞ BAŞKANI ATALAY: 3 BİN TL ÜZERİ OLMALITürk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na getirilecek 3 bin liranın altındaki teklifin çalışanları mutlu etmeyeceğini söyledi. Atalay, yazılı açıklamasında, yeni yılda geçerli olacak asgari ücret rakamına dair, “İşveren ve hükümet, 3 bin liranın altında teklif getirmemelidir. Çünkü 3 bin liranın altındaki teklif, insanları mutlu edecek bir teklif olmaz. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na 3 bin liranın üzerinde teklif getirilmeli” dedi.YILMAZ BÜYÜKERŞEN: EN DÜŞÜK 3350 OLACAKAnkara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın belediye çalışanlarının maaşlarının en düşük 3100 olacağını açıklamasının ardından Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen de belediye personellerinin maaşının en düşük 3350 TL olacağını duyurdu. Büyükerşen, Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Emek en yüce değer! Açıklanacak asgari ücret ne olursa olsun, belediye personelimizin alacağı en düşük maaş Ocak itibarıyla 3350 TL’den az olmayacak” dedi. Mustafa Çakır

İktidarısorgulayan kanalların ekranlarınıkarartan RTÜK, yandaşkanallarıkorudu

İktidarı sorgulayan kanalların ekranlarını karartan RTÜK, yandaş kanalları korudu figure > RTÜK’ün karnesini çıkaran İlhan Taşcı, “Basın ve ifade özgürlüğü ortamını sağlamakla görevli RTÜK, basın özgürlüğünün önünde engele dönüştü” dedi. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi İlhan Taşcı, “tarafsızlık” eleştirilerine konu olan kurulun 2020 yılı karnesini açıkladı. Taşcı’nın hazırladığı rapora göre, 2020 yılı boyunca iktidara yakın kanallara yalnızca 400 bin TL para cezası verilirken eleştirel yayın yapan kanallara ise bu durumun tam 25 katına denk düşen 10 milyon TL’lik ceza kesildi. Hakkında 102 bin 500 şikâyet yapılan ve yılın en çok şikâyet edilen kanalı olan ATV’ye ise yalnızca bir kez idari para cezası verilmesi dikkat çekti. Taşcı’nın hazırladığı rapora göre, iktidara yakınlığıyla bilinen A Haber, Kanal 7, TV Net, TGRT Haber’le ilgili bir yıl boyunca hiçbir dosya görüşülmedi ve hiçbirine ceza verilmedi. Bir yıl boyunca 102 bin 500 şikâyetle RTÜK’e en çok şikâyet edilen kanal olan ATV hakkında ise üst kurul gündemine yalnızca 2 dosya alındı. Bu kanala bir kez “Türkçenin kaba kullanımından” uyarı yaptırımı, bir kez de “ailenin korunması”na aykırılıktan idari para cezası verdi. Kanalla ilgili bunun dışında hiçbir dosya görüşülmedi. ATV’ye verilen para cezası, beyan ettiği reklam geliri üzerinden 400 bin TL olarak hesaplandı. Aynı dönemde, RTÜK, Tele 1 hakkında 16 idari para cezası, 8 gün boyunca 2 program durdurma ve bir kez de 5 günlüğüne ekran karartma olmak üzere 19 kez ceza verildi. RTÜK, Halk TV’ye 12 kez idari para cezası, 10 gün boyunca süren 2 program durdurma, bir kez de 5 günlüğüne ekran karartma olmak üzere toplam 15 yaptırım, KRT’ye 3 kez idari para cezası, FOX TV’ye 9 kez idari para cezası verilirken, bir kez de 3 ana haber bülteni durdurma cezası verdi. İktidarı sorgulayan televizyon kanallarına kesilen idari cezaların parasal karşılığı ise kayıtlara yaklaşık 10 milyon TL olarak geçti. Habertürk de cezalardan en fazla pay alan kanallardan oldu. Kanala bir kez uyarı, 5 kez idari para cezası, bir kez de 5 günlüğüne program durdurma cezası verildi.HAKSIZ BEDELLERRapora ilişkin değerlendirmede bulunan Taşcı, “Bu kanallar arasındaki temel fark, sadece iktidarı haberlerinde övenler ile yerenler. Bu kadar açık ve net. RTÜK aracılığıyla verilen mesaj açık: Ben seni yaşatmayacağım, halkın haber alma hakkına kulak tıkayacağım, iktidarı eleştireni yaşatmayacağım; Saray’ın ve iktidarın nefesi, sesi olanları da koruyup kollayacağım, reklamlara boğacağım. 2020, RTÜK açısından iktidarı eleştirmenin, sorgulamanın ekonomik bedelinin en ağır, haksız, adaletsiz şekilde ödetildiği bir yıl oldu” dedi. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’i de eleştiren Taşcı, “Basın ve ifade özgürlüğü ortamını sağlamakla görevli RTÜK, artık basın özgürlüğünün önünde bir engele dönüşmüştür” ifadelerini kullandı. Sarp Sağkal

CHP’li Torun, belediye yardımlarınıaçıkladı

CHP’li Torun, belediye yardımlarını açıkladı figure > CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, CHP’li belediyelerin salgın sürecinde ihtiyaç sahibi 7.7 milyon yurttaşa ayni ve nakdi yardımda bulunduğunu bildirdi. Torun, “Belediyelerimiz halkçı projelerle halkın yanında olmaya devam edecek. Yereldeki başarılarımız bizi ilk seçimlerde iktidara taşıyacak. İşte o zaman bu adaletsiz düzene son vereceğiz” dedi. Torun, CHP’li belediyelerin 2020 yılındaki faaliyetlerini ve iktidarın yerel yönetimlere yönelik tutumunu değerlendirdi. “İktidar, işi gücü bırakmış, partimize saldırıyor. Bir yandan iktidar, bir yandan küçük ortağı, her türlü yalan ve iftiraya sığınacak kadar aciz hale geliyor” diyen Torun, iktidarın CHP’li belediyelerin hizmetlerini itibarsızlaştırmaya çalışarak, aslında yurttaşı cezalandırdığını söyledi. Torun, şöyle devam etti: “6 milyon 800 bin vatandaşımıza ayni yardımda bulunduk. 980 bin 590 vatandaşımıza nakdi yardım yaptık. Bunların içinde, kira desteği, fatura indirimi, ulaşım desteği vs. hepsi var. İhtiyaç sahiplerine 20 milyon 800 bin kap sıcak yemek dağıttık. İktidar 5 maskeyi dağıtamazken, 60 milyondan fazla maske ve dezenfektan ürününü, ücretsiz olarak vatandaşlarımıza ulaştırdık. ‘Gönül belediyeciliği’ diyenlerin aslında sadece kendi gönüllerine göre yönettikleri Sayıştay’ın sansürlenen raporlarına dahi yansıyor.” Mahmut Lıcalı

CHP'li Adıgüzel dünyacaünlüçikolata firmasıFerrero'ya devlet desteği verilmesine tepki gösterdi

CHP'li Adıgüzel dünyaca ünlü çikolata firması Ferrero'ya devlet desteği verilmesine tepki gösterdi figure > CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, dünyaca ünlü çikolata firması Ferrero’nun Düzce’de açacağı fındık kırma fabrikasına devlet desteği ve teşviği verilmesine "Yerli sanayiciyi bitiyorlar" diyerek tepki gösterdi. CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, Ferrero’nun Düzce’de açacağı tesise devlet desteği ve teşvik verilmesine tepki gösterdi. Ferrero’nun devlet desteği ve 667 milyon teşviki ile Düzce ilinde fındık kırma tesisi yapacağını öğrendiklerini anımsatan CHP’li Adıgüzel, “Pandemi koşullarında kendi sanayicisini, kendi esnafını ortada bırakan hükümet, rekabete aykırı bir şekilde fındığın Türkiye’sini yabancı kartele teslim ediyor. Ferrero, Düzce’de entegre tesis kurmuyor, yine fındık kırma fabrikası kuruyor. Türkiye’de zaten 170’e yakın benzer işletme var. Şimdi Ferrero tamamen robotik bir fabrika açarak istihdam sağlamadığı gibi, yüksek kapasitede tek bir işletme ile mevcut çalışan yerli kırma fabrikalarının da kapanmasına yol açarak, yerli sanayiciyi bitirecekler” dedi. Cemil Ciğerim

Erdal Sarıkaya, Gezi’de polisin attığıgaz kapsülüyle bir gözünükaybetmişti

Erdal Sarıkaya, Gezi’de polisin attığı gaz kapsülüyle bir gözünü kaybetmişti figure > Gezi Direnişi sırasında polisin attığı biber gazı kapsülünün gözüne isabet etmesiyle bir gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya’dan, polislerin bulunması için açtığı davada karşı tarafın avukatlık masrafı için bin 362 TL vekâlet ücreti istendi. Para talebine tepki gösteren Sarıkaya, “Sonuçlanmamış mahkemenin parasının peşine düştüler. Vurulan benim, hayatı karanlığa mahkûm edilen benim, üstüne para ödeyecek olan yine benim. Bir de kara kalemle IBAN numarası yazmışlar. Alıştılar IBAN istemeye” dedi. Sarıkaya’nın bir gözünü kaybetmesine neden olan polislerin bulunması amacıyla açtığı dava sürerken, davalı tarafın avukatları için bin 362 TL vekâlet ücreti ödemesi için emniyet kanalıyla dekont gönderildi. Sarıkaya, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, “Ben bölge idare mahkemesine tazminat davası açtım ve kaybettim. Ardından istinafa başvurdum. Aylarca yanıt vermeyen istinaf jet hızıyla 2 haftada verilen kararı onadı. Biz de istinaf sonrası kararı Danıştay’a taşıdık. Orada yargı süreci devam ederken, emniyet kanalıyla avukatlık parası, mahkeme masrafı ve talep masrafı gibi gerekçelerle para istiyorlar. Yargı süreci tamamlandığında borcumu öderim. 5’li çeteye bu ülkeyi peşkeş çekenler sonuçlanmamış davanın parasının peşine düştüler. Geziye olan kin ve nefret her ortamda kendini gösteriyor” diye konuştu. Sarıkaya’nın avukatı Danış Akpolat ise, “Bu süreçte bozma kararı gelmezse Anayasa Mahkemesi ve uluslararası yargı anlamında gerekli haklarımızı ileri süreceğiz. Şu an sadece Danıştay kararını bekliyoruz” dedi. İlayda Kaya

Doğru Parti Genel BaşkanıRifat Serdaroğlu, Sağlık Bakanlığı’ndan istifasının perde arkasınıanlattı

Doğru Parti Genel Başkanı Rifat Serdaroğlu, Sağlık Bakanlığı’ndan istifasının perde arkasını anlattı figure > Neden Rifat Serdaroğlu? Ege Üniversitesi İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ni bitirdi. Bergama Belediye Başkanlığı, 19, 20 ve 21. dönem İzmir milletvekilliği ile sağlık bakanlığı ve devlet bakanlıkları yaptı. DYP’de yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcılığı ve teşkilatlanmadan sorumlu genel başkan yardımcılığı görevlerini üstlendi. Son olarak, Çoban Ateşi Hareketi adlı bir demokrasi platformu oluşturup Anadolu’yu dolaştı ve altı ay önce hareketi bir siyasi partiye dönüştürerek Doğru Parti’yi kurdu. Serdaroğlu’nun “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla gözaltına alınması hukukta reformun konuşulduğu şu günlere denk gelince bize de sormak kaldı. - Sayın Erdoğan’ın taktiğidir. Bekletir, bizim hareketimizin gelişmesini takip eder, tutuklanmamız mı yoksa serbest kalmamız mı ona yarar, buna göre karar verir. Türkiye’de bugün hukuk yok… - AKP’nin son zamanda il ve ilçe teşkilatlarında çalışan hukukçulardan 2 bin 200 kişiyi savcı ve yargıç yaptılar, bunlar hiç sizi dinlemiyor bile. Bir gözü dosyada bir gözü Saray’dadır bunların.- Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki: “Beni bağlamaz”… Kardeşim seni ne bağlar? Anayasa bağlamaz, yasalar bağlamaz, yargı bağlamaz, TBMM zaten bağlamaz… Ne bağlar?- Kendisinden önceki 11 cumhurbaşkanı nasıl gittiyse o da gidecek. “Ben gitmem”, yok öyle şey. Seçimi kaybettiğin an gideceksin. Biz siyasetin paralı hale gelmesinden ülkeyi kurtaracağız.- Tansu Çiller nerede, Tayyip Bey’in yanında, Süleyman Soylu da yanında. Bunlar merkez sağı patlattılar. Eğer sizin dediğiniz olsaydı AKP iktidar falan olamazdı.- İki şartımız değiştirilemez.  Anayasanın ilk altı maddesine sadakat istiyoruz.. İkincisi, biz devri sabık yaratmak istiyoruz, biz hesap sormak istiyoruz. Devri sabık şimdiye kadar yaratılmadı,- Tansu Hanım’dan bir zarf geldi. Tayin kararnamesini Tansu Hanım kendi imzalamış, benim müsteşarımı alıp diğerini vermek istiyor. Korumanın önünde kâğıdı yırttım ve ona da “Çık dışarı” dedim. Adam dondu kaldı…- Yalım Erez’in bir yakını geldiği takdirde belli tarikatların Sağlık Bakanlığı’nda etkili olması mümkün olabilecekti. AKP, geldiğinden beri Sağlık Bakanlığı’nın büyük çoğunluğuna hâkimdir..- Kısa süre önce Cumhurbaşkanı’na hakaretten gözaltına alındınız, öncelikle geçmiş olsun diyelim, bildiğim kadarıyla bu ilk değildi… Her hafta iki dava geliyor, 120’yi geçti. Yetişebildiğim yerlere kendim gidiyorum, yetişemediğim yerlere avukat arkadaşlarımdan rica ediyorum. Hiç gidemediğimiz de oluyor. 2007’den beri internet ortamında yazı yazıyorum. Ne bileyim, Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesinde haftalık çıkan bir gazete o yazıyı beğeniyor, yayımlıyor. Oradaki savcı bana cumhurbaşkanına hakaretten soruşturma açıyor. Şu an benim yerel mahkemelerin verdiği 5 yıl 8 ay hapis cezam var. Üç istinaf mahkemesinde görüşülüyor bu yerel mahkemelerin kararı.- Hakkınızda 120’yi aşkın dava açıldığını söylediniz, genellikle cumhurbaşkanına hakaretten mi?  Davaların açılma sebebi o, hiçbiri hakaret değil. Kendi söylediklerini tekrar etseniz bile dava açıyor avukatları. Belki de geçim kapısı yaptılar bunu, ciddi tazminatlar da ödüyoruz. Eğer mahkemelerde hâkimler orta yaşın üzerindeyse kadın-erkek fark etmiyor, beraat etme şansımız var. Ancak AKP’nin son zamanda il ve ilçe teşkilatlarında çalışan hukukçulardan 2 bin 200 kişiyi savcı ve yargıç yaptılar, bunlar hiç sizi dinlemiyor bile. Bir gözü dosyada bir gözü Saray’dadır bunların. 2007’den itibaren FETÖ’nün savcılarıyla kavga ettim, şimdi AKP’nin savcılarıyla uğraşıyorum. Bu mücadeleyi sürdüreceğim…  - Türkiye’nin hukuk karnesi hiçbir zaman mükemmel olmadı. Herkes kendi zenginini yarattı, herkes kendi adaletini inşa etti. Uzun yıllardır siyasetin içindesiniz. Bugünü daha vahim yapan nedir?Geçmiş dönemdeki iktidarlar, içinde benim olduğum hükümetler, partiler dahil, bizler de hata yaptık. Zaten bizler hata yapmasaydık, Sayın Erdoğan gibi bir insanın bu mevkilere gelmesi mümkün değildi. Bizim hatamız var, çok yanlışlar yaptık. Ama hiçbir zaman bu yönetim gibi bir yönetim görmedim. Ben bunlara “utanmazlar iktidarı” diyorum. - Siyaset bugün ittifaklarla yürüyor. Siz var olan partilerden birinde siyaset yapmak yerine niye yeni bir parti kurdunuz?Türkiye’de 18 yıldır AKP iktidarda. Bir de onun en iyi destekçisi Sayın Bahçeli var. Bahçeli’den İYİ Parti, AKP’den de Deva ile Gelecek Partisi çıktı. Tabii onların niye çıktığını da bilemiyorum. 2019’a kadar başbakanlık, ekonomiden sorumlu bakanlık gibi çok önemli görevlerde bulundu ikisi de… Peki, bir özeleştiri yaptınız mı kardeşim? Neden hiçbir soygunu Türk milletine anlatmadınız? İktidar partisinin içine Perinçek’i de katmak lazım tabii, Bremen Mızıkacıları gibi oldular. Cumhuriyetin en önemli kurumlarından biri olarak CHP kaldı, onun da tek başına veya ittifak halinde AKP’yi yenebileceğine inanmıyorum. Parti kurmadan önce, Sayın Kılıçdaroğlu’nu da ziyaret ettim. 45-50 dakika görüştük, ona anlattım bu durumu. Bizim daha önce bakan-genel müdür olarak münasebetlerimiz vardı. Hakikaten kendisini çok severim ve saygı duyarım. Dedim ki: “Bu şartlarda muvaffak olamazsınız. Salı gününden salı gününe konuşmaları okuyarak AKP ile mücadele edemezsiniz. Türk milletine iyi anlatmalısınız. Bir tufan geliyor mu, o zaman partinizi Nuh’un Gemisi gibi yapın” dedim. İYİ Parti’ye bakıyoruz… Merkez sağda konumlanması gerekirdi. Ama öyle bir parti oldu ki, Koray Aydın istediği zaman Meral Hanım’ı devirebilir. Biz bunları görünce 2.5 sene Çoban Ateşi Hareketi adı altında Türkiye’yi dolaştık. 74 vilayete, çok sayıda ilçeye gittik.  - Biz dediğiniz kim? Benim eski siyaset arkadaşlarım. Bugün partide yoklar. Onlardan rica ettim, yeni insanlar girsin dedim. Ben de aday olmayacağım zaten. Büyük kongreye kadar götüreceğim, sonra ülkeyi emanet edeceğim pırıl pırıl gençlere bırakacağım. Türkiye’yi dolaşırken, insanlara “Nedir derdiniz, ne yapalım, ne istiyorsunuz” diye sorduk. “Kurun bir parti” mesajını aldık insanlardan. Bizi merkez sağda siyaset yaptığımızdan beri tanıyorlar. AKP’nin oy havuzunda da en çok bizim oyumuz var. Biz o insanları aldatmadık.  MERKEZ SAĞI PATLATTILAR- Tam bu noktada sormak istiyorum: Madem merkez sağı konuşuyoruz. Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar’ın hamleleri olmasaydı AKP bugün iktidar olabilir miydi? Kesinlikle olamazdı ama Tayyip Bey bu işleri çok iyi bilir. Yıkmayı çok iyi bilir. Bugün Mehmet Ağar’ın nerede olduğuna bakarsanız resmi daha net görürsünüz. Sözüm ona Türkiye’ye hizmet etmiş mafya babalarıyla pozlar veriyor ama biz bunların cemaziyelevvelini biliriz. Bizim yanımıza bile gelemezlerdi, hâlâ da gelemezler. Tansu Çiller nerede, o da Tayyip Bey’in yanında, Süleyman Soylu da yanında. Bunlar merkez sağı patlattılar. Eğer sizin dediğiniz olsaydı AKP iktidar falan olamazdı. Merkez sağ Türkiye’nin çimentosudur, esnaf teşkilatı gibi. Ben bunları çok benzetirim. Yani biz yeni parti kurduk, çünkü çaresiz kaldık. Biz bu memleketin sevdalılarıyız. 46 ilde teşkilatımız var. En kısa zamanda seçimlere girebilecek hakkı kazanacağız. İşimizin zor olduğunu biliyorum. Bizler zengin insanlar değiliz İpek Hanım. Biz siyaset yapıp zenginleşmedik. Malımızı sattık, siyaset yaptık. Biz mücadele edeceğiz.  HESAP SORMAK İSTİYORUZ- Varsayalım ki Millet İttifakı size “Gel bize katıl dedi”… Bizim selam vermeyeceğimiz iki parti var, biri AKP, diğeri MHP. Bizi 40 sene aynı kazanda kaynatsalar kaynayamayız. Bizim hareketimizin çıkışı Atatürk’tür. Varacağı yer de Atatürk ilke ve devrimlerinin Türk devletine yeniden hâkim olmasıdır. İki şartımız değiştirilemez. Anayasanın ilk altı maddesine sadakat istiyoruz. Türk milleti şemsiyesi altında herkes kendi etnik kökeninde özgürlüklerini, kültürünü istediği gibi yaşayabilir ve devlet buna yardım etmek zorundadır. Bunu yaparız. İkincisi, biz devri sabık yaratmak istiyoruz; biz hesap sormak istiyoruz. Devri sabık şimdiye kadar yaratılmadı, her seferinde daha derin yaralar açtı. Hukuk içinde tabii ki… Hesap sorulmazsa, bu milletin paralarını, pullarını çalanlar, bu milletin başını eğenler hesap vermezse bu işin arkası gelmez.  ‘KARDEŞİM SENİ NE BAĞLAR?’- AİHM’nin Selahattin Demirtaş kararı çok tartışılıyor… Bir parti lideri olarak sizin görüşünüz?.. Sayın Erdoğan diyor ki: “Beni bağlamaz”… Kardeşim seni ne bağlar? Anayasa bağlamaz, yasalar bağlamaz, yargı bağlamaz, TBMM zaten bağlamaz… Ne bağlar? Anayasanın 90’ıncı maddesinin son fıkrası şöyle: Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyumsuzluklarda milletlerarası anlaşma hükümleri esas alınır…” Yargıda da ekonomik kararlarda da bu böyle. O zaman sen bunlara uymak zorundasın. Peki, bu ne zaman konmuş? 7 Mayıs 2004… Kardeşim bunu sen koymuşsun buraya, nasıl uymazsın. Uymak zorundasın…  - Türkiye siyasetinin en büyük problemi ne dersek? Türk siyasetinin birinci derece sorunu ekonomi ya da dış politika değil ahlaktır. Türk milletinin sorunu AKP’dir. Derhal ve derhal demokratik yolla en erken zamanda yapılacak seçimle mutlaka gönderilmelidir. Kendisinden önceki 11 cumhurbaşkanı nasıl gittiyse o da gidecek. “Ben gitmem”, yok öyle şey. Seçimi kaybettiğin an gideceksin. Biz mutlaka ve mutlaka mal varlıklarından, siyasetin paralı hale gelmesinden ülkeyi kurtaracağız. Milletimiz bize bir yetki verirse mesela biz Hazine yardımı almayacağız.  “Hüda-Par Türkiye’nin en tehlikeli terör örgütlerinden biri. Rus silahlarıyla insanların ensesine tek el kurşun sıkarak öldürdükleri yüzlerce insan var. Bunları herkes biliyor. Ama Hüda-Par’ın başkanı yine Saray’daydı. CHP’ye terörist diyorsun, İYİ Parti’ye terörist diyorsun, HDP’ye terörist diyorsun. E, sen görüştün bunlarla, valilere emir verdin. Ama kimse bunları konuşmasın… Hayır kardeşim, sen şah değilsin, padişah değilsin. Halife falan hiç değilsin zaten.” TARİKATLAR KAPIYI HER ZAMAN ZORLADI BU YÜZDEN SAĞLIK BAKANLIĞI'NI BIRAKTIM - Sağlık Bakanlığı da yaptınız. İktidarın belki de en çok tartışılan bu bakanlığı Menzil tarikatının hüküm sürdüğü yerlerden biri olarak gösteriliyor. Sizin döneminizde de bakanlıklara sızma var mıydı? Ben 5.5 ay Sağlık Bakanlığı yaptım. Sağlık kökenli biri de değilim. Maliye kökenliyim. 1993 senesinde Tansu Çiller hükümetinde bize Sağlık Bakanlığı’nı uygun gördüler. Tabii benim en büyük şansım Yıldırım Aktuna’dan sonra bakan oldum. Çok güzel bir kadro bırakmıştı… Tarikatlar meselesine gelince; onlar kapıyı hep zorlardı. Tek sebep değil ama bu yüzden de bıraktım zaten.   - Açar mısınız? Müsteşarımı değiştirmek istediler. Ben de “Neden değiştirmek istiyorsunuz. Ben memnunum kendisinden. Bakan değiştirmek istiyorsanız değiştirin. Partide görev yaparım” dedim. “Bir şeyini duymadık, çalışkan adam ama falanca isteniyor” dendi. “Kim istiyor” diye sordum. “Yalım Erez istiyor”… Yalım Erez’in bir yakını gelecek oraya. O geldiği takdirde Türkiye’de belli cemaat ve tarikatların Sağlık Bakanlığı’nda etkili olması mümkün olabilecekti. Bu konuda çok direndim. En son bakanlıkta otururken, Tansu Hanım’ın koruma müdürlerinden biri geldi. Bir zarf uzattı, “Sayın Başbakan size gönderdi” dedi. Aldım, açtım, tayin kararnamesini Tansu Hanım kendi imzalamış; benim müsteşarımı alıp diğerini vermek istiyor. Korumanın önünde kâğıdı yırttım ve ona da “Çık dışarı” dedim. Adam dondu kaldı… 10 dakika sonra Tansu Hanım aradı, “Gönderdiğim kararnameyi yırtmışsınız” dedi. “Siz neredesiniz, müsaitseniz geleyim” diye sordum. Konutta beklediğini söyledi.- Aranızda nasıl bir konuşma geçti?Kendisine “Yırtarım tabii. Kararname öyle tanzim edilmez. Siz başbakan da olsanız bu Türk devletinin binlerce yıllık deneyimden damıtılmış gelenekleri vardır. Kararnameyi bakan olarak ben tanzim ederim. Size arz ederim, kabul ediyorsanız, cumhurbaşkanına arz edersiniz. Cumhurbaşkanı kabul ederse Resmi Gazete’de yayımlanır ve yürürlüğe girer. Siz benim adıma kararname tanzim etmekle beni yok sayıyorsunuz” dedim. İstifamı verdim, Sağlık Bakanlığı’ndan gittim. Menzilciler, AKP geldiğinden beri Sağlık Bakanlığı’nın büyük çoğunluğuna hâkimdir. Onlardan habersiz hiçbir iş yapamazsınız. Doğru Parti’ye hiçbir tarikat ve cemaatçi giremez. Bunlar anayasaya göre yasak, suç işliyorlar. Allah aşkına bir kişi söylesin bana, şu tarikatlar Türkiye için ne üretti? Yanmaz kefen, uçan takunya satıp Mercedes’e biniyorlar.  - Koronavirüs sürecinin doğru yönetildiği söylenebilir mi? Hiçbir şey yönetemedikleri gibi bunu da yönetemediler. İnsanlara yalan söylüyorlar. Bir hükümet yaşam hakkı konusunda gerçekleri saklıyorsa o hükümetin orada bir dakika bile oturmaya hakkı yoktur. Hiçbir Avrupa ülkesinde bunu yapamazsınız. Sizi tükürükle boğarlar. Biz milletimize anlatacağız. Bu senin hayatın, çocuklarının hayatı diyeceğiz.  TÜRKİYE'Yİ ZOR GÜNLER BEKLİYOR- 20 Ocak’ta Biden ABD Başkanlığı’nı devralacak. 17 Şubat’ta NATO’da zirve var. Mart’ta AB liderleri Türkiye’yi konuşacak. 2021 takvimi önemli günlere işaret ediyor...2021’de çok daha kötü günler göreceğiz. Ben tabii demokrasiye inanmış bir insan olarak asla başka ülkelerin ya da emperyalist devletlerin tahakkümü altına girmeyi kabul edemem. Ne kadar kızarsam kızayım, Tayyip Bey’e hakarete varan konuşmalar yapmalarını da asla tasvip edemem. Ama şu gerçeğin de adını iyi koymalı, Türk milleti iyi düşünmeli. Sonuca değil, nedene bakmalı. Neden geldi bu ambargolar kardeşim? Tayyip Bey bugün mal varlığı sebebiyle ABD’nin derin devleti tarafından rehine pozisyonundadır. Türkiye’yi zor günler bekliyor. AİHM kararıyla ilgili olay martta etkili olur…   İpek Özbey

15 milyon TL harcanarak yapılan 116 dönümlük Botanik Park'taşimdi koyunlar otluyor

15 milyon TL harcanarak yapılan 116 dönümlük Botanik Park'ta şimdi koyunlar otluyor figure > Şehir hastanesi yapılacak diye sökülen 116 dönümlük Botanik Park, hastane projesinin iptal olmasıyla kaderine terk edildi. Ordu’nun Altınordu ilçesinde 2015 yılında 15 milyon TL harcanarak yapılan ve resmi törenle açılan 116 dönüm üzerine kurulu Botanik Park, şehir hastanesi yapılacak diye söküldü. Hastane projesinin de rafa kaldırılmasıyla kaderine terk edilen park alanında hayvanlar otluyor. Ordu’nun Altınordu ilçesinde, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca 15 milyon liralık harcamayla 2015 yılında 116 dönüm arazi üzerine kurulan, içinde oturma alanları, yürüyüş parkuru, kır düğünü alanı, ağaç fidanları, çeşitli bitkiler ve sosyal tesislerin olduğu tek Botanik Parkı, 2016 yılında Büyükşehir Belediyesi’ne devredildi. Ancak Sağlık Bakanlığı tarafından kente yapılması planlanan 800 yataklı şehir hastanesi için yeterli büyüklükte arazi bulunamayınca Botanik Park, 2017 yılı mayıs ayında yapılmasına karar verilen şehir hastanesi tahsisi için söküldü. Etrafında Ordu’nun ilk yerleşim yeri olması nedeniyle tarihi kalıntıların bulunması ve aynı zamanda dere yatağı sınırında olması nedeniyle hastane projesinden de vazgeçildi. Botanik Park üzerindeki ağaçlar, fidanlar ve tüm yapılanlar da adeta yağmalandı. 15 milyon TL harcanan bu alan hayvanların otlak alanına dönüştü. CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel, Botanik Park için harcanan 15 milyon TL’nin o dönemde 5.2 milyon dolar ettiğini, bugün ise bu harcamanın karşılığının 39 milyon TL olduğunu belirterek bu kamu zararının sorumlularından tahsilini ve haklarında soruşturma açılmasını istedi. Ordu Çevre Derneği Başkanı Ertuğrul Gazi Gönül de “15 milyon TL çöpe gitti. Bu, halkın parasıydı. Toprağa gömüldü” dedi. Cemil Ciğerim




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter