News - Haberler
Çin Büyükelçisi CHP’yi ziyaret etti
Çin Büyükelçisi CHP’yi ziyaret etti figure > Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçisi Liu Shaobin, 15 Aralık’ta güven mektubunu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a sunduktan sonra, ilk ziyaretlerinden birini CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yaptı. Görüşmede CHP ve Çin Komünist Partisi ilişkileri ile Çin ve Türkiye arasındaki ilişkilerin daha ileri götürülmesi arzusu dile getirilerek, bu konuda neler yapılabileceği konuşuldu. Kılıçdaroğlu, Shaobin’e “Çin’in bilim alanında atılımlarını izliyoruz ve Çin aşısını bekliyoruz” dedi. Mahmut LıcalıDaire Başkanırüşvet iddiasıyla tutuklandı
Daire Başkanı rüşvet iddiasıyla tutuklandı figure > Samsun Büyükşehir Belediyesi Mali Hizmetler Daire Başkan Vekili Bahattin Karakaş rüşvet iddiasıyla tutuklandı. Mustafa Demir’in Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesinin ardından Mali Hizmetler Daire Başkan Vekilliği görevine getirilen Bahattin Karakaş, işadamından rüşvet istediği iddiasıyla Samsun Emniyet Müdürlüğü Organize İşler ve Kaçakçılıkla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri takibe alındı. Takip sonucu makamında gözaltına alınan B.K., ifadesinin alınmasının ardından Samsun Adliyesi’ne sevk edildi. Karakaş, çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklandı. Cemil CiğerimYunanistan’la diyalog hesabı
Yunanistan’la diyalog hesabı figure > Yunanistan’la yaşanan gerilim ve AB’nin tepkisi sonrası Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerini tamamlayan Oruç Reis’in haziran ayına dek Antalya Körfezi’nde sismik araştırma yapacağı duyuruldu. Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi öncesi Akdeniz’de Yunanistan’ın tepkisine neden olan bölgelerdeki faaliyetini tamamlayan Oruç Reis gemisinin, 15 Haziran’a dek Antalya Körfezi’nin içinde sismik araştırma yapacağı duyuruldu. Oruç Reis için Antalya Körfezi ile sınırlı NAVTEX’in, Ankara’nın son dönemde Atina’yı diyalog masasına çağırma stratejisinin bir parçası olduğu, bu kapsamda Ankara-Atina hattındaki ön görüşmelerin (istikşafi görüşmeler) 61. turunun da yeni yılda yapılabileceği belirtiliyor.FAALİYETİN KAPSAMI DAROruç Reis’in önceki araştırma alanlarıyla karşılaştırıldığında çok daha dar kapsamlı bir alanda yürütülecek faaliyet için öncekilerin aksine uzun bir süre belirlendi. Gemi, ilk olarak 10 Ağustos-12 Eylül, daha sonra da 12 Ekim-29 Kasım tarihleri arasında BM’ye bildirilen Türk kıta sahanlığının güney sınırlarından başlayarak 28 numaralı doğu boylamının doğusuna doğru uzanan geniş bir alanda sismik araştırma faaliyeti yürütmüştü. Yunanistan, Türkiye’nin sismik araştırma yaptığı alanların kendi kıta sahanlığıyla örtüştüğü gerekçesiyle duruma tepki göstermişti. Ankara-Atina hattındaki gerilim Türkiye-AB ilişkilerinin de odağında. Eylül ayındaki AB Liderler Zirvesi öncesi “diplomasiye fırsat tanımak için” Oruç Reis’i limana çeken, aralık ayındaki zirve öncesi ise Akdeniz’deki araştırmalarının tamamlandığını duyuran Ankara, son dönemde gemi üzerinden Yunanistan’a diyalog çağrılarını sürdürüyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AB’nin son liderler zirvesi öncesi Türkiye’nin Yunanistan’la diyaloğa hazır olduğu mesajını yineleyerek “Yunanistan, ‘Oruç Reis gemisi orada olduğu sürece toplantılara gelmeyeceğiz’ demişti. 29 Kasım’da Oruç Reis faaliyetlerini o bölgede tamamladı geldi, Antalya Limanı’nda ama hâlâs başka bahaneler buluyorlar” demişti.DİYALOG PENCERESİOruç Reis’in araştırma alanı olarak Antalya Körfezi’nin belirlenmesinin ardından Ankara’dan Atina’ya diyalog çağrılarının yoğunlaşması bekleniyor. Almanya’nın arabuluculuğunda yapılan görüşmelerde eylül ayında iki ülke, 2002-2016 yılları arasında başta Ege olmak üzere aralarındaki sorunların çözüm yollarını aramak üzere 60 tur boyunca süren ön görüşmeleri (istikşafi görüşmeler) yeniden başlatma üzerinde uzlaşıya varmıştı. Ancak Türkiye’nin Oruç Reis’in araştırmalarını devam ettirme kararı üzerine Yunanistan bu görüşmeleri yapmayı reddetmişti. AB liderlerini Türkiye’ye yönelik sert yaptırımlara ikna edemeyen Yunanistan’ın Türkiye ile görüşmelere başlayıp başlamayacağıyla ilgili Ankara ve Atina’da çeşitli olasılıklar dillendiriliyor. Hüseyin HayatseverKumpas mağduru YüzbaşıMurat Eren, yıllar süren hukuk mücadelesi sonunda beraat etti
Kumpas mağduru Yüzbaşı Murat Eren, yıllar süren hukuk mücadelesi sonunda beraat etti figure > Kumpaslar nedeniyle 46 ay hapis yatan Yüzbaşı Murat Eren, TSK’den ihraç edilmesine neden olan davadan beraat etti. Bu kararla birlikte hakkındaki üç davanın ikisinden beraat eden Eren, önümüzdeki günlerde bir kez daha yargıç karşısına çıkacak. Kumpas davalarından Atabeyler davasında tutuklanan ilk subay olan ve 14 yıldır yargılaması devam eden Pilot Yüzbaşı Murat Eren beraat etti. Eski Özel Kuvvetler Pilotu Yüzbaşı Eren’in, “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama” iddasıyla yargılandığı davanın duruşmasına Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün devam edildi. Mahkeme suça delil olduğu iddia edilen CD üzerinde parmak izi olup olmadığını aradı. Parmak izi olmadığı anlaşılınca, 14 yıldır yargılanan Eren’in beraatına karar verildi. Davaya ilişkin bilgi paylaşan Eren’in avukatı Muhammed Sarıyaka, “Murat Eren’in hakkında üç dava vardı. Birisi Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde geçtiğimiz yıllarda görülmüştü. O davadan beraat etti. Bu yargılandığı dava, silahlı kuvvetlerden ihraç edilme nedeniydi. Bundan da beraat etmiş oldu. Şimdi kapatılan Ankara 11. Ceza Mahkemesi’nde bir duruşması daha var. Onun duruşmasının başlamasını bekliyoruz. Yakın zamanda başlayacağını ve beraat edeceğini umuyoruz” bilgisini paylaştı.İHRAÇ EDİLMİŞTİEren, 2006 yılında FETÖ kumpası ile kurgulanan dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’a suikast yapacağı iddia edilen “Atabeyler Çetesi” soruşturması ile kumpas davalarında tutuklanan ilk subay oldu. Aynı yıl TSK ile ilişiği kesilen Eren, 12 yılda çeşitli aralıklarla 46 ay hapis yattıktan sonra 2016 yılında tahliye edildi. Eren hakkında, “silahlı terör örgütü kurmak veya yönetmek”, “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama” ve “patlayıcı madde bulundurmak ve taşımak” suçlamasıyla üç ayrı dava açıldı. Dün sonuçlanan davayla Eren, Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen “silahlı terör örgütü kurmak veya yönetmek, silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlamasından ve Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama” suçlamasından beraat etmiş oldu. Sarp SağkalAKP’nin hazırladığıdüzenlemenin anayasaya aykırıhükümler içerdiği belirtildi
AKP’nin hazırladığı düzenlemenin anayasaya aykırı hükümler içerdiği belirtildi figure > STK’lere mahkemesiz kayyım atamayı da içeren “kitle imha silahları” teklifinin anayasaya aykırı olduğu belirtildi. İstanbul Barosu Başkanı Durakoğlu, avukata muhbirlik de dayatılacağını söyledi. AKP’nin hazırladığı “Kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının önlenmesine ilişkin kanun teklifi”nin önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurulu’na gelmesi bekleniyor. Bu kanun ile Cumhurbaşkanı ile içişleri bakanına tanınan yetkiler artırılırken dernek ve vakıfların yardım toplama faaliyetleri ve örgütlenme özgürlüğü ciddi şekilde kısıtlanıyor. Düzenleme, avukatlara “ihbarcılık” dayatmasının da önünü açıyor. Söz konusu kanun teklifine tepki gösteren İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, “Avukatı muhbir yapan bu düzenleme kabul edilemez” derken, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Bu düzenleme anayasaya aykırı. Söz konusu düzenleme ile muhalif görülen derneklerin faaliyetleri durdurulacak” dedi.‘MUHBİR AVUKAT’ KABUL EDİLEMEZİSTANBUL BAROSU BAŞKANI MEHMET DURAKOĞLU: Bu düzenleme, avukatı idarenin bir ajanı haline getirmektir. Oysa yasa ile sevk edilmiş olan ve avukata özgülenmiş olsa da özü itibarıyla erk karşısındaki yurttaş için güvence oluşturan sır saklama yükümlülüğü gibi müesseseler, avukatı idarenin ajanı olmaktan uzaklaştıran güvencelerdir. Aynı güvencenin bir başka ifadesi de avukatın tanıklıktan kaçınmasıdır. Bu teklif ile getirilen yeni esaslar, yurttaşı bu güvencelerden yoksun bırakmak anlamına gelecektir” dedi. Sorunun sadece avukatlık mesleği açısından olmadığını belirten Durakoğlu, “Hukukun üstünlüğü ve yargı süjelerinin konumları açısından da ayrı bir önemi haizdir. Tam da “yargı reformunun” gündemde bulunduğu sırada böyle bir teklifin de aynı zaman diliminde gündeme gelebilmiş olması manidardır.OLMAYAN YETKİ KULLANILIYORİHD BAŞKANI ÖZTÜRK TÜRKDOĞAN: Hiç kimsenin haberi olmadan, ilgisi olmayan bir kanunun içerisinde böyle bir durumla karşılaştık. Bu, yasa yapma tekniği açısından oldukça antidemokratik bir yöntem. Söz konusu düzenleme sadece muhalif dernekleri değil, bütün dernekleri ilgilendiriyor. Buradaki problem ise şu: Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Kanunu’nda suçlar sayılmış. Bu suçların içerisinde özellikle terör suçları var. Terör suçundan bir dernek yöneticisi hakkında soruşturma açıldığında o zaman İçişleri bakanı bu yönetiyi görevden alıp, bunu gerekçe yapıp derneğin faaaliyetini askıya alabiliyor. Zaten soruşturmaları içişleri Bakanlığı’nın kolluk birimleri yapıyor. Savcının önüne dosyayı koyuyorlar. Kolluk yetkisi onlarda. Bir nevi kendin pişir kendin ye durumu var. Bu durum problemli. Anayasada örgütlenme özgürlüğü düzenlenmiş. Derneklerin faaliyetlerinin geçici durdurabileceği belirtilmiş. Ancak dernek yöneticilerinin görevden alınacağına dair hiçbir hüküm yok. İçişleri Bakanlığı anayasada olmayan bir yetkiyi kullanmış olacak. Bu durum anayasaya aykırı. Düzenleme ile muhalif görülen derneklerin faaliyetleri durdurulacak. Seyhan AvşarÖğretmenlere‘uzaktan eğitim’anketi
Öğretmenlere ‘uzaktan eğitim’ anketi figure > Öğretmenlere göre uzaktan eğitimde en büyük sorun, çok sayıda öğrencinin imkânsızlıklar nedeniyle derslere katılamaması. Konuların mutlaka sınırlandırılması gerektiğini belirten öğretmenler, bu yıl tüm kademelerin dondurulmasını, öğrencilerin önümüzdeki öğretim yılında aynı sınıftan başlamasını da öneriyor. Eğitim-İş İzmir 1 No’lu Şube tarafından yaklaşık 1500 öğretmene salgın sürecinde uzaktan eğitimde yaşanan sorunları somutlaştırmak ve çözüm önerileri sunmak amacıyla bir anket hazırlandı. Şube başkanı Adem Yıldırım, “Anketten Milli Eğitim Bakanı’nın çizdiği pembe tablonun aksine öğrencilerin tümünün uzaktan eğitimden yararlanamadıkları, eğitimde fırsat eşitsizliğinin derinleşerek arttığı, süreçte derslerin kazanımlarının tam olarak verilemediği, teknik altyapının yetersiz olduğu, uzaktan eğitimle müfredatın yetiştirilemeyeceği, bilhassa LYS ve YKS’de konu sınırlandırılmasına gidilmesi ve bunların yanında acilen ‘Eğitim Bilimleri Uzaktan Eğitim Üst Kurulu’ kurulması gibi sonuçlar ortaya çıkmıştır” dedi. Anketten çıkan bazı sonuçlar şöyle:- Öğretmenlerin yüzde 91.3’ü öğrencilerin tümünün uzaktan eğitimden yararlanmadığını düşünüyor. - “Uzaktan eğitimde kazanımları tam olarak verebildiğinizi düşünüyor musunuz” sorusuna öğretmenlerin yüzde 55.4’ü “bazen”, yüzde 17.4’ü “hiçbir zaman” yanıtını vermiş. - Velilerin çoğunluğu, evde gerekli öğrenme ortamı hazırlayabilme ve motivasyon sağlama konularında yetersiz ve bilinçsiz. - Öğrencilerin ödevlerini yapmama oranları çok yüksek. - Öğretmenlere göre uzaktan eğitimle müfretadı yetiştirmek çok zor. - Öğretmenlerin yüzde 87.3’ü konu sınırlandırması gerektiğini düşünüyor. - Öğretmenler, bu sıkıntıları aşmak amacıyla yapılan çalışmalarda söz hakkı istiyorÖĞRETMENLER NE DİYOR- Derslerin işlenmesine devam edilsin ama bu sene dondurulsun. Tüm sınıflar seneye aynı sınıfı tekrar etsin. - Bütün merkezi sınavlar iptal edilsin. - Canlı derse katılım sayıları çok az ve EBA TV de izlenmiyor. - Sınıf, internetten faydalanan ve faydalanamayan diye iki gruba bölünüp ona göre öğrenciler desteklenmeli. - Bu zor süreçte mutlaka konular sınırlandırılmalı. - Sınıflardaki öğrenci sayıları düşürülmeli. - Uzaktan eğitim müfredatı hazırlanmalı. - Canlı ders saatlerindeki zaman sınırlaması kaldırılmalı. - TYT ve AYT konuları yeniden düzenlenmeli. - Eğitimin uzağı olmaz. Öğretim de yeterli değil, çünkü fırsat eşitliği yok. - Günlük ders saatleri azaltılmalı. - İlkokulda günde altı ders zorunluluğu kalkmalı. En fazla dört ders olmalı. - En büyük sorun öğrencilerin imkânsızlıklar nedeniyle derslere katılamamaları. - Öğrencilerin derslere katılımı çok düşük. - Tüm öğretmen ve öğrencilerin internet erişimi ücretsiz sağlanmalı. - Teknolojik aracı olmayan tüm kesimlerin ihtiyacı karşılanmalı.Çevrimiçi eğitim sürecinde ölçme ve değerlendirme nasıl olmalı? KARNE NOTU DEĞİL GERİBİLDİRİMAnkara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Ömer Kutlu, “Ölçme ve değerlendirme uygulamalarının omurgasını geribildirim oluşturmalıdır. Öğretmenler öğrencilerini istenen düzeye gelinceye kadar geribildirimlerle desteklemeli, ders tekrarı yapmaya dayanan öğrenme eksikliklerine vurgu yapmaktan çok, öğrencinin neleri yapabildiğini gösteren becerilerine ve yeteneklerine vurgu yapılmalı ve geliştirilmesi için alınacak önlemlere dikkat çekilmelidir. Puanlar, öğrencilerin yetersizliklerini sergileyen ‘not kırma’ temelli olmaktan çıkarılmalı, neleri başardıklarını gösteren yaklaşımların ve anlayışların göstergesi olmalıdır” dedi. Türkiye’nin öğrenci merkezli eğitim uygulamalarını istenen düzeyde yaşama geçirememiş ülkeler arasında yer aldığına dikkat çeken Dr. Kutlu, şöyle devam etti: “Gerek derslerin öğretim programları gerek ders kitapları gerekse sınıf içi öğretim ve ölçme değerlendirme etkinlikleri çoğunlukla sonuç odaklıdır. Bu anlayış, öğretmenleri, öğrencilerin neleri ne kadar öğrendikleri düşüncesine götürmekte ve öğretmenleri öğrenmelerin karşılığı olan bir puan vermeye zorlamaktadır.SINAVLA OLMAZBu açıdan bakıldığında yakın zamanda öğrencilere sınav yaparak karne notu vermeyi hedefleyen anlayışların terk edilmeye başlanacağı dikkate alınmalıdır. Puanların bildi-bilemedi, doğru-yanlış, yaptı-yapamadı, başarılıbaşarısız, geçti-kaldı gibi kararlarda ya da yargılarda kullanılması öğrencilerin bilişsel, duyuşsal ve sosyal gelişimleri önünde engel oluşturmaktadır. Bu noktada Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere okulların, öğretmenlerin bir anlayış değişikliğine gitmeleri, eğitimde önemli bir kırılma noktası olacaktır.”KİTAPLAR ‘SIRA DIŞI’ DA OKUNUROkuyay Platformu’nun desteklediği “Sıra Dışı Meydan Okumalar” projesi tamamlandı. Yazar ve akademisyen Nilay Yılmaz’ın koordinatörlüğünü ve içerik danışmanlığını yaptığı projede her yaştan okur, yaratıcı, eleştirel ve tasarım odaklı düşünmenin vurgulandığı sıra dışı bir okuma yöntemiyle buluştu. Proje, okurların kitapla etkileşimini eğlenceli yollarla güçlendiren, edebiyatı fotoğraf sanatıyla buluşturan ve metinlerarası düşünme becerilerini geliştiren “görsel okuma” biçimiyle buluşmalarını sağladı.EVDE SPOR ŞARTSalgın, özellikle çocuklar ve gençleri hareketsiz bıraktı. İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişim Programı Öğretim Görevlisi Hakan Yıldız, “Çocuklar güne mutlaka egzersiz hareketleri yaparak başlamalı. Önce baş ve boynu zorlamadan öne arkaya, sağa sola esneme hareketleriyle başlanmalı, sonra kollar ve bel, sonra da bacaklar çeşitli yönlerde hareket ettirilerek sabah egzersizleri yapılmalı” dedi.AÇIK UÇLU SORULARTürk eğitim sisteminin çevrimiçi ölçme ve değerlendirme yaklaşımlarına geleceğin öğrencilerini yetiştirme anlayışıyla bakması gerektiğine dikkat çeken Dr. Ömer Kutlu, bu süreçte derslerin kapsamında yer alan temel bilgilerin bilişsel, duyuşsal ve sosyal becerilerin bu bilgilerle ilişkilendirilerek öğrenci bünyesine yerleştirilmesinin önemini vurguladı. Öğrenci kazanımlarını araştırma, inceleme ve sorgulamadan uzak sınavlarla ya da testlerle ölçmeye çalışmanın yalnızca öğrencilerin değil, Türkiye’nin de geleceğine zarar vereceğini belirten Kutlu, şunları söyledi:AÇIK KİTABA DAYALI“Öğretmenlerin, öğrencilerine farklı kaynakları okumalarına, bunları birbiriyle ve ders öğrenmeleriyle ilişkilendirerek küçük rapor haline getirmelerine katkı sağlayacak sorular sormaları ya da görevler vermeleri yerinde olacaktır. Kullanılacak soruların bir kaynakta doğrudan bulunmaması, öğrencinin problem çözme, akıl yürütme, eleştirel düşünme, yaratıcılık gibi üst düzey düşünme yeteneklerini kullandırabilmesi önemlidir. Bu noktada öğretmenlerin açık uçlu soruları tercih etmeleri, açık kitaba dayalı ölçme uygulamalarına yer vermeleri, bir işi başarmayı önceleyen göreve dayalı ölçme yaklaşımlarını kullanmaları yerinde olacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve okulların bazı sorumlulukları hızla yerine getirmesi gereklidir. Bunlardan öncelikli olanı kütüphanelerin ve özellikle öğrenciler için hazırlanmış yayınların öğrencilerin ve öğretmenlerin kullanımına açılmasıdır. Bu, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması açısından da büyük bir zorunluluktur. Aynı biçimde öğretmenler için hazırlanmış eğitsel yayınların öğretmenlere açılması da bir gerekliliktir. Bir kaynağı küçük bir ücretle ya da ücret ödemeden elektronik ortamdan okuyabilme hakkı dünyada giderek yaygınlaşmaktadır. Sözü edilen eşitlikçi koşullar sağlanmadığı takdirde ölçme ve değerlendirme uygulamalarının doğru bilgiler veremeyeceği çok açıktır.’’‘EĞİTİMLE SAĞLIKLI GELECEK’Türk Eğitim Derneği (TED) ve Roche Diagnostik, Ankara ve İstanbul’daki devlet okullarında öğrenimlerini sürdüren “TED Tam Destek Burslu” lise öğrencileri ve ailelerinin sağlığa erişim konusunda farkındalıklarını artırma amacıyla “Eğitimle Sağlıklı Gelecek” projesini başlattı. Çevrimçi yapılan eğitimle “Sağlıklı Gelecek” projesi, 2020- 2021 öğrenim yılı boyunca katılımcıların sağlığa erişim konusunda farkındalıklarını artırmayı hedefliyor. Hijyen, kişisel bakım, ergenlik dönemi gibi konularda uzmanlar tarafından verilecek eğitimlerle gençlerin başta arkadaşları olmak üzere çevrelerini olumlu etkileyecek davranışlar geliştirmesi öngörülüyor. Proje kapsamında 324 öğrenciye ve ailelerine, konunun uzmanları tarafından hem ortak hem de ayrı ayrı eğitimler verilecek. Ortak verilecek eğitimler arasında “Temel İnsan Hakkı Olarak Sağlık, Hijyen ve Ev Sağlığı Eğitimi, Beslenme ve Sağlıklı Gıda Eğitimi, Hastalıkların Tanısı ve Önemi, Covid-19 ve Diğer Bulaşıcı Hastalıklar Eğitimi, Evde İlk Yardım Eğitimi, Ağız ve Diş Sağlığı Eğitimi ve Sporun Sağlıklı Birey Oluşumundaki Önemi” yer alıyor. TED Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, “Sağlık bilincini toplumumuzda artırarak gelecek nesillerimiz için sürdürülebilir bir yaşamın temellerini atmayı arzu ediyoruz” dedi. Figen AtalayEmekçiler asgariücretin insan onuruna yakışır birücret olmasından yana
Emekçiler asgari ücretin insan onuruna yakışır bir ücret olmasından yana figure > Tüm güzellikleri üreten işçiye reva görülen ücretin 2792 lira olmaması gerektiğinin altını çizen DİSK Başkanı Çerkezoğlu, bir kez daha ücretin 3800 lira olması gerektiğini yineledi. DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, asgari ücretin insan onuruna yaraşır bir düzeye yükseltilmesi gerektiğini belirtti. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), asgari ücretin net 3800 lira olması talebiyle eş zamanlı olarak DİSK Bölge Temsilciliklerinin bulunduğu illerin Çalışma ve İş Kurumu il müdürlükleri önünde basın açıklaması yaptı. TÜİK’in Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na sunduğu 2792 lira olarak sunduğu 2021 yılı asgari ücretin yetersiz olduğunun altını çizen DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Bu mu adaletiniz? Bu mu ülkenin bütün güzelliklerini üreten işçi sınıfına reva gördüğünüz asgari ücret?” diye sordu.YOKSULLAŞMAYI ÖNLEYİNHükümete seslendiklerini belirten Çerkezoğlu, bir yandan yaşanan ekonomik kriz diğer yandan Covid-19 pandemisinin yarattığı bu yoksulluk sürecinde bu olumsuz koşullarda, iktidarın yapması gerekenin alım güçleri düşen milyonları korumak, sosyal devleti yeniden hatırlamak, salgının ve ekonomik krizin yarattığı yoksullaşmaya karşı asgari ücreti insan onuruna yaraşır bir ücrete yükseltmek olduğunu dile getirdi.ADİL DAĞILIMYıllar içinde asgari ücretin sürekli gerilediğini dile getiren Çerkezoğlu, “Dolar, altın ve enflasyon karşısında asgari ücret sürekli geriledi. Gıda enflasyonu geçtiğimiz yıla göre katbekat artmış durumda. Asgari ücretlinin en önemli gider kalemlerinden birisi olan gıda enflasyonunun resmi rakamlarla bile yüzde 25’lere yanaştığı bir süreçte, evet insan onuruna yaraşır bir asgari ücret istiyoruz” dedi. Büyümeden ve milli gelir artışından payını alan bir asgari ücret istediklerini ifade eden Çerkezoğlu, “1978 yılında bu ülkede asgari ücret kişi başına milli gelirden yüzde 3.5 daha fazlasıydı. Aradan 42 yıl geçti 2020 yılında asgari ücret kişi başına düşen milli gelirden yüzde 40 daha altına düştü. Yani çalışıyoruz, üretiyoruz, hepimizin çalışarak ürettiği toplam değere milli gelir diyoruz; bu milli gelirin hakça paylaşıldığı adaletli bir gelir dağılımı istiyoruz” ifadelerini kullandı.CHP’NİN ÖNERİSİ 3100 LİRACHP; asgari ücretin Ocak 2021 itibarıyla 3 bin 100 TL’ye yükseltilmesi ve asgari ücret üzerindeki vergi yükünün sıfırlanmasını düzenleyen bir yasa teklifini TBMM Başkanlığı’na verdi. Teklifin gerekçesinde; “Türkiye’yi uçuracağı söylenen Cumhurbaşkanlığı sistemi de çalışanlar için bir çöküş sistemi olmuştur. Bu sistemin yarattığı ekonomik tahribat nedeniyle çalışanlar yoksullaşmış, ücretlilerin satın alma gücü düşmüştür” denildi. CHP Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç tarafından teklifte; “Yaklaşık 10 milyon çalışanı ilgilendiren asgari ücretin belirlenmesi süreci ne yazık ki uluslararası sözleşmelere ve anayasada tanımlanan çalışma hakkına aykırı olduğu gibi hakkaniyetli ve adaletli de değildir” görüşü dile getirildi. cumhuriyet.com.trTÜRKONFED BaşkanıTuran, 2020’ninçetin geçtiğini, bunun 2021’de de süreceğini belirtti
TÜRKONFED Başkanı Turan, 2020’nin çetin geçtiğini, bunun 2021’de de süreceğini belirtti figure > Herkese ev ödevini yapma çağrısında bulunan Orhan Turan, kredi maliyetindeki artışın, yeni yılda özellikle KOBİ’lerin finansmana erişimde sıkıntılar yaratabileceğini vurguladı. İş dünyasının yeni yıla ilişkin beklentilerini dile getiren Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Covid-19 ve kurfaiz-enflasyon sarmalının başta KOBİ’ler olmak üzere herkesi etkilediğine dikkat çekti. “Dünyada ve ülkemizde 2020 yılı çok çetin geçti” diyen Turan, “2021’in ilk altı ayında da bunun izlerini göreceğiz. Ev ödevlerimizi eksiksiz yerine getirdiğimiz takdirde ikinci yarıdan itibaren bir hareketlenme yaşayacağımızı düşünüyorum. Bu durumu göz önünde bulundurarak ‘önce küçüğü düşünmeli’, KOBİ’lere yönelik adımlar atmalıyız” diye konuştu. Kredilerdeki uygun maliyet ve bolluk nedeniyle 2020’de genişleme yaşandığını, buna karşın son dönemde faizlerin yeniden arttığını hatırlatan Turan, bunun 2021’de özellikle KOBİ’lerde, nakit akışı ve finansmana erişimde sıkıntılar yaratma potansiyelinin yüksek olduğunu kaydetti. Turan, şöyle devam etti:GENÇLER İŞSİZ- Ekim ve kasım göstergeleri, dördüncü çeyrekte de toparlanmanın devam ettiğini gösteriyor, mevcut veriler bu yıl ekonomik daralma yaşanmayacağını gösteriyor. Diğer taraftan bu büyümenin kredi kanalıyla oluşması, talep enflasyonu ve ithalat artışıyla cari açığı olumsuz etkiliyor. İşgücü piyasasına yeni girenlerin, özellikle gençlerin işsizlik oranı hızla yükseliyor. - Kurda yaşadığımız dalgalanma, rezervlerdeki düşüş ve negatif reel faiz, ekonomi üzerindeki kırılganlıkları artırdı. TL’nin değer kaybetmesi ile birlikte maliyetlerin artması, işletmelerin öngörülerini sağlıklı bir biçimde yapmalarını engelliyor. Kurda stabilitenin sağlanması, ekonomimizin, özellikle KOBİ’lerimizin kırılganlıklarının derinleşmemesi için önem taşıyor. - KOBİ’ler ekonominin en kırılgan yapıtaşı. Covid-19 gibi salgınların yanı sıra her türlü belirsizlik, ekonomik kriz ve afet, bulundukları sektöre göre farklı düzeyde olmakla birlikte büyük ölçüde KOBİ’leri etkiliyor. cumhuriyet.com.trDünya genelindeki insanların yüzde 34’ügelirlerinin tamamınıkaybetti
Dünya genelindeki insanların yüzde 34’ü gelirlerinin tamamını kaybetti figure > Küresel düzeyde yapılan iki ayrı araştırma, pandemiyle birlikte dünya genelinde geçim sıkıntısının arttığını, insanların ev harcamalarını karşılamada giderek daha fazla endişe duymaya başladıklarını ortaya koydu. Avrupalı gıda inovasyonu girişimi olan EIT Food’un yaptığı, Sabri Ülker Vakfı’nın da tercümesini yaptığı çalışmaya göre tüketicilerin üçte birinden fazlası (yüzde 34) gelirlerinin bir kısmını veya tamamını kaybederken yüzde 55’i her ay geçim sıkıntısı çektiğini söyledi. Raporda, gıdadaki alım gücünün pandemi sonrası kilit bir öncelik haline geldiği vurgulandı.YÜZDE 83’Ü STRESLİQNB Finansbank ile sektörde 200 yıllık geçmişi olan Cigna Sağlık Hayat ve Emeklilik’in ortaklarından Cigna Global’in, küresel ölçekte yaptığı üçüncü “Covid-19 Küresel Etki Araştırması”na göre ise dünya genelinde insanların sadece yüzde 27’si rutin ödemelerine devam edebileceklerinden emin olduklarını söylüyor. Katılımcıların yüzde 49’u da ekonomik ortamın finansal durumları ve planlamaları üzerinde olumsuz etkisi olacağını belirtiyor. Ayrıca insanlar, ev harcamalarını karşılama konusunda giderek daha fazla endişe duyduklarını vurguluyor. Araştırma, diğer yandan salgın ve kısıtlamaların finansal kaygıyı ve stresi artırdığını da ortaya koydu. Rapora göre küresel stres seviyeleri yüksek oranlarda seyrediyor ve katılımcıların yüzde 83’ü stresli olduklarını ifade ediyor. cumhuriyet.com.tr2019’daki seyahat sayılarına ulaşmanın 2.5 ila 4 yıl sürebileceği tahmin ediliyor
2019’daki seyahat sayılarına ulaşmanın 2.5 ila 4 yıl sürebileceği tahmin ediliyor figure > Dünya Turizm Örgütü’nün raporuna göre korona gölgesinde geçen 2020’nin ilk 10 ayında, dünya genelindeki turist kaybı yüzde 72’yi bularak 1990’daki seviyeye, yani 30 yıl önceye geriledi. Raporu değerlendiren Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz, pandemi sürecinde geçen 10 aylık sürede 2019’a kıyasla 900 milyon kişinin daha az seyahat ettiğini söyledi. Buna son iki ayın da dahil edilmesiyle turist kaybının yıl sonunda tahminen 1 milyar kişiyi bulacağına dikkat çeken Yavuz, “Turizm tarihindeki bu en büyük düşüşün dünyaya ekonomik bedeli yaklaşık 1 trilyon doların üzerinde olacaktır. Bu kayıp 2009 dünya ekonomik krizindeki kaybın 10 kat daha fazlası anlamına geliyor. Özellikle turizmde söz sahibi ülkelerde gayri safi gelirlerde toplamda 2 trilyon dolarlık kaybın ortaya çıkmasına neden olacak” dedi. Diğer yandan Dünya Turizm Örgütü’nün gelecek birkaç yıl uluslararası turizm hareketliliğinin kısıtlı kalacağı, bununla birlikte iç turizmin bir miktar ivme kazanacağını öngördüğünü belirten Yavuz, “2021 için farklı senaryolar üzerinde çalışan Dünya Turizm Örgütü, seyahatlerin ancak önümüzdeki yılın ikinci yarısında tekrar başlayabileceği, ancak 2019 yılındaki sayılara ulaşmanın 2.5 ila 4 yıl sürebileceğini tahmin ediyor” diye konuştu. cumhuriyet.com.trBazıpirinçtürlerinde yüzde 45 olan gümrük vergisi, yüzde 15’e düştü
Bazı pirinç türlerinde yüzde 45 olan gümrük vergisi, yüzde 15’e düştü figure > Geçen hafta buğday ve arpa gibi önemli hububat ürünlerinin ithalatında uygulanan yüzde 20 gümrük vergisini sıfırlayan hükümet, şimdi de farklı çeltik ve pirinç ithalatındaki gümrük vergilerini düşürdü. Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararına göre: - Çeltik ve pirinçte uygulanan gümrük vergisi oranları, 30 Nisan 2021’e kadar sırasıyla yüzde 5 ve yüzde 15’e indirildi. - Halihazırda gümrük vergisi yüzde 7.5 ile yüzde 34 arasında uygulanan bazı pirinç türlerinde gümrük vergisi 30 Nisan 2021 tarihine kadar bu tarih de dahil olmak üzere yüzde 5 olarak uygulanacak. - Mevcutta gümrük vergisi yüzde 36 olan bazı pirinç türlerinde gümrük vergisi 30 Nisan 2021 tarihine kadar bu tarih de dahil olmak üzere yüzde 10 olarak uygulanacak. - Gümrük vergisi yüzde 45 olan bazı pirinç türlerinde gümrük vergisi 30 Nisan 2021 tarihine kadar bu tarih de dahil olmak üzere yüzde 15 olarak uygulanacak. cumhuriyet.com.tr