News - Haberler
Sayıştay, Ankara’nın AKP ve MHP’li belediyelerinde olanlarıortaya koydu
Sayıştay, Ankara’nın AKP ve MHP’li belediyelerinde olanları ortaya koydu figure > Sayıştay raporlarında, Ankara’daki AKP ve MHP’li ilçe belediyelerine ilişkin çok sayıda usulsüzlük yer aldı. Sayıştay raporlarında, MHP’li Etimesgut Belediyesi tarafından kullanılmak üzere usule aykırı “yabancı marka 6 adet araç kiralandığı” tespitine yer verilirken, AKP’li Keçiören Belediyesi’nin ise 2019 yılında 112 adet aracı “ihale bile yapmadan finansal kiralama yöntemiyle temin ettiği” belirlendi. Sayıştay’ın Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ait raporlarında da “AKP döneminde liyakatsiz bir şekilde atanan yöneticilerin, önceki dönem esas alınarak, görevde yükselmelerinin devam ettiği” tespiti yapıldı. Sayıştay’ın açıkladığı 2019 denetim raporlarında, Ankara’daki ilçe belediyelerine ilişkin usulsüzlükler dikkat çekti. Örneğin AKP’li Altındağ Belediyesi’nde “müdür kadrolarına sınavsız atama yapabilmek için kişilerin önce ‘belediye başkan yardımcısı’ görevine getirildiği, daha sonra da bu kişilerin müdürlük kadrolarına atandığı” vurgulandı. Belediye ise Sayıştay’a cevaben yaptığı açıklamada “usulsüzlükleri inkâr etmezken”, bu şekilde yapılan atamaların geri alındığını ve sınavsız atanan kişilerin müdürlüklerinin sona erdiğini belirtti.YABANCI MARKA 6 ARAÇRaporlarda dikkat çeken bir usulsüzlük de MHP’li Etimesgut Belediyesi’ne ait. Belediyenin ilgili yasalarda “yerlilik şartı” bulunmasına karşın, idari bünyesinde kullanılmak üzere yabancı marka 6 adet araç kiraladığı belirtildi. Ayrıca, belediye meclis başkanı ve meclis üyelerine, meclis ve komisyon toplantılarına katılmaları karşılığında ödenen “huzur hakkının” meclis kararı alınmadan belirlendiği tespit edildi. Raporlarda, MHP’li Gölbaşı Belediyesi’nin de “kamuya açık olması gereken alanların özel mülkiyet gibi kullanılmasına izin verdiği” tespiti yer alırken, tespite örnek olarak da Kızılcaşar Mahallesi ile Hacılar Mahallesi’nde bulunan ve kamuya açık olması gereken ticari, sosyal tesis, park alanları ve yolların “özel bir site içerisinde bırakılması, bu alanların dışarıdan bir kişinin girmesini engelleyecek şekilde işgal edilmesi” gösterildi. Gölbaşı Belediyesi’nde ayrıca 2019 yılı için bütçeyle 1 milyon 265 bin 495 TL ödenek ayrılan Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü ile 2 milyon 373 bin 820 TL ödenek ayrılan Yazı İşleri Müdürlüğü’ne getirilen kişilerin, “belediyede kadroda görünmelerine karşın, yerlerine başka müdürlerin veya diğer personellerin vekâleten görevlendirildiği ve bütçe harcama yetkisini tebliğlere aykırı olarak kullandıkları” görüldü.AKP’DEN KALANLAR...Öte yandan, 31 Mart 2019 tarihindeki yerel seçimlerde CHP’ye geçen Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde de “AKP döneminden kalma usulsüzlüklerin yer aldığı” görüldü. Buna göre, eski başkan Melih Gökçek döneminde itfaye eri olarak belediyeye alınan 2 çalışan, eski AKP’li başkan Mustafa Tuna döneminde önce zabıta müdürlüğüne ardından da itfaye şube müdürlüğüne sınavsız olarak atandı. Bu personel, 2020 yılının haziran ayında da şube müdürlüğü kadrosuna, bundan önceki görevleri esas alınarak sınavsız bir şekilde atandı.MAKAM ARACINDA ‘HİBE’ OYUNURaporlara göre ayrıca AKP’li Keçiören Belediyesi, belediyeye ait Keçiören Belediyesi Gıda Tüketim Malları Üretim Pazarlama Sanayi Ticaret Ltd. Şti. aracılığıyla “Audi” marka makam aracı satın aldı. Şirket aracı aldıktan sonra da belediyeye “hibe” etti. Sayıştay, söz konusu hibenin usulsüz olduğunu belediyeye iletti. Bunun üzerine Sayıştay’a açıklama yapan belediye, “aracın hibe edilmesinin mevzuata aykırı olduğunu” kabul etti. Ancak belediye, savunmasında, “ilçenin coğrafi şartları dikkate alındığında hibe edilen aracın arazi şartlarında bile kullanılabilecek olması nedeniyle belediyeye fayda sağlayacağını” iddia etti. Sayıştay ise belediyeye, “Belediye tarafından alınamayacak nitelikte olan bir aracın şirket üzerinden alınıyor olması ve hibe yoluyla belediyeye devredilmesinin bu işe meşruiyet kazandırmadığı ortadadır” yanıtını verdi. Keçiören Belediyesi’nin ayrıca 2019 yılında 90’ı temizlik, 22’si binek araç olmak üzere toplam 112 adet aracı “ihale yapmadan, finansal kiralama yöntemiyle” temin ettiği tespit edildi. Bu kiralama yönteminin kullanılması nedeniyle alınan araçlar için belediye tarafından 3 yıl boyunca Motorlu Taşıtlar Vergisi ödeneceği de kaydedildi. Sayıştay, kiralama yapılmasaydı bu verginin ödenmeyeceğini vurguladı. Sarp SağkalKayyımla yönetilen belediyelerde amacıdışında kullanılan paralar, kayda alınmayan taşınmazlar, kanuna aykırıihaleler... gibi birçok usulsüzlüklere rastlandı
Kayyımla yönetilen belediyelerde amacı dışında kullanılan paralar, kayda alınmayan taşınmazlar, kanuna aykırı ihaleler... gibi birçok usulsüzlüklere rastlandı figure > Van Büyükşehir’de taşınmazlara ait hesaplarda 16 milyon 367 bin TL eksik görüldü. Batman Belediyesi’nde borç kaydedilen 46 milyon 654 bin liralık stokun aynı anda çıkışının yapıldığı saptandı. Sur Belediyesi, bazı işleri “doğal afetler” kapsamında göstererek kanuna aykırı biri 9 milyon 728 bin liralık olmak üzere dokuz ihale yaptı. Sayıştay’ın Kamu İdareleri Denetim Raporu’nda, 2019 yılının çoğunda kayyımla yönetilen birçok belediyede onlarca usulsüzlük tespitine yer verildi. Raporlarda kurumlara ait paraları ve taşınmazların amacı dışında kullanıldığı, bazı ihalelerin ‘doğal afetler’ kapsamında kanuna aykırı bir şekilde yapıldığı belirtilirken belediyelerin borç yüküne dikkat çekildi. Sayıştay’ın geçen yıl denetim raporunu açıkladığı ve aralarında Ağrı, Hakkâri ile Tunceli’nin de bulunduğu birçok belediyenin bu yıl raporunu yayımlamaması ise dikkat çekti.16 MİLYON EKSİKVan Büyükşehir Belediyesi’nin diğer kamu idarelerine tahsis ettiği taşınmazlar ile diğer kamu idarelerince belediyeye tahsis edilen taşınmazların bazılarının muhasebe kayıtlarına alınmadığı için hesaplarda 16 milyon 367 bin TL’nin eksik olduğu ortaya çıktı. 539 bin 812 TL bedelle satın alınan malların belediye ile arasında herhangi bir sözleşme bulunmayan bir işletmenin deposuna konulduğu kaydedildi. Belediyeye ait 388 adet taşıt aracının zimmetlerinin belediye ile ilişiği kesilmiş olan 6 eski personel üzerinde devam ettiği ortaya çıktı. Belediyenin mevduat faiz geliri 55 bin 624 TL eksik muhasebeleştirildi. Belediyeye ait malların tamir ve bakımları için yapılan harcamanın yeni mal alınmış gibi taşınır işlem fişi düzenlendi. Mahkeme kararları sonucunda ilamlı ve kesinleşmiş ilamsız borçlara ilişkin toplam 21 milyon 721 bin TL anapara ve faiz ödenmesi de dikkat çekti.BATMAN’DA KANUNSUZLUKBatman Belediyesi’nin 80 milyon 250 bin 431 TL uzun dönem banka kredi borcu bulunduğunu belirten Sayıştay, belediye tarafından alınıp borç olarak kaydedilen 46 milyon 654 bin 425 TL değerindeki stokun aynı anda çıkışının yapıldığını tespit etti. Belediyeye ait 48 adet taşınmaz kanuna aykırı olarak pazarlık usulü ile kiraya verildi. Belediyenin tapuda kayıtlı olan bir kısım taşınmazının muhasebe kayıtlarına alınmadığı kaydedilirken belediyenin taşınmazlarının toplam değerinin müdürlüklerin verilerine göre 113 milyon 852 bin 831 TL farklı olduğu ortaya çıktı. Personel için ayrılması gereken kıdem tazminatı tutarı 44 milyon 632 bin 329 TL eksik ayrıldı. Belediye tarafından diğer kamu idarelerine tahsis edilen taşınmazlar ile diğer kamu idarelerince belediyeye tahsis edilen taşınmazların bazılarının muhasebe kayıtlarına alınmadığı için hesaplarda 266 milyon 96 bin 482 TL’nin eksik olduğu kaydedildi.OLMAYAN DOĞAL AFETDiyarbakır Sur Belediyesi’nin bazı işleri ‘doğal afetler’ gibi ani ve beklenmeyen olaylar kapsamında pazarlık usulü ile kanuna aykırı bir şekilde biri 9 milyon 728 bin 398 TL bedeli olan toplam 9 ihale ile yaptığı ortaya çıktı. Belediyenin sosyal güvenlik ve vergi borçlarının ilgili hesapta 85 milyon 778 bin 25 TL eksik kaydedildiği tespit edildi. Doğrudan teminle yapılan mal ve hizmet alımlarında yasal limit 2 katından fazla aşıldı. Siirt Belediyesi’nde tahsil edilmeyen alacakların tahakkuk işlemlerinin muhasebeleştirilmemesi nedeniyle belediye alacakları 4 milyon 6 bin 963 TL eksik gösterildi. Bazı alacaklar için belediyenin vergi borcuna mahsuben kanuna aykırı şekilde tahsilat kaydı yapılarak belediyenin vergi borcu eksik gösterildi. 32 milyon 189 bin 890 TL faiz giderleri bulunan Mardin Büyükşehir Belediyesi, kira gelirlerinden 2 milyon 994 bin 578 TL’yi fazladan giderleştirdi. Mehmet KızmazGençler okuyabilmek için mecburen krediye başvuruyor
Gençler okuyabilmek için mecburen krediye başvuruyor figure > Her dört gençten birinin ve üniversite mezunu iki gençten birinin işsiz olduğu ülkede, pek çok genç, öğrenim kredisi almaksızın eğitimine devam edemiyor. Son verilere göre 1.2 milyona yakın öğrenci öğrenim kredisi alırken binlercesi de kredi borcunu ödeyemiyor. Gençlerde işsizlik oranı yüzde 27’ye ulaşmış durumda. Her 4 gençten biri işsiz. Üniversitedeki birçok genç de öğrenimine devam edebilmek için öğrenim kredisine başvuruyor. Son verilere göre 1.2 milyona yakın öğrenci öğrenim kredisi alıyor. Sonrasında bu kredi borcunu ödeyemeyen binlerce genç var. Taksitler iki defa aksatıldığında vergi daireleri devreye giriyor.ERTELENİYORİYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu, gençlerin içinde bulundukları durumu Meclis gündemine taşıdı. Gençlik ve Spor Bakanı Muharrem Kasapoğlu’nun yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Kabukcuoğlu, genç işsizliğinin kronikleşen bir sorun haline dönüştüğünü, iş bulmakta zorlanan gençlerin üniversite eğitimini devam ettirmek üzere aldıkları kredileri de zamanında ödeyemediklerine dikkat çekti. Kabukcuoğlu, gecikme zammı ve faiz ile kredi borçlarının katlanarak arttığını vurguladı. Genç işsizlik oranındaki artışa işaret eden Kabukcuoğlu, her 4 gençten birinin işsiz olduğunu bildirdi. Kabukcuoğlu, kredi borcu olan öğrenci sayısı, borcu olan gençlerin yükünü hafifletmek için özel bir çalışma olup olmadığı, verilen burs ve krediler hakkında bilgi istedi. Gençlik ve Spor Bakanı Muharrem Kasapoğlu, yanıtında, salgının etkilerini azaltmak amacıyla alınan önlemler kapsamında öğrenim kredi borçlarının 3 aylık dönemde herhangi bir gecikme zammı, faiz veya Yİ-ÜFE uygulanmadan ertelendiğini bildirdi.ÖDEYEMEYENİ AÇIKLAMADIÖğrenim kredisi alan öğrencinin borcunu, öğrenim gördüğü okulun normal öğrenim süresinin bitiminden itibaren 2 yıl sonra başlamak üzere kredi aldığı sürede ve aylık dönemler halinde ödemesi gerektiğini belirten Kasapoğlu, kredi alan öğrencilerin sigortalı bir işte çalışıncaya kadar kredi borcunu ödeme zorunluluğu bulunmadığını, sigortalı bir işe girene kadar da borcunu erteleme olanağının mevcut olduğunu söyledi. Kasapoğlu, askerlik süresince borçların ertelendiğini belirtirken Hazine ve Maliye Bakanlığı’na devredilen alacakların tahsili ve ödeme kolaylığı sağlanması amacıyla da 2011, 2014, 2016, 2017, 2018 ve 2020 yıllarında kredi borçlarının yeniden yapılandırılmasının sağlandığını kaydetti. Yasa gereği borç taksitlerini 2 defa aksatan borçluların Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’na bildirildiklerine, tahsilatların da vergi dairelerince yapıldığına dikkat çeken Kasapoğlu, “20 Kasım 2020 tarihi itibarıyla 414 bin 723 öğrenciye burs ve 1 milyon 173 bin 324 öğrenciye öğrenim kredisi verilmektedir” dedi. Kasapoğlu, ne kadar öğrencinin borcunu ödeyemediği hakkında ise bilgi vermedi. Mustafa ÇakırCHP'li Açıkel: 'Türkiye’nin dünyanın en büyük mülteci kampına dönüştü'
CHP'li Açıkel: 'Türkiye’nin dünyanın en büyük mülteci kampına dönüştü' figure > CHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Açıkel, AKP’nin yanlış politikaları nedeniyle Türkiye’nin dünyanın en büyük mülteci kampına dönüştüğünü; mültecilerin de yurttaşların da sorunlarının derinleştiğini ifade etti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Açıkel, Uluslararası Göçmenler Günü dolayısıyla yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin yaklaşık 10 yıldır göçmen ve mülteci meselesiyle iç içe yaşayan ve bu meselenin oluşturduğu birçok krize maruz kalan bir ülke konumunda olduğunu dile getirdi. Suriye’deki iç siyasal çalışmanın bir insanlık dramına dönüşmesinde Saray’ın keyfi dış politikasının etkisi ve vebalinin büyük olduğunu kaydeden Açıkel, “Bugün resmi kayıtlara göre 3 milyon 600 bin sadece Suriyeli sığınmacı var ancak pek çok saha araştırmasının bulgularına göre bu sayı 4 milyonun üzerinde, diğer mülteci ve göçmenleri de düşündüğümüzde bu sayı daha da artıyor” dedi.‘SARAY, VURDUMDUYMAZ’Saray’ın göçmen ve mülteci konusunda da şeffaf bir politika izlemediğini kaydeden Açıkel, “Sorunun tüm boyutlarıyla ele alınması için öncelikli olarak tam anlamıyla bir tespit çalışması gerekiyor ancak mülteci politikasındaki şeffaflıktan uzaklık, koordinasyonsuzluk ve vurdumduymazlık hem mültecilerinin insani taleplerini çözemiyor hem de böyle büyük bir mülteci nüfusun ülkede doğurduğu sorunları çözümsüzlüğe sürüklüyor” değerlendirmesinde bulundu. Suriyeli mültecilerin zor şartlarda yaşadığına ve kayıt dışı çalıştırıldığına işaret eden Açıkel, harcandığı iddia edilen 40 milyar dolarla Suriyeli sığınmacıların içler acısı yaşam koşullarının düzeltilemediğine işaret etti. Açıkel, AKP’nin Ortadoğu’daki maceracı politikaları yüzünden Türkiye’nin nitelikli nüfusunu Batılı ülkelere kaptırırken, Ortadoğu ve Orta Asya’dan niteliksiz göç alan bir ülke konumuna sürüklendiğini ifade etti. Mahmut LıcalıTBMM'de bugüne kadar toplam 46 vaka tespit edilmiş
TBMM'de bugüne kadar toplam 46 vaka tespit edilmiş figure > TBMM kampusu içinde hizmet veren Meclis Devlet Hastanesi’nde milletvekillerine yapılan Covid-19 PCR testleri sonucunda salgın başlangıcından bugüne kadar toplam 46 pozitif vaka tespit edilmiş. CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, 17 Kasım’da Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, “Bugüne kadar 27. dönem milletvekillerinden testi pozitif çıkan ya da testi pozitif olmasa bile klinik bulgular nedeniyle Covid-19 tedavisi gören toplam kaç milletvekili olmuştur” sorusunu yöneltti. TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç tarafından yanıtlanan önergede, “TBMM kampusu içinde hizmet veren Meclis Devlet Hastanesi’nde milletvekillerine yapılan Covid-19 PCR testleri sonucunda önerge tarihi itibarıyla 46 pozitif vaka tespit edilmiştir” yanıtı verildi.ÇALIŞIRKEN KAPTILARAdıgüzel, TBMM Başkanlığı tarafından açıklanan vaka sayısının yalnızca Meclis’te çalışırken koronavirüs kapan milletvekillerinden oluştuğuna işaret etti. Adıgüzel, “Seçim bölgelerine giderek virüs kapan ve testi orada yaptıran milletvekilleri daha fazla. Yalnızca Meclis’te virüs kapan milletvekillerinin sayısının 47 olması salgının boyutunu gösteriyor” dedi. Toplam 584 vekilden kaçının korona olduğu konusunda farklı sayılar dile getiriliyor. Aralık ayı itibarıyla AKP grubunda bulunan 289 milletvekilinden yaklaşık 60’ı, CHP grubunda bulunan 138 milletvekilinden yaklaşık 20’si, HDP grubunda bulunan 56 milletvekilinden yaklaşık 10’u, MHP grubunda bulunan 48 milletvekilinden 4’ü, İYİ Parti grubunda bulunan 36 milletvekilinden de 4’ü yakalandı. Bu kapsamda yüzün üzerinde milletvekilinin Covid-19’a yakalandığı belirlendi. Mahmut LıcalıTarım Orman-İş, ağaçlandırmak için OGM’ye başvurdu
Tarım Orman-İş, ağaçlandırmak için OGM’ye başvurdu figure > Tarım Orman-İş Sendikası, Alamos Gold şirketinin, maden ruhsatının iptal edilmesine karşın Çanakkele Kirazlı-Balaban alanını terk etmediğini duyurdu. Konuya ilişkin Orman Genel Müdürlüğü’ne (OGM) dilekçe yazan Genel Başkan Şükrü Durmuş, “Tarım Orman-İş’in ülke genelinde yürüteceği bir kampanya sonucu tamamının 2021 yılı içerisinde fidan dikimi yapılarak ağaçlandırılmasına talibiz” dedi. Bölgede altın arama çalışmaları için Koza Grup’un da resmi girişimlerde bulunduğuna yönelik duyumlar aldığını belirten Durmuş, “Sendikamızın ağaçlandırma talebi bir an önce dikkate alınmalı” ifadelerini kullandı. Tarım Orman-İş Sendikası, Çanakkele Kirazlı-Balaban’da 360 hektarlık alan için OGM’ye dilekçe yazdı. Tarım Orman-İş Başkanı Durmuş ve Genel Sekreteri Hüseyin Kozan imzalı dilekçede, bölgede maden işleten Alamos Gold şirketinin maden ruhsat süresinin uzatılmadığı ve izninin iptal edildiği anımsatıldı. “Şirket adına iştirakçi Doğu Biga Madencilik A.Ş’den 27 Ekim tarihinde saha, kurum yetkililerince teslim alınmıştır” denilen dilekçede, şirketin bölgeyi terk etmediği vurgulanarak “Saha Orman Genel Müdürlüğü’nce teslim alınmasına rağmen, ilgili şirket tarafından sahanın işgali devam etmektedir. Alamos Gold’a ait şantiye, iş makineleri ve güvenlik elemanları bugüne kadar sahadan uzaklaştırılamamıştır. 6831 sayılı Orman Kanunu’na göre işgal ve faydalanma suçu işlenmektedir” ifadeleri yer aldı. Çanakkale ve Bayramiç Orman İşletme Müdürlükleri’nin “işgali görmezden gelerek suç işlediği” belirtilen dilekçede, sahanın boşaltılması için çağrı yapıldı. Dilekçede, “Maden şirketi tarafından tahrip edilen alanın sendikamız Tarım Orman-İş’in ülke genelinde yürüteceği bir kampanya sonucu tamamının 2021 yılı içerisinde fidan dikimi yapılarak ağaçlandırılmasına talibiz. Sahanın ağaçlandırılması işlemi için gerekli iznin verilmesini talep ediyoruz” denildi. OGM’nin alanın ağaçlandırılması için yapılan bu başvuruya hızla karşılık vermesini beklediklerini söyleyen Durmuş, “Koza Grup’un da maden çalışmaları için aynı yere girişimlerde bulunduğu duyumunu aldık. Sendikamızın ağaçlandırma talebi bir an önce dikkate alınmalıdır” çağrısı yaptı. Sarp SağkalEmekli Tuğgeneral Eslen: Kürecik’i kapatmalıyız
Emekli Tuğgeneral Eslen: Kürecik’i kapatmalıyız figure > Türkiye’nin S-400’leri tehditler nedeniyle aldığını söyleyen emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, ABD’nin yaptırım kararına yanıt verilmesi gerektiğini belirtti. Eslen, “Kürecik’i kapatmalıyız ama Hazine’deki eksi rezerv buna müsaade eder mi?” dedi. Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, Türkiye’nin tehdit algısının değiştiğini vurgulayarak “Türkiye bir NATO üyesi ama tehditler ne kuzeyden ne doğudan; Ege’de, Doğu Akdeniz’de, Suriye’de, Irak’ta Atlantik yapısı ülkelerden geliyor” dedi. ABD yaptırım kararları, S-400’ler ile Ankara’nın Washington, NATO ilişkileri tartışmaların merkezinde. Cumhuriyet’e konuşan Eslen, her ülkenin kendi güvenliğini inşa ettiğine değinirken Türkiye’nin güvenliğinin “çatısı açık bir yere” benzetilebileceğini söyledi. “4 duvarı inşa etmişiz ama çatısı yağmura, doluya, kara, rüzgâra karşı açık. Kar, yağmur, dolu Türkiye’ye yönelebilecek balistik füzeler ve savaş uçakları oluyor. Güvenliğimizde büyük bir boşluk var” ifadesini kullandı. Eslen, bu boşluğun kapatılması için ABD ve Çin gibi ülkeler ile görüşüldüğünü ancak görüşmelerin sonuçlanmaması nedeniyle Türkiye’nin S-400’lere yöneldiğini belirtti.‘CİDDİ ÇELİŞKİ’S-400’lerin, Türkiye’ye yönelik tehditler nedeniyle alındığına işaret eden Eslen, tehditler olarak “PKK’nin; ABD tarafından silahlandırılan PKK’nin Suriye uzantısı PYD’nin; başta Amerika olmak üzere NATO üyesi bazı ülkeler tarafından kurulmak istenen PKK devletinin; NATO üyeleri Amerika ve Fransa’dan, NATO üyesi Türkiye’ye karşı kullanmak üzere savaş uçakları alan ve almak isteyen NATO üyesi Yunanistan’ın bulunduğunu kaydetti. “Burada çok ciddi bir çelişki var” diyen Eslen, Doğu Akdeniz’de, Türkiye’ye karşı ABD tarafından desteklenen bir koalisyon olduğu yorumunu yaptı. Yeni bir dünya düzeni kurulduğunu ve bu düzen mücadelesinde Rusya ve Çin’in ABD’ye karşı mücadele ettiğini söyleyen Eslen, “Türkiye bu mücadelede hangi tarafta olursa o tarafa çok büyük avantajlar sağlar, hangi tarafta olmazsa o tarafa da çok büyük kayıplar verdirir” dedi. Eslen “ABD, PYD’yi niye destekliyor, niye Türkiye’nin güvenlik çatısını kapatmasını engellemeye çalışıyor? Türkiye yeni yerini arayacak, bulacak, belki de jeopolitik kimliğini yeniden tanımlayacak” diye konuştu. Türkiye’nin hem NATO üyesi olmasının hem de Rusya ve Çin ile iyi ilişkiler yürütmesinin çelişki olduğunu kaydeden Eslen, “Denge politikasıyla bu süreç sürdürülemez” dedi.‘KÜRECİK’İ KAPATMALIYIZ’Türkiye’nin istikrarlı yönetime, siyasetin kutuplaştırılmasından vazgeçilmesine ihtiyacı olduğunu kaydeden Eslen, yaptırım kararına yanıt verilmesi gerektiğini belirtti. “Kürecik’i kapatmalıyız ancak Hazine’deki eksi rezerv buna müsaade eder mi? Türkiye’nin sağlam ekonomik yapısı olmadan Atlantik’ten gelen tehditleri karşılaması zor olacak” dedi. Sefa UyarBiden dönemiöncesi Türkiye-ABD ilişkileri sorun yumağıhalinde
Biden dönemi öncesi Türkiye-ABD ilişkileri sorun yumağı halinde figure > ABD baskısıyla S-400’leri kuramayan Türkiye, parasını ödediği F-35’leri de alamadı. Akdeniz, YPG, Halkbank, FETÖ elebaşı Gülen’in iadesi gibi konular, Biden’ın döneminde de iki ülke arasındaki en önemli gündem konuları olacak. ABD’nin, Donald Trump’ın başkanlığı Joe Biden’a devretmesine bir ay kala Türkiye’ye yönelik yeni S-400 yaptırımlarını yürürlüğe koymasıyla, iki ülke ilişkilerindeki uzun sorunlar zincirine yeni bir halka eklenmiş oldu. ABD’nin Suriye’de terör örgütü YPG’ye verdiği destek, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in iadesi, ABD’deki Halkbank davası, Türkiye’nin F-35 programından çıkarılması gibi sorun başlıklarının birçoğunda kısa vadede çözüm beklenmezken Biden’ın göreve başlamasının ardından Ankara, ilk aşamada uygulanan S-400 yaptırımlarının aşılması için diplomasi yürütecek. Trump, veto edeceğini açıkladığı ABD Kongresi’nin kabul ettiği savunma bütçesinde yer alan zorlayıcı hükmün yürürlüğe girmesini beklemeden Türkiye’ye S-400 yaptırımını açıkladı ve Amerika’nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA) kapsamındaki 12 yaptırımdan 5’inin uygulanmasına yönelik kararı imzaladı. Joe Biden’a görevi 20 Ocak’ta devretmesine az kala uygulamaya koyduğu yaptırımla Trump, ilişkilerde artan sorun listesine yeni bir madde daha ekledi.İADE TALEBİ YANITSIZTürkiye ile ABD arasındaki sorun başlıklarının ilk sırasında FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in iadesi meselesi bulunuyor. 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden bu yana Adalet Bakanlığı üzerinden Gülen’in iadesi için 7 ayrı talep dosyası ABD’ye iletildi. Ayrıca konuyla ilgili Türkiye ve ABD arasında oluşturulan çalışma grubu birçok kez görüşme gerçekleştirdi. Ancak iade talebine ABD’den somut bir yanıt gelmedi. Son dönemde iki ülke ilişkilerindeki diğer sorun başlıklarının gölgesinde kalan iade meselesinde yakın dönemde bir gelişme beklenmiyor. Türkiye ile ABD arasındaki diğer önemli sorun başlıklarından birini de terör örgütü PKK’nin Suriye uzantısı YPG’ye ABD tarafından verilen destek oluşturuyor. Terör örgütü IŞİD’in Suriye’de yenilgiye uğratılması için 2015’te ABD desteğiyle kurulan Suriye Demokratik Güçleri’nin belkemiğini oluşturan YPG’ye Obama döneminde verilmeye başlanan destek, Trump döneminde de değişmeden devam etti. Türkiye, birçok kez ABD’nin YPG’ye verdiği desteği sonlandırması çağrısında bulunurken ABD, terör örgütü olarak kabul ettiği PKK ile YPG bağlantısını kabul etmiyor ve Suriye’de YPG’yi “partner” olarak tanımlamayı sürdürüyor. ABD ile ilişkilerdeki sorun başlıklarından bir diğerini de Türkiye’nin S-400 alımı nedeniyle F-35 yeni nesil savaş uçağı programından çıkarılması oluşturuyor. F-35 uçağının başlangıçtaki 9 üretici ortak ülkesinden biri olan Türkiye, geçen yıl Ankara’ya S-400 sevkıyatının başlamasının ardından ABD tarafından programdan çıkartılmış, Türkiye için üretilen 6 F-35 uçağına da ABD tarafından el konulmuştu. Türkiye’nin S-400 ve F-35 konusunda ABD ile ortak komisyon kurma teklifi yanıtsız kaldı ve ABD, Türkiye’nin F-35 programına dönüşünü de S-400’lerin mülkiyetinden vazgeçme koşuluna bağladı. Ayrıca F- 35 için parça üreten Türk savunma sanayii şirketlerinden alımların tamamen durdurulması da takvime bağlandı. F-35 konusu CAATSA yaptırımlarından ayrı işletilse de bu meselenin de yaptırımlar konu başlığı altında ele alınması bekleniyor. İki ülke arasında ABD’nin Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne artan desteği, ABD’deki Halkbank davası, Türkiye’de cezaevinde bulunan ABD konsoloslukları çalışanları, ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasını da kapsayan Ortadoğu politikası gibi meseleler de öncelikli sorun başlıklarının gölgesinde kalan diğer maddeleri oluşturuyor. Hüseyin HayatseverCemevi başkanlarıYılmazÖzdil’e sağlık dileğinde bulundu
Cemevi başkanları Yılmaz Özdil’e sağlık dileğinde bulundu figure > Yalova Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Sifil’in, Yılmaz Özdil ve Cüneyt Akman’ın “cenazelerinin camiye alınmaması” yönündeki sözlerine tepki yağdı. Yalova Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Doç. Dr. Ebubekir Sifil’in gazeteci yazar Yılmaz Özdil ve Cüneyt Akman’ın “cenazelerinin camiye alınmaması” yönündeki sözlerine Alevilerden tepki gelirken, Özdil ve Akman destek yağdı. Sifil’in sözlerine Özdil, önceki gün yazdığı, “Yobazın tehditi” başlıklı köşe yazısı ile yanıt verdi. Özdil, cenazesi için cemevlerini işaret ederek yazısının sonunda, “Bana gelince camiye almazsan cemevinden kaldırırlar, müsterihim” diye yazdı. Yılmaz Özdil’in cemevlerini işaret etmesinin ardından cemevi başkanları “kapılarının açık” olduğunu söyledi. Cumhuriyet’e konuşan cemevi başkanlarının değerlendirmeleri şöyle:- Muharrem Ercan (Karacaahmet Sultan Dergâhı Cemevi Başkanı): Yılmaz Özdil için söylenen o sözler kabul edilebilir değil. Özdil’e Allah uzun ömürler versin. Bizim felsefemizde insan ayrımı yok. Biz insanların dili, dini, mezhebi, kimliğine bakmıyoruz. Öyle olursa zaten biz Alevi olamayız. Rahmetli İlhan Selçuk, Turhan Selçuk ve Fikret Otyam gibi bu ülkenin değerleri de Alevi olmamasına karşı son yolculuklarına cemevlerinden uğurlandı. Bize gelen kimseyi geri çevirmeyiz. - Celal Fırat (Garip Dede Dergâhı ve Cemevi Başkanı): Sözler çok acı. Camiye almayız, demek çok yanlış, ibadethaneler kimsenin babasının malı değil, o kendi sorunları. Ancak biz Aleviler, ırkı, kökeni, dini yada mezhebi ne olursa olsun ona “can” diye bakarız. Toplumsal meselelerde aktif ve objektif gözle bakan ve daha çok şey yazacak olan Yılmaz Özdil’e Allah uzun ömürler versin. Tabii ki hepimiz faniyiz ve bir gün sıramız gelecek. Ondan böyle bir talep gelrise cemevlerimizin kapıları sonuna kadar açık. Öyle bir dönem yaşıyoruz ki vefat ettiğinde bile cenazenin nereden kaldırılacağına karar vermek isteyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bunları daha da duyacak gibiyiz. Sevginin, hoşgörünün egemen olmasını istiyoruz. - Zeynel Şahin (Okmeydanı Cemevi Başkanı): Açıklama çok çirkin ve ahlaksızca. Kimse kimin cenazesinin nereden kalkacağına karışamaz, öyle bir hakkı da yok. Bir kişi cenazesinin nereden kaldırılmasnı istiyorsa ve inancı neyse ona göre kaldırılır. Çok sayıda Sünni dostlarımızında vasiyeti üzerine cemevinden kalkan cenazeleri oldu. Kendini bize emanet eden herkese kapılarımız açık. - Turan Aykanat (Sivas Hafik Karlı Köyü Cemevi Başkanı): Yılmaz Özdil’in düşüncelerinden dolayı cenazesini camiye almayalım çıkışı, tam bir cahillik. Bir insanın inancına müdahale etmeye kimsenin hakkı yoktur. Atatürkçü ve yurtsever bir aydın olan Yılmaz Özdil’in cemevlerini işaret etmesi de bize olan saygısının göstergesi. Kendisi cenazesinin cemevinden kaldırılmasını vasiyet ederse Türkiye’nin her noktasındaki cemevlerimiz o görevini yerine getirir. Bu kutuplaştırıcı dil terk edilmeli ve inanan ya da inanmayanlara saygı gösterilmeli. Ali Açar14 yaşındaki mağdur yaşam mücadelesi veriyor
14 yaşındaki mağdur yaşam mücadelesi veriyor figure > Bitlis Güroymak’ta Ferit Kanli “dini nikâh”la yaşadığını söylediği 14 yaşındaki E.K’ye evi terk ettiği için silahla saldırdı. Polis, Kanli’yi etkisiz hale getirmeye çalışırken E.K’yi de vurdu. Bedeninden üç kurşun çıkan ve beş ameliyat olan E.K. yaşam mücadelesi veriyor. Bitlis’te özel harekat polisinin skandal bir operasyona imza attığı ortaya çıktı. Güroymak ilçesinde Ferit Kanli “dini nikah”la beraber yaşadığını söylediği akrabası, çocuk yaştaki E.K’yi (14) evi terk ettiği gerekçesiyle silahla yaralamaya kalkıştı. Polis timi Kanli’yi etkisiz hale getirmeye çalışırken kümese sığınan E.K’yi de vurdu. Midesinden, bağırsağından ve kalbinin alt kısmından 3 kurşun çıkarılan ve 5 ameliyat geçiren E.K, yaşam mücadelesi veriyor. Adli tutanaklar ve görgü tanıklarının ifadelerine göre; Güroymak ilçesinde 27 Ekim günü Ferit Kanli ile “imam nikahı” birlikte yaşadığı söylenen 14 yaşindaki E.K, evi terk ederek dedesinin evine gitti. Ferit Kanli, yanında getirdiği silah ve bıçakla E.K’yi tehdit edinci ihbar üzerine olay yerine özel harekat timi gönderildi. Saat 19.00’da bölgeye veren polis timi, gece saat 02.00’ye kadar Kanli’yı teslim olması için ikna etmeye çalıştı. Polis iknada başarılı olamayınca evin içindeki E.K’yi, Ferit Kanlı’yı ikna etmek evin dışına çıkardı. Ferit Kanlı’nın elindeki silahla tehditlerini sürdürmesi üzerine polis timi operasyon kararı aldı. Polisin havaya uyarı ateşi açması üzerine Ferit Kanli ve E.K, evin bahçesinde bulunan kümese sığındı. TANIKLAR ANLATTIOlayın görgü tanığı S.K. ifadesinde, olayın devamını ise şöyle anlattı: “Polisin ‘vurun’ demesiyle E.K., Fert’in yanına gitti. Onlar da bahçedeki kümesin içine girdi. Polis ekipleri, saat 02.00’de kümesi kalkan ile vurmaya başladı ve ateş sesleri duyuldu. Ferit’in yere düştüğünü gördüm. Ferit, yere düşünce polisler ona jop ile vurmaya başladı. E.K ise kümesin kapısından çıkarıldıktan sonra yere düştü.” Bacaklarından vurulan Kanli ile E.K, hastaneye kaldırılırken midesi, vücudundan 3 kurşun çıkarılan ve 5 ameliyat geçiren E.K, yaşam mücadelesi veriyor. Tedavisinin ardından gözaltına alınan Kanli ise ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Güroymak Cumhuriyet Savcısı tarafından hazırlanan tutanakta İlçe Kaymakamı, İlçe Cumhuriyet Savcısı, Özel Harekat Şube Müdürü ve İlçe Emniyet Müdürü vekilinin de olay yerinde oldukları belirtildi. Komiser yardımcısı kameranın şarjı bittiği için saat 02.00’de düzenlenen operasyonun kayıt altına alınamadığını belirtirken polislerin ise ifadelerinde “havaya ateş açtıklarını ve E.K’yi kimin vurduğunu bilmediklerini” söyledikleri öğrenildi. HUKUKA UYGUN DEĞİLE.K’nin ve Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nin avukatı Nilda Baltalı, operasyon düzenlenirken alınan önlemlerin hukuka uygun olmadığını belirterek, “E.K, Ferit Kanli’nin elinde silah olması nedeniyle yanına gitmek istemiyor ancak 2 polis memuru onu zorluyor. Kümese girmelerinin ardından kolluk güçleri kümesin içine biber gazı atıyor ve ateş etmeye başlıyor. Bu önlemlerin hiçbiri hukuka uygun değildir. E.K’nin bulunduğu yere gaz atıldıktan sonra etkisiz hale geldiklerini kabul edenler olmuş, bu durumda ne amaçla ateş açıldığı belirsiz. Polisler, havaya ateş açtıklarını söylüyor. Ancak E.K’ye birden fazla kurşun isabet ediyor, midesinden, bağırsağından ve kalbinin altından vuruluyor. Yakalamak istedikleri şüpheli ise her iki ayağından vuruluyor. Bu durumda havaya ateş açmadıkları su götürmez bir gerçek. Özel hareket güçlerinin ağız birliği yapması, orantısız güç kullanımı gibi nedenlerle faillerin tespit edilememesi yüksek ihtimal. Ayrıca ifadelerini değiştirmek için zaman tanındığından da şüpheleniyoruz. Çünkü çoğu aynı ifadeyi vermişler.Savcılık şu anda açılan ateş sonucu ağır yaralanan çocuğumuzu kimin yaraladığını, kimlerin ateş açtığını araştırmaktadır. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği olarak soruşturmanın etkin yürütülmesi, gerçek faillerin ortaya çıkarılması için mücadele edeceğiz” diye konuştu. Kübra KöklüAntalya L Tipi KapalıCezaİnfaz Kurumu’nda skandal iddia
Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda skandal iddia figure > Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nun revir servisinde sağlık memuru olarak çalışan Z.M’nin kendisine protez saç yaptırmak için mahkumlardan B.G’nin saçlarını, aynı koğuştaki hükümlülere uyuşturucu madde karşılığında zorla kestirdiği iddia edildi. Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nun revir servisinde sağlık memuru olarak çalışan Z.M’nin, kadınlar koğuşunda kalan hükümlü B.G’nin saçlarını, aynı koğuştaki hükümlülere uyuşturucu madde karşılığında kestirdiği öne sürüldü. Z.M. ve B.G’nin DNA testi uyuşmayınca, tanık beyanları ve kamera görüntülerine karşın savcılık tarafından soruşturmaya takipsizlik kararı verildi. Kasım 2019’da gerçekleşen olayda iddiaya göre, sağlık memuru Z.M., hükümlü B.G’nin saçını onunla aynı koğuşta kalan hükümlülere uyuşturucu madde sağlama karşılığında zorla kestirerek B.G’nin saçlarından kendine protez saç yaptırdı. B.G’nin olayı dilekçe ile kuruma bildirmesi üzerine inceleme başlatılırken, Z.M. hakkında adli ve idari soruşturma başlatılarak görevden uzaklaştırıldı. B.G., Z.M’den DNA testi için saç örneği alındı. Ancak saç örneği olayın hemen sonrasında değil, iki hafta sonra alındı. İki hafta içerisinde Z.M’nin protez saçları kestirdiği ve adli tıbba kendi saç örneğini verdiği ileri sürüldü. Z.M. ve B.G.’nin DNA testi uyuşmayınca, tanık beyanları ve kamera görüntülerine karşı soruşturma savcılık tarafından takipsizlik kararı verilerek kapatıldı.‘TANIKLIK ETTİK’İsminin gizlenmesini isteyen bir tanık ise olaya ilişkin çarpıcı bilgiler paylaştı. B.G’nin saçını kesen mahkûmların Sivas E Tipi Ceza İnfaz Kurumu’na nakledildiğini, İnfaz Koruma Başmemuru Y.I’nin ise Antalya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na tayin edildiğini aktaran tanık, dönemin kurum yöneticileri T. A., ve A.P’nin olaya göz yumduğunu söyledi. Tanık, “DNA sonucu çıkmasa da biz tanık olduğumuzu beyan ettik, üstelik kamera görüntüleri de mevcut. Takipsizlik vermelerinin nedeni Z.M’nin arkadaşları olmaları mıdır” diye sordu. Leyla Kılıç