News - Haberler
İYİParti’den‘anayasa taslağı’tepkisi: 'Türk siyasetini manipüle etmeye dönük'
İYİ Parti’den ‘anayasa taslağı’ tepkisi: 'Türk siyasetini manipüle etmeye dönük' İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz, 4 partinin anayasa taslağı hazırlamadığını, Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin İyileştirilmiş Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş için takvim çalışması yaptığını belirterek “Bu, bir anayasa değil, takvim çalışması. Beraber hareket ettiğimiz tek konu bu” dedi. Poyraz, 2012’de Meclis’e sunulan metni, yeni bir çalışma gibi gündeme getirmenin “Türk siyasetini manipüle etmeye dönük” olduğunu kaydetti.‘ALAKASI YOK’İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ ve Adana Milletvekili İsmail Koncuk; İYİ Parti’nin, CHP, HDP ve Saadet Partisi ile ortak anayasa taslağı hazırladığı iddialarını dile getirmişti. Özdağ, İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’ya FETÖ’cü imasında bulunduktan sonra sevk edildiği disiplin kurulu tarafından ihraç edilirken Koncuk, partisinden istifa etmişti. İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz, iddialara ilişkin Cumhuriyet’e konuştu. Özdağ ve Koncuk’un “manipüle edildiğini düşündüğünü” belirten Poyraz, “Anlattıklarıyla İYİ Parti’nin hiçbir alakası yok” dedi. Poyraz; İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 4 Haziran 2018’deki “parlamenter sistemin nasıl, hangi aralıkta olacağının yol haritasının paylaşılması konusunda” gerçekleştirdikleri görüşmeyi ve bunun üzerine Millet İttifakı’nı oluşturan CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’nin “temel ilke ve hedefleri” konusundaki çalışmasını 21 Haziran 2018’de “Tutum Belgesi” olarak açıkladıklarını anımsattı. CHP ve İYİ Parti genel başkanlarının, “İyileştirilmiş Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile ilgili çalışma yapıyoruz” dediğini belirten Poyraz, “Saadet Partisi, Demokrat Parti, İYİ Parti ve CHP yetkilileri 21 Haziran’da bunun takviminin ne olacağına ilişkin ilanat yapıyor. Bu, bir anayasa değil. Bu, bir takvim çalışması” dedi. “İYİ Parti’nin CHP ile de başka partiyle de ikili, üçlü, dörtlü olarak bir çalışması olmadığını” kaydeden Poyraz, “Beraber hareket ettiğimiz tek konu bu. Ne kadar sürede, hangi süreçle İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçilir. Bu kadar” ifadelerini kullandı.‘MECLİS’E SUNULAN METİN’“Anayasa taslağı” olarak iddia edilen metnin, 2012’de, o dönem Meclis’teki AKP, CHP, MHP ve HDP’nin bulunduğu Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunulan metin olduğunu söyleyen Poyraz, “Bu metni bugün yeni bir çalışma gibi gündeme getirmek, Türk siyasetini manipüle etmeye dönüktür” dedi. Sefa UyarAVM'ler test merkezi, deprem toplanma alanına dönüşebilir
AVM'ler test merkezi, deprem toplanma alanına dönüşebilir Ticari gayrimenkul ve yatırım yönetim şirketi Jones Lang LaSalle (JLL) Türkiye Başkanı ve Han Spaces Yönetim Kurulu Başkanı Avi Alkaş, AVM’lerin günün gereklerine uyum sağlamak zorunda olduğuna işaret ederek, bazılarının test, sınav merkezi ya da deprem toplanma alanına dönüşebileceğini söyledi.Zor bir süreçten geçildiğine işaret eden Alkaş, ancak henüz korkulduğu kadar AVM ve mağaza kapanmalarının yaşanmadığını ifade etti. Yeni dönemde ofis anlayışının da değişeceğini, paylaşımlı ofislerin olacağını dile getiren Avi Alkaş ile koronavirüsün AVM’lere etkisi ive değişen ofis kültürünü konuştuk.- AVM’ler pandemide çok gündemde. Açılsın mı açılmasın mı tartışmaları... Ekonomik olarak AVM tarafında nasıl bir tabloyla karşı karşıyayız?Zor bir süreçten geçiyoruz. İnsanlar pandemi nedeniyle kapalı mekanlara giremediği için kapı girişlerinde ciddi düşüşler yaşandı. Hala pandemi öncesinin kapı giriş sayılarına göre yüzde 60-65'lerdeyiz. Bu dönem zor. 8 ayı geride bıraktık. Artık bu 8 ayın sonrasına hazırlanmamız lazım. E-ticaret yaygınlaşıyor. Bir takım ihtiyaçlar erteleniyor. Sektörün bunun getirdiği yükü göğüslemesi gerekiyor. AVM'lerin bu dönemde farklı ihtiyaçlara farklı kullanımlara gitmesi de lazım. Belki de AVM'lerin önüne sağlık için test merkezleri kuracağız. Ya da sınav merkezi olarak işlev görmeye başlayacak. Belki paylaşımlı çalışma mekanlarına dönüşecek. AVM'lerde bu tür fonksiyon değişiklikleri bekliyoruz.- Yani artık klasik bildiğimiz AVM'ler olmayacak mı?Evet. AVM'ler toplum için gereken farklı işlevlere de mekan sağlayacak yapılanmaya gidiyor.KORKULDUĞU KADAR OLMADI- Bu 8 ayın hasar tespitini yaptınız mı?Hala korkulduğu, endişe edildiği kadar kapanma gerçekleşmedi. AVM'lerde artık daha çok karma kullanımlı yapılar görmeye başladık. Nasıl ki kapalı çarşılar hala yaşıyorsa ve farklı farklı hizmetler içerebiliyorsa, AVM'lerin de yaşamlarını sürdürmek için talebe uyumlu olarak, başka işlevleri de içermesi gerekiyor.- Bu süreçte kapananlar olur mu?Bildiğim kadarıyla henüz kapanan AVM ve mağaza yok. Ama bazı perakendeciler mağazalarını açmadı. Çocuk eğlence alanları, sinemalar açılmadı. Yeme içme birimlerinde daha düşük kapasiteler görüyoruz. Geçmişe kıyasla AVM'lerde insanların daha az süre geçirdiklerini gözlemliyoruz. İnsanlar temel ihtiyaçlarını alıp çıkıyorlar. Bu dönemde açık alanları daha fazla olan AVM'lere kayış görüyoruz.- Dönüşümü sağlayamayan AVM'ler kapanır mı?Tabi ki. Günün gereğine uyum sağlamak ön koşul. Ticari gayrimenkuller de AVM'ler de pandeminin bir süre daha devam edeceği öngörüsüyle hareket edilmeli. Evet zor süreç. Mücadeleye devam yeteneklerimizi konuşturacağız. Farklı kullanımlar farklı ihtiyaçları doğru cevaplandırabilmek gerekiyor. Azalan gelirlere karşılık gider denetimleri önem kazanıyor. Burada AVM yatırımcısı da perakendeci de canla başla çalışıyor.BEKLE GÖR POLİTİKASI- Kiralar konusuna hala perakendeci ve AVM yatırımcısı arasında ortak bir dil yakalanmadı.Yakalanıyor bence. AVM yatırımcılarının önemli fedakarlıkları oldu. Kapalı olunan dönem için kira alınmadı, sonrasında indirimli kiralar uygulandı. Etraftan çok da duyduğumuz davalık konu, tahliye yok. Perakendeci belki cezai şarta takılıyor ama herkes günü bir şekilde kurtarma çabasında. Aynı geminde seyahat etmenin zorluklarına birlikte göğüs germe gerçeği var. Ha eskisi kadar belki yatırım yapılmayacak.- Yeni yatırım görmeyeceğiz yani?Yatırım yapma ve geri dönüş süreleri uzadı, zorlaştı. Şu anda 440 AVM'yi var. Tabi ki AVM yatırımları hız kesiyor. Beklemede. Başlamış olan yatırımlar ancak tamamlanacak. Ama çok fazla yeni yatırım iştahı görmüyoruz.ÇIKAN YABANCI YOK- AVM’de yabancı yatırımcı sayası da çok, şu anda Türkiye'de memnunlar mı?Şu anda kulağımıza gelen çıkış arayan bir yatırımcı yok. Önümüzdeki dönemde de biraz bekle gör politikasına tanık olacağız. Şu anda Türkiye'de bir yanda kur istikrarsızlığı bir yandan hukuki uygulamalar, bir yandan kiralarla ilgili gerekçelerle yabancı yatırımcıların beklediklerini ve yatırım yapmadıklarını söyleyebilirim. Henüz çıkış haberi de duymuyoruz. Çünkü bu dönemde değerleme yapmak da zor.HAKSIZ BİR SÖYLEM- Deprem toplanma alanları AVM oldu eleştirileri de var, ne diyeceksiniz?Ben bu söylemi haksız ve yersiz görüyorum. Hiçbir AVM'ci yatırımını bir toplanma alanı üstüne kurmaz. AVM'lerin inşaatı kapsamlı ruhsatlar gerektirir. Bugüne kadar hiçbir kaçak AVM'ye denk gelmedik. İmar Barışından yararlanan AVM neredeyse yoktur.- Peki bazı AVM'ler deprem toplanma alanına döner mi?Tabi ki. Bir kere artık AVM'lerin yapılma hızı azalacak. Geniş ve yeşil alanlar oluşturma çabaları var. Burada şehir planlamacılarının sorumlulukları çok önemli. Artan Nüfusla bağlantılı doğru kurguların yapılması lazım. Bu çerçevede o planlamalar yapılırsa bazı AVM'lerin fonksiyonlarını değiştirmeleri beklenebilir. O zaman da bu tür hizmetlere olanak sağlanmış olur.HANLAR GERİ DÖNÜYOR- Koranavirüsle ofis kültürü değişiyor, yeni dönemde bizi nasıl çalışma alanları bekliyor?Evden çalışma uzaktan çalışmaya dönüşüyor. Artık büyük alanlı merkezi ofisi olan şirketler giderek kendilerini çalışanlarının yaşam yerlerine yakın yerlerde konuşlandıracak ve paylaşımlı ofisler hayatımıza girecek. Şirketlerin bu konudaki arayışları hızlanıyor. Biz de Han Spaces olarak ortak paylaşımlı çalışma ofislerini kurgulamaya başladık. Uzunca zamandır insanlar kafelerde çalışmaya başlamıştı. Ama buralar ergonomik çalışma alanları sunmuyor. Ofis gibi kurgu ve sosyalleşmeyi barındırması gerekiyordu. Hem büyük kurumsal şirketlere, hem bireysel kullanıcılara hem de KOBİ’lerin başlangıçta ofis yatırımı yapmadan şirketleri için adres ve ilk kurulum yeri olanaklarını sağlayacakları alanlar oluşturuyoruz.- İsteyen herkes gelebiliyor yani bu ofislere?Tabi. Nasıl ki bir jimnastik kulübüne üyelik oluyorsa buraya da üyelik mantığıyla belli bir abonman ücreti ödeyerek ya limitsiz ya da belli saatlerle limitlenmiş formüller var. Böylece maliyetler düşecek ve kârlılık artacak. Biz bu işe Beşiktaş ve Levent’te başladık.Eskiden hanlar vardı. Aslında yeni nesil iş hanı kuruyoruz. Göz göz odalar olacak. Hızlı internet bağlantısı, kafeler, çektiğin fotokopi kadar parasını ödeyeceğin bir yapı. Kartlı sistemlerle giriş çıkış yapılacak.- Bu hizmetten faydalanmak için ne kadarlık ödeme yapılması gerekiyor?Ortalama 1500-2000 m2'lik alanlarda 1000 TL ile başlayan aylık ücretlerle kullanma imkanı olacak. Toplantı salonları kullanıldığı kadar, çekilen fotokopi kadar ödemeler olacak. Mesela 3 kişisiniz bir şirket kuruyorsunuz, ofis kirası onun düzenlenmesi daha masraflı. Buralarda istediğin kadar kiralama da yapabileceksin. Bizim ana işimiz AVM'ler, ama şimdi daha fazla çalışma alanlarına odaklanıyoruz. Var olan ofisleri de dönüştürüyoruz. Ama yine de atıl duruma düşecek çok bina da var. Şehriban KıraçYiyecek içecek sektörünün bir ay kapanması6-7 milyar TL’lik zarara neden olacak
Yiyecek içecek sektörünün bir ay kapanması 6-7 milyar TL’lik zarara neden olacak Salgın nedeniyle sosyal hayatı kısıtlayıcı yeni önlemlerin alınması, restoran işletmecilerinde hem kafa karışıklığına hem endişeye neden oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün akşam “restoranların saat 10.00-20.00 arasında hizmet vereceği” ve “paket servis uygulamasına geçileceği” şeklinde parça parça açıkladığı iki ayrı karar, anlaşılamadı. Müşteri kabul edip, etmeyeceklerini; paket servise geçeceklerse de hangi tarih aralığında bu uygulamanın başlayacağını anlayamayan restoran sahipleri, Erdoğan’ın dün akşamki açıklamalarından sonra duruma açıklık getirebilmek için yoğun mesai harcadı. Gazetemizin baskıya gittiği saatlerde bu durum henüz netleşmedi. Diğer yandan, Türkiye’de irili ufaklı yaklaşık 100 bin restoran var ve yüzde 50’sinin paket servis kabiliyeti yok. Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Başkanı Ramazan Bingöl, “Yılın bu mevsimi 3-4 hafta restoranların paket servis harici çalışmaması işlerin yüzde 70 düşmesine, yani 6-7 milyar TL’lik bir kayba yol açar” dedi.AVM’LERİN DURUMU VAHİMBingöl’ün tahmini, işletmeleri tamamen kapatmaktan ziyade belli kısıtlamalar geleceği yönündeydi. Bingöl, “Belli saat aralığında, belirli sayıda müşteriler ve artan hijyen koşulları yoluyla birtakım kısıtlamalar bekliyorduk” dedi. Salgın önlemleri kapsamında 18 Mart’ta geçici olarak faaliyetlerine ara verilen restoranların o dönem bir anda kapatılmış olmasının işletmelere ciddi ekonomik zarar verdiğini anımsatan Bingöl, “Bu kez kapatılacaksa da 2-3 gün önceden bildirilmesini İçişleri Bakanlığı’ndan talep etmiştik” diye konuştu. Öte yandan, yeni önlemler kapsamında AVM’lerin çalışma süreleri de 10.00-20.00 aralığında olacak. Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Hüseyin Altaş, AVM’lerdeki fast-food işletmelerin cirolarının pandemiden bu yana yüzde 30’u geçemediğine dikkat çekti. Altaş, “AVM içindeki restoranlardan çok da verim alamıyoruz, onlar zaten kapalı gibiler” diye konuştu. Turizm, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği, günler öncesinde, üyelerine işletmelerin geçici olarak kapanabileceğine dair uyarı mesajı göndermişti” Açıklamada “Uygulamanın başlangıç tarihinin 19 Kasım olması, kapanış sürelerinin ilk aşamada 3-4 hafta ile sınırlı olması öngörülmektedir” denilmiş; TURYİD Başkan Yardımcısı Barış Tansever, “Üyelerimize ‘önlem alın’ dedik. Stokla yakalandığımız zaman bozulan mallar nedeniyle sektör darbe yiyor” açıklamasını yapmıştı. Gamze BalKendi kurtlarına yenik düşen insanlarla umutlu insanların açmaz dünyası
Kendi kurtlarına yenik düşen insanlarla umutlu insanların açmaz dünyası Filmi izlerken sanki Atlas dergisinin sayfalarında kaybolmuş gibi hissediyorum ki yanılmıyorum da. Yönetmen Seyit Çolak, yıllar önce hayalini kurduğu bu projeyi memleketimizin güzel ve gizli diyarlarından esinlenerek tamamlamış. Filmin bir diğer özelliği Bozcaada’da yaşayan senarist Güven Adıgüzel ile birlikte senaryoyu yazmış olmaları ama çoğu bir araya gelmeden. Bir araya gelmeden hayatın gerçekliğine bu kadar uygun, ister taşra da ister şehirde olsun, insanın değişimi, değerleri ve hayattan beklentileri üzerine güzel bir sentez. İlk uzun metrajlı filmi, Moskova Film Festivali’nde boşuna övgü almıyor ve iki saat boyunca bizi perdeye kilitlemiyor! Hikâye küçük bir adada geçiyor. Bu ada Isparta ilimizin, Şarkikaraağaç ilçesinin Gedikli köyü ve Beyşehir Gölü üzerindeki en büyük ada, Mada. Ve ağırlıklı balıkçılık yapan insanlar. Filmde Onur Dilber karakterinin ailesine yağmur yağarken tek kat evlerinin saçakları altında korunmak için söylediği “Deli yağmurlar başladığı zaman” ile gelişiyor. Çünkü filmin açılış ve gelişme sahnesini oluşturan, karda bata çıkan ve yaşam mücadelesi veren sahneler, üçüncü kez karşımıza çıktığında sonuç kısmına evriliyor. Dominantlığı ve her şeyde kendini var etme, arkadaşlarını bir personel gibi kullanma, aslında erkekler dünyasında da liderin kim olduğunu bize sunmakta. Çünkü Onur Dilber karakterinin çocuğu, eşi vardır. Evi, her şeyi vardır, hatta onun yüzünden vefat eden arkadaşının ölümü ardından bile acının, maddiyat ile yer değişmesi, eve bir kayık ile getirtilen küvet ile anlatılır. Küvet, ölümü betimlerken aslında insanoğlunun nasıl bir anda her şeyi unutabildiğinin de bir yansımasıdır adeta. Yoksa gölün ortasında köylü insanın küvetle ne işi var! Sonrası ise yine erkek egemen üzerinden çocuk sahip olamayan ve filmin başında Hz. İbrahim’in oğlunu kurban edişi gibi eğer bir evlatları olursa yine kayıkla getirilen koç kesilecektir. Baba adayı da hem çocuk ister hem o kurbanı kesebilecek gücü kendinde bulamaz. Çocuk henüz olmamıştır ama o, kesme provaları yapar. Her şey tek tek çözülür. Koyunları ölümden kurtarmak için alınan kapan, Onur Dilber karakterinin bir gün çok sevdiği Çakır isimli köpeklerinin kurt tarafından ölümü ile çözülmeye başlar ve kurdun yavrusunu, çalıklar içinde bulur ve öldürür. Serkan Altıntaş karakteri ise onu saklayan, yani baba adayı olandır. Aslında kendi yavrusunu da saklamaktadır. Kapan filmi, hırslarına yenik düşen bir baba ile baba olmak isteyen, yaşamı dar alanda geçen ama hayatı anlayış farklıları üzerine müthiş kurgulanmış. Serkan Altıntaş karakterinin parmaklarından namlu yaptığı sahne ve eşine dönüp dediği “Gözünü kırpamadan vurdu sanki karşısındaki düşmanıydı” derken insanoğlunun doğadaki vahşetini de sunmakta. Film, doğurmanın ve aile olabilmenin çocukla olduğu ve kadınların anne olmayı “yeşermek” ve hayata dal vermek olarak biçimlediği, erkek egemen bir toplumda, ilkçağların avcı kültürüne de bir nevi götürmekte. Kaldı ki hayvanları anlamayışımız, bir kurdun insana neler öğretebileceğinin de açık şekli. Çekimleri Ardahan ve Isparta’da geçen, bir ay süresince o kadar gerçek iş çıkarıp hastalanmalarına, hatta çekim aralarını hastanede tedavi ile geçiren ekibi yürekten kutluyoruz. (Yönetmen: Seyit Çolak. Senaryo: Seyit Çolak, Güven Adıgüzel. Görüntü yönetmeni: İlker Berke. Kurgu: Naim Kanat Oyuncular: Onur Dilber, Sami Aksu, Münibe Millet ve Serkan Altıntaş.) Kapan filminin parlayan yıldızı, yönetmenin ilk filmi gibi kendisinin de ilk filmi olan Halit karakteriyle Yüksel Akça. Tabii özellikle halkımızın Seksenler dizisinden anımsayacağı Rıza Komiser karakteri ile Onur Dilber ve Serkan Altıntaş. Dünya prömiyerini 41. Moskova Film Festivali’nde yapan ve övgü ile bahsedilen, ardından 3. Uluslararası Nepal Film Festivali'nde “En İyi Film”, 5. Uluslararası Saidia Film Festivali'nde “En İyi Film”, 9. Uluslararası Malatya Film Festivali'nde “En İyi Yönetmen” ve “En İyi Müzik” (Ali Saran), 7. Uluslararası Antakya Film Festivali'nde “En İyi Yönetmen” seçilen haftanın en başarılı ve Türk yapımı filmi Kapan’ı izleyin. Emel SeçenÖzel gereksinimliçocuklar için eğitime erişimçok zor
Özel gereksinimli çocuklar için eğitime erişim çok zor Eğitim Reformu Girişi’nce hazırlanan “Beni kabul edecek bir okul bulabilecek miyiz?” başlıklı dosyayı hazırlayan ERG Araştırmacısı Umay Aktaş Salman’ın çalışmasına göre, özel eğitimdeki 425 bin 774 çocuğun 318 bin 300’ü okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve lisede eğitimlerini tipik gelişim gösteren akranlarıyla birlikte aynı sınıfta sürdürüyor. Yani kaynaştırma eğitimi alıyor. Bu çocukların 269 bin 897’si erkek, 155 bin 877’si kız. Kaynaştırma yoluyla eğitim alan öğrenci sayısının okulöncesi eğitim dışındaki tüm kademelerde de arttığı görülüyor. Raporda, çocukları farklı kademelerde eğitim alan anne-babalar, farklı branşlardan öğretmenler ve yöneticiler, kaynaştırma eğitiminde yaşanan sorunları anlatıyor.SESİNİ DUYURAMIYORUzaktan eğitimde erişim, özel gereksinimli çocuklar için daha büyük bir sorun haline geldi. Serebral palsisi olan M.N’nin teyzesi D.Y., şunları söylüyor: “Yeğenimi televizyonun başına oturtmak çok zor. Canlı derslerde de ilgisini toplayamadı. Sınıfta sesini zor duyururken bilgisayardan sesini duyurması iyice zorlaştı. Böyle olunca derslere katılmak istemedi. Öğretmen de onu derse katmak için çok çaba sarf edemedi. İngilizce öğretmeninin derse katmak için çabası vardı, o derslere katılabildi. Online olarak derslere katılmaya devam ediyor. Daha çok dinleyici konumunda.” Down sendromu olan K.E’nin annesi F.E., “Geçen sene okulda kızımın belirli derslerde destek alabilmesi için destek eğitim odası açılmasını talep ettik. Ancak ikinci dönem açılabildi. Okuldaki Türkçe öğretmeni destek eğitim odasında ders vermeyi kabul etti. Ama matematik öğretmenini ne okuldan ne de ilçeden bulabildik” diyor.NEREDESİN DİYEN YOK Uzaktan eğitime geçildiğinden bu yana kızının “yok hükmünde” olduğunu söyleyen K.E., neler yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Geçen eğitim yılında uzaktan eğitime geçildiğinde sınıf öğretmeninden kızıma özel bir şey istememe rağmen okulda bu yönde bir adım olmadı. EBA TV de bizim için uygun değildi, dersler hızlıydı. Özel eğitim içerikleri de bize uymadı. Kızımla kendimiz çalışmaya çalıştık. Neredesin diye soran öğretmen de, okul yöneticisi de olmadı. Bu eğitim yılının başında da uzaktan canlı dersler yeniden başladı. Saat 09.00’dan 13.30’a kadar devam ediyor. Dersin son birkaç dakikasını kızıma ayırmaya çalışıyorlar. Gölge öğretmenimiz var, o kolaylaştırıyor. Tek başına dersi o hızda takip etmesi mümkün değil. Kızım okuldan sonra gölge öğretmeniyle bire bir çalışmalar yapıyor.’’‘YETERSİZ KALIYORUZ’E.Y., öğretmen olarak yetersiz kaldığı noktaları şöyle anlatıyor: “Kaynaştırma öğrencilerinin ötesinde birçok çocuk farklı. Yetersiz kalıyoruz. Her çocuğu kapsayamıyoruz. Görsel bir materyal hazırlıyorum ama işitselde tıkanıyorum. Her konudan kazanımı amaçlayan materyal hazırlama tecrübem yok. Bazı konuları tahtada anlatabiliyorum sadece, öyle gördüm. Zaman da yok.’’BEN ALIRIMM.N. için ilkokula başlamak da hiç kolay olmadı. Teyzesi D.Y. süreci şöyle anlatıyor:“Adresimizin tuttuğu okula gittik. Sınıf mevcutlarının 30’dan fazla olduğunu, yardımcı olamayacaklarını, düşük mevcutlu sınıfta eğitim alırsa daha iyi olacağını söylediler. Bir okul önerdiler. Ancak orada da sınıflar 33- 35 kişiydi. O okulun müdürü olumlu karşıladı. Tecrübeli olduğu için yeğenimi vermek istedikleri öğretmen, ‘Asla sınıfıma böyle bir öğrenciyi kabul etmem. O çocuklar için başka okullar var’ dedi. Müdür bu direnişin karşısında duramadı. Yeğenimin şimdiki öğretmeni ‘Hiçbir öğrenciyi sınıfa almam diyemem, kimse almazsa alırım’ dedi. Yeğenimin özel eğitim öğretmeni geldi. ‘İyi bir öğrenci, öğrenmeye çok açık. Fiziksel zorlukları var ama önyargılı olmayın’ dedi. Öğretmen biraz vicdan biraz eli mahkum kabul etti.”EKRANDAN UZAKLAŞIN...İlköğretim ve ortaöğretim düzeyinde öğrenim gören öğrenciler, 20 Kasım’a kadar ara tatilde. Eğitim uzmanı Hatice Yılmaz’ın tatil önerileri şöyle: “Öğrencileri mümkün olduğunca ekrandan uzaklaştırıp fiziksel etkinliklere yönlendirmek, örneğin; pandemi kurallarına da dikkat ederek açık hava etkinlikleri düzenlemek öğrencileri rahatlatacaktır. Öğrencilerin ara tatilinde günün önemli bir bölümünü kendi istedikleri etkinliklere ayırmaları en doğal hakları. Ancak sınıf seviyesine göre 30 dakikadan 3 saate kadar günün belirli bir bölümünü de sene başından itibaren yapılan derslerin tekrarına ayırmaları gerekmektedir. Ayrıca ilgi duyulan bir konuda araştırma yapmak, kitap veya dergi okumak ilgi alanlarını belirlemenizi sağlayacaktır. Veli ve öğrencilerin bir haftalık tatili birlikte planlamaları öğrenciye dijital çağın gereksinimleri olan yaşam disiplini oluşturma becerisi kazandıracağı gibi kendi öğrenmesini düzenleme becerisi de kazandıracaktır. ‘’FARK YARATANLAR ARANIYORSabancı Vakfı’nın ‘’Fark Yaratanlar Programı’’nın 12. sezon başvuruları başladı. ‘’Fark Yarat Hayatlar Değişsin’’ sloganını taşıyan programın başvuruları, 11 Aralık 2020 tarihine kadar web sitesi üzerinden yapılabiliyor. Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan, “11 yılda 81 ilden 4 binin üzerinde başvuru aldık ve 195 fark yaratanın hikâyesini görünür kılarak toplumda yeni umutlar yeşerttik. Bireysel çabanın sivil toplumun gelişmesi için çok kıymetli bir kaynak olduğunu, değişime inanan bireylerin neler başardığını bu yolculukta görüyoruz’’ dedi. ‘’Fark Yaratan’’ seçilenlerin çevrelerine ilham verdiğini, pek çok farklı kurumdan da ödül ve destek alarak yollarına devam ettiklerini anlatan Safkan, yeni sözonla ilgili şunları söyledi: ‘’Bu yıl programa daha çok hikâyenin başvurmasını umuyoruz. Fark yaratanlarımızın çalışmalarını yakından takip edecek ve onların çalışmalarını bir adım ileri taşımak için gerekli olan strateji, sürdürülebilirlik, etki ölçümü gibi konularda eğitim ve atölyeler düzenleyeceğiz. Sivil toplum ve sosyal girişimcilik alanının etkili isimlerinden mentorluk almalarını sağlayacağız.”Değerlendirme kriterleri:- Çalışmalarıyla somut değişim yaratma.- Yaratıcı ve ilham verici olması.- Çalışmalarının sürdürülebilir ve yaygınlaştırılabilir olması.- Şeffaf ve güvenilir olması. Figen AtalayKoronavirüs: Evdençalışırken daha mutlu olmak için tavsiyeler
Koronavirüs: Evden çalışırken daha mutlu olmak için tavsiyeler BBCPandeminin ardından milyonlarca kişi hayatlarında ilk defa evlerinin bir kısmını ofise dönüştürme ihtiyacı duydu.Evi buna müsait olmayanlar ellerinde laptopla, kanepe veya mutfak masasında çalışacak rahat bir pozisyon aradı.Koronavirüs aşıları son aşamalara yaklaşsa da pek çok kişi bundan sonra iş hayatına evden devam edebilir.Fakat evdeki çalışma ortamı insanın psikolojisini de etkiliyor.İngiltere Kraliyet Mimari Enstitüsü'nün yaptığı bir araştırmaya göre evden çalışanlar daha fazla stres yaşıyor.Peki bunun önüne geçmek için neler yapılabilir?EVİ IŞIKLA DOLDURUNBBCPsikiyatr Dr. Balamurali "İnsanların kişilikleri çok farklı yapılarda olabilir fakat hepsinde ortak özellikler vardır" diyor ve ekliyor:"Güneş ışığı, temiz hava ve doğal alanlara erişim akıl sağlığına iyi gelir."Mimar Ben Channon da günışığının çok faydalı olduğunu söylüyor:"Her şeyin başlangıç noktası ışıktır çünkü mekanı nasıl algıladığımızı kökten etkiler. Uykumuzu da düzenler."Covid-19 süreci herkes için yorucu oldu bu yüzden uyku çok önemli."Ben, insanların günışığını tahmin ettiklerinden çok daha fazla kontrol edebileceğini söylüyor.Bir tavsiyesi, çalışma masalarını pencere yanına koymak. Bunu yaparken pencerelerin içini ve dışını temizleyebilecek boşluk bırakmaya da dikkat etmek lazım. Kirli pencereler içeri giren ışık miktarını ciddi oranda azaltabiliyor.Oda içinde ışığın yayılımını artıracak aynalar kullanmak ve odayı açık bir renge boyamak da işe yarıyor.Mümkünse üst katlarda ve daha yüksek tavanlı odaları tercih etmek de daha aydınlık bir yerde çalışmanıza yardımcı olacaktır.GÜRÜLTÜYÜ ENGELLEYİNBBCNottingham Üniversitesi'nde beynin sesleri nasıl işlediği konusunda araştırmalar yapan Dr. Rebecca Dewy, beynin farklı kısımlarının sürekli olarak ortam sesindeki değişimlere odaklandığını ve gürültülü ortamların bu nedenle dikkat dağıtıcı olduğunu söylüyor:"Keskin sesler düşük frekanslı uğultulara kıyasla daha dikkat dağıtıcıdır."Bazen de beyin yalnızca sesteki değişime odaklanır, bu durumlarda bir gürültü kesildiğinde de dikkatiniz dağılabilir."Newcastle Üniversitesi'nden sinir bilimci Prof. Adrian Rees ise "Gürültü 'kaç ya da savaş' refleksinizi uyarır" diyor.Strese yol açan sesler önce beynin amigdala kısmını uyarır. Buradan yayılan stres sinyalleri hipotalamus tarafından algılanır ve o da adrenalin bezlerinin adrenalin salgılaması için sinyal verir. Tansiyonunuz artar.Prof. Rees "Sesin size ne anlam ifade ettiği de önemlidir" diyor. Bu yüzden trafik gürültüsüne alışmak daha kolayken bir bebeğinizin ağlaması tüm dikkatinizi dağıtır.Evinde gürültüye maruz kalanlar için kulak tıkaçları birer çözüm olabilir. Fakat daha fazlasını yapmak istiyorsanız yumuşak mobilyalar, kalın halılar ve perdeler ses dalgalarını soğurmaya yardımcı olabilir.Bunlar yetersiz kalırsa halı altı matları, tavan ve duvarlarda ses izolasyonu yenilemesi ile panjurlar gürültüyü daha da azaltabilir.ORTALIĞI TOPLAYINBBCAraştırmalara göre dağınıklık, vücudun stres hormonu kortizon salgılamasına yol açabiliyor. Ortamdaki dağınıklık beyne birbiriyle çelişen uyarıcı sinyaller gönderiyor ve beynin bu sinyalleri filtrelemek için daha fazla çalışması gerekiyor.Surrey Üniversitesi'nden çevre psikoloğu Dr. Eleanor Ratcliffe, "Dağınıklık aşırı uyarıcı olduğu için sorun yaratır" diyor.Normal kortizon seviyesinin ara ara artması tamamen sağlıklıdır. Fakat kronik bir şekilde yüksek seviyeler anksiyete, depresyon, baş ağrısı ve uyku bozukluğuna yol açabilir.Normal şartlar altında bir evde bir miktar dağınıklığın dikkat dağıtmayacağını söyleyen Dr. Ratcliffe, evlerin ofislere dönüşmesiyle birlikte dağınıklığın çalışma sırasında dikkat dağıtabileceği uyarısında bulunuyor.Bunun çözümü ise ortalığı düzenlemek, fazlalıkları kutulara veya çekmecelere kaldırmak.AYAĞA KALKINBBCOfise gitmiyorsanız toplu taşımaya yürümüyor, iş yerinde bir koridordan diğerine geçmiyorsunuz demektir.Artış sabahları iş yolculuğunuz yatak odanızdan salonunuza kadar sürüyorsa, sizi hem fiziksel hem de zihinsel açıdan zinde tutan egzersizlerden mahrum kalıyor olabilirsiniz.Bu konu hakkında yapılan birden fazla araştırma, egzersizlerin anksiyeteye iyi geldiğini, stresi azalttığını, fiziksel ve zihinsel enerjiyi artırdığını, endorfin salgılaması sayesinde genel olarak iyi hissettirdiğini ortaya koyuyor.Dr. Ratcliffe, "Egzersiz eksikliğinin insandaki etkisi büyüktür. Gün içinde hareket edemiyorsanız, gününüzü nasıl planladığınızı gözden geçirin ve egzersiz yapabilmek için çaba harcayın" diyor.Bir seçenek de yüksekliği ayarlanabilir masalardan alıp günün bir kısmı ayakta çalışmak. İşe mola verdiğinizde yürüyüşe çıkmak da mümkün.Britanya Psikologlar Topluluğu'ndan Prof. Gail Kinman "İşe gidip gelmek pek çok kişi için önemliydi" diyor ve ekliyor:"İnsanlar bu sayede iş ve özel hayatları arasında net bir ayrım yapabiliyordu. Evden çalıştığınızda ise bu ayrım silikleşiyor."Kinman'a göre egzersiz için evden çıkmak evden çalışan kişilere ihtiyaç duydukları rahatlama imkanını sağlayabilir.MEKANI YEŞİLLENDİRİNBBCDoğayla temasın pek çok zihinsel faydası var. Bunlar içinde tansiyonu, anksiyeteyi, stresi ve takıntıları azaltma; dikkat, hafıza ve uykuyu iyileştirme de var.Bu yüzden yaşadığınız alana bitki ve doğa resimleri koymak faydalı olabilir.Dr. Ratcliffe "dikkatin restore edilmesi" teorisini aktarıyor:"Doğal nesnelere bakmak beyninize bir süre dinlenme imkanı tanıyabilir. Odaklandığınız şeylere kısa süreliğine ara verme imkanı sağlar."O nesneler dikkatinizi çeker fakat bunu da dikkat talep eden veya aşırı uyarıcı bir şekilde yapmaz. Bu beyin için faydalıdır."Bunun dışında doğayı eğlence, dinlenme ve rahatlama ile özdeşleştiririz, bu yüzden moralimizi de iyileştirir."SOSYAL TEMASBBCDr. Balamuru evden çalışırken mutsuz hisseden kişilerin, ofiste çalıştıkları döneme kıyasla hayatlarında neyin eksik olduğu üzerine düşünmeleri gerektiğini söylüyor.Pek çok kişi için listenin ilk sırasında sosyal temas var.Pek çoğumuz, sosyal temasımızın tahminimizden büyük bir kısmını, bazen yüzde 80-90'ını iş yerimizde yaşıyoruz.Bu yemek sırasında beklerken, asansörde veya merdivenlerde iş arkadaşlarımızla sohbet etmek de olabilir, büyük toplantılar da.Dr. Balamurali, "Sokağa çıkma kısıtlamaları başladığında bu ansızın sonlandı" diyor ve ekliyor:"Nasıl bir kişiliğiniz olduğuna da bağlı fakat çoğu insan gerçek sosyal bağlara ihtiyaç duyar."Bu yüzden öğlen aranızda veya akşamları dışarı çıkın, arkadaşlarınızla, ailenizle, komşularınızla, bağ kurduğunuz insanlarla görüşün."Sokağa çıkma kısıtlamaları varken insanlarla buluşmak kolay olmasa da Dr. Balamurali "İnsanlar sosyal hayvanlardır" diyor:"Bir ekrandan Zoom üzerinden görüşmek yeterli değildir."İllüstrasyonlar: Prina Shah BBC TürkçeYurdunüçayrıbölgesi depremlerle sallandı
Yurdun üç ayrı bölgesi depremlerle sallandı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre ilk deprem saat 01.34'te merkez üssü Malatya'nın Pütürge ilçesinde Richter ölçeğine göre 3.8 büyüklüğünde kaydedildi. Bu depremin ardından saat 02.00'de merkez üssü Aydın'ın Kuşadası Körfezi açıklarında yine 3.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi.AFAD'dan alınan bilgiye göre üçüncü deprem ise saat 02.05'te Çorum'da meydana geldi. Merkez üssü Uğurludağ ilçesi olarak kaydedilen Richter ölçeğine göre 4.2 büyüklüğündeki deprem ilçe ve çevresinden hissedildi. Yurdun üç ayrı bölgesinde meydana gelen depremler, vatandaşlar arasında kısa süreli endişe yarattı. İlk belirlemelere göre demlerde can ve mal kaybı yaşanmadı. Boğaiçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) ise depremin büyüklüklerini farklı açıkladı. KRDAE verilerine göre Malatya (Pötürge) ve Aydın'ndaki (Kuşadası Körfezi) depremlerin büyüklüğünü 3.9 ve Çorum (Uğurludağ) merkez üslü depremin büyüklüğünü ise 4.1 olarak duyurdu. DHAGuterres'ten G20 liderlerineçağrı: Aşımilliyetçiliğine karşıdurmalıyız
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, hafta sonu Suudi Arabistan ev sahipliğinde yapılacak olan G20 zirvesi liderlerine mektup yazarak koronavirüs salgınıyla mücadele için daha fazla borç yardımı çağrısında bulundu.Habere Gitmek için TıklayınTrump hile yapılmadığınısöyleyen seçim güvenliği yetkilisini görevden aldı
ABD Başkanı Donald Trump'ın seçimde hile yapıldığına yönelik iddialarına hiçbir kanıt olmadığı gerekçesiyle karşı çıktığı belirtilen Chris Krebs, görevden alındı.Habere Gitmek için TıklayınSağlık Bakan YardımcısıGüven'in yerine, Aydın atandı
Sağlık Bakan Yardımcısı Güven'in yerine, Aydın atandı Resmi Gazete'de yayımlanan Atama Kararına göre, Sağlık Bakanlığı Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet Güven görevden alınarak yerine Prof. Dr. Sebahattin Aydın atandı.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan kararda, "Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2,3 ve 4'üncü maddeleri gereğince, Sağlık Bakanlığı Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet Güven görevden alınmış ve Bakan Yardımcılığına Prof. Dr. Sebahattin Aydın atanmıştır" ifadelerine yer verildi. DHAAtama kararlarıResmi Gazete'de
Atama kararları Resmi Gazete'de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yayımlanan kararlara göre, TKİ Genel Müdürlüğünde açık bulunan Genel Müdür Yardımcılığı ve Yönetim Kurulu Üyeliğine Ayhan Kandemir, TEDAŞ Genel Müdürlüğünde açık bulunan Yönetim Kurulu Üyeliğine Zübeyir Çalışan, Kültür ve Turizm Bakanlığında açık bulunan müfettişliğe, yapılan sınavda başarı gösteren Müfettiş Yardımcısı Mustafa Yavuz Ülküm atandı.Tarım ve Orman Bakanlığı 10. Bölge Müdürü Hasan Başyiğit görevden alındı. AA