News - Haberler
Hangi ağrıya ne iyi geliyor ?
Hangi ağrıya ne iyi geliyor ? Demir deposu olarak bilinen ıspanağın A, B, C, E vitaminleri, magnezyum, fosfor, iyot mineralleri ve protein açısından zengin bir sebze içerdiğini ve bu nedenle ıspanağın vücudun direncini arttırdığını söyleyen Dr.Fevzi Özgönül, ''Özellikle bahar aylarında nükseden hastalıklara karşı vücudu korur. Kemik ve dişleri de güçlendirir. Diş çürümelerine karşı koruyucudur” dedi.SİNDİRİME TAZE FASULYETaze fasulyenin ise özellikle mevsiminde haftada 2 defa, tüketilmesi gerektiğini hatırlatan Özgönül, "Kalorisi düşük, yağ bakımından fakir bir sebze olsa da bol lifli yapısı sebebiyle diğer gıdaların sindirimine yardımcı olduğu ve sindirim sisteminin daha rahat çalışmasını sağladığı için ayrıca kötü kolesterolün bağırsaktan emilimini engellediği için yararlı bir yiyecektir" diye belirtti.ÜLSERE BİBERİYEÖzgönül, "Biberiyede bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde, mide ülserinde, hazımsızlık ve sindirim sisteminin yavaş çalıştığı kabızlık gibi durumlarda, migren tipi baş ağrılarında faydalı olabilir. Hatta biberiye yağı kas ve eklem ağrılarını hafifletmekte kullanılabilir" tavsiyesinde bulundu.KOLESTEROLE SARIMSAKDr.Fevzi Özgönül ayrıca, taze sarımsağın da mevsimsel salgın hastalıklarda koruyucu olarak, tansiyon ve kolesterol düşürücü olarak, kan sulandırıcı ve bağışıklık sistemini güçlendirici olarak kullanıldığını vurguladı.BAŞ AĞRISINA HAVUÇHavuç salatalarda, her türlü et ve sebze yemeklerinde kullanılmaası gerektiğini ifade eden Özgönül, "Unutkanlığa karşı kullanımı yaygındır. Son yıllarda erken bunama, Alzheimer, kalp krizi, kronik baş ağrılarında, deri ve akciğer kanserine karşı kullanılmaya başlanmıştır” dedi. cumhuriyet.com.trCHP'liŞevkin: 'Bütün basınçalışanlarıbu haktan yararlanmalı'
CHP'li Şevkin: 'Bütün basın çalışanları bu haktan yararlanmalı' Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifini gerekçesiyle birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunan Dr. Şevkin, dürüst, etik ve tarafsız bir şekilde araştırma, belgeleme, yazma ve sunma ile görevli meslek profesyonelleri olarak Anayasadan kaynaklı halkın haber alma hakkını gözeten gazetecilerin, son yıllarda büyük sorunlarla karşı karşıya kaldığını belirtti.Sosyal ve ekonomik zorluklara göğüs germeye çalışan basın mensuplarının önemli ve çözülmesi gereken bir sorununun da ‘yıpranma hakkı’ olduğuna işaret eden Dr. Şevkin, 212 sayılı yasayla değiştirilen “5953 Sayılı Basın İş Yasası ile çalışıyor olmaları” yeterliyken gazetecilerin beş yıl erken emekli olmasını sağlayan yıpranma payının iktidar tarafından basın kartı taşıma şartına bağlanmasının yanlışlığına dikkat çekti.“GEREKÇE GÖSTERİLMEDEN KARTLAR İPTAL EDİLİYOR”Yıpranma hakkının bu haktan yararlanan diğer meslekler için ne kadar haksa haberciler için de o kadar hak olduğuna dikkat çeken Dr. Şevkin, kanun teklifinin gerekçesinde, “Bir ayrıcalık ya da bir lütuf değildir. Haberciler mesleklerinin barındırdığı riskler, tehlikeler ve tehditler nedeniyle yıpranmakta, bu da yetmezmiş gibi hayatlarını kaybetmektedir.Basın ve gazetecilik mesleğinde çalışmasına rağmen bir çok meslek mensubunun basın kartının olmaması nedeniyle yıpranma hakkından faydalanamaması büyük bir sorundur.Son yıllarda Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın hiçbir gerekçe göstermeden gazetecilerin basın kartlarını iptal ettiği düşünüldüğünde bu sorunun daha çok ayyuka çıktığı kolayca anlaşılmaktadır. Kanun teklifimizle; neredeyse günün 24 saatinde kendisini görevde hisseden ve uzun süreli mesai saatleriyle yıpranan basın ve gazetecilik mesleğinde; basın ve yayın işlerinde fiilen çalışanların tümünün basın kartı aranmaksızın 5 yıl erken emeklilik haklarından faydalanması amaçlanmaktadır” ifadelerine yer verdi.YASA DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ…CHP’li Dr. Müzeyyen Şevkin’in yasa değişikliği teklifi, ‘Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 31 Mayıs 2006 tarihli ve 5510 sayılı Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun yıpranma hakkını öngören 40. maddesinin ikinci fıkrasının 16 numaralı bendinin ‘Basın ve Gazetecilik Mesleğinde, basın ve yayın işlerinde fiilen çalışanlar’ şeklinde değiştirilmesini ve basın kartı olmayan gazetecilerin de 5 yıllık yıpranma hakkından faydalanmasını öngörüyor. cumhuriyet.com.trİzmir'de belediye başkanlarına 'depremle ilgili açıklama yapma' yasağı!
İzmir'de belediye başkanlarına 'depremle ilgili açıklama yapma' yasağı! İzmir’de belediye başkanlarına depremle ilgili açıklama yasağı getirildi.AFAD’dan İzmir Valiliği’ne gönderilen yazıda belediye başkanları, muhtarlar ve diğer kamu görevlilerin deprem sonrası açıklama yapmaması istendi.Yazıyı paylaşan CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, “Seçilmiş belediye başkanlarını kendi memuru yada bürokratı zanneden zihniyet şimdiye kadar anlamadıysa, bir kere daha anlatalım: İzmir için, deprem gerçeklerini anlatmak için, halkımızla dayanışmak için sizden icazet alacak değiliz” ifadelerini kullandı.Deniz Yücel, kişisel sosyal medya adresinden şu ifadeleri kullandı:“Kriz yaşanır, konuşma! Hak çiğnenir adalet arama! Hırsızlık yapılır görmezden gel! Salgın olur vatandaşa yardım yapma! Bu zihniyetin son ürünü; İzmir’de deprem gerçeğini, İzmirliler için alınacak önlemleri ve yapılacak yardımları konuşmayı, belediye başkanlarımıza yasaklamak oldu.Seçilmiş belediye başkanlarını kendi memuru yada bürokratı zanneden zihniyet şimdiye kadar anlamadıysa, bir kere daha anlatalım: İzmir için, deprem gerçeklerini anlatmak için, halkımızla dayanışmak için sizden icazet alacak değiliz.Bu genelge içi boş, devlet geleneğini ayaklar altına alan, zalimlik ve tek adamlık anlayışının bir ürünüdür ve bizler için yok hükmündedir. Belediye başkanlarımız İzmir için çalışmaya, konuşmaya ve gerçekleri paylaşmaya devam edecekler. İlgililere duyurulur!”AFAD'ın yazısı şöyle:/Archive/2020/11/16/123455596-afadyazi.jpg cumhuriyet.com.tr“Deprem riskine karşıokullardaki tedbirleri arttırmalıyız”
“Deprem riskine karşı okullardaki tedbirleri arttırmalıyız” DEVA Partisi Eğitim Politikaları Başkanı Zeynep Dereli, olası deprem riskine karşı okullardaki tedbirlerin arttırılması gerektiğini vurgulayarak, depremin siyaset üstü ele alınması gerektiğini söyledi. Zeynep Dereli, “Artık şapkamızı önümüze koymanın ve hep beraber çözümü bulmanın zamanı. Tüm yapılarımızın depreme hazır olması gerekiyor. Bu anlamda en önemli yapıların başında da okullarımız geliyor. Acil bir durum tespit çalışması yapılmalı. Yapıların depreme dayanıklılığının tespiti, dayanıklı olmayanların dayanıklı hale getirilmesi veya yıkılarak yenilerinin yapılması için gereken tüm çalışmalar yapılmalı” dedi."ÖĞRENCİLERİN HAYATINI RİSKE ATAMAYIZ”İstanbul’da 3 bin 790’ı özel, 3 bin 647’si devlet okulu olmak üzere toplam 7 bin 437 okul bulunduğunu vurgulayan Dereli,“ 1999’dan önce inşa edilen ve Deprem Güvenlik Analizleri’ne göre riskli olduğu belirlenen 283 okul yıkılıp inşa edildi. Okulların 800’ü güçlendirildi. 47 okulun yapımı devam ediyor, 64’ünün güçlendirilmesine, 31’inin de yapımına başlanacak. 1999’dan önce yapılmış, 38 yurt ve bin 153 okul binası depreme karşı güvenli hale getirildi. 1999 depremi öncesi bina sayılarıyla ilgili bir bilgi yok ancak verilen rakamlara göre 1360 civarında okul bulunuyor. Güçlendirilmesi ve yapımına başlanacak 95 okul da yenilenenler arasında kabul edilse bile yaklaşık 130 okul için henüz bir çalışma yapılmamış görünüyor. İstanbul genelinde yaklaşık 7437 okulda, 3 milyon 712 bin 838 öğrenci okuyorsa, bir oranlama yapıldığında güçlendirme bekleyen okullarda tahminen 50 binin üzerinde öğrenci var. Bu rakamlara 1999 sonrası yapılıp da hasarlı olanlar dahil değil. Acil bir durum tespit çalışması yapmak ve mevcut yapılan çalışmaları hızlandırmak şart. Öğrencilerin hayatını riske atamayız” ifadelerini kullandı. “OKULLARDA AFET DURUM YÖNETİMİ EĞİTİMİ VERİLMELİ”Okulların depreme dayanıklılığını arttırmak için bina güçlendirme çalışmaları ya da yeni bina inşaları yapılması gerektiğini söyleyen Zeynep Dereli, “Eğitim Reformu Girişimi tarafından hazırlanan Eğitim Ortamları Raporunda bu konuya detaylı olarak değinildi. Ama bence en dikkat çeken husus okulların depreme dayanıklılığı noktasında ele alınan tespitler. Ne yazık ki MEB 2019-2023 Stratejik Planı’nda bulunan 7 amaç ve 24 hedef arasında fiziksel güvenlikle doğrudan ilişkili bir madde bulunmuyor. MEB 2019 Yılı Performans Programı’nda ve MEB 2019 Yılı İdare Faaliyet Raporu’nda doğrudan okul binalarının güvenliğini ilgilendiren bir faaliyet bulunmuyor. Kısaca, üst politika belgelerinde, okul güvenliğinin iyileştirilmesine yönelik ihtiyaca değiniliyor fakat somut politika ve faaliyetler belgelerde yer almıyor. Okul binalarının ve öğrenci yurtlarının deprem dayanıklılıklarına ilişkin kamuya açık bilgi bulunmuyor. Özellikle deprem açısından yüksek riskli bölgelerdeki okul binalarının ivedilikle nitelikli uzmanlar tarafından değerlendirilip güçlendirilmesi ya da yıkılıp yeniden yapılması gerekenlerin tespit edilmesi gerekiyor” diye konuştu. "ACİL DURUM PLANLAMASI YAPILMALI"Dereli, depreme karşı acil durum planlaması yapılması konusunda da çağrıda bulunarak, “Deprem riskine karşı; okul idarecilerine, öğretmenlerine, kantin işletmecilerine ve servis şoförlerine afet durum yönetimi eğitimi verilmesi lazım. Her okulda mutlaka Acil Durum Seti (72 Saatlik Yeterlilik Seti) bulundurulmalı, kamu-okul-ebeveyn arasında bir sorumluluk ve iş bölümü geliştirilmeli. Can güvenliği + psikolojik + temel ihtiyaçlara yönelik çözüm kataloğu da belirlenmeli” dedi./Archive/2020/11/16/123635297-246f0cbe-7ea9-474b-82fb-97e011c84722.jfif İlayda KayaÇakırözer:“Samimiyseniz Bilgen, Kavalaözgür kalmalı, Berberoğlu Meclis’e dönmeli”
Çakırözer: “Samimiyseniz Bilgen, Kavala özgür kalmalı, Berberoğlu Meclis’e dönmeli” Sincan Cezaevi’nde tutuklu eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’i ziyaret eden CHP’li Utku Çakırözer, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün ‘yargı bağımsızlığı’ ve ‘hukuk devleti’ konusundaki son açıklamalarını hatırlatarak, Ayhan Bilgen ve cezaevlerindeki düşünce suçlularına özgürlük çağrısında bulundu. Çakırözer Bakan Gül’ün, “Anayasa Mahkemesi kararları bağlayıcıdır. Tüm kişileri, kurumları bağlar ve kararlarının gereği yapılır” açıklamalarını gündeme getirerek, “Madem böyle düşünüyorsunuz daha önce aynı dosyadan cezaevinde tutulan ve Anayasa Mahkemesi’nin hakkında hak ihlali kararı verdiği Ayhan Bilgen neden cezaevinde? İstanbul Milletvekilimiz Enis Berberoğlu neden hala Meclis’e dönmedi? Selahattin Demirtaş, Osman Kavala AİHM kararlarına rağmen neden hala tutuklu? Eğer bu açıklamalarda samimiyseniz bu isimler bir an önce özgür kalmalı, Milletvekilimiz Enis Berberoğlu derhal Meclis’e dönmelidir” dedi. BİLGEN: BİR HUKUKSUZLUK DAHACHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Sincan Cezaevi’nde tutuklu eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’i ziyaret etti. Çakırözer, Ayhan Bilgen’in kendisini tutuklayan heyetin, Anayasa Mahkemesi kararını ve hukukun temel ilkelerini yok saydığını hatırlattığını söyledi. Bilgen, Çakırözer aracılığı ile gönderdiği mesajında, “Anayasa Mahkemesi kararına rağmen hakkımda yeni hiçbir delil olmadan daha önce haksız aylarca tutuklu kaldığım aynı dosyadan yeniden tutuklandım. Yaşadığım hukuksuzluğun üstüne yeni hukuksuzluk ekleniyor. Bu adaletsizliğin ortadan kaldırılması için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdum” dedi. "SAMİMİYSENİZ ÖZGÜR KALMALILAR!"Çakırözer, ziyareti sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti konusunda arka arkaya yaptığı son açıklamaları gündeme getirerek, cezaevlerindeki düşüne suçlularının özgür kalmasını istedi. Çakırözer, “Ayhan Bilgen altı yıl önce yargılanıp, yedi ay hukuksuz bir şekilde tutuklu kaldığı ve AYM’nin hak ihlali verdiği dosyadan yeniden tutuklandı. 2 aydır Sinan Cezaevi’nde tutuklu. Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamalarda hukuk devleti ilkesini güçlendirme, öngörülebilir, kolay erişilebilen, hızlı ve etkin işleyen yargı sistemi konusunda yeni adımlar atacaklarını söyledi. Onun açıklamalarının ardından Bakan Gül de, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğu yönünde açıklamalarda bulundu. Gerçekten böyle düşünüyorlarsa Ayhan Bilgen neden hala Sincan Cezaevi’nde tutuluyor?” dedi. Cezaevlerindeki siyasi tutukluların durumunu gündeme getiren Çakırözer, “ Osman Kavala hakkında verilen iki tahliye, bir beraat ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına rağmen 3 yıldır cezaevinde. Selahattin Demirtaş hakkında AİHM kararı var. Düşüncesini beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz yazar Ahmet Altan televizyon programı, yazısı nedeniyle 1506 gündür tutuklu. Madem bağımsız yargı, hukuk devleti diyoruz bu insanlar derhal özgür kalmalı” dedi. BERBEROĞLU MECLİS’E DÖNMELİAnayasa Mahkemesi’nin milletvekilliği düşürülen Enis Berberoğlu için verdiği hak ihlali kararını da hatırlatan Çakırözer, “Milyonlarca İstanbullu’nun oylarıyla Meclis’e gönderilen Milletvekilimiz Enis Berberoğlu da bu açıklamalar sonrasında Meclis’te görevine derhal dönmelidir” açıklamalarında bulundu. cumhuriyet.com.trKanada'da iki 'kutsal' geyiğiöldürenlerin bulunmasıiçin 50 bin liralıködül
Kanada'da iki 'kutsal' geyiği öldürenlerin bulunması için 50 bin liralık ödül /Archive/2020/11/16/122551757-510076-207522614.jpgKanada'da Ontario eyaletinin kuzeyindeki Timmnis şehrinde iki nadir beyaz sığın geyiği öldürüldü.Şehir civarında yaşayan sakinler, nadir beyaz sığın geyiklerinin kimseye zarar vermeden ormanda dolaştığını söylüyor.Durum böyleyken kaçak avcıların geçen hafta iki dişi beyaz sığın geyiğini vurarak öldürmesi büyük tepki topladı.Avcılar hayvanların bazı organlarını aldıktan sonra cansız bedenlerini yol kenarına bıraktı.Bölgenin yerlileri Flying Post First Nation’ın başındaki Murray Ray, olaya ilişkin şunları söyledi:"Herkes üzgün ve öfkeli. Niye gidip vururlar ki hayvanı? Gerçekten bu kadar mı ihtiyacın var bu hayvana? Eğer dişi sığın avlamak için izinleri varsa, gidip diğer türdekileri vursunlar, nadir beyaz sığınları rahat bıraksınlar."Yerliler arasında bizon, kuzgun ve bozayılardan beyaz renkli olanlar kutsal kabul ediliyor ve herhangi şekilde bu hayvanlara zarar verilmesi büyük tepki topluyor.Yerlilerden Troy Woodhouse ise üzüntüsünü şöyle belirtti:"Birilerinin böyle güzel bir hayvanı öldürmesi beni üzüyor. Kimse bölgede ne kadar beyaz sığın geyiği yaşadığını bilmiyor. Dolayısıyla bir tanesinin bile aramızdan ayrılması büyük kayıp olabilir."Woodhouse, yıllar içinde karşılaştığı sığın geyiklerinden yol çıkarak civarda nadir beyaz türlerden yaklaşık 30 tane bulunabileceğini belirtti.Beyaz sığınlar 40 yıldan fazladır bölgede yaşasa bile ancak son 10 yıl içinde yasalarla koruma altına alındı.Bu nadir canlılar yasa nezdinde ayrı tür olarak değerlendirilmese de bölgenin farklı noktalarında hayvanların öldürülmesinin yasak olduğunu belirten uyarılar yer alıyor.Independent Türkçe'nin haberine göre Woodhouse, kaçak avcılara dair bilgi sunanlara 1000 Kanada doları (yaklaşık 6 bin TL) ödül teklif etti.Yerel bir sondaj şirketi de Woodhouse’la aynı miktarı teklif ederken, bir hayvan koruma derneği de 5000 bin Kanada doları (yaklaşık 29 bin TL) ödül vereceğini duyurdu.Kaçak avcıların bulunması için teklif edilen ödül miktarı toplamda 8 bin Kanada dolarını (yaklaşık 50 bin TL) buldu. cumhuriyet.com.trAKP'li Bursa Büyükşehir Belediyesi böyle batmış!
AKP'li Bursa Büyükşehir Belediyesi böyle batmış! AKP’li Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin 01.01.2019-31.12.2019 tarihleri arasında Türkiye Gazetesi’ne aylık 15 bin, Yeni Akit Gazetesi’ne aylık 4500 ve Sabah Gazetesi’ne ise günlük 670 gazeteden aylık toplamda 20 bin 100 gazete aldığı ortaya çıktı.Söz konusu medya dağıtımlarında, “Bursa Büyükşehir Belediyemizin yatırım ve proje haberleri tanıtım ve halka duyuru amacıyla Türkiye, Yeni Akit ve Sabah gazetelerinde yayınlanacaktır.Bu nedenle; Belediye hizmetleri ile ilgili haberleri halka duyurmak, halkımızın kent gündemini takip etmesini sağlamak amacıyla ulusal ölçekte günlük olarak yayımlanan Türkiye gazetesine aylık 15.000.-(onbeşbin) adet, Yeni Akit gazetesine aylık 4.500.(dörtbinbeşyüz) adet ve Sabah gazetesine günlük 670.-(altıyüzyetmiş) adet olmak üzere 01.01.2019 - 31.12.2019 tarihleri arasında 1 yıl abone olunması hususunu Olurlarınıza arz ederim” ifadeleri kullanıldığı görüldü./Archive/2020/11/16/120627128-em32qm0wmae3swf.jpg/Archive/2020/11/16/120626534-em32qm1xmaeqrwc.jpg/Archive/2020/11/16/120626393-em32qm0weaalz0x.jpgYeniçağ Gazetesi Yazarı Murat Ağırel ise, Twitter hesabından Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’a , “Yeniçağ, Sözcü, Cumhuriyet, BirGün gazeteleri gazete değil mi?” diye seslendi.Ağırel, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Sayın Alinur Aktaş, merak ediyorum...Halkın 584 Bin lirası ile; Türkiye Gazetesi günlük 500, aylık 15000 adet, Yeni Akit gazetesi günlük 150,aylık 4500 adet, Sabah Gazetesi günlük 670,aylık 20100 adet alıyorsunuz. Yeniçağ, Sözcü, Cumhuriyet, BirGün gazeteleri gazete değil mi?” dedi.Sayın @Alinuraktas70 merak ediyorum...Halkın 584 Bin lirası ile;Türkiye Gazetesi günlük 500,aylık 15000 adet,Yeniakit gazetesigünlük 150,aylık 4500 adet,Sabah gazetesi günlük 670,aylık 20100 adet alıyorsunuzYeniçağ,Sözcü,Cumhuriyet,Birgün gazeteleri gazete değil mi? pic.twitter.com/5Wk8VOY8Ne— Murat AĞIREL (@muratagirel) November 15, 2020CHP’Lİ ERCAN KORKMAZ HAZİRAN AYINDA YAZMIŞÖte yandan, CHP Bursa Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi ve CHP Osmangazi Belediye Meclis Üyesi Ercan Korkmaz da yaşanan ballı medya dağıtımlarını Haziran ayında kişisel Facebook hesabından paylaştığı görüldü.CHP’li Korkmaz ise yaptığı paylaşımda “Keşke bu paralar depreme dayanıksız bir okulun sağlamlaştırılması, bir spor salonu, Kültür Park’taki açık hava tiyatrosu inşasına kullanılsaydı” dedi./Archive/2020/11/16/120049145-ercan-korkmaz.jpg/Archive/2020/11/16/120102223-ercan-korkmaz-2.jpg cumhuriyet.com.trMeteoroloji'den kar uyarısı
Türkçe Haberler En Son Başlıklar Meteoroloji'den kar uyarısı Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan son değerlendirmelere göre: ülkenin doğu kesimleri parçalı yer yer çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları, Sinop ve Mardin çevrelerinin sağanak yağışlı; Şırnak, Hakkari ve Van çevrelerinin yağmurlu, yükseklerinin karla karışık yağmurlu; diğer yerlerin parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Sabah ve gece saatlerinde Marmara, İç Ege ve İç Anadolu bölgesi ile Batı ve Orta Karadeniz'in iç kesimlerinde pus ve yer yer sis hadisesi bekleniyor.Hava sıcaklıklarında önemli bir değişiklik olmayacağı ve mevsim normalleri civarında seyretmeye devam edeceği tahmin ediliyor. Rüzgarın genellikle kuzey ve kuzeybatı, Doğu bölgelerde güneyli yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esmesi bekleniyor.İLLERE GÖRE HAVA DURUMUİSTANBUL °C, 15°CParçalı bulutluANKARA °C, 13°CParçalı ve az bulutluİZMİR °C, 18°CParçalı ve az bulutluANTALYA °C, 23°CParçalı ve az bulutluZONGULDAK °C, 14°CParçalı bulutluTRABZON °C, 17°CParçalı çok bulutlu ve aralıklı sağanak yağışlıVAN °C, 10°CÇok bulutlu, öğle saatlerinden itibaren aralıklı yağmurlu, yüksekleri karla karışık yağmurluDİYARBAKIR °C, 16°CParçalı bulutlu cumhuriyet.com.trMSB, yaralıaskerin yaşama tutunmasınısağlayanürünün taklidini satın aldı
MSB, yaralı askerin yaşama tutunmasını sağlayan ürünün taklidini satın aldı Ankara’da bir firmanın; aort damarına uygulanan basınçla ağır yaralanmalarda kan kaybının önüne geçen patentli abdominal turnikenin sahtesini ürettiği; Savunma Sanayii Başkanlığı’nın (SSB) satın aldığı bin 175 adet sahte turnikenin de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterine girdiği ortaya çıktı. CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, “Nerede üretildiği belli olmayan, testleri yapılmamış sağlık ürünleriyle askerimizin hayatıyla oynamaktan vazgeçin” dedi. Cumhuriyet’in “Kan donduran skandal” başlığıyla kamuoyuna duyurduğu Tıbbi İlaç ve Cihaz Kurumu’nda (TİTCK) Ürün Takip Sistem (ÜTS) kaydı bulunmayan medikal bir ürünü satın almak için girişimde bulunan Savunma Sanayii Başkanlığı’nın bir başka skandala daha imza attığı ortaya çıktı. Ankara’da bir firmanın, ağır yaralanma durumlarında kan kaybının önüne geçen ABD patentli “Abdominal Aortik Turnike”nin sahtesini ürettiğini ve bunu da SSB aracılığıyla Milli Savunma Bakanlığı’na (MSB) sattığı iddia edildi. CHP’li Emir, ABD ve NATO ülke orduları tarafından yaygın bir şekilde kullanılan ve vücuda sarıldığı andan itibaren teknolojik bir donanımla basıncı ölçerek kontrolü sağlayan ABD patentli ürünün orijinalinin ilk olarak 2016 yılında TSK envanterine girdiğini kaydetti. Emir’in verdiği bilgiye göre operasyonlar sırasında etkinliğinin kanıtlanması üzerine SSB yeterli miktarda ürün alımı için 2018’in temmuz ayında ihale hazırlığına başladı. Süreç normal bir şekilde ilerlerken Ankara’da askeri medikal ürünleri üzerine faaliyet gösteren bir firma, ürünün yerlisini üreteceği iddiasıyla ihaleyi erteletti. Daha sonra ürünün bir benzerini üreterek SSB’ye sundu. Bu sunumun ardından SSB orijinal ürünü almaktan vazgeçerek, sahte turnikeden bin 175 adet satın aldı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı ile Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın kullanımına sundu.‘CE BELGESİ DE SAHTE’Turnikenin patentine sahip firma da yaptığı araştırmalar sonucunda ürünün üzerine konulan CE belgesinin sahte olduğunu ortaya çıkardı. MSB ile SSB’ye hitaben mektup yazan firma, ürünün üzerinde CE işareti bulunmasına karşın AB onayı için herhangi bir araştırma veya test sunulmadığının anlaşıldığını vurguladı. Avrupa Komisyonu’na resmi bir kınama yazısı yazdığını belirten firma, mektubunda TSK’nin kullandığı ürün için “kanun dışı bir kopya” dedi.‘MSB BU YANLIŞTAN DÖNMELİ’Emir, söz konusu ürünle ilgili olarak Tıbbi İlaç ve Cihaz Kurumu’nda yapılan Ürün Takip Sistemi kaydı sırasında herhangi bir uygunluk beyanının yapılmadığını da belirlerken; “Uygunluk testlerinin de yalnızca makineler üzerinde yapıldığını ve herhangi bir insan testinin yapılmadığını öğrendik. CE belgesinin AB’de karşılığı yok, kalite ve güvenilirlik testleri yapılmamış. Bu ürün askerlerimiz tarafından kullanılmak üzere tedarik edilmiş. Böyle hayati bir ürünün gerekli testlerinin yapılmadan kullanıma başlanmış olması başlı başına bir skandaldır” değerlendirmesinde bulundu. Emir, yanlış ya da eksik bir müdahale sonucunda askeri hayatta tutmak yerine ölümüne bile neden olabilecek böylesine bir hayati ürünün sahtesinin TSK envanterine nasıl ve ne şekilde girdiğini sorarken; “MSB’yi bir an önce bu yanlıştan dönmeye çağırıyorum” dedi. Mahmut LıcalıEnerji Bakanlığı’yla ilişkili olarak yurtdışında kurulan kamuşirketleri Türkiye’ye getiriliyor
Enerji Bakanlığı’yla ilişkili olarak yurtdışında kurulan kamu şirketleri Türkiye’ye getiriliyor “Türkiye’deki ihale kanunlarının kısıtlayıcılığı” nedeniyle yurtdışında kurulduğu belirtilen şirketlerin, Türkiye’ye getirilme gerekçesi ise “olası yaptırım” korkusu. CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, “Bu durum, dış politikada yaşanan sorunların yansımasıdır. Devlet korkmuş, yurtdışındaki şirketlerini Türkiye’ye taşıyor” dedi. Teklifin komisyon görüşmelerinde, bakanlığın Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü Süleyman Önel, şirketlerin yurtdışında faaliyet göstermek üzere kurulduğunu belirtirken, Türkiye’deki yasaları eleştirdi. Önel, “yurtdışında daha esnek bir çalışma metodu olduğunu, Kamu İhale ve Kamu İhale Sözleşmeleri kanunlarının alım ve satım konularında muazzam bir kısıtlama getirdiğini, bu nedenle hızlı bir şekilde çalışılamadığını” söyledi.‘YAPTIRIM KARARI ALINDI’Jersey Adaları’nda kurulan şirketler olduğunu kaydeden Önel, şirketlerin burada “vergi kolaylıkları” nedeniyle kurulduğunu söyledi. Önel, şirketlerin Türkiye’ye getirilmek istenmesinin gerekçesi olarak ise “yaptırım tehdidini” gösterdi. Önel, “Son dönemde Türkiye aleyhine, ülkemizin şirketleri hakkında da bazı kamu kurum kuruluşları hakkında da yaptırım kararı alındı. Bu şirketler bizim için hayati öneme sahip şirketler. Türkiye’ye karşı bir yaptırım kararı alınırsa o kararın buradaki bir şirket hakkında uygulanması bizim elimizde” dedi. CHP’li Bakırlıoğlu, yurtdışında kurulan şirketlerin “vergi cennetlerinde kurulan kamu şirketleri” olduğunu belirtirken, “Türkiye’ye getirilecek şirketlerin her türlü mali ve idari denetimden; kamu ihale yasası ve vergi mevzuatından muaf tutulacağını” kaydetti. Bakırlıoğlu, “Bunlar devlete ait kurumlar. Bu şirketler Türkiye’de olacak, sanki yurtdışındaymış gibi birçok imtiyaz verilecek, hiçbir mevzuata tabi olmayacak, denetlenmeyecek. Bu durum, aynı zamanda dış politikada yaşanan sorunların yansımasıdır. Türkiye hiçbir döneminde bu kadar dış yaptırım tehdidi altında kalmamıştır. Devlet korkmuş, yurtdışındaki şirketlerini Türkiye’ye taşıyor” dedi.‘AYAK BAĞI GÖRÜYORLAR’Türkiye’de en çok değiştirilen kanunların kamu ihale, imar ve maden kanunları olduğuna dikkat çeken Bakırlıoğlu, teklif ile “Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi (BOTAŞ) ve bağlı ortaklıkları ile yurtdışında kurdukları şirketlerin” de Kamu İhale Kanunu’ndan muaf olacağına dikkat çekti. Bakırlıoğlu, “Bürokratlar, bakanlık temsilcileri; kanunları, özellikle Kamu İhale Kanunu’nu ayak bağı olarak görüyor. AKP hükümeti ilk günden beri bu kanuna ısınmadı. Yeni bir istisna, muafiyet ile karşı karşıyayız. Bunu kabul etmemizin imkânı yok” ifadelerini kullandı. Sefa UyarSOL Parti,‘Değiştirelim’kampanyasıyla sesini yurdun her yanında genişkitlelere duyuracak
SOL Parti, ‘Değiştirelim’ kampanyasıyla sesini yurdun her yanında geniş kitlelere duyuracak SOL Parti halkın acil sorunlarına çözüm bulmak amacıyla, “Değiştirelim” başlığıyla yeni bir siyasi kampanya başlattı. Kampanyayı 3 ay yürüteceklerini kaydeden Önder İşleyen şunları söyledi: “Ülke bir krizin içinde ve iktidardakiler bu krizi çözemiyorlar. Aksine krizi derinleştiriyorlar. Ekonomideki kriz şimdi Albayrak istifası ile bir noktaya geldi. Ama ülkenin sorunları, Albayrak’ın gitmesiyle, iktidarın Trump olmadı saatimizi Biden’a ayarlayalım manevralarıyla çözülemez. Laiklik ortadan kaldırıldı, kamu varlıklarımız satıldı. Pandemide sağlık ve eğitimin paralı olmaması gerektiğini gördük. SOL Parti, öncelikle bu iktidara hayır diyen milyonlarla birleşerek gerçek bir değişim mücadelesinin, Türkiye’nin yeniden kuruluş mücadelesinin güçlendirilmesi için çalışacak. Tüm ilericiler, yurtseverler olarak bize düşen bu karanlıktan ülkemizi kurtaracak sol bir çıkış yolunu yaratmak. Adım adım ülkenin dört bir yanına bu mücadeleyi yayacağız.”3 AY SÜRECEK3 ay sürecek kampanyayı dün başlattıklarını belirten İşleyen, “Önümüzdeki üç aylık dönem boyunca belirlediğimiz hedefler doğrultusunda çalışacağız. Halkın acil sorunlarına sahip çıkarak, o talepler etrafında SOL Parti kimi zaman bir madenin önünde, kimi zaman bir özel hastane kapısında olacak. Bu kapsamda eylemler, yürüyüşler gerçekleştireceğiz. Hayatın her alanında örgütlü bir toplum yaratmak için seferber olacağız. Yaratılan tahribatı ortadan kaldırmak ancak örgütlü bir halk mücadelesiyle mümkün olabilir” diye konuştu.‘HALKIN, SÖZ VE KARAR SAHİBİ OLDUĞU SİSTEM’İşleyen, Türkiye’de yaşanan siyasi krizin gün geçtikçe derinleştiğini de belirterek “Bu ülkeyi bu tek adam diktasından kurtarmalıyız. Demokratik bir ülke, tek adam diktasına karşı halkın söz ve karar sahibi olduğu bir halk demokrasisinin bugünden yaratılması anlayışına dayanmak zorunda. Temsili demokrasi krizde, seçimleriyle parlamentosuyla bir tükeniş yaşıyor. Bir başka önemli konu tarikatların devletleşmesi. İktidar tarikatlara dayanarak, onları devletin bileşeni haline getirerek ayakta duruyor. Yoksul bırakılmış insanların dini duygularını sömürerek siyasetçi olan ve ticarette söz sahibi hale gelen bu tarikat mensuplarının barındığı alanların kapatılması en önemli mücadele alanlarımızdan birisi olacak” ifadelerini kullandı. İlayda Kaya
