News - Haberler
Türkşirketleri borcuna sadık
Türk şirketleri borcuna sadık figure > Dünyada 37 ülke kapsamında yapılan bir araştırmaya göre salgın sürecinde Türk şirketleri zamanında ödemeye daha fazla özen gösterdi. Pandeminin etkili olduğu 2020’nin ilk altı aylık döneminde ödeme performans verileri ve vade aşım trendleri incelenerek hazırlanan, “Global Payment Study 2020 COVID-19 Dönemi” başlıklı özel rapor açıklandı.CRIF ve Dun & Bradstreet işbirliği kapsamında hazırlanan rapora göre, Türkiye yüzde 56,3 zamanında ödeme performansı oranıyla yüzde 47.1 olan Avrupa ortalamasının üzerinde, zamanında ödeme performansı gerçekleştiren ülke oldu. Rapora göre, Türkiye’nin önde gelen ihracat pazarları olan Fransa, İngiltere, Rusya, İspanya, Fransa, Almanya ve Mısır gibi ülkelerde yılın ilk 6 ayında şirketlerin zamanında ödeme performansları geriledi. Türkiye ihracatında ilk 20 ülke içerisinde yer alan Hollanda, Belçika ve İtalya’da ise şirketlerin zamanında ödeme performansı salgına rağmen yılın ilk 6 ayında arttı. EN İYİ DANİMARKABu yılın ilk 6 ayında Danimarka, 22 Avrupa ülkesi içerisinde yüzde 87,3 oranıyla zamanında ödemede en iyi performans gösteren Avrupa ülkesi olurken, onu yüzde 73,3 ile Hollanda takip etti. Romanya ise yüzde 13,4 oranıyla zamanında ödemede en kötü performansa sahip ülke oldu. l Ekonomi Servisi cumhuriyet.com.trBilgi paylaşımıkorkutacak: Hükümet 2008 yılından bu yana yedinci kez‘varlık’la barışmayaçalışacak
Bilgi paylaşımı korkutacak: Hükümet 2008 yılından bu yana yedinci kez ‘varlık’la barışmaya çalışacak figure > Türkiye’nin bu yıl 54 ülkeyle finansal bilgi paylaşacağını hatırlatan EY Türkiye Vergi Ortağı Kahraman, bunun varlık barışını hareketlendireceğini düşünüyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi’nin “Bazı Varlıkların Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Genel Tebliği” dün Resmi Gazete’de yayımlandı. Böylece 30 Haziran’da sona eren “varlık barışı” ya da “varlık affı”nın dumanı tüterken hem yurtiçi hem yurtdışındaki varlık sahipleri bir kez daha barışa davet edildi. ‘BORCA BATIK’ VURGUSUBu düzenlemenin bir öncekiyle temelde aynı kapsamda olduğunu belirten EY Türkiye Vergi Ortağı Abdulkadir Kahraman, “Ancak en önemli fark bu kez başvuranlara bir mali yükü yok. Diğer bir deyişle bildirilen varlıklar için hiçbir vergi ödenmeyecek ve bu bildirimler nedeniyle vergi incelemesi yapılmayacak” dedi.Yeni düzenlemeye göre, yurtiçinde bulunan fakat gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin yasal defter kayıtlarında olmayan “para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar” kayıtlara alınmak şartıyla kapsamda yer alacak. Kahraman’a göre, düzenleme birçok kurumlar vergisi mükellefinin TTK 376 kapsamındaki “sermaye kaybı veya borca batık” olma durumundan çıkmalarına yardım edebilir.Yeni düzenlemenin özellikle yurtdışındaki varlıkların Türkiye’ye getirilmesinde artışa yol açabileceğini belirten Kahraman, bunun nedeninin mevduat hesabı, yatırım kurumlarındaki belirli sermaye payları gibi finansal hesap bilgileriyle ilgili otomatik bilgi değişiminin bu yıl başlaması olduğunu söyledi. Kahraman şöyle devam etti:“Küresel ölçekte başlayan bu paylaşımla vergide büyük veri (big data) oluşuyor. Bu bilgilerin kullanımı ile hangi gerçek kişinin veya kurumun yurtdışında ne tür varlığı var ve bu varlıklardan elde edilen getirilerin beyan edilip edilmediği sorgulanacak ve beyan edilmemişse bu getiriler üzerinden gelir ve kurumlar vergisi tarh ve tahsil edilecek. Ayrıca, vergi miktarı kadar ceza ve geciken her ay için faizi hesaplanacak. Dolayısıyla, finansal hesap bilgilerinin otomatik paylaşımı; 7256 sayılı kanun ile yapılan varlık barışıyla Türkiye’ye daha fazla yurtdışı varlık getirilmesi ile sonuçlanabilir. Çünkü Türkiye bu yıl 54 ülke ile karşılıklı bilgi paylaşacak. ” Sonuçları belirsizAKP hükümetleri, 2008 yılından bu yana, yeni uygulamaya giren de dahil yedi kez bu varlık aflarını yasalaştırdı. Hatta son uygulamanın yeni bir düzenlemeyle 6 ay uzatıldığı hatırlanırsa af sayısının sekiz olduğu da söylenebilir. Ancak elde edilen ve açıklanan sonuçlar hep tatmin edici olmaktan çok uzakta kaldı. Zaten sadece 5811 sayılı Kanun’la düzenlenen barışın sonuçları Gelir İdaresi tarafından internet sitesinde açıklandı. Zaman zaman ilgili bakanların açıklamaları ise çok yetersiz kaldı. VERGİ VE CEZAYA YÜZDE 9.11 ZAMHazine ve Maliye Bakanlığı’nın dün Resmi Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’ne göre yeniden değerleme oranı 2021 yılı için yüzde 9.11 (Ekim 2020 Yİ-ÜFE’sinin 12 aylık ortalaması) olarak uygulanacak. Vergi, harç ve cezalar bu oranda artırılacak. Bu oran, aynı zamanda 2020 yılına ait son geçici vergi dönemi için de uygulanacak. Emlak vergisi artışları ise bu oranın yarısı kadar olacak.2021 yılında bu uygulanacak orana göre, örneğin yolcu beraberinde yurtdışından getirilen cep telefonları için 1839 lira yerine 2 bin 6 lira harç ödenecek. PASAPORT 770 TLYine ehliyet harçları yüzde 9.11 artışla A sınıfı için 271 liraya, B sınıfı 820 liraya, 6 aylık pasaport harcı 227 liraya, 1 yıllık pasaportlar 331, 3 yıllık pasaportlar 770 liraya çıkacak. Tapu harcı da 381 lira olacak. Emniyet kemeri kullanmamanın cezası 144 lira olacak. Serhat AlıgilTallinn’de gurur günü
Tallinn’de gurur günü figure > Genç kadın yönetmenler bu yıl Tallinn’den ödüllerle döndü. 24. Tallinn Siyah Geceler Film Festivali’nin ana yarışmasında Dağ’ın filmi, 26 film içinde öne çıkanlar arasındaydı. Zeynep Dadak’ın yeni projesi “Uyku Kampı” ise Eurimages Geliştirme Ödülü’nü aldı. Müzikle hayatta kendine yer açmaya çalışan yetenekli bir rapçi, bir aşk ve kurtuluş ihtimaline denk düşen genç bir kadın ve İstanbul’un zorlu mahallerinden birinden yükselen hip hop ritimleri; genç yönetmen Nisan Dağ, dünya prömiyerini yaptığı “Bir Nefes Daha” adlı filmiyle 24. Tallinn Siyah Geceler Film Festivali’nde en iyi yönetmen ödülünü kazandı. Estonya’nın başkenti olan ortaçağ şehri Tallinn’de önceki akşam düzenlenen kapanış töreninde en iyi film ödülünü ise Bulgaristan filmi “Fear” (Korku) aldı. Bir sınır kasabasında karşılaşan siyah bir mülteci ile emekli öğretmen arasındaki mecburiyet ilişkisini absürt bir mizah ve siyah beyaz görüntülerle anlatan filmin yönetmeni Ivaylo Hristov’un altını çizmek istediği mevzu, malum coğrafi sınırların yaşattığı ayrımlar değil esasen “ötekine” dair içselleştirdiğimiz korkularımızın bizi nasıl da sınırladığı. 10 bin Avroluk para ödülü de kazanan film, festivalin bu son gününde de seyirciyle buluşacak.‘ÖDÜL ÇOK İYİ GELDİ!’Pandemi nedeniyle sınırlanan festivaller arasındaki Siyah Geceler, iki haftayı aşan süresinden bu yıl da taviz vermedi, 13-29 Kasım arasında hem sinema salonunda hem de online olarak “hibrid” gerçekleştirildi. Partilerin ve etkinliklerin buz pateni ve orman pikniklerine dönüştüğü festivali bu yıl çoğu sinemacı ve eleştirmen gibi sanal âlemden takip ettik. “Bir Nefes Daha”nın yönetmeni Nisan Dağ, seyahat sınırlamalarını aşmayı başaranlar arasındaydı. Performanslarıyla da öne çıkan filmin başrol oyuncularından Hayal Köseoğlu, dizi çekimleri nedeniyle katılamasa da en iyi aktör ödülüne yakınlığı çokça konuşulan Oktay Çubuk Tallinn’deydi. Film sonrası sohbetlerde seyirciyle buluştu, bu yıl açık hava etkinliklerine dahil edilen yüzme seanslarına da katılma cesaretini gösterenler arasındaydı. Metaforik, melankolik ama illa ki içinde yaşadığımız sıkışık ve tuhaf zamanların duygusunu dosdoğru yakalamaya çalışan yapımların yer aldığı ana yarışmadaki 26 filmin arasından sıyrılıp en iyi yönetmen ödülünün yanı sıra beş bin Avro para ödülü de kazanan Nisan Dağ, ödül gecesi sahnedeydi, filmin üç yıl süren zorlu yapım sürecinde kendisine sorgusuz sualsiz destek veren ailesine teşekkür etti. Özellikle Türkiye gibi kültür ve sanatın anında gözden çıkarılabildiği ülkelerde sinema yapmanın zorluğu ve karşılığında bu ödülü almanın önemini vurguladı. İlk filmi “Deniz Seviyesi” ile tanıdığımız Dağ’ın ikinci filmi “Bir Nefes Daha”, İstanbul Film Festivali Köprüde Buluşmalar Proje Geliştirme Atölyesi’nde ödül kazanarak önemli bir başlangıç yapmıştı.‘EN İYİ BALTIK FİLMİ’ “Baltık Filmleri” yarışmasında en iyi ödülü yabancıya gitmedi ve madencilerin dramını kapitalizmin acımasızlığını dile getirerek lafını sakınmayan Estonya filmi “The Last Ones” kazandı. Film aynı zamanda Estonya’nın en iyi yabancı dilde Oscar adayı. Esin Küçüktepepınar‘Yaptıklarımıza inancımızıyitirdik’
‘Yaptıklarımıza inancımızı yitirdik’ figure > Güç Başar Gülle, bugüne kadar Türk müziği, caz ve klasik Batı müziği hakkındaki birikimini çeşitli projelerinde ortaya koydu. Berklee Müzik Okulu’nu iki yılda tamamladı, BBC Senfoni ve ünlü müzik şirketi ECM tarafından yürütülen projelere, yanı sıra Toronto ve Valencia gibi önemli okullara davet edildi. ABD, Kanada, Almanya, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerde çeşitli festivallere katıldı. Gülle, okul arkadaşı Ürdünlü şarkıcı Farah Siraj’ın parçası için okuduğu uzun hava sonrası Los Angeles’taki genç hapishanesinde mahkûmlar için Türk müziği atölyesi de düzenlemişti. Bu parçanın Harvard Üniversitesi’ndeki performansında seslendirdiği uzun havası da büyük ilgi çekmişti.Şimdi sanatçının 2013 yılında yayımladığı “Bensiz” albümünün Borusan Müzik Evi’ndeki canlı konser kayıtlarından oluşan albümü dinleyiciyle buluştu. Gülle, albümünü yapıtlarına imza koymayan ortaçağ sanatçılarına ithaf ederek günümüz “ben” kavramına farklı bir soru ile yaklaşıyor. Klasik, caz, Latin ve flamenko etkilerinin hissedildiği “Bensiz Live” albümündeki tüm eserlerin müzik ve düzenlemesi Güç Başar Gülle’ye ait./Archive/2020/11/28/222556163-guc3-kulturmaxrnk.jpg‘ÇIKMAZ SOKAK...’Felsefe eğitimi almış bir insanın “Ben” kavramıyla ilgili bir albüm yapıyor olmasının altında derin bir anlam vardır diye düşünüyorum. Nedir “Bensiz” albümünün anlamı?Çok uzun süredir her yerimize sinmiş olan egolarımıza hapsolmuş kimliklerden çok sıkıldığımı fark ettim. Öyle bir hale geldik ki kendimiz dışında her şeye, herkese ne kadar yetenekli, zeki, başarılı, güzel, akıllı olduğumuzu göstermeye çalışıyoruz. Sosyal medyadan günlük konuşmalarımıza her yer ego silsilesi içinde. Ego, Yunanca “Ben varım” demek. O kadar yokluk içinde yüzüyoruz ki bunu unutmak için her yerde olmayan “ben”imizden bahsediyoruz. Bakkaldan ekmek alırken bile karizmatik gözükmeye çalışıyoruz. Yaptığımız şeylere o kadar inancımızı yitirdik ki akıl, düşünce üretebilmek için dayanacak bir inanç ve zemin kaybetti. O yüzden olmayan “ben”imize sığınarak kendimizi oyalıyoruz. Kadim literatürde “ben”, dünyevi anlamına gelir. Aslında burada dünyevi olmak değişime direnmek anlamına geliyor. Değişimi hissedemeyen ya da hissetmekten kaçan bireyin en çok sığındığı yer illüzyon benliği oluyor. Bu bir çeşit direnç. Hayat enerjisine ve hayat şevkine duyulan bir direnç. O yüzden bu tür bireyler kendi yararına olacağını bilse bile değişimin verdiği acıdan kaçmak için hiçbir fonksiyonu kalmayan bakış açılarına taparcasına yaşamaya devam etmek isterler. Lafzi düzeyde her şeyi anlar gözükmelerine rağmen iş eyleme geçince kaçma refleksleri devreye girer. Belki de en çok terbiye etmeye çalıştığım şey, bu tarz kaçışlarım oldu. “Bensiz”, bu kaçışlarımın sonundaki çıkmaz sokak oldu.Bensiz”in konser kayıtları neden şimdi, 7 yıl sonra dinleyiciyle buluşuyor?2013 yılında ben gitar, Volkan Hürsever kontrbas duo formunda kaydettik ve aynı yılın yaz döneminde yayımlandı. O dönem Türkiye için siyasi gerginliklerin çok arttığı bir dönemdi. Gezi olayları ve siyasi gerginlikler albümü birçok platformda gölgede bıraktı. 2015 yılında Borusan Müzik Evi’nde bu albümün konseri yapıldı. Hem ses hem de görüntü kayıtları alındı ama hiç yayımlama fikri yoktu. Pandemi döneminde her şey o kadar dijitalleşti ki dinleyenlerle canlı konser kaydı atmosferini paylaşmak istedim. Bu kadar birbirimizden uzaklaştığımız bir dönemde canlı paylaşımın tadını tekrar hatırlatmak istedim.ORTAÇAĞA İTHAF... Ortaçağa olan ithafın anlamı ne? Ortaçağ benim için modern dünya üzerine kurduğum ezbere benlik anlayışımı kırmamda yardımcı oldu. O yüzden ortaçağ sanatçılarından çok, onların farklı hayat formları benim için fonksiyonunu yitirmiş bakış açımı yenilememde ilham sembollerim. Ortaçağ benim için yüce bir yer değil, fakat oradaki yaşam formlarının etkisiyle bugüne ait ezberlerimizi kırarak kendime yaşam alanı oluşturmaya çalışıyorum. Modern, postmodern, analitik ve varoluşsal yaklaşımların fonksiyonunu yitirdiğine inanıyorum. Çok konuşuyoruz, çok okuyoruz, çok yemek yiyoruz çok uyuyoruz, çok üretiyoruz ve çok düşünüyoruz. Artık sadece durmaya, sessizliğe ve kendimizle kalmaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Ortaçağ sanatçıları benim için bir sembol, üretimin hem düşünsel hem de pratik hayatta ortak olduğuna inanıyorlar. Bu fikir inanılmaz ferahlatıcı benim için. Ayrıca bilginin değil bilmenin peşinde olma halleri bugün var olan enformasyon bombardımanından koruyan bir form veriyor bana. O yüzden albümü ortaçağ sanatçılarına ithaf etmek istedim.‘YOĞUN BİR DÖNÜŞÜM DÖNEMİ’Bununla birlikte müziğin ve müzisyenlerin içinde bulunduğu kriz ortamı derinleşiyor. Enstrümanlarını satmak zorunda kalan müzisyenler duyuyoruz ve maalesef yaşamlarını sonlandıranlar da var. Siz nasıl yorumlarsınız bu kriz ortamını?Psikolojik ve finansal olarak yoğun bir dönüşüm dönemi yaşıyoruz. Her yönümüzle küçülmek zorundayız gibi gözüküyor. Çok özel bir döneme tanıklık ediyoruz. Bilgi ve yaşam şekilleri dönüşüyor. Sonuçlarını hep birlikte kademeli bir şekilde göreceğiz. Umarım olabilecek en az acı ve kayıpla atlatabiliriz. Orhun AtmışBir sebze meyve yetişmez buralarda
Bir sebze meyve yetişmez buralarda figure > İzmir’in tarım cenneti Bayındır’da tarım arazileri üzerine kum - çakıl ocağı ve yıkama, eleme tesisi yapılmak istendiği ortaya çıktı. Bölgede yaz kış tarım yapılıyor. Proje alanının 220 metre kuzeyinde Küçükmenderes Nehri yer alıyor. Bayındır Ziraat Odası Meclis Başkanı Mümtaz Almışlar, projeye karşı olduklarını belirterek “Tarımın başkenti burası. Kum ocağı açılırsa bir tane sebze meyve yetişmez’’ diye konuştu.ÇED SÜRECİSeryapı şirketi Bayındır’a bağlı Fatih Mahallesi’nde tarım arazileri üzerine “kum, çakıl ocağı ve yıkama, eleme tesisi” projesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvurdu. Bakanlık, projenin çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) sürecini 11 Kasım’da başlattığını duyurdu. Bakanlığa sunulan proje tanıtım dosyasında projenin bedeli 945 bin lira olarak yer aldı. Dosyaya göre proje kapsamında yıllık 30 bin ton kapasite ile kum, çakıl ocağı işletmeciliği yapılması planlanıyor. Proje alanına 800 metre mesafede Fatih Mahallesi, 1.4 kilometre mesafede de Turgutlu Mahallesi yer alıyor. Proje alanına 7 kilometre mesafede ise Bayındır ilçesi bulunuyor. Proje kapsamında kepçe ve kamyon yapılarak faaliyet gösterileceği belirtiliyor. Küçük Menderes Ovası’nın da bulunduğu bölgede yer alan proje alanının etrafı da tarım alanlarıyla kaplı. Bakanlık, projeyle ilgili kararını önümüzdeki günlerde açıklayacak.‘EL BOMBASI KOYMAK GİBİ...’Gazetemize konuşan Bayındır Ziraat Odası Meclis Başkanı Mümtaz Almışlar, Bayındır’ın tarımın başkenti olduğunu belirterek ocağın bölgeye zarar vereceğini söyledi. Almışlar, özetle “Tarım arazilerinin yüzde 80’inde pırasadan lahanaya, karpuzdan domates bibere kadar her şey yetişiyor. Buraya kum ocağı açılmasına izin verilirse hepsi zarar görür. Tozunu hayal bile edemiyorum. Yani bu bölgeye el bombası koymaktır. Bayındır, yazlık kışlık sebze üretiyor. Burada yaşayanların yüzde 99’u geçimini tarımla sağlıyor. Kum ocağı açılırsa burada tarım tozundan toprağından etkilenir. Sağlıklı bir üretim kalmaz. Çiftçiyi kredi borçlarıyla bitiremediler. Böyle bitirirler. Tarım ürünlerini yüzde yüz ithal ederler artık. Yapılmasına karşıyım, bütün Bayındır olarak bölgeye sahip çıkacağız” dedi. l İSTANBUL Hazal OcakHasankeyf’in kendi ağıdı, sahnede hesap soruyor!
Hasankeyf’in kendi ağıdı, sahnede hesap soruyor! figure > UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girebilmek için belirlenen 10 kriterden 9’unu taşıyan ama 50 yıl ömrü olacağı öngörülen Ilısu Barajı’nın suları altında bırakılan 12 bin yıllık tarihe sahip Hasankeyf ile milyonlarca canlıya ev sahipliği yapan Dicle Vadisi sahneye taşındı. İlk gösterimi yapılan “Keypa 12500” oyununun yazarı ve oyuncusu Tuncay Özel, “Oyun, Hasankeyf’in kendi ağıdı. Hasankeyf, sahnede bir ruh olarak var ve hesap soruyor” dedi.TEK KİŞİLİK OYUNİstanbul’da 2017’den beri tiyatro gösterimleri yapan Şa Performans, Hasankeyf ve Dicle Vadisi için “Keypa 12500” adıyla oyun sergiledi. İlk gösterimi önceki akşam, Fatih’te bulunan Su Gösteri Sanatları Sahnesi’nde yapılan tek kişilik oyun, adını Hasankeyf’in ilk isminden alıyor. Çocukluğundan beri Hasankeyf’e gidip geldiğini söyleyen Tuncay Özel, “Batman’a gelen her misafiri Hasankeyf’e götürürdük. Şimdi ise biri geldiğinde ‘Hayde sizi Hasankeyf’e görürelim’ diyemiyoruz. Bu acı bir şey. Hasankeyf yok edilmeden önce belki de daha fazlasını yapabilirdim” diyor.‘AFFETMEYECEĞİM’Oyunun Hasankeyf’in kendi ağıdı olduğunu belirten Özel, “Karakter yok, Hasankeyf kendisi konuşuyor. Sahnede bir ruh olarak var. ‘Binlerce yıl insanlığa ev sahipliği yaptım ama insanlık bana sahip çıkmadı. Bakın ne hale geldim. Beni yok etmiş olabilirsiniz ama ruhum aranızda olacak, katillerimi affetmeyeceğim’ diyor. Ve hesap soruyor” diye konuşuyor. Özel, oyunun çıkış hikâyesine ve amacına dair de “En son mart ayında gittiğimde oturup ağladım. ‘Bu noktadan sonra Hasankeyf’in anca ağıdı yapılır, ruhu oynanır’ diye düşündüm ve yazmaya karar verdim. Ne büyük bir değeri kaybettiğimizi, neden sahip çıkamadığımızın sorgulamasını yapmak istedim. Bu acıyı, hafızayı diri tutmak istedim” diyor.Oynarken çok farklı bir ruh haline girdiğini söyleyen Özel, son olarak “Sanki ben, ben değilim. Bütünleşiyorum. Hem yazıp ve oynadığım ilk oyun olması hem de konusu itibarıyla benim için büyük öneme sahip. Türkiye’de, dünyada insanoğlu kapitalizmle birlikte bir doğa, kültür katliamına girişmiş. Başka Hasankeyf ve Dicle vadilerinin yok edilmemesi için bu oyunu herkese ulaştırmak istiyoruz” açıklamasında bulunuyor.‘AĞLADIM’Oyunu izleyen Hevi Işık ise şunları söyledi: “Dicle ve Hasankeyf’teki yıkım dile geldi. Hasankeyf’in ruhunu izliyor gibiydim. Yaranın hâlâ sıcak olduğunu hissettiriyordu. Ağladım. Hasankeyf oyununda, ‘12 yıllık tarihi kabul etmeyen modern insanlar’, hayat veren suyu bir silah olarak kullandı.” Mehmet KızmazPerre Antik Kenti’de tek mezarda 3 iskelet bulundu
Türkçe Haberler En Son Başlıklar Perre Antik Kenti’de tek mezarda 3 iskelet bulundu figure > Adıyaman Perre Antik Kenti'nde 2 bin yıllık kaya mezarlarının bulunduğu alanda yürütülen kazılarda 1600 yıllık olduğu belirlenen bir mezar içerisinde, 2 yetişkin ve 1 çocuk iskeleti ortaya çıktı. Kommagene Krallığı'nın beş büyük kentinden birisi olan ve Roma döneminde de önemini koruyan Örenli Mahallesi'nde yer alan Perre Antik Kenti'nde 2 bin yıllık kaya mezarlarının bulunduğu alanda yürütülen kazılarda aynı mezar içerisinde 3 iskelete ulaşıldı./Archive%5C2020%5C11%5C28%5C160522309-perre-antik-kentide-tek-mezarda-3-iskelet-bulundu_3.jpg Arkeologlar, bir kadın, bir erkek ve bir çocuğa ait iskeletlerin yanında bulunan sikke ve diğer eşyalardan, mezarın 1600 yıllık olduğunu ifade etti./Archive%5C2020%5C11%5C28%5C160521950-perre-antik-kentide-tek-mezarda-3-iskelet-bulundu_2.jpgBölgede daha önce yapılan kazılarda da 1500 yıllık bir erkek iskeleti bulunmuştu./Archive/2020/11/28/160521387-perre-antik-kentide-tek-mezarda-3-iskelet-bulundu_1.jpg DHAİBB harekete geçti, evsiz yurttaşlar otellere yerleştirildi
İBB harekete geçti, evsiz yurttaşlar otellere yerleştirildi figure > Saraçhane'de köprü altında yatan evsiz yurttaşlar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından otellere yerleştirildi. İstanbul'da koronavirüse karşı alınan yeni tedbirler ile birlikte saat 20.00'de sokağa çıkma yasağı başladı. Yasağın ardından onlarca evsiz Saraçhane'deki köprü altında yan yana uyumaya çalıştı. Sosyal medyada yayılan bu görüntülerin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi, harekete geçti ve evsiz yurttaşlara yardım eli uzattı. /Archive/2020/11/29/000411605-281120202352033652037.jpgİstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Yavuz Saltık, sosyal medya hesabı üzerinden, "Saraçhane'deki evsiz insanlarımızı İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak otellere yerleştirdik" dedi. cumhuriyet.com.trEmniyet uyardı: Bu belgeye inanmayın!
Emniyet uyardı: Bu belgeye inanmayın! figure > Emniyet Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada bazı sosyal medya platformlarında 'genelge' başlığı ile dolaşıma giren belgenin sahte olduğu ve itibar edilmemesi gerektiği bildirildi. Emniyet Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada bazı sosyal medya platformlarında 'genelge' başlığı ile dolaşıma giren belgenin sahte olduğu ve itibar edilmemesi gerektiği bildirildi.Emniyet Genel Müdürlüğü'nün Türk Polis Teşkilatı sosyal medya hesabı Twitter üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:"Bazı sosyal medya platformlarında 'Genelge' başlığı ile paylaşılan belgeler SAHTEDİR. Covid-19 tedbirleri ile alaka alınacak tüm tedbirler Resmi Kanallar vasıtasıyla duyurulur. Bu tür kaynağı belli olmayan SAHTE BELGELERE itibar etmeyiniz."/Archive/2020/11/28/232600629-256973404x466.jpg cumhuriyet.com.trCumhuriyet artık Telegram'da!
Cumhuriyet artık Telegram'da! figure > 97 yıldır tarafsız, doğru, ve ilkeli gazeteciliğin adresi Cumhuriyet artık Telegram'da. Gündem yoğunluğundan gözünüzden kaçan haberleri görmek, son dakika gelişmelerini takip etmek ve Telegram'a özel içerikleri kaçırmamanız için kanalımıza abone olun.Kanala abone olmanız için linke tıklamanız yeterli: https://t.me/cumhuriyetgazetesi cumhuriyet.com.trTaylan Antalyalımilli takıma göz kırptı
Taylan Antalyalı milli takıma göz kırptı figure > Galatasaray'ın bu yıl yıldızı parlayan Taylan Antalyalı, Rize deplasmanında müthiş oyununu şık bir golle süsledi. Galatasaray'ın bu yıl yıldızı parlayan Taylan Antalyalı, Rize deplasmanında müthiş oyununu şık bir golle süsledi./Archive%5C2020%5C11%5C28%5C230928794-galatasaray-rizesporu-4-0-maglup-etti_9.jpgSosyal medya, Taylan'ı kötü günler yaşayan (A) Milli Futbol Takımı'na önerdi. Twitter ve Instagram'da kullanıcılar Milli takım Teknik Direktörü Şenol Güneş'i işaretleyip "Taylan milli takıma.. Şimdi değilse ne zaman" ifadelerini kullandılar.Taylan 1.5 yıl önce Erzurumspor'dan Galatasaray'a gelmişti. cumhuriyet.com.tr