Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Sunday, 06.02.2024, 02:01 PM (GMT)

News - Haberler

TMD Başkanıİzzet Stamati uyardı: Daha fazla mağaza kapatmalarıgörebiliriz

TMD Başkanı İzzet Stamati uyardı: Daha fazla mağaza kapatmaları görebiliriz TMD Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Stamati: Türkiye’de şirketler İMECE usulü birbirinin elinden tutarak yardımlaşarak, birbirlerini idare ederek bugünlere geldi. Hakikaten kârlılık kalmadı. Satışlar Ancak günü kurtarmaya yetiyor. Tescilli Markalar Derneği (TMD) Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Stamati, ciroların yüzde 70’in altına düşmesi durumunda gemiyi yüzdüremeyeceklerini belirterek, satışların ancak günü kurtarmaya yettiğini söyledi.“Döviz kurunun da TL’nin de aşırı değerlenmesi kesinlikle ne ihracatçı ne de ithalatçı için faydalı. Hepimizin dengesi bozuluyor” diyen İzzet Stamati ile tescilli markaların yaşadığı sorunlar ve lüks tüketimi konuştuk.- 2020 yılı bitti, sektörünüz açısından bir hasar tespiti yaptınız mı?Yapmadık çünkü hala hasar bitmiş değil. Evet zararlar var. Gemi giderken birden bire rotayı çevirmek çok zor. Hasarı ancak kriz bitince göreceğiz. Mağaza kapanmaları olacak ya da e-ticarete kayacak.- Birleşmiş Markalar Derneği’ne göre dernek üyesi markaların 2020 ciroları 2019’un yüzde 60'ında kaldı. Firmaların ayakta kalabilmesi için ciroların yüzde kaç olması gerekiyor?Maksimum yüzde 30 ciro kaybı olursa gemiyi yüzdürebiliriz. Ciroların yüzde 70’lerde kalması gerekiyor. Biz lüks markalar sadece iç piyasaya hitap etmiyoruz. Turist alışverişleri de önemli.- Pandemi lüks alışverişi nasıl etkiledi?İlk aşamada sadece temel ihtiyaç ürünleri alındı. Ama e-ticaretin devreye girmesiyle mayıstan itibaren lüks tüketim alışverişi de artışa geçti. Haziranda AVM’lerin açılmasıyla satışlar hızlandı.- TMD ne kadarlık ekonomiyi temsil ediyor?600 milyon dolarlık bir hacim yaratıyoruz. 5 bin çalışan ve 500 civarı mağazayı barındırıyoruz.İhracatta da çok önemli bir paya sahibiz. Tax-free (Vergisiz Alışveriş) rakamlarına göre 200 milyon dolar civarında ihracatımız var. Markaların Türkiye’de üretimleri de var. Orada da minimum 150 milyon dolarlık ihracatları var. Bu markaların ithalatta bu kadar zorlanması ülke ekonomisine faydalı değil. İthalatta kolaylık ve imtiyaz bekliyoruz.AYAKKABIDA TEHLİKE- Nasıl bir kolaylık?Testlerde çok canımız yanıyor. Tareks testi çıkacak. 1 Ocak’ta yürürlüğe girecekti 1 Mart’a ertelendi. Bu testler ciddi maliyet getirecek. Mesela bir ayakkabıda 26 parça var. Her parça için 60-70 Avro test parası alınacak. 30 bin Avro’luk ürün getirmişsiniz minimum 6-7 bin Avro test parası vermek zorunda kalacağız. Bunlar maliyetleri çok etkileyecek. Bu özellikle ayakkabı ithalatını engelleyecek kadar maliyet getirecek.Vergileri koyarken sadece ithalatı kısıtlayayım diye değil, ne getiriyor ne götürüyor diye bakmak lazım. Tareks testlerinde oran indirilmeli.- Bu dönemde AVM’lerden ciddi kira destekleri aldınız, bunlar devam ediyor mu?Bugünlere AVM’lerin çok ciddi destekleriyle geldik. AVM’lerin de döviz cinsi kredi borçları var. Bizim kiralarımız nasıl ki TL’ye döndü onların da borçlarında bir yapılandırmaya gidilmesi talebi var. Bu yerine getirilmeli.İMECE USULÜ YARDIMLAŞTIK- Birçok ülke pandemide hibe şeklinde yardımlarda bulundu, Türkiye’de kamunun destekleri ne kadar yeterli oldu?Pandemi döneminde kira ve stopaj indirimlerinin devam etmesi ya da en az 3-4 ay alınmaması gerekiyor. Başka ülkelerde kira yardımları yapıldı, bizde de yapılmalıydı. Burada şirketler İMECE usulü birbirinin elinden tutarak yardımlaşarak, birbirlerini idare ederek bugünlere geldi. Hiçbir AVM’nin kapanmasını istemeyiz. Hiç bir AVM’de 10-20 mağazanın aynı anda kapanmasını istemez. Yemek alanlarının kapalı olması AVM’lerin çekimini yüzde 20 düşürüyor. Her bir sektörün birbirinin elinden tutması ve yaşatması gerekiyor. Bunun için de çabalıyoruz.- Bu çaba ne kadar sürer?AVM’ler de bizler de tekneyi yüzdürmeye çalışıyoruz.HEM VERGİ HEM KUR ARTTI- Mağaza kapanmalar olacak mı?Mağaza kapanmaları olacak mı tabi ki olacak. Özellikle turiste bağlı AVM’lerde sorun olacak. Kiralar da yüksek olduğu için mağazalarını kapatanlar olacak. Şu anda olmasa bile kışlık sezonunun bitmesinden sonra daha fazla mağaza kapatmaları görebiliriz.Bu tarz krizler bazı firmalar için fırsat oluyor. Kiralar düşebiliyor, giremediğiniz AVM’lere girebiliyorsunuz. Biz bu yaz döneminde 3 yeni mağaza açtık 30 mağazaya çıktık.- Bu dönemde ürün temininde sıkıntı yaşadınız mı?Pandemi tam yaz sezonunun başladığı döneme denk geldi. Bizim gümrükte bekleyen mallarımız vardı. Ekonomi birden bire kapanınca biz dedik ki paramızı efektif kullanalım, kredi, çek, yurtdışı ödemelerine yönlendirelim dedik. Gümrükteki malları mağazalar kapalı olduğu için çekmedik. Fakat aniden 12 Nisan’da bir kararname çıktı gümrükte kalan malların bile vergisi arttı. Hem döviz arttı hem vergi arttı. Orada ciddi anlamda maliyet artışı yaşadık. Tedarikçilerimize dedik ki bize bu yaz için daha fazla mal göndermeyin. Kimisi kabul etti kimisi kabul etmedi.HEPİMİZİN DENGESİ BOZULUYOR- Döviz kuru da çok hareketliydi bu nasıl yönettiniz süreci?Bir ürünün 100 TL satış fiyatı varsa 120 TL etiket koyarsanız satamazsınız. Bazı ürünlerde zararına satış yaptık. Dövizin de TL’nin de aşırı değerlenmesi kesinlikle ne ihracatçı ne de ithalatçı için faydalı. Hepimizin dengesi bozuluyor.- Var mı ideal bir kur seviyeniz?Dolar için 7.50. Avro’da ise 8.90 civarı uygun. Maliyetleri yapabilmek için bu seviyelerde olmalı.- Sektörde kârlılık var mı?Hakikaten kârlılık kalmadı. Maliyetler satışlar belli. Ancak günü çevirmeye yetiyor.- Üyelerinizin büyük bölümü ithalatçı, nisan ayında gümrük vergilerinde artışlar yaşandı, bekliyor muydunuz?Kesinlikle sürpriz oldu. Hatta dernek olarak vergi artışından 2 gün önce Ticaret Bakanlığı’na şu anda elimizdeki nakit akışını bozmamak adına gümrük vergilerinin eylül ekim kasım döneminde ödenmesi için yazı yazmıştık. Ama 2 gün sonra vergilerin arttığını duyduk.Vergilerin yükselmesi ürünlerin fiyatlarının yükselmesine sebep oluyor. Örneğin ithal x ürün orijinal ülkeye göre yüzde 30-40 daha pahalı oluyor. Bu nedenle turist ürünü pahalı bulup almıyor. Yerli müşteri de yurtdışına çıktığında alıyor ya da e-ticaretle dışarıdan getiriyor. Bu da ülkenin döviz kaybetmesine neden oluyor. İthalat vergileri çok arttığı için STAMATI’S adıyla kendi markamızı yarattık ve ilk mağazamızı da açtık.- Cirolar düşüyor, kârlılık yok, kredi bulmak zor, destekler yetersiz, bu işi daha böyle ne kadar götürebilirsiniz?Yine İMECE usulü yardımlaşarak. Bankadan değil devletten değil. Belki tedarikçilerden ödeme vadelerini 2-3 ay uzatarak bu süreçten çıkacağız.- 2021 planlarını yapabildiniz mi?Aşılamalar olursa rahatlama olacaktır. İkinci yarıdan itibaren hızlanacağımızı düşünüyorum. Yaz sezonu normal bir sezondan adet bazında yüzde 10-15 daha düşük olabilir diye hesaplamaları yapıyoruz. 2022’de, 2019 cirolarının üstüne çıkabileceğimizi düşünüyoruz.- Ne tür riskler olabilir?Döviz riskimiz var. Hastalığın daha kötü hale gelmesi de bir risk. Yeni bir kapanma durumu. AVM’lerin kapanma riski olabilir. Çok ciddi sayıda AVM’nin bankalara borçlu olduğunu biliyoruz. Hatta bazı AVM’lerin bankalara geçeceği konuşuluyor.SÜREKLİ İNDİRİM İSTİYORUZ- İş yaptığınız yabancı firmalardan Türkiye ile ilgili ne tür şikayetler alıyorsunuz?Biz onlardan ürün aldığımızda sürekli indirim istiyoruz. Diyoruz ki ülkemizde vergi yüksek, devaülasyon oluyor, enflasyon, faiz oranları yüksek. Biz Türk müşteriler sürekli ağlayan konumdayız. Onlar sürekli bir şeyler talep etmemizden çok rahatsız oluyorlar. Gümrükler, vergilerle ilgili şikayetleri var.- Finansmana erişim konusunda sıkıntılar yaşıyor musunuz, üyelerinizin borçluluk seviyesi nedir?Türkiye’de firmaların kendi sermayesiyle iş yapma yeteneği çok düşük. İş genelde krediyle dönüyor. Bu dönemde bankalar kolay kolay para vermiyor. Faizler de yüzde 25 seviyesinde.- Taklit ürün konusunda bir mesafe kaydedilebildi mi?Taklit üründe Çin ve İran’dan sonra üçüncüyüz. Bir çözüm bulunması lazım. Şehriban Kıraç

Emekli askerlerden‘suikast teknikleri’eğitimi veren SADAT içinçağrı

Emekli askerlerden ‘suikast teknikleri’ eğitimi veren SADAT için çağrı Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski başdanışmanı Adnan Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu SADAT’ın “suikast tekniği” ve “gayri nizami harp” eğitimleri vermesini “mahzurlu” olarak nitelendirerek, “Bu şirket soruşturulmalı, hatta kovuşturulmalıdır. Cumhuriyet hukukunun buna tedbir getirmesi gerekmektedir” dedi. Emekli Kurmay Albay Murat Tulga ise İçişleri ile Milli Savunma bakanlıklarının bu konuda açıklama yapması ve takipçisi olması gerektiğine işaret etti. Cumhuriyet; Erdoğan’ın eski başdanışmanı olan Adnan Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu ve dönemin AKP hükümetinde yer alan yetkililerin isteği üzerine kurduğunu açıkladığı SADAT’ın “suikast tekniği” ve “gayri nizami harp” hizmetleri verdiğini ve İslama dayalı konfederasyon kurulması öngörülen konferans düzenlediğini duyurmuştu. SADAT’ın bu “hizmet ve kararlarına” yönelik açıklama yapılmazken, SADAT’a ilişkin geçmişte verilen soru önergelerinin de yanıtsız kaldığı ortaya çıkmıştı. Cumhuriyet’e konuşan Yavuz, TSK dışında bir kuruluşun bu tarz eğitimler vermesinin “mahzurlu” olduğunu vurgulayarak, “Her şey devletin kontrolü altında olmalı. Bu tür şirketlerin hangi istikamete nasıl meyledebileceği konusu belirsizdir ve hukuk devletinin kurallarının zorlanmasıdır” dedi. Türkiye’nin bir hukuk devleti olarak kalmak durumunda olduğuna işaret eden Yavuz, “Tanrıverdi’nin Cumhuriyet’e karşı olduğunu ve dikkatle takip edilmesi gerektiğini” söyledi. Yavuz, SADAT’ın “soruşturulması, hatta kovuşturulması” gerektiğine de dikkat çekerek şunları kaydetti: “İktidarın gidişatına bakarsanız, SADAT’ın düşünceleriyle paralellik içinde olduğunu görürsünüz. İktidarın mecburiyetlerine bakarsanız, SADAT’ın görüşlerine aykırı bir tutum takındığını görürsünüz. SADAT, geçmişte ülkenin eyaletlere bölünmesini istedi. Türkiye bugün, merkezi bir yönetimin daha çok hissedildiği bir strateji yürütüyor. Bu ikircikli yapı sürdüğü sürece Türkiye’de önemli bir rejim sorunu olduğu anlamına gelir. Tehlikeli bir durumdur. Cumhuriyet hukukunun buna tedbir getirmesi gerekmektedir.”‘ABESLE İŞTİGAL’Emekli Kurmay Albay Murat Tulga ise “gayri nizami harp” konusunun, tamamen silahlı kuvvetlerin kafa yorduğu ve kafa yorması gereken bir konu olduğunu vurgulayarak, “bu durumun sivil bir organizasyon tarafından ele alınmasının ve görüş dahi bildirilmesinin abesle iştigal olduğunu” söyledi. Kozmik Oda davası ile FETÖ’cü hâkim ve savcılar tarafından Türkiye’nin gizli bilgi ve belgelerine sahip olunduğuna dikkat çeken Tulga, “İslami ideolojiyi yönlendiren siyasi iktidarın bu konudaki ilgisi ilginç. Kozmik Oda açılıp bilgiler elde edilmeye çalışıyor, diğer yandan hâlâ sivil kuruluşlar tarafından bu konu gündemde tutulmaya çalışıyor. Bu önemli bir ilişki” dedi. Silahlı kuvvetlerin geldiği konum itibarıyla siyasallaştığını, askeri birliklerde siyasi konuşmalar dahi yapıldığını vurgulayan Tulga, “SADAT kim oluyor? Bunu muhakkak sormak gerekiyor. Bu organizasyonun, Genelkurmay’ın MSB’ye bağlanması gibi daha önce beyin fırtınalarında tartıştığı ve ‘silahlı kuvvetler ilişkileri böyle olmalı’ dediklerinin yüzde 90-95’i şu anda olmuş vaziyette. İçişleri ile Milli Savunma bakanlıklarının açıklama yapması ve takipçisi olması lazım. Gayri nizami harp ve suikast teknikleri hizmetleri, haddi ve boyutu aşmak demek. Bu konuda mutlaka soruşturma ve Meclis araştırması yapılması gerekir. Eski Genelkurmay olsa, 50 kere suç duyurusunda bulunurdu. Muhalefetin gündeme getirmesi lazım” ifadelerini kullandı. cumhuriyet.com.tr

Öncüaydınımız Sabahattin Eyüboğlu’nu saygıve teşekkürle anıyoruz

Öncü aydınımız Sabahattin Eyüboğlu’nu saygı ve teşekkürle anıyoruz 13 Ocak 1973’te uğurladığımız öncü aydınımız Sabahattin Eyüboğlu’nu saygı ve teşekkürle anıyoruz. Sabahattin Eyüboğlu denince akla ilkin çevirmenliği geliveriyor, gelebilir elbette, göz nurunu dökmeseydi Hamlet’i böyle bilir miydik? Evet, severdik Hamlet’i de böyle sever miydik? İyi kitap okumak yoluna girenlerin bazı çeviri insanlarımızı izlemesi iyi yöntemdir, onlar ne çevirdiyse iyi kitaptır çünkü. Rekin Teksoy, Azra Erhat, Sait Maden gibi değerlerimizle oluşacak listede başı çekenlerdendir Eyüboğlu. Dünya döndükçe, insanlık birikimi ürünlerini ortaya koydukça, her doğan insanın anlamını kendi varoluşuyla aramak zorunluluğu sürdükçe yeni çeviriler yapılacak, yapılmalıdır da. Yine de “İlahi Komedya” Rekin Teksoy’dan okunduğunda, “Cyrano de Bergerac” Sabri Esat Siyavuşgil’in, Hamlet ise Sabahattin Eyüboğlu’nun çevirisiyle oynandığında başka... Böyle çevirmenlerimizin telif eserleri, kültür sanat uğruna başka uğraşıları da izlenmeli diye önermek en doğrusu aslında, nitelikli bir düşünsel, yaratımsal yolculuk rotası için.ATATÜRK’ÜN GÜR ALEV ÇOCUĞUSabahattin Eyüboğlu, Atatürk’ün yurtdışına kıvılcım olarak gönderdiği gür alev olarak dönen çocuklarından. Işığın, hem başka kültürlerden taşıyıcısı oldu hem kendi toprağını kazıp çıkarıcısı hem de varoluştan beslenerek üreteni. Kültüre ilişkin neredeyse her şeye kafa yoran, Anadolusu’nu, halkını çok seven, daha da önemlisi sayan bir aydın oldu. “Halk, senin, benim, bütün teklerin buluştuğu damlaların göl, elin ayağın beden, akılla duygunun kafa olduğu, değişik renk, ses ve kokuların kaynaştığı, birliğe vardığı yerdir” der Eyüboğlu. Onun halkı Karagöz’ü oynatmış, Yemen türküsünü yakmış, Türkçe gibi güzel ve matematiksel bir dili yaratmıştır. O halk, çorak bir yeri yemyeşil etmenin, bir bataklığı kurutmanın, susuz yere su götürmenin ahlak eğitiminin ta kendisi olduğu, yurt, insan, bilim sevgisinin bu işler içinde kendiliğinden oluştuğu Köy Enstitüleri’ni de kurmuştur. Hitit Güneşi’nden Kırkpınar’a, Yunus Emre’den Roma mozaiklerine Anadolu’nun ışıltısını toplayıp hem yine Anadolu’yu aydınlattı hem de dünyayı ışıttı Eyüboğlu. Toprağını severek serpilebilen, köklerinin suyundan, tuzundan beslenerek meyvesini, dalını, gövdesini, oksijenini evrensel göğe esenlikle sunan ağaçlar benzeri.SANATA BAŞVURMA ZORUNLULUĞUYazar, çevirmen, belgesel sinemacı, denemeci, akademisyen, bir dolu sıfatla anabileceğimiz öncü düşünürümüzün şu yazdıklarından bile insani yönleri dahil ne çok özelliği okunabilmekte. “Sorarım size, en yoksul insanın, bir dilencinin bile yaşamasına bir anlam katan, günlerini birer boş zaman kırıntısı olmaktan çıkaran çok kez bir türkü, bir oyalı mendil, bir güzel söz, şiirli bir coşku değil midir? Yalnız karnını doyurmak, çiftleşmek, ev bark edinmek için mi yaşar insan? İnsanın hangi mutluluğu, hangi inancı, hatta hangi acısı sanatla sarmaş dolaş değildir? Ölülerimizi bile sanatsız uğurlayabiliyor muyuz? En aşağılık savaşlarımızda bile sanata başvurmazlık edebiliyor muyuz? Hayır. İnsanlık adına konuşmağa başladığınız anda sanata başvurmak zorundasınız.” (Yeni Ufuklar, Ekim 1965). Günümüz yaşam alışkanlıklarımızda iyice palazlanan, hükmü de geçen yüzeyselliğe bir çözüm önerisi olarak da alabiliriz salt şuncacık sözlerini, değil mi? Dünya gezegeninden geçişine saygıyla. Sanata evet. Nurduran Duman

W. Shakespeare denildiğinde ilk akla gelen usta Sabahattin Eyüboğlu

W. Shakespeare denildiğinde ilk akla gelen usta Sabahattin Eyüboğlu W. Shakespeare denildiğinde ilk aklıma gelen Macbeth ve Hamlet olur önce, sonra ise Sabahattin Eyüboğlu... Shakespeare çevirilerinde günümüze en yakın ve anlaşılır dili kullanan Eyüboğlu’nun çevirileri her oyuncu ve tiyatro öğrencisi için hazine niteliğinde. Shakespeare’in o şiirsel dilini, yapıtlarındaki ritmi bize aktaran Eyüboğlu, bakın vaktiyle “Hamlet”i çevirdiği kitabının girişine ne yazmış: “...Bir tatlı bela bu dilden dile söz çevirme, hele Shakespeare gibi karanlığı ışıklı, ışığı karanlık bir şairi çevirme. Okumaktan, dinlemekten çok daha zor elbet, ama daha keyifli, çok daha doyurucu. Hamlet’i de Macbeth’i de kaç kez okuduğum, sahnede gördüğüm halde ancak çevirirken ikisinin de gerçek tadına vardım. Bir söz simyacısı, bir sanat simyacısı, bir insan sarrafı bu Shakespeare. Elini değdirdiği çamur altın oluveriyor, kullandığı her söz İngilizce olmaktan çıkıyor, Shakespeare’ceye dönüyor, bir başka, bir öte anlam yükleniyor.”Eyüboğlu’nun bu cümleleri şüphesiz ki Eyüboğlu çevirisiyle okuduğunuz Shakespeare için aynı etkiyi bırakacaktır sizde de. Kim ne derse desin Lady Macbeth’in o meşhur tiratlarından birinde, söylediği kazanma ve iktidar hırsını, Eyüboğlu’nun çevirisiyle tüm hücrelerimizde hissediyoruz.Lady Macbeth: “Öyleyse hangi hayvan yazdırdı sana,Bana yazdıklarını? O zaman insandın asıl,Yapmaya yüreğin olduğu zaman.Daha ileri git şimdi,Daha fazla insan olmak istiyorsan.O zaman, ne sırasıydı bu işin, ne de yeri.Öyleyken yerini de sırasını da yaratmaya hazırdın.Şimdi kendiliğinden ikisi de elinde:Ama sen yoksun, sen kendi elinde değilsin.Ben çocuk büyüttüm, bilirim nedir tadıSütümü emen bir yavrunun. Öyleyken,Mememi çeker alırdım dişsiz damaklarından,Beynini ezerdim kendi yavrumun...Senin ettiğin yemini etmiş olsaydım.”Shakespeare kitapları denilince, “Okuyunca ya anlayamazsam ya da çok ağır gelirse” diyenlere bir öneri: Mutlaka bir Eyüboğlu çevirisi bulun ve Macbeth’i okuyun. Sonrası zaten gelecektir. Göreceksiniz ki 16. yüzyılda Shakespeare’in yazdıkları bugün için hiç yabancı değil. Öznur Oğraş Çolak

Kimisi gülecek, kimisi oflayıp puflayacak ama izlemeye değecek

Kimisi gülecek, kimisi oflayıp puflayacak ama izlemeye değecek Azizler, Netflix’in efsane kadrosuyla merak uyandıran bu yılın özgün ilk Türk filmi, bekleniyordu ve bekleyenlerin büyük bir kısmını hayal kırıklığına uğrattı! Bu kadroyu gören niye Recep İvedik gibi bir film bekliyor, niye kahkahadan kırılacağını sanıyor, ben de ona şaşırıyorum. Aslında kara komedi deneyen Cem Yılmaz’ın başına gelen, Azizler’in de başına geliyor. “Cem Yılmaz’ın filmi, demek ki safi geyik” diye bekleyenler nasıl üçlüyü gişede yere vurduysa Azizler de vizyona girseydi, gişede çakılırdı! Ama evde kucağımda bilgisayar, çayımı içerek seyrederken beni çok güldürdü! Absürd bir film, bir kara komedi izleyeceğimi biliyordum, zaten öbür türlüsünde gülemiyorum ki. Ayrıca Engin Günaydın’ı çok özlemişim. Haluk Bilginer, hiçbir komplekse girmeden yolun sonuna gelmiş adamı şahane oynuyor. Fatih Artman, müthiş. Binnur Kaya, buzdolabının üzerindeki resimden bu kadar mı iyi oynanır. İrem Sak, Öner Erkan, İlker Aksum, Okan Yalabık ve diğerleri çok iyi. Hele ufaklık? Caner’i canlandıran Göktuğ Yıldırım, herkese evde böyle bir canavar olsa ne yapardık dedirtiyor! Kime gönderme yaptığı dedikodularına girmiyorum, başım derde girer! Yağmur - Durul Taylan kardeşler ve Sourav Kumar’ın yönetimi cesur. İki kardeş yönetmene Berkun Oya’nın katılmasıyla kotarılan senaryo cesur ötesi! “O kolyeyi çıkarmayacaktın” takılıp kalması mesela, ben daha önce Türk sinemasında hiç izlemedim! Önce şok oluyor, sonra gülüyorsunuz, hele bir hafta sonra gelip kadını hâlâ orada bulunca? Aksiyon, dram, romantik komedi sevenler uzak durabilir. Değişik bir tat almak isteyenler buyursun. En azından oyunculuklar, özlediğimiz oyuncular ve çok iyi sanat yönetmenliği açısından başarılı. Ve finali? Gerçekten çok yaratıcı: Azizler! İşte orada gerçekten kahkaha attım! Bir dipnot: Netflix’in sokakları donatan afişlerindeki bilgiyle ben de gurur duyuyorum, 190 filmimiz dünyada oynuyorsa Netflix’e ve sanatçılara kocaman bir alkış! Yazgülü Aldoğan

Eğitime erişemeyençocuklar karne notlarının zayıf olma ihtimalinden kaynaklıkaygılılar

Eğitime erişemeyen çocuklar karne notlarının zayıf olma ihtimalinden kaynaklı kaygılılar “Aynı saate denk gelen derslerde katılım sağlayamayan kardeşler, televizyondan dersleri takip etmekte zorlanan çocuklar, interneti olmayan köyler var. Bu durumda olan öğrencilerin karne notları nasıl değerlendirilecek? Milli Eğitim Bakanlığı bu durumla ilgili kamuoyuna olumlu bir açıklama yapmalı.” Eğitim İş Sendikası Genel Başkanı Orhan Yıldırım, ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin bu dönemki karne notlarının ders etkinliklerine katılım puanı üzerinden olacağına dikkat çekerek “İnternet bağlantı sorunu olan ya da aynı evde üç kardeşiyle tek bilgisayarı paylaşmak zorunda olan öğrencilerin notları nasıl değerlendirilecek” diye sordu. Karnelerin basılı mı yoksa dijital mi olacağına ilişkin açıklamanın henüz yapılmadığını hatırlatan Yıldırım, bu dönem için hareketliliğin azaltılması amacıyla dijital karne verilebileceğini söyledi. Eğitim İş Sendikası Başkanı, “Notlar nasıl belirlenecek, öğretmenler neye göre değerlendirme yapacaklar” sorusunu şöyle yanıtladı: “Uzaktan eğitimle geçen bir yarıyılın notlarını öğrencilerin derslere katılımı, proje ve ödev başarısı belirleyecek. Performans çalışmaları yüz yüze, çevrimiçi veya e-posta gibi diğer elektronik ortamlarda yapılabilecek. Karne notları öğrencilerin her dersten bir sınav puanı, bir performans çalışması ve derse hazırlık, devam, aktif katılım, örnek davranışları gibi ders içi katılımlarına ilişkin performans puanları ile belirlenecek. Yani derse katılım da performans puanı olarak işlenecek. Öğrencinin katıldığı yarışmalar, konferanslar ve eğitimler de değerlendirilmeye alınabilecek.”KALABALIK EVLER...İnternet bağlantı sorunu olan ya da çok sayıda çocuğun tek bilgisayardan ders izlemek zorunda olduğu ailelerde öğrencilerin notlarının nasıl değerlendirileceği konusunun belirsizliğine dikkat çeken Yıldırım, şöyle devam etti: “Evde 3 kardeş olunca herkesin tableti, bilgisayarı, telefonu olmadığı için uzaktan eğitim derslerine katılmak zor oluyor. Telefonla da katılmak zor oluyor. Çünkü her an biri arayabiliyor, bu yüzden derslere katılamayan çok fazla öğrenci var. Aynı saate denk gelen derslerde katılım sağlayamayan kardeşler, televizyondan dersleri takip etmekte zorlanan çocuklar, interneti olmayan köyler var. Bu durumda olan öğrencilerin karne notları nasıl değerlendirilecek? Milli Eğitim Bakanlığı bu durumla ilgili kamuoyuna olumlu bir açıklama yapmalıdır.” Yıldırım, yaklaşık bir yıldır uzaktan eğitim sürecini evde sabırla yürüten, sorumluluklarını yerine getiren öğretmeniyle kamera karşısında bağ kurmak gibi zorluğu başaran 18 milyon öğrencinin karnelerinde en azından bir performans notunun 100 puan üzerinden değerlendirilmesinin motivasyon kaynağı olacağını da sözlerine ekledi. Figen Atalay

Cumhuriyet Gazetesi dayanışmasıbüyüyor. 13 Ocak 2021 tarihli okur dayanışmasıilanları

Cumhuriyet Gazetesi dayanışması büyüyor. 13 Ocak 2021 tarihli okur dayanışması ilanları Basın İlan Kurumu'nun gazetemize yönelik ilan cezalarına karşı okurlarımızın 'dayanışması' büyüyerek sürüyor. Cumhuriyet'e 'dayanışma ilanları'yla büyük güç veren gazetemizin gerçek sahibi okurlarımızın sayfalarımızda yayımlanan ilanlarına dijital dünyadaki sesimiz www.cumhuriyet.com.tr'de de yer vereceğiz. BASKI SÜRÜYOR, DAYANIŞMA BÜYÜYOR, OKURLARI CUMHURİYET'İ YALNIZ BIRAKMIYOR! BASIN İLAN KURUMU'NUN CUMHURİYET'E YÖNELİK İLAN KESME CEZALARINA KARŞI OKURLARIMIZ DAYANIŞMA İLANLARI VERİYOR, BAĞIMSIZ VE GÜÇLÜ CUMHURİYET'E DESTEK OLUYOR. DAYANIŞMA İLANLARI HAKKINDA BİLGİ İÇİN AŞAĞIDAKİ İLETİŞİM BİLGİLERİNİ KULLANABİLİRSİNİZ./Archive/2021/1/13/042434853-ana.png/Archive/2021/1/13/042453322-2.png/Archive/2021/1/13/042452306-6.png/Archive/2021/1/13/042451791-3.png/Archive/2021/1/13/042451275-4.png/Archive/2021/1/13/042450775-5.png/Archive/2021/1/13/042450744-7.png/Archive/2021/1/13/042450509-1.png cumhuriyet.com.tr

ABD’de Kongre baskınıyla sonuçlanan kaos dolu 65 günde neler yaşandı?

Bugüne kadar seçimlerin ardından görev değişiminin sorunsuz bir süreçle tamamlandığı ABD'de bu kez seçim sonrası Kongre'nin basılmasına kadar giden olaylar birçok kişi için şaşırtıcı oldu. Ancak hem internet platformlarını hem de ABD sokaklarını takip edenler için aslında işlerin buraya gelebileceği belliydi.Habere Gitmek için Tıklayın

İzmir'de sağanak yağış: Cadde ve sokaklar göle döndü

İzmir'de sağanak yağış: Cadde ve sokaklar göle döndü İzmir genelinde etkili olan sağanak yağış, su baskınlarını da beraberinde getirdi. Sağanak yağışın etkisiyle sürücüler zor anlar yaşarken, rögarlar da taştı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından sağanak yağış ve fırtına uyarısı yapılan İzmir'de sağanak yağış, akşam saatlerinde etkili olmaya başladı. Kısa sürede etkisini artıran sağanak yağış sebebiyle cadde ve sokaklar adeta göle döndü.Su birikintileri nedeniyle trafikteki sürücüler zor anlar yaşarken, cadde ve sokaklardaki rögarların taştığı görüldü.Sağanak yağışın etkisinin gece boyunca sürmesi bekleniyor. cumhuriyet.com.tr

Mısır hava sahasınıKatar uçuşlarına açtı

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn'den sonra Mısır da geçen hafta varılan mutabakat sonrasında hava sahasını Salı günü Katar uçuşlarına açtığını açıkladı. İki ülke arasındaki doğrudan uçuşların da yakında başlayacağı belirtildi.Habere Gitmek için Tıklayın

İZBAN'ınçarptığıgenç, hayatınıkaybetti

İZBAN'ın çarptığı genç, hayatını kaybetti İzmir'in Buca ilçesinde, İZBAN raylarından karşıya geçmeye çalışan bir genç, İZBAN'ın çarpması sonucu olay yerinde hayatını kaybetti. Bölgedeki alt geçidin sağmur suları ile dolması nedeniyle gencin rayların üzerinde yolun karşısına geçmeye çalıştığı belirtildi. Olay, saat 01.00 sıralarında İZBAN Koşu durağında meydana geldi. İddiaya göre, Abdülkadir Balkan (22) sağanak yağışın etkili olduğu sırada, alteçidin su basması nedeniyle İZBAN raylarından geçmek istedi. Balkan, yolun karşısına geçmeye çalışırken, İZBAN'ın çarpması sonucu metrelerce sürüklendi. Olayı gören babası, durumu sağlık ve polis ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine olay yerin gelen sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde, Balkan'ın olay yerinde hayatını kaybettiğini belirledi. Talihsiz gencin cansız bedeni, savcının incelemesinin ardından olay yerinden kaldırıldı.Olayla ilgili başlatılan soruşturma sürüyor.  DHA




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter