Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Tuesday, 05.28.2024, 12:28 AM (GMT)

News - Haberler

Zayıflayan iktidar ve ortağışiddet ve baskılarınıartırıyor

Zayıflayan iktidar ve ortağı şiddet ve baskılarını artırıyor figure > Zayıfladıkça baskı ve şiddeti artıran iktidar ve ortağı, demokratik itirazını kullanan öğrenciler için ‘başları ezilmeli’ diyor, ‘darbe’ tartışmalarını ısrarla büyütmek istiyor. Boğaziçi Üniversitesi protestosu nedeniyle öğrencilere yönelik operasyonlar dün de devam etti. Uzun namlulu silahlar kullanan özel harekât polislerinin katıldığı operasyonlarda 14 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların sayısı 36’ya yükseldi. Boğaziçi’ndeki pretostoların ardından haklarında “2911 sayılı Kanun’a muhalefet” ve “görevli memura mukavemet” suçlamalarıyla yakalama kararı çıkarılanlara yönelik dün sabah 33 adrese baskınlar düzenlendi. Şişli ve Maltepe’deki ev baskınlarında 14 kişinin gözaltına alındığı açıklandı.BULU’DAN POLİSE TEŞEKKÜRBoğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Melih Bulu, dün bir canlı yayına katılarak, kendisine yöneltilen eleştirileri yanıtladı. Öğrencilerin eylemine sert müdahalede bulunan polislere teşekkür eden Bulu, “İtiş kakış yapanlar Boğaziçililer değil, dışarıdaki unsurların içeri girmeye çalışmasında oldu. Polis inanılmaz bir ajitasyon olmasına rağmen en ufak bir şey yapmadı. Türk polisini ben bir kez daha tebrik etmek istiyorum. Emniyet müdürümüzle sürekli iletişim halindeyiz” diye konuştu. Üniversite kampüsünde düzenlenen devir teslim törenini cüppelerini giyip arkalarını dönerek protesto eden akademisyenlere ilişkin ise Bulu, “Sırtını dönen hocalarla yavaş yavaş konuşacağım. Beni tanıyanlar orada yoktur diye düşünüyorum. Ama Boğaziçi’nin kültürü, isteyen sırtını döner isteyen elini sıkar” dedi.YANLIŞ EVLERİ BASTILARKadıköy ve Okmeydanı’nda iki evin yanlışlıkla basıldığı ortaya çıktı. Öğrenci avına çıkan polisler, Kadıköy Yeldeğirmeni Mahallesi Muhtarı Sultan Aksu’nun evini bastı. Aksu yaptığı açıklamada, “Yaklaşık 10 polis evimizi bastı. Eşim zorla yere yatırıldı, beni de yere yatmam için çok defa uyardılar. o sırada çocuğum (7 yaşındaki kızı) uyanmış, yataktan ağlayarak olup bitenleri izliyordu. Buna rağmen yanına yaklaşmama izin verilmedi. O sırada ekiplere mahallenin muhtarı olduğumu söyledim. Polisler, muhtar olduğumu duyduktan sonra eşimin yerden kalkmasına ve hareket etmemize izin verdiler. Durumla ilgili tutanak tutup, bizlerden özür dileyerek evimizden ayrıldılar” dedi. Okmeydanı’nda ise Rüstem K. isimli yurttaş polisin yanlış ev baskınını şöyle anlattı: “Sabaha karşı büyük bir gürültü, patırtı ve hışımla çelik yelekli, uzun namlulu silahlarıyla polis evimizi bastı. Kapıyı açar açmaz yüksek sesle ve namlularını bize doğrultarak ‘yere yatın’ diye bağırarak çamurlu ayakkabılarıyla içeri daldılar. Bir kadının ismini vererek ‘hanginizsiniz’ diye sordular. Kendisini tanımadığımızı söyleyince, yanlış bir yer bastıklarını anlayınca tutanak tutup evden ayrıldılar.”ÇIPLAK ARAMA DAYATMASIBir grup Boğaziçili öğrenci, gözaltındakilerin durumuna ilişkin İnsan Hakları Derneği’nde (İHD) bir açıklama yaptı. Gözaltına alınan arkadaşlarının çıplak arama dayatmasına maruz kaldıklarını belirten öğrenciler, “Artık gizlenemeyen çıplak arama, devlet yetkilileri tarafından kabul edilmemekte, gündeme geldiğinde iftira olarak nitelendirilmekte ve çıplak arama işkencesini uygulayan polisler hakkında işlem yapılmamakta, işkenceciler korunup kollanmaktadır” dedi. Öğrenciler, gözaltına alınan arkadaşlarının bir an önce serbest bırakılmasını istedi.İŞKENCE İDDİASI ARAŞTIRILMALIBoğaziçi Üniversitesi’ndeki protestolara katıldıkları gerekçesiyle yapılan ev baskınlarıyla en az 30 kişinin gözaltına alınmasının ardından Af Örgütü Türkiye Şubesi yazılı bir basın açıklama yaptı. Açıklamada, “Yetkililere, anayasal haklarını kullandıkları için gözaltında tutulan protestocuların derhal serbest bırakılması; protestolar ve gözaltı sürecinde gerçekleştiği iddia edilen işkence ve diğer türde kötü muamele iddialarının hızlı, bağımsız ve tarafsız bir şekilde soruşturularak, sorumluların adil şekilde yargılanması çağrısında bulunuyoruz” denildi.‘TERÖR’ BENZETMESİMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Melih Bulu’nun atanması ile başlayan tepkilere ilişkin “Kanuna uygun bir atamaya terör yöntemleriyle karşı çıkmak, bu vesileyle Boğaziçi Üniversitesi’nden bir Gezi Parkı kalkışması çıkarmaya niyetlenmek başı ezilmesi gereken bir komplodur” dedi. Bahçeli, yazılı açıklama ile yargıdaki kadrolaşmaya dikkat çeken CHP’li Fikri Sağlar’a “Başörtüsü meselesinin mutabakatla çözülmesini hala kabullenemeyen, bir türlü hazmedemeyen çorak ve çürük siyasi zihniyetlerin inanç ve insan haklarına tahammülsüzlükleri maalesef yeniden nüksetmiştir” tepkisini gösterdi. Bahçeli, medyayı hedef alarak, “Zillet ittifakının söylemleri, siyaset metotları, kamuoyuyla ilişkileri ve irtibat kanalları sakat ve sancılıdır. Bunların medyaya yuvalanmış çıkarcı yandaşları da Türkiye’nin kazanımlarını, diriliş ve yükseliş çabalarını karalamak ve kötü göstermek için faaliyet halindedir” dedi.‘SAKINCALI VE SORUNLU’Bahçeli, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un, gazetemizde yayımlanan söyleşisini anımsatarak, Başbuğ’un “düşünce ve kanaatlerinin her zaviyeden sakıncalı ve her cepheden sorunlu” olduğunu savundu. Bahçeli, “‘27 Mayıs 1960 darbesinden önce şayet bir erken seçim tarihi açıklansaydı darbe önlenebilirdi’ demek tam bir gaflet, tam bir garabettir. CHP’nin başını çektiği zillet ittifakının erken seçim dayatması ve zorlamasıyla Sayın Başbuğ’un sözleri üst üste konulduğunda, muhtemel gelişmelerle ilgili tuhaf ve düşündürücü bir illiyet bağının kurulması abartılı ve afaki bir değerlendirme olmayacaktır” dedi.KOKTEYL İTHAMLARTürk gençlerine “terör örgütlerinin kışkırtmalarına kapılmaması ve uyanık olması” çağrısında bulunan Bahçeli, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Melih Bulu’nun atanmasına ilişkin şunları kaydetti: “Kanuna uygun bir atamaya terör yöntemleriyle karşı çıkmak, bu vesileyle Boğaziçi Üniversitesi’nden bir Gezi Parkı kalkışması çıkarmaya niyetlenmek başı ezilmesi gereken bir komplodur. CHP’nin, İP’nin, HDP’nin provoke ettiği, PKK, MLKP, DHKP-C’nin alevlendirdiği protestoları bir sokak hareketine dönüştürme ısrarları ateşle oynamaktır. Darbe imaları, erken seçim dayatmaları, ekonomik sorunlardan siyasal sonuç elde etme gayretleri ortadayken, bunun üstüne üniversitelerde öğrenci olaylarının fitilini tutuşturma arayışları vatana ihanettir. Boğaziçi Üniversitesi’ne yasal yollardan rektör atanmış ve konu kapanmıştır. MHP, üstünlerin ve elitlerin hukukuna değil, hukukun üstünlüğüne inanmaktadır.”ÖĞRENCİLERDEN YANIT: BİZİM İÇİN KONU KAPANMADIMHP lideri Devlet Bahçeli’nin, “Boğaziçi Üniversitesi’ne yasal yollardan rektör atanmış ve konu kapanmıştır” açıklamasına Boğaziçili öğrenciler tepki göstererek, yanıt verdi. “Bahçeli’nin söylediğinin aksine bizim için konu kapanmadı” diyen Boğaziçili öğrenciler şu açıklamalarda bulundu: “Kayyımlar gidene kadar ve gözaltındaki arkadaşlarımız bırakılana kadar da konu kapanmayacaktır. Gözaltına alınan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın. Kayyım olarak atanan Melih Bulu ve tüm rektörler acilen istifa etsin.” cumhuriyet.com.tr

Hatipoğlu’nun yönettiğiüniversitede kişiyeözel kadro iddiası

Hatipoğlu’nun yönettiği üniversitede kişiye özel kadro iddiası figure > Televizyondaki vaazlarıyla tanınan Nihat Hatipoğlu’nun rektör olduğu Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’ne kişiye özel ilanla KPSS’den en düşük puan alan kişinin alındığı öne sürüldü. Yetkililer, “Biz de şaşkınız” dedi. Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde kişiye özel ilan verilerek kadrolu büro personeli alındığı öne sürüldü. 13 kişinin başvurduğu ilana KPSS’den en düşük puan alan kişi seçildi. AKP’ye yakınlığıyla bilinen Nihat Hatipoğlu’nun rektör olduğu Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde 11 Aralık 2020 tarihinde bir kişinin alınacağı sözleşmeli büro personeli ilanı açıldı. İlandaki özel şartlar arasında “En az önlisans mezunu olup, üniversitelerin Gazetecilik, Medya ve İletişim, Basın veya Basın ve Yayıncılık bölümü mezunu olmak” şartının yanı sıra “Muhabir kursu eğitim belgesine ve diksiyon eğitimi katılım belgesine sahip olmak” da yer aldı. 13 kişinin başvurduğu ilanda, en düşük KPSS puanını alan M.K isimli kişi önceki gün personel seçildi.‘BİZ DE ÇOK ŞAŞKINIZ’Üniversitenin Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Kara, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada “Rektör hocamız Nihat Hatipoğlu bu konularda çok hassas bir insan. Bize özellikle ‘Şeffaf olun’ uyarısı yapıyor. Aranan şartlar, daha vasıflı ve kaliteli eleman almak için. Biz de çok şaşkınız bu duruma. Bizi de tatmin etmedi” dedi. Çağatan Akyol

Teröre destek vermekle suçlanan Katar ile körfezülkelerinin arasıyumuşuyor

Teröre destek vermekle suçlanan Katar ile körfez ülkelerinin arası yumuşuyor figure > Körfez İşbirliği Konferansı’nda “Körfez ülkelerinin birbirleriyle bağları sıkılaştırma kararı” alındı. Katar’a Suudi Arabistan öncülüğünde uygulanan ambargo kaldırıldı, ülkeyle yeniden diplomatik ilişki kuruldu. Küçük ada devleti Suudi Krallık’ı gerileterek “Körfez’e önemli bir aktör” olarak döndü. Bunun birkaç nedeni var. Suudi Arabistan ile Katar arasındaki buzlar Körfez ülkeleri arasında nasıl biteceği belli olamayan rekabete aracılık eden Kuveyt ile ABD sayesinde erimiş görünüyor. Katar’a ne suçlamalar yapılmıştı oysa; terörü finanse ediyor iddiası en bilineni tabii. Hatırlayalım, ambargocu Körfez ülkeleri Katar’dan El Cezire televizyonunu kapatmasını, İran’la, Müslüman Kardeşlerle ilişkilerini kesmesini, nihayet Türkiye’nin Katar’da bulunan bir askeri üssünün faaliyetlerine son vermesini istemişlerdi. Tabii ki tüm bunları “egemenliğine saldırı” gerekçesiyle reddetmişti Katar.Şimdi, Mısır ile Birleşik Arap Emirlikleri hala Katar’a soğuk olsalar da Körfez ülkelerinin çoğunluğu ile Katar arasındaki buzlar eriyor.  Bu her şeyden önce ABD’nin ya da daha doğru bir ifadeyle Donald Trump’ın çok istediği bir gelişme. Trump’ın giderayak bir “zafere” ihtiyacı var, öte yandan ABD uzun zamandan beri Körfez ülkeleri arasında var olan rekabeti, nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, kendi eksenine yönelik çözme politikasından vazgeçmiş değil. Sonuç o nedenle ABD açısından sevindirici.  PEKİ NEDEN ŞİMDİ?Trump’ın, sonuçlarını reddetse de Başkanlık seçimini kaybettiği Joe Biden ile ABD kamuoyu üzerinde “barıştıran” Başkan izlenimi bırakmak için Suudi Arabistan’a uzun zamandır Katar’la anlaşma konusunda baskı yaptığı biliniyor. (Ambargo sonrası Katar’a milyon dolarlık silah satışı yapan kendisi değilmiş gibi).  Yemen’de girdiği bataklıktan çıkamayan, insan hakları ihlalleri nedeniyle ciddi bir itibar kaybı yaşayan Suudi Arabistan’ın bir de Körfez’de kendisine cephe açmanın tehlikelerini fark etmesi yumuşama adımı atmasında etkili oldu kuşkusuz. Ambargoyu başlatan o, dolayısıyla sona erdiren de o olursa liderliğini pekiştirmiş olacak kendince. KATAR’IN YÜKSELEN ROLÜKaldı ki abluka başarılı da olamadı. ABD’nin hem de Körfez ülkelerinin ambargosundan hemen sonra silah sattığı Katar, Türkiye ile İran’ın yardımları sayesinde ablukayı aşabildi. Suudi Arabistan ambargonun uzun süremeyeceğini görebildi. Daha önemli bir neden var Suudi krallığının tutum değiştirmesinde. Katar, Suudilerden daha çok bölgesel meselelerde arabuluculuk rolü üstlendi. Taliban ile ABD arasındaki görüşmelerdeki rolünü hatırlayalım. Kasım Süleymani’nin ABD tarafından öldürülmesinin ardından Katar Emiri Tamim bin Hamad el Tani’nin gerginliği önleme amacıyla İran’a gittiği, ABD’nin de Katar’ın bu konuda arabuluculuğundan memnun olduğu ABD medyasında yazılmıştı. Bu pozisyonu Katar’ı ABD ile Türkiye arasında da arabulucu yapabilir. Katar’ın Suriyeli muhaliflerle de BM’nin tanıdığı Libya hükümeti ile de iyi ilişkileri var. Bu onu bölgesel sorunlarda Suudi Arabistan’dan daha önemli bir ülke haline getiriyor. Dün sonuçlanan Körfez İşbirliği Konferansı (KİK) bu nedenle çok önemliydi. Katar'ın konferansa çağrılması önceleri reddedildiği Körfez bölgesine güçlü dönmesi demek.  Katıldığı konferansta karşılaşacağı tek zorluk Mısır ile BAE’nin “Katar’la ilişki kurma” konusunda ikna edilmelerinin zor olmasıydı ki bunun aşıldığı görülüyor. Mısır da BAE de Katar’ı, Türkiye ile İran’a bırakmayı göze alamazlar. Sonuçta, Suudi Arabistan, liderliğini yaptığı blokun Katar’la ilişkileri düzeltmesinin kendi yararına olacağını fark etmeseydi, bu buzların erimesi daha yıllar alabilirdi. Mustafa K Erdemol

CHP’nin‘Adaletsizlik Envanteri’raporunda, gazetemize verilen ilan kesme cezalarına dikkatçekildi

CHP’nin ‘Adaletsizlik Envanteri’ raporunda, gazetemize verilen ilan kesme cezalarına dikkat çekildi figure > CHP’nin 2020 yılında yaşanan hukuk dışı uygulamaları sıraladığı raporunda; basın özgürlüğü, ifade hürriyeti ve gösteri hakkı başta olmak üzere birçok alanda özgürlüklerin sınırlandırıldığı gözler önüne serildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, 2020 yılında Covid-19 salgınıyla birlikte Türkiye’de büyük bir adaletsizlik pandemisi yaşandığını belirterek, geçen yıl ülke genelinde yaşanan hukuk dışı uygulamaları “Adaletsizlik Envanteri” adıyla raporlaştırdı. Erkek, şu tespitlerde bulundu:İLAN YASAKLARICumhuriyet, Sözcü, Birgün, Korkusuz ve Evrensel gazeteleri, Basın İlan Kurumu tarafından verilen ilanların kesilmesi cezalarıyla ekonomik açıdan zor durumda bırakıldı ve adeta onlara “gerçekleri yazma” denildi. RTÜK CEZALARI2020 yılı boyunca “yandaş” kanallara yalnızca 400 bin lira para cezası verilirken, iktidarın eleştirildiği kanallarda bunun tam 25 katına denk düşen 10 milyon liralık ceza kesildi. Halk TV ve TELE 1 ekranlarının uzun süre karartılması 2020’nin bu alandaki karanlığını yansıttı. GAZETECİLERE DAVALARGazetecilik yaptıkları için ve yalnızca haberleri nedeniyle çok sayıda gazeteci cezaevine atıldı. Gazeteciler; askeri ve siyasi casuslukla suçlandı. Ömrünü FETÖ ile mücadeleyle geçirmiş Sözcü ve Cumhuriyet Gazetelerinin yazarları ve yöneticileri kumpas davalarıyla yargılandı.CHP’NİN YAYINLARI TOPLATILDICHP’nin “21 Soruda FETÖ’nün Siyasi Ayağı”, “Arpalık Aile Şirketi” ve “10 Maddede Kıdem Tazminatında Fon Aldatmacası” yayınlarına basım, dağıtım ve satış yasağı getirildi. Yalova Gençlik Kolları üyelerimiz hakkında, “15 Temmuz’dan Sonra AKP, FETÖ’ye Selam OHAL’e Devam” adlı kitapçığı dağıttıkları için dava açıldı.AİHM VE AYM KARARLARI UYGULANMADIAYM tarafından verilen karar yerel mahkeme tarafından uygulanmadı. AİHM’nin Türkiye hakkında verdiği karar da anayasa aykırı bir şekilde yok sayıldı.CUMHURBAŞKANINA HAKARET SUÇLAMALARIAKP Genel Başkanı’na hakaret iddiasıyla 10 binlerce yurttaş yargılandı. Partili Cumhurbaşkanı’na yönelik yapılan her eleştiri hakaret sayıldı.PANDEMİ YASAKLARA GEREKÇE OLDUTürkiye’nin dört bir yanında önlem alınması koşuluyla kutlanmak istenen milli bayramlar, iktidar tarafından pandemi gerekçesiyle engellendi. Yine haklarını savunmak için yürüyüş yapan madenciler, baro başkanları, çeşitli STK ve sendika temsilcilerine aynı gerekçelerle yasak getirildi. Ancak AKP’nin siyasi faaliyetleri ve kalabalık mitingleri engellenmedi.ÖRTÜLÜ AF, EŞİTLİĞİ İHLAL ETTİİnfaz düzenlemesi adı altında getirilen teklifle koşullu salıverme ve denetimli serbestlik sürelerinde değişikliğe gidildi. Kabul edilen teklif, örtülü bir af düzenlemesi niteliğinde olurken; şiddet içermeyen eylemler kapsam dışında tutularak eşitliğe aykırı bir düzenleme yapıldı.BAROLARA BÖLME, STK’LERE KAYYUMBağımsız ve tarafsız yargıyı yok eden, baroları siyasallaştıran, bölen ve Barolar Birliği delege sistemini temsilde adalete aykırı biçimde değiştiren yasa kabul edildi. Dernek ve STK’lerin başına kayyım atanmasına olanak veren, sivil toplum üzerindeki vesayeti ağırlaştıran teklif de hayata geçti.BERBEROĞLU’NA HUKUKSUZLUKCHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında AYM’nin oybirliği ile aldığı karara karşın hak ihlalleri devam etti. İlk derece mahkemesi tarafından AYM kararı uygulanmadı ve yeniden yargılama başlamadı. Seçilmiş bir milletvekili olarak Meclis’te görevini yapamadı.İSTANBUL SÖZLEŞMESİ TARTIŞILDIİstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açarak zayıflatan AKP döneminde kadına şiddet ve kadın cinayetleri sürekli artış gösterdi. 2020 yılında en az 300 kadın katledildi. Mahmut Lıcalı

Antalya E Tipi Kapalıve Açık Cezaİnfaz Kurumu’nda neler oluyor?

Antalya E Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda neler oluyor? figure > Antalya E Tipi Kapalı ve Açık Cezaevi’nde son bir hafta içerisinde yaşanan 3 intihar vakasının ardından önceki gün de 6 mahkûmun intihar girişiminde bulunduğu ortaya çıktı. Cezaevi idaresi tarafından tutulan tutanaklarda mahkûmların izolasyon koğuşu gibi COVID-19 önlemlerine uymak istemedikleri için idareyi proteste ettiklerini söylediği yer aldı. Antalya Kapalı ve Açık Cezaevi’nde 5 Ocak günü 6 mahkûm daha cezaevi idaresinin tutumuna karşı intihar girişiminde bulundu. Kurum idaresi tarafından tutulan tutanakta, “Acil çağrı butonuna basılması üzerine görevli memurlar hükümlülerin bulunduğu odaya girerek ne olduğunu sordu. Hükümlü Necati N’nin revirden verilen ilaçları stok yaparak içtiği, odada kalan diğer tutukluların duruma müdahale ettiğini söyledi. Hükümlü Mesut T. de revirden verilen ilaçları stok yaparak içtiğini söyledi. 112 acil servis çağrılarak yapılan tetkikler sonucunda Necati N., Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gönderildi” denildi.KENDİLERİNİ KESTİLERAynı gün hükümlü Mesut T’nin hastaneye sevk edilmediği için koğuşta bulunan 4 tutuklu ile kendilerini keserek intihar girişiminde bulunduğu da tutanakta yer aldı. Hükümlüler Mesut T., Sarper K., Umut E., Veli G. ve Akıncan S.’nin kendilerini keserek intihar girişiminde bulunduğu anlatılan tutanakta, “Neden kendilerini kestikleri sorulduğunda; birbirlerine destek olarak hastaneye gitmek için kendilerini kestiklerini beyan etmişlerdir. Kuruma gelen 112 acil servis personeli hükümlülere neden kendilerini kestiklerini sorduklarında, ‘Amacımız hastane sevk değil, kurumlar arası sevk. Sevk edilmediğimiz sürece böyle eylemlere devam edeceğiz’ demişlerdir” ifadeleri kullanıldı. Mahkûmların, Adalet Bakanlığı’nın belirlediği izolasyon koğuşu gibi COVID-19 önlemlerine uymak istemedikleri için idareyi protesto amacıyla intihar girişiminde bulundukları öğrenildi. Leyla Kılıç

Valilik yasaklayınca Boğaziçili eylemi Güney Kampüsü’nden Kadıköy’e geçti

Valilik yasaklayınca Boğaziçili eylemi Güney Kampüsü’nden Kadıköy’e geçti figure > İstanbul Valiliği’nin “salgın” gerekçesiyle Beşiktaş ve Sarıyer’de gösterileri yasaklamasının ardından Boğaziçi ve diğer üniversitelerden binlerce öğrenci Kadıköy’de buluştu. Öğrenciler, “Üniversitede partili kayyım değil, demokrasi ve özgürlük istiyoruz”, “Arkadaşlarımız bırakılsın” çağrısı yaptı. ODTÜ’de de destek eylemi yapıldı. AKP’li Prof. Dr. Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’nde rektör ataması tepkiler sürüyor. Boğaziçili öğrenci gruplarının eylem çağrılarının ardından İstanbul Valiliği, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin kayyum rektörü protesto edecekleri eylemi dün salgın gerekçesiyle yasakladı. Bunun üzerine öğrenciler eylemlerini Kadıköy’e taşıdı. Sabah saatlerinden itibaren ise Boğaziçi Üniversitesi’nin çevresine ve kapısına çevik kuvvet polisleri yerleştirildi. Üniversite çevresinde toplanmaları engellenen öğrenciler, Güney Kampusu’nda bulunan rektörlük binası önünde toplandı. Öğrenciler alkışlarla ‘Kayyım rektör istemiyoruz’ ‘Melih istifa’ sloganları atarken, bu sırada gazeteci Cüneyt Özdemir’in YouTube canlı yayınına bağlanan Melih Bulu, camdan öğrencilere el salladı. Bu sırada dışarıdan ‘yuh’ sesleri duyuldu. Bulu, “Bu gösterileri nasıl yatıştıracaksınız?” sorusunu “Birazdan çay-kahve içeceğiz öğrencilerimizle. Boğaziçi'nin demokratik olarak kendini ifade etme şeyi var. Birbirimizi anlayacağız” diye yanıtladı. “Ben hard rock, Metallica dinleyen bir rektörüm” diyen Melih Bulu’yu öğrenciler Metallica’nın “Sad But True” (Acı Ama Gerçek) parçasını çalarak protesto etti.‘ÇAY DEĞİL, İSTİFA’“Eyleme katılanlar Boğaziçili değil” söylemlerine tepki için öğrenci kartlarını gösteren Boğaziçili öğrenciler rektörün kendileriyle çay içme talebine ise “Çay değil istifa” diyerek bu talebi kabul etmedi. Arkadaşlarının serbest bırakılmasını isteyen Boğaziçililer gözaltında arkadaşlarına çıplak arama dayatması yapıldığını belirterek “Arkadaşlarımız serbest bırakılsın”, “Çıplak aramaya hayır” sloganlarını attılar.‘UTANMANIZ YOK MU?’Bulu, günlerdir süren protestoların ardından dün ilk kez öğrencilerin arasına güvenlik görevlileriyle indi. Öğrenciler Bulu’yu “Seni istemiyoruz”, “Kayyum rektör istemiyoruz” sloganlarıyla karşıladı. Öğrencilerden biri Bulu’ya “Hocam hiç utanmanız yok mu?” diye sordu. Bulu bu sloganlar karşısında zoraki bir gülümsemeyle etrafına bakınmakla yetindi. Öğrencilerin “İstifa edecek misiniz?” şeklindeki sorusu üzerine Bulu, “Rektörlerin nasıl atanacağı belli. Dünyada rektörün seçimle olduğu örnekler çok az” ifadesini kullandı. Bulu’ya yöneltilen sorular ve bunlara verdiği yanıtlar, tepkiler sırasında sık sık kesildi. Öğrencilerden biri, Prof. Bulu’ya “Hocam gelin hep birlikte fotoğraf çekilelim Instagram’da paylaşın. Orada istifa mektubunuzu bakanlarımız gibi yayımlayın” teklifinde bulundu. Sorularına yanıt alamadıklarını ifade eden öğrenciler, istifa çağrılarını yineledi ve “Aynı cevapları verecekseniz biz arkamızı dönelim” diyerek tepki gösterdi.‘ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ’Cumhuriyet’e konuşan Boğaziçili bir Fizik bölümü öğrencisi “Boğaziçi öğrencileri olarak özgürlük istiyoruz. Özgür düşünce olmadan bilim asla ilerlemiyor. Bilimsiz SİHA’ları ve İHA’ları nasıl yapacağız? Biz, rektörümüzü kendimiz seçtiğimiz zaman Boğaziçi’nin başarısı gayet ortadır” şeklinde konuştu. “Melih Bulu rektörümüz değildir” diyen öğrenciler, üniversitede bir süre bekledikten sonra okuldan çıkarak sahilden Beşiktaş’a kadar yürüyüşe geçti. Polisin tüm engellemelerine rağmen öğrenciler, Kadıköy’e geçerek eylemlerine devam ettiler. Öğrencilerin Kadıköy’e gidişi sırasında yoldan geçen sürücüler, arabalarının kornalarıyla destek verdi.KAYYIMLAR GİDENE KADAR MÜCADELEValiliğin Sarıyer ve Beşiktaş’ta eylem yasağı kararı almasının ardından öğrenciler Kadıköy Rıhtım Meydanı’nda toplandı. Eylem öncesi Kadıköy rıhtımda geniş güvenlik önlemleri alan polis meydanı çember altına aldı. Meydana ilk olarak CHP Kadıköy Gençlik Kolları “Gençlik gelecek, gelecek özgürleşecek #BogaziçiDireniyor” pankartı açarak giriş yaptı. Daha sonra birçok öğrenci kurumu, sivil toplum kuruluşu ve siyasi parti üyesi meydanı doldurdu. “Kayyım rektör istemiyoruz” sloganlarının atıldığı meydanda yurttaşlar “Kayyımla gelen direnişle gider”, “tek terörist sizsiniz”, “gözatılar serbest bırakılsın” dövizleri taşıdı.RIHTIM DOLDUBoğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin Beşiktaş’tan vapurlarla gelmesiyle birlikte Rıhtım Meydanı doldu. “Direnişimiz biter mi sandın” pankartı arkasında “Seni rektör yaptırmayacağız” sloganıyla alana giren öğrenciler coşkuyla karşılandı. Yapılan açıklamada, “Çevremiz polislerle dolu. Gözaltına alınan arkadaşlar yanımızda değil. Şimdi hep beraber buradayız. Kayyım rektörün iddialarının aksine biz burada üniversitenin azınlığını değil, tümünü temsil ediyoruz. Biz kayyım atamalarına karşıyız. Kayyım uygulamalarının bizi geri götüreceğini biliyoruz. Vazgeçmeyeceğiz. Sadece üniversiteler değil hem STK’ler hem belediyeler bu uygulamayla karşı karşıya. Kayyımlar gidene kadar, gözaltına alınan arkadaşlar bırakılana kadar konu kapanmayacaktır” ifadeleri kullanıldı. Öğrenciler taleplerini şöyle sıraladı: “Gözaltına alınan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın. Kayyım olarak atanan Melih Bulu ve tüm rektörler acilen istifa etsin. Tüm üniversitelerde rektörlük için üniversite bileşenlerinin rızası gözetilerek demokratik seçimler düzenlensin. ” Boğaziçili öğrencilerin ardından çeşitli üniversiteden gelen öğrenciler tek tek söz alarak, dayanışma çağrısı yaptı ve gözaltına alınan öğrencilerin serbest bırakılmasını talep etti. Eylem Bandista Müzik Topluluğu’nın dinletisiyle son buldu.HER GÜN EYLEMÖte yandan eylemde Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, yarından itibaren her gün saat 11.00 ile 16.00 arasında üniversite önünde kesintisiz eylem yapacaklarını duyurdu. İzmir, Ankara, Muğla, Aydın ve Manisa’da dün düzenlenen eylemler de Boğaziçi Üniversitesi’ne “kayyum rektör” atanması ve öğrencilerin gözaltına alınması protesto edildi.HEPİMİZ AYNI GEMİDEYİZ EYLEMİAnkara’da bulunan Boğaziçi üniversitesi öğrencileri Milli Kütüphane önünde toplanarak Eser Parkı’na yürümek istedi. Ancak salgın gerekçesiyle eyleme izin vermeyen polis, “Yapmış olduğunuz eylem Ankara Valiliği’nce yasaklanmıştır, dağılın” çağrısının ardından öğrencilere müdahale etti. 4 öğrencinin gözaltına alındığı belirtildi. Eylemlere ODTÜ’den de ‘Hepimiz aynı gemideyiz’ diyerek destek geldi. ODTÜ Fizik çimleri önünde toplanan öğrenciler, ODTÜ Rektörlüğü’ne yürüdü. Eylem öncesinde ise üniversitenin giriş-çıkış kapılarını çok sayıda polis ablukaya aldı. Okula, dışarıdan giriş-çıkışlara izin verilmedi. “Verşan Kök ODTÜ’ye rektör olamaz” ve “AKP üniversitelerden elini çek” sloganları atan öğrenciler, rektörlük önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Atamanın, “iktidarın üniversiteleri kendi politik ihtiyaçları ve sermayenin çıkarlarına göre dönüştürme gayesiyle yapıldığı” kaydedilen açıklamada, rektör atamaları, baskılar ve saldırılar ile üniversitelerin özgür düşünceden ve demokratik yapıdan uzaklaştırıldığı vurgulandı. Açıklamada, “Üniversiteliler ses çıkarmayan, iktidarın emrinde, biat eden, tek tipleşmiş bir kalıba sokulmaya çalışılıyor. Üniversitelere yapılan topyekûn saldırıların bir parçası olan atanmış rektörlere karşı durmak, özgür ve demokratik üniversiteyi savunmaktır. ODTÜ Öğrencileri olarak üniversiteleri arka bahçesine dönüştürmeye çalışan iktidara ve yaptıklarına karşı mücadele edeceğiz, kayyımyandaş rektörlere geçit vermeyeceğiz” denildi. Öğrencilerin ardından Eğitim-Sen Ankara 5 No’lu Üniversiteler Şubesi de açıklama gerçekleştirdi.ŞARKI HAZIRLADILARÖte yandan ODTÜ Marksist Fikir Topluluğu üyesi öğrencilerin, Boğaziçi öğrencilerine destek için şarkı hazırladı. Şarkı “Bak bir varmış bir yokmuş OHAL’de yine, yeni kayyım atanmış Boğaziçi’ne. İşte bir gece vakti kâbus böyle başlamış. Ertesi gün tüm okul direnişe başlamış” sözleriyle başlıyor.‘BİLİM İÇİN ATAMADAN VAZGEÇİLMELİ’ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği de yazılı açıklama yaparak rektörlerin doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanmasının akademik özerkliği tamamen ortadan kaldırdığı vurgulandı. Açıklamada, “Atama yoluyla bu görevlere gelen meslektaşlarımız, zorunlu olarak öncelikle kendilerini atayan makamlara karşı sorumlu olurlar. Ancak bilim insanları bilime karşı sorumludur. Boğaziçi ve benzeri üniversiteleri hâlâ başarılı kılan ve saygınlıklarının sürdürülmesini sağlayan temel unsur, bu üniversitelerin çalışanlarına ve öğrencilerine bilimsel ideallerini gerçekleştirebilecekleri özerk bir akademik ortam sağlayabilmiş olmalarıdır. Ülkemizin kalkınması ve demokratikleşmesi için elzem olan bilimsel gelişmenin sağlanması için sorumlu olan yöneticiler, bu itiraza saygı duymalı ve akademik özerkliğin bilimsel üretim için zorunlu olduğu bilincindeki bütün bilim insanlarını rahatsız eden bu atama sisteminden vazgeçmelidir” ifadeleri kullanıldı. Kayhan Ayhan / Çağatan Akyol

Takiptençıkan borçlarödenmişgibi görünüp yüksek faizle yapılandırılıyor

Takipten çıkan borçlar ödenmiş gibi görünüp yüksek faizle yapılandırılıyor figure > Üreticinin borçlarının faizsiz olarak uzun vadeye yayılması talep edildi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, “Bankalar ve Tarım Kredi Kooperatifleri’nin takipteki borçlu sayısı az gösteriliyor, çiftçinin önemli bir kısmının borcunu ödediği söyleniyor. Gerçek şu ki çiftçimiz kredi verilen kuruluşa çağrılmakta, borcunun faizi alınarak borcu devam ettirilmektedir” dedi. Kredi kuruluşlarının kendi bünyelerinde bu borçları yüksek faizlerle yapılandırdığına dikkat çeken Bayraktar, “Takipten çıkan bu borçlar ödenmiş gibi görünüyor. Halbuki borç ödenmemiştir. Çiftçimizin üretimden elde ettiği geliri dikkate aldığımızda, yüksek faizlerle yapılandırılan bu borçların geri ödenmesi mümkün de değildir” diye konuştu. Bayraktar, çiftçinin ödeyemediği için takibe düşen borçları ile yüksek faizle yapılandırdığı borçlarının faizsiz olarak uzun vadeye yayılmasını talep etti.‘ZİRAAT KARŞILASIN’“Çiftçinin yüksek faizle borçlanmadığı özel banka kalmadı. Çiftçi borçları, 2019 Tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla değerinin yüzde 50’sine yaklaştı” diyen Bayraktar, şu taleplerde bulundu: “Aile işletmelerinin ayakta kalabilmeleri için pozitif ayrımcılık yapılmalı, daha düşük faizle kredi kullanması sağlanmalı. Bu işletmelerimiz destekleme bütçesinden daha fazla pay almalı. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçimizin düşük faizli kredi ihtiyacının tamamını karşılamalı. Tarım Kredi Kooperatifleri faizlerini Ziraat Bankası seviyelerine çekmeli. Kredi kullanımında bankalar, masraf, komisyon, ipotek, hayat sigortası, tarım sigortası gibi çiftçinin maliyetini artıran taleplerde bulunmamalı.”‘ÜRÜN BULAMAYACAĞIZ’Tarım sektörünün 2020 değerlendirmesini yapan Bayraktar’ın konuşmasındaki diğer satırbaşları şöyle:- Salgının gölgesinde geçen 2020, çiftçi için zor bir sınav yılıydı. Pandemi sürecinde diğer sektörlere sağlanan desteklerden mahrum olunmasına rağmen bu sınav başarıyla verildi. Tarım sektörü, işsizliği 2.2 puan düşürerek yüzde 14.9’dan yüzde 12.7’ye çekti. - Enflasyonun yüzde 14 olduğu bir ortamda yüzde 41’leri geçen girdi fiyat artışları kabul edilebilir olmadığı gibi sürdürülebilir de değil. - Kuraklık böyle devam ederse ilkbaharda ekilecek, suya daha çok ihtiyaç duyan ürünlerde de sıkıntı yaşanacak. - Kuraklığın boyutları artarsa paramız olsa bile tarlada ve marketlerde ürün bulamaz hale gelebiliriz. - Artan elektrik fiyatları üretimin sürdürülebilirliği için büyük bir tehdit unsuru halinde geldi. Devam eden kuraklık nedeniyle cazibe suya ulaşması mümkün olmayan çiftçilerimiz daha çok yeraltı suyunun daha derinden çekilmesine ihtiyaç duyacak, bu da elektrik maliyetini çok fazla yükseltecek. Zaten elektrik fiyatlarının yüksekliği nedeniyle üretimde zorlanan çiftçiler üretimden tamamen uzaklaşabilir. - Toprağın düşük maliyetli suyla buluşması sağlanmalı. cumhuriyet.com.tr

Marketlerde fiyatlarürüne değil, gelir durumuna göre belirleniyor

Marketlerde fiyatlar ürüne değil, gelir durumuna göre belirleniyor figure > Aynı markanın aynı gramaja sahip ürünlerinin, farklı semtlerdeki marketlerde farklı fiyatlara satılması tepki çekmeye devam ediyor. Geçen yıl Cumhuriyet olarak İstanbul’un farklı semtlerindeki marketleri gezerek bu durumu tespit etmiştik. Örneğin, geçen sene aynı markanın 250 gram tereyağı bir markette 18, diğerinde 13 TL’den satılırken 2 litre zeytinyağı da bir markette 40 liradan, diğerinde 65 liradan satılıyordu. Tüketici dernekleri ise bu durumun fark edildiği anda il ticaret müdürlüğüne şikâyet edilmesini tavsiye etmişti. Aynı durum, bu kez DHA muhabirlerinin market incelemesi yapmasıyla bir kez daha ortaya konuldu. Ayşegül Küçük isimli bir yurttaş, “Bir ürün bir markette 20 lira, diğer markette 40 liraya satılıyor. İki üç gün içerisinde fiyatlarda değişiklikler söz konusu oluyor. Bizler de en ucuzunu bulmak için market market geziyoruz. Marketçiler ürünleri kafalarına göre satıyor” dedi. Her ürün arasında neredeyse 7 lira fark olduğunu belirten Emel Öztürk ise “Her üründe 5 liralık farklar bizleri büyük zarara sokuyor. Ben 5 liralık farkla gider ekmeğimi alırım” diye konuştu.YÜKSEK ENFLASYON SÜRECEKÖte yandan Altınbaş Üniversitesi’nin düzenlediği “2021’de bizi neler bekliyor?” toplantısında konuşan ekonomist Mahfi Eğilmez, bu yıl da enflasyonun çift hanelerde seyredeceğini söyledi. Eğilmez, “Tarım gittikçe önem kazanacak. Önümüzdeki dönemde iş insanlarının tarımsal üretime yatırım yapacaklarını düşünüyorum” diye konuştu. cumhuriyet.com.tr

Tartışmalı“Büyük Kadın Sanatçılar”kitabınıkadın sanatçılarımız yorumladı

Tartışmalı “Büyük Kadın Sanatçılar” kitabını kadın sanatçılarımız yorumladı figure > Ünlü kadın sanatçılarımız Alev Ebuzziya, Füsun Onur ve Fulya Erdemci, “Büyük Kadın Sanatçılar” kitabıyla ilgili görüşlerini bildiriyor. İngiliz editörlerin seçip sanat eleştirmenlerine yazdırdığı 400 kadın sanatçının hayatının paylaşıldığı, Hasan Bülent Kahraman’ın çevirisini yapıp önsözünü yazdığı ve Türkiye’de de referans kitap olarak bastırılıp armağan yapılan “Büyük Kadın Sanatçılar” kitabının tanıtımını dün yapmıştık ve bir soru sormuştuk: Bu kitapta niye hiç Türk kadın sanatçı yok? Türk kadın sanatçılar yeterince “büyük” mü değil, büyük kadın sanatçı ne demek, bunu kadın sanatçılara soracağız. Tabii ki kitabın çevirmeni Hasan Bülent Kahraman ve yayıncılarına da sayfamız açık. İlk aşamada kültür sanat yazarı Serfiraz Ergun’un aldığı üç görüşü paylaşıyoruz. Ergun, dünyaca ünlü sanatçımız Alev Ebuzziya’ya Paris’te ulaştı; yine ünlü sanatçımız Füsun Onur ve küratör Fulya Erdemci’den görüş aldı. Pandemi olmasaydı 2021 yılında 59. Venedik Sanat Bienali Türkiye Pavyonu’nda Türkiye’yi temsil edecek olan, Altan Gürman’la birlikte Türkiye’de çağdaş sanatın öncüsü Füsun Onur: “Büyük kadın sanatçı ne demek, küçük kadın sanatçı da mı var? Büyüklük nasıl bir kavram? Anlamamışlar kadın sanatçıları ya da bizleri sanatçıdan saymamışlar. Umurumda da değil.” Paris’te yaşayan ve Danimarka Kraliyet Porselen Fabrikası’nın bile “Bizi biz yapan 5 kadın sanatçıdan biridir” dediği seramik sanatçısı Alev Ebüzziya: “Fahrelnissa Zeid tabii ki bir Türk sanatçıdır ama onu da koymasalardı bari başka bir Türk kadın sanatçı da yoksa. Saçma sapan bir iş yapmışlar. Sonra ‘Büyük Kadın Sanatçı’ da ne demek. Sanatçının iyisi olur, kötüsü olur, uluslararası olur, yerlisi olur ama büyük ve küçüğünü hiç duymadım.”KÜRATÖR GÖRÜŞÜ2008 Yeni Zellanda Bienali küratörü, 2011 Venedik Bienali Türk Pavyonu küratörü, 13. İstanbul Bienali küratörü, Danimarka’nın Kos Museum of Art in Public Spaces direktörü Fulya Erdemci ise şunları söyledi: “Hasan Bülent Kahraman, çok bilgili ve entelektüel bir yöneticidir ama çağdaş sanat konusunda bilgisi derin değildir. Küratör değil, idarecidir o. Bir Ayşe Erkmen, Nil Yalter, Füsun Onur, Nilbar Güreş, Hera Büyüktaşçıyan neden yok kitapta? Neden kütüphanelere girecek kalıcı bir sanat kitabı değil de çeviri bir kitap yapmaya karar vermişler? 2017 yılında Alman Dışişleri Bakanı, Venedik Bienali sanatçımız Ayşe Erkmen’le bizzat görüşmek istedi. Çünkü Münster Limanı projesiyle şehir planlaması sorununa dikkat çekip ödül almıştı. Nil Yalter, video sanatını gündeme getiren ilk sanatçılardandır. Henüz 1969’da Fransa Çağdaş Sanat arşivine girdi. MOMA, Nil Yalter sergisi yaptı. Nilbar Güreş, dünyanın ünlü kurumları tarafından sürekli davet ediliyor. Hera Büyüktaşçıyan’ın eseri Paris’te Tuileries Sarayı’nda sergileniyor. Hasan Bülent Kahraman yıllar önce küratörlerle ilgili yazdığı bir kitapta da bana yer vermemişti, beni arkadaşlarım arayıp bilgilendirdiler. Burada ben tabii bir kadın düşmanlığı (misogyny) da seziyorum. Hasan Bülent Kahraman, kendisi iyi bir yönetici olabilir ama elindeki maddi gücü iyi kullanmamış. Yazık kaç kitap basılıyor ki zaten.”AKBANK SANAT’TAN AÇIKLAMAAkbank Sanat, gazetemize kitapla ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Akbank Sanat olarak konserlerimiz, etkinliklerimiz, seminerlerimiz ve sergilerimizin yanı sıra her yılın başında sanatın farklı dallarında bilgilendirici ve aynı zamanda görsel zenginliği olan kaynak bir kitabı da yayımlıyoruz. Yayımladığımız kitabı da yeni yıl vesilesiyle dostlarımıza ve gençlerin faydalanabilmesi için de üniversite kütüphanelerine armağan ediyoruz. 2004 yılından bu yana Türkiye’de çağdaş sanattan mimariye, fotoğraftan resme kadar sanatın faklı disiplinlerinde 16 kitap yayımladık. 2014 yılında yayımladığımız ‘Contemporary Art in Turkey’ kitabımızda birbirinden değerli çağdaş sanata emek veren 200’ü aşkın Türk sanatçı ve eserlerine yer verdik. Her bir kitabı belirlerken de çağdaş sanata hizmet eden, daha önce Türkçe yayımlanmamış, görsel dünyası zengin bir eser olması konusuna hassasiyet gösterdik. Bu yıl yayımladığımız ‘Büyük Kadın Sanatçılar’ kitabı da 2019 yılında yayımlanmış bir çeviri kitap. Sizin de çok iyi bildiğiniz üzere kurum olarak bir müdahalemiz olamıyor. Her sene yayımladığımız söz konusu kitaplarımız ile ilgili bizim için çok değerli olan farklı görüş ve yorumları titizlikle değerlendiriyor, özgün, daha önceden yayımlanmamış eserleri sanatseverler ile buluşturmak için özenle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” Serfiraz Ergun

Siyanürlüaltına karşıbaşlatılan okuma eyleminin 100. günüydü

Siyanürlü altına karşı başlatılan okuma eyleminin 100. günüydü figure > Fatsa’da siyanür kullanılarak altın çıkarılmasına tepki olarak başlatılan kitap okuma eylemi 100. gününe girdi. Eylemin 100. günü dolayısıyla yaklaşık 500 Fatsalı yarım saat süresince kitap okudu. Fatsa Meydanı’ndaki eyleme yurttaşların yanı sıra sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcileri destek verdi. Eyleme öncülük eden Onur Güngör, “Bugün meydanda toplumun her kesiminden insan vardı. Ve artık yetkililerin bu çığlığı duyma zamanı çoktan geldi” dedi. Eylemi değerlendiren CHP Fatsa İlçe Başkanı Murat İnanlı, “Katılım müthişti. Bir kez daha gördük ve gösterdik ki bu işin herhangi bir parti veya ideolojik görüşle alakası yok. Bu tamamen memleketimiz, topraklarımız, suyumuz, havamız, çocuklarımız, torunlarımızla ilgili. Bugün meydanda toplumun her kesiminden insan vardı. Ve artık yetkililerin bu çığlığı duyma zamanı çoktan geldi. İzinsiz ve hukuksuz bir şekilde işlemeye devam eden maden alanı bir an önce kapatılsın. Fatsa, asıl sahiplerine yani çocuklarımıza, torunlarımıza bırakılsın. Çok geç olmadan. Bitsin bu iş. Çocuklarımıza emanetlerini sağlıklı bir şekilde bırakalım” dedi. Cemil Ciğerim

Türk Toraks Derneği uyarıyor: Veremdenölümler artacak

Türk Toraks Derneği uyarıyor: Veremden ölümler artacak figure > Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) çalışmaları başta olmak üzere farklı araştırmalar, Covid-19 salgınının verem hastalığı ile savaşı olumsuz etkilediğini ortaya koydu. Son 1 yılda verem nedeniyle tanı konulan hasta sayısı azaldı. Bunun nedenlerinin başında ise hastaların sağlık kurumlarına Covid-19 nedeniyle başvurmaması ya da sağlık kurumlarının Covid-19 dışındaki hastalara yeterli zaman ayıramaması geliyor. Türk Toraks Derneği, 2021 yılında tüberküloz nedeniyle ölümlerin dünya genelinde 200 bin ile 400 bin artacağını belirtti. Dernek, “Bu konuda her türlü yetersizlik ve başarısızlık uzun dönemde olumsuz etkiler doğuracaktır. Özellikle tüberküloz hasta yükü fazla olan ülkelerde Covid-19 salgınının etkisinin kalıcı olacağı düşünülmektedir. Dünyada son yıllarda verem savaşında başarılı bir çizgi izlenmektedir. Covid-19 salgını ise bu mücadelede 5-8 yıllık bir gerilemeye neden olabilir” dedi.SOLUNUMLA BULAŞIYORTüberküloz, bulaştırıcı bir hastalıktır. Tüberküloz hastasının solunum yoluyla havaya saçtığı mikroplar, sağlıklı kişiler tarafından nefes ile alınarak akciğerlerine yerleşebilir. Akciğere gelen mikrop ya vücutta hapsedilir ve sessiz bir enfeksiyon olarak kalır ya da hastalık yapar. Sessiz enfeksiyon olanların onda biri ileri bir tarihte hastalanabilir. En sık akciğerleri tutar. Diğer organlarda da hastalık yapabilir.MUAYENE AZ2020 yılı verileri ile 2019 yılı verileri karşılaştırıldı. Buna göre verem savaş dispanserlerinde yapılan muayene sayısı, korumaya alınan kişi sayısı, yapılan temaslı muayene sayısı ve bakteriyolojik inceleme sayıları yaklaşık yüzde 40 azaldı. Yeni kaydedilen tüberkülozlu hasta sayısı yüzde 26 azaldı.11 BİN VAKA Dünyada her yıl 10 milyon kişi tüberküloz tanısı alırken Türkiye’de ise 2019 yılında yeni vaka sayısı 11 bin 401 olarak tespit edildi. Sibel Bahçetepe

Memurlar, 2021 yılının ilk altıayıiçin verilen yüzde 7.36’lık zamma tepkili

Memurlar, 2021 yılının ilk altı ayı için verilen yüzde 7.36’lık zamma tepkili figure > Yoksulluk sınırının 8 bin lira civarında olduğunu hatırlatan memurlar, 2021 yılının ilk altı ayı için verilen yüzde 7.36’lık zamdan şikâyetçi oldu. Birlik Sağlık-Sen üyeleri, memur maaşlarına yapılan zammı protesto etmek için semaverde çay demleyip yurttaşa çay ve simit ikram ederek “İktidarın verdiği zamla ancak çay ve simit alabiliyoruz” dedi. Hükümetin verdiği zam oranlarının düşük olduğunu ifade eden Birlik Sağlık-Sen üyeleri Basmane PTT önünde çay ve simit ile yapılan zam oranını protesto etti. Birlik Sağlık-Sen Başkanı Ahmet Doğruyol, “Zamanında asgari ücretlilerimiz için yapılan çay simit hesapları maalesef bugün memurlarımız için yapılır olmuştur. Bundan dolayıdır ki bize verilen ilk maaş zamlarımızın bordrolarını yakarak, semaverde çay demleyip katılımcılara çay-simit ikram ediyoruz” dedi. Ahmet Doğruyol, “2021 yılı ocak ayından itibaren memura yüzde 7.36, memur emeklisine yüzde 7.36, İşçi Bağ-Kur emeklisine yapılan yüzde 8.36 zammı kabul etmiyoruz. En azından asgari ücretlilerimize yapılan yüzde 21.56’lık zammın memur ve emeklilerimize de uygulanması gerekirdi. Yapılan hesaplamalara göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırının yaklaşık 2 bin 600 TL, yoksulluk sınırının yaklaşık 8 bin 500 TL civarında olduğu ortamda, emeklilerimiz açlık sınırında, ya da altında, çalışan memurlarımız ise açlık-yoksulluk sınırları arasında sıkışıp kalmışlardır” diye konuştu. Mehmet İnmez




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter