News - Haberler
AKP'li Akbaşoğlu'ndan 'İstanbul Sözleşmesi' açıklaması
AKP'li Akbaşoğlu'ndan 'İstanbul Sözleşmesi' açıklaması AKP Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, İstanbul Sözleşmesi'yle ilgili, "Uluslararası bir sözleşmenin onaylanmasının bir kanunla uygun bulunması yetkisi, yasama organı olan TBMM'ye, bu sözleşmeyi onaylama veya gerektiğinde fesih yetkisi ise yürütme organı olan cumhurbaşkanına aittir. İstanbul Sözleşmesi'nin cumhurbaşkanı tarafından feshedilmesi, hem iç hukukumuza hem de uluslararası hukuka uygundur" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının yasal olduğunu söylemesinin ardından bir açıklama da AKP Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu'ndan geldi. Akbaşoğlu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, "İstanbul Sözleşmesi'nin feshi ile ilgili işin aslı şudur; uluslararası bir sözleşmenin onaylanmasının bir kanunla uygun bulunması yetkisi, yasama organı olan TBMM'ye, bu sözleşmeyi onaylama veya gerektiğinde fesih yetkisi ise yürütme organı olan cumhurbaşkanına aittir. İstanbul Sözleşmesi'nin cumhurbaşkanı tarafından feshedilmesi, hem iç hukukumuza hem de uluslararası hukuka uygundur. Cumhurbaşkanımız tarafından yapılan işlemde, esasa veya usule ilişkin herhangi bir problem bulunmamaktadır" dedi.'60 YILLIK UYGULAMA NEYSE AYNISI YAPILMIŞTIR'İstanbul Sözleşmesi'yle ilgili önemli kafa karışıklığına sebep verecek; hakikati gizlemeye, doğruyu çarpıtmaya, yalan yanlışla kamuoyunu belirli bir istikamete yönlendirmeye dönük siyasi partilerin yaklaşımlarına şahit olduklarını ifade eden Akbaşoğlu, CHP'nin iktidar olduğu dönemi hatırlatarak, şunları söyledi:"Uluslararası sözleşmelere ilişkin çekilme kararına dönük 60 yıllık uygulama neyse aynı uygulama yapılmıştır. Yasama, yürütme arasındaki münasebetler, kendi görev ve yetki alanları içerisinde icra edilmiştir ve edilegelmektedir. Herhangi bir yetki gaspı asla söz konusu değildir. CHP hükümeti döneminde Başbakan İnönü iken, 11 Haziran 1963 tarihli, 244 sayılı bir kanun Meclis'ten geçiyor. Bu kanunun adı, 'Bazı Antlaşmaların Yapılması İçin Cumhurbaşkanına Yetki Verilmesi Hakkında Kanun'. Dolayısıyla anlaşmaların yapılmasıyla ilgili cumhurbaşkanına yetki veren bir kanun. Milletimizin kararıyla, milletimizin onayıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesi söz konusu olunca 15 Temmuz 2018'de bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarılıyor. Bu kararnamenin 3'üncü maddesinde aynen, 1963 tarihli 244 sayılı Kanun'un metni yer alıyor ve parlamenter sistemde cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kuruluyla beraber yürütme yetkisi kullanılırken, 2018'de yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle yürütme yetkisinin doğrudan milletin seçtiği cumhurbaşkanınca kullanılacağı hükmü net bir şekilde anayasada yer alıyor."'BU APAÇIK BİR YALANDIR'Eleştirilere ilgili mevzuatları da hatırlatarak yanıt veren Akbaşoğlu, Anayasanın 90'ıncı maddesine göre bir uluslararası antlaşmanın üç merhaleden geçerek usulüne uygun şekilde yürürlüğe girdiğini belirterek, şöyle dedi:"Bir uluslararası sözleşme önce yürütme organı tarafından imzalanıyor, yürütmece imzalanan bu sözleşme daha sonra TBMM'ye, yasama organına geliyor. Meclisce bu uluslararası sözleşmenin yürütme tarafından onaylanmasının uygun bulunmasına ilişkin kanun çıkarıyor. Bu kanun ile Meclis, yürütmeye yani cumhurbaşkanına izin veriyor, 'bu uluslararası sözleşmeyi onaylayabilirsiniz, sizi yetkilendiriyorum, ister onaylayın, ister onaylamayın' diye yetki, izin veriyor. Yasamanın faaliyeti bundan ibarettir. Sonra üçüncü aşamada da Meclis'in kabul ettiği kanunun onaylanması, yürütme organı olan cumhurbaşkanınca icra ediliyor. Yürütmenin imzası, yasamanın kanunla uygun bulması ve yürütmenin onaylamasıyla usulüne uygun bir şekilde yürürlüğe girmiş oluyor. Gerek 1963 tarihli 244 sayılı Kanun, gerekse Cumhurbaşkanlığı 9 No'lu Kararnamesi, idare hukukunun temel esası olan usulde paralellik ilkesi gereğince bir idari işlemi kim onaylamışsa o idari işlemi kaldırma yetkisini de aynı makama ve merciye veriyor. Bu kadar basit ve yalın olan bir konuyu bile 'Yetki gaspı vardır. Nasıl olur da cumhurbaşkanı kararıyla Meclis iradesi ortadan kaldırılabilir?' şekline büründürmek ancak gerçeği çarpıtmaktır, kamuoyunu aldatmaktır. Bu apaçık bir yalandır. Dolayısıyla CHP'ye güvenilmeyeceği bir kez daha ortaya çıkmıştır" (DHA)MHP lideri Bahçeli’den Alparslan Türkeş’in mezarına ziyaret
MHP lideri Bahçeli’den Alparslan Türkeş’in mezarına ziyaret MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP’nin kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in anıt mezarını ziyaret etti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Olağan Büyük Kurultay’da Merkez Yönetim Kurulu ve Merkez Disiplin Kuruluna seçilen üyelerle Anıtkabir’i ziyaret etmişti. Bahçeli, daha sonra kurucu Genel Başkan Alparslan Türkeş’in mezarını ziyaret ederek kabrine karanfil bırakarak dua etti.Alparslan Türkeş’in mezarını ziyaret eden Devlet Bahçeli, Merkez Yönetim Kurulu ve Merkez Disiplin Kurulu toplantısına başkanlık etmek üzere parti genel merkezine geçti./Archive%5C2021%5C3%5C26%5C161241497-mhp-lideri-bahceliden-alparslan-turkesin-kabrine-ziyaret_4.jpg/Archive%5C2021%5C3%5C26%5C161241434-mhp-lideri-bahceliden-alparslan-turkesin-kabrine-ziyaret_3.jpg İHAAKP Kongresi lebalep dolu, dışarıdaki halk ise aç!
AKP Kongresi lebalep dolu, dışarıdaki halk ise aç! KONUK YAZAR | Anıl Talat Eryontuk, Cumhuriyet'in Ege'si için yazdı... AKP’nin 7.Olağan Kongresi Ankara’da yapıldı.Erdoğan’ın meşhur ettiği ifade ile “Salon lebalep doluydu”Cumhurbaşkanı korona eleştirileri için hazırlıklı gelmiş olacak ki: “Kar yağışının tüm mikropları temizlediği anlamlı buluşmada en kalbi duygularla sizleri selamlıyorum” dedi.Anlaşılan AKP Kongre Merkezi’nde korona yoktu. Kar yağışı tüm mikropları temizlemişti.Sadece ve sadece kongre dışındaki halk için sosyal mesafe, maske, hijyen kuralları geçerliydi.Allah aşkına bu durum başta sağlık çalışanları olmak üzere, esnafa, sanatçıya, yakınlarını törensiz defnetmek zorunda kalanlara, işsizlikten intihar edenlerin ailelerine reva mı?Zaten salgın başladığından beri böyle değil miydi?Hep bir çifte standart…Konserler, tiyatro oyunları, sinemalar, düğünler yasak ama AKP kongresi oldu mu lebalep dolu!Çok pardon yağan kar mikrobu kırmıştı ben yine unuttum bak!Salgın nedeniyle 65 yaş üzeri vatandaşlarımız bir yılı aşkın süredir evlerinde hapis hayatı yaşıyorlar. Yazık değil mi? Onlarda çıksın dışarı o zaman…Gerçi kongreye katılan bir vatandaş "Koronavirüsten korkmuyor musunuz" sorusuna yanıt: Tayyip'in olduğu yerde Corona olmuyor” dedi.Bu sözün üzerine ne diyebiliriz ki?Kongreye katılanlar belki diyemez ama bizler şunu rahatlıkla söyleyebiliriz.Cunhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bir propaganda videosunda, Fatih Sultan Mehmet denizde at koşturuyor, yanında bozkurtlar ona eşlik ediyor, fonda mehter cenk havaları çalıyordu. Bilmem hatırlayanınız var mı?Başkanlık sistemi bizi böyle uçuracaktı.Geldiğimiz nokta yüze 30 işsizliK. “Hani uçacaktık?” diye sorabiliriz mesela.Dolar 8 TL, Euro 9,40 TL.Bundan şunu net olarak çıkarabiliriz.Hayat pahalılığı enflasyon artışıyla dayanılmaz noktaya gelmiş.“Ne olacak bu bu memleketin hali?” diyebiliriz mesela.Gelelim TÜRK-İŞ’in her ay düzenli olarak yaptığı 2021 Şubat ayı açlık ve yoksulluk araştırmasına;4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2.719 TL olmuş.Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 8.856 TL.Dört kişilik bir ailenin günlük gıda harcaması 90 TL.Bu arada kayıtlı çalışanların yarısı hem aç hem yoksul.“Ne zaman düzelecek bu ekonomi” diye sormayalım mı peki?İşsizlik, pahalılık gibi veriler TÜK’in yaptığı gibi kağıt üzerinde oynayarak düzelmiyor işte.Evlerin içinde yangın var yangın.Vatandaşımız çaresiz.Vatandaşımız perişan.İşçi perişan, emekli perişan, işsiz perişan…Ama AKP kongreleri lebalep dolu. cumhuriyet.com.trÇin'denİngiltere'ye 'Uygur yaptırımı' misillemesi: Beşi milletvekili dokuz kişiyeülkeye girişyasağı
Çin'den İngiltere'ye 'Uygur yaptırımı' misillemesi: Beşi milletvekili dokuz kişiye ülkeye giriş yasağı Çin, beşi milletvekili dokuz İngiltere vatandaşına, "yalan haberler yaymak ve dezenformasyon yapmak" suçlamalarıyla yaptırım uygulama kararı aldı. Müslüman Uygur Türkleriyle ilgili akademik ve hukuki çalışmalar yapan dört kuruluşu da yaptırım listesine eklendi. Çin, beşi milletvekili dokuz İngiltere vatandaşına, "yalan haberler yaymak ve dezenformasyon yapmak" suçlamalarıyla yaptırım uygulama kararı aldı. Bu kişiler Çin'i Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde izlediği baskıcı politikalar nedeniyle sert şekilde eleştirmişlerdi.Çin'in kararı, hafta başında Uygur azınlığın insan haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle İngiltere hükümeti tarafından alınan yaptırım kararlarına misilleme niteliğinde.Hafta başında İngiltere ve AB ile birlikte ABD ve Kanada da, Uygur azınlığın haklarının ihlal edildiğini söyleyerek Çin'le ilgili önlemler açıklamışlardı.Çin, Müslüman Uygur Türklerinden ülkenin kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde kamplarda tutuyor ve bu kamplarda işkence, zorla çalıştırma ve cinsel taciz olayları yaşandığına dair iddialar dile getiriliyor.Pekin yönetimi ise iddiaları reddediyor ve bu kampların "terörle mücadele amaçlı yeniden eğitim tesisleri" olduğunu ileri sürüyor.Yaptırım listesinde kimler var, yaptırımlar neler?İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Çin'in yaptırım kararı aldığı kişilerin "dev insan hakları ihlallerine ışık tuttuklarını" söyleyerek Pekin yönetimine tepki gösterdi.Johnson Twitter mesajında "İhlallere karşı çıkmak temel bir haktır" diyerek, Çin'in yaptırım uygulama kararı aldığı kişilerin kuvvetle yanında olduğunu söyledi.Çin tarafından yaptırım listesine alınanlar arasında, İngiltere Parlamentosu'nun Çin Karma Komisyonu üyesi ve iktidardaki Muhafazakar Parti'nin de eski liderlerinden milletvekili Iain Duncan Smith, yine milletvekilleri Nusrat Ghani ve Tim Loughton ile Lordlar Kamarası üyeleri Barones Kennedy ve Lord Alton da var.Listedeki diğer isimler ise Çin Araştırma Grubu'ndan Muhafazakar Parti'nin milletvekilleri Tom Tugendhat ve Neil O'Brien, Uygurlara karşı işlenen suçları soruşturan özel panelin başkanı hukukçu Geoffrey Nice ve Uygurlarla ilgili araştırmalar yapan Newcastle Üniversitesi öğretim üyesi Jo Smith Finley.Pekin yönetimi bu kişilerin Çin, Hong Kong ve Macau topraklarına girmesini yasakladı. Bu kişilerin eğer varsa Çin'deki mal varlıklarına el konulacak. Çin kurumlarının ve vatandaşlarının bu kişilerle ilişki kurması yasaklandı.Reutersİngiltere ve Çin'den karşılıklı tepkilerYaptırım listesindeki İngiltere Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Tom Tugendhat BBC'ye yaptığı açıklamada, "Bunu Britanya demokrasisine doğrudan bir saldırı ve Britanya halkının onlar adına konuşmak üzere seçmiş olduğu beni susturma girişimi olarak görüyorum" dedi.İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab ise "Eğer Pekin, Sincan'daki insan hakları ihlalleri iddialarını ikna edici bir şekilde yalanlamak istiyorsa Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri'nin denetlemeler yaparak gerçeği tespit etmesine izin vermelidir" diye konuştu.Buna karşılık Çin de İngiltere'yi yaptırımlarla uluslararası hukuku ihlal etmekle suçluyor.Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hua Çunying, İngiltere'nin yaptırımlarının "uluslararası hukukun ve uluslararası ilişkilerin yürütülmesindeki temel kuralların açık ihlali olduğunu, Çin'in içişlerine büyük bir müdahale anlamına geldiğini ve ikili ilişkilere büyük zarar verdiğini" söyledi.Sözcü Hua Çunying daha sonra bir basın toplantısı düzenleyerek Çin'in "yalanlara dayalı" yaptırımlara karşı adım atarak "kendisini savunmaya mecbur kaldığını" kaydetti.Çin'in misillemesi sürpriz değilBBC Diplomasi Muhabiri James Landale'in yorumuİngiltere, hafta başında Çin'e ilk kez yaptırım uygulama kararı aldığı andan itibaren Çin'den bir misilleme gelmesini bekliyordu.Fakat bu açıklanan yaptırımların önemsiz olduğu anlamına gelmiyor. Bunlar İngiltere'nin Çin ile zaten sorunlu olan ilişkilerinin daha da bozulacağının işaretleri.Bu önemli, çünkü hükümet Pekin ile ilişkilerinde bir denge tutturmak istiyor.Hükümet son dış politika değerlendirmesinde Çin'in, İngiltere'nin ekonomik güvenliğine bir devletten gelen en büyük tehdidi oluşturduğu görüşüne yer vermişti.Fakat aynı değerlendirmede iklim değişikliğiyle mücadele ve bio-çeşitliliğin korunması konularında Çin ile "olumlu bir ticaret ve yatırım ilişkisi ve işbirliği" arayışından da söz ediliyordu. Şimdi bu hayli zorlaşmış oldu.Çin'in hedefi Boris JohnsonBBC Şanghay Muhabiri Robin Brant'ın yorumuÇin, misilleme adımlarını atarken Başbakan Boris Johnson'a Çin'le ilgili tutumunu sertleştirme baskısı yapan kişileri hedef aldı.Ayrıca Sincan'da olanları "soykırım" olarak tanımlayanlar da hedef oldu.Aslında ilan edilen yaptırımlar sembolik. Bu kişilerin ve mensupları oldukları kuruluşların Çin şirketleriyle iş yapıyor olması ya da orada bir mal varlıkları olması ihtimali çok düşük.Ama Neil O'Brien gibi birini bu listeye koymak doğrudan başbakanı hedef almak demek çünkü O'Brien hükümetin dış politikasının belirlenmesinde çok önemli bir rol oynuyor.Yaptırım listesinde Essex Court Chambers adlı serbest hukukçulardan oluşan bir büronun da, Uygurlara yönelik hak ihlallerini ele aldıkları uzmanlık raporu nedeniyle yer alması, Çin'in bağımsız yargı kavramına yaklaşımını, bir başka deyişle inançsızlığını sergiliyor. BBC TürkçeBahçeli MHP Başkanlık Divanı'nın 5üyesini değiştirdi,İstanbul Sözleşmesi'nin feshine destek verdi
MHP Genel Başkanı Lideri Devlet Bahçeli, 18 Mart'ta yapılan 13. Olağan Kurultay'da seçilen Merkez Yönetim Kurulu üyeleri ile ilk toplantısını yaparak, partisinin yeni Başkanlık Divanı'nı belirledi. Bahçeli, Başkanlık Divanı'nda 5 üyesini değiştirdi, bazı üyelere ise yeni görevler verdi. Kadın üye sayısını ikiye çıkaran Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Sözleşmesi'ni feshetmesine destek verdi.Habere Gitmek için TıklayınBabacan sert konuştu
Babacan sert konuştu DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul Sözleşmesi'ni feshetmesiyle ilgili 'Hukuk çiğnendi, Meclis iradesi çiğnendi diyoruz. Ama Gazi Meclis’in başındaki kişi bırakın Meclis’in haysiyetini korumayı, Cumhurbaşkanı’na Meclis’i çiğnemesi için cesaret veriyor. Kalkmış Cumhurbaşkanına Anayasa’yı az çiğnedin, biraz daha çiğne diye akıl veriyor' dedi ve ekledi: Bugün Montrö’yü ortaya atıyorlar. Acaba diyorum hedefte, yine tek bir imza ila Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi mi var? Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Adana’da bugün yapılan Seyhan İlçe Kongresi’nde, Meclis Başkanı Şentop'un Cumhurbaşkanı yetkilerine dair yaptığı açıklamalara tepki gösterdi. Babacan, "Bugün Cumhurbaşkanı isterse neyi yapamaz? Bugün Cumhurbaşkanı’nın önünde nasıl bir engel olabilir? Cumhurbaşkanı ne yaparsa siz Meclis olarak karşısında duracaksınız? Bakın Sayın Başkan, devlet protokolünün tepesindeki iki isimden birisiniz. Sıfır sıfır sıfır 1 nolu plakayı kullanıyorsunuz. Cumhurbaşkanı Anayasayı ihlal ediyor, siz de onun önünü açıyorsunuz, destek oluyorsunuz, yol yöntem gösteriyorsunuz. Daha da fazlasını yap diyorsunuz. Bu yakışıyor mu?" diye sordu. Babacan, şunları söyledi: "ÜLKEMİZİ DÜŞÜRDÜKLERİ BU DURUM UTANÇ VERİCİ" Ülkemizde kuvvetler ayrılığı kalmadı. Ne yazık ki kuvvetler ayrılığı yerini kuvvetler birliğine bırakmış durumda. Bütün kuvvetler tek kişinin keyfine bırakılmış durumda. Yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını koruyamıyor. Yargıçlarımız ve savcılarımızın vicdanları yasalar, anayasa, evrensel hukuk ilkeleri hükümetten gönderilen talimatlar, bakıyoruz iki arada bir derede kalıyorlar iki konu arasında sıkışıp kalıyorlar. Sadece yargı değil, Gazi Meclis’imizin yetkileri gasp ediliyor. Meclis’imizin yetkisini gasp edenler, Meclis’i adeta bir kukla haline getirmeye çalışıyor. Merkez Bankası’ndan TÜİK’e, RTÜK’ten TRT’ye kadar tüm kurumları şamar oğlanına çevirdikleri yetmiyormuş gibi milletin egemenliğinin simgesi olan Meclis’imiz de gün geçtikçe aşağılanıyor ve etkisi, gücü azalıyor. 100 yılı aşkın süredir ayakta duran Meclis’imizde komisyonda görüşülen, Meclis’imizin Genel Kurulu’nda onaylanan ve yürürlüğe giren uluslararası sözleşmelerden tek bir kişinin keyfine göre çıkılabiliyor. Üstelik bunun gerekçesini izah etmek zorunda bile kalmıyor. Yüce Meclis’in onurunu korumakla görevli olan Meclis Başkanı ‘Cumhurbaşkanı isterse Montrö gibi Sözleşmelerden de çıkar’ diyor. Lafa bakın. Gerçekten hayretler içerisinde izliyoruz. Ne günlerden geçiyoruz. Bu sözleri duyunca aklımız almıyor. Hani başkası adına utanmak diye bir tabir vardır ya inanın utanıyoruz. Ülkemizi içine düşürdükleri bu durum utanç verici. İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KARARI SÖZDE FESİH Ben şimdi buradan soruyorum. Meclis ne zaman kendi tartıştığı, onayladığı sözleşmelerin fesih yetkisini tek bir kişiye devretti? Böyle bir yetki devri var mı? Bu nerede yazıyor? Böyle bir yetki devri olsa dahi bunun Meclis’te konuşulması tartışılması lazım. Yetkiyi alan kim bir kararname ile Cumhurbaşkanı, o yetkiyi kullanan kim yine Cumhurbaşkanı. Ve o Meclis’in Başkanı sadece izliyor hatta destek veriyor buna. O yüzden ben bu geçen hafta alınan İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmama kararını, fesih kararını ‘Sözde fesih’ diye niteliyorum. Ve hukuki olmadığını biz DEVA Partisi olarak iddia ediyoruz. Bununla ilgili de Danıştay’da yargı sürecimizi başlattık. CUMHURBAŞKANINA ‘ANAYASA’YI AZ ÇİĞNEDİN, BİRAZ DAHA ÇİĞNE’ DİYE AKIL VERİYOR Diyoruz ki hukuk çiğnendi, Meclis iradesi çiğnendi diyoruz. Ama Gazi Meclis’in başındaki kişi bırakın Meclis’in haysiyetini korumayı, Cumhurbaşkanı’na Meclis’i çiğnemesi için cesaret veriyor. Önünü açıyor. Yolunu gösteriyor. Kalkmış Cumhurbaşkanına Anayasa’yı az çiğnedin, biraz daha çiğne diye akıl veriyor. İnanın endişe duyuyoruz. O kadar önemli mi bu makamlar. Çok mu kıymetli o koltuk. Meclis kendi başkanını seçmezse, Meclis Başkanı’nı Cumhurbaşkanı seçerse, o işaret ederse o Meclis’in Başkanı da kendisini Cumhurbaşkanı’na karşı sorumlu tutuyor. Halka değil, Meclis’e değil, Cumhurbaşkanı’na karşı sorumlu hissediyor. İşte tam da şu andaki sistemin en önemli sorunu bu işte. Güçler ayrılığının kalmaması. HEDEFTE AİHS’Yİ FESHETMEKTE Mİ VAR? Dün ‘İstanbul Sözleşmesi’nden çıktık’ dendi. Bugün Montrö’yü ortaya atıyorlar. Acaba diyorum hedefte, yine tek bir imza ila Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni feshetmekte var mı diye aklımıza geliyor. Biliyorsunuz insan hakları deyince bunlar hemen huzursuz oluyor. Sayın Meclis Başkanı’na soruyorum. Yanıtını verin siz de kurtulun, biz de çenemizi boşuna yormayalım. Milletin kafasındaki karışıklığı da giderelim. Bugün Cumhurbaşkanı isterse neyi yapamaz. Bugün Cumhurbaşkanı’nın önünde nasıl bir engel olabilir. Cumhurbaşkanı ne yaparsa siz Meclis olarak karşısında duracaksınız. Bakın Sayın Başkan, devlet protokolünün tepesindeki iki isimden birisiniz. Sıfır sıfır sıfır sıfır 1 no’lu plakayı kullanıyorsunuz. Cumhurbaşkanı Anayasayı ihlal ediyor, siz de onun önünü açıyorsunuz, destek oluyorsunuz, yol yöntem gösteriyorsunuz. Daha da fazlasını yap diyorsunuz. Bu yakışıyor mu? Anayasayı ihlal etmesi için Cumhurbaşkanı’na cesaret vermek bir Meclis Başkanı’na yakışır mı? MECLİS'İ ÇİĞNETMEYİN Hukuku anayasayı tek bir kişi için eğip bükmek bu Gazi Meclis’imizin başındaki kişiye yakışmıyor. Bunu ben buradan tekrar ifade ediyorum ve kendisine çağrı yapıyorum. Şu Anayasayı alın bir okuyun. Ve bu Meclis’in milli iradenin en yüksek siyasi meşruiyetle temsil edildiği Meclis’in itibarını onurunu koruyun. Bu Meclis’i çiğnetmeyin. İSTİKRAR YERİNE ÖZÜR DİLİYORUZ Sayın Erdoğan’a çok basit bir tavsiyede bulunacağım. Kurun, faizlerin düşmesini istiyor mu? Ekonomik sistemin nefes almasını istiyor mu? O zaman iki üç dakikalık bir basın toplantısı yapsın, ‘Alanım ekonomi diyordum ama yanlış bir tezi dayattım’ diye hatasını kabul etsin. Kongrede arkaya yazmışlar ya ‘güven ve istikrar’. Onun yerine şunu öneriyorum: ‘Özür diliyoruz’. İki kelime ya. İnanın ülke rahatlar.” cumhuriyet.com.trBorussia Dortmund Erling Haaland'ın bonservis bedelini artırdı
Borussia Dortmund Erling Haaland'ın bonservis bedelini artırdı Borussia Dortmund futbol dünyasının "Altın çocuğu" Erling Haaland'ı elinde tutmak için genç futbolcunun bonservis bedelini arttırdı. Borussia Dortmund, Erling Haaland'ın ayrılışı için istediği bedeli belirledi.ESPN'nin haberine göre, Alman kulübü dünya futbolunda en çok istenen futbolculardan biri haline dönüşen Haaland için 180 milyon Euro istiyor.Haaland'ın Borussia Dortmund ile 2024 yılına kadar sözleşmesi bulunurken 75 milyon Euro olan serbest kalma bedeli 2022 yazına kadar geçerli olmayacak.Manchester United, geçen yaz 20 yaşındaki forvet için Dortmund'un 120 milyon Euro'luk talebini düşürmek için pazarlık yapmış ancak sonuç alamamıştı.United, Manchester City, Chelsea, Real Madrid, Barcelona ve Bayern Münih Norveçli yıldızı transfer listesinde tutuyor.Bu sezon özellikle Şampiyonlar Ligi'nde gösterdiği ön plana çıkan Erling Haaland, Dortmund formasıyla tüm kulvarlarda 31 maçta 34 gole imza attı. cumhuriyet.com.trCovid aşısı: Galler'de Oxford-AstraZeneca aşısınınüretildiği fabrikadan ilk görüntüler
Avrupa ülkelerinin çoğu aşı bulmakta zorlanıyor. AB ülkelerinin hükümetleri hangi aşının hangi ülkeye ne kadar dağıtılacağını tartışırken, Galler'de bir fabrika yalnızca Birleşik Krallık için aşı üretiyor. Başbakan Boris Johnson bu fabrikanın "insanlığın kurtuluşu" olduğunu söylemişti. Fabrikadaki üretimi ilk defa BBC görüntüledi.Habere Gitmek için TıklayınMakam aracıtartışmalarına fotoğraflıve belgeli yanıt!
Makam aracı tartışmalarına fotoğraflı ve belgeli yanıt! Ankara Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Koordinatörü Volkan Memduh Gültekin, Mansur Yavaş'ın Haber Global'deki 'makam aracı'yla ilgili yaptığı açıklamalar sonrası başlayan tartışmalara yanıt verdi. Mansur Yavaş'ın kullandığı aracın eski yönetim tarafından yüzüne bakılmadığını belirten Gültekin, "Sayın başkanın kullandığı araç 9 yaşında, 2012 model minibüs/panelvan tipi araçtır. Fiyatı 2. el satış sitelerinde 250 - 330 bin TL'dir. Ankara'nın bilinen en eski model makam aracıdır. Toplu taşımayı kastetmediğini de yayında belirtmiştir." ifadelerini kullandı. Ankara Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Koordinatörü Volkan Memduh Gültekin, Mansur Yavaş'ın Haber Global'deki 'makam aracı'yla ilgili yaptığı açıklamalar sonrası başlayan tartışmalara yanıt verdi.Gültekin, Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarda şu ifadelere yer verdi:1- Birkaç gündür bazı gazeteciler, Başkanımız Sn. @mansuryavas06'ın kullandığı araç hakkındaki açıklamalarına farklı yorumlar getirmiş, troller ise her zamanki gibi sonu hüsranla bitecek bir karalama kampanyası başlatmıştır.Öncelikle Sn. Başkan'ın açıklamasını izleyelim. pic.twitter.com/pNcxobbcEs— Volkan Memduh Gültekin (@volkan_gultekin) March 26, 2021"1- Birkaç gündür bazı gazeteciler, Başkanımız Sn. @mansuryavas06'ın kullandığı araç hakkındaki açıklamalarına farklı yorumlar getirmiş, troller ise her zamanki gibi sonu hüsranla bitecek bir karalama kampanyası başlatmıştır. Öncelikle Sn. Başkan'ın açıklamasını izleyelim.2- Ne hazindir ki kullandığı araç hakkında karalama kampanyasında 3,5 milyondan 1,7 milyona düşen bir piyasa oluşturulmuş, alışkın oldukları şatafatlı hayatı Sn. Başkan ile özdeşleştirmeye çalışmışlardır. Şimdi gerçekleri tek tek ele alalım.../Archive/2021/3/26/153223114-286055625x670.jpg3- Sn. Başkan'ın kullandığı araç eski yönetimin yüzüne bakmadığı, 9 yaşında, 2012 model minibüs/panelvan tipi araçtır. Fiyatı 2. el satış sitelerinde 250 - 330 BİN TL'dir. Ankara'nın bilinen en eski model makam aracıdır. Toplu taşımayı kastetmediğini de yayında belirtmiştir./Archive/2021/3/26/153158505-2860561066x1600.jpg4- Bunu belirtmesine rağmen, yayını izlemeden bugünkü köşesinde “popülizmin raconu” ifadesiyle yorum yapan Sn. @ahmethc'ı da, yazısını kaleme almadan önce görüntüleri izlemeye davet ediyoruz. Sn. Başkan popülizmi bilmediği için raconunu da bilmez.5- Sn. @ahmethc'ın bahsettiği popçulardaki gibi yanar dönerli bir aracımız yoktur. Milletin parasıyla sekreterlere tahsis edilen araçlar dahil gereksiz araç kiralamaları sonlandırılmış, 2 YILDA 70 MİLYON TL halkın cebinde kalmıştır. 6 MİLYON TL'lik araç satışı da yapılmıştır.6- Bu satışlardan 3 tanesi ise görevinden istifa ettirilen Belediye Başkanı'nın kullandığı ciplerdir. Zırhlı olan 4.'sü ise halen kendisindedir, geri alınamamıştır. Evet, Sn. Başkan 2012 model minibüs tipi araca binerken eski başkan zırhlı cipe binmektedir.7- Asıl irdelenmesi gereken konu ve anlayış budur. 76 milyon TL'nin 2 senede halkın cebinde kaldığı bir sistem kurulurken; önceki sistemin sorgulanması, "yetim hakkını harcamanın raconu nedir?" diye soru sorulması daha doğru olabilir.8- Sosyal medyada bahsi geçen diğer araç ise Vakıfbank'ındır. Kullanılsaydı kimse "neden" diye sormayacağı halde, Sn. Başkan'ın tercihlerine uygun düşmediği için sadece havaalanı, şehirlerarası yolculuklar ve diğer aracın bakım dönemlerinde kullanılmaktadır. 3 ayda 3337 km'dedir./Archive/2021/3/26/153128927-286057739x416.jpg9- Bunun dışında zırhlı cip ya da helikopterimiz bulunmamaktadır! Gülümsemeyin. ABB zamanında helikopter almış bir belediyedir. Cipleri satış ihalesi gerçekleştirilene kadar maddi durumu iyi olmayan vatandaşların düğünlerine tahsis eden bir Başkan'da aradıklarınızı bulamazsınız."/Archive/2021/3/26/153405019-exztuljxeaidn4x.jpg cumhuriyet.com.trİşinsanıNihat Aliyev'inölümünde yeni detay: 'Şeytan doldurur dedik, dinlemedi'
İş insanı Nihat Aliyev'in ölümünde yeni detay: 'Şeytan doldurur dedik, dinlemedi' Beşiktaş'taki otelde iş insanının öldüğü olayın detayları ortaya çıktı. Olay esnasında odada 6 kişini daha bulunduğu öğrenildi. İş insanının kaza sonucu vurulduğu ortaya çıktı. Beşiktaş'taki bir otelde arkadaşlarıyla birlikte eğlendiği esnada tabancayla vurularak ağır yaralanan Azerbaycanlı iş insanı hastanede hayatını kaybetti. Olayın ardından çalışma başlatan polis ekipleri odada bulunan 6 kişiyi gözaltına alırken olay esnasında iş insanının silahının namlusunda mermi olmadığını sandığı, odadakilerin "Şeytan doldurur" demesine rağmen tetiğe basarak kaza sonucu olayın yaşandığı ortaya çıktı.Olay, dün saat 23.00 sıralarında Beşiktaş Vişnezade Mahallesi'nde bulunan bir otelde meydana geldi.İddiaya göre, Azerbaycan uyruklu iş insanı 40 yaşındaki Nihat Aliyev, 6 arkadaşıyla birlikte otele geldi. Grup burada eğlendikten sonra Aliyev, 6 arkadaşıyla birlikte odasına geçti.Bir süre geçtikten sonra odadan silah sesleri duyuldu.İçeriye giren otel görevlilerinin, Aliyev'in başından ağır şekilde yaralandığını görmeleri üzerine sağlık ve polis ekiplerine ihbarda bulunuldu. İhbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri, ağır yaralı iş insanını yaptıkları ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye kaldırarak tedavi altına aldı. Ameliyata alınan iş insanı, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı."Şeytan doldurur dedik ama dinlemedi"Olayın ardından çalışma başlatan Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, otelin güvenlik kamera görüntülerini inceleyerek iş adamının yanında bulunan 6 arkadaşı ve 4 otel çalışanının ifadesine başvurdu.Gözaltına alınarak Asayiş Büro Amirliğine götürülen 6 kişi, ifade vererek olayın detaylarını anlattı. Şahıslar ifadesinde akşam saatlerinde birlikte otele geldiklerini, eğlendikten bir süre sonra odaya geçtiklerini daha sonra Aliyev'in belinden tabancasını çıkarttığını söyledi. Daha sonra silahlı çıkartan iş insanının şaka amaçlı silahlı şakağına dayağını namluda mermi olmadığını söylediği esnada odadakilerin ise, "şeytan doldurur" dediği ardından iş adamının tetiği çektiği ve silahın patlaması sonucu olayın kaza sonucu yaşandığını söyledikleri öğrenildi.Polisin olayla ilgili çalışması sürüyor. İHACharlie Hebdo dergisi yöneticileri hakkında "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan iddianame düzenlendi
Charlie Hebdo dergisi yöneticileri hakkında "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan iddianame düzenlendi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik hakaret içerikli görseli nedeniyle Charlie Hebdo dergisi yöneticisi 4 kişi hakkında "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan iddianame hazırlandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan Charlie Hebdo dergisinin kapağındaki hakaret içerikli görsele ilişkin, derginin yöneticileri Alice Petit, Gerard Biard, Julin Serignac ve Laurent Sourisseau hakkında 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçundan 4 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırladı.İddianamede, derginin 28 Ekim 2020’deki sayısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafının bulunduğu bir karikatürün yer aldığı, söz konusu görsel ile Erdoğan’a hakaret edildiğinin tespit edildiği belirtildi. İddianamede, "Söz konusu karikatürün basın özgürlüğü ve ifade hürriyeti içerisinde kalır bir yanının olmadığı, Cumhurbaşkanının şeref onur ve saygınlığını çok açık ve bariz bir şekilde zedeleme maksadıyla hazırlandığı yönünde kanaat oluşmaktadır. Eylemin 5237 sayılı TCK’nın 299. maddesinde düzenlenen ’Cumhurbaşkanına hakaret’ suçu kapsamında kaldığı, bu hususta sorumluluğu tespit edilen derginin Genel Yayın Direktörü Julin Serignac, Yazı İşleri Müdürü Gerard Biard, Genel Yayın Yönetmeni Laurent Sourisseau ve karikatürist Alice Petit’in toplanan delillere göre Cumhurbaşkanının onur şeref ve saygınlığına saldırı ve hakaret içeren yayın yapmaktan cezalandırılmaları kamu adına talep edilir" ifadelerine yer verildi.İddianame, Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesine gönderildi. İHA