CHP'li eski başkan koronavirüsten yaşamını yitirdi
Mustafa Aras, bir süre önce koronavirüse yakalandı. Tedavi altına alınan Aras, durumu ağırlaşınca 7 Kasım günü, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'ne sevk edildi. Aras, dün doktorların tüm müdahalesine rağmen kurtarılamadı.'DERİN ÜZÜNTÜ İÇERİSİNDEYİZ'CHP İlçe Başkanı Coşkun Karadağ, "Yönetim kurulu üyemiz, çalışkanlığı, bilgi ve birikimiyle bizlere öncü ve destek olan çok değerli partilimiz, Demirtaş belediye başkanlığı, meclis üyeliği ve milli eğitimde aldığı görevlerle Alanya'ya büyük hizmetler yapmış olan Mustafa Aras'ı kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içerisindeyiz" dedi.Mustafa Aras, Alanya Milli Eğitim Şube Müdürlüğü görevinden emekli olduktan sonra Demirtaş belde belediyesi başkanlığı görevi yapmıştı.
DHA
‘İki Gözüm Ahmet’
/Archive/2020/11/14/121626743-kaya-kulturmaxrnk.jpgYıl 1999, Magazin Derneği ödül töreni, “Sanatçı” denen kesim bir kaosa sebebiyet verirken, bir tanesi de “Yapmayın” diyemiyor! İşte bunu çerçeveleyen ve eksiklikleri ile cesaret içeren bir film “İki Gözüm Ahmet”. Kendisi öyle hitap ederdi herkese. Dönem yasaklar dönemi ama “müebbet yiyen mahkûm darbe sonrası hiç mi aftan yararlanmamıştır” sorusu geliyor akla, bu kadar kusur oluversin mi diyeceğiz? Ahmet Kaya’yı, Ahmet Kaya yapan Yusuf Hayaloğlu’nun kız kardeşi ve sonradan ikinci eşi olacak Gülten Kaya’ya dair hiçbir bilgi yok. Ahmet Kaya kendi anlatır hapishane camlarına karşılıklı, nasıl “Seni Seviyorum” yazıldığını.HAKSIZLIK...Ahmet Kaya’yı Ahmet Kaya yapan şarkı, Nevzat Çelik’in sözleri olan “Şafak Türküsü”dür. Bu sözleri, Ahmet Kaya’ya, Gülten Hanım getirir. Ne bunlar, ne ilk evliliği Emine Hanım ve yokluktan boşanmak durumunda kaldığı yok filmde.Sadece Koca Mustafa Paşa’da komşu kızı Ceylan. Eğer böyle bir aşk hikâyesi varsa ilginç ama esas eşlere haksızlık! Hele hele son nefesini Paris’te verirken, geç gelen ambulans, kızının müdahalesi, eşinin çaresizliği yok!“Flashback” dönüşlerle, bir darbe öncesi bir darbe sonrası dönem anlatılırken salt Ahmet Kaya’nın insan yönüne odaklanılmış. İyi ki de öyle yapılmış ve o magazinciler gecesindeki insan olamama tavrına, “işte sizin faşizminiz” diyerek, Kürtçe şarkı ile finale geçiyor.Yönetmen ve senaryoda, Gani Rüzgâr Şavata var ve kendisi film gösterime girmeden önce yaptığı konuşmada çok engelle karşılaştığını, hâlâ mahkeme ile uğraştıklarını ama her şeye rağmen cesaret gösterip bir film sunduklarını ifade ederken “Film belki mükemmel değil ama birçok şeyi bulacaksınız” dedi.KOLAY YETİŞMİYORTam yirmi yıl sonra, Ahmet Kaya’yı sinema filmi ile anıyoruz. Eksik mi? Evet. Ama yine de cesaret göstergesi. O gecenin sonuna doğru iki Kürt sanatçı sahnede tüm olayların üstüne küs oldukları için barıştırıldı. Kimdi bunlar? İbrahim Tatlıses ve Mahsun Kırmızıgül. Buradan bakmak lazım. Önyargısız ve ötekileştirmeden.Oyunculuk anlamında Serdar Orçin, Ruhi Sarı, az da olsa tamam. Ahmet Kaya’yı, Özgür Tüzer oynuyor ama görüntü tamam, diğer yerler eksik. Bu film bir kırılma noktası teşkil edeceğinden, yenisi için kalkışmalar olacaktır. Dileğimiz nitelikli, doğru bilgilerle bezeli yapımların seyirci ile buluşması.Çünkü tıpkı Müslüm Gürses gibi, tıpkı Naim Süleymanoğlu gibi Ahmet Kaya gibi değerler kolay kolay yetişmiyor.
Emel Seçen
Muğla’da toplu ulaşımda HES kodu zorunlu oluyor
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) pandemisi nedeniyle vaka ve can kaybı sayısındaki artış, yeni önlemleri de zorunlu kılıyor. Son olarak, Sağlık Bakanlığı tarafından başlatılan toplu taşımalarda HES kodu uygulaması Muğla’da uygulanmaya başladı. Muğla Büyükşehir Belediyesi, Covid-19 salgınına karşı mücadele kapsamında, toplu taşımada kullanılan Muğla Kart ile HES sisteminin entegrasyon çalışmalarını tamamladı. Toplu taşıma kullanan yurttaşların Muğla Kartlarını “hes.mugla.bel.tr” sayfasından ilgili alanları eksiksiz doldurarak kişisel seyahat kartları, bayilerden alınan tam seyahat kartları, 2 Dolumluk Seyahat kartları ile temassız banka ve kredi kartlarına HES kodlarını tanımlayabilecek. HES kodu tanımlama işlemleri 30 Kasım'a kadar yapılabilecektir.
cumhuriyet.com.tr
Eski oyuncu Mehmet Akif Alakurt takipçisini ölümle tehdit etti
/Archive/2020/11/14/120828170-m.jpg"Adanalı", "Sıla" gibi dizlerle tanınan Mehmet Akif Alakurt, oyunculuğu bıraktıktan sonra sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla gündeme gelmeye devam ediyor.Alakurt, Instagram profilinde paylaştığı fotoğrafa küfürlü yorum yapan takipçisini ölümle tehdit etti. Takipçisinin gönderdiği mesajı Instagram Hikayeler'de paylaşan Alakurt şunları yazdı:"Bir gün cinayet işlediğimi duyacak olursanız bunlardan birini yakaladığımı şimdiden bilin. Aileler çocuklarınıza düzgün eğitim verin ki ölen gençlerle ilgili haberler izlediğimizde üzülelim."/Archive/2020/11/14/121053575-emtrddexiaa-myl.jpeg2001 yılında Best Model of Turkey yarışmasını kazanan Mehmet Akif Alakurt, "Sıla" dizisiyle adını duyurmuştu. "Adanalı" dizisiyle de yıldızını parlatan oyuncu, sonra ani bir kararla oyunculuğu bıraktı.
cumhuriyet.com.tr
Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye yeni ambargo
Suudi Arabistan ile Türkiye arasında yaşanan boykot gerginliği sonrasında ambargo uygulama tartışmasına bir yenisi daha eklendi. Suudi Arabistan Gıda ve İlaç Kurumundan (SFDA) tarafından iletilen kararda, 15 Kasım 2020 itibariyle, Türkiye'den sığır eti ve ürünleri, koyun eti ve ürünleri, beyaz et ve ürünleri, balıkçılık ve su ürünleri, süt ve anne sütü alternatifi olan mamalar, yumurta ve ürünleri ile bal ve ürünlerinin Suudi Arabistan'a ithalatının durdurulduğu bildirildi.Türkiye’nin Riyad Ticaret Müşavirliğinden alınan e-posta mesajında, Türkiye'den gerçekleştirilen hayvansal ürünlerde ithalatın askıya alınma kararı,Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü tarafından ilgili ihracatçı birliklerine yazılı olarak iletildi.VETERİNERLİK SERTİFİKASI DÜZENLENMESİ GEREKECEKTarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünden gönderilen yazıda, " SFDA tarafından belirlenen ürünlerin Suudi Arabistan'a ihracatında 15 Kasım 2020 tarihinden itibaren veteriner sağlık sertifikası düzenlenmemesi gerekmektedir" denildi.İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Sezer, konuyla ilgili olarak Bloomberg HT' ye yaptığı değerlendirmede, Ekim 2020 ihracatımızda Suudi Arabistan, 2 milyon dolarlık ithalatı ile ilk yirmi pazarımız arasında dahi yer almıyor” dedi.
cumhuriyet.com.tr
'Edebiyat Otobüsü' kapılarını açtı
Yazarlar Barış İnce, Berçem Akbaş ve Neslihan Yiğitler’in katıldığı etkinlik, alınan Covid-19 tedbirleri doğrultusunda Çiğli Belediyesi Tören Alanı’nda gerçekleştirildi. Etkinlikte yazarlar vatandaşların beğendikleri kitapları imzaladı. Kitap yazmanın incelikleriyle ilgili okurlarla söyleşi düzenlendi. Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak amacıyla ücretsiz kitap dağıtımında bulundu. Etkinlik, edebiyatseverlerin yazarlarla fotoğraf çektirmesiyle sona erdi. /Archive/2020/11/14/114811291-3.jpgToplumsal gelişimin ve ilerlemenin okumakla mümkün olacağını ifade eden Başkan Utku Gümrükçü, “Göreve geldiğimiz günden bu yana Çiğlili vatandaşlarımızı Edebiyata yönlendirmek için birçok etkinlik düzenledik. Bunların başında Türk Edebiyatımızın önemli yazarlarından Fakir Baykurt anısına düzenlediğimiz roman yarışması geliyor. Söyleşi ve imza günlerinde vatandaşlarımızı takip ettikleri yazarlarla buluşturduk. Okuma günleri düzenledik. Son olarak da Edebiyat Otobüsü’nü Çiğlimize getirdik. Birbirinden değerli yazarlarımızla birlikte geleceğimizin mimarı olan çocuklarımıza kitap hediye ettik. Kentimizin düşünce dünyasına katkı sağlayacak etkinliklerimize bundan sonraki süreçte de devam edeceğiz” dedi. /Archive/2020/11/14/114809322-2.jpg
İZMİR / Cumhuriyet
'65 yaş üstü kişilerin günlük yaşamda aktif kişilerle karşılaşmaması lazım'
Doç. Dr. Kayıpmaz, acil serviste klinik olarak kötü vaziyette izledikleri hastaların büyük çoğunun 65 yaş üzerindeki kişiler ve ek hastalıkları olan kişiler olduğunu söyledi. Doç. Dr. Kayıpmaz, "Elbette genç hastalarımızdan da hastalığı kötü durumlarda atlatanlar var. Ama oran olarak baktığınızda 65 yaş ve üstü kişilerin Covid-19’u daha ağır atlattığını görüyoruz. Hatta daha çok yoğun bakıma yattığını, ağır hasta sayısının 65 yaş ve üstü yaş grupta daha yüksek olduğunu görüyoruz. Demek ki bizim incinebilir grubumuz; kronik hastalıkları olan kişiler, 65 yaş üzerindeki kişiler. 65 yaş üzerindeki kişilerin özellikle çalışan, okula giden, iş hayatının ve günlük yaşamın içerisinde daha aktif olan kişilerle aynı anda karşılaşmaması lazım" diye konuştu.Ankara için genellikle saat 07.30'dan 09.30'a kadar toplu taşımada yoğunluk yaşandığına dikkat çeken Doç. Dr. Kayıpmaz, "Akşamları da 16.00'da başlar; 18.30-19.00'a kadar toplu taşıma araçlarındaki yoğunluk devam eder. İnsan hareketliliği, işe gidip gelen insanlar, dolayısıyla bu saatlerde fazladır. Doğal olarak insanların dolaşımda aktif olduğu saatlerin yoğun olduğu dönemde 65 yaş ve üstü insanlarımızı korumaya yönelik olarak alınmış olan kararlar yerindedir" dedi.GENÇLERE UYARIDoç. Dr. Kayıpmaz, evde büyüklerle birlikte yaşayan genç bireylere de uyarılarda bulunarak, "Riskli hareketlerden kaçınmalılar. Maskelerini burnu ve ağzı kapatacak şekilde toplu taşıma araçlarında, iş yerlerinde kullanmalılar. Kişi dışarıda eğer riskli bir davranışta bulunmuş ise daha sonra evde kendini mutlaka o hassas, incinebilir gruptaki kronik rahatsızlıkları olan ve 65 yaş üstü bireylerden izole etmek durumunda. Sosyalliğini kısıtlaması gerekiyor. Bu noktada da iş yaşantısında, sosyal yaşantıda aktif olan kişilerin eve gittiklerinde eğer büyüklerini hastalığa götürebilecekleri riskli bir ortamda bulunma durumları var ise mutlaka izole olmaları gerekiyor ki evdeki yaşlılara bu hastalığı dışarıdan taşıyıp götürmesinler. Onların da korunmasını bu şekilde sağlayabilirler. Farkında olmadan veya istemeden yapmış olduğumuz hastalığın bulaşması açısından riskli her davranışı 1 hafta, 10 gün, 14 gün sosyalleşmeyi kısıtlayarak telafi etmemiz gerekiyor. Burada da özellikle toplu bulunan alanlar, kapalı alanlar çok önemli. Kişiler buradan kendilerini bu dönemde özellikle uzak tutmak durumundalar ki virüsün yayılma şansı olmasın" diye konuştu.
DHA
Erkek tenisinin en iyileri sezonu Londra'da kapatacak
Profesyonel Tenisçiler Birliği (ATP) tarafından düzenlenen ATP Finalleri yarın başlayacak.İlk kez 1970'te düzenlenen, 2000 yılından bu yana da erkekler dünya sıralamasının ilk 8 basamağındaki tenisçileri karşı karşıya getiren ATP Finalleri'nin 51'incisi, 15-22 Kasım tarihlerinde İngiltere'nin başkenti Londra'da yapılacak. Maçlar, yeni tip koronavirüs tedbirleri kapsamında seyircisiz oynanacak.O2 Arena'da oynanacak sert kort turnuvasına katılan isimler, "Tokyo 1970" ve "Londra 2020" adları verilen dörderli, iki gruba ayrılacak.Tokyo 1970 Grubu'nda 1 numaralı seribaşı Novak Djokovic, 4 numaralı seribaşı Daniil Medvedev, 5 numaralı seribaşı Alexander Zverev ve 8 numaralı seribaşı Diego Schwartzman mücadele edecek.Londra 2020 Grubu'nda ise 2 numaralı seribaşı Rafael Nadal, 3 numaralı seribaşı Dominic Thiem, 6 numaralı seribaşı Stefanos Tsitsipas ve 7 numaralı seribaşı Andrey Rublev yer alacak.Rublev ve Schwartzman, kariyerlerinde ilk defa sezon sonu turnuvasında boy gösterecek.SON ŞAMPİYON TSİTSİPAS İLK GÜN SAHNEDESezon sonu turnuvasının açılış karşılaşmasında, geçen yılın şampiyonu Tsitsipas ile finalde yendiği Thiem korta çıkacak. İlk gün ayrıca 2010 ve 2013 finalisti Nadal, Rublev ile karşılaşacak.Kariyerinde 6. kez yılı dünya sıralamasının zirvesinde bitirmeyi garantileyen ve Pete Sampras'ın rekorunu egale eden Djokovic ise organizasyonun ikinci gününde korta çıkacak. Turnuvayı 5 kez kazanan Djokovic, Schwartzman ile karşı karşıya gelecek.Gruplarda ilk 2 sırayı alanlar, çapraz eşleşmeyle yarı finalde karşılaşacak. Organizasyon, 22 Kasım Pazar günü yapılacak final maçıyla sona erecek.39 yaşındaki İsviçreli tenisçi Roger Federer, elde ettiği 6 şampiyonlukla turnuvanın en başarılı ismi olarak dikkati çekiyor.ATP Finalleri'ni en fazla kazanan tenisçiler şöyle:1. Roger Federer (İsviçre): 62. Ivan Lendl (Çekya): 5Pete Sampras (ABD): 5Novak Djokovic (Sırbistan): 55. Ilie Nastase (Romanya): 4
AA
'7. Koğuştaki Mucize': Türkiye'nin Oscar aday adayı nasıl belirleniyor?
Getty Images93. Akademi Ödülleri (Oscar) En İyi Uluslararası Film Dalı'nda Türkiye'nin aday adayı filmi, yönetmeni Mehmet Ada Öztekin'in olduğu "7. Koğuştaki Mucize" olarak belirlendi.Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada filmin 23 yapım arasından seçildiği ifade edildi.Ancak 7. Koğuştaki Mucize'nin aday adaylığı olumlu ve olumsuz bazı tartışmaları da beraberinde getirdi.Güney Kore yapımı bir filmden uyarlandığı gerekçesiyle filmin aday adaylığı, kimi sinema çevreleri tarafından tepkiyle karşılandı.Öte yandan elde ettiği gişe başarısı ve bilhassa uluslararası çevrede yarattığı olumlu etki sebebiyle pek çok kimse de filmin aday adaylığını destekledi.Bu tartışma, aday adaylığı meselesinde bir ilk değil. Önceki yıllarda da açıklanan bazı aday adayı filmler de çeşitli fikir ayrılıklarına sebep olmuştu.1964 yılında Metin Erksan'ın "Susuz Yaz" filmiyle başlayan Oscar'a aday adaylığı süreci henüz bir adaylıkla sonuçlanamadı. Bu yıla kadar aday adayı olarak gösterilen 26 film arasından yalnızca Nuri Bilge Ceylan'a ait "Üç Maymun" filmi 9 yapımın yer aldığı kısa listeye kalabildi ancak aday olamadı.Peki, Türkiye'nin Oscar'da En İyi Uluslararası Film Ödülü aday adayı nasıl ve hangi kriterlere göre belirleniyor? Sektörden insanlar bu tartışmalara hangi yorumlarda bulunuyor? Bu zamana kadar konu hakkında ne tür tartışmalar yaşandı ve bu tartışmalara sebep olan faktörler neler?16 KİŞİLİK SEÇİCİ KURUL KARAR VERİYORAday adayı olarak gösterilecek filme, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ile sinema alanındaki meslek örgütü temsilcilerinden oluşan ve "Sinema Meslek Birlikleri Güç Birliği" adı verilen 16 kişilik seçici kurul karar veriyor. Her kurum, seçici kurula bir üye gönderiyor.Aday adaylığı için belirlenen tarihler arasında ticari gösterime çıkmış/çıkacak olan filmler başvuru yapabiliyor. Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi (Akademi) filmin en az 7 gün üst üste ücretli olarak ticari bir sinemada gösterilmesini değerlendirme için yeterli kabul ediyor.Bu yıla özgü olarak Covid-19 salgını nedeniyle vizyonda yer alamayan filmler de streaming ya da online platformlarda izleyici ile buluşmuş olmaları koşuluyla başvuru yapabildiler.Kurallar gereği filmin kayıtlı orijinal diyaloğu ağırlıklı (yüzde 50) olarak İngilizce dışı olmalı ve aday gösteren ülke filmin yaratıcı kontrolünün büyük oranda vatandaşlarına ait olduğunu göstermeli.Getty ImagesTürkiye'nin 2017'deki Oscar aday adayı filmi Ayla'nın ön gösterimi, 16 Ekim 2017'de İstanbul, Grand Pera Emek Sineması'nda gerçekleşmişti. Açılışta dönemin Beyoğlu Belediye Başkanı Misbah Demircan da yer almıştı.ADAYLIK NASIL BELİRLENİYOR?Ülkelerin yetkili mercileri tarafından Akademi'ye yapılan başvurularla En İyi Uluslararası Film Ödülü aday adaylıkları belirleniyor.Akademi'nin Uluslararası Uzun Metraj Film Ön Komitesi arasında yapılan oylama ile yapımlar arasından yedi film seçiliyor. Ayrıca Akademi'nin Uluslararası Uzun Metrajlı Film İcra Komitesi'nin de üç film seçmesiyle birlikte toplamda on filmden oluşan bir kısa liste oluşturuluyor.Uluslararası Uzun Metraj Film Aday Gösterme Komitesi de bunun ardından gizli bir oylama ile en yüksek oyu alan 5 filmi aday olarak belirliyor.Son oylama ise tüm aday filmleri izlemiş Akademi üyeleri tarafından yapılıyor ve ödül sahibini buluyor.Getty Images91'inci Oscar adayları aynı karede.'ADAY ADAYI FİLMİN ULUSAL VE ULUSLARARASI BAŞARI GÖSTERMESİ ÖNEMLİ'İstanbul Okan Üniversitesi Sinema Bölüm Başkanı ve sinema eleştirmeni Murat Tırpan, "7. Koğuştaki Mucize" filminin aday adayı gösterilmesine tepkiyle karşılayan isimlerden birisi.Bu yıl için çok daha iyi seçeneklerin mevcut olduğunu düşünen Tırpan, filme yönelik şunları söyledi:"7. Koğuştaki Mucize gibi tamamen gişeyi hedefleyen ve temelde uyarlama olan bir filmi neden Oscar'a gönderdiğimiz sorusunun cevabı açıktır. Bu seçtiği filmin aday olma şansı olmadığını bilen birilerinin seçimidir."Eleştiriler hakkında görüş almak için ulaştığımız 7. Koğuştaki Mucize ekibinden haberin yayın tarihine kadar bir cevap alamadık.'BAĞLILIK-ASLI'NA VE 'AYLA'YA DA BENZER ELEŞTİRİLERGeçtiğimiz sene Türkiye'nin aday adayı olan Semih Kaplanoğlu'nun "Bağlılık-Aslı" filmi, vizyonda ve festivallerde izleyiciyle buluşmadığı ve herhangi bir başarı elde edemediği gerekçeleriyle sinema dünyasının eleştirisine sebep olmuştu.Film, 24 Ağustos 2019'da açıklanan aday adaylığından yaklaşık 1 ay sonra 20 Eylül 2019'da vizyona girmişti.Kaplanoğlu'nun önceki filmi Buğday'ın galasını Kasım 2017'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapmasıyla "Bağlılık-Aslı" filminin Oscar yolculuğu için "politik" eleştirisi yapılmıştı.Sinema yazarı Güvenç Atsüren, Filmloverss sitesine yazdığı yazıda şunları kaleme almıştı:"Bu gala özelinde yaşananları kısaca şöyle özetleyebiliriz: Semih Kaplanoğlu uzunca bir süredir tutunduğu iktidar yanlısı tutumla eleştiriliyor ve bu eleştirilere karşılık olarak iktidarca himaye altına alınıyor ve bizzat 'sarayın sinemacısı' ilan ediliyordu."2017 yılındaki aday adayı film olan Ayla filmi için de benzer eleştiriler öne sürülmüştü. Sabah gazetesi yazarı Mevlüt Tezel, bir köşe yazısında Ayla'nın izleyiciyle buluşmadan aday adayı olmasını eleştirmişti.Getty ImagesADAY ADAYLIĞI İÇİN TEMEL KRİTER NE OLMALI?Tırpan'a göre aday adaylığında temel kriter yurtiçi ve yurtdışında ödül kazanmış, sanatsal yaratıcılığı olan bir filmin seçilmesi:"Evet, yılın en iyi filminin Oscar'a gönderilmediği başka örnekler de görüyoruz, bunun en iyi örneği geçen yıl bariz bir şekilde öne çıkan Portrait of a Lady on Fire filmi yerine Fransızlar Les Miserables'i seçmişti. Ya da 2017'de herkesin beklentisinin aksine Güney Kore, Handmaiden yerine Age of Shadows adlı filmi Oscar'a göndermişti. Ama dikkatli bakacak olursa o yıl Fransa seçimi Proxima, Portrait of a Lady ve Les Miserables arasından yapmıştı ki bu üç filmde festivallerden bol ödül almış filmlerdir, keza Kore'nin Age of Shadows'u da öyleydi."Aday olma potansiyeli yüksek olacak kadar yaratıcı filmlerin genellikle muhalefet etme potansiyeli olduğunun altını çizen Tırpan, bu sebeple en iyi film yerine en az muhalif ya da politikadan uzak filmlerin aday adayı olarak gösterildiğini düşünüyor:"Bu mantıkla bu yıl çekilmiş Hayaletler, Gölgeler İçinde ve Nasipse Adayız gibi filmlerin seçilme olasılığı olmadığı ortadadır."Öte yandan Tırpan, bazı filmlere ve yönetmenlere "Oscar aday adayımız" etiketinin yapıştırılmak istendiğini vurguluyor. Bu etiketin filmlerin yeniden vizyona girmesini, yönetmenin bir sonraki filmini çekmesinin kolaylaştırmasını sağladığını belirten Tırpan şöyle devam ediyor:"Dolayısıyla bizdeki yarış -özellikle son yıllarda- aday olabilme yarışı değil aday adayı gösterilebilme yarışıdır ve bu da kulis ve çıkar ilişkileri üzerinden belirlenmektedir. Bu bağlamda Oscar toplantısında sanatsal iç görüsüne güvendiğimiz yönetmenin, oyuncunun ya da genel olarak örgütlerin 7. Koğuşta Mucize'ye oy verebildiğini duyduğumuzda şaşırmıyoruz."Getty ImagesYönetmenliğini yaptığı "Kış Uykusu", 2014 Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye'ye layık görülen Nuri Bilge Ceylan, beş kez de Oscar aday adaylığı yarışına katıldı.'Onun dışındaki sinemacıları görmezden geldiğimiz sürece tek umudumuz Nuri Bilge Ceylan'2002'de "9" isimli filmiyle aday adaylığı yarışına giren yönetmen Ümit Ünal ise, filmlerin Amerika'da gösterime girebilecek teknik ve sanatsal kaliteye sahip olmasının aday gösterilmedeki en önemli kriter olduğunu belirtiyor.Oscar için "büyük dağıtımcılar yarışı" benzetmesini yapan Ünal, "Bir dağıtımcının filmin ticari geleceği olacağına inanması ve arkasında durup destek vermesi gerekiyor. Ticari derken suya sabuna dokunmayan, istismar sineması örneklerini kastetmiyorum elbette. Bir meselesi olan, derdi olan, bu derdi düzgün bir üslupla anlatan oradaki "arthouse" izleyicisinin merak edip izleyeceği bir film olması lazım. Parazit'e bakın mesela" diyor.Tırpan'a göre 5 filmiyle en fazla yarışa dahil olan Nuri Bilge Ceylan'ın durumu farklı:"Ceylan'ın filmleri açık nitelikleri ve başarılarıyla sinemamızda o kadar farklı bir yerde duruyor ki ona kayıtsız kalınamıyor. Oscar'a bir defa kısa listeye giren Üç Maymun ile yaklaştık ve Ceylan dışındaki iyi sinemacıları görmezden geldikçe ne yazık ki tek umudumuzun o olduğu ortada."Ünal, Oscar adaylığının ülke sineması için önemini ise, "Oscar'da ödül alan bir film dünyanın dikkatini ülkesine, o ülkede üretilen sinemaya, sadece filmin yaratıcılarına değil, tüm ülke sinemasına çekiyor ve bir yol açabiliyor" sözleriyle anlatıyor.'Satış anlaşması yapamamak yarışmayı yarı yolda kaybetmek demek'9 filminin Oscar'daki başarısızlığı hakkında ise Ünal şunları söylüyor:"9 çok çok küçük bütçeli bir filmdi. Arkamızda da hiç bir devlet ya da şirket desteği de yoktu. Oscar öncesi filmin çok ciddi bir tanıtımını yapmak ve görünür olmasını sağlamak şart."Mesela aday adayı olan filmlere bir mektup geliyor. Jüri üyelerine tanıtım yaparken ne gönderebilirsiniz diye. Filmin DVD'si, tanıtım kitapçığı, hediyelikleri vs bir paket yapıp üyelere yollamak gerek. Ama binlerce jüri üyesi var biliyorsunuz. Bu bile bizim gücümüzü aşıyordu."Bir de 9 çok konuşan, gücünü senaryodan ve diyalog kurgusundan alan bir filmdi. Türkçe bilen seyirci çok çok sevdi ama yurt dışında doğal olarak aynı etkiyi yaratmadı. Bu da eksi puan olmuş olabilir."Paramount, Warner Bros vb büyük şirketlerden ön izleme DVD'si isteyen mektuplar geliyor. Yolladık hepsine ama yarışma öncesinde bir satış olamadı. Bir yapımcı, bir tanıdık aracılığıyla mesaj yollamıştı: 'Çok ilginç bir film ama bu adam İngilizce bir şeyler yazsın, diyaloga çok dayalı işi.'"Satış anlaşması yapamamak yarışmayı yarı yolda kaybetmek demek, eğer arkanızda o şirketlerden biri yoksa başlangıçta eleniyorsunuz, finale kalmak imkansıza yakın bir mucize oluyor."Bu yıl hangi filmler aday adaylığı için başvurdu?Bu yıl aday adaylığı için başvuru yapan filmler şöyle:Karınca7. Koğuştaki Mucizeİnsanlar İkiye AyrılırMucize AşkKeman AğıtlarıMahşer Bir Varmış Bir YokmuşFlaşbellekOmar ve BizGölgeler İçindeÖlü EkmeğiKapanAşk Tesadüfleri Sever 2Renklerde Kaybolan HayatBilmemekKovanKızım Gibi KokuyorsunHayaletlerCep Herkülü: Naim SüleymanoğluNasipse AdayızKörleşmeBen Bir DenizimBozkırCeviz AğacıGetty ImagesBong Joon-ho, Parazit filmi ile 92. Akademi Ödülleri'nde En İyi Yönetmen, En İyi Film, En İyi Özgün Senaryo ödüllerinin yanı sıra Güney Kore adına da En İyi Uluslararası Film ödülünü kazandıOSCAR'IN ULUSLARARASI FİLMLER TARİHİ14 İtalyan yapımı film, En İyi Uluslararası Film Dalı'nda kazandıkları ödülle (3'ü özel ödül) İtalya'yı bu kategoride zirveye taşırken 12 filmle ödül (3'ü özel ödül) kazanan Fransa ikinci, 4'er filmle ödüle layık görülen İspanya ve Japonya da üçüncü sırada yer aldılar.Türkiye'de ise Nuri Bilge Ceylan 5 filmiyle aday adaylığı yarışına girdi. Yavuz Turgul, Semih Kaplanoğlu ve Tunç Başaran'ın da ikişer filmle aday adaylığı bulunuyor.Handan İpekçi ve Tomris Giritlioğlu da Türkiye'yi aday adaylığında temsil eden iki kadın yönetmen oldu.Yönetmenliği ve senaristliği Bong Joon-ho tarafından yapılan Parazit filmi ise 92'nci Oscar Ödüllerinde, En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Uluslararası Film ve En İyi Orijinal Senaryo ödüllerini kazandı.6 dalda aday olan ve 4 ödül kazanan Parazit, Oscar tarihinde ilk kez İngilizce olmayan bir film olarak En İyi Film ödülünü alma başarısı gösterdi.
BBC Türkçe
Samuel L. Jackson kendisine 'efsane' denmesinden rahatsız oluyor
/Archive/2020/11/14/114504480-2019-02-23t042354z1050413570rc127b632e30rtrmadp3film-captain-marvel.jpgSamuel L. Jackson (Reuters)"Ucuz Roman" (Pulp Fiction), "Coach Carter" ve "Star Wars" serisi de dahil olmak üzere sayısız ikonik rolü canlandıran oyuncu, kısa süre önce Savannah Film Festivali'nin 2020 Sinema Efsanesi Ödülü'ne değer görülmüştü.71 yaşındaki oyuncu Entertainment Weekly'e verdiği röportajda "efsane" kelimesiyle ilgili tartışma başlatarak bu kelimenin kendisine atfen kullanılmasından "rahatsız olduğunu" söyledi.Jackson, "Efsaneler, başka insanların yapamayacağı şeyleri başaran veya olağanüstünün de ötesinde şeyler yapan insanlar. Ben bulunduğum yere gelmek için sadece sıkı çalışma ve azimle sebat ettim" dedi.Jackson röportaj sırasında 150'den fazla sayıdaki filmlerinden bugün hangilerini izlemek isteyebileceğini de açıkladı: "Coach Carter", "Ucuz Roman", "Jackie Brown", "One Eight Seven" ve "Mavi Korku" (Deep Blue Sea).Söylentilere göre "Star Wars" oyuncusu yakında çıkacak ve canlandırdığı Marvel karakteri Nick Fury'e odaklanacak bir Disney+ dizisinde rol alacak ancak dizinin çıkış tarihi henüz duyurulmadı.2021 Mayıs'ında izleyenler Jackson'ı "Testere" serisinin ertelenen "Spiral" isimli spin-off'unda Chris Rock'ın karşısında izleyecek.Oyuncu ayrıca Salma Hayek ve Ryan Reynolds'ın yer alacağı devam filminde "Belalı Tanık"taki (The Hitman's Bodyguard) rolünü tekrar üstlenmeye hazırlanıyor.Kaynak: Independent Türkçe
cumhuriyet.com.tr
Beklenen İstanbul depreminde en riskli ilçelerin belediye başkanları anlattı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, olası İstanbul depremi öncesi şehrin en riskli ilçelerini belirledi. Buna göre, depremde en çok hasar görecek ilçeler; Zeytinburnu, Küçükçekmece ve Fatih. Bu 3 ilçenin belediye başkanları, deprem ile ilgili hazılıklarını böyle anlattı:"BİR AN ÖNCE RİSKLİ YAPILARI DEPREME DAYANIKLI HALE GETİRMEMİZ LAZIM"Şu an Zeytinburnu’nda toplam 1161 konut 164 iş yeriyle ilgili kentsel dönüşüm sürecinin devam ettiğini anlatan Başkan Arısoy, şunları kaydetti:"İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yayınlandığı raporda da yer aldığı gibi Zeytinburnu riskli ilçelerimiz arasında yer alıyor. Zeytinburnu’nda yaşayan vatandaşlarımız da bunun farkında ama kentsel dönüşümle ilgili yapılması gereken çalışmalar var. Bizler de riskli bulunan binaların maliklerine yapmaları gereken hususları hatırlatan tebligatlar gönderiyoruz. Zeytinburnu ilçemizin imar planı, ada bazlı kentsel dönüşümü teşvik eden bir plan. Biz elimizden geldiği kadar bütün hemşehrilerimize kentsel dönüşüm konusundaki haklarını hatırlatıyoruz. Hemşehrilerimden ricam ise binalarının riskli olup olmadığını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın belirlediği lisanslı kuruluşlar aracılıyla tespit ettirmeleridir. Tespit sonrası konu ilçe belediyesi olarak bize geliyor. Bizler de gereğini yapıyoruz. Bir an önce riskli yapıları depreme dayanıklı hale getirmemiz lazım. Bizler başlattığımız projeleri tamamlayıp elimizden gelenin en iyisini yapmak için buradayız.” "KÜÇÜKÇEKMECE’NİN TOMOGRAFİSİNİ ÇEKTİK"Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi de “Küçükçekmece 800 bin insanın yaşadığı bir ilçe. Bizler öncelikle ilçemizin tomografisini çekmeye çalışıyoruz. Yeni kurmuş olduğumuz ekiplerimizle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Silivri’de gerçekleşen 5.7’lik deprem sonrası işin ciddiyetini anladık. Deprem olsun olmasın hazırlıklarımıza başladık. Çalışmalarımıza öncelikle ilçemizdeki bütün binaları tespit ederek başladık. Sonrasında bunları üç kategoriye ayırdık. Birincisi riskli bina; bir deprem olmasa da çökebilecek binalar. İkincisi; yıkım riski olmayan ama bir depremde kendisi hasarlı, yaşlı ya da üretim hatası olduğu için çökebilecek binalar. Üçüncüsü ise; gözle görülür hasarı olmayan ama 40 yıllık binalar” diye konuştu."CANIMI BİLE FEDA ETSEM İŞİN ALTINDAN KALKAMAM"Küçükçekmece’de 337 bin 155 tane konut olduğunu belirten Başkan Çebi, “Bizler depreme dayanıklı binalar yapmak için öncelikle devlet, büyükşehir belediyesi, ilçe belediyeleri ve vatandaşlar olarak binalarımızı ortaklaşa yenilememiz gerekir. Yeni yapılan binaları da deprem yönetmeliğine dayandıracak bir şekilde yeniden yapmamız gerekir. Küçükçekmece’de 41 bin 410 tane bina var. Bu binalarda ise 337 bin 155 tane konut var. Bu devasa bir rakamdır. Küçükçekmece Belediye Başkanı olarak bu işe canımı bile feda etsem işin altından kalkamam. Hiçbir belediye kalkamaz” ifadelerini kullandı."TEK TEK HERKESE BİNANIZI YENİLETİN DİYECEĞİM"Başkan Çebi sözlerine şöyle devam etti:"Küçükçekmece’de insanların binalarını yenilemeleri için ısrarla üzerine gideceğim. Onların binalarını bir daha kontrol ettireceğim. İnsanlara teker teker anlatacağım. Binanınız durumu bu şekilde, yenilenmesi gerekiyor, gelin yasalardan yararlanın diyeceğim.”"48 AĞIR HASARLI BİNANIN 28’İNİ YIKTIK"Küçükçekmece’de 48 ağır hasarlı bina tespit edildiğini söyleyen Başkan Çebi, “Silivri depremi sonrası Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Küçükçekmece’de tespitler yaptı. İlçemizde 48 bina ağır hasarlı olarak tespit edildi. Bizler de 48 binadan 28 tanesini boşalttık ve yıktık. Ancak burası İstanbul, bir binayı boşaltmanın ne kadar zor olduğunu herkesin bilmesi gerekiyor. Vatandaşlarımızı da anlıyoruz. Devlet, kira yardımı, taşınma yardımı yapıyor. Yıkılması gereken birkaç binamız kaldı. Ama bunlar dışında 125 tane daha tespit etmiş olduğumuz 1999 depreminde yara almış, yenilenmesi gereken binamız var” diye konuştu."FATİH’TEKİ BİNALARIN YÜZDE 91’İ 1999 YILI ÖNCESİ YAPILMIŞ BİNALARDIR"Fatih’teki binaların yüzde 91’inin 1999 yılı öncesi yapılmış binalar olduğunu vurgulayan Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan, “Bu nedenle Fatih riskli bir ilçedir. Fatih’te evlerini yenilemek isteyen vatandaşlarımız evlerini yenileyemiyordu. Çünkü elimizdeki mevcut planlar uygun değildi. Bizler bir yıldır uğraşıyoruz. Neticede Fatih’te yaşayan insanların evlerinin yenilemelerindeki yasal engelleri kaldırdık” dedi."HERKESİN FEDAKARLIĞIYLA ÇÖZÜLEBİLECEK BİR SÜREÇ"Kendisi için sihirli kelimenin 'fedakarlık' olduğunu kaydeden Başkan Turan, “Kentsel dönüşüm süreci dünyada milli geliri yüksek olan ülkelerde uzun vadeli bir süreç. Bu sürecin birkaç bileşeni var. Bu işin merkezi hükümet, yerel yöneticiler bir de vatandaş boyutu var. Dolasıyla deprem sorunu herkesin fedakarlığıyla çözülebilecek bir süreç. Vatandaşlarımızda bazen şöyle bir algı oluşuyor; 'Benim 100 metrekarelik bir evim var. Evim yıkılsın. 100 metre yapılsın ama ben hiçbir şey ödemeyeyim.' Gönül ebetteki bunu ister. Ama çok daha iyi ekonomisi olan ülkeler bile bunu başaramaz. Bizlerin eksiği ise Fatih gibi eski yapı stoku bulunan ilçelerde her şeyi yapıp bunu başarmak zorundayız. Benim için sihirli cümle ise hepimizin fedakarlık yapmasıdır” diye konuştu.
DHA
'2021'in ilk yarısında aşılar kullanılmaya başlanacak'
Prof. Dr. Murat Akova, Türk profesörler Uğur Şahin ve Özlem Türeci çiftinin kurucusu olduğu Alman BioNTech firması ile ABD'li Pfizer firmasının geliştirdiği koronavirüs aşısının transferi ve saklanma koşulları ile ilgili üretici firmanın hazırlığı olduğunu bildiklerini söyledi. Eksi 70 derece özel taşıma kaplarının bu aşıları muhafaza edebileceğini kaydeden Prof. Dr. Akova, "10 gün süreyle aşının dayanmasını sağlayacak taşıma kapları oluşturmuşlar. Bu kapları günde 2 sefer açabiliyorsunuz. Çok kısa süre içerisinde içerisinden aşıyı alabiliyorsunuz. Aldıktan sonra içine yeniden kuru buz koyup, daha uzun süreli bir saklama sağlayabiliyorsunuz. Ayrıca aşıyı dolaptan çıkarıp erittikten sonra bu aşı 5 gün süreyle etkisini gösterebiliyor. Bunlar önemli avantajlar. Eğer bu aşı gelirse özel hazırlıklar gerekecek. Aşılanacak olan kişileri saptayıp, kısa süre içerisinde onların hepsinin birden aşılanması gerekecek. Bu sadece Türkiye için bir sorun değil, tüm dünya ülkeleri için bir sorun" diye konuştu.'EKSİ 80 DERECE HER AŞI İÇİN SÖZ KONUSU DEĞİL'Prof. Dr. Akova, şu anda dünyada insanlar üzerinde denemeleri yapılan 10 tane koronavirüs aşısının mevcut olduğunu anlatarak, şunları söyledi:"Bu aşıların 4 tanesi virüsün öldürülmesiyle hazırlanan aşıdır. Türkiye'de de şu anda bunlardan 1 tanesini Hacettepe Üniversitesi ve bizim dışımızdaki 24 merkezde klinik çalışmada kullanıyoruz. Bu aşı, normal artı 4 derecede buzdolabında saklanıyor. Bu aşıyı kullanacak olursanız, bunun stoklanmasında ya da transporturunda bir sorun yok. Artı 4 derecede sakladığınız müddetçe ki pek çok aşı bu derecede muhafaza ediliyor. Eksi 80 derece her aşı için söz konusu değil. Amerika Birleşik Devletleri’nde geliştirilen bir aşı var. Eksi 80 derecede saklanması gereken Pfizer aşısına benzer şekilde bir aşı. Mesela onu eksi 4 derecede saklamanız gerekiyor. Onu daha erişebilir koşullarda saklıyorsunuz. Bu 10 aşının 5 tanesi kısa süre içerisinde onaylanmış, ruhsatlanmış olsa sadece 1 tanesinin eksi 80 dereceye ihtiyacı olacak, diğer aşıların böyle bir duruma ihtiyacı olmayabilecek. Dolayısıyla aşı çeşitliliği açısından bu olanağın olduğu yerlerde o aşıyı, diğer koşullarda da diğer aşıları kullanmak mümkün olabilir."'DÜNYA İÇİN YENİ DENEYİM'Koronavirüs aşısının tüm dünya için yeni bir deneyim olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Akova, "Biliyorsunuz bunlara 'mRNA' aşıları deniliyor. 'mRNA' aşıları virüsün küçük bir genetik kodunu taşıyan aşılardır. Bunu insana veriyorsunuz, insana verdiğiniz zaman 'mRNA' bir protein üretiyor. Bu protein sayesinde vücut da antikor üretiyor. Daha önce dünyada hiç bu şekilde üretilmiş, kullanılan bir aşı yok. Bu aşı ilk olacak. Dolayısıyla ilgili aşıyla ilgili olacak deneyimlerin hepsini yaşayarak öğreneceğiz. 2021'in ilk yarısında bu aşılar kullanılmaya başlanacak; ancak üretim yeterli olmayacak. 2021'in sonu 2022 yılının başında daha rahat ve güzel günler göreceğiz. Şu anda maske en etkili koruyucu. Dolaysıyla etkili bir aşı çıkıp da yaygın olarak kullanılmaya başlanılmadan maskeden kurtulmamız söz konusu değildir. Şimdiye kadar dünyada bir enfeksiyon hastalığına karşı aşı geliştirmenin süresi ortalama 7 yıldı. Bu aşı hastalık başlangıcından bu yana yaklaşık 10 ay içerisinde insanlarda kullanılabilir bir aşının geliştirilmiş olması çok büyük bir heyecan, bilimsel açıdan da çok önemli bir özellik. Umuyorum ki, bu aşılar herkese yetecek kadar kısa sürede üretilir ve bu hastalıktan da kurtuluruz" dedi.
DHA