Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Wednesday, 05.22.2024, 01:13 PM (GMT)

Galatasaray'daçatıaday CengizÖzyalçın

Galatasaray'da çatı aday Cengiz Özyalçın Galatasaray’da yönetim kurulu, valiliğin onaylaması halinde seçim kararı alırken, adaylar da netleşmeye başladı.İlk aday olan isimler Burak Elmas ile Metin Öztürk'tü, bugün ise akşam saatlerinde “Çatı aday” konusu gündeme geldi ve önceki dönemin yönetim kurulu üyelerinden eski futbolcu ve 4 dönem öncesinin Kadıköy Belediye Başkanı diş doktoru Cengiz Özyalçın adı ön plana çıktı.Cumhuriyet'in telefonla ulaştığı Özyalçın, camianın ortak görüşüne saygı duyacağını ifade etti. Kulübün ağır topları Işın Çelebi, Cengiz Özyalçın, Özkan Olcay, Mete İkiz gibi isimler üzerinde durdu, ardından Cengiz Özyalçın isminde karar kılındı. Ünal Aysal dönemi sonrasında da Prof.Dr. Duygun Yarsuvan çatı aday gösterilmiş, seçimi kazanmış ve takım da o yılı şampiyon bitirmişti.ESKİ FUTBOLCU-YÖNETİCİ1939 doğumlu Cengiz Özyalçın, Haydarpaşa Lisesi mezunu. Yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'nde yaptı. Vefa'nın altyapısından yetişen Özyalçın, 16 Nisan 1958 tarihinde Galatasaray ile dört yıllık sözleşme imzalayarak profesyonel kariyerine başladı. Galatasaray'ın genç  oynayan Özyalçın, 1960'a kadar Galatasaray forması giydi. 1973 ile 1977 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi meclis üyeliği ve encümen başkanlığı, 1977 ile 1980 yılları arasında Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul milletvekilliği, 1982 ile 1984 yılları arasında ise İstanbul tabip odası yönetim kurulu üyeliği yaptı. 1989 ile 1994 yılları arasında Kadıköy belediye başkanlığı görevinde bulundu. 1992 ile 1994 yılları ve 2016-17 yılları arasında Galatasaray yönetim kurulu üyeliği yaptı. Galatasaraylı Eski Sporcular Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğini kurdu. 1998'de  Galatasaraylı Sporcular Derneği olarak değiştirilen kurumun başkanlığını yaptı. cumhuriyet.com.tr

Gül Sunal'dan Kemal Sunal paylaşımı: Son doğum gününü...

Gül Sunal'dan Kemal Sunal paylaşımı: Son doğum gününü... Merhum sanatçı Kemal Sunal'ın 76. doğum günü tüm sevenleri tarafından kutlanıyor. Gül Sunal, sosyal medya hesabından paylaşımda bulunarak eşi Kemal Sunal'ın doğun gününü kutlayarak takipçilerini duygulandırdı."İyi ki doğdun Kemal, iyi ki varsın" ifadelerini kullanan Gül Sunal, paylaşımında şunları kaydetti:"SON DOĞUM GÜNÜNDE...""Kemal, 11 Kasım 1944 tarihinde doğmuş. Annesi şöyle anlatırdı;'Uzun zamandır İkinci Dünya Savaşı nedeniyle elektrikler kesilmişti. Kemal doğdu ve elektrikler geldi. Adını 'Işık' koymak istedik ama ebe 'Bu bebek boylu, poslu, ağırbaşlı bir delikanlı olacak' deyince 'Kemal olsun' dedik.Hazırladığımız kundağa sığmadı. Hakikaten uzun boylu ve iri bir bebekti, hiç ağlamazdı. Sakin ve huzurlu büyüdü.''Kemal ismi, kişisel hırslarından arınmış ve evrende bütünleşmiş kimse... Bu kimse insanın dünyada var olma amacına ulaşmıştır. Bilgi, erdem yönünden erginlik, eksiksizlik, olgunluk, yetkinlik...' diye anlamlandırılıyor. Bu isim kendisine o kadar yakışıyordu ki...İlk tanıştığımda doğum gününü kutlamayı pek sevmezdi. Evliliğimizden hemen sonraki doğum gününü çok güzel bir partiyle kutladık. Çok mutlu olmuştu. Çocuklar küçükken evde, ailece kutlamayı tercih etti hep. Biz bize, o küçük pastayı keserken bile mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Yaşamayı ve yaşadığı her şeyi o kadar çok seviyordu ki...Çocuklar büyüyünce babalarına sürpriz doğum günleri yapmak, onu sevindirmek arzusuyla program yapmaya başladılar. Kemal, dışarıda yemek yemeyi pek tercih etmezdi. Biz de evde bir defa da sadece komedyen arkadaşları vb. güzel doğum günü davetleri yaptık. O kadar hoşuna gidiyordu ki evde sevdiklerini ağırlamak... En son doğum gününü bizim (Gül Sunal Anaokulu'nda) çocuklarla kutlamak istedi. Ve öyle yaptık...""İYİ KALPLİ KAHRAMANIM"Ali Sunal da babasının doğum gününü, "Canım babam, güzel babam, çocuk babam, yaramaz babam, aşkım babam, melek babam... İyi ki doğdun, iyi ki varsın benim iyi kalpli kahramanım... Çok özledim çok" sözleriyle kutladı./Archive/2020/11/11/170526063-dd.png cumhuriyet.com.tr

'Dur' uyarısına rağmen kaçtı, araziye attığıçorapların içinden 8 tabancaçıktı

'Dur' uyarısına rağmen kaçtı, araziye attığı çorapların içinden 8 tabanca çıktı Gaziantep'in Nurdağı ilçesinde, Nurdağı ve İslahiye Emniyet Müdürlüğü ekipleri ile Nurdağı Jandarma Komutanlığı ekipleri, Sakçagözü Mahallesi'nde, ismi açıklanmayan kişinin silah ticareti yaptığı bilgisine ulaştı. Bunun üzerine takibe başlayan güvenlik güçleri, şüpheliyi dün sabah saatlerinde evden çıkarken fark etti. Ekiplerin 'dur' ihtarında bulunduğu şüpheli, yanındaki poşeti araziye atarak, kaçmaya başladı. Kovalamaca sonucu şüpheli yakalanırken, araziye attığı poşette de çorapların içine gizlenen 8 tabanca bulundu. Tabancalara el koyulurken, şüphelinin sorgulanmasına başlandı./Archive%5C2020%5C11%5C11%5C165807911-dur-uyarisina-ragmen-kacti-araziye-attigi-coraplarin-icinden-8-tabanca-cikti_2.jpg/Archive%5C2020%5C11%5C11%5C165808161-dur-uyarisina-ragmen-kacti-araziye-attigi-coraplarin-icinden-8-tabanca-cikti_3.jpg DHA

İstanbul'da yarışheyecanı; Formula 1 araçlarına yoğun ilgi

İstanbul'da yarış heyecanı; Formula 1 araçlarına yoğun ilgi Kurtköy'deki İstanbul Park pistinde gerçekleştirilecek Formula 1 yarışları öncesi, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde tanıtım filmi çekildi. Formula araçlarına vatandaşların ilgisi büyük oldu.Bu yıl, Formula 1 yarışlarının 14. etabı "Formula 1 DHL Turkish Grand Prix 2020", dokuz yıl aradan sonra 13-15 Kasım tarihlerinde İstanbul'da yapılacak. Yarış öncesi İletişim Başkanlığı tarafından Türkiye'nin ve İstanbul'un tanıtımı amacıyla kentin çeşitli noktalarında sürüş yapıldı. Tanıtım filmi için bugün 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nden Redbull Racing ve AlphaTauri F1 takımları ve pilotları Alexander Albon ile Pierre Gasly  yarış araçlarıyla geçiş yaptı. Araçların geçişlerine ise vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Avrupa yakasında bulunan Demokrasi, Cumhuriyet ve  Şehitler Anıtı'na gelen vatandaşlar köprüden geçen yarış araçlarını heyecanla izledi. Vatandaşlar o anları cep telefonu kamerası ile kaydetti./Archive%5C2020%5C11%5C11%5C165355898-istanbulda-yaris-heyecani-formula-1-araclarina-yogun-ilgi_4.jpgKöprüden yarış araçlarını izlemek için gelen Selen Anaçoğlu, "Babam sayesinde küçüklüğümden beri Formula 1 yarışı izliyorum. Formula 1 sesiyle büyüdüm. Yakın olduğumuzu öğrenince hemen geldim. Tüylerim diken diken oldu. Bu sesi duymak çocukluğuma götürdü beni. Babama araçların sesini gönderdim birazdan videoları göndereceğim. O da çok heyecanlandı izleyemediği için de çok üzgün. Bu yıl favorim ise Ferrari takımı" dedi. Arkadaşları ile araçların geçişini izlemeye gelen Berk Seyhan da "2005 yılından beri Formula yarışlarını takip ediyorum. Bir şekilde bu testleri nerede izleyebiliriz diye araştırma yaparken burayı bulduk. Televizyonda gördüğümüz araçları canlı gördük çok güzel ve eğlenceli oldu. Seyircilere kapalı olmasaydı izlemeye gidecektik ancak izleyemiyoruz. Umarım önümüzdeki senelerde de olur" dedi.Alp Yılmaz Çelenk de, "Yarışların Türkiye'de olacağını duyduğumdan beri Formula 1 yarışlarını takip ediyorum. Burası film sahnesi gibi. Sesleri de çok iyiydi. Boğazda görmek çok mutlu etti. Gerçek hayatta görme şansınız da yarışa gitmediğiniz sürece çok zor. O yüzden görebildiğim için çok mutlu oldum" diye konuştu. DHA

Adaların yaşayan ahşap konutları

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Adaların yaşayan ahşap konutları /Archive/2020/11/11/134100057-ic1-burgazada.jpgİstanbul Adalarının Yaşayan Ahşap Konutları’nda; Büyükada, Heybeliada, Burgaz ve Kınalıada’daki sokak dokusunun yanı sıra çok küçük geleneksel konutlardan da Neo-Klasik veya Art-Nouveau görkemli köşklerden de örnekler sunan mimar, fotoğrafçı, akademisyen ve yazar Reha Günay, bu yapıların mimari ve sanatsal özelliklerine ilişkin özgün açıklamalar getiriyor.Reha Günay, Adalar’da yıllar boyunca çektiği siyah-beyaz fotoğraflar arasından özenle seçerek bir kitap hazırlama gerekçesini şöyle anlatıyor:“İstanbul’un Kaybolan Ahşap Konutları kitabını hazırlarken Ada konutlarını da katmayı düşünüyordum ancak hem çok önemli bir konut grubu olmaları hem de hâlâ yaşamaya devam etmelerinden dolayı onlara yer vermemiştim. Bu kitapla kaybolan konutların hüznü yerine yaşamakta olan konutların coşkusunu yaşıyoruz.Gerçekten İstanbul’un hemen dibinde duran bu yapılar sahiplerinin kim bilir ne kadar sıkıntı ve gayretiyle yaşamaya devam ediyor. Bu sayede biz, anakarada kaybettiğimiz kültür değerlerini topluca bu doğa harikası coğrafyada hazır buluyor ve doya doya seyrediyoruz.Kültür mirası bize zamanın bir geçişi olarak tarihi öğretiyor. Yalnız olayları değil, insanı, ekonomiyi, teknolojiyi, sanatı ve kültürü de...Bu yapıları korumak için hiçbir çaba sarf etmeden sadece bir vapura binerek görmek ne kadar kolaycı bir tutum değil mi? O yüzden Adalılara bir teşekkür borcumuz olmalı./Archive/2020/11/11/134111728-ic2-buyukada.jpgAdalar'da dolaşan yabancı turistlere bakarsak galiba Adalar mimarlığının değerini onlar bizden daha iyi anlamış durumda. Adaya gitmek sadece yemek, içmek, faytona binmek, denize girmek, bir ağaç altında yatmak veya bir kahvede oturmak olmamalıdır.Adayı yaya olarak dolaşmak, en basit evinden en görkemli köşklere kadar yapılarını görmek, anlamak, hikâyelerini öğrenmek ve hattâ onlardan zevk alma zorunluluğunu hissetmek gerekir.Kitapta verilen fotoğraflar daha çok yakın zamanda çekilenlerdir. Bütün önemli yapıları toplamak gibi bir çabamız olmadı. Daha çok, çeşitli kesimlerin konutlarından seçmeler yaptık.Çok küçük veya geleneksel konutlardan da Neo-Klasik, Art-Nouveau görkemli köşklerden de örnekler aldık. Adalar'da restorasyonun gadrine uğramış bazı yapılar varsa da çoğu yakın tarihte derlenip toparlandılar, boyandılar, süslendiler. Bu yapıları yaşayan haliyle görmek doğrusu insanın gönlünü ferahlatıyor…/Archive/2020/11/11/134120322-ic3-heybeliada1.jpgAdalar bugün 19. yüzyıl Avrupa mimarlığının çeşitli üsluplarını yansıtan bir açıkhava müzesi gibidir. Hemen yakınındaki binlerce yıllık İstanbul ise artık geleneksel ahşap konut dokusunu tümüyle kaybetmiş; eski kâgir toplum yapılarını zar zor korurken tarihsel çevresini ise yitirmiştir.Buna karşılık Adalar’ın şimdiki zamanda oldukça korunmuş bir şekilde karşımızda durması sanki bir mucizedir. Bu mucizeyi yaşatmak ve gelecek kuşaklara aktarmak, kültürümüze gelecekte olağanüstü katkılar sağlayacaktır...”İstanbul Adalarının Yaşayan Ahşap Konutları / Reha Günay / YEM Yayın / 200 s. Cumhuriyet Kitap Eki

Gezginler

Gezginler /Archive/2020/11/11/133904620-kapakic.jpg"Arkadaşlarımın kariyerleri, düzenli ilişkileri, evleri ve aileleri vardı. Tanıdığım herkes evlenirken ben uzun zamandır sevgilim olan kadından ayrılıyordum. Sonra o da evlendi. Kendimi yalnız hissediyordum. Hâlâ kendimin normal, dünyanın ise aklını kaçırmış olduğunu düşünüyordum. Buna rağmen zaman içinde arkadaşlarımın her iki konuda da tam tersini düşündüklerini fark ettim. Dünya –bizim Batılı dünyamız– aklını kaçırmıştı. Kariyer ya da emekli maaşı konusunda istekli olamıyordum. Bir kıvılcıma, bir mücadeleye, bir ideale ihtiyacım vardı."Kitaptan...Eğlenceli, üzücü, sarsıcı yönleriyle Gezginler; Güney Amerika'nın fırtınalı tarihinde yol alan güncel bir yolculuk. Beat kuşağının ruhuna sahip üç kafadarın Peru’dan Ekvator’a, Bolivya’dan Kolombiya’ya uzanan yolculukları Motosiklet Günlükleri’ni hatırlatıyor.Gezginler / Mark Mann / Çeviren: Aslı Dağlı / Net Kitap / 296 s. Cumhuriyet Kitap Eki

Kafka’dan 'Babaya Mektup'

Kafka’dan 'Babaya Mektup' /Archive/2020/11/11/133427997-ic.jpgFranz Kafka’nın 36 yaşında kaleme aldığı, orijinali 103 sayfalık el yazmasından oluşan ve alıcısına asla ulaşamayan bu mektubu yalnızca bir baba-oğul ilişkisine ışık tutmuyor aynı zamanda dünya edebiyatının en ikonik ve esrarengiz yazarlarından birinin yaralarını, yenilgilerini ve içsel çatışmalarını da yakından görmemizi sağlıyor.Çocukluk ve gençlik yıllarını babasının baskısı altında geçiren, kendini özgürce geliştiremeyen ürkek, kafası karışık bir çocuk, delikanlı ve genç adam olarak Kafka her yaşta karşısında çok güçlü, karşı konulamaz bir baba bulmuştur. Ancak bir gün olsun ondan kopamamış, yüzüne söyleyemediği şeyleri yazıya dökmüştür.Kafka’nın, yaşamındaki tüm olumsuzlukların sorumlusu olarak gördüğü babasıyla hesaplaştığı yapıtı Ahmet Arpad’ın yetkin çevirisiyle sunuluyor.Babaya Mektup / Franz Kafka / Çeviren: Ahmed Arpad / Koridor Yayıncılık / 64 s. Cumhuriyet Kitap Eki

Foucault:‘Modern iktidar büyük gözaltıdır’

Foucault: ‘Modern iktidar büyük gözaltıdır’ /Archive/2020/11/11/133248827-kapak-.jpgİktidarın gücünü gösterişten aldığı eski siyasal sistemden, mümkün olduğunca ve giderek artan bir şekilde görünmez hale geldiği modern siyaset sistemine geçiş; bir yandan, iktidarı kişileştiren hükümdarın yerine adsız kişiler tarafından kullanılan bir yönetim aygıtının yerleşmesiyle, diğer yandan da kamuya açık cezalandırmadan gizli cezalandırmaya geçişle belirlenmektedir.Foucault'un Hapishanenin Doğuşu adlı yapıtında; kendini öne çıkaran iktidar, bireyin oluşmasını engellemiştir; oysa karanlıklara çekilen modern iktidar herkesi bireyselleştirmek istemektedir; çünkü bireyselleştirmek, gözetim altında tutmak ve cezalandırmak, yani egemen olmak demektir.Böylece modern iktidar, çocuğu okulla, hastayı hastaneyle, deliyi tımarhaneyle, askeri orduyla, suçluyu hapishaneyle kuşatarak bireyselleştirmiş, kayıt altına almış, sayısal hale getirmiş, böylece egemen olmuştur. Her kişi bir yerde kayıtlı hale gelince, herkes denetim altında olacak, gözetim altında tutulacaktır. Modern iktidar büyük gözaltıdır.Michel Foucault, daha çok toplumdaki daimi doğruları inceleyen bir filozof olarak tanınıyor. Nietzsche ve Heidegger’in düşüncelerinden oldukça etkilenen Foucault, çalışmalarında çoğunlukla Karl Marx ve Sigmund Freud’un fikirleriyle mücadele etti.Hapishaneler, polis, sigorta, delilik, eşcinsellik ve sosyal haklar konularında çalıştı. Bütün çalışmalarını modernitenin bireyler üstündeki etkisi ve getirdiği yeni iktidar ilişkileri üstüne kurdu. Öte yandan post-modernist yahut post-yapısalcı olarak tasnif edilmeyi reddettiğini de söylemiştir.Hapishanenin Doğuşu / Michel Foucault / Çeviren: Mehmet Ali Kılıçbay / İmge Kitabevi / 445 s. Cumhuriyet Kitap Eki

OruçReis için yeni Navtex: 23 Kasım'a kadar sürecek

Oruç Reis için yeni Navtex: 23 Kasım'a kadar sürecek İlana göre, Oruç Reis sismik araştırma gemisinin 23 Kasım'a uzatılan Doğu Akdeniz'deki çalışmalarına, Ataman ve Cengizhan isimli gemiler eşlik etmeyi sürdürecek. Oruç Reis'in daha önce 14 Kasım'a kadar bölgede çalışma yapacağı ilan edilmişti. Oruç Reis sismik araştırma gemisi, doğal kaynak aramaları başta olmak üzere her türlü jeolojik, jeofizik, hidrografik ve oşinografik araştırmaları gerçekleştirebiliyor.Dünyadaki tam donanımlı ve çok amaçlı ender araştırma gemilerinden biri olan Oruç Reis'te, 2 ve 3 boyutlu sismik, gravite, manyetik jeofizik araştırmaları yapılabiliyor. Gemi, 8 bin metre derinliğe kadar 3 boyutlu, 15 bin metre derinliğe kadar iki boyutlu sismik operasyonları gerçekleştirebiliyor.  cumhuriyet.com.tr

Manguel’den oyunbaz yorumlar, eğlenceliçizimler!

Manguel’den oyunbaz yorumlar, eğlenceli çizimler! /Archive/2020/11/11/133047250-icccccc.jpgYapıtlarında okurlarını mitolojiden, dinler tarihinden, edebiyattan ve popüler kültürden karakterlerle dolu bir gezintiye çıkaran Alberto Manguel’in bu kişisel koleksiyonunda; Drakula ile Kırmızı Başlıklı Kız, Şeytan ile Superman, Sinbad ile Kaptan Nemo, Karagöz ve Hacivat ile Quasimodo yan yana geliyor.Efsanevi Yaratıklar kitabı, onlarca efsanevi yaratığın can buldukları kitap ve efsanelerden dışarıya taşıp başka kılıklarda yaşamayı nasıl sürdürdüklerini, dünya hakkında her çağda yeni şeyler söylemeyi nasıl başardıklarını Alberto Manguel’in yaratıcı, oyunbaz yorumları ve eğlenceli çizimleri eşliğinde keşfetmek için iyi bir fırsat.Bir kitap âşığından, unutamadığı karakterlere kelimeler ve resimler yoluyla bir saygı duruşu.Efsanevi Yaratıklar / Alberto Manguel / Çeviren: Lale Akalın / Yapı Kredi Yayınları / 192 s. Cumhuriyet Kitap Eki

Üçhayatınışığında kozmopolit Avrupa!

Üç hayatın ışığında kozmopolit Avrupa! /Archive/2020/11/11/132836189-ic2.jpg19. yüzyıl, Avrupa için benzeri görülmemiş bir sanatsal atılım dönemiydi. Aynı zamanda, kitle iletişim araçlarının ve hızlı tren yolculuğunun milliyetçilik engellerini aşarak Avrupa’yı bir araya getirdiği, sanat, müzik ve edebiyat eserleri bakımından gerçek anlamda bir Avrupa kanonunun gelişimini kolaylaştırdığı ilk kültürel küreselleşme çağıydı.Nitekim 1900’e varıldığında, kıtanın her yerinde aynı kitaplar okunmakta, aynı tablolar üretilmekte, evlerde ve konser salonlarında aynı müzik çalınıp dinlenmekte ve bütün önemli tiyatrolarda aynı operalar sahnelenmekteydi.Tarihçi Orlando Figes geniş kapsamlı belgelerden, mektuplardan ve çeşitli arşiv malzemelerinden yararlanarak, Avrupa’da bütünleşmeyi mümkün kılan para ile sanatın etkileşimini inceliyor.Kitabın odak noktasında dokunaklı bir aşk üçgeni yer alıyor: Rus yazar İvan Turgenyev; uzun ve derin bir aşk ilişkisi yaşadığı İspanyol primadonna Pauline Viardot; Pauline’in bir sanat eleştirmeni, tiyatro yöneticisi ve cumhuriyetçi militan olan kocası Louis Viardot.Turgenyev ile Viardot çifti bir tür Avrupa kültür alışverişine aracılık ettiler; Delacroix, Berlioz, Chopin, Brahms, Liszt, Schumann çifti, Hugo, Flaubert, Dickens ve Dostoyevski gibi birçok dev simayla tanıştılar ya da yolları kesişti.Uygarlık tarihindeki büyük ilerlemelerin hemen hepsi kozmopolitliğin arttığı, yani insanların, fikirlerin ve sanat eserlerinin ülkeler arasında serbestçe dolaştığı dönemlerde ortaya çıkmıştır.Canlı bir üslupla kaleme alınan Avrupalılar, kozmopolit bir mayalanmanın zamanla dünya kültürüne damga vuran sanat geleneklerini nasıl şekillendirdiğinin de göstergesi.Avrupalılar-Üç Hayatın Işığında Kozmopolit Avrupa Kültürü / Orlando Figes / Çeviren: Nurettin Elhüseyni / Yapı Kredi Yayınları / 480 s. Cumhuriyet Kitap Eki

Macaristan Milli TakımıTeknik Direktörükoronavirüse yakalandı

Macaristan Milli Takımı Teknik Direktörü koronavirüse yakalandı Macaristan Futbol Federasyonundan yapılan açıklamada, Rossi'nin koronavirüs testinin pozitif çıktığı ve 56 yaşındaki teknik adamın karantinaya alındığı belirtildi.UEFA Uluslar B Ligi 3. Grup'ta mücadele eden Türkiye, 18 Kasım Çarşamba günü deplasmanda Macaristan ile karşılaşacak. cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter